31 Mayıs 2011 Salı
Bu set içinde, üç ana renk ; üç ara renk ; üç şekilde (Daire-Kare-Üçgen) 18 Kart ile çeşitli mandallar bulunmaktadır.Yaşamımızda üç parmak ( baş, işaret ve orta parmak ) çok önemlidir. Bu parmakların uygun, düzgün ve güçlü kullanımı bireyin yaşamını kolaylaştırır. Baş parmağını, diğer parmaklara birleştirme ve çeşitli yönlerde kullanabilme yetisi ödüllendirilmiş tek canlı, insandır.Bireyler, yaptıkları alıştırma oranında,bir beceride ustalık kazanırlar.
Üç Parmak Seti, adı üzerinde, üç parmağı kullanmada ustalık kazanma ; el-göz koordinasyonu sağlama; dikkatini belirli bir süre bir etkinlik üzerinde toplama kazanımlarına yönelik, çok özel ve yeni ürünlerden...
Alamk isterseniz:http://www.vanilyaokuloncesi.com/urun_detay.asp?proGroupID=2&proGroupSubID=11&kategori=1&proGroupSubName=%DC%E7%20Parmak%20Seti
tıklamanız yeterli olacaktır. Ben de en kısa zamanda Altuğ'a bu seti almak istiyorum..O nedenle de blogda paylaşmak istedim...
ÇOCUĞUMUZA NE ZAMAN VE NASIL KİTAP OKUMALIYIZ?
Sesli okumak için sadece 3 şeye ihtiyacınız vardır: Siz, bebeğiniz ve okuyacağınız bir kitap. Her seferinde birkaç dakika okuyun ve bunu sık sık yapın. Tüm kitabı bitirmeye çalışmayın, sadece hoşuna giden bölümler üzerinde durmanız ilk etapta yeterlidir. Ilgisinin daha sonra arttığını göreceksiniz.
Her gün bunun için zaman ayırın, büyük ihtimalle gün içindeki uyku veya akşam uykusundan onceki zamanı seçebilirsiniz. Ayrıca bebeğinizle uykusundan once sarılmak bu rutini de kolaylaştırır. Bu bebeğinizi yatıştırır ve uyku zamanının geldiğini hatırlatır.
Günün başka zamanlarında da okumak yararlıdır. Altının kuru, tok ve dinlenmiş olduğu zamanları tercih edin. Kitaplar ayrıca doktorun muayenehanesinde veya alışveriş kuyruğunda beklemeye takıldığınız anlarda da hayat kurtarıcıdır.
Sizlere ek ipuçları:
•Okurken sarılmak bebeğinizin güvende, sıcak ve size bağlı hissetmesini sağlar.
•Gerekli yerlerde farklı karakterleri değişik ve seslerle gerektiği noktada farklı duygularla okuyun.
• Kitapta yazılı olanları okumaya uğraşmayın. Arada bir durun ve resimler ve yazılar hakkında sorular sorun. (‘Kedi nerede, Bak burdaymış, ne tatlı bir kedi.’) Çocuğunuz cevap vermese de bunun daha sonra cevap verebilmesini sağlar.
•Kitap okurken, basit şarkılar söyleyin, komik hayvan sesleri çıkartın veya dizinizin üzerinde zıplayın. Tüm bunların kitap okumanın keyifli olduğunu gösterir.
•Bebekler tekrarı çok severler ve tekrardan öğrenirler. Bu yüzden aynı şeyleri durmadan okumaktan çekinmeyin. Bunu yaptığınız zaman, bezer bir şarkıyı okuduğunuz gibi, her seferinde aynı yere vurgu yapın.
•Bebeğiniz büyüdükçe kumaş kitapları ve sert sayfalı kitapları tutmasına yardımcı oun. Ağzına götürmesine yardım etmeyin ama bu sayede onların öğrendiklerini de unutmayın. Anlayacaktır ki bu kitaplar yenmez!
Küçük bebekler için kitaplar basit, yazıların tekrarlandığı bir şekilde olmalı ve karışık olmayan basit resimleri içermelidir.
İlk aylarında sadece sesleri duyduğu için ritim içeren herşeyi okuyabilirsiniz. Biraz daha büyüdüğü zaman şekillere bakabilecektir ve bu yüzden basit resimleri ve mümkünse hiç fonu olmayan (veya tek renk olan) olan seçmelisiniz.
Bebeğiniz kitapları tutabilmeye başladığı zaman, içinde yüz şekilleri ve parlak renkleri olan kumaş kitapları tercih edin. Kitapların içinde neler olduğuna tepki göstermeye başladığı zaman kalın kitapları tercih edin. Konuşmaya başladıktan sonra kelimeleri veya bazı söyleyişleri tekrar etmelerini gerektiren kitaplar tercih edin.
Ayna içeren, dokun hisset tarzındaki kitaplar veya kapaklı sayfaları olan kitaplar da bu yaş grubu için yararlıdır. Kalın sayfaları kitaplar kolay çevrilir ve kolay tutulur. Bu yaştaki bebekler ayrıca tanıdıklarının resimlerini görmeye de bayılırlar.
