20 Şubat 2014 Perşembe
EK GIDAYA BAŞLAYAN ÇOCUĞUNUZUN ELİYLE KENDİ KENDİNE YENİLEBİLEN YİYECEKLER HAKKINDA!!
NE ZAMAN?
Bebeğiniz 8 veya 9 aylıkken veya kendi kendine sandalyede oturmaya başladığında
NASIL?
Başlangıçta vermeyi düşündüğünüz besinleri mama sandalyesinin önündeki tepsiye yerleştirin.Bunları ezmeye veya etrafa bulaştırmaya çalışabilir.Bunda bir sorun yok, yaptıkları öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Yemekleri onun yerine ağzına vermeyin.Bu, amacı hedeften uzaklaştıracaktır. Bunun yerine birazını siz yiyin. Bebekler bizi taklit ederler.Özellikle ağzının tadına uygun bir yiyecek bulduğunda, o da aynı şeyi yapmaya çalışacaktır.Her yemek vakti, ona öncelikle eliyle yiyebileceği yiyeceklerden verin.Eğer bunları yemezse kaygılanmayın. Her öğünün başlangıcında önüne koymaya devam edin, eninde sonunda yemeye başlayacaktır.
NE?
Elle yiyebileceği yiyecekleri ( finger foods) tam olarak ne olduğu hakkında şüpheleriniz varsa , önce kendi kendinize bir deneme yapın. Yiyecekler ağzınızda kolayca yumuşamalı ve bebeğinizin boğazına takılacak pütürlü parçalar ve kırıntı içermemelidir.Dişiniz yokmuş gibi davranın ve yiyeceği dilinizle alıp damağınıza götürmeye ve küçük dil hareketleri ile onu ezmeye çalışın.Yaratıcı olun.Ortalığın batmasıyla ilgili tahammül sınırınıza göre, yulaf ezmesini,patates püresini veya kaşar peynirini elle yenilebilir besinler listenize alabilirsiniz.Olgun meyveler da güzel bir seçenektir ama bunların çocuğunuzun elinden kaymaması için iri iri dilimler halinde kesilmesi uygun olacaktır. Restorana giderken evde yiyecekleriniz yanınıza getirin ama sizin yediklerinize heyecanla bakarsa denemesine izin verin.Bebeğinizin ne kadar çok kendi kendine yemesine izin verirseniz, o kadar çabuk kendi kendine yemek yemesini öğrenmesine ve bundan zevk almasına yardımcı olursunuz.
DOĞUMA HAZIRLIK KURSLARI VE ÖNEMİ
Hamilelik anne ve babanın, bebeğin anne karnındaki ve sonrasındaki fiziksel ve zihinsel gelişimi konusunda bilinçlenmesi gereken en önemli dönemdir. Hamilelik esnasında annenin ve bebeğin ruhsal ve bedensel anlamda sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşayabilmesi için, bu dönemin pek çok uygulama ile desteklenmesi gerekmektedir.
Doğum öncesi kurslar gerek anne gerekse baba açısında doğuma hazırlıkta büyük yarar sağlamaktadır. Anne psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazırlanırken baba da onun yanında olarak kendini bu serüvene hazırlar.
Hamilelik dönemi bayanların fiziksel ve psikolojik değişimler yaşadıkları zor bir dönemdir. Anne adaylarının gerek kendisi ve gerekse bebekle ilgili kaygıları,doğum ve sonrasında yetersizlik korkusu bazen hamilelik döneminin endişe ve sıkıntılarla dolu geçmesine neden olmaktadır.
Bizim de eğitimler verdiğimiz Bebeimgeliyor Doğuma ve Bebeğe Hazırlıık kursu’nun amacı,hamilelik süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda katılımcıları bilinçlendirerek kaygılardan uzak mutlu bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum dönemi geçirmelerini sağlamaktır.
Bebeimgeliyor Doğuma ve Bebeğe Hazırlık Kursu’nda hamileliğin oluşumundan, hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlara, gebelikte vücudunuzda oluşacak değişiklikler, doğum süreci ve hamilelik sonrası anne-bebek sağlığına kadar bilinmesi gereken tüm konular, anlatılır.
