4 Haziran 2014 Çarşamba

Çocuklarda Kardeş Kıskançlığı


Kardeş kıskançlığı doğal bir duygu olup, şiddeti ve dışa vurumu her çocuğa göre farklılıklar gösterebilir. Kardeş kıskançlığı duygusuyla savaşmak yerine çocuğa bu duygusunu kabul edilebilir olduğu ve nasıl başedeceği öğretilebilir.
Tanım :
Bu duyguyla ilk tanışma iki yaş civarındadır.. Çocuk, herkesin kendisinden daha iyi olduğunu ve kendisinin herkesten daha az sevildiğini düşünmeye başlar.
Belirtiler: 
*Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır. 
*Çocuk o güne kadar evde kendisi ilgi ve sevgi odağıyken birden ikinci plana itilmiş gibidir. Artık anne babasının ve diğer yakınlarının sevgi ve ilgisini kardeşiyle paylaşmak durumundadır. Sevilmediği düşüncesiyle anneden tamamen uzaklaşır, içe kapanır, yemek yememeye ve zayıflamaya başlayabilir. 
* Kabus gördüklerini, çişlerinin geldiğini bahane ederek ilgiyi kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evresine gerileme görülebilir. 
* Hem gün içinde hem de geceleri aşırı sinirli olurlar. Huzursuz bir görünümleri vardır, sakinleşmekte zorlanır ve kimi zaman çevrelerindeki insanlara öfkeli davranabilirler. Kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabilirler. 
*Evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte (Örn: okula gitmek istememe) baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, (emin olmak için fiziki muayene yaptırılmalıdır) huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebilir. 
*Yeni bir kardeşin doğumu çocukta ilgi ve koruyuculuk, sıkıntı ve kıskançlık gibi çelişkili duygular yaşanmasına neden olur. Artık eskisi kadar sevilmeyeceği korkusu daha anne hamileyken başlayabilir. Son aylarda annenin yorgun, isteksiz ve yeni gelecek kardeşin hazırlıkları ile uğraşıyor olması çocuğun huysuzlaşıp, anneden ayrılmak istememesine neden olabilir. 
*Bazı çocuklar kıskançlık duygularını açıkça ortaya koyarak kardeşine vurma, onun oyuncağını kırma, “ondan nefret ediyorum” deme gibi davranışlar gösterirken bazıları da bu duygularını bastırır ve aşırı sevgi gösterir, bu davranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tepki görme korkusu yatar. 
*Anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü emin olamama yaşanabilir.
Kıskançlıkla baş edebilme:
Sosyal ve ruhsal açıdan sağlıklı çocuklara sahip olmanın yolu birden çok çocuğa sahip olmaktır. Kardeşler arası kıskançlığı yok etmenin herhangi bir yolu yoktur ve tamamen ortadan kaldırılamaz, ancak hafifletilebilir. Bunun için doğumdan önce ve doğumdan sonra alınması gereken önlemler vardır.
Doğumdan Önce Yapılması Gerekenler
a.kıskançlığı en alt düzeyde tutmanın tek yolu, çocuk evin tek çocuğu konumundayken bütün istekleri yerine getirilmemelidir. Yani şımartılmamalıdır.İlgi ve sevgi normal bir seviyede tutulursa kardeşin gelişiyle de çocuk aşırı kıskançlık durumları yaşamayacaktır.
b.Çocuk, psikolojik olarak kardeşinin gelişine hazırlanmalı ve aileye katılacak ikinci çocukla ilgili bilgiler verilmelidir. Daha bebek gelmeden çocuğun ruhunda kardeşine karşı sevgi oluşması sağlanabilir.
c.Çocuğu bebeğin gelişine hazırlarken kaygılı olunmamalıdır.Bazen ana babalar öyle kaygılanır ki, sanki her şeyin sonu olacaktır ve bu kaygılarını çocuğu da yansıtırlar.”Sakın kardeşini kıskanma”, “Kardeşini kıskanırsan Allah seni cezalandırır”,”hiç korkma, seni de kardeşin kadar seveceğiz”,”Ona ne alırsak,aynısın sana da alacağız” gibi ifadeler çocuğu daha da kaygılandırır.
d.Bebekle ilgili yapılan hazırlıklarda abartıya kaçmamak gerekir.
Doğumdan Sonra Yapılması Gerekenler
• a.Anne bebekle ilgilenirken büyük çocuğu tamamen ilgiden mahrum etmemelidir.
• b.Anne- baba çocuğa olan sevgisini sözlerden ziyade davranışlarıyla göstermelidir.
• c. Çocuğun yanında bebeğe aşırı sevgi gösterilerinden kaçınılmalıdır.
• d.Büyükanne/baba ve misafirler daha çok bebekle ilgilenirler. Gerekirse büyük çocukla ilgilenmeleri için uyarılmalıdır.
• f.Bebeğin uyuduğu ortamda gürültü çıkarttığı için sert tepkide bulunmak, çocuğun kıskançlığını arttıracaktır. Sert tepki ve ceza yerine daha sakin ifadelerle uyarılmalıdır.
• g.Bebeğe zarar verir endişesiyle çocuk,devamlı bebekten uzaklaştırılmaya çalıştırılmamalıdır.Zarar verici davranışlara yöneldiği hissedildiğinde uyarılmalıdır;ancak uyarının boyutu kabul edilebilir düzeyde olmalıdır.
h.Kardeşler arası kıyaslamalar asla yapılmamalıdır.Çünkü her biri ayrı yetenek ve ilgiye sahiptir.
• ı.Hamilelikten önce çocuk ana-babasının yanında yatarken,hamilelikle beraber çocuğu başka bir odada yatırmak yanlış bir davranıştır.Ayrıca kendi odasında yatan çocuğu, bebeğin doğumundan sonra kıskanmasın diye, ana-babasının odasına almak da doğru bir davranış değildir.
• i.Bebeğin bakımıyla ilgili işlerde büyük kardeşin yardım etmesi sağlanabilir.Çocuk verilen görevi yerine getirdikten sonra övücü sözlerle ödüllendirilebilir.Bu tür etkinlikler zamanla alışkanlık haline getirilirse, çocukta kıskançlık yerine koruyuculuk duygularının gelişmesini sağlar.
j.Aile içinde işbirliğine önem verilmeli.Çocukların ilgi ve yeteneklerine göre ayrı ayrı sorumluluklar verilmeli.Değerlendirmede çabaya önem verilmeli.
• k.Çocuğun duygularıyla yüzleşmesi sağlanırsa fiziksel şiddet içeren davranışlar yok olabilir.Örneğin çocuk büyük ise,kardeşi hakkındaki duygularını açığa çıkarmasına etkin dinlemeyle yardım edilebilir.
• Kıskançlıktan dolayın kötü bir çocuk olmadığı mesajı verilmelidir.Aksitakdirde çocuk kendini suçlu hissedecektir.
• Kısacası, çocuk aileye yeni katılan kardeşinden önce nasıl bir konumda ise, kardeş geldikten sonra da bu konumu çok az değişiklikle aynen korunmalı.
Kaynak: 
Çetin ÖZBEY; ‘Çocuk Sorunlarına Yapıcı Çözümler’

HAMİLELİKTE YÜZME

Hamileyken yüzen kadınların dikkat etmesi gerekenler. Gebelik ve yüzme. Yüzmek isteyen gebe kadınların mutlaka dikkat etmesi gereken hususlar..
Hamile kaldıktan sonra ilk defa yüzmeye girecek olanların çok daha fazla dikkatli olması gerekmektedir. Öncelikli olarak yüzmeye girmeden önce bedeni ısıtmak, yavaş yüzmek ve yavaş yavaş tempoyu arttırmak gerekir. Üç aylık gebeler için 20 dakika yüzmek yeterli olmaktadır. Aynı dönemde sabahın erken saatlerinde yüzmek, gebelikle ilgili kusma ve bulantıları en aza indirgeyebilir ve günü tamamıyla çok daha rahat geçirmenize yardımcı olabilmektedir. Sonraki üç aylık dönemdeyse su, eklem ve bağları destekleyip bel ve sırt ağrılarında azalma sağlar. Aynı dönemde, daha önceki yüzme alışkanlıklarına aynı şekilde değiştirilmeden devam edilebilir. Sonraki dönemlerdeyse yüzmeyi sürdürmekte herhangi bir sakınca olmamaktadır. Fakat bedeni fazla sıkmayan, hamilelere yönelik tasarlanmış mayoların kullanılması tavsiye edilir.
Hamile kadınlarda çok sık kramp girenlerin yüzerken suyun boy hizasını aşmamasına dikkat edilmelidir. Herhangi bir kramp ihtimaline karşı yardım alabilmek için hamilenin suda tek başına olmamasına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Nefes tutarak çok uzun süreli dalışları hamilelerin yapmamaları gerekmektedir.

DOĞUM BAŞLADIĞINDA…..