Büyüyen bebeğinizin okuması için evde kitapların çevrede yaygın olması gerekidir. İleride oyuncak sepeti oluştuğunda içinde kitap olmasına da özen gösterin. Unutmayın, çocuğunuza sınırsız alabileceğiniz ve O’nu şımartmayacak tek şey kitaptır.
Ayrıca bunları yaparken kendiniz de okumayı ihmal etmeyin. Keyif için okumanız bebeğiniz için de iyi bir model olacaktır.
http://www.mikadoyayinlari.com/cocuk-kitaplari.php?kategori=0 - 24 Ay Çocuk
Buradan da oğluşum Altuğ'a kitaplar seçeceğim..Siz de göz atın, isterseniz!!!
Her gün bunun için zaman ayırın, büyük ihtimalle gün içindeki uyku veya akşam uykusundan onceki zamanı seçebilirsiniz. Ayrıca bebeğinizle uykusundan once sarılmak bu rutini de kolaylaştırır. Bu bebeğinizi yatıştırır ve uyku zamanının geldiğini hatırlatır.
Günün başka zamanlarında da okumak yararlıdır. Altının kuru, tok ve dinlenmiş olduğu zamanları tercih edin. Kitaplar ayrıca doktorun muayenehanesinde veya alışveriş kuyruğunda beklemeye takıldığınız anlarda da hayat kurtarıcıdır.
Sizlere ek ipuçları:
•Okurken sarılmak bebeğinizin güvende, sıcak ve size bağlı hissetmesini sağlar.
•Gerekli yerlerde farklı karakterleri değişik ve seslerle gerektiği noktada farklı duygularla okuyun.
• Kitapta yazılı olanları okumaya uğraşmayın. Arada bir durun ve resimler ve yazılar hakkında sorular sorun. (‘Kedi nerede, Bak burdaymış, ne tatlı bir kedi.’) Çocuğunuz cevap vermese de bunun daha sonra cevap verebilmesini sağlar.
•Kitap okurken, basit şarkılar söyleyin, komik hayvan sesleri çıkartın veya dizinizin üzerinde zıplayın. Tüm bunların kitap okumanın keyifli olduğunu gösterir.
•Bebekler tekrarı çok severler ve tekrardan öğrenirler. Bu yüzden aynı şeyleri durmadan okumaktan çekinmeyin. Bunu yaptığınız zaman, bezer bir şarkıyı okuduğunuz gibi, her seferinde aynı yere vurgu yapın.
•Bebeğiniz büyüdükçe kumaş kitapları ve sert sayfalı kitapları tutmasına yardımcı oun. Ağzına götürmesine yardım etmeyin ama bu sayede onların öğrendiklerini de unutmayın. Anlayacaktır ki bu kitaplar yenmez!
Küçük bebekler için kitaplar basit, yazıların tekrarlandığı bir şekilde olmalı ve karışık olmayan basit resimleri içermelidir.
İlk aylarında sadece sesleri duyduğu için ritim içeren herşeyi okuyabilirsiniz. Biraz daha büyüdüğü zaman şekillere bakabilecektir ve bu yüzden basit resimleri ve mümkünse hiç fonu olmayan (veya tek renk olan) olan seçmelisiniz.
Bebeğiniz kitapları tutabilmeye başladığı zaman, içinde yüz şekilleri ve parlak renkleri olan kumaş kitapları tercih edin. Kitapların içinde neler olduğuna tepki göstermeye başladığı zaman kalın kitapları tercih edin. Konuşmaya başladıktan sonra kelimeleri veya bazı söyleyişleri tekrar etmelerini gerektiren kitaplar tercih edin.
Ayna içeren, dokun hisset tarzındaki kitaplar veya kapaklı sayfaları olan kitaplar da bu yaş grubu için yararlıdır. Kalın sayfaları kitaplar kolay çevrilir ve kolay tutulur. Bu yaştaki bebekler ayrıca tanıdıklarının resimlerini görmeye de bayılırlar.
Büyüyen bebeğinizin okuması için evde kitapların çevrede yaygın olması gerekidir. İleride oyuncak sepeti oluştuğunda içinde kitap olmasına da özen gösterin. Unutmayın, çocuğunuza sınırsız alabileceğiniz ve O’nu şımartmayacak tek şey kitaptır.
Ayrıca bunları yaparken kendiniz de okumayı ihmal etmeyin. Keyif için okumanız bebeğiniz için de iyi bir model olacaktır.
http://www.mikadoyayinlari.com/cocuk-kitaplari.php?kategori=0 - 24 Ay Çocuk
30 Mayıs 2011 Pazartesi
HAYDİ ANNE-BEBEK FESTİVALİNE!!!!!