Doğum korkusu
Doğum korkusu her gebenin hissettiği bir duygu olup doğum yaklaştıkça artar.onun için normal veya sezeryan doğum .... her ikisiyle başetmenin yolu ; yaşanılacak olayı iyice bilmek ve ona hazırlanmaktır
Kadın, öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamamaktan korkuyor. Ayrıca yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalmaktan, bebeğin başına kötü bir şey gelmesinden, doktora ya da hastaneye ulaşamamaktan korkuyor. Ayrıca normal doğum olarak adlandırılan vajinal doğumun doğum sonrası cinsellikten zevk almayı olumsuz yönde etkilediği düşüncesi de endişeye yol açabiliyor.
Yalnız normal doğumdan değil bazen sezaryenle doğum yapmaktan da korkuyor kadınlar... Bu korkuları; anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamıyla başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde sıralayabiliriz. "Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?... Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!... Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!..." gibi düşünceleri olabiliyor kadının.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve hemşirelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmek sizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artıyor, bununla birlikte annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttırıyor. Ve ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz oluyor.
Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinmek olmalı. Onlara hamilelik süreci ve doğum hakkında bol bol okumalarını, kaygılarını ve korkularını ise doktorlanyla paylaşmalarını öneriyorum.
Doğum korkusuyla başedebilmek için;
* Sağlıklı bilgi edinin: Doktorunuzla mutlaka konuşun
• Doğum sonrasında hayatınızı dusunmeye çalışın: Doğuma sizinle kim gelecek, evde size kim destek olacak bunları doğumdan önce mutlaka planlayın.
• Kendinize vakit ayırın:doğum öncesinde kendiniz rahatlatmak,stresini azaltmak için bir takım aktiviteler yapın.( rahatlama ve gevşeme egzersizleri buna bir örnek)
* Yardım almalisiniz:doğum korkusu günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlarsa ve bunlarla tek başınıza baş edemediğinizi hissederseniz profesyonel yardım alın.
DOĞUM PLANI NELERİ İÇERMELİDİR? NE YARARI VARDIR?
Günümüzde anne ve baba adaylarının bilinçlenmeleri ve bilgiye ulaşmak gittikçe kolaylaştı.Doğum yapacak bir anne adayı da doğum anında ve sonrasında neler yapılması , neler yapılmamasını önceden planlaması işleri daha da kolaylaştıracaktır. Bunun için de önceden hazırladığımız bir doğum planı çok işimize yarayacaktır. Özellikle doğal doğum yapmayı istiyorsanız bu planın işlevi daha da önem kazanacaktır.
Doğum yapmış ve yıllardır eğitim veren biri olarak, isteklerinizi , beklentilerinizi önceden doktorunuz ile konuşmanın çok yararlı olduğunu söyleyebilirim. Doğum yapacağınız hastaneyi belirledikten sonra , odaları önceden görmek, doktorunuz dışındaki diğer sağlık ekibiyle önceden tanışmak, doğum sırasında nasıl işleyiş bunu öğrenmek çok önemli. Bunları öğrendikten sonra kendinizin beklentileri göz önüne alarak doğum planı oluşturabilirsiniz.Planınızı oluşturduktan sonra bunu doktorunuz ve doğum yapacağınız hastanedeki hemşirelerle paylaşmanızı öneririm.
Bir doğum planın da ;
*Daha önceden bir doğuma hazırlık eğitimi alıp-almadığınızdan bahsedebilirsiniz. Başınıza neler geleceğini ve neler yapmanız gerektiğini bildiğiniz belirtin.
*Doğum esnasinde yanınızda eşiniz mi, bir doğum koçumu yada anneniz mi bulunacak?
*Doğum esnasında hastane personeli odanıza ne sıklıkla girsin?
*Odanızı nasıl düzenlemek istersiniz . Hafif müzik, loş ışık, belki kapıya ''ziyaretçi yasak'' diye bir yazı asılması..
*Suni sancı ile ilgili düşünceleriniz nedir?
*nst bağlama sıklığı nedir?damar yolu açamk yada serum vermek ne kadar gerekli?Su içebiliyor musunuz?
*Hareket özgürlüğünüzün olması, mümkün oldukça yürümek, eşinizin masaj yapması gibi durumlara izin verilmesi,
*Doğum ağrıları sırasında ağrıyı önlemek için yapılan epidural anestezi hakkındaki düşünceleriniz nedir?
