15 Temmuz 2013 Pazartesi

TATİL İÇİN NELER YANIMIZDA OLMALI?





Tatile giderken yanımızda neler getireceğimize önceden karar vermek, liste yapmak benim her zaman çok işime yaramıştı. benim Altuğ için yanımda getirmek için hazırladığım listem;
-Hafif katlanabilir puset (Şu an da 3.5 yaşında olmasına rağmen en çok kullandığımız malzememiz tatilde..)
-Bebekler için wraplar
-Tatil için doktorumuzun bize yanımızda getirmemiz için gerekenler listesindeki tüm malzemeler.. Bunların için de parasetamol, allerji şurubu, yanık kremi, böcek sokmaları için merhem gibi ilaç isimlerimiz .. Sizde doktorunuza tatile gitmeden önce danışabilir kendi listenizi hazırlayabilirsiniz.
-Oyuncak , kitap, boya kalemleri, puzzle.( biz bu sene yanımızda dozer ve kamyonlarımız  getirdik. Çocuğunuzun en sevdikleri.,)
-Tatile nereye gideceğiniz, nerede kalacağınız çok önemli. Bu da yanınızda getireceklerinizi belirlemenizi sağlayacaktır.Uyurken kullandığı yastığı, uyku arkadaşı ve yaen sevdiği masal kitabı..
-Deniz kenarında kullanacağı kolluk  veya simit
Kumla oynaması için kova, kürek
-Güneşten korumak için şapka
-Mayo
-Havlu
-Güneş kremi
-Islak mendiller
-Bez kullanıyorsa yeteri kadar bebek bezi, bez kullanmıyorsa yatak koruyucusu
-Tek kullanımlık alt açma bezleri
-Pişik kremi, nemlendirici
-Seyahat lazımlığı ve poşeti
-Banyo havlusu
-Eğer bebeğiniz için küvet kullanıyorsanız şişme bebek küvetlerinden temin edebilirsiniz.
-Tarak, makas, törpü
-Suluk, kaşık, çatal ve tabağı
-Bebek ise blender, sterilizatör .. Ama bazı bebek dostu tatil köylerinde bunların hepsi var. Önceden gideceğiniz  yerle bunu konuşabilir ona göre yanınızda getirirsiniz.
-Eğer arabayla gidecekseniz;araç için katlanabilir güneş storu,çocuk müziklerinden oluşan cd, ıpad,çocuk için atıştırmalıklar, su, ıslak mendil.
-Uçakla tatile gidiyorsanız;mümkünse tuvalete yakın yerleri tercih edin, kalkış ve inişlerden bebeğinizi basınçtan etkilenmemesi için emzik veya biberonu yanınızda bulundurun.
-Emziren bir anne iseniz;
pompa ve apartaları,göğüs pedleri, soğuk/sıcak kompres pedleriniz,emzirme t-shirtlleri, emzirme önlüğü, wraplarınız, emzirme sütyenleriniz, süt saklama poşetleri, termal çanta işinize yarayacaktır.

-

ÇOCUKLAR VE GÜNEŞ






Güneş bizi seviyor sevmesine de bazen acımasız davranıp canımızı yakabiliyor. Cildimizi güzelleştirip,sonrasında başımıza kötü hastalıklar açabiliyor. Oysa ki çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için beslenmesi ne kadar önemliyse, güneş ışınları da o kadar önemli. Özellikle kemik gelişiminde çok önemli rolü bulunmaktadır.O nedenle çok soğuk ve çok sıcak havalarda bile çocuklarımızı günde 2 saat kadar dışarı çıkararak güneş ışınlarından faydalanmaları sağlanmalıdır.
Özellikle bebekler güneşe çıkarılırken , baş ve gözlerini korumak için şapka giydirilmelidir.Yazın 11:00-15:00 saatleri arasında, çocukları güneşe çıkarmamalıyız.İlk gün 2 dakikayla başlayıp her gün arttırılarak 30 dakikadan fazla güneşte kalmaması sağlanmalıdır. Güneşte iken; üzerine ince bir t-shirt ve şapka giydirilmelidir.Güneşin ışınlarının yararlı olduğu kadar zararlı da olduğu unutulmamalıdır.

