29 Temmuz 2011 Cuma

Ceyda Düvenci mucizesi Melisa’yı Yeni Anne’ye anlattı


Zengin içeriğiyle annelerin ve anne adaylarının yaşam rehberi olan Yeni Anne, Ağustos sayısında Ceyda Düvenci ile röportaj yaptı. Zorlu hamilelik ve doğum süreci ile anne olmanın mutluluğunu anlatan ünlü oyuncu, erken doğum yapan anneler için deneyimlerini paylaştı.

Hamileliği planlama aşamasından çocuk bakımına kadar her konuda zengin bir içerik sunan Yeni Anne, Ağustos sayısında sayfalarını Ceyda Düvenci’ye ayırdı. Sevilen oyuncu, Yeni Anne’nin sorularını içtenlikle yanıtladı ve hamilelik ile doğum döneminde yaşadığı zorlukları dergi okurları için anlattı.



Hamileliğinin 20’inci haftasında sıkıntılar yaşamaya başlayan ve sonrasında uzun bir süre hareket etmeden dinlenmek zorunda kalan Ceyda Düvenci hamileliği ve doğumu sırasında geçirdiği üzüntülü günleri ve kızı Melisa Fatma Nur’un hayata nasıl tutunduğunu paylaşıyor. Ceyda Düvenci, hastaneden çıktıktan sonra Melisa’yı sleepy wrap’le taşırken görüntülenmesi ve bunun üzerine başlayan tartışmalara açıklık getiriyor.



Ekranların sevilen yüzü Ceyda Düvenci, tahmin ettiğinden kısa zamanda yeni projelerle hayranlarının karşısına çıkacağını da müjdeliyor. Merak edilen bu röportajın devamını Yeni Anne’nin Ağustos sayısında bulabilirsiniz.

Yeni Anne’nin Ağustos sayısında Ceyda Düvenci’nin yanı sıra turizm dünyasının tanınmış ismi Zuhal Pirinççioğlu ve ünlü blogger Devletşah Özcan ile röportaj da bulunuyor.

Derginin dosya konusu ise bebek alışverişi. Bebek alışverişi dosyası doğuma günler kala unutulan detaylar olduğunu düşünen anne adaylarına bir rehber oluyor.
Bebeklerde gaz sancısı ve sancıyı gidermek için yapılması gerekenler hakkında bilgi alabileceğiniz dergide çocukların sevdiği ancak alerjiyi tetikleyen yiyecekler de ele alınıyor.
Yeni Anne’de ebeveyn davranışlarının çocuk psikolojisine etkilerinden hamilelik döneminde vajinadaki değişime, ağız sağlığından kadınların erkeklerden beklentilerine, karikatür ve çocuk ilişkisinden hamilelikte görülen kaygılara kadar birçok konu bulunuyor.
Derginin yazarları Sibel Arna, Rüzgar’ıyla Sibel isimli köşesinde oğluyla maceralarını anlatıyor, Uzman Klinik Psikolog Fiona Faraci anne kız çatışmalarına değiniyor, güzellik danışmanı ve makyaj uzmanı Maggie Cappelletti de makyajın vazgeçilmezi ruju ele alıyor.
Yeni Anne dergisi ayrıca, moda, bakım, ev ürünleri ve dekorasyon sayfaları ile birbirinden değişik ürünleri okuyucularıyla buluşturuyor.
Üstelik, Ramazan Mutfağı eki, Yeni Anne’yle birlikte ücretsiz olarak dağıtılıyor.

YENİDOĞAN BANYOSU

Yenidoğan bebeklerin herhangi bir sağlık sorunu yoksa ve bulunduğu ortamın ısısı iyi düzenlenmişse, banyo yaptırılşmasında herhangi bir sakınca yoktur.Aşağıda sıralana banyo tekniği, bebeğin göbeği düşünceye kadar yani işk 1 hafta- 10 gün içinde uygulayacağınız tekniktir:

*Bebeğinizin göbeği düşene kadar ve sonra ki 2-3 gün bebeğinizi akan suyun altında yıkamanız önemlidir. Böylece su vücudundan akıp gideceği için, kirili su ile teması ve enfeksiyon riski önlenmiş olur.


*Hava şartaları ve evinizin sıcaklığı uygun ise bebeğinizi her gün banyo yaptırmanızı tavsiye ediyoruz.Çünkü banyo, bebeğinizin rahatlaması ve gelişimi, açısındam önemlidir.Ancak şartlar uygun değilse banyoyu gün aşırı ayptırmak da yeterli olur.

* Banyo yaptıracağınız ortamın ve kullanacağınız malzemelerin temiz ve yanlızca bebeğinize ait olmasına özen gösteriniz.

*Bebeğinizin banyosunu yaptıracapğınız ortamın ısısını 25-26 dereceye kadar yükseltebilirisiniz.Bnayo bittikten ve bebeğinizi giydirdikten sonra ortamın ısısnı normale düşürebi,lirsiniz.Ortamın ısısı 22-23 derece olması yeterlidir.

* Bebeğinizin banyosunu emzirmeden önce, karnı aç iken yaptırırnız.Karnı tok olması tutuş pozisyonuna bağlı olarak kusmaya neden olabilir.

* Banyo için genelde akşam saatlerini tercih ediniz. Böylece bebeğinizin geceyi daha sakin ve uyuıyarak geçirmesini sağlamanın yanı sıra sizde dinlenme fırsatı bulmuş olursunuz.


* Bebeğinizin banyo suyunun ısıs, vücut ısıs ile aynı yani 36,5-37 derece olmalıdır. Bebeklerin cildi çok ince ve hassas olduğu için, daha yüksek sıcaklıklar yanıklara sebeb olabilir.Bu nedenle suyun sıcaklığından emin olmak için su termometreniz kullanmanız daha güvenli olur. Termometreniz yok ise kolunuzun dirsek kısmıyla suyun sıcaklığını kontrol edebilirisiniz.

*Bebeğinizi sol elinizin üzerine yüzüstü pozisyonda yatırın. Baş parmağınıız sol koltuk altında , işaret parmağınız boynun hemen altında , omuzlarını destekleyecek şekilde,orta, yüzük ve küçük parmağınız ise sağ kolu kavrayacak şekilde koltuk altında olmalıdır( kayıp düşmesini önlemek). Bu pozisyonda özellikle başın aşağı doğru duruşu önemlidir. Böylece bebeğinizin başını yıkarken dökeceğiniz suyun kulaklarına, ağızına veya burnuna kaçması önlenmiş olur.

*Uygun pozisyon sağlandıktan sonra , seri ancak telaşsız hareketlerle bebeğinizin vücudunu ıslatın ve bebkler için uygun olan herhangi bir bebek şampuanı vücuduna az miktarda dökerek köpürtün, serbest olan elinizle sırtını, kollarını, bacaklarını ve ayaklarını, karnını, göğsünü, bebeğinizi kavradığınız elinizi çekmeden yavaşça ovarak yıkayın. sonra ensesinenden aşağıya bolca su dökerek cildini durulayın.Bu işlemi bir kez yapmanız yeterlidir. Şampuanı haftada 1-2 kez kullanmanızı tavsiye ederiz.

* Daha sonra başının tam üstünden su dökün ve başını şampuanlayarak köpürtün. Parmak uçlarınızla hafifçe ovarak yıkayın ve daha sonra yine başının tam üstünden bolca su dökerek iyice durulayın.

