23 Aralık 2010 Perşembe

EMZİRME REFORMU SOBESİ ( MİMİ)

Annelerimiz anne sütünün yararlarını bilmelerine rağmen nasıl emzirecekleri konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarından sütü yetmediği düşüncesi ile ek besinlere erken başlamaktadır.Bu ise bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemekte,sık sık hastalanmasına neden olmaktadır.Bu yanlış uygulamaların değiştirilmesinde sağlık çalışanlarına büyük görevler düşmektedir.


Çünkü ülkemizde her bebeğin doğumdan hemen sonra emzirilmeye ihtiyacı var.Annelerimizin emzirmenin yararları konusunda ikna edilmelerinden çok, nasıl emzireceklerinin öğretilmesine ve bunu uygulamak için desteklemeye ihtiyaçları vardır.Tüm sağlık çalışanlarının:her bebeğin doğar doğmaz emzirmeye başlatılması,ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi,emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi konusunda ortak mesaj kullanmaları emzirmenin devamlılığı ve daha sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için şarttır.

İşte bundan hareketle Emzirme Reformu başlatıldı. Emzirme manifestosu yayınlandı. Bu hareketi desteklemek, yaygınlaştırmak ve ulaşabileceğimiz herkese bunu ilterek farkındalık yaratmak en önemli amacımız...

Siz de eğer bu yazımı okuyorsanız aşağıdaki sorulara kendinizce cevaplaytıp, bize email atarsanız , her bebeğin anne sütü almasına katkı sağlarsınız..


(1) Türkiye'de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)


Ülkemizde emzirme oranı %95 olmasına rağmen çok erken dönemde ek besinlere başlanmaktadır.Sadece anne sütü ile beslenme oranı ilk üç ayda %10 a 6.ayın sonunda %1.3 e düşmektedir.
(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?

Ben bloğumda daha önceden de bahsettiğim gibi 33 hafta da çok acil bir doğumla , oğlumu dünyaya getirdim. şöyleki 30. hafta da erken doğum tehtidi ile hasateneye yatıp, 33. haftanın başında bebeğimin kalp atışı neredeyse yokken acil bir doğum yaptım. Bunu belirtmemein amacı; erken de doğursanız anne sütü ile bebeğinizi besleyebiliyorsunuz.Fakat benim kaygı düzeyim ve stresim o kadar fazklaydı ki ilk günlerde olan sütüm , ikinci gün bıçak gibi gitti. İlk 40 gün mama takviyesi ile bebeğimi malesef beslemek durumunda kaldım. Fakat anne sütü ile beslemeyi çok istemem, bıkmadan usanmadan emzirmeye çalışıp, sürekli sağarak 40 gün sonunda sadece 1-2 öğün mama vererek oğlumu büyütttüm. Sadece anne sütü vererek 6 ay besledim(  1-2 öğün günler ilerledikçe tamamen ortadan kalktı.).6 ay sonunda oğlum birden emmeyi kesti. Bundan sonra da ne kadar uğraştıysam, malesef şimdi emmiyor. Ama emziren anneleri gördüğümde içim hep buruk:((
(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?

Doğumum 33. hafta da olduğu için doğum öncesi iznim malesef yandı. Doğumdan sonra yasal izin olan 8 hafta izin yaptım. İşim o kadar yoğundu ki, ücretsi,z izin alamadım. Ve erkenden işe dönmek durumunda kaldım. Yani bebeğim , miadında yeni doğan bebekken , onu bırakıp işe gitmem, gerekti. O nedenle Emzirme Reformunun en büyük destekçilerindenim. devlet 6 ay sadece anne sütü derken, bir yandan 8 haftadan sonra işe başlamak zorunda kalmak çok büyük çelişki. Özellikle de prematür bir bebek sahibi iseniz bu durum iki misli yıkıcı oluyor.
(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?

Evet kullandım. fakat ücretsiz iizn alamadığım gibi, süt izinlerimide herzaman kullanamıyorum.

(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?

Evet.. Ben bir hastanede ve tüp bebek kliniğinde çalışmış olsam da , bu baskıyı hissediyorsunuz. Süt sağmak için odanıza kapandığımda bir hasta gelince, hadi toparlan hasta ile konuş, sonra tektrar sağmaya başal.. gibi hep sorunlar yaşadım. Bunun dışında ben süt iznimi hergün işten 1,5 saat erken çıkarak kullandım. Bu da herzaman hastane ortamında mümkün olamıyor. arada kaynayıp gidiyor..


(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?

Hayır, hç bir sıkıntı yaşamadım. istediğim heryerde, bebeğimin istediği heryerde emzirdim. O dönemde önemli olan bebeğimi emzirmekti, onun için hiçbir şeyi takmadım. Emzirme önlüğü, emzirme pançosu gibi birtakım emzirirken kullanılan kıyafetleri ben kullanamadım. Oğlum çok sıkıntılıydı. Ama bu tip kıyafetler artık annelerin işini çok kolaylaştırıyor. O nedenle bıu sıkıntıya düşmemelerini, kendilerini eve tıkmamalarını tavsiye ediyorum. Emzirme dünyanın en doğal şeyi...Ve bebeklerimiz her yerde her istedikleri yerde emmeye hakkları var...

(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?

Ben kendimde emzirme danışmanıydım. Fakat terzi kendi söküğünü dikemez mevzuu gibi kendi kendime hiç yardımım olamadı. Ama doğum yaptığım hastanedeki bebek hemşiresi arkadaşlarım bana bıkmadan usanmadan destek oldular. Ayrıca hastaneden çıkıp eve gittiğim dönemde de , her sıkıştığımda hastanedeki arkadaşlarımın desteği oldu. gerek biberonla beslemek gerek emzirme konusunda..Ayrıca lohusalık döneminde sağolsun etraftaki herkes bir emzirme danışmanı olup birsürü fikirler verdiler. O dönemde oğlumda emme refleksi tam gelişemediği için emmerken bir süre hep sıkıntımız oldu. O dönemde herkes fikir beyanediyor. Bir süre sonra ben doğum sonarsı depresyonuna girdim. Hayatımda hiç bu kadar zorlandığım bir dönem olmamıştı.
O dönemde de hamile kursumuzu beraber verdiğimiz psikolg arkadaşım Gonca'nın da bana desteğini gözardı edemeyeceğim. Olaylara  bakış açımı değiştirdi. Var olan durumla nasıl başedebileceğimi öğretti bana . O nedenle böyle bir sıkıntı yaşadığınızda danışmanlık almaktan lütfen çekinmeyin!!
(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan "sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?
EVET!!!!!
Hem de nasıl..Zaten zor bir dönem yaşarken , etraftakilerin yorumları insanı gerçekten depresyona sokuyor. Her bebeği tebrik etmek için arayanın, ikinci kelimesi bebek emiyor mu? aa bu çok küçük..Sütün mü yetmiyor? Mama verirsin , neden? mama vermezsin neden?... gerçekten o dönemde bulaflar insanı çok yoruyor. Bence ilk 40 gün boyunca eve misafir kabul etmemek lazım. bebek anneye anne de bebeğe alışncaya kadar...
(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?

Emzirme Reformunu biliyorum. tüm kalbimle de destekliyorum..
Anne sütünün, hem bebek için hem de anne için  ne kadar yaralı olduğunu tek tek anlatmaya gerek yok.. vücudumuz o kadar muazzam ki, anne sütü üretebiliyoruz. Malesef bunun kıymetini yeteri kadar bilemiyoruz. O nedenle Emzirme Reformu gerekli.. Bu farkındalığı arttırmak, her bebeğin anne sütü alma hakkını savunmalıyız!!

(10) Emzirme Reformu'nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için


http://emzirmereformu.com// adresindeki formu doldurmanız yeterli.




Yukarıdaki soruları yanıtladıktan sonra, veri takibi yapabilmek açısından yazınızın linkini bilgi@emzirmereformu.com adresine gönderiniz.


(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98'i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar.

Yazımı okuyan beni tanıyan ya da tanımayan tüm arkadaşlardan bu sorulara cevap vermelerini rica ediyorum..Ayrıca http://benimrenklerim.blogspot.com/ bloğunun sahibi Çiğdem'i de sobeliyorum...

21 Aralık 2010 Salı

EMZİRME REFORMU....

TOPLU EMZİRME ETKİNLİĞİ”YLE SÜRÜYOR

Anne sütü ve emzirmenin önemi hakkındaki farkındalığı arttırmak için geçtiğimiz haziran ayında başlayan EMZİRME REFORMU, 2 bini aşkın gönüllü sayısı ve yeni projeleriyle devam ediyor. EMZİRME REFORMU MANİFESTOSU’yla da desteklenen sosyal sorumluluk hareketi, 18 Aralık Cumartesi günü Nişantaşı City's Alışveriş Merkezi'nde düzenlenen "Toplu Emzirme Etkinliği"yle emziren anneleri biraraya getirdi. İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın imza günüyle renklenen etkinlikte ayrıca, emziren anneler için "Emzirme Danışmanlığı" eğitimi de verildi.
Annelerin emzirme konusundaki bilgi yetersizliği ve kaygısı, annelerin emzirme konusunda yeterince cesaretlendirilmemesi, kadının çalışma hayatında daha çok yer alması, formül mamaların anne sütünün yerini alması ve biberonla beslenmenin özendirilmesi emzirme oranlarının düşmesine sebep oluyor. Bu eksikliklerde hareketle anne sütüyle beslenme oranının artması ve annelerin emzirme konusunda bilgilendirilmesini amaç edinen "Emzirme Reformu" sosyal sorumluluk hareketi yeni projelere imza atmaya devam ediyor. Emzirme Manifestosu'yla desteklenen Emzirme Reformu hareketi, annelerin bebeklerine verdiği en güzel hediye olan anne sütüyle beslenme oranın artması için çalışmalar yapıyor. Emzirme Reformu hareketinin çalışmalarından biri olan "Toplu Emzirme" etkinliğinin 2'incisi bakım ürünleri markası Lansinoh’un katkılarıyla 18 Aralık Cumartesi günü Nişantaşı City's Alışveriş Merkezi'nde düzenlendi. En iyi gıdanın anne sütü olduğunu söylemek amacıyla anneler aynı anda bebeklerini emzirdi.



Annelerin bilgilendirilmesi gerekli ...
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu hemşireleri Nilüfer Doğan ve Nevin Yıldız'la anne ve anne adaylarına verilen "Emzirme Danışmanlığı Eğitimi" ile başlayan buluşma, İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın imza günüyle devam etti. Dünya Anne Sütüyle Beslenme Akademisi üyesi, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF Emzirme Danışmanlığı kurslarında danışmanlık ve yöneticilik görevleri bulunan Prof. Dr. Gülbin Gökçay, annelerle yaptığı söyleşide anne sütüyle beslenme oranlarının artması için öncelikle annelerin emzirme konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı ve emzirmeyle ilgili en çok merak edilen soruların yanıtlarını verdi. İmza günü kapsamında toplanan gelir “Çocuk Sağlığı Derneği”ne bağışlandı.

Neden Emzirme Reformu?

T.C.Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü bebeklerin ilk altı ay mutlaka anne sütüyle beslenmeleri gerektiğinin altını çizerken gerek iş hayatında gerekse toplumsal hayatta bu yaklaşımla ilgili yaşanan sorunlar ve emzirme konusundaki kanuni yetersizlikler pek çok bebeği ilk altı ay anne sütünden mahrum bırakıyor. Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenen bebeklerinin oranının 1.3 olması, “Emzirme Reformu” gerekliliğini kanıtlıyor.

Çalışan annelerin süt izni yetersiz

Yeni doğan bebeğin anneye en çok ihtiyaç duyduğu ilk bebeklik döneminde beslenmek için meme emmesi, anne şefkati sayesinde dış dünyayı huzurlu bir yer olarak hissetmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle uzmanlar, özellikle ilk altı ay mümkün olduğunca annenin bebeği sık görmesini hatta temel bakımı kendisinin vermesini öneriyor. Çünkü bebekler, ilk altı aya kadar sadece belirli sürelerle anneden ayrı olmayı tolere edebiliyor. Ancak; iş hayatında başarılarını fazlasıyla kanıtlayan kadınlar, annelik görevini layıkıyla yerine getirmek için iş yerinde birçok zorluğa göğüs geriyor. Çalışan anneye tanınan toplam 16 hafta doğum izni yetersiz kalıyor ve günlük 1 buçuk saatlik süt izni ise annenin emzirmesini sekteye uğratıyor.