*Epizyotomi hakıkındaki düşünceniz nedir?
*Bebeğiniz doğar-doğmaz sağlığı ile ilgili sorun yoksa bebeği hemen anneye verilmesi,iLk emzirmeyi hemen yapmak istediğinizi ,
*Eşinz bebeğin göbek bağını kesmek istiyorsa, bunu planınızda belirtin.
*Doğum sonrasında çocuk doktorunun muayenesi biter- bitmez bebeğin sizin yanına getirilmesi
*Bebek odasında biberonla anne sütü dışında bir sıvı verilmemesi, emzik verilmemesi.
*Bebeğin anne ile aynı odada kalması..
Bu başlıklar altında kendinize en uygun maddelerde ekleyerek bir plan oluştıumak , hastane ve doktorunuzla bunu paylaşmak çok önemli.
Bu planınızın içine doğum fotoğrafçısı hakkında maddelerde ekleyebilirisiniz. Hastanelerin bu konu hakkında da çeşitli yaptırımları olabilir. Bu konuyu önceden konuşursanız, sonradan hayal kırıklığı yaşamazsınız.
Herhangi bir nedenle sezeryan ile bebeğinizi doğurursanız beklentilerinizi bu plana ekleyebilirsiniz.Sezeryan olacaksanız genel ya da epidural anesteziden hangisini tercih edersiniz,sezeryan doğum esnasında eşinizi yanınızda istiyor musunuz?gibi soruların cevaplarını da yedek plan olarak ana planınıza ek olarak hazırlayın..
Etiketler:
DOĞUM,
doğum koçu,
DOĞUM PLANI,
doula,
epizyotomi,
hastane,
Normal doğum
Çocuklara özel tiyatrolar Trump’ta
Trump Alışveriş Merkezi bu hafta sonu çocuklara özel iki ayrı etkinlik düzenliyor. “Alice Harikalar Diyarında” isimli gösteri ile minikler büyülü bir dünyanın kapılarını aralarken, “Küçük Pandalar” ile keyifli bir maceraya atılacak… 23 – 24 Şubat tarihlerinde çocuk katında gerçekleşecek etkinlikler tüm çocuklara ücretsiz…
Trump Alışveriş Merkezi, çocuklara özel tiyatro oyunları ile bu hafta sonu miniklere keyifli bir hafta sonu yaşatacak. Yıllardır çocukların ilgiyle takip okuduğu “Alice Harikalar Diyarında” bu sefer Tiyatro oyunu olarak Trump’a geliyor. 22 Şubat Cumartesi günü saat 13:00’da çocuk katında gerçekleşecek oyun ile minikler, Alice’in büyülü dünyasına konuk olacak.
Küçük Pandalar ile macera dolu saatler
Trump Alışveriş Merkezi’nin çocuklar için düzenlediği diğer etkinlik ise ‘Küçük Pandalar’… 3 küçük pandanın, yaşadıkları köyü soymaya çalışan bir hırsız ile mücadelesini anlatan bu eğlenceli tiyatro oyunu ile minikler, zaman zaman heyecanlanarak keyifli bir gösteriye dahil olacaklar. ‘Küçük Pandalar’ isimli tiyatro oyunu 23 Şubat Pazar günü saat 13:00’da çocuk katında miniklerle buluşacak.
19 Şubat 2014 Çarşamba
TOPLANAN HER ATIK PLASTİK GERİ DÖNÜŞÜMLE 1 HAYVAN YUVASININ TUĞLASI OLACAK!
PAGDER’İN “SICAK BİR YUVA HER CANLININ HAKKIDIR” PROJESİNE KATIL
ÇEVRE TEMİZLİĞİNE, GERİ DÖNÜŞÜME KATKI SAĞLA, HEM DE YUVA YAP!
- PAGDER’in “Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” sloganıyla sahipsiz sokak hayvanları için düzenlediği “Yuvaya Dönüşen Plastikler Projesi”, düzenlenen basın toplantısıyla hayata geçti.
