28 Şubat 2014 Cuma

BEBEİMGELİYOR SOHBETLERİ; EK GIDA SERÜVENLERİ BABY LED WEANİNG









Bebeimgeliyor Hangout sohbetlerinin ilkini biraz önce gerçekleştirdik. Sevgili Evren ve Oya Hanımın katılımıyla benim için de ilginç bir deneyim oldu. onlara da çok teşekkür ederim..

Sizler için sadece başlangıcını kaydettim.

Bundan sonra ara ara sizlerle sohbet etmeye devam edeceğim.

Merak ettiklerinizi birlikte sohbet ederek konuşabiliriz:))

27 Şubat 2014 Perşembe

TEMA- Dünyayı Kurtaran Adım


Sevgili arkadaşım Süleyman 'dan çok güzel bir e-mail aldım.Çok yararlı bir amaç için koşuyor.Adım adım adlı bir sivil toplum oluşumunun içinde ve onlarla birlikte çeşitli amaçlar için koşuyorlar. Ben kendince minik bir destek olacağım. Sizlerde destek olmak, acaba  ne yapıyorlar diyorsanız, Süleyman'ın bana gönderdiği e-maili sizlerle paylaşıyorum..




Temmuz 2013 yılından bu yana kendi yaşamıma ve başkalarının yaşamına anlam katmanın muhteşem bir yöntemini buldum: Bağış toplamak için koşmak. Sloganı " İyilik Peşinde Koş" olan, Adım Adım sivil toplum oluşumu ile tanışarak bu şansa sahip oldum

.



İlk bağış koşumu bu sene beni çok heyecanlandıran " TEMA- Dünyayı Kurtaran Adım" adlı  projenin motivasyonu ile  2 Mart  Pazar günü Antalya' da gerçekleşecek  Runtalya organizasyonunda 21 km' yi doğa aşkı ile  koşarak gerçekleştireceğim. Hedefim bu mesafeyi ilk kez koşan biri olarak 2 saat 10 dakikada tamamlamak:)!!



Adım Adım ve TEMA ile iyilik peşinde koşmanın bana hergün daha çok umut verdiğini söylemek istiyorum. Çünkü biliyorum ki doğayı korumak, yaşamı korumaktır ve asıl olan yaşamdır.
Hergün en az bir kere kendi aramızda geçen diyaloglarda "insanlara dert anlatmak çok zor" cümlesini kullanıyoruzdur.  Bizler yoğun iş tempomuz, Ailemiz vb. sorumluluklarımızdan dolayı, duyarlı olmamız gereken çevre vb. konularda yurttaş olmanın gerekliliklerini kısmen yerine getirebiliyoruz.
En azından çevre konusunda, enerjisi, zamanı ve kendini sosyal yönden geliştirmeyi bekleyen bir çok genç bizlerden bu konuda destek beklemektedir!!
Dünyayı Kurtaran Adım ile hedefimiz, doğayı daha çok genci harekete geçirerek doğayı korumak ve bunu aynı anda 50 ilde gerçekleştirmek. Bağışlanan her 110 TL, bir genci,  çevre sorunları ve doğanın korunması konusunda donanımlı olarak harekete geçirecek ve bu gençler dünyayı kurtarmayı hedefleyen adımları atmaya başlayacaklardır.
Lütfen  Ecot sen de şimdi yaptığınız işe kısa bir ara vererek, Dünyayı Kurtaracak bir Adım Atın ve aşağıdaki hesap numaraları üzerinden dilediğiniz miktarda bağış yapın.

Kredi Kartı ile Bağış için: 

https://online.tema.org.tr/web_14966_1/member_panel_company.aspx?support_id=4 

Bağışlarınızı bu linkten güvenli bir şekilde doğrudan TEMA' ya yapabilirsiniz. (Bana da bir mail atın lütfen ki bağış sertifikanızı takip edebileyim. TEMA bağışları vergiden düşülebiliyor. )

Para Transferi ile Bağış için:


Açıklama: "AA, SBOZOGLU, Adınız & Soyadınız" / (Bağışçılarımızı takip edebilmemiz için bu alanı doğru doldurmanız önemli)


Alıcı: TEMA Vakfı
Banka: İŞ BANKASI, Şube: Levent, Şube Kodu:1035

TL Hesap No: 1035 - 1271522, TL IBAN No: TR28 0006 4000 0011 0351 2715 22
USD Hesap No: 1035 – 1364400, USD IBAN No: TR25 0006 4000 0021 0351 3644 00
EUR Hesap No: 1035 – 1364415, EUR IBAN No:  TR08 0006 4000 0021 0351 3644 15
Önemli Not: TEMA Vakfı, 15/12/1995 tarih ve 95/7677 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereği vergi muafiyetine hak kazanmıştır. Bu sebeple derneğe yapılan bağışlarda, banka dekontu, vergi indiriminde kullanılabilmektedir.

MART AYI ANNE BEBEK DERGİSİNDEYİM!!



8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Anne bebek dergisine yazı yazmak istediğimi sorunca Sevgili Aslıhan Hanım çok sevindim. Bloğunun  ve Anne bebek dergisinin sıkı takipçileriyim zaten.. 
Çalışan bir anne olarak 8 Mart Dünya Kadınla günü her kadın gibi benim için de çok önemli.Bu nedenle Anne bebek dergisinde yer almak da ayrı bir mutluluk.

Çalışan bir anne olarak iş ortamında yaşadığınız zorlukların yanı sıra çocuğunuzdan uzak kalmak,kime emanet edeceksiniz, hastalandı ne olacak? gibi birçok soruyu yanında getiriyor. Yaşadığınız suçluluk duygusu da artısı.Bu ve daha başka duygularımı da paylaştığım bu ay ki Anne bebek dergisini hemen alacağım.

Bana yer verdikleri için Aslıhan hanıma ve Anne bebek dergisine çok teşekkür ederim:))




GOOGLE HANGOUTTA BEBEİMGELİYOR SOHBETLERİ BAŞLIYOR!!






Esasında bugün başlayacak olan ilk Hangout programım evdeki teknik arıza nedeniyle yarına ertelendi. Google plusda geçtiğimiz haftalarda paylaştığım ve birkaç arkadaşımla bu akşam sohbet etmeye başlayacaktık. Ama evdeki internet hattımın gazabı nedneiyle yarın 20:30 a ertelendi.

İlkini yarın yapacağım Bebeimgeliyor Sohbet Programında ilk konu , Ek Gıda Serüveninde Baby Led Weaning!!

Bebeğimiz biraz büyüyüp de ek gıda sürecine yaklaştığında biraz hevesli biraz gergin oluyoruz. İşte amacım bu dönemin gergin değil de eğlenceli geçmesi için sizlere ipuçları vermek ve birbirimizin deneyimlerimizi paylaşmak.

Eğer yararlı olacağına inanırsam ve iyide olursa 15 günde bir akşam belirlediğimiz bir konu hakkında sohbetler etmek. Kaçırırsanız da üzülmeyin,çünkü bu sohbetlerin hepsini youtube da izleyebileceksiniz. Hatta izlerken canlı canlı da soru sorabileceksiniz.

