31 Ekim 2013 Perşembe

“AYAS”, AİLESİ İLE BİRLİKTE EĞLENCE YOLCULUĞUNDA!

 
Türk sineması, 22 Kasım’da yepyeni bir çocuk kahramanla tanışıyor! “Ayas” ve ailesinin eğlenceli, komik maceraları, beyaz perde de çocuklara keyifli anlar yaşatacak.
6 yaşındaki minik “Ayas”ın, ailesi ve arkadaşlarıyla İstanbul’da maceradan maceraya koşmasını ve başından geçen keyifli serüvenleri konu alan çizgi sinema, aynı zamanda “Ayas”ın sıcacık, sevgi dolu ve kalabalık ailesini de izleyiciye tanıtıyor. “Ayas”, en yakın arkadaşları olan kuzenleri Özgür ve Mustafa, abisi Mehmet, ablası Özlem, annesi Güler ve babası Ahmet ile birlikte yaşadığı apartman dairesinde, şehir hayatını tecrübe etmekle birlikte, sokaklardaki oyun eğlencesini ve unutulan sokak kültürünü de yeni nesillere sevdiriyor.
 
 
Sokak kültürünü, aile bağlarını ve sıcaklığını, Düşyeri’nin İstanbul’uyla birlikte seyirciye en eğlenceli şekilde sunan “Ayas”ın maceraları 22 Kasım’da tüm sinemalarda!
 
Fragman Linki: https://www.facebook.com/photo.php?v=160458387493542

GALATA KULESİ’NDEN PEMBE MESAJ

Tarihi GalataKulesi’nde, meme kanseri konusunda farkındalık yaratmak için animasyonlumuhteşem gösteri düzenlendi
 
 
Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) ve General Electric (GE) işbirliğinde, meme kanseri hakkında toplumu bilinçlendirmek amacıyla Galata Kulesi’nde 30 Ekim’de muhteşem görsel şölen düzenlendi. Meme kanseri farkındalığına destek vermek isteyenler, sosyal medyada #GalataPembeOluyor
başlığı altında attıkları mesajlarla görüşlerini paylaştılar. GE, her tweet için MEMEDER’e 1 TL bağışta bulundu; etkinlik kapsamında 20 bin tweet’e ulaşılması hedefleniyor.
 
MEMEDER (Meme Sağlığı Derneği) ve GE (General Electric), meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla 30 Ekim, Çarşamba günü saat 19.00’da İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından Galata Kulesi’nde büyük bir görsel şölen düzenledi. Galata Kulesi, etkinlik çerçevesinde 29 Ekim, 30 ve 31 Ekim tarihlerinde de pembe renkle ışıklandırıldı.
Etkinlik kapsamında, 30 Ekim’de Galata Kulesi’nin formuna uygun olarak tasarlanan animasyon videosu birden fazla projeksiyonla yansıtılarak (video mapping),tarihi yapıda etkileyici bir görüntü oluşturuldu. MEMEDER ve GE işbirliğinde gerçekleşen etkinlikte başta kadınlar olmak üzere tüm kamuoyunun meme kanseri konusunda bilinçlendirilmesi hedeflendi.
Animasyonlarla büyüleyici bir görüntüye bürünen Galata Kulesi’ndeki aktiviteyi izleyenlere bilgilendirici broşürlerin yanı sıra, “Erken teşhis hayat kurtarır” yazılı pembe bileklikler armağan edildi.
GE’DEN ANLAMLI BAĞIŞ
Meme kanseri farkındalığına destek vermek isteyenler, sosyal medyada #GalataPembeOluyor hastag’ini kullanarak mesajlarını paylaşma imkanı buldular. GE, gönderilen her tweet karşılığında MEMEDER’e 1 TL bağışta bulundu.GE, meme kanseriyle mücadele konusunda yapılan çalışmaları desteklemek üzere yaptığı bu bağış çerçevesinde 20 bin tweet’e ulaşmayı hedefliyor.
Etkinlik aracılığıyla toplumun dikkatini erken teşhisin önemine çekmeyi amaçladıklarını belirten GE Türkiye Başkan ve CEO’su Canan Özsoy, “GE olarak onkoloji alanında 50 yılı aşkın bir deneyime sahibiz. Kanserle mücadele alanında geliştirdiğimiz Healthymagination taahhüdümüz kapsamında global ölçekte toplam Ar-Ge bütçemizin 1milyar dolarını ileri kanser teşhisi ve moleküler görüntüleme kapasitesinin yanı sıra biyofarmasötik ilaç üretimi ve kanser araştırması alanında dünya standartlarında teknolojilerin geliştirilmesine ayırmaktayız.
Kanserle mücadele konusundaki taahhüdümüz, teknoloji entegrasyonu, kanserle mücadele ve hasta bakımının kişiselleştirmesi, kanser araştırmalarında ileri adımların atılması, tanı ve tedavilerin geliştirilmesidir. Kansere karşı verdiğimiz mücadelede insanların bilgisinin ve bilinç düzeyinin artırılmasına odaklanıyoruz. Böylece hastalığı bir bilinmez olmaktan çıkarabilir ve Türkiye’deki tüm kadınlara bu konuda harekete geçmek için güç verebiliriz” dedi.
Türk kadınları arasında meme kanserinin görülme sıklığındaki artışa dikkat çeken GE Sağlık Türkiye ve Orta Asya Başkanı ve CEO’su Siavosh Moussavi, meme kanseri bilinçlendirme çalışmaları konusundaki kararlılıklarını vurgulayarak, “Kanserin erken teşhisi sayesinde meme kanserine yakalananların hayatta kalma şansını artırmayı hedefliyoruz. GE Sağlık, kanser konusunda 50 yılı aşkın bir süredir inovatif sağlık ve tanı teknolojileri geliştiren küresel bir liderdir. Dünyada ve Türkiye’de meme kanseri ile mücadele etmek öncelikli taahhütlerimizden biridir. Bu alanda kamu ve özel sektörle, sağlık kurumlarıyla ve diğer önemli paydaşlarla işbirliği yapıyoruz. Çalışanlarımızın meme kanseri ile mücadele için verdikleri çabayı takdirle karşılıyoruz. Küresel Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı kapsamında, Memeder ile birlikte yaptığımız bu çalışma ile halkımızda farkındalık yaratabilmek ve meme kanserine karşı birlikte mücadele etmek istiyoruz” dedi.
Kadınların düzenli biçimde kendini muayene etmesi, doktora danışması, meme taraması yaptırması ve daha çok egzersiz yapmasının sağlığı koruma ve hastalığın seyrini değiştirme gücü vereceğine dikkat çeken Moussavi, “Meme kanseri, yalnızca kadınların değil, bütün toplumun sorunudur. Bu konuda hepimize görev düşüyor. Kadın erkek her birimiz bu konuda duyarlı olmalı ve meme kanserinden kaynaklı ölüm oranlarını düşürmeye yardımcı olacak aksiyonları almayı ihmal etmemeliyiz” şeklinde konuştu.
MEMEDER Başkanı Oya Kösemen, “Kadın kanserleri arasında en sık görülen kanser türü olan meme kanserinde en önemli konu erken tanı. Tedaviye erken başlayabilmek için öncelikle toplum olarak bilinçlenmemiz gerekiyor. Bu tür aktiviteler ile aslında yapmak istediğimiz meme kanseri riskine karşı kadınlarımızın sürekli olarak kendilerini kontrol etmeleri. Yıllardır yürüttüğümüz çalışmalar meyvelerini verdi be bu yıl Sağlık Bakanlığı mamografi tarama yaşını 40’a indirdi. Bu bizim için çok önemli bir gelişme oldu. Meme kanserine karşı mücadelemizin katlanarak büyüyor olmasından çok memnunuz. Ana destekçimiz GE’ye ve Beltur A.Ş.’ye teşekkür ediyoruz’’ şeklinde konuştu.

30 Ekim 2013 Çarşamba

GEBELİKTE BESLENME

Gebe kadının beslenmesindeki amaç, annenin kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılayarak vücudundaki besin öğeleri yedeğini dengede tutmak, bebeğin normal büyümesini ve salgılanan sütün gerektirdiği enerji ve besin öğelerini tam olarak karşılamaktır.

