28 Mart 2013 Perşembe

Bebegim Geliyor: Yenidoğan bebeklerin bakımı için küçük püf noktala...

Bebegim Geliyor: Yenidoğan bebeklerin bakımı için küçük püf noktala...: 1- Bebekleri sallayarak büyütmenin faydalarını  anneler insanlığın ilk günlerinden itibaren annelik içgüdüleri ile hissetmişlerdi. Tabii...

DOĞUM KORKUSU VE BAŞETME YOLLARI



Doğum korkusu her gebenin hissettiği bir duygu olup doğum yaklaştıkça artar. onun için normal veya sezeryan doğum ....

Her ikisiyle baş etmenin yolu ; yaşanılacak olayı iyice bilmek ve ona hazırlanmaktır.

Kadın, öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamamaktan korkuyor. Ayrıca yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalmaktan, bebeğin başına kötü bir şey gelmesinden, doktora ya da hastaneye ulaşamamaktan korkuyor. Ayrıca normal doğum olarak adlandırılan vajinal doğumun doğum sonrası cinsellikten zevk almayı olumsuz yönde etkilediği düşüncesi de endişeye yol açabiliyor.

Yalnız normal doğumdan değil bazen sezaryenle doğum yapmaktan da korkuyor kadınlar... Bu korkuları; anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamıyla başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde sıralayabiliriz. "Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?... Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!... Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!..." gibi düşünceleri olabiliyor kadının.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve hemşirelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmek sizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artıyor, bununla birlikte annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttırıyor. Ve ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz oluyor.
Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinmek olmalı. Onlara hamilelik süreci ve doğum hakkında bol bol okumalarını, kaygılarını ve korkularını ise doktorlanyla paylaşmalarını öneriyorum.

Doğum korkusuyla baş edebilmek için;

* Sağlıklı bilgi edinin: Doktorunuzla mutlaka konuşun
* Fiziksel ve duygusal endişelerinizi ayırt etmelisiniz:
• Doğum sonrasında hayatınızı dusunmeye çalışın: Doğuma sizinle kim gelecek, evde size kim destek olacak bunları doğumdan önce mutlaka planlayın.
• Kendinize vakit ayırın:doğum öncesinde kendiniz rahatlatmak,stresini azaltmak için bir takım aktiviteler yapın.( rahatlama ve gevşeme egzersizleri buna bir örnek)
* Yardım almalisiniz:doğum korkusu günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlarsa ve bunlarla tek başınıza baş edemediğinizi hissederseniz profesyonel yardım alın.
Özetlemek gerekirse doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi kurslara katılarak çözmeye çabalaması, çabalar yetersiz kaldığında bireysel bir psikolojik destek alması olmalıdır. Doğuma eşin katılımı özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.
Ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktır.
Rahat ve sağlıklı bir doğum için ne yapmalı?
İyi bir eğitim sonunda doğuma hazırlanan ve doğumun nasıl olacağını öğrenen anneler, bilgi ve özgüven sahibi olurlar. Ayrıca zamanı geldiğinde kendi vücudunu ve doğum sancılarını da kontrol edebilir. 

Doğumunuzun rahat ve hafif geçmesi için uygulayabileceğiniz bazı önemli detaylar var.

o Doğuma yaklaştığınız dönemde daha çok sıvı gıdaları tercih edin. Bağırsaklarınızın boş olması doğumu kolaylaştırır.
o Kimi zamanlarda, doğumdan bir kaç gün önce vücudun bağırsakları temizlemesinden dolayı ishal meydana gelebilir.
o Hamilelik döneminizde nerede doğum yapacağınıza karar vermeniz önemlidir.
o Doktorunuzla yada doğum yapacağınız hastane personeliyle önceden görüşerek kendinizi ve bebeğinizi kontrol altına almalısınız.
o Doğum yaklaştıkça hafif işler yapmalı ve daha çok dinlenmelisiniz.
o Yoga yapabilirsiniz çünkü sizi hem zihinsel hem de fiziksel olarak doğuma hazırlar. Yoganın kas ve nefes kontrolü üzerindeki etkisi kanıtlanmıştır.
o Rahatlamanızı sağlayacak nefes egzersizleri yapabilirsiniz.
o Bebeğinize şarkı söyleyin! Duygularınızı bebeğinizle bu şekilde paylaşarak, gerçek bir iletişim kurabilirsiniz.
o Hastaneye gitmeden önce ılık bir duş alın ve rahatlayın

27 Mart 2013 Çarşamba

26 Mart 2013 Salı

HASSAS ANNE:))

Ben blog yazmaya başladıktan sonra birçok arkadaşım oldu. Altuğ ile yaşıt olan annelerden oluşan bir grup, sonra bir şekilde destek olduğum ya da bana destek olan, belirli grupların içinde tanıştıklarım....
Eşim ilk zamanlarda çok garipserken, artık etrafımdaki herkes on-line tanışıp, sonra yüz yüze tanışmış olduğum arkadaşlarıma alışdı.
İyi ki interneti, blogları, twitter, instagram ve facebook'u keşfetmişim:))


Bugün size 3 aydır facebook dan ve bloğundan  takip ettiğim  3 tane çocuk sahibi olan ve birçok annenin de benim gibi  keşfettiği Hassas Anne Ece'den bahsetmek istiyorum..

Hassas Anne:))



Hassas Anne'de Ece'nin  3 çocuğuyla yaşadıklarını, çocuk gelişimi ile ilgili en son araştırma sonuçlarını, tüm dünyada annelerin önem verdiği konuları, annelerle ve çocuk doktorlarıyla söyleşileri, yemek tariflerini, çocuklarınızı daha rahat büyütmeniz için taktikleri, eğlenceli çocuk etkinliklerini ve zor zamanların üstesinden gelmeniz için binlerce annenin önerilerini bulabilirsiniz.

http://www.facebook.com/1hassasanne  adresinden ve http://hassasanne.blogspot.com

 Hassas Anne'yi takip edebilirsiniz..

25 Mart 2013 Pazartesi

EVET, SİZ İYİ BİR ANNESİNİZ!






Anne olarak tabii ki, çocuklarımız için hep en iyiyi arzuluyoruz. Ve doğal olarak, bu "en iyi" de "bizim seçtiğimiz en iyi" olmak zorunda

! Çaresiz, çocuklarımızı, kendi seçimlerimizle büyütüyoruz, çünkü onların annesi biziz! Buraya kadar, "Eee, ne var bunda?" diye düşünebilirsiniz…Fakat, çocuklarınız için en iyiyi yapmaya çalışırken, hiç düşündünüz mü sevgili anneler, biz de insanız ve hata yapabiliriz. Çünkü insan demek, bir yönüyle yetersiz (eksik) olan demek, değil mi?Çocuğumuzu beslerken, "Hadi bir kaşık daha fazla ye" diye zorlarken de; o eğlensin diye bir çocuk oyunu izlettikten sonra gözyaşları içinde, "Kırlangıç yardım ettiği için mi öldü anne?" diye sorarken de, hep önce onun için, onun iyiliği, mutluluğu, beden ve ruh sağlığı için bir şeyler yapmaya çalışmıyor muyuz? Çalışıyoruz çalışmasına elbet ama, bunu ne kadar başardığımız da hep aklımızda?

