30 Kasım 2013 Cumartesi

İSTANBUL FLORENCE NİGHTİNGALE HASTANESİ TÜP BEBEK BÖLÜMÜNDE İLKİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ ANNE DESTEK TOPLANTISI

Ben biliyorsunuzdur, ayrıca İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Tüp bebek Bölümünde koordinatör olarak çalışıyorum.
Burada çalışırken anne ve anne adayları için yurtdışında olduğu gibi destek gruplar oluşturalım, her ay birlikte toplanım konuşalım fikriyle duyurularımızı yaptık.

İlk toplantımız gayet iyi geçtiğini umuyoruz. Beraber çalıştığımız ekibimiz tek tek toplantıya katıldı. Toplantıya katılan anne adayları bizleri sosyal ortamımızda da tanıma fırsatı doğdu. Bu bence biraz daha güven duygusunu arttırırken, negatif sonuçlar almış hastaların tekrar tedaviye başlamadan önce biraz içlerini döktükleri, kendileriyle aynı kaderi yaşayan anne adayları veya annelerle birlikte olma fırsatı veriyor. Bunun dışında tedavi sürecinde doktoruna bu kadar detaylı belki sorularını soramazken , bu toplantılarda sohbet sırasında her şeyi sorup, konuşabiliyor.

Bu toplantıları her ay yapmayı planlıyoruz. Aralık ayında da olacak. Sizde tüp bebek ya da aşılama tedavisi olmanız gerekiyorsa, ya da olumsuz sonuçlar almışsanız ya da tüp bebekle bebek sahibi olmuşsanız sizleri de aramızda görmekten büyük mutluluk duyarız.
Katılımcı olup, diğer annelerle iletişim kurar arkadaş bile olabilirsiniz. Birbirinize duygusal yönden destek verip, sürecinizi daha kolay yaşayabilirsiniz.

Katılmak veya detaylı bilgi almka isterseniz ertugrul.esra@gmail.com


26 Kasım 2013 Salı

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.

Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.
 
Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için;

Bir boomads advertorial içeriğidir.

BEBEİMGELİYOR DOĞUM VE SONRASIN DESTEK PROGRAMINDA ARALIK AYI







Aralık ayında hemen hemen her hafta sonu bir eğitimim olacak!

08 Aralık pazar günü saat 11:00-14:00 arasında Doğuma Hazırlık,

15 Aralık pazar  saat 11:00-13:00 arasında Anne sütü ve Emzirme,

22 Aralık pazar saat 11:00-13:00 arasında Doğum Sonrası Bebek eğitimlerim olacak.

Aralık ayından itibaren Emzirme konusunda destek almak istediğinizde Marga Yaşam Atölyesinde Bireysel Emzirme Danışmanlık hizmeti vermeye başlayacağım. Bunun için öncesinde ertugrul.esra@gmail.com e-mail atarak randevu almanız yeterli olacak!!

Eğitimlerim Bostancı 'da Marga Yaşam Atölyesinde olacaktır.
www.marga.com.tr mekan hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Bebeklere Masaj


Bütün aileler doğal olarak çocuklarını dokunarak severler. Anne ve baba, bebek uyuyacağı zaman elleriyle hafifçe sırtını sıvazlarlar veya okşarlar, veya çocuk ağlıyorsa sarılırlar, sırtını okşarlar veya yavaşça yüzünü okşarlar.
Bebeklere çok iyi geldiği tespit edilen bir başka dokunuş şekli de bebeğe masaj yapmaktır.

Bebek masajının faydaları

Masajın pek çok faydası olabilir. Stres içindeki bir bebeği, masaj sakinleştirebilir ve rahatlamasını sağlayabilir. Ayrıca, kabızlık geçiren veya gece huzursuz olan bebekler için de özellikle yararlı olabilir. Araştırmalar, düzenli masajın prematüre bebeklerin daha hızlı kilo almasına yardımcı olduğunu göstermektedir.
Ayrıca, masaj, anne-babanın bebek ile daha yakın bir bağ kurmasına yardımcı olmaktadır.Bebek kendini emniyette ve sevildi©ini hissetmektedir. Masaj sayesinde anne-baba ve bebek birbirlerine güvenmeyi  öğrenirler. Anne-baba bebeklerine masaj yapsın ya da yapmasın, bebeğe dokunulması, tutulması ve okşanması duygusal gelişimi açısından çok önemlidir.

Masaj yapılacak zamanlar

Anne-babanın günlük yaşam içinde bebeklerine dokunup masaj yapabilecekleri pek çok imkan vardır. Bunlar arasında:
• bebeğin bezini değiştirirken
• banyodan sonra
• yatma saatinde
• bebeğe sarıldığınızda
• yerde bebeğin yanında otururken

Masaj yapma şekilleri

Anne-baba bebeğin masajı nasıl karşıladığına dikkat etmelidir. Çünkü her bebek masajı aynı şekilde karşılamaz. Bazı bebekler sevmez, veya bazı yerlerine dokunulmasını severken başka yerlerine dokunulmasını sevmez. Bebeğin tercihlerine saygı duyulmalıdır. Ancak, bebeklerin çoğu dokunulmayı veya masajı sever.
Masajdan önce bebeğin cildine bir şey sürmek gerekli değildir. Ancak, saf bebek masaj kremi veya pudra kullanılabilir.

Bebeklere masaj yapma tekniklerini resimli olarak gösteren web siteleri:

http://www.babycentre.co.uk/general/3835.html
http://www.cyh.com/HealthTopics/HealthTopicDetails.aspx?p=114&np=301&id=1883

25 Kasım 2013 Pazartesi

DOĞANA DOĞUM DA KADIN HAKLARI DERNEĞİ

 
 
 
DOĞANA, Doğumda kadın hakları için çalışan bir dernek. Aralarında doktorlar, ebeler, doulalar, doğum eğitmenleri, yoga eğitmenleri ve anneler var. Anne ve bebeğe saygılı, olumlu doğum deneyimleri için çalışıyor. Vizyonları, tüm kadınların hamilelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde, saygılı, aile odaklı ve kanıta dayalı bakıma ulaşabilecek bir Türkiye.

DOĞANA anneye ve bebeğe saygılı doğum deneyimleri konusunda farkındalık yaratmak için kendi yayınladıkları bildirgenin 8 maddesine örnek teşkil eden 8 kadının 8 doğum hikayesini içeren bir kitapçık yayınladı.
DOĞANA yayınladığı bu kitapçık ile hem doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi hem de Doğumda Kadın Hakları Bildirisini kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Kitapçıkta yer alan olumlu doğum hikayelerinin hepsi ülkemizde son birkaç sene içerisinde yaşanmış. Hem doğal hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin yer aldığı kitapçık doğumda kadın haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor.
 
 
DOĞANA DOĞUMDA KADIN HAKLARI DERNEĞİ BİLGİRGESİ
 
1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal süreçlerdir.
2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum süresince aktif olabilmelidir.
4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun vazgeçilmez parçasıdır.
5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar istediği kişilerden kesintisiz destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları, ebesi ve doulası (doğum destekçisi) dahildir.
6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her türlü tıbbi girişim konusunda kadın doğru ve tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar hakkına saygı duyulmalıdır.
7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve sonrasında korunmalı ve desteklenmelidir.
8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda rahatsız edilmeden, çalışma hayatında ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve benzeri temel analık ihtiyaçlarını karşılayacak koşullar sağlanmalıdır.
 

24 Kasım 2013 Pazar

BUGÜN DOĞUMA HAZIRLIK EĞİTİMİMİZ ÇOK RENKLİ GEÇTİ

Bugün Marga Yaşam Atölyesinde Hamile yoga hocası olan Çiğdem ile birlikte Doğuma hazırlık eğitimimiz oldu. Katılmak üzere sözleştiğimiz iki annemiz dün bebeklerine kavuştular::))Buradan  bebişlere hoşgeldin diyelim..







Bugün kü eğitimimizdeki annelerimizin birisi hariç hepsinin bebekleri kızdı. Nedense hep aynı cins bebek bekleyenler bir eğitime toplanıyor,çok enteresan değil mi?
Eğitime önce hamile yogasıyla başladık. Çiğdem'in eşliğinde yarım saat süren yogadan sonra babaları aramıza katıldılar..

