27 Ocak 2012 Cuma
Meme uçlarında yaralar ve Alınacak Önlemler
Meme uçlarında yaralar ya da çatlaklar, ilk haftalarda sık görülen bir problemdir ve maalesef sıklıkla, erken memeden kesme nedenidir. İlk günlerde meme uçlarının hassas olması normaldir, ancak ağrılar ve uzun süreli yaralar değildir. En sık görülen –ve kolaylıkla giderilebilecek– neden, çocuğu emzirirken doğru tutmamaktır. Kimi zaman da bebeğin dil altındaki dokunun (frenulum lingae) kısa olması ya da sizin meme ucunuzun yassı ya da içe gömülü olması bunun nedeni olabilir.
Meme ucu yaralarında alınacak tedbirler:
• Emzirmeye devam edin.
• Emzirme pozisyonunuzu bir uzman ile birlikte kontrol edin.
• Sık sık, ama daha kısa süreli emzirin.
• Çocuğunuza daha ilk açlık işaretinde meme verin, açlıktan huzursuzlanıp kıpırdanmasına ve ağlamasına meydan vermeyin.
• Çocuğa meme verirken oluşan ağrıların azalması için, süt bırakma refleksini emzirmeden önce masaj yaparak harekete geçirmeniz avantaj sağlayabilir.
• Meme uçlarınızı zorlanmaktan korumak için ara sıra emzirme pozisyonunu değiştirmelisiniz (beşik pozisyonu, yan pozisyon, yatarken).
• Çocuğu göğsünüzden almak istediğiniz zaman daima, parmağınızla meme ile dudak arasındaki hava boşluğunu açın.
• Emzirdikten sonra biraz anne sütünü meme ucunuzun üstünde kurumaya bırakın.
• Emzirme pedlerini yalnızca çok gerekli olduğunda kullanın ve bunları sık sık değiştirin.
• Meme ucuna sabun değmesinden kaçının.
• Fazla şiddetli ağrılar haline 24 saat süreyle sütü el ile sağabilir ya da pompalayabilirsiniz, mümkünse pompa setinin üzerinde yumuşak bir destek parçası kullanın.
• Göğüs koruyucular yalnızca istisnai hallerde tavsiye edilir.
Bu tip bir sorununz olduğunda ertugrul.esra@gmail.com adlı email adresinden bana email atabilirsiniz. Bu drumlarda size destek olmaktan memnuniyet duyarım..
Göğüste fazla süt birikimi oluştuğunda ilk yardım:
• Emzirmeden önce sıcak kompresler faydalıdır.
• Mümkün olduğu kadar sık emzirin.
• Göğüslerinize emzirme öncesinde yumuşak masaj yapabilirsiniz
• Yeni doğan bebeğiniz göğsünüzün şişmesi nedeniyle meme ucunu kavramakta güçlük çekiyorsa, çocuğun kavraması gereken bölüm yumuşayana kadar masaj yaparak biraz süt çıkarın.
• Emzirme sonrasında soğuk bezler rahatlatıcı etki yapar.
26 Ocak 2012 Perşembe
ANNE SÜTÜNÜN ve EMZİRMENİN ÜSTÜNLÜKLERİ
Anne sütünü hazırlamak gerekmez, ekonomik yük getirmez.
Mikropsuzudur, her zaman sterildir.
Isı derecesi idealdir.
Anne sütü sindirimi kolay olan küçük moleküllü proteinler yönünden zengindir. Sindirime yardımcı aktif enzimler (yağ sindirimi için lipaz) içerir.
Anne sütünün protein içeriği bebeğin ihtiyaç duyduğu niteliktedir.
Anne sütü büyümeyi düzenleyen faktörler (taurin) yönünden zengindir.
İnek sütünde bulunan beta - laktoglobulin anne sütünde bulunmaz. Bu nedenle anne sütü allerjenik değildir.
Anne sütü bebeğin gelişiminde ayrı bir önemi olan esansiyel yağ asitleri ve doymamış yağ asitleri yönünden zengindir.
Anne sütünün yağ içeriği bir anneden diğerine hatta aynı annede gün içerisinde farklılıklar gösterebilir.
Emzirme esnasında yağ konsantrasyonu artar ve bebekte doygunluk sağlanır.
Anne sütü laktoz açısından zengindir.
Annenin diyetindeki değişiklik ve kan şekeri düzeyleri sütteki laktoz oranını etkilemez.
Anne sütünün mineral içeriği bebeğe çok uygundur. Oysa inek sütü böbrek konsantrasyon yeteneği kısıtlı olan yenidoğan bebekler ve küçük süt çocukları için böbrek yükü oluşturur.
