10 Ağustos 2011 Çarşamba

Çocuklarla El Ele Ebeveynlik


Anneysen.com 'dan tanıdığım İlkiz çok yararlı eğitimler veriyor. Bunlardan biri de "Çocuklarla El Ele Ebeveynlik"..
İlkiz yurtdışında çok güzel eğitimler alıp,Ebeveyn ve Aile Koçu olarak çalışmaya başlamış.Çok yararlı olan ve benim de severek takip ettiğim ''annebabaokulum.blogspot.com'' adlı bloğu da var.

Alternatif Anne ile işbirliği yaparak Alternatif anne üyelerine çok özel fiyata 7 hafta süren ikişer saatlik atölyelerden olaşan  eğitimi Alternatif Anne Eğitim Seminerleri  eğitimi verecek. Siz de Alternatif Anneye üye olup, bu fırsattan yararlanın derim:))






KATILMAK İSTERSENİZ:

Tarih: 18 Eylül, 25 Eylül, 2 Ekim, 9 Ekim, 16 Ekim, 23 Ekim, 30 Ekim


Pazar günleri saat:13:00- 15:00

Yer: Nispetiye Aytar Cad. No:22 Başaran Apt. D:12 Levent/Istanbul

Bilgi ve Rezervasyon için : ilkiz@cocukluyasammerkezi.com
















9 Ağustos 2011 Salı

ALTUĞ BUGÜN ANAOKULUNDA:))

Kaç zamandır düşünüdüğüm şey bugun gerçek oldu. Küçük oğluşum artık büyüdü ve okula başladı. Altuğ Bostancı da Kırmız Balık Anaokulunda oyun grubuna başladı.


Geçen hafta izinli olduğum zaman gidip, Güner Hanımla tanışmış ve Altuğ için deneme dersi yapmıştık. Orada çok mutlu olduğunu görünce, babasıyla karar verdik.
Bugün de oğluşumun ilk günüydü. Necla Teyzesiyle beraber okula başladı. Haftada 3 gün ve 10:00-12:00 saatleri arasında devam edecek.






Etrafımızda ne park ne de Altuğ yaşıtı çocuk olmadığı için oyun grubunun Altuğ'unun gelişimi için yararlı olacağını düşündük. Günler geçtikçe bakalım neler olacak.
Sağolsunlar, Altuğ'unun ilk gününden fotoğraflar çekip, e-mail göndermişler. Resimleri görünce ben ve babası , çok sevindik..Oğlumuz artık büyümüş ve okula gidiyor::))

Teşekküler Kırmızı Balık:))

8 Ağustos 2011 Pazartesi

SAĞLIK BAKANLIĞI YÜKSELEN SEZERYAN ORANLARINI DÜÜRMEK İÇİN EYLEM PLANI HAZIRLADI

Sezaryenle doğum, ülkemizde son 12 yılda tam 3 katına çıktı. Artık neredeyse her iki kadından biri sezaryenle doğum yapıyor. Uzmanlar ise sezaryenin bir ameliyat olduğunu ve zorunlu haller dışında mutlaka normal doğumun tercih edilmesi gerektiğini söylüyor.

REKOR KAYSERİ'DE


Sağlık Bakanlığı AÇSAP verilerine göre geçen yıl Kayseri'de sezaryenle doğum diğer illere göre 1,5 kat fazla gerçekleşti. Kayserinin ardından gelen Ordu, Giresun, Rize, Kırşehir, Eskişehir, Sakarya, Düzce, Kocaeli, Edirne, Çanakkale, İzmir, Uşak, Denizli, Muğla, Antalya, Osmaniye'de ise diğer illere göre bir kat fazla sezaryenle doğum gerçekleşti. Bu veriler Sağlık Bakanlığı ile Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği'ni harekete geçirerek ortak bir eylem planı oluşmasını sağladı. Alınan ortak kararla 2013 yılına kadar Türkiye'deki mevcut sezaryen oranlarının azaltılması planlanıyor.





Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda kısıtlama getirmek istediği sezaryen doğumlar, son olarak 9’uncu Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde gündeme geldi. Kongrede Sağlık Bakanlığı’yla sezaryen oranlarını azaltmak amacıyla yapılan ortak eylem planını açıklayan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, yüzde 48 olan sezaryen oranlarının 2013’te yüzde 35’lere düşürülmesinin öngörüldüğünü söyledi. Sezaryenin en çok eğitimli kesim tarafından talep edildiğini ve büyükşehirlerde sezaryen oranlarının arttığını
vurguladı.
Miiliyet cadde ile röportaj yapan Prof. Dr. İsmail Mete sorulan sorulara cevap vermiş:

* Türkiye’de sezaryenin bu kadar sık yapılmasının nedenleri ne?
Türkiye’de malpraktis yönünden en sık dava açılan alan kadın doğum. Yine Yüksek Sağlık Şurası’nda en çok dosyası olan hekim grubu jinekologlar. Doğumda karşılaşılabilecek anne ve bebeğe ait komplikasyonlardan kaçınmak, normal doğuma bağlı sorunlardan uzak kalmak için doktorlar sezaryene yönelebiliyor. Bu, sezaryen oranlarının artışında etkili. Aynı zamanda sağlık politikalarındaki değişiklik- ler, özel hastanelerle yapılan anlaşmalar ve hekimlere getirilen performans sistemi sezaryenin artışında rol oynadı. 2002’de yüzde 21 olan sezaryen oranı bugün yüzde 48’lere çıktı. Ne oldu peki? Sağlık sistemi değişti. Sezaryen artık en çok SGK anlaşmalı özel hastanelerde yapılıyor. Bunda Sağlık Bakanlığı’nın Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın da etkisi var.