Merak ve heyecanla doğumun tüm detayları konuştuk. doğum planı ve hastane-doktor seçimi hakkında detayları paylaştık.
Bu eğitimimize İnteranneleri Homend hediye çekleriyle, Sophie Türkiye'de gönderdikleri hediye çekleri annelerimize verildi. Çok memnun oldular:)
Bundan sonraki Doğuma Hazırlık eğitimimiz 8 Aralık pazar günü saat 11:00-13:30 arasında olacak. katılmak ve detaylar için ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.

22 Kasım 2013 Cuma

DOĞUM PLANI NELERİ İÇERMELİDİR? NE YARARI VARDIR?


 
 

Günümüzde anne ve baba adaylarının bilinçlenmeleri ve bilgiye ulaşmak gittikçe kolaylaştı. Doğum yapacak bir anne adayı da doğum anında ve sonrasında neler yapılması, neler yapılmamasını önceden planlaması işleri daha da kolaylaştıracaktır. Bunun için de önceden hazırladığımız bir doğum planı çok işimize yarayacaktır. Özellikle doğal doğum yapmayı istiyorsanız bu planın işlevi daha da önem kazanacaktır.

Doğum yapmış ve yıllardır eğitim veren biri olarak, isteklerinizi, beklentilerinizi önceden doktorunuz ile konuşmanın çok yararlı olduğunu söyleyebilirim. Doğum yapacağınız hastaneyi belirledikten sonra, odaları önceden görmek, doktorunuz dışındaki diğer sağlık ekibiyle önceden tanışmak, doğum sırasında nasıl işleyiş bunu öğrenmek çok önemli. Bunları öğrendikten sonra kendinizin beklentileri göz önüne alarak doğum planı oluşturabilirsiniz. Planınızı oluşturduktan sonra bunu doktorunuz ve doğum yapacağınız hastanedeki hemşirelerle paylaşmanızı öneririm.

Bir doğum planın da ;

*Daha önceden bir doğuma hazırlık eğitimi alıp-almadığınızdan bahsedebilirsiniz. Başınıza neler geleceğini ve neler yapmanız gerektiğini bildiğiniz belirtin.

*Doğum esnasinde yanınızda eşiniz mi, bir doğum koçumu yada anneniz mi bulunacak?

*Doğum esnasında hastane personeli odanıza ne sıklıkla girsin?

*Odanızı nasıl düzenlemek istersiniz ? Hafif müzik, loş ışık, belki kapıya ''ziyaretçi yasak'' diye bir yazı asılması..

*Suni sancı ile ilgili düşünceleriniz nedir?

*nst bağlama sıklığı nedir? damar yolu açmak yada serum vermek ne kadar gerekli? Su içebiliyor musunuz?

* *Doğum ağrıları sırasında ağrıyı önlemek için yapılan epidural anestezi hakkındaki düşünceleriniz nedir?

*Bebek odasında biberonla anne sütü dışında bir sıvı verilmemesi, emzik verilmemesi.

*Doğum ağrıları sırasında ağrıyı önlemek için yapılan epidural anestezi hakkındaki düşünceleriniz nedir?

*Bebek odasında biberonla anne sütü dışında bir sıvı verilmemesi, emzik verilmemesi.

* Kordon kanı örneklenmesi yapılmasını ister misiniz?

* Doğum yapacağınız yeri mümkünse önceden görün.

* Doğum yapacağınız hastaneyi önceden belirleyin.

* Hastaneye en kolay ve en kısa zamanda nasıl ulaşabilirsiniz? Hastaneye giden yolların belirlenmesi ve yollardan birinin tıkalı olması durumunda kullanılabilecek alternatif yolların bulunması.

*Hastane girişleri ve park yerlerinin öğrenilmesi

* Doğum yapacağınız hastane bebek dostu (emzirmeyi destekleyen) bir hastane mi diye araştırın.

* Sigortanızla anlaşmalı bir kurum mu? Önceden bilgi alın.

* Eğer eşler doğuma katılacaksa, birlikte doğum filmleri izleyin.

* Doğum çantanıza neler koymanız gerekiyor? Doğum çantanızın içindekilerin yedeklerinin evde nerede olduğunu mutlaka eşinize gösterin. Acil yedeklere ihtiyaç duyduğunuzda eşiniz de strese girmeden, yedekleri size ulaştıracaktır.

* Kültürel ve dini açıdan belirtmek istedikleriniz var mı?

* Eşiniz bebeğinizin göbek bağını kesmek istiyor mu?

*Bebeğiniz için çocuk doktoru araştırın.

* Doğuma sizi götürecek arabayı ayarlayın ve bakım kontrollerini yaptırın.

* Hangi durumda doktorunuzu aramanız gerektiğini öğrenin.

* Aranacak kişilerin telefon numaralarının bir kağıda yazılması. Telaş halinde kimleri arayacağınızı ve telefon numaralarını unutabilirsiniz.

* Cep telefonunuzun şarj aleti (ancak hastane içinde cep telefonunuzu kullanıp kullanamayacağınızı önceden öğrenin, büyük olasılıkla cep telefonunuzu kullanmanıza izin verilmeyecektir!)

* Bebeğinizi eve nasıl götüreceksiniz? Buna karar verip, araba da ona göre düzen hazırlamalısınız.

*•Doğumunuz esnasında diğer çocuğunuza kim bakacak, buna karar vermeli, ayarlamalar yapmalısınız.

*Doğuma girmeden önce doktorunuz ve diğer sağlık personeliyle tanışmak, eşinizle birlikte her türlü alternatifi konuşmak, sizin doğuma girerken kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlayacaktır.


DOĞUM SIRASINDA BABALARA İPUÇLARI




*Mahremiyeti koruyun, telefonları kapatın, kapıyı kapatın, ziyaretçi sayısında sınırlayın.
*Eşinizin ihtiyaçlarınız gözlemleyin. Çok fazla soru sormayın.

*Kasılmalar esnasında saygılı bir sessizlik içinde olun veya onunla alçak ve yumuşak bir sesle konuşun.
*Sözel olmayan işaretler kullanın.

*Eşinize banyo yapmasını, konumunu değiştirmesini, yürümesini, tuvalete gitmesini önerin.

*Besleyici içecekler yudumlaması konusunda onu cesaretlendirin. Bir saatte en azından yarım bardak sıvı almalıdır. Yalnızca buz parçaları ve su değil; yanı sıra sporcu içecekleri, ballı çay, meyve suyu verebilirsiniz.
*Kendinizi bir ansiklopedi satıcısı yerine koyun, hiçbir itirazı veya tepkiyi kişiliğinize yönelik olarak algılamayın.

PREMATÜR BEBEK VE ANNELERİ

Bu yıl binlerce annenin bebeği prematüre doğdu. Peki kimlerin prematüre annesi olarak seçildiğini merak ettiniz mi hiç?
Tanrı dünyanın üzerinde dolaşarak büyük bir özenle, en küçük ayrıntıyı bile düşünerek insan neslinin devam etmesi için araç olarak kullandığı insanları seçer. İnsanları incelerken de meleklerine büyük deftere not almaları talimatını verir. “Armstrong, Beth, oğlan. Koruyucusu Aziz Matthew olsun. “Forest, Majorie, kız. Koruyucusu Aziz Ceceila olsun. “Rutledge, Carrie, ikiz. Koruyucusu…. ona Gerard’ı verin. Gerard küfüre alışıktır.” Sonunda, Meleğine bir isim söyler ve gülümser: ” Bu annenin prematüre bebeği olsun” Melek meraklanır. “Peki Tanrım neden özellikle bu anne? O çok mutlu bir insan” “İşte tam da bu yüzden” der Tanrı. “Kahkaha atmayı bilmeyen bir anneye prematüre bir bebek verebilir ? Çok zalimce olurdu bu.” “Ama bu annenin sabrı var mı” diye sorar Melek. “Çok sabırlı olmasını istemiyorum, yoksa umutsuzluk içerisinde sürekli kendine acır. Şok ve kızgınlığı geçince, bu işin üstesinden gelebilecektir.” “Bugün onu izledim. Bir annede çok nadiren bulunan ancak bir o kadar da gerekli olan benlik ve bağımsızlık duygusu var onda.

