25 Şubat 2011 Cuma

HASTANEDEKİ ODAM...

Merhabalar,
Bugün bloğuma ne yazayım diye düşünürken, Emzirme Reformundan artık çalışma arkadaşlarımın da daha net akıllarında kalması için , odamdaki panoma logoyu büyütüp, astım.. Çok merak ediyorum. Görenlerin tepkilerini.. Yakında rozetlerde elimize ulaşınca , yakamda da onu hep takıp, dolaşacağım. Sanırım hastanede daha fazla duyulacak, o zaman.
Bakalım tepkiler ne olacak????

Türkiye Çocuk Hakları Kongresi

Bugün emaillerime bakarken Ayla'dan (http://seyyafinannesi.wordpress.com/) gelen bir email sonucunda bu kongreden haberdar oldum. Gerçekten içerik bakımından dolu dolu olan yararlı bir kongre... Haliç Kongre Merkezinde cuma-cumartesi ve pazar günü olacak..Bu tip etkinlikleri gördüğümde, keşke çalışmasaydım diyorum. Çünkü çok yoğun çalıştığımdan ancak internet yoluyla bilgileniyorum. Eğer siz uygunsanız , bence mutlaka katılın!!!

Türkiye Çocuk Hakları Kongresi

AMACI:

I. Türkiye Çocuk Hakları Kongresi medeniyetimizin güzellik, doğruluk, erdem, adalet, iyilik ve çocuğa saygı idealine dayalı;çocuğun temel yararına öncelik verilerek sağlıklı büyüme ve sağlığını koruması, doğuştan getirdiği yetenekleri nitelikli bir eğitimle geliştirmesi, güç koşullarda kalma durumunda korunması, kendisini ilgilendiren konularda görüşüne başvurulması, ayrımcılık karşısında her türlü tedbirlerin alınması, büyüme ve gelişme evrelerinde medeni, sosyal, ekonomik, kültürel haklarını öğrenmesi, talep etmesi ve hayata geçirilmesi; çocukla ilgili konularda ve çocuğa yönelik her türlü uygulama aksaklıkları ve nedenleri konularında bireyin, toplumun ve Devlet’in çocuktan yana taraf olması ve katılımının sağlanması;bütün çocuk sorunlarını çok alanlı bir yaklaşımla ele alarak, çocukbilim merkezli kuram, yöntem ve uygulama bütünlüğüne dayalı ve geçerli strateji ve modelleri belirlemek amacıyla düzenlenecektir.
Devamını okumak isterseniz:
http://www.cocukvakfi.org.tr/resource/docs/I-turkiye-cocuk-haklari-kongresi-25-27-subat-2011-istanbul.doc

16 Şubat 2011 Çarşamba

13 AYLIK BEBEĞİN GELİŞİMİ

13 Aylık Bebek: Bebek Hayatı Öğreniyor


Öğrenmek onun gelişimi için çok önemli bir süreç. Önünde ona yol gösterenler olması belirsizlikleri yok etmek adına minik savaşçıya güç verecektir. Siz onun rehberi ve ilk öğretmenisiniz. Unutmayın çocuklar öğretmenlerine hayranlık duyarlar. Onu taklit etmek ve onun gibi olmak isterler. Bu nedenle yaptıklarınızın tekrarlanacağını ve iyi yada kötü huyların sizlerden bebeğe geçeceğini aklınızdan çıkarmamalısınız.

