30 Eylül 2010 Perşembe



Erken doğan bebeklerin anne sütü ve sevgisinden mahrum kalmaması için bu kampanyaya destek

olmanızı herkese tavsiye ediyorum....

27 Eylül 2010 Pazartesi

EMZİRME HAFTASI ETKİNLİKLERİ!!!! PROGRAM

1 Ekim 2010, Cuma


Nişantaşı, City’s Alış Veriş Merkezi



13:30 – 14:00

Sergi Açılışı & Kokteyl:

“Her Damlası Altın Anne Sütü” -

Doğum Fotoğrafçıları Aslı Tür, Ayça Oğuş ve Özlem Turan



14:00 – 15:00

Workshop:

Lansinoh Türkiye’nin katkılarıyla: “Sağlıklı Nesiller İçin Sadece Anne Sütü”

Konuşmacılar:

Elif Doğan, blogcuanne.com yazarı, “Emzirme Reformu Neden Gerekli?”

Hande Yuvakuran: Bebek Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Eylem Gürgenç: kariyer.net İş Ortaklığı Yöneticisi



15:00 – 15:25

Leileo Defilesi:



2 Ekim 2010, Cumartesi

E-bebek Çamlıca Mağazası



Workshop

Neden Emzirme Reformu Gerekli? Reformun tanıtılması ve annelerin emzirme konusunda iş hayatında ve toplumsal hayatta çektikleri sıkıntıların emziren bir anne tarafından dile getirilmesi – Elif Doğan, blogcuanne.com yazarı



Emzirme Teknikleri ve Pozisyonları - Ebru Temizsoy_Zeynep Kamil Yenidoğan Bebek Bakım Ünitesi Hemşiresi



Anne Sütü Konusunda neden en sağlıklı ve doğal beslenme yöntemidir? – Deniz Yemişçi, Yaşasın Hayat Kliniği Beslenme ve Diyet Uzmanı



Anne sütü ve emzirmeye yardımcı ürünler kategorisinde farkındalığın artmasının gerekliliği & Lansinoh ürün grubunun anne sütünün bebeğe ulaşmasındaki katkılarının anlatılması – Işık Taçoğlu, Lansinoh Türkiye Ürün Müdürü



Anne sütü ve emzirmeye yardımcı ürünler kategorisinde farkındalığın artmasının gerekliliği & LeiLeo ürünlerine dikkati çekilmesi – Zeynep Ersöz, LeiLeo markası Yaratıcısı



Moderatör: Hande Yuvakuran – Bebek Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

24 Eylül 2010 Cuma

EMZİRME HAFTASI ETKİNLİKLERİ!!!!

Emzirme Haftası kutlamalarına hazır mısınızzzzz :))
Lansinoh'un katkılarıyla harika aktiviteler yapılıyor!  Blogcu Anne ve Calışan Gebe'nin başlattığı EMZİRME REFORMU GEREKLİ hareketine dikkat çekiliyor!! Hepimizi tanışmaya, paylaşmaya, desteklemeye ve keyifli vakit geçirmeye davet ediyorlar :) Açılış 1 Ekim Cuma günü Nişantaşı CITY'S'de!!!!  2 Ekim 'de de Çamlıca E-bebek'te...Biz oğluşumla bu etkinliklere katılacağız.. Sizleri de tavsiye ederiz...

13 Eylül 2010 Pazartesi

MUTLU GEBELİK

GEBELİĞİ MUTLU KILAN NELERDİR?



Sıkıntılarının yanı sıra hamilelik aynı zamanda keyifli ve haz veren bir dönemdir.
Bunun en önemli nedeni, gebelikle birlikte, anne ve baba adayının, soyun devamını ve genlerin gelecek nesillere aktarımını gerçekleştirmiş olmasıdır.
Doğacak çocuk ile birlikte hem anne hem de baba adayının kendi ailesinden getirdiği özellikler yeni nesilde yaşatılacaktır. Aslında bebek dünyaya getirmek bir çeşit “ölümsüzleşme” projesidir. Anne ve baba adayı kendilerinden oluşan ve kendilerinden sonra da yaşamaya devam edecek olan bir canlı meydana getirmişlerdir.