Doğum sancılarınızın geldiğini hissettiğinizde hemen hemen bütün baba adayları gibi eşiniz de paniğe kapılacaktır. Düşünüldüğünde kaç baba adayı böyle bir olayı sık sık yaşamıştır ya da o an sakin kalmayı başarabilmiştir ki? Elbette ki eşiniz de birazdan onu adaylıktan çıkarıp, gerçek baba konumuna yükseltecek olan bebeğinizin doğumunda heyecanlanacaktır. Bu son derece normal bir duygu durumudur. Bütün mesele sizin de paniğe kapılmanıza yol açacak kadar ya da ortalığı karma karışık bir duruma getirerek işleri daha da zorlaştıracak kadar aşırı bir heyecan yaşamadan, kontrollü olmayı başarabilmesidir. Eşiniz, doğum süreciniz başladığında aslında pek çok nedenden dolayı heyecan yaşayacaktır. Örneğin;
Size olumsuz bir şey olmasından, 
Bebeğinizin sağlıklı doğup doğmayacağından, 
İşlerin ters gidebileceğinden, 
Bebeğine karşı sevgi hissetmeyeceği gibi endişelerden dolayı ciddi olarak heyecanlanır ve korkar. 
Baba kendini sakin tutmalı. Son yıllarda baba adayları da hamile olan eşleriyle birlikte pek çok bilgilendirme kurslarına katılmakta, hem hamilelik hem de doğumla ilgili gerekli bilgileri alabilmektedirler. Özellikle doğum süreciyle ilgili ciddi anlamda donanım kazanabildikleri için bu türde kursların büyük yararı vardır. Eşiyle birlikte hastaneye kadar olan yol arkadaşlığında neler yapabileceğinden, hazırlıksız yakalanılmış bir erken doğum başlangıcında nasıl davranması gerektiğine kadar her şeyi öğrenebildikleri bu kursların sonucunda baba adaylarının endişeleri belirgin şekilde azalmaktadır.
Bütün hamilelik sürecinizde eşiniz sizin en büyük destekçiniz olacaktır. İhtiyaç duyabileceğiniz her şeyi öğrenmesinin yanında, doğumunuza giderken bu malzemeleri hazırlamanız konusunda size destek olmalıdır. Şu bir gerçektir ki, doğumunuz başladığında sakin kalması gereken ilk kişi babadır. Hastaneye giderken önceden hazırladığınız eşyalarınızın takibini de eşiniz yapacağından, o an soğukkanlı olması çok önemlidir. Önerimiz böyle heyecanlı bir durum nedeniyle çıkılacak yolculukta, arabayı eşinizin kullanmaması yönündedir.
Bu süreçte anne adayı babaya nasıl destek olmalıdır?
Eşiniz kurslara gidip, yeterli derecede bilgi sahibi olsa da hamilelik ve doğum gibi özel bir süreçte, asıl sakin tarafın kendiniz olduğunu görebilirsiniz, çünkü kadınlar için bebeğin gelişi doğanın onlara verdiği doğurganlık hediyesidir. Hamileliğiniz sırasında yaşadığı fiziksel ve ruhsal değişimlerden dolayı, çevrenizden ve özelliklede eşinizden sonsuz bir anlayış beklersiniz. Eşiniz ise ürküten en önemli konu, ondan kendi duygu ve isteklerini geri plana atarak, size karşı daha duyarlı olmasını beklemenizdir. Oysa burada eşinize asıl yardımcı olacak kişi yine sizsinizdir. Her ne kadar hamileliğin verdiği yoğun hormonal dengesizlikler yaşıyor olsanız da, eşinizle her şeyi paylaşmanız ve tüm doktor kontrollerine birlikte gitmeniz, onu sürecin içine çekmeniz bakımından çok önemlidir.

BEBEĞİM DİŞ ÇIKARIYOR!

Her ne kadar ilk diş genelde 6. aydan, hatta bazen bir yaştan sonra çıksa da 2. aydan itibaren görülmesi mümkündür. Ender olarak bazen bebekler bir veya daha fazla diş ile doğabilir. Çok sallanıyorlarsa bunların çekilmesi gerekir, çünkü onları yutma olasılığı vardır veya emzirme esnasında sorun teşkil edebilir. Genelde ilk çıkan diş ön taraftandır. Diş, diş etine yaklaştıkça o bölgede kızarıklık, şişlik, hassasiyet görülebilir. Hatta bazen dişin çıkacağı bölgede ufak sıvı ile dolu bir oluşum da gelişebilir. Bu kistik yapılar genelde zararsızdır ve özel bir girişime gerek yoktur. 20 adet süt dişinin tamamının çıkması genelde 3 yaşına doğru olur. Kalıcı dişler 6 yaş civarında çıkar.
DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ

* Artan tükürük
* Uyku düzensizliği
* İştahsızlık
* Gelen giden huzursuzluk
* Ellerini ısırması
* Ağız çevresinde hafif döküntü
Şu belirtilerin ise diş çıkarma ile ilgili olduğu henüz ispatlanmamıştır:
* Ateş
* İshal
* Sürekli huzursuzluk
* Vücutta cilt döküntüsü
BEBEKLER DİŞ ÇIKARIRKEN… 
Sağlıklı bebeklerin dişleri ortalama 6-7 aylıkken çıkmaya başlar. Diş çıkartma 3-4 aylıkken de çıkabildiği gibi, 12-16 ayı da bulabilir. Bu kalıtım ile anne ve babadan geçe bilen bir özelliktir. Dişlerin tamamlanması genellikle 27-29 aya kadar sürer.
- Diş çıkarma belirtileri ve şiddeti bebekten bebeğe değişmekle birlikte diş çıkartırken; ishal, ateş, huzursuzluk, uykusuzluk, ağızda tükrük üretiminin artması, kulaklarını çekiştirme, beslenmeyi istememe, kilo alımının yavaşlaması görülebilir. Diş çıkartma belirtileri yukarıda sayılanların bir veya birkaçı ile birlikte diş etlerinde kabarma-şişme ve sonrasında dişin uç vererek görünmesidir.
- Bebeğin bu dönemi rahat geçirebilmeleri için aileler şunları yapabilirler:
• Bebeğinize çiğneyecek bir şeyler verin. Bebeğin çiğneyerek diş etlerini kaşıyabileceği, özellikle soğuk (soğuk bir muz veya havuç, lastik bir diş halkası v.s) şeyler verilebilir. Bebeğinize çiğnemesi için bir şey verdiğiniz zaman akciğerlerine kaçırmaması için mutlaka yanında bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.
• Bebeğinizin diş etlerine temiz ve soğuk bezle masaj yapın.
• Diş etlerini hafifçe uyuşturmak için doktor önerisiyle verilen diş jellerinden beslenme önceleri diş etlerine sürün.
• Diş kaşıyıcı seçerken ürünün plastik ve boyalı olmamasına dikkat edin. 
- Diğer önlemlerle beraber bebeğinizin çok sıkıntısı varsa, parasetamol vermek için doktorunuza danışın.
- Bebeğinizin ateşi 38 derece ve üstündeyse ve/veya ishali varsa, beraberinde diş de çıkartıyor olsa da doktorunuza danışın. İshal, ateş gibi belirtiler diş çıkartma ile aynı anda başlamış farklı bir hastalığın belirtileri olabilir. Bebekler diş çıkartırken hastalıklara daha yatkın olurlar ve iyileşmeleri daha sorunlu olabilir.

BEBEKLER DE DEPRESYONA GİRER!


