30 Eylül 2009 Çarşamba

Lansinoh Lanolin


Lansinoh , ağrılı meme ucunun en yaygın sebebi olan emzirme pozisyonu ve kavrama tekniklerinin yanı sıra ağrıyan ve çatlamış meme uçlarının tedavisine yardımcı olmak için özel olarak geliştirilmiş dünyanın en saf lanolinidir.

Lansinoh Lanolin nasıl etki eder?

Lansinoh Lanolin nemle yara tedavisi prensibi ile etki eder. Yapılan çalışmalara göre nemle yara tedavisi ağrılı ve çatlamış meme ucunda rahatlama sağlayarak yara oluşmasını engelleyip iyileşmeyi hızlandırır.

Nemle yara tedavisinin bir diğer faydası da ağrıyı hızla rahatlatıp, bu rahatsızlığı yaşayan anneye acil destek sağlamasıdır.

Geçen pazar günü Annelik Yolunda Hamile kursunda bu kremden numuneler verdik, anne adaylarımıza. Gerçekten çok etkili bir krem.
Bize desteklerinden dolayı da Lansinoh' açok teşekkür ederiz....

29 Eylül 2009 Salı

BAŞARILI BİR EMZİRME İÇİN:


• Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir.
• Sütün gelmesini beklemeden, bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalıdır. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemelidir.
• Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmelidir. İlk haftalarda 3 saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa, emzirilmelidir.
• Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmalıdır. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahve renkli bölgeyi tamamen ağzına almalıdır. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalıdır.
• Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınılmalıdır.
• Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalıdır.
• Hamilelik döneminde olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Anneler, ayrıca yeterince dinlenmeli, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yarım almalıdır.

ÇALIŞAN ANNELER DE BEBEKLERİNİ EMZİREBİLİR!
Günümüzde birçok anne, emzirme döneminde çalışma hayatına geri dönmektedir. Amerikan Hastanesi Çocuk Polikliniği’nde yapılan bir araştırma sonucuna göre; annelerin yüzde 59’u, doğumdan ortalama 5 ay sonra çalışmaya başlamaktadır. Çalışan ve çalışmayan annelerin toplam emzirme sürelerine bakıldığında, arada belirgin bir farklılık olmadığı saptanmıştır. Bu sonuç, bilinçli hareket eden annelerin, çalışmaya başladıktan sonra da başarılı şekilde bebeklerini emzirebileceğini göstermektedir.
EMZİREN ANNELERE İŞE BAŞLARKEN ÖNERİLER:
• İyi emen bir makine edinilmelidir.
• Eğer annenin sütü çoksa, işe başlamadan önce günde en az bir kez süt sağılarak, ufak bir depo oluşturmalıdır.
• İşyerinde süt sağmak için uygun bir ortam sağlanmalıdır. Bu konu için gerekli izinler alınmalıdır.
• 3-4 saatte bir sağılan süt, buzdolabında saklanmalı; eve götürülürken, buz kalıpları arasında özel soğutuculu bir çantada taşınmalıdır.
• Elde edilen sütler, saklama poşetleri içinde buzdolabında 24 saat, iki kapılı buzdolabının buzluğunda 3 ay, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir. Süt saklama poşeti içinde bulunan sütler, bebeğe verilmeden önce ılık su dolu bir kap içerisinde ısıtılabilir.
• Isıtılan süt; kaşıkla, bu amaçla üretilen küçük plastik kadehlerle bebeğe verilmelidir. Bebek sütü bu şekilde almıyorsa, biberon da kullanılabilir.
• Yakınlık hissi için anneler, bebeğin fotoğrafını veya bir giysisini işyerine götürülebilir.
• Anneler, evden çıkarken ve işten döner dönmez bebeğini emzirmelidir.



****Gerçekten beraber çalıştığımız arkadaşımız Sevdadoğum izninden işe başladığı ilk haftalarda gerçekten çok zorlandı. Süt sağma makinesiyle sütünü sağıyor. İlkzamanlarda cc olarak ne kadar çıktı diye hergün takip ediyordu. İşyerinde bilgisayarının ekran koruyucusuna Durunun resmini ,mouse pedine de kızının resmini bastırdı.İşteyken onun resmini görmek onu gerçekten rahatlattı.Bizim küçük kızımız Sevda şimdi deneyimli bir anne oldu..

27 Eylül 2009 Pazar

HUGGİESE ÇOK TEŞEKKÜRLER!!!



Huggiese numune isteği için yazdığım yazı üstüne bir sürü yenidoğan bezi ve alt açma örtüsü gönderdiler. Bizde Annelik Yolunda Hamile kursumuzda katılımcı anne adaylarına bunlardan hediye verip, uygulamalar da da kullandık. Bu nedenle Huggiese çok teşekkür ederiz..

BUGÜN ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSUNDA EMZİRME VE BEBEK BAKIMINI ÖĞRENDİK...










26 Eylül 2009 Cumartesi

OĞLUŞUM ALTUĞ'UN İLK KIYAFETİ


KÜÇÜK SÜPERMENİM 17+2 OLDU...BUGÜN PROF.DR. BÜLENT BAYSAL'A MUAYENEYE GİTTİK.BEBİŞİMİZ ERKEK OLDUĞU KESİNLEŞTİ.BEN DE İLK GÖRDÜĞÜM BU BODY'İ ÇOK BEĞENDİĞİM İÇİN ALMADAN DURAMADIM.NASIL, BEĞENDİNİZ Mİ?

25 Eylül 2009 Cuma

Kış Aylarında Hamilelik



Oldukça hassas bir dönem olan hamileliğiniz süresince, gerek yaşantınıza gerekse beslenmenize dikkat ederek, bebeğinize mümkün olan en iyi şekilde bakmaya çalışıyorsunuz. Peki kış aylarında soğuk ve diğer olumsuzluklardan kendinizi ve bebeğinizi nasıl koruyabileceğinizi biliyor musunuz?

Kışın gelmesine bağlı olarak oluşan her türlü riskten sakınmak, sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz açısından önemlidir. Bağışıklık sisteminizin kuvvetli olması ve bebeğinize etki edebilecek durumlardan korunmak için özellikle beslenme, hijyen, kışlık giyim ve ilaç kullanımı gibi konularda titiz davranmanız gerekiyor.

Nelere Dikkat Etmeliyim?


•Hamilelikte beslenmenize her zamankinden çok özen göstermeniz gerekir. Metabolizmanızı hastalıklara dirençli hale getirmenin en etkili yollarından biri “yeterli ve dengeli” beslenmedir. Gün içinde her besin grubundan yeterli miktarda almanız ve ihtiyacınız olan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineralleri besinlerden sağlamanız gerekir. Kış aylarında, bağışıklık sistemini destekleyen A ve C vitaminlerini turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, yeşil biber, karnabahar, yeşillikler vb. sebze ve meyvelerden sağlayabilirsiniz. Taze sıkılmış meyve suları tüketebilirsiniz. Hamilelikte beslenme için tıklayın.
•Kış aylarında çoğunlukla evlerde ya da kapalı yerlerde vakit geçirildiğinden, hamilelerin en çok dikkat etmesi gereken konulardan biri, sağlıklı havalandırma olmalıdır. Yetersiz havalandırma hem bulaşıcı hastalıkların daha kolay yayılmasına sebep olur, hem de hava kirliliği faktörüyle bebeğinize zarar verebilir.
•Evde ısınmak için kullanılan kömür, odun vs. gibi yakıtlar, evdeki havanın da kirlenmesine sebep olur. Ayrıca temizlik için kullanılan kimyasallar, merkezi ısıtma-soğutma sistemleri ve nemli mobilyalar da bu kirliliği tetikler. Pencereleri ve kapıları açarak evdeki havalandırmayı sağlayabilir, mutfak ve banyodaki havalandırma fanlarından yararlanabilir ve hava temizleyici cihazlardan edinebilirsiniz.
Kış aylarında yalnızca evlerin içi değil, büyük şehirlerde sokaktaki hava da oldukça kirlidir. Yoğun hava kirliliği yaşanan bir şehirde yaşıyorsanız, kışın bu havada bulunan toksik maddeleri teneffüz etmeniz, özellikle bebeğinizin organlarının oluştuğu ilk üç aylık dönemde, bebeğinize zarar verebilir. Şehirdeki hava kirliğinin arttığı dönemlerde fazla dışarı çıkmayarak ve şehir şebeke suyunu içmek ve yemek yapmak amaçlı kullanmayarak, önlem alabilirsiniz.
•Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz an sigarayı bırakmış olsanız dahi, “pasif sigara içiciliği” bebeğinizde rahim içi gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı, öğrenme ve davranış bozuklukları ve bazı çocukluk çağı kanser riskilerini arttırır. Evinizin hiç bir yerinde sigara içilmesine izin vermemeli ve sigara kullanılan, havalandırmasız cafe, restaurant gibi mekanlardan uzak kalmalısınız.
•Hamileliğiniz süresince cildiniz daha hassas olacak ve daha çok bakıma ihtiyaç duyacak. Özellikle soğuk havalarda cildiniz kuruyup çatlayabilir ve çatlaklar da enfeksiyon riskini arttırır.Bu nedenle el ve yüz yıkamada soğuk su yerine ılık su kullanmalısınız.
•Soğuk algınlığı ya da gribe yakalanmamak için, salgın dönemlerinde kapalı -kalabalık mekanlarda uzun süre kalmamalı ve ellerinizi sık sık yıkamalısınız. •Kışın hamile giyiminde tek parça kalın kıyafetler yerine, kat kat, rahatsızlık vermeyecek yumuşak kıyafetler giyilmesi önerilir. Polyester ve sentetik kumaşlar yerine pamuklu kumaşları tercih etmeli ve aşırı terlemekten de kaçınmalısınız. Kıyafetlerinizde siyah yerine çeşitli renkleri tercih etmeniz ise, hem hamile güzelliğinizi sergilemenize olanak verir, hem de canlı renkler enerjileriyle, stresten ve karamsarlıktan uzaklaşmanıza yardımcı olur.
kaynak:www.milupa.com
HAMİLE ARKADAŞLAR MİLUPA ANNEBEBEK KULUBUNE MUTLAKA UYE OLUN!!SİTESİ ÇOK YARARLI....