Merak edenler;https://plus.google.com/u/0/events/c9thjujtatspsqjs58489timmuk
buradan ve https://plus.google.com/u/0/  ulaşabilir.
Hiç olmadı bana e-mail atarlarsa başladığımızda siz ee-maille haber verebilrim.

Heyecanlıyım:))

26 Şubat 2014 Çarşamba

Gebelikte Anne Vücudunda olan Değişiklikler




Gebelik başlangıcından itibaren tüm organizmada önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişikliklerin çoğu fetus ve fetal dokulara bağlı olarak gelişmektedir.
Gebelikte kadın vücudunda ortaya çıkan değişiklikleri önce genital sistemde ortaya çıkanlarla incelemeye başlayalım.
Uterus (RAHİM)
Gebe olmayan uterusun ağırlığı 70 gram ve uterus kavitesi hacmi 10 ml veya daha azdır. Gebelikte ise duvarları incelmekle beraber fetus, plasenta ve amniyos sıvısını kapsayacak şekilde genişler. Termde ortalama 5 litrelik bir hacme ulaşır. Bazen bu 20 litreye kadar çıkabilir, dolayısıyla uterus kapasitesi 500-1000 defa artmış olur. Uterus ağırlığı da termde 1000 gr civarına ulaşır. Uterusun büyümesi, kas hücrelerinin hipertrofisi ve gerilmesi ile ortaya çıkar. Çok az sayıda yeni kas hücresi ortaya çıkmaktadır. Termde bir kas hücresinin uzunluğu 900 cm’ye ulaşmaktadır. Bu düz kas hücreleri düzensiz dağılım gösteren kollajen fibrilleri ile çevrelenmiştir. Kontraksiyon kuvveti kas hücrelerinin kontraktil proteinlerinden bağ dokusuna kollajen ağı ile iletilmektedir. Uterus boyutları büyürken, özellikle dış kas tabakasında fibröz doku artışı söz konusudur. Aynı zamanda kan damarlarının ve lenfatiklerin sayı ve boyutlarında da önemli bir artış olur. Plasenta bölgesini drene eden venler büyük sinüslere dönüşür. Sinirler hipertrofiye olur.
Gebelikte uterusun büyümesi ilk üç ayda östrojen ve bir miktar progesterona bağlı ortaya çıkarken, daha sonraki aylarda majör olarak uterus içinde büyüyen gebelik ürünlerine ait basınç artışına bağlı olarak devam eder. Dokuların bu hızlı büyümesi bazı poliaminlerin hızlı sentezi ile mümkün olabilmektedir. Bunlar, prekürsör olan putrescine ile spermidine ve spermine’dir. En yüksek kan değerlerine 13-14. gebelik haftalarında ulaşır. Daha sonra diamin oksidaz artışı ile katalize olmaları kolaylaşır ve 14. haftadan sonra azalmaya başlarlar.
Sonuç olarak, uterus asimetrik, ince duvarlı, yumuşak bir şekildedir. 12. gebelik haftasından sonra uterus, pelvis içine sığamaz ve karın boşluğunda yükselmeye başlar, barsaklar yukarıya ve yanlara yer değiştirir, uterus karaciğer altına kadar yükselir. Ayrıca uterus solda sigmoid kolon olması nedeni ile hafifçe dekstrarotasyon yapar, sol yanı öne doğru döner.
Uterusta birinci trimestirden sonra ağrısız ve düzensiz kontraksiyonlar oluşur. İkinci trimestirde bu kontraksiyonlar elle muayenede hissedilirler. Uterus sertleşir ve daha sonra gevşer. İlk olarak 1872’de J. Braxton Hicks tanımladığı için bu kontraksiyonlara onun ismi verilmiştir. Bu kontraksiyonlar ritmik değildir ve şiddetleri 5 ile 25 mmHg arasındadır. Gebeliğin son ayına kadar bu kontraksiyonlar seyrektir. Son iki hafta civarında sıklığı artar, 10-20 dakikada bir olmaya başlar. Hasta bu kontraksiyonlardan son zamanlarda rahatsızlık duymaya başlar. Fakat her zaman gebelerdeki rahatsızlıklar bu belirtilen Braxton-Hicks kontraksiyonları şeklinde yorumlanıp servikal muayene yapılamazsa preterm doğum tanısının konması gecikebilir.
Uteroplasental akım:
Fetus ve plasentanın büyümesi ve metabolizmanın devamı için plasental intervillöz alanın perfüzyonunun iyi olması gerekir. Gebelik boyunca uteroplasental akım artar. Son aylarda ortalama 500 ml/dk’lık bir akıma ulaşır. Bu akım vücudun pozisyonuna göre ve kontraksiyonların olup olmamasına göre değişir. Kontraksiyonlar sırasında uteroplasental akım azalmaktadır.
Servikal değişiklikler:
Artmış vaskülarite, ödem, servikal guddelerin hipertrofi ve hiperplazisine bağlı olarak ortaya çıkarlar. Servikal mukusta proliferasyon olur ve bu duruma bağlı olarak son aylarda tüm serviks cisminin yarısını oluşturur. Mukoza bal peteği görünümü alır ve mukus ile doludur. Doğumun başlangıcında bu mukus tıkacı atılır ve buna halk arasında nişan (doğum belirtisi) denir. Servikal kanalın eksternal os a yakın guddeleri prolifere olarak dışarıya skuamöz epitel altına ilerlerler. Bu duruma kolumnar endoservikal epitelin ve guddelerin eversiyonu denir. Servikal mukus yayılarak kurutulduğunda parçalı şekilde kristalizasyon, boncuklaşma şeklinde yani tipik progesteron etkisi gösterir. Küçük bir kısmında ferning (eğreltiotu) denilen şekilde kristalleşme görülebilmektedir.
Gebelikte serviksin kolaljenden zengin bağ dokusunun mekanik kuvveti yaklaşık 12 defa azalmaktadır.
Overler ve fallop tüpleri:
Over fonksiyonları:
Gebelikte ovülasyonlar ve yeni follikül gelişimi durmaktadır. Genellikle sadece bir gebelik “corpus luteum”u bulunur. “Corpus luteum” un progesteron üretimine katkısının çeşitli çalışmalarla 6-7. gebelik haftasına kadar devam ettiği gösterilmiştir. Bu haftadan önce “corpus luteum”un çıkartılması serum porgesteronunda azalma ve abortusa sebep olurken daha sonrasında böyle bir etki görülmemektedir. Bu haftalarda corpus luteumdan progesteron ve 17 alfa hidroksiprogesteron salınımı ihmal edilebilir düzeylere inerken, relaksin salınımı değişmeden tüm gebelik boyunca devam eder. Relaksin over dışında, muhtemelen desiduadan da salınmaktadır. Relaksin protein hormon olup, A ve B zincirlerinden oluşur. İnsan gebeliğindeki rolü tanımlanamamıştır fakat hayvanlarda miyometriyal inhibisyon yaptığı gösterilmiştir.
Vaginada artmış vaskülarite ve hiperemiye bağlı olarak sekresyonlar artar ve vagina mukozası mor renkli görülür. Vaginayı doğumdaki gerilmeye karşı koruyan bazı değişiklikler ortaya çıkar. Bunlardan bazıları, mukozada kalınlaşma, bağ dokusunda gevşeme, düz kaslarda hipertrofidir. Vaginal mukoza papillalarında hipertrofi vardır ve vagina duvarı özellikle daha önce doğum yapmışlarda vulva araskından görünür hale gelir. Bunun sebebi, vagina duvarlarının uzunluğundaki artıştır. Vagina pH’si asidiktir. 3.5 ile 6 arasındadır. Vagina epitelindeki glikojende laktobasillus asidofilus etkisi ile laktik asit oluşur ile vagina pH’si asidik kalır. Vaginal epitel hücreleri gebeliğin erken dönemlerinde luteal fazdakine benzerler. Daha ileri dönemlerde ise Papanicolau tarafından navicular hücreler denen intermediate hücreler çoğunluktadır.
Karın duvarı ve cilt:
Stria garvidarum: Gebeliğin ileri aylarında gebelerin yarısında kalça, karın duvarı ve meme cildinde kırmızı, hafif çökük stria gravidarum oluşur.
Rectus diastazı:
Bazen rektus kasları batın içindeki basınca bağlı olarak ayrılabilirler, buna “diastazis recti” denmektedir. İleri derecede diastazlarda uterus ileri derecede öne döner, cilt altında uterus fascia ve periton altından kolaylıkla farkedilebilir.
Pigmentasyon:
Birçok kadında abdomen cildinde orta hatta kahverengi, siyah pigmentasyona bağlı olarak linea nigra oluşur. Bazen yüz ve boyunda kloazma veya melazma gravidarum (gebelik maskesi) denen pigmentasyon oluşur, doğumdan sonra kaybolur veya çok belirgin şekilde azalır. Oral kontraseptifler de aynı şekilde pigmentasyona sebep olabilir. Östrojen ve progesteronun melanosit stimülan etkileri gösterilmiştir. Melanosit stimülan hormonun gebeliğin ikinci ayından itibaren arttığı bilinmesine rağmen pigmentasyonun kesin nedeni bilinmemektedir.