EMZİRME MANİFESTOSU
İŞ HAYATINDA;
Yasaya göre, bir yaşından küçük çocuğunu emzirmesi için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilen anne, bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. Bu madde, iş yasasında teminat altında olmasına rağmen uygulamadan kaynaklı sorunlar yaşanmakta, çalışan anneler süt izinlerini hakları doğrultusunda kullanamamaktadır. Bu sorunlar iş yerinin bakanlık müfettişleri tarafından denetlenmesi ile düzeltilebilir.
Sağlık Bakanlığı’nın “ilk 6 ay sadece anne sütü” politikasıyla Çalışma Bakanlığı’nın çalışan annelere sağladığı 4 aylık doğum izni birbiriyle çelişmektedir. Birçok anne bebeği henüz iki-iki buçuk aylıkken çalışmaya geri dönmek durumunda kalmakta ve işyerinde sütünü gereği gibi sağamadığı için sütü azalarak kesilmektedir. Bu yanlışlık bir an önce giderilmeli, Çalışma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’nın “ilk 6 ay sadece anne sütü” uygulamasını destekler hale getirilmelidir.
Ülkemizde doğum izni konusunda ciddi değişikliklere ihtiyaç vardır.
Birçok çalışan anne doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 olmak üzere, toplamda 16 haftalık ücretli doğum izni kullanabilmekte, doğumdan önceki izninin beş haftasını doğum sonrasına aktarabildiği takdirde bile bebeği henüz gün boyu meme emmesi gereken durumda olmasına rağmen işe geri dönmek durumunda kalmaktadır. Dolayısıyla oldukça yetersiz kalan hali hazırdaki doğumdan sonraki 8 haftalık ücretli doğum izni en az 6 aya çıkarılmalıdır.
Doğum sonrası ücretsiz izin konusunda özellikle de özel sektörde çalışan anneler zorluk yaşamakta, annenin ücretsiz izin isteğine kötü bakılmakta, hatta işten çıkarma sebebi olarak bile görülebilmektedir. Dolayısıyla ücretsiz izin konusunda da ciddi değişiklikler yapılmalı, doğum sonrası ücretsiz izin en az iki seneye çıkarılmalı ve özel sektör çalışanları da, kamu çalışanları gibi rahatlıkla ücretsiz izin kullanabilmelidir.
“Gebe Veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları Ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik”, Madde 15’e göre, “yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 arası kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.” Yine aynı yönetmelik, “yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150 den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması”nın zorunlu olduğunu, yurt açma yükümlülüğünde olan işverenlerin yurt içinde anaokulu da açmak zorunda olduğunu belirtmektedir. Bu maddeler yürürlüğe konmalıdır.

Aynı yönetmeliğe göre, emziren işçi doğumu izleyen altı ay boyunca gece çalıştırılamaz. Yeni doğum yapmış işçinin doğumu izleyen sekiz haftalık süre sonunda, emziren işçinin ise, altı aylık süreden sonra gece çalışması yapmasının güvenlik ve sağlık açısından sakıncalı olduğunun hekim raporu ile belirlendiği dönem boyunca, gece çalıştırılamaz. Bu maddelere de uygulamada sadık kalınmalı, emziren anneler gece çalıştırılmamalı, vardiyalı çalışmaya zorlanmamalıdır.
Emziren anneler günde 7,5 saatten fazla çalıştırılmamalıdır. Bu, kanun gereği böyledir.
Hiçbir çalışan anneye çocuğunu emzirdiği ve süt izni kullandığı için işyerinde “mobbing” uygulanmamalıdır. Annenin süt iznini kullanacağı saatlere kasti olarak acil toplantılar, “o dakika bitirilmesi gereken işler” denk getirilmemelidir. Anne, fazla mesai yapması için zorlanmamalı, işini kaybetme tehdidiyle süt iznini kullanması engellenmemelidir.
Hiçbir çalışan anne emzirdiği için, süt iznini kullandığı için işinden çıkartılmamalıdır.
Çalışan bir annenin süt iznini kullanıyor olması performansının düşük olduğu anlamına getirilmemelidir. Annenin işyerinde bulunduğu saatlerdeki performansı, diğer çalışanların performans değerlendirme ölçütleri ile aynı doğrultuda, adil bir şekilde değerlendirilmelidir.
İşyerinde sütünü sağması gereken annenin ihtiyaçları (oda, buzdolabı vb.) karşılanmalı ve mahremiyetine saygı gösterilmelidir. Anne, tuvaletlerde ya da arşiv odalarında sütünü sağmak zorunda bırakılmamalıdır.


TOPLUMSAL HAYATTA;

Gebeler ve yeni anneler, emzirme hakkında yeterince bilgilendirilmelidir. Yeni annelerin, emzirme teknikleri konusundaki yetersiz bilgileri “sütüm yetmiyor” gibi endişelere yol açmakta, mama vermeye yatkın doktorlardan ve aile büyüklerinden gelen baskının da etkisiyle birçok bebek anne sütünden gereksiz yere mahrum kalarak mamayla beslenmektedir.
Emzirme, doğumdan sonra en kısa sürede başlamalıdır. Tıbbi bir engel yoksa, doğumundan sonraki ilk dakikalarda bebek annenin kucağına verilmeli ve doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmenin başlaması sağlanmalıdır.
Her annenin bebeğini istediği sürece emzirme hakkı vardır. Hiçbir anneye çocuğu “meme emmek için fazla büyüdüğü için” mahalle baskısı yapılmamalı, anne ve bebek devamını istediği sürece bu bağın zorla kopartılması hiçbir şekilde talep edilmemelidir.
İsteyen her anne, parkta, sokakta, alışveriş merkezinde vs. bebeğini emzirebilmelidir. Hiçbir anneye ortalıkta emzirdiği için ayıp, yasak, ya da kötü bir şey yapıyormuş izlenimi verilmemelidir. Bebeğini emziren annenin memesi cinsel obje değildir.
Ortalıkta emzirmek istemeyen annenin mahremiyetine de saygı gösterilmelidir.

ANNELERE...

Anne demek;

* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına
bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden
kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp
saatlerce koklayandır.
* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.* Bebek şef şarkısı
söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa"
sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım
"bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu
poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli Oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kreker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir
Saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için
endişelenmektir.
* Anne demek iki küçük melekle,gururla, küçük dağları ben yarattım edasında yürüyebilmektir.
* Anne demek yüreğini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara sunmaktır.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.

http://nikkentobi.blogspot.com/ ALINMIŞTIR..

19 Aralık 2010 Pazar

EMZİREN ANNELER CİTYS DE EMZİRME ETKİNLİĞİNDEYDİ..

Dün Citys de Emzirme Reformunun yeni bir etkinliği vardı. Bu etkinlik çok güzel olmasının yanı sıra Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın ve onunla beraber çalışan 2 emzirme danışamanı hemşirenin verdiği eğitimle çok da yararalıydı.. Gülbin Hanımın kitabını katılan annelere imzaladı. Anneler ve bebekler çok güzeldiler. Ben yine işten apar topar gittim. Oğluşum yine yoktu. Fakat annanesinde çok ağladığından geldiğim gibi Gülbin hanımla kısa bir konuşmandan sonra yine apar topar ev dönmek zorunda kaldım. Yine de o ortamın havasını solumak ve annelerin emzirmesinin ne kadar önemli olduğunun altını çizdiği  bir etkinlikte olmaktan çok memnun oldum..
Uzun zamandır görmediğim ama emaillerle götüştüğüm ,Gülbin Hanımla konuşmamda çok önemli bir dernekten de haberdar oldum. Çocuk Sağlığı Derneği. Bu derneğinde çok yararlı etkinlikleri ve yardımları var..Gülbin Hanım bu derneğe üye olmam hakkında kısa bir konuşam yaptık. O yararlı etkinliklerin bir parçası olmak da süper olur.

http://www.cocuksagligidernegi.org/

 Buradan daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Aşağıdaki linkte de dün Show TV de yayınlanan etkinlikle ilgili görüntüler de var.
http://www.direkdizifilm.net/showtv-ana-haber-bulteni-18-aralik-2010-izle-kisim-3.html

16 Aralık 2010 Perşembe

ALTUĞ ARTIK 11 AYLIK..

Bebeğiniz bu ay neler yapar?


• Küçük bir objeyi baş ve diğer parmaklarının herhangi bir yerini kullanarak kaldırabilir.

• “hayır” kelimesini anlamalıdır, fakat her zaman buna uymaz.
Bebeğiniz artık basit emirleri ve "Hayır" kelimesini anlar ancak bunlara genelde uymamayı tercih edecektir. Hayır kelimesinin bebeğiniz üzerindeki etkisini artırmak için bu kelimeyi sadece gerçekten ciddi uyarılarda bulunmak istediğiniz durumlarda kullanın. Bu dönemde genellikle bebeğiniz yaptığınız bir uyarıyı ertesi güne unutmuş olacaktır. Ancak yine de ona doğru ve yanlışları öğretmek, disipline yönelik eğitime başlamak için çok erken bir dönem olduğunu düşünmeyin. Örneğin evdeki köpeğinizin kuyruğunu çekmeye çalışıyorsa elini yavaşça tutun, gözlerine bakıp "Hayır. Bu, köpeğin canını yakıyor!" diyerek, ona eliyle köpeği nasıl okşayacağını gösterin.


• El çırpma yada el sallama oyunu oynayabilir.

• Eşyalara tutunarak yürüyebilir.

• Anlık yada daha uzun süre ayakta desteksiz durabilir hatta bir kaç adım atabilir.

• Anne, baba hatta başka bir kaç kelime daha anlamını bilmeden söyleyebilir.

• Artık isteklerini ağlamadan da gösterebilir.

• Kendi başına bir fincan su içebilir.

• Kendince anlaşılmaz bir dilde sözler söyleyebilir.

- Bebeğinizin konuşma yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmak için;

. Basit ve anlaşılır bir dilde ve sıklıkla onunla konuşun. Birlikteyken yaptığınız her eylemi, etrafta gördüğü herşeyi ona açıklayın.
. Bebeğiniz anlaşılmaz seslerle ve kelimelerle size birşeyler anlatmaya çalışırken tüm ilginizi ona vererek, onu dinlediğinizi belli edin. Onun kendine has konuşmasının içinden gerçeğe yakın kelimeleri seçerek ona geri söyleyin; böylece sizin onu anladığınızı ve ona karşılık verdiğinizi düşünecektir.
. Etraftaki nesneleri ona tanıtırken "büyük, küçük, dolu, boş, sıcak, soğuk" gibi sıfatlardan faydalanın; gerekiyorsa sayıları kullanın.
. Nesneleri tanıtırken renklerini de belirtmeyi unutmayın.
. Bebeğinize sık sık kitap okuyun.

• Hatta bebeğiniz iyi yürüyebilir.


Sevgili anne babalar, unutmayın ki her bebeğin farklı ve kendine özgü bir fiziksel, algısal ve sosyal gelişim tablosu vardır. Bu sebeple eğer bebeğiniz yukarıda bahsedilen gelişim aşamalarından bir kısmına henüz ulaşmadıysa gereksiz endişe ve korkuya kapılmayın. Eğer bebeğinizin gelişiminde dikkat çekici ölçüde bir problem olduğunu düşünüyorsanız mutlaka doktorunuza danışın. Bebeğinizin gelişim süreciyle ilgili en doğru bilgiyi doktorunuzdan alabilirsiniz.

Altuğ'a gelirsek;
Koltuk destek alarak sıralıyor. Hatta geçen hafta tutunmadan adım attı. Desteksiz durduğunu farkedince dengesini kaybetti. Ama o an çok şaşırtıcıydı. Çok sevdiği oyuncağını uzağa koyduğumda tutunarak sıralıyor ve ona ulaşıyor.
Halen baba, dede diyor. Ama konuşma da biraz tembeliz. Başka anlamlı kelimeler söylemiyor. Ne istediğini bize o kadar güzel anlatıyor ki, bazen ben bile şaşıyorum. Su, yoğurt denildiğinde  hemen anlıyor..
Oyun oynamayı çok seviyoruz. Saklambaç, aynaya bakarak konuşmayı çok seviyor.Plastik kutuları üstüste koyduğumda onları dağıtmayı çok seviyor. Oyuncak sepetini önüne koyduğumuzda oyuncakları içinden boşaltıp, onlarla oynamaktan hoşlanıyor. Camdan bakıp, yoldan geçen arabaları izlemeyi seviyor. Kuşlar bakmayı, ''oğlum bak kuş ''denildiğinde kafasını yukarı kaldırıp, bakıyor. Çok komik, 20 gündür dilini farketti. Oğlum dilini uzat, denildiğinde dilini dışarı çıkarıyor. Şu aralar burnun , ellerin, parmakların.. nerede oyununu oynuyoruz. Kablolar ve bizim laptoplarımız Altuğ efendinin en sevdikleri.. Laptobun kapağını açıp-kapamayı çok seviyor.Kitap okumaya her kalktığımızda alıp, onunla diş kaşımayı şu an için çok seviyor. Ama alışkanlığı olsun diye , hergün eline mutlaka kitaplarını verip, karıştırmaya çalışıyoruz. Müzik dinlemeyi ve benle dans etmeyi çok seviyor. Mama sandalyesindeyken müzik duyduğunad ayaklarını oynatıp, ellerini şaklatmaya çalışıyor. O kadar tatklı oluyor ki..
İstemediği şeyler yapılınca veya istediği birşeyi vermediğimizde artık tepkisini koyuyuor. Sanırım biraz inatçı olacak. Elinden o istemeden birşeyi alırsak, kendini atıveriyor..Büyüdüğünde yandık sanırım..:))


Yürütecini yükseltip, içinde dik durup, etrafı seyrediyordu. Geçen hafta yürüteci indirdik.. Onunla istediği yere doğru hareket edebileceğini öğrendi. İlk tepkisi çok komikti. Heyecanlandı.. Ama bu durum tehlikeleri de ardından getiriyor. Çünkü direkt tv gidiyor, küçük adamm.. Bu dönemden sonra evde güvenlik önlemlerini almak gerek...
Bu ay Altuğ'a smart trike bisiklet aldık. Onunla ev içinde dolaşmaktan çok memnun .. yazı dört gözle bekliyoruz. Bisikletiyle caddelerde boy gösterecek...