- Projeyle, ülke genelinde tüm hayvan severlerin katılımıyla toplanacak, her biri defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan atık plastiklerin (Plastik yoğurt-peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, işlevini kaybetmiş plastik damacanalar, plastik askılar vb.) yüzde 100 geri dönüşümü sağlanarak plastik hayvan yuvaları yapılacak.
- Çevre ve geri dönüşüm bilinci yaratırken, hayvan sevgisi taşıyan herkesi üzen, çoğu kez çaresizlik hissettiren sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik önemli bir adımı başlatacak olan ve afişler, billboard’larla, kamu spotu TV filmi ve sosyal medya çalışmalarıyla “Yuvaya Dönüşen Plastikler” adlı kampanya kamuoyunda etkin bir şekilde duyurulacak.
- Projenin pilot uygulaması, ilk etapta 3 bin yuva ile İstanbul’da hayata geçecek; ardından Türkiye geneline taşınacak.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan atıkları kaynağında ayrı toplama, ayırma ve geri dönüşüm uygulamalarının ülke geneline yayılması büyük önem taşıyor. PAGDER (Türkiye Plastik Sanayicileri Derneği), aslında birer değerli hammadde olan plastik atıklarla ilgili çevre ve geri dönüşüm bilinci yaratırken, bireysel olarak da kaynağında ayrı toplama alışkanlığını kazandıracak; ayrıca sokak hayvanlarının da yaşam koşullarını iyileştirecek önemli bir proje hayata geçiriyor.
Defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan atık plastikler, hayvanları sıcak bir yuvaya kavuşturacak!
PAGDER’in öncülüğünde başlayan “Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” sloganı taşıyan “Yuvaya Dönüşen Plastikler” kampanyası, Türkiye’nin geniş katılımlı ve önemli çevre ve geri dönüşüm projelerinden biri olmaya aday.Proje kapsamında ihtiyacı bulunan hayvan bakımevleri başta olmak üzere ülke genelinde toplanacak (Plastik yoğurt-peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, işlevini kaybetmiş plastik damacanalar, plastik askılar vb.) tüm plastik atıkların yüzde 100 geri dönüşümü sağlanarak plastik yuvalar yapılacak.
İlk etaptapilot bölge olarak İstanbul’da 3 bin sahipsiz hayvana sıcak bir yuva sağlamayı, ileriki dönemde de ülke geneline yayılmayı hedefleyen kampanyada, geri dönüşüm yoluyla da önemli ekonomik ve çevresel artı değerler yaratılması bekleniyor.
Projeye önemli kurum ve kuruluşlardan tam destek!
“Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” projesinin detayları, PAGDER’in ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı. Toplantıya, PAGDER (Plastik Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci ile üst düzey yetkililerinin yanı sıra T.C.Orman Su İşleri Bakanlığı-İstanbul 1. Bölge Müdürü Haluk Özder, Ataşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Namık Sürmen, Zeytinburnu Belediyesi Proje Koordinatörü Mehmet Uçar; PLASFED (Plastik Sanayicileri Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı ve İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhr. Birliği - projenin basın lansman sponsorluğunu da üstlendi.) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selçuk Aksoy, HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) Başkanı Nesrin Çıtırık ve federasyona bağlı 16 üye dernek yetkilileri; SHKD (Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği) Yöneticisi Veteriner Hekim Murat Bekhan, BGD (Barınak Gönüllüleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Varlıer Pelit, ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) Genel Müdürü Yaşar Nadir Atilla ile sahipsiz kedi-köpekler için yapılacak yuvalarının yapımını üstlenen proje ana sponsoru Benoplast; projeye platin sponsorluğuyla katkı sağlayan BASF yetkilileri Burak Emiralioğlu, Ümit Hançer, Arzu Aksoy Bilgen, TÜYAP’dan Tamer Güzelaydın, proje altın sponsorluğunu üstelenen Naksan Holding Genel Müdürü Murat Zar, PAGDER&ASLAN OSB Yönetim Kurulu Başkanı Fidan Aslan, Gema Polimer’den Erkan Aydın ve Petkim’den Memduh Taşlıcalı katıldı. Projeye gümüş sponsor olarak destek veren Şenmak’tan Selim Şen, Chemorbis yetkilileri, Bak Plastik, Akay Stand, AKMİB (Akdeniz İhracatçı Birlikleri), Ravago Grup’tan Yakup Ülçer ile Engel’den Kadir Topuçar da basın toplantısında yer aldı.