Gebe Gerektirdiği Enerji ve Besin Öğeleri:

Gebelik öncesinde normal ağırlıkta olan bir anne adayının gebeliği süresince ayda ortalama 1 kg ağırlık kazanması istenir. Genellikle ilk 3 aylık dönemde ağırlık kazanımı çok azdır, zamanla artış gösterir. Toplam 9-12 kg ağırlık kazanımı gereklidir. Anne adayının, normal enerji gereksinimine ek olarak ilk 3 ayda günde 150 kkalori, 4-9 ay arasında ise günde 300 kkalori daha ek olarak alınmalı, normal vücut ağırlığına ayda ek olarak 1-1,5 kg eklenmesi önerilir. Gebelik başlangıcında normal ağırlığından şişman olan anne adayının fazla ağırlık almasına gerek yoktur.

Yemekler genellikle 3 öğünde tüketilir. Gebeliğin ilk döneminde öğün sayısı arttırılarak öğündeki yemek miktarı azaltılabilir.

Öneriler:

Etler haşlama veya ızgara olarak tüketilmeli, süt ve türevleri yağsız, kaymaksız, diet ( light) olarak tercih edilmelidir. Sebze ve meyveler en doğal şekliyle olmalı ve meyveler mümkünse kabuklu olarak tercih edilmelidir. Kuru baklagillerin tüketimi de hafta da 2-3 defa tavsiye edilir.

GEBELİKTE GÜNLÜK BESLENME PROGRAMINA BİR ÖRNEK:


KAHVALTI:

1 Su bardağı süt (az şekerli, kalsiyumdan zenginleştirilmiş)

1 yumurta veya 1 kibrit kutu kadar beyaz peynir

2 dilim ekmek

1 yemek kaşığı kadar pekmez, bal veya reçel

1 adet meyve

ARA ÖĞÜN:

1 Porsiyon meyve

ÖĞLE:

60-90 gram etli yemek ( bu 3 köfte şeklinde ve ya sebzeli olarak pişirilebilir.)

Veya kuru baklagiller yemeği

1 porsiyon pilav veya makarna

1 küçük kase yoğurt

1 dilim ekmek

1 porsiyon meyve

ARA ÖĞÜN:

1 bardak süt veya sütlü kek veya sütlü muhallebi

1 porsiyon meyve

AKŞAM:

1 kase çorba

60 gr et veya sebze yemeği

Mevsim salata

1 dilim ekmek

1 porsiyon meyve

YATARKEN;

1 bardak süt veya 1 küçük kase yoğurt

EMZİRME DÖNEMİNDE BESLENME

Anne sütü bebek için uygun besindir. Sağlıklı bir anne günde ortalama 700-800ml süt salgılanması kadının normal gereksinilmesinden daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineralleri almasını gerektirir. Emziren anne; ek olarak enerji ve besin öğelerini diyetle alamazsa kendi vücudundan harcar. Bunun sonucu kendi sağlığı bozulur ve yeterince süt veremez. Bu nedenle annenin, bebeğini emzirdiği dönemde kendi beslenmesine de dikkat etmesi gerekmektedir.

BESLENME ÖNERİLERİ:

Emziren annenin enerji, protein ve kalsiyumdan zengin beslenmesi gerekir. Ayrıca annenin su ihtiyacı artar. Çünkü emzirmek vücudun sıvı ihtiyacını arttırır. Anne günde en az 10 su bardağı sıvı almalıdır. Sıvı konusunda en iyi tercih de sudur.

Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

*Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir.

*Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur içeren yemekleri portakal, mandalina, domatesi maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitaminden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketebilirsiniz.

*D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emziren anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

*Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınamayan iyot, ancak iyotlu tuz kullanımıyla anne sütünden bebeğe geçer.

*Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjilerinin yanı sıra demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

*Bebeğinizi sezeryan ile doğurduysanız ilk birkaç gün anesteziye bağlı olarak gelişen gaz sorununu en aza indirebilmek için, gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durmakta fayda vardır. Bunlar karnabahar, lahana, kuru baklagiller, çiğ sebze, soğuk şekersiz süt ve yoğurt gibi.

Tüm emziren anneler 4-6 aylık emzirme döneminde gaz oluşumunu engellemek için özellikle yemek yeme yöntemlerine dikkat etmeli; yemeklerini yavaş yavaş yemeli ve iyi çiğnemelidir. Bebek ve annede gaz oluşumunu engellemek adına diyette kısıtlamaya gitmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

EMZİREN ANNENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR:

Meme başı çökmesi, çatlaması, ağrılı ve şiş göğüsler annenin süt vermesini güçleştirir ve sütün azalmasına yol açar. Bu nedenle; daha gebelik döneminde göğüsleri emzirmeye hazırlamak gerekir. Bu gibi durumlarda birtakım öneriler işinize yarayabilir:

1-Yaşamın ilk 4 -6 ayı bebeğin zihinsel ve bedensel açıdan sağlıklı olması için çok önemlidir. İlk 4-6 aylık dönemde anne sütü yeterli derecede D vitamini dışında bebeğe hiçbir şey verilmemelidir. Annenin huzurlu olması, dinlenmiş olması ve iyi beslenerek bebeğini emzirmesi sağlanmalıdır.

3-Sık sık isteyerek emzirme; meme bezlerini uyararak süt yapımını arttırır.

4-Emzirme döneminde kilo vermeye çalışılmamalı, başarılı emzirme ile 6 ayda normal kiloya inebilinir. İnilmezse; anne ilk 4-6 aylık periyotlardan sonra zayıflama diyeti uygulamalıdır.

5-Gebelik sırasında önerilerden daha fazla kilo alınmışsa her ay 2 kilo kaybetmek normaldir. Ayda 2 kilodan fazlası doğru olmayacaktır.

6-Emziren anne zayıflama diyeti yapmamalı; unlu, yağlı ve şekerli besinleri aşırı yememeye çözen göstermelidir.

7-Meme başınız çökük ise; gebeliğin 5. Ayından sonra belli aralıklarla elle masaj yapılmalı; doğumdan sonra sorun halen devam ediyorsa emzirmeden önce pompa ile hafifçe sağma işlemi, yapılıp, göğüs ucu çıkarılabilir. Ayrıca göğüs kalkanı da kullanıla bilinir.

8-Emziren anne, meme başında çatlak olmaması için her emzirmeden sonra meme ucuna bir, iki damla kendi sütünden sürmelidir.

9-Göğüs, iyi boşaltılmazsa memeler şişer, sertleşir ve deri kızarır. Bu durumda; bebeği daha sık emzirmek veya sütü sağmak gerekir.

10-Doğum sonrası ilk birkaç gün anne sütü yeterli gelmiyorsa, bebeğe hemen mama biberonu verilmemelidir.

EMZİREN ANNELER PRATİK ÖNERİLER:

*Anneler eski vücut ağırlıklarına dönmek için hemen acele etmemelidirler. Bu süre 6 ay ya da daha fazla sürebilir. Bebeklerini emziriyorlarsa eski formlarına daha kolay dönebilirler.

*Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alması gerekmektedir.

*Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar yenmemelidir.

*Kansızlığa neden olduğundan yemekle beraber çay içilmemelidir.

*Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları tercih edilmelidir.

*Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden biridir.

* Emzirme süresince bebeğin hep memede olması ve emerken uykuya dalması emzirmenin iyi gittiğinin bir işaretidir.

*Emzirme süresi her bebeğe göre değişebilir, doygunluğa ulaşması yani olgun sütü emmesi beklenmelidir.

EMZİREN ANNENİN GÜNLÜK BESLENME PROGRAMINA BİR ÖRNEK:


KAHVALTI:

1 Su bardağı süt (az şekerli, kalsiyuımdan zenginleştirilmiş)

1 yumurta veya 1 kibrit kutu kadar beyaz peynir,5-6 zeytin

1-2 ince dilim ekmek

1 yemek kaşığı kadar pekmez, bal veya reçel

1 adet meyve

ARA ÖĞÜN:

1 Porsiyon meyve

ÖĞLE:

60-90 gram etli yemöek ( bu 3 köfte şeklinde ve ya sebzeli olarak pişirilebilnir.)