Beslenmesi yeterli ve dengeli olan annelerin sütünde yağda eriyen vitaminler yeterli miktarda mevcuttur.
Anne sütü immunolojik özellikleri ile enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Enfeksiyonu önleyen İg'ler (İgA, İgG ve İgM) içerir.
Anne sütü bakteri ve virüse karşı doğal bağışıklık sağlar.
Anne sütüyle beslenen çocuklarda pişik, grip, faranjit, otit vb. enfeksiyonlara ve kabızlığa daha az rastlanır.
Solunum yolu ve gastrointestinal enfeksiyonları daha az görülür.
Orta kulak iltihabı riskini azaltır.
Bebeği çene ve diş anomalilerinden, ileri yaşlarda görülebilecek damar sertliği, tansiyon, şişmanlık gibi hastalıklardan korur.
Bazı kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır (Tip 1 diyabet, çölyak hastalığı gibi).
25 Ocak 2012 Çarşamba
EMZİRME ÖĞRENİLEN BİR YETENEKTİR:
Emzirme, öğrenilen bir yetenektir fakat sadece önemli bilgilerin bilinmesi ve doğru araçlar yoluyla bu yetenek kolayca geliştirilebilir. Bir kez süt üretimini düzene koyup ilk 4 ila 5 hafta boyunca rahatlıkla emzirdikten sonra süt sağımı, annenin rutin işleri arasında yerini alır.
Emzirmenin doğumdan hemen sonra başlatılması ile anne sütünün temeli doğru olarak atılmış olur. Bir emzirmenin ne kadar sürede tamamlanması gerektiğine ait kesin bir kural yoktur. Bebeğin ihtiyacına göre bir süre ayarlanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki bebek sadece süt ihtiyacını gidermek üzere emmeyecektir. Emmek, bir tür haz duygusunun tatmin yoludur. İyi bir emmenin ardından bebek hala memeyi bırakmıyorsa meme bebeğin ağzından çekip alınabilir.
Memenin uzunca süre emilmesi ağrıya yol açmaz. Ağrıya neden olan yanlış kavrama ve yanlış emzirme teknikleridir. Bu nedenle emzirme süresi bebeğin keyfine bırakılmalıdır.
Bebeğin düşük doğum ağırlığı, dudak damak problemleri, annenin meme başı yetersizlikleri veya herhangi bir sebep ile bebek çok kısa emme yapar, memeyi yetersiz emer ise emzirmenin başlatılması ve devamlılığı için sütün sağılması yararlı ve önemlidir.
Emzirmeyi öğrenmek veya evdeki ilk günleri daha rahat geçirebilmek için hamileyken Emzirmeyle ilgili kurslara katılmak, doğum yaptığınız hastanenein bebek hemşirelerinden eğitim almanız işinizi daha da kolaylaştıracaktır. Bu dönem de eşinizin size destek olması da önemli bir konudur.Siz emzirdikten sonra , babası da gazını çıkartabilir..
23 Ocak 2012 Pazartesi
BLOĞUMUN İLK HEDİYESİ:ANNE SÜTÜ VE EMZİRME KURSU
Şimdiye kadar takip ettiğim bloglar arasında çoğu çok güzel hediyeler veriyorlardı. Hatta 2 kere de kazandım..
Ben de ara verdiğim eğitimlerime tekrar başlıyorum. Eğer siz de 05 Şubat pazar günü saat 11:00-13:00 arasında yapacağım Anne sütü ve Emzirme kursuma katılmak isterseniz, bu yayının altına yorum bırakmanız yeterli olacaktır. İsminizi ve email adresinizi yazmanız yeterli..
Herkese bol şanslar:))
18 Ocak 2012 Çarşamba
ANNE SÜTÜ VE EMZİRME EĞİTİMİM BAŞLIYOR!!!
Merhbalar, Buyuk bir heyecanla sizlere artık duyurmaya başlıyorum.Daha önceki eğitimler gibi interaktif olacak. Maksimum 5 kişilik küçük gruplar haline olacak. Aşağıda detaylarını ;
EMZİRME;HAYATA SAĞLIKLI BİR BAŞLANGIÇ!!!
Bir çocuk bekliyorsunuz. Gebelik, doğum ve emzirme dönemi, hayatınızın yepyeni bir kesitini oluşturur. Kadın olmayı belki de çok yoğun yaşayacağınız bu dönem hakkında daha fazla bilgi edinmek istersiniz.
Bu kursumuzdaki amaç size, emzirmenin gayet doğal olduğu güvenini vermektir.