“Tüm Türkiye’ye projemize katılım için çağrıda bulunuyoruz; PAGDER olarak 685 plastik kulübe bağışımızla projemizi başlatıyoruz”
Hayvan hakları ve hayvanları koruma konusunda gönüllü olarak birçok çalışma yapan Tuna Arman’ın proje yüzü olduğu basın toplantısında konuşan PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Projemizle, toplumumuzun çevre, geri dönüşüm ve sokak hayvanlarına dikkat çekmeyi; sadece ilgili bakanlıkların, yerel belediyelerin, vakfı ve derneklerin çabalarıyla değil, tüm kamuoyunun katılımıyla, el ele verildiğinde bu sorunların çözülebileceğini kanıtlamayı amaçlıyoruz. PAGDER olarak projemize ilk katkıyı da yine biz yapıyor; 685 plastik yuva bağışında bulunuyoruz. Birçok hayvan severin, hayvan hakları koruma derneklerinin de kendi olanakları kapsamında çare üretmeye çalıştıkları sokak hayvanları, sevimli dostlarımız kedi ve köpeklerle ilgili sorunların etkili, insancıl ve kalıcı bir şekilde çözülebilmesinin yolları uzun zamandır araştırılıyor; yıllardır yerel yönetimler de bu sorunla başa çıkmak için uğraşıyorlar. Ancak, sahipsiz sokak hayvanlarının sayılarının çok fazla oluşu özellikle büyük metropoller başta olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde süregelen bir sorun. Bu projemizle yine yanlış bilinen bir algıyı da düzeltmeyi, ülke ekonomimize de zarar veren bir alışkanlığı değiştirmeyi hedefliyoruz. Afişlerle, billboard’larla, üniversiteler arası düzenlediğimiz ve 10 bin lira para ödüllü yarışmamızla hayata geçerek kamuoyunu bilgilendirecek kamu spot filmimizle, sosyal medya çalışmalarıyla ve siz değerli basın mensuplarının haber destekleriyle, defalarca geri dönüştürülebilen atık plastiklerin aslında birer hammadde de olduğunu ve geri dönüşümle yeniden birçok mamule dönüşebildiğini; plastiğin doğa dahil tüm canlılar için dost olduğunu bir kez daha anlatmış olacağız. Şayet, yerinde, kaynağında ayrıştırma alışkanlığını; çevre ve geri dönüşüm bilincini tüm toplumumuza kazandırabilirsek, sokaktaki canlılar için de sıcak bir yuvaya dönüşebilen plastik ile ilgili haksızca oluşturulan olumsuz imajımıza da pozitif katkı sağlamış olacağız” dedi.
Plastik hayvan yuvaları özel kalıp maliyetleri yüzünden bir türlü hayata geçememişti!
Dayanıklılık, hijyenin kolayca sağlanabilmesi gibi birçok açıdan ahşap kulübelere kıyasla kedi-köpekler açısından daha uygun özellikler taşıyan plastik hayvan yuvalarının yapımının özel kalıp maliyetlerinin 500 bin dolarlara varan yüksek maliyetlerde olması nedeniyle bugüne kadar hayata geçemediğini aktaran Hüseyin Semerci, bu sorunu projenin ana sponsorluğunu da üstlenen Benoplast ile aştıklarını belirtti. Semerci, “Toplanan atık plastiklerle, soğuğa, yağmura dayanıklı, kolayca yıkanabilen, şık tasarımlı, kaliteli plastik yuvalar yapılacak. İşbirliği yapan, projeye destek veren bireylerin, firmaların, derneklerin isimleri de bu yuvaların üzerine yazılacak. Buradan tüm çevrecileri, hayvan severleri ve dernekleri, birlikleri, belediyeleri, firmaları ve projemizin sürdürülebilirliğini sağlayacak her bireye destek vermeye, kampanyamıza katılmaya çağırıyoruz. Plastik atıklar dahil tüm atıkları çöpe, sokağa atmak yerine kaynağında ayrıştıralım. Böylece hem ülke ekonomimize kazandıralım hem doğayı-çevreye atarak, bırakarak, üstelik suçunu da plastiğe yükleyerek, görüntü kirliliği yaratmayalım, hem de önemli sosyal bir sorunlarımızdan biri olan sokak hayvanlarına sıcak bir yuvaya dönüştürelim. Unutmayalım ki, her atık plastik bir cana sıcak bir yuvanın tuğlası olacak” dedi.