Aynı zamanda gebelik “yaratıcılık” olgusunun uzantısıdır. Bir kadın, yaradılış olgusuna aracı olduğunu en iyi gebelik döneminde fark eder. Bir erkekten farkını en net bu dönemde deneyimler. Kadın olmanın bilincinin en üstü seviyeye ulaşabileceği dönemlerden biridir bu. Aslında birçok kadın için kadın olmanın nasıl bir güç içerdiğini fark etmek gebelik dönemine denk düşer. Bu sebeple, birçok gebe, hamilelikte, normal dönemden çok daha iyi, mutlu ve güçlü hisseder.

Anne adayını bu dönemde iyi hissettirebilecek diğer bir neden kendi doğurganlığını kanıtlamış olmasıdır.  Toplum tarafından kadından beklenen en büyük misyonlardan birini tamamlamak, kadına iyi bir his verir.


GEBELİKTE SIKINTILI ZAMANLARIN NEDENLERİ?


Gebelik duygusal açıdan yüklü bir dönemdir. 1. trimesterde anne adayının vücudu gebeliğe adapte olmaya çalışır ve bu dönemde bulantılar, yorgunluk hissi ve uyku hali yoğundur. 2. trimester anne adayı için en mutlu dönemdir. Hamileliğin keyfi bu dönemde bol bol çıkarılabilir. 3. trimester de keyif alınan bir dönemdir. Ancak bu son dönemde anne adayının vücudu ağırlaşır, hareket etmek biraz daha zorlaşır. Doğum yaklaştığı için doğumla, bebekle ve anne olmakla ilgili konular ve bazen kaygılar iyice belirginleşir.  Gebelik, içinde yaşanan birçok değişimden dolayı zaman zaman sıkıntılı olabilir.  Anne adayının vücudu değişim içindedir, eşle ilişkinin içeriğinde değişimler yaşanır, kadın ve erkeğin sosyal rolü değişmektedir, gelecek ile ilgili düşünceler ve kaygılar daha belirgin bir hal alır. Yaşama dair farkındalık ve sorumluluk duygusu artar.  Kişi “ben” olmaktan “biz” olmaya geçmiştir.


*GEBELİK DÖNEMİNİ MUTLU GEÇİRMENİN YOLLARI

—İlahi yaradılış sürecine katkıda bulunduğunuzu kendinize hatırlatın.
—Kadın olmanın, hatta doğurgan bir kadın olmanın keyfini farkına varın ve bu keyfi mümkün olduğunca yaşamaya çalışın. Unutmayın sınırsız zamanınız yok. Bu, sadece 9 aylık bir keyif!

—Tam bir aile olduğunuzu fark edin. Bu, ele aldığınız bir projeyi geliştirmek ya da büyütmek demektir. Bu gelişimin keyfini çıkarın.

—Vücudunuzdaki değişimlere karşı duyarlı olun. Aslında her bir değişim, yeni bir canlının dünyaya gelmesi için doğanın size verdiği destektir. Desteklendiğinizi hissedin.

—Eşinizle, geleceğe ait yeni planlar yapmanın keyfini yaşayın. Aynı zamanda eşinizle en büyük ortaklığınızın keyfini yaşayın.
—Doğacak bebek hakkında hayaller kurun. Hoşunuza giden bebek mağazalarını gezin, ona neler almak isteyebileceğinizi düşünün.
—Bebeğinizin, büyüdüğü zamanları hayal edin. Onun, yetişkin olmasından nasıl bir haz alırsınız?

—Gebelikle ilgili sıkıntılar yaşadığınızda, bu dönemin sonsuza kadar sürmeyeceğini, birkaç aydan ibaret olduğunu kendinize hatırlatın.
—Fiziksel olarak kendinize bakmaya devam edin. Belki eski bedeniniz yok ama kadınlığa ait güzelliklerden birini yaşıyorsunuz. Sizin yerinizde olmak isteyecek birçok kadın olduğunu unutmayın!

—Doktorunuzla randevularınızı aksatmayın. Merak ettiğiniz şeyleri mutlaka doktorunuza sorun.

—Hamilelik ve doğumlarını rahat şekilde tamamlamış tanıdıklarınızdan destek almayı unutmayın. Pozitif deneyimi olan kişilerle konuşmak, sizi rahatlatacaktır.

—Aile büyüklerinden (anne, kayınvalide, abla gibi) destek alın. Talepleriniz olduğunda, bunu onlara açıkça iletin.


EŞİN YAKLAŞIMI


Eşin desteğinin çok önemli olduğu bir dönemdir gebelik.