“Bebektir, bir şey anlamaz” bilgisi çoktan eskidi. Artık, bebeklerin değil doğumdan, anne karnından itibaren her şeyin farkında oldukları biliniyor. Üstelik, bebekler de depresyona giriyor. 
Anne ilgisinden ve bakımından mahrum olmak her yaştaki çocuk için bir travmadır. Özellikle, 6. aydan sonra bebeklerin annelerinden birden ayrılmaları durumunda yaşanan özel klinik tabloya “Bebeklik Depresyonu (Anaklitik Depresyon)” denir. Annenin vefatı, annenin başka bir şehirde ya da ülkede yaşaması, hastalık sebebiyle annenin uzun süre hastanede kalması, annenin çocuğuna bakım veremeyecek kadar ağır düzeyde bir ruhsal veya fiziksel hastalığa sahip olması bebeğin depresyona girmesine neden olabilir.
Bebeklik depresyonunun 3 dönemi vardır. Protesto dönemi olan birinci dönemde, çocuk anne mahrumiyetinden dolayı tedirgin, huzursuz ve sinirlidir. Sürekli ağlar ve kolay kolay yatıştırılamaz. Anne mahrumiyeti iki ila üç hafta daha devam ettiği takdirde bu durumu depresyon dönemi takip eder. Depresyonda olan çocuk durgundur, sevdiği şeylere tepki vermez, gergin, sinirli, küskün ve mutsuzdur. Yeme ve uyku düzeni bozulur. Kilo kaybeder, kusar. Fiziksel gelişimi geriler. Anne mahrumiyeti yine devam ederse, ikinci aydan sonra çocuğun duygusal tepkileri giderek azalır, adeta küntleşir. Sosyal çevresine ve onunla iletişim kurmak isteyen insanlara tepki vermez. Bu döneme, içe kapanım dönemi adı verilir. Bu durumdaki çocuklar, anneleri karşısına çıksa bile onu uzun süre yok sayarlar. Anneye üç ay içinde kavuşulduğu takdirde, çocuk giderek düzelir. Üç aydan daha uzun süreli ayrılıklarda iyileşme olmaz. Tablo giderek yuva hastalığına (hospitalizm) dönüşür.
Depresif tablonun düzelmesi için en fazla üç ay içerisinde annenin geri gelmesi gereklidir. Şayet bu olmuyorsa, en kısa zamanda anne yerine geçecek bir kişinin temel bakım verme işlevlerini yürütmesi belirtilerin normale dönmesi için şarttır.
UZUN SÜRELİ ANNE YOKSUNLUĞU 
Erken yaşlarda ailelerinden ayrı düşüp yetiştirme yurtlarında veya uzun süreli olarak hastanede kalan çocuklarda ortaya çıkan klinik bir tablodur. Çocuğun anne ya da anne yerine geçecek olan bir bakım verenden mahrum olması durumunda, ruhsal ve fiziksel gelişimi için gerekli olan şefkat ve ilgiyi alamaması nedeniyle ortaya çıkar.
Bu çocuklar; uyaranlara karşı geç tepki verirler, çevreye karşı ilgisizdirler, kendi kendilerine uyaran verebilmek adına, oturdukları yerde sallanma, kafa sallama hatta geviş getirme davranışları sık görülür ve parmak emerler. Normal zekada doğsalar bile, uyaran yoksunluğuna bağlı olarak zekaları gelişemeyip, akranlarının gerisinde kalır. Büyümeleri yavaştır, fiziksel ve ruhsal gelişim dönemleri açısından da akranlarına göre geride kalırlar. Hastalanma ve ölüm oranları diğer çocuklara göre daha yüksektir.
Bu belirtilerin düzelmesi için anne yerine geçecek bir kişinin çocuğun temel ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Ancak, bahsettiğimiz tablo yerleştiyse, eksik olan temel bakım yerine konsa da, çocuk fiziksel ve zihinsel gelişme açısından akranlarının düzeyini tam olarak yakalayamayabilir. Çünkü, zihinsel ve fiziksel gelişme için en temel olan ilk birkaç yıl süresince çocuk temel bakımdan mahrum kalmıştır.
Özetle; bu gibi tablolar küçük yaşlardan itibaren sağlıklı bir bağlanmaya evrimsel açıdan da ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteren hazin vakalardır. Ancak çok erken dönemde müdahale edildiğinde olumlu sonuçlar alınabilir.
ANNENİN DEPRESYONUNUN FATURASINI ÇOCUK ÖDÜYOR!
Anne depresyondaysa, annenin bebekle olan ilişkisi de sorunlu oluyor ve annenin depresyonu çocuğa geçebiliyor. Üstelik, 0-2 yaş çok kritik bir dönem, çünkü harddiske bütün programlar yükleniyor ve bunların çoğu da yeniden yükleyebileceğiniz ya da çıkartabileceğiniz bilgiler değil. O açıdan da ilk iki yıl çok önemli, çünkü beyin gelişimi bu sırada tamamlanıyor.
Sonuç itibariyle, hamileliğin kendisi, doğumun kendisi, bebek bakımı bunlar yeterince zor işler. Yine de annelik desteklendiği sürece, aslında hem anne hem de bebek için keyifli ve doyurucu bir süreç yaşanabilir. Yeter ki, dengeler sağlıklı kurulabilsin.
ZOR BEBEK MESELESİ…
Öte yandan, anne depresyondaysa, çocuk iyice huysuzlanır. İşler iyice sarpa sarar ve böylece bir kısır döngü oluşur. Üstelik, her annenin kendi bebekliğinden getirdiği bir bağlanma yani diğer insanlarla ilişki kurma şekli vardır. Ve kendi bebekliğimizde, annemizle olan ilişkimizden öğrendiğimiz ilişki kurma şeklimiz, hayat boyu aynı şekilde devam eder. Bunun da oranı üçte iki oranında güvenli bağlanma, üçte biri de güvensiz bağlanma dediğimiz şekilde gerçekleşir. Ve annesiyle güvensiz bağlanma yaşayan bebekler; endişeli, öyle mi böyle mi şeklinde ikircikli ve çekingen özellikler gösteren bebekleri oluşturur. Bu özellikler ve ilişki kurma şekli bebeklik döneminde böylece kazanıldıktan sonra da hayat boyu devam eder. Anneyle bebekken güven ilişkisi kuramamış, üçte biri oluşturan bu bebeklerin büyüdüklerinde anne olduklarını düşünelim: Bu durum bebeğe de aynı şekilde yansır ve bebek depresyonu dediğimiz ve bütün dünyada giderek daha da ilgi gören bir konu gündeme gelir. Zaten nasıl bir bebeklik geçirdiğimiz hayatımızın her aşaması için çok belirleyicidir.

ÇOK ÜZGÜNÜM….

Daha evvel de bahsetmiştim, ben tüp bebk bölümünde çalışmaktayım. Bugün çok fena bir haber aldım.Gerçekten beni çok etkiledi ve üzdü..Bizde tedavi görmüş ve hamile kalmış bir anne adayı aradı.Tüp bebek tedavisinde yasal olarak 3 adet embriyo transfer ediliyor.Eğer hastanın daha fazla embriyosu varsa 5 yıl saklanabiliyor.Bu hastamızda dondurulmuş embriyoları hakkında bilgi almak için aramış.Ben embriyoları hakkında bilgi verdim..Hamileliğinin nasıl geçtiğini sordum.Bebeklerini 27. haftada erken doğumla doğurduğunu söyledi. Arama nedenininde bebekleri yenidoğan yoğun bakımı servisinde dün kaybettiğini söyledi. İşte o an sözün bittiği andı.Hastamız bebklerini kaybeder kaybetmez dondurulmuş bebeklerini soruyormuş. O an gerçekten çok ama çok üzüldüm.Hastamız konuşurken ağlamamak için kendini çok zorluyordu. Beni düşünsenize karşısında ona cevap vermek ….İnanın o andan sonra günümün pek bir anlamı kalmadı. Bu tedavi ardından hamilelik….kayıp; son aylarda olması…herşey çok kötü…öffffffff…

Doğuma Hazırlık Kursu nedir? Bu kursun amacı nedir?




Hamilelik anne ve babanın, bebeğin anne karnındaki ve sonrasındaki fiziksel ve zihinsel gelişimi konusunda bilinçlenmesi gereken en önemli dönemdir. Hamilelik esnasında annenin ve bebeğin ruhsal ve bedensel anlamda sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşayabilmesi için, bu dönemin pek çok uygulama ile desteklenmesi gerekmektedir
Doğum öncesi kurslar gerek anne gerekse baba açısında doğuma hazırlıkta büyük yarar sağlamaktadır. Anne psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazırlanırken baba da onun yanında olarak kendini bu serüvene hazırlar.
Hamilelik dönemi bayanların fiziksel ve psikolojik değişimler yaşadıkları zor bir dönemdir. Anne adaylarının gerek kendisi ve gerekse bebekle ilgili kaygıları,doğum ve sonrasında yetersizlik korkusu bazen hamilelik döneminin endişe ve sıkıntılarla dolu geçmesine neden olmaktadır. 
Doğuma Hazırlık Kursu’nun amacı,hamilelik süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda katılımcıları bilinçlendirerek kaygılardan uzak mutlu bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum dönemi geçirmelerini sağlamaktır.
Doğuma Hazırlık Kursu’nda hamileliğin oluşumundan, hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlara, gebelikte vücudunuzda oluşacak değişiklikler doğum sürecine ve hamilelik sonrası anne-bebek sağlığına kadar bilinmesi gereken tüm konular, anlatılır.
Doğuma iyi hazırlanmış bir anne adayı bebeğini genelde daha kolay dünyaya getirir. Bu yüzden doğum hazırlık kurslarının sunduğu avantajlardan siz de mutlaka faydalanın. Bir doğum hazırlık kursu sizi hem bedenen hem zihnen doğuma hazırlayacaktır. Böyle bir kurs sizi yeni ‘‘mesleğinize’’, anneliğe yaklaştıracak. Bu kurslarda emzirmeyi ve bebek bakımını öğrenebilirsiniz; ayrıca eni hayatınızdaki değişiklikler de sürpriz olmaktan çıkacaktır.

BEZ PASTAYA BAŞKA BİR ÖRNEK


ÇOCUĞUN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE BABANIN ROLÜ

Babanın çocuğu ile ilişki kurma biçimi, çocuğun kişiliğini etkiler. Babasından ilgi ve sevgi gören çocukların arkadaşları ile ilişkilerinde daha uyumlu, liderlik özellikleri gelişmiş, yetenekleri artmış çocuklar olduğu gözlenmiştir. Anne ve babanın birbirine uyumlu ve dengeli olması, çocuğun yetiştirilmesinde tüm gereksinimlerin karşılanmasında sorumluluk alması, çocuğun kendisiyle ve dünya ile barışık, mutlu bir birey olmasına katkıda bulunur.
Baba, çocuğun gereksinim duyduğu uyaranları sağlayan en önemli kişilerden biri olması nedeniyle, çocuğun zihinsel gelişiminde etkili olur. Baba sadece doğrudan davranışıyla değil, çevre düzenlemeleriyle de çocuğun zeka gelişimine katkı sağlar. Baba; çocuğun bağımsız davranmasını, çevreyi keşfetmesini destekleyen, cesaretlendiren bir tutum içerisinde olduğunda, çocuğun zeka gelişimi olumlu yönde etkilenmektedir. Babanın çocuğa oyun arkadaşı olması, konuşması, kitap okuması, dokunması çocuğun zekasını olumlu yönde etkilemektedir.
Babanın en önemli rollerinden biri de çocuğun cinsel gelişimi üzerindeki etkisidir. Kız ve erkek çocuğu doğuştan getirdiği kendi cinsiyet rolüne ait özellikleri ancak sağlıklı modelin izlenmesi ve taklit edilmesi yoluyla gelişebilmektedir. Babanın aile içindeki tavrı, fonksiyonu, çocuğuyla kurduğu yakın, açık ve güvenli bir ilişki, özellikle erkek çocuğunun baba ile özdeşleşmesini kolaylaştırmakta ve kendi cinsiyet rolünü geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Erkek çocuğunun taklit edebileceği ya da yakın ilişki kurarak özdeşleşebileceği bir modele ihtiyacı vardır.
Aynı şekilde kız çocukları için de babanın rolü, karşı cinsi anlaması, kendine güven geliştirebilmesi açısından önem taşımaktadır. Babayla iletişimde bulunarak, erkeklere nasıl tepkide bulunacağını öğrenmektir.
Çocuğun gelişiminde, hayata hazırlanmasında uygun disiplin yöntemlerinin kullanılmasının önemi büyüktür. Disiplinin oluşturulmasında babaya önemli görevler düşmektedir. Babanın kızan, bağıran,otoriteyi temsil eden, kendisinden korkulan ve tehdit unsuru olarak kullanılan rolde olmaması gerekir. Babanın çocuğuyla açık, tutarlı ve belli esneklikleri olan bir ilişki kurması sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisinde önemli bir rol oynar.