Veya kurubaklagil yemeği

1 porsiyon pilav veya makarna

1 küçük kase yoğurt veya ayran

1 dilim ekmek

Mevsim salatası

ARA ÖĞÜN:

1 kibrit kutusu kadar peynir, 1 ince dilim ekmek

Domates, salatalık veya meyve

AKŞAM:

1 kase çorba

60-90 gr et veya sebze yemeği, 1 kase yoğurt veya sütlü tatlılar

Mevsim salata

1 dilim ekmek

1 porsiyon meyve

YATARKEN;

1 bardak süt veya 1 küçük kase yoğurt

NOT: Yemek aralarında ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çayları, az şekerli limonata ve komposto içilerek sıvı alımı arttırılabilir

POMPA SEÇTİNİZ PEKİ, GÖĞÜS BAŞLIĞI SİZE GÖRE Mİ?




Bazen iyi bir pompa kullansanız bile anneler süt sağmanın acı verici olduğunu düşünebilirler.Meme ucunuzda acı veren bir yara yoksa en olası sorun göğüs başlıklarının boyu ile göğüslerinizin arasındaki uyumsuzluk olabilir.bu baslıklar;göğsünüze değen huni şeklindeki, parçadır.
Genel de süt sağma pompalarıyla 24-26 mm olan parça verilir. Bu sizin için küçük ya da büyük olabilir.Bunun bir büyüğü 27-29 mm bir küçüğü de 21 mm'di.r Bu ölçüler her markada farklılık gösterir. Değerlere çok önem vermeyin. Sadece kullandığınız marka pompanın uclarının alternatifler,inin de olduğunu bilin. Bunu bilmediği için sağarken çok zorlanan anne var. Sağarken göğüs uclarınız ilk zaman acısa bile zamanla o da kalmayacaktır. O nedenle başlıklar çok önemli..
Kullandığınız başlığın size uygun olup-olmadığını anlamak için; sağarken göğüs ucunuz ve aerolanız huninin içinde rahat hareket ediyorsa sorun yok demektir. Sağma işleminiz bitiğinde göğüs ucunuz normalden büyük görünse de aerolanızda kabarıklık, şişkinlik olmamalıdır.Bu başlık eğer sizin için uygunsa sütünüzün akışını etkilemeyecek, raht rahat sağa bileceksiniz.

Aşağıdaki linkte Ameda marka pompaya ait alternatif başlıkları görebilirsiniz:

http://www.e-toker.com/urunler/ameda-yedek-gogus-pompasi-basligi-285mm30mm/urun2173.html

http://www.e-toker.com/urunler/ameda-yedek-gogus-pompasi-basligi-36mm325mm/urun2174.html

Medela markası için de;
http://www.e-sumeras.com/Medela-Personel-Fit-Gogus-Hunisi,PR-37.html

HAMİLELİKTE GÖZ SAĞLIĞINIZI İHMAL ETMEYİN

 
 
Anne adayları hamilelik süresi boyunca sağlık problemleri ile karşılaşabiliyorlar. Bazı durumlarda da varolan sağlık sorunlarında ilerlemeler olabiliyor. Hamilelikte sağlık problemleriyle karşılaşılan organların başında ise göz geliyor. Dünyagöz Etiler’den Dr. Pervin Uygur, özellikle diyabetik hamilelerin, gebelikleri boyunca mutlaka doktor kontrolünde olması gerektiğini söyledi.
 
 
Baştan sona hormonların yönettiği bir dönem olan hamilelikte tüm organlarda bir takım değişimler olabiliyor. Bu olağan süreçten “Göz”de payını alıyor. Peki hamilelik göz sağlığını nasıl etkiliyor? Gebelik sırasında göz hastalıkları tedavi edilebilir mi? Dünyagöz Etiler’den Dr. Pervin Uygur, anne adaylarına hamilelik sürecinde yaşayabilecekleri göz problemleriyle ilgili çok önemli bilgiler verdi.
Diyabetik retinopati riski var
Dr. Pervin Uygur, hamilelik sırasında diyabetli kadınlarda retinada kanama ve kılcal damarlarda bozukluklar yapan retinopati başlayabileceğini ifade ederek, hamileliğin var olan retinopatinin ilerlemesine de sebep olabileceğini söyledi. Dr. Uygur, şeker hastası kadınlarda göz diplerinin ve kan şekerinin çok yakın takibi ve gerekiyorsa tedavisinin yapılması gerektiğini kaydetti. Dr. Pervin Uygur, gebeliğin son dönemlerinde anne adaylarının tansiyon yükselmesi sorunu ile karşılaşması durumunda ise göz hekimine başvurması gerektiğini belirterek, eklemsi veya preeklemsi olarak adlandırılan bu durumda gözde hipertansif retinopati bulgularıyla karşılaşılabileceğini anlattı.
Hamilelikte ilaç ve göz ameliyatı  
Hamilelikte tedavi gerektiren bir göz sorunu olduğunda mutlaka göz hekimi kontrolünde göz hekimi tarafından verilen ilaçlar tedavinin yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Pervin Uygur, “Gebelikte mümkün olduğu kadar ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Özellikle kortizonlu ilaç kullanmamak gerekir” dedi. Dr. Uygur, hamilelikte mecbur kalınmadıkça göz ameliyatı yapılmadığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Hamilelikte lazer tedavisi önerilmez. Hamilelerin gözdeki kırılma kusuru değişkenlik gösterir ve sonuçta hata riskini artırır. Ayrıca her türlü operasyon stres sebebidir. Hamilelikte stres nedeni olacak girişimlerden kaçınılmalıdır.”
Dr. Pervin Uygur, hamilelikte kırılma kusurlarının değişmesi nedeniyle doğum sonrası gözlük ve kontakt lens derecelerinin tekrar değerlendirmesi gerektiğini hatırlatarak, gebeliğin göz kuruluğunu artırdığı için suni gözyaşı kullanılmasını önerdi.

28 Ekim 2013 Pazartesi

Hem eğlendiren hem eğiten çocuk oyunu; “Odada Dört Mevsim”

 
Vivaldi’ nin efsanevi ‘Dört Mevsim’ i ile teknoloji ve sanatı buluşturan keyifli çocuk oyunu “Odada Dört Mevsim”, Kasım ayı itibariyle her Cumartesi ve Pazar günleri BKM’ de sanatseverler ile buluşuyor.
BKM ve İMAJ ortak kuruluşu olan Kelebek Yapım’ ın sahneye koyduğu “Odada Dört Mevsim” isimli müzikli çocuk oyunu, Kasım ayı itibariyle her Cumartesi ve Pazar günleri BKM’ de minik sanatseverler için perdesini açıyor.
 


 
 
Sektördeki boşluğu doldurarak,  çocuk ve sanatı buluşturan, yaratıcı, özgün, eğlenceli ve sürprizlerle dolu uluslararası kalitede projeler üreten Kelebek Yapım, sanatın her dalının çocukların zengin hayal dünyasında yer bulmasını sağlıyor.  Çocuk klasikleriyle tanınan Neşe Türkeş’in yazdığı ve Okan Yahşi’nin yönettiği “Odada Dört Mevsim” ile bir odanın içine Vivaldi’nin dört mevsimini sığdıran oyun, çocukların keşfedilmeye hazır, büyülü dünyalarının kapısını açıyor.
Odasında nasıl vakit geçireceğini bilmeden sıkılan Bora’nın, yardımına koşan bilge sinek Bay Cızbız ile arasında geçen hikayeleri konu alan “Odada Dört Mevsim”, Vivaldi’nin eşsiz müzikleriyle miniklerin hem gözlerine hem de kulaklarına hitap ederek büyük ilgi çekiyor. Müziklerinin yanı sıra, danslar ve görsel efektlerle hayal gücünü sınırsız kılan oyun, çocuklar için keyifli bir proje ortaya koymak için ise konularında uzman bir ekiple çalışıyor. Teknoloji, müzik ve sanatın bir arada sunulduğu “Odada Dört Mevsim” ile Kelebek Yapım, minik sanatseverlere 45 dakika boyunca keyifli vakit geçirecekleri bir tiyatro sunuyor.
Etkinliğin biletleri Biletix ve BKM gişesinde!
 
