18 Şubat 2009 Çarşamba

Doğuma hazırlık kursu ( hamile kursu)

Merhabalar,
Hamile eğitimiyle ilgili kursumuzun içeriğinde değişiklikler yaptık. Sizlerle bunu paylaşmak istiyorum.
Doğuma -anneliğe hazırlık kursunun içeriği;

*Kadın üreme organlarının anatomisi
*Gebeliğin oluşum hikayesi
*Bebek oluşurken anne-babanın psikolojisi,
*Hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlar,
*Hamilelikte beslenme ve gündelik yaşam,
*Hafta-hafta hamilelik,
*Anne karnında bebeğin gelişimi,takibi,
*Gebelikte tarama testleri ve amniosentez,
*Babaların doğum planı,
*Doğum öncesi nefes,rahatlama egzersizleri,
*Hamilelik sırasında yoga ve diğer egzersizler,
*Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,
*Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri,ağrısız doğum,
*Doğuma hazırlık,
*Loğusalık dönmei,(fizyolojik ve psikolojik yönden)
*Doğum sonrası egzersiz,
*Emzirme ve anne sütü,
*yenidoğan bakımı;
-göbek bakımı,
-yenidoğan sarılığı,
-babağin altının değiştirilmesi,
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-babağin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
*çalışan annenin işe dönmesi,
*doğum sonrası Anne-bebek paylaşım toplantısı 8 bebekler 8 haftalık olduğu dönemde,katılımcılarla ortak karar verilecek)


kursumuzun içeriği bu....
Bu bloğumda kursumuzda anlattığım konuları sizlerle de paylaşıyorum..... yorumlarınızı da bekliyorum......

17 Şubat 2009 Salı

BEBEK VE UYKU

Bebeğinizi melek gibi uyurken izlemek kadar huzur verici ne olabilir ki? Hem bebeğiniz hem de kendiniz için sağlıklı bir uyku düzenini nasıl kurabilirsiniz?
Bebeğiniz nerede uyuyacak?
İlk aylarda bebeğinizi yakınınızda uyutmak isteyebilirsiniz. Hem sık beslenmesi gerektiğinden hem de gözünüzün önünde olması endişelerinizi azaltacağından bu en akılcı yoldur.
Sepet: Her yere taşıyabileceğiniz bir bebek sepeti ilk aylar için tercih edilebilir.
Bebek Yatağı:Yada tercihiniz bir bebek yatağı olabilir, ilk aylarda yatağınızın yanına koyabilir daha sonra bebek odasına taşıyabilirsiniz. Önceleri bebeğiniz içinde küçücük kalabilir ama hızla yatağı dolduracaktır. İki-üç yaşına gelip artık sığmayana kadar bu yatağı kullanabilirsiniz.
Kendi Yatağınız: Bebeğinizi kendi yatağınızda da yatırabilirsiniz. Özellikle emziren anneler için bu gece beslenmesini kolaylaştıracak, eşinize de bebeğiyle yakınlaşma fırsatı yaratacaktır. Fakat çok yorgunken, alkollüyken veya uyku verici ilaç kullanırken bebeğinizi yatağınıza almak riskli olabilir. Yatak örtüleri ve yastıklarınızın bebeğinizin üzerini örtmemesine de dikkat etmelisiniz.
Yatak takımı seçerken:
Bebeğinizin döşeğinin yatağa uygun boyda, sert ve kolay temizlenir olması gerekir.
Üç- dört tane koton çarşaf ve üç-dört tane koton battaniye bulundurun.
Bebeğin uyurken hava almasını engelleyebilecek yorgan, yastık, yatak örtüsü gibi aksesuarları bebek uyurken yatakta bulundurmayın.
Ne tarafa yatırmalı?
Bebeğinizi sırt üstü ayakları yatağının veya sepetinin ayak ucuna gelecek şekilde yatırın böylece battaniyenin altına doğru kayamayacaktır.
Odanın çok sıcak olmamasına dikkat edin, uyurken oda sıcaklığını 18-20 derece dolayında tutmaya çalışın.
Battaniyeyi omuz seviyesinde döşeğin altına, bebeğin yüzünü örtemeyecek şekilde sıkıştırın.
Nasıl uyutmalı?
Bebeğinizin doğru uyku alışkanlıklarını şimdiden edinmesi ileride karşılaşabileceğiniz uyku problemlerinin birçoğunu önleyecektir. İlk aylardan bebekler günün çoğunu uykuda geçirir, uykuya kendi kendine geçmeyi bu dönemde öğretmeye başlayabilirsiniz.
Emerken uykuya dalarsa omzunuza alıp sırtını sıvazlayarak yavaşça uyandırın
Uykulu halde fakat uykuya dalmadan önce yatağına yatırın
Üstünü örtüp kendi kendine uykuya geçmesini bekleyin. Böylece ileride gece uykusu bölündüğünde uykulu halde yatağında olması uykuya geçmesi için yeterli olacak; uyuyabilmek için emmeye veya sallanmaya ihtiyacı olmayacaktır.
Ne kadar uyumalı?
Bebeğinizin dinlenmek ve büyümek için yeterli süre uyuması gereklidir ama her bebeğin uyku düzeni farklıdır. Bebeğiniz huzurluysa ve büyüyorsa uyku saatlerini diğer bebeklerle karşılaştırıp, endişelenmeniz gereksizdir. Yenidoğan bir bebek genellikle günün 17 saatini uykuda geçirir (gündüz 8 saat, gece 9 saat kadar). İki aylık bir bebekte bu 3-4 saat gündüz, 12 saat gece olmak üzere 15-16 saate iner.