24 Eylül 2009 Perşembe

Yenidoğanın merak edilen 15 özelliği


Yeni anne mi oldunuz? Bebeğinizdeki tepkilerin neden kaynakladığını mı merak ediyorsunuz? Ya da vücudundaki hangi değişiklerin ne zaman olacağını mı? Bunlardan daha fazlasını merak ediyorsanız, sizler için hazırladığımız yeni doğan bebeğinizle ilgili merak ettikleriniz:

1-Bebeğimdeki kırmızı döküntüler normal mi?
Evet, hayatın ilk günlerinde birçok bebeğin gövdesinde ve yüzünde kızarık alanlar ve bunların üzerinde hafif sarımsı renkte sivilceye benzeyen deri döküntüleri olur. Tamamen fizyolojik olan bu döküntülere "Toksik eritem" adı verilir. Buradaki "Toksik" sözcüğünden korkmayın. Tamamen sağlıklı bebeklerde görülen ve kendiliğinden, bir kaç gün içinde düzelen bir döküntüdür.

2-Bebeğimin göğüslerindeki şişlikler normal mi?
Evet, özellikle anne karnında normalden uzun süre kalan bebeklerde meme dokusunun çok irileşmiş olduğu görülür. Hatta eğer biraz sıkılırsa meme ucundan süt bile gelebilir. (ama siz sıkmayın) Halk arasında buna "Cadı sütü" diyenler vardır. Bu normal bir durum olup, kendiliğinden düzelir.

3- Bebeğimin sırtında ve kalçasındaki morluklar normal mi?

Evet, özellikle bebeğinizin poposunda, kuyruk sokumunda ve bel bölgesinde mor renk değişiklikleri de normal cilt bulgularıdır. Bunlara "Mongol lekesi" adı verilir. "Mongol" sözcüğü de sizi korkutmasın, tamamen normal bir bulgudur. Nadiren karında, kol ve bacaklarda da olabilir. Bebek 1 yaşına geldiğinde çoğu kaybolur.

4-Bebeğimin sık sık irkilmesi normal mi?
Evet, şimdi kendinizi düşünün, kanepede uzanmış şekerleme yapıyorsunuz. Tam içiniz geçmişken birden bacağınızda ya da kolunuzda bir irkilme ya da sıçrama olur, televizyonun kumandası ya da okuduğunuz gazete elinizden yere düşer. İşte bu duruma "Uyku miyoklonisi" deniyor. Beynin uykuya geçtiği sırada vücut üzerindeki kontrolün kalkmasıyla oluşan fizyolojik bir durum… Bebeklerde ise zaten beyin vücut hareketleri üzerinde çok etkili olmadığı için uyku miyoklonisi sık olur. Hatta uyku sırasında ani bir sıçrama ile bebek ağlamaya başlar. Bazı anneler çok endişelenirler ama gayet normal bir durumdur.


5-Bebeğimin doyduğunu nasıl anlarım?
Bunun net bir ölçüsü yoktur. Bebeğiniz kendi dilinde emme tarzını ve gücünü değiştirerek "Ben doydum" mesajını size verir. Bebeğinizin beslenmesini saate bakarak düzenlemeye çalışmanız, beslenme sorunlarıyla karşılaşmanıza sebep olur. Annelik içgüdülerinize güvenin, bebeğinizi "acıkınca" besleyin, emzirme süreniz de "doyana kadar" olsun. Kendinizi ve bebeğinizi ille de bir düzene uymaya zorunlu hissetmeyin, rahat ve biraz da gamsız olun. Göreceksiniz ki "bebekçe" dilini çözecek ve bebeğinizle gayet rahat konuşuyor olacaksınız. Ama bebeğiniz prematüre doğmuşsa ya da herhangi bir sağlık sorunu varsa doktorunuzla bu konuyu konuşmanız ve beslenme düzenini birlikte belirlemeniz gerekir.

6-Kafası vücuduna göre büyük olur mu?
Anne karnındayken beyin büyümesi gövdeye göre çok daha hızlıdır, doğumdan sonra yavaşlar. Yani yeni doğanlarda beyin büyümesinin büyük kısmı tamamlanmıştır. Sağlıklı bebeklerde tüm vücudun dörtte biri baştır, erişkinlerde ise bu oran sekizde bire iner.

7- Uyku düzeni nasıl oluşturulur?
Hayatın ilk haftalarında bebekler günün büyük kısmını uykuda geçirirler. Gece ve gündüzün farkında da olmazlar. Gündüz vakti uyanıkken bebeğinizle bol bol konuşun, minik oyunlar oynayın. Gece uyanıkken de sakin ve sessiz şekilde sadece besleyin, olabildiğince az çevresel uyaran verin. Gece uykuya düzenli ve rahat geçiş için de "uyku rutini" oluşturun. Yani her gece hep aynı saatte sadece o saate özel pijamalarını giydirin, sadece o saate özel bir ninni söyleyin ve sakin bir şekilde yatağına yatırıp sessizce yanından ayrılın. Unutmayın ki uyku sorunu olan bebekler hep endişeli ve huzursuz annelerin bebekleridir. Özellikle çalışan anne ve babalar bazen dönüşümlü olarak bebeğe bakarlar, endişeli annenin baktığı gece bebek de huzursuz ve uykusuzken, gamsız babanın baktığı gece hem baba hem de bebek sabaha kadar mışıl mışıl uyurlar. Bebeğinizin ilk aylarında uyumasını engelleyen şiddetli kolik ağrıları olabilir. Henüz bu kolik ağrılarının bilinen mucizevi bir ilacı yoktur. Kullanılan bitkisel kökenli şuruplar ve "gaz giderici" damlaların işe yarama olasılığı çok düşüktür. Doktorunuz bebeğinizin sağlıklı olduğunu söylüyorsa sizin yapacağınız en etkili davranış "gamsız olmak" olacaktır.

8- Göbek bağı temizliğini nasıl yapabilirim?
Birçok hastane bebek taburcu olurken size bir reçete verir ve üzerinde de göbek bakımı için %70 etil alkol yazar. Çok eski yıllarda göbek tozu denen antiseptik tozlar, amerikan tendürdiyotu da denen ve toksik cıva bileşenleri içeren rengi de deriden çok zor çıkan mersol, daha yakın zamanda da betadin kullanmak moda olmuştu. Son yılların modası da etil alkol… Aslında hiçbir özel bakım yapılmazsa bile rutin temizlik kurallarına uyulduğu sürece göbek kendiliğinden 7–10 gün içinde kurur ve düşer. Ama ille de bir bakım yapacaksanız en iyisi etil alkol sürerek kurumasını hızlandırmanızdır. Özellikle sıcak yaz günlerinde, “Göbeği düşene kadar bebeğinizi yıkamayın.” önerilerini duyarsınız. Kendinizi bebeğinizin yerine koyun, boşuna eziyet etmeyin ve yıkayın. Her banyo sonrasında da göbek kordonu daha çabuk kurusun diye etil alkol sürün.

9-Yeni doğan bebeğimin oda sıcaklığı nasıl olmalı?
Yeni doğanın bulunduğu oda serin ve ferah olmalı. Sıcaklığın 20 – 22 derece olması yeterli. Aşırı sıcak çevre ve aşırı giysiler bebekler için tehlikeli. Ani bebek ölümünde rol oynayan faktörlerden birisi de aşırı sıcak çevredir. Kışın dışarıda kar yağarken çok sıcak evin içinde şort ve fanila ile dolaşmak nasıl anormalse yazın da çok sıcak havalarda klima ile soğutulmuş evde ürpererek dolaşmak da anormaldir. Çocuk ve erişkinler için ideal çevre sıcaklığı 20 – 22 derece arasındadır.