İki gün sürecek olan Meydan AlışVeriş Merkezinde olacak, anne bebek festivalinde hediyeli yarışmalar, doktorlarla söyleşiler olacak. Bunun yanı sıra Blogcu Anne Elif, Yeşim Mutlu, Anneysen.com‘un kurucularından Pınar Şimşek, SlingoMOM ve bendeniz blogger anneler olarak söyleşi yapacağız. 5 Haziran saat 15:00′te sizleri de aramızda görmekten çok mutlu oluruz...
“KAHVALTININ YILDIZI” NUTELLA’DAN
“Kahvaltının Yıldızı” Nutella® için Türkiye’nin Profesyonel Aşçılık Okulu MSA’dan sofraları şenlendirecek yepyeni lezzetler!
İlk kez 1942 yılında tüketicileriyle buluşan Nutella®, uluslararası geçerliliğe sahip diploma veren Profesyonel Aşçılık Okulu Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) ile yepyeni bir projeye imza attı. Nutella'nın ekmeğe sürülerek tüketilen bir besin olmasının yanısıra, farklı alternatiflerle de keyifle tüketilebileceğini deneyimlediğimiz projede, MSA tarafından çok özel tarifler yaratıldı.
Yapılan araştırmalar ve yüzlerce tadım sonucunda yaratılan ‘Nutella ile Lezzetli Kahvaltı Tarifleri’nde; Nutella’lı krepten waffle’a, Nutella’lı açmadan donut’a, Nutella’lı biroche’dan pita’ya kadar birçok özel tarif bulunuyor. Hem geleneksel kahvaltıyı farklılaştıran, hem de yepyeni kahvaltı alternatifleri oluşturan Nutella®, günün ilk öğününde aileniz ve sevdikleriniz için hazırlayabileceğiniz şaşırtıcı ve lezzetli seçenekler yaratıyor.
Evde de kolayca hazırlanabilecek şekilde, özel olarak yaratılan “Nutella ile Lezzetli Kahvaltı Tarifleri” hem Nutella® severlerin, hem de Nutella® ile yeni tanışacakların beğenisini kazanacak. MSA tarafından hazırlanan tarifler çok yakında Nutella tüketicileriyle paylaşılacak.
Geçenlerde email adresime Pelin Hanım'dan gelen , çok merak ettiğim MSA de yapılacak olan Nutella'nın bir aktivetsiyle ilgili bir email geldi..Çok heyecanlamnmıştım. Lakin işyerimde işler o kadar yoğundu ki.. İzin almam imkansızdı.. gerçekten üzüldüm.. takip ettiğim bir kaç blogda etk,nliğe katılmış ve yazı yazmıslar. Onları okuyunca daha da üzüldüm doğrusu.. ne yapalım sağlık olsun derken , bugün Nutella ile yapılacak lezzetli tariflerin de olduğu yeni bir email gelince çok memnun olduım. Hayatta vazgeçilmezlerimin başınada olan Nutella ile yapılacak olan tarifleri en kısa zamanda deneyip, buradan paylaşacağım..

27 Mayıs 2011 Cuma
ÇOCUĞUNUZUN AİLE SOFRASINA GEÇİŞİ
Çocuğunuz birinci yaşını doldururken onu artık aile sofrasına, sizin düzen ve saatlerinize alıştırmaya başlayabilirsiniz. Aile sorfasında yemeğe başlamak, hem onun sosyal davranışlar ve beceriler kazanmasını sağlayacak, hem de ailenin diğer bireylerin de yemek yiyor olması, çocuğunuzun kendisine verilen besinleri reddetmemesi için özendirici bir faktör olacaktır.
Çocuğunuzun sizinle beraber sofraya oturması, siz yetişkinler için evde pişirdiğiniz yemeklerden yiyebileceği anlamına gelmez. Çocuğunuzun yemekleri, az tuzlu ve az şekerli hazırlanmalıdır. 3 yaşını doldurana kadar çocuğunuzu ona uygun besinlerle beslemeli, ihtiyacı olan gıda miktarlarını günlük olarak alıp almadığını kontrol etmelisiniz. Yine bebeğinize özel lezzetli mama tariflerini hazırlayarak, ona hem sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmış, hem de onu dengeli ve sağlıklı beslemiş olursunuz.
Aile sofrasına oturan bebekleri beslerken en sık yapılan hatalardan biri, çocuğu yemek suyu ile beslemektir. Sizin için hazırlanan yemeklerin suyunun bebek için beslenme değeri çok düşüktür. Bunun yanı sıra, çocuklara çay, kahve veya kola verilmesi, içerdikleri uyarıcı maddeler nedeni ile onları aşırı sinirli yapar. En doğrusu bu içecekleri çocuğa hiç tattırmamaktır.
Çoğu bebek ilk yaşından itibaren genel alerjilere sahip olabilir. Eğer alerjiler konusunda endişeleniyorsanız, uzmanlar yumurta beyazının 2 yaşına kadar, kabuklu deniz ürünlerinin ise 3 yaşına kadar verilmemesini önermektedir. Her çeşit şeker de, çocuklara sık verilmemesi gereken yiyeceklerdendir. Yemek aralarında çocuğa şeker vermek, iştahı kapatarak yetersiz beslenmesine yol açtığı gibi ilerde görülen diş çürüklerinin de önde gelen nedenidir.