* Bebğinizin cildi kuruysa son durula ma suyundan önce bir kabun içine göz kararınca beb yağını koyup sulandırarak tüm vücuduna dökün ve sadec su dökerek fazla yağı akıtın. bebe yağını haftada 1 kullanmanızı öneririz.

* Banyo bittikten sonra bebeğinizi öneceden ısıtılmış havlunun üzerine yan yatırarak havluya sarın.

*Öncelikle bebeğinizin başından başlayarak ( çünkü bebekler en çok başlarından ısı kaybederler), tüm vücudunu çok sert olmayan hareketlerle yukarıdan aşağıya doğru ve özellikle deri kıvrımlarının ve eklem yerlerinin nemli kalmamasını sağlayacak şekilde seri olarak kurulayın.

*Daha sonra bebeğinizi hava şartlarına ve evinizin ısısısna uygun olarak, çok kalın olamamak kaydıyla giydirin. Banyo sonrası başına yumuşak penye bir şapka takmanızda yarar olur.

* Göbek düştükten sonra 2-3 gün sonra ise bebeğinizi bir küvet içine ya da file üzerine yatırarak banyo yaptırabilirsiniz.

Gebeik Döneminde Beslenme

Gebelik öncesi normal ağırlıkta olan bir anne adayının gebelik süresince ayda ortalama 1 kg ağırlık kazanımı çok azdır, zamanla artış gösterir.Toplam 9-12 kg ağırlık kazanımı gereklidir. Anne adayının, normal enerji gereksinimine ek olarak ilk 3 ayda günde 150 kkalori , 4- 9 ay arası ise günde 300 kkalori daha alarak, normal vücut ağırlığına ayda 1-1,5 kg eklemesi önerilir. Gebelik başlangıcında normal ağırlığından şişman olan anne adayının fazla ağırlık kazanmasına gerek yokture.


Yemeklerde genellikle 3 öğün tüketilir.çGebeliğin ilk döneminde öğün sayısı arttırılarak öğün mikterı azaltılabilinir.

ÖNERİLER: ETLER, HAŞLAMA VEYA IZGARA OLARAK TÜKETİLMELİ, SÜT VE TÜREVLERİ YAĞSIZ, KAYMAKSIZ,DİTE OLARAK TERCİH EDİLMELİ, SEBZE VE MEYVELER EN DOĞAL ŞEKLİYLE TAZE OLMALI VE MEYVELER MÜMKÜNSE KABUKLU OLARAK TERCİH EDİLMELİDİR. KURUBAKLAGİL YEMEKLERİNİN TÜKETİMİ DE HAFTADA 2-3 DEFA TAVSİYE EDİLİR.

Tüp Bebek ve Akupunktur İnfertilite

Tüp Bebek ve Akupunktur İnfertilite, yani kısırlık sorunu olup tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olmak isteyen binlerce çift var. Kimileri tedavinin sonunda anne-baba olmanın tadına varabiliyor. Fakat kimileri de umudunu kaybediyor, harcadığı o kadar para ve verdiği onca emeğe rağmen tedaviden vazgeçiyor. Bundan dolayı bu tedavinin yanında yardımcı yöntemler ve tedaviler geliştirilmeye çalışılıyor. İşte bunlardan birtanesi de Akupunktur ve Nöral Tedavi.





Akupunktur ve Nöral tedavi ile anne-baba adaylarının stresi, kaygı ve korkuları azalıyor; embriyonun tutunması ve sağlıklı gelişimi destekleniyor. Bu da bebek sahibi olma şansını anlamlı ölçüde artırıyor. Hatta Almanya’da 160 hasta ile yapılan bir çalışmada embriyo transferi öncesi ve sonrasında uygulanan akupunktur tedavisinde gebelik oranı %42.5, akupunktur uygulanmayan grupta ise gebelik oranı %26.3 olarak bulunmuştur. Bunun gibi daha birçok araştırma sonucu var ve ayrıca Amerika ve İngiltere'nin önde gelen tüp bebek merkezlerinde infertil hastaların tedavi süreçleri boyunca ve embriyo transferi sırasında akupunktur tedavisi uygulanmaktadır.
 
İnfertilite Tedavisinde Akupunktur ve Nöral Tedavi


• Rahim kan akımını artırır, rahim içi dokusunu (endometriumu) iyileştirir.

• Üreme hormonlarını (GnRH, FSH, LH) düzenler, doğal yumurta gelişimini sağlar.• Yumurtalıkların (overlerin) dengeli uyarılmasıyla yumurta kalitesini artırır.

• Tedavi sürecinde stresi, kaygı ve endişeyi azaltır.

• Rahim kasılmalarını azaltarak embriyonun tutunmasını sağlar.

• Bağışıklık sistemini dengeleyerek düşük tehlikesini azaltır.

• Hormonal tedavinin yan etkilerini azaltır.
 
Bu tedavi;
 
Adet döneminin 3. gününden itibaren başlanılan ve embriyo transferi sonrasında da devam eden Akupunktur ve Nöral Tedavi uygulamaları, anne ve baba adaylarının stresini, kaygı ve korkularını azaltmakta beraber, embriyonun tutunmasına ve sağlıklı gelişimine destek olmaktadır.


1. seans: Siklusun 3. ve 7. günleri arasında,

2. seans: Yumurta toplama işlemi (OPU) sonrasında,

3. seans: Embriyo Transferi aşaması veya İmplantasyon sürecinde, (Transferden sonra 3. ve 5. günler arasında)

4. seans: Transferden sonra 5. ve 9. günler arasında uygulanır.
 
kaynak : Dr. Hasan Ali Nogay

28 Temmuz 2011 Perşembe

ANNE SÜTÜ VE EMZİRME

NEDEN ANNE SÜTÜ?


Günümüzde yeni,doğan bebeklerin ilk altı ay boyunca sadec anne sütü i,le beslenmesi öenrilmektedir. bunun sayısız nedeni sayılabilinir. anne sütü her şeyden önce adı üzerinde ''anne '' sütüdür. Yani yeni doğum yapmış olan anne de doğanın o annenin bebeği için  hazırladığı ve yavruları yüzyıllar boyunca besleyerek insanoğlunu bugüne getiren besindir. Her türün annesinin yavrusu için özel bir sütü olup, ane sütü de insan yavrusu için olanıdır. bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadec anne sütü ilşe beslenmelerine '' doğal Beslenme '' diyebiliriz.

ANNE SÜTÜNÜN AVANTAJLARI:

Anne sütü her türlü ekonomik ve fiziksel koşullarda bebek için en sağlıklı olan besi,n olmaktadır. Depolanma ve soğutma sorunu yoktur. En uıygun koşullarda gereksinim duyulduğu anı beklemektedir.. ısıtma, kaynatma,mikroptan arındırma için özelş aletlere biberon, emzik vb. aracılara ve temiz su kaynağına bağımlı değildir.anne sütünde mikrop üremez, bozulmaz, hastalık kaynağı olmaz.
En önmelisi sde en ucuz besin kaynağı olmasıdır. Aslında anne sütünün bedeli, sağlıklı bir bebeğin dudaklarını anne sütünün bedeli, sağlıklı bir bebeğin dudaklarını anne memesine uzattığı an paha biçilmez bir bağlılıkl olarak ödenmektedir. bu özellkiler, dünya üzerinde olumsuz sosyo-ekonomik koşullarda doğan ve büyüyüen milyonlarca bebek için hayat kurtaıcı olmaktadır.