Ayrılık Korkusu :
13 aylık bebek güçlü ayrılık endişesi yaşamaya devam etmektedir. Annesinin gideceğinden ve geri gelmeyeceğinden şüphelenmektedir. Siz diğer odaya gideli henüz 2 dakika olsa bile patırtı kopabilir! Çünkü bu iki dakika miniğe aylarca süren bir ayrılık olarak gelmiştir. Bebeğin zaman algısı gelişmemiştir ve bir dakika ile bir yıl arasındaki farkı anlaması pek kolay değildir. Yaşamın ilk yıllarında ‘’cee’’ oyunu oynamak ayrılık korkusuna alışması için güzel bir yöntemdir. Bu günlerde onu yavaş yavaş yeni bir oyuna daha hazırlayabilirsiniz:”saklambaç”. Saklanın ve sonra gelin! Bu şekilde bebeğiniz sizin kaybolmayacağınıza ve tekrar geri geleceğinize olan inancını pekiştirirsiniz.
İşe gitmeden önce ”anne gidecek, geri gelecek” ”bay bay” diyerek çıkın. Siz asansördeyken onun ağlayan sesini duyacak ve çok üzüleceksiniz. Ama inanın apartmanı terk ettiğinizde bebek sizi çoktan unutmuş olacaktır.(Aslında hiçbir şeyi unutmuyor sadece ilgisi başka yere kayıyor)

Altuğ da yaklaşık 10 gündür ben odadan çıktıktan sonra ağlama ve huzursuz başladı. demek ki bu ayda bu durum normalmiş. Necla Teyzesi ben eve gelince zili çaldığımda Altuğ'a ''anne geldi'' dedğinde epey bir heyecanlanıp, kapıyı açtığımda da sevinç gösterisi yapıyor. Ynalışlıkla eve girer- girmez onunla ilgilenmeyince ağlayıp, küsüyor. O nedenle bene de babası Altan da buna çok dikkat ediyoruz. Onunheyecanını karşılıklsız bırakmıyorruz. Bizi karşılaması gerçekten bir seremoni.. Çok tatlı oluyor. Eve girer-girmez tüm yorgunluğumuzu alıyor. ''ceee'' oyununun çok severek oynuyoruz.Saklanbacı hiç denemedik. Bu ay yakalamaca- kovalamaca oynuyoruz. Bize yeni bir oyun olacak Saklanbaç...
Vereceği tepkiyi de çok merak ediyorum, doğrusuı...
Bebek Beslenmesi :

13 aylık bir bebek beslenmesinde anne sütünün yeri daha az , katı gıdaların yeri daha çoktur. Ağırlıklı olarak geceleri emzirmeye devam edebilirsiniz. Dünya Sağlık Örgütü 2 yaşına kadar emzirmeyi önermekte. O nedenle sizler eğer emziriyorsanız, ne güzel bebeğiniz ve siz kendiniz iyi hissettikçe 2 yaşına kadar ek gıdaların yanı sıra emzirmeye de devam edebilirsiniz.
Altuğ yaklaşık 6 aylıkken emmek istemedi. Ben ne kadar da arar , onu kızdırmadan meme vermeyi denesemde 9 aylıkken biberon kullanmayı bıraktığı gibi emmeyi kesti. Bir süre sağarak devam ettik. Malesef 7-7,5 aylıktan sonra artık anne sütü almadı, Altuğ.Ama annelere kesinlikle 2 yaşına kadar anne sütrü vermeleri,ni öenririm. Özellikle bebeğiniz büyüdüğünde diş çıkarma, hastalık durumlarında iştahları tamammen yok oluyor. O zaman eğer anne sütü alan bir bebek olsa , enazından sizi emeceğinden içiniz daha rahat oalcaktır. Bunu çok net yaşayan bir anne olarak söylüyorum. Her seferinde diş döneminde Altuğ!unun iştahı azalıp, kusmaları başlıyor. O dönemlerde keşke emseydi diye hayıflanıp, duruyorum..
Altuğ artık herşeyi yiyor. geçen aya kadar akşam yemeklerinin saati meyve saaatiyle biraz karışırken, bu ayki doktor kontrolümüzden sonmra 3 ana öğün olayını netleştirdik. Artık Altuğ sabah- öğle- akşam yemeyini yerken, meyveyi bazen kahvaltıya ekliyoruz, bazen aralarda eline veriyoruz.Gece 24 ve sabah 06 da devam sütü veriyoruz. Yoğrdunu öğle ya da akşam yemekleriyle veriuyoruz. Bizimle beraber aynı sofrada oturmaktan çok memnun. İkeanın mama sandalyesini çok seviyor. Onu bizim yemek masamıza dayıyoruz. beraber bviz ne uyersek, ona da uygunsa hep beraber yiyoruz. Eline herşeyi veriyoruz, artık. Bisküvi, kek, galeta, meyva gibi. Pütürüklü gıdayı alsa da kıyma gibi sert olunca arada kustuğu için Altuğ'u zorlamamamızı söylediği için dr. , biz de rahat bıraktık. Bu konuda çok ısrar etmedik. Doktorumuzun söylediği, eline verdiğinz şeyi yiyorsa o zaman sorun olmaz, siz sakın zorlamayın, yemek yemekten uzaklaştırmayın,dedi.. Bizde öyle yapıyoruz..
Bebek Ve Televizyon :

