8 Mart 2013 Cuma

Dünya Kadınlar Günü’nde Kadınlar Nerede?



Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili çalışmalar hız kazanmış olmakla birlikte henüz kadınlar için tüm engeller aşılabilmiş değil. Cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için fırsatların kullanılması, kaynakların ayrılması ve hizmetlere erişilmesi alanlarında bireyin cinsiyeti nedeni ile ayrımcılığa maruz kalmaması gerekiyor. Oysa ülkemizde eğitimden, istihdama, sosyal yaşamdan, karar verme süreçlerine kadar pek çok konuda hala alınması gereken bir yol olduğu görülüyor.

BM Kalkınma Programı 2011 İnsani Gelişme Raporu1’nda bulunan “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi”nde yer alan 146 ülke arasında Türkiye 77’nci sırada yer alıyor. Bu endeks;  üreme sağlığı, yıl olarak okullaşma süresi, parlamento temsili ve iş piyasasına katılım bileşenleri üzerinden eşitliği değerlendiriyor.

Türkiye’de 2011 seçim sonuçlarına göre meclisteki sandalyelerden sadece yüzde 14,2’si kadınlara ait. Ülkedeki erkeklerin yüzde 46.7’si orta ya da lise eğitimi almışken, yetişkin kadınların sadece yüzde 27.1’i orta veya lise düzeyinde eğitim almış bulunuyor. Ülkemizde her 100 bin canlı doğumdan 23’ünde, kadınlar hamilelikten kaynaklanan sorunlar nedeniyle hayatını kaybediyor. İş gücü piyasasına kadın katılımı ise son dönemde görülen gelişmelere bağlı olarak kadınlarda yüzde 30’lara ulaşmış bulunuyor.

Ülkemizde 18-29 yaş arası kadınların yüzde 11’i okuma yazma bilmiyor veya hiçbir kurumdan diploması yok. Başka bir deyişle 2013 yılında ülkemizde her 100 genç kadından 11’i eğitim hakkına erişememiş bulunuyor.

Kız çocuklarının ilkokula başlamalarının çeşitli sebeplerle engellenmesi veya ilköğretimin erken aşamalarında okuldan alınmaları eğitim hayatlarının tümüyle sona ermesine neden oluyor. Oysa kız çocuklarına eşit fırsat tanındığında yani zorunlu eğitimin ilk 8 yılını tamamlayabildiklerinde çoğunluğu akademik eğitimlerine devam ediyor.
AÇEV neler yapıyor?
AÇEV kadınların en temel haklarından biri olan eğitim hakkında ulaşamamış kadınlara yönelik yüz yüze ve bilgisayar destekli  Okuryazarlık ve Kadın Destek Eğitimleri düzenliyor. Ayrıca, kadınların yaşam koşullarının eşit bir şekilde değişmesi için erkeklerin de toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin çabalara dahil olmaları amacıyla erkeklere yönelik Baba Destek Eğitimleri yapıyor. Toplumsal cinsiyet konusunda toplumun her kesiminde farkındalık yaratacak eğitimler düzenliyor. Ve bugüne kadar yüz yüze yapılan uygulamalarla toplam 755.000 kişiye eğitim vermiş bulunuyor.
Dünya Kadınlar Günü – 8 Mart 2013
1977 yılında 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul eden Birleşmiş Milletler her yıl farklı bir tema ile Dünya Kadınlar Gününü anımsatıyor. Bu yılın teması ise “Kadına Yönelik Şiddeti Durdurma Zamanı” olarak belirlenmiş bulunuyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon kurumun web sitesinde “Kadına yönelik şiddetin asla kabul edilemez, hoş görülemez ve affedilemez” olduğu mesajını veriyor. http://www.un.org/en/events/womensday/
Son dönemlerde hem dünyada hem de Türkiye’de kadına yönelik şiddet sıklıkla gündeme geliyor ve kadınlara yönelik çeşitli şiddet olayları medya tarafından kamuoyunun dikkatine sunuluyor. İlgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları bu konuya ilgi çekmek için pek çok proje yürütüyor.
AÇEV Hakkında
1993 yılında kurulan AÇEV, Türkiye'nin her köşesinde eşit eğitim fırsatı yaratmak ve hizmet verdiği kişi sayısını artırmak amacıyla programlarının yaygınlaşması için çalışmalarını  sürdürüyor. AÇEV bugüne kadar yaptığı eğitimler ile toplam 755.000 kişiye ulaşmış ve 9.200 eğitimci yetiştirmiş bulunuyor. AÇEV'in misyonunu, gelişen bir toplum için eğitimin şart olduğu bilinciyle, uzmanlık alanları olan erken çocukluk ve yetişkin eğitimine, programları ve uygulamaları ile katkı sağlamak ve bu konuda ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturmak. www.acev.org   