Yavaş yavaş aile sofrasına alışan çocuğunuzu beslerken şu noktalara dikkat etmelisiniz;
•Çocuğunuzu yemeye zorlamayın. Beslenmeye biraz ara verip, sonra tekrar yemek vererek tam doyması sağlayın.
•Besinleri çocuğa değişik tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte sunmaya çalışın.
•Beslenmede ödül yöntemi uygulamayın, yemek yerken babasına veya büyük kardeşlerine özendirmeyi deneyin.
•Sofraya onun rahat kullanabileceği, uygun boyutta kaşık- çatal vb. gereçler sağlayın.
•Çocuğunuz seçici davranıyorsa, besinleri karıştırarak yedirmeyi deneyin. (sebzeleri, sevdiği çorbanın içine doğrayarak, karışık pürler halinde vb.)
•Çocuğunuzun aşırı acıkıp sinirlenmesine fırsat yaratmayın.
•Çocuğunuzu uykulu iken beslemeyin.
•Sizin için hazırlanmış yemeklerin suları, çocuğunuzun beslenme ihtiyaçlarını karşılmaz. Fazla yağlı ve tuzlu yiyeceklerin çocuğa verilmemesi gerekir.
ALTUĞ artık 16 aylık ve mama sandalyesine oturmaya başladığından beri bizimle masada beraber oturyor. Masa ile aynı seviyede olabildiği için ikeanın mama asandelyesini kullanıyoruz. halbuki çok özenerek chihconunkini almıştık..
Altuğ , şu sıralar bzim evde cola içmemeizden dolayı colaya karşı bir ilgisi var. O nedenle dün akşam Altan'la da konuşarak Altuğ'a zarar vercek her türlü zararlı ve sağlıksız besinden bizde uzak duracağız. Çocuk çünkü bizde ne görürse, onu istiyor. Çikolata ve krakerler içinde aynı şey geçerli..
Bizimle beraber aynı masada oturmaktan , biz ne yersek , karnı tok bile olsa tatmaktan çok mutlu oluyor. Biz her sabah Altuğ'a özel yemekler yapıyoruz. bazen bir kısır döngüye dönmüş gib hissetsem de bu ay pilavı yemeye başladı. Normalde sadece tadarken , şimdi yanında köfte ile yemeyi seviyor. etli kabak dolmasını seviyor..Mercimek çorbasının her türünüde severek yiyor. Necla teyzesi ; Altuğ'a hafta da 2 kere yoğurt mayalıyor. Severek de yiyor.Devam sütünü uyanıkken asla içmiyor. Bizde Altuğ uyurken, biberonla veriyoruz. Bazen çok güzel içerken bazen de içmiyor..
Hemen hemen herşeyi sevrek yiyor. sadece balığı kuru buluyor,sadec tadıyor. O nedenle balık yağ içeren bir vitamin veriyoruz, hafta da iki kere..
Buynun dışında çok da büyük sıkıntımız yok. Diş çıkarma ve hastalık dönemleri dışında...
KAYNAK: http://www.milupa.com.tr/cocugunuzun-beslenmesi/aile-sofrasina-gecis
Çocuğunuzun sizinle beraber sofraya oturması, siz yetişkinler için evde pişirdiğiniz yemeklerden yiyebileceği anlamına gelmez. Çocuğunuzun yemekleri, az tuzlu ve az şekerli hazırlanmalıdır. 3 yaşını doldurana kadar çocuğunuzu ona uygun besinlerle beslemeli, ihtiyacı olan gıda miktarlarını günlük olarak alıp almadığını kontrol etmelisiniz. Yine bebeğinize özel lezzetli mama tariflerini hazırlayarak, ona hem sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmış, hem de onu dengeli ve sağlıklı beslemiş olursunuz.
Aile sofrasına oturan bebekleri beslerken en sık yapılan hatalardan biri, çocuğu yemek suyu ile beslemektir. Sizin için hazırlanan yemeklerin suyunun bebek için beslenme değeri çok düşüktür. Bunun yanı sıra, çocuklara çay, kahve veya kola verilmesi, içerdikleri uyarıcı maddeler nedeni ile onları aşırı sinirli yapar. En doğrusu bu içecekleri çocuğa hiç tattırmamaktır.
Çoğu bebek ilk yaşından itibaren genel alerjilere sahip olabilir. Eğer alerjiler konusunda endişeleniyorsanız, uzmanlar yumurta beyazının 2 yaşına kadar, kabuklu deniz ürünlerinin ise 3 yaşına kadar verilmemesini önermektedir. Her çeşit şeker de, çocuklara sık verilmemesi gereken yiyeceklerdendir. Yemek aralarında çocuğa şeker vermek, iştahı kapatarak yetersiz beslenmesine yol açtığı gibi ilerde görülen diş çürüklerinin de önde gelen nedenidir.