 Her adımımız suçluluk duymak için bir neden? Oysa, bizler anne olmadan önce böyle değildik! Böyle suçluluk duyguları, böyle vicdan ağırlığı içinde kıvranmıyorduk!Öyleyse, yine kıvranmayalım! (Nasıl becereceksek?) Çünkü, bizler, hepimiz iyi birer anneyiz; çünkü bunun için niyet ve emek gösteriyoruz.
 Hayat ise, bizim ona akmamızı istiyor ve sanırım biraz da akışa teslim olmak, bize de, çocuklarımıza da iyi gelecek… Bugün özenle hazırladığınız yemeği yemiyor mu? Bırakın yemesin! "İstemiyorsa yemesin" diyebildiğiniz zamanın hemen ardından, iştahının hiç bu kadar açık olmadığını, küçük dilinizi yutmuş bir şekilde izleyebilirsiniz…

 Kendinize güvenin, her koşulda siz iyi bir annesiniz!

27 NİSAN ''BEBEİMGELİYOR” ESRA ERTUĞRUL İLE EK GIDAYA GEÇERKEN BİLMEMİZ GEREKENLER



         



 Hepimiz bebeklerimiz doğduğunda nasıl bebeğimi emzireceğim, sütüm yetiyor mu gibi kaygılar yaşadık. Zamanla herkes belli bir düzen oluşturdu.
Tam “oldu” derken bebeklerimizin artık ek gıdaya geçmesi gerekiyor. Bu dönem çoğu anne için yine bir kaygı, kafa karışıklığı demek. Eğer sizin de kafanız karışıyor, acaba nereden başlasam, doğru mu yapıyorum acaba gibi kaygılar taşıyorsanız bu eğitimim tam size göre.

 Ek gıdaya geçerken ;
-Ek gıdalara neden başlanır?
-Ek gıdalara ne zaman başlanmalıdır?
 -Anne sütü alan bebeğe 4. Aydan sonra ek gıda başlanmalı mı?
 -Anne sütü alan bebek, 6-12 ayılık dönemde nasıl beslenmeli?
 -Ek gıdalara başlayınca anne sütü azalırsa ne olacak?
 -Ek gıdalara başlarken dikkat edilecek konular nelerdir?
 -Bebek ek gıda istemezse ne yapılabilir?
 -Pürtüklü gıda alırken bebek öğürürse ne yapılabilir?
-Acaba blender kullanmalı mıyım?
-Diş çıkarma döneminde ne yapmalı?
 -Ek gıdalara başlandığında anne-bebek ilişkisi
 -Bebek ne zaman kaşık kullanmaya başlanmalı?
 -Devam sütleri, kaşık mamaları hakkında bilmeniz gerekenler
 -Örnek tarifler konularını içermektedir.

 Eğitimlerimize ister bebeğinizle ister tek başınıza katılabilirsiniz.

Eğitim Tarihi: 27 Nisan cumartesi günü saat 16:00-18:00 arasında olacaktır.

Eğitim yeri: Miniaktivite Anne Çocuk Atölyesi
www.miniaktivite.com

Eğitim ücreti: 60 TL+KDV

Seminere katılımcı sınırlıdır, rezervasyon için ertugrul.esra@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

ESRA ERTUĞRUL & ÇİĞDEM İNAN İLE DOĞUMA HAZIRLIK EĞİTİMİ

22 Mart 2013 Cuma

DİKKAT! ANNE SÜTÜNÜN KESİLMEMESİ İÇİN İNHİBİTÖRÜN ORTAYA ÇIKMASINI ENGELLEMELİYİZ.PEKİ AMA İNHİBİTÖR NEDİR?


Oksitosin ve prolaktinin, iki memeye de eşit şekilde gitmesine karşın, bazen bir meme süt yapmaya devam ederken, diğerinde süt üretimi durur. Bunun nedeni inhibitor maddesidir. 

Eğer memede çok süt varsa, inhibitor madde süt salgılayan hücrelerden süt salgılanmasını durdurur. Bu da memeyi çok dolu olmanın zararlı etkilerinden korur. Eğer bebek ölürse veya memeyi başka bir nedenle bırakırsa bu çok gerekli bir mekanizmadır.

Bu nedenle;

Eğer bebek bir memeden emmeyi bırakırsa bu meme süt yapmayı keser,
Eğer bebek bir memeden daha fazla emerse, bu meme daha fazla süt yapar ve diğerine göre daha büyük olur.
Bir memenin süt yapmaya devam etmesi için, süt o memeden boşaltılmalıdır.
Eğer bebek bir veya iki memeden ememiyorsa, memenin süt üretmeye devam etmesi için süt sağılarak meme boşaltılmalıdır

21 Mart 2013 Perşembe

ÇOCUKLAR GÜLSÜN DİYE DERNEĞİNE DESTEK OLMAK İSTER MİSİNİZ?





2010 yılında Sanatçı Gülben Ergen öncülüğünde başlatılan Çocuklar Gülsün Diye kampanyasının ardından Çocuklar Gülsün Diye Derneği kurulmuş. Sanatçı Gülben Ergen’in başkanlığını, Araştırmacı Elvan Oktar'ın ise başkan yardımcılığını üstlendiği Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Türkiye’de okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Şimdiye kadar; Tokat, Mardin, Trabzon, Erzurum, Sinop, Hatay, İstanbul, Aydın, Zonguldak, Van , Sivas ,Manisa  ve  Çanakkale'de olmak üzere toplam 13 anaokulu inşaatını tamamlayıp, içlerini çağdaş bir eğitim için gereken tüm materyallerle donatarak Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim etmişler..
Bu ana okullarının yanı sıra çocukların evlerinden okullarına rahat rahat gidebilmeleri için  ana okullarına servis araçları da almışlar.
Destekleyenlerinin katkısıyla da , toplam 89.088 adet oyuncak, kitap ve kırtasiye malzemesini, 69 farklı anaokulu/ana sınıfına kayıtlı toplam 2.197 ihtiyaç sahibi öğrenciye ulaştırılmış. Sevgili Gülben Ergen ve arkadaşlarını, destekleyenleri tebrik ederim:))  

Sizde bende destek olmak istiyorum diyorsanız;




SMS atarak destek olmak isteyenler : CGD yazıp  Turkcell 1234 yada Vodafone – Avea 2345’e gönderebilirler. ( 1 SMS 5 TL Bedelinde)

Banka havalesi ile bağış yapmak isteyenler aşağıdaki hesap numaralarını kullanıyorlar :