Babanın Çocuğuyla İletişiminde Dikkat Etmesi Gerekenler


-Çocuğa sevgi, ilgi göstermeli ve zaman ayırmalıdır. Çocuğa gösterilen sevgi ve ilgi sonucunda çocuk kendisine değer verildiğini, sevildiğini hisseder ve mutlu olur. 
-Çocuğa sevgisinin içten, sıcak, yalın ve koşulsuz olduğunu göstermelidir. 
-Bebeklik döneminde, bebeğin bakımına katılmalıdır. Bebeğin sağlığı, beslenmesi, temizliği, ağladığında sakinleştirilmesi ve tüm ihtiyaçlarını karşılaması önemlidir. Bu ilişki daha sonraki sürecek olan sağlıklı ilişkinin önemli bir parçasıdır, 
-Çocuğu olduğu gibi kabul etmeli, başkalarıyla kıyaslamamalıdır, 
-Çocuğun çabalarını, olumlu davranışlarını desteklemeli, başarısızlıkları karşısında sabırlı, sakin, yapıcı olmalıdır, 
-Çocuğun sorumluluğunu ve ihtiyaçlarını anne ile paylaşmalıdır, 
-Çocuğun hayatındaki önemini, çocuğa göstermeli ve ifade etmelidir, 
-Baba davranışlarıyla çocuğa iyi bir model olmalıdır. 
Babalar bazen çocuklarıyla yeterince zaman geçiremedikleri ve yeterince ilgilenemedikleri kaygısıyla çocuklarını hediye ve oyuncağa boğabilmektedirler. Oysa bu tavır çocukların yeni bir şeye sahip olmanın keyfini yaşamaktan alıkoymakta ve sürekli talep etmesine, sahip olduklarından memnun olmamasına neden olmaktadır. Üstelik baba ile çocuk arasında gerekli olan duygusal yakınlığın yerini de tutmamaktadır. Her gün oyuncak getirmek yerine, çocuğu kucağa almak, sohbet etmek, oyun oynamak, çocuk içinde baba içinde çok daha doyurucu olmaktadır. Babanın kısada olsa çocuğuyla özel zaman geçirmek ve bu zaman diliminde çocuğun duygusal ihtiyaçlarıyla ilgilenmesi çok önemlidir.
Babalık çaba gösterilerek öğrenilir. Baba bebeğiyle ilgilenir, konuşup, öpüp, koklar, bakımına yardımcı olur, birlikte zaman geçirirse, bebekle aralarındaki ilişki güçlenir. Bebeğin ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilir. Babanın bebeğin bakımına katılması, babalık rolünü daha kolay benimsemesine yardımcı olur.
Babanın bebeğin bakımına katılması, bezini değiştirmesi, banyosunu yaptırmayı öğrenmesi, beslemesi, kucağına alması, ağladığında sakinleştirmesi yani yaşamının bir parçası olması baba-bebek arasındaki ilişkiyi güçlendirir ve annenin iş yükünü hafifleterek dinlenmesine imkan sağlar. Annenin ev işleri dışında kendine zaman ayırması, anneye güçlü bir duygusal destek ve enerji kazandırır ve bu hem aile içi ilişkilere hem de çocuğun sağlığına olumlu katkıda bulunur.

Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?


Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir. 
• İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir. 
Ne yapmalı?
Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir. 
• Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir. 
Ne yapmalı ?
Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
• Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir. 
Ne yapmalı?
Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
• Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz. 
Ne yapmalı? 
Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir. 
• Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir. 
• Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir. 
• Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur. 
• Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir. 
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır. 
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.
Babalar
Doğumun yaklaştığını ya da başladığını gösteren belirtilerle birlikte anne adayında bir enerji artışı olacaktır. Baba adayı eşinin bu enerjisini ev temizliği gibi şeylerle tüketmesini önlemeli, bu enerjisini doğuma saklamasını sağlayabilmelidir. Sancıları başladığında eşini sakinleştirmeli, saat tutarak sancıların kaç dakikada bir geldiğine bakmalıdır.
Birlikte nefes alma alıştırmaları yapabilir, eşinin beline masaj yapabilir.
Eşinin doğum yapmasını beklerken baba adayının da en az eşi kadar heyecanlı olacağı bilinmektedir. Eşine veya bebeğe bir zarar gelecek mi diye düşünüp korkabilir, hiçbir şey yapamadığı için çaresizlik yaşayabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için bir yakınıyla konuşabilir, onunla duygularını paylaşabilir. Yürümek de baba adayını rahatlatacaktır. Baba bebeği ilk kez gördüğünde cinsiyeti beklediğinden farklı olduğu ya da küçük ve çirkin göründüğü için hayal kırıklığı yaşıyor olabilir. Bebek beklentilerden farklıysa kendisine ve ona biraz zaman tanımalıdır. Bebek başka bebeklerle karşılaştırılmamalı ve olumsuz yorumlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Bu gibi yorumlarda özellikle anne kendisini suçlu hissedebilir ve suçluluk hissedebilir. Bu gibi olumsuz duygular sonucunda da annenin sütü kesilebilir. Anneyi suçlayıcı söz ve davranışlardan kaçınmak yerinde olacaktır.
ÖNEMLİ!
Henüz ülkemizde pek yaygın olmamakla beraber baba adayları eşleriyle doğumhaneye girebilir ve bebeklerinin doğumuna tanık olabilir. Önceden doktorla konuşup doğuma girmek istediğini belirtebilir

Hamilelikte Cinsel Yaşam


Hem duygusal faktörler, hem de hormonal değişikliklerin cinsel güdüleriniz üzerinde önemli etkileri vardır. Yeni hamile kalmış birçok kadın bu yeni duygular sayesinde kendilerini her zamankinden daha seksi bulurlar. Ayrıca birçok çift için hamile kalma korkusu olmaması bu dönemi çok daha özel hale getirir.
Öte yandan, sekse karşı isteksizlik de hamilelikte rastlanan bir durumdur. Birçok anne-baba adayı, seksin fetusa zarar vereceğinden korkar. Ancak doktorunuz tıbbi açıdan bir komplikasyon görmediği sürece bu tür korkular yersizdir.
Doğum yaklaştıkça, ağırlığınız arttığından rahatsızlık duymanız gayet doğaldır. Seks belki de aklınızdaki en son şey olacaktır. ” Bilmeniz gereken en önemli şeylerden birisi 
eşinizle seks yapmadan da bir ilişkinizi canlı tutabileceğinizdir. Seks olmadan da kocanızla fiziksel ve duygusal bağlarınızı devam ettirecek kadar yakın olabilirsiniz.
Dokunuşu size farklı gelebilir. Hormonal değişimler nedeniyle göğüslerinizde oluşan şişkinlik duyarlılığınızı arttırabilir-bu sizi tahrik edebilir veya itebilir. Ancak bu tamamen doğal ve geçici bir durumdur. İlk üç aydan sonra göğüslerdeki hassasiyet azalır. Bununla beraber orgazm olma potansiyeliniz artar. Doktorlar, hamilelik döneminde genital bölgedeki kan akışının hızlandığını bunun da orgazmı arttırdığını söylüyor.
Bebeğinize zarar vereceğinizi düşünmemelisiniz. Birçok çift bebek doğana kadar veya anneler kendilerini rahatsız hissedene kadar cinsel ilişki kurabilirler. Bu konuda doktorunuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz. A.B.D’de Illinois Üniversitesinde 400 kadın üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, düşünülenin aksine hamileliğin sonunda yapılan seks hamileliği tehlikeye sokmuyor. 
Seks istemeyebilirsiniz. Duygusal olarak kendinizi hazır hissedinceye kadar seks istemeyebilirsiniz. Hiçbir doktor bu duygusal durumu ne zaman aşacağınıza dair size bir tarih veremez. Ancak burada unutulmaması gereken başka etkili faktörler de vardır. Tekrar adet görmeye başlayana kadar hormonlarınız normale dönmeyecektir. Bu süre ise doğumdan 4 ila 8 hafta sonrası arasında olur; hatta emziriyorsanız bu süre daha da uzar. Ve unutmayın ki size muhtaç o küçük varlığın sabah akşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak sizi yoracağından, seksi düşünmeye vaktiniz pek kalmayabilir. Üstelik düzensiz uyku cinsel arzunun baş düşmanı sayılır. Bu durumu eşinizle paylaşın ve bunun geçici bir dönem olduğunu anlamasını sağlayın.
Diğer taraftan, bu dönemde seksten çok kocanızın dokunuşuna ihtiyacınız olacaktır. 
Sekse artık yeni bir açıdan bakacaksınız. Bebeğinizin doğumundan aylar sonra bile seks hayatınızda bazı şeyler tam olarak yoluna girmemiş olabilir. Bir çok çift, sekse vakit kalmadığından ve anne-baba rolünün onları çok yorduğundan yakınır. Ancak unutmayın ki bir çift olarak birlikte geçireceğiniz zaman da çok önemlidir, buna öncelik tanımalısınız. Özellikle hemen başka çocuk istemeyen çiftler, tekrar hamilelik yaşanabilir korkusuyla seksten soğuyabilirler.
Olaya başka açıdan bakarsanız, eşiniz ve siz yeni bir yaşam oluşturdunuz ve bu yeni yaşam sizi birbirinize daha da kenetleyecek, bu da orta vadede ilişkinize katkıda bulunacaktır.
HAMİLELİKTE CİNSEL İLİŞKİNİN YASAKA ODUĞU DURUMLAR
- DÜŞÜK TEHDİDİ
- Sebebi belli olmayan vaginal kanama
- Gebelik kesesinin erken açılması ve suyun gelemesi durumda,
- Plesenta plevra
- Erken doğum tehdidi
- Eşinin cinsel yoola bulaşan bir hastalık taşıması,
- Anne adyının HPV taşıyıcı olması durmunda
- Tekil gebelikte son1 ay,çoğul gebelikte son 3 ay
DİKKAT!!!!!!!!!!!
*Yasak olduğun zamanlarda cinsel ilişki olmamalıdır.
*Cinsel ilişki olduğu zaman kanama olursa mutlaka doktorunuza bildirin.
*Kimyasal kayganlaştırıcı kullanılmamalıdır.
*esanslı prezervatifler kullanılmamalıdır. İçerdiği kimyasallardan dolayı.
*Spermin içinde bulunan prostaglandinden dolayı ya prezervatif ya da geri çekme metodu kullanılmalıdır. Prostaglandinin içeriği rahim ağzını uyaracak bu da rahim kasılamalarına neden olacaktır. 
*önerilen pozisyonlarda cinsel ilişki olmalıdır.