Bu konuyla ilgili Esra Sert'in ntvmsnbc 'de çok güzel bir yazı var.Okumak isterseniz;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25222656/


ÇOCUKLARDA İŞTAH SORUNUNA MİNİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


Sağlıklı bir bebeğin ilk yıl altı, onu izleyen her yıl iki kilo alması normal
Kimi anneler bebeğinin yememesinden şikayet ederken kimileri de kalori kısıtlamasına gidiyor. Böyle olunca Okul öncesi çocuklarda günlük alması gereken kalori miktarının “1000 + (yaş x 100)” formülüyle hesaplanmaktadır.
Anneler olarak iştahsız çocuklarımız hakkında en çok merak edilen bir kaç sorudan bahsedeceğim;:

Bir yaş üstündeki çocuklarda iştahsızlığın görülme sıklığı nedir?
Her üç çocuktan birinde görülüyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygın bir sorun. Okul öncesi dönemde sık rastlanıyor.Bu oran ne kadar da yüksek değil mi? Onun  için çok annenin en büyük sorunu.

Tipik davranışları nasıldır?
Bir lokmayı yarım gün ağızlarında tutabilirler. Hatta ağzındaki yemekle uyuyup onunla kalkan bebekler, çocuklar biliyorum. Yemek zamanları çılgın gibidirler, savaş halinde geçer. Yemeği istemez, yutmaz, eliyle iter, döker, saçar, kusar, yemekleri blender’dan geçirilmiş şekilde yemek ister. Yemeği ancak televizyon karşısında, çizgi film izleyerek veya balkondan dışarıyı seyrederek, “uçak, geliyor, kuş geliyor” diye kandırılarak yiyebilirler. Ama farkına varmadan yemek yemiş olurlar.
Benim oğlumun da ciddi iştah sıkıntısı var. Esasında iştahsızlıktan öte inat bizdeki durum. İnat ettiği için yemek yemiyor. Ama ciddi bir inadı var. Asla televizyon karşısında ve farkına varmadan yemek yemez. Az yemek yer. Onun için miktarı az fakat kalorisi yüksek gıdalar seçerek beslenmesini sağladım..

Peki, bu kadar sık görülen sorunun nedenleri nedir?
Çocuk duygusal birikimini önce beslenmeye yansıtır. Annenin işe gitmesi, onu özlemesi gibi nedenlerle sorunun kaynağı psikolojik olabileceği gibi annelerin aşırı koruyucu tavrı, titiz ve seçici olması beslenme sorunlarına neden olabiliyor. Bu sorun çocukta yatağına kaçırmasına kadar gidebilen başka sorunları beraberinde getirebiliyor. Ayrıca kendisi sebze yemeyen ama çocuğunun sebze yemesini bekleyen anneler bu sorunun sebeplerinden.

Annelerin hatası nedir?
Okul öncesi dönemde çocuklar duygularını ifade edemez. Bu kişiliğin geliştiği bir dönemdir. Çocuklar hep “Ben, ben” der. “Ben yiyeceğim”, “Ben giyeceğim” der. Anneler ise hep bu ‘ben’i bastırırlar. Bebeklere verilen o bulamaç şeklindeki, bisküvinin, sütün, pekmezin, fındığın ezildiği kahvaltının, bebeklik besinlerinin, bir yaş civarında sonlandırılması lazım. Ama anneler bebeklerinin yemeyeceğini ya da az yiyeceğini düşünerek sabah kahvaltısını hala ezmeye, yemeklerini blender’dan geçirmeye devam eder. Muhallebiye, biberona son vermez. Halbuki çocuk artık değişik lezzetler istiyordur. Ekşiyi ve acıyı ortalama 9 - 12 aylarda denemeye başlamalıdırlar.
Ben de buna çok dikkat ettim. İlk ek gıdaya geçtikten sonra 9. ay itibariyle Altuğ'a hiç bulamaç vermedim. Birde kendi yemesi için özendirdim. Böyle olunca yediği miktar azalıyor. Sanırım annelerin de en büyük telaşı bu..