ANNE SÜTÜNÜN ÖZELLİKLERİ:

Anne sütü her bebek ve her dönem için özeldir.Prematürlerde ve hayatının ilk güünlerinde farklı yapıda bir anne sütü söz konusudur.
İlk bir hafta memelerden ''ağız sütü'' veya rengi nedeniyle ''altın suyu'' olarak da adlandırılan '' kolostrum'' adlı süt gelir ve bebeğin besleyici ve enfeksiyondan koruyucu özellikleri ön plandadır. Bunu ikinci hafta boyunca protein içeriği azalırken, laktoz, yağ ve toplam kalori içeriği artan ''geçiş sütü '' izler. daha sonra ki dönemlerdeki olgun anne sütü de emzirmenin başalngıcında karbonhidrattan, sonunda yağdan zengin olarak gelir.

EMZİRME SIKLIĞI VE SÜRESİ NE OLMALIDIR?

Yeni doğan doğumdan sonra en kısa zamanda memeye verilmeli ve devamında emzirme sıklığı ve süresi bebeğin isteğine göre ayarlanmalıdır.İlk emzirmelerde süt hemen gelmeyeceğinden, bebeğe başak bir besin vermeden emzirmeye devam edilmelidir. Özel bir sağlık sorunu yoksa, miadında doğan bir bebek sütün artmasını bekleyebilecek kadar yedek ebnerji ile doğar. özellikle ilk 2 ay her istediğinde bebeğe meme verilmelidir. Başlangıçda her emxzirme de sırası değiştirilerek her iki göğsün de emzirilmesi sütün artması açısından yararlı olsa da, süt miktarı arttığında her öğünde bir memenin emzirilmesi yeterli olabilmektedir.her öğünde bebeğin bir memeyi tamamen boşaltması sağlanmalıdır. Bu süre genellikle 10-15 dakika kadardır. Yağdan zengin sonsüt , tokluk hissine neden olarak bebeğin memeden kendiliğineden ayrılmasını sağlar. İlk aylardan sonra , emzirme aralıkları 2-3 saatten uzun uykulara dalıyor ve meme istemiyorsa, uyandırarak emzirmeye gerek yoktur.

BEBEĞİN YETERLİ ANNE SÜTÜ ALDIĞINI NAIL ALAŞILIR?

Bebeğin yeterli beslendiği, günde en az beş kez israr yaparak bezin ıslak bulunması, en geç 15. günde doğum kilosuna ulaşması ve ayda en az 500-600 gram alması ile anlaşılır. Bebeklerde doğumu izleyerek ilk günlered doğum tartıları onda bir oranında azalır. Bu fizyoloj,ik  yani doğal tartı kayvbının nedeni vücutta su oranının azlaması ve suyun yer değiştirmesidir, anne sütü yetersizliğine bağlanmamalıdır. Dışkılama sayısı, bebeğin huzursuzluğu, uyku düzensizliği veya aşırı ağlamasıo anne sütü miktarı açısından güvenilirkriterler değildir. Çok iyi tartı alan bebeklerde de benzer yakınmalar görülebilinir.Sadec bezin hep kuru bulunması ve sürekli olarakj koyun pisliği gib ufak ve sert parçalar halinde a zmiktarda  kaka yapilması açlık bulgusu olabilmektedir. Bunlar dışında en önemli kriter bebeğin kilo almasıdır.

EMZİRME DÖNEMİNDE BESLENME

Anne sütü bebek için en uygun gıdadır. Sağlıklı bir anne günde ortalama 700-800 ml süt sağmaktadır.. Emzirme döenminde süt salgılaması jkadının normal gereksinimden daha fazla enerji,protein, vitamin ve mineralleri almasını gerektiri. Emziren annenin salgıladığı sütteki enerjinin önemli bir kısımı yediklerinden sağlanmaktadır. Emziren anne , ek olareak enerji ve besin öğelerini diyete almazsa kendi vücudundan harcar.Bu edenle annenin,bebeğini emzirdiği dönemde kendi beslenmesine de dikkat etmesi gerekmektedir.

Beslanme Önerileri:

Emziren annenin enerji, protein ve kalsiyumdan zengin beslemmesi gerekirt,ayrıca annebnin su ihtiyacı da artar. Çünkü emzirmek vücudun sıvı ihtiyacını arttırır. anne günde en az 10 su bardağı sıvı almalıdır. Sıvı konuusunda en iyi tercih sudur.

Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirlenen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

* Hergün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenmelidir.

*Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur içeremn yemekleri, portakala, mandalina , domates, maydanoız, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir.

*D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emziren anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

*Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır.Doğal besinlerde yeterince alınamayana iyot, ancak iyotlu tuz kullanımıyla anne sütünden bebeğe geçer.

* Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında , demir ve kalsiyuım gibi minerallerden zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu  esinler tüketilebilir.

EMZİREN ANNENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR:


1- Yaşamının ilk 4-6 ayı bebeğin zihinsel ve bedensel açıdan sağlıklı olması açısından çok önemlidir. ilk 4-6 auylık dönemde anne sütü yeterli olduğıu durumlarda D vitamini haricinde bebeğe hiçbir şey verilmemeli, anne huzurlu, dinlenmiş olması ve iyi beslenerek bebeğini emzirmesi sağlanmalıdır.
2-Bebek ağladığında emzirilmelidir.
3-Sık sık ve isteyerek emzirme, meme bezlerini uyararak süt yapımını arttırır.
4-Emzirme döneminde kilo vermeye çaışmamalı, başarılı emzirme ile 6 ayda normal kiloya inilebilmektedir.
(bu denenmiş ve benim gibi obur bir anne de bile etkin olmuştur.) İnilmezse, anne ilk 4-6 aylık periyot sonrasında zayıflama diyeti bir diyetisyen ile beraber uygulayabilir.
5-Gebelik sırasında önerilenden daha fazla kilo almışsa her ay iki kilo kaybetmek normaldir. Ayda iki kilodan fazla ağırlık kaybı doğru değildir.
6-Emziren anne zayıfkama diyeti yapmamalıdır ama  unlu, yağlı ve şekerli besinleri aşırı yememeye dikkat etmelidir.
7-Emziren anne , mem başıonda çatlak olmaması için her emzirmeden sonra meme ucuna bir, iki damla kendi sütünden sürebiir. Lanolin içeren ve bebeğiniz emerken silinmesine gerek kalmayan yumuşatıcı kremlerden kullanabilirler.
8-göğüs , iyi bışaltılmazsa memeler şiler, sertleşir ve deri kızarırı. Bu durumda; bebeği daha sık emzirmek veya sütü sağmak gerekmektedir.
9- Doğum sonrası ilk birkaç gün anne sütü yeterli gelmiyorsa, bebeğe hemem mama biberonu verilmemelidir.
10-Emzirme döneminde beslenmeye dikkat edi,lirrse, süt verimi artar, bebeğiniz sağlıklı büyür..

26 Temmuz 2011 Salı

HÜÜRİYETAİLE ARTIK IPHONE DA!!!!

Hürriyet Aile'nin yeni yayınlanan iPhone uygulamasıyla ilgili bilgiyi sizinle paylaşmak istedim..