HER ZAMAN HER YERDE ANNE SÜTÜ



Sağlık Bakanlığı, ‘Anne Sütü Bankaları’ açmaya hazırlanıyor. Bağışlanacak sütler saklanıp ihtiyaç duyan bebeklere verilecek. Bir bebeğe kendi annesinin sütü yetmediğinde pastörize edilmiş banka sütü kullanmanın en iyi beslenme yöntemi olduğunu söyleyen Liv HOSPITAL Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. İpek Akman, “Bu işlem sırasında donörün kimliği yani anne sütü bağışçısının kimliği sütü kullanacak olan bebeğin ailesine bildirilir. Çünkü ileride süt kardeşliği gibi bir durum oluyor. Psikolojik ve dini açıdan süt kardeşlerinin evlenmesi sakıncalı olarak görüldüğünden bağış yapan kişinin ismi bilinir ve tercihen de bağışı yapan kişinin bebeği erkekse bu sütü kullanacak prematüre bebeğin de erkek yani aynı cinsten olmasına dikkat edilir. Bu dini ve psikolojik olarak hem veren hem de sütü kullanan açısından psikolojik rahatlık sağlar” diyor.

Anne sütünün faydaları saymakla bitmiyor. Bebeği astım, obezite, diyabet gibi hastalıklardan koruyor ve doğum sonrası anneyi rahim kanama, meme ve yumurtalık kanseri risklerini azaltıyor. Dünya Sağlık Örgütü tüm bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile belenmesini, 2 yaşına kadar da ek gıdalarla birlikte emzirmenin sürdürülmesini öneriyor. Hiç kuşku yok ki anne sütü hem prematüre hem de zamanında doğmuş bebek için en ideal besin. Anne sütü bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve sindirimi kolay bir besin olmasının yanında bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar ve hücreler de içeriyor. Üstelik hiçbir formül mamada bu antikorlar ve bağışıklık hücreleri de bulunmuyor.

Banka sütü özellikle prematürelerde, çoğul gebeliklerde, alerji problemi olan, tartı alamayan bebeklerde, cerrahi geçirmiş bebeklerde kullanılıyor. Anne sütüyle AİDS virüsü (HIV) ve sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonları bulaşabileceğinden pastörize edilmemiş sütler bebeklere verilmemelidir. Anne sütü vericileri CMV, HIV, HBV, ve HCV enfeksiyonları için taranmalı ve taramalar süt bağışı sürdüğü müddetçe 3 ayda bir tekrarlanmalıdır. Anne sütü biyolojik bir ürün olduğu için vericiler kan bankasına bağış yapan kişiler gibi sıkı bir şekilde taranırlar. Ayrıca süt vericilerinin sigara, alkol ve ilaç kullanmaması gerekir. Süt bankası anne sütüne Holder pastörizasyonu uygular. Anne sütü 30 dakika süreyle 63 dereceye kadar ısıtılır, bu sürenin sonunda hızla soğutularak (3.75 C/dk) 10 derecenin altına getirilir. Böylelikle anne sütü 15- 45 derece arasında çok kısa bir süre kalır ve bakteri üreme riski azalır. Anne sütü pastörize edildikten sonra dondurulur ve istek yapan hastanelere donmuş şekilde transfer edilir. Banka sütü kullanılmadan önce süt verilecek bebeğin ailesinden yazılı onay alınmalıdır.