Uzmanlar ilk 2 yıl televizyonu yasaklıyorlar. Bunu sağlayabiliyorsanız sizi takdir etmek lazım. Çünkü bu dönemde bebeğinizin Televizyona ve DVD ye ihtiyacı kesinlikle yok. Ama eğer televizyonsuz bir ortam zor oluyorsa, bunu mümkün olduğunca minimuma indirmek lazım. Televizyonu yemek yedirmenin bir aracı olarak kullanmak da yanlış. Bebek, beslenmenin önemli bir iş olduğunu anlamalı.

Biz de Altuğ'a tv seyerttirmemeye çalışıyoruz. Reklamlar dışında çok da ilgisini çekmiyor. Reklamlarda ne varsa artık, reklamları gördüğünde resmen çocuk donuyor. Öyle dlıyor ki korkuyorum, resmen. O nedenle reklam çıktığında hemen kanalı değiştiriyoruz.

Tekrar Etmek :

13 aylık bebeğin tekrar eden bir hayatı algılaması daha kolay olacaktır. Sabah kahvaltı yapılıyor, sonra oyun vakti. Öğlen uyku var, sonra akşam banyosu ve kitap okuyup uykuya dalmak. İnsanoğlu doğası gereği belirsizliği sevmez. Bu, sizin ortalıkta dolaşmayı artık iyice sevmeye başlayan bebeğiniz için de geçerli. Rutinleri bozmamaya çalışın. Tekrar demişken,13 aylık bir çocuk, çevresini ve en çok da sizin taklidinizi yapmaya devam eder. Karşısına oturup el salladığınızda, alkış çaldığınızda aynısını yapmak onu çok mutlu eder. Muhtemelen bu hareketlere güçlü bir kahkaha eşlik edecektir.

Altuğ da rutinleri olan bir bebek. Rutinleri bozulduğunda bundan pek hoşlanmıyor. Uyku saati, yemek saatini mümkün oldukça değiştirmemeye çalışıyoruz. Hafta sonu olunca oyun saatinde dolaşıyor, olabiliyoruz. Dışarda dolaşırken araba oturmaktan da bir süre sonra sıkılsa da dışarda olmayı seviyor. Araba ile yolculuk yapmaktan sa hiç memenun değil. Dışarı çıktığımızı sanıp, arabaya binince ağlamaya başlıyor. O zaman bu durumu ona anlatmaya çalışıyoruz, ilgisini başka yöne çekmeye çalışıyoruz. Ama araba ile gezmekten hiç mutlu olmuyor.
Alkışlamak şu ararlar en favori hareketi. Her müzik duyduğunda alkış yapıp, kafasıyla ritim tutmaya çalışıyor. O kadar komik oluyor ki!!