Eş şunları yapabilir:


— Anne adayı eski enerjisinde ve hareketliliğinde olmayacağından, ondan beklentiler konusunda, baba adayının daha toleranslı olması gerekebilir (ev işleri, sosyalleşme vb).
— Anne adayı vücut imajı değiştikçe eşinin gözüne artık cazip gözükmeme korkuları yaşayabilir. Bu yüzden baba adayının, anne adayını rahatlatması ve kendini çekici bir kadın olarak hissetmesine yardımcı olması gerekir.
— Doktor kontrollerine eşin de mutlaka gitmesini öneririz.
— Anne adayının bebekle ilgili planlamalarına (çocuk odası gibi) eşin de dahil olması önemlidir.MUTLU GEBELİK


GEBELİĞİ MUTLU KILAN NELERDİR?


Sıkıntılarının yanı sıra hamilelik aynı zamanda keyifli ve haz veren bir dönemdir.
Bunun en önemli nedeni, gebelikle birlikte, anne ve baba adayının, soyun devamını ve genlerin gelecek nesillere aktarımını gerçekleştirmiş olmasıdır.
Doğacak çocuk ile birlikte hem anne hem de baba adayının kendi ailesinden getirdiği özellikler yeni nesilde yaşatılacaktır. Aslında bebek dünyaya getirmek bir çeşit “ölümsüzleşme” projesidir. Anne ve baba adayı kendilerinden oluşan ve kendilerinden sonra da yaşamaya devam edecek olan bir canlı meydana getirmişlerdir.

Aynı zamanda gebelik “yaratıcılık” olgusunun uzantısıdır. Bir kadın, yaradılış olgusuna aracı olduğunu en iyi gebelik döneminde fark eder. Bir erkekten farkını en net bu dönemde deneyimler. Kadın olmanın bilincinin en üstü seviyeye ulaşabileceği dönemlerden biridir bu. Aslında birçok kadın için kadın olmanın nasıl bir güç içerdiğini fark etmek gebelik dönemine denk düşer. Bu sebeple, birçok gebe, hamilelikte, normal dönemden çok daha iyi, mutlu ve güçlü hisseder.
Anne adayını bu dönemde iyi hissettirebilecek diğer bir neden kendi doğurganlığını kanıtlamış olmasıdır. Toplum tarafından kadından beklenen en büyük misyonlardan birini tamamlamak, kadına iyi bir his verir.



GEBELİKTE SIKINTILI ZAMANLARIN NEDENLERİ?


Gebelik duygusal açıdan yüklü bir dönemdir. 1. trimesterde anne adayının vücudu gebeliğe adapte olmaya çalışır ve bu dönemde bulantılar, yorgunluk hissi ve uyku hali yoğundur. 2. trimester anne adayı için en mutlu dönemdir. Hamileliğin keyfi bu dönemde bol bol çıkarılabilir. 3. trimester de keyif alınan bir dönemdir. Ancak bu son dönemde anne adayının vücudu ağırlaşır, hareket etmek biraz daha zorlaşır. Doğum yaklaştığı için doğumla, bebekle ve anne olmakla ilgili konular ve bazen kaygılar iyice belirginleşir.
Gebelik, içinde yaşanan birçok değişimden dolayı zaman zaman sıkıntılı olabilir.  Anne adayının vücudu değişim içindedir, eşle ilişkinin içeriğinde değişimler yaşanır, kadın ve erkeğin sosyal rolü değişmektedir, gelecek ile ilgili düşünceler ve kaygılar daha belirgin bir hal alır. Yaşama dair farkındalık ve sorumluluk duygusu artar.  Kişi “ben” olmaktan “biz” olmaya geçmiştir.