Hayvanseverler, projenin “iyi bir fikir” olmaktan çıkıp başarılı ve uzun soluklu bir uygulamaya dönüşebilmesi için bireysel sponsorluklar yoluyla da projeye katılabilecek; yuva ihtiyacı bulunan hayvan bakımevlerine, kontrollü bölgelere bu yuvalardan temin edebilecek!
Hüseyin Semerci, ülkemize, çevreye ve sahipsiz sokak hayvanlarına fayda getirecek bu projenin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının, ülke geneline yayılmasının en önemli hedefleri olduğunu aktardı. Bir sivil toplum örgütü olarak bu projeyle ilgili kendi imkanları dahilinde her türlü katkıyı sağladıklarını; ancak çok büyük çaplı ve uzun soluklu olması gereken bu projede herkesin desteğine ihtiyaç bulunduğunu paylaştı. Semerci, arzu eden firma ya da hayvan severlerin yuva ihtiyacı bulunan hayvan bakımevlerine ya da konutunun bulunduğu siteye vb. bu plastik yuvalardan sağlayabileceğini, bireysel sponsorluklarla da bu projenin iyi bir fikir olmaktan çıkıp başarılı bir uygulamaya dönüşebileceğinin altını çizdi. Semerci, “Bireysel olarak, bu yuvalardan ihtiyacı olan yerlere temin etmek isteyenler için de özel bir hesap açılıyor; 350 TL gibi uygun bir rakamla, bir yuva alan kişi, bir tane yuvayı da ihtiyacı bulunan hayvan bakımevine bağış yapmış olacak. Yani bu projeye katılan herkesin katkısı, projenin tüm ülke geneline yayılması ve sürdürülebilirliği için kullanılacak” dedi.
Projeyle plastik ile ilgili bilinen yanlışların da doğruları anlatılacak!
Bu projeninplastikle ilgili yanlış bilinenlerin doğrularını da anlatmayı hedeflediğini söyleyen Hüseyin Semerci, “Tüketicilerin sorumluluk paylaşımını esas alan, sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin kurulmasına katkıda bulunmayı da hedeflediğimiz projemizdeki bir diğer amacımız da bugünkü refahımızı sağlayan plastik ile gerçekleri bıkıp usanmadan anlatmak… Çünkü plastiğe büyük haksızlıklar yapılıyor; çeşitli nedenlerle ortaya atılan ve “şehir efsaneleri” ile bilgilerin doğruluğu, yanlışlığı araştırılmadan önyargıların oluştuğunu ve insanları olumsuz etkilediğini görüyoruz. Alternatif malzeme üreticilerinin de pazar kaybetme kaygısı ile her gün artan ölçüde ve bilimselliğe dayanmayan iddialarla plastiğe saldırılması, plastikle ilgili kamu algısının olumsuzlaştırılmasına neden olmaktadır. Oysa plastikler üretim, kullanım ve geri dönüşüm safhalarında en çevreci malzemelerdir; tıptan eczacılık, kozmetik, ilaç sanayine, inşaata, teknik parçalara, tekstilden sportif eşyalara, otomotive kadar çok sayıda sanayi kolunda kullanılıyor. Defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan plastikler geri dönüştürüldüğünde kaynak tasarrufu ve ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlarlar. Gelişen teknolojiye paralel olarak her gün yeni uygulamalara imkan sağlayan plastiklerin ekonomik ve kolay uygulanabilir olması, diğer maddelere göre tüketimini hızla artırıyor; yapılan tüm ölçümlemeler, araştırmalar plastiğin birçok kişi tarafından bilinmeyen benzersiz ve olumlu yanlarını da ortaya koyuyor” dedi.
Plastikler, büyük bir katma değer zinciri yaratır: Türkiye plastik sektörü Avrupa 2’ncisi, dünya 7’ncisi!