BABYSHOWER PARTİ HAZIRLIĞI


Bebeğinizin doğumu yaklaştıkça hem sizin hem de yakın çevrenizin heyecanı ve telaşı artmaya başlar. 5’inci ayınızdan sonra iyice belirginleşen karnınızla birlikte, tüm ailenizin ilgi odağı olursunuz. İşte bu sürecinizi biraz olsun eğlenceli kılmak ve bir nevi bebeğinize “Hoş geldin.” demek için aile bireyleri veya yakın çevreniz, sizin için sürpriz bir parti olan Baby Shower’i düzenler.
Baby Shower, henüz Türkiye’de yeni yeni bilinmeye ve uygulanmaya başlansa da Amerika ve Avrupa’da son derece yaygın bir partidir. Baby Shower’in tanımı ve amacı; hamileliğin 7’inci ayından itibaren yapılan, anne adayına moral vermek için düzenlenen sürpriz bir organizasyon olmasıdır. Genelde “anne adayının” en yakın arkadaşı veya aile bireylerinden biri partinin organizatörlüğünü üstlenir. Bu partinin en önemli iki özelliği, mutlaka ki sürpriz bir parti olması ve doğacak bebeğin ihtiyaçlarına yönelik hediyeler alınmasıdır. Parti, genel olarak kadın kadına yapılsa da, grubun özelliğine göre kadın-erkek katılımcıların da olduğu organizasyonlar da düzenlenebilir. Baby Shower’inize gelen misafirler, bebeğe hediyeler getirir ve bu sürpriz parti sırasında onları size verirler.
Yani şu bir gerçektir ki, doğumunuz sonrası gireceğiniz fiziksel ve ruhsal değişimlerinizi yaşamadan önce, sizin için yapılacak olan bu partide çok eğlenebilirsiniz. Hem biraz olsun rahatlar hem de doğumunuz öncesi bebeğiniz içinizdeyken son kez sevdiğiniz tüm arkadaşlarınız ile rahat rahat ve uzun uzun sohbet edip, dedikodu yapma fırsatı yakalamış olursunuz. Ayrıca alacağınız güzel hediyeler de işin en keyifli yanlarından biridir…
Baby Shower partisi, katılacak konuk sayısı uygunsa evde veya uygun gördüğünüz yerde gerçekleştirilebilir. Ev için yiyecek ve içecekler hazırlanarak, evdeki masa, sehpa, uygun alanlar istenen süslerle ya da seçilen temaya göre süslenerek hazırlanabilir. Baby Shower, eğer ki ev dışı bir mekanda gerçekleşecekse, genellikle davet masaları, ailenin veya anne adayının yakın bir arkadaşının seçtiği konsepte göre dekore edilir. 
Bol bol eğlenin!
——————————————————————————–
Eğer ki partinizi kendiniz organize ediyorsanız…
• Baby Shower gününüzü belirleyin, takviminizde işaretleyin.
• Minimum 5, maksimum 20 kişilik bir davetli listesi hazırlayın. Birlikte olmaktan en keyif duyduğunuz arkadaşlarınızı, yakın akrabalarınızı ve anneanne&babaanne adaylarını davet edin.
• Kırtasiyeye gidin ve çok sevimli davet kartlarından satın alın veya renkli karton benzeri materyalleri kullanarak becerinizi gösterin. Herkesi davet ederken, bebeğinizin cinsiyetine göre mavi veya pembe giyinmelerini istediğinizi hatırlatmayı unutmayın. Lütfen bu işi özellikle telefon veya e-posta yolu ile yapmayın.
• İkram listenizi çıkarın, tatlıları, tuzluları, içecekleri günün anlamına göre hazırlayın. Masa süslemesine, peçetelere, servislere ve benzeri detaylara özen gösterin. Renk ve konsepte dikkat edin. Bu arada her şeyi hazır almak zorunda olmadığınızı hatırlatmak isteriz. Pastaneden alacağınız rengarenk şekerleri, yuvarlak şekilde kestiğiniz renkli tüllerin içine koyarak kurdele ile bağlayabilir ve kendi şeker keselerinizi yapabilirsiniz.
Günü ölümsüzleştirin
• Bir anı defteri hazırlayın ve gelen tüm konuklarınıza bebeğiniz doğmadan önce ona minik mektuplar ve notlarını yazmalarını isteyin.
• Fotoğraf makinenizin pillerini şarj etmeyi unutmayın. Bol bol fotoğraf çekin.
• Video kameranızı hazırlamayı unutmayın. Özellikle hediyelerinizi açarken video kameranıza her şeyi kaydedin ve hediyeyi getiren kişiyi de mutlaka konuşturun.
• Eşinizi evden göndermeyi ve güzelce giyinip, süslenip, hazırlanmayı da ihmal etmeyin.

DOĞUM SONRASI EGZERSİZLER

Hamilelik döneminde aldığınız fazla kilolardan kurtulmak için dengeli beslenmek kadar egzersiz de etkili bir unsurdur. Özellikle bu stresli ve yoğun dönemde ,stersi yenmek ve yaşam hevesinizi arttırmak için doğum şekl,ine göre, bebeğin ilk aylarından sonra egzersize baalnmalıdır.
Özellikle sabah saatlerinde 30-45 dakikadan az olamayan , her ay temponun kademeli olarak artırıldığı yürüyüşler ve doğru nefes egzersizleri, anneyi kısa sürede formuna kazandıracaktır.
Doğru beslenmeyle birlikte haftada 3 gün yapılan egzersizler ve hafif tempolu koşular hem fiziksel olarak kendine güvene hem de ruhsal yönden doygunluğa ulaşılır. Spor sonrası salgılanan endorfin hormonu, rahatlamanızı sağlayacak, uykusuz geçen gecelerin yorgunluğunu unutturacaktır.
KARIN :
Doğum sonrası karın kaslarının eski durumuna gelmesi biraz zaman alacaktır.Bu süreci hızlandırmak için, vede iş yaparken, alışveriş sırasında ,araba kullanırken bile karnı içeri çekip bırakarak, egzersiz yapmak fayda sağlar.

PELVİS:
Vaginal adalelerinizin doğum öncesinde olduğu kadar güçlü ve esnek hale gelmesini sağlayacak olan bu çalışmaya, kanamalarınız biter bitmez başlayabilirsiniz.Bu çalışmayı alışkanlıkla uygulanayabilir hale geldiğinizde her yerde yapabilirisniz. Bu egzersiz kadınlar için sadece doğum sonrasında değil, yaşam boyu uygulayabileceği, faydalı bir egzersizdir.
Vaginal adaleleri ve rahim adalelerini güçlendirici egzersiz:Bu egzersizi ilk başlarda yatarak uygulamakdaha kolaydır. Zaman içinde ayakta ya da oturarak da çalışabilirsiniz. Bu egzersizde ustalaştıkça onu her yerde ve her zaman kullanabileceğinizi fark edecektir.Sırt üstü yere yatın ve gevşeyin. Dizlerinizi kırıp ayak tabanlarınızı yere basın. Karın adalelerinizi mümkün olduğunca gevşek tutmeye çalışarak nefes alın ve nefes verirken, sanki tuvalette çişinizi tutuyormuşsunuz gibi vaginal adalelerinizi kasın ve rahat olduğunuz sürece adalelelriniz kasılı olarak bekelyin. Ardından yeniden nefes alın ve geşeyin. isteniz kadar tekrarlayabilirsiniz
….

