13 Haziran 2014 Cuma

UNİBABY LANSMANINDAN:))

















Geçtiğimiz günerde benimizin günüme rastladığı için Unibaby'nin lansmanına katıldım.Birçok blogger arkadaşımla karşılaşmak ve Unibaby hakkında detayı bilgiler edinmek benim için çok yararlıydı. Neonatal uzmanı Dr. Murat Palabıyıkla tanışmak ve onu dinlemekte çok yararlı oldu.Eğitimlerimde de kullandığım ve desteklediğim Unibaby yenidoğan ıslak mendillerinin yanı sıra Unibaby köpük şampunanı çok ilgimi çekti. Altuğ kıvırcık saçlı olması ve saçını yıkatmaktan hiç hoşlanmaması nedeniyle doğduğundan beri köpük şampuan kullanıyoruz.Onun için mutlaka bu şampuanı deneyeceğim.Sizlerle de paylaşırım. Bu ürününün yanı sıra alt açma örtülerini beğendim.Başka tek bir marka vardı. Ona alternatif olması da iyi..
Ayrılırken hem benim hem de Bebeimgeliyor takipçileri için verdikleri paket için de ayrıca çok teşekkür ederim..

Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?



Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir.
  • İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir.
Ne yapmalı?
Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir.
  • Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir.
Ne yapmalı ?
Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
  • Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir.
Ne yapmalı?
Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
  • Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz.
Ne yapmalı?
Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir.
  • Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir.
  • Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir.
  • Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur.
  • Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir.
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır.
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.


DOĞUM KORKUSU


Doğum korkusu her gebenin hissettiği bir duygu olup doğum yaklaştıkça artar.onun için normal veya sezeryan doğum .... herikisiyle başetmenin yolu ; yaşanılacak olayı iyice bilmek ve ona hazırlanmaktır
Kadın, öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamamaktan korkuyor. Ayrıca yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalmaktan, bebeğin başına kötü bir şey gelmesinden, doktora ya da hastaneye ulaşamamaktan korkuyor. Ayrıca normal doğum olarak adlandırılan vajinal doğumun doğum sonrası cinsellikten zevk almayı olumsuz yönde etkilediği düşüncesi de endişeye yol açabiliyor.
Yalnız normal doğumdan değil bazen sezaryenle doğum yapmaktan da korkuyor kadınlar... Bu korkuları; anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamıyla başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde sıralayabiliriz. "Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?... Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!... Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!..." gibi düşünceleri olabiliyor kadının.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve hemşirelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmek sizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artıyor, bununla birlikte annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttırıyor. Ve ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz oluyor.
Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinmek olmalı. Onlara hamilelik süreci ve doğum hakkında bol bol okumalarını, kaygılarını ve korkularını ise doktorlanyla paylaşmalarını öneriyorum.
Doğum korkusuyla başedebilmek için;
* Sağlıklı bilgi edinin: Doktorunuzla mutlaka konuşun
* Fiziksel ve duygusal endişelerinizi ayırt etmelisiniz:
  • Doğum sonrasında hayatınızı dusunmeye çalışın: Doğuma sizinle kim gelecek, evde size kim destek olacak bunları doğumdan önce mutlaka planlayın.
  • Kendinize vakit ayırın:doğum öncesinde kendiniz rahatlatmak,stresini azaltmak için bir takım aktiviteler yapın.( rahatlama ve gevşeme egzersizleri buna bir örnek)
* Yardım almalisiniz:doğum korkusu günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlarsa ve bunlarla tek başınıza baş edemediğinizi hissederseniz profesyonel yardım alın.

Özetlemek gerekirse doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi kurslara katılarak çözmeye çabalaması, çabalar yetersiz kaldığında bireysel bir psikolojik destek alması olmalıdır. Doğuma eşin katılımı özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.

Ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktır.

ANNE SÜTÜNÜ SAĞMAK NEDEN GEREKEBİLİR?


Emzirmenin başlatılması ve devamı için süt sağmak gerekli dabilir. Sütün sağılmasının gerekli olduğu durumlar şunlardır:


Tıkanık, şiş memeyi rahatiatmak
Kanal tıkanıklığı ya da süt birikmesini tedavi etmek
Çökük bir meme başından emmeyi öğrenene kadar bebeği beslemek için
Emmeyi düzenlemekte zorluk çeken bir bebeği beslemek için
Emmek istemeyen bir bebeği emmeyi öğrenene kadar beslemek için
Düşük doğum tartılı bir bebeği beslemek için
Yeterli enlemeyen hasta bir bebeği beslemek için
Anne hastaysa sütünü devam ettirmek için
Anne çalışıyorsa bebeğini beslemek için
Çok dolu olduğu için memeyi alamayan bebeğin işini kolaylaştırmak için
Meme ucu çatlaklarının tedavisi amacıyla
Emziren annelerin süt sağabil e ceğini ve süt sağma yöntemlerini öğrenmesi yararlı olacatır.