Vücudunuz daha şimdiden kendiliğinden buna hazırlanmaktadır. Emzirmek kolay öğrenilir, ancak bazı küçük şeyler yüzünden çok zahmetli bir hal alabilir. Güçlüklerden kaçınmanız amacıyla, emzirmeyle ilgili en önemli şeyleri bu eğitimde toparladım.
Emzirme yoluyla çocuğa sıcaklık, korunma duygusu, huzur, koruma ve güvenlik vereceksiniz. Çocuğunuza hayat için mümkün en iyi başlangıcı sağlayacaksınız.
Kursumuzun İçeriği:
-Anne sütünün oluşumu ve üstünlükleri,
Anne sütüne nasıl başlamalıyım?
-Anne sütünün gelişimi
-Sütüm bebeğe yetiyor mu?
-Memeye yerleştirme ve emzirme pozisyonları
-Emzirme sorunları
-Anne sütünü Arttırmak için yapılabilecekler
-Emziren Annenin Beslenmesi
-Emzirme ve Baba
-Prematüre ve Düşük Ağırlıklı Bebeklerde Emzirme
-Çalışan annenin Emzirmesi ve İşe Adaptasyonu
-Biberon ve Emzik
-Emzirme Döneminde kullanabileceğiniz yardımcı malzemeler
Bu kursumuza ister hamileyken ister bebeğiniz yeni doğduğunda katılabilirsiniz. Babalarda size eşlik edebilir. Uygulamalı olarak ders anlatılacaktır.
Dersimiz 2 saat sürecektir. Pazar günleri 11:00-13:00 arasında olacaktır.İlk toplantımız 05 Şubat 2012 tarihinde olacaktır.
Adres: Dr. Zeki Zeren sok. no: 15 Palmiye apt. D /1 Göztepe
Göztepe Oyuncak Müzesi yanı..
Ücreti: 75 Tl+KDV
Ayrıca bu kursa katılan herkese Doğum Fotoğrafçısı Burçin Çobanoğlu hamile ve ya bebek çekimlerin de % 25 indirim yapacak.. http://www.burcincobanoglu.com/
Katılmaya karar verirseniz 27 Ocak 2012 tarihine kadar bana email atabilirsiniz.
Detayları öğrenmek için ertugrul.esra@gmail.com bana email atabilirsiniz.
EMZİRME;HAYATA SAĞLIKLI BİR BAŞLANGIÇ!!!
Bir çocuk bekliyorsunuz. Gebelik, doğum ve emzirme dönemi, hayatınızın yepyeni bir kesitini oluşturur. Kadın olmayı belki de çok yoğun yaşayacağınız bu dönem hakkında daha fazla bilgi edinmek istersiniz.
Bu kursumuzdaki amaç size, emzirmenin gayet doğal olduğu güvenini vermektir.
Vücudunuz daha şimdiden kendiliğinden buna hazırlanmaktadır. Emzirmek kolay öğrenilir, ancak bazı küçük şeyler yüzünden çok zahmetli bir hal alabilir. Güçlüklerden kaçınmanız amacıyla, emzirmeyle ilgili en önemli şeyleri bu eğitimde toparladım.
Emzirme yoluyla çocuğa sıcaklık, korunma duygusu, huzur, koruma ve güvenlik vereceksiniz. Çocuğunuza hayat için mümkün en iyi başlangıcı sağlayacaksınız.
Kursumuzun İçeriği:
-Anne sütünün oluşumu ve üstünlükleri,
Anne sütüne nasıl başlamalıyım?
-Anne sütünün gelişimi
-Sütüm bebeğe yetiyor mu?
-Memeye yerleştirme ve emzirme pozisyonları
-Emzirme sorunları
-Anne sütünü Arttırmak için yapılabilecekler
-Emziren Annenin Beslenmesi
-Emzirme ve Baba
-Prematüre ve Düşük Ağırlıklı Bebeklerde Emzirme
-Çalışan annenin Emzirmesi ve İşe Adaptasyonu
-Biberon ve Emzik
-Emzirme Döneminde kullanabileceğiniz yardımcı malzemeler
Bu kursumuza ister hamileyken ister bebeğiniz yeni doğduğunda katılabilirsiniz. Babalarda size eşlik edebilir. Uygulamalı olarak ders anlatılacaktır.
Dersimiz 2 saat sürecektir. Pazar günleri 11:00-13:00 arasında olacaktır.İlk toplantımız 05 Şubat 2012 tarihinde olacaktır.
Adres: Dr. Zeki Zeren sok. no: 15 Palmiye apt. D /1 Göztepe
Göztepe Oyuncak Müzesi yanı..