BANKA ADI
ŞUBE KODU
IBAN
Garanti Bankası(TL)
1314
TR950006200131400006211111
Garanti Bankası(USD)
1314
TR520006200131400009011111
Garanti Bankası(EURO)
1314
TR250006200131400009011112
Yurtdışı Gönderileri İçin Swift(BIC) Kodu : TGBATRISXXX




Çocuklar gülsün diye derneğinin daha birçok yapacağı olduğu için bizlerinde desteklerine ihtiyaçları var:))

20 Mart 2013 Çarşamba

EMZİRMENİN BEBEĞE VE ANNEYE YARARLARI




Bebek için:
  • Her zaman sterildir,ısı derecesi idealdir.
  • Besin öğesi bileşimi bebeğin gereksinmelerine uygundur.
  • Koruyucu etmenleri içerir.
  • Sindirime yardımcı aktif enzimler (yağ sindirimi için lipaz)
  • Enfeksiyonu önleyen İg’ler (İgA,İgG ve İgM)
  • Hormonlar ve büyüme faktörleri
  • Solunum yolu ve gastrointestinal enfeksiyonları daha az görülür.
  • Orta kulak iltihabı riskini azaltır.
  • Çene ve diş gelişiminde rolü vardır.
  • Bazı kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır (tip 1 diyabet,çölyak hastalığı gibi)
  • Allerjiye karşı koruyucudur ve bebeği pişikten korur.
  • Bebeğin ruhsal,bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur.Dikkat azlığı sendromu,ilgisizlik gibi olgularda anne sütü alımı önem kazanmaktadır.
  • Anne sütü alan bebekler daha az ağlarlar
Anne için:
  • Ucuzdur,hazırlama sorunu gerektirmez.
  • Anne ve bebeği arasındaki duygusal bağı güçlendirerek sevgi dolu bir ilişkiyi kolaylaştırır.
  • Kontraseptif etkisi vardır.
  • Annenin sağlığını korur.
  • Göğüs kanseri
  • Over kanseri
  • Osteoporozis
  • Anemi (uterusun eski haline dönmesine yardımcı olur,anneyi aşırı kan kaybından korur)

BEBEK MAMALARI MASUM DEĞİL!



Beyin gelişiminden, bağışıklık sisteminin güçlenmesine kadar pek çok faydası olan anne sütünün yetmediği noktalarda, annelerin imdadına koşan bebek mamaları sanıldığı kadar masum değil.  Çocuk Doktoru ve Alerji Uzmanı olan Prof. Dr. Yonca Tabak; inek sütü proteinin çocuklarda çok sık alerji geliştirdiğini belirterek, anne sütü yetmediği durumlarda tercih edilen bebek mamalarının büyük bölümünün içeriğinde de inek sütü olduğuna dikkat çekiyor.
Genel ortalamalara göre bebeklerin anne sütü ile besleme süresi doğumdan itibaren 4 ay sürüyor. Bu süre içinde bazen sütün yetmemesi bazen de bebeğin doymadığı endişesi, anneleri bebek mamalarına yönlendiriyor Anne sütüne adapte edilmiş bu mamaların büyük bir bölümü aslında, çocukların çok kolay alerji geliştirdiği, inek sütünden imal ediliyor.
İnek Sütü Proteini Alerjiye Neden Olur
Prof. Dr. Yonca Tabak; inek sütü, içerdiği protein çeşidi nedeniyle çocuklarda çok sık alerji gelişmesine neden olan bir gıdadır diyor. Tabak, bu durumun çocuklarda yansımasının ise alerjik egzama ve sindirim sistemi problemleri olduğunu belirtiyor.
Yonca Tabak, alerjik egzamanın bebeklerde cilt kuruluğu, yanaklarda pütürleşme ve bazen yaralara varan döküntüye neden olabileceğine dikkat çekiyor. Alerjik egzamanın bebeklerde ciddi anlamda kaşıntı yapabileceğini söyleyen Tabak, sözlerine bebeklerde kaşıntının neden olacağı stresin huzursuzluk ve gece uykusunda sorunlara yol açabileceğini vurgulayarak devam ediyor: “İnek sütüne karşı gelişen bu alerji, bazı çocuklarda ise sindirim sistemini tutarak; kusma, ishal hatta gizli reflüye neden olabilir. Gizli reflü olan çocuklarda tekrarlayan bronşitler, ses kısıklığı gibi şikâyetler ile kendini gösterebilir. Bu durumun ileride astıma çevirme riski vardır. “ diyor.
Anne Sütünün İkamesi Yok
Yonca Tabak, bebek için en ideal besinin anne sütü olduğunu söyleyerek, anne sütü aldığı dönemde bebeklere, mümkün olduğunca inek sütünden yapılmış mama verilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
 Tabak, anne veya babada alerjik hastalık hikâyesi varsa, çocuğunda potansiyel olarak alerjik olabileceğini belirterek,  anne sütü verilirken annenin beslenme düzeninden de inek sütünün çıkarılmasını öneren çalışmalar olduğunu ifade ediyor.
Keçi Sütü ve Soya Sütü Alternatif Değil
Prof. Dr. Yonca Tabak alternatif olarak önerilen sütlere de değinerek, “Keçi sütü veya soya sütü inek sütüne benzer sütlerdir. Bunlar inek sütü alerjisinde alternatif olarak kullanılamazlar.” diyor. Tabak; anne sütünün yetmediği ve bebek maması takviyesinin zorunlu olduğu alerjik çocuklarda,  ailelere; süt proteini içermeyen özel mamaları tercih etmelerini öneriyor.

19 Mart 2013 Salı

Gülben Ergen'den Haber Var :) Çocuklar Gülsün Diye Derneği 13. Anaokulunu Çanakkale'de Açtı.



Türkiye’de daha çok çocuğun okul öncesi eğitim almasına katkı sağlamak hedefiyle yola çıkan Çocuklar Gülsün Diye Derneği 13. anaokulunu Çanakkale ilinin Eceabat ilçesinde açtı. Daha önce Trabzon, İstanbul, Mardin, Tokat, Erzurum, Sinop, Hatay, Aydın, Zonguldak, Van, Sivas ve Manisa'da anaokulları açan Çocuklar Gülsün Diye Derneği 13. anaokulunun açılışını 19 Mart 2013 Salı günü Dernek Başkanı Gülben Ergen, Başkan Yardımcısı Elvan Oktar ve Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna’nın katılımıyla gerçekleştirdi.

Dernek Başkanı Gülben Ergen yaptığı açılış konuşmasında  "Çanakkale Eceabat'ta 13. anaokulumuzu açmanın mutluluğunu yaşıyorum ve derneğimiz adına bu okulu bütün Eceabatlılara emanet ediyorum. Unutmayın, iyi bir geleceğin temelleri okul öncesinde atılıyor. Umuyorum ki miniklerimiz bu okul sayesinde daha iyi yetişecekler"dedi. 