Çalışan annenin işe dönmesi



Günüzümüzde birçok anne bebklerini emzirirken işlerine geri dönmekteler. Yapılan bir çok araştırma göstermiş ki anne çalışırken iyi bir emzirme düzen oluşturduğunda bebklerini başarılı olarak emzirdikleri görülmüş. Bunun için iyi düzen oturtmak ve plan yapmak önemli.
Bunun için;
*İyi bir pompa edinmek , önemli. Doğumdan önce arkadaşlarına veya doktoruna sorarak bir marka belirlemeli ve satın almalı.
*İşe dönemeden eğer sütü fazlaysa , 1 öğün sağdığı sütü dondurucuda depo yapması çok işine yarayacaktır.İŞe başladığında eksik kalan öğünü bu depodaki süt ile takviye edebilir.
*İş yerinde süt sağabileceğiniz uygun bir ortam ayarlanmalı ve bunun için yöneticielrinizden gerekli izinleri almalısınız.
* İşiyerinde sağdığınız sütü saklayabileceğiniz bir buzdolabı ayarlanmalı.
*Sağdığınız sütü eve taşırken uygun ürün belirlenmeli.İster termos ister sağılmış sütü uygun ısıda saklayıp, taşıyabileceğiniz bir çanta alınmalı.
*Anne de oksitosin hormonunun salınım sütün rahat rahat sağılabilmesi için , sağarken yakına bebeğinizn bir reesmini alması çok işine yarayacaktır. Mutlu, rahat ve huzurlu bir ortamda bebeğinizin resmine bakarak sağdığınız sütünüzün miktarı gerçekten çok iyi olacaktır.
*Evden çıkmadan ve eve gelir- gelmez bebeğnizi emzirin.
* Evden ayrılırken, kullandığınız göğüs pediniz veya atletinizi bebeğinizn yanında bırakın. Sizin kokunuzu duyarak , daha huzulu ve kendini güvende hissedecektir.
*Sütünüz sağarken yanınıza büyük bir bardak ılık su lın, hem sütünüz sağın hem de yudum yudum suyunuzdan için.
*Evdeyken süt sağma veya emzirme sıklığınız uygun olarak i,şyerinizde 3 saat aralıklarıyla sütünüz sağmaya çalışın. hergün aynı saatlerde sağdığınızda vücut daha fazla süt slgılayacaktır.
*Bunların yanı sıra sütünüzün bebeğinize yeteceğini düşünmek, sağarak da bebeğinzi besleyebileceğinize inanmanız, bu işin yarısı demektir.Lütfen karamsarlığa düşmeden, sğdığınız sütün milktarına takılmadan siz,düzenli olarak sağmaya devam edin


Meme İltihabı (Mastit)


Tıkalı süt kanalından bakteri girişi olursa meme dokusu enfekte olur. 
Enfekte olmuş anne memesinde:
Sert kabartılar oluşur.
Şiddetli ağrı oluşur.
Kızarık, kırmızı bölgeler oluşur.
Ateş başlar.
Hastalık hissi uyanır.
Mastitin Nedenleri:
Anne bebeğini yetersiz, seyrek ve kısa süreli emzirdiğinde süt akışı azalmıştır.
Herhangi bir çarpma yada vurma sonucu memelerde travma oluşmuştur.
Meme ucu çatlaklarından bakteri girmiştir.

Anne sütü, memenin bir bölümünde kalır ise, orada süt stazı (süt birikmesi) oluşur. Bu süt, boşaltılmaz ise, meme dokusunda iltihap oluşmasına neden olur. Bu, infektif olmayan mastittir. Açık bir bölge olan meme ucundan rahatlıkla içeri giren bir bakteri ile meme dokusu infekte olabilir ve infektif mastit oluşur.
Tedavinin temeli, süt akışının hızlandırılmasıdır. Sık emzirme, meme ucuna doğru yapılabilecek hafif bir masaj, ılık pansuman ve sağım ile meme iltihabı iyileştirilir. Sağlık profesyoneli veya emzirme danışmanının uygun gördüğü tıbbi derecede saflaştırılmış lanolin kullanımı = nemli yara iyileştirme uygulanabilir.