Kasım Ayı Programı:

  • 2 Kasım Cumartesi saat: 13:00
  • 3 Kasım Pazar saat: 13:00
  • 9 Kasım Cumartesi saat: 13:00
  • 10 Kasım Pazar saat: 13:00 
  • 16 Kasım Cumartesi saat: 13:00
  • 17 Kasım Pazar saat: 13:00
  • 23 Kasım Cumartesi saat: 13:00
  • 24 Kasım Pazar saat: 13:00
  • 30 Kasım Cumartesi saat: 13:00


Oyunun Künyesi:

YAZAN:             NEŞE TÜRKEŞ
YÖNETEN:         OKAN YAHŞİ
DEKOR&IŞIK:    CEM YILMAZER
MÜZİK DÜZENLEME:     ÖZER ATİK
KOSTÜM:          ELİF ECE ER
KOREOGRAFİ:  GÖKÇE SÖNMEMİŞ
ANİMASYON:    FIRAT GÜNDOĞDU                      

HAMİLEYKEN YAPILAN GRİP AŞISI BEBEĞİ DE KORUYOR

 
Havalar soğudu, son günlerde herkes ya öksürüyor ya boğazı ağrıyor ya da burnu akıyor. Yüksek ihtimalle bu belirtilere halsizlik sorunu da eşlik ediyor. Böyle olunca akla gelen hastalık ‘grip’ oluyor. Özellikle hamilelerin bu dönemde çok dikkatli olması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru  “Hamileler grip aşısı yaptırmalı, anne adayının yaptırdığı grip aşısı doğan bebeği de ilk 6 ay  enfeksiyonlardan koruyor” diyor.
 
 
 
Viral bir hastalık olan grip, öksürük ve hapşırma ile yayılan damlacıklarla bulaşıyor. Mevsime bağlı olarak hava değişimleri gribe yakalanma riskini artırıyor. Bu nedenle grip çoğunlukla sonbahar ve kış aylarında görülüyor. Gribin bulaşıcılığı belirtilerin başlamasından önceki 24 saat ve sonraki 5 gün devam ediyor.  Ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, öksürük, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı ve halsizlikle kendini gösteren grip genellikle 1-2 hafta içinde iyileşiyor. Grip kronik hastalığı olanlar, yaşlılar ve hamileler için tehlikeli olabiliyor. Özellikle hamileler havaların soğuması ve kapalı ortamlarda bulunmanın artması ile gribal enfeksiyonların ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık yakalanırlar. Gebelerin bağışıklıkla ilgili problemleri olabildiği için daha kolay enfeksiyona yakalanabiliyorlar. Bu hem anneyi hem de bebeği, fetusu olumsuz etkiyebilecek bir durum.
Grip Olduktan Sonra Hangi Tedbirler Alınabilir?
Ateş düşürücü, parasetamol grubu ilaçlar ve vitaminler, pastiller, burun spreyi kullanılabilir. Yüksek ateş yoksa, kırgınlık, burun akması, boğazda kuruluk, yanma ile seyrediyorsa bir doktora gereksinim yok. Bu durumda gebe yine de doktorunu arayıp gerekli önlemleri almasını sağlayabilir.  Ateş 38 derecenin üstüne çıkarsa doktor tavsiyesi ile antibiyotik kullanılabilir.

Gripten Sadece Anne Etkilenmez!

Grip durumunda fetus da anne ile birlikte etkilenir. O anda birtakım sorunlar ortaya çıkabilir, uzun süren yüksek ateş ve enfeksiyon söz konusu ise bu anneyi olduğu kadar bebeği de olumsuz etkileyecektir. Enfeksiyon süreci boyunca bebeğin gelişiminde duraklama, yavaşlama olabilir. Erken doğum riski artabilir. Eğer kısa sürede ve kendi kendine geçmeyen bir enfeksiyon söz konusu ise doktor desteğine ihtiyaç olabilir.

Hamileler Grip Aşısı Yaptırmalı

Grip aşısı canlı virüs aşısı olmadığı için gebelikte her dönemde rahatlıkla uygulanabilir. Hem anne adayı hem de doğacak bebeği korumak açısından grip aşısı önerilebilir. Şunu biliyoruz ki anneye yapılacak grip aşısı doğumdan sonra bebeği de ilk 6 ay boyunca grip hastalığından koruyacaktır. Oluşacak antikorlar bebeği de olumlu etkileyip, yeni doğan dönemde enfeksiyon oluşma sıklığını azaltacaktır. Aşı yerinde hafif kızarıklık alerjik reaksiyonlar, hafif üst solunum yolu enfeksiyonu gibi geçiştirilebilecek yan etkilere sahip olabilir ama bunlar hiçbir zaman ciddi yan etkiler değil. Onun için gebeler ekim-kasım aylarında grip aşısı yaptırabilir.
Uzun süre kapalı ortamda kalmayın
Hamilelerde böyle hastalığın ortaya çıkmasını engellemek büyük önem taşıyor. Annenin direncini artırarak hastalıklara yakalanma sıklığı azaltılmalı. Hastalık ortaya çıktığında da gerekli önlemler alınarak gebenin iyileşmesi ve gebenin bunu en az hasarla atlatmasını sağlamak gerekir. Yapılması gereken en önemli şey, uzun süre kapalı ortamlarda bulunmamak, bulunulan odanın havasını sık sık değiştirip odayı havalandırmak. Vücut direncini artırıcı C vitamininden zengin meyvelerle beslenmek. Uyku saatlerine dikkat etmek de koruyucu tedbirler arasında.



26 Ekim 2013 Cumartesi

YOĞURT NASIL MAYALANIR?


Yoğurt yapımı için önce nasıl bir süt kullanacağınıza karar vermeniz gerekir. Kutu sütler, aslında streil sütlerdir. Kutu sütle yoğurt mayalamak kolaydır.Eğer çiğ sütten yapacaksanız sütü kaynatıp, altını kısıp kepçeyle havalandırarak, biraz da sütün buharlaşmasını sağlayabilirsiniz.Hem de iyi kayanatmışolursunuız.Eğer günlük pastörize süt ile yapacaksanız, yoğurt mayalamak için sütü yaklaşık 40-45 dereceye kadar ısıtmanız yeterli.Bunu annelerimiz parmağınızı içine soktuğunuzda yanmayacağı kadar bir ısıda olacak diye tarif eder.

İyibir yoğurdu maya olarak kulanmalısınız. Maya seçerken mümkün olduğunca doğalş olanları,tercih etmenizde fayda var.Daha önce yoğurt yaptıysanız her seferinde onun bir kısmını bir sonra ki yoğurdunuzun mayası olarak ayırın. Böylece gitgide yoğurdunuzu katkı maddelerinden arındırırsınız. 2 litre süt içine 2 yemek kaşığı yoğurt kullanabilrisiniz.2 yemek kaşığı yoğurdu 1 çay bardağı sütün içinde eritin.

Sütün içine mayayı katmadan önce sütü, yoğurdun yapacağınız kaseye alın. Çelik tencere, topğrak kap, cam kaseler tercih edin. Ama cam kap daha çabuk soğuduğundançok iyi sarmakgerekir.



Süytünüzün içine yoğurdu peyderpey koyun. Önce yarım kepçe sıcak sütü mayalı karışıma ekleyin, iyic karıştırdıktan sonra bunun bir kısmını yoğurt kasesine ekleyin.Bu işlemi 2-3 kere tekrar ettikten sonra tüm mayayı yoğurda katın. Kasenizin kapağını kapatın. Bir battaniye ile tencerenin her yanını sarın ki, yoğurdunuz üşümesin. Sonra da çıkarıp buzdolabına koyabilirisniz. Yoğurdunuzu mayaladıktan sonra sallamaymaya dikkat edin..

25 Ekim 2013 Cuma

ANNE ADAYLARI VE ANNELERİN GÜVENDİĞİ SAĞLIKLI OJE, ZOYA…

 

Sağlıklı formülü  ile dikkat çeken ZOYA; oje formülünde bulunan 5 zararlı maddeden arınmış (Big 5 Free) hali ile dünya kadınlarının da tercihi.