Yemek yeme olayımız belli rutinde devam ediyor. Pütüklü şeyleri yumuşaksa yiyor. Eğer doymaya başladıysa o zaman bazen sorun çıkarıyor. Bizimle beraber sofrada oturmaktan çok keyif alıyor. Tok bile olsa , anne ve babasının tabaklarından tırtıklamaktan çok mutlu..Bardaktan su içmeyi seviyor. Suluklardan içmeyi beceremiyor. Bardağa su koyup, eline versek içecek, ama üstünü başını ıslatıyor. Kış olduğundan dolayı ben de korkur, bu konuda onu engelliyoruz. Bu davranışım belki hata...Geçenlerde köfte yiyorduk. onun önüne minik minik lokmalar yaspıp, koydum. Onlara bir güzel yedi.. muz ve mandalina karışımını halen çok seviyor. yoğurt vazgeçilmezi. Birşey yemek istemediğinde önünden yoğurt verince, Altuğ bu yoğurt , dersem hemen ağzını açıyor.Onun dışında sebze yemeklerinin içine et ve tavuk koyuyoruz. Arada balıkda veriyoruz. Ama bizim biraz ihmalimiz haftada iki kere balık veremiyoruz.Bunların dışında yemek ile ilgili çok büyük problemimiz yok..
Uyku düzenimizde de sıkıntı yok: Sabah 06:00-06:30 gibi sütünü içip, 07:30-08:00 arası uyanıyor. Biraz ayakta kalıp, yaklaşık 09:00-09:30 gibi 1 saat uyuyor. Ardından kahvaltı, oyun saat 12:30-13:00 arası 1 saatlik uyku , bu bazen yarım saaatte olabiliyor. Sonra öğle yemeği veoyun,16:00-16:30 arasıb-nda yarım saatlik kestirme. uyandığında ben eve gelmiş oluyorum.. Bol bol koklaşıp , oyun oynuyoruz. 17:00-17:30 civarı meyve yiyoruz. 18:30-19:00 arasında bazen yarım saat- 15 dakikalık enerjı uykusu uyursa, geceyi 24:00de bitiriyor. Yok uyumazsa 22:30 civarı huzuırsuzlanıp, uykuya geçişimiz oluyor.
gündüzleri uykuya hafif ayakat sallanarak geçiyor: biz eve geldiğimiz de kuacağımızda ya da kendi kendine uykuya geçiyoruz.. Yatağı bizim yatak odasınad. kendi yatağında yatıyor. Eğer kendi odasında olsa da çok sorun olacağını düşünöüyoruz. bizim yatağımızda yatmayı çok sevmiyor. Uykusunda çok döndüğünden, bize çarptığında uyanoyor. O nedenle düzenin bozmayıp, yatağınada uyutuyoruz...

10 Aralık 2010 Cuma

18 ARALIK DA CİTY'S DE YENİ BİR EMZİRME ETKİNLİĞİ

18 Arakıl da City's alışveriş merkezinde EMZİRME REFORMUNUN  yeni bir toplu Emzirme Etkinliği düzenlenecek. Bu etkinliğe ayrıca Prof. Dr. Gülbin Gökçay'lı yeni çıkan kitabını YAŞAMIN İLK İKİ YILINDA ÇOCUK SAĞLIĞI VE BAKIMI imzalayacak.





Bebeği olan ve bebek bekleyen herkese öneririrm. Saga yayınlarından çıktı. Remzi ve D&R'lar da bulunmakta...

Herkese tavsiye ederim...
 
Eğer bu etkinliğe katıldığınızda EMZİRME REFORMU 'nun düzenlediği Toplu Emzirme Etkinliğine destek verir, Emzirme ile ilgili eğitime katılıp, Gülbin hanım ile tanışıp, kitabımnı imzalatabilirsiniz.
 
 
 Program:
 
 
12:30 – 14:00 – Seminer, Nilüfer Doğan ve Nevin Yıldız

14:00 – 14:45 – Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın “Yaşamın İlk İki Yılında Çocuk Sağlığı ve Bakımı” adlı kitabının imzalanması ve katılımcılarla söyleşi
14:45 – 15:00 – Toplu emzirme etkinliği

kaynak:
http://blogcuanne.com/2010/12/10/emziren-anneler-18-aralikta-toplaniyor/#comment-10720

9 Aralık 2010 Perşembe

http://www.hipp.com.tr

Alman organik bebek maması HIPP, 1-4 yaş arası çocuklar için renkli bir çalışma başlatıyor.Bünyesinde zihinsel engelli çocukları barındıran Özel Eğitime Muhtaç Çocuklara Yardı Derneği' ne (ERAM) destek amaçlı hayata geçirilen proje, " Adım Adım Büyüyorum" ismiyle yola çıkıyor.1-4 yaş arasındaki çocukların parmak boyalarıyla yapacağı resim çalışmalarını kapsayacak ve altı ay devam edecek.Altı ay sonunda çocukların yaptıkları çalışmalarda nasıl bir gelişim olduğuda gözlemlenmiş olacak.

Projeye katılmak için yukarıdaki adresteki katılım formunu doldurmak yeterli, formu dolduran annelerin adreslerine proje için gerekli parmak boyalarının ve altı adet özel resim kağıdının iletilmesiyle ilk adım başlıyor.Bundan sonra çocukların doyamayacağı eğlenceli bir süreç başlıyor.Gelen kağıtlara projenin parmak boyalarıyla önce çocukların ayak izleri alınıyor, kağıdın geri kalanıda çocuğun uçsuz bucaksız hayal dünyasına bırakılıyor.Altıncı ayın bitiminde çalışmalar, mayıs ayında gerçekleştirilecek sergide ERAM çocukları yararına satışa sunulmak üzere HİPP' te toplanıyor.Proje sonunda , minicik adımlarıyla projeye dahil olan çocuklar, hem zihinsel engelli çocukların hayata bir adım daha atmasını sağlamış, hemde yarattıkları bir çalışmanın sergilenmesiyle unutulmayacak bir hatırayı yaşamlarına eklemiş oluyorlar...

Haydi anneler hep beraber katılalım ve yorumlarımızıda paylaşalım...ve hatta her ay yaptığımız çalışmaları fotoğraflarıyla birlikte paylaşalım....

YENİ YIL İÇİN YARARLI BİR KAMPANYA !!!!!

Bana gelen emaili sizlerle paylaşıyorum. Herkesin bu biliçte olup, bu kampanya destek vermesi, ne güzel olur!!!

''bu kampanyayı duyurmak istedim sizlere.Ekte görselini yolluyorum. Geçen sene de aynı vakıf ile yapmıştık bu hediye kampanyasını. Cerrahpaşa Onkoloji servisinde yatan 1 ile 17 yaş arası kanser tedavisi gören bebek ve çocuklara hediyeler vermiştik müşterilerimizin kendi el yazıları ile yazdıkları yeni yıl kartlarını ekleyerek. Bu sene vakıf Okmeydanı hastanesi onkoloji servisinde yatan ve ihtiyacı olan çocuklardan da bahsetti onlara da yardım edip edemeyeceğimizi sordu biz de memnuniyetle kabul ettik. Hem cerrahpaşa hem de okmeydanı hastanelerinde tedavi gören çocukların isimlerini ve yaşlarını bize iletecekler. Çok hassas oldukları bir dönemde maddi güçleri olmadığı için bu tip organik ürünlerden faydalanamayan çocuklara bir faydamız dokunacaksa çok seviiniriz. Sizlerin de aklında bulunsun. Herhangi bir konuda bana e-mailimdan ulaşabilirsiniz.



Sağlıklı ve güzel günler dilerim,

Tuba Tuna Yalcuva

Kapbula Organik Şeyler

Mohini AVM

Tanburi Ali Efendi Sokak 15/211

Etiler / Istanbul''

YENİ BİR SİTE...

Yen,i bir site.. sağlık ve gebelik.com

KOLİK BEBEK DE YAPILABİLECEKLER:

Her beş bebekten biri akşamüstüne doğru başlayan ve gece yatma zamanına kadar süren ağlama krizlerine tutuluyor. Doğumdan iki ya da üç hafta sonra başlayan kolik bebeklerin ağlamasının üçüncü ayın sonunda tamamen ortadan kalkması beklenir. Bebeğinizin ağlamasını dikkate almakla birlikte, koliğin tedavisinin olmadığını da bilmelisiniz. Halk arasında gaz sancısına iyi geldiği düşünülerek bebeklere verilen bitki çayları ise, sadece anneyi psikolojik olarak rahatlatmakta, bilimsel bir temele dayanmamaktadır. Üstelik, anne sütü alacağı miktar yerine bebeklerin karınlarının boş yere doldurulması da hoş değildir. En iyisi mi sabırlı ve sakin bir tutum izleyin. Çünkü kolik ağlamaları sonucu kendinizi çileden çıkmış ve çaresiz hissedebilirsiniz.

Bebeğinizin sıkıntılarını anlatmasının en kolay yolu ağlamasıdır. Ağlamak yeni doğmuş bir bebeğin olgunlaşmamış fizyolojisinden kaynaklanır. Bütün bebekler ağlarlar, fakat herhangi bir sağlık sorunu olmayan bebekte her türlü kontrol edilemeyen ağrıya,“kolik” yani gaz sancısı denir. Kolik ağlaması diğer ağlamalardan farklıdır. Bebek sakinleştirilemeden saatlerce ağlayabilir, çok ender ağlama bir gün boyunca sürer.

Gaz sancısı olarak da adlandırılan “infantil kolik”, genellikle bebeler 3-4 haftalıkken başlar ve 4. aya kadar devam edebilir. Bu sorunun kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Fakat uygulanan bazı yöntemler yararlı olabilir. Kolik 3 ayın altındaki bebeklerin yüzde 10 ila 30’unda görülebilir. Genellikle kolik ağlaması her gün tekrarlar, bazen bir gece ara verdiği görülür.

Koliği olan bebekler günde ortalama 3 saatten fazla ağlarlar ve bu durum haftada en az 3 gün tekrar eder. Bu sorun aileleri fazlaca endişelendirebilir. Tedavi gerektiren herhangi bir sorun olmamasına rağmen, ebeveynler en çok bu nedenle doktora başvururlar.

KOLİK NASIL ANLAŞILIR?

Bütün bebekler zaman zaman ağlarlar, bu çok doğaldır. Fakat yine günde 2 saati geçen ağlamalarda doktorunuza danışmanızda fayda vardır.
Bebeğinizin ağlaması günde 2-3 saati geçiyorsa, 18.00-24.00 saatleri arasında akşamları daha da şiddetleniyorsa, huzursuzsa, sıkıntılı bir şekilde bacaklarını çekerek gaz çıkarıyorsa bu belirtiler koliğe işarettir.
Aşırı ağlamanın bebeğinize hiç bir zararı yoktur. İkinci aydan itibaren kolik ağlamaları azalmaya başlar. 3. - 4. aya geldiğinizde kaybolur. Ağlama nöbetlerini tamamen yok etmenin kesin bir yolu yoktur, ama bazı uygulamalarla süresi kısaltılabilir. Uzun vadede bu bebekler diğer bebeklere oranla daha duyarlı olabilirler.