10- İlk banyo ne zaman yaptırılmalı?
Doğum odasında banyo yaptırılması doğru değil. Bebeğin yıkanmadan en doğal hali ile annesi ile ten temasının sağlanması ve olabildiğince çabuk anne memesine tutturulması anne sütünün bollaşması ve bebeğin kolostrum denen ve adeta ilk sağlık sigortası olan sütü alabilmesi açısından çok önemli. Doğumdan saatler sonra anne bebek iletişimi sağlandıktan sonra ilk banyo yaptırılabilir. Daha sonra da her gün bir kez banyo yapılabilir. Her banyoda ille de sabun ve şampuan kullanmak zorunda değiliz. Sadece bebeğinizin üzerinden bol bol ılık su akıtmanız bile rahatlaması için yeterli olur.

11- Neden şaşı bakıyor?
Bebekler ilk aylarda hem çok net göremedikleri hem de göz kaslarını çalıştıran sinirler tam organize olmadığı için bazen şaşı bakabilirler. Bu durum normaldir. Ama 3. aydan itibaren şaşılık düzelmiyorsa bir göz doktorunun görmesi yerinde olur. 3. ayı geçmiş bebeğiniz hala şaşı ise hemen paniğe kapılmayın, büyük olasılıkla "yalancı şaşılık" dediğimiz ve normal olan bir durum vardır ama bunu teyit etmek için göz muayenesi yaptırmalısınız.

12- Beni görüyor mu?
Bebekler ilk günlerinde kendilerine yakın nesneleri gölgeler halinde seçebilirler. Bazı fizyoloji çalışmalarında bebeklerin ilk günlerinde erişkinin 1/20'si kadar görebildikleri 3–4 aylık olunca da erişkinler kadar net görebildikleri hesaplanmıştır.

13-Neden elleri sürekli yumruk biçiminde?
Ellerin yumruk biçiminde olması da bebeklerin farkında olmadan yaptıkları bir hareket… Bir kaç ay içinde ellerini kullanmaya başlayınca bu durum sona erer. İlk aylarda yakalama refleksi ile avuç içine gelen her şeyi sıkıca kavrarlar.

14-Beni ne zaman duymaya başlar?

Bebeklerin anne karnında bile işitebildikleri biliniyor. Bu nedenle hamileyken bebeğinizle bol bol konuşun. Konuşmanızı melodik tarzda yaparsanız sizi çok daha dikkatle dinlediğini göreceksiniz.

15- Neden bacaklarını karnına çekip uyuyor?
Bebekler daima büzülerek kolları ve bacaklarını toplayarak yatma eğilimindedirler. Tıpkı anne karnındaki pozisyon gibi… Bu hareket de beynin olgunlaşması ile kaybolur.

23 Eylül 2009 Çarşamba

HAMİLELİKTE UYKU


Hamileliğimin başından beri uyku problemim bir türlü geçmedi. Bıraksalar saatlerce uyuyabiliyorum.... Sanırım eksra aldığım gebelik hormonu nedeni.ve bunu 9 ay sonuna kadar kullanacağım... yani hep uyku ve iştahsızlık devam edecek...
Siz hamile arkadaşların uyku durumu nasıl? bana yazabilirmisiniz?

21 Eylül 2009 Pazartesi

Bebişim artık 17 hafta...


Bugün 16 Hafta bitmiş oluyor, bir avuçluk bir bebeişimiz var tahminen:
- Gözler kulaklar filan artık yerlerinde,
- Velet göz kırpabiliyor,
- Işık refleksi oluşmuş,
- Yaklaşık 120 gram kendileri
- Dolaşım sistemi artık fonksiyonel ve çalışır halde,
- Hıçkırabiliyormuş…

Karnım gittikçe büyüyor, ama herhangi bir şekilde içerdeki bebeişimi henüz hissetmiyorum.. (Tecrübeli anneler bu aralar hissetmeye başlar, yeni annler için 3-4 hafta daha var sanırım) Hareketler başlayınca sanıyorum herşey çok daha fazla değişecek. Şu anda herşey teorik hala (evet ultrasonda görünenler var ama onu da film izler gibi izliyoruz) Bebişimizle “interaktivite” başladı mı olacak ne olacaksa…

Gelelim 17. haftaya:
17 Haftada veledin cilt altında yağ depoları dolmaya başlarmış, bunun sonucunda da hızla büyüme evresi başlarmış. İlkel bir soluma başlarmış, sıvı içinde olsa da nefes alıp verir gibi sıvı alıp veriyormuş ciğerler…

Bayram da ilk defa bebişimize hediye alındı. Eşimin Almanya da yaşayan ablası bebişimize birşeyler almış.Henüz görmedik ama bebişimi düşünmüş olmaları beni çok mutlu etti.
Ayrıca sevgili kayınvalidem de bana bayram için hamile kıyafeti s-hediye almış..
Gerçekten bu bayram çok mutlu geçiyor...Herkes ayrıca bana o kadar özel davranıyor ki....Anlayacağınız gibi bayram güzel geçiyor....

19 Eylül 2009 Cumartesi

YENİDOĞANIN GÜNLÜĞÜ


1. Gün
Böylesi kötü bir başlangıç beklemiyordum.
Oha! hortumumu bile kesmişler! Meme diye, süt diye birşey varmış.
Nerden nasıl bulunur bu ya?
Hayattan daha 1. günden soğutacaklar beni.
2. Gün
Meme buldum ama bundan süt gelmiyor, emiyorum allah emiyorum, tık yok, süt başka yerde mi? neyse biraz daha emdim geldi, fazla abanınca meme sahibi kişilik bağırdı, ne bağrıyosun açım ben! Çok yalnızım be günlük.
Hayır bişi değil içerdeyken de yalnızdım ama yediğim önümde yemediğim arkamdaydı en azından, bak yine aklıma geldi, hortumu bile kestiler yaa!
Uykum geldi yine. Zzzzz!
3. Gün
Memeyi sevdim, bu dünyadaki tek dostlarım bu iki meme. İyi ki varsınız.
4. Gün
Bugün bir sürü olaylar oldu, gürültü yaptılar, başka bir yerlere gittik galiba. Memeden ayrılınca bağrıyorum geri geliyor, sonra uyuyorum, uyanıyorum bir bakıyorum meme yok, neyse ama tekrar bağrınca geri geliyor nasılsa. Sıçmak da zevkliymiş be, eskiden yapamıyordum.
5. Gün
Bugün 15 kez kaka yaptım, rekorumu geliştirmeliyim. Dikkat ettim de her yaptığımda temizliyorlar, bunu sevdim. Dikkatimi çeken bir noktada şu ki, amma koca kafalıyım be arkadaş, ağır mı ağır tutamıyorum şerefsizim, pat o yana, pat bu yana, dikkat etseler bari de çatlatmasak daha ilk günden.
6. Gün
Avucuma ne verseler hemen tutuyorum, tik gibi birşey, maalesef farkettiler, herkes parmağını veriyor avucuma, mecburen tutuyorum, alemin maymunu oldum iyi mi?
Bu arada ne çok uyuyorum ya arkadaş, atamadım şu yorgunluğu, daha çok süt içeyim en iyisi. hayır içtikçe de yoruluyorum o da ayrı, nerde o eski günler, hortumdan geliyordu ne güzel, şimdi em allah em, bak yine aklıma
geldi, şerefsizler kestiler hortumu yaa.
7. Gün
Bugün solaryuma girdim, sarılık mı ne ondanmış. yine uykum geldi.
8. Gün
Biraz daha iyi hissetim kendimi, daha çok süt içiyorum artık. Kaka yapma işini de tam alt açma anına denk getiriyorum ki etraf pislensin, eziyet olsun. Naapayım ama alt açıkken daha rahat roketleyebiliyorum. Kaka yaparken başka birşey daha yapıyorum galiba, anlamaya çalışacağım bakalım.
9. Gün
Çok fena hıçkırık tutuyor, geçsin diye nefesimi tutayım dedim onu da beceremedim, neyse ki süt içince geçiyor. Bu süt her derde devaymış, bugün bunu gördüm.
10. Gün
Sütten başka birşeyler verdiler, var ya, yeter artık be, tam alışıyordum yine dayadılar başka birşey, hayret bişi ya, vitaminmiymiş neymiş.
Bu arada memelerin arasından dün gördüğüm lavuk gündüzleri piyasada yok akşamları geliyor sadece, hadi bakalım hayırlısı.
11. Gün
Al işte, başladı yine bir arıza. Sütten sonra çok feci karnım ağrıyor, böyle gaz gibi bişi, eğilip bükülüyorum, binbir şekile giriyorum çıkaracağım diye. Sırtımı falan sıvazlayın bari be kardeşim.
12. Gün
Bütün gün gazdan kıvrandım arkadaş ya, bela oldu başıma, yaygarayı bastım ben de. Uyutmadım, diktim bunları da hazır asker. Sonra bir saldım ki evlere şenlik, akabinde uyudum hemen gerisini hatırlamıyorum.
13. Gün
Annemin suratına sıçtım. Tamam utandım biraz da insan bebeği götünden öper mi yaa. ayıp oldu di mi? Naapıyım abi, neyse fazla kızmadı herhalde.
14. Gün
Anneme kırmızı renkli birşeyler içiriyorlar, o zaman süt daha bi randımanlı oluyor sanki, böyle tadı da hoşuma gidiyor, şu memelere bir rating aleti taksalar da hangisini sevip hangisini sevmediğimi söyleyebilsem.
15. Gün
Topuktan kan alıp duruyorlar, metin olayım çok ağlamayayım diyorum ama canım yandı be arkadaş, hayır ondan sonra da hemen süt verince sakinliyorum, kızgınlığım geçiyor, ağız tadıyla asabiyet yaptırmıyorlar, şu memelere karşı biraz daha dikbaşlı durabilsem.
16. Gün
Şu memeleri çok sevdiğimi bir kez daha anladım, çok seviyorum onları, onlardan ayrılınca içimi bir huzursuzluk kaplıyor, en iyisi onlardan uzaklaştığım anda yaygarayı basayım ben. Bugün benden biraz büyük biri geldi yanıma, sevme amaçlı olsa gerek bir geçirdi, başım dönüyo hala.
Sonradan öğrendim kuzenmiş, neyse yazdım kenara intikam alınacak.
17. Gün
Etrafı daha net seçer oldum, ama el ve ayak koordinasyonu hala zayıf, memeyi kavrayabiliyorum ancak. Bir de bu eller ve ayaklar bana mı ait tam olarak emin değilim, sallıyorum öyle, zevkli birşey. Yüze ve gözlere dikkat etmem lazım ama, tırnaklar tehlikeli. diğer yandan annem bugün onları kesmeye çalıştı ama huysuzluk ettim, etmeseydim daha iyi olacaktı galiba, bak çizdik tam gözün altını yine.
18. Gün
Elime torbalar taktılar, kafaya çarpınca artık acıtmıyor, yara bere de yapmıyor. sanırım onlar da beni seviyor, iyiliğimi düşünüyorlar. Aslında hala çıktığım yeri özlüyorum, geri girme imkanım olmaz mı acaba?
19. Gün
Nihayet o adamın neden eve sadece akşamlari geldigini anladım meğerse bana ve anneme bakmak için gündüz çalışıyormuş… Aferin gözüme girdi şimdi bak!..
20. Gün
Tabii ya, annemin karnındayken de duyuyordum o adamın sesini sık sık. Ona da ilgi alaka gösterdim, bağırdığımda bazen o alıyor beni kucağına, meme vardır diye saldırdım ama vermedi. Bir ara meme açıkken kıstırdım ama emme
olayından bir randıman alabilmiş değilim, meme yüzeyi bayağı bir farklı.