ZOYA Oje, *Big 5 Free formülü sayesinde dünya kadınlarının da en çok tercih ettiği sağlıklı oje markalarından biri olarak dikkat çekiyor.  Ojelerin tırnak yapısına yapışması, canlı ve parlak olması için kullanılan; formaldehit, formaldehit reçinesi, toluen, DBP ve kamfor maddelerini içermeyen ZOYA Oje, sağlıklı yapısı ile Amerika’da pek çok ödülün de sahibi.
Özelikle hamileler, emziren kadınlar, kız çocukları ve hassas bünyeli kadınların kozmetik malzemesi kullanırken dikkat ettiği beş zararlı maddeyi formülünde bulundurmayan ZOYA Oje, kanıtlanmış formülü ile pek çok ödülün de sahibi.
Güvenle kullanabileceğiniz, zararsız formüle sahip ZOYA ojenin birbirinden canlı ve güzel renkleri ile sağlıklı ve renkli tırnaklara siz de sahip olabilirsiniz.
Özellikle alt ve üst kat kullanımları ile sağlıklı ve 10 güne kadar canlılığını koruyan renkleri ile dikkat çeken ZOYA Ojelerin sonbahar serisine bayılacaksınız..

(*)Big 5 Free : Formaldehit, formaldehit reçinesi, toluen, DBP ve kamfor madderini içermez

Görünce dayanamayacağınız rengarenk ZOYA Ojeler; seçkin eczane parfümeri ve www.evoria.com sitesinde satışa sunuluyor.

Açıldıktan sonra bile uzun süre tazeliğini koruyan ZOYA oje : 36.- TL

23 Ekim 2013 Çarşamba

Yeni Bepanthol Ailesi

Büyüklerimizin evlerinden ve bizlerin de çantalarından eksik olmayan Bayer Ailesi’ne yeni katılan Bepanthol Pişik Merhemi ve Bepanthol Cilt Bakım Kremi cildin farklı dönemlerindeki farklı ihtiyaçlarına cevap veriyor.

Bepanthol Pişik Merhemi, Provitamin B5 ve Lanolin içerir. Pişiğin önlenmesi ve bakımında çift yönden etki gösterirken cilde nefes aldırıyor. Hassas cilt bariyerinin güçlendirilmesine yardımcı olurken, cildi sağlıklı ve nemli tutuyor. Ayrıca, şeffaf yapısıyla bebek cildinin nefes almasını sağlayarak pişik oluşumuna karşı koruyucu bir etki göstermeyi amaçlayan Bepanthol Pişik Merhemi, içerisinde parfüm, koruyucu madde, renklendirici veya antiseptik içermeyen yapısıyla her bez değişiminde rahatlıkla kullanılıyor.

Annem sürekli bizim için evde bulundurduğu Bayer ürünleriyle tanışmam çocukluğuma dayanıyor. Dolayısıyla benim de oğluma hamile kalır-kalmaz ilk aldıklarımın arasında Bayer ürünleri var. Şimdi de doğumdan sonra kullanmaya başladığım, bebeğimin hassas cildi için özel olarak geliştirilmiş Bepanthol Pişik Merhemi’yle tanışmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Oğlum yeni doğduğu dönemde Bepanthol Pişik Merhemi’ni hem her altını değiştirdiğimde hem de cildinde kuruluk olduğunu fark ettiğim de kullandım. Gerçekten sürülmesinin rahat olması, ciltte kalıp gibi durmaması çok iyi.
Özellikle oğlum için pişik olmaması ve poposunun nemlenmesi için kullandığımdan neredeyse hiç pişik sıkıntısı yaşamadık. Özellikle bebekler ek gıdaya geçtiklerinde daha sık pişik durumuyla karşı karşıya kalabiliyor. O dönemde de bebeğin altını iyice temizledikten sonra Bepanthol Pişik Merhemi’ni sürüp, emilene kadar altını açık bıraktığınızda bir sonraki bez değişiminde karşılaştığınız sonuç gerçekten çok çok iyi.. Cilde hava aldıran ve bakım yapan, bebeğin rahatlamasını sağlayan bir merhem. Bu nedenle 3,5 yaşındaki oğlum için tek tercihim oldu. Bunun dışında bazen hava şartları ve kullandığımız kozmetikler nedeniyle oğlumun cildindeki kurumuş bölgelere kullandığımda da çok etkili olduğunu gördüm.

Ben doğum ve bebeğe hazırlık eğitimleri veriyorum. Bu eğitimlere hamile anneler katılıyor. Onlarla bebek bakımını konuşurken kendi deneyimlerimden ve kullandığımda memnun kaldığım ürünlerden de bahsediyorum. Bepanthol Pişik Merhemi’ni de tüm hamilelere öneriyorum.

Ben ve oğlum Bepanthol Pişik Merhemi’ni çok severek kullanıyoruz .. Tüm annelere de tavsiye ederim...

İçerik: http://bebeimgeliyor.blogspot.com

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Butikbebe.com ile yarışmaya hazır mısınız?

 
Türkiye’nin en iyi anne ve çocuk alışveriş sitesi butikbebe.com ile
yarışmak ister misiniz?  O zaman tek yapmanız gereken bebeğinizle yaşadığınız en unutulmaz anı düşünmek...
Butikbebe.com’un 23-27 Ekim tarihleri arasında Facebook üzerinden başlatacağı “En unutulmaz anı anlatın” yarışmasına katılın, Kiddy Phoenixfix Pro2 Oto Koltuğu kazanın. Bebeğiyle yaşadığı en unutulmaz anı yarisma@butikbebe.com adresine gönderen annelerden en çok beğeni alan 10 yazı arasına girenler ödülün sahibi olma fırsatı yakalayacak. 1.ciyi yarışmanın jürisi olan Kokosh Anne Blogger’ı Meltem Bicioğlu belirleyecek.
 
Yarışmayı kazanan anne 4 Kasım 2013 tarihinde göndermiş olduğu unutulmaz anısıyla birlikte Butikbebe facebook fan sayfasında (facebook.com/butikbebe) açıklanacak. Böylece hem anısını herkesle paylaşmanın mutluluğunu yakalayacak hem de güvenlik alanındaki testlerde birçok ödül almış olan Kiddy Phoenixfix Pro2 Oto koltuğu’nun sahibi olacak.
Haydi durmayın bebeğiniz ile birlikte geçirdiğiniz en unutulmaz anınızı hatırlayın, en yakınınıza anlatır gibi yazın ve bebeğiniz için en gerekli olan hediyeyi kapın! Unutmayın son gün 27 Ekim!
Butikbebe facebook fan sayfası: www.facebook.com/Butikbebe


DÜNYACA ÜNLÜMASAL ANLATICI NAZLI ÇEVİK KIDS NOOKMASAL AKADEMİSİ EKİBİNDE…

 
 
Donanımlıekibi ile geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan masal anlatıcılığı sanatınıkorumayı ve geliştirmeyi hedef alan Kids Nook Çocuk Kitabevi ve Masal Akademisi,şimdi de ünlü masal anlatıcı ve tiyatro pedagogu Nazlı Çevik öncülüğünde 9Kasım Cumartesi günü itibariyle “Annelere, Öğretmenlere ve 6-12 yaş çocuklara MasalAnlatıcılığı Kursları” düzenliyor. Masalların çocuklar ve yetişkinlerüzerindeki etkisi ve anlatım tekniklerinin irdelenerek pratik uygulamalariçeren kurslar, Masal Anlatıcılığının Türkiye’de yeniden hatırlanması,geliştirilmesi ve uluslararası platformlara taşınmasını hedefliyor.
 