KOLİĞİN NEDENLERİ

Sağlıklı olan her bebek doğumdan sonraki birkaç ayda farklı sebeplerden dolayı ağlayabilir. Koliğe neden olan sebepler tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğinizi rahatlatmanızın en iyi yolu onu kucağınıza alarak, hafif ve yumuşak hareketlerle karnını okşamanızdır. Bazen ılık bir banyo da ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Bebeğe uygulanan bakım yöntemleri koliğe neden olmaz. İçiniz rahat olsun, kendinizi suçlamayın. Bebeğinizin aşırı ağlamasının nedeni çok gazının ya da karın ağrısının olması değildir. Gazını çıkarmak için bebeğinizi hırpalamayın ve özel biberonlara da gerek yoktur. Ağladığı sırada karnının çok fazla sert olduğunu farkederseniz paniklemeyin. Bunun nedeni ağlarken karnını kasmasıdır. Kollarını ve bacaklarını da kendine çekerek kasabilir.

ÖNERİLER

- Ağladığı zaman kucağınıza alarak onu sakinleştirmeye çalışın. Kucağınızda gezdirin ya da yavaş yavaş sallayın. Yalnız olmadığını, yanında olduğunuzu ona hissettirin.Dr. Harvey Krap'ın bu konuyla ilgili önerileri de çok işe yarar.Buradan okuyabilirsiniz:http://blogcuanne.com/tag/harvey-karp/


- Sakin ve sessiz bir yerde emzirin. Yediklerinize dikkat etmeniz gerekir. Bir görüşe göre, yediğiniz besinler örneğin; inek sütü, baharatlı gıdalar vb. bebeğinizde gaz yapabilir.

- Eğer hazır mama kullanıyorsanız doktorunuza başvurarak daha az gaz yapan bir mamayı tercih edebilirsiniz.Her markanın gazlı bebeklere özel maması var, meraklanmayın!

- Emzirirken ya da biberon ile beslerken bebeğinizin hava yutmamasına özen gösterin. Örneğin; meme ucunu olabildiğince geniş olarak bebeğinizin ağzına verin. Biberon ile besleniyorsa biberonu yatay değil, dik olarak verin.


- Stresli ortamlarda yaşayan bebeklerin gaz problemini daha çok yaşadığına dair araştırmalar var. Bebeğiniz için mümkün olduğunca sakin ortamlar yaratın, stresten uzak durmaya çalışın. Fırsat buldukça dinlenmeye çalışın. Siz ne kadar rahat ve mutluysanız, bebeğiniz de öyle olur.

- Bebeğinizi uyku düzenine alıştırmaya çalışın. Örneğin; geceleri daha çok uyumasını sağlayın. Uykusu geldiğinde kendi kendine uyumasına imkan yaratın. Gündüzleri ise çok uzun süreler uyumasına izin vermeyin.

- Açlık nedeniyle ağlamasını azaltmak üzere bebeğinizi sık aralıklarla az az besleyin.

- Emzik vermeyi de deneyebilirsiniz.
- Altının temiz olmasına dikkat edin.


Bütün bunların dışında kolikle başa çıkamadığını düşünüyorsanız, doktorunuza danışarak ilaçla tedavi yöntemini tercih edebilirsiniz. Fakat bilmelisiniz ki, koliği kesen sihirli bir ilaç yok. Ve ilaçların da yan etkileri olabilir.

Bebeklerde gaz sancısının (koliğin) genellikle mide bağırsak problemlerinden kaynaklandığı düşünülse de, yapılan bazı araştırmalara göre çıkış noktası bebeğin anneyle kurduğu ilişkidir. Anne gergin olduğunda ve emzirme deneyimi keyifle yaşanmadığında; anne bebeğini tedirgin tuıtar ve bebek de bunu hisseder. Bir an önce karnını doyurup, memeden çekilmek ister. O yüzden hızlı hızlı emer ve dolayısıyla hava da yutar ve bu gaz olarak karşımıza çıkabilir. Burada olayı başlatan ilişkidir; bebeğin annenin kucağında tedirgin durması, keyif alarak, sindire sindire emmemesidir. Örneğin; İngiltere’de yapılan bir araştırmada 5 yıl boyunca anne babası olmayan çocuklar gözlenmiş ve bu çocuklarda kolik sorununa rastlanmamış. Yani, ilişki yoksa kolik da yok denilebilir. Sonuçta, emzirmeye-ilişkiye eşlik eden süreçlerin, davranışların üzerinde durulup, düşünülmesinde büyük yarar var.
Ama bu demek değil ki; her kolik bebeğin annesiyle olan ilişkisi kötü..


Kolik bebeklerde anne - bebek teması çok önemli. bunun için de wraplar süper!! tavsiye ederim.. Bunun içinde http://www.sleepywrap2.blogspot.com/ bu steyi öneririm. Ben de kullandım. gerçekten bebğinizle bütünleşmek çok güzel..


White noise da çok işe yarıyor.http://arsiv.sabah.com.tr/cp/rop101-20070311-102.html buradan Buzuki orhan'ın neden bir cd hazırldığı ile hikayeyi de okuyabilirsiniz.

 Kolik bebekler genelde anne karnında kalmak isteyen bebekler . O nedenle annenin yakınlığına çok ihtiyaç duyuyorlar. Klasikleşmiş fakat günümüzde uzaklaşılmış olan kundaklama da işe yarıyor. Özellikle bebeğin uyutacağınız zaman kundaklarsanız, ellerini uykuda oynatırken kendini uyandırmaz, daha uzun ve huzurlu bir şekilde uyuyabiliir.

Bir de ılık duş ardından elma yağı veya bebeğine banyo sonrası kullandığın bebe yağı ile yapacağınız masaj çok etkili olabillir.Bebeklere masaj yapmanın ne özel bir tekniği ne de belli bir sırası vardır; esas sorun bunu onların küçük bedenlerine uydurabilmektedir. Bebeğin vücudu çok küçük olduğundan, en çok sıvazlamaları kullanacaksınız.

Bebeğiniz için bir rahatlama ve rahatlatma tekniği olan masajın temeli, eller yardımıyla bebeğin tüm vücudunda yumuşak dokunuşlar yaratmaktır. Masaja, bebeğinizin başından başlayarak kollarına, karnına, kol ve bacaklarına uyguladığınız hafif dokunuşlarla başlayın. Kendinizi güvende hissettikçe ve bebeğiniz alıştıkça, uyguladığınız basıncı yavaşça arttırarak masaja devam ediniz.

Masaj sırasında üzerinde çalıştığınız bölge elleriniz için fazla küçükse, parmak uçlarınızla masaj yapın. Bebeğinizin hoşuna giden hareketleri hemen keşfedeceksiniz. Tüm hareketleriniz yavaş ve dengeli olsun; kendinizi zorlamayın, stres yapmayın, bırakın elleriniz sizi yönlendirsin.

Masaj yaparken yüz de dâhil olmak üzere tüm bölgelerde badem veya zeytinyağı gibi hafif bir bitkisel yağ kullanın. Bebekler için uygun olan bu yağları kolayca bulabilirsiniz. Bebek yağı mineral esaslı bir yağdır, deri tarafından kolayca emilmez.

Bu arada kolik bir bebeğe sahip çok zordur. O nedenle arada sizin de rahatlatılmasının da önemi var. Anneniz, kardeşiniz veya size yakın olan bir arkadaşınızdan arada mutlaka size destek olmasını rica edin. Eşiniz eve geldiğinde , dışarı bir markete bile gitseniz sizi rahatlatacaktır. Siz iyi olmalısınız ki bebişiniz de iyi olsun. Siz de ara ara nefes egzersizleri de yapabilirisniz

6 Aralık 2010 Pazartesi

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSU

Benim ve psikolog bir arkadaşımla beraber hazırlayıp, eğitimleri verdiğimiz Annelik Yolunda hamile kursumuz da gebelik, doğum ve bebek bakımı ve beslenmesi hakkında size yardımcı olacak eğitimler veriyoruz..

Gebelik,doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..


Eğitimlerimiz interaktif şekilde yaplımaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda birşey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.

Annelik Yolunda hamile kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.
Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.

Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.Aralık ayındaki kursumuzun kontejanı dolduğundan dolayı; yakında başlayacak ilk kursumuz;

09 Ocak Pazar (Saat 12:00- 14:00 arasında) yeni sınıfımız açılacaktır.

Kursumuz Gayrettepe 'dedir. Adres: Yıldız posta cad. Emel apt. A Blok no:14/4 Gayrettepe

Kurs ücretimiz için bizi arayaıp, bilgi alabilirsiniz.
Kursumuzun içeriği;

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSU


4 HAFTALIK PROGRAM
1.OTURUM:

Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,

Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,

Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri,ağrısız doğum,

Doğuma hazırlık

Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri ,ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.

Doğum planımız nasıl olmalı?

Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,

Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı

Hamilelik psikolojisi

RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ


2.OTURUM:

Emzirme ve anne sütü,

Yenidoğan bakımı;

-göbek bakımı,

-yeni doğan sarılığı,

-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)

-bebeği tutuma ve taşıma,

-bebeği giydirme,

-yenidoğan refleksleri,

-bebeğin yıkanması,

-bebeğin gazının çıkarılması,

-bebek için rahatlatma masajı,

-bebeğin aşıları,

-bebeğin uyku düzeni,

-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,

-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,

*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve

bağlanma,

BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER

3.OTURUM:

Lohusalık bakımı,

Lohusalık Sendromu,

Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,

Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme

Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı

Doğum sonrası anne ve bebek

NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ


4. OTURUM:

Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler.Bu oturumumuza Pedagog katılacaktır.Ayrıca psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.

Eğer katılmayı düşünürseniz 01 Ocak 2011 kadar aşağıdaki formu doldurup, bize email olarak göndermenizi rica ederiz.

ESRA ERTUĞRUL & GONCA ŞENSÖZEN

iletişim no: 05554053703 den bize ulaşabilirisiniz.

Sevgiler..



KATILIMCI TALEP FORMU


Adınız- Soyadınız.


Telefon:


E-mail adresiniz:


Dr. Adı:


Gebelik haftanız:


Muhtemel doğum tarihiniz:


Bize nereden ulaştınız:

29 Kasım 2010 Pazartesi

Türkiye’de ilklerin markası Vernel, 2010 Superbrands (Süper Marka) Ödülü’nün sahibi oldu.

Benim de kullanıcısı olduğum yumuşatıcı markası olan Vernel'in aldığı ödülü sizlerle paylaşmak istedim. Zaten güvenerek kullandığım bir ürün ödül alınca, ben de isabetli karar verdiğimden dolayı mutlu oluyorum.
Teşekkürler, Henkel'e...

Tüketiciler Vernel dedi, Superbrands Ödülü Vernel’e geldi...

Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası Vernel; gıdadan finansal hizmetlere, temizlik ve kişisel bakım ürünlerinden teknoloji ürünlerine, hizmet sektöründen iletişime kadar birçok alanda yılın en iyi markalarına verilen 2010 Superbrands (Süper Marka) Ödülü’nün sahibi oldu.
Dünyaca ünlü Henkel firması tarafından üretilen ve ilk kez 1976 yılında raflardaki yerini alan Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası Vernel, 86 ülkede faaliyet gösteren Superbrands jürisi ve AC Nielsen'in tüketiciler üzerinde gerçekleştirmiş olduğu araştırma sonucunda 2010 yılının yumuşatıcı kategorisindeki Superbrands'i oldu.

Süper Marka nedir?

Tüketicilerin, (bilinçli veya bilinçaltı) arzuladıkları, tanıdıkları ve bir ücret ödeyerek sahip olmak istedikleri, duygusal ve/veya fiziksel avantajları, diğer markalara göre çok daha yüksek oranda sunan markaya “Süper Marka” deniyor.
Süperbrands Ödülü’nün kriterleri arasında yaratıcılık, şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevreye duyarlılığı, etik değerlere uyması ve vergi sıralamasındaki yeri gibi maddeler de bulunuyor.

Türkiye’de ilklerin markası Vernel...

Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de evlerin yüzde 66'sında yumuşatıcı kullanılıyor. Türkiye yumuşatıcı pazarının ilk temsilcisi olma özelliğini taşıyan Vernel, pazara girdiği 1976'dan beri yenilikçi yaklaşımı, güçlü teknolojik alt yapısı ile yeniliklere öncülük ederek pazar liderliğini koruyor. Vernel’in bir özelliği de Türkiye’nin ilk yumuşatıcı markası olmasından dolayı, pazara ismini vermiş olması... Böylece Vernel, Türkiye’de yumuşatıcının genel adı oldu ve yumuşatma işlemi dilimize “Vernellemek” olarak yerleşti. Vernel Türkiye’de kısa zamanda %100 marka bilinirliğine ulaştı. Vernel markası, Türkiye yumuşatıcı pazarını birçok ilkle tanıştıran marka olarak da biliniyor. Türkiye’ye aromaterapi yumuşatıcı, 4 kat konsantre yumuşatıcı ve parfüm incileri adı verilen mikrokapsül teknolojisini tanıştıran ilk marka Vernel oldu.
Yılda 3,5 milyon ton çamaşır Vernel ile yıkanıyor.
Vernel markası pazardaki lider konumunu, sürekli yenilikler üreterek, tüketicilerin değişen ve artan beklentilerini en üst düzeyde karşılayarak korumayı başarıyor. Kalıcı ve devamlı çeşitlenen kokuları ile tüketicilerin hafızalarında yer eden Vernel, sağladığı yüksek kalite ile de tüketici tercihlerinde daima ilk sıralarda yer alıyor. Bugün Vernel ürünleri, Türkiye’nin dört bir yanında, milyonlarca tüketici tarafından kullanılıyor. Türkiye’de saatte ortalama 3 bin 800 adet Vernel satılıyor. Vernel ürünleri ile yılda 3,5 milyon ton çamaşır yıkanıyor.
Vernel, çevre ve sosyal sorumluluk bilinci yüksek markalar arasında...
Vernel çevreye karşı sorumluluğunu da üst düzeyde yerine getiriyor. Ürünlerini daha çevre dostu hale getirmek amacıyla ar-ge çalışmalarını kesintisiz olarak sürdüren Vernel, konsantre ürünleri ile bu alanda önemli adımlar atıyor. Vernel’in daha az su ve ambalaj kullanılmasını sağlayan, böylelikle doğal çevrenin korunmasına önemli katkıda bulunan konsantre ürünleri, markanın çevreci kimliğinin daha da güçlenmesini sağlıyor. Vernel, sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri ile toplumsal gelişime de destek sağlıyor.

27 Kasım 2010 Cumartesi

CANIM OĞLUM ALTUĞ: OĞLUŞUMUN BESLENME DÜZENİ

CANIM OĞLUM ALTUĞ: OĞLUŞUMUN BESLENME DÜZENİ: "Altuğ şimdiye kadar; Sabah 06-06:30 : 100-150cc devam sütü Kahvaltı10:10:30: 100 cc devam sütü ile 7-8 bebe bisküvisi,2 labne paynir, 1 ça..."

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSU EMZİRME EĞİTİMİ

Emzirme Eğitim programı


1- Anne sütü ve evreleri


2-Emzirme nasıl olur? ( bu konu anlatılırken tüm annelere bebekle beraber uygulamalı olarak ders anlatılacak)

3- Emzirmeye engel olduğu düşünülen durumlar.

4-Anne sütünün sağılması, saklanması ve bebeğe verilmesi

Bunların yanı sıra ,

* Prematür bebeklerede emzirme

* Mastit

* Anne sütütnün yetersiz olduğu zaman?

* Anne sütünün fazla olması

* Çalışan anneler, işe dönme

* Hangi tıbbi nedenlerle Anne sütünün verilmesine ara verilmeli?

* Bebeğin memeyi emmeyi redetmesi?

*Anne sütü alan bebeğin ek gıdaya geçişi nasıl olmalı?

* Emziren annenin psikolojisi ( Klinik psikolog Gonca Şensözen tarafından anlatılmaktadır.)
 
*Emziren annenin rahatlamasına yardımcı nefes teknikleri (Klinik psikolog Gonca Şensözen tarafından anlatılmaktadır.)
 
* Emzirmeye yardımcı malzemelerin tanıtımı
 
*Emziren annelerin en çok sordukları sorular
 
Bu konuların dışında sizlerin merak ettiklerinizi de anlatıyoruz. Tek günlük bir programdır. İster hamileyken , ister bebeğiniz doğduktan sonra eğitimize katılabilirsiniz. Yanınızda eşiniz de olabilir.Kurs zamanı haftasonları olup, katılımcılara göre netleşmektedir. 
Eğer bu kursla ilgili daha fazla bilgi almak ve ya katılmak isterseniz ertugrul.esra@gmail.com adresine e-mail atarak bize ulaşabilirsiniz.

26 Kasım 2010 Cuma

Organik bebek kavanoz bebek mamaları hakkında beslenme uzmanının görüşü:

Organik tarımla üretilmiş sebze, meyve ve tahıllardan bebekler için özel olarak hazırlanan kavanoz mamaları da annelerin bebekleri için tercih edebileeği sağlıklı seçeneklerdir.


Kavanoz Mamalarının hazırlanmasında, organik tarımla işlenen ürünler besin değerleri açısından en uygun zamanda toplanır, hijyenik koşullarda besleyiciliğini kaybetmeden derhal işlenir. Bebekler için besin değerlerini kaybetmeyecek sürelerde ve şekillerde pişirilen bu ürünler özel cam kavanozlarda özel bir vakumlama sistemi ile vakumlanır ve tüketiciye sunulur. Kavanoz Mamaları, bu özel vakumlama sistemi sayesinde besin değerlerini kaybetmeden 3 yıl raf ömrüne sahiptirler.

Organik tarımla yetiştirilmiş BIO sebze, meyve ve tahıllardan oluşan Kavanoz Mamaları, evde hazırlanan sebze ve meyve pürelerinden çok daha sağlıklıdır. Evde hazırlanan püreler için kullanılan sebze, meyve ve tahılların hangi koşullarda yetiştirildiği, hormon ya da kimyasal ilaç kullanılıp kullanılmadığı; erken toplanıp toplanmadığı konusunda annenin kontrolü ve bilgisi genelde yoktur. Anne onu evde pişirirken de bazı besin değerleri kaybolur. Bazı annelere bu püreleri kendi damak zevklerine göre hazırlarlar ki bu şekilde hazırlanan püreler genelde bebeklerin sindirim sistemlerine ağır gelir.

Bu Kavanoz Mamaları bebeklerin sağlıklı, doğal ve dengeli beslenmesini sağlar. İçindeki besin değerleri bebeğin sağlıklı gelişimini sürdürmesini destekler ve bebeği yetersiz beslenme riskinden korur. Bir ara ya da ana öğün olarak yedirilebilen Kavanoz Mamalarını bebeklerine yediren anneler bebeklerinin gerekli besin, vitamin ve mineralleri aldığına emin olur ve bebeklerini hormonsuz, tamamen doğal besinlerle beslemenin güvenini hisseder.

Beslenme Uzmanı Işıl Telkes

10-12 ay bebeğin beslenmesi

9-12.aylarda; artık bebeğinize verebileceğiniz gıdalar oldukça çeşitlenmiştir. Beslenme programına ek olarak haftada 1 kez ciğer ve 1-2 kez haşlanmış veya ızgara taze balık verilmeye başlanabilir. Ayrıca baharatsız ve soğansız ızgara köfte verilebilir. Baklagiller besin değeri yüksek gıdalar olduğu için tercih edilmelidir,haşlayıp tel süzgeçten geçirilerek bebeğin çorbalarına ilave edilebilir. 11-12.aylarda bebeğe çok yağlı ve tuzlu olmamak şartıyla ev yemeklerinden iyice ezerek vermeye başlayabilirsiniz.


8-10 AY:
Anne sütü veya devam maması (en az 300 ml.)


Saat 07.00: Kahvaltı
Saat 10.00: Kavanoz maması veya meyve püresi
Saat 13.00: Sebze çorbası veya diğer unlu çorbalar (Tarhana, yayla, şehriye çorbasına et, tavuk, kıyma ilave edilebilir.)
Saat 16.00: Yoğurt veya meyve püresi + tahıllı mama
Saat 19.00: İnce çekilmiş kıymadan yapılan köfte veya herhangi bir çorba
Saat 20.00-21.00: Anne sütü veya devam maması

Altuğ ise şimdiye kadar;

Sabah 06-06:30 : 100-150cc devam sütü
Kahvaltı10:10:30: 100 cc devam sütü ile 7-8 bebe bisküvisi,2 labne paynir, 1 çay kaşığı pekmez arada yumurta ( yumurtadan pek hoşlanmadığı ve kustuğu için hergün yoğurt yedirerek acığı kapamaya çalışıyoruz.)
Öğle: 13:00-13:30: yoğurt ve sebze çorbası( sebze, yoğurtlu pirinç, tarhana gib çorbalar, etli ve tavuklu)
ara: 17:00: meyve püresi
Akşam: 21:00:150cc devam maması( aptamil irmikli , ballı- sütlü pirinçli)
Eğer 150cc devam maması yerse gece sütü içmiyor. Devam maması yerine sebze çorbası yerse gece 24:00-24:30: 150cc devam sütü içiyor.

Hafta sonları dışarıdaysak biraz dağılıyoruz. sebze çorbası yerime bazen Bebelac veya Milupanın sütlaçlarından, muzlu muhallebilerinden yiyebiliyor.  Dışarıdayken şu zamana kadar evden birşeyler getirip yedirmektense hazır kavanoz mamalarından kullandık.Bundan böyle artık dışarıda da çorba alıp, yoğurtla onu yedireceğim.

Ekmeği pek fazla kullanmıyoruz. Bu ayki Dr. kontrolünde bunu da soracağım,  sanki Altuğ bu ay az kilo aldı gibi. Yarın kontrolümüz var,  aylık gelişimimizi göreceğiz.  Bu ay yavaş yavaş balık yedirmeye , tattırmaya çalış demişti doktorumuz. Biz de dediğini yaptık. hatta dün gece çinekop ızgara balığının yarısının 3/4 ünü yedi, hem de severek.  Azıcık ekmek ve minicik domates ile beraber.  Bizimle beraber sofraya oturup, tok bile olsa birşey tırtıklamaya bayılıyor. Oğluşum artık büyüdü.  Biberonda süt içmekten nefret ediyor. sadece ve sadece uyurken biberonla devam sütü içiyor. Anne sütünü kendi kendine kestiği gibi, biberonu da süt içmeyide aynı şekilde kesti.  Suyu biberonda içiyor.  Biberonla pek derdi yok.  Ama sütten hiç hoşlanmıyor.
Su içmeyi, bizim kola ve meyve sularımızdan  bardakta içmeye bayılıyor. Ama içtiği su miktarını biraz sanırım arttırmamaız gerek..

Bu hafta sonu muayene sonucunda  kaç kilo olduğunu ve boyununu ne kadar uzadığını gerçekten çok merak ediyoruz.





10-12 AY :
 Anne sütü veya devam maması günlük en az 300 ml. olmalıdır. Evde hazırlanan yemeklere yavaş yavaş geçilebilir.Yemeklerin sadece suyu değil kendisi ezilerek verilmelidir. Haftada 1-2 öğün haşlanmış veya ızgara taze balık ve haşlanıp ezilmiş karaciğer verilmeye başlanabilir.


Saat 07.00-09.00: Kahvaltı (150 ml. devam maması + yumurta + peynir + bir dilim ekmek + 1 tatlı kaşığı reçel)
Saat 12.00-13.00: Evde pişmiş etli sebze yemeği veya sebze püresi + meyve suyu
Saat 15.00-16.00: Yoğurt veya devam maması
Saat 19.00-20.00: Çorba + köfte veya balık

Bebeğinizi beslerken dikkat edilecekler:

•Biberonun deliğinin uygun büyüklükte olduğundan emin olun.


•Bebeğinizin ağzında biberon varken uyumamasına dikkat edin, bu aynı zamanda diş çürümesine ve kulak enfeksiyonlarına yol açabilir.

•Kullanma tarihi geçmiş mamaları kesinlikle kullanmayın.

•Hazırlanmış mamayı buzdolabı dışında bir yerde 1 saatten fazla tutmayın.

•Her beslenmeden sonra kalan mamayı atın. Buzdolabında olsa bile şişe içinde bakteri üreyebilir.

•Sırt üstü yattığında bebeği beslemeyin.

•Çevrenin çok aydınlık ve gürültülü olmamasına özen gösterin.

•Bebeğiniz çok acıkmadan onu besleyin.

•Mamayı veya sütü mikrodalga fırında ısıtmayın. Mamanın içinde çok sıcak noktalar olabilir.

•Her zaman mamayı taze hazırlayın.

•İlk yıl içinde şunları vermeyin: çay, inek sütü, kolalı içecekler.

•Hiçbir zaman emziği çocuğun boynuna asmak için, boynuna dolanacak ip vs. kullanmayın.

21 Kasım 2010 Pazar

EMZİRME REFORMU SABAH GAZETESİNDE..

İki annenin kurduğu "emzirmereformu" adlı site kısa sürede 700 kadını harekete geçirdi. "Emzirme Reformu Manifestosu" hazırlayan anneler, doğum izninin 16'dan 24 haftaya çıkarılmasını da istiyor.