1 - 3 yaş arasındaki bir bebek günde ortalama kaç kalori almalı?
Okul öncesi çocuklarda “1000 + (yaş x 100)” formülüyle günlük alması gereken kalori miktarı hesaplanır. Örneğin 2 yaşındaki bir çocuk 1200 kalori alacak demektir bu. Ama bu hesaplamada 200 kalori fazla ya da eksik olabilir. Günlük protein alımında miktar olarak kilo başına 1.5 - 2 gram yeterlidir. Kalsiyum ihtiyacı ise 600 miligramla karşılanabilir.

Her yıl kaç kilo almalılar?
Bir çocuk diyelim ki 3- 3.5 kilo doğdu. Altıncı ayında doğum kilosunun iki katına, yaşında doğum kilosunun 3 katına ulaşır. Yani bir yaşında 10 kilo artı eksi bir kilo normaldir. İlk bir yıl 6 kilo alması ideal. Sonraki yıllarda, okul öncesi dönemde, her yıl ortalama iki kilo alır. Daha fazla kilo alırsa mesela 3 kilo alırsa bu çok olur. Boyu da her yıl 6- 8 santimetre uzar. 5 santim uzuyorsa kısa kalıyor demektir.

Midesini sıvıyla doldurmasın
Yemek saatlerine yakın ve yemekle birlikte meyve suyu, su vermeyin. Midesi şişince yemek yemez. Yemekte çorba varsa 1/4 kase koyun. Ya da yemeğe çorbayla başlamayın. Mümkünse katı yemeğini yemesine özen gösterin. Bütün içecekleri eğer biberonla içiyorsa bardakla değiştirin. Böylelikle aldığı sıvı miktarını azaltabilirsiniz.
İştahsız çocuğa seçenek sunmayın
Öyle anneler var ki “Ne isterse onu yapıyorum ama yemiyor” diyor. Özetle çocuğa seçenek sunmak çözüm getirmiyor. Bir evde bir menü olur, bütün ev halkı bunu yer. Üç yaşındaki bir çocuk; bir yemek kaşığı kuru fasulye, bir yemek kaşığı pilav, bir yemek kaşığı yoğurt ve 2-3 kaşık salata yiyebilir. Çocuk çok seçenek sunduğunuzda sizi sömürmeye devam eder. Çünkü o yememekte kararlıdır.
Bu sanırım çok yaptığımız bir şey. Altuğ da çok çok az yediği dönemlerde maalesef benim de yaptığım bir durum oldu. Sonra kararlı bir şekilde karşısında durduğunda esasında daha fazla yediğini gördüm. 

Besinlerin enerji içeriği nasıl artırılır? Bu benim çok başvurduğum bir yöntem Az yiyen bir çocuk için çok önmeli!!!

***ÖRNEK 
1 su bardağı süt 125 kalori, 6 gram protein içerir.
1 su bardağı muzlu süt 175 kalori, 6 gram protein içerir.
1 su bardağı muzlu - ballı süt 225 kalori, 6 gram protein içerir
1 kase dondurma 225 kalori 6 gram protein içerir.
(1 küçük boy muz 50 kalori, 1 tatlı kaşığı bal 50 kaloridir)

Çocuk ağzına bir şey götürüyorsa katı gıdaya geçebilir
Emekleyen çocuk yerde ne bulursa ağzına atar geveler. Bunu yapan çocuğa yemekleri artık ezme, süzme şeklinde vermemek lazım. Bu çocuk artık nörolojik gelişimini tamamlamıştır ve eline geçeni ağzına götürüp diliyle çevirip yutuyordur. Dişi çıkmasa bile katı besinlere geçilmelidir. Besin eline verilmeli, parmaklarını çatal gibi kullanması sağlanmalıdır. Ama genelde anneler, çocuğu mama sandalyesinde ya da koltuğun bir köşesine sıkıştırarak aynı yemekleri, aynı lezzetleri zorla yediriyor. Çeşitlilik yok, dolayısıyla çocuk çok sıkılıyor ve beslenme sorunu başlıyor.
Benim doktorum;''Anneye “Kuru fasulye, bulgur ver” diyoruz “Gaz yapar” diyor. “Meyve ver” diyoruz “Boğazına takılır” diyor. “Sarmısaklı yoğurtlu mantı ver” diyoruz, “Acı gelir” diyor. Halbuki çok güzel yer hatta iştahını bile açar.''