Ücreti: 75 Tl+KDV
Ayrıca bu kursa katılan herkese Doğum Fotoğrafçısı Burçin Çobanoğlu hamile ve ya bebek çekimlerin de % 25 indirim yapacak.. http://www.burcincobanoglu.com/
Katılmaya karar verirseniz 27 Ocak 2012 tarihine kadar bana email atabilirsiniz.
Detayları öğrenmek için ertugrul.esra@gmail.com bana email atabilirsiniz.
16 Ocak 2012 Pazartesi
24 Aylık Bebek: 2 yaş ve Bisiklet
2 yaşındaki bir çocuk hayatı pedallayabilir! Gelişen el, ayak ve denge yetileri 2 yaş çocuğunun en belirgin fiziksel gelişimini gösterir. 2.Doğum gününde ona bir bisiklet hediye etmek iyi bir fikir olabilir. Bisiklette, bu yaştaki bir çocuğun dengesini sağlamak için yardımcı olacak mekanizmalar vardır. Sizin de desteğinizle öğreneceği bisiklet kullanmayla çocuğunuzun enerjisini atabileceği ve özgürce gezebileceği bir aracı olacaktır. Bisiklet sürmeyi öğrenmek hayatı öğrenmek gibidir aslında. Her ikisinde de dengeyi bulmak ve hep ileriye bakmak gerekir!
Altuğ 1 yaşından beri pedalsız bisikletini çok severek kullanıyor. Onun üstünde yaptığı hareketleri görseniz, inanamazsınız. Evdeki koridor boyunca hızla kullanıyor bisikletiniz.. Minik ve katalanbilen bir bisiklet olduğu için Alışveriş merkezine giderken de yanımızda götürüyoruz. Dilediğince biniyor orada..
şimdi buyudu ve 2 yaşa uygun olan bir bisiklet almak istiyorum.Yine pedalsız alacağım. Daha sonra pedallıya geçeceğiz. Zaten küçükken aldığımız Smart trike bisiklet var. Onu da kullanabilir. Pedalsız olarak ben Tay Tya marka tahta olanlarını çok beğeniyordum. fakat internette yapğtığım araşy-tırma sı-onucunda Punky marka Türkiye de bukalabileceğim bir bisiklet buldum. Bugun sipariş vereceğim, bakalım.. Beğenecek mi Altuğ Pasa:))
Fiziksel Gelişim :
2 yaş çocuğu
■Karton kağıt üzerine daireler ve farklı şekiller çizebilir. Onunla birlikte resimler çizmeyi deneyebilirsiniz. Fiziksel gelişimin kabul etmeyeceği zorluklar yaşatmayın ona; ama birlikte aktiviteler yapın. Ve bazen de yalnız bırakın. Kendi kendine bir şeyler yapmanın zevkini yaşasın. Vereceğiniz bir kalem ve kağıt bu amaca yönelik harika aletlerdir.
Altuğ'unun en çok zevk aldığı şey.. Kalemler, defter ve kitaplar.. Kalemlerle sadece defter ve kitaplarını değil, duvarlara da sanayt eserleri yapmayı çok seviyor. O nedenle silinebilen kalemler alıyoruz. Böyle olunca duvarları boyasa da ne o ne de ben üzülmüyorum. Ama salon ve mutfak duvarlarında tükenmez kalemle yapılmı ve malesef çıkaramadığımız sanat eserleri mevcut. İşten eve geldiğimde babası gelinceye kadar olan zamanda sadece Altuğ ile ne istiyorsa yapıyoruz. Resim yapmak, oyun hamurları yada sevdiği kitabı okumak olabiliyor bu...
■Kıyafetlerini tek başına çıkarmaya başlayabilir,
Bu işi de çok severek yapıyor. soyunmayı çok seviyoruz. Giyinme işi tam bir kargaşa... Kendi kendine pantalonlarını giymeye çalışıyor. Ayakkabı özellikle de kendisine ait olmayamnları ayağana geçirmek de üstüne yok:))
■Topa vurmaktan hoşlanabilir,
■Oyuncak bebeğini besleyebilir,
■”İşte, okulda, yukarıda, aşağıda,nerede” gibi kelimeler artık onun için daha anlamlı olacaktır. 2 Yaşındaki bir bebekte mesafe ve yer kavramı gelişmiştir.
■”Neden” sorusunu çok daha fazla kullanabilir. Her şeyi öğrenmek isteyen ‘’iletişimci’’, bir gazeteci edasıyla sürekli ‘’Neden’’diye soracaktır. Bu sorulara, belki de çoğu zaman aynılarına, cevap vermek sizi yorabilir. Ama şunu bilin ki her cevabınızla onun merak etme ve hayatı kurcalama güdüsünü teşvik ediyorsunuz.Onun edilgen değil, araştırmacı ve her şeyi sorgulayan bir birey olmasını istersiniz değil mi?