YENİDOĞAN SARILIĞI

Yenidoğanda cilt ve gözaklarının (sklera) sarı bir renk almasıdır. Kan bilirubin düzeylerinin yükselmesi ile oluşur. Yaşlanmış ve bozulmuş kırmızı kan hücreleri tarafından üretilen sarı pigmente bilirubin denir. Biluribin normalde karaciğer tarafından barsak sistemine verilerek atılır. Ancak karaciğer bilirubini yeterli oranda barsağa veremezse kanda birikir ve sarılık oluşur.
YENİDOĞAN SARILIĞININ SEBEPLERİ
1. Fizyolojik (normal) sarılık:
Fizyolojik sarılık vaktinde doğan bebeklerin yaklaşık % 50 sinde, erken doğan bebeklerde ise daha yüksek oranlarda görülür. İlk 24 saatten sonra, genellikle doğumdan sonraki 2.veya 3. günde ortaya çıkar. Karaciğerin henüz olgunlaşmaması ve yeterince bilirubin atamamasına bağlı olarak sarılık oluşur. Genellikle ilk bir-iki hafta içinde kendiliğinden kaybolur ve bilirubin düzeyleri zararsızdır.
2.Yetersiz anne sütü alımına bağlı sarılık:
Yetersiz anne sütü alımına bağlı olarak yenidoğanların yaklaşık % 5-10 unda gelişir. Belirtileri fizyolojik sarılığınkine benzer ancak biraz daha şiddetlidir.
3.Anne sütüne bağlı sarılık:
Anne sütü alan bebeklerin yaklaşık % 1-2 sinde görülür. Bazı annelerin sütlerinde ürettikleri özel bir inhibitör madde sebep olmaktadır. Bu madde ( enzim ) bebeğin barsaklarından normalden çok daha fazla bilirubini geri emmesine sebep olur. Bu tip sarılık doğumdan sonraki 4-7. günde başlar ; 3.-10.haftaya kadar sürebilir. Genellikle zararsızdır.

YENİDOĞANIN ÖZELLİKLERİ

Cilt Özelliği Doğumdan sonra deri normal renginden daha mor görülebilir. Elleri ayakları soğuk olabilir. Nefes alışı düzgün değildir ve hızlıdır. Cildi kırmızı,pürüzlü ve hassasdır.
Vücut Özelliği Kafa bedene oranla daha büyüktür ve normal doğan bebeklerde şekli doğum kanalından geçtiği için bozuk olabilir. Kafasında yumuşak kısımlar vardır.(bıngıldak) Bacakları içe doğru kıvrıktır,normaldir. Çenesinde ve burun etrafında yağ kabarcıkları olabilir. (milia) Sakral bölgede morluk olabilir(mongon lekesi)
Görme Ve İşitme Özellikleri Bebeklerin çoğunda gözyaşı 2.ayda başlar.Doğar doğmaz duyuları algılmaya başlarlar.
Genital Özellikler Anneden geçen hormonların etkisiyle kız ve erkek bebeklerin gögüslerinde şişme ve süt gelme olabilir.Gögüslere masaj yapmayın, sıkmayın.Kız bebeklerin genital organları,vajinayı örten dudakları şiştir.Ayrıca akıntı ve kanama gelebilir. Erkek bebeklerin yumurtalıklarının örten deri şiş görülebilir.6-12 ayda geçer. Erkek bebeklerin %4 ünün testisleri henüz inmemiştir.
YENİDOĞAN DAVRANIŞLARIYenidoğanda bazı refleks ve içgüdüsel davranışlar vardır. Hiçbir yaşam deneyimi ve bilgisi olmayan yenidoğanın çevresiyle uyumunu sağlar:
- Çene titremesi,
- Alt dudağın içine dönmesi,
- Hıçkırık,
- Düzensiz solunum,
- Öksürme, hapşırma,
- Esneme,
- Sesli uyuma,
- İrkilmeler,
- Ağlarken el ve kollarının titremesi,
- Ağlama, sıcaktan soğuğa ani geçişlerde ve beslenirken bebeklerde morarma olur.