Hürriyet Aile, her toplumda kutsal kabul edilen aile kavramını tüm yönleri ile ele alan, kadın erkek ilişkilerinden modaya, hamileliğin tüm aşamalarından bebek ve çocuk sağlığına, cinsellikten astrolojiye kadar birçok farklı konuda zengin içeriği bir arada sunan bir aile portalı.


 Her yaştan okuyucu kitlesine hitap eden ve okuyuculardan gelen istek-öneriler doğrultusunda her geçen gün daha da büyüyen sitemiz, dünyanın önde gelen dijital araştırma şirketi ComScore inc’in Mayıs 2011 raporuna göre de Türkiye'nin en çok ziyaret edilen aile portalı oldu. Bu nedenle de bizlerin daha rahat ulaşabilmeleri için  Hürriyet Aile olarak iPhone uygulamasını başlatmış..
  Bu uygulama da;  çalışan anneler eve dönerken Türk ve dünya mutfaklarından en lezzetli yemek tariflerine bakıp akşam yemeğine karar verebilir, parkta çocuğuyla vakit geçirenler aynı anda bebek sağlığı ve bakımı hakkında bilgi edinebilir, gece gördüğü rüyayı kahine anlatıp yorumlatabilir ya da haftalık burç yorumunu öğrenebilir, plajda güneşlenirken yılın en moda renklerinden favori saç modellerine kadar güzellik ve bakım ile ilgili her şeyi buradan takip edebilir, siparişini verdiği yemeği bekleyenler ilişkiler üzerine yazılan yazıları okuyabilirizz.
Yani hayata dair ne varsa Hürriyet Aile iPhone uygulamasıyla her yerde anında öğrenebiliriz. 
iPhone kullanıcılarına özel olan Hürriyet Aile iPhone uyulamasının kısa yolunu telefonuzuna indirin, daha hızlı ve kolay bir şekilde takip edin.  Ben öyle yaptım:)))

EMZİRME DÖNEMİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER:

ANNE SÜTÜ BİR MUCİZEDİR....

Bebeğinizin beden ve ruh sağlığı için en önemli besin anne sütüdür.emzirmek, anne ve bebek arasında güçlü bir bağ kuraraken bebeğin duygusal gereksinimleini karşılar.
Dünta Sağlık Örgütü ( WHO)
, bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile vbeslenmesini, su dahil herjhangi bir gıda verilmemesini, 6. aydan sonra ise uygun ek gıdalara başlanarak emzirmeye 2 yaşına kadar devam edilmesini öneriyor.

BAŞKA HİÇBİR BESİN ANNE SÜTÜNÜN BEBEĞE SAĞLADIĞI YARARLARI SAĞLAYAMAZ!!

*Anne sütü doğrudan ısıda ve bebeğin gereksinimine her zaman karşılık verecek şekilde, daima hazırdır.
*bebeğin sağlıklı gelişimi için gerekli olan tüm besinleri içeriri.
*bebekler için sindirmi kolaydır.
*Bebeğin bağışıklşık sistemini geliştirir.
*En az 6 ay emzirilen bebeklerde allerjik hastalıklari orta kulak iltihapları, ishal,kusma, menenjit ve akciğer enfeksiyonları gibi hastalıklar daha az görülür.
*Anne sütü emmeyen bebeklerin yetişkin dönemlerinde sindirim ve kilo sorunları daha sık görülür.
* Bebeğin ağız, yüz kaslarının ve alt çenesinin gelişimine katkıda blunur.
*Emzirme pratik ve masrafsızdır. Harcama gerektirmez.

UNUTMAYIN!! BEBEĞİNİZİ EMZİRDİKÇE SÜTÜNÜZ ARTACAKTIR.

EMZİRME DOĞANIN ANNEYE ARMAĞINIDIR....

*Emzirmek, kanamaları ve kansızlığa bağlı görülebilecek halsizlik ve yorgunluğu azaltır.
*Emzirmek, anne rahminin normal boyutlara dönmesini hızlandırır.
*Anne , emzirme sırasında kalaori harcar ve böylece doğum sonrası fazla kilolardan kurtulkşması kolaylaşır.(Günde 500-1000kalori =2 saat yürüme)
*Emziren annelred yumurtalık ve mem kanseri daha nadir gtörülür.
*Emzirmek, annenin kemik yapısını sağlamlaiştırır, ileri ki yaşlarda görülen kemik erimesi ve kırık riski azaltır.

22 Temmuz 2011 Cuma

Bulantı Kusma Ve Gebelik Hiperemezis Gravidarum

Bulantı ve kusmalar ilk hamileliğini yaşayanlarda daha fazla görülmekle birlikte bu bir kural değildir. Her hamilelik birbirinden farklı olduğu için aynı kadının iki hamileliği arasında da farklılıklar olabilir. İlk hamileliğinde sorun yaşamayan bir kadının ikinci hamileliğinde şiddetli bulantı ve kusmalar görülebileceği gibi bunun tam tersi de söz konusu olabilir
Yapılan pekçok araştırmada her 100 hamile kadından 50 ile 70′inin az ya da çok bulantı ve kusma sorunu yaşadığı saptanmaktadır. Her 1000 hamile kadından 5-10′unda ise bulantı ve kusmalar hastaneye yatacak ve besin maddelerinin damardan verilmesini gerektirecek kadar şiddetli olmaktadır.
Hamileliğe bağlı bulantı ve kusmalar genelde gebeliğin 6. haftası civarında başlar ve 14-16. haftalar arasında şiddetli giderek hafifler ve kaybolur. Bununla birlikte bazı kadınlarda belirtiler 4. haftada başlayıp tüm hamilelik boyunca da devam edebilir.



Yakınmalar sabahın erken saatlerinde olan mide bulantılarına bilimsel olarak ise emesis gravidarum olarak tanımlanır. Şiddetli olgular ise hiperemesis gravidarum adını alır.

Gebeliğin erken dönemlerinde bu sorunu yaşayan ve bir miktar kilo da kaybeden anne adayının en büyük endişesi kendisi birşey yiyemediği için bebeğinde sorun çıkma olasılığıdır. Kilo kaybının aşırı olmadığı, anne adayında sıvı elektrolit denge bozukluklarıın görülmediği olgularda bebeğin zarar görme olasılığı son derece düşüktür:


Nedenleri

Hamilelik sırasında görülen bulantı ve kusmaların altına yatan nedenin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yakınmaların kanda gebeliğe bağlı olarak yükselen hCG, ve östrojen hormonlarının artış şekline paralel olması, hormonların normalden yüksek olduğu çoğul gebelik ve mol gebelik gibi durumlarda daha şiddetli görülmesi gibi gözlemler nedeni ile bu hormonların beyindeki bulantı merkezini uyararak tabloya neden olduğu düşünülmektedir.

Öte yandan psikolojik ve fiziksel stress ve yorgunluk da bulantı ve kusmaları arttırabilmektedir. Özellikle istenmeyen gebelik varlığında durum daha şiddetli olabilmektedir.

Hamile kadınların kokuya olan hassasiyetleri çok artmaktadır. Bu hassasiyet özellikle sigara, yemek ve parfüm kokularında daha belirgindir. Hamile bir kadın bu tür kokuları şaşılacak bir şekilde çok uzaklardan dahi fark edebilmektedir. Bu durumun altında yatan neden de tam olarak bilinmemekle birlikte artan östrojen hormonunun sorumlu olduğu düşünülmektedir. Kokular kadında öğürme refleksini harekete geçirerek kusmaları tetikleyebilir.