Konuşmaların ardından okulu gezen Gülben  Ergen, okulun Mardin'den ve Çanakkale'den  atanan öğretmenleriyle öğrencilerini ziyaret etti.
Açılış töreninin ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, 100 öğrenciye okul öncesi eğitim olanağı sunacak kapasiteye sahip. Okulun inşaatının yanı sıra tüm donanımı Çocuklar Gülsün Diye Derneği tarafından karşılandı. İç donanım malzemelerinin okula ulaştırılmasında Yurtiçi Kargo taşıma sponsoru olarak destek verirken, Faber Castell de okulun kırtasiye ihtiyaçlarını karşıladı.
Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde ihtiyacı olan illerde anaokulu yapmak üzere çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Dernek, sponsorları ve bağışçılarının desteğiyle gelecek eğitim-öğretim döneminde hizmete girmek üzere yeni okullar açmaya hazırlanıyor.





Çocuklar Gülsün Diye Derneği Hakkında
Çocuklar Gülsün Diye Derneği, en büyük hedefi daha çok çocuğun okul öncesi eğitim almasına katkı sağlamak olan ilk ve tek sivil toplum kuruluşudur. Gülben Ergen’in başkanlığını, araştırmacı Elvan Oktar'ın ise başkan yardımcılığını üstlendiği Çocuklar Gülsün Diye Derneği, bağışlar ve sponsorluk çalışmaları sayesinde yaptırdığı anaokullarını, 22 Ekim 2011 tarihinde imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlamaktadır.



İletişim Bilgileri : 
Çocuklar Gülsün Diye Derneği

NORMAL DOĞUMUN ANEYE VE BEBEĞE YARARLARI




Normal doğumun anneye faydaları:
- Normal doğumdan sonra annenin iyileşmesi ve günlük hayata dönme süresi çok kısadır.
- Normal doğum yapan anneler hastaneden daha kısa sürede taburcu edilirler. Bu hem sağlık açısından hem parasal açıdan anneye fayda sağlar.
- Normal doğum yapan bir anne büyük bir güven ve başarma duygusu hisseder.
- Normal doğumda sezaryene göre "doğum sırasında anne ölüm oranı" daha azdır.
- Normal doğum yapan annenin rahminde bir kesi veya hasar oluşmadığı için sonraki doğumlarını da normal yolla yapma şansı vardır. İleriki hayatında geçirebileceği karın ameliyatları için bir risk taşımaz.
- Normal doğumda doğum sonrası enfeksiyon ve kanama benzeri komplikasyonlar daha azdır.
- Normal vajinal doğum yapan annenin doğum sonrasında ağrı şikayeti sezaryene göre çok azdır.


Normal doğumun bebeğe faydaları:
- Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerde solunum sıkıntısı gelişme riski daha azdır. Bunun nedeni bebeğin doğum kanalından geçerken uğradığı baskıdan dolayı akciğerlerindeki amnion suyunun atılması olarak düşünülmektedir.
- Bebeğin normal doğum sırasında doğum kanalından geçerken ağzı ile temas ettiği bakterilerin bağışıklık sisteminin gelişmesinde faydalı rol oynadığı düşünülmektedir.
- Normal doğumun ilerlemesi sırasında bebekte meydana gelen hormonal dalgalanmaların bebeğin doğumdan sonra anne ile bağlantı kırmasında faydalı olduğu düşünülmektedir. Normal doğum sırasında bebekte salgılanan endorfin hormonu (mutluluk hormonu ) bebeğin kordon kanında tespit edilmiştir. Bu hormonlar bebeği dış ortama hazırlar.
- Normal doğum ile doğan bebeklerin anne memesini emme, memeye masaj yapma gibi becerilerinin daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.
- Normal doğum sonrası anne ile bebek arasında cilt teması daha hızlı ve kolay gerçekleşir. Bu temas bebeğin anneye bağlanması ve gelişimi açısından çok önemlidir.
- Normal doğumla dünyaya gelen bebekler sezaryen ile doğanlara göre yoğun bakıma daha az alınırlar. (Genellikle riskli doğumların sezaryenle gerçekleşmesinden kaynaklanabilir.)

18 Mart 2013 Pazartesi

Bu haftaki Doğum Sonrası Bebek Eğitimi






Bu Cumartesi günü Bebeimgeliyor Hamile kursunun son oturumu vardı.Konumuz Doğum Sonrası Bebek..Evdeki ilk günlerde neler yapmalıyız? bebeğimizi nasıl yıkamalıyız? masaj? Bebek bakımı hakkında her şey hakkında konuştuk. Bu oturumda yakında yayına başlayacak Ailemizle.Tv 'nin annesi Berna'da  konuktu. 3 çocuk annesi Berna deneyimleriyle eğitimimize renk kattı..


Eğitimler de Johnson's Baby'nin gönderdiği bebek şampuanı ve bebek yağını kullandık. Annelerimize gönderdiği hediyeyi de kendilerine teslim ettim:))Eğitimime verdikleri destek nedeniyle de Johnson's Baby'e çok teşekkür ederim..

Eğtimime gelen annelerimin çok güzel hediyesi de beni gerçekten çok memnun etti:))

DOĞUMUNUZU PLANLAYIN!




*Öncelikle her anne adayı normal doğumun isminden de anlaşıldığı gibi doğumun en normal ve en sağlıklı şekli olduğunu bilmelidir. Bu konuda kendinize güvenmek için, endişeden uzak durmak için ve bu sayede mutlu bir şekilde doğum yapmak için doktorunuzdan ve uygun kaynaklardan normal doğumun önemi hakkında bilgi edinmelisiniz. 

*Bilgisizlik korku ve endişeye sebep olur. Bilgili ve bilinçli anne korkudan uzak şekilde normal doğumun anlamını ve güzelliğini hissederek, her zaman güzel bir anı olarak hatırlayacağı bir normal doğum yapar.

*Doktorunuzla doğundan haftalar önce doğumun nerede ve ne şekilde yapılacağını görüşerek planlamalısınız. 

*Epidural anestezi veya başka müdahalelerin uygulanıp uygulanmayacağını kararlaştırmalısınız.

 *Doğum hakkında merak ettiğiniz her şeyi ve bütün endişelerinizin cevabını öğrenmelisiniz. Cevapsız kalan soru işaretleri sizde kaygı yaratır ve doğumda rahat olmamanızı sağlar. 

 *Doğumun başladığını haber veren belirtileri öğrenmelisiniz ve bu belirtileri farkettiğiniz de endişe ve panik yaratmadan önceden planladığınız şekilde hastaneye başvurmalısınız. 

 *Doğum sırasında ağrınızı azaltacak yöntemleri ve nefes egzersizlerini öğrenerek sancı odasında uygulamalısınız.