Güvenlik :

Bebeğiniz ayaklandıkça güvenlik uygulamalarınızı sık sık gözden geçirmelisiniz. Onun içindeki merak duygusu hiç tahmin etmeyeceğiniz aksiyonlara gebe olabilir. Birkaç ay içinde tırmanma onun için bir çocuk oyuncağı(!) haline gelecektir. Ev kazalarına karşı dikkatli olun ve ilkyardım konusunda bilgi alın.

Bilgi Hapı:

13 aylık bebek, yeni bir yeteneğini keşfedebilir: bağırmak. O, sesini yükselterek konuştukça ve bağırdıkça çok eğlenecektir. Ancak, Aynı şey sizin için geçerli olmayabilir. Onun bağırmaları sizi rahatsız ediyorsa ,’’bağırma’’ diye bağırmak yerine yapabilecekleriniz var. Ona yüksek olmayan bir ses tonuyla şarkılar söyleyin. Zaman zaman kulağına eğilip fısıldayarak konuşun. Bu şekilde kendini ifade etmenin sadece bağırmak olmadığını ona öğretmiş olursunuz.

12 Şubat 2011 Cumartesi

''Sihirli 40 Hafta'' EMZİRME REHBERİ ARKADAŞIMIZ DEVRİM ATILGAN'IN YENİ KİTABI

Emzirme Rehberi eğitimine katılan arkadaşlarımızdan Devrim Atılkan'ın hamilelik anılarını içeren kitabı "Sihirli 40 Hafta"nın çıkış tarihinin EMZİRME REHBERİ EĞİTİM 'in ikinci gününe denk geldi.. Küçük bir imza günü düzenleyerek kendisinden katılımcılar imzalı kitap alma şansına ulaşmışlar. Bu haber çok sevindirici.. Ben de ikinci günü eğitime katılamadığım için ikinci defa üzüldüm. Ama Devrim'le en azından tanışmış olmaktan dolayı çok memnunum. Şimdi ilk fırsatta kitabını alıp, okuduktan sonra da sizlerle paylaşacağım...



Devrim'in kitabının çok da güzel bir amacı var.Bu kitaptan elde edilen gelirle prematür bebekler için gerekli olan kuvöz alınacak. Ayrıca bu nedenle de desteklenmeli!!


Aşağıdaki link facebooktaki kitabın sayfası.. Benim siteme girmişken bu linkten de arkadaşımızı destekleyelim:

10 Şubat 2011 Perşembe

EMZİRME REHBERİ YETİŞTİRME EĞİTİMİ

Bugün bu eğitime katılmadan evvel yazdığım yazıdan sonra işyerinde işlerimi ayarlayıp, mezun olduğum okuluma gittim. Giderken çok heyecanlıydım. Hem eğitimi verenler hem de eğitimi alanları çok ama çok merak ediyordum.
İyi ki gitmişim. Annelerimiz o kadar heyecanlılardı ki... Zaten hocalar ve eğitimi veren arkadaşlarım bu işelrde çok başarılı ve isteklilerdi. Ama onlarla konuştuğumda onlarda bu eğitimden çok memnunlar...

Sevgili hocam Nezihe hanıma da bu konuda bize verdiği destek için sonsuz teşekkürler. Kendisi ben okulu kazanıp, başladığım ilk günden beri ilkten danışman hocam oldu. Sonra kadın-doğum stajlarına çoğunlukla onunla çıktım.Daha sonra İ.Ü. Kadın ve Çocuk Sağlığı ve Araştırma Ve Eğitim Birimine girmeme destek olup, onunla bu birimde beraber çalışma şansına eriştim. Şİmdilerde de Üreme Sağlığı Hemşireliği derneğinde beraber çalışıyorum. Ben kendisine Emzirme Reformu Hareketinden bahsettiğimde, hiç düşünmeden bize destek verebileceğini söyledi. Ve blogcuanne Elif'le iletişime gecerek bu program hayata geçirdiler.

