13 Nisan 2009 Pazartesi

HAMİLELİK DÖNEMİ PSİKOLOJİK BOYUT


HAMİLELİK DÖNEMİ
PSİKOLOJİK BOYUT

Hamilelik kendi içinde bir değişim dönemidir. Aileye yeni katılacak olan bireye ve çiftin yeni rolüne (anne-baba) hazırlanılan bir süreçtir. Eğer çift ilk kez çocuk sahibi oluyorsa, bu dönem evli olmaktan, evli ve çocuklu olmaya atılan bir adımdır. Çiftler anne-baba olarak yeni sosyal rollerine bu süreçte hazırlanıyorlar. Tüm bu değişimlerden hem anne hem de baba adayları etkilenir. Baba adaylarından farklı olarak, anne adayları hamilelik sürecinde önemli fizyolojik değişimler yaşarlar. Bu değişimler de, onların psikolojilerini direkt olarak etkiler.
Anne Adaylarının Yaşadığı Psikolojik Değişimler Şunlardır:

1.Duygusal iniş-çıkışları: Anne adaylarının aniden parlaması, normalde ağlamadığı şeylere ağlaması, alınganlık göstermesi, bir iyi bir kötü hissetmesi gibi durumlardır. Etrafındaki insanlar tarafından bu durum kolay anlaşılamayabilir. Tüm bunlar anne adaylarının vücudundaki değişimlere hormon seviyesine, vücut ağırlığı ve şekline verdiği tepkilerdir.

2.Yeni bir beden: Hamilelikte alınan kilolarla birlikte kadının beden imajı da değişir. Normalde giydiği kıyafetleri giyemez. Gözüne pek de estetik gelmeyen birkaç hamilelik kıyafetini sıraya koyarak giyer. Normalde çok sık gideceği bir ortama çok daha içine sinmeyen bir kıyafetle ve kendini şişman hissederek gitmek zorundadır. Anne olacağı için tam bir kadındır ama görüntüsünden dolayı seksi, çekici ya da “dişi” hissetmez.
Kadının yeni bedenini, kilolarını, şişen yüzünü, elini, ayağını kabul etmesi kolay olmayabilir. Bir daha eski bedenine geri dönememe korkuları yaşayabilirler.

3.Cinsel hayatın ilişkilerdeki yeri: Kadının değişen vücut imajını kabullenmemesi cinsellikten kaçmasına yol açabilir. Kendini şişman, ya da daha az dişi bulan kadın, partnerinin, onu çekici bulmayacağı endişesi taşıyacağından cinsel hayattan uzak durmaya çalışabilir. Cinsel hayatı sekteye uğratabilecek bir diğer konu, cinsellik yaşamının bebeğe bir zarar verip vermeyeceğidir. Birçok çift bu konu sebeple cinsel aktivitelerini durdurmaya ya da azaltma yoluna giderler. Bu konuda endişelenmek yerine, jinekologlarının önerilerini dinlemek yerinde olacaktır.

4.Yaşam şekli değişir: Hamilelik kadının yaşam şeklinin de değiştiği bir dönemdir. Eskisi kadar yoğun ve yorucu şekilde çalışamaz. Hareketleri çok daha kısıtlı olacaktır. Uyurken bile istediği pozisyonda yatamaz. Bu değişiklikler kimi anne adaylarında çökkün ruh haline ve kaygıya yol açabilir. Özellikle bebek büyüdükçe, anne adayı işini istediği gibi yapamamaktan şikayetçi olacaktır.

5.Uyku düzeninin bozulması: Hamilelik, özellikle de son ayları, uyku düzeninin bozulduğu, anne adayının sık sık uyandığı, istediği pozisyonda yatamadığı bir dönemdir. Uykusunda bu sebepten yorgunluk, gerginlik, irritasyon hisleri yaşayabilirler.