Biliyorsunuz, ona vereceğim çocuğun kendine ait bir dünyası olacak. Bu anne de bebeğinin kendisinin dünyasında yaşatmaya çalışacak ki bu da hiç kolay bir iş değil.” “Ama yüce Tanrım, ben bu kadının size inandığından bile şüpheliyim.” Tanrı gülümser, “Hiç sorun değil, ben onu hallederim. Bu kadın mükemmel bir aday. Yeterince de bencil.” Melek şaşırır “Bencillik mi? Bu bir erdem mi?” Tanrı başını sallar. “Eğer arada sıra kendisini çocuğundan ayıramazsa, asla ayakta duramaz.
Evet, işte ben bu kadını beklenmedik bir şekilde gelecek bir çocukla kutsayacağım. O henüz bunun farkında değil ama herkes ona gıpta edecek .” “Çocuğunun söylediği hiçbir kelimeyi doğal karşılamayacak. Hiçbir aşamayı sıradan bir gelişme olarak görmeyecek. Çocuğu ilk kez “Anne” dediğinde bir mucizeye tanıklık edecek.
Gözleri görmeyen çocuğuna bir ağacı ya da gün batımını tarif ederken eserlerimi gerçekten görebilen nadir insanlar gibi görecek ağacı ya da gün batımını. “Benim gördüklerimi açık ve net şekilde görmesine izin vereceğim- cehalet, zulüm ve önyargıyı- ve bunları aşmasına izin vereceğim. Asla yalnız olmayacak. Hayatının her gününde, her saniye onun yanında olacağım çünkü sanki yanımdaymış gibi benim işimi orada o yapacak.” “Peki ya bu anneyi hangi aziz koruyacak?” diye sorar Melek not almaya ara verip. Tanrı gülümser: “Aynada görecektir.”

Kaynak: Erma Bombeck’ten adaptasyon ( bu benim yazım değil. Ama prematür bebek ve anneleri için çok beğendiğim bir yazı diye size de gönderiyorum. Belki kaynakla yayınlarsınız.)

21 Kasım 2013 Perşembe

29 KASIM CUMA GÜNÜ TÜP BEBEK ANNEKLERİYLE OLAN TOPLANTIMIZA HERKES DAVETLİ!!!

Ben Doğuma hazırlık ve Bebek eğitimlerimin yanı sıra İstanbul Florence Nighitngale hastanesi Tüp bebek Bölümünde Tüp bebek koordinatörü olarak görev yapmaktayım.
Birimimizde  anne olmak isteyenler için acaba nasıl bir şey yapabiliriz diye düşündük. Amerika 'da varolan bir girişimden yola çıkarak Tüp bebek tedavisi olan , olması gereken veya tüp bebekle bebek sahibi olmuş annelerin bir araya geldiği, dertleştiği, deneyimlerini paylaştığı bir toplantı olacak..Bu toplantılar her ay bir kere olacak ve ücretsiz. Katılanlar isterlerse hocalarımızla tamamen ücretsiz danışmanlık da alabilecekler.
Eğer siz de Tüp Bebek tedavisi olacak, kötü deneyimleri olan ya da tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olduysanız 29 Kasım 2013 tarihinde saat 11:00-12:30 arasında olacak toplantımıza herkedsi bekleriz.


Toplantı yeri: İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Tüp bebek Bölümü

 Hastanenin adresi: Abide-i Hürriyet Cd. No:166 kat: -2 Şişli

Bölümümüzün telefon numarası: 0212 375 64 90


Katılmak isterseniz ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.

NURSİNGLİGHT'I ÇOK BEĞENDİM:))



Pinterestte dolaşırken karşılaştım. İlk gördüğümde emerken bebeğin acaba dikkati dağılır mı diye düşünürken, gece emzirmelerimi hatırladım. Işığı yakmadan işlerimi halletmek isterken yaşadıklarım aklıma geldi. Sonrasında internette birazcık araştırdığımda www.nursinglight.com adlı bir sitesinin olduğunu gördüm.
Bu minik yaka iğnesi şeklindeki lambanın bir fonksiyonu da titreşimli alarmının olmasıymış. Düşünsenize gece emzirirken uyuyakalmışızdır kaç kere..Bu lambanın alarmını ayarladığınızda saati geldiğinde titreyerek, bizi uyandırıyor. Şimdilik Türkiye 'de yok..
Amazondan alınabiliniyor.
Olsa ne güzel olurdu değil mi?

20 Kasım 2013 Çarşamba

BEBEKLER DE UYKU DÜZENİ OLUŞTURURKEN GEREBİLECEK TABLO

Bebeğimiz doğduğu andan itibaren acaba yeteri kadar mı uyuyor? az mı uyuyor? Uyku düzenini  ne zaman yapmaya başlamalıyız? Bu çocuk gece niçin bu kadar sık uyanıyor? diye birçok sorar dururuz. Hatta internette araştırma yaptığınız da Uykusuzanneler diye bir site bulabilisiniz. Burada anneler sıkıntılarını paylaştığı gibi uzmanlardan da fikir alabiliyorlar. Bebeklerinize uyku düzeni oluştururken bakmanız gereken bir site bence.
Ben de oğlumu büyütürken uyku ritiüeline çok dikkat ettim Uyku düzenimiz bize özeldi. Çok erken gece uykusuna yatan bir çocuk değil, Altuğ. Ama uykusu gelince de uyutmak gibi bir sıkıntım hiç bir zaman olmadı. Uyku sorunu için birçok kitap, ekol hakkına kitaplar okudum. Uyku ile ilgili çeşitli seminerlere gittim. Ve içinden bize ait bir düzen oluşturduk. Bu düzeni oluştururken de ortalama ne kadar uyumalı sorusunun cevabı içn de aşağıdaki listeden yararlandım. Sizlerin de belki işine yarayabilir diye de paylaşıyorum..

fotoğraf 2.PNG görüntüleniyor

ANNE KARNINDA BEBEKLERİMİZE MÜZİK DİNLETMEK



Son yıllarda giderek artan araştırmalar ve bulgular ışığında, doğumdan önce ve hamileliğin son 3 aylık döneminde, anne rahminin bir konser salonu gibi bebeği kucaklayıp, bu ritim ve ahenkle bebeğin gelişimine katkı sağladığı biliniyor.
Bebeğin beyni çevredeki seslerin ritmini ve motifini çözmeye çalışan bir dedektif gibidir. Bebek daha anne karnındayken bir müzik aleti gibi çalışır ve çevredeki sesleri hem kayıt, hem de analiz eder. 
Beynin işitme sistemi hamileliğin 26. haftasından itibaren aktif olmaya başlar. Dışarıdan gelen sesler, rahimdeki fetusun kulağına gelemez. Çünkü bebeğin etrafını saran amniyon sıvısı ve kas örtüleri dışarıdan gelen sesleri bozar. Ancak Beethoven'in beşinci senfonisinin, belirgin şekilde tanımlanabilir bir ses imajı olarak rahme ulaştığı gösterilmiştir. Bebekler anne karnındayken 6. ve 7. aylardan itibaren seslere, özellikle de müziğe tepki veriyorlar, dahası anne karnındayken dinledikleri müzikleri doğduktan sonra dinlediklerinde hatırlıyorlar.

FETUS SESLERE NASIL TEPKİLER VERİR?

Fetus kulağına gelen seslere, vücut hareketleri ve kalp atışında meydana gelen değişikliklerle cevap verir. Bazı sesler, bebeğin kalp atış hızında kısa süreli yavaşlamalara yol açabilir. Çok gürültülü sesler kalp atımını hızlandırır. Sesler fetusta hareket ortaya çıkartmasının yanında, doğum öncesi öğrenmeye de sebep olur. En temel öğrenme şekli alışkanlık kazanma ve ortama uyum sağlamadır. Can sıkıcı olan veya sürekli tekrarlayan seslere dikkatini vermemeyi öğrenme, buna bir örnektir. Yeni ve bir farklı musiki ritmi gelirse, bebekler ona cevap vererek, değişikliği fark ettiğini gösterirler. Hamileliğin son döneminde bebek annenin karın bölgesine sürekli yapılan uyarılara alışmıştır. Ancak uyarı şekli değişirse buna cevap verir. Nazikçe yapılan titreşimlere cevap vermezken, gürültülü bir ses gönderildiğinde hemen hareket ederek cevap verir. Belli bir süre, gürültülü sesler ile nazik titreşimler birlikte arka arkaya verilirse, birkaç tekrardan sonra bebek buna cevap vermemektedir. Bütün bunlar, bebeğin doğum öncesinde çevresinden bilgi alabildiğini ve bazı olayları hatırlayabildiğini gösterir. 

MÜZİK GELİŞİMİ NASIL ETKİLİYOR?