Nazlı Çevik Kimdir?
Nazlı Çevik, 2008- 2011 yılları arasında Berlin Sanat Üniversitesi'nde TiyatroPedagojisi alanında Yüksek Lisansını tamamladıktan sonra çocuklara ve yetişkinlere Türkiye’de veuluslar arası festivallerde yer almıştır. 2013 te ise Şirince’de dünyanın dörtbir yanından gelen hikaye anlatıcılarla Şirince Masal Festivalinidüzenlemiştir.
Şimdi ise Kids Nook Masal akademisi işbirliğiyle busanata yeni nesillere aktarma adına bir çok atölye ve kurs düzenlemektedir.
NAZLI ÇEVİK MASAL ANLATIM GÜNÜ PROGRAMI
9 KASIM CUMARTESİ
2-6 YAŞ İÇİN   MASALLAR
SAAT: 11:00           ÜCRET: 40 TL
Bu yaş grubu için 2 farklı masal anlatılacak. Programyaklaşık olarak 30 -35 dk. sürecektir.
·        Tilki Pinki (İngiliz Masalı)
·        Tilkinin Kuyruğu (Anadolu Masalı-Zincirleme Masal)
7-12 YAŞ İÇİN MASALLAR
SAAT: 13:00              ÜCRET: 40 TL
Bu yaş grubu içinde Kurd’un önemli rol oynadığı 2 masalanlatılacak. Bu programda ortalama 45.dk. sürecek.
·        Kalpsiz Dev (Norveç peri masalı)
·        Möge Sarık ile Kurt (Tuva Özerk CumhuriyetiMasalı)
 
Kids Nook’un tüm özeletkinliklerini Facebook sayfası ve İnstagram sayfalarından takip edebilir ya da 0212 324 07 06’ nolu telefondan bilgi alabilirsiniz.
 

22 Ekim 2013 Salı

Imaginarium, Howard Gardner’ın Çoklu Zeka Teorisine dayanan Yeni AW' 2013 Koleksiyonu’nu piyasaya sürüyor

MUZIKZEKASI_CONSERVATORY GRAND PIANO .jpg


Dünyanın  bir numaralı oyun uzmanı markası Imaginarium, Harvardlı psikolog Howard Gardner'ın geliştirdiği Çoklu Zeka Teorisine dayanan yeni 2013-2014 Sonbahar-Kış koleksiyonun piyasaya sürüyorOyunun çocukluk döneminde bir öğrenme yöntemi olduğunun ve her çocuğun dengeli bir şekilde gelişimini tamamlaması için farklı zeka ve yetenekleri geliştirmenin öneminin farkında olan Imaginarium, sekiz zeka türünün her birini geliştiren oyunlar sunuyor.

 
DILSELZEKA_NICOLETA SECRET DIARY.jpgZeka, günlük hayatımızda çözmek zorunda olduğumuz problemleri çözme becerisidir. Howard Gardner'ın "oyun zekanızı geliştirir" sloganıyla hareket eden Çoklu Zeka Teorisi'ne göre herkes sekiz zeka türüne az ya da çok gelişmiş düzeyde sahiptir. Beynimiz ne kadar çok gelişirse, hayatımız boyunca karşılaştığımız zorlukları o kadar kolay aşar, o kadar yaratıcı ve başarılı olur; böylelikle daima mutlu kalırız.

Her bir zeka türünü uygun uyarıcı ile geliştirmenin mümkün olması bu teorinin oldukça önemli bir parçasıdır. Çocuklar için zeka geliştirmenin tek yolu çocukluk döneminde oyun oynamaktır.

Bu nedenle Imaginarium sahip olduğumuz sekiz zeka türünün her birini teşvik eden bir koleksiyon geliştirdi. Dilsel, Mantıksal-Matematiksel, Bedensel-Kinestetik, Sosyal, İçsel, Uzamsal ve Doğacı Zeka ve Müzik Zekası.

Çocukların gökyüzünü yakından gözlemleyerek, uzaydaki yıldızları ve gezegenleri keşfedebileceği ESA TELESCOPE 225X,  tabureli ve LCD ekranlı renk yöntemi ile piyano çalmayı öğreten dijital piyano CONSERVATORY GRAND PIANO veya içerdiği fener sayesinde sadece sahibinin okuyabileceği, görünmez mürekkepli 2 keçeli kalemiyle Nicoleta''nın sihirli günlüğü NICOLETA SECRET DIARY Imaginarium’un yeni koleksiyonundan sadece birkaç örnek.

21 Ekim 2013 Pazartesi

YENİ DOĞAN BEBEKTEKİ ALIŞILMADIK ANCAK NORMAL OLAN DURUMLAR:



Deri:Yeni doğanın derisini rengi pembe-kırmızıdır. Bu derinin inceliğinden kaynaklanmaktadır.
Renk değişimi: Bebeğin kan dolaşımı henüz çok düzenli olmadığından elleri ve ayakları mavi-mor görünebilir.
Noktalar(spot):Genellikle burun çevresinde görülen beyaz noktalar henüz tam olarak çalışmayan ter bezlerinden kaynaklanmaktadır. Bu birkaç hafta kalabilir. Yine yüzde kırmazı plakalar halinde olan döküntüye “toksik eritem” olarak adlandırılır ve tedavi gerekmeden kendiliğinden düzelir.
Mavi yamalar:Bunlar mongol lekeleri olarak ta bilinir ve deri altında mavi pigmenti n geçici birikiminden kaynaklanır.
Soyulma:İlk günlerde bebeğin derisi soyulabilir. Bu özellikle avuç içi ve ayaklarda görülür. Bu hafif nemlendiriciler ile çözümlenebilir.
Saç:Bebeklerin saç miktarı çok farklı olabilir. Ama genellikle doğum sırasındaki saçlar dökülür. Vücuttaki siyah tüyler ise zamanla dökülür.
Konak (saçlı derideki kepek benzeri birikim) :Bu da deri soyulmasının bir türüdür ve temizlikle bir ilgisi yoktur
BAŞ:Bebeğin başı doğum sırasındaki travmalara uygun olarak değişik bir şekilde görülebilir. Bu kafanın hasarlandığı anlamına gelmez
Bıngıldaklar:Bunlar henüz kafa kemiklerinin birleşmedigi yerlerdir. Bingildaklar saglam bir zar ile kaplidirlar ve normal temas ile hasar görmezler. Bazen nabiz atişi şeklinde bingildakta hareketlenme olabilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Eğer bıngıldak içeri basık görünüyorsa bebeğin nispeten susuz kaldığının bir bulgusu olabilir. Eğer bıngıldak dışarı doğru çıkık ve bebek ağlamıyorsa, bu bir hastalık göstergesi olabilir ve doktora görünmek gereklidir.
GÖZLER Şaşılık:İlk günlerde olan şaşılık normaldir. Bebek gözlerini hareket ettirirler. Ak onları kontrol edinceye kadar gözleri kayabilir. Bu durum 6. Ayda düzelir. Ancak sabit bir şaşılık varsa doktora görünmek gereklidir.
KULAKLAR Akıntı: Kulak yolu kendi ürettiği balmumu benzeri bir salgıyla kendi kendini temizler. Ancak bu salgı ile iltihap akıntısının karıştırılmaması önemlidir.
Ağız:Bebeğin dili altındaki doku nedeniyle erişkinlere göre daha hareketsizdir. Bu dilin hareket etmediği kanaatini doğurabilir. Bu zamanla düzelir. Ve gerçekten bağlı dil olarak adlandırılan durum az görülen bir durumdur. İlk yaş günüde dil tamamen hareket etmelidir.
Üst dudaktaki kabarcıklar:Bunlar emme sonucunda oluşan kabarciklardir ve bebek emdigi sürece görülebilirler.
Beyaz dil:Yalnızca anne sütüyle beslenen bebeklerin dilinin beyaz olması normal bir durumdur.Sıvı dolu keseler:bunlar damakta görülebilen zararsız kistlerdir.
Memeler: Yeni doğan kız ve erkek bebeklerde memelerin şişkin olması hormonlara bağlı bir durumdur ve doğumdan 3-5 gün içinde belli olurlar. Bazen az miktarda süt benzeri salgı da gelebilir. Bunun kesinlikle sıkılmaması gereklidir.
KARIN Karın fıtığı: Göbek deliğine yakın ve bebek ağladığında belli olan bir şişkinlik normal değildir. Ancak bu durum yaygındır. Bunların az bir kısmında cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulur ve çoğu 1 yıl içinde kendiliğinden geçer.
Cinsel organlar:Erkek ve kız bebeklerin cinsel organları hormonlar etkisiyle büyük görünebilir. Cinsel organlarda kızarıklık, şekil değişiklikleri bulunabilir bunlar ilk muayene sırasında doktor tarafından kontrol edilecektir ancak bu sırada merak edilen her şey doktora sorulmalıdır.
İnmemiş testis: Erkek çocukların testisleri karın içinde gelişir ve torbaya doğum öncesinde inerler. Eğer ilk muayene sırasında doktor torba içinde testisleri hissetmezse bu her zaman inmemiş testis anlamına gelmez testisler hareketli-retraktil- de olabilirler. Eğer testis gerçekten inmemişse gerekli tıbbi müdahale zaman içinde yapılacaktır.Kapalı sünnet derisi-fimozis:Yeni doğanların sünnet derisi genellikle sıkıdır. Sünnet derisi geri çekilemez çünkü bu yaşta elastik değildir.
Katran renkli dışkı:Mekonyum: bu siyah-yeşil renkte yapişkan olan dişki bebegin ilk dişkisidir. Ilk gün bu dişkinin gelmemesi doktora söylenmelidir.
Dışkıda kan:Nadiren bebeğin dışkısında kan görülebilir. Bu doğum sırasında olan kanamanın yutulmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bezin doktora gösterilmesi gerekebilir.Kırmızı idrar:Çok erken gelen idrar kırmızı renkli ürat kristalleri içerebilir. Benzer şekilde bezin doktora gerekebilir.
Sık idrar: Bebeğiniz 24 saat içinde 30 kereye kadar idrar yapabilir. Anormal olan 4-6 saat boyunca idrarını yapmamasıdır.
Vajinal kanama:Kız bebeklerde çok az miktarda vajinal kanama görülebilir, bu annenin hormonlarından kaynaklanmaktadır.
Vajinal akıntı: Berrak veya beyaz renkli bir vajinal akıntı normaldir ve birkaç gün içinde kesilir.
Burun akıntısı: Az miktarda burun akıntısı normaldir ve bebeğin soğuk aldığı anlamına gelmez.
Gözyaşi:Bir çok bebek 4-6 haftalık oluncaya kadar gözyaşı dökmeden ağlarlar. Bu da normaldir.
Terleme:Bebeklerin ısıyı alıp kaybettikleri yerleri başlarıdır. Bazı bebeklerin boyunlarında da terleme olabilir.Kusma:beslendikten sonra bir miktar kusma normaldir.