Ben gittiğimde çok sevdiğim , enerjisine herzaman bayıldığım arkadaşım Gülay emzirme ile ilgili bilgiler veriyordu. Onu kaçıracağım için üzgündüm.İlk dersler uzadığı için ona yetişebildim.
Bu eğitime katılanlar ondan bir doğal doğumu dinlemeliler!!

Gülay'ın ardından yine kendisini çok sevdiğim sevgili hocam Nevin hanımı dinledik. O emzirmeyi anlattığında , emzirme danışmanı olarak Çapa da çalıştığım dönemler aklıma geldi. Ne günlerdi.:))

Son olarak da sınıf arkadaşım çocuk bölümünde araştırma görevlisi olan Birsen'i dinledik. Onun anlattığı son konu bebeği memeden kesme idi. Benim de eğitimlerimde hep zorlanarak anlattığım, anlatırken kelimeleirmi çok dikkatli seçtiğim konuyu anlattı. Emzirmeye devam eden katılımcı anneler için sanırım zor bir konuydu. (Bu konuyu dinlerken bende bu konu ile deneyimlerimden oluşan bir yazı yazmaya karar verdim.)

Bu günü böylelikle bitirdik. Ayrılmadan önce de toplu fotoğraf çektirdik.



Son resim ikinci günden.. sevgili hocalarım , sınıf arkadaşlarım ve emzirme rehberi olmuş arkadaşlarım


Benim için bilgilerimin üstünden geçtiğim, eski okul günlerime döndüğüm ve sanal ortamda tanıdığım fakat yüz-yüze tanışmadığım emziren annelerle tanıştığım muhteşem bir gündü. Acayip bir enerjı ıle oradan ayrıldım.
Onlar yarın da oradalar.Keşke ben de olabilsem:((

Sağlıklı Nesiller için sadece Anne sütü..EMZİRME REHBERİ EĞİTİMİ

Merhabalar Arkadaşlar,


Bugün başlayıp, yarın da devam edecek olan bir eğitimden sizlere bahsetmek istedim. İ:Ü:Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu Kadın Hastalıkları ve Doğum ana bili Dalından Prof. Dr. Nezihe Kızılkaya Bejı Hanım'ın başkanlığında Emzirme Rehberliği eğitimi verilecek. Bu eğitimi alanlar Emzirme Reformu hareketini başlatan ve bu reform hareketine destek veren anneler.. Ben de bu emziren anneler grubuna dahil olduğumdan dolayı çok gurur duyuyorum. Annelerimiz Elif Doğan'ın yani blog camiiasından herkesin çok iyi tanıdığı blogcuannenin başkanlığında bu eğitime katılıyorlar. O kadar azimli ve istekli anneler ki eğitime katılanlar..Onları emzirenanneler google grubundan takip ediyorum..Onlarla orada olmak gerçekten çok isterdim. Mezun olduğum okulumda , sınıf arkadaşlarım ve hocalarımın yanı sıra sanal ortamda çoğu kez yazıştığım annneler..
Gerçekten çok ilginç olacaktı. Bu organizasyonda aracı olarak bir küçük katkı da bulundum.İnşallah işten bir ara fırsat bulup, bugün ve ya yarın onlarla tanışmak , hocalarıma ve arkadaşlarıma da bize destek verdikleri için teşekkür etmek için gidebilirim..
Bu emzirme rehberliği eğitimi sonrasında katılan annelerimiz emzirmeye yeni başlamış veya emziren annelerimize rehber olacaklar. Bunu bir de ücretsiz yapacaklar. Bu geröçketen çok yarraı olacak. Bu eğitime katılan annelerimiz emzirenanneler grubunda bulunmalarının yanı sıra çoğunun bloğu var. olabildiğince anneye ulaşabilecek olmaları da çok önemli..