EMZİRMENİN GELİŞİMİ VE YAPILACAKLAR

Doğumdan 4. Güne Kadar

— Anne, Bebeğini Yakınında Tutmalı, Sıklıkla Emzirmeli
Doğumdan 4. güne kadar olan dönemde, emzirmenin nasıl bir süreç izlediğini görelim. Bu döneme ait temel bilgiler şunlardır:Gerçekler:
Yenidoğan bebeğin midesi, bir bilye kadar küçüktür.
Doğumda, tam da bu mideyi dolduracak, yeterli miktarda süt vardır.
Memeler asla boş değildir.
Emzirme deneyimi başarılıysa bebekler, su ve formül süte ihtiyaç duymazlar.
Sık emzirmek, daha çok sütün gelmesini sağlar.
Sık emzirmek, memelerin şişmesini engeller
Bir anne, her koşulda ikiz, üçüz ve daha çok bebeği için yeterli süt üretir.
Anne, bebeğinin teninin, kendi teniyle temasta olmasına özen göstermeli. Böylelikle emzirme daha kolay olur ve daha çok süt üretimi gerçekleşir.
Çok emzirmeli.
Meme başı, ilk dakikalarda hassaslaşabilir, sonra iyileşir.
Bebek, huzursuzlaşırsa her bir memeyi bir kereden fazla emebilir.
Her gün 1 ila 2 ıslak ve dolu bez çıkmasını bekleyebilirsiniz.
İlk 4 güne kadar, bebeğin kilosunda, % 10'a varan azalma normaldir.Bu dönem de yapılacaklar:
Uzanarak emzirme egzersizleri yapılır. Böylelikle anne bebeğini beslerken dinlenebilir.
Bebeğin, memeyi tam olarak, kahverengi kısmıyla beraber ağzına alması sağlanmalı. Anne, acı ya da ağrı hissederse, yardım isteyebilir.
Bebeğin her gün, en az 8 kez emmesi sağlanmalı. Arka arkaya emzirme yapılabilir. Gerekiyorsa, uyandırarak emzirilmeli.Yardım İstemeyi Gerektirecek Bazı Sebepler:
Emzirme sürekli ya da çok acı veriyorsa.
Bebek, doğum kilosunun % 10'unundan daha çoğunu kaybettiyse.
Dördüncü Günden 6 Haftaya Kadar — Süt Üretiminin Düzenlenmesi
Bu, yoğun geçecek bir emzirme dönemidir. Dördüncü günden 6. haftaya kadar olan döneme ait gerçekler şunlardır:Var olan durum:
Bebeğin midesi, 10. gün itibarıyla, bilye büyüklüğünden ping-pong topu büyüklüğüne ulaşır.
Çoğu bebek, günde 8 ila 12 kez anne sütü alır fakat bu öğünler belirli zamanlarda gerçekleşmez.
Bebekler, her öğünde tek bir memeyi emebilecekleri gibi her iki memeden de beslenmeye ihtiyaç duyabilirler.
Ne kadar çok emzirilirse o kadar çok süt oluşumu sağlanır
Çoğu anne 3. ya da 4. gün itibarıyla daha çok süt üretmeye başlar.
Boşaltılmış memeler daha hızlı süt üretirken, dolu memeler daha yavaş süt üretirler.
Bebeğin sadece emzirerek beslenmesi önemlidir. Emzik, su ve diğer sıvı gıdalardan uzak durulması önemlidir.
İlk günden 40. güne değin geçen dönemde, süt miktarı, yaklaşık 30 ml'den 900 ml'ye ulaşır.
Memeleriniz çok doluysa daha sık emzirilmeli ya da süt sağılmalı. Bu uygulama, annenin daha iyi hissetmesini sağlar.Üçüncü ila beşinci günler arasında, bebeğin dolu bezleri önce yeşile sonra sarıya döner.
Bundan sonraki günler, 3-4 ya da daha fazla yeşil, dolu bez beklenir.
Beşinci gün itibarıyla 5-6 ya da daha fazla ıslak bez beklenir.
Bebek, ilk 2 hafta içinde doğum kilosuna ulaşmalıdır. Sonrasında, haftada en az 125 gr. ya da ayda en az 500 gr. kilo alması beklenir.
Bebeğin, emzirmenin hemen ardından yeniden emmek istemesi normaldir.
Çoğu bebek, günde bir kez, 4-5 saat aralıksız uyur. Bu, gece gerçekleşmeyebilir.
Bu dönemde yapılacaklar:Bebek ne zaman isterse o zaman emzirilmeli. Ağzı açık olarak kafasını sağa sola oynattığında ya da elini ağzına koyduğunda emzirme vaktinin geldiği anlaşılır.
Bebeğin huysuzlanmasını ya da ağlamasını beklememek gerekir. Kötü hissettiğinde onu beslemek daha zordur.
Anne, hem kendisini hem de bebeğini iyi hissettiren bir tutuş şekli kullanmalıdır.
Anne, emzirirken uyumayı öğrenmeye çalışabilir. Gün içinde bunun pratiğini yapabilir.
Emzirme acı veriyorsa, anne yardım isteyebilir. Bebeğin memeyi kapışındaki ufak bir değişiklik, annenin daha iyi hissetmesi için gereken tek şey olabilir.Yardım İstemeyi Gerektirecek Bazı Sebepler:
Anne emzirirken acı hissediyorsa.
Bebek çok yavaş kilo alıyorsa.
Emzirme iyi gidiyor olsa bile şunlar yaşanıyor olabilir:
Aralıklarla bebeğin huzursuzlanması
Emzirmenin hemen ardından yeniden emmek istemesi
Daha sık beslenmek istemesi
Memelerinin dolu oldukları hissinini vermemesi
Bebeğin, daha az bir sıklıkla ya da daha kısa süreli emmesi
Gece, sıklıkla uyanması
Emdikten sonra biberon istemesi
Annenin, daha çok süt sağamaması
Memelerde akıntı olması da olmaması da mümkündür
Anne, sadece kendi sütüyle besleyerek bebeğinin yeterli kilo aldığını gördüğünde yeterince sütü olduğunu görür.6 Haftadan 6 Aylık Döneme Kadar — Emzirme Gittikçe Kolaylaşır
Artık, emzirme daha kolay ve daha hızlı gerçekleşir. Altıncı haftadan 6. aya kadar olan döneme ait gerçekler şunlardır:Bu dönemde yapılacaklar:
Bebeğin midesi büyümüştür ve daha çok süt alır, bu sebeple daha seyrek beslenebilir.
İlk bakışta, çok sayıda emzirme yapılabilmesi, süt üretiminin düzenlendiği anlamına gelir.
Çoğu anne, çok süt üretimi halinde bile artık dolu memeden şikayet etmez.
Bebekler, altı aylıkken de, altı haftalıkken ihtiyaç duydukları süt miktarı kadar süte ihtiyaç duyarlar.
Bu dönemde, emzirerek besleme, biberonla beslemekten daha az zaman alır.
Emzirme iyi gidiyorsa, 6 aylık olana dek sadece annesinin sütüyle beslenmesi bebek için en iyisidir.Var olan durum:
Bebekler, büyüdükçe daha hızlı beslenirler.
40 dakika emzirilen bebek, artık 10 ila 15 dakikada emmeyi bitiriyor olabilir.
Bu yaştaki bazı bebekler, az dışkılar fakat sağlıklı kilo almaya devam ederler.
Bebekler, bir şey duyduklarında ya da etraflarında hareket eden bir şeyler gördüklerinde memeyi çekebilirler.
Bebeğin, haftada 125 gr. ya da ayda 500 gr. kilo alması beklenilir.Öğrenilecekler:
Bebeğin, doğru beslenme zamanını bileceğine güvenilmeli.
Anne, evinde ve diğer ortamlarda, insanlar arasındayken yapacağı emzirme alıştırmalarına, kendisini rahat hissedene dek devam etmeli.
Anne emzirme sırasında, boştaki koluyla diğer çocuğuna sarılabilir ya da kitap okuyabilir.Yardım İstemeyi Gerektirecek Bazı Sebepler:
Emzirme acı veriyorsa.
Bebek, çok yavaş kilo alıyorsa.
Emzirme iyi gidiyor olsa bile şunlar yaşanıyor olabilir:
Aralıklarla bebeğin huzursuzlanması
Emzirmenin hemen ardından yeniden emmek istemesi
Daha sık beslenmek istemesi
Memelerinin dolu oldukları hissinini vermemesi
Bebeğin, daha az bir sıklıkla ya da daha kısa süreli emmesi
Gece, sıklıkla uyanması
Emdikten sonra biberon istemesi
Annenin, daha çok süt sağamaması
Memelerde akıntı olması da olmaması da mümkündür
Anne, sadece kendi sütüyle besleyerek bebeğinin yeterli kilo aldığını gördüğünde yeterince sütü olduğunu görür.6 Aydan 12 Ay Sonuna Dek — Diğer Gıdalarla Destekleme Zamanı
Anne bebeğinin sağlığı için sütünün devam eden önemini bilmektedir. Onun sütüyle büyüyor olduğunu görmek, çok iyi hissetmesini sağlar.6 aydan 12 ay sonuna kadar olan döneme ait gerçekler şunlardır:
Gerçekler:
Bebek ne kadar çok emzirilirse o kadar çok süt üretilir. Süt üretimini, bebek belirler.
Çocuk sağlığı uzmanları, en az 1 yıl boyunca emzirmeye devam edilmesini önermektedir.
Bebekler, yaklaşık 6 aylık dönem sonrasında diğer gıdalarla beslenmeye başlarlar.
Bebek dişi çıktığı ve oturmayı öğrendiğinden kendi kendine yemeye çalışır. Bu dönemde, yemek öğünlerinde ortam biraz dağınık ve kirli olmaya başlar!
Bebekler, diğer gıdalarla beslendiklerinden anne sütüne daha az ihtiyaç duyarlar. Daha az süt emdiklerinden süt üretimi azalmış olur.Ne Beklenmeli:
Kilo alımı azalmaya başlamalıdır.
Bu yaşlarda emzirme, besleme özelliği kadar bebeğinizi rahatlatan bir deneyimdir.
Bebekler, emzirme sırasında oynamaya bayılırlar.
Bebeğinizden bolca büyüme, sürtünme ve yürüme bekleyin!Öğrenilecekler:
Bir diğerine başlamadan önce, her yeni katı gıdayı birkaç gün boyunca denemek iyi olur.
8 ay civarında besleme kabı kullanmaya başlanabilir.Yardım İstemeyi Gerektirecek Bazı Sebepler:
Emzirme acı veriyorsa.
Bebek, çok yavaş kilo alıyorsa.
Emzirme iyi gidiyor olsa bile şunlar yaşanıyor olabilir:

Aralıklarla bebeğin huzursuzlanması
Emzirmenin hemen ardından yeniden emmek istemesi
Daha sık beslenmek istemesi
Memelerinin dolu oldukları hissinini vermemesi
Bebeğin, daha az bir sıklıkla ya da daha kısa süreli emmesi
Gece, sıklıkla uyanması
Emdikten sonra biberon istemesi
Annenin, daha çok süt sağamaması
Bebeğin Emmeyi Reddetmesi
Bebeğin emmeyi reddetmesi çok rastlanan bir durumdur. Ancak çözülmesi mümkündür. Memeyi ret annede kaygı yaratır, kendini reddedilmiş hisseder ve hayal kırıklığına uğrar. Bebeğin hangi nedenle memeye isteksiz olduğu bulunursa neden ortadan kaldırıldığında sorun kendiliğinden çözülür. Bebeğin meme emmediği dönemde sütün etkili bir şekilde boşaltılarak devamının sağlanması gereklidir.
Bebekler: 

Hasta olduğunda,
Ağzında pamukçuk oluştuğunda,
Diş çıkardığında (büyük bebekler için),
Memeye kötü yerleşmeden dolayı yeterli süt alamadığında,
Annede birikim sonucu çok hızlı ve fazla süt geldiğinde,
Bir değişikliği hissettiklerinde meme emmeyi istemezler.

Bunlar, emzirmeden vazgeçmenin en sık rastlanan nedenlerindendir ve çoğu kez çözümlenebilir. Böyle durumlar annenin bebeği ile yakın temas kurup, gerekiyorsa onunla uyuması, memeyi kolay alacağı bir pozisyonda vermesi, onu her istediğinde ve değişik pozisyonlarda emzirmesi ile çözümlenebilir. Sütünü sağması fakat bunu biberon kullanmadan, besleme kabı veya kaşıkla vermesi önerilir