KAYNAK.WWW.BABAOLMAK.COM

15 Eylül 2009 Salı

HAMİLE KURSUNUN ÖNEMİ



HAMİLE KURSU

Hamilelik kursları gerek anne gerekse baba açısında doğuma hazırlıkta büyük yarar sağlamaktadır. Anne psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazırlanırken baba da onun yanında olarak kendini bu serüvene hazırlar.Hamilelik dönemi bayanların fiziksel ve psikolojik değişimler yaşadıkları zor bir dönemdir. Anne adaylarının gerek kendisi ve gerekse bebekle ilgili kaygıları,doğum ve sonrasında yetersizlik korkusu bazen hamilelik döneminin endişe ve sıkıntılarla dolu geçmesine neden olmaktadır.
Hamillelik Kursu’nun amacı,hamilelik süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda katılımcıları bilinçlendirerek kaygılardan uzak mutlu bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum dönemi geçirmelerini sağlamaktır.Hamilelik Kursu’nda hamileliğin oluşumundan, hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlara, gebelikte vücudunuzda oluşacak değişiklikler doğum sürecine ve hamilelik sonrası anne-bebek sağlığına kadar bilinmesi gereken tüm konular, uzmanlar tarafından anlatılır.Günümüzde, geleceğin anne babalarının çocuklarıyla ilişkilerine alışmasını ve yeni rollerini benimsemesini kolaylaştıracak ve destekleyecek hamilelik kurslarına talep artmaktadır. Bu tip kurslar talepleri karşılamak için içeriklerini zenginleştirerek “doğuma ve anne-baba olmaya hazırlanmak” konularında destek vermekteler. Doğuma hazırlık kursunda anne adayları istediği takdirde programa eşleri ile katılabilirler.Bu tip kurslarda hamileliğinizin birinci üç aylık döneminde bir başlangıç görüşmesi yapılır. Bir ebe veya doktor eşliğinde, durumun gözden geçirilmesi şeklinde yapılan bu görüşmede, ihtiyaçlar belirlenir ve buna uygun düzenlemeler yapılır. Doğum öncesi hazırlıklar ikinci üç aylık dönemde başlayabilir. Bireysel veya grup çalışmasını tercih etmiş olabilirsiniz. Doğumun nerede olacağı veya kimin yaptıracağı da önemli değildir. Bu tip çalışmalarda önemli olan yaratılan güven atmosferidir. Baba adayı da bu çalışmalara dahil edilebilir. Özellikle nefes alma egzersizlerinde baba adayının desteğine gerek duyulmaktadır. Her bir ders önemlidir. Derslerde çeşitli konular tartışılır: Hamilelik, vücudunuz, nefes alma egzersizleri, farklı duruşlar, vs. Uzmanımız orada bulunarak bebeğinizin günlük yaşamı ile ilgili soruları yanıtlar: Tuvalet ve beslenme vb.Ayrıca, programda rahat bir hamilelik dönemi ve sonrasında rahat bir doğum için yapılabilecek fiziksel aktiviteler (egzersiz uygulamaları) uygulamalı olarak gösterilir.

Hamilelik kursunun önemi


Her doğum çok özel bir durumdur ve nasıl gelişeceği önceden bilinemez. Ama doğuma çok iyi hazırlanmak mümkündür. Tavsiyemiz: bir doğum hazırlık kursuna katılınız!

Doğuma iyi hazırlanmış bir anne adayı bebeğini genelde daha kolay dünyaya getirir. Bu yüzden doğum hazırlık kurslarının sunduğu avantajlardan siz de mutlaka faydalanın. Bir doğum hazırlık kursu sizi hem bedenen hem zihnen doğuma hazırlayacaktır. Böyle bir kurs sizi yeni ‘‘mesleğinize’’, anneliğe yaklaştıracak. Bu kursda emzirmeyi ve bebek bakımını öğrenebilirsiniz; ayrıca hayatınızdaki değişiklikler de sürpriz olmaktan çıkacaktır.

SEVGİLİ BABALAR



Baba adaylarının 9 ayı
Tebrikler, eşiniz hamile... Peki babalığa geçiş döneminde, erkek olarak sizi neler bekliyor? Eşinizin hamileliği boyunca ve lohusalık döneminde neler yapmalısınız? İşte erkeklerin yaşamlarındaki bu en önemli dönüm noktası hakkında ipuçları...
Birinci üç aylık önem
Eşinizin sağlığı hakkındaki korkularınız, mali durumunuz ve nasıl bir baba olacağınızla ilgili endişeleriniz ilk üç aylık devrede yaygın olarak görülebilir. İlk birkaç ayda eşinizde uykusuzluk, yorgunluk, bulantı, kusma ve yeme alışkanlıklarında değişmeler görülür. Bütün bu belirtiler normal olmasına rağmen eşinizi böyle rahatsız görmeye alışamayabilirsiniz. Ona nasıl yardım edebileceğinizi merak ediyor olmalısınız.
Baba adaylarının, ilk üç aylık devre boyunca ihtiyaç duyacakları birkaç öneri sunuyoruz:
Eşiniz için;
Çocuk sahibi olmanın onda yarattığı korku ve endişeleri, çocuğunuzla ilgili umutlarını, hayallerini konuşun, paylaşın.
Birlikte düzenli zaman aralıklarıyla yürüyüşler yapın.Kendiniz için;
Hamile olmakla ilgili haberleri paylaşmak isteyeceğiniz arkadaşlar seçin. Kendinize babalıkla ilgili kitaplar alın. Baba olma duygusunu benimsemek için kendinize zaman tanıyın, hislerinizi doğru tartın.
İkinci üç aylık dönem
İkinci üç aylık devrede ultrasonda bebeğinizi görmeniz mümkün ve kalp atışlarını duyma şansınız olacaktır. Bu tür deneyimler bebek sahibi olma fikrinin gözünüzdeki gerçekliğini artıracaktır. Hamileliğin bu döneminde destekleyici ve pozitif bir ilişki içinde olun ve eşinizle açık iletişim kurun.
Hamileliğin ikinci üç aylık devresinde baba adayları için öneriler de şunlar:
Eşiniz için;