Çocuğun doğum öncesi müzik dinlemesinin, gelişimi hızlandırdığı, hatta bazı çocuklardaki belli gelişim bozukluklarını hafifletebildiği veya iyileştirme yoluna koyduğuna dair çalışmalar vardır. Değişik müzik çeşitlerinin 28-36 haftalık annelere dinletildiği bir çalışmada, kontrol grubuna nazaran anne karnında müzik dinleyen bebeklerin seslere dikkat, göz takibi, motor kontrol ve koordinasyon hareketlerinin gelişiminde dikkati çeken bir hızlanma gözlenmiştir.

KLASİK MÜZİK FAYDALI MI?

Yapılan araştırmalar, çocuk gelişiminin özellikle ilk yıllarında, müziğin çok önemli bir etken olduğunu ortaya koyuyor. Zihinsel gelişimin yüzde 85’i 8 yaşına kadar, beyin gelişiminin yüzde 80’i 3 yaşına kadar tamamlanıyor. Zeka ve beyin gelişimini, beslenmeden sonra ilk aylarda olumlu etkileyen birinci faktör ise müzik…
Müziğin bebek gelişimi üzerindeki etkilerini belirlemek için Batı’da yapılan pek çok araştırmaya göre; klasik müzik anne karnından itibaren bebeklerin psikolojik, bilişsel ve bedensel gelişimlerinde birçok olumlu etki yaratıyor. Örneğin, düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığı söyleniyor. Yapılan bir diğer araştırma ise, Brahms dinletilen prematüre bebeklerin daha çabuk geliştiklerini kanıtlıyor.
Müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirip, estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini arttırıyor. Okul çağındaki çocukların okuma ve yazmayı daha kolay öğrenmesini, anlama ve düşünme becerilerini geliştiriyor. Yani akademik performansı da olumlu etkiliyor. Çocuklara müzik dinletmek beyin aktivitesini arttırıp, stresin ve sıkıntının azaltılmasını sağlıyor.
Müzik, insanları mutlu, huzurlu, yaratıcı, umutlu, heyecanlı, güçlü, inançlı ve cesur kılan bir olgu... Zihni ve yaratıcılığı geliştirdiği, bitkileri olduğu gibi bedeni de iyileştirdiği biliniyor. Buna, “Mozart etkisi” deniyor.

BİLİNEN EN ŞİFALI MÜZİSYEN: MOZART

Başuçlarında her gün 2 saat Mozart dinletilen bebeklerin daha zeki oldukları, ineklere daha iyi süt vermesi için Mozart dinletildiği, Japonya'da bir bira fabrikasının bira mayası oluşurken Mozart çaldırdığı ve o biranın daha pahalı satıldığı şaşırtan gerçeklerden. Dünyanın çeşitli yerlerinde, birçok doktor ve müzik terapisti Mozart etkisini, depresyon, kanser, kronik ağrılar, yüksek tansiyon, ruhsal ve zihinsel sorunlar gibi pek çok hastalığın tedavisinde kullanıyor. Mozart'ın müziği; kısa, basit ve neşeli temaları ile, kolay algılanabilir, kolay takip edilebilir bir müzik. Bebekler için de bu neşeli melodiler ve basit ritimler oldukça ilgi çekici.
Bu tür bir müzik dinlemenin, anlama ve muhakeme için önemli olan sinirsel kanalları uyarabileceği varsayılıp, öğrencilerin müzik zevklerine bakılmaksızın sınavlarında Mozart dinletilmiş, sınav başarılarında artış gözlemlenmiş. Uzmanlara göre, 10 dakika Mozart müziği dinlemek, geçici de olsa IQ üzerinde olumlu etki yapıyor.
MOZART ETKİSİNDEN FAYDALANIN!

Don Campbell müziğin gücü üzerine bugüne kadarki en kapsamlı kitabı yazdı: “Mozart etkisi.” Müzik ve diğer titreşimlerin anne karnından başlayarak yaşamın tüm dönemlerinde sağlık, eğitim ve davranış alanlarında önemli etkilere sahip olduğunu açıklıyor. Kolayca uygulanabilecek egzersizlerle beden ve zihin sağlığınızı artırmanın yollarını öğretiyor. Don Campbell kitabında, müzik zevkiniz ne yönde olursa olsun Mozart Etkisi'nden faydalanabilmeniz için gerekli bilgiyi çok açık bir dille ve örneklerle veriyor.

Trump’tan çocuklara özel ücretsiz drama atölyesi!

TrumpAVM.jpg görüntüleniyor


Trump Alışveriş Merkezi, Doğan Egmont ve Can Çocuk işbirliği ile çocuklar için Kasım ve Aralık ayı boyunca ücretsiz drama atölyeleri gerçekleştiriyor.

İstanbul’un kalbi Mecidiyeköy’de yer alan Trump Alışveriş Merkezi’nde, Kasım ve Aralık ayı boyunca, Doğan Egmont ve Can Çocuk yayınlarından seçilen çocuk kitapları drama atölyesinde canlandırılacak. Çocuklar sevdikleri hikayelerin kahramanı olup, özel eğitmenlerden ücretsiz drama dersleri alacaklar.
Drama atölyelerine katılacak çocuklar, masal kahramanlarının maket görselleri ile hazırlanmış özel sahnede tiyatro eğitimi alacak. Kendilerini ifade etme, yeteneklerini sergileme fırsatı bulacak.

Drama atölyeleri, 12:00 – 13:15, 13:15 -  14:45, 15:00 – 16:15, 16.30 – 18:00 saatleri arasında gerçekleştirilecek.
Trump-AVM-Bir_Sapsalın_Gunlugu.jpg görüntüleniyorTrump_AVM-Percy_Jackson.jpg görüntüleniyor
Drama Atölyesi Programı

23 Kasım Cumartesi / Şimşek Hırsızı
24 Kasım Pazar / Sherlock, Lüpen ve Ben
30 Kasım Cumartesi / Canavarkadaş
1 Aralık Pazar / Şapşal’ın Günlüğü
7 Aralık Cumartesi / Küçük Kara Balık
8 Aralık Pazar / Charlie'nin Çikolata Fabrikası
14 Aralık Cumartesi / Matilda
15 Aralık Pazar / Komutan Anti

Detaylı bilgi için; www.trumpistanbul.com.tr / 0212 348 78 67

19 Kasım 2013 Salı

ALTUĞ AYAS'IN GALASINDAYDI!!

Dün gece oğluşumla birlikte film keyfi yaptık. Düşevi nin hazırladığı yapımında Ayşe Şule Bilgiç'inde bulunduğu BKM Filmin Türkiye'nin ilk çizgi kahraman sinema filmi olan Ayas'ı seyrettik.












Altuğ film öncesi galasında Ayas'ı görünce o kadar mutlu oldu ki:)) Film öncesinde Youtube'dan filmin fragmanını seyrettiği için bilerek gitmiştik biz.
Filmi de çok beğendik. Ayas ve ailesi tipik bir Türk ailesi. Olaylar da bildiğimiz Türk mahallesinde geçiyor. Çok bizden:))

 
 
 
Filmin içinde dinazorlar, itfaiye geçtiği için Altuğ'u kalbinden vurdu. Film bitti ve biz evde uyuyana kadar Ayas'ı konuştuk. Çıkışta verilen dergi ve içinden çıkan maskelerle bugün Altuğ okuluna gitti. Arkadaşlarıyla Ayas'ı tanıştıracakmış:))


İlk kez sinema filme gidecek çocuklar için bence ideal bir film..
Bizim dün geceki film serüvenimiz çok güzel geçti. Daveti için BKM Filme, Düşevi'ne ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz.

TÜRKİYE’NİN İLK ÇİZGİ SİNEMA KAHRAMANI “AYAS” ÇOCUKLARIN SEVGİLİSİ OLDU!

Sinema sezonu sonbaharı bir çocuk kahramanla karşıladı!