Hüseyin Semerci,Türkiye plastik sektörünün başarılarının da ne yazık ki bilinmediğini, plastik üretimini 8,1 milyon tona yükselterek şu anda Türkiye’nin İtalya’yı sollayarak Almanya’nın ardına yerleşerek Avrupa’nın ikinci büyük plastik üreticisi olduğunu, dünya sıralamasında ise üretim miktarı bazında yüzde 2,8 payla 7’nci ülke konumuna yükseldiğini aktardı. Semerci, “Plastik sektörü, 14 bin dolayında şirketiyle 250 bin kişilik istihdam yaratan Türkiye plastik sektörünün ağırlıklı kısmını oluşturan mamullerde, 2013 yılı üretimde değer bazında yüzde 17 artışla 34.3 milyar dolar üretim değerine ulaşıldı.Plastik mamullerde 2013 sonunda bir önceki yıla göre yüzde 13 artışla, 4 milyar 583 milyar dolar ihracat yapıldı. Plastik mamullerde yurt içi talebin tamamına yakını karşılandı; kişi başına plastik mamul tüketimi 74 kg oldu. 1 milyar 680 milyon dolar dış ticaret fazlası verildi. Kısaca; plastikler büyük bir katma değer zinciri yaratarak ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişmelerine katkıda bulunmaktadır. Açıkçası, doğru bilgilere sahip olan herkesin, özellikle medyanın kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatması, bugün burada sizlerle paylaştığımız projemizin ülke başarısı için de büyük önem taşıyor, siz değerli basın mensubu dostlarımızın da gönüllülük esasına dayalı bu projenin faydalarını görerek, kamuoyuna duyurum için haber desteklerinizi vereceğinize inanıyoruz” dedi.
PROJEYE KURUM VE KURULUŞLARDAN TAM DESTEK:
Ana Sponsor:
Beno Plastik Ambalaj Kalıp San. Tic. Ltd. Şti.
Platin Sponsorlar:
Basf Türk Kimya San. Tic. Ltd. Şti.
Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.
Altın Sponsorlar:
Gema Polimer Plastik Ürünleri San. Tic. A.Ş.
Naksan Plastik ve Enerji San. Tic. A.Ş.
PAGDER ASLAN Özel Organize Sanayi Bölgesi
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.
Gümüş Sponsorlar:
Chemorbis Elektronik Pazaryeri A.Ş.
Engel Enjeksiyon Makineleri Tic. Ltd. Şti.
Ravago Grup Türkiye
Şenmak Makine San. Tic. Ltd. Şti.
AKMiB (Akdeniz İhracatçı Birlikleri)
Akay Stand
Bak Plastik
Basın Lansmanı Sponsoru:
İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliğİ)
Destekleyenler:
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı
Ataşehir Belediyesi
Zeytinburnu Belediyesi
ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı)
PLASFED (Plastik Sanayicileri Federasyonu)
HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu)
SHKD (Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği)
BGD (Barınak Gönüllüleri Derneği)
Etiketler:
ÇEVKO,
HAYTAP,
PAGDER,
PLASFED,
Yuvaya Dönüşen Plastikler
JOHNSON’S® BABY’DEN BEBEĞİNİZ İÇİN GÜVENLİ BANYO REHBERİ
Tüm dünyada annelerin güvenle kullandığı, Johnson’s® baby Şampuan Gerçek Göz Yakmayan® formülü ile banyoyu bebekler için keyifli bir ana dönüştürürken, anneler için bebeklerini 10 adımda kolay ve güvenli yıkama önerileri veriyor.
Pediatristler, bebeklerin sağlıklı büyüyebilmeleri için en az haftada 2-3 kez yıkanmaları gerektiğini vurguluyor. Bebeğinizin daha rahat ve keyifli bir banyo vakti geçirebilmesi için ise, çok aç olmadığı taktirde emzirmeden önce yıkanması öneriliyor. Yenidoğan bebeklerin gözlerini kapatma refleksi henüz tam olarak gelişmemiş olduğundan onu yıkarken kullanacağınız şampuanın yenidoğan bebeğinize özel formüllü ve göz yakmayan özellikli olması ise son derece önemli.