İstanbul'da iki annenin başlattığı "emzirme reformu" çalışması, kısa sürede birbirini tanımayan 700 kadını harekete geçirip "Emzirme Reformu Manifestosu"na dönüştü. Kurdukları http://www.emzirmereformu.com/ adlı site aracılığıyla haberleşen anneler, emziren kadınların günde 7.5 saatten fazla çalıştırılmamasını istiyor. Onlar, kısa süre öncesine kadar Türkiye'nin önde gelen şirketlerinde etkin pozisyonlarda çalışan, ancak doğum sonrası kariyerlerine veda etmek zorunda kalmış iyi eğitimli genç anneler. Çoğu, henüz 30'lu yaşlarının başında. İşyerlerinin yeni doğum yapmış annelere uygun hale getirilmesini sağlayıp, anne sütü ve emzirmenin önemine dikkat çekmek için 4 ay önce sanal ortamda bir araya geldi. Bu annelerin en büyük hedefleri, Sağlık Bakanlığı'nın "ilk 6 ay sadece anne sütü" görüşünü uygulanabilir hale getirmek. Bunun için doğum izninin 16'dan 24 haftaya çıkarılması, süt izninin işyerlerinde gereği gibi kullanılması, emziren kadının 7.5 saatten fazla çalıştırılmaması için kamuoyu yaratmaya çalışıyorlar. Tüm taleplerini, kendi yazdıkları "Emzirme Reformu Manifestosu" ile dile getiriyorlar. Manifestoda, aile çevresinden anneye yapılan "sütün yetmiyor" baskılarının kalkması, emzirme hakkında bilgilendirme ve destek projeleri yaratılması gibi konulara da dikkat çekiyorlar.

ANNELERE ULAŞTI

Hareketin fikri, iki çocuk annesi 34 yaşındaki Elif Doğan'ın çabalarıyla ortaya çıktı. ABD'de işletme eğitimi alıp 10 yıl çalışan Doğan, ikinci çocuğunun doğumuyla Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Çalışan annelerin iş hayatındaki sıkıntılarını bizzat yaşayan Doğan, bu alanda bir reforma ihtiyaç olduğunu düşündü. İnternet üzerinden yeni doğum yapmış kadınlara ulaşarak çözüm yolları aramaya başladı. Emzirme reformunu, ulaştığı annelerden Simge Alhan'ın desteğiyle başlatan Doğan, sayılarının kısa sürede arttığını vurgulayarak şunları söyledi: "Meğer sıkıntı yaşayan ne çok kadın varmış. En temel isteğimiz, işyeri koşullarının çalışan anneye uygun hale getirilmesi." Henüz 4.5 aylık bir oğlu olan medya ve halkla ilişkiler uzmanı Tuğçe Erdemli Fişek de hareketin öncülerinden. İş hayatına dönmek istediğini söylese de, "Tabii koşulları uygun bir işyeri bulursam" diye de şart koşuyor. Reformun gerekliliğine vurgu yapan Fişek, "İlk 6 ay sadece anne sütü yaklaşımının uygulanmasında ve annelerin bebeklerini istedikleri gibi emzirmeleri konusunda gerek iş hayatında, gerekse toplumsal hayatta sorunlar yaşanıyor. Mesela isteyen anne, parkta, sokakta ya da alışveriş merkezinde bebeğini emzirebilmeli. Ortalıkta emzirdiği için ayıp, yasak ya da kötü bir şey yapıyormuş izlenimi verilmemeli" diyor.

http://sabah.com.tr/Yasam/2010/11/21/anneler_emzirme_hakkini_manifestoya_donusturdu

20 Kasım 2010 Cumartesi

Bebeğinizin gelişimi (10.ay)

On aylık bebeğiniz neler yapabiliyor diye merak ediyorsanız bu yazıyı okumalısınız. Merak ettiğiniz tüm konular bu yazıda…

BEBEĞİNİZ BU AYDA NELER YAPIYOR OLABİLİR?

Bu ayın sonunda bebeğiniz şunları yapabilir:

• Birisine yada bir şeye tutunarak ayakta durabilir.

• Oturur durumdayken kalkabilir.

• Bir oyuncağını almaya çalıştığınızda karşı koyar.

• Rastgele anne-baba diyebilir.

• Yüzüstü yatarken oturur duruma geçer.

• Oyun için el çırpabilir ve el sallayabilir.

• Küçük objeleri baş parmak ve diğer parmakları kullanarak kaldırabilir.

• Eşyalara tutunarak yürüyebilir.

• “hayır” kelimesini anlayabilir fakat buna nadiren uyar.

• Bir an için destek almadan ayakta durabilir.

• Anne ve baba kelimelerini bilinçli olarak söyleyebilir.

• İsteklerini ağlamadan da belli edebilir.

• Bir fincandan tek başına su içebilir.

• Anlaşılmaz garip bir dil kullanarak konuşabilir.

• Bir iki adım atabilir ve hatta biraz erkenci davranıp yürüyebilir.

Altuğ yukarıda sayılanların hepsini yapıyor... Anne demiyor.. Bilinçsiz olarak ba ba , de de  diyor. Kendince oluşturduğu bir dil olduğu kesin... Özellikle sesini duydukça heyecanlanması çok şeker..Çocukları görünce o kadar mutlu oluyor ki.. Onu bir oyun grubuna yazdırmanın zamanı geldi, sanırım.. Bu arada kendileri hiç emeklemedi. Zorda kalırsa emekliyor. Fakat ellerinden tutulduğunda hzlı hgızlı yürüyor. Henüz sıralamıyor. Oturduğu ya da yattığı yerden kalkıp, ayağa kalkıyor.Özellikle bir haftadır, acayip hsreketlendi. Yerinde duramıyor. Ona bisiklet aldık. Kargo ile gelecek. e-bebekte denedik, çok sevdi. Tüm e-bebeği onunla dolaştık. durduğumuzda , tepki veriyor. Bebeğin artık büyüdü. Sanırım artık o bir küçük çocuk..!!!!

Bu ayki doktor kontrolünüz

Bir çok doktor sağlam çocuk kontrollerinde bu ayı izleme takvimine dahil etmezler.Eğer bir sonraki kontrole kadar bekleyemeyecek bir durum olursa doktorunuza danışın.

Biz önümüzdeki hafta Dr. Zernime Hanıma gideceğiz. Bakalım ne kadar büyüdük??


Bebeğinizin bu ayki beslenmesi


Kötü yemek yeme alışkanlıkları

10 aylık bir bebekle yemek yemek, hemen hemen herkesin iştahını kaçırabilecek bir olaydır. Bu yaştaki yemeğin içinde oyun daha ağır basar. Dolayısıyla bebeğin midesine giden yemekten fazlası üstünde başında kalır.Yemek saatleri artık bebeğiniz için sadece besin almak değil aynı zamanda keşfetmek ve yeni şeyleri öğrenmek demektir.Yemek bebeğin dokunma hissi, sıcaklık hissi, sebep sonuç ilişkisi geliştirmesini sağlar. Patatesleri masada ezmek, yoğurdu avuçlamak, muzu üzerine sürmek sizin için ne kadar iğrenç olursa olsun yeni deneyimler demektir.Bebeğiniz yemeklerin cazip fiziksel özelliklerini öğrenene değin kağıt havlu ve elinizde bezlerle gezmeye hazırlıklı olun.Ancak bu sadece durup güleceğiniz bir durum değildir ve hiç bir şey yapmayacağınız anlamına gelmez.ileride uyacağı sofra kurallarına onu hazırlayabilirsiniz. İşte dikkat etmeniz gereken noktalar:

örtü kullanmak: mümkün olan tüm korunma yöntemlerini kullanın. Örneğin yemek yenen yerin altına gazete serin, sonra atarsınız. Bebeğinize önlük giydirin, yalnız kendini rahat hissedeceği bir önlük olmalı. Kollarını dirseklerine kadar sıyırın.

İstenmeyen hareketlere engel olmak. Bebeğinizin kendince yaptığı denemelere engel olmak istemezsiniz, ama onun etrafı pisletmesine de içiniz elvermez. Dökmeleri en aza indirmek için onun yemeğini derin bir kasenin içinden verin. Bebeğinize verdiğiniz bardağın içini az doldurun ve içmediği anlarda bardağı ondan uzak tutun. Bir defa da birden fazla çeşit vermeye çok meraklı olmayın çünkü bebekler çok fazla seçenekten bunalabilir ve bunu yemek yeme yerine yemeklerle oyun oynayarak gösterebilir. Bebeğinize yemek verdiğiniz tüm malzemeleri kırılmaz materyallerden seçin.

Sakin davranın. Çoktan öğrendiğiniz gibi bebekler doğuştan oyuncudurlar, çünkü onlar oynayarak öğrenirler. Eğer masada yaptıklarına gülerseniz, onu daha fazlasını yapmaya cesaretlendirirsiniz. Aynı zamanda eleştiriyide pek sevmezler. “dur, yapma” gibi sözler onların hareketlerini kontrol etmeye pek yaramaz, hatta arttırmalarına sebep olur. En iyi politika bu gibi durumlarda yorum yapmamaktır. Tabi eğer bebeğiniz kaşık ile bir kaç düzgün lokma alırsa onu cesaretlendirin. Böyle düzgün hareketlerin işe yaradığını bilmesini sağlayın.

Kaşığa alıştırmak. Havada sallamaktan başka bir şey yapmasa da, yemek yemek için diğer elini kullansa da, sürekli olarak kaşığı eline verin.

Sakın düşmanca bir tavır almayın. Umutsuz anneler bazı umutsuz davranışlara başvururlar. Yemek yeme ve oyun oynama yetkisini tamamen bebeklerin elinden alırlar. Bu hareket daha temiz yemekleri sağlar. Fakat aynı zamanda bebeğinizin kendini beslemesini öğrenmesini ve sofra kurallarını öğrenmesini geciktirir. Ayrıca sürekli her şeyde kontrolün annenin elinde olması kendine güvensiz çocukların temelinde yatan nedendir.

İyi bir örnek olun. Bebeğinize doğru hareketleri öğreten ne dersler ne de uyarılardır. Bunun en iyi yolu sizi izlemesidir. Eğer siz masada elinizle yer, ağzınız dolu iken konuşur ve ağzınız açık olarak çiğnerseniz bebeğiniz sizin umduğunuzdan çok farklı alışkanlıklar kazanır.

Ne zaman ateşkes ilan edeceğinizi bilmelisiniz. Bebeğin yemekle oynamaya harcadığı vakit yemeği yemeği harcadığı vakti geçiyorsa,yemeği bitirmenin vakti gelmiştir. Masayı temizleyin ve bebeği masadan kaldırın. Eğer bebek bu durumu protesto ederse bir oyuncak yada oyunla dikkatini dağıtın.

Onuncu aya geldiğinizde evde yenen hemen herşeyi bebeğinizde yiyebilir. Yalnız pişirirken yemeklerin tuzsuz olmasına dikkatedin. Yine haşlanmış ve ayıklanmış sebzeleri gevelemesi için eline verebilirsiniz.Et ve balıkları deri ve yağından ayırdıktan sonra küçük lokmalara ayırarak servis edin.Bebeğinize yağlı, tuzlu, baharatlı yiyecekler vermekten kaçınmalısınız.

10 Kasım 2010 Çarşamba

10 aylık bebeğin gelişimi

10 aylık dönemde oyun dönemi diyebiliriz. Bebeğiniz için önemli olan tek şey oynayacağı oyunlardır ve istediği her şeyi oyun olarak kullanabileceğini düşünür.Bu nedenle evinizdeki güven ortamını sağlamalısınız.Böylece yaşanabilecek olası tatsız kazalara önlem almış olursunuz.Fakat siz her ne kadar kapıları kilitleseniz de,eşyaları sabitleseniz de evinizde ihtiyacınız olan bazı şeyler yine kazalara sebebiyet verebilir.Bu nedenle bebeğiniz için her şeyin önlemini almaktansa bazı yasaklar koymanız ve bu yasaklara onu alıştırmanız daha verimli sonuçlar almanızı sağlayacaktır.Mesela girmemesi gereken bir odaya bu dönemde bebeğinizin girmemesi gerektiğini ona anlatabilirsiniz ve öğretebilirsiniz.

Fakat her ne kadar alıştırmaya çalışsanız da bebeğiniz hayır demenizden anlamak için daha küçüktür.Hayır diye tepki verseniz de onu alıştırmaya çalışsanızda o yinede yasak bölgelerde gezmekten hoşlanacak ve her ne kadar hoşunuza gitmesede klozetinizi bir oyuncak gibi görecek ve onun için oyuncaklar atacaktır.Bebeğinizin hayır demenizden anlam çıkarması için önünüzde daha birkaç ayınız var.