Yenidoğan bakımı

Göbek Bakımı Göbek bakımı günde en az 3 defa yapılmalıdır. Göbek kordonu idrar ya da kaka ile kirlendiğinde daha sık bakım yapılabilir. Göbek bakımı, kordonunun her tarafını göbeğin dip yuvarlak kısmından göbek kordonunun ucundaki mandala doğru %70 ‘lik alkol damlatarak yapılmalı,alkolün cilde temas etmemesi için steril kare gaz kullanılmalıdır.Daha sonra göbek kordonu steril kare gazla kurulayıp, bebek bezinin dışında kalacak şekilde bırakılır. Göbek düşene kadar banyo yaptırılmamalıdır.Silme tarzında banyo yaptırılabilir.Göbek kordonu düşene kadar etrafı kuru tutulmalıdır. Göbek kordonu 10-15 gün içinde düşecektir,göbek düştükten sonrada iki gün daha %70’lik alkol ile bakım yapılmaya devam edilir. Göbekte akıntı,kızarıklık,kötü koku,ateş ve kanama gibi durumlarla karşılaşılır ise doktorunuzla görüşmeniz gerekir. Banyosu Göbek düşene kadar banyo yaptırılmamalıdır.Silme tarzında banyo yaptırılabilir. Banyosunu ,göbeği düştükten iki gün sonra yaptırabilirsiniz. Suyun sıcaklığının 36.5-37 derece,oda sıcaklığının 22-26 derece olması uygun olur. Banyo öncesi mutlaka hazırlığınızı yaptıktan sonra banyo işlemine başlayın çünkü bebekler çıplakken kendilerini güvende hissetmezler ve çok huzursuz olurlar.

BEBEĞİN GİYDİRLMESİ
Kıyafetlerini seçerken;pamuklu,yumuşak,az dikişli olmasına özen gösterin. İlk aylarda ,iç giyim için body, dış giyim için tulum tercih edilmelidir. Giysiler bebeğin hareketlerini kısıtlamayacak bollukta olmalıdır.Bebekler baş,el ve ayaklarından çok çabuk üşeyeceklerinden şapka, eldiven ve çorap mutlaka giydirilmelidir.
Göz Bakımı Bebeğinizin gözünde akıntı,çapak oluşmuşsa,steril gazlı bezi kaynamış ılık suda ıslatıp,gözümü içten dışa(burundan-kulağa doğru) doğru tek bir hareketle fazla bastırmadan silebilirsiniz. İşlemin tekrarlanması gerekirse yeni bir gazlı bez kullanılmalıdır. Gözde kızarıklık,aşırı çapaklanma ve şişlik varsa doktorunuzla görüşmeniz gerekmektedir.
Kulak Bakımı Kulaklar çok hassas olduğu için asla diplerine kadar temizlemeye çalışılmamalı , içine yabancı cisim sokulmamalıdır. Sadece kulağın arkası ve dış kulak kepçesi silinmelidir. Pamuklu çubuklar kesinlikle kullanılmamalıdır.
Burun Bakımı Serum fizyolojik damlatılarak ucu kıvrılmış peçeteyle dıştan ve ucundan temizlenir.
Ağız Bakımı Anne göğüs hijyenine dikkat etmelidir. Dil ve ağız mukozası normal görünümde ise ağız bakımına ihtiyaç yoktur. Ağız bakımı yapılacak ise kare gaz kaynamış ılımış suyla ıslatılarak ağız içi tek seferde alınmalıdır.
Deri Bakımı Yenidoğanda deri çok ince olduğundan kolayca zedelenebilir. Derinin kirli kalması nedeniyle pişikler ve deri enfeksiyonları çabuk gelişir. Çok sıcak ortamda kalan veya çok kalın giydirilen bebekler isilik olurlar. Yenidoğanda deri bütünlüğünü korumak için derinin temiz tutulması önemlidir. Kaynamış ılımış su pamuk veya kare gazlar kullanılarak baş,boyun,,gövde,ekstremite ve kıvrım yerleri silinir ve iyice kurulanır. Vücudu özellikle kıvrım yerleri bebe yağı ile yağlanır. İç çamaşırları hergün değiştirilir.
Genital Bölge Bakımı Alt değişikliği enaz 2 ay kaynamış ılımış suya batırılmış pamuklarla yapılır. Kızlarda temizlik önden arkaya doğru uygulanmalıdır. Alt temizliğinin pHı düşük sabunlarla yapılması pişik oluşumunu önler.
Gaz Çıkartma Her emme sonrası gaz çıkartılarak sağ yan tarafa yatırılmalıdır.
Not: Bebeğinizle ilgili yapacağınız her işlem öncesi ve sonrası mutlaka ellerinizi yıkayın