*Normal doğum mu sezaryen mi konusunda çelişkide iseniz bunların karşılaştırmasını, avantaj ve dezavantajlarını doktorunuzla konuşarak öğrenmelisiniz. Sizin gebeliğiniz için uygun olanına birlikte karar vermelisiniz. Bir problem ve sakınca saptanmayan gebeliklerde her zaman normal doğum önerilir. Normal doğumun mümkün olmadığı ve sakıncalı olduğu durumlarda sezaryen uygulanmalıdır.

 *Hastanede ve doğumhanede sizi bekleyen koşulları ve aşamaları önceden öğrenmeniz doğumda kendinizi rahat hissetmenizi sağlayacaktır.

15 Mart 2013 Cuma

Roche, Tıp Bayramı Kapsamında UNICEF’e Verdiği Desteğin 8. Yılında…






ÇOCUKLAR, UNICEF İÇİN KENDİ HAKLARINI
RESİMLEDİLER

UNICEF Türkiye Milli Komitesi’ne 2006
yılından bu yana 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında düzenlediği etkinliklerle destek
veren Roche, bu yıl “Çocuk Hakları Senin Hakların!” konulu Resim Festivali
düzenledi. Roche çalışanlarının çocuklarına yönelik düzenlenen festivale
katılan 42 küçük yetenek, 14 Mart tarihinde düzenlenen törenle ödüllerini aldı.

Roche Türkiye,  her yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nda UNICEF Türkiye Milli Komitesi’nin çocuklar için gerçekleştirdiği çalışmalarına katkı sağlıyor. Bu kapsamda, çalışanlarının çocuklarına yönelik 2009 yılında “Çocuk Gözüyle Mikroplar”, 2010’da “Çocuk Gözüyle Doktor” ve 2011’de “Geleceğin Yıldızı Sensin! Ne Olmak İstersin?
konulu resim yarışmaları gerçekleştiren Roche Türkiye, 2012 yılında “Geleceği Hayal Et!” konulu bir resim festivali düzenledi. Çocukların “Dostluk”, “Barış” ve “Temiz Bir Dünya” konularında yaptıkları resimler Roche’un yeni yıl tebrik kartları ve takvimlerinde kullandı.
Resim Festivali’nin bu yılki konusu, dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu ‘yaşama’, ’eksiksiz biçimde gelişme’, ‘zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma’, ‘aile; kültür ve sosyal yaşama
eksiksiz katılma’ haklarını tanımlayan evrensel bir kavram olan “çocuk hakları” olarak seçildi. “Çocuk Hakları, Senin
Hakların
!” temalı Resim Festivali’ne 42 çocuk katıldı. Küçük yetenekler, çocuk hakları konusundaki mesajlarını resimleriyle verdi.
Ödül töreni öncesinde çocuklar çocuk hakları ile ilgili gerçekleştirilen atölye çalışmasına da katılarak konu ile ilgili bilgilerini
pekiştirdiler. 
Farklı yaş gruplarına özel düzenlenen atölye çalışmasının ardından çocuklar ödüllerini aldı.  Törende festivale katılan resimlerden oluşan sergi de ziyarete açıldı.
 “Tüm çocuklar, haklarından eksiksiz yararlansın”
14 Mart tarihinde Roche Türkiye Merkez Ofisi’nde gerçekleştirilen ve UNICEF Türkiye Milli Komitesi temsilcileri ile Roche çalışanlarının katıldığı törende konuşan Roche Türkiye Genel Müdürü Süha Taşpolatoğlu, bu yıl çocuklara sahip oldukları hakları hatırlatmayı amaçladıklarını belirterek şunları söyledi:
“Dünyadaki bütün çocukların, tüm haklarından eksiksiz yararlanmasını istiyor ve çocuk haklarının
en büyük savunucularından olan UNICEF’e her yıl katkı sağlıyoruz. Bizim onlara verdiğimiz destekten daha çok, çocukların kendi haklarına sahip çıkmaları önemli. Tüm çocukların, çocukluklarını keyifle
yaşamalarını diliyoruz. Bu vesileyle tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’nı kutlarız.”
Sürdürülebilirlikte Dünya Lideri
Roche; hastalar ve doktorlara tıbbi değer, kalite ve güvenlilik sunmak; çalışanlarına
mükemmel bir çalışma ortamı ve kişisel gelişim imkanı sağlamak ve genel anlamda
topluma olan sosyal sorumluluğunu yerine getirmek için çalışıyor. Şirket
gerçekleştirdiği kapsamlı sosyal sorumluluk faaliyetleriyle toplum üzerinde
sürdürülebilir bir etki yaratmayı amaçlıyor. Roche, sürdürülebilirlik alanında
en önemli uluslararası kriter olarak kabul edilen Dow Jones Sürdürülebilirlik
Endeksi’nde, 2012’de  üst üste 4. kez
sağlık sektörünün süper lideri seçildi. Şirketin, sağlık sektöründeki
öncülüğünü açıkça ortaya koyan bu başarı, Roche’un sorumlu iş uygulamaları ile
uzun vadeli değer yaratma stratejisinin global anlamda en yetkin kurumu
tarafından onaylanması anlamına geliyor.
Roche ayrıca, bu yaklaşımının en önemli göstergesi olarak, Türkiye’deki ilk ‘Kurumsal
Sorumluluk Raporu’nu yayınladı. Roche
Türkiye bu raporla kurumsal yönetim anlayışı, sürdürülebilirlik hedefleri ve
kurumsal sorumluluklarıyla ilgili 2011 yılı uygulamalarını ve hedeflerini
şeffaf bir şekilde paydaşlarıyla paylaşmış oldu. Roche Türkiye’nin ilk raporu,
dünya çapında kabul gören GRI (Global Reporting Initiative – Küresel Raporlama
Girişimi) tarafından B+ seviyede derecelendirildi. 

Philips AVENT Emzik Tutacağı ile Yalancı Emzik Kaybetme Derdine Son






Güvenlik halkasına sahip tüm yalancı emziklerle kullanabileceğiniz Philips AVENT Emzik Tutacağı sayesinde annelerin emzik kaybetme problemi ortadan kalkıyor, emziği düşen bebekler artık ağlamıyor.

Bebeğinizi büyütürken yalancı emziğin her an elinizin altında olmasını, ev içinde veya dışında ihtiyaç duyduğunuzda hemen ve kolayca bebeğinize vermek istersiniz. Philips AVENT’in Yalancı Emzik Tutacağı sayesinde artık bebeğinizin emziği her zaman üzerinde olacak. Özel tasarım klips sayesinde, kalın ya da ince her türlü materyale takılabilen Philips AVENT Emzik Tutacağı, bebeğinizin giysileri üzerinde iz bırakmıyor. Akıllı tasarımı sayesinde takılması kolay tutacağın kancası, emzik halkasına sabitleniyor. Pembe, mavi ve yeşil renkleri bulunan Philips AVENT Emzik Tutacağı, bebeğinizin kıyafetlerine de uyum sağlıyor.


Emzik klipsi BPA içermeyen, standartlara uyumlu Philips AVENT Yalancı Emzik Tutacağı’nı, bebeğiniz için güvenle kullanabilirsiniz.