Ben her iki tarafında bu eğitim için ne kadara heyecanlı olduğunu biliyorum. Bu da çok iyi bir kaynaşma ve çok yararlı bir eğitim olacağının bir işareti..
Evet, emziren ve emzirecek olan anneler bu sıralar blogları (blogcuanne mesela.)iyi takip edin!!.Artık Emzirme Rehberleri var.. İhtiyacınız olduğunda onlarla iletişime gecebilirsiniz.!!!!

Aşağıdaki bugün ve yarın ki eğitim programı:


7 Şubat 2011 Pazartesi

Altuğ






Sevgili oğluşum yemek yemek yerine mama sandalyesini yemek derdine düştü. Şu sıaralar azıları kabaradığı için iştahsızlık,yemeği zorlarsak da kusma olayımız var. Bu dişler bir an evvel çıkıp da bitse , oğluşum da biz de babasıyla rahatlatacağız.Oğlum yemek yemediği için içim acıyor resmen...Çocuğum doğmadan evvel , diğer anneler bu tip sözler söylediğinde abarttıklarını düşünüyordum. Olay öyle değilmiş.. Oğlum ağzını açıp, yedikçe çok mutlu oluyorum. İştahsızlık ve kusma olayı üst üste olduğunda , ben çok gergin oluyor ve her yemek esnasında bu enerjımı de oğluma geçiriyorum. Bu duruma alışmalı ve soğuk kanlıolmalıyım. Fakat bu pek söz konusu da değil,ama bakalım..

Oğluşumun dişelri bir an evvel çıksın, herşey yoluna girmesini temenni ediyorum...

uzman tv'deyim...

http://www.uzmantv.com/bebek-giysileri-hangi-siklikta-yikanmali

http://www.uzmantv.com/bebek-kiyafetlerini-yikarken-ne-tur-deterjanlar-kullanilmali


http://www.uzmantv.com/parfumlu-deterjan-ve-yumusaticilar-bebek-icin-zararli-midir


http://www.uzmantv.com/bebek-kiyafetlerinde-nasil-yumusaticilar-kullanilmali


Yaklaşık 1-1.5 ay bönce Uzman Tv'den ufak bir çekim yapmak istediklerini söylediler. Ben de elimden geldiğince onların sorularını cevapladım. Ama herzaman yaptığım bu bilgilendirme , karşında kamera olunca epey bir heyecanlı oldu. İnşallah verdiğim bilgiler yeni annelere veya anne olcakaların işine yarar.
Eğer izlerseniz bana fikirlrinizi yazar mısınız?

1 Şubat 2011 Salı

LOĞUŞALIKTAKİ PSİKOLOJİ

LOĞUSALIK DÖNEMİ


 PSİKOLOJİK BOYUT


Doğum yaptıktan sonra kadınların birçoğu duygusal iniş çıkışlar yaşar. Bir an kendilerini iyi hissederken, bunu takip eden dakikada kötü hissedebilirler. Ruh halindeki bu dalgalanma genel olarak doğumdan sonraki günlerde başlar ve loğusalık süresince –ki bu süre ilk 6 haftadır- devam edebilir. Bu süreçte şu sıkıntılar yaşanabilir :

 sık sık (belirgin bir sebep olmadığı halde) ağlamak

 bebek uykuya dalsa bile uyumakta zorlanmak

 huzursuzluk, çabuk sinirlenme

 konsantrasyon güçlüğü

 başağrısı

 hastalanmak konusunda yoğun kaygı duymaktır.

Doğum yapan kadınların yaklaşık % 75-80’inin loğusalık döneminde böyle bir süreç yaşanır ve bu normaldir. Bu sıkıntılar genellikle, annenin bebeğe ve bebekli yaşama alışması ile ilgilidir ve adaptasyon sağlanmaya başladığı zaman söz konusu sıkıntılar geldikleri gibi ortadan kaybolurlar.

