22 Kasım 2009 Pazar

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSUNDA BUGÜN...

Bugün Annelik Yolunda hamile kursumuzda bugün Emzirme ve Bebeğimizin ilk günlerini konuştuk.
Emzirme teknikleri, anne sütünün yaraları, saklanması gibi konularından bahsettik.Emzirme tekniklerini uygulamalı olarak annelere öğrettik ve uygulamalar yaptık. Babanın emzirme de rolü ..... Babalar genelde annelerin emzirdikleri , kendilerinin geride kaldıkları düşündüklerini söylediler. Esasında emzirme  konusunda annelere en büyük desteğin  babalarolduğunu , onlara gerçekten büyük ihtiyaç olduğunu anlattık. Bu konuda neler yapabilecekleri konularının üzerinde durduk. Bitakım ritüellerden bahsettik....
Ayrıca bebeğimizin doğumdan sonraki ilk dönemini konuştuk.. Bu konudan bahsederken anne ve baba adaylarını görmeliydiniz. Hepsinde ayrı bir heyecan vardı.uyku, kucağa alıştırma vb.. konuları hakkında annelerin sorularını cevapladık...
Bu hafta bayram öncesi olduğu için anne adaylarına Sevgi arkadaşımdan aldığımız Lohusa taçlarını hediye olarak verdik. Çok beğendiler...

Tabiiki bu dönmedeki kurslar benim için de ilginç bir deneyim. Çünkü kursiyerlerimizle aynı haftalarda gebeliğim.. Onların nasıl hissettiğini de daha iyi anlıyorum..

BEBEĞİM ARTIK 26 HAFTALIK...



Bu haftadan sonra zaman zaman ani kasılma ve gevşeme hissedebilirsiniz endişelenmeyin. Bunlar Braxton-Hicks kasılmaları adlı ağrısız, adet kramplarıdır ve düzensiz aralıklarla gelen kasılmalardır. Rahminiz gerçek doğum sancıları için hazırlık yapar.Genelde bu tarz kasılmalar 30. haftadan sonra ortaya çıkmaya başlasalar da bazende bu haftalarda antrenman kasılmaları başlayabilir.

Braxton-Hicks tarzı kasılmalar günlük yaşantınızı etkileyecek kadar sık olmamalıdır.
Eğer bu şekilde olursa erken doğum eylemi işaretçisi olabilir.
Erken doğum belirtilerine duyarlı olun ve bunun tarz vb. gerekli durumlarda doktorunuza haber verin.
Erken doğum tehdididinin en önemli belirtisi rahimde belli aralıklarla ortaya çıkan kasılmalardır. Bu kasılmalar nadiren ağrısız da gerçekleşebilir.
Bu ağrısız kasılmaları algılamak için avuç içinizi karnınıza hafifçe değdirin.Rahiminizin toplanıyor hissi vermesi kasılma belirtisidir. Bu sırada ağrı hissedilmesi şart değildir. Kasılmaların sıklığını ve süresini ölçün. Saatte dört yada daha sık olan kasılmalarda mutlaka doktora bildirin.
Erken doğum riskinin diğer önemli belirtilerinden biride arasında pelviste dolgunluk hissi, adet sancısına benzeyen kramp tarzı ağrılar, pozisyon değiştirmekle geçmeyen bel ağrıları, vajinal akıntıların çoğalması yada özelliğinin değişmesi (daha koyu, daha sulu veya kanlı akıntı olması), ishalle veya tek başına bağırsak krampları oluşabilir. Yine bu durumda yine kasılmalarınızı elle kontrol edin. Bu ek belirtiler kasılma olmadan tek başına erken doğum riski taşımazlar.Fakat bu belirtilerden biri varsa ve kasılmalarınızın olup olmadığından emin olmasanız bile doktorunuza bildirin.