YENİDOĞAN BEBEKTEKİ ALIŞILMADIK ANCAK NORMAL OLAN DURUMLAR

YENİ DOĞAN BEBEKTEKİ ALIŞILMADIK ANCAK NORMAL OLAN DURUMLAR:

Deri:Yeni doğanın derisini rengi pembe-kırmızıdır. Bu derinin inceliğinden kaynaklanmaktadır.
Renk değişimi: Bebeğin kan dolaşımı henüz çok düzenli olmadığından elleri ve ayakları mavi-mor görünebilir.
Noktalar(spot):Genellikle burun çevresinde görülen beyaz noktalar henüz tam olarak çalışmayan ter bezlerinden kaynaklanmaktadır. Bu birkaç hafta kalabilir. Yine yüzde kırmazı plakalar halinde olan döküntüye “toksik eritem” olarak adlandırılır ve tedavi gerekmeden kendiliğinden düzelir.
Mavi yamalar:Bunlar mongol lekeleri olarak ta bilinir ve deri altında mavi pigmenti n geçici birikiminden kaynaklanır.
Soyulma:İlk günlerde bebeğin derisi soyulabilir. Bu özellikle avuç içi ve ayaklarda görülür. Bu hafif nemlendiriciler ile çözümlenebilir.
Saç:Bebeklerin saç miktarı çok farklı olabilir. Ama genellikle doğum sırasındaki saçlar dökülür. Vücuttaki siyah tüyler ise zamanla dökülür.
Konak (saçlı derideki kepek benzeri birikim) :Bu da deri soyulmasının bir türüdür ve temizlikle bir ilgisi yoktur
BAŞ:Bebeğin başı doğum sırasındaki travmalara uygun olarak değişik bir şekilde görülebilir. Bu kafanın hasarlandığı anlamına gelmez
Bıngıldaklar:Bunlar henüz kafa kemiklerinin birleşmedigi yerlerdir. Bingildaklar saglam bir zar ile kaplidirlar ve normal temas ile hasar görmezler. Bazen nabiz atişi şeklinde bingildakta hareketlenme olabilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Eğer bıngıldak içeri basık görünüyorsa bebeğin nispeten susuz kaldığının bir bulgusu olabilir. Eğer bıngıldak dışarı doğru çıkık ve bebek ağlamıyorsa, bu bir hastalık göstergesi olabilir ve doktora görünmek gereklidir.
GÖZLER Şaşılık:İlk günlerde olan şaşılık normaldir. Bebek gözlerini hareket ettirirler. Ak onları kontrol edinceye kadar gözleri kayabilir. Bu durum 6. Ayda düzelir. Ancak sabit bir şaşılık varsa doktora görünmek gereklidir.
KULAKLAR Akıntı: Kulak yolu kendi ürettiği balmumu benzeri bir salgıyla kendi kendini temizler. Ancak bu salgı ile iltihap akıntısının karıştırılmaması önemlidir.
Ağız:Bebeğin dili altındaki doku nedeniyle erişkinlere göre daha hareketsizdir. Bu dilin hareket etmediği kanaatini doğurabilir. Bu zamanla düzelir. Ve gerçekten bağlı dil olarak adlandırılan durum az görülen bir durumdur. İlk yaş günüde dil tamamen hareket etmelidir.
Üst dudaktaki kabarcıklar:Bunlar emme sonucunda oluşan kabarciklardir ve bebek emdigi sürece görülebilirler.