Ne zaman endişe etmeli?

Çocuğun gelişimi normal seyrinde giderken son üç ayda büyüme eğrisi aşağıda kalıyorsa, kansızlık gibi bir sağlık sorunu varsa o zaman çocuktaki iştahsızlık ve yeme sorunundan endişe edilmeli ve ciddiye alınmalı.

BEBEĞİMİ NASIL DOĞRU EMZİREBİLİR?


Bebeğimiz oldu:))Doğum yaptığımız hastanedeki bebek hemşireleri çok güzel destek oldular ve bebeğimizi emzirebiliyoruz. Ama eve gittik olayın şekli değişti. Bebeğimiz emziremiyorum!!!!

Bunları tek tek kontrol edin:
—Rahat bir konumda oturuyor ya da yatıyor olmalısınız. Annenin rahat bir koltukta oturması, ayaklarını uzatacak bir destek olması ve sırtına koyacağı yastık olması gerekir.
— Kendisi için en rahat edeceği konumu hazırladıktan sonra bebeğinizi tüm vücut ve baş olarak memeye dönük olarak kucağına almalısınız.
— Kucağa aldığınız bebek doğrudan annenin kolu üzerine değil herhangi bir ince yastık vb. ile tutmalısınız.
— Bebek emmediği zamanlardaki giysilerinden biraz daha hafiflemiş olarak emzirilmelisiniz.
—Bebeğe emzirilmeden önce su, şekerli su vb. verilmemelidir.
—Karnı aç olarak kucağınıza aldığınız bebeğinizin dudaklarına meme ucunuzu değdirdiğinizde bebeğiniz refleks olarak ağzını açar siz de yalnızca göğüs ucunu değil areolayı tüm olarak bebeğinizin ağzına vermeye çalışın.
—Tüm bu esnada siz bebeğinizin üzerine eğilmeden bebeği kendine doğru yükselterek emzirme yapmalısınız.
—Bebeğin yanaklarının dolu olduğu gözlenmelidir.
—Emen bebeğin yutma sesi duyulmalıdır.
—Bebeğin alt dudağı memeye tam olarak yapışmış olmalıdır.

Bu maddeleri tek tek kontrol edin ve işin içinden çıkamazsanız bir emzirme danışmanından destek alabilir, gerekirse çocuk doktorunuzla bu durumu paylaşabilirsiniz.