■Zıtlıkları anlayabilir. Büyük, küçük; sıcak, soğuk, tatlı, acı gibi….
2 Yaş Sendromu :
Çocuğunuzun yapmak istedikleriyle yapabildikleri arasındaki uçurum onu öfke krizlerine sokabilir. Bu nedenle iki yaş civarında çocuklar çok sinirli görünürler. En ufak bir sıkıntıda patlamaya hazır bir volkana dönüşürler. Onu anlamaya ve sorununu birlikte çözmeye çalışın. Ama bebeğinizin patlamasını engellemeyin. Bırakın kendini ifade etsin. Çocuk hayatın düz bir yol olmadığını da öğrenmek zorundadır. Zorluklarla başa çıkmak için bazen öfke duyarız hayatta değil mi? Öfke de hayatın bir gerçeği. Ancak kafasını bir yerlere vurmak boyutuna geliyorsa mutlaka doktorunuzdan yardım alın.
Onun öfkeli anında siz de öfkelenmeyin. Sakin bir tavırla ”Çok kızgın olduğunu anlıyorum, anneye parka gitmediği için kızıyorsun” deyin. Çocuklar tam bir ayna gibi yansıtıcıdır. Eğer sizden sakinleşme işareti alırsa sakinleşir, öfkelendiğinizi görürse daha da öfkelenir. ”Sinirlenme, kızma!” gibi emirlerin hiçbir işe yaramadığını göreceksiniz.
Altuğ çok sinirlendiğinde, ben ve babası kendimzi frenlemeye çalışıyoruz. bazen kendine zarar verecek o kadar çok şey yapıyor ki... Özellikle kablolarla oynamak ve onalrı prize takma işine bayılıyor. O nedenle prizlerimiz güvenlikli.. fakat yine de evin şeklini prizlere göre düzenledik.
Çok istediği fakat bizim istemediğimiz birşey olduğunda ilgisini oan farkettirmeden başka tarafa çekiyoruz. Böylelikle bu gibi zamanlarla başediyoruz. Bazen gerçketen zor olsa da .. Sanki şu günlerde sıkıntımız biraz azaldı..
2-3 Kelimeli Cümleler :
2 yaş çocuğu üç kelimeyi yan yana getiren cümleler kurabilir. ”Anne çiş var’” gibi bir cümle duymak eminim sizi havalara uçuracaktır. Çünkü bu hem üç kelimeyi bir arada kullandığının hem de tuvalete gitmek istediğinin göstergesidir.3 kelimeli cümleleri bu ay kullanmadıysa birkaç içinde kullanacağından emin olabilirsiniz. ”Minik konferansçınızın” kullanabildiği kelime sayısı 50 civarındadır. Anladığı ise çok daha fazladır. Her çocuğun gelişim eğrisinin farklı olabileceğini ve çocuğunuzun 24 ayda iki kelimeli cümlelerle de idare edebileceğini unutmuyorsunuz değil mi? Bu nedenle karşılaştırma yapmayın! Arkadaşınız Pınar’ın oğlu daha az ya da çok konuşabilir. Bu sizin çocuğunuzun hiç umrunda değildir.
Konuşma veya duymasıyla ilgili bir problemi olduğunu düşünüyorsanız, bunu çocuk doktorunuzla paylaşın. Doktorunuz yapacağı bazı testlerle olası sorunu saptayabilir. Erken teşhis ve tedavi konuşma ve duyma problemlerinin çözümünde son derece etkili olmaktadır.
Altuğ geç konuşan bir çocuk olacak. Herşeyi anlıyor. fakat tek tek birçok kelimeyi de söyluyor. Bazen de ilk duyduklarının ilk hecesini söyluyor. tam olarak iki kelimeden oluşan cümle kurmuyoruz. Konuşmasını hızlandırmak için herşeyi tekrarlanmamızın yanı sıra bol bol kitap okuyoruz. Kitaptakileri gerek hareketleriyle gerek de kelimelerle bana anlatıyor. Eğer sizin de çocuğunuzun konuşmasıyla ilgili sıkıntınız varsa ilgi alanını kapsayan konularda kitaplar okumak ve ona bunu anlatması için yureklendirmek çok işe yarıyor.