Evinizdeki işlerin çoğunu üzerinize almaya başlayın.
Eşinize müthiş bir anne olacağını anlatın.
Onunla hamile olmanın pozitif ve negatif yönlerini konuşun.
Kendiniz için;
İki yeni babayla, baba olarak kendilerini nasıl hissettikleri hakkında görüşün.
Mümkünse; babanıza siz doğduğunuzda kendisini nasıl hissettiğini sorun.
Baba adayı olma hakkında anlatacaklarınızı dinleyecek bir arkadaşınızla yürüyüşe çıkın.
Üçüncü üç aylık dönem
Ve 6 ay geçti, hamileliğin son 3 ayına girdiniz.... 90 gün içinde siz ve eşiniz bebeğinize kavuşacaksınız. Bu son devre, doğuma yakın ya da doğumdan sonra yapmak istediğiniz ayarlamalar ve iş ilişkilerini yeniden gözden geçirmeniz için uygun bir zamandır. Planlarınızda kendinize esnek davranmanız gerektiğini hatırlayın. Hiç kimse bebekleri doğduğunda tam olarak ne olacağını bilemez. Ve en iyi yapılmış planlar bile sıkça bebeğin doğumundan önce dikkate alınmayan duygular ve şartlar sebebiyle yeni ayarlamalar gerektirir.
Son devrede eşinizin vücudundaki fiziksel değişmeler yoğunlaşacaktır. Aynı zamanda bu fiziksel değişmeler, onun psikolojik durumunu da etkileyecektir. Hamilelik boyunca onların hormonlarının çok farklı çalışacağını unutmayın... Hamileliğin son devresinde bazı anne adayları, vücutlarının kontrolünü kaybettiklerini düşünürler. Son ayı boyunca eşinizin sıkıntılarının arttığını ve daha çok yardıma ihtiyacı olduğunu hissedebilirsiniz. Birbirinize karşı sabırlı olun. Açık iletişimin gerekliliğini hep göz önünde bulundurun.
İşte son üç aylık devre için öneriler:
Eşiniz için;

Eğer mümkünse eşinizle birlikte bebeğinizin yatağını, mobilyalarını, giysilerini hazırlayın.
Doğum hakkında alacağınız en az iki filmi birlikte seyredin.
Ona doğumda yanında olacağınızı bilmesi gerektiğini söyleyin.
Doğumun yapılacağı yeri gezin.
Kendiniz için;
Doğumu planlamaya başlayın. Doğum ve sonrası için çalışma saatlerinizi kontrol edin, uykusuz geçecek geceler için hazırlıklı olun.
İki yeni baba ile bebeklerinin doğumu ile ilgili tecrübeleri hakkında konuşun.Lohusalık dönemiDoğumdan sonra bazı kadınlarda geçici bir depresyon yaşanıyor. Ancak bu durum sadece anneler için değil, babalar için de geçerli. Bebeğin dünyaya “merhaba” deyişiyle birlikte, erkek de bir çok problemle karşı karşıya kalıyor. Erkeğin cinsel açıdan eşinden uzaklaşması olarak nitelendirilebilecek bu durum kadınları endişelendiriyor.
Aslında bu durumun ortaya çıkmasında kadınların da önemli rolü var. Çünkü kadınlar anne kimliğine öyle sıkı sarılıyor ve çocuğun sorumluluğunu öyle fazla kendilerine mal ediyorlar ki, erkeği bu ikili dünyaya sokmuyorlar. İşte bu noktada baba kendisini gereksiz hissediyor ve bir savunma mekanizması geliştirerek kaçıyor.
Zaten evlilik denen kurum sayesinde erkekler kendilerini bambaşka bir statüde buluyorlar. Çocuk sahibi olarak da yepyeni bir rolü kabullenmek zorunda kalıyorlar. Anne çocuğu 9 ay karnında taşıdığı için bu ikinci statü değişimine daha kolay uyum sağlıyor. Baba ise dışarıdan izleyen olmaktan öteye gidemiyor. Bu nedenle babayı hamilelik döneminden itibaren mümkün olduğunca çok, işin içine sokmak gerekiyor. Ayrıca kadının kendisini sadece anne olarak görmemesi gerekiyor.

GEBELİKTE KANSIZLIK


GEBELİKTE KANSIZLIK

Gebelik anne vücudunda ikinci bir canlının oluştuğu dönemdir. Yetersiz ve dengesiz beslenme gebe anne üzerinde çeşitli bozukluklara neden olur.Gebelik süresince bebek anne zayıf olsa bile kendisi için gerekli olan enerjiyi protein demir kalsiyum gibi minaralleri ve vitaminleri anneden alarak gelişimini sürdürür.
Böylece annenin bu besin öğelerine olan gereksinimi artar. Artan gereksinimlerin karşılanmaması halinde; beslenme yetersizliğinin belirtileri olan kansızlık diş çürümesi kemik bozuklukları meydana gelir. Anne halsiz ve yorgun düşer bebeğini de yeterince besleyemez. Bu kez bebeğin büyüme ve gelişmesi tam olmaz ve sağlıksız doğar.
Ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olan anemi özellikle demir ve folik asit
yetersizliğine bağlı olarak görülmektedir. Gebe kadınlarda hemoglobin düzeyi llg/lOOmL. altına düştüğünde demir yetersizliği anemisi tanısı konulmaktadır.
Nedeni; Diyetteki demirin emilim oranının düşük olması (bitkisel kaynaklı besin oluşu) parazitler gereksinmenin fazla oluşu sık doğumlar düşükler ve pikadır (toprak yeme). Ayrıca gebelik nedeniyle % 50 oranında artan plazma hacmine karşın kırmızı kan hücrelerinin hacminin artışı ( % 20 artış) bu orana ulaşamamaktadır. Hemoglobin düzeyinin 11-12 g./lOO mL. arası olması en sağlıklı doğumu sağlamaktadır. Ülkemizde gebe ve emziklilerde ulusal düzeyde anemi oranı sırasıyla % 73.9 ve % 65.4 dür. Hastalık dudak içi avuç içi tırnak yatakları ve göz diplerinde solma çarpıntı-çabuk yorulma kemiklerde zayıflık çabuk ve sık hastalanma baş dönmesi baş ağrısı bulantı iştahsızlık ve ishal gibi belirtilerle başlar.Anemik gebelerde taşikardi baş dönmesi yorgunluk bayılma dudak ve alt göz kapaklarında soluk renk (normalde kırmızıdır) nefes almada güçlük yüz ve bacaklarda şişme gibi belirtiler görülmektedir. Anemik annelerin bebeklerinde prematüre doğumlar perinatal ve neonatal ölümler artmaktadır.
Gebelikte artan demir gereksinmesini karşılamak için ek demir verilmesi çinkonun kullanımını azaltmaktadır. Hemoglobin düzeyi lig./100 mL. altına düşmeden ek demir preplarının kullanılmasına gerek yoktur. Her öğünde C vitamini içeren besinlerin tüketilmesi demir emilimini artırmaktadır. Her ay annenin hemoglobini ölçülmeli aneminin önemi ve belirtileri anneye öğretilmelidir.
Gebeliğini hijyenik koşullarda sürdüren gebeliği sırasında düzenli izlenen eğitilen ve gerekli tedavilerini zamanında yaptıran doğumu sağlıklı koşullarda ve sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen bir annenin gebelik ve doğuma bağlı bir nedenle ölmesi veya sakat kalması normal koşullarda nadirdir. Bu koşulların yerine getirilmemesi halinde ise anne ve çocuk sağlığı ile ilgili önemli sorunların ortaya çıkması muhakkaktır.
Demir eksikliğinin başlıca nedeni yetersiz ve dengesiz beslenmedir!
Demir depolarını boşaltan ve anemiye yol açan nedenlerden ayrı olarak demir eksikliği başlı başına ana ölümüne yol açan bir faktördür. Ayrıca demir eksikliğinde bağışıklık sistemin zayıflaması ile enfeksiyon riski artar. Barsak parazitleri beslenme dengesini bozarak anemide rol oynar. Demir eksikliği anemisi birkaç hafta içinde ortaya çıkar.
Sigara ve alkol kullanmayınız.
Yemeklerle birlikte çay içmeyiniz.
Taze sıkılmış meyve suyu içip meyve yiyiniz.
Hamilelik süresince düzenli sağlık kontrolleri yaptırınız.
Gebelikte et balık tavuk yumurta karaciğer dalak böbrek vb. sakatatlar ceviz badem gibi kuruyemişler üzüm (pekmez) kayısı erik pestil ve benzeri kurutulmuş meyveler kuru fasulye nohut mercimek barbunya vb. kuru baklagiller pekmez tahin susam ve yeşil yapraklı sebzeler demir yönünden zengin yiyeceklerdir. Günlük beslenmede sık tüketilmesinde yarar vardır.
Demirden zengin yiyeceklerle birlikte C vitamini kaynağı domates biber maydanoz kıvırcık gibi taze sebze ve portakal greyfurt çilek gibi meyveleri alması demir emilimini artırarak kansızlığa engel olur.

11 Eylül 2009 Cuma

ASLI'NIN KIZI MISRA BEBEK BÜYÜDÜ....




Aslı'nın bebişi Mısra büyüdü.. Ek gıdalara geçtikten sonra gördük. Epey büyümüş..Gonca da dayanamadı kucağına alıp, onu bir güzel yedi.O kadar narin ki, aynı annesi Aslı gibi..Doğduğu anı bildiğim bebekleri büyüdüğünde görmek, çok zevkli. Dünyaya gözlerini ilk açtığı an aklıma geliyor.. Bebeğini ilk gördüğü ilk an Aslı gözyaşlarını tutamamıştı.Bence dünyadaki en mucizevi olay; DOĞUM....