12 Mart 2013 Salı

EMZİRİRKEN DİKKAT EDİLECEKLER:





*Sıvı alın. Her emzirmeden önce veya emzirirken içeceğiniz bir bardak süt, meyve suyu veya su yeterli miktarda süt üretiminiz için gereken ekstra sıvıları oluşturur.


*Rahat bir pozisyon bulun. İlk emzirmelerde yan tarafınıza yatmanız fayda sağlayabilir. Sonradan yatakta veya sandalyede dik oturmak faydalı olabilir. Ancak bebeğin ağzına sokmak için öne eğilmeyin; bunun yerine bebeği sallarken kolunuza destek sağlamak ve bebeği tam göğsünüzün karşısına getirmek için kucağınıza bir yastık koyun. Sizin için en rahat olan ve kolunuzu yorgun veya kaskatı hale getirmeyecek pozisyonu bulmak için denemeler yapın.


*Serbest kalan başparmak ve işaret parmağınızla göğsünüze ( başparmak yukarıda) areola ( memedeki kahverengi alan) hizasında destek sağlayın. Bu şekilde tuttuğunuz da meme ucunu bebeğin dudakları arasında aşağı yukarı dolaştırarak ağzını açmasını sağlayabilirsiniz. Ancak bebeğin yanaklarını sıkıştırarak ağzını açmasını zorlamayın, çünkü bebek nereye döneceğini kestiremez. Bebek ağzını açtığı zaman meme ucunu yavaşça bebeğin ağzının tam ortasına yerleştirin; bu şekilde bebeğin memeyi yakalaması kolaylaşır. Gerekirse bu olayları bebek memeyi ağzına alana kadar tekrarlayın, fakat zorlamayın. Sürekli şans tanıdığınızda bebeğiniz sonunda inisiyatifi ele alacaktır.


*Bebeğiniz meme ucunu olduğu kadar kahverengi olan alanı tamamen tutmasını sağlayın. Bebeğin sadece meme ucundan beslenmesi ( süt üreten bezlerin yeterince bastırılmaması nedeniyle) hem bebeğin aç kalmasına, hem de göğüslerinizin acımasına yol açar. Ayrıca bebeğin memenin başka taraflarından emmesine de dikkat edin. Yeni doğanlar hiç süt gelmediği halde hassaslaşmış meme dokusuna yapışarak hırsla emmeye devam ederler ve bu ağrılı bir çürük olabilir.

*
Bebeğinizin kendi alt dudağını veya dilini emmediğinden emin olun. Emzirirken alt dudağını aşağıya çekerek bunu önleyebilirsiniz. Bebeğin kendi dilini emmesi söz konusuysa parmağınız kullanarak emmeye ara verin, meme ucunu ağzından geri çekin ve yeniden başlamadan önce dilin aşağıda olup-olmadığını kontrol edin. Eğer bebek dudaklarını emiyorsa dudağını hafifçe kenara çekin.


*
Bebeğiniz memenizi sıkıca kavradığında nefes almasının engellememesine dikkat edin. Böyle olduğunda parmağınızla memenize bastırarak burnunun yeteri kadar hava almasına izin verin.
*Bebeğin yanağının ritmik, düzenli ve güçlü biçimde inip-kalktığını gözlemleyin. Bu durum emzirmenin iyi gittiğinin göstergesidir. Sonradan süt gelmeye başladığında bebeğin havayı yutmadığını gösteren yutma sesini (gulp sesi) yakalamaya çalışın. Süt çok hızlı gelip bebeğin ağzından taştığında emzirmeyi kesin ve sütün fazlasını pompa ile sağarak sütün fazlasını alın.

*
Emzirirken ilk gün her iki memeden de 5 er dakikadan, ikinci gün 10'ar dakikadan ve üçüncü gün 15 dakika veya fazla olmamak şartıyla süt verin. Süt geldiği zaman ilk memeden 10 dakika emzirin ve sonra bebek isterse ikinci memeye geçin; bebek ikinci memeyi bitirdikten sonra yine doymazsa birinci memeye dönün. Siz meme değiştirirken bebek uyuyakalırsa iyi bir geğirmeyle tekrar kendine gelip, daha fazla isteyebilir.
Emzirirken her seferinde diğer memeyle başlayın. Hangi memenizi emzirdiğinizi hatırlamak amacıyla sutyeninize önceden emzirdiğinizi hatırlatmak amacıyla bir çengelli iğne takın.

*
Bebekle işinizi bitirdiğinizde memenizi bir bezle silerek ve mümkünse 10–15 dakika hava almasını sağlayarak kurutun. Bu, memelerinizin sertleşmesini sağlar. Emzirme olayı tam olarak oturduğunda buna gerek kalmayacaktır.

*Sütünüz  geldiğinde bebeği sık sık emzirin, 24 saat içinde en az 8–10 kez her iki memeyi de emzirin ve her seferinde en azından birini tamamen bitirmesini sağlayın. Bebek uzun süre veya yeterli miktarda emmediğinde veya bir meme bitirilmediğinde içerde kalan sütü bir şekilde toplamak ( özellikle sütünüz azsa) iyi fikir olabilir. Toplanan süt destek besin olarak kullanılmak üzere buzdolabında  ya ada dondurucuda saklanabilir.

OYUNUMU İSTİYORUM!!

10 Mart 2013 Pazar

Çiğdem İnan ile Birlikte Doğuma Hazırlık Eğitimimiz:))



Doğum dönüşüm için en muazzam zamandır: Bir bebek doğar, bir kadın anne olarak doğar, bir erkek baba olarak ve bir aile aile olarak doğar.”  -  Gurmukh Kaur Khalsa

Doğum şekli ne olursa olsun, her doğum bir mucizedir!
Doğumu doğru öğrenip,  korkulardan özgürleşerek, eşiniz ve bebeğinizle yapacağınız bu en özel yolculuğun neşesini hissedip, tadını çıkarmanız için size destek olacağız :))

Eğitim içeriği:

Hamilelik döneminde egzersiz yapmanın yararları
Bedeni ve zihni doğuma hazırlamak
Doğumun aşamaları
Doğum şekli ve doğum yeri hakkında karar verebilmek
Hamilelik döneminde ve doğum esnasında yardımcı olabilecek pozisyonlar, nefes teknikleri, Kegel egzersizi, perine masajı
Hamilelik süresince oluşan kaygıları azaltmak, doğum esnasında sancılar ile başa çıkabilmek için olumlama teknikleri
Doğum planı oluşturmak
Doğumla ilgili korkulardan kurtulmak
Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı
Hastane uygulamaları hakkında bilgilendirme

21-28 Nisan 2013  pazar saat:10:30-13:30 arasında iki oturum olacaktır.Ders öncesinde yoga yapılacağı için gelirken rahat kıyafet giymenizi rica ederiz.
Her oturum 30-40 dakikalık bir hamile yogası uygulaması ile başlayacaktır.Bu eğitime hamileliğinde 13-14. haftayı tamamlamış olan her anne adayı katılabilir.
Kontenjanımız sınırlı olduğu için önceden kayıt yaptırmanız gerekmektedir.
En geç 13 Nisan 'a kadar ertugrul.esra@gmail.com veya cigdeminanyoga@gmail.com e-mail atabilirsiniz.