Beyaz dil:Yalnızca anne sütüyle beslenen bebeklerin dilinin beyaz olması normal bir durumdur.Sıvı dolu keseler:bunlar damakta görülebilen zararsız kistlerdir.
Memeler: Yeni doğan kız ve erkek bebeklerde memelerin şişkin olması hormonlara bağlı bir durumdur ve doğumdan 3-5 gün içinde belli olurlar. Bazen az miktarda süt benzeri salgı da gelebilir. Bunun kesinlikle sıkılmaması gereklidir.
KARIN Karın fıtığı: Göbek deliğine yakın ve bebek ağladığında belli olan bir şişkinlik normal değildir. Ancak bu durum yaygındır. Bunların az bir kısmında cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulur ve çoğu 1 yıl içinde kendiliğinden geçer.
Cinsel organlar:Erkek ve kız bebeklerin cinsel organları hormonlar etkisiyle büyük görünebilir. Cinsel organlarda kızarıklık, şekil değişiklikleri bulunabilir bunlar ilk muayene sırasında doktor tarafından kontrol edilecektir ancak bu sırada merak edilen her şey doktora sorulmalıdır.
İnmemiş testis: Erkek çocukların testisleri karın içinde gelişir ve torbaya doğum öncesinde inerler. Eğer ilk muayene sırasında doktor torba içinde testisleri hissetmezse bu her zaman inmemiş testis anlamına gelmez testisler hareketli-retraktil- de olabilirler. Eğer testis gerçekten inmemişse gerekli tıbbi müdahale zaman içinde yapılacaktır.Kapalı sünnet derisi-fimozis:Yeni doğanların sünnet derisi genellikle sıkıdır. Sünnet derisi geri çekilemez çünkü bu yaşta elastik değildir.
Katran renkli dışkı:Mekonyum: bu siyah-yeşil renkte yapişkan olan dişki bebegin ilk dişkisidir. Ilk gün bu dişkinin gelmemesi doktora söylenmelidir.
Dışkıda kan:Nadiren bebeğin dışkısında kan görülebilir. Bu doğum sırasında olan kanamanın yutulmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bezin doktora gösterilmesi gerekebilir.Kırmızı idrar:Çok erken gelen idrar kırmızı renkli ürat kristalleri içerebilir. Benzer şekilde bezin doktora gerekebilir.
Sık idrar: Bebeğiniz 24 saat içinde 30 kereye kadar idrar yapabilir. Anormal olan 4-6 saat boyunca idrarını yapmamasıdır.
Vajinal kanama:Kız bebeklerde çok az miktarda vajinal kanama görülebilir, bu annenin hormonlarından kaynaklanmaktadır.
Vajinal akıntı: Berrak veya beyaz renkli bir vajinal akıntı normaldir ve birkaç gün içinde kesilir.
Burun akıntısı: Az miktarda burun akıntısı normaldir ve bebeğin soğuk aldığı anlamına gelmez.
Gözyaşi:Bir çok bebek 4-6 haftalık oluncaya kadar gözyaşı dökmeden ağlarlar. Bu da normaldir.
Terleme:Bebeklerin ısıyı alıp kaybettikleri yerleri başlarıdır. Bazı bebeklerin boyunlarında da terleme olabilir.Kusma:beslendikten sonra bir miktar kusma normaldir.