Anne sütünün Tarihsel Gelişimi



Bebek beslenmesi ile ilgili uygulamaların tarihsel gelişimi incelendiğinde, bugün bile en önemli besininhala anne sütü olduğu görülmektedir.Anne sütü ile beslenmenin, bebek morbidite ve mortalite oranlarını azaltması, optimal büyüme ve gelişmeyi sağlamasının yanı sıra aileye ve ülkeye getirdiği ekonomik yarralar oldukça iyi bilinmektedir.Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve BirleşmişMilletler Çocuklara Yardım Fonu ( UNİCEF ) anne sütünün yaygınlaşması için tüm dünya da yoğun çaba göstermektedir.DSÖ ve UNICEF Uluslar arası platformda 1992 yılında ''Bebek Dostu Hastane'' uygulamasını başlatmış ve anne sütünün arttırırlması için özellikle gelişmekte olan ülkelerde pratik uygulamalar geliştirmiştir. DSÖ ve UNICEF bebeklerin doğumdan itibaren ilk 6 ay anne sütü ile beslemnmelerini, 7. aydan itibaren ek gıdalara başlanılması ve 2 yaşına kadar da emzirmeye devam edilmesini önermektedir.
Türkiye 'de emzirmenin desteklenmesi çalışmaları 1987 yılında büyümenin izlenmesi programı ile başlanmıştır. 1991 yılından bugüne kadar ise UNICEF işbirliği ile temel amacı emzirmenin korunması, özewndirilmesi ve desteklenmesi olan ''Anne sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Sağlık Kuruluşları programı'' adı altında sürdürülmektedir. Ülkemizde 1981 yılında '' Anne sütü muadilleri pazarlanması'' ile ilgili Uluslar arası yasayı imzalayan 118 ülke için de yer almaktayız.Ülkemiz 1990 yılında Innocent Dekleresyonu'nun hazırlanmasında görev almış ve 1991 yılında konuyla ilgili Uluslar arası bir konferansa ev sahipliği yaparak emzirmenin desteklenmesi çalışmalarında önderlik yapan ülkelerden biri olmuştur.
Ülkemizde 1992 yılında Bebek Dostu Hastane uygulaması başladıktan sonra ilk birsaat içinde anne sütü ile beslenme oranı 1993'de %20'den 2003 'te %54 'e yükselmiştir.,Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 verilerine göre emzirmeye erken başalamaözellikle Batı, Orta ;kuzey bölgelerinde belirgin olmak üzere tüm bölgelerde azalmıştır.İlk birsaat içerisinde emzirilen bebek sayısı Batıda %48 ile en yüksekken,Orta ve Doğuda %32 ile en düşüktür.Altıncı ayda bebeklerin sadece anne %41.6'sı anne sütü ile beslenmektedir.
Ama günüzümde anne sütüyle beslenmeye başlamış bebeklerin ilk altı ayında ne kadarı sadece annesütüne devam ettiği hakkında yeterli veri yoktur. Ama izlemlerde anneler özellikle ilk 10 gün içewrisinde yaşadıkalrı emzirme ve anne sütütyle ilgili sıkıntılar nedeniyle bebekler erken dönemden biberon ve formül mama ile tanışmak zorunda kalıyorlar.

lk altı ayda sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin oranı %1.3.
Beş yaşın altındaki çocukların %25’inde beslenme eksikliği görülüyor. Türkiye nüfusunun yaklaşık %15’i beş yaşın altında. Ve bu çocukların 63,000 her yıl önlenebilir hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Bu çocukların 50,000 ise bir yaşın altında.
Bu verilerin daha iyileşebilmesi içn annenin bebeği emzirirken rahat olması, sıkıntısında başvuracağı Emzirme danışmanlarının sayısının arttırlması ve emziren annelerden oluşan destek grupların oluşturulması gerçekten çok önemlidir.


ANNE SÜTÜNÜ SAĞMAK İÇİN 5 ÖNEMLİ NEDEN;




Bebekler emmeye başaldıkları ilk anda süt salınımını başlatmak, oksitosin refleksine uyarım gönderebilmöek için düşük basınçla emerler. Süt salınımı başladıktan sonra ki ortalama 3-4 dakika sonra yüksek emiş gücüyle emmeye geçerler. Anne sütünü sağmak için kullanılan pompalar da aynı prensiple çalışmaktadırlar.

1-SÜTÜNÜZÜ DEPOLAMAK İÇİN:

Günümüzde emziren anneler iş yaşamına döndüklerinde sütlerini pompa yardımıyla sağarak bebekleri için depolama yapabilirler. Ya da bebeğimizi emzirdikten sonra halen sütümüz varsa sağmak, süt üretimine katkı sağlayacaktır. Böylece işe gittiğinizde veya dışarı çıktığınızda bebeğiniz sizin sütünüzü almaya devam edecektir. Hem de sütümüzün artmasına katkı sağlayacaktır.


2-BEBEĞİNİİZN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAK:

Bebeğiniz dünyaya ilk geldiğinde emme ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Yeteri kadar etkili emembilir.Sizin de sütünüz gelmeye başladığında göğüsleriniz birden dolmaya başlayıp, size sıkıntı çıkarabilir. Böyle bir sorun yaşamamak için göğüslerinixzi sağmak hem bebeğin gergin olan ve tam olarak kavrayamadığı göğsü rahatlatır. Sağdıkça sütünüzde artmış olacaktır.

3-GÖĞÜS UÇLARINIZ DÜZ YA DA İÇE DÖNÜK İSE:

Bebeğinizi emzirirken esasen göğüs uçuna ihtiyaç olamsa bile ilk dönemlerde bebeğin doğru şekilde göğsü kavrayabilmesi ve emeb,ilmesi için yardımcıdır. Sorunlu ise göğsünüz o zaman önce kısa bir süre pompalamak göğüs ucunuzun dışarıı çıkıp, belirlenmesini kolaylaştıracaktır.