9 Eylül 2009 Çarşamba

BABACIK BEBİŞİ İLE BUGÜN TANIŞTI...



Altancım , bugün hastaneye geldi. Bebişimizi Prof. Dr. Bülent Baysal ultrasondan gösterdi. Ellerini şaklatıyor gibiydi..14,5 HAFTA OLDU.Altan iskeletor gibi görünmesine çok şaşırdı. Boyu yaklaşık 13.5 cm...Büyüyor velet.. Cinsiyeti için çeşitli söylentiler var. Daha pek net değil gibi...Kısmet, hiç önemli değil.. mühim olan sağlıklı bir şekilde dünyaya gelebilsin....

BABA ADAYLARINA ÖZEL.....


Babalık rolünü üstlenme, aynı anne adaylarında da olduğu gibi ilk olarak çocuğa sahip olmayı istemekle başlamaktadır. Eşlerin çocuk sahibi olmak için ilk olarak karar vermeleri ve kendilerini buna hazır hissetmeleri çok önemlidir. Baba adayının çocuğuyla ilk iletişimi, annenin hamilelik aşamasında başlamaktadır.
Hamileliliğin her aşamasında anneyi takip etmek, anneye psikolojik destek vermek, bebeğin gelişimini takip etmek, doktor kontrollerinde bulunmak, ebeveynlikle ilgili kitaplar okumak babalığa geçiş sürecini kolaylaştıracaktır.

Baba adayının, bebeğin kalp atışlarını duyabilme ve ultrason sayesinde onu görebilme şansı olacaktır. Bu deneyimler bebek sahibi olma fikrine bir somutluk kazandıracak ve baba adaylarının da bu yeni duruma uyum sağlamasını kolaylaştıracaktır.

Babaların özellikle, bebekleriyle beden temaslarının olması ve göz teması kurmalarının önemi büyüktür. Çocuğun doğumundan itibaren onunla yoğun bir iletişim halinde olan babaların, hayatları boyunca çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurma olasılıkları artmaktadır.

Çoğu erkek, baba olacağını öğrendiğinde sevinç, umut, endişe gibi pek çok duyguyu aynı anda yaşayabilir. İlk üç ay boyunca yaşanacak en yaygın endişeler; annenin ve bebeğin sağlığı hakkındaki korkular, mali durumunuz ve iyi bir baba olup olamama ile ilgilidir.

Kadınlar hamilelikleri süresince pek çok fizyolojik ve psikolojik değişiklikler yaşarken; benzer değişiklikler, bu süreci anne adayıyla paylaşan baba adaylarında da görülmektedir.

İlk aylarda, anne adayında hamileliğe bağlı olarak sabah bulantıları, uykusuzluk, ruh halinde ani değişiklikler, yorgunluk ve yeme içme alışkanlıklarında değişiklikler baş gösterir. Bu değişiklikler gayet normaldir, ancak baba adayları onları bu şekilde görmeye alışık olmadığı için, sağlıkları konusunda yersiz korkulara kapılabilirler.

Babalar doğumdan sonra, bebeğin ihtiyaçlarının karşılamasında anneyle beraber görevleri üstlenmekle, bebekle iletişim konusunda önemli bir yere sahiptir.

Pek çok baba adayı, yeni bir bebeğin ailenin mali durumunu nasıl etkileyeceği konusunda endişe duyar. Eğer hem anne hem de baba çalışıyorsa; annenin doğum sebebiyle bir müddet çalışamayacak olmasının; bebeğin doğumuyla birlikte başlayacak olan çeşitli sağlık, bakım ve benzeri harcamaların mali sıkıntılara yol açabileceği korkusu bu süreçte sıklıkla yaşanmaktadır.

En önemli konular arasında ise, birçok baba adayının nasıl bir baba olacağı konusu vardır. Tüm bu endişeler, bebek sahibi olmanın verdiği duygu karmaşası sonucu ortaya çıkmaktadır ve son derece normaldir.

Toplumumuzda hamilelik ve doğum genellikle kadınlarla özdeşleştirilmiş kavramlardır, bu yüzden bu süreçlerde baba adaylarının yaşadığı deneyimlerden, üzerlerine düşen görev ve sorumluluklardan pek sık bahsedilmemektedir. Oysa baba adayları bu sürece ne kadar erken dâhil olurlarsa, kendilerini bu sürece uydurmaları o kadar kolaylaşır.

Bu Dönemi Rahat Geçirmek İçin Baba Adaylarına Tavsiyeler

*Hem eşinizi hem de kendinizi bu kavrama alıştırmak için; yeni baba olmuş kişilerle ve mümkünse kendi babanızla konuşun, ebeveynlikle ilgili duygularını anlamaya çalışın.

*Eşinize onun ne kadar harika bir anne olacağını söyleyin ve hissettirin. Evinizdeki günlük işlerle ilgili daha fazla sorumluluğu üzerinize almaya başlayın.

*Eşinizle çocuk sahibi olma düşüncesinin sizde yaratmış olduğu umut, sevinç, endişe gibi ortak duygularınızı konuşun, hayallerinizi ve korkularınızı paylaşın.

*İlerleyen aylarda yaşam temponuzun yavaşlayıp sakinleşeceğini düşünerek, hamileliğin tadını birlikte çıkarmaya çalışın. Eşinizle birlikte yürüyüşlere çıkın.

*Hamilelik, doğum ve babalıkla ilgili kitaplar alın, bu konularda bilgi ve deneyimlerini paylaşabileceğiniz arkadaşlar edinin. Kendinizle baş başa zaman geçirerek baba olma konusundaki duygularınızı iyice anlamaya çalışın.

*Babalara yönelik doğuma hazırlık kurslarına devam etmek de sizin için çok yararlı olabilir. Eşinizle birlikte bu tarz eğitim programlarına katılmanız ortaklaşa yaşayacağınız ebeveynlik deneyiminde size çok katkıda bulunacaktır. (annelik yolunda hamile kursu)
*Eşinizle ilişkinizin geçirdiği bu değişim sürecini ve endişelerinizi konuşmayı deneyin, karşılıklı duygularınızı ve beklentilerinizi tartışın. Bu dönemde eşinizle açık ve net bir iletişim yolu geliştirmeniz hamilelik süresince birbirinize destek olmanıza ve uyumlu bir ilişki sürdürebilmenize katkıda bulunacaktır.

*Pek çok baba adayı ikinci üç ay süresince eşleriyle cinsel yaşamlarında değişiklikler yaşarlar. Kadınlar hamileliğin sebep olduğu hormonal değişimlere farklı tepkiler verebilmektedir. Bu dönemde eşinizin geliştirdiği farklı tepkilerin büyük ölçüde vücudunda oluşan değişikliklerden ve hormonlarından kaynaklandığının bilincinde olun. Ayrıca bu dönemde eşinizle ilişkilerinizde yaşayacağınız değişimler ve iniş çıkışlar sizi endişelendirebilir. İlişkiniz boyunca alışmış olduğunuz pek çok konuda değişiklikler olmaya başlar ve bu gayet normaldir.

*Son üç aylık bu dönem işinizin hayatınızdaki önem derecesini, doğum sonrasında iş ve aileniz arasındaki dengeyi nasıl sağlayabileceğinizi, ne tür değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapmanız gerektiğini gözden geçirmeniz için uygun bir dönemdir. Bu dönemde evdeki yeni düzenlemeleri, bebeğinizle ilgili hazırlıkları eşinizle beraber yapmaya çalışın. Eğer doğum esnasında eşinizin yanında olmayı planlıyorsanız beraber doğum filmleri izleyin, doğumun yapılacağı yeri mutlaka önceden görün.

*Son evrede eşinizin yaşayacağı fiziksel ve duygusal değişimler iyice yoğunlaşmaya başlayacağından, özellikle bu dönemlerde anne adayları vücutlarının kontrolünü tamamıyla yitirdiklerini düşünüp paniğe kapılabilirler. Bununla birlikte eşinizin yardım ihtiyaçları atış gösterecektir. Böylece siz de kendinizi yetersiz ve stres altında hissedebilirsiniz. Birbirinize karşı sabırlı olmaya çalışın ve iletişime açık olun, birbirinizi anlamak için daha fazla çaba harcamaya özen gösterin. Unutmayın; bu dönemde birbirinize göstereceğiniz anlayış ve karşılıklı destek ve yardım, her zamankinden daha fazla olacaktır.

“İyi Bir Baba Olabilecek Miyim?”
Babalığın ifade edilemeyen beklentilerini daha fazla deneyebilir ve anlayabilirsiniz, olmak istediğiniz ‘baba’ olabilmeniz için daha iyi bir fırsat var artık elinizde. Belki de en büyük endişe ‘iyi baba olma’ diye bir tanımın olmasıdır.

Fakat babalık asla sabit bir bütün değildir. Bilmediğiniz bir olguda ailenizin ve kendi ihtiyaçlarınızın doğrultusunda kendi tarzınızı oluşturmak güçtür ve bunu ancak zamanla yapabilirsiniz.