13 Şubat 2009 Cuma

aslı'nın baby-shower partisi

Sevgili Aslıcım
















Perşembe günü hastanede Aslı'ya yaptığımız babyshower ( hoşgeldin bebek) partisi süperdi .Hastane şartlarında muayene odasını süsledik.İstanbul cerrahi tüp bebek bölümü olarak hepimiz Mısra bebek için aldığımız hediyeleri çok şirin bir kutuya yerleştirdik.İleride Mısra'nın oyuncaklarını koyabilir o kutuya Aslıcııım.

En güzeli Aslı'nın haberi yoktu. Onu odaya çağırdığımızda surat ifadesiydi.Menümüz de iyiydi.Annemin böreği,Fatma'nın poğaçası,Serap ve kızının yaptığı hindistan cevizli kurabiyesi,pelitten aldığımız( bizim kliniktekilerin favorisi )ekpa pasta ve zencefil organizasyonun bize hazırladığı bebek kurabiyeleri....HERŞEY SÜPERDİ...






DOĞUM

Doğum
Doğumun belirtileri

Doğumun yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır. Anne adayları eğer bu belirtileri yaşıyorsa doğum yaklaşıyor demektir.
Bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi nedeniyle rahim yüksekliği 2-3 cm azalır. Bu durum annenin daha rahat nefes alıp vermesine, mide ve bağırsak şikayetlerinin azalmasına neden olur.
Aşağı inen rahim, idrar torbasına baskı yaptığı için de anne daha sık idrara çıkar. Bu durum ilk defa hamile olanlarda doğumdan 1-2 hafta önce, sonraki hamileliklerde doğumdan yaklaşık bir gün önce görülür.
28. haftanın sonuna doğru rahmin doğuma hazırlık için yaptığı kasılmalar sıklaşır. Bu yalancı ağrılar genellikle doğumdan birkaç gün önce başlar, sıklık, şiddet ve süre olarak düzensizdir. Bel, kasık ve karında belirli bir noktada daha fazla hissedilebilecek bu ağrılar anne dolaştığında, dinlendiğinde ya da masajla geçebilir.
Bir diğer belirti doğumdan bir iki gün önce 1-2 kg. kilo kaybının olmasıdır. Bunun sebebi ise hormon düzeylerindeki değişiklikler nedeniyle vücuttan su atılması ve iştahın azalmasıdır.
Doğumun gerçekleşeceği gün vücutta depo edilen enerjinin bir kısmı açığa çıkar, vücut bu enerjiyi doğumda kullanmak üzere saklamıştır. Bu dönemde anne kendini çok iyi ve zinde hissedebilir.
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
Sancılar
Nişan gelmesi
Suyun gelmesi
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
Sancılar
Gerçek doğum ağrıları düzenlidir, belli aralıklarla gelir ve en az 15-20 saniye sürer. Dinlenmekle ve pozisyon değiştirmekle ağrı geçmez. Masajın ve dolaşmanın da bir faydası olmaz. Bu ağrılar rahim ağzında yumuşama ve açılmaya neden olur. Sancılar başladığında düzenli gibiyse kaç dakikada bir geldiğine dikkat ederek doktora haber verilmelidir. Bu zamanda baba adayı, eşinin yanında ise saat tutarak sancıların ne kadarda bir geldiğini kontrol edebilir. Sancılar beş dakikada bire düşmemişse, en azından 45 saniye sürmüyorsa ve bu annenin ilk doğumu ise telaşlanarak hastaneye gitmeye gerek yoktur. İlk doğum yaklaşık 12-14 saat sürer ve bu sürenin çoğunu evde geçirmek anne adayı için daha rahat olabilir.
Ağrılar çok şiddetliyse, 40-60 saniye sürüyorsa ve beş dakikada bir ya da daha sık geliyorsa kasılmaların belli bir düzene girmesini beklemeye gerek olmayabilir. Çünkü bazı hamilelerde sancılar düzenli gelmeyebilir.
Ağrılar başladığında arada dinlenerek ağır ağır dolaşılabilir. Su gelmediyse ılık bir banyo alınabilir ve çok hafif bir şeyler bile yenilebilir.
Nişan gelmesi
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksiyonlardan korumak amacıyla sümüksü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle rahim ağzını tıkayan bu tıkaç düşer. Mukuslu, kanlı bir sıvının vajinadan geldiği görülür. Bu genellikle doğum sancılarından önce ya da doğumun ilk evresinde görülmekle beraber, doğumdan iki üç gün önce de görülebilir. Bu durumda düzenli ağrıların başlamasını ya da suyun gelmesini beklemek gerekebilir.
Suyun gelmesi
Bebeğin çevresindeki su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle birdenbire yırtılıp içerdeki suyun bir kısmı boşalabilir. Bebeğin başı doğum yoluna girmişse gelen su miktarı çok olmayabilir. Açık sarı renkli berrak bir sıvıdır. Su geldiğinde hemen doktora haber verilmeli ve sancılar başlamamış olsa bile anne hastaneye gitmelidir çünkü enfeksiyon kapabileceğinden bebeğin 24 saat içinde doğması gerekmektedir
Doğum Başladığı Zaman ...
Herkesin doğumu kendine hastır çünkü hiç bir doğum diğerine benzemez. Birden fazla doğum yapan annelerin doğumları arasında dahi fark vardır. Onun için bu deneyim anneye özeldir. Doğumun başlamasıyla beraber yoğun bir yalnızlık duygusu yaşanabilir. Kişi sevdiklerinden uzaklaştığını, bu işi tek başına yapmak zorunda kaldığı için yalnız olduğunu düşünebilir. Anne adayı belki de çekilen tüm bu acılardan eşinin sorumlu olduğunu düşünüp ona kızabilir de. İşte o zaman, bu anı ne kadar çok beklediğini ve en kısa zamanda çocuğunu kucağına alacağını unutmamalıdır.