6.Beni ne bekliyor? Belirsizlik....: Hamilelikte en çok kaygı yaratan konu doğacak olan bebek hakkında yaşanan belirsizliktir. Nasıl bir doğum olacak? Bebek sağlıklı olacak mı? Ben nasıl bir anne olacağım? gibi sorular anne adayının aklında döner durur. Bebek doğmadan bu tip sorular tam olarak cevaplanamadığı için hamilelik dönemi çok yoğun kaygıların ve de depresyonun yaşanılabileceği bir dönemdir. Bu durum, anne adayının kişilik yapısına göre şekil alır. Normalde kuruntulu bir kadın, hamilelik döneminde yaşanan bir takım belirsizliklerden dolayı daha da kaygılı hale gelebilir. Diğer bir önemli kaygı kaynağı daha önce yaşanan düşüklerdir. Eğer anne adayı daha önce bir düşük yaşadıysa, şimdiki bebeğin sağlığı ile ilgili yoğun kaygıları ya da yerli yersiz suçluluk duyguları taşıyabilir. Bebeğe zarar vermemek adına kendini aşırı kontrol altında tutmaya çalışıp, dönemi biraz daha zorlaştırabilir. (örneğin; “hiç merdiven çıkmamalıyım” gibi)

7.Kendini güçlü hissetmek: Anneliği deneyimlemeye hazır birçok kadının, hamileliğinin özellikle 2. trimester aşamasında yaşadığı önemli bir duygu, kendisini güçlü, kendine güvenir ve iç huzurunun yüksek şekilde hissetmesidir. 2. trimesterde vücut imajı henüz değişmemiştir ve anne adayı, dünyaya bir çocuk getirebiliyor olmanın gücünü, bütünlüğünü ve güzelliğini hisseder.

8.Konsantrasyon düşüklüğü: Anne adayının odağı bebek ve hamilelik süreci olduğunda, ilgilendiği diğer meseleler (iş, arkadaş, ilişkileri) daha ikincil düzeyde kalabilir. Çalışan anne adayı işine daha az ilgi duyabilir ve motivasyonu, yaşadığı fiziksel zorlanmalar yüzünden de, daha düşük olabilir. Bu durum da yaptığı işe konsantre olmasını güçleştirebilir.

Bu Değişikliklerle Başa Çıkmanın Yolları

- Hamilelik döneminde yaşanan fizyolojik değişimler ve bunların etkileri konusunda tıbbi bilgiler almak ve her dönemde anne adayını neyin beklediğini bilmek
- Diğer hamile ya da yeni doğum yapmış annelerle görüşmek, onlarla deneyimlerini paylaşmak
- Anne adayının kendi alie çevresinde (anne, kardeş, eş) destek alması. Kendi annesinin hamileliği nasıl geçirdiğini anlatması.
- Annenin Değişen Vücut İmajının Kabullenmesi
-Anne-baba adaylarını kendi kaygılarını açıkça konuşmaları, paylaşmaları. Kaygılar ortadan kalkmasa bile paylaşmak çiftleri rahatlatacaktır.
-Baba adayının, anne adayının yaşadığı psikolojik değişimlerinin önemli bir bölümünün fizyolojik kaynaklı olduğunu unutmaması. Duygu değişimleri ve hassasiyet konusunda eşine anlayışlı olması.
-Bebekle birlikte hayatlarının nasıl olacağının çift tarafından hayal edilmesi, konuşulması, anne-baba rollerinin belirginleştirilmesi.
-Hiçbir anne-babanın mükemmel olmadığının, her anne-baba’nın acemilik devri yaşadığının, her anne-baba’nın hata yaptığının çiftler tarafından sık sık hatırlanmaması.

Tüm değişimlerine rağmen hamilelik çok özel bir dönem. İçerde büyüyen bebeğin kalp sesini duymak, ultrasondaki görüntüsünde parmağını emdiğini fark etmek çok büyüleyici. Bu yüzden 9 ay sürecek bu dönemin neden keyfi çıkmasın?

KLİNİK PSİKOLOG
GONCA ŞENSÖZEN
www.goncasensozen.com

ARTİST YEĞENİM ZEYNEP