14 Haziran 2013 Cuma

İLK GÜNLERDE SÜTÜNÜZÜ ARTTIRABİLMEK İÇİN;

Sütünüzü arttırmak için anahtar nokta; göğsünüzdeki sinüslerin bir pompa veya bebeğinizin ağzı tarafından uyarılmasıdır.Ne kadar çok uyarı verilirse sütünüz o kadar çok artacaktır.


İlk günlerde bebeğinizi iki saatte bir emzirin, bu şekilde süt akışınız artacaktır.Bebeğiniz ağzıyla memenizi iyice kavrayarak ,sinüsleri uyarır, onlarda beyne sinyal gönderir; Süt üret!


Gerekli miktarda beslenebildiği için daha sonraları bebeğiniz, 2,5-3 saatte bir beslenmeye başlayacaktır.Sonraki 4 gün içinde öğünler arası zaman uzamıyorsa, bebeğiniz''atıştırmacı'' bir bebek olabilir, gözlemleyin..

Pompayla; Emzirdikten hemen sonra ya da bir saat sonra sütünüzü sağın. Eğer bebeğiniz 2 saatte bir emiyorsa, hemen ardından süt sağmak garip gelebilir ama pompalayarak depoyu tam anlamıyla boşaltmış olursunuz. Bir sonraki öğünde bebeğiniz eski öğünden kalma arttığı,emeceğine , emme hareketi ile beyninize süt üretmesi gerektiği ile ilgili sinyal verecektir.
Her iki durumda da , 3 gün sonra süt üretiminizin artmış olması gerekmektedir.

HAMİLE KALMADAN ÖNCE DOKTORA!


Çocuk sahibi olmaya karar vermek hayatımızın en önemli kararlardan biri. Bu zor kararı vermeden önce kadınların kendisini ruhsal ve fiziksel olarak mutlaka hazırlaması gerekiyor. Pek çok kadın ilk hekim ziyaretini gebe kaldıktan sonra gerçekleştiriyor. Anne adayının kendisini gebeliğe hazırlaması için bebek kararı aldıktan sonra en az bir kere hekimine danışmasının çok önemli olduğunu söyleyen Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Perinatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alp Nuhoğlu “Gebe kalındıktan sonra rutin kontrollerin devam edilmesi gerekiyor. Çünkü doğum öncesi bebeğin sağlıklı olup olmadığının bilinmesi çok büyük önem taşıyor. Böylece, down sendromlu bebeklerin doğmasını engellemek ve anomali bebeklerin belirlenmesi için doğum öncesi spirental tanı, diagnostik ultrasonla detaylı incelemelerle sağlıklı bebekler dünyaya getirme şansını arttırmak mümkün” diyor.

11-14. Hafta Önemli!

Hamileliğin başından itibaren, yapılan testlerle her şeyin normal olduğunu görmek ve bu sonuçlara göre yöntem belirlemek gerekir. Her hamilelikte herkese yapılan ana testler var, buna ek olarak 11 ve 14. hafta arasında NT testi olarak isimlendirilen bir kan testi bulunuyor. Bu test yapılmadan önce muhakkak bebeğin ölçümleri alınması gerekiyor. Bebek belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra hem anne karnındaki iki hormon, hem bebeğin büyüklüğü hem bebeğin ense kalınlığı hem de bebeğin burun kemiği ölçümü yapılıyor. Bunlarda herhangi bir şüphe olursa bu sefer damardaki doppler ölçümleri de işin içine girerek bir risk analizi çıkıyor. Eğer bu değerlerde bir sorun görülürse bunlara invasign girişim öneriyoruz. Bu haftalarda yapılacak CVS plasentadan bir örnek alınarak kromozomların incelenmesinin herkesin yapacağı bir iş değil. Tecrübeli ellerde yapılması gerekir. Anne karnından bebeğin olduğu keseye girilerek plasentadan bir doku örneği alınıp yapılan testle bebeğin durumu tespit edilebiliyor. Yine bu dönemde yapılan 3’lü test ve 4’lü test ise anne kanından alınan 4 veya 3 hormona bakılarak tekrar bir risk oranının hesaplanması yapılıyor. Ama bu artık geçerliliğini yitiren bir yöntem. Yani ilk testin değeri çok daha önemli ve çok daha doğru.

5. Ayda Anatomik İnceleme

Bebek büyüdüğü zaman yani 5. ay dolaylarında, bebeğin ultrason ile detaylı bir anatomik incelemesinin yapılıyor. Bu ultrasonda bebekte, beyinden kalbe, akciğerden mideye, bağırsaktan böbreğe kadar herhangi bir fiziksel sorun olup olmadığı inceleniyor. Bunda da eğer herhangi bir şüphe oluşmazsa bu bebek normal kabul ediliyor ve son teste geçiliyor.

Son Test 6. Ayda

6. ayda yine anne kanından, gebelikte ortaya çıkan bir şeker hastalığı olup olmadığına dair yapılan son testte de her şey normal giderse artık yeni bir test yapmaya gerek kalmıyor. Zaten 37. haftaya ulaştıktan sonra normal doğum süreci başlıyor ve 41. haftaya kadar olan zamanda da doğumun gerçekleşmesi bekleniyor.

Bu Dönemde Beslenmeye Çok Dikkat Edilmeli!

Hamilelikte kilo alma durumu bireyin başlangıç kilosuna göre değişiyor. Uzun boylu ve düşük kiloyla hamile kalmış birinin fazla kilo alması sorun teşkil etmiyor; fakat kısa boylu ve kilolu bireyin 6 ile 9 kilo arasında alması hamileliğin son dönemlerini rahat geçirebilmeleri açısından önemli. Düzenli beslenmeyenlerde şeker hastalığının artma olasılığı da sağlıklı beslenmenin önemle üzerinde durulması gerektiğini doğruluyor. Özellikle 4. aydan sonra bebeğin beyin gelişimi açısından Omega-3, demir, süt ve süt ürünlerinden alınan kalsiyum büyük önem taşıyor. Tüm hamilelere tavsiye edilen folik asit kullanımı da bebekte kafa kemiği, omur kemiği yapılanmasında oldukça önemli.

KUTU….. KUTU…. KUTU…..
Bütün Testler Bir Tanesinde Birleşecek

Son dönemde tıp dünyasının yakından ilgilendiği bir test var. Bu testin uygulanmaya başlaması anne adayını hamilelik sürecinde yapacağı testlerin tamamını ortadan kaldırarak 7-8. haftada yapılan tek bir testle bebeğin tüm gelişiminin takip edilebileceği bir test olacak. Anneden alınan kan örneği ile bebeğe ait hücrelerin tespit edilebildiği bu test sonucunda bebeğin DNA’sı çözülerek bebekte herhangi bir sorun olup olmadığı tespit edilebilecek. Böylece gebeliğin diğer süreçlerinde yapılacak testler de ilk aylardan tamamlanmış olacak.  Mart ayından itibaren legal olmaya başlayacak bu test Amerika’da şu anda uygulanıyor.  Yakında tüm Avrupa ve Türkiye’de de bu şekilde bir çalışma başlayacak. Liv Hospital da bunu uygulamaya başlayacak ilk hastanelerden olacak.”