Endişe 1: Sadece hamile olan eşinizin duyguları önemlidir!
Hamilelik boyunca eşinizin vücudundaki değişmeler ve doğum sürecinde onun odak noktası olması, sadece onun duygularının sayılmasını, önemsenmesini kolaylaştırır. Onun fiziksel ve ruhsal sağlığıyla ilginiz şimdi ve daha sonraki dönem boyunca önemlidir, sizin duygularınızın sebebi bir yerde budur. Ayrıca eşinizin, hislerinizi duymaya ihtiyacı vardır. Erkeklerin çoğu, hamilelik ve babalık hakkındaki korkularını kendilerine saklarlar çünkü eşlerinin endişelerini artırmak istemezler. Eğer daima güçlü erkek pozisyonu yaratılıyorsa, içten içe korkular artabilir. Hamilelik ve ilk babalık süresince ilişkiler değerlendirerek, endişelere meydan okumak mümkündür.

Endişe 2: Yeni doğanlar gerçekte babalarına ihtiyaç duymaz!
Anne ve bebek arasındaki sıkı bağ, özellikle eğer emzirme döneminde ise, bebeğin size ihtiyaç duyup duymadığı konusunda sizi merakta bırakabilir. Meraklanmayın, siz onun yaşamında önemli bir kişisiniz ve sizinle olmak onu rahatlatır, yatıştırır. Bebeğinizle ilgilenin, onu öpüp- koklayın, kucaklayın. Ama yemeğini bitirene kadar da bekleyin, ondan sonra tüm dikkatini size verebilir. Hem bir öğünden sonra bebekle ilgilenmeniz, eşinizin de emzirme sonrası enerjisini toplaması için bir fırsat olacaktır. Eğer eşiniz bebeğinizi anne sütü ile beslemiyorsa, siz de beslenmesine yardım edebilirsiniz.

Endişe 3: Erkekler çocuklara nasıl bakacaklarını bilmezler!

Bu, babaların bebekleriyle ilk bağlarını kurmalarını zorlaştıran ve annelerin babaların çocuğu tutup tutamayacakları konusunda korkmalarına, gereksiz endişelenmelerine sebep olan yanlış bir inanıştır. Babalık, çalışılarak öğrenilir. Eğer bebeğinizle zaman geçirirseniz onun ihtiyaçlarını hissetmede çok daha hassas olabilirsiniz.

Endişe 4: Odağı çocukları olan erkekler iş dünyasında yapamazlar!

Erkekler, genellikle kendi öz saygıları ve değerlerinin ana kaynağı olarak işlerindeki başarıyı ölçü olarak kullanırlar. Bazı erkekler ise kariyer ilerlemesi yerine ailelerine vakit ayırmayı tercih edebilirler. Çünkü babalıkta öğrendikleri ikame edilemeyecek değerler vardır. Çoğu erkek için, iyi bir baba olduğunu hissetmesi hayatta en önemli başarıdır.

Bu endişelerden nasıl kurtulabilirsiniz?

*Size göre etkileyici bir baba olabilmek için kendinize zaman tanıyın. Duygularınızı eşinizle, diğer baba adayları ile paylaşın.
*Bebeğinizle konuşun, onu sallayın, kucağınızda tutun, öpüp koklayın.
*Bebeğinizi beslemeyi, bezini değiştirmeyi, banyosunu yaptırmayı öğrenin ve yaşamının bir parçası olun.
*Bebeğinizle geçirmek istediğiniz zamanı işinizde harcamayın.
*Babanız, öğretmenleriniz, arkadaşlarınız ve akrabalarınızdan, baba olarak kimliğinizi yaratacak en iyi özellikleri toplamaya çalışın.
Hamile Eşinize Özen Göstermenin Yolları
-Sırtına ve ayaklarına masaj yapmayı teklif edin.
-na ne kadar harika bir anne olacağını söyleyin.
-Eşinize bol bol sarılın.
-Bebek için güzel bir oyuncak alın, hediye paketi yaptırın ve eşinize verin.
-Doğacak bebeğiniz için bir resim yapın ya da ona bir mektup yazın.
-Eşiniz için hoş hamile giysileri alın.
-Birlikte uzun yürüyüşlere çıkın.
-İleride bebeğinize bakma olasılığı olan bakıcı adayları ile görüşme randevusu ayarlayın.
-Aldığı kiloların, güzelliğini hiç değiştirmediğini söyleyin.
-Bebeğe nasıl acil yardım verileceğini öğrenin.
-Ona bir Anneler Günü hediyesi alın. Kasım ayında olsanız bile!
-Doktor kontrollerine birlikte gidin.
-Hamilelik sırasındaki duygu ve düşüncelerinizi anlattığınız bir günlük oluşturun.
-Eşinizi, yakınınızdaki bir hastanenin yenidoğan bölümünü ziyarete götürün.
-Çocuğunuz ya da çocuklarınız varsa, eşinizin rahatlamak ya da ufak tefek özel işlerini yapmak için yalnız kalmasını sağlamak amacıyla onları gezmeye götürün.
-Endişelerinizi eşinizle paylaşın ve onun endişelerini dinleyin, size ne kadar önemsiz gelirse gelsin, asla onun korkularına gülmeyin.
-Eşinizin karnındaki bebeğinizle konuşun, ona annesini anlatın.
-İsterse doğum sırasında yanında olacağınızı söyleyin.
-Hamilelikle ilgili kitaplar okuyun, eşiniz ile paylaşın.
-Ona doğumdan sonra en çok neyi giymek istediğini sorun ve bir mağazadan alıp hediye edin.
-Doğumdan sonra bebekle ilgilenirken ona da iltifat etmeyi unutmayın!
-Onunla konuşarak, dünyanın en değerli varlığını size kazandırdığını düşündürün.

8 Eylül 2009 Salı

Rahat Bir Hamilelik İçin Nefes Egzersizinin Önemi..



Rahmin büyümesiyle birlikte karın ve göğüs boşluklarını ayıran diyafram kası yukarıya doğru itilir ve göğüs boşluğu sıkışır.

Nefes darlığı yaşayan, otururken dahi nefes nefese kalabilen anne adayları için nefes egzersizlerinin gerekliliği de bu noktada ortaya çıkar.
ANNE ADAYLARI GEVŞEMEYİ ÖĞRENİYOR
Solunum egzersizleri doğumun ikinci döneminde ağrılar esnasında anne adayının nefesini kontrollü kullanarak, etkili bir biçimde ıkınmasını sağlar. Gevşeme egzersizleri; doğumun ağrısız döneminde, anne adayına nasıl gevşeyeceğini öğreterek bebeğin doğumu için gerekli enerji birikimini sağlar ve gücünü yararlı olarak kullanmasına yardımcı olur.

Gebelikte; uterusun büyümesi ve vücut ağırlığının artmasına bağlı olarak vücudun duruşu değişir. Vücut duruşundaki değişiklik bel, sırt ağrılarına neden olur. Bu nedenle;

Gebelikte ortaya çıkan duruş bozukluklarını gidermek,
Sırt ağrılarını azaltmak,
Doğum sırasında gerekli soluma ve gevşemeyi öğretmek,
Karın ve perine kaslarının elastikiyet ve kuvvetini artırmak,
Anne adayını ruhsal olarak doğuma hazırlamak,
Anne adayının bilinçli olarak doğuma yardımını sağlamak ve doğumu kolaylaştırmak amacıyla, gebelikte egzersiz yapılmalıdır.

HAMİLELİĞİN 3. AYINDAN İTİBAREN BAŞLANMALI
İlk üç aydan sonra egzersiz programına başlanmalıdır. Uygulama günde bir kez 5'er tekrar şeklinde olmalı ve doğuma kadar devam edilmelidir. Her kadın psikolojik ve fiziksel açıdan farklıdır. Bu nedenle her gebe bir fizyoterapist tarafından değerlendirilmeli ve egzersiz programı planlanmalıdır.

DOĞUM ÖNCESİ YAPILAN EGZERSİZLERSolunum Egzersizleri
Derin karın solunumu
Derin göğüs solunumu





Kegel egzersizleri
İdrar kesesi, rahim ve kalın bağırsağın son bölümünü destekleyen kas grubunu çalıştıran egzersizlerdir. Pelvik taban kasları dediğimiz bu kas grubunuz yeteri kadar kuvvetli değilse doğum sonrasında ve bazen gebelik sırasında öksürmekle, hapşırmakla oluşabilen idrar kaçakları olabilmektedir. Kegel egzersizleri pelvik taban kaslarını hissettikten sonra her yerde yapabilecek egzersizlerdir.

DOĞUM SANCILARI EN AZA İNDİRGENİR
Solunum egzersizleri ve gevşeme teknikleri özellikle doğum süreci başladığında annenin sakin kalarak kendisinin ve bebeğinin strese girmeden süreci tamamlamasına yardımcı olur. Doğum sancılarının gelmeye başladığı birinci dönemde gevşeme teknikleri ile anne enerjisini aktif doğum sürecine saklar. Yine ilk dönemde solunum teknikleri ile anne ağrıyı daha az hisseder. Bu egzersizlerin hamilelik süresince öğrenilmesi daha rahat bir doğum geçirilmesine yardımcı olacaktır.