”Özel Zaman” :
İşten geldiğinizde hemen ev işlerine girişmeyin! Çocuğunuz bir gün boyunca sizi bekledi ve siz gelir gelmez ”çok işim var” mantığıyla çocuğunuza sadece merhaba diyerek mutfağa giriyorsanız yanlış yapıyorsunuz. ”Anne geldi!!” cümlesi bu aralar onun en çok hoşlandığı cümlelerdir. İşten gelince 10-15 dakika hiçbir şey yapmadan çocuğunuzla oynayın. Ona gününüzü anlatın, o da size kendi yaptıklarını anlatsın. Onu kucaklayın ve dokunulma ihtiyacını giderin. Çocuğunuz bilsin ki bu 10 dakika sadece ona ait ve kimse sizi engelleyemez. Bu süre içinde telefon görüşmesi yapmayın,televizyon izlemeyin. Sadece siz ve küçük insanınız olsun.
Bu tür ”özel zaman” ları çocuğunuzla kaliteli zamanlar geçirebileceğiniz aktivetelere ayırın. Çocukla 24 saat bir arada olmanız zor olacaktır; ama inanın 10-15 dakikaya dünyalar sığdırabilirsiniz onun için.
Bu konuya çok dikkat ediyorum.Özellikle işten geldikten hemen sonra ve yatmadan önce kitap okuma zamnalrımızda televizyonsuz bir ortamda baş başa zaman geçiriyoruz.Altuğ eğer benle başbnaşa olmak istediğinde istediği oyuncağı ya da kitabı alarak odasına ya da yatak oa-dasına beni yöneldiriyor.
Sizin Hayatınız:
”Acaba yaptığım yanlışlar mı bu çocuğu öfkeli yapıyor” diye düşünüyorsunuz değil mi? Öfke sendromlarını sadece sizin yaşamadığınızı bilmek sizi rahatlatmalıdır. Bu ve bunun gibi yazıları okuyarak bilinçli bir anne olmak istediğinize göre siz de sorun yok !! Bu aylarda çocuğunuzun size karşı gösterdiği olumsuz hiçbir tavrın aslında direkt sizinle ilgisi yok. Çocuğunuz gelişim aşamalarında bu tür sert dönemler olacaktır. Uzmanlar bu döneme ”erken ergenlik” dönemi diyorlar. Dolayısıyla çocuğunuz aniden size kötü davranıp yarım saat sonra ise kollarınıza atılabilir. Öfkeli davranışlarını kişisel algılamayın. Ona bu kucağı ve ihtiyacı olan şefkati verin. Annelik biraz da karşılıksız bir sevgidir unutmayın bunu! (Emin olun o sizi çok seviyor-on yıl sonra yemeklerinize olan hayranlığını,sizin onun hayatındaki öneminizi arkadaşlarına anlatırken siz mest olacaksınız!)
Bilgi Hapı:
Öfke ve acılar da hayatın parçasıdır. Çocuğunuzun hayatı dolu dolu yaşaması gerekir.Onu camdan bir fanus içine hapsetmeyin.
Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Can Dündar (Gazeteci – Yazar-Bir çocuk Babası)
Altuğ 1 yaşından beri pedalsız bisikletini çok severek kullanıyor. Onun üstünde yaptığı hareketleri görseniz, inanamazsınız. Evdeki koridor boyunca hızla kullanıyor bisikletiniz.. Minik ve katalanbilen bir bisiklet olduğu için Alışveriş merkezine giderken de yanımızda götürüyoruz. Dilediğince biniyor orada..
şimdi buyudu ve 2 yaşa uygun olan bir bisiklet almak istiyorum.Yine pedalsız alacağım. Daha sonra pedallıya geçeceğiz. Zaten küçükken aldığımız Smart trike bisiklet var. Onu da kullanabilir. Pedalsız olarak ben Tay Tya marka tahta olanlarını çok beğeniyordum. fakat internette yapğtığım araşy-tırma sı-onucunda Punky marka Türkiye de bukalabileceğim bir bisiklet buldum. Bugun sipariş vereceğim, bakalım.. Beğenecek mi Altuğ Pasa:))
Fiziksel Gelişim :
2 yaş çocuğu
■Karton kağıt üzerine daireler ve farklı şekiller çizebilir. Onunla birlikte resimler çizmeyi deneyebilirsiniz. Fiziksel gelişimin kabul etmeyeceği zorluklar yaşatmayın ona; ama birlikte aktiviteler yapın. Ve bazen de yalnız bırakın. Kendi kendine bir şeyler yapmanın zevkini yaşasın. Vereceğiniz bir kalem ve kağıt bu amaca yönelik harika aletlerdir.