1. Hazırlık yapın; bebeğinizi yıkamaya başlamadan önce ihtiyacınız olacak şeyleri; yenidoğan şampuanı, nemlendirici losyon veya yağ, pişik önleyici krem, alt değiştirmek için ıslak mendil ve bez, göz bakımı için gazlı bez, kulak temizleme çubuğu, iki adet kurulama havlusu ve banyo sonrası kıyafetlerini hazır bulundurun. Bebeğinizi hiçbir zaman elinizin uzanabileceğinden uzak bir yerde ve yalnız bırakmayın.
2. Sıcaklığı kontrol edin; bebeğinizin rahat edebileceği en uygun oda sıcaklığı 24 derece, su sıcaklığı ise 30-35 derecedir. Suyun sıcaklığını kontrol etmek için dirseğinizi kullanabilirsiniz.
3. Vücudunu yıkayın; bebeğinizi küvetin içerisinde kolunuzun iç tarafına yatırın, bir miktar ılık suyu vücuduna dökerek suya alışmasını sağlayın, avcunuzun içine bir miktar yeni doğan bebekler için özel olarak geliştirilmiş şampuan alarak bebeğinizin vücudunun önce ön bölümünü sonra da yüzüstü çevirerek arka bölümünü sadece elinizle ovuşturarak yıkayın ve durulayın.
4. Başını yıkayın; bebeğinizi ön tarafına çevirin ve kuaför usulü de denen şekilde yüzüne su gelmesini önleyerek saçlarını geriye doğru hafifçe ıslatın. Bir miktar şampuanla saçlarını yıkayın ve durulayın. Bebeklerin banyodan korkmalarının en büyük nedeni , göz yanmasıdır. Gözler için saf su kadar yumuşak olan Gerçek Göz Yakmayan® formülü ile Johnson’s® baby Şampuan, bebekler ve çocuklar için banyo vaktini keyif dolu bir zamana dönüştürür.
5. Kurulayın; bebeğinizi sudan çıkarır çıkarmaz ılık bir havlunun üzerine alın. İlk havluyla ıslaklığını alın, ikinci bir havluyla özellikle göbeğinin etrafı ıslak kalmayacak şekilde nazik hareketlerle kurulayın. Başını fazla ıslak tutmamaya dikkat edin, çünkü bebekler en fazla ısıyı başından kaybeder.
6. Nemlendirin; yapılan araştırmalara göre bebeklerin %80’inin cildi hassastır*. Bu yüzden nemlendirilmeye ihtiyaçları vardır. Avcunuzun içine bir miktar bebek cildine uygun losyon veya yağ alarak bebeğinizin vücuduna ince bir tabaka halinde ve eşit miktarda masaj yaparak uygulayın. Banyodan sonra yapacağınız birkaç dakikalık masajın nemlendirmenin yanısıra bebeğinizin kas gelişiminden gazına, kan dolaşımından psikolojisine kadar sayısız faydası vardır.
7. Altını değiştirin; bebeğinizin altını değiştirirken önce sadece bezin kapladığı bölgeye bir miktar pişik önleyici kremi ince bir tabaka halinde sürün daha sonra çok sıkı ya da çok gevşek olmayacak şekilde altını kapatın.
8. Göbek bakımını yapın; bebeğinizin göbek klempinden tutarak önce üstten, sonra alttan ve son olarak da klempin kendi üstünden 1-2 damla %70’lik saf alkol damlatmak suretiyle veya doktorunuzun önerdiği bakımı uygulayarak göbek bakımını yapabilirsiniz.
9. Kulak ve göz bakımını yapın ve saçını tarayın; kulaklarının sadece dış kıvrımlarını, kulak temizleme çubuğu ile kurulayın. Kulak çubuğunu asla kulağının içine sokmayın. Gözlerin her birini, içten dışa doğru, temiz su ile ıslatılmış gazlı bez ile temizleyin. Konak oluşumunu engellemek için saçlarını tarayın. Son olarak ısı kaybını en aza indirmek için şapkasını takın.
10. Giydirin; bebeğinizi çok fazla giydirerek terletmeyin. Bebeğinize bir zıbın, bir tulum ve bir şapka giydirerek keyifli banyo zamanınızı sonlandırın.
Pediatrik Dermatoloji Derneği, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cilde özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmesi nedeniyle, bebek ve çocukların saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin kullanılmasını tavsiye ediyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)