Cilt damarlarında değişiklikler:
Gebe kadınların yaklaşık üçte ikisinde anjiomalar gelişir. Yüz, boyun, göğüs kollarda gelişen kırmızı kabarıklıklardır. Palmar eritem de yine gebelerin üçte ikisinde görülür. Bunların klinik önemi yoktur ve gebelik sonrası kaybolurlar. Gebelikteki hiperöstrojenemiye bağlı oldukları sanılmakatdır.
Meme:
Erken gebelik döneminde memelerde hassasiyet vardır. Daha sonra alveoler hipertrofi nedeniyle nodüler hal alır ve büyürler. Meme uçları koyu renkli ve büyük hale gelirler. Areolada Montgomery bezlerine ait kabarıklıklar belirgin hale gelir. İlk aylardan sonra hafif masaj ile meme uçlarından sarı renkli kolostrum akabilir. Memelerde aşırı büyüme olursa strialar oluşabilir.
Metabolik değişiklikler:
Gebelikte büyüyen uterus ve plasentanın taleplerini karşılayabilmek amacı ile kadın vücudunda önemli metabolik değişiklikler ortaya çıkmaktadır.
Kilo artışı:
En önemli etkenler uterus ve içeriği, memeler, kan hacminde ve ekstrasellüler sıvıdaki artıştır. Daha az oranda hücresel su ve yeni yağ ve protein depolanması katkıda bulunmaktadır. Ortalama kilo artışı 11 kg civarındadır. Birinci trimestirde ortalama 1 kg, daha sonraki iki trimestirde ise beşer kg alınır.
Su metabolizması:
Fizyolojik olarak su retansiyonu artmıştır. Plazma osmolaritesi yaklaşık 10 mosm/kg azalmıştır (N:288 mosm/kg). Buna vazopressin salınımında ve susama eşiğinde değişikliğin sebep olduğu gösterilmiştir. Gebelikte ortalama olarak 6.5 L civarında ekstra sıvı retansiyonu vardır. Günün sonunda gebelerin çoğunda ayak bileği ve ayak üstünde ödem görülür. Bu sıvının miktarı bir litreyi bulabilir. Bunun nedeni uterus düzeyinden aşağıda venöz basınç artmasıdır. Gebe uterus vena kavaya bası yaparak parsiyel obstrüksiyon oluşurur ve buna bağlı olarak venöz basınç artar. Doğum sonrası mobilize olan su miktarı doğumdaki kanamaya, doğum eylemi sırasında sıvı alımı miktarına bağlı olarak değişir.
Protein metabolizması:
Gebelik ürünleri, uterus ve maternal kan, yağ ve karbohidratlardan daha çok proteinden zengindir. Termde fetus ve plasenta 4 kg civarındadır ve yaklaşık 500 gr protein içerir. 500 gr protein ise uterusa kontraktil protein, memedeki süt bezleri yapısına ve maternal kan hemoglobin ve plazma proteinleri olarak katılır.
Gebelikte demir gereksinimi artar. Bakır ve seruloplazmin plazma düzeyleri erken gebelikte artar. Üçüncü trimestirde azalır. Kalsiyum ve magnezyum düzeyleri hafifçe azalır. Serum fosfor değerleri ise gebelik öncesi düzeylerindedir.
Kan volümü:
Termde normal gebelerde çok değişken olmakla beraber % 45 civarında artmıştır. Hipervolemi anneyi ve fetusu büyümüş uterusun hipertrofik vasküler sisteminin volüm artışının ve bozulmuş venöz dönüşün olumsuz etkilerinden korur. Kan volümünde hızlı artış ikinci trimestirde olmakta, üçüncü trimestirde hafif artış olmaktadır. Kan volümü artışı hem plazma hem de eritrositlerdeki artışa bağlıdır. İkinci trimestirde maternal eritropoietin düzeyleri artmıştır. Kemik iliğinde hafif eritroid hiperplazi vardır. Retikülosit sayısı da artmıştır. Normal plazma volümü dengesinde önemi olan bir grup hormon tanımlanmıştır. Bu aktif peptitler atrial miyositlerde yapılmakta ve salınmaktadırlar. Buna atrial natriüretik peptit sistemi denmektedir. Üç ayrı formu (,,) vardır. Bunlardan 28 aminoasit alfa atrial natriüretik peptidin aktif formu olduğu sanılmaktadır. Bu peptidin natriürezis ve diürezise yol açtığı ispat edilmiştir. Böbrek kan akımı ve glomerüler filtrasyon hızı artarken, renin salınımı azalmaktadır. Ayrıca bazal aldosteron salınımı ve kortikotropin angiotensin II ile uyarılmış aldosteron salınımını da azalttığı gösterilmiştir. Bu şekilde peptidin endojen vazokonstriktörlere antagonist olarak çalıştığı görülmektedir. Volüm artışı ve yüksek sodyumlu diyet peptidin artışına sebep olmakatdır. Gebelikte plazma volümü üzerine etkisi ise henüz tam olarak tanımlanamamıştır.
Demir metabolizması:
Normal erişkin kadında demir içeriği total 2-2.5 gr dır. Demir deposu ise 300 mg demir içerir. Gebelikte demir ihtiyacı 1 gr kadardır. 300 mg kadarı fetus ve plasentaya aktif olarak transfer edilir. 200 mg kadarı çeşitli yollarla salınımla kaybolur. Total eritrosit volümü artışı ortalama 450 ml dir. Bu da 500 mg demire gereksinim demektir. Bu gereksinimler pratik olarak gebeliğin ikinci yarısından sonradır. Günlük gereksinim 6-7 mg dır. Eğer demir verilmezse maternal Hb ve Hct düşer. Buna rağmen fetusta Hb üretimi bozulmaz. Plasenta fetusa gerekli demiri sağlayabilir.
Gebede diyetle alınan ve vücuttaki depo edilen demirin mobilize edilmesi tüm ihtiyacı karşılayamaz.
Gebelikte bazı kalp seslerinde gebelik dışında anormal sayılabilecek boyutlarda değişiklikler ortaya çıkabilir.
Gebelerin % 20’sinde diyastolik üfürüm, % 10’unda devamlı üfürüm ortaya çıkabilir. Ayrıca birinci kalp sesinde çiftleşme ve kolaylıkla duyulabilen bir üçüncü kalp sesi ortaya çıkar. Gebelikte elektrokardiyogramda karakteristik bir değişiklik görülmez.
Hidronefroz-hidroüreter:
Büyüyen uterus pelvis dışına yükselince üreterler üzerine dayanır ve pelvis giriminde sıkışmalarına neden olur. Bu düzeyin üstünde üreter içi tonus artar. Gebelerin büyük bir kısmında üreterdeki dilatasyon sağ tarafta daha fazladır. Bu, uterusun dekstrorotasyonuna bağlıdır. Ayrıca sağ ovaryen ven kompleksinin dilatasyonu ve sağ üreter üzerine basısı nedeni ile de sağ üreteral dilatasyonun ortaya çıktığı bildirilmiştir.
Diğer bir muhtemel mekanizma ise progesteronun etkisidir. Mesanede 4. aydan önce çok az anatomik değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Daha sonra ise pelvik organlarda olduğu gibi hiperemi ve kaslarda ve bağ dokusunda hiperplazi trigonu yukarı kaldırır. Trigonda derinleşme ve genişleme ortaya çıkar. Mesane mukozasında kan damarlarındaki kıvrımlanma ve kalınlaşma dışında bir değişiklik görülmez.
Üretrosistometri çalışmaları ile mesane basıncının erken gebelikte 8 cmHO dan termde 20 cmH2O’ya çıktığı gösterilmiştir. Mesane kapasitesindeki azalmayı kompanse etmek için üretra boyu artar, sonuç olarak maksimal intraüretral basınç 70’ten 93 cmH2O’ya çıkar.
Gastrointestinal sistem:
Gebelik ilerledikçe mide ve barsaklar büyüyen uterus nedeni ile yer değiştirir. Visseral yapılardaki pozisyonel değişiklikler bazı hastalıklardaki fiziksel bulguları değiştirir. Örneğin appendiks vermiformis genellikle yana ve yukarı doğru yer değiştirir.
Mide boşalması ve barsak geçiş süresi mekanik ve hormonal nedenlerle uzamıştır. Bu etki progesterona veya motilin denen hormonal peptidin azalmasına bağlı olabilir. Mide boşalmasının bazı çalışmalarda gebelerde değişmediği de vurgulanmıştır. Doğum sırasında ve özellikle analjezikler kullanıldığında mide boşalma süresi uzar.
Mide de yanma (pirozis) asidik salgıların alt özefagusa reflüsü nedeni ile ortaya çıkan bir yakınmadır. İntraözefageal basınç düşük, intragastrik basınç yüksektir.
Diş etleri gebelerde hiperemik ve yumuşaktır, özellikle diş fırçalama sırasında kolaylıkla kanarlar.
Hemoroidler de gebelikte oldukça sık görülür. Sebebi kabızlık ve genişlemiş uterustan daha aşağı düzeydeki venlerde basınç artışıdır.