Mekanik ağrılar

Hamilelik dönemi, bel ve kasık bölgesinde ağrıların sık olan bir dönem.Mekanik ağrı adı verilen ve genelde bel ve kasık bölgesinde bağların gerilmesiyle ve belin doğru pozizyon almaması ve doğru şelkilde kullanılmamasından ağrılar genelde ayaktayken ortaya çıkar ve dinlendiğinizde hafifler veya ortadan kalkarlar. Uzun süre aynı pozisyonda kalmakta ağrıların ortaya çıkmasına yol açabilir.
Mekanik ağrılar erken doğum belirtisi olarak görülmez.
Bel ağrısının yanında bacaklarda uyuşma veya elektriklenme, güçsüzlük vb. belirtiler olduğunda ise siyatik sinir adlı bacak sinirine bası söz konusu olabildiğinden (bel fıtığı oluşmuş olabildiğinden) ortopedi yada fizik tedavi uzmanına gözükmenizde fayda var.
Bu hafta bebeğin akciğerleri, damar yapıları, hava kesecikleri oluşmaya başladı.Hava keseciklerinin içini döşeyen surfaktan adlı madde üretilmeye başlandı. Surfaktan üretimi akciğerdeki hava keseciklerinin sönmeden şişmiş vaziyette durması açısından çok mühimdir.Bu hafta bebeğin diğer tüm bireylerden ayıran sağlayan el ve ayak izleri oluşur. Bebek doğduktan sonra doğumhanede bebeğin size ait olduğunun bir belgesi olarak ayak izi alınacak.Bu yüzden bebeğin ayak tabanını mürekkep boyalı görürseniz merak etmeyin.

Hafta bitiminde bebek boyu 34 cm. ve 820 gr. ağırlığındadır.

Benim bebişimin hareketlerini artık dışarıdan da hissedebiliyoruz, eşimle beraber...Bu gerçekten çok eğlenceli..Özellikle tatlı birşeyler yediğimde ve ya içtiğimde acayip oynuyor. Altuğumun hareketlerini daha fazla hissetmek beni çok ama çok mutlu yapıyor...Altuğcuğum çok mu hareketli olacak ne!!
İki gündür de belimde ağrı hissediyorum. Bebeğimde sorun yok..sanırım ben biraz kendimi yordum. Ayrıca bu haftaya kadar yürüyüşümde biraz değişiklik var , hamile olmadan evvel kine nazaran.. hamile hamile yürüyorum.. Ne komik bir laf değil mi???? bu lafıma eşim çok gülüyor.
Bunların dışında Kasılmaları henüz hissetmedim....Onları da epeyce merak ediyorum..

21 Kasım 2009 Cumartesi

ANNE KARNINDA BEBEKLERİMİZE MÜZİK DİNLETMEK



Son yıllarda giderek artan araştırmalar ve bulgular ışığında, doğumdan önce ve hamileliğin son 3 aylık döneminde, anne rahminin bir konser salonu gibi bebeği kucaklayıp, bu ritim ve ahenkle bebeğin gelişimine katkı sağladığı biliniyor.
Bebeğin beyni çevredeki seslerin ritmini ve motifini çözmeye çalışan bir dedektif gibidir. Bebek daha anne karnındayken bir müzik aleti gibi çalışır ve çevredeki sesleri hem kayıt, hem de analiz eder.
Beynin işitme sistemi hamileliğin 26. haftasından itibaren aktif olmaya başlar. Dışarıdan gelen sesler, rahimdeki fetusun kulağına gelemez. Çünkü bebeğin etrafını saran amniyon sıvısı ve kas örtüleri dışarıdan gelen sesleri bozar. Ancak Beethoven'in beşinci senfonisinin, belirgin şekilde tanımlanabilir bir ses imajı olarak rahme ulaştığı gösterilmiştir. Bebekler anne karnındayken 6. ve 7. aylardan itibaren seslere, özellikle de müziğe tepki veriyorlar, dahası anne karnındayken dinledikleri müzikleri doğduktan sonra dinlediklerinde hatırlıyorlar.

FETUS SESLERE NASIL TEPKİLER VERİR?