Yavaş yavaş aile sofrasına alışan çocuğunuzu beslerken şu noktalara dikkat etmelisiniz;
•Çocuğunuzu yemeye zorlamayın. Beslenmeye biraz ara verip, sonra tekrar yemek vererek tam doyması sağlayın.
•Besinleri çocuğa değişik tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte sunmaya çalışın.
•Beslenmede ödül yöntemi uygulamayın, yemek yerken babasına veya büyük kardeşlerine özendirmeyi deneyin.
•Sofraya onun rahat kullanabileceği, uygun boyutta kaşık- çatal vb. gereçler sağlayın.
•Çocuğunuz seçici davranıyorsa, besinleri karıştırarak yedirmeyi deneyin. (sebzeleri, sevdiği çorbanın içine doğrayarak, karışık pürler halinde vb.)
•Çocuğunuzun aşırı acıkıp sinirlenmesine fırsat yaratmayın.
•Çocuğunuzu uykulu iken beslemeyin.
•Sizin için hazırlanmış yemeklerin suları, çocuğunuzun beslenme ihtiyaçlarını karşılmaz. Fazla yağlı ve tuzlu yiyeceklerin çocuğa verilmemesi gerekir.
ALTUĞ artık 16 aylık ve mama sandalyesine oturmaya başladığından beri bizimle masada beraber oturyor. Masa ile aynı seviyede olabildiği için ikeanın mama asandelyesini kullanıyoruz. halbuki çok özenerek chihconunkini almıştık..
Altuğ , şu sıralar bzim evde cola içmemeizden dolayı colaya karşı bir ilgisi var. O nedenle dün akşam Altan'la da konuşarak Altuğ'a zarar vercek her türlü zararlı ve sağlıksız besinden bizde uzak duracağız. Çocuk çünkü bizde ne görürse, onu istiyor. Çikolata ve krakerler içinde aynı şey geçerli..
Bizimle beraber aynı masada oturmaktan , biz ne yersek , karnı tok bile olsa tatmaktan çok mutlu oluyor. Biz her sabah Altuğ'a özel yemekler yapıyoruz. bazen bir kısır döngüye dönmüş gib hissetsem de bu ay pilavı yemeye başladı. Normalde sadece tadarken , şimdi yanında köfte ile yemeyi seviyor. etli kabak dolmasını seviyor..Mercimek çorbasının her türünüde severek yiyor. Necla teyzesi ; Altuğ'a hafta da 2 kere yoğurt mayalıyor. Severek de yiyor.Devam sütünü uyanıkken asla içmiyor. Bizde Altuğ uyurken, biberonla veriyoruz. Bazen çok güzel içerken bazen de içmiyor..
Hemen hemen herşeyi sevrek yiyor. sadece balığı kuru buluyor,sadec tadıyor. O nedenle balık yağ içeren bir vitamin veriyoruz, hafta da iki kere..
Buynun dışında çok da büyük sıkıntımız yok. Diş çıkarma ve hastalık dönemleri dışında...
KAYNAK: http://www.milupa.com.tr/cocugunuzun-beslenmesi/aile-sofrasina-gecis
Sağlıklı Beslenme Davranışı Kazandırma Prensipleri
Sağlıklı beslenme davranışının gelişmesi için şu noktalara dikkat edilmelidir:
- Yemek zamanları düzenli ve aynı zamanda olmalı
- Çocukların yemek kapları ayrı olmalı ve ne kadar yedikleri kontrol edilmeli
- Çocuk yemek yemeye ara verince biraz bekleyip, tekrar verilerek tam doyması sağlanmalı
- Besinler çocuğa değişik tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte sunulmalı
- Çocukla birlikte yemek yenmeli, kendini beslemesine izin verilmeli, ancak yeterli miktarda beslenmesi için de yardım edilmeli
- Çocuğun masada rahat oturabilmesi için uygun boyutta iskemle, rahat kullanabilmesi için de uygun boyutta kaşık-çatal vb. gereçler sağlanmalı
- Yemek için yeterli zaman verilmeli, ama bu süre yarım saatten fazla uzamamalı
- Ana ve ara öğün araları iyi ayarlanmalı, ana öğün öncesinde 2 saatlik bir boşluk olmalı
- Çocuk seçici davranıyorsa besinler karıştırılarak verilmeli
- Çocuğun aşırı acıkıp sinirlenmesine fırsat verilmemeli
- Çocuk uykuluyken beslenmemeli
- Çocuk zorla beslenmemeli ve yemek zamanları stresten uzak, rahat ortamlar olmalı
- Çocuk susuz bırakılmamalı, ancak yemekten önce ya da sırasında çok su verilmemeli
- Bebeğiniz karışmış yiyecekleri sevmeyebilir, yoğurt ile meyveyi ayrı olarak yemeyi tercih edebilir. Bebeğinize farklı tercihler sunarken acele etmenizde fayda var, yeni bir yiyecekle beraber, ona benzer başka bir yiyeceği de verebilirsiniz. Bebeğiniz yeni bir yiyeceği denediğinde onu çiğnedikten sonra ağzından çıkarıyorsa, cesaretini kırmayın, belli bir süre sonra aynı yiyeceği tekrar vermeyi deneyin. Bebeğinizin yemek saatlerinde size katılmasına izin verin ve yemek yerken nasıl zevk aldığınızı gösterin. Böylece sizi taklit etmeye çalışacak ve yemek saatlerinden hoşlanmaya başlayacaktır.