Tüm anne adaylarını bekliyoruz:))

Hafta sonu Mini aktivite de yaptığımız Anne süt ve Emzirme Seminerinden Görüntüler:))


Bu haftasonu olan eğtimimiz Anne sütü ve Emzirmeydi. Anne ve babalara Anne sütü ve emzirme hakkında detaylı bilgiler verdim. Oyuncak bebeğimiz üzerinde de uygulamalardan bahsettim. Özellikle bebek doğduktan sonra annelerin bilmesinin işini kolaylaştıracak bilgileri hem anlattım hem de bitmek üzere olan Emzirme Rehberinden birer nüsha verdim. O günkü eğiitmimize katılan annelerimize ufak hediyelerim vardı. 



Happy Milk Emzirme kıyafetrleri tasarlayan arkadaşlarım minik  biberon içinde rezene çayı ve ilk alış verişşlerin de kullanmaları için hediye çekleri , bepanthane  çatlak kremi numunesi, Lansinoh'un hazırlayıp gönderdiği minik bir hediye paketi verdim.. Bunların dışında hastane de beraber çalıştığım ve çok güzel kurabiyeler yapan arkadaşım annelerimizin bebekleri için kurabiyeler hediye gönderdi.
 


Hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ederim.. Eğitimimi renklendirdiler.

Haftaya cumartesi de Doğum Sonrası Bebek ve Lohusalık konusunu konuşmak üzere buluşacağız.Bebek bakımı hakkında herşeyi konuşup, biraz da bebek alış-verişi hakkında bilgi vereceğim. lohusalık döneminde neler oluyor? Bu hormonlar bizi nasıl etkiliyor? bu konular hakkında bilgilendirme yapacağım:)))

8 Mart 2013 Cuma

Dünya Kadınlar Günü’nde Kadınlar Nerede?



Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili çalışmalar hız kazanmış olmakla birlikte henüz kadınlar için tüm engeller aşılabilmiş değil. Cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için fırsatların kullanılması, kaynakların ayrılması ve hizmetlere erişilmesi alanlarında bireyin cinsiyeti nedeni ile ayrımcılığa maruz kalmaması gerekiyor. Oysa ülkemizde eğitimden, istihdama, sosyal yaşamdan, karar verme süreçlerine kadar pek çok konuda hala alınması gereken bir yol olduğu görülüyor.

BM Kalkınma Programı 2011 İnsani Gelişme Raporu1’nda bulunan “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi”nde yer alan 146 ülke arasında Türkiye 77’nci sırada yer alıyor. Bu endeks;  üreme sağlığı, yıl olarak okullaşma süresi, parlamento temsili ve iş piyasasına katılım bileşenleri üzerinden eşitliği değerlendiriyor.

Türkiye’de 2011 seçim sonuçlarına göre meclisteki sandalyelerden sadece yüzde 14,2’si kadınlara ait. Ülkedeki erkeklerin yüzde 46.7’si orta ya da lise eğitimi almışken, yetişkin kadınların sadece yüzde 27.1’i orta veya lise düzeyinde eğitim almış bulunuyor. Ülkemizde her 100 bin canlı doğumdan 23’ünde, kadınlar hamilelikten kaynaklanan sorunlar nedeniyle hayatını kaybediyor. İş gücü piyasasına kadın katılımı ise son dönemde görülen gelişmelere bağlı olarak kadınlarda yüzde 30’lara ulaşmış bulunuyor.

Ülkemizde 18-29 yaş arası kadınların yüzde 11’i okuma yazma bilmiyor veya hiçbir kurumdan diploması yok. Başka bir deyişle 2013 yılında ülkemizde her 100 genç kadından 11’i eğitim hakkına erişememiş bulunuyor.

Kız çocuklarının ilkokula başlamalarının çeşitli sebeplerle engellenmesi veya ilköğretimin erken aşamalarında okuldan alınmaları eğitim hayatlarının tümüyle sona ermesine neden oluyor. Oysa kız çocuklarına eşit fırsat tanındığında yani zorunlu eğitimin ilk 8 yılını tamamlayabildiklerinde çoğunluğu akademik eğitimlerine devam ediyor.
AÇEV neler yapıyor?
AÇEV kadınların en temel haklarından biri olan eğitim hakkında ulaşamamış kadınlara yönelik yüz yüze ve bilgisayar destekli  Okuryazarlık ve Kadın Destek Eğitimleri düzenliyor. Ayrıca, kadınların yaşam koşullarının eşit bir şekilde değişmesi için erkeklerin de toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin çabalara dahil olmaları amacıyla erkeklere yönelik Baba Destek Eğitimleri yapıyor. Toplumsal cinsiyet konusunda toplumun her kesiminde farkındalık yaratacak eğitimler düzenliyor. Ve bugüne kadar yüz yüze yapılan uygulamalarla toplam 755.000 kişiye eğitim vermiş bulunuyor.
Dünya Kadınlar Günü – 8 Mart 2013
1977 yılında 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul eden Birleşmiş Milletler her yıl farklı bir tema ile Dünya Kadınlar Gününü anımsatıyor. Bu yılın teması ise “Kadına Yönelik Şiddeti Durdurma Zamanı” olarak belirlenmiş bulunuyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon kurumun web sitesinde “Kadına yönelik şiddetin asla kabul edilemez, hoş görülemez ve affedilemez” olduğu mesajını veriyor. http://www.un.org/en/events/womensday/
Son dönemlerde hem dünyada hem de Türkiye’de kadına yönelik şiddet sıklıkla gündeme geliyor ve kadınlara yönelik çeşitli şiddet olayları medya tarafından kamuoyunun dikkatine sunuluyor. İlgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları bu konuya ilgi çekmek için pek çok proje yürütüyor.
AÇEV Hakkında
1993 yılında kurulan AÇEV, Türkiye'nin her köşesinde eşit eğitim fırsatı yaratmak ve hizmet verdiği kişi sayısını artırmak amacıyla programlarının yaygınlaşması için çalışmalarını  sürdürüyor. AÇEV bugüne kadar yaptığı eğitimler ile toplam 755.000 kişiye ulaşmış ve 9.200 eğitimci yetiştirmiş bulunuyor. AÇEV'in misyonunu, gelişen bir toplum için eğitimin şart olduğu bilinciyle, uzmanlık alanları olan erken çocukluk ve yetişkin eğitimine, programları ve uygulamaları ile katkı sağlamak ve bu konuda ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturmak. www.acev.org   