 
YAZAN:GONCA ŞENSÖZEN
http://www.goncasensozen.com/

12 Eylül 2010 Pazar

8 AYLIK BEBEĞİN GELİŞİMİ


Bebeğin çevresine olan ilgisi ve merakı bu ay doruğa çıkacaktır. Güvenebileceği dürtüleri henüz pek fazla olmadığından, dünyayı kendi çabalarıyla tanıması gerekir. Ancak gördüğü her şeyi bir an önce keşfetmek isteyeceğinden, yaptıklarının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini henüz anlayamaz. Bu yüzden tipik bir 8 aylık bebek evin içinde oradan oraya hareket eder ve önüne gelen her şeyi düşünmeden yere atar, ısırır veya çeker.
Hiç şüphesiz bebeğiniz artık emekleme tekniklerini gayet iyi öğrenmiştir ve çok ustaca hareket edebilmektedir. Bazı bebekler o kadar hızlı emeklerler ki onları takip etmek çok zor olur. Kapıları açıp kaparken dikkatli olmalısınız; bebeklerin çoğu, açılıp -kapanan kapıları ilginç buldukları için kapı arkasında durmaya bayılır. Kapı aralıklarına parmaklarını koymak da onlar için eğlenceli bir hareketdir. Eğer çok dikkatli davranmazsanız bir kapıyı ufacık bir parmağın üzerine kapayabilirsiniz.
Bu yaşta bir bebek, genellikle hiç desteksiz uzun bir süre oturabilir. Ancak bebeklerin çok azı kendi kendine ve hiç destek almadan oturma pozisyonuna geçebilir. Emekleme kasları kuvvetlendikçe bebek bunları ayağa kalkmak için kullanacaktır. Oturma pozisyonundan ayağa kalkmak karmaşık bir manevra yeteneği gerektirmektedir. Elini nereye koyacağını, ağırlığını nereye yükleyeceğini ve ne zaman ayaklarını kullanacağını anlayana kadar epey deneme yapar. Her zaman kendini biraz daha yükseğe kaldırmaya çalışacaktır.
Bu egzersizleri yapabilmesi için boş bir alan yaratmalısınız. Bebeğe müdahale etmemeye çalışın, bırakın hata yapa yapa doğruyu bulsun. Ayağa kalkmayı başardıktan sonra bir süre, ne yapabileceğini kestirmeye çalışacaktır. Daha sonra, önce tek eliyle tutunarak durmayı, sonra da hangi ayağına yükleneceğini öğrenir-bunların hepsi adım atmaya birer hazırlıktır. Ayrıca hangi nesnelerin ve hangi mobilyaların onun ağırlığını taşıyabileceğini, hangilerinin taşıyamayacağını anlar.
Kısa bir süre sonra da kanapeye dayandığında her iki elini de bırakabileceğini keşfeder. Çok sık olmasa da bazı zamanlar dik durmayı becerebilir. Ancak, doğru bir şekilde tekrar yere dönmesi birkaç haftayı bulacaktır. Bunu yapmak için bağırarak sizden yardım isteyebilir veya arkası üstü düşebilir. Bebeğinize ayakta durmayı öğretemezsiniz, ancak oturmaya çalıştığında belinden öne doğru eğilmesine ve dolayısıyla kalçasına dayanarak oturmasına yardım edebilirsiniz. Ancak çok da müdahalede bulunmayın. Bu kez de nasıl olsa yardım edeceğinizi düşünüp hiçbir şekilde çaba sarfetmeyebilir.
Bu yaşta yeme alışkanlıklarını tahmin etmek oldukça zordur. Genelde haftadan haftaya değişir. Bazı bebekler kendi kendilerine yemeyi reddedip, sizin beslemenizi isteyebilirler. Bazıları ise sizin müdahelenize sinirlenip yemek işini kendi kendine becermeyi tercih eder. Bazıları ise tabağındaki bebek mamalarını reddedip, sizin tabağınızdaki yemeğe el atar. Özellikle diş çıkartırken bebek yemeğe olan ilgisini kaybedebilir, bunun yerine yemeği inceler. Bu konuda çok katı olmayın, bebeğin istediğini yapın ve zorla yemek yedirmeye çalışmayın.
Bu dönemde uyku saatlerini de ayarlamak bir hayli zordur. Her ne kadar bazı bebekler 14-15 aylığa kadar gün içinde iki kez uyusa bile, birçoğu sadece bir defa uyuyabilir. Çok hareketli bir bebek bir kez uyuyabilir, ancak çok yorulmuşsa bu uykunun süresi uzar.Bebeğiniz gece yarısı veya sabah erkenden uyansa da, kendi başına tekrar uyuyabilmeyi öğrenmesi için zamana ihtiyacı vardır. Ağlamalarını kısaltmayı deneyin- eğer bebek çok şiddetli ağlıyorsa onunla yumuşak tonda konuşarak rahatlatmaya çalışın, çünkü ağladığı sürece uyuyamaz. Onunla konuşabilir, ona sarılabilir veya onu biraz kolunuzda sallayabilirsiniz. Ancak bunu yaptıktan birkaç dakika sonra onu yalnız bırakma konusunda ısrarcı olun.
Artık bebeğiniz nesneleri baş parmağı ile işaret parmağı arasında “kerpeten gibi” tutabilir. Ay sonunda bu hareketle kırıntıları veya küçük objeleri eline alabilir. Bu önemli bir aşamadır çünkü iki parmağı kullanabilmek insanı hayvandan ayıran önemli özelliklerden biridir.
Bebek tüm-uzanma-tutma-bırakma sistemini çözmüş durumdadır. Eliyle neler yapabileceği konusunda artık fazla kafa yormasına gerek yoktur ve tuttuğu nesneye rahatlıkla konsantre olabilir. Ayrıca 25 cm uzağa kadar her şeye uzanabilir. Uzanmak, bebeğinizin etrafını keşfetmesinde önemli bir etkendir. Bebeğiniz artık istediği şeyi işaret edebilir ve gözleriyle işaret ettiğiniz nesneyi takip edebilir. Detaylara karşı o denli duyarlıdır ki, odaya yeni koyulan bir nesneyi hemen fark eder.
Bebeğin en sevdiği yerlerden birisi mutfaktır, çünkü orada irili ufaklı bir sürü eşya ve yiyecek ile dolu dolap ve çekmeceler boşaltılmayı beklemektedir. Aşağı raflardaki kırılabilir eşyaları kaldırmanız yerinde bir karar olacaktır. Birkaç kabı kullanması için ona verebilirsiniz, ancak unutmayın o bir süre sonra diğerlerini de isteyecektir. Çekmece ve dolap kapaklarını açmasını önlemek için ufak kilitler kullanabilirsiniz. Bebekler ayrıca çöp kutularına bakmayı veya içindekileri karıştırmayı da severler.
Bebeğin dil gelişimi ilk kelimesini söylemeden çok önce oluşmaya başlar ve devam eder. Tek taraflı olsa bile onunla sohbet etmeye devam edin. Artık sizi daha rahat takip edebiliyordur. Ona basit ama somut şeyler anlatın. Bebek hala daha somut kavramları anlayamaz. Ancak ses ve ritmleri anlayabiliyordur ve söylediklerinizden birkaç kelimeyi çıkartabiliyordur. Bebeğinizin bu dönemde duyduğu kelimelerdeki heceleri taklit ettiğini fark edeceksiniz. Çıkardığı ve size anlamsız gelen bir çok ses, aslında duyduğu bir sesin taklididir. Sadece doğru harf seslerini henüz çıkartamıyordur.
Birinci senenin geri kalan döneminde bebeğiniz neredeyse her gün değişim gösterecektir. Bu dönem geçtikten sonra bebeğinizle bir daha hiç bu kadar yakın olamayacağınızı da unutmayın..