- Çocuklar düzenli ve öğün atlamadan beslenmelidir. Öğünler dışında abur cubur tabir edilen bisküvi, simit, kola, çikolata gibi besinlerin yenmesine izin vermemek gibi önlemlerle çocuğu düzenli bir beslenme programına alıştırmaya çalışılmalıdır. Çocuğun gelişimi için kendi kendine yemek yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ayrıca nikotin içerdiği için bu aylarda bebeklere bakla ve patlıcan verilmemesi gerekmektedir
- Yiyecekleri tabağına gereksinmesinden fazla konulmamalıdır
- Çocuğun gerek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması, gerekse büyüme ve gelişmesini tamamlayabilmesi için, kendisine tüm besin gruplarından, besinlerin uygun pişirme yöntemleri ile sunulması ve öğün atlanmadan beslenmesi, çocuğun sağlıklı bir birey olmasının ön koşuludur.
kaynak: http://www.milupa.com.tr/
- Yemek zamanları düzenli ve aynı zamanda olmalı
- Çocukların yemek kapları ayrı olmalı ve ne kadar yedikleri kontrol edilmeli
- Çocuk yemek yemeye ara verince biraz bekleyip, tekrar verilerek tam doyması sağlanmalı
- Besinler çocuğa değişik tat, kıvam, renk ve çeşitlilikte sunulmalı
- Çocukla birlikte yemek yenmeli, kendini beslemesine izin verilmeli, ancak yeterli miktarda beslenmesi için de yardım edilmeli
- Çocuğun masada rahat oturabilmesi için uygun boyutta iskemle, rahat kullanabilmesi için de uygun boyutta kaşık-çatal vb. gereçler sağlanmalı
- Yemek için yeterli zaman verilmeli, ama bu süre yarım saatten fazla uzamamalı
- Ana ve ara öğün araları iyi ayarlanmalı, ana öğün öncesinde 2 saatlik bir boşluk olmalı
- Çocuk seçici davranıyorsa besinler karıştırılarak verilmeli
- Çocuğun aşırı acıkıp sinirlenmesine fırsat verilmemeli
- Çocuk uykuluyken beslenmemeli
- Çocuk zorla beslenmemeli ve yemek zamanları stresten uzak, rahat ortamlar olmalı
- Çocuk susuz bırakılmamalı, ancak yemekten önce ya da sırasında çok su verilmemeli
- Bebeğiniz karışmış yiyecekleri sevmeyebilir, yoğurt ile meyveyi ayrı olarak yemeyi tercih edebilir. Bebeğinize farklı tercihler sunarken acele etmenizde fayda var, yeni bir yiyecekle beraber, ona benzer başka bir yiyeceği de verebilirsiniz. Bebeğiniz yeni bir yiyeceği denediğinde onu çiğnedikten sonra ağzından çıkarıyorsa, cesaretini kırmayın, belli bir süre sonra aynı yiyeceği tekrar vermeyi deneyin. Bebeğinizin yemek saatlerinde size katılmasına izin verin ve yemek yerken nasıl zevk aldığınızı gösterin. Böylece sizi taklit etmeye çalışacak ve yemek saatlerinden hoşlanmaya başlayacaktır.
- Çocuklar düzenli ve öğün atlamadan beslenmelidir. Öğünler dışında abur cubur tabir edilen bisküvi, simit, kola, çikolata gibi besinlerin yenmesine izin vermemek gibi önlemlerle çocuğu düzenli bir beslenme programına alıştırmaya çalışılmalıdır. Çocuğun gelişimi için kendi kendine yemek yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ayrıca nikotin içerdiği için bu aylarda bebeklere bakla ve patlıcan verilmemesi gerekmektedir
- Yiyecekleri tabağına gereksinmesinden fazla konulmamalıdır
- Çocuğun gerek sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması, gerekse büyüme ve gelişmesini tamamlayabilmesi için, kendisine tüm besin gruplarından, besinlerin uygun pişirme yöntemleri ile sunulması ve öğün atlanmadan beslenmesi, çocuğun sağlıklı bir birey olmasının ön koşuludur.
kaynak: http://www.milupa.com.tr/
Gününüz bir Shay günü olsun!
Ne yapardiniz? Karari siz verin. Komik bir cümle beklemeyin, çünkü yok.
Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul icin bağıs toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışardaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa herşeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?'
Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar.
Baba devam etti. 'Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor.'
Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:
Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun baseball oynadıklarını gördüler.
Shay sordu, 'Acaba oynamama izin verirler mi?'