DOĞUM FOTOĞRAFI


Uzun bir yolcuğun en güzel anı; doğum. Göz açıp kapayıncaya kadarki geçen o süreyi sonrasında doyasıya yaşamak istiyorsanız doğum fotoğrafçıları en büyük yardımcınız. 
Bir canlının ilk anlarına şahit olmak, bir aile için en önemli anı fotoğraflamak ve ailenin fotoğrafları gördükleri anda yüzlerinde beliren ifadeyi görmek çok heyecan verici. Aileleri mutlu edebilen her kare önemli. Bu işin sırrı yakalanması gereken anı yakalamak ve o anı en estetik şekilde görüntüleyebilmek.
Doğum sırasında çekilen her kare ayrı bir önem taşıyor. Bir insanın hayatında ilk nefesi ile beraber gelen tüm ‘ilk’leri DOĞUM FOTOĞRAFÇISI kareliyor ve bunların asla tekrarı yok. Fakat bir anneyi en duygulandıran an dokuz aylık beklemeden sonra anne ile bebeğinin buluştuğu ilk an! Tarifi olmayan garip bir mutluluk.
Bir bebeğin dünyaya gelişine tanık olmak büyüleyici bir olay. Hayatın kendi doğal akışından bazı parçaları çekip almak, onları ard arda koyarak, öyküsel tablolar yaratmak çok heyecanlandırıcı bir olay. Bir anne, doğumundan yıllar sonra, bu fotoğraflara bakıp, o anı tekrar yaşayabilmeli… Doğum anı, annenin etkin olarak yaşadığı gerçek bir mucize… Yaşanan derin duygu ve heyecanları olduğu gibi kaydederek, hayat boyu saklanabilecek fotoğraflar çekmek…
Hayat bir armağanla başlar. Hiç bir şey doğum mucizesi ve yeni doğmuş bir bebeğin güzelliği ile boy ölçüşemez .. En mucizevî an, bebeğin anne karnından çıktığı ilk solukla ve ilk ağlayışla “hayata merhaba” dediği andır.”

BİR ANNENİN DOĞUM SONRASI DÖNEMİ

Bebeğin doğup, plesantanınçıkması  ile birlikte başlayan ve anne organizması ile genital yollarda gebelik ve doğuma bağlı gelişmelerin, gebelikten önceki durumuna dönüşmeleri için geçen 4 ila 6 haftalık dönme lohusalık, kadına da lohusa diyoruz,bunu hepimiz de biliyoruz.
Plesanta rahim içinde yapışık olduğu duvardan ayrıldığı zaman bir yara dokusu oluşur. Doğum sonrası kanam bu yara dokususnun salgısıdır. Doğum sonrası hijyen çok önemlidir.Bu kanama , hem yeni doğum yapmış anne hem de bebek için enfeksiyon kaynağı olduğundan, bebek kucağa alınırken ve emzirilirken, ellerin mutlaka yıkanması, tırnakların da kısa kesilmiş olması gerekir.
Bebebğinizin belli bir rutini olmadığından sizde onun rutinine uyun.Ev işleri ve misafirlerv s,ize engel olmamalı, önceliğiniz , bebek, dinlenmek ve emzirmek olmalıdır.Bu duruma herkesin hoşgörülü olacağından emin olun.
Bebeğinizle ilk günlerde sizin de duygularınızda inişler – çıkışlar olacaktır ve depresyon olabilir. ( www. annelikyolunda.com ) Şunu unutmayın bu dönemlerde mutlaka yardım almalısınız. Bbebeğin uyuduğu saatlerde sizdeuyuyun.Siz bebebğinize , bebeğinizde dünyaya uyum sağlamaya çaluışmaktadır.Çok mükemmelliyetçi olmayın, biraz işleri olurun bırakın, yardım tekliflerini geri çevirmeyin.Kendinize zaman ayırın, bir saat, yarım saat olabildiği kadar.Bebeğe sizden başkası bakamaz gibi düşünceleriniz varsa bu düşünceden vazgeçin.Bebek tüm sıcak kucaklarda sakin ve huzurludur.Eşinizin size yardım etmesine izin verin.Onunla duyularınızı paylaşın,konuşun iletişiminizi sürdürün.Susarak hiç birşey elde edemezsiniz.İnsanlar sizin ne düşündüğünüzü ve ne hissettiğinizi bilemez.
Duygularınızı, hissettikleriniz sevdiklerinizle paylaşın.
Doğum sonrası yanınızda kimlerin olmasını istiyorsanız, organizasyonu doğumdan önce yapınız.İlk hafta önmeli, kndi annenizle mutlaka daha rahat olursunuz.O nedele ilk sırayı anneniz almalıdır.
İkinci haftanın sonunda artık belli bir düzen oluşturmuş olursunuz.
Rahim içerisindeki yara iyileştikçe kanama kahverengimsi bir hal alır. Zaman geçtikçe pembeleşir ve akıntı şeklinde yaklaşık 40 gün sürer. Bu zaman içerisinde ayakta duş alabilirsiniz.Havuza, denize girmek ve küvette yıkanmak bu süre içerisinde sakıncalıdır.Cinsel ilişki altı hafta sonra doktor kontrolünden sonra başlar.

ZENCEFİL ORGANİZASYONUN HAZIRLADIĞI BEZ PASTALAR

   



BEBEK DOSTU HASTANE

Bloglar arasında dolşırken Kitubi adlı blogdaki bir yazı dikkatimi çekti.Hastane sözde bebek dostuymuş.Fakat tavırları hatalıymış.Fakat kendileri bilinçli davranmış.Bunu okuyunca Bebek Dostu Hastane ne demek , ondan bahsetmek istedim.Bebek dostu hastanelerde bebek doğup,ilk muayenesi olduktan sonra ,sağlık problemi yoksa,bebek annenin yanında olup, bebeğini emzirmesiiçin annenin desteklenmesi gerekir.Ben size bir hastanenin bebek dostu olması için uyması gereken maddeleri yazıyorum:

SAĞLIK BAKANLIĞI WHO/UNICEF’İN BEBEK DOSTU HASTANELERİN DİKKAT UYMLARI GEREKEN KURALLARI
 
1: Emzirmeye ilişkin yazılı bir politika hazırlanmalı ve bu düzenli aralıklarla tüm sağlık personelinin bilgisine sunulmalıdır.
2: Tüm sağlık personeli bu politika doğrultusunda eğitilmelidir
3: Hamile kadınlar, emzirmenin yararları ve yöntemleri konusunda bilgilendirilmelidir
4: Doğumu izleyen ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için annelere yardımcı olunmalıdır.
5: Annelere emzirmenin nasıl olacağı ve bebeklerinden ayrı kaldıkları 
durumlarda sütün salgılanmasını nasıl sürdürebilecekleri gösterilmelidir
6: Tıbben gerekli görülmedikçe yeni doğanlara anne sütünden başka herhangi
bir yiyecek veya içecek verilmemelidir.
7: Anne ile bebeğin 24 saat bir arada kalmalarını sağlayacak bir uygulama
benimsenmelidir.
8: Bebeğin her isteyişinde emzirilmesi teşvik edilmelidir
9: Emzirilen bebeklere yalancı meme veya emzik türünden herhangi bir şey 
verilmemelidir.
10: Anneler, taburcu olduktan sonra da emzirmeye devam edebilmeleri,
karşılaşabilecekleri sorunları çözebilmeleri, bebeklerinin ve kendilerinin
kontrollerini yaptırabilmeleri açısından başvurabilecekleri sağlık kuruluşları hakkında bilgilendirilmelidir.
Bir hastane seçerken mutlaka bebek dostumu olup-olmadığına dikkatedelim.Bu bebişlerimiz için gerçekten çok önemli….