Fetus kulağına gelen seslere, vücut hareketleri ve kalp atışında meydana gelen değişikliklerle cevap verir. Bazı sesler, bebeğin kalp atış hızında kısa süreli yavaşlamalara yol açabilir. Çok gürültülü sesler kalp atımını hızlandırır. Sesler fetusta hareket ortaya çıkartmasının yanında, doğum öncesi öğrenmeye de sebep olur. En temel öğrenme şekli alışkanlık kazanma ve ortama uyum sağlamadır. Can sıkıcı olan veya sürekli tekrarlayan seslere dikkatini vermemeyi öğrenme, buna bir örnektir. Yeni ve bir farklı musiki ritmi gelirse, bebekler ona cevap vererek, değişikliği fark ettiğini gösterirler. Hamileliğin son döneminde bebek annenin karın bölgesine sürekli yapılan uyarılara alışmıştır. Ancak uyarı şekli değişirse buna cevap verir. Nazikçe yapılan titreşimlere cevap vermezken, gürültülü bir ses gönderildiğinde hemen hareket ederek cevap verir. Belli bir süre, gürültülü sesler ile nazik titreşimler birlikte arka arkaya verilirse, birkaç tekrardan sonra bebek buna cevap vermemektedir. Bütün bunlar, bebeğin doğum öncesinde çevresinden bilgi alabildiğini ve bazı olayları hatırlayabildiğini gösterir.

MÜZİK GELİŞİMİ NASIL ETKİLİYOR?


Çocuğun doğum öncesi müzik dinlemesinin, gelişimi hızlandırdığı, hatta bazı çocuklardaki belli gelişim bozukluklarını hafifletebildiği veya iyileştirme yoluna koyduğuna dair çalışmalar vardır. Değişik müzik çeşitlerinin 28-36 haftalık annelere dinletildiği bir çalışmada, kontrol grubuna nazaran anne karnında müzik dinleyen bebeklerin seslere dikkat, göz takibi, motor kontrol ve koordinasyon hareketlerinin gelişiminde dikkati çeken bir hızlanma gözlenmiştir.

KLASİK MÜZİK FAYDALI MI?

Yapılan araştırmalar, çocuk gelişiminin özellikle ilk yıllarında, müziğin çok önemli bir etken olduğunu ortaya koyuyor. Zihinsel gelişimin yüzde 85’i 8 yaşına kadar, beyin gelişiminin yüzde 80’i 3 yaşına kadar tamamlanıyor. Zeka ve beyin gelişimini, beslenmeden sonra ilk aylarda olumlu etkileyen birinci faktör ise müzik…
Müziğin bebek gelişimi üzerindeki etkilerini belirlemek için Batı’da yapılan pek çok araştırmaya göre; klasik müzik anne karnından itibaren bebeklerin psikolojik, bilişsel ve bedensel gelişimlerinde birçok olumlu etki yaratıyor. Örneğin, düzenli olarak müzik aleti çalmanın beynin görme, duyma, hareket etme ve koordinasyonla ilgili bölümlerinin büyümesini sağladığı söyleniyor. Yapılan bir diğer araştırma ise, Brahms dinletilen prematüre bebeklerin daha çabuk geliştiklerini kanıtlıyor.
Müzik çocukların kendini ifade etme yeteneklerini geliştirip, estetik, yaratıcı ve yapıcı düşünme kapasitelerini arttırıyor. Okul çağındaki çocukların okuma ve yazmayı daha kolay öğrenmesini, anlama ve düşünme becerilerini geliştiriyor. Yani akademik performansı da olumlu etkiliyor. Çocuklara müzik dinletmek beyin aktivitesini arttırıp, stresin ve sıkıntının azaltılmasını sağlıyor.
Müzik, insanları mutlu, huzurlu, yaratıcı, umutlu, heyecanlı, güçlü, inançlı ve cesur kılan bir olgu... Zihni ve yaratıcılığı geliştirdiği, bitkileri olduğu gibi bedeni de iyileştirdiği biliniyor. Buna, “Mozart etkisi” deniyor.