Shay'in babası çoğu çocuğun Shay gibi bir çocuğun takımlarında oynamasını istemeyeceklerini ama aynı zamanda eğer oğluna izin verirlerse oğlunun o çok ihtiyacını duyduğu, engellerine rağmen başkaları tarafından kabul edilmenin özgüveni ve sahiplenme duygusunu vereceğini de biliyordu.
Shay'in babası çocuklardan birinin yanına yaklaştı ve (fazla birşey beklemeyerek) Shay in oynayıp oynayamayacağını sordu. Çocuk şöyle danışabileceği birilerine baktı ve sonra 'Şu anda 6 sayı gerideyiz ve oyun sekizinci turunda. Herhalde takıma girebilir ben de onu dokuzuncu turda vurucu olarak sokmaya çalışırım' dedi.
Shay büyük bir gayretle takımın yanına gitti ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile takım t-shirtini giydi. Babası gözünde yaş, kalbi sıcak duygularla dolu onu izledi. Çocuklar oğlunun kabul edilmesinden dolayı babanın mutluluğunu gördüler. Sekizinci turun sonunda Shay'in takımı birkaç puan kazandı ama hala 3 sayı gerideydi. Dokuzuncu turun başında Shay eldiveni eline geçirdi ve sağ açık sahaya çıktı. Ona doğru hiç top isabet etmemesine rağmen oyunda olmaktan son derece mutluydu ve babasının ona tribünlerden el salladığını gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Dokuzuncu turun sonunda Shay'in takımı yine puan kazandı. Şimdi bütün kaleler doluydu, oyunu kazanma şansı ortaya çıkmıştı ve topa vurma sırası Shay'e gelmişti.
Bu noktada Shay'in vurucu olmasına izin vererek oyunu kaybetme riskini mi almalıydılar? Şaşırtıcı bir hamleyle Shay'e sopayı verdiler. Herkes topa isabet ettirme şansının sıfır olduğunu biliyorlardı çünkü bırakın topa vurmayı Shay sopayı bile elinde tutmasını bilmiyordu.
Ama Shay sahaya çıktığında top atıcı, diğer takımın kazanma şanslarını bir kenara bırakarak Shay'e bu fırsatı tanıdıklarını görünce birkaç adım öne giderek yumuşak bir şekilde topu Shay'e doğru fırlattı. İlk topa Shay zorlukla sopayı savurdu ama ıskaladı. Atıcı tekrar birkaç adım öne doğru geldi ve topu yine yumuşak bir şekilde Shay'e doğru attı. Shay sopayı savurdu ve hafifçe topa dokunarak yere atıcıya doğru vurdu.
Oyun şimdi bitecekti. Atıcı topu yerden aldı ve ilk kaledeki adamına kolaylıkla atabilecek ve Shay'i sobeleyerek oyunu bitirebilecekti.Ama atıcı topu aldı ve ilk kaledeki adamının başının üzerinden diğer takım arkadaşlarının erişemeyeceği yere fırlattı. tribünlerdeki herkes ve iki takımda bağırmaya başladılar, 'Shay, ilk kaleye koş, ilk kaleye koş!' Shay hayatında hiç bu kadar uzağa koşmamıştı ama ilk kaleye gidebildi. Şaskınlıktan büyümüş gözleriyle yere çöktü.
Herkes bağırmaya devam etti, 'İkinci kaleye koş, ikinci kaleye koş' Nefes nefese Shay zorlukla ikinci kaleye koşabildi. Shay ikinci kaleye geldiği sırada açık sahada diğer takımdan biri topu almıştı ... takımın en küçüğü olan bu çocuk kahraman olma şansını elinde tutuyordu. Topu ikinci kaledeki adamına atabilirdi ama top atıcısının niyetini anladığından o da kasıtlı olarak topu üçüncü kaledeki arkadaşının başının üzerinden attı.
Herkes bağırıyordu, 'Shay, Shay, Shay, bütün yolu koş Shay'
Karşı takımdan birinin yardım ederek onu üçüncü kaleye doğru döndürmesiyle Shay üçüncü kaleye koşabildi, 'Üçüncüye koş! Shay, üçüncüye koş!'
Shay üçüncüye gelirken diğer takımdakı çocuklar ve seyirciler ayağa kalkmışlardı ve bağırıyorlardı, 'Shay, hepsini koş! Hepsini koş!' Shay hepsini koştu ve oyunu takımı için kazanan bir kahraman olarak herkes tarafından alkışlandı.
'O gün', dedi babası, gözlerinden yaşlar aşağıya doğru süzülerek, 'iki takımdaki çocuklar da dünyaya bir parça sevgi ve insanlık getirmeyi başardılar'.
Shay bir sonraki yaza yetişemedi. O kış öldü. Bir kahraman olduğunu ve babasını mutlu ettiğini ve eve geldiğinde annesinin de gözyaşları içinde onu kucakladığını asla unutmadı.
Bilgin bir adam bir zamanlar demişki: Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir.
Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul icin bağıs toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışardaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa herşeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?'
Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar.
Baba devam etti. 'Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor.'
Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:
Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun baseball oynadıklarını gördüler.