Birçok annenin aklına neden bu garip hisleri duyduğu sorusu takılmaktadır. Kendisi de her zamankinden hassas ve kırılgan olduğunu fark eder ve buna çok anlam veremez. Böyle bir dönemin yaşanmasının çeşitli sebepleri olabilir: Öncelikle, anne, dokuz ay boyunca doğum anını hayal etmiş ve bu anla ilgili heyecan yaşamıştır. Korku ve heyecan karışımı doğum deneyimini atlattıktan sonra bir gevşeme ve yavaşlama hisseder. Bu noktada bebeğin getirdiği sorumlulukların bilincine varır. İlk günlerle birlikte yeni anne, bebeğinin ne kadar bakıma muhtaç, ne kadar özen ve zaman isteyen ve özgürlüğünü ne kadar çok elinden alan bir varlık olduğunu fark eder. Bu farkındalıklara bir de bebekten kaynaklanan uykusuzluk ve yorgunluk eklenince, anne kendini iyice zayıf ve bitkin hissetmeye başlar. Bebekle baş edip edemeyeceği konusunda yoğun endişeler duyar. İşte böyle bir dönem aslında annenin, bebeği kabullenme ve yaşam şartlarını onun varlığına göre düzenleyebilme dönemidir ve kimi zaman yukarıda bahsettiğimiz semptomların yaşanmasına sebep olur. Anne, bebeğin varlığını ne kadar çabuk kabullenir ve yaşam şartlarını ne kadar çabuk bebeğin varlığına göre düzenlerse, yaşanan psikolojik sıkıntılar da o kadar çabuk ortadan kaybolur.

Loğusalık döneminin zor geçirilmesinin bir diğer nedeni sosyal desteğin azlığıdır. Bebek bakımı konusunda anneye yardım edebilecek kişilerin yokluğu, anneyi iyice kaygılı, güçsüz ve çaresiz hissettirebilir. Birilerinin (anne, abla, kayınvalide ya da eş) anneye yardımcı olması sayesinde, anne kendine zaman ayırma ve böylece kendine de bakabilme fırsatını yakalar. Bu sayede hayatının aniden ve dramatik bir şekilde değiştiği hissini daha az yaşar. Birçok yeni anne loğusalık günlerinde kendilerini “ben gibi değil” “bir başkası gibi” şeklinde algılamaktadırlar. Eski hayatları tamamen ellerinden gitmiş gibidir. Etrafındakilerin bebek bakımı konusunda anneye yardım etmesi, anneye kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de zaman yaratacaktır. Böylece anne, bebeği ile ilgilenirken kendini ihmal etmemiş olur. Sağlıklı bir anne-bebek ilişkisi için, annenin kendi ihtiyaçlarını mümkün olduğunca karşılayabilmesi gerekir. Toplumda inanılan ve uygulananın aksine “önce bebek” değil “önce anne” gelmelidir. Anne iyi olmaz, iyi hissetmezse bebeğin iyi olması zaten mümkün değildir.
Burada eşe de çok önemli bir rol düşer. Böyle bir durumda yeni bebek sahibi olmuş annenin en çok ihtiyaç duyduğu şey eşinin desteğidir. Eşin, mümkün olduğunca bebek bakımında anneye yardımcı olması anneyi hem psikolojik hem de fiziksel açıdan rahatlatır. Anne, bebek bakımında yalnız olmadığını ve tüm sorumluluğun sadece kendi omuzları üzerinde olmadığını görür. Aynı zamanda kendisi annelik rolünü gerçekleştirirken, eşinin de babalık rolünü yaptığını görmek kadın ve erkeğin ilişkisine yeni bir boyut katar. Sadece eş değil aynı zamanda anne baba da olmuşlardır. Bu deneyimi ortak şekilde paylaşırlarsa, keyfine de ortak şekilde varabilirler. Böylece evlilik kararının getirdiği ortaklık bebek sahibi olmakla perçinlenir, büyür.



KLİNİK PSİKOLOG

GONCA ŞENSÖZEN

http://www.goncasensozen.com/