 
Pepee’nin yaratıcısı Düşyeri ve BKM Film yapımı, Türkiye’nin ilk çizgi sinema filmi “Ayas”ın 18 Kasım Pazartesi günü Kanyon Cinemaximum’da gerçekleştirilen galası, çocuklarıyla birlikte sanat, medya ve cemiyet hayatından isimleri ağırladı. Çocuklarla birlikte ailelerin de yoğun ilgi gösterdiği “Ayas” vizyona girmeden miniklerin yeni gözdesi oldu!
Galanın en heyecanlıları filmin yapımcısı Ayşe Şule Bilgiç, Kıraç ve kızı Iraz Elif’dı. Onların yanı sıra galaya, çocukları heyecanla “Ayas” ile tanışmayı bekleyen ünlü isimler de katıldı. Ebru Şallı ve Pars-Beren, Gül Gölge Saygı ve oğulları Ali -Emir, Nurgül Yeşilçay ve oğlu Nejat, Leyla Bilginel ve oğlu Kayra, Hande Acar ve oğlu Aslan, Pınar Tezcan Özçapkın ve kızları Duru-Derin, Yeliz Yeşilmen ve kızı Asya, “Ayas” ile tanışmadan önce kırmızı halıda birlikte poz verdiler.
Filmin başrol kahramanı “Ayas” ise Ayşe Şule Bilgiç ile birlikte kırmızı halıda birlikte yürüdü.
22 Kasım Cuma günü tüm Türkiye’de sinema salonlarında çocuklarla tanışacak olan “Ayas”, gala misafiri olan miniklerin heyecanıyla karşılandı. 80 dakika boyunca “Ayas” ile eğlence dolu vakit geçiren minikler, Kıraç’ın filme özel hazırladığı parçalarına da eşlik ederek koltuklarında dans ettiler. Sadece hikayesi ile değil, müzikleri ile de büyük beğeni toplayan film, sinema perdesinin dışında da pek çok sürprizle geleceğini müjdeledi.
 
“AYAS”, FİLMİN ARDINDAN İLK KONSERİNİ DE VERDİ!
 
 
 
Gala gösteriminin ardından fuaye alanında tüm izleyicilerle buluşan “Ayas”, filmde yer alan ‘Deriko’ ve ‘Hanımey’ şarkılarını da minikler ile birlikte canlı olarak seslendirdi. Film bitimince basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Şule Bilgiç ve Kıraç, emeği geçen tüm ekibe ve galada onları yalnız bırakmayan herkese teşekkür ettiler.
Filmin sonunda “Ayas”la ilgili görüşlerini belirten çocuklar, yeni bir çizgi film fenomeninin doğduğunun sinyallerini verdi!

18 Kasım 2013 Pazartesi

ANNE SÜTÜ BİR MUCİZEDİR....




 Bebeğinizin beden ve ruh sağlığı için en önemli besin anne sütüdür.emzirmek, anne ve bebek arasında güçlü bir bağ kuraraken bebeğin duygusal gereksinimleini karşılar.
Dünta Sağlık Örgütü ( WHO)
, bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile vbeslenmesini, su dahil herjhangi bir gıda verilmemesini, 6. aydan sonra ise uygun ek gıdalara başlanarak emzirmeye 2 yaşına kadar devam edilmesini öneriyor.

BAŞKA HİÇBİR BESİN ANNE SÜTÜNÜN BEBEĞE SAĞLADIĞI YARARLARI SAĞLAYAMAZ!!

*Anne sütü doğrudan ısıda ve bebeğin gereksinimine her zaman karşılık verecek şekilde, daima hazırdır.
*bebeğin sağlıklı gelişimi için gerekli olan tüm besinleri içeriri.
*bebekler için sindirmi kolaydır.
*Bebeğin bağışıklşık sistemini geliştirir.
*En az 6 ay emzirilen bebeklerde allerjik hastalıklari orta kulak iltihapları, ishal,kusma, menenjit ve akciğer enfeksiyonları gibi hastalıklar daha az görülür.
*Anne sütü emmeyen bebeklerin yetişkin dönemlerinde sindirim ve kilo sorunları daha sık görülür.
* Bebeğin ağız, yüz kaslarının ve alt çenesinin gelişimine katkıda blunur.
*Emzirme pratik ve masrafsızdır. Harcama gerektirmez.

UNUTMAYIN!! BEBEĞİNİZİ EMZİRDİKÇE SÜTÜNÜZ ARTACAKTIR.

EMZİRME DOĞANIN ANNEYE ARMAĞINIDIR....

*Emzirmek, kanamaları ve kansızlığa bağlı görülebilecek halsizlik ve yorgunluğu azaltır.
*Emzirmek, anne rahminin normal boyutlara dönmesini hızlandırır.
*Anne , emzirme sırasında kalaori harcar ve böylece doğum sonrası fazla kilolardan kurtulkşması kolaylaşır.(Günde 500-1000kalori =2 saat yürüme)
*Emziren annelred yumurtalık ve mem kanseri daha nadir gtörülür.
*Emzirmek, annenin kemik yapısını sağlamlaiştırır, ileri ki yaşlarda görülen kemik erimesi ve kırık riski azaltır

BEBEKTE MEME ŞAŞKILIĞI

Biberonla beslenen bebekler daha sonra anne memesini almakta zorlanabilirler. Biberondan sonra anne memesine geçen bebek meme başını biberon gibi emmeye çalışır, meme başını çekmeyi öğrenemez.


Bebek doğru ememediğinde;

*Meme ucu derisi hassaslaşır ve anne ağrı hisseder.
*Bebek, sütün biriktiği laktiferöz sinuslere basınç yapamayacağı için süt boşaltımı yetersiz olur.
*Meme başına oksitosin ve prolaktin reflekslerinin yeterli çalışması için yeterli uyaran olmaz. Bebek sinirlenir ve emmeyi red eder. Bu durumda anne sütünün yetmediğini düşünür

ANNE BEN BENEREDEN GELDİM? SEMİNERİ SONRASI!!!

Dün gece Hthayat ın çok güzel bir seminerine katıldım. ''Anne ben nereden geldim?'' Gerçekten şu sıralarda kafamda olan soruların cevaplarını alf-dığım güzel bir seminer olduç.
Geçen hafta içinde Altuğ , ''anne bebekler nasılş oluyor?''diye birden sorunca çok şaşırdım. ve kendimce birşeyler anlattım ve kopnuyu hızlıca kapadım. Biliyorum ki Altuğ döner dolaşır bir süre sonra bu konuya geri döner.




 Sevgili Iraz Toros'du. Altuğ 18 aylık civarında Iraz'ın oyun grubuna kısa bir süre devam etmiş, ardından ben bireysel bir görüşme yapmıştım. önerilerinin çok işime yaradığını söyleyebilirim. Bu seminerinde konuşmacısı olduğunu duyunca çok sevindim, açıkçası.

Iraz'ın tüm seminer boyunca söyledikleri cinsellik konusun anlatırken kendi doğrularınız, değer yargılarınız, tecrübelerinizin işin içinde olduğuydu.
Cinsellikle ilgili çocuğumuza bir şeyler anlatırken konuşmanın içeriğinde bol bol sevgiden bahsetmenin önemli olduğunun altını birçok kere çizdi. Bunu kısmen biliyor ve Altuğ ara ara minik meraklarını bu şekilde gidermeye çalışıyordum. Bugünkü seminerle yanlış yapmadığımı öğrenmiş olmak ,inanın beni çok memnun etti:))

Çocuğunuz 3-6 yaş arasındayken'' ben nereden geldim? bebek nasıl oluyor? 'gibi sorular sorduğunda kitaplardan, görsellerden yardım almanın daha kolay olacakmış.
Özellikle Bebek nasıl oluyor gibi bir soru sorduğunda çocuğunuz;
''Babanın tohumlarıyla annenin yumurtaları birleşir, bebek olur ve annenin karnında büyüyerek, doğum yoluyla dünyaya gelir!'' gibi bir anlatımın 3-6 yaş için yeterli olduğundan bahsetti .. Bu benim için gerçekten çok önemli bir bilgi oldu. Şu sıralar Altuğ'unun sorduğu bir soruydu. Artık ona ne diyeceğimi biliyorum ve bu da beni çok mutlu hissettiriyor:))

 
Özellikle cinsel istismar konusu hakkında Iraz'ın söylediği ''iyi dokunuş ve kötü dokunuş '' konusunu öğrenmiş olmak benim için çok önemli. Çocuklarımıza mutlaka iyi dokunuş ve kötü dokunuş ne olduğunu anlatmamız , çocuk cinsellikle ilgili değişik bir ifade de bulunduğunda aşırı tepki vermeden kendisini ifade etmesini desteklememizi söyledi. Eğer fark etmeden aşırı tepki verdiğimizde çocuk bu durumun sakıncalı bir durum olduğunu, yanlış yaptığını düşünüp, sorunu içinde saklayabilir ve ileride çözüm gerektiren bir durum olduğunda ise işi çok uzatabilirmiş. Onun için çocuklarınızda cinsel istismara işaret eden bir durum sezdiğinizde, çocuğu asla zorlamadan profesyonel bir destek almak gerekiyormuş. Bu konuda çocukların ASLA yalan söylemeyeceğini ifade etti. Bu da çok önemli bir bilgi!!!
Önemli bir konu!Hepimizin sanırım biraz da tabularımızla çerçevelediğimiz bir konu hakkında bu kadar detaylı konuşulan bir seminer için önce HTHayat'a sonra da engin bilgileriyle bize yardımcı olan Iraz 'a çok teşekkürler..