Shay sordu, 'Acaba oynamama izin verirler mi?'
Shay'in babası çoğu çocuğun Shay gibi bir çocuğun takımlarında oynamasını istemeyeceklerini ama aynı zamanda eğer oğluna izin verirlerse oğlunun o çok ihtiyacını duyduğu, engellerine rağmen başkaları tarafından kabul edilmenin özgüveni ve sahiplenme duygusunu vereceğini de biliyordu.
Shay'in babası çocuklardan birinin yanına yaklaştı ve (fazla birşey beklemeyerek) Shay in oynayıp oynayamayacağını sordu. Çocuk şöyle danışabileceği birilerine baktı ve sonra 'Şu anda 6 sayı gerideyiz ve oyun sekizinci turunda. Herhalde takıma girebilir ben de onu dokuzuncu turda vurucu olarak sokmaya çalışırım' dedi.
Shay büyük bir gayretle takımın yanına gitti ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile takım t-shirtini giydi. Babası gözünde yaş, kalbi sıcak duygularla dolu onu izledi. Çocuklar oğlunun kabul edilmesinden dolayı babanın mutluluğunu gördüler. Sekizinci turun sonunda Shay'in takımı birkaç puan kazandı ama hala 3 sayı gerideydi. Dokuzuncu turun başında Shay eldiveni eline geçirdi ve sağ açık sahaya çıktı. Ona doğru hiç top isabet etmemesine rağmen oyunda olmaktan son derece mutluydu ve babasının ona tribünlerden el salladığını gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Dokuzuncu turun sonunda Shay'in takımı yine puan kazandı. Şimdi bütün kaleler doluydu, oyunu kazanma şansı ortaya çıkmıştı ve topa vurma sırası Shay'e gelmişti.
Bu noktada Shay'in vurucu olmasına izin vererek oyunu kaybetme riskini mi almalıydılar? Şaşırtıcı bir hamleyle Shay'e sopayı verdiler. Herkes topa isabet ettirme şansının sıfır olduğunu biliyorlardı çünkü bırakın topa vurmayı Shay sopayı bile elinde tutmasını bilmiyordu.
Ama Shay sahaya çıktığında top atıcı, diğer takımın kazanma şanslarını bir kenara bırakarak Shay'e bu fırsatı tanıdıklarını görünce birkaç adım öne giderek yumuşak bir şekilde topu Shay'e doğru fırlattı. İlk topa Shay zorlukla sopayı savurdu ama ıskaladı. Atıcı tekrar birkaç adım öne doğru geldi ve topu yine yumuşak bir şekilde Shay'e doğru attı. Shay sopayı savurdu ve hafifçe topa dokunarak yere atıcıya doğru vurdu.
Oyun şimdi bitecekti. Atıcı topu yerden aldı ve ilk kaledeki adamına kolaylıkla atabilecek ve Shay'i sobeleyerek oyunu bitirebilecekti.Ama atıcı topu aldı ve ilk kaledeki adamının başının üzerinden diğer takım arkadaşlarının erişemeyeceği yere fırlattı. tribünlerdeki herkes ve iki takımda bağırmaya başladılar, 'Shay, ilk kaleye koş, ilk kaleye koş!' Shay hayatında hiç bu kadar uzağa koşmamıştı ama ilk kaleye gidebildi. Şaskınlıktan büyümüş gözleriyle yere çöktü.
Herkes bağırmaya devam etti, 'İkinci kaleye koş, ikinci kaleye koş' Nefes nefese Shay zorlukla ikinci kaleye koşabildi. Shay ikinci kaleye geldiği sırada açık sahada diğer takımdan biri topu almıştı ... takımın en küçüğü olan bu çocuk kahraman olma şansını elinde tutuyordu. Topu ikinci kaledeki adamına atabilirdi ama top atıcısının niyetini anladığından o da kasıtlı olarak topu üçüncü kaledeki arkadaşının başının üzerinden attı.
Herkes bağırıyordu, 'Shay, Shay, Shay, bütün yolu koş Shay'
Karşı takımdan birinin yardım ederek onu üçüncü kaleye doğru döndürmesiyle Shay üçüncü kaleye koşabildi, 'Üçüncüye koş! Shay, üçüncüye koş!'
Shay üçüncüye gelirken diğer takımdakı çocuklar ve seyirciler ayağa kalkmışlardı ve bağırıyorlardı, 'Shay, hepsini koş! Hepsini koş!' Shay hepsini koştu ve oyunu takımı için kazanan bir kahraman olarak herkes tarafından alkışlandı.
'O gün', dedi babası, gözlerinden yaşlar aşağıya doğru süzülerek, 'iki takımdaki çocuklar da dünyaya bir parça sevgi ve insanlık getirmeyi başardılar'.
Shay bir sonraki yaza yetişemedi. O kış öldü. Bir kahraman olduğunu ve babasını mutlu ettiğini ve eve geldiğinde annesinin de gözyaşları içinde onu kucakladığını asla unutmadı.
Bilgin bir adam bir zamanlar demişki: Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)