EMZİRME DÖNEMİNDE ANNE-BEBEK İLİŞKİSİ




Doğumun gerçekleşmesiyle hem anne hem bebek için önemli iki dönem başlamış olur;
Anne için loğusalık dönemi, bebek için süt çocukluğu dönemi.
Bebeğin doğumdan birinci yaşın sonuna kadarki dönemde annesiyle kurduğu iletişim onun biyolojik gereksinimlerini karşılamanın yanında sosyal ve psikolojik olarak da daha sonra kuracağı ilişki ve iletişimin ilk örneklerini, ilk çekirdeklerini oluşturur.
Bu nedenle annenin bu dönemde bebeğin ihtiyaçlarını geciktirmeden karşılaması ona yakın ve ilgili davranması bebekte sevgi ve güven duygularının ilk tohumlarını filizlendirir.
Annenin herhangi bir nedenle(fiziksel ya da psikiyatrik bir hastalık, ekonomik, toplumsal, ailesel nedenler vs.) bu sevgi ve güven duygusunu oluşturacak şekilde davranamaması çocukta daha sonraki yıllarda da devam edecek bir sevgi arayışına ve güvensizlik duygusuna yol açabilir. Bu nedenle bazı psikiyatri otoriteleri bu dönemi Temel güven-Temel güvensizlik dönemi olarak adlandırmışlardır.
Bebek bu dönemde tümüyle anneye bağımlı durumdadır. Yani tüm ihtiyaçları ancak anne tarafından (ya da anne yerine geçen kişi tarafından) karşılanabilir durumdadır. Bebeğin bağımlılığına karşılık anne de bebeğine bağlıdır. Bu bağlılık ve bağımlılık anne ve bebek arasında ruhsal olarak bir kilitlenme oluşturur. Bu karşılıklılığın bir tarafında annenin vericiliği, bakıcılığı, koruyuculuğu diğer yanında bunlar olmazsa hayatını sürdüremeyecek durumdaki bebeğin bağımlılığı yatar. Anne ve bebek arasında erken fiziksel ve görsel iletişim bu bağlılığı kolaylaştırır. Sevgi davranışları okşamak, öpmek, kucaklamak ve gözünü dikerek bakmak şeklindeki davranışlar anne ile bebek arasındaki etkileşimi devam ettirmeyi kolaylaştırır. Bu nedenle de doğumdan sonra makul olan en kısa sürede anne ve bebeğin fiziksel teması sağlanması yararlıdır. Emzirme bir yönüyle bebek için biyolojik ve fizyolojik olarak ideal beslenme şeklini oluştururken diğer yandan psikolojik olarak da son derece gerekli ve yararlı olan anne-bebek arasındaki yakın fiziksel teması sağlar.
İlk aylarda sadece fizyolojik ve biyolojik olan bağımlılığın 3-6 ay arasında psikolojik boyutu öne çıkmaya başlar. Her ihtiyaç duyduğunda yanında beliren, altını temizleyen, karnını doyuran, onu terden, soğuktan, sıcaktan, ağrıdan koruyan birinin varlığı bebekte kendisinin güvende olduğu duygusunu oluşturur ve anneye bağlanma kuvvetlenir. 6. aya gelindiğinde bu bağlanma duygusu öylesine yerleşmiştir ki ortaya zaman zaman belirgin olarak algılanan anneden ayrılma korkusu çıkar. Bu bağlanma duygusu yerleştikten sonra annenin yitimi çocukta ağır ruhsal çökkünlük belirtilerine(bebeklik depresyonu) ve daha uzun sürerse kişilik gelişiminde önemli örselenmelere neden olabilir (Kişiliğe yerleşen bu zedelenmeye ya da psikolojik yaraya temel güvensizlik duygusu diyoruz).

Bebeklik Dönemi bağlanma Süreci:
Doğum-2. Ay:
 Bebek bu dönemde anneyi kokusundan ve sesinden tanır. Yabancıya
tepki vermez. Çevresindekilerle yakınlığı arttırma çabaları görülür.
2-7 Ay: Bu dönemde bebek herkesin ilgisini çekmekten hoşlanır. Ebeveynlerinden
ayrıldığında stres belirtileri göstermez. Bu evre bebeğin çevresindekilere yönelik güven duygusu geliştirmeye başladığı evredir. Bebek davranışlarının diğer insanları etkilediğini ve gereksinimlerinin bu insanlar tarafından karşılanacağını anlamaya başlar. Bununla birlikte kendisine en yakın algıladığı ve ona doyum sağlatan bakım veren kişi önemli bir rol oynamaya başlar.
7-24 Ay: Bu dönemde bebekte ayrılık ve yabancı kaygısı görülür. Bakım veren kişi
çevreyi keşfetme sürecinde güvenli bir temel rol oynamaya başlar.

YAZ AYLARINDA BEBEKLERDE SIK GÖRÜLEN İSHAL

İSHAL
Yaz aylarında sık karşılaşılan ishallere çeşitli mikroplar neden olmaktadır. Fazla meyve suyu içmek nedeniyle ve gıda alerjilerinde de ishal görülebilmektedir. 1 ya da 2 kez sulu dışkılama belki de çocuğun yediği değişik bir gıdadan kaynaklanabilmektedir. İçme suları ve gıdalarla alınan mikroplar; çocuklarda kusma, ishal ve dehidratasyona neden olmaktadır.

En çok E. Coli basilinin neden olduğu ishaller görülmektedir. Bunlara turist ishali de denmektedir. Bu tür ishaller, kanalizasyon sularının karıştığı, kirli suda yüzmek veya bu kirli suların bulaştığı gıdaların tüketilmesi sonucunda oluşmaktadır. Bu durum yeşil, sulu kabuklu dışkılamaya neden olmaktadır. Yeşil dışkılama, bağırsak pasajının hızlandığını ve orta derecede bir ishalin göstergesidir. İshalin şiddetini belirleyen en önemli gösterge dışkılama sıklığıdır.