4-PREMATÜRE  VEYA HASTA BEBEKLER İÇİN:

Annesinin yanında olamayıp,hastane de bebek odasında olan bebekler için de sağmak çok öenmelidir. Siz bebeğinizi kucağınıza alana kadar sağaralk hem sütün gelmesini hem de bebeğin sadec anne sütü almasını sağlayacaktır.

5-SÜT ÜRETİMİNİZ YETERSİZ YA DA AZ İSE:

Süt üretiminiz yetersiz ya da az ise süt pompası ile sağarak süt mikterınızı arttırabilirsiniz. bebeğiniz emzirdikten sonra arkasından pompa ile sağmak, bebeğin daha fazla süte ihyiacı var! alarmını verir ve anne daha fazla süt üretmeye başlar.

İSTANBUL FLORENCE NİGHTİNGALE HASTANESİ ÇOCUK HEKİMİ DR.BAŞAK ÇELİKKAN İLE RÖPORTAJIM

-Başak Hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum.Bilim Üniversitesinde de Çocuk ihtisasımı tamamladım. 5 yıldır çocuk hastalıkları uzmanı olarak çalışıyorum.Halen İstanbul Florence Nightingale hastanesinde  Çocuk Hastalıkları uzmanı olarak çalışıyorum.5 yaşında Mert adında bir oğlum var.
-Anne ile bebeğin ilk günleri çok kolay geçmiyor, biliyorsunuz. Bir anne ve çocuk doktoru olarak öncelikle yeni annelere ilk günleri için neler tavsiye edersiniz?

Hiç bir şey acele etmesinler.Bebekleri esasında onlara rehber olacaktır.
İlk 1 ay kontrolü çok önemli. Burada ben en çok anne ile ilgileniyorum. Önce onunla konuşuyorum. Neler yapıyor, ne kadar kaygılı? Bunları konuştuktan sonra ona destek olmaya çalışıyorum. Anne ne kadar mutlu,huzurlu ve rahatsa bebek de o kadar rahat ve huzurlu oluyor. İlk kontrole kadar bebeğini annenin bol bol, bebeği her ağladığında emzirmesini, onunla birlikte uyuyup onunla birlikte uyanmasını öneriyorum. O zaman annenin enerjisi de bitmemiş ve daha iyi hissediyor kendisini.
-Rutin emzirme düzeni oluşturulduğunda, bir bebek sadece anne sütü alarak minimum ne kadar kilo almalı? Yaklaşımınız nasıl?


Sadece anne sütü alan bir bebek en az ayda 500-600 gr almalı.Eğer 500 gr dan az almışsa , o zaman önce takip ediyorum.Anneye bol bol emzirmesini söylüyorum. Nasıl beslenmesi gerektiğini anlatıp, 10 gün sonra tekrar bir kontrole çağırıyorum.O zaman da kilo almamışsa ek mama başlıyorum. Ama genelde dediklerimi anneler uyguladıklarından mama başladığım bebek sayısı çok az diyebilirim.
Takip ettiği annelerin hemen hemen hepsi anne sütüne devam ediyor. Ben anne sütüne çok önem veren ve bu konuda da anneleri bilinçlendiren bir çocuk doktoruyum.
-Emzirme tam yoluna girdi derken ,bebeğin gazı olmaya başladı. Gaz-kolik durumunda annelere neler tavsiye ediyorsunuz?

Annenin neler yediğini kontrol ediyorum.3-4 günlük beslenme günlüğü tutmasını ve abana getirmesini istiyorum.gaza iyi gelen rezene çayını öneriyorum. Ama bu çayı bebeğe değil anneye veriyorum. Bebeğinize rezene çayı vermeyin .Özellikle bebeğe yapılan masajın çok etkili olduğunu düşünüyorum. Ve gazlı bebeklerine masaj yaptırmasını öneriyorum.Bol bol ten teması da gaza iyi geldiği için bunu da tavsiye ederim.Bunları denedikten sonra en son Antikolik ilaçları reçete ederim. Ama özellikle içinde şeker ihtiva etmeyenleri tercih ederim.
-Anne sütünü bebeğimize tam alıştırdık, her şey yolunda derken Ek gıda süreci başlıyor. Bu sürecin karmaşa değil de eğlenceli bir süreç olması için neler önerirsiniz?


Eğer bebek sadece anne sütüyle besleniyor ve bu da yeterli ise 6.ayda meyve ile başlıyorum. Eğer anne sütü yeterli olmamaya başladıysa ilk muhallebiyle başlarım.Bu muhallebinin tarifini de ben veririm.
İlk ek gıdayı meyve başlayacaksam bunu öğlen başlatıyorum. Eğer muhallebi vereceksem bunu akşam öğüne veriyorum. Bu bebeğin daha uzun uyumasına destek olur.
Bebeğe önerdiğim yemeklerin tüm tariflerini mutlaka ben veririm.
İlk ek gıdayı öğlen veririm. Meyve ile başlar sonra sebzelere geçerim. En son kahvaltı veririm.

-Çoğu anne Ek gıda sürecinde blender kullanıyor siz ne önerirseniz?

Ben meyveler için annelere cam rendeyi tavsiye ediyorum. Ama sebzeler için tel süzgeç kullanımı anneler için hiç de pratik değil. Onun için blender kullanacaklarsa o zaman da  kademesini her geçen gün azaltarak , sebzeleri pütürüklü şekilde olmasını sağlamalarını söylerim. O zamana bebeklerin pütürüklü yemesinde bir sıkıntı olmuyor.
-İnek sütünü ne zaman bebekler öneriyorsunuz, ya da öneriyor musunuz?