BİLİNEN EN ŞİFALI MÜZİSYEN: MOZART

Başuçlarında her gün 2 saat Mozart dinletilen bebeklerin daha zeki oldukları, ineklere daha iyi süt vermesi için Mozart dinletildiği, Japonya'da bir bira fabrikasının bira mayası oluşurken Mozart çaldırdığı ve o biranın daha pahalı satıldığı şaşırtan gerçeklerden. Dünyanın çeşitli yerlerinde, birçok doktor ve müzik terapisti Mozart etkisini, depresyon, kanser, kronik ağrılar, yüksek tansiyon, ruhsal ve zihinsel sorunlar gibi pek çok hastalığın tedavisinde kullanıyor. Mozart'ın müziği; kısa, basit ve neşeli temaları ile, kolay algılanabilir, kolay takip edilebilir bir müzik. Bebekler için de bu neşeli melodiler ve basit ritimler oldukça ilgi çekici.
Bu tür bir müzik dinlemenin, anlama ve muhakeme için önemli olan sinirsel kanalları uyarabileceği varsayılıp, öğrencilerin müzik zevklerine bakılmaksızın sınavlarında Mozart dinletilmiş, sınav başarılarında artış gözlemlenmiş. Uzmanlara göre, 10 dakika Mozart müziği dinlemek, geçici de olsa IQ üzerinde olumlu etki yapıyor.
MOZART ETKİSİNDEN FAYDALANIN!

Don Campbell müziğin gücü üzerine bugüne kadarki en kapsamlı kitabı yazdı: “Mozart etkisi.” Müzik ve diğer titreşimlerin anne karnından başlayarak yaşamın tüm dönemlerinde sağlık, eğitim ve davranış alanlarında önemli etkilere sahip olduğunu açıklıyor. Kolayca uygulanabilecek egzersizlerle beden ve zihin sağlığınızı artırmanın yollarını öğretiyor. Don Campbell kitabında, müzik zevkiniz ne yönde olursa olsun Mozart Etkisi'nden faydalanabilmeniz için gerekli bilgiyi çok açık bir dille ve örneklerle veriyor.

BEBİŞLERİMİZDE GAZ...

Bebeklerde gaz sancısı, bebek 2-3 haftalık olduğunda başlar ve genellikle 4-6 haftada en yoğun dönemine ulaşır. Gaz sancıları genellikle 3 ila 4. ayda azalarak kaybolur, nadiren 5 ya da 6. aya kadar uzar. Gaz sancılarının kesin sebepleri bilinmemekle birlikte,
gaz sancısına yol açtığı iddia edilen bilgiler şöyle sıralanabilir.
Öncelikle, emzirme tekniğindeki hatalar, fazla hava yutmaya bağlı olarak gaz sancısını arttırır. Bebeğin sindirimini gerçekleştirmesi için gereken bağırsak ve pankreas enzimlerinin ilk aylarda yetersiz olması, anne sütü alan bebeklerde bazen annenin aldığı gıdalar, bebeğin günlük rutinindeki değişiklikler, annenin endişeli olması da gaz sancısında etkili olabilir.
GAZ AĞLAMALARI 3 SAATTEN FAZLA SÜRERSE...

Bebeklerin hepsi ağlar. Ancak gaz sancısı olan bebeklerde 3 saatten fazla süren ve akşam saatlerinde artan ağlama nöbetleri görülür. Bebek son derece huzursuzdur, ellerini yumruk yapar, bacaklarını karnına doğru çeker, kızarır ve gaz çıkarır. Eller ve ayaklar soğuktur. Karın hafif bombedir. Bu durum haftada 3-4 kere tekrar eder.

ANNE BABALARIN YAPMASI GEREKENLER

Bu belirtilerle karşılaşılıyorsa, anne babalar şunları yapabilirler: Bebek kucağa alınarak yalnız olmadığı hissettirilmeli, daha sık emzirilmeli ve emzik kullanmalı; rahat, sakin, gürültüsüz bir ortamda bulundurulmalıdır. Anne, bebeğin ağlamalarından dolayı çok endişeliyse, babanın veya diğer aile fertlerinin bebeği sakinleştirmesi; annenin bu süreçte kısa süreli dinlenmesi, bebeğin annenin endişesini hissetmesinden kaynaklanacak sorunları ortadan kaldırabilir.

