12 Haziran 2012 Salı

Baba olmaya hazır mısınız?


Babalar günü .jpg

Baba, hem anne hem de dünyaya gelen bebek için en anlamlı destek. Peki, bu yeni süreç bir erkeğin yaşamdaki duruşuna hangi görevleri ve anlamları ekler? Tüm bu soruları Anadolu Sağlık Merkezi Psikolojik Danışmanı Necmiye Doğruer, yanıtlıyor.

Dünyaya gelişinin ilk zamanlarında anneyle bir bütün halinde olan bebek, babanın direk varlığını hissedemeyebiliyor. Ancak baba, bebek üzerinde, annenin üstünden bir ilişki ve güçlü bir etkiye sahip. Babanın desteğini alabilen, baba tarafından sakin ve dingin tutulabilen anne, bebeğine ve bebeğinin dünyaya gelişiyle kendi yaşamında oluşan değişimlere karşı daha toleranslı olabiliyor.

Bu önemli süreci başarıyla yürütmeleri için babalara önerilerde bulunan Anadolu Sağlık Merkezi’nden Psikolojik Danışman Necmiye Doğruer, öncelikle doğum sonrası depresyonuna değiniyor.

Doğum sonrası depresyonunun, etkileri farklı olsa da sık karşılaşılabilen bir durum olduğunu belirten Psikolojik Danışman Necmiye Doğruer, sadece anne değil, tüm aile üzerinde büyük etkisi olan bu durumun bazen ilişkilerde zorlayıcı bir hale gelebildiğini ifade ediyor. Necmiye Doğruer, doğum sonrası depresyonun yarattığı etkiyle, anne ve baba rolüne alışmaya çalışan çiftin arasında ayrılık oluşabildiğini vurguluyor. “Bu süreçte erkeğin de zorlandığını unutmamakla birlikte kadının zorlandığı koşulların daha sarsıcı olduğu bir gerçektir” diyen Doğruer, eşi tarafından verilen duygusal destek ve kollayıcı, kapsayıcı duruşun, kadının annelik serüvenindeki bu zorlu etabı kolaylıkla aşmasında en büyük destek olduğunun altını çiziyor.

“Babanın destekleyici tavrı hem anne için hem de bebek için oldukça kıymetlidir” diyen Doğruer, “Eşiyle sakinleşen ve duygusal olarak kollanan anne, doğum sonrası depresyonunu daha kolay atlatabilir, bebek için daha duyarlı ve tamamlayıcı bir anne olur. Bu anlamda babanın varlığı daha da anlam kazanır” diyor.

Babayı dışarıda bırakmamak gerekir

Necmiye Doğruer, “Hamilelik süreci ve ardından gelen doğum, bebek ve annenin birlikte paylaştıkları bir dönemdir. Bu süreçte, hatta doğum sonrası süreçlerde babaların varlığını, desteğinin önemini dışarıda bırakmamak gerekir” uyarısında bulunuyor. Oluşan üçgeni iyi tanımak ve hassas dengeleri kollamanın hem kadının hem de erkeğin işi olduğunu belirten Doğruer,  ancak gerek doğum ve gerekse doğumun ardından bebeğin bakımında en büyük yükün kadına ait olduğunu, erkeğe de hem eş hem de baba olarak daha destekleyici bir pozisyon alma görevi kaldığını ifade ediyor.

Baba olmak erkeği güçlendirir

Babalığın, erkeğin yaşamındaki kişisel kıymeti azalmadığını  aksine artırdığını, erkeğin duruşuna yeni anlamlar eklediğini belirten Doğruer, bebeğin babası ve kadının eşi olma göreviyle, erkeğin daha da büyüyüp, güçlendiğinin altını çiziyor.

Babalara;

  • Eşinizle birlikte yaşama getirdiğiniz bebeğinizle zaman geçirmekten kaçınmayın.
  • Yaşamdaki yeni rolü olan anneliğe alışmaya çalışan eşinizin duygu durumunu yakından takip edin.
  • Anne olarak eşinizin, baba olarak sizin yaşadığınız duygusal karmaşaların doğal olduğunu bilmekte fayda var.
  • Sizin baba olarak duyduğunuz kaygıların doğal olduğunu bilin ve duygularınızdaki değişimleri korkmadan yaşayın. Doğal seyrinde yaşanabilen duygular zorlu durumlarla daha rahat baş etmenizi sağlar.
  • Eş olma rolünüzü babalık rolünüzün önünde tutun.
  • Ara sıra yeni oluşaüçgenin dışınçıkın ve eşinizle vakit geçirin.
  • Anne olarak doğum sonrası her türlü etkiyle farklı bir duygulanım hattına geçen eşinizin sizden bir parça daha desteğe ihtiyacı olduğunu göz ardıetmeyin.
  • İlk başta oldukça zorlayıcı koşullar yaşansa da yaşamda oldukça güçlü ve kıymetli bir değişim yaşadığınızı bilin.
  • Baş edemediğiniz düzeyde bir durum yaşanıyorsa eşinizle birlikte destek almaktan çekinmeyin.

Bir annenin, hem kendisi hem de bebeği için destek alabileceği en kıymetli kişinin eşi olduğunu belirten Doğruer, “yarı ebeveyn olan baba, hem dünyaya gelen bebeği hem de eşi için en anlamlı kaynaktır” diyor.