Yılbaşı hediyelerinizi Unicef’ten alın !!


 
Çocukların mutluluğuna ortak olun
 
UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) yılbaşı heyecanını yardıma muhtaç çocuklar için desteğe dönüştürecek kampanyalar düzenliyor. Ölümcül hastalıklardan koruyan aşı, tedavi edici süt, sıtmayı önleyici cibinlik ve çadır gibi birçok alternatifin yer aldığı www.hayatverenhediyeler.org adresinden hediye alarak bu yılbaşı ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edebilir, onları sevindirebilirsiniz.
 
 
Dünya genelinde çocuk haklarının iyileştirilmesi ve refah seviyelerinin yükseltilmesi için çalışmalar yürüten UNICEF, her yeni yıl öncesinde olduğu gibi bu yılbaşında da ihtiyaç sahibi ve yardıma muhtaç çocukları sevindirecek hediye kampanyaları düzenliyor. UNICEF aracılığıyla çocuklara en anlamlı yılbaşı hediyesini vermek için www.unicefturk.org ve www.hayatverenhediyeler.org adreslerinden seçim yapabilirsiniz.
 
‘Hayat Veren Hediyeler’ isimli sitedeki her hediye ihtiyaç sahibi çocukların hayatlarını iyileştiren veya hayat veren ürünlerden oluşuyor. Siteden hediye alan herkese, hediyenin açıklamasının yer aldığı bir kart gönderiliyor. Hediye olarak satın aldığınız her ürün, UNICEF’in hizmet verdiği 150’den fazla ülkede, en çok ihtiyaç duyulan yere ulaştırılıyor. Sitede ölümcül çocuk hastalıklarına karşı aşılardan, tedavi edici süte, çadırdan, sıtmayı önleyici özel cibinliklere kadar pek çok hediye alternatifi bulunuyor.
 
"Hayat Veren Hediyeler" gerçektirler, hayat kurtarırlar, yaşam değiştirirler. Bu hediyeler yıl boyu UNICEF tarafından dünyanın her tarafında çocuklara ve yaşadıkları toplumlara dağıtılır.
Sevdiklerinize hediyelerimizden birini aldığınızda sizin onlara özel mesajınızın ve aldığınız hediyenin bilgisinin yer aldığı bir e-kart gönderilir. 

Detaylı bilgi için: www.hayatverenhediyeler.org   

16 Kasım 2013 Cumartesi

Ariel ve Migros, “Kıyafet Bağış Kampanyası” ile bu yıl da10 binlerce çocuğu mutlu etmeye devam ediyor


 
 
Migros ve Ariel, gelenekselleşen “Kıyafet Bağış Kampanyası” ile 10 binlerce çocuğu mutlu etmek için güçlerini birleştirdi. Bu yıl Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)’un desteği ile hayata geçirilen “Kıyafet Bağış Kampanyası” süresince Migros Mağazaları’nda toplanacak giysiler, önce Ariel ile temizlenip ardından Toplum Gönüllüsü gençler tarafından Aralık ayı boyunca çocuklara yeni gibi tertemiz ulaştırılacak. 
 
Çamaşır deterjanı pazarında birçok yeniliğin öncüsü Ariel, perakende sektörünün öncüsü Migros ve Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG),  “Kıyafet Bağış Kampanyası” ile bu yıl da on binlerce çocuğu mutlu etmeye hazırlanıyor. Kampanya ile Migros ve Ariel, Türkiye’deki toplumsal dayanışma ve paylaşım geleneğini sürdürerek küçülen giysileri Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG)’un desteği ile çocuklara ulaştıracak.
10 Ekim 2013 tarihinde başlayan kampanya ile müşteriler tarafından Türkiye genelindeki tüm Migros Mağazaları’na teslim edilen çocuk kıyafetleri, kendi içlerinde yaş ve cinsiyete göre ayrıştırılacak. 30 Kasım 2013 tarihine kadar toplanan giysiler, öncelikle Ariel tarafından yıkanarak temizlenecek ve ütülenecek. Yeni gibi tertemiz hazırlanacak giysiler daha sonra Toplum Gönüllüsü gençler tarafından Türkiye çapında çocuklara, Aralık ayı boyunca ulaştırılacak.
“Kıyafet Bağış Kampanyası” ile Türkiye’deki toplumsal dayanışma ve paylaşım geleneğine önemli bir katkı sağlamayı hedeflediklerini söyleyen P&G Marka Operasyonları Direktörü Oya Canbaş, “Türk aile geleneğinde dayanışma çok önemlidir. Ariel markası olarak her zaman kadınlarımızın ve çocuklarımızın yanında yer aldığımız projelere destek verdik. Bu sene “Kıyafet Bağış Kampanyası”nın dördüncüsünü gerçekleştiriyor olmak, çocuklara ulaşmak ve onları yeni gibi tertemiz giysilerle mutlu edebilmek bizim için büyük bir mutluluk. Ariel ailesinin ‘2 doz kaliteli deterjanlardan bile daha etkili’ sloganıyla leke çıkartmada ne kadar iddialı olduğunu ortaya koyuyoruz. Bu iddiamız paralelinde, çocuklarımızın küçülen giysilerini de en iyi şekilde yıkıyor, temizliyor ve çocuklara ulaştırıyoruz. Proje ortağımız Migros’a ve bu projede bize destek veren Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile,  kampanya süresince desteklerini esirgemeyen herkese şimdiden teşekkür ederiz” dedi.
Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama Grup Müdürü Aysun Zaman ise “Toplumun ihtiyaç duyduğu pek çok alanda iş ortaklarımızın, müşterilerimizin ve çalışanlarımızın gönüllü katkılarıyla birçok proje yürütüyoruz. Gelecek nesillere verdiğimiz önemi hayata geçirdiğimiz çalışmalarla her fırsatta gösteriyoruz. Bu projede de müşterilerimizle el ele verdik, çocuklarımıza destek olmanın mutluluğunu birlikte yaşadık. Migros Mağazaları, bağışlarıyla katkı sağlayan müşterilerimiz için paylaşmanın adresi oldu. “Kıyafet Bağış Kampanyası” ile 10 binlerce çocuğa ulaşacak olmaktan dolayı çok mutluyuz, tüm müşterilerimize tekrar teşekkür ederiz” dedi.
Toplum Gönüllüleri Vakfi Genel Müdür'ü Yörük Kurtaran "Kıyafet Bağış Kampanyası" ile ilgili görüşlerini şöyle paylaştı: "11 yıldır yerel ihtiyaçları belirleyip, gençlerin katılımıyla bu ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bu kampanya ile  Toplum Gönüllüsü gençlerin Türkiye'nin her yerinden 10 binlerce çocuğa kıyafetleri ulaştıracak olmaları son derece memnun edici.  Bu kampanyanın hayata geçmesine katkıda bulunan herkese teşekkür ederiz."
Siz de paylaşmak istediğiniz kıyafetlerinizi 30 Kasım’a kadar Migros Mağazaları’na getirin, Ariel ile yıkayıp Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) desteği ile Toplum Gönüllüsü gençler tarafından Türkiye’deki çocuklara ulaştıralım.
İlk olarak 2007 yılında başlayan “Kıyafet Bağış Kampanyası” çerçevesinde, bugüne kadar 90 binin üzerinde çocuk, Ariel ile yıkanmış tertemiz giysilere kavuştu. Bu yılki kampanya ile birlikte toplamda 130 binin üzerinde çocuğa ulaşılması hedefleniyor.