BEBEİMGELİYOR YENİDOĞAN BEBEK BAKIMI VE BEBEK ALIŞ-VERİŞİ EĞİTİMİNE GELMEK İSTER MİSİNİZ?







Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz.. Bu eğitimdeki amaç, bebeğiniz dünyaya geldikten sonra evde ki düzeni kolayca kurabilmenize yardımcı olabilmektir.
Doğum öncesinde nasıl doğum planı yapıyor ve ona göre hareket etmeye çalışıyorsak, evdeki ilk günler içinde bu tip bir plan yapmanın yararlı olacağını düşünüp, bu eğitim programını hazırladık.

Ağırlıklı olarak bebek ve bakımından bahsedeceğiz. Bu eğitim programın da ;

 *Anne sütü ve Emzirme
 *Bebek Bakımı ile ilgili tüm detaylar anlatılacaktır!!!
 -Göbek bakımı,
-Yeni doğan sarılığı,
-Bebeğin altının değiştirilmesi,
-Bebeği tutuma ve taşıma,
-Bebeği giydirme,
-Yenidoğan refleksleri,
-Bebeğin yıkanması,
-Bebeğin gazının çıkarılması,
-Bebek için rahatlatma masajı,
 -Bebeğin aşıları,
-Bebeğin uyku düzeni,
-Bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-Bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
-Bebek alış-verişi a na başlıkları altında olacaktır.

 Bu eğitimin sonunda elinizde bir planınız oluşmuş olacak.
Bebeğinizi nasıl besleyeceksiniz?, Size destek olacak ürünler nelerdir?, bebeğinizi nasıl yıkayacak, altını nasıl temizleyeceksiniz? Kimler ilk günlerde size nasıl destek verebilir? Gibi konuları netleştirmiş olacaksınız. Bunun yanı sıra bebeğiniz için gerçekten neler almalısınız? Bunu da netleştirmiş olacağız.

İsteyen anne ve baba bebeklerimiz üzerinde uygulama yapabilecekler..

 Eğer sizde bu eğitimimize katılmak isterseniz; ertugrul.esra@gmail.com email atabilirsiniz.

Eğitim yerimiz: Bostancı‘dadır. Marga Yaşam Atolyesi
www.marga.com.tr

Eğitim Ücreti: 100 TL..

Eğitim Tarihi: 09 Mart 2014 saat 11:00-13:00

**** Eşler isterlerse katılabilirler.

Vakıf Taşdelen 15 Litre Cam Damacana Artık Mutfaklarda

Hayatımızdaki önemi nedeniyle içeceğimiz suyu seçerken çok titiz davranıyoruz.