İlk Evre
Bu genellikle doğumun en uzun evresidir. Ağrıların başladığı andan doğumda bebeğin geçeceği yolun açılması için rahim ağzının tam olarak açılmasına (10cm.) kadar geçen süredir.
Giriş evresi :
Ağrılar başladıktan sonra rahim ağzı 3 cm. açılana kadar geçen süredir. Ağrılar düzensiz ve seyrek olabilir. Genellikle rahim ağzında saatte 1 cm. açılma olur. Doğumun başlangıç evresi birkaç saat ile birkaç gün arasında sürebilir. Anneler bu evreyi evde dinlenerek geçirebilir. Duş alabilir. Baba adayları, bu devrede eşinin en yakın yardımcısidır. Sancıların kaç dakikada bir geldiğini belirlemek için babalar saat tutabilir, eşine sarılıp yardımcı olabilir. Ona rahatlaması için masaj dahi yapabilir.
Daha sonraki evrede ise :
Daha sonraki evrede ise ağrılar 3-4 dakika gibi bir sıklıkta gelmektedir ve düzenlidir. Doktor gerekli görürse ağrı ile baş edebilmek için anne adayına ağrı kesici ilaç ya da epidural anestezi uygulayabilir. Ağrı ile baş etmede nefes almanın çok etkili bir yöntem olduğu unutulmamalı.
Anne adayları bu evrede hastaneye gittiğinde üstünü değiştirdikten sonra hemşire anne adayına doğum belirtileriyle ilgili sorular soracak, tansiyonunu, ateşini ölçecek, nabzını sayacaktır. Bebeğin pozisyonunu öğrenmek için karından muayene ya da ultrason yapılabilir, bebeğin kalp sesleri izlenebilir. Doktor gerek görürse idrar ve kan tahlili yaptırabilir. Daha sonra doktor ya da ebe vajinal muayene ile rahim ağzının ne kadar açıldığına bakar. Bu muayene belli aralıklarla, genelde iki sancı arasında yapılacaktır.
İlk evrede ve daha sonrasında sancılar geldiğinde dikkat, soluk alıp verme üzerinde toplanmaya çalışılmalı ve dinlenebilmek için sancılar arasında gevşenmelidir. Bakışlar belli bir noktada yoğunlaştırılarak, istenilen bir şey düşünülebilir, şarkı söylenebilir, inlenebilir. Her ağrının anne adayını bebeğe daha da yaklaştırdığı unutulmamalıdır. Bu yüzden gelecek ağrıları değil yaşanılan ağrı düşünülmeli, o bitene kadar soluk alıp verilmeli ve diğer sancı gelene kadar dinlenilmelidir, hatta uyunabilir bile. Bu evrede sancının en fazla olduğu anda burundan nefes alıp ağızdan verilmelidir. Nefes alırken önce karın, sonra göğüs şişirilmelidir. Derin ve yavaş nefes alıp vermeye çalışılmalıdır. Ağrı geçtiğinde normal nefes almaya devam edilmelidir.
İkinci Evre

Bu devrede rahim ağzı tam olarak, 10 cm açılmıştır ve artık anne de bebeği dışarı iterek onun çıkmasına yardımcı olabilir. Ortalama 1-2 saat sürer. Bebek hazne içinde ilerlerken kuvvetli bir ıkınma hissi duyulacaktır. Acele etmeden doktorun en çok ıkınılmasını istediği anlarda ıkınmaya çalışılmalıdır. Doktor zamanın geldiğini ve ıkınılması gerektiğini söylerse derin bir nefesle ciğerlerin tamamına hava doldurulmalıdır. Nefesi tutarak ağız kapalı bir halde vücut öne doğru büzülmeli, baş ve omuzlar yataktan kaldırılıp çene göğüse dayanacak şekilde tüm güçle makata doğru ıkınılmalıdır. Ağrı devam ettiği sürece ıkınma sürdürülmeli, ağrı geçince ıkınmayı bırakıp gevşemeye çalışılmalıdır. Sancının durduğu anlarda dinlenilirse bir sonraki ıkınma için güç toplamış olunur. Doğum sırasında dışkılama ya da idrar yapma doğaldır, bu engellenmeye çalışılmamalıdır, bu utanılacak bir durum değildir
Doğum Anı
Artık sonuna gelindi sayılabilecek bu aşamada bebeğin başı rahim ağzına iyice yaklaşarak pelvis tabanına dayanmıştır. Her sancı ve kasılma sayesinde bebek başı biraz daha ilerleyecektir. Bebeğin başı göründüğünde doktor anneden ıkınmamasını isteyebilir çünkü aniden çıkan baş doğum yolunda yırtıklara sebep olabilir.
Bebeğin başı çıkar çıkmaz doktor ya da ebe bebeğin ağzındaki salgıları steril bir gazlı bez ile siler. Bundan sonra ıkınmamak gerekir. Daha sonra doktor ya da ebe başı hafifçe aşağı çekerek omuzları da doğurtur ve hafifçe çekerek gövde ve bacakları da çıkarır. Bebek normalde bu dönemde solunum yapmaya başlar ve ağlayabilir. Nefes alıp bebeğin kalbi çalışınca göbek kordonuna ihtiyaç kalmamıştır. Kordon göbekten 10-15 cm. uzaklıktan bağlanır, 2 cm. aralıkla ikinci bir bağ konularak ikisinin arasından kesilir.
Anne doktordan bebeğini kucağına vermesini istemeli ve hemen bebeği emzirmeye başlamalıdır. Doğduğunda bebeğin vücudu yağlı bir madde ve kan ile kaplıdır. Bu nedenle bebeğin temizlenmesi ve muayene edilmesi için götürülebilir. Bebeğin rengi, solunumu, kalp atışları, hareketleri ve uyarılara karşı verdiği tepkiler değerlendirilecek, boyu, kilosu ve baş çevresi ölçülecektir.