HER ZAMAN HER YERDE ANNE SÜTÜ



Sağlık Bakanlığı, ‘Anne Sütü Bankaları’ açmaya hazırlanıyor. Bağışlanacak sütler saklanıp ihtiyaç duyan bebeklere verilecek. Bir bebeğe kendi annesinin sütü yetmediğinde pastörize edilmiş banka sütü kullanmanın en iyi beslenme yöntemi olduğunu söyleyen Liv HOSPITAL Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. İpek Akman, “Bu işlem sırasında donörün kimliği yani anne sütü bağışçısının kimliği sütü kullanacak olan bebeğin ailesine bildirilir. Çünkü ileride süt kardeşliği gibi bir durum oluyor. Psikolojik ve dini açıdan süt kardeşlerinin evlenmesi sakıncalı olarak görüldüğünden bağış yapan kişinin ismi bilinir ve tercihen de bağışı yapan kişinin bebeği erkekse bu sütü kullanacak prematüre bebeğin de erkek yani aynı cinsten olmasına dikkat edilir. Bu dini ve psikolojik olarak hem veren hem de sütü kullanan açısından psikolojik rahatlık sağlar” diyor.

Anne sütünün faydaları saymakla bitmiyor. Bebeği astım, obezite, diyabet gibi hastalıklardan koruyor ve doğum sonrası anneyi rahim kanama, meme ve yumurtalık kanseri risklerini azaltıyor. Dünya Sağlık Örgütü tüm bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile belenmesini, 2 yaşına kadar da ek gıdalarla birlikte emzirmenin sürdürülmesini öneriyor. Hiç kuşku yok ki anne sütü hem prematüre hem de zamanında doğmuş bebek için en ideal besin. Anne sütü bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve sindirimi kolay bir besin olmasının yanında bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar ve hücreler de içeriyor. Üstelik hiçbir formül mamada bu antikorlar ve bağışıklık hücreleri de bulunmuyor.

Banka sütü özellikle prematürelerde, çoğul gebeliklerde, alerji problemi olan, tartı alamayan bebeklerde, cerrahi geçirmiş bebeklerde kullanılıyor. Anne sütüyle AİDS virüsü (HIV) ve sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonları bulaşabileceğinden pastörize edilmemiş sütler bebeklere verilmemelidir. Anne sütü vericileri CMV, HIV, HBV, ve HCV enfeksiyonları için taranmalı ve taramalar süt bağışı sürdüğü müddetçe 3 ayda bir tekrarlanmalıdır. Anne sütü biyolojik bir ürün olduğu için vericiler kan bankasına bağış yapan kişiler gibi sıkı bir şekilde taranırlar. Ayrıca süt vericilerinin sigara, alkol ve ilaç kullanmaması gerekir. Süt bankası anne sütüne Holder pastörizasyonu uygular. Anne sütü 30 dakika süreyle 63 dereceye kadar ısıtılır, bu sürenin sonunda hızla soğutularak (3.75 C/dk) 10 derecenin altına getirilir. Böylelikle anne sütü 15- 45 derece arasında çok kısa bir süre kalır ve bakteri üreme riski azalır. Anne sütü pastörize edildikten sonra dondurulur ve istek yapan hastanelere donmuş şekilde transfer edilir. Banka sütü kullanılmadan önce süt verilecek bebeğin ailesinden yazılı onay alınmalıdır.

Pastörize edilmesi gerekir

Pastörizasyon işlemi ile sütte bulunabilecek tüm virüsler ölür. Bu işlem ne yazık ki sütteki bazı bağışıklık hücrelerinin (lenfosit) ölmesine, antikor miktarının yaklaşık olarak yüzde 25 azalmasına ve sindirime yardımcı enzimlerin aktivitelerinin kaybına yol açar. Sütün besin değerinde ise bir değişiklik olmaz. Tüm bunlara rağmen banka sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyonlar formül mama ile beslenenlerden daha az görülür. Kendi annesinin sütünü alamayan bebekler için pastörize edilmiş banka sütü en iyi alternatiftir.

İlk süt bankası Viyana’da kuruldu

Tarihte süt anneliğinin çok eski zamanlara dayandığı biliniyor. M.Ö. 2250 yılındaki Hammurabi yazıtlarında süt anneden bebeğe fiziksel, duygusal ve zihinsel özellikler geçebileceği, bu nedenle süt anne seçiminin çok dikkatli yapılması gerektiği belirtilmiş. 13. yüzyılda süt anneliği en iyi gelir sağlayan mesleklerden biri olmuş. İlk süt bankası 1909 yılında Viyana’da açılmıştır, bunu pek çok ülkedeki bankalar izlemiş. 1985’te Kuzey Amerika’da Anne Sütü Bankası Derneği kurulmuş (HMBANA) ve bankaların standardizasyonu sağlanmış. Avrupa’daki süt bankalarının oluşturduğu ağa ise HUMANE adı verilmiş. 1980’li yıllarda başlayan AİDS epidemisi pek çok bankanın kapanmasına yol açmış. Günümüzde enfeksiyonlara karşı güvenlik önlemlerinin artmasıyla konu tekrar gündeme geldi.

Anne sütünün faydaları

* Anne sütü bebek için en doğal ve ideal besindir.
*  Bebeğin ilk 6 aydaki (D vitamini hariç) tüm besin ihtiyacını karşılar.
* Her zaman hazır, temiz ve uygun ısıdadır.
*  Doğumdan sonra gelen sarı süt (Kolostrum) taşıdığı antikor ve bileşimiyle bebeğinizi      hastalıklara karşı korur, bağışıklık sisteminin gelişmesini kolaylaştırır.
(Örneğin ishal, zatürre, orta kulak iltihabı, alerjik hastalıklar görülme riski azalır.)
* Anne sütünün sindirimi kolaydır. Anne sütü alan bebeklerde pişik, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür.
* Anne sütü ile beslenen bebeklerde ileri yaşlarda gelişebilecek şeker hastalığı, astım, alerjik hastalıklar, obezite, koroner kalp hastalıkları gibi kronik hastalıların oluşma riskinin daha az olduğu görülmüştür.
* Anne sütü tüm organ ve sistemlerin büyümesini düzenleyen büyüme faktörü içerir.
* Emzirme bebeğin diş ve çene sağlığı için yararlıdır.
* Anne sütü bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur.
* Anne sütü, anne ile bebek arasındaki psikolojik bağı kuvvetlendirir, doğal bir sakinleştiricidir.

Emzirmenin anneye yararları

* Rahmin daha kısa sürede toparlanmasını sağlar.
* Erken emzirmeyle doğum sonrası kanamalar çabuk kesilir.
* Memelerde şişme, iltihaplanma olmaz; anne lohusalık dönemini rahat geçirir.
* Emziren annelerde meme ve rahim kanserine yakalanma riski daha azdır.
* Menopoz sonrası kalça kemiği kırığı riskini azaltır.
* Hamilelik döneminde oluşan fazla kiloları daha kolay verirler.