Bunun için de suyumuzun özellikle cam ambalajda olmasını tercih ediyoruz.

Uzun yıllardır bu hassasiyetle suyu bize cam şişelerde ulaştıran Vakıf Taşdelen’den beklenen yepyeni ürün işte karşınızda.

Vakıf Taşdelen 3 litrelik cam şişesinin yanısıra şimdi de 15 litre cam damacanada.

Tabii konu sağlık olduğu için Vakıf Taşdelen bu yeni ürününde bütün ayrıntıları da düşündü.

Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı sipariş ettiğinizde, BPA içermeyen sağlıklı pompanızı, cam boru seçeneğiyle tercih edebiliyorsunuz. Kısaca sağlıklı cam damacanayı, sağlıklı cam boru ile kullanabiliyorsunuz. 

Cam damacanın diğer bir özelliği de plastik olmayan, özel sağlıklı kapağı…

Ayrıca Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı, gün ışığını kırarak suya olumsuz etkisiniz azaltan özel tasarım koruma ve taşıma kasası ile birlikte kullanabiliyorsunuz.

Siz de sevdikleriniz için Vakıf Taşdelen 15 litre cam damacanayı tercih edin,

hayatınızda sağlıklı suya yer açın.

Vakıf Taşdelen Facebook

Vakıf Taşdelen Twitter

Vakıf Taşdelen Web

Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Şubat 2014 Salı

BEBEĞİN KENDİ KENDİNE YEMEK YEMESİ

Bebeğin verdiği ipuçlarını takip ederek onun kendi kendine yiyebildiğini gösterdiğinde katı gıdalara başlanır ve bebeğin temposuna göre ilerletilir.Bu şekilde bebek içgüdülerini dinleyerek anne babasını, kardeşlerini taklit eder ve bir yandan öğrenirken bir yandan da doğal ve eğlenceli bir yolla beslenme becerilerini geliştirir.
Eğer fırsat verilirse bebekler sütten başka besinlerle de beslene bileceklerini ellerine bir parça yiyecek alarak ya da onları ağızlarına götürerek gösterebilirler. bebekler sütten katı gıdaya geçmesinin ne zaman olması gerektiğine karar vermek için anne babalarına ihtiyaç duymazlar. Kaşıkla beslenmeye de ihtiyaçları yoktur bunu kendi kendilerine yapabilirler.




Bebeğin kendi kendine yemesi şu şekildedir;
-Bebek yemek vaktinde aile ile birlikte oturur ve hazır olduğunda yemeğe dahil olur.
-İlgisini çeken bir yiyecek yerine bebeğin rahatlıkla tutabileceği boyut ve şekillerde yiyecekler verilir.
-Lapa yapılmış ya da ezilmiş yiyecekler yerine bebeğin rahatlıkla tutabileceği boyut ve şekillerde yiyecekler verilir.
-Bebek baştan itibaren biri tarafından kaşıkla beslenmek yerine kendi kendine yer.
-Ne kadar yiyeceğine ve  sevdiği yiyecek sayısının ne kadar zaman da artacağını bebek kendisi belirler.
-Bebek ne zaman isterse anne sütü ya da mamayla beslenmeye devam eder. Bu besinlerin ne zaman azaltılacağına hazır olduğunda kendisi karara verir.





İlk katı gıda yeme deneyimleri bebeğin sonraki yıllarda yemek vakti ile ilgili hissedeceklerine etki eder bu yüzden bu vaktin eğlenceli hale getirilmesi önemlidir.Geleneksel olarak her bebek kaşıkla beslenmekten hoşlanmaz diye bir şey yoktur fakat birçok bebek kaşıkla beslenmekten gerçekten zevk almaz. Kendi kendilerine ve aileleriyle aynı vakitte yemek yemelerine izin verilen bebekler ise yemek vakitlerini severler.

***Eğer sizin de bebeğiniz ek gıda serüveninin başındaysa ve google plus kullanıyorsanız 27 Şubat 2014 saat 20:30 da hangoutta buluşalım. Birlikte bu konu hakkında sohbet edelim ister misiniz?
Detaylar için ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.!!!!

YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİ SEVGİLİ ASRIN VE MİNİK BEBEKLERİ:)




Asrın hemşire özel bir hastanenin Yeni doğan bebek yoğun bakım bölümünde hemşire.Mesleğinin en iyilerinden ve işinde çok başarılı. Ben de sizler için ona birkaç soru soracağım. Sizin de merak ettiklerinizi varsa yorum bırakırsanız mutlaka cevaplarız.

-Asrın'cım çok güzel ve zor bir işin var. En başta bizlere Yeni doğan bebek yoğun bakım hemşiresi ne yapar? Yoğun bakım hemşiresiyle yoğun bakım bebek hemşiresi arasında fark var mıdır? Anlatabilir misin?
Bebekler erken doğduğunda ya da sıkıntılı bir durum olduğunda bebek odasının içn de bulunan yoğun bakım bölümüne alınır. Burası biraz daha kompleks bir yerdir. Bebek odası hemşiresi olabilirsiniz, ama bebek yoğun bakım hemşiresi olmak biraz daha farklıdır.
-İşini seviyor musun? Zor mu?
İşimi çok seviyorum. Sabır ve dikkat gerektiriyor. Ben bebekleri çok sevdiğim için işimi de çok seviyorum.



-Kaç yıldır yapıyorsun?
4 yıldır
-Türkiye'de yada senin çalıştığın yeni doğan da kanguru bakımı yapılıyor mu? Ben çok inanıyorum ona..
Evet yapıyoruz. Bebeğin solunum sıkıntısı bittiğinde ve vital bulguları stabilleştiğinde anneyle bebeği kaynaştırıyoruz:)) Anneler bu bakımdan sonra sütü artıyor,bebeler de inanılır gibi değil ama sanki daha canlı oluyorlar. Babalar çok korkuyor. Onun için çok tercih etmeseler de ellerine dokunuyorlar.
-Anne için yararı var mı?
Kesinlikle. Duygusal açıdan çok iyi geliyor . Tabii ki bu da sütü çok olumlu etkiliyor.
-Bebek için yararı var mı?
Bebekte güven duygusunu arttırıyor.Annesinin kokusunu aldığında hatta küvozdeyken annesi bebeğiyle konuştuğunda , bebek canlanıyor. Gerçekten mucizevi bir şey anne ve bebeği arasındaki ilişki.
-Emzirme konusunda yaklaşımınız nasıl? Emzirme eğitimi veriyor musunuz?
Evet veriyoruz. İlk yarım saat için de annenin bebeğini emzirmesine yardımcı oluyoruz. Daha sonra da bebek her ağladığında her istediğinde emzirmesi için anneyi destekliyoruz.Eğer bebek uyursa 2-3 saat sonra uyandırıp mutlaka emzirmesini sağlıyoruz.İlk günler anne sütü için çok önemli, çok değerli. Bu günlerde bebek annesini ne kadar çok emerse, annenin sütü o kadar çok çoğalır, bebek de sarılık olmaz.
-Anne emziremiyor, bebeğini göğsüne tutturamıyor.O zaman bıkmadan usanmadan destek oluyor musunuz?
Kesinlikle. İlk başta psikolojik destek vermeye çalışıyoruz. Ardından da emzirme denemeleri yapıyoruz birlikte. İsterlerse taburcu olduklarında da bizi arayabileceklerini söylüyoruz.