EMZİRME


Anne sütü bebek için en ideal besindir. Bebeğinizin büyümesini sağlamak için yeterli miktarda protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve demir içerdiğinden besleyicilik açısından son derece dengelidir. Ayrıca bebeğiniz büyüdükçe farklıgereksinimlerini karşılayacak şekilde anne sütünün içeriği de değişir.Birleşik Krallık hükümeti, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) anne sütünün bebekbeslenmesi için en iyi süt olduğu önerisini desteklemektedir. WHO ayrıca bebeğin ilk altı ay (26 hafta) boyunca sadece anne sütüyle beslenmesi gerektiğini de belirtmektedir. Katı yiyeceklere geçildiğinde de emzirmeye devam edilmelidir.Emziremeyen veya emzirmemeyi tercih eden kadınların diğer seçeneklere ilişkin bilgi ve tavsiye almak üzere GP'lerine veya ebelerine danışmaları gerekir. Bu,bebeğinizin gereksinim duyduğu besinleri almasını sağlayacağı için önemlidir.Nasıl etki eder?Bebekler doğduklarında güçlü bir emme içgüdüsüne sahiptirler. Sütünüzün gelmeye devam etmesi için bebeğinizi acıktıkça, sık sık emzirmeniz gerekir.Doğumun ardından, vücudunuz anne sütü üretimini stimule eden prolaktin (birhormon) salgılamaya başlar. İlk birkaç gün boyunca, kolostrum (ağız sütü) adıverilen koyu, sarımsı renkli bir madde gelir. Bu sıvı yağ ve protein yönünden zengindir ve bebeğiniz tarafından kolayca sindirilir. 3-4 gün sonra normal sütsalgısı gelmeye başlar. Ağız sütünün yerini normal süte bırakması 2 haftaya kadarsürebilir.Memelerden iki tür süt salgılanır; bunlardan biri sıvı ve susuzluk gideren ön süt;ikincisi ise koyu kıvamlı besleyici madde yönünden zengin son süttür. Bebeğin herikisinden de yeterince yararlandığından emin olmak için, diğer memeye geçmedenönce bir meme tamamen boşalana kadar emzirmeye devam edilmelidir.Bebek memeyi iyice emmeye başlayınca, bir hormon süt akışının başlamasınısağlar. Bu en sonunda bebek her ağladığında veya beslenme saatlerinde birrefleks haline gelir.Ne zaman yapılmalıYeni doğan bebekler 2-3 saatte bir acıkır. Ancak, bebeğiniz hızlı büyümedöneminde ise , daha sık beslenmesi gerekebilir. Bebeğinizi acıktığında veya beslenmek istediğini düşündüğünüzde besleyin. Emzirme işlemi sizi çok rahatsız ediyorsa, ebenizle konuşun – emzirmenin normalde canınızıacıtmaması gerekir.
Yapılması gerekenler
Emzirme sırasında bebeğinizin gerektiği şekilde desteklendiğinden ve vücudu sizinkine dönük halde göğsünüzle aynı hizada olduğundan emin olun. Destek olarak minderlerin kullanılması işe yarayabilir. Bebeğinizin tüm meme ucunu veetrafındaki alanın da olabildiğince büyük bir kısmını (areola) ağzına alması gerekir.Bu sayede ağzına yeterli miktarda süt akışı gelecektir. Kısa bir emme hareketinden sonra yutma sesinden başka bir ses çıkarmayan güçlü, istikrarlı çene hareketleribaşlar.Bebeğinizi her iki memenizden de emzirin ve bir meme boşalmadan diğerine geçmeyin. Ancak bebeğiniz ikinci memenize geçmeden doyabilir. Bu durumda birsonraki emzirmenize bu memeden başlayın. Besledikten sonra, bebeğinizin gazını çıkarmasını sağlayın. Bebeği göğsünüze dayayarak kucağınızda tutun ve hafifhareketlerle sırtını ovalayın. YararlarıYeni doğmuş bir bebeğin bağışıklık sisteminin olgunlaşması ve antikor üretmesizaman alır. Annenin antikorlarıyla dolu olan anne sütü bebeği kendi bağışıklık sistemi devreye girene kadar çeşitli enfeksiyonlardan korur.Ayrıca anne sütü bebek tarafından kolaylıkla sindirilir ve zaman içinde bebek büyüdükçe değişen gereksinimlerini karşılamak üzere sütün içeriği de değişir.Anne sütü bebeğin çocukluk döneminde ve ileriki yaşlarda alerji, diyabet ve bellikanserlere yakalanma riskini azaltabilir. Biberonla beslemeden farklı olarak,emzirme bedavadır, herhangi bir ekipman veya sterilizasyon işlemi de gerektirmez.Emzirme uterusun (rahim) gebelikten önceki boyutuna geri dönmesine yardımcıolur. Kilo vermeye ve regl öncesi sendromların hafiflemesine de yardımcı olabilir.Ayrıca annenin yeni doğmuş bebeğiyle birlikte rahatlamasını ve bu zamanın birliktekeyfini çıkarmalarını da teşvik eder.Öneriler – sağlıklı beslenmeDengeli ve zengin çeşit içeren bir beslenme ve bol su içme (günde sekiz bardak)emzirme sırasında büyük önem taşır. Anne ve bebeğin sağlıklı kalmasına yardımcıolur. Alkol ve nikotin bebeğin sindirimini zorlaştırabileceğinden, bunlardan kaçınılmalıdır.Emzirmeyi mamayla kombine etmek istiyorsanız, önce emzirmenin rayına oturduğundan emin olun. Biberonla mama vermeden emzirmeye geçmek,emzirmeden mamaya geçişten daha zordur. Anne sütü sağılarak biberona konabilir ve daha sonra kullanılmak üzere buzdolabında saklanabilir veyadondurulabilir. Çalışıyorsanız ve ancak günün belli saatlerinde bebeğinizi emzirebiliyorsanız, bu oldukça pratik bir çözümdür.
Öneriler – gebelikten korunma
Emzirme hamile kalmanızı engelleyebilir. Bunun olabilmesi için, altı aylıktan dahaküçük bir bebeği tam olarak emziriyor olmanız gerekir. Ayrıca, bebeğinize başkaherhangi bir yiyecek ve içecek vermemeniz gerekir, böylece hiçbir emzirmekaçırılmamış olur.Ayrıca, bebeğinizin doğumundan beri normal regl kanamalarınızın kesilmiş olmasıda gerekir. Tüm bu koşullara uysanız dahi, hala gebe kalabilme ihtimaliniz vardır.Bu nedenle prezervatif, sadece projesteron içeren hap veya rahim içi araç (spiral)gibi ek önlemler de alın.SorunlarEmzirmeyle ilgili sorunların çoğu bebeğin pozisyonunun doğru olmamasındankaynaklanır. Bu sorun bazı basit değişiklikler yapılarak kolayca çözülebilir. Ebeniz size bu konuda tavsiye verebilir.Özellikle ilk birkaç hafta boyunca, bir emzirme rutini oturtmaya çalışırken memelersertleşir ve süt dolar. Memelerinizin üzerine ılık kompres (tülbentle) yaparak veaşağı doğru masaj yaparak süt akışını teşvik etmeyi deneyin.Emzirmenin ardından bebeğiniz bir memeyi tam olarak boşaltmamışsa, kalan sütü sağabilirsiniz. Bu sayede üretilen süt miktarı aynı kalır ve sağılan süt daha çok besleme için - örneğin bebeğiniz hızlı büyüme dönemindeyse - kullanılabilir.Grip benzeri belirtiler yaşıyorsanız, memeleriniz ağrılıysa ve kırmızı lekeleroluştuysa mastit (meme iltihabı) olmuş olabilirsiniz. Mastit tüplerden (kanallardan)birinde meydana gelen tıkanma sonucu ortaya çıkan bir meme enfeksiyonudur.Genellikle antibiyotik kullanılarak tedavi edilir. Emzirmeye devam etmek sütünüzeveya bebeğinize herhangi bir zarar vermez.Yardım almaEmzirme sorunları yaygın görülür. Hem anne hem de bebek için emzirmeyealışmak zaman alabilir. Ancak, emzirmenin anne ve bebek için sayısız yararıolması nedeniyle gayret etmenize değer.

6 Eylül 2009 Pazar

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSUNUN EYLÜL SINIFI DERSLERE BAŞLADI....














Anneli Yolunda Hamile kursumuz yeni dönemine başladı. Sınıfımızda 3 çiftimiz bulunmakta.Bu hafta hafta hafta gebeliği ve doğumu anlattık. Doğum esnasında nasıl nefes almalar, ıkınma teknikleri gibi uygulamalarını hep beraber yaptık..
Gonca ve ben bu işi gerçekten çok severek yapıyoruz. Temennimiz katılımcılarımızın da 3 haftalık eğitimimizin sonucunda memnun ayrılırlar..