Bebek için bu dönemde yapabileceğiniz en güzel şeylerden birisi ona karşı sabırlı davranmanızdır.Böyle davranarak bebeğinizin kendisinin yapması gereken işlerde başarılı olmasını sağlayabilirsiniz.Bu dönemde bebekler gün içerisinde bir saat gece ise on bir saat uyurlar.Bu size her ne kadar az gibi gözüksede ertesi gün bebeğinizin sahip olduğu enerjiyi gördüğünüzde yanıldığınızın farkına varacaksınız.Bu kadar uyku bu dönemdeki bebekler için yeterlidir.

Bebek bu dönemlerde uykuya dalmakta problem yaşayabilir.Bu kendi kendisine aşabileceği bir problem değildir.Bu konuda yardımınıza ihtiyaç duyar.Onu uykudan önce kucağınıza alıp,masal anlatarak veya ninni söyleyerek rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Bebeğiniz bu dönemde çevresinde gördüğü insanların yüz mimiklerini ve ses tonlarını taklit etmeye çalışır.Suyla oynamaktan çok hoşlanır.alıştığı ortamlardan farklı ortamlar onun korkmasına nende olur.Ayrıca bu dönemde uyku problemi yaşaması normaldir.Kas sisteminin gelişmesinin getirdiği bir özellikle siz bir eşyayı yerine yerleştirirken o da size yardımcı olmaya çalışır.Söylediğiniz bazı komutları anlar ve yerine getirmeye çalışır.Nesneleri yerlerinden kaldırıp elinde tutabilir fakat geri bırakırken çekinir.Ayrıca çekmeceleri karıştırmak gibi yeni bir alışkanlık kazanmıştır.

9 ay bebeğimn gelişimi

Beslenme:

Bebek 1 yaşına kadar inek sütü almayacağı için, halen anne sütü veya mama almaya devam etmelidir. Artık, mama veya meyve suyu verirken, biberondan fincan ve bardağa geçmeyi denemelisiniz.
Bebeğin kendini besleme denemeleri yapmasına - her zaman başaramasa da - izin verin. Bebek, kendisini beslenme olayının bir parçası olarak hissederse, bu onun için daha zevkli olacaktır.
Eğer bebeğin dişleri çıkmışsa, beslenme sonrası ve yatmadan önce temiz bir gazlı bezle dişleri silin.

Gelişim:

Bebekler bu ayda kendilerini çekerek ayağa kalkabilirler. Cisimleri birbirine vurup ses çıkarmayı severler. Henüz bilinçsizce de olsa; anne, baba demeye başlayabilirler.
Artk bebeğiniz hayır kelimesinin ne anlama geldiğini bilmektedir, ama tabii ki bu onu durdurmaya yetmez! Eğer, oynamasını istemediğiniz birşeyle oynuyorsa, sakin fakat kararlıca ' Hayır ' deyin, o cismi elinden alın veya bebeği başka bir ortama götürün.
Oynayabileceği seçenekler sunun, oyun sırasında bol bol konuşun, öpücük ve sarılmaları ihmal etmeyin.

Bebek neler yapabilir?

Yardım almadan oturur pozisyondan yatmaya geçebilir.
Kendini çekerek ayağa kaldırabilir.

Mobilyaya tutunup ayakta durabilir.

Ayakta tutulduğunda adımlamaya çalışabilir.

Merdivenleri emekleyerek tırmanabilir.

Elinden tutulunca yürümeye başlayabilir.

Sesini yükseltip alçaltarak erişkinlerin konuşmalarını taklit eder.

Konuşma seslerini taklit eder, ancak henüz anlamaz.

Duygusal Gelişim:

Sizin itirazınıza rağmen yapmakta olduğuna devam etmekte ısrarcıdır.

Erişkinlerin davranışlarını taklit etmeyi sever.

Odayı terkettiğinizde arkanızdan ağlayabilir.

Bezinin bağlanmasına direnebilir.

Bebek gelişimini nasıl destekleyebilirsiniz?

Bebeğe gelişiminde destek olmanın en iyi yolu 'OYUN'dur.
Ona parlak renkli oyuncaklar ve hareket eden araba gibi oyuncaklar verin.

Ses çıkaran oyuncaklar da ilgisini çeker.

Küplerle kule yapmasına yardım edin.

İçiçe geçebilen değişik büyüklükte kaplarla oynamasını sağlayın.

Birlikte şarkı söyleyin, kitaplar okuyun.

Vücut bölümlerinin adlarını öğretin.

Taklit edeceği sesler çıkarın.

Kitaplarda hayvan resimlerini gösterip o hayvanın sesini taklit edin.

Uyku:

Düzenli bir yatma saati ve yatma öncesi alışkanlıkları olmalıdır. Bebek, uyumadan önce resimli kitaplara bakabilir. Kendini güvende hissetmesi için, sevdiği bir oyuncak veya battaniye yanına verilebilir.

Güvenlik:

Bebeğin boğazına kaçabilecek kuruyemiş, patlamış mısır, şeker tarzı gıdalardan kaçının.

Gıdaları öğütebileceği küçük parçalar halinde verin.

Prizleri kapatın, elektrik kablolarını, sıcak cihazları uzak tutun.
Banyoda elektrikli cihaz kullanmayın.

Bebek yanınızdayken bir şeyler pişirmeyin.

Asla bebeği banyoda yalnız bırakmayın.
Su içeren herhangi birşeyin yanında ( örneğin klozet, su dolu kovalar ) bebeği yalnız bırakmayın. Bebekler su dolu bir kovada bile boğulabilirler!
Pencerelerin kapalı olduğundan ve bebek tarafından açılamayacağından emin olun.

Yürüteç kullanmayın.
Bebeğin tırmanma kapasitesini gözardı etmeyin.Yukarıya kaldırıp güvende olduğunu düşündüğünüz birşey belki de o kadar güvende değildir!

Bütün ilaçları, temizlik malzemelerini, kozmetik maddeleri kilit altında tutun.

Mobilyaların keskin köşelerini yumuşak malzemeyle kapatın.

Kesici aletleri bebeğin ulaşamayacağı yerde bulundurun.

5 Kasım 2010 Cuma

BEBEĞİMİZLE İLETİŞİM KURMANIN YOLLARI:

Bebek ile iletişim kurmanın yolları sınırsızdır,hepimiz farklı yöntemler deneyebiliriz; bu yöntemlerin birkaçı:

Bebeği Alıştırma Seansları: Bebeğin etrafında bulunurken ona yaptığınız şeyleri sözcüklerle anlatın. “Şimdi bezini değiştiriyorum…., T-shirt’ünü başından geçirelim…., Tulumunun düğmelerini ilikleyelim…..” gibi açıklamalar yapın. Banyoda sabunlama ve durulamadan bahsedin, şampuanın saçları temiz ve parlak yaptığını anlatın. O bunların anlamını bilmeyebilir, ama sizin anlatmanız ve onun dinlemesi ona anlama yolunu açmış olur.

Ona Sorular Sorun: Soru sormaya başlamak için bebeğin size yanıt vermesini beklemeyin. Sorularınızı sorun ve cevap için bir süre bekleyin ( birgün bebeğiniz cevap vererek sizi şaşırtabilir) ve kendiniz yüksek sesle cevap verin.


Bebeğinize Bir Şans Tanıyın : Çalışmalar onlara yönelik konuşmak yerine anne-babaları onlarla konuşan bebeklerin daha erken konuştuklarını gösteriyor. Bebeğe sorular sorarken ona ses çıkarması için fırsat tanıyın.

Zamirleri Kullanmayın: Kendinizden bahsederken anne kelimesini kullanın, çünkü bebeğiniz sen, ben, o kelimelerini anlamayacaktır.

Sesinizi Tizleştirin: Çoğu bebek tiz sesleri tercih eder ve belki de bu yüzden kadınların ses tonu erkeklerinkinden daha tizdir. Bebekle konuşurken tiz sesle konuşun ve tepkisini gözetleyin.


Şimdi ve Burada : Bu sözcüklere sadık kalmaya dikkat edin. İlk başta bebeğinize herşeyi anlatsanızda sizi anlamayacaktır. Anlamaya başladıkça bebeğinizin doğrudan görebildiği veya o anda yaşadığı şeyleri anlatmak daha uygun olacaktır.


Taklit Edin: Bebeğin seslerini taklit edin ve bunu bir eğlence haline getirin. Bu, onun dil gelişimine zemin hazırlar.


Müziği Kullanın: İyi bir şarkıcı olmasanızda bebekler sizin ne söylediğinizi umursamazlar. Müziğe jestlerle eşlik ederek bebeğin keyif almasını sağlayın. Eğer ortam şarkı söylemeye uygun değilse ninniler mırıldanıp ellerinizle eşlik edin; bu bebeğinizin neşesini arttıracaktır.

Yüksek Sesle Okuyun: Bebek dilinde konuşmak istemiyorsanız ona ciddi birşeyler okuyun.

Bebekten İpucu Alın: Kesintisiz okumalar veya şarkılar herkesi olduğu gibi bebeğinizi de yorabilir. Bebeğiniz artık sıkılmışsa ona dinlenme fırsatı verin.
http://www.bebegimneyesin.com/

28 Ekim 2010 Perşembe

"DOĞUM SONRASI ANNE- BEBEK TOPLANTISI''

Annelik Yolunda Hamile kursumuzun çercevesinde yaptığımız anne- bebek toplantısını artık, kurstan bağımsız yapıyorıuz.Yani bebeğiniz doğdu ve 2. ayını tamamladıktan sonra beraber toplanabiliriz.




Anne olmak bir yandan coşturucu, neşelendirici, keyifli, güçlendirici bir süreçtir bir yandan da yorucu, zorlayıcı ve karmaşıktır. Her annenin bebek dünyaya geldikten sonra karşılaştığı pratik sorunlarla ilgili desteğe ihtiyacı olur.
Yaptığımızbu toplantılarda annelerin bu deneyimi  yaşarken kendilerini yalnız hissetmemeleri amacıyla oluşturulmuştur.

Annelik Yolunda da devam eden Doğum Sonrası Buluşmalarına, anneler bebekleriyle birlikte katılıyor ve diğer anne-bebek çiftleriyle bir araya geliyor. Gruplarda en fazla 5 anne-bebek çifti bulunuyor.

Sıcak ve keyifli ortamımızda gerçekleşen Doğum Sonrası Buluşmaları'nda yeni annelere bebek bakımı ve annelik ile ilgili her türlü konuda destek veriyoruz.Bu toplantılarda;

* Annelik,

• Emzirme ile ilgili destek verme, emzirme danışmanlığı,

* Bebeğinizi ağlarken sakinleştirmek  , uyuku düzüeni oluşturmak gibi bakım süreçlerinde annelere destek vermek,

• Anne ve bebek arasında gelişen bağlanma

• Yeni annenin kendi ebeveynleri ve diğer aile bireyleri ile olan ilişkilerin değerlendirmesi

• Annenin iş hayatına yeniden geçişi ve bebeğin buna hazırlanması,

• Bakıcı seçimi gibi konular konuşuluyor.

Doğum Sonrası Buluşmaları sayesinde;

• Kendi annelik deneyiminizi daha iyi anlama

• Diğer annelerin deneyimlerinden öğrenme

• Uzman görüş ve tavsiyelerinden faydalanma imkanı buluyorsunuz

Ve en önemlisi;

• Bebeğinizle birlikte katılabildiğiniz bu keyifli buluşmalar sayesinde bebeğinizle aranızda bağ gelişiyor

Doğum Sonrası Buluşmalarımızda bebeğinizin ağlaması ya da alt değiştirme, beslenme ve uyku gibi ihtiyaçları hiç sorun yaratmaz. Çünkü sizi çok iyi anlayan ve sizinle aynı durumu paylaşan diğer kişilerle birliktesinizdir. Rahat, keyifli ve bebeğiniz için gerekli her şeyin düşünüldüğü ortamımızda gerektiği zaman bebeğinizin ihtiyaçlarını kolaylıkla giderebilirsiniz. Siz bebeğinizin ihtiyacını giderirken hem size yardımcı olur hem de toplantımıza keyifle devam ederiz.

19 Ekim 2010 Salı

BEBEĞİNİZE KIYAFET SEÇERKEN DİKKAT EDİLECEKLER:

Yenidoğan bebek cildi o kadar hassastır ki üzerine giydirdiğiniz giysiden çok çabuk etkilenebilir. Bu nedenle ona kıyafet seçerken güvende ve rahat olması için dikkat etmeniz gereken bazı kurallar vardır.