Pastörize edilmesi gerekir

Pastörizasyon işlemi ile sütte bulunabilecek tüm virüsler ölür. Bu işlem ne yazık ki sütteki bazı bağışıklık hücrelerinin (lenfosit) ölmesine, antikor miktarının yaklaşık olarak yüzde 25 azalmasına ve sindirime yardımcı enzimlerin aktivitelerinin kaybına yol açar. Sütün besin değerinde ise bir değişiklik olmaz. Tüm bunlara rağmen banka sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyonlar formül mama ile beslenenlerden daha az görülür. Kendi annesinin sütünü alamayan bebekler için pastörize edilmiş banka sütü en iyi alternatiftir.

İlk süt bankası Viyana’da kuruldu

Tarihte süt anneliğinin çok eski zamanlara dayandığı biliniyor. M.Ö. 2250 yılındaki Hammurabi yazıtlarında süt anneden bebeğe fiziksel, duygusal ve zihinsel özellikler geçebileceği, bu nedenle süt anne seçiminin çok dikkatli yapılması gerektiği belirtilmiş. 13. yüzyılda süt anneliği en iyi gelir sağlayan mesleklerden biri olmuş. İlk süt bankası 1909 yılında Viyana’da açılmıştır, bunu pek çok ülkedeki bankalar izlemiş. 1985’te Kuzey Amerika’da Anne Sütü Bankası Derneği kurulmuş (HMBANA) ve bankaların standardizasyonu sağlanmış. Avrupa’daki süt bankalarının oluşturduğu ağa ise HUMANE adı verilmiş. 1980’li yıllarda başlayan AİDS epidemisi pek çok bankanın kapanmasına yol açmış. Günümüzde enfeksiyonlara karşı güvenlik önlemlerinin artmasıyla konu tekrar gündeme geldi.

Anne sütünün faydaları

* Anne sütü bebek için en doğal ve ideal besindir.
*  Bebeğin ilk 6 aydaki (D vitamini hariç) tüm besin ihtiyacını karşılar.
* Her zaman hazır, temiz ve uygun ısıdadır.
*  Doğumdan sonra gelen sarı süt (Kolostrum) taşıdığı antikor ve bileşimiyle bebeğinizi      hastalıklara karşı korur, bağışıklık sisteminin gelişmesini kolaylaştırır.
(Örneğin ishal, zatürre, orta kulak iltihabı, alerjik hastalıklar görülme riski azalır.)
* Anne sütünün sindirimi kolaydır. Anne sütü alan bebeklerde pişik, karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür.
* Anne sütü ile beslenen bebeklerde ileri yaşlarda gelişebilecek şeker hastalığı, astım, alerjik hastalıklar, obezite, koroner kalp hastalıkları gibi kronik hastalıların oluşma riskinin daha az olduğu görülmüştür.
* Anne sütü tüm organ ve sistemlerin büyümesini düzenleyen büyüme faktörü içerir.
* Emzirme bebeğin diş ve çene sağlığı için yararlıdır.
* Anne sütü bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur.
* Anne sütü, anne ile bebek arasındaki psikolojik bağı kuvvetlendirir, doğal bir sakinleştiricidir.

Emzirmenin anneye yararları

* Rahmin daha kısa sürede toparlanmasını sağlar.
* Erken emzirmeyle doğum sonrası kanamalar çabuk kesilir.
* Memelerde şişme, iltihaplanma olmaz; anne lohusalık dönemini rahat geçirir.
* Emziren annelerde meme ve rahim kanserine yakalanma riski daha azdır.
* Menopoz sonrası kalça kemiği kırığı riskini azaltır.
* Hamilelik döneminde oluşan fazla kiloları daha kolay verirler.