BEBEKLERDE İSHAL VE KABIZLIK

Kardeşimin bebeklerinde biliyorum ki bebklerde kabızlık ve ishal durumu yeni anneler için çok korkutucu oluyor. Ben de bu nedenle ishal ve kabızlık konularına değineceğim.Sanırın annelerin ilgisini çeken bir konudur.
İSHAL
Yeni doğan bebeğin çok kaka yapması (günde 6-7 kez) kıvamı iyi ise normal kabul edilir. Daha sonra bu sayı günde 2-3’e düşecektir. Anne sütü ile beslenen bebekler daha fazla kaka yaparken, mama ile beslenen bebekler de bu sayı azalır. İshal 0-5 yaş arası çocuklarda sık rastlanan bir sorundur. Kakası her zamankinden daha yumuşak, sulu ve çoktur.
İSHALİN NEDENLERİ
• Bebeğin bazı gıdalara karşı hassasiyet göstermesi 
• Fazla meyve suyu, meyve ya da ishal yapıcı bazı besinlerin tüketilmesi
• Bebeğin antibiyotik tedavisi görmesi
• Dengesiz beslenme 
• Sağlık kurallanna dikkat edilmemesi 
• Yaşadığı enfeksiyonal bir hastalık
Enfeksiyonlar, ishale yol açan nedenlerin başında gelir. İçme ve kullanma suyunun temiz olmaması, hijyenik olmayan koşullar, yemeklerin ve mamaların hazırlanmasında temizlik kurallarına dikkat edilmemesi, bebeğe bakan kişilerin temizlik kurallarına dikkat etmemeleri ishale davetiye çıkaran önemli etkenlerdir.
Bebek sulu, açık yeşil renkte, sümüksü ve kokulu kaka yapıyorsa, ateşi yüksekse ve kusuyorsa, hızlı soluk alıp veriyor, huzursuz veya halsiz görünüyorsa geçirdiği bir hastalıktan dolayı ishaldir. Bu hastalığın tedavi edilmesi ile ishal de ortadan kalkacaktır. Virüs veya bakteri kaynaklı ya da besin zehirlenmesinden dolayı oluşan ishal, hastalığın teşhisi yapılarak gerekli tedavi uygulandıktan sonra düzelir. Tedavi sürecinde bebekte oluşan su kaybı için sıvı alımına dikkat edilmesi, vücudun su-şeker-tuz dengesinin korunmasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle doktorunuz su kaybına karşı bir çözelti verecektir. 
İSHALE KARŞI ANNE SÜTÜ!
Anne sütü ishalin gelişmesini önleyen en etkili koruma yöntemidir. Anne sütü ile beslenen bebeğin bağırsakta mikroplarla temas riski çok azdır. Anne sütü ayrıca bebeğin bağışıklığını artırır ve uygun bağırsak florasının devamını sağlayan faktörler içerir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde genelde ağır ishal görülmez ve anne sütü almaya devam eden ishalli bebekte ağır su kaybı yaşanma olasılığı azdır.
ROTA VİRÜS İSHAL NEDENİ
İshal yapan virüsler içinde rota virüsler ön plandadır. Gelişmekte olan ülkelerde 0-2 yaş arası bebeklerde görülen akut ishallerin en yaygın nedeni bu virüslerdir.
İshal tedavisinde sıvı kaybını önlemek esas alınır. Beslenmenin kesilmemesi ve 2-7 gün içinde iyileşme beklenmektedir. Antibiyotik tedavisi, beklenen süre içinde geçmeyen ishaller için gerekli testlerden sonra uygulanır.
KABIZLIK
Sert, şekilli, zor ve bazen kanlı kaka yapmak olarak tanımlanan kabızlık, kalın bağırsağın sonundaki kasların sertleşerek kakanın normal geçişini önlemesi sonucu oluşur. Kaka bağırsakta ne kadar uzun süre kalırsa, o kadar kurur ve vücuttan atılması zorlaşır. Kaka sert ve kuru olduğu için kalın bağırsağın son kısmından geçerken yırtılma ve çatlaklara neden olur. Bebeklerde ve çocuklarda kasılmalara neden olmasının sebebi de budur. Bu süreçteki acıyı yaşamak istemeyen çocuk kakasını tutar. Bu da kakanın içeride daha çok kurumasına ve büyümesine neden olur. Kabızlık böylece daha da kötüleşir. 3-4 günden fazla süren, kanlı kabızlıkta doktora gidilmelidir.
Mama ile beslenen bebekler anne sütü alan bebeklerden daha sık kabız olur. Yine neden mamaların içeriğindeki inek sütü proteinleridir. Bebek maması seçerken prebiyotik lifli mamalar tercih edilmelidir.
KABIZLIĞIN NEDENLERİ
• Yetersiz ve dengesiz beslenme 
• İlaç kullanımı 
• Metabolik ve nörolojik bozukluk 
• Anne sütü yerine hazır mama kullanımı
Bebeğin bağırsak bölgesine masaj yapmak, katı gıdalara geçmişse posalı yiyecekleri tercih etmek faydalı olur. Muz, patates, pirinç lapası gibi gıdalar yerine posalı meyveler, kaynatılıp ılıtılmış su ile karıştırılan meyve suları bebeğe verilmelidir. 1 yaşına kadar bebeklere inek sütü verilmemesi tavsiye edilir. 
Bebeğin sindirim sistemindeki sorunlara karşı en yararlı önlemlerden biri de harekettir. Çocuğu rahatlatan hareketler (sırt üstü yatırarak ayaklarını karnına doğru görürüp getirmek, bisiklet hareketleri vb.) çocuğun bağırsak hareketlerini düzenler ve kakasını daha rahat yapmasına yardımcı olur.

BEBEK MÜZİĞİNİN FAYDALARI


1- Zihinsel gelişime etkisi; Yapılan araştırmalar, çocuk beyninin gelişiminde özellikle ilk yıllar, müziğin çok önemli bir etken olduğunu ortaya koymuştur.
2- Duygusal gelişime etkisi; Anne karnından itibaren müzik dinleyen bebekler hırçın hareketler yerine daha uyumlu davranış sergilerler. Huzurlu büyüyen bebek için bu ilerleyen yıllarda büyük bir avantajdır.
3- Fiziksel gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler bazı şarkılarda hareketlenirler. Büyüdükçe bu hareketlilik el çırpmaya, oynamaya, dans etmeye dönüşür. Dolayısıyla bu hareketlilik bebeğin küçük kas, büyük kas gelişimini sağlar.
4- Sosyal gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler, melodi, armoni, ritim gibi müziğin en önemli unsurlarını öğrenirler. Bu da ilerleyen yaşlarda onlara mükemmel bir avantaj sağlar.
5- Müziğin matematik zekası gelişimine etkisi vardır.
6- Müziğin kulak ve dil gelişimine etkisi vardır.
7- Zihinsel gelişimin % 85’ i 8 yaşına kadar, Beyin gelişiminin % 80’ i 3 yaşına kadar tamamlanır. Zeka gelişimini ve beyin gelişimini ilk aylar beslenmeden sonra olumlu etkileyen ilk faktör müziktir.
8- ABD’ li Bilim Adamları, prematüre doğan bebekler üzerinde inceleme yaparak Klasik Müziğin iştahı açtığı belirlediler. Amerikalı Doktorlar, Klasik Müzik dinleyen bebeklerin daha çabuk büyüdüğünü ve yaşamlarının ilk stresten daha hızlı arındığını kaydettiler. Klasik Müzik çalındığında bebeklerin kalp atışları düzene girerken, nefes alıp vermeleri kolaylaşır.

ANNE SÜTÜ VE BEBEK DOSTU HASTANE

Gebeliklerinden itibaren anne adaylarını anne sütü ve emzirme konusunda bilgilendiren, doğumdan sonra da ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenme ve altı aydan sonra ek gıdalar ile iki yaşına kadar emzirmeyi destekleyen ve özendiren hastaneler “Bebek Dostu Hastane” unvanını alıyor. 
Anne sütü, ilk altı ay boyunca bebeğin bütün besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılayan ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı koruyabilen en iyi besin. Araştırmalar ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenen ve altı aydan sonra iki yaşına kadar ek gıdalar alan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin daha iyi olduğunu; yaşıtlarına göre daha az hastalandıklarını ortaya koyuyor. Aynı zamanda emzirme, bebeğin annesiyle sevgi bağı kurabilmesi için en iyi iletişim yolu olduğundan, anne sütü alan bebeklerin daha huzurlu olduğu ve ilerleyen yaşlarında da daha uyumlu oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Ancak ne yazık ki, günümüzde emzirmeye başlama oranı yüksek olmasına rağmen emzirmeye devam istenen düzeyde değil. Kadınların çalışma dünyasında daha fazla yer alması, hazır bebek mamalarına daha kolay erişiliyor olması, emzirme ile ilgili yaşanan problemler, sağlık personelinin anne sütü ve emzirmeye karşı tutumları gibi nedenler bu oranın düşmesinde rol almakta. Özellikle de sağlık personelinin, emzirmenin sürdürülmesi konusunda büyük sorumlulukları var.
Emzirmenin özendirilmesi amacıyla Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF harekete geçerek, anne sütünün korunması, desteklenmesi ve özendirilmesi için bir proje başlattı. “Başarılı Emzirmede 10 Adım” başlığı altında emzirmeyle ilgili temel stratejileri belirleyen ortak bir bildiri yayınladılar. Hemen ardından Anne Sütünün Teşviki Programı çerçevesinde, başarılı emzirmede on adımı uygulayan hastanelere verilmek üzere “Bebek Dostu Hastaneler” kavramı geliştirildi.
T.C Sağlık Bakanlığı da, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF ile eş zamanlı olarak, doğum hizmeti veren hastanelerde emzirmenin başarılı ve yerleşik bir uygulama haline gelmesini sağlamak amacıyla 1991 yılında “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler Programı” başlattı. 1991’den bu yana Türkiye çapında 425 hastane “Bebek Dostu Hastane” unvanını aldı.
“Bebek Dostu Hastane” kavramının temel amacının, annelerin, doğum öncesi dönemden hazırlanarak, doğumdan hemen sonra emzirmeye başlamalarını ve hastaneden taburcu olduktan sonra da sağlık personeli tarafından emzirmeyi sürdürmeleri konusunda desteklenmeSİDİR. 