Düğmeler ve fiyonklar

Bebeğinize kıyafet alırken kendinize alıyormuşsunuz gibi düşünmemelisiniz. Beğendiğiniz bir kıyafeti sadece güzel göründüğü için alırken bebeğinize aldığınız kıyafetin tehlikelerini göz önünde bulundurmalıyız. Örneğin düğme ya da fiyonk gibi ayrıntılar çok şık dursa da bunları alırken kontrol etmeli, çabuk çıkıp, kopmadıklanna bakmalısınız. Aksi halde bebeğiniz bu düğmelerden ya da fiyonklardan birini yutma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Aynı zamanda düğmelerin ağzına yakın olmaması da önemlidir; çünkü biraz hareketlenmeye başlayan çocuklar özellikle de diş çıkarırken düğmeleri ısırmak isteyebilirler; bu da boğazına kaçmasına neden olabilir.

Fonksiyonel

Bebeğinizin kıyafetini özellikle ilk aylarda çok sık değiştirmeniz gerekebilir. Altını sıkça kirletebilir. Bu nedenle kullanışı kolay olan ürünleri seçmelisiniz. Örneğin çıt çıtlı tulumları alttan kolayca açabilir ve bezini değiştirebilirsiniz. Bebeğinizin bezini kolaylıkla değiştirebilmeniz için çıt çıtlı badiler size kolaylık sağlayacaktır. Aynı şekilde yaka kısmında çıt çıt olan ya da boyun kısmı geniş olan giysilerle de bebeğinizin üzerini değiştirmek daha kolay olacaktır.

Mevsim değişiklikleri

Bebeğiniz daha doğmadan alışveriş yapmaya başladıysanız önceden kıyafet almanın yanlışlığına düşebilirsiniz. Bebeğinizin doğacağı ayı iyi tespit etmeli o mevsime göre kıyafetler seçmelisiniz. İlk doğduğu aylarda genelde tulum tipi kıyafetler giydirmek çok daha kullanışlı olacaktır. Bu nedenle alışverişi çok fazla abartmamakta yarar vardır.

Beden

Bebeğinize giysi seçerken bedenini yeni doğmuş bebek boyutlarında alabilirsiniz; fakat şunu da göz önünde bulundurun; gelecek hediyeler çoğunlukla yeni doğan bebek için olacak ve bunun için yeterince kıyafet birikecektir. Size tavsiyemiz bebeğinize doğmadan çok fazla kıyafet almamanız ve doğmasını beklemeniz.

İkinci el

Bebeğinize yakın çevrenizin verdiği kıyafetleri giydirmenizde hiçbir sakınca yoktur; çünkü bebekler o kadar hızlı büyür ki zaten o kıyafetler de en fazla buya da iki kere giyilmiştir. Böylece maddi olarak da rahat etmiş olursunuz.

• Bebeğinizin kıyafetlerini yaşa göre değil kilosuna göre almalısınız. Bebeğiniz doğum ağırlığı 4000 gr olarak bekleniyorsa yenidoğan için olan giysileri çok kısa süre küçük gelecektir. Bebekler ilk birkaç ayda çok hızlı büyürler ve giysileri çabucak küçük gelmeye başlar. İlk aylarda 0–6 ay bedenler daha kullanışlı olur.

• Boyundan açılmaya başlayarak ayağa kadar fermuarlı ya da çıt çıtlı olanlar tercih edilmelidir. Sık bez değiştirileceği için altı kolaylıkla açılıyor olmalıdır. Geniş yakalı olması baş kısmından kolayca geçmesini sağlar.



• Doğal iplikten ve özellikle pamuklu giysiler bebek cildi için en uygun olanlarıdır. Ütü gerektirmeyen giysiler daha kullanışlı olacaktır.

• Çok sıkı çoraplar ve giysiler hareketlerini engelleyeceği için pek uygun değildir. Özellikle sıkı çoraplar içinde ayak parmakları hareketsiz kalacaktır. Dantelli, saçaklı, bağcıklı giysiler bebekler için uygun olmayabilir.



• Tüylü, boyası çabuk çıkan, tüyleri kolay çıkabilen kalın kazaklar tercih edilmemelidir

Yenidoğan bebeğiniz için ihtiyacınız olacak giysiler nelerdir?

4-6 adet body, bunlardan 1-2 tanesi yenidoğanlar için; diğerleri 0-3 ay olarak seçilebilir.

Göbek bağı düşene kadar body yerine 1-2 adet t-shirt de alınabilir.

4-6 adet pijama ya da tulum alınabilir. Kış aylarında ayak kısımları kapalı olabilir. Ancak yaz ayları için ayak kısımları kapalı olmamalı ya da kolay açılabilmelidir.

Kış aylarında 2-3 adet uyku tulumu, 1-2 adet battaniye, 2-3 adet sweat shirt gerekebilir.

Dışarıda giydirmek için kar tulumları, bere, eldivenler olmalıdır.

Bebeğinizin kıyafet seçiminde ve kullanımında dikkat edilecek hususlar nelerdir?


Bebeğinizin kıyafetlerini yaşa göre değil, kilosuna göre almalısınız. Bebeğiniz doğum ağırlığı

4000 gr olarak bekleniyorsa yenidoğan için olan giysileri çok kısa süre küçük gelecektir. Bebekler ilk birkaç ayda çok hızlı büyürler ve giysileri çabucak küçük gelmeye baslar. İlk aylarda 0-6 ay bedenler daha kullanışlı olabilir.

Boyundan açılmaya başlayarak ayağa kadar fermuarlı ya da çıt çıtlı olanlar tercih edilmelidir. Sık bez değiştirileceği için altı kolaylıkla açılıyor olmalıdır. Geniş yakalı olması baş kısmından kolayca geçmesini sağlar.

Doğal iplikten ve özellikle pamuklu giysiler bebek cildi için en uygun olanlardır. Ütü gerektirmeyen giysiler daha kullanışlı olacaktır.

Kıyafet seçerken mutlaka kullanma ve yıkama talimatlarını okuyun. Hem kullanımda hem de kıyafetleri yıkarken size yardımcı olacaktır.

Bebeğinizi hava sıcaklığını göz önünde bulundurarak giydirin. Özellikle kış aylarında çok kalın giysiler yerine gerektiğinde çıkarılabilecek üst üste giyilebilen giysiler giydirin.

Bebeğinizi giydirirken baş kısmından giysiyi çabucak geçirmek gerekir. Soyarken de önce ayak ve kollar çıkarılıp, sonra giysi boyunda toplanıp arkadan öne doğru çıkarılmalıdır.

Bebekler soyunup giyinmekten pek hoşlanmadıklarını unutmayın. Ayrıca aniden ağlamaya başlıyorlarsa bunun nefes almalarının bloke olmasının yarattığı panik olduğunu da belirtelim.

Çok sıkı çoraplar ve giysiler hareketlerini engelleyeceği için pek uygun değildir. Özellikle sıkı çoraplar içinde ayak parmakları hareketsiz kalacaktır. Dantelli, saçaklı, bağcıklı giysiler bebekler için uygun olmayabilir. Dantelleri kavradığında parmakları arasında sıkışabilir, bağcıklara dolanabilir.

Bebek kıyafetlerinin dikiş yerleri sert olmamalı, kaşındırmamalı ve kalın olmamalıdır.

Tüylü, boyası çabuk çıkan, tüyleri kolay çıkabilen kalın kazaklar tercih edilmemelidir. Aynı şekilde bebeğini sürekli kucağına alan anne de kıyafetlerini seçerken buna dikkat etmelidir.

Bebekler ilk aylarda sürekli kusabilir, bezinden idrar kaçırabilir. Bu nedenle annenin giysileri de kolay yıkanabilen türden olabilir. Ayrıca parfümlü ve renkli deterjanlar yerine daha kokusuz ve parfümsüz deterjanlar kullanılmalıdır.

Bebek giysilerinin yıkanmasında dikkat edilecek hususlar nelerdir?

Bebeklerin cildi erişkinlerden çok daha hassastır. Kullanılan temizlik malzemesine bağlı olarak kolaylıkla alerjik reaksiyon gelişebilir. Sadece bebek giysileri için olan deterjanlar kullanılacağı gibi, kokusuz ( parfümsüz) ve renksiz deterjanlar da kullanılabilir. Sabun yerine çamaşır deterjanları tercih edilmelidir. Sabunlar kumaş dokusuna zarar verebilmektedir. Kıyafetleri yıkamadan önce mutlaka yıkama talimatı okunmalıdır.

Bebek çamaşırları için ağartıcı, yumuşatıcı ve güçlü leke çıkarıcıları kullanılmamalıdır.

Bebek giysileri alındıktan sonra mutlaka yıkanıp öyle kullanılmalıdır. Saklanırken naftalin ve güve ilaçları kesinlikle kullanılmamalıdır.

Lekeler nasıl çıkarılmalıdır?

Giysi üzerinde kurumuş, katılaşmış lekeler önce kazınmalı ya da silinmelidir. Lekeler hemen soğuk suda ıslatılmalı; eğer leke çıkmıyorsa deterjan ile soğuk suda 30 dakika bekletilmeli, sonrasında sıcak su ile normal yıkama yapılmalıdır. Lekeli çamaşırlar çamaşır makinesinde yıkanırken giysi üzerindeki yıkama talimatında belirtilen en yüksek sıcaklıkta deterjan eklenerek yıkanmalıdır.

. Kıyafet seçerken cildin sağlığı için pamuklu olan kıyafetler tercih edilmeli. Bebeklerin kıyafet değişimi yetişkinlerinki gibi değil tabi. Günde en az 3 kez üstünü değiştirip terli bırakmamak gerekir. Elbiseleri tam ve yedekleri ile birlikte bulunmalı. Body, çorap, tulum, alt bezleri vb. Bahar mevsimlerinde giydirebileceğiniz tulumlar bulundurun. Bebeğin ilk zamanlarında giysiler çabuk küçüleceği için çok almaya gerek yok. Bebeğin göbek kordonu düşmeden evvel üzeri kapalı olduğundan endişelenecek herhangi bir durum olmaz.

Çok sayıda bebek giysisi geçişi sağlamak için düzenlenmiştir zaten. Eğer bebek doğmadan elbise almak isterseniz Ultrasonla baktırdıktan sonra kilosuna göre alabilirsiniz. Yeni doğanlar baş kısımlarından daha kolay üşütecekleri için mevsime göre kalın veya ince şapka taktırın. Belli bir dönem bebeğin ısısını düzenli tutmak daha az üşütmesini sağlar. Üşütmesin diye bebeğinizi sıkmayın. Üst üste giydirmeyin. Kıyafetleri yıkarken kendi deterjanınızı kullanmayın. Yumuşak pamuklu olması için uygun bir deterjan tercih edin. Yada sabun kullanmakla durumu düzeltebilirsiniz. Otomatik makinede kullanmak için sabunlar var. Ama bebeğin elbiseleri makineyi doldurmayacağından elle yıkanabilir ama bu pratik olmaz. Elle yıkama tozu işinizi görecektir. Bebeğe su emici alt kurulama havlusu ve banyo havlusu bulundurun.

Elbise almada yukarıda belirttiğimiz bilgiler dışında bebeğin hangi mevsimde doğmasıda etkiler. Eğer yaz sonu doğacaksa daha çok son bahara ve kışa yönelik alınmalı. İnce elbiseler azınlıkta alınmalı. Tabi yakınlarınızdan gelen hediye elbiselerde düşünülerek alış veriş yapılmalı.

Bebeğinizin ihtiyacı olabileceği bazı elbiseler şunlar olabilir; 4-6 adet body(hepsi yeni doğan için olmamalı diğer dönemlerde de kullanacağı şekilde alış veriş yapılmalı.), 1-2 adet t-shirt, 4-6 tane pijama(kış için ayakları kapalı olanlar seçilebilir), 2-3 adet uyku tulumu, kar tulumu, bere, ve eldivenler alınabilir.

Bebeğinizin Kıyafetlerini Yıkarken Dikkat etmeniz gerekenler

İlk önce yıkayın: Bebeğinize giyecek bir şeyler aldığınızda mutlaka ona giydirmeden önce yıkamalısınız. Çünkü bebeğinizin hassas bir cildi vardır ve yeni kıyafetlere karşı alerjik bir durum ortaya çıkabilir. Bunun nedeni kıyafetlerin mağazada beklediği süre içinde toz ya da kir gibi durumlara maruz kalmış olma ihtimalidir.

Deterjan: Bebeğinizin kıyafetini mutlaka bebekler için özel üretilen ürünlerle yıkamanız gerekmez. Kendi kıyafetlerinizi yıkadığınız deterjanla ve yumuşatıcıyla da yıkayabilirsiniz.

Temiz kıyafetler: Bebeğinizin kıyafetleri sürekli kirlendiği için sık sık değiştirmenizde yarar vardır. Bunun için yanınızda kıyafet dolu bir çanta taşıyabilirsiniz. Bu durumla baş etmek için ise haftanın bir gününü bebeğinizin çamaşırlarına ayırabilir ve kirlenenleri toplu bir biçimde yıkayabilirsiniz