DOĞUM!!!!!

Doğum
Doğumun belirtileri

Doğumun yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır. Anne adayları eğer bu belirtileri yaşıyorsa doğum yaklaşıyor demektir.
Bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi nedeniyle rahim yüksekliği 2-3 cm azalır. Bu durum annenin daha rahat nefes alıp vermesine, mide ve bağırsak şikayetlerinin azalmasına neden olur.
Aşağı inen rahim, idrar torbasına baskı yaptığı için de anne daha sık idrara çıkar. Bu durum ilk defa hamile olanlarda doğumdan 1-2 hafta önce, sonraki hamileliklerde doğumdan yaklaşık bir gün önce görülür.
28. haftanın sonuna doğru rahmin doğuma hazırlık için yaptığı kasılmalar sıklaşır. Bu yalancı ağrılar genellikle doğumdan birkaç gün önce başlar, sıklık, şiddet ve süre olarak düzensizdir. Bel, kasık ve karında belirli bir noktada daha fazla hissedilebilecek bu ağrılar anne dolaştığında, dinlendiğinde ya da masajla geçebilir.
Bir diğer belirti doğumdan bir iki gün önce 1-2 kg. kilo kaybının olmasıdır. Bunun sebebi ise hormon düzeylerindeki değişiklikler nedeniyle vücuttan su atılması ve iştahın azalmasıdır.
Doğumun gerçekleşeceği gün vücutta depo edilen enerjinin bir kısmı açığa çıkar, vücut bu enerjiyi doğumda kullanmak üzere saklamıştır. Bu dönemde anne kendini çok iyi ve zinde hissedebilir.
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
Sancılar
Nişan gelmesi
Suyun gelmesi
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
SancılarGerçek doğum ağrıları düzenlidir, belli aralıklarla gelir ve en az 15-20 saniye sürer. Dinlenmekle ve pozisyon değiştirmekle ağrı geçmez. Masajın ve dolaşmanın da bir faydası olmaz. Bu ağrılar rahim ağzında yumuşama ve açılmaya neden olur. Sancılar başladığında düzenli gibiyse kaç dakikada bir geldiğine dikkat ederek doktora haber verilmelidir. Bu zamanda baba adayı, eşinin yanında ise saat tutarak sancıların ne kadarda bir geldiğini kontrol edebilir. Sancılar beş dakikada bire düşmemişse, en azından 45 saniye sürmüyorsa ve bu annenin ilk doğumu ise telaşlanarak hastaneye gitmeye gerek yoktur. İlk doğum yaklaşık 12-14 saat sürer ve bu sürenin çoğunu evde geçirmek anne adayı için daha rahat olabilir.
Ağrılar çok şiddetliyse, 40-60 saniye sürüyorsa ve beş dakikada bir ya da daha sık geliyorsa kasılmaların belli bir düzene girmesini beklemeye gerek olmayabilir. Çünkü bazı hamilelerde sancılar düzenli gelmeyebilir.
Ağrılar başladığında arada dinlenerek ağır ağır dolaşılabilir. Su gelmediyse ılık bir banyo alınabilir ve çok hafif bir şeyler bile yenilebilir.
Nişan gelmesi
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksiyonlardan korumak amacıyla sümüksü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle rahim ağzını tıkayan bu tıkaç düşer. Mukuslu, kanlı bir sıvının vajinadan geldiği görülür. Bu genellikle doğum sancılarından önce ya da doğumun ilk evresinde görülmekle beraber, doğumdan iki üç gün önce de görülebilir. Bu durumda düzenli ağrıların başlamasını ya da suyun gelmesini beklemek gerekebilir.
Suyun gelmesiBebeğin çevresindeki su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle birdenbire yırtılıp içerdeki suyun bir kısmı boşalabilir. Bebeğin başı doğum yoluna girmişse gelen su miktarı çok olmayabilir. Açık sarı renkli berrak bir sıvıdır. Su geldiğinde hemen doktora haber verilmeli ve sancılar başlamamış olsa bile anne hastaneye gitmelidir çünkü enfeksiyon kapabileceğinden bebeğin 24 saat içinde doğması gerekmektedir
Doğum Başladığı Zaman ...Herkesin doğumu kendine hastır çünkü hiç bir doğum diğerine benzemez. Birden fazla doğum yapan annelerin doğumları arasında dahi fark vardır. Onun için bu deneyim anneye özeldir. Doğumun başlamasıyla beraber yoğun bir yalnızlık duygusu yaşanabilir. Kişi sevdiklerinden uzaklaştığını, bu işi tek başına yapmak zorunda kaldığı için yalnız olduğunu düşünebilir. Anne adayı belki de çekilen tüm bu acılardan eşinin sorumlu olduğunu düşünüp ona kızabilir de. İşte o zaman, bu anı ne kadar çok beklediğini ve en kısa zamanda çocuğunu kucağına alacağını unutmamalıdır.