14 Kasım 2013 Perşembe

KIDS NOOK ÇOCUK KİTAPEVİ VE MASAL AKADEMİ’DE;


 
ALTIN PORTAKAL ÖDÜLLÜ OYUNCUDAN MASALLAR…
Altın Portakal ödüllü oyuncu Beste BEREKET,
her ay farklı bir dünya klasiği masal ile Kids Nook Çocuk Kitabevi
Ve Masal Akademi’ de çocuklar ile buluşuyor…
 
 
 
   Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve günümüzde neredeyse unutulmaya yüz tutmuş hikaye anlatıcılığı sanatını yaygınlaştırmak  ve yeni nesillere aktarmak üzere düzenlenen proje kapsamında, ünlü oyuncu Beste Bereket’te her ay yeni bir klasik masalla çocukların karşısına çıkacak. Ünlü oyuncu ilk masal anlatımını 16 Kasım Cumartesi saat 13: 00 de Kids Nook Çocuk Kitabevi ve Masal Akademi’de Pinokyo masalını 3-12 yaş çocukları ile birlikte anlatacak.
Sözlü iletişime dayalı interaktif olarak gerçekleşen masal anlatımlarında çocukların dinleme, konuşma, hayal gücü, beden dili gibi becerilerini geliştirebilmelerine destek olunuyor. Çocuklar, teknolojinin tüm cazibesine alternatif, masalların hayal güçlerinde uyandırdığı büyülü dünyanın tadına varma imkanı bulabiliyor.
 
Tarih:16 Kasım Cumartesi
Saat: 13:00-14:00
Dil: Türkçe
Yaş: 3-12 yaş
 
Kids Nook’un tüm özel etkinliklerini Facebook sayfası ve İnstagram sayfalarından takip edebilir ya da 0 212 324 07 06’ nolu telefondan bilgi alabilirsiniz

BUGÜN DÜNYA DİABET GÜNÜ

 
 
“Tip-1 Diyabet Her Yaşta”
 

 
 
 
 
Ben farklı değilim sadece Tip-1 “Diyabetimben”…  Deneyimlerimi paylaşabileceğim, benim gibi diyabet ile yaşamını sürdürenlerin deneyimlerini alabileceğim bir platformda bir araya gelmekten mutluyum; Diyabetimben.com…
 
Diyabet ve özellikle Tip-1 diyabette farkındalığı arttırmak için çalışmalarını sürdüren DiyabetimBen.com’u takip ediyorum. Ve yalnız olmadığımı biliyorum.
 
14 Kasım (bugün) insülini bulan Kanadalı Doktor Frederick Banting’in doğum günü ve her yıl “Dünya Diyabet Günü” olarak kutlanıyor.  “Dünya Diyabet Haftası” da bugünden itibaren başlıyor.
 
Tüm diyabetlilere sayfalarını açan DiyabetimBen.com; bu hafta da çalışmalarına devam ediyor. Hareket noktası “Tip-1 Diyabet Her Yaşta”… Çünkü diyabetin “yaşlı hastalığı olduğunu” zanneden o kadar çok kişi var ki. Oysa Tip-1 diyabetliler; bebek yaşlardan başlamak üzere, çocuklar, ergenlik çağındakiler ve yetişkinler olmak üzere uzun bir zincirin halkalarını oluşturuyor.
 
DiyabetimBen.com, kendisi de Tip-1 diyabetli olan Esra Avcı tarafından kurulmuş bir blog… Blogun en önemli amacı, diyabetli bireyler ve yakınları için sosyal bir platform oluşturmak. Özellikle diyabetle yeni tanışanlar için bir yandan yalnız olmadıkları hissini yaşartırken, diğer yandan da süreç içinde karşılaşabilecekleri konusunda bilgi paylaşımı sağlıyor.
 
DiyabetimBen.com konuyla ilgili son organizasyonunda; dünyada yapay pankreas çalışmalarını yürüten sayılı üniversitelerden biri konumundaki Yale Üniversitesi’nde yapay pankreas ekibini yöneten Doç. Dr. Eda Cengiz’i ülkemizde ağırladı. Doç. Dr. Eda Cengiz, DiyabetimBen.com için katıldığı etkinliklerde yapay pankreas çalışmaları konusundaki son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı.
 
“Dünya Diyabet Haftası” için Tip-1 diyabetli çocuklar ve aileleri ile çekilen ve tümüyle farkındalık yaratmaya yönelik kısa bir film de, 15 Kasım Cuma gününden itibaren diyabetimben.com adresinden blog takipçileri ile buluşacak.
 
“Tip-1 Diyabet Her Yaşta” diyoruz ve bizi fark etmeniz için çalışıyoruz…

13 Kasım 2013 Çarşamba

HAMİLELİKTE GEREKEN BESİN GRUPLARI VE BESLENME

Hamile kadının beslenmesindeki amaç, annenin kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılayarak vücudundaki besin öğeleri yedeğini dengede tutmak, bebeğin normal büyümesini ve salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini tam olarak karşılamaktır.


HAMİLELİKTE GEREKEN BESİN GRUPLARI VE ÖRNEKLERİ:

 Gebelik öncesinde normal ağırlıkta olan bir anne adayının gebeliği süresince ayda ortalama 1 kg ağırlık kazanması istenir. Genellikle ilk 3 aylık dönemde ağırlık kazanımı çok azdır, zamanla artış gösterir. Toplam 9-12 kg ağırlık kazanımı gereklidir. Anne adayının, normal enerji gereksinimine ek olarak ilk 3 ayda günde 150 kkalori, 4-9 ay arasında ise günde 300 kkalori daha ek olarak alınmalı, normal vücut ağırlığına ayda ek olarak 1-1,5 kg eklenmesi önerilir. Gebelik başlangıcında normal ağırlığından şişman olan anne adayının fazla ağırlık almasına gerek yoktur.

Yemekler genellikle 3 öğünde tüketilir. Gebeliğin ilk döneminde öğün sayısı arttırılarak öğündeki yemek miktarı azaltılabilir.

Öneriler:

Etler haşlama veya ızgara olarak tüketilmeli, süt ve türevleri yağsız, kaymaksız, diet ( light) olarak tercih edilmelidir. Sebze ve meyveler en doğal şekliyle olmalı ve meyveler mümkünse kabuklu olarak tercih edilmelidir. Kuru baklagillerin tüketimi de hafta da 2-3 defa tavsiye edilir.



Kalsiyum   Gebeliğinizin 8. Haftasında oluşmaya başlayan bebeğin kemik ve dişlerinin gelişimi için kalsiyum önemlidir. Gebelikte, normal gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gerekir. Kalsiyum açısından gerekli besinler arasında peynir, süt, yoğurt ve yapraklı sebzeler sayılabilir. Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olduğunu unutmayın. Bu nedenle yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmelisiniz.

 Günlük fazla kalsiyum ihtiyacınızı şunlarla giderebilirsiniz:
   85gr yağsız peynir,
   7 dilim beyaz emek,
   2 bardak süt,
   170gr sardalya.
   Beyaz ekmek
   Yağı alınmış süt
   Yarım yağlı peynir
   Lor peyniri
   Taze badem
   Sardalya

   Protein 
   Gebelikte protein gereksinimi arttığı için protein içeren çeşitli besinler almalısınız. Balık, et, kuru baklagiller ve sütten yapılan besinler protein açısından zengindir. Ancak hayvansal besinler yağ açısından zengin olduğu için aşırı alınmalı, etin yağsız tarafı tercih edilmelidir.
 
   Tavuk eti
   Balık
   Yoğurt
   Yer fıstığı
   Fıstık ezmesi
   Yağsız kırmızı et
   Yumurta
   Mercimek
   Kaşar Peyniri
   C Vitamini
 
   C vitamini
 
 

 Plasenta için yararlıdır. Vücudunuzun hastalık etkenlerine karşı direncini artırır ve demirin bağırsaklarda emilimini kolaylaştırır. C vitamini taze meyve ve sebzelerde bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktarda alınmalıdır. Uzun süre saklanan ve pişirilen besilerde c vitaminin çoğu kaybolur. Besinleri taze iken tüketilmeli, sebzeleri ya çiğ ya da az haşlayarak yemelisiniz.

   Lahana
   Greyfurt
   Domates
   Karnabahar
   Kırmızı ve yeşilbiber
   Brüksel lahanası
   Portakal
   Patates
   Çilek
 
   Lifli Gıdalar
   Günlük beslenmemizin büyük bir bölümünü oluşturması gerek lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın önlenmesinde çok yararlarıdır. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin emilimini bozduğundan fazla yenmemelidir.

   Kepekli ekmek
   Ahududu
   Bezelye
   Esmer pirinç
   Kuru üzüm
   Kuru yemiş
   Kepekli makarna
   Kuru kayısı
   Pırasa

   Folik Asit


   Bebeğinizin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle ilk haftalarda folik asit gereklidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır. Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır. Pişirme ile içlerindeki folik asit azalacağı için çiğ ya da az haşlayarak yemelisiniz.