-Bazı hastanelerde aile taburcu olmadan bebek bakımı hakkında eğitim veriliyor. Siz de veriyor musunuz?
Evet bizde veriyoruz. Evde işlerine yarayacak püf noktalarından bahsediyoruz. Tavsiyem çok sevimli olduğu için video kaydetmeleri. Sonra biraz deneyim kazandıklarında bu videoyu seyrederlerse o zaman neler hissettiklerini anımsarlar:))
-Taburcu olduktan sonra anneler sizi arayabiliyor mu?
Arıyorlar.Bu konuda anneleri biz taburcu olmadan da sıkıldıklarında, kafalarına bir şey takıldığında, destek olmamız için bizi arayabileceklerini söylüyoruz.
-Uzun dönem kuvoz de kalan bebeklerin aileleriyle ilişkinizi nasıl oluyor?
Neredeyse aile gibi oluyoruz.

Asrın'cım çok teşekkür ederim.. Senin gibi bir bebek hemşiresinin olması bebekler ve anneler için büyük şans..


24 Şubat 2014 Pazartesi

MUHTEŞEM BİR DENEYİM:)) DİALOGUE İN THE DARK İSTANBUL’DA












****Karanlıktan çok korkan biri olarak muhteşem bir deneyimdi:)) Herkese tavsiye ederim!!!

Dünya üzerinde 130 kentte 7 milyondan fazla insana “dokunmuş” Dialogue in the Dark (Karanlıkta Diyalog) deneyimi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, TTNET ana sponsorluğu ve Dünya Göz Hastanesi’nin stratejik iş ortaklığında Türkiye’de ve İstanbul’da ilk kez izleyiciyle buluşuyor.1988’den beri, dünyanın 30’dan fazla ülkesi ve Avrupa, Asya, Orta Doğu, Afrika, Kuzey ve Güney Amerika’da 130’dan fazla kentte sergi ve workshoplar uygulandı.Dialogue in the Dark, bu ülkelerin 15’inde örneğin İsrail, Avusturya, Almanya gibi kalıcı ‘’Diyalog Müzesi’’ne dönüşmüş durumda. Şu anda dünyada 15 şehirde kalıcı Diyalog Müzesi bulunuyor. Projeyi Türkiye’de Dialogue in the Dark İstanbul yürütüyor. Hedef ise sosyal girişimcilik modeli üzerinden tüm paydaşların dahil olduğu kalıcı bir Diyalog Müzesi’ni İstanbul’da hayata geçirmek.


Proje Nasıl Başladı?
Dialogue Social Enterprise’ın kurucusu Andreas Heinecke, Almanya’da bir radyo istasyonunda çalışırken, ilk defa bir görme engelliyle karşılaşır. Kısa sürede, görmeyen insanların, görenlerin sahip olmadığı birçok özelliğe sahip olduklarını farkeder. Andreas, görme engelli genç meslektaşını iyi bir radyocu olması üzere eğitirken, kendisi de onun tarafından hayata dair eğitildiğini farkeder. Görme engelli bir insan, Andreas’ın “gözlerini açar” ve onun farklılıkların ötesine geçerek neler yapabileceğimiz konusunda düşünmesine sebep olur. Bu deneyimin olağanüstü değerinin farkına varan Andreas, 1995’te ilk sosyal girişimini başlatmaya ve bu deneyimi diğer insanlarla paylaşmaya karar verir. O günden beri kendini, insan karşılaşmalarında oluşan boşluklar/iletişimsizlikler arasında köprüler kurmak için yeni yollar bulmaya adar.


İnsanlar Arasında İletişim Köprüleri Kuruyor
Dialogue in the Dark projesinde ziyaretçiler, tamamen karanlık ortamda, görme duyuları yerine diğer duyularını keşfedip geliştirerek hareket etmeleri konusunda görme engelli rehberlerce eşlik edilip yönlendirilirler. Karanlıkta Diyalog ziyaretçiyi markete gitmek, bir caddede karşıdan karşıya geçmek gibi günlük hayat deneyimlerine sokar, ama tümüyle karanlıkta; duyularını uyandırarak ve farkındalıklarını derinleştirerek…Görme engelli rehberlerimiz, ziyaretçilerin dokunarak, koklayarak ve duyarak “yeni ve farklı” bir biçimde görmelerini sağlayacak ve onları unutulmaz bir yolculuğa çıkaracaklar.

Karanlıkta Diyalog sergisi, eski düşünce yapılarının geçerliliğini kaybedip, ortadan kalkmasına sebep olan ve insanı yeni bir dünyaya, yeni bakış açılarına yönlendiren düşünceleri ateşleyen bir proje. Limitlerinizi deneyimlerken, aynı zamanda varsayımlarınızı da sorgulamaya başlarsınız.

Görme Engellilere İstihdam Yaratıyor

Projenin başrol oyuncuları görme engelli rehberler olacak. Etkinlikte yer alan bölümler tamamen görme engelli rehberin liderliğinde keşfediliyor. Etkinlik, bugüne kadar 6 binden fazla engelliye istihdam yaratmış. İstanbul’da da çoğunluğu görme engelli olmak üzere yaklaşık 25 engelli rehber olarak istihdam edilldi.

Firmalar ve kurumlar da sahip çıkıyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Ulaşım A.Ş. ev sahipliğinde, İstanbul Engelliler Müdürlüğü Koordinasyonu’nda ve TTNET ana sponsorluğu ve Dünya Göz Hastanesi’nin stratejik iş ortaklığında İstanbullular’la buluşacak olan projenin sponsorları arasında, TAV, Türk Hava Yolları, Türkiye Finans Katılım Bankası, IKEA ve KlikSA, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü İETT, İSBAK, , Radyo Voyage, Sirkeci Group Hotels bulunuyor.