Yapılan bir çalışmada şiddetli bulantı ve kusma sorunu yaşayan hamile kadınlarda mide ülserinden de sorumlu olduğu düşünülen h.pylori isimli bakteriye daha sık rastlandığı saptanmıştır. Bununla birlikte h.pylori ile gebelik hastalığı arasında herhangi bir ilişki ortaya konamamıştır.

Gebelik bulantı ve kusmalarında en etkili sonuçların B6 vitamini ile alınması bu vitamin eksikliğinin altta yatan neden olabileceğini düşündürse de yapılan çalışmalarda kusma olan ve olmayan hastalar arasında B6 vitamini eksikliğinin görülme sıklığında bir fark olmadığı ortaya konmuştur. B6 vitamininin hangi mekanizma ile tabloyu düzelttiği bilinmemektedir.

Bir başka iddia da hamilelik sırasında vücudun karbonhidratları sindirme şeklinde ortaya çıkan değişimlerin de bu tabloya neden olabileceğidir. Bu değişimler direkt olarak bulantı ve kusmalara neden olmasa da kişiyi olayı tetikleyen faktörlere karşı daha hassas hale getirebilir.

Neler Yapılmalı?

-Beslenme alışkanlığınız değiştirin, az ve sık beslenin.
-Yemeğe başlarken kuru gıdalarla beslenmeye başlayın. Ekmek, kraker gibi..
-Sıvı kaybınız olduğundan dolayı bol bol sıvı amaya çalışn. Su veya maden sodası işe yarayabilir. Mümkün oldukça ılık olmasına dikkkat edin. çok soğuk veya çok sıcak olmamamlı..
-Sabah yataktan çıkmadan önce yatağınızda krker , biraz peynir gibi hafif şeyler yiyebilirisiniz. Bunları yatakyta yedikten 10-15 dk sonra kalkın. Ani hareket etmeyin.
-Yemeklerinizi hafif yapmaya, aşırı yağlı olmamasına dikkat edin.
- Eğer bulantı- kusma fazlalaşırsa, mutlaka doktorunuzla görüşün. Sizi rajhatlatacak ilaç tavsiye edbilir.
- Mide bulnatınız için dışarı çıkarken yanınızda;nane şekeri,naylon poşet, kraker, tuzlu fıstık gibi midenizi rahatlatan gıdaları da yanınızda bulundurun.
 
Genellikle ikiz gebelerde, ilk gebeliklerde , genç anne adyalarında , migren hastalığı olanlarda ve daha önce mide rahatsızlığı olanlarda mi,de bulantı şikayeti daha sık görülmektedir.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

23-24 Temmuz’da müzik ve keyif dolu bir hafta sonu: sun.day.sky

Santralistanbul ve showhow işbirliğiyle düzenlenen “ücretsiz kent festivali” sun.day.sky, 3. yılında 23-24 Temmuz tarihlerinde yine santralistanbul’da gerçekleşiyor. Açıkhavada, bol güneş, müzik, keyif ve birbirinden farklı aktiviteleriyle eğlenceli ve dinlendirici bir hafta sonu için çok iyi bir fırsat..
Benim de haberim Limango 'dan gelen davetle oldu. İyi ki davetiye göndermişler. Limango ve LimangoKİDS standında cocuklar için eğlenceli oyunlar ver büyükler için de süprizler olacakmış.. Ne güzel değil mi????

Müzik gruplarının canlı performansları, genç tasarımcıların son koleksiyonları, markaların ilginç ürünleri, DJ’lerin performansları, Plak Pazarı’nın bağımsız ve alternatif plak dükkanları, santralatölye’nin çocuklar için tasarladığı atölye ve oyun alanı, Özgür Hisset Alanı’nın aktiviteleri sun.day.sky ’ın içerikleri arasında.

Türkiye’nin yegane çocuk canlısı festivali sun.day.sky çocukları yine unutmuyor! Siz güneşin keyfini çıkartırken çocuklarınız santralatölye’nin yürüttüğü atölyelerde hem eğlenecek hem öğrenecek.

Ayrıca, santralistanbul’da yer alan sergileri henüz ziyaret etmemiş olan festivalciler için de sergi galerileri ve Enerji Müzesi de kapılarını açık tutacak.

Eğlenceli ama aynı zamanda dinlendirici bir hafta sonu için ,santralistanbul’da 23-24 Temmuz 11:00’den akşam 22:00’a kadar, güneş, gün ve gökyüzünü birleştiren festival sun.day.sky’da buluşuyor olacak!

Biz de oğluşımla beraber bu etkinliğe katılmayı planlıyoruz. özellikle yeşilliklerin içinde oğluşum çok eğleneceğini umuyorum..Bizim için iyi bir dinlenme olacak:))
 
 
 
 
 


18 Temmuz 2011 Pazartesi

ALTUĞ ARTIK 18 AYLIK

Oğluşum artık 18 aylık.. Zaman ne kadar da çabuk geçiyor.16 Ocak 2010 bizim için miladdı. Üstünden koca 18 ay geçti. ne günler geçirdik. oğlum büyüdü.Artık küçük bir delikanlı:)))


Beslenme:

Artık çocuğunuz, 3 ana 2 ara öğün alıyor olmalıdır. Bundan fazlası, kötü beslenme alışkanlıklarının yerleşmesine yol açar. Ara öğünlerin mümkün olduğunca sağlıklı olmasına gayret etmeli, abur cubura alıştırmamalısınız.
Alması gereken 4 temel gıda grubu: Tahıl, sebze- meyve, süt ve süt ürünleri, et, tavuk, balık, yumurta grubudur.

Altuğ, ise bu ay beslenmesinde çok büyük bir karışıklık oldu. Bunun bir sebebi de bakıcı teyzesi. Çok fazla abur-cubura alıştı. Ayrıca dişler özellikle azı ve köpek dişleri iştahımızı mahvettiler.
Bunun dışında çok güzel çatal - bıçak kullanarak herşeyi yiyor artık. Yemekleri bazen püremsi olsa da artık biz ne yersek o da onu yemek istiyor.

Fiziksel Gelişim:


Bu Yaşta Çocuğunuz Neler Yapabilir?

Yardım ederseniz merdiven çıkabilir.
Topu atabilir.
Kaşıkla kendini besleyebilir.
Bardaktan kendisi içer.
Koşmaya başlayabilir.
Karalama yapabilir.

Altuğ da karalama işini çok seviyor.. Eline kalemi almaya görsün:))
Merdivenleri çıkmayı, tırmanmayı, parklardaki kayakları çok seviyor. EVDE KOLTUK TEPELERİNDE, KÜÇÜK BEY..

Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

İtip çekebileceği, vurup ses çıkarabileceği oyuncaklar sağlayın.
Kağıda karalama yapmasına izin verin.
Onunla top oynayın.
Birbirinin içine geçen veya üstüste koyup kule yapacağı oyuncaklar sağlayın.


Dil Gelişimi:


Bu Yaşta Çocuğunuz Neler Yapabilir?

Resimde gördüğü cisimleri adlandırabilir.
4-10 kelime kullanır. ( Çok daha fazlasını anlar )
2 kelimelik cümle kurabilir.
Basit direktiflere uyabilir.

Altuğ konusma konusunda tembel. kendi dilince konuşsada tek anlşaşılır kelimesi; anni!!!! Oğluşumla sürekli konusuyoruz. Konusamasa da herşeyi bize birşekilde anlatıyor. Altuğ topu getir, şortunu odana götür gibi direktiflerimizi anlıyor ve yerine de getiriyor.

Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

Ona kitap okuyun, birlikte resimlere bakın.
Yeni öğrendiği kelimeleri sıkça tekrarlayın.
Hayvanat bahçesine götürüp hayvanların seslerini dinletin.

Bu ay benim ona kitap okumamdan hoşlanıyor. kitap bitene kadar dinlemeyi seviyor. Hatta tekrar etmemei de istiyor. Kedi, köpek ve kuşu biliyor. Seslerini duyunca ona göre tepki veriyor.
Sosyal Gelişim:
Bu Yaşta Çocuğunuz Neler yapabilir?

Erişkin davranışlarını taklit eder.
Yabancıların yanında çekingen davranır.
Başka çocukların yanında oynar ( birlikte değil).
Sürekli ona koyduğunuz sınırları test eder.
Giderek sizden bağımsız olmaya başlar.
 
Benim ve babasının hareketlerini taklit etmeyi çok seviyor. hatta geçen gün babası yara bandını anlına yapıştırdı.Altuğ da aldı, yara bandına alnına hemen yapıstırdı. oğluşum babacı .. eve geldiğinde dünyalar onun  oluyor. O nedenle Altan Ne derse Altuığ onu yapmaya anormal bir çaba harcıyor.
Kendi yaşıtı çocuklarla oynamayı çok seviyor. Yanlarına gidip, hemencecik sarılıyor.Oyunu fakat tek başına oynuyor.
Bağımsızlığını da ilan etti, bizim küçük adam. Kolyuğun tepeleri en sevdiği yerler. Sınırlarını belirtiyoruz. ama gözümüzün içine baka baka tekrar ediyor. hayır, konusunda belki bizim biraz daha net olmamız gerekiyor.
Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

Ona sevginizi hissetirin, sık sık sarılın, öpün.
Başka çocuklarla biraraya geleceği ortamlar hazırlayın.
Değişik yerleri keşfetmesine fırsat tanıyın.

Disiplin:

Bu yaştaki çocuk, henüz neden her istediğini yapamayacağını anlamamaktadır. Problemleri en aza indirmek için çevreyi uygun şekilde düzenleyin, ona veremeyeceğiniz kırılıp zarar görecek eşyayı veya kendisinin zarar görmesine neden olacak şeyleri ortadan kaldırın. Evinizi bebek doğmadan önceki halinde tutarsanız, sorun yaşamanız kaçınılmaz olur.
Uygun olmayan birşey yapmakta ısrarcıysa, onu ortamdan uzaklaştırıp dikkatini başka bir şeye çekin.
Kurallar koyun ve bu konuda kararlı olun. Eğer; bir davranışa bazen izin vermez, bazen hoşgörüyle karşılarsanız veya anne baba benzer tutumda olmazsa çocuğun da kafası karışacaktır.
İstenmeyen bir davranışın yerine ne yapabileceğini gösterin.

Disiplin konusu benim için çok zor. Altuğ herşey için tutturmuyor. Ama tutturduğu şey için Hayır dediğimizde , kendini yerlere atıyor. O zaman çok dikkatli davranmaya çalışıyoruz. Dikkatini başka yöne çekmeyi başarırsak, o zaman rahatlıyoruz. Yoksa her istediğini elde etmek için ağlaması gerketiğini öğrenmemeli. Çok akıllılar. O nedenle bu yaşlarda dikkatli olmakda yarar var. Babasıyla beraber aynı şeylere Hayır demeyi ,aynı şeylere Evet demeye çalşıyoruz.
Babsı çok kısıtlama tarfatarı değil. özgür ve istediğini yapabilen bir çocuk olamsını istiyor. Bizde o nedenle evi, özellikle salon ve kendi odasını altuğ'unun hareketlerine göre ayarladık. Şimdi daha rahatız.
Evde Tv nin yerini değiştirdik, yaklaşık 5 -6 aydır. Tv alışkanlığından uzaklaştı böylece.
Sandalyelere tırmanmayı çok seviyor. Ona dikkat temeye çalışıyoruz. Şimdilik Allahtan bir kazamızda olmadı. Ama buı dönemde o kadar hızlı hareket ediyorlar ki, çok dikkatli olmak da yarar var.
Öfke Nöbetleri:

Çocuğunuz, artık bağımsız olmak, kendi kararlarını vermek istemektedir. Ancak sorun çözmeyi bilmemekte, hayal kırıklığı veya kısıtlamalarla başedememektedir. Yapmak istediğine engel olduğunuzda ağlayıp bağırarak, kafasını vurarak, kendini yerlere atarak, nefesini tutup katılarak bir öfke nöbeti geçirebilir. Ne kadar can sıkıcı olsa da, bu büyümenin normal bir aşamasıdır. Çocuk özellikle aç, yorgun veya hasta olduğunda öfke nöbetine daha yatkındır.

Altuğ da da bazen bu durum oluyor. O dönemlerde istediği şey ona zarar vermeyecekse, onunla inatlaşmadan hemen ok diyoruz. Yok zarar verecek bir durumsa, ki bu daha çok oluyor, o zaman da dikkatini başka yöne çemeye çalışıyoruz. Bu nöbetlerin daha hızlı atlatılmasını sağlıyor.
Bu durumda nasıl davranmalısınız?

Sakin olun, ona kızmayın.
Sevgiyle fakat kararlı yaklaşın.
Ondan beklentinizi dile getirin, uyması gereken kurallar hakkında tutarlı olun.
Eğer, çocuk güvendeyse, yaptığını görmezden gelin, ilgilenmeyin. Eğer kendine veya başkasına zarar verecek durumdaysa, onu başka bir odaya götürün, sakinleşmesini bekleyin.

Tuvalet Eğitimi:

Her çocuğun Tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır. Çocuğu akranlarıyla kıyaslamayın ve asla zorlamayın.
Tuvalet eğitimine geçmek için, çocuğun gereken fiziksel olgunluğa ulaşması gereklidir. Hazır olduğuna dair işaretler saptarsanız, bu konuyu gündeme alabilirsiniz

Bu konu benim şu aralar çok düşündüğüm bir konu. Altuğ da şimdilik br belirti göremedim , ben. beraber tuvalet ziyaretlerimiz var. Özellikle babasıyla zaman geçirmesini sağlıyoruz. Ama eğitime ne zaman başlayacağımızı 18 aylık kontrolunda doktorumuza danışacağız..

BEBEKLERDE BURUN TIKANIKLIĞI

Burundan yapılan solunum (nazal solunum) temel ve zorunlu bir fonksiyondur ve özellikle de 6 aylık olana dek ağızdan solunum içgüdüsü bulunmayan bebekler için hayati önem taşır. Burun nefes alıp vermenin yanı sıra, nefes yolu ile burundan vücuda giren havanın nemlendirilmesi, ısıtılması, filtre edilmesi, basıncının ve akış hızının düzenlenmesi, ayrıca koku alma ve orta kulağın havalandırılması fonksiyonlarına da sahiptir.

Bebek ve çocuklarda mevsimsel olarak sık rastlanan solunum yolu enfeksiyonları yüksek miktarda mukus (burun salgısı) üretimine ve dolayısıyla da burun tıkanıklığına neden olur. Tek başına bakıldığında burun tıkanıklığı önemli bir sorun gibi görünmeyebilir. Ancak burun tıkanıklığı giderilmediğinde, aşağıdaki sorunlarla karşılaşılabilir;

Bebeğiniz yeterince süt ememez, huzursuz ve mutsuz bir hal alır.