   Ispanak
   Fındık
   Kepekli ekmek
   Yer fıstığı
   Karnabahar

   Demir 

   Gebelikte, hem bebeğin doğumundan sonra kullanacağı demirin depolanması hem de gebelik nedeniyle artan kanınıza yeterli oksijenin taşınabilmesi için normalden daha fazla miktarda demire ihtiyaç vardır. Hayvansal yiyeceklerdeki demir, sebze ve kuru meyvelerde olandan daha kolay emilir. Et yiyemiyorsanız, demirin emilimini artırmak için aldığımız besinlerin C vitamini açısından zengin olması gerekir. Diyet demir eksikliğini gidermek için tek başına yeterli olmaz. Dolayısıyla artan demir ihtiyacını karşılamak için demir içeren ilaçların alınması gerekir. Demir bebeğin ve annenin ana ilaçlarından biridir. Demir eksikliği sonucu yorgunluk hissi ve konsantrasyon eksikliğinin yanı sıra cilt ve mukozada solukluk, saç dökülmesi gibi bazı fiziksel belirtilerde ortaya çıkar.

   Yağsız Kırmızı et
   Ton Balığı
   Kara Ciğer

   Şeker
 
   Gebeliğiniz sırasında aldığınız besinler, plasenta aracılığı ile bebeğinize de geçmektedir. O yüzden sağlığınıza zararlı olabilecek besin maddelerinden korunmanız gerekmektedir.
Yağlar Dengeli bir diyetle toplam enerji ihtiyacının % 30’u yağlar tarafından karşılanmalıdır. Tüketilecek yağların seçiminde (zeytin ve mısırözü yağları), hayvansal olanlara (tereyağı, iç yağı) tercih edilmelidir.
 
   İşlenmiş yiyecekler
   Konserve gibi işlenmiş yiyeceklerden, gebeliğiniz süresince uzak durmalısınız. Bu tür yiyeceklere genellikle fazladan şeker ya da tuz katılmıştır; fazlaca yağ içerebilirler, gereksiz koruyucu, tatlandırıcı, renklendiriciler bulunabilir. Ürünlerin etiketlerini dikkatlice okuyup, yapay maddeleri içermeyenleri ya en az içerenleri seçmelisiniz.
Dondurulmuş yiyecekler İşyeri yemekhanelerinde verilen sıcak yemeklerden, önceden pişirilmiş süpermarket yiyeceklerinden, yeni pişirilmiş ve sıcak olmayan tavuk etinden sakınmanız gerekir. Bunlarda bebeğinize geçip, tehlike oluşturabilecek bakteriler bulunabilir.
 
   Süt ve peynir 
   Tüm mayalanmış peynirler ve pastörize edilmemiş süt de zararlı olabilir. Mutlaka pastörize edilmiş süt içmelisiniz.

   Sıvılar 
   Gebelikte böbrekleri çalıştırmak ve kabızlığı önlemek için bolca sıvı içilmesi çok yararlıdır. En iyi içecek sudur. Bu nedenle gebelikte istediğiniz kadar bol su içebilirsiniz.

   Çay, kahve, kakao 
   Bunların hepsinde bulunan kafeinin sindirim sistemine bazı zararlı etkileri vardır. Kafein içeren içecekleri günde üç fincandan fazla içmemeniz doğru olur. Hatta dayanabilirseniz, bu tür içeceklerden gebeliğiniz boyunca uzak durun. Bunların yerine bol bol maden suyu içebilirsiniz.

   Bitki çayları 
   Gebelik sırasında bitki çayları içmek istiyorsanız bunların etkilerini iyice araştırmakta yarar vardır. Paketlenmiş olarak satılan hazır bitki çaylarının bir bölümünde, bebeği etkileyebilecek katkı maddeleri olabilir, ancak çoğunun bebeğe zararı yoktur Hatta ahududu yaprağından hazırlanan çayın doğumu kolaylaştırdığına eskiden beri inanılır.

   Şeker 
   Kek, bisküvi, reçel ve meşrubat gibi şekerli yiyecek ve içecekte gerekli temel besin maddeleri azdır. Bunlar kilo almanıza neden olabilir. Enerjinizi ekmek gibi karbonhidratlardan almanız, şekeri azaltmanız yararlıdır.

   Tuz
 
   Çoğu insan gereğinden fazla tuz yer. Gebelikte ise aldığınız tuzun miktarını dengeli tutmanız önemlidir. Fazla tuz bacaklarda şişmelere ve sonuç olarak tansiyonunuzun yükselmesine neden olur.

   Aşerme
 
   Gebelikte turşu, muz, karpuz, soğan gibi bazı yiyeceklere karşı aşırı istek doğabilir. Çok arzuladığınız bu yiyecekleri sindirim düzeninde bozukluğa neden olmuyorsa ve şişmanlamanıza yol açmayacaksa uygun miktarda yemenizde bir sakınca yoktur.

   Gebelikte en yararlı besinler
   • Süt, yoğurt, peynir(Kalsiyum, protein)
   • Yeşil yapraklı sebzeler(C vitamini, lif, folik asit)
   • Yağsız kırmızı et(Protein, demir)
   • Tavuk eti(Protein, demir)
   • Sardalya(Kalsiyum, protein, demir)
   • Portakal(C vitamini, lif)
   • Balık(Protein)
   • Kepekli ekmek(Protein, lif, folik asit)

   Gebelikte en zararlı besinler

   • Genel olarak tatlı ve şekerlemeler
   • Şekerli marmelatlar
   • Likörler
   • Gazlı ve şekerli içecekler: Kola, gazoz vb.
   • Aperatifler
   • Kızartmalar
   • Çok fazla kahve ve çay
   • Fazla yemek yemek

   Gebelik süresince beslenmeye bağlı olan bazı rahatsızlıklar görülebilir. Bunlar genellikle rahatsız edici semptomlar olmakla birlikte hamileliğin iyi neticelenmesini engelleyecek derecede değildirler. Yine de bunları kendi doktorunuzla görüşmeniz gerekmektedir.

   Bulantı   Gebeliğin ilk aylarında sıklıkla rastlanan bu rahatsızlık gastrik aktiviteyi etkileyen hormonal değişimlere bağlıdır. Bu değişiklikler kimi zaman kusmaya ve bazı gıdalardan tiksintiye yol açabilir. Böyle bir tiksinti oluşursa bu gıdalar için zorlanmayıp başka gıdalara geçilmesi gerekir. Küçük ve sık öğünlerden oluşan hafif diyet, gastrik aktiviteyi azaltarak hazım müddetini kısaltır. Bu nedenle gün içinde dağıtılmış 5 hatta 6 öğünle beslenilmesi tavsiye edilir. Sadece ender durumlarda ve kendi doktorunuzun isteği doğrultusunda ilaca başvurmanız gerekebilir.

   Mide Yanması   Bu rahatsızlık da hamilelikte sık görülür ve özellikle de büyüyen rahmin midede sıkışmaya yol açması nedeniyle tüm hamilelik müddetince devam edebilir. Bu durum içinde küçük ve sık öğünler halinde beslenilmesi tavsiye edilir.

   Kabızlık   Gebelikte hormonal faktörlere bağlık olarak bağırsak hareketliliği azalmaktadır. Bu nedenle gebe kadınlara kepekli ekmek, hububat, meyve, çiğ ve pişmiş sebzeler gibi lif açısından zengin gıdaları bol miktarda almaları tavsiye edilir. Kabızlığa yönelik ilaçların kullanımı ise tavsiye edilmez.

   Kilonuzu Kontrol Edin 
   1. En az haftada bir defa olmak üzere düzenli tartılın. Tartılma işini sabahları aç karnına ve giyinmeden yapın.
   2. Ayda ortalama 1 kiloluk bir artışla gebeliğin sonunda vücut ağırlığınızın 9 ila 12 kilodan fazla artmamış olması gerektiğini hatırda tutun. Ancak ilk üç aylık dönemde gebeliğin normal gelişimi için herhangi bir kilo artışı gerekmediğini de unutmayın.
   3. Özellikle de el ve ayaklarda şişme görülüyorsa, aşırı hızlı kilo artışlarını (10 günde 1 kilo gibi) derhal doktorunuza bildirin. Aynı şekilde kilonuzda belirgin bir düşüş olursa doktorunuzu bu durumdan haberdar edin.