Altuğ'unun en çok zevk aldığı şey.. Kalemler, defter ve kitaplar.. Kalemlerle sadece defter ve kitaplarını değil, duvarlara da sanayt eserleri yapmayı çok seviyor. O nedenle silinebilen kalemler alıyoruz. Böyle olunca duvarları boyasa da ne o ne de ben üzülmüyorum. Ama salon ve mutfak duvarlarında tükenmez kalemle yapılmı ve malesef çıkaramadığımız sanat eserleri mevcut. İşten eve geldiğimde babası gelinceye kadar olan zamanda sadece Altuğ ile ne istiyorsa yapıyoruz. Resim yapmak, oyun hamurları yada sevdiği kitabı okumak olabiliyor bu...
■Kıyafetlerini tek başına çıkarmaya başlayabilir,
Bu işi de çok severek yapıyor. soyunmayı çok seviyoruz. Giyinme işi tam bir kargaşa... Kendi kendine pantalonlarını giymeye çalışıyor. Ayakkabı özellikle de kendisine ait olmayamnları ayağana geçirmek de üstüne yok:))
■Topa vurmaktan hoşlanabilir,
■Oyuncak bebeğini besleyebilir,
■”İşte, okulda, yukarıda, aşağıda,nerede” gibi kelimeler artık onun için daha anlamlı olacaktır. 2 Yaşındaki bir bebekte mesafe ve yer kavramı gelişmiştir.
■”Neden” sorusunu çok daha fazla kullanabilir. Her şeyi öğrenmek isteyen ‘’iletişimci’’, bir gazeteci edasıyla sürekli ‘’Neden’’diye soracaktır. Bu sorulara, belki de çoğu zaman aynılarına, cevap vermek sizi yorabilir. Ama şunu bilin ki her cevabınızla onun merak etme ve hayatı kurcalama güdüsünü teşvik ediyorsunuz.Onun edilgen değil, araştırmacı ve her şeyi sorgulayan bir birey olmasını istersiniz değil mi?
■Zıtlıkları anlayabilir. Büyük, küçük; sıcak, soğuk, tatlı, acı gibi….
2 Yaş Sendromu :
Çocuğunuzun yapmak istedikleriyle yapabildikleri arasındaki uçurum onu öfke krizlerine sokabilir. Bu nedenle iki yaş civarında çocuklar çok sinirli görünürler. En ufak bir sıkıntıda patlamaya hazır bir volkana dönüşürler. Onu anlamaya ve sorununu birlikte çözmeye çalışın. Ama bebeğinizin patlamasını engellemeyin. Bırakın kendini ifade etsin. Çocuk hayatın düz bir yol olmadığını da öğrenmek zorundadır. Zorluklarla başa çıkmak için bazen öfke duyarız hayatta değil mi? Öfke de hayatın bir gerçeği. Ancak kafasını bir yerlere vurmak boyutuna geliyorsa mutlaka doktorunuzdan yardım alın.
Onun öfkeli anında siz de öfkelenmeyin. Sakin bir tavırla ”Çok kızgın olduğunu anlıyorum, anneye parka gitmediği için kızıyorsun” deyin. Çocuklar tam bir ayna gibi yansıtıcıdır. Eğer sizden sakinleşme işareti alırsa sakinleşir, öfkelendiğinizi görürse daha da öfkelenir. ”Sinirlenme, kızma!” gibi emirlerin hiçbir işe yaramadığını göreceksiniz.
Altuğ çok sinirlendiğinde, ben ve babası kendimzi frenlemeye çalışıyoruz. bazen kendine zarar verecek o kadar çok şey yapıyor ki... Özellikle kablolarla oynamak ve onalrı prize takma işine bayılıyor. O nedenle prizlerimiz güvenlikli.. fakat yine de evin şeklini prizlere göre düzenledik.
Çok istediği fakat bizim istemediğimiz birşey olduğunda ilgisini oan farkettirmeden başka tarafa çekiyoruz. Böylelikle bu gibi zamanlarla başediyoruz. Bazen gerçketen zor olsa da .. Sanki şu günlerde sıkıntımız biraz azaldı..
2-3 Kelimeli Cümleler :
2 yaş çocuğu üç kelimeyi yan yana getiren cümleler kurabilir. ”Anne çiş var’” gibi bir cümle duymak eminim sizi havalara uçuracaktır. Çünkü bu hem üç kelimeyi bir arada kullandığının hem de tuvalete gitmek istediğinin göstergesidir.3 kelimeli cümleleri bu ay kullanmadıysa birkaç içinde kullanacağından emin olabilirsiniz. ”Minik konferansçınızın” kullanabildiği kelime sayısı 50 civarındadır. Anladığı ise çok daha fazladır. Her çocuğun gelişim eğrisinin farklı olabileceğini ve çocuğunuzun 24 ayda iki kelimeli cümlelerle de idare edebileceğini unutmuyorsunuz değil mi? Bu nedenle karşılaştırma yapmayın! Arkadaşınız Pınar’ın oğlu daha az ya da çok konuşabilir. Bu sizin çocuğunuzun hiç umrunda değildir.