8.AY DÖNÜM NOKTALARI
SOSYAL FİZİKSEL ZİHİNSEL

• İstemediği nesneleri iter.
• Ebeveynlere bağımlıdır: yabancılar onu ürkütebilir.
• Aynadaki görüntüsüne güler, vurur ve onu öper.
• Dikkat çekmek için bağırır.
• Görmediği ve sesini duymadığı kişileri taklit eder.
• Eve kapanmaktan hoşlanmaz.
• Baş ve işaret parmakları ile tutma yeteneğini geliştirmiştir.
• Bir nesneye bakarken diğer bir nesneyi tutabilir.
• Birisinin işaret ettiği yere bakar ve onu takip eder.
• Öne veya arkaya doğru emekler.
• Elinde bir nesneyle emekleyebilir.
• Mobilyaları kullanarak ayakta durabilir.
• El çırpar ve el sallar.
• Her şeyi tatmak ister.
• Geçmiş olayları hatırlar.
• Nesneleri dış, üç boyutlu objeler olarak algılar.
• Bildiği davranışları yenileriyle birleştirir.
• “Anne” ve “baba” yı bilinçli olarak söyler

6 Eylül 2010 Pazartesi

NEHİR'E EVET.....

Dün sabah kalktığımda bilgisyardan facebooka bakarken, gördüğüm habere gerçekten çok üzüldüm. Nehir'i kaybetmiştik. Annesinin yazdığı blogtan gelişmeleri takip ediyordum. Sanki çok yakınımı kaybetmişim gibi hissettim, haberi öğrendiğimde. İlk başta inanamadım, ama doğruydu.. o artık Küçük bir melek olmuştu. Anne ve babasına sabırlar diliyorum.. ..
Bugünde Hürriyette Ayşe Arman bu konuyla ilgili yazısını görünce , tabii ki NEHİR  demek için bloğumda da paylaşmak istedim.. Aşağıdaki yazı Ayşe Armana'ın yazısı.. hadi sizde ona mesaj atın... TABİİ Kİ NEHİR'E EVET...