GAZ SORUNUNA KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

Anne sütü ya da formül mama ile beslenen bebeklerde emerken hava yutturmamaya dikkat edilmelidir. Meme başının etrafındaki kahverengi alanla birlikte oldukça geniş olarak bebeğin ağzına vermek, biberonu dik tutmak bu konuda yardımcı olur. Bebeği mümkün olduğunca sakin bir ortamda beslemek gerektiği, gereğinden fazla beslenmenin yarattığı bağırsak gerginliğiyle gaz sancısına neden olabileceği unutulmamalıdır. Gazlı bebeklerin stresli ailelerde daha fazla görüldüğüne dair çalışmalar da bulunması nedeniyle bebeğe rahat ve sakin bir ortam sunmak da çok önemlidir.
Emziren annenin aldığı bazı gıdalar bebeğin gazını etkileyebilir. Bebekte inek sütü allerjisi varsa, doktor gereken tetkikleri yaptıktan sonra anneye süt ve süt ürünlerinin çıkartıldığı bir diyet önerir. Böyle bir durum yoksa, anne kuru fasulye, nohut, brokoli, lahana, karnabahar, çikolata, baharatlı gıdalar ile çay, kahve gibi içecekleri belli süre için kesmelidir.
BUNLARI YAPIN!

Bebek gaz sıkıntısından dolayı ağlama krizine girmiş durumdaysa bunları yapabilirsiniz:

- Bebeği battaniyeye sarıp kucağa alın,

- Ninni veya şarkı söyleyin, müzik veya gaz sancıları için oluşturulmuş özel sesleri dinletin,

- Kendi arabasıyla gezdirin,

- Ritmik olarak kucakta veya beşikte sallayın,

- Karnına ılık havlu koyun veya ılık yağla masaj yapın,

- Arabayla gezdirin,

- Banyo yaptırın,

- Emzik verin.

UYARI!

Yine de bebeğin ağlaması durmuyorsa yapılacak tek şey, doktorun kapısını çalmak! İdrar yolu enfeksiyonu, orta kulak enfeksiyonu, fıtık veya bağırsak problemleri, besin allerjileri gaz sancılarıyla karışabilecek ağlama nöbetlerine neden olabilir. Bu hastalıklara yönelik bulgular yoksa, doktor tarafından önerilen bitkisel çaylar veya bazı damlalar kullanılabilir. Bu ilaçların etkileri kişisel farklılıklar gösterebileceğinden, ancak doktorların önerisine göre kullanılmalıdır.

KAYNAK:http://www.anneoluncaanladim.com

20 Kasım 2009 Cuma

BEBİŞİMİZİ YIKAMAK



Bebeğin sağlıklı bir cilde sahip olması cildinin temiz tutulması ile yakından ilişkilidir. Bebeğin banyosu titizlikle yapılmalıdır. Bu durum aynı zamanda anne ile bebek arasında sevgi ve iletişim bağlarının kuvvetlenmesi açısından da önemlidir. Bebeğin günaşırı yıkanması yeterlidir. Ancak, temizliğin aşırı boyutlara getirilmemesi gerekir. Her mamadan sonra yüzünün ve her alt değiştirmeden sonra bezli bölgenin temizlenmesi yeterlidir.


Bebeğin aç iken banyo yaptırılması da çok önemli bir konudur. Eğer tok karnınayken banyo yaptırırsanız bebeğin kusmasına neden olabilirsiniz.
Bazı aileler bebeklerini sabahları yıkarken, bazıları da akşamları son emzirmeden önce yıkamayı tercih ederler. Hepsi de uygundur, çünkü böylelikle bebeğiniz belli bir tempoya alışır. Ama bazen koşullara göre değişiklik yapmak gerekebilir.

Yıkamaya Başlamadan Önce Yapılacaklar:
Banyo için gereksinim duyabileceğiniz her şeyi elinizin altında hazır bulundurun.

Küvet bel hizanızda olsun. Oturmak ya da çömelmek yerine ayakta durmayı bel sağlığınız için tercih edin.

Banyo suyunun uygun sıcaklıkta olduğundan emin olmak için bileğinizin içi veya dirseğinizle suyun sıcaklığını kontrol edin.

Bebeğinizi soyun ve havluya sarın, henüz alt bezini çıkartmayın.

Bebeğinizi kesinlikle suyun yanında yalnız bırakmayın.