Ben eğer bebekler yoğurt,peynir, ayran içiyorsa inek sütünü içmesinin illaki gerekli olmadığını söylüyorum. Vereceksem de 2 yaş sonrası veriyorum..
-Çocuğumuz iştahsızsa neler önerirsiniz?

Önce bu iştahsızlığın altında bir sorun var mı onu kontrol ederim.Demir eksiliği ülkemizde çok sık görülen ve atlanan bir konu. Mutlaka çocuğu demir eksikliği yönünden takip ederim. Demir eksikliği söz konusuysa beslenmesinde kırmızı ete daha fazla önem vermesini, her gün mutlaka almasını öneririm.
Enfeksiyonda iştahsızlığa neden olur.Çocuğu bu yönde de takip ederim.Özellikle İdrar yolu enfeksiyonu da iştahsızlık yapar. Yine tiroid de iştahsızlık nedenlerindendir. Bunları tek tek inceler, daha sonra anneyle konuşurum. Çocuğun 3 gün boyunca beslenmesinin nasıl olduğunu gösteren bir beslenme listesini isterim. O listeye bakarak, yeniden bir beslenme düzeni oluştururum. çocuklar çok güçlüler.2-3 gün yemek istemiyorlarsa aç kalabilirler. Asla çocukla inatlaşmamalı, yoksa zaferi onlar kazanacaktır. Burada önemli olan hastalığa bağlı bir iştahsizlıksa , çocuğa sağlıklı besinler verip, yemek miktarını onun keyfine bırakmak. Göreceksiniz ki zamanla düzene girecektir.
-Son dönemde aşılar hakkında sosyal medya da yazılıp çiziliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Aşıların kesinlikle yapılması gerektiğini düşünüyorum.hem çocuğun hem de toplumun sağlığı açısından çok önemli. Aşı takviminin dışında olan grip aşısını ise, çocuğa her yıl yaptırılmasını tavsiye etmiyorum. Ama çocuğun bağışıklık sistem, zayıf,sürekli hasta olan,kronik bir hastalığı var veya alerjik bir yapısı varsa o zaman her yıl vurulmasını tavsiye ediyorum.
-Emzik kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben tavsiye etmiyorum. Ama aile kullanmak isterse bebeğin annesini iyice emmeyi öğrendikten sonra, yaklaşık 1 ay sonra verilmesini söylüyorum. Eğer bebek annesini emmeyi tam olarak öğrenemediyse, ''emzik şaşkınlığı'' denilen şey olabiliyor.O zaman bebek annesini emmektense emziği tercih ediyor.o nedenle bebeğin iyice annesini emmeyi öğrenmesinin beklenmesini söylüyorum. Bırakmak için de olabildiğince erken dönemde olmasını tercih ederim.Yaşı ilerledikçe emzikten kopması daha da zorlaşacaktır, çünkü.
-Bebeklerin sosyal olarak da gelişimi için annelere neler tavsiye ediyorsunuz?

Bebeklerin aylık kontrollerinde kilo-boy gibi ölçümler ve beslenmesinin yanı sıra ayına özel hangi oyuncağı almalarını, hangi objelere tanıştırmalarını mutlaka anlatırım. bebeklere müzik dinlettirmelerini öneririm. özellikle bebekler özel hazırlanmış klasik müziklerin bebeklere çok yararlı olduğunu söyler, ayına özel olan Cd'leri tavsiye ederim.

Başak Hanı Bebeimgeliyor takipçileri bu röportajdan çok faydalanacağını düşünüyorum.Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz:))

Siz eğer Başak Hanımı takip etmek isterseniz;
www.twitter.com/doktoranne
www.instagram.com/bcelikkan