İş Dünyasını da Kapsıyor
Dialogue in the Dark bir sosyal girişim projesi olarak 2007’den beri insan kaynakları gelişimi için “business workshop”alternatifleri sunmaktadır. Dialogue in the Dark İş Atölyeleri World Economic Froum/Dünya Ekonomi Forumu gibi dünyanın en prestijli forumlarına uygulamacı olarak davet edilmiş ve devlet başkanlarının katılımı sağlanmıştır. 2008 yılında YPO tarafından “Best Innovativei” ve “Out of the Comfort Zone” etkinlikleriyle dünya çapında verilen Global Award ödülüne layık görülmüştür.
İş Atölyeleri liderler arasında hem yeni ve sürdürülebilir değerleri sürekli etkin ve canlı tutmak konusunda hem de belirsizlik, güvensizlik ve korkunun hâkim olduğu süreçlerde “güven ve birliktelik” duygusunu güçlendiren özel metodu sayesinde,büyük bir potansiyele sahiptir.
Projenin yapısı gereği oluşan bilinmez ve zorlu koşullar katılımcıların düşünce sistemlerinde sürdürülebilirliği kışkırtırken, yenilikçi yanlarının gelişimini de destekliyor. Böylece bir yandan kafa karıştırıyor ancak diğer yandan aynı ölçüde duyarlılıkları artırıyor.. Kişinin karanlıkta sınırlarını keşfetmesi ona gerçek bir duygusal zekâ ve sosyal yetkinlik deneyimi yaşatmaktadır. Katılımcılar zifiri karanlıkta, gruplarıyla birlikte görevleri yerine getirmeye ve sorunları çözmeye çalışırken, kendilerini ve diğer çalışma arkadaşlarını yeniden tanıyor ve deneyimliyorlar. Bu projeyle de iş dünyasından üst ve orta düzey 1.500 yöneticiye ulaşılması planlanmaktadır.


22 Şubat 2014 Cumartesi

ANNE VE BEBEKLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MESLEKLERDEKİ UZMANLARLA RÖPORTAJLARIM BAŞLIYOR!!




Bu haftadan itibaren anne ve bebekle ilgili çeşitli meslekdeki uzmanlarla röportajlarım başlıyor.
Bu uzmanlar arasında Riskli hamileleri takip eden  Kadın-doğumcu, özellikle normal doğum yaptırmayı isteyen bir kadın doğumcu,Çocuk doktoru  bu çocuk doktoru anne sütü yanlısı ve bebeğin anne sütü alması için ne kadar çabaladığını bildiğim bir çocuk doktoru, yenidoğan yoğun bakım hemşiresi, bir embriyolog, hamile yogası yaptıran bir hoca, hemen hemen herkesin tanıdığı doğum fotoğrafçısı, özellikle hassasannelerin tanıdığı bir anne,  hemen söyleyebildiklerim.

Siz eğer bu umanlara sormak istedikleriniz varsa ister bu yazıya yorum bırakabilir ya da ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.


AMERİKA’DA DOĞUM DA GÜVENİLİR ADRES








Belki de birçoğumuzun hayalidir doğum için Amerika’ya gitmek. Amerikada doğum yapmanın bebeğinize sağladığı eşsiz avantajları hergün duymakta veya okumaktayız. Amerika’da doğan her bebeğin hem Türk, hem de Amerikan vatandaşı olması, isterse üniversite eğitimini Amerika’da yapabilmesi, Türkiye’de eğitim hayatı süresince çok özel imkanlardan faydalanması ve dilediği ülkeye vizesiz gidebilmek gibi bir ayrıcalığa sahip olmasından dolayı her geçen gün daha çok aile doğum için Amerika’yı tercih ediyor. Ancak maddi imkanlarınız böyle önemli bir karar için yeterli olsa bile aşmanız gereken birçok aşama bulunuyor. Hangi şehre gideceksiniz, doktor ve hastaneyi nasıl bulacaksınız, iyi bir doktora gittiğinizden nasıl emin olacaksınız cevaplanması gereken en önemli sorular. Bunların yanısıra kalacağınız evin tutulması, İngilizceniz iyi değilse iletişim sorunu, bebeğinizin kimlik ve pasaportunun çıkarılması da aşılması gereken aşamalardan sadece birkaçı. Bu sebepten aileler güvenerek hizmet alabilecekleri kurumlar arayışındalar. 



Yeni Bir Hayat yurtdışı sağlık merkezi tüm bu konuları sizin için çözen güvenilir ve kurumsal bir kuruluş. Merkezi İstanbul’da bulunuyor, ancak tüm hizmetleri Amerika’da bulunan yaklaşık 20 kişilik ekibi ile sunuyor.

Amerikada doğum denildiğinde ilk akla gelen isim olan Yeni Bir Hayat yurtdışı sağlık merkezi Amerika’nın yaklaşık 100 ayrı hastanesinde hizmet veriyor. Tercih edebileceğiniz yerler arasında Hawaii bile var. Yani hem tatil, hem de doğum bir arada. Şirket danışmanları ile yapacağınız ilk görüşme de sizin tercihleriniz ve beklentilerinize göre eyalet ve şehir seçimi yapılıyor. Bazı bölgelerde Türk doktor seçeneği dahi mevcut. Yeni Bir Hayat’ın işbirliği içinde olduğu tüm hastaneler şehrin en iyi, tam teşekküllü sağlık hizmeti sunan tıp merkezleri. Tüm doktorlar kapsamlı bir araştırma sonrasında seçiliyor. Hepsi konusunda uzman ve en az 10 yıllık deneyime sahip. Şehir ve hastane seçiminden sonra Yeni Bir Hayat danışmanınız Amerika’da kalacağınız konut için araştırmaya başlıyor. Beğendiğiniz konut sizin adınıza kiralanıyor. Sonrasında gidiş hazırlıklarınız başlıyor. Siz gitmeden ilk doktor randevunuz alınıyor, tüm tahlilleriniz oradaki doktorunuza gönderiliyor, doğumu yapacağınız hastanenin tanıtım turu bile organize ediliyor. Uçağınız Amerika’ya indiğinde şirketin Amerika’da ekibinden Türk rehberiniz sizi güleryüzle karşılıyor ve kalacağınız konuta bırakıyor. Eve gittiğinizde sizi hoş bir sürpriz bekliyor. Özellikle akşam saatlerinde eve vardıysanız zorluk çekmemeniz için mutfak alışverişiniz önceden yapılıyor ve birbirinden sağlıklı gıdalarla dolu bir buzdolabı sizi bekliyor. Yeni Bir Hayat tüm doktor ve hastane organizasyonunu sizin için yapıyor, doğumunuz için hastaneye gittiğinizde özel bir oda da kalıyorsunuz, doğum sonrası bebeğinizin kimlik ve pasaport işlemleri de hızlı bir şekilde yapılıyor. Tüm bu adımlar da yanınızda rehberiniz bulunuyor. İngilizce bilmiyorsanız doktor randevularına geliyor, hatta dilerseniz sizinle birlikte doğumunuza bile girerek size destek oluyor. Sağlıklı bir doğum sonrası aylardır hasretle beklediğiniz bebeğinize kavuştuktan sonra dönüş hazırlıkları başlıyor. Bu kez de rehberiniz sizi kaldığınız evden alıp havaalanına bırakıyor. Titiz bir planlama ve dikkatli bir organizasyon sonucunda siz doğumunuzu Amerika’da yapıyor, bebeğinize çok özel bir hediye sunarak ayrıcalıklı bir dünyanın kapılarını açıyorsunuz.

20 Şubat 2014 Perşembe

Gazlı Bebek, Anlatılmaz Yaşanır!