''Allah, kimseyi evladıyla sınamasın..

DÜN, Yarım Kalan Hayatlar 8’in, yani Nehir Bayazıt’ın hayatını kaybettiğini okudum.


Annesi, Zeynep Erden Bayazıt’ın şu satırlarından:

“Nehir’im borularından kurtulmak üzere, her şeyi çok güzel yaptı. Annesinin, babasının, ablasının bir tanesi. Sizleri yanıltmak istemedim. Ama nasıl yazacağımı da NEHİR BAYAZIT

12.03.2007- 04.09.2010

BU dünyadaki 3 yıllık kısacık hayatında, şahane bir anneye, babaya, ablaya, halaya sahip oldun. Seni çok sevdiler, hastalığında seninle birlikte mücadele ettiler. Canla başla. Sen iyileş diye ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Çünkü sen çok özel bir ruhsun ve onlar için seni tanımak bile lütuftu. Biliyor musunuz bizim için de öyle... Başından beri, yüreğimiz seninle birlikteydi. Sen belki bizi tanımadın ama biz seni çok sevdik, olan biten her şeyi, annenin satırlarından, blog’undan izledik, takip ettik. Çok istedik ki sen iyileş, 3 yaşındaki diğer çocuklar gibi parklarda, plajlarda koştur. Olmadı. Şu anda sonsuzluğa akıyorsun. Yolun açık olsun. Biz hep bileceğiz, küçük bir Nehir vardı, yüreğimizden sonsuzluğa aktı. Neredeysen mutlu ol, annenle babanla, ablanla bir gün kavuşacağını da bilemedim. Nehir bu akşam, halası, babası, Cengiz amcasının ve benim yanımda, kollarımda, kucağımda bize veda etti. Çok mücadele etti. Biz de, o da. Ama bedeni artık yoruldu. Kederi de, sevgisi de sonsuz kalbimde.”

Nehir 3 yaşındaydı ve Neuroblastoma hastasıydı.

Bir tür çocuk kanseri.

Amerika’da bir hastanede tedavi görüyordu.

Ama dün, hayata gözlerini yumdu.

Bütün ailesine, sevenlerine, onu aylardır http://nehir-im.blogspot.com// adresli blog’dan takip edenlere baş sağlığı diliyorum.

Ben de tıpkı sizin gibi, çocuklar bizi bırakıp gidince çok ağlıyorum, hiçbir şey yaşayamadan giden o miniklere mi, geride bıraktığı -hayatı bir daha asla aynı olamayacak- annelere, babaları mı bilmiyorum...

Ama ağlıyorum.

Allah, kimseyi evladıyla sınamasın.

Para kimin hesabına yatsın?

BU arada...

Henkel’den gelecek 20 bin lira bu hafta Nehir’in hesabına yatacaktı.

Bu kadar büyük bir acının arasında size tuhaf gelecek ama...

Sormak istedim, çünkü ben karar veremedim, bu söz konusu 20 bin lira, yine de Nehir’in hesabına mı yatırılmalı, yoksa Nehir’den hediye olarak bir başka yardıma ihtiyacı olan birine mi verilmeli...

Siz ne derseniz onu yapacağım:

EVET Nehir’e...

HAYIR ihtiyacı olan başka birine...

Neden böyle bir şey yazıyorsun derseniz, Nehir’i kaybettik ama hâlâ hastaneye ödenmesi gereken paralar var, birikmiş borçlar var...

Ama destek olunması gereken başka hayatlar da var...

Kararı siz verin.

O güzel anneye...

NEHİR’in annesi Zeynep... Dün blog’unu yeniden okudum, bütün bu aylar boyunca yazdıkların, yaşadıkların, duruşun inanılır gibi değil.

Büyük kadınsın. Yazdığın her satır, insanlık dersi gibi. Nehir de, Leyla da böyle bir anneleri olduğu için çok şanslı. Sana güç diliyorum, sabır diliyorum.

Bu arada, bana Nehir’in hikâyesini ve yaşadıklarınızı ne zaman anlatmak istersen seve seve dinlerim...''