MILK’NMOM DOĞUM ÖNCESİ VE SONRASI –UZUN SEYAHATLER İÇİN RAHATLATICI ÇORAP

Başta hamileler ve doğum yapan annelerde olmak üzere insanların tüm yaşamları boyunca özellikle de seyahat edenlerin giyebilmeleri için geliştirilen ve hareketsiz bacakları rahatlatmada, bacaklarda oluşabilen ödemleri gidermede ve varis oluşumunu da engellemede, yorgun bacakları rahatlatmada kullanılan rahatlatıcı çorap (doğum öncesi ve sonrasında, uzun yapılan seyahatlerde kullanımı) artık Türkiye’ de annelere sunuluyor. İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu andan itibaren sürekli olarak bir gelişim içerisindedir. Gelişim ve değişim süreçlerinde özellikle üretilen ürünlerin insan yaşamını kolaylaştırma ve insan sağlığına uygunluk durumları önem kazanmıştır. İnsanların yaşamları boyunca fizyolojilerinde birçok değişiklik olur. Bu fizyolojik değişikliklere göre bireyler yaşamlarını düzenleyerek hayatlarını sürdürmektedirler. Özellikle bayanların hamilelik dönemlerinde yüksek oranda olmak üzere hormonal değişikliklere bağlı olarak yaşamları boyunca fizyolojilerinde kalıcı ve geçici birçok değişiklik meydana gelmektedir. Bu fizyolojik değişikliklere göre yaşamını düzenleyen bireyin bu düzenlemeye yardımcı olacak ürünlere ihtiyacı olmaktadır. Hamile bayanların sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmeleri için özellikle hamileliğin son dönemlerinde genellikle fazla hareket etmemeleri gerekmektedir. Buna bağlı olarak fazla hareket edilmemesi bacak bölgelerinde kan toplanması sonucu şişlikler ve ödemler meydana gelebilmektedir. Ayrıca yine hamilelik döneminde sıklıkla görülen varis problemi ortaya çıkabilmektedir.
  Varis Nedir? 
Varis, fonksiyonel bozuklukları sonucu ya da kan akımının önündeki bir engel nedeniyle genişleyen toplardamarların kıvrımlı bir hal alması olarak tanımlanabilmektedir. Gebelikte, büyüyen bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için kan hacmi belirgin bir şekilde artar. Dolaşımda daha fazla kan bulunduğundan özellikle bacaklarda kanın göllenmesi kolaylaşır. Toplardamarların kapakçık mekanizması kanı kalbe doğru pompalamada yeterince başarılı olamaz. Bu da cilt yüzeyindeki venlerin (toplardamarların) belirginleşmesine ve belli bir süre sonra varisleşmesine neden olabilir.
  Varis Görülme Sıklığı Nedir? 
Hamilelik haricinde de varis, bacakların şişmesi ve ödem oluşumu yukarıda bahsedilen sebepler ve benzerleri neticesinde birçok insanda gözlemlenmektedir. Yukarıda bahsedilen sorunlara karşı yirminci yüzyılın başlarından itibaren başta hamileler olmak üzere varis çorapları kullanılmaya başlanmıştır. Ancak varis çorapları külotlu çorap şeklinde üretildiğinden hamile bayanlar karın bölgelerindeki genişlemeden dolayı ürünleri kolaylıkla kullanamamaktadırlar. Ayrıca külotlu şekilde üretilen varis çoraplarını giyip çıkarma işlemi de zor olduğundan dolayı tüm bireyler için kullanım açısından problem oluşturmaktadır.
  Günümüzde Varis Çorapları 
Günümüzde ki varis çorapları belli basınçlarda üretildiklerinden kalın iplikle dokunmaktadırlar bunun sonucunda da giyen kişiyi sıkmakta ve tercih edilmemektedirler. Ayrıca her yerde bulunmadığından ve fayda bulunup önerilmediklerinden de yaygınlaşamamaktadırlar. Ancak özellikle hamilelik zamanı ve sonrasında hareketsiz kalan bacakları desteklemek için bir yardımcı ürün zorunluluğu da günümüzde açıkça gözükmektedir. Milk’nmom Rahatlatıcı Çorap, yukarıda bahsedilen sorunlar göz önüne alınarak geliştirilmiştir. Söz konusu buluş diz altı çorap olarak dizayn edildiğinden dolayı hamile bayanlar da rahatlıkla giyebilmekte ayrıca normal bireylerde giyip çıkarma işlemi sırasında hiç zorlanmamakta ve çoraplar kolaylıkla zaman harcamadan giyilip çıkartılabilmektedir. Söz konusu bu ürün, yumuşak iplikten üretildiğinden ve dokusu yumuşak olduğundan giyen kişiyi rahatlatmaktadır. Böylece tam olarak hamilelik esnasında istenen rahatlık sağlanabilmektedir. Milk’nmom Rahatlatıcı Çorap, hamilelik ve sonrası –emzirme dönemindeki annelere- fokuslu olarak üretimi tasarlandığı için bu dönem annelerinin direkt tercih edeceği bir doku taşımaktadır. Renkli ambalaj ve kutu üzeri tasarımı ile direkt anne adayları ve annelerin dikkatini çekmek üzere oluşturulmuş olup alışveriş esnasında hatırlatıcı bir unsur şeklinde sunulmaktadır. Söz konusu Milk’nmom Rahatlatıcı Çorap kutusunun üzerindeki bilgilendirmeler sayesinde kullanıcı kişi ürünü nasıl ve ne sıklıkla kullanacağını konusunda bilinçlenmektedir.
  Ürünün Açıklaması 
Milk’nmom Rahatlatıcı Çorap (doğum öncesi-sonrasında ve uzun seyahatler için) olup, yumuşak iplikten (ana iplik 320 dtex elastane ve yardımcı iplik 44dtex- 34 flament x2) fokuslanarak üretilen dokusu yumuşak ve diz altı boyda tekstil ürünüdür. Ürün, diz altı kısımdaki bölüme varis ya da ödem giderilmesi için gerekli basıncı kullanıcıyı rahatsız etmeden sağlamaktadır. Ten Rengi ve Siyah Renk olarak üretilmiştir ve S, M, L ve X-Large olarak bedenleri mevcuttur. Anne ve anne adaylarının baldırlarını ölçerek alacakları ölçüye göre kutunun üzerindeki tablodan kendilerine uygun olan bedeni kolaylıkla bulacaklardır. Rahatlatıcı çorap (doğum öncesi ve sonrasında, uzun seyahatlerde) olup, özelliği; yumuşak iplikten (ana iplik 320 dtex elastane ve yardımcı iplik 44dtex- 34 flament x2) fokuslanarak üretilen, dokusu yumuşak ve diz altı boyda tekstil ürünüdür. RAHATLATICI ÇORAP (DOĞUM ÖNCESİ VE SONRASINDA, UZUN SEYAHATLERDE) Bu buluş, başta hamileler ve doğum yapan annelerde olmak üzere insanların tüm yaşamları boyunca özellikle de seyahat edenlerin giyebilmeleri için geliştirilen ve hareketsiz bacakları rahatlatmada, bacaklarda oluşabilen ödemleri gidermede ve varis oluşumunu da engellemede, yorgun bacakları rahatlatmada kullanılan rahatlatıcı çorap (doğum öncesi ve sonrasında, uzun yapılan seyahatlerde kullanımı) ile ilgilidir.