“BEBEK DOSTU HASTANEYİ TERCİH EDİN”

Hastanelerin yenidoğan servisinde çalışan bütün sağlık personeli annelere ‘anne sütünün önemi’, ‘doğru emzirme tekniği nasıldır?’, ‘anne sütünün devamlılığı nasıl sağlanır?’, ‘anne sütünün sağılması, saklanması nasıl yapılmalıdır?’ gibi konular hakkında bilgi verilir. Ayrıca bu problemlerle başa çıkma yöntemleri, anne ile iletişim kurma teknikleri de öğretilir . Bunun yanısıra bebek dosyu hastanelerde doğan bebekler doğar doğmaz annelerinin yanına verilerek, emmenin doğumdan itibaren ilk yarım saat içinde gerçekleşmesi için anne destekleniyor. Böylece anne ve bebek arasında ilk ten teması ile süt salınımının hemen başlaması sağlanıyor. Bebekler annelerinin yanında tutularak, sürekli anne-bebek ilişkisi ile süt salınımının hızlanması ve sürekliliği sağlanıyor.Özellikle “ağız sütü” adı verilen ve doğumdan hemen sonra bir süre gelen “kolostrum” yüksek protein değeri, yağda eriyebilen vitaminleri ve enfeksiyonu önleyen özellikleriyle, bebeğin beslenmesi ve sağlığı açısından çok önemlidir. Ağız sütü, bebeğin ilk aşısıdır. Bunun mutlaka bebeğe verilmesi gereklidir”.
Doğumdan sonra emzirmenin desteklenmesi nedeniyle, anne adaylarının doğum yapacakları hastaneyi seçerken “bebek dostu hastane” unvanını aramaları gerekir. .
Emzirmenin anne ve bebek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini şöyle sıralanabilir: “Anne sütüyle beslenen bebeklerin zeka düzeylerinin mamayla *beslenenlere göre daha yüksek olduğu, 
*daha az enfeksiyon hastalığına yakalandığı 
*ve kronik hastalıklardan korunduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. 
Emzirme, annelerde yumurtalık ve meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Emzirme ile anne vücudundan oksitosin isimli hormon salgılanır. Bu hormon anne sütünün artmasında, doğum sonrası anne rahminin eski şekline dönmesinde ve doğumdan sonra oluşacak kanamanın azalmasında rol oynar.”
Başarılı emzirmede 10 adım
1-Yazılı bir emzirme politikası belirlemek.
2-Bu politikayı yürütmek için eğitim programı hazırlamak.
3-Hamile kadınları emzirmenin yararları ve uygulaması hakkında bilgilendirmek.
4-Annelere doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için yardım etmek.
5-Annelere nasıl emzireceklerini, bebeklerinden ayrı kalsalar da emzirmeyi nasıl sürdüreceklerini öğretmek.
6-Tıbbi bir gereksinme olmadıkça yenidoğana anne sütü dışında herhangi bir yiyecek ya da içecek vermemek.
7-Anne- bebeğin 24 saat aynı odada kalmasını sağlamak.
8-Bebeğin isteğine bağlı emzirmeyi özendirmek.
9-Anne sütü ile beslenen bebeklere biberon ya da emzik vermemek.
10-Anneleri, taburcu olduktan sonra da emzirmeyi sürdürebilmeleri, karşılaşabilecekleri sorunları çözebilmeleri için başvurabilecekleri sağlık kuruluşları hakkında bilgilendirmek.

BEBEĞİMİZİN TUVALET EĞİTİMİ

Tuvalet Eğitimi 

Tuvalet eğitimi, çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamaktır. Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır Bazıları 18-24 ay arası buna hazır olma belirtileri gösterirken, bazı çocukta ise 30 aya kadar beklemek gerekecektir. 

Çocuğun Tuvalet Eğitimine Hazır Olduğunu Gösteren İpuçları: 
Çocuk, gündüzleri en az 2 saat kuru kalmaktadır.
Öğle uykularından kuru kalkmaktadır.
Barsak hareketleri belli zamanda gerçekleşmekte, önceden tahmin edilebilmektedir.
Tuvalet ihtiyacını çeşitli hareketlerle veya sözle ifade etmektedir.
Çocuk; basit talimatlara uymakta, banyoya gidebilmekte ve soyunabilmektedir.
Bezi kirlenince rahatsız olmaktadır.
Tuvaleti kullanmak istemektedir.
Bunun dışında , çocuğun eğitime duygusal olarak ta hazır olması gereklidir. Eğer direniyorsa, onu zorlamayın! Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. Zorlayıcı bir tuvalet eğitimi, çocuğun kendini kötü hissetmesine yol açar, kalıcı problemlere, kabızlığa yol açabilir.Ev taşıma, kardeş doğumu, ailede ölüm, ayrılık gibi stresli dönemler denemeye başlamak için uygun zamanlar değildir.
Nasıl Tuvalet Eğitimi Vereceğim? 
Hangi kelimeleri kullanacağınıza karar verin. Ailede kullanılan, çocuğun da söyleyebileceği basit kelimeler seçin. Çocukla ortak bir dilde konuşmanız önemlidir. Çocuğun hazır olduğunu farkedince, bir lazımlık alın (Ayakları yere değdiği için genellikle lazımlıkta daha rahat ederler ) Önce, lazımlığı oyun oynadığı odaya yerleştirin. Oyun oynarken, televizyon izlerken, üstüne oturmasına, lazımlığa alışmasına izin verin. Asla, çocuğu oturması için zorlamayın!
Tuvalet ihtiyacı olunca size söylemesi için cesaretlendirin. Tuvaletini yaptıktan sonra da haber verse, onu övün . Bir dahaki sefere, daha erken söylemesi için cesaretlendirin. Çocuk alışıp sevdikten sonra , lazımlığı banyoya yerleştirin ve denemelere başlayın. 1-2 saatte bir banyoya gidin. Sabah kalktığında, yemeklerden sonra ve tuvaleti geldiğine dair belirtileri farkettiğinizde, lazımlığa oturması için teşvik edin. Birkaç dakika beklemesini sağlayın, sonuç yoksa ısrar etmeyin.Bazı çocuklar başlangıçta, çişlerini lazımlığa yapar ancak kaka için bezlerini kullanmaya devam ederler.
Her başarıda onu övün, memnuniyetinizi bir gülücük veya sarılma bazen de küçük bir ödülle gösterin. Unutmayın, takdir edilen davranışlar yinelenir!Arada olabilecek kazaları hoş görün. Başarısızlıkta asla cezalandırmayın! Bu sadece, işi zorlaştırır ve çocuğu üzer. Belki, çocuğunuz henüz hazır değildir, biraz daha sabretmelisiniz.
Tuvalet Eğitimi Ne Kadar Sürer? 

Her çocuk farklıdır. Genellikle, önce barsak kontrolü sağlanır. Çoğu çocuk, 3-4 yaş dolayında barsak kontrolü ve gündüz idrar kontrolünü başarır. Geceleri kuru kalmak içinse, bazen birkaç ay ve hatta yıla daha gerek duyabilir.Kızların çoğu ve erkeklerin ¾’ ü 5 yaşında geceleri kuru kalabilmektedir. Ancak, yatak ıslatma çocukluk çağında sık rastlanan bir durumdur ve kontrol yaşı genetik etkenlerle belirlenir.Çocuğunuza kızmadan önce, annenize kaç yaşında kuru kalmayı başardığınızı sorun! Çocuğunuz, büyük tuvalete geçmek istediğinde size söyleyecektir. Klozet adaptörü ve klozete ulaşabilmesi için bir basamak veya tabure sağlayın.
Yardımcı Olacak İpuçları : 

Tuvalete alışma ile ilgili kitaplar okuyun.
Lazımlıkta otururken, yanında olun, sohbet edin.
Anne, baba veya büyük kardeşlerin tuvaleti nasıl kullandıklarını göstermesi yararlı olur.
Kızlara, idrar yolu enfeksiyonlarından korumak için, temizliği önden arkaya yapması öğretilmelidir.
Her tuvalet sonrası elleri yıkaması öğretilmelidir.
DR.N.TOPRAKÇI SİTESİNDEN ALINTIDIR.

ÇALIŞAN ANNELER İÇİN EMZİRME REHBERİ


Her anne bebeğini emzirebilir. Tabii ki, çalışan anneler de İşte, size iş hayatına başladığınızda da bebeğinizi emzirebilmenin püf noktaları…
Emzirme, anne ile bebeğin baş başa kalabildiği, gözleri ile konuşabildiği çok özel bir süreçtir. Bebek ile en yakın temas, emzirme ile sağlanabilmektedir. Mükemmel ve eşsiz bir besin içeriğine sahip olan anne sütü, aynı zamanda bebeğin mikrobik hastalıklardan korunmasında önemli rol oynar. Son yıllarda yapılan çalışmalar, emzirmenin bebeğin beyin gelişimini desteklediğini; obezite, diyabet gibi hastalık risklerini de azalttığını göstermektedir. 
Emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az olmakta; meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklar da daha az oranda görülmektedir. Başarılı bir emzirme süreci için doğru bir başlangıç yapılması çok önemlidir. Bebeğini besleyebilme içgüdüsü, bazen annelerde yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirir. Bu dönemde anneye güven telkin etmek, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak ve destek olmak çok önemlidir.
BAŞARILI BİR EMZİRME İÇİN:
• Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir.
• Sütün gelmesini beklemeden, bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalıdır. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemelidir.
• Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmelidir. İlk haftalarda 3 saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa, emzirilmelidir.
• Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmalıdır. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahve renkli bölgeyi tamamen ağzına almalıdır. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalıdır.
• Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınılmalıdır.
• Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalıdır. 
• Hamilelik döneminde olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Anneler, ayrıca yeterince dinlenmeli, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yarım almalıdır.