Üçüncü Evre

Bebek dünyaya merhaba dedikten sonra rahim bir süre daha kasılmaya devam eder ve plasenta yerinden ayrılır. Hafif olarak yapılabilecek karın masajı da ayrılmaya yardımcı olabilir. Bu dönemde bebek emzirilmeye başlanırsa hem plasentanın atılması kolaylaşır hem de olabilecek emzirme sorunları en aza indirilmiş olur. Doğumdan sonra gerekiyorsa dikişler atılır ve temizlik yapılır. Anne artık nihayet dinlenebilir, eş ve sevdikleriyle bu mutluluğu paylaşabilir. Hemşireler bebeği odaya getirdiklerinde anne onu emzirmeyi deneyebilir. Bu ilk denemede hemşireler anneye yardımcı olacaklardır



Epizyotomi
Bazen bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve olabilecek yırtıkları önlemek için doktor vajinanın açıklığı ile anüs arasındaki deride bir kesi yapar. Vakum veya forseps kullanılan müdahaleli doğumlarda, bebeğin makattan geldiği veya doğumu yaptıran kişi yırtılmanın kaçınılmaz olduğuna karar verdiği durumlarda uygulanabilir. Deri bölgesi uyuşturulduktan sonra kesi yapılır, anne adayının kesinlikle canı acımaz. Doğumdan sonra uygun şekilde dikilir.
Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?
Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir.
İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir.
Ne yapmalı?
Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir.
Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir.
Ne yapmalı ?
Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir.
Ne yapmalı?
Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz.
Ne yapmalı?
Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir.
Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir.
Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir.
Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur.
Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir.
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır.
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.
Babalar
Doğumun yaklaştığını ya da başladığını gösteren belirtilerle birlikte anne adayında bir enerji artışı olacaktır. Baba adayı eşinin bu enerjisini ev temizliği gibi şeylerle tüketmesini önlemeli, bu enerjisini doğuma saklamasını sağlayabilmelidir. Sancıları başladığında eşini sakinleştirmeli, saat tutarak sancıların kaç dakikada bir geldiğine bakmalıdır.
Birlikte nefes alma alıştırmaları yapabilir, eşinin beline masaj yapabilir.
Eşinin doğum yapmasını beklerken baba adayının da en az eşi kadar heyecanlı olacağı bilinmektedir. Eşine veya bebeğe bir zarar gelecek mi diye düşünüp korkabilir, hiçbir şey yapamadığı için çaresizlik yaşayabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için bir yakınıyla konuşabilir, onunla duygularını paylaşabilir. Yürümek de baba adayını rahatlatacaktır. Baba bebeği ilk kez gördüğünde cinsiyeti beklediğinden farklı olduğu ya da küçük ve çirkin göründüğü için hayal kırıklığı yaşıyor olabilir. Bebek beklentilerden farklıysa kendisine ve ona biraz zaman tanımalıdır. Bebek başka bebeklerle karşılaştırılmamalı ve olumsuz yorumlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Bu gibi yorumlarda özellikle anne kendisini suçlu hissedebilir ve suçluluk hissedebilir. Bu gibi olumsuz duygular sonucunda da annenin sütü kesilebilir. Anneyi suçlayıcı söz ve davranışlardan kaçınmak yerinde olacaktır.
ÖNEMLİ!
Henüz ülkemizde pek yaygın olmamakla beraber baba adayları eşleriyle doğumhaneye girebilir ve bebeklerinin doğumuna tanık olabilir. Önceden doktorla konuşup doğuma girmek istediğini belirtebilir