Konuşma veya duymasıyla ilgili bir problemi olduğunu düşünüyorsanız, bunu çocuk doktorunuzla paylaşın. Doktorunuz yapacağı bazı testlerle olası sorunu saptayabilir. Erken teşhis ve tedavi konuşma ve duyma problemlerinin çözümünde son derece etkili olmaktadır.
Altuğ geç konuşan bir çocuk olacak. Herşeyi anlıyor. fakat tek tek birçok kelimeyi de söyluyor. Bazen de ilk duyduklarının ilk hecesini söyluyor. tam olarak iki kelimeden oluşan cümle kurmuyoruz. Konuşmasını hızlandırmak için herşeyi tekrarlanmamızın yanı sıra bol bol kitap okuyoruz. Kitaptakileri gerek hareketleriyle gerek de kelimelerle bana anlatıyor. Eğer sizin de çocuğunuzun konuşmasıyla ilgili sıkıntınız varsa ilgi alanını kapsayan konularda kitaplar okumak ve ona bunu anlatması için yureklendirmek çok işe yarıyor.
”Özel Zaman” :
İşten geldiğinizde hemen ev işlerine girişmeyin! Çocuğunuz bir gün boyunca sizi bekledi ve siz gelir gelmez ”çok işim var” mantığıyla çocuğunuza sadece merhaba diyerek mutfağa giriyorsanız yanlış yapıyorsunuz. ”Anne geldi!!” cümlesi bu aralar onun en çok hoşlandığı cümlelerdir. İşten gelince 10-15 dakika hiçbir şey yapmadan çocuğunuzla oynayın. Ona gününüzü anlatın, o da size kendi yaptıklarını anlatsın. Onu kucaklayın ve dokunulma ihtiyacını giderin. Çocuğunuz bilsin ki bu 10 dakika sadece ona ait ve kimse sizi engelleyemez. Bu süre içinde telefon görüşmesi yapmayın,televizyon izlemeyin. Sadece siz ve küçük insanınız olsun.
Bu tür ”özel zaman” ları çocuğunuzla kaliteli zamanlar geçirebileceğiniz aktivetelere ayırın. Çocukla 24 saat bir arada olmanız zor olacaktır; ama inanın 10-15 dakikaya dünyalar sığdırabilirsiniz onun için.
Bu konuya çok dikkat ediyorum.Özellikle işten geldikten hemen sonra ve yatmadan önce kitap okuma zamnalrımızda televizyonsuz bir ortamda baş başa zaman geçiriyoruz.Altuğ eğer benle başbnaşa olmak istediğinde istediği oyuncağı ya da kitabı alarak odasına ya da yatak oa-dasına beni yöneldiriyor.
Sizin Hayatınız:
”Acaba yaptığım yanlışlar mı bu çocuğu öfkeli yapıyor” diye düşünüyorsunuz değil mi? Öfke sendromlarını sadece sizin yaşamadığınızı bilmek sizi rahatlatmalıdır. Bu ve bunun gibi yazıları okuyarak bilinçli bir anne olmak istediğinize göre siz de sorun yok !! Bu aylarda çocuğunuzun size karşı gösterdiği olumsuz hiçbir tavrın aslında direkt sizinle ilgisi yok. Çocuğunuz gelişim aşamalarında bu tür sert dönemler olacaktır. Uzmanlar bu döneme ”erken ergenlik” dönemi diyorlar. Dolayısıyla çocuğunuz aniden size kötü davranıp yarım saat sonra ise kollarınıza atılabilir. Öfkeli davranışlarını kişisel algılamayın. Ona bu kucağı ve ihtiyacı olan şefkati verin. Annelik biraz da karşılıksız bir sevgidir unutmayın bunu! (Emin olun o sizi çok seviyor-on yıl sonra yemeklerinize olan hayranlığını,sizin onun hayatındaki öneminizi arkadaşlarına anlatırken siz mest olacaksınız!)
Bilgi Hapı:
Öfke ve acılar da hayatın parçasıdır. Çocuğunuzun hayatı dolu dolu yaşaması gerekir.Onu camdan bir fanus içine hapsetmeyin.
Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Can Dündar (Gazeteci – Yazar-Bir çocuk Babası)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)