Uyku kalitesi bozulur, buna bağlı olarak gelişimi etkilenir.

Beslenme sırasında fazla hava yutma sonucunda gaz sancıları ortaya çıkabilir.

Burun tıkanıklığı giderilmediği takdirde orta kulak iltihabı ya da sinüzit gibi daha ciddi ve ağrılı enfeksiyonlara dönüşebilir.

Tüm bunlara bağlı olarak da bebeğinizin ve sizin yaşam kaliteniz azalır.

Bunların sonucunda burun tıkanıklığı yalnızca bebeklerin hayat kalitesini bozmakla kalmaz, bebeklerinin huzursuz, uykusuz, yemek yemeyen halini gören ebeveynler de endişelenmeye başlar; bebek gece uyumadığında ebeveynler de uyuyamaz ve ailenin yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir.

KAYNAK:http://www.otribebe.com.tr/bebeklerde-burun-tikanikligi.html

BEBEKLERDE ÜST SOLUNUM YOLLARI ENFEKSİYONU VE EVDE YAPILACAKLAR

Üst Solunum Yolu Ne Demektir?
Üst solunum yolu deyince burun, sinüsler, yutak (farinks) ve gırtlak (larinks) anlaşılır. Bu bölgelerin iltihaplarına da üst solunum yolu infeksiyonu (genel olarak ÜSYE şeklinde kısaltılır) denir. Üst solunum yolu; kulak ve alt solunum yolları ile bağlantılıdır.







Üst Solunum Yollarında Ne Gibi İltihaplar Olur?

Aslında teorik olarak nezle, grip, farenjit, sinüzit, larenjit, gibil tihapların hepsi üst solunum yolu enfeksiyonu kapsamına girer. Gribal enfeksiyon veya rinofarenjit gibi isimler de aynı anlamda kullanılır. Ancak uygulamada sinüzit veya bazı spesifik iltihaplar bu kavramın dışında tutulur. ÜSYE'ye daha çok virüsler neden olsa da hemen her zaman bakteriler de üzerine eklenir. ÜSYE denilince genel olarak nezle veya grip anlaşılır. Farenjit bu durumlarla beraber sıklıkla vardır.


ÜSYE Sebepleri Nelerdir ?

Değişik mikroplar; virüsler ve bakteriler bu hastalıklara sebep olurlar. Bütün dünyada yapılan araştırmalarda etkenlerin % 70-80 vakada değişik virüslerin olduğu saptanmıştır( 200 den fazla değişik cins). Virüsler çok küçük mikroplardır, normal mikroskoplarla görülemezler ve virüsleri öldüren bir antibiyotik henüz bulunamamıştır. Vakaların % 20-30 unda etkenlerin bakteriler (en sık A gurubu beta hemolitik streptokok) olduğu saptanmıştır. Bakteriler virüslerden daha büyük mikroplardır, normal mikroskoplarla görülebilirler ve antibiyotiklerle öldürülebilirler.

Üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) ne sıklıkta görülürler?

Virüslerin neden olduğu ÜSYE ları çocukluk çağlarında yılda 3-8 kez olabilir. Bir araştırma sonunda çocukların 10 yaşına gelinceye kadar toplam 100 kez ÜSYE u geçirdikleri bulunmuştur. 6-7 yaşlarından sonra görülme sıklığı azalır. Yetişkinlerde ise yılda ortalama 1-3 kez ÜSYE görülmektedir.

Üst solunum yolu enfeksiyonları(ÜSYE) çocuklarda niçin daha sık görülürler?

Bunun temel sebebi vücudun bağışıklık sistemidir. Vücudumuza giren mikropları, kanımızdaki bazı hücreler tanır ve hafızasına yerleştirirler. Bu mikroplar tekrar vücudumuza girdiğinde bu koruyucu hücrelerin salgıladıkları antikor denilen maddeler tarafından etkisiz hale getirilirler(Bazı mikropların yaptıkları bu koruyucu etki ömür boyudur ; Kızamık, Suçiçeği, Hepatit A, Hepatit B, Kabakulak gibi). Bazı mikroplara karşı ise koruyucu etki daha kısa sürelidir ( ÜSYE larını 200 den fazla virüs yaptığından her birine karşı uzun süreli bağışıklık olmayabilir). İşte 20 yaşlarına gelen ve birçok mikroba karşı vücudunda antikorlar(bağışıklık maddeleri) oluşmuş bir kadın, doğum yaptığında bu koruyucu maddeler, kan yoluyla bebeğe geçer ve bebek de annesi gibi , ilk 6-9 ayda sık hastalanmaz. Ancak bu koruyucu maddeler 6-9.aylardan itibaren azalmaya başlar,bebek hastalandıkça koruyucu maddeleri kendisi yapmaya başlar . Bu temel sebebin yanında anne sütünün de koruyucu etkisinin kalkmasıyla bebekler 1 yaşından itibaren 5-6 yaşlarına kadar yılda 3-8 kez ÜSYE'ye yakalanabilirler.
Üst solunum yolu enfeksiyonlarının (ÜSYE) belirtileri nelerdir?
Virüslerin neden olduğu ÜSYEbelirtileri ; burun akıntısı-dolgunluk hissi , ateş , öksürük yanında hapşırma, baş ağrısı, geniz akıntısı, boğazda yanma-ağrı, bazen gözlerde sulanma çapaklanma adele ağrıları, halsizlik, iştahsızlıktır. Bademcik iltihaplarında ; ateş, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü olur. Bademcik iltihabı daha çok okul çağı hastalığıdır ve neden genellikle bakterilerdir. Ses telleri iltihaplarında gece yarısı veya sabaha karşı nefes almada güçlük ve havlar-patlar gibi boğuk bir öksürük olur.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarının (ÜSYE) tedavisinde evde yapılabilecek destekleyici eylemler nelerdir?

Virüslerin neden olduğu ÜSYE lerde sigara dumansız temiz bir ortamda istirahat , dengeli ve bol sıvılı (ıhlamur, bitkisel çaylar, meyve suyu, hoşaf, komposto vb ) diyet ve su buharlı ortam, burun temizliği ve buruna serum fizyolojik damlatılması önerilir. En iyi balgam-salgı yumuşatan doğal madde sudur. Huzursuzluk ağrı ve ateş için ağrı kesici,ateş düşürücü ilaçlar verilebilir. Antibiyotik kullanılmasına gerek yoktur, antibiyotikler hastalığın süresini kısaltmaz, oluşabilecek daha karmaşık hastalıkların (orta kulak iltihabı, zatürre, bronşiyolit ) oluşmasını engeller.

Bakterilerin neden olduğu ÜSYE larında (özellikle bademcik iltihaplarında) doktor muayenesi ve gerek görmesi halinde penisilin veya başka uygun bir antibiyotik kullanılabilir.