Bebeğiniz gazlıysa, kime ne kadar anlatsanız da sizi en iyi, bebeği gazlı olan bir anne anlar. Paylaşılan çareler, anneanne/babaanne önerileri, doktor kontrolleri… Annelerin geçirdikleri o günlerin tarifi yoktur.
Tıpkı anne olduğunuzda, bebeğinizi kucağınızı aldığınız zamanki duygularınızı tarif edemediğiniz gibi…
Uykusuz geceler, insanın kendine ‘acaba sorun ben de mi’ diye sorduğu zamanlar elbette geride kalacak ve o tatlı varlık bir gün en tatlı gülüşüyle size bakacaktır. Peki ama ne zaman?
Dilerseniz biraz neden bebekler gazlı olur bir bakalım, anlamaya çalışalım.
Bebeklerin 55%‘i yaşamlarının ilk aylarında sindirim problemi yaşayabilir çünkü dünyaya geldiklerinde sindirim sistemleri henüz tam olarak gelişmemiştir.
Bebekler için en uygun besin anne sütüdür ve hayata en iyi başlangıcın yapılmasını sağlar.
Bebeğin anne sütü ile beslenmesi için hazırlık yapılması aşamasında ve emzirme esnasında sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamanız önemlidir.
Sütünüzün az olduğunu hissettiğinizde bebeğinizin beslenmesi konusunda her zaman doktorunuza ya da sağlık profesyoneline/uzmanına danışmanız doğru olacaktır.
Doktorunuzun da görüşüyle, gazlı bir bebek için en doğru seçim,
bebeğinizin sindirimi kolay besinlerle beslenmesidir.
Bebelac Nutrikonfor devam sütü, fermentasyon teknolojisi ile üretilmiştir. Fermantasyon, yoğurt ve benzeri ürünlerin üretiminde kullanılır. Fermente ürünler sindirime yardımcıdır.
Bebelac Nutrikonfor 2, 6. aydan itibaren kullanılabilen devam sütüdür. 6. aydan itibaren her gün en az 500 ml anne sütü veya yetersiz ise doktorunuza danışarak devam sütü vermeniz önerilir.
Bebelac Nutrikonfor 2’yi bebeğiniz 1 yaşına gelene kadar kullanabilirsiniz.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
-->

EK GIDAYA BAŞLAYAN ÇOCUĞUNUZUN ELİYLE KENDİ KENDİNE YENİLEBİLEN YİYECEKLER HAKKINDA!!





NE ZAMAN?
Bebeğiniz 8 veya 9 aylıkken veya kendi kendine sandalyede oturmaya başladığında

NASIL?
Başlangıçta vermeyi düşündüğünüz besinleri mama sandalyesinin önündeki tepsiye yerleştirin.Bunları ezmeye veya etrafa bulaştırmaya çalışabilir.Bunda bir sorun yok, yaptıkları öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Yemekleri onun yerine ağzına vermeyin.Bu, amacı hedeften uzaklaştıracaktır. Bunun yerine birazını siz yiyin. Bebekler bizi taklit ederler.Özellikle ağzının tadına uygun bir yiyecek bulduğunda, o da aynı şeyi yapmaya çalışacaktır.Her yemek vakti, ona öncelikle eliyle yiyebileceği yiyeceklerden verin.Eğer bunları yemezse kaygılanmayın. Her öğünün başlangıcında önüne koymaya devam edin, eninde sonunda yemeye başlayacaktır.
NE?
Elle yiyebileceği yiyecekleri ( finger foods) tam olarak ne olduğu hakkında şüpheleriniz varsa , önce kendi kendinize bir deneme yapın. Yiyecekler ağzınızda kolayca yumuşamalı ve bebeğinizin boğazına takılacak pütürlü parçalar ve kırıntı içermemelidir.Dişiniz yokmuş gibi davranın ve yiyeceği dilinizle alıp  damağınıza götürmeye ve küçük dil hareketleri ile onu ezmeye çalışın.Yaratıcı olun.Ortalığın batmasıyla ilgili tahammül sınırınıza göre, yulaf ezmesini,patates püresini veya kaşar peynirini elle yenilebilir besinler listenize alabilirsiniz.Olgun meyveler da güzel bir seçenektir ama bunların çocuğunuzun elinden kaymaması için iri iri dilimler halinde kesilmesi uygun olacaktır. Restorana giderken evde yiyecekleriniz yanınıza getirin ama sizin yediklerinize heyecanla bakarsa denemesine izin verin.Bebeğinizin ne kadar çok kendi kendine yemesine izin verirseniz, o kadar çabuk kendi kendine yemek yemesini öğrenmesine ve bundan zevk almasına yardımcı olursunuz.

DOĞUMA HAZIRLIK KURSLARI VE ÖNEMİ





Hamilelik anne ve babanın, bebeğin anne karnındaki ve sonrasındaki fiziksel ve zihinsel gelişimi konusunda bilinçlenmesi gereken en önemli dönemdir. Hamilelik esnasında annenin ve bebeğin ruhsal ve bedensel anlamda sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşayabilmesi için, bu dönemin pek çok uygulama ile desteklenmesi gerekmektedir.

Doğum öncesi kurslar gerek anne gerekse baba açısında doğuma hazırlıkta büyük yarar sağlamaktadır. Anne psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazırlanırken baba da onun yanında olarak kendini bu serüvene hazırlar.

Hamilelik dönemi bayanların fiziksel ve psikolojik değişimler yaşadıkları zor bir dönemdir. Anne adaylarının gerek kendisi ve gerekse bebekle ilgili kaygıları,doğum ve sonrasında yetersizlik korkusu bazen hamilelik döneminin endişe ve sıkıntılarla dolu geçmesine neden olmaktadır. 


Bizim de eğitimler verdiğimiz Bebeimgeliyor  Doğuma ve Bebeğe Hazırlıık kursu’nun amacı,hamilelik süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda katılımcıları bilinçlendirerek kaygılardan uzak mutlu bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum dönemi geçirmelerini sağlamaktır.
Bebeimgeliyor Doğuma ve Bebeğe Hazırlık Kursu’nda hamileliğin oluşumundan, hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlara, gebelikte vücudunuzda oluşacak değişiklikler, doğum süreci ve hamilelik sonrası anne-bebek sağlığına kadar bilinmesi gereken tüm konular, anlatılır.




Doğuma iyi hazırlanmış bir anne adayı bebeğini genelde daha kolay dünyaya getirir. Bu yüzden doğum hazırlık kurslarının sunduğu avantajlardan siz de mutlaka faydalanın. Bebeimgeliyor  Doğuma ve Bebeğe Hazırlık kursu sizi hem bedenen hem zihnen doğuma hazırlayacaktır. Böyle bir kurs sizi yeni ‘‘mesleğinize’’, anneliğe yaklaştıracak. Bu kurslarda emzirmeyi ve bebek bakımını öğrenebilirsiniz; ayrıca eni hayatınızdaki değişiklikler de sürpriz olmaktan çıkacaktır...