İshalin en önemli komplikasyonu aşırı sıvı kaybına bağlı dehidratasyondur ki bulguları 8 saat boyunca gözyaşı olmaması ve idrar yapamama şeklinde gözlenebilmektedir. İshaller birkaç gün ya da bir hafta sürebilir. Esas tedavi, dehidratasyonu önlemek ve ishalle kaybedilen sıvıyı oral yoldan geri kazanmak olmalıdır. İshal tedavisinde evde diyet değişikliği yapmak en doğru yöntemdir. Çocuğun yaşına ve ishalin şiddetine göre diyet uygulanmalıdır.

2 yaşından küçük çocuklarda ve hafif derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?
Çocuğunuz biberon ile besleniyorsa; her biberon ile çocuğunuza ekstra 30-60 ml. su veriniz. Eğer bebeğiniz katı gıda ile besleniyorsa; çocuğunuza elma, muz püresi ve havuç püresi ile patates ve haşlanmış pirinç veriniz.

1 yaşından küçük bebeklerde orta derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?Bebeklere oral elektrolit solüsyonlarından ilk 24 saatte verilmelidir. Bu solüsyonlar, reçetesiz olarak eczaneden alınabilir. 6-24 saat sıvı veriminden sonra bebek acıkacaktır. 3 günden uzun süren ishallerde standart mama, soya formüllü mama ile değiştirmelidir. Normal bebek mamalarında laktoz (süt sekeri) bulunmaktadır, soya formüllü olan mamalarda ise laktoz yoktur. Beslenmeye 3 gün boyunca, soya formüllü mama ile ishal düzelene dek devam edilmelidir. Her biberona mama hazırlarken ekstra 30-60 ml. su konulmalıdır.

1-2 yaş arası çok sulu dışkı yapan çocuklarda, ne tür diyet değişikleri yapılmalıdır?
1. gün; sadece sıvı gıdalar, acıkılırsa tost tuzlu kraker, pirinç
2. gün; çorbalar, patates, havuç, elma, muz ve lif açısından zengin gıdalar
3. gün; yağsız et, haşlanmış makarna, haşlanmış yumurta, yoğurt
6. gün süt ürünleri dışındaki dışında normal beslenme
7. gün: süt ve süt ürünleri eklenebilir.

Anne sütü ile beslenen bebek ishallerinde ne yapılmalıdır?
Dışkının nasıl gözüktüğü (kan ve mukuslu olmadığı sürece) anne sütü ile beslenen bebeklerde önemli değildir. 2-3 aylık bebekler, her beslenme sonrası dışkı yapabilir. Annenin diyetindeki kahve, kola, bitkisel çaylar; bebeğin dışkısını etkileyebilmektedir. Hafif-orta derecedeki ishallerde, anne sütünü kesmeksizin emzirme aralarında ekstra su verilebilir. İshaller bulaşıcı olduğu için korunma çok önemlidir. Ellerin sık sık yıkanması en önemli konudur.

Çocuklar ne zaman doktora götürülmelidir?
• Çocuğunuz 8 saattir idrarını yapmıyorsa,
• Çocuğunuzun dışkısında kan varsa,
• Çocuğunuzda şiddetli karın ağrısı gözleniyorsa,
• 1 haftadan uzun süren ishallerde,
• Çocuğunuzun 72 saattir ateşi varsa,
• 48 saatlik diyete rağmen, çocuğunuzda düzelme yoksa

Uzun sure açıkta kalan gıdalar veya dondurma, mayonez gibi kolay bozulan gıdaların tüketilmesinden itibaren 6-24 saat içerisinde; kusma, karın ağrısı, kramplar gibi besin intoksikasyonu (zehirlenme) belirtileri gözlenmektedir. Kusma ve ishal vücudumuzun savunma mekanizmalarıdır. Bu tür durumlarda bu şikayetleri engelleyen ilaçlar kullanılmamalıdır. Çünkü gıda zehirlenmesine neden olan toksinler ve bakteriler vücuttan atılana dek kusma ve ishal devam etmektedir.