Minik oğluşum Altuğ da iki gündür Üst solunum yolları Enfeksiyonu oldu. Bugun üçüncü gün. İlk muayenemizde sadece  hafif olan enfeksiyon ilerledi. Şu an malesef ateşi düşmediği için antibiyotiğe başladık.özellikle dün çok kötüydü. Ateş parasetamol vermemize rağmen, 4 saatte bir yükseldi. Oğluşum kafasını kaldıramadı. Tüm gün boyunca kalakmadığı için ve ateşi parasetamollere tepki vermeye başlayıncaantibiyotikle tedaviyi destekledik. Bunların dışında bol bol su içirmeye çalıştık.Midesini yormayan yiyecekler verdik.( zaten kaç gündür diş çıkarmasına bağlı bir iştahsızlıkda sözkonusuydu) Ara ara burnuna Otri bebe ile temizledik. Bu gerçekten çok yararlı.. Her ne kadar Altuğ bu işlemi yaparken kıyametleri koparsa da çok rahatlıyordu bu işllemden sonra.


Ve bol bol uyuttuk...
Hastalığı aynene devam ediyor. Temennim bugün son olsun ve oğluşum artık ayaklansın...

14 Temmuz 2011 Perşembe

Türkiye’nin en çok ziyaret edilen aile portalı: www.hurriyetaile.com


Aile kavramını tüm yönleri ile ele alan, kadın erkek ilişkilerinden modaya, hamileliğin tüm aşamalarından bebek ve çocuk sağlığına, cinsellikten astrolojiye kadar birçok farklı konuda zengin içeriği bir arada sunan Hürriyet Aile, comScore verilerine göre Türkiye'nin en çok ziyaret edilen aile portalı oldu.
İnternet ölçümlemesi konusunda dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden comScore Inc’in verilerine göre Mayıs ayında Aile ve Ebeveyn kategorisinin birincisi Hürriyet Aile oldu. Yaklaşık 1 milyon ziyaretçisi olan portal, Türkiye genel sıralamasında Nisan 2011’de 1.467. iken, Mayıs 2011’de 797. sıraya yükseldi. Aile ve Ebeveyn kategorisinde de Nisan 2011’de 6. Sırada iken Mayıs 2011’de 1. sıraya yerleşti.

Aile ve Ebeveyn kategorisinde en yüksek erişim oranına sahip olan http://www.hurriyetaile.com/, Mayıs ayında, Hürriyet gazetesi yazarı Sibel Arna, Ayurveda Uzmanı Dr. Ender Saraç ve konusunda uzman daha birçok ismin katılımıyla yenilenen yazar kadrosu ve siteye eklenen özel bölümler sayesinde yükselişe geçti.



Hürriyet Aile Portal Müdürü Özlem Yumuşak, “Hürriyet Aile kadın, erkek, genç, yaşlı herkese hitap eden bir içeriğe sahip. Yeni yazar kadromuz, yeni uygulamalarımız, farklı konularımız ve uzmanlarımızla içeriğimizi sürekli geliştiriyoruz. Türkiye’nin her yerinden kullanıcılarımız mevcut. Özellikle hamilelik, bebek, aile, sağlık, beslenme konularında takipçilerimiz bizi güvenilir bir kaynak olarak görüyor, biz de sitenin her bölümünde olduğu gibi bu kısımları da sürekli güncelliyor, yeni ve farklı içeriklerle besliyoruz.” diye konuştu.



Özlem Yumuşak, “Tasarım ve altyapı yenileme çalışmalarına başladık. Amacımız okuyucularımıza yeni özellikler, farklı içerikler sunmak ve Hürriyet Aile’yi hayatlarının vazgeçilmez bir parçası haline getirmek. Aynı zamanda okuyucularımıza çok güzel fırsatlar ve kampanyalar sunmak için de kolları sıvadık” diyerek sitenin gelecek planları hakkında da bilgi verdi.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Doğru Bebek Arabası Nasıl Olmalı?


Bir çok farklı satış noktası ve yüzlerce değişik bebek arabası modeli, bebek arabası alırken karar vermenizi zorlaştıracaktır. Bebek arabası alırken dikkat etmeniz gereken bazı noktalar vardır. Sizin için bu noktaların önem sırasını düşünürseniz aradığınız bebek arabasını bulmanız daha kolay olacaktır.


# Güvenlik: Bebeğinizin bebek arabasındaki güvenliği çok önemlidir. Bu nedenle alacağınız arabanın üreticisi, kullandığı kumaşlarının kalitesi, metal aksamının dayanıklılığı çok önemlidir. Bebek arabasının bebeği sadece belinden değil, omuzlarından da kavrayacak 5 noktalı emniyet kemeri olması çok önemlidir.

# Kullanım Kolaylığı: Anne babanın bebekle tek başınayken de bebek arabasını kullanabileceği göz önünde bulundurulursa, kolayca açılıp kapanabilmesi gerekmektedir. Bazı bebek arabaları üreticileri, bunu dikkate alarak tek elle kapanabilecek modeller üretmektedir. Bebek arabasının kapandığında az yer kaplaması ve kolayca taşınabilmesi de kullanım kolaylığı açısından önemlidir. Bazı bebek arabası modelleri çift taraflı kullanılabilme özelliğine sahiptir. İsterseniz bebeğinizin yüzü size dönük olarak seyahat etmenizi de sağlayabilirsiniz. Bazı yeni modellerde de bebek arabasının üzerinde oto koltuğu ve taşıma koltuğu olarak da kullanılabilen, bebeğinizin belli bir yaşa kadar kullanabileceği bir ünite bulunmaktadır. Bebek büyüdüğünde bu parça çıkarılabilmekte ve bebek arabası tek başına kullanılabilmektedir.

# Bebeğin Konforu: Sizin kullanım kolaylığınızın yanı sıra bebeğinizin arabadaki konforu da önemlidir. Oturma şiltesinin kalınlığı, sırt dayanağının farklı seviyelere ayarlanabilmesi, tentesinin kademeli olması, ön tepsisinin olması da bebeğinizin konforu için dikkat edebileceğiniz faktörlerdir.

# Anne babanın yaşam tarzı: Anne babanın yaşam tarzı bebek arabası modeli seçerken belirleyici unsurlardan birisidir. Anne baba bebek arabasını sokaklarda kullanmayı tercih ediyorsa, daha dayanıklı, kaldırım gibi yerlerde kolayca kaldırabilmek için hafif ve süspansiyonu iyi bir model tercih edecektir. Bunun yanında uzun doğa yürüyüşlerine çıkan anne babalar çim, kum gibi yüzeylerde kolayca kullanılabilmesi için büyük tekerlekli ve daha ağır bir modeli tercih edeceklerdir. Anne baba daha çok alışveriş merkezi gibi iç mekanlarda bebek arabasını kullanacaklarsa daha hafif ve manevra kabiliyeti yüksek, katlanması çok pratik baston tiplerini tercih edeceklerdir.

# Garanti: Bebek arabasının garanti belgesinin olması çok önemlidir. İleride çıkabilecek arızaları da düşünerek, satış sonrasında da servis hizmeti verebilecek bir üreticiyi tercih etmeniz önemlidir.

12 Temmuz 2011 Salı

YENİ BLOĞUM:

http://www.gfnhtupbebek.blogspot.com/

Benim bloğumu takip edenler bilir, ben Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesinde Tüp Bebek Koordinatörü olarak çalışmaktayım.
Bu bloğu açma nedenim; hem hastalarımıza destek olmak hem de Tüp Bebek tedavisine ihtiyacı olan anne ve baba olmak isteyenlere yardımcı olmaktı.
Sizde bana ve bu tedaviye ihtiyacı olan arkadaşlara ulaşabilmek ve destek olabilmek için bu bloğumu tanıtırsanız çok sevinirim.

Sevgiler:)))