İlk Evre
Bu genellikle doğumun en uzun evresidir. Ağrıların başladığı andan doğumda bebeğin geçeceği yolun açılması için rahim ağzının tam olarak açılmasına (10cm.) kadar geçen süredir.
Giriş evresi :
Ağrılar başladıktan sonra rahim ağzı 3 cm. açılana kadar geçen süredir. Ağrılar düzensiz ve seyrek olabilir. Genellikle rahim ağzında saatte 1 cm. açılma olur. Doğumun başlangıç evresi birkaç saat ile birkaç gün arasında sürebilir. Anneler bu evreyi evde dinlenerek geçirebilir. Duş alabilir. Baba adayları, bu devrede eşinin en yakın yardımcısidır. Sancıların kaç dakikada bir geldiğini belirlemek için babalar saat tutabilir, eşine sarılıp yardımcı olabilir. Ona rahatlaması için masaj dahi yapabilir.
Daha sonraki evrede ise :Daha sonraki evrede ise ağrılar 3-4 dakika gibi bir sıklıkta gelmektedir ve düzenlidir. Doktor gerekli görürse ağrı ile baş edebilmek için anne adayına ağrı kesici ilaç ya da epidural anestezi uygulayabilir. Ağrı ile baş etmede nefes almanın çok etkili bir yöntem olduğu unutulmamalı.
Anne adayları bu evrede hastaneye gittiğinde üstünü değiştirdikten sonra hemşire anne adayına doğum belirtileriyle ilgili sorular soracak, tansiyonunu, ateşini ölçecek, nabzını sayacaktır. Bebeğin pozisyonunu öğrenmek için karından muayene ya da ultrason yapılabilir, bebeğin kalp sesleri izlenebilir. Doktor gerek görürse idrar ve kan tahlili yaptırabilir. Daha sonra doktor ya da ebe vajinal muayene ile rahim ağzının ne kadar açıldığına bakar. Bu muayene belli aralıklarla, genelde iki sancı arasında yapılacaktır.
İlk evrede ve daha sonrasında sancılar geldiğinde dikkat, soluk alıp verme üzerinde toplanmaya çalışılmalı ve dinlenebilmek için sancılar arasında gevşenmelidir. Bakışlar belli bir noktada yoğunlaştırılarak, istenilen bir şey düşünülebilir, şarkı söylenebilir, inlenebilir. Her ağrının anne adayını bebeğe daha da yaklaştırdığı unutulmamalıdır. Bu yüzden gelecek ağrıları değil yaşanılan ağrı düşünülmeli, o bitene kadar soluk alıp verilmeli ve diğer sancı gelene kadar dinlenilmelidir, hatta uyunabilir bile. Bu evrede sancının en fazla olduğu anda burundan nefes alıp ağızdan verilmelidir. Nefes alırken önce karın, sonra göğüs şişirilmelidir. Derin ve yavaş nefes alıp vermeye çalışılmalıdır. Ağrı geçtiğinde normal nefes almaya devam edilmelidir.
İkinci Evre
Bu devrede rahim ağzı tam olarak, 10 cm açılmıştır ve artık anne de bebeği dışarı iterek onun çıkmasına yardımcı olabilir. Ortalama 1-2 saat sürer. Bebek hazne içinde ilerlerken kuvvetli bir ıkınma hissi duyulacaktır. Acele etmeden doktorun en çok ıkınılmasını istediği anlarda ıkınmaya çalışılmalıdır. Doktor zamanın geldiğini ve ıkınılması gerektiğini söylerse derin bir nefesle ciğerlerin tamamına hava doldurulmalıdır. Nefesi tutarak ağız kapalı bir halde vücut öne doğru büzülmeli, baş ve omuzlar yataktan kaldırılıp çene göğüse dayanacak şekilde tüm güçle makata doğru ıkınılmalıdır. Ağrı devam ettiği sürece ıkınma sürdürülmeli, ağrı geçince ıkınmayı bırakıp gevşemeye çalışılmalıdır. Sancının durduğu anlarda dinlenilirse bir sonraki ıkınma için güç toplamış olunur. Doğum sırasında dışkılama ya da idrar yapma doğaldır, bu engellenmeye çalışılmamalıdır, bu utanılacak bir durum değildir
Doğum AnıArtık sonuna gelindi sayılabilecek bu aşamada bebeğin başı rahim ağzına iyice yaklaşarak pelvis tabanına dayanmıştır. Her sancı ve kasılma sayesinde bebek başı biraz daha ilerleyecektir. Bebeğin başı göründüğünde doktor anneden ıkınmamasını isteyebilir çünkü aniden çıkan baş doğum yolunda yırtıklara sebep olabilir.
Bebeğin başı çıkar çıkmaz doktor ya da ebe bebeğin ağzındaki salgıları steril bir gazlı bez ile siler. Bundan sonra ıkınmamak gerekir. Daha sonra doktor ya da ebe başı hafifçe aşağı çekerek omuzları da doğurtur ve hafifçe çekerek gövde ve bacakları da çıkarır. Bebek normalde bu dönemde solunum yapmaya başlar ve ağlayabilir. Nefes alıp bebeğin kalbi çalışınca göbek kordonuna ihtiyaç kalmamıştır. Kordon göbekten 10-15 cm. uzaklıktan bağlanır, 2 cm. aralıkla ikinci bir bağ konularak ikisinin arasından kesilir.
Anne doktordan bebeğini kucağına vermesini istemeli ve hemen bebeği emzirmeye başlamalıdır. Doğduğunda bebeğin vücudu yağlı bir madde ve kan ile kaplıdır. Bu nedenle bebeğin temizlenmesi ve muayene edilmesi için götürülebilir. Bebeğin rengi, solunumu, kalp atışları, hareketleri ve uyarılara karşı verdiği tepkiler değerlendirilecek, boyu, kilosu ve baş çevresi ölçülecektir.

Üçüncü Evre
Bebek dünyaya merhaba dedikten sonra rahim bir süre daha kasılmaya devam eder ve plasenta yerinden ayrılır. Hafif olarak yapılabilecek karın masajı da ayrılmaya yardımcı olabilir. Bu dönemde bebek emzirilmeye başlanırsa hem plasentanın atılması kolaylaşır hem de olabilecek emzirme sorunları en aza indirilmiş olur. Doğumdan sonra gerekiyorsa dikişler atılır ve temizlik yapılır. Anne artık nihayet dinlenebilir, eş ve sevdikleriyle bu mutluluğu paylaşabilir. Hemşireler bebeği odaya getirdiklerinde anne onu emzirmeyi deneyebilir. Bu ilk denemede hemşireler anneye yardımcı olacaklardır



EpizyotomiBazen bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve olabilecek yırtıkları önlemek için doktor vajinanın açıklığı ile anüs arasındaki deride bir kesi yapar. Vakum veya forseps kullanılan müdahaleli doğumlarda, bebeğin makattan geldiği veya doğumu yaptıran kişi yırtılmanın kaçınılmaz olduğuna karar verdiği durumlarda uygulanabilir. Deri bölgesi uyuşturulduktan sonra kesi yapılır, anne adayının kesinlikle canı acımaz. Doğumdan sonra uygun şekilde dikilir.
Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir.
İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir.
Ne yapmalı?Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir.
Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir.
Ne yapmalı ?
Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir.
Ne yapmalı?
Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz.
Ne yapmalı?
Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir.
Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir.
Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir.
Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur.
Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir.
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır.
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.
BabalarDoğumun yaklaştığını ya da başladığını gösteren belirtilerle birlikte anne adayında bir enerji artışı olacaktır. Baba adayı eşinin bu enerjisini ev temizliği gibi şeylerle tüketmesini önlemeli, bu enerjisini doğuma saklamasını sağlayabilmelidir. Sancıları başladığında eşini sakinleştirmeli, saat tutarak sancıların kaç dakikada bir geldiğine bakmalıdır.
Birlikte nefes alma alıştırmaları yapabilir, eşinin beline masaj yapabilir.
Eşinin doğum yapmasını beklerken baba adayının da en az eşi kadar heyecanlı olacağı bilinmektedir. Eşine veya bebeğe bir zarar gelecek mi diye düşünüp korkabilir, hiçbir şey yapamadığı için çaresizlik yaşayabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için bir yakınıyla konuşabilir, onunla duygularını paylaşabilir. Yürümek de baba adayını rahatlatacaktır. Baba bebeği ilk kez gördüğünde cinsiyeti beklediğinden farklı olduğu ya da küçük ve çirkin göründüğü için hayal kırıklığı yaşıyor olabilir. Bebek beklentilerden farklıysa kendisine ve ona biraz zaman tanımalıdır. Bebek başka bebeklerle karşılaştırılmamalı ve olumsuz yorumlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Bu gibi yorumlarda özellikle anne kendisini suçlu hissedebilir ve suçluluk hissedebilir. Bu gibi olumsuz duygular sonucunda da annenin sütü kesilebilir. Anneyi suçlayıcı söz ve davranışlardan kaçınmak yerinde olacaktır.
ÖNEMLİ!Henüz ülkemizde pek yaygın olmamakla beraber baba adayları eşleriyle doğumhaneye girebilir ve bebeklerinin doğumuna tanık olabilir. Önceden doktorla konuşup doğuma girmek istediğini belirtebilir