Başını ve Vücudunu Yıkama:
Bebeğinizi bir havlu üzerine yatırarak soyun. İdrar ve kaka gibi sürprizlerden korunmak için alt bezini hala çıkartmanıza gerek yok. Havluyu vücuduna sararak, sol elinizle boynunu destekleyip, vücudunu kolunuzun üstüne yaslayarak koltuğunuzun altından destekleyin ve yüzü yukarı bakar şekilde banyo küvetinin üzerine alın, saçlarını bebeğe uygun, gözünü yakmayan bir bebe şampuanı kullanarak, küvetteki suyla veya yanınızda hazır bulundurduğunuz durulama suyunu dökerek durulayın. Ardından sert olmayan, yumuşak dokunuşlarla kurulayın.
Yere yatırıp havlusunu açın, bezini çıkarıp gerekiyorsa alt temizliğini yapın. Banyo süngerini bebe sabunu veya bebe banyo köpüğü ile köpürtün ve havlu üzerinde vücudunun her yanını, özellikle cilt kıvrımlarının arasını iyice silin. Kolunuzla omzu ve boynu destekleyerek, elinizle koltuk altından kavrayın. Diğer elinizle ya kalçalarından destek alarak veya bacaklarından kavrayın ve banyo küveti içindeki suya, önce ayak ve bacaklarını daldırarak yavaşca tüm vücudunu başı dışarıda kalacak gibi sokun. Suyla vücudunu durularken bebeğinizin rahatlamasını sağlayın. Aynı şekilde tutarak temiz havlu üzerine alın. Tüm vücudunu yumuşak hareketlerle kurulayın. Cilt boğumlarını iyi kurulamayı unutmayın. Bebeğinizin büyüyüp aşırı hareketlendikten sonra havlu üzerinde sabunlamak daha zor hale geleceğinden bu işlemi banyo küveti içinde yapabilirsiniz.

Bebeğin Küvette Yıkanması

8 ayla 1 yaş arasında bebek, banyoda daha büyük bir küvette yıkanmaya başlayabilir. Bu banyo ona daha zevkli gelirken, sizin daha çok dikkatli olmanızı gerektirecektir.

Bebek banyo yaparken; kayıp düşmemesi, bir yere çarpmaması ve su yutmaması için her an tetikte olmalısınız. Küvetin yüzeyine yapışabilen yumuşak bir sünger koymanız ve içinde 10 cm den fazla su bulundurmamanız tehlikelerden uzak durmanızı sağlayacaktır. Ayrıca bebeğinizi banyo yaptırırken hem siz hem de bebeğiniz birlikte güzel zaman geçirebilirsiniz.

16 Kasım 2009 Pazartesi

ANNE-BEBEK -BABA TOPLANTISINDA LANSİNOH'UN ve ZENCEFİL PASTADAN FUNDA'NIN KATKISI....

Lansinoh firmasındakilere teşekkür ederiz. Bize gönderdikleri numuneleri anne ve baba adaylarına verdik. Gerçekten memnun oldular.....
Ayrıca Zencefil pastanın sahibi arkadaşım Funda'a da şirin bebek kurabiyeleri için çok teşekkür ederiz...










ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSUMUZUN YENİ SINIFI...










Annelik yolunda hamile kursumuz geçen hafta Kasım ayı sınıfımız başladı. İlk derste Hamilelikte anne ve bebek konusunu konuştuk. Bu hafta ise Doğum konusunu konuştuk. Hep beraber doğum esnasında kullanacağımız nefes tekniklerini, ıkınma tekniklerini ve eşin annelere yapabileceği masaj teknikleri konuştuk. Uygulamaları da beraber yaptık... Gonca rahatlama için kullanacağımız nefes tekniklerini öğretti. Dersin sonunda yaptığımız nefes egzersizi ile hepimiz rahatladık. Bu rahatlama nefes egzersizini yaparken , anne adayları bebeklerinin hareketlendiğini söylüyorlardı. Bu sefer bende aynı şeyi hissettim. Şimdi kursumuzda gösterdiğimiz bu nefes tekniği benim için daha farklı .....