* Sezaryene ne zaman başvurulmalı?
 İlk doğum sezaryenle olmuşsa ikinci doğum da genelde sezaryenle gerçekleştiriliyor. 37’nci haftada çatı muayenesi yapılır. Burada darlık var mı yok mu, saptanır. Kadının çatısı darsa sezaryene karar verilir. Doğum yolunun kapalı olması, gebelik zehirlenmesi, tansiyon yüksekliği, bebekte gelişme geriliği ve anormallikler, kanamalar, bebek ya da anne hayatının önceden tahmin edilebilen ya da edilmeyen tehlikeye girmesi, daha önce geçirilen ameliyatlar, dört kilonun üzerinde iri bebek gibi nedenlerle sezaryen yapılıyor.

* Sağlık Bakanlığı’yla sezaryen oranlarını düşürmek amacıyla yaptığınız ortak eylem planı neler içeriyor?
Ebe eğitiminin ve ebe sayısının artırılması. Doğumhanelerin yeniden düzenlemesi, doğum salonlarından doğum odalarına geçilmesi. Odaların tek kişilik olması. Artık kimse 15 kişinin bağırdığı odalarda normal doğum yapmak istemiyor. Gebe okullarının ve epidural anestezinin yaygınlaştırılması. Ve normal doğum fiyatlarının özendirilmesi gerekiyor. Kadın doğumcuların en önemli sorunu malpraktis. Bu konuda düzenlemeler yapılmalı.


* Anne her koşulda sezaryende ısrar ediyorsa ne yapılmalı?
Hekim normal doğum ve sezaryenin avantajla dezavantajlarını anlatmalı. Bunu anlatırken de normal doğumun tarafında olmalı. Buna rağmen korkular devam ediyorsa psikolojik danışmanlık verilmeli. Anne hâlâ sezaryen istiyorsa o zaman bireysel haklara saygı duyulmalı. Annelere yönelik bilgilendirme sadece gebelik döneminde yapılmamalı. Üreme sağlığıyla ilgili bilgiler okul çağından itibaren verilmeli.

SEZARYENiN ARKASINDAKi TIBBi NEDENLER


Türk Jinekoloji Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Atıl Yüksel, sezaryendeki artışın arkasına pek çok tıbbi neden sıralanabildiğini belirterek bunları şöyle açıkladı:

* Sezaryen ve anestezi tekniğindeki gelişmeler,

* Bebeğin ters gelişi gibi çeşitli tıbbi durumlara sunulan güncel yaklaşımların daha fazla sezaryen gerektirmesi,

* İleri yaş gebeliklerinin sıklaşması,

* Bebeğe en az zarar verme çabası,

* Anne isteğiyle sezaryenin nedenleri arasında normal doğum korkusu, doğum zamanını planlama arzusu, normal doğum sonrasındaki cinsel yaşamın olumsuz etkilenebileceği yönündeki inanç ve bebeğin sezaryenle daha sağlıklı olarak doğacağı yönündeki kanı.


2008'DE ÇEŞiTLi ÜLKELERDEKi SEZARYEN ORANLARI

İngiltere %22

Danimarka %20

Fransa %19

Almanya %28

İtalya %38

Norveç %17

Romanya %22

İspanya %25

ABD %30

Türkiye %37

29 Temmuz 2011 Cuma

Ceyda Düvenci mucizesi Melisa’yı Yeni Anne’ye anlattı


Zengin içeriğiyle annelerin ve anne adaylarının yaşam rehberi olan Yeni Anne, Ağustos sayısında Ceyda Düvenci ile röportaj yaptı. Zorlu hamilelik ve doğum süreci ile anne olmanın mutluluğunu anlatan ünlü oyuncu, erken doğum yapan anneler için deneyimlerini paylaştı.

Hamileliği planlama aşamasından çocuk bakımına kadar her konuda zengin bir içerik sunan Yeni Anne, Ağustos sayısında sayfalarını Ceyda Düvenci’ye ayırdı. Sevilen oyuncu, Yeni Anne’nin sorularını içtenlikle yanıtladı ve hamilelik ile doğum döneminde yaşadığı zorlukları dergi okurları için anlattı.



Hamileliğinin 20’inci haftasında sıkıntılar yaşamaya başlayan ve sonrasında uzun bir süre hareket etmeden dinlenmek zorunda kalan Ceyda Düvenci hamileliği ve doğumu sırasında geçirdiği üzüntülü günleri ve kızı Melisa Fatma Nur’un hayata nasıl tutunduğunu paylaşıyor. Ceyda Düvenci, hastaneden çıktıktan sonra Melisa’yı sleepy wrap’le taşırken görüntülenmesi ve bunun üzerine başlayan tartışmalara açıklık getiriyor.



Ekranların sevilen yüzü Ceyda Düvenci, tahmin ettiğinden kısa zamanda yeni projelerle hayranlarının karşısına çıkacağını da müjdeliyor. Merak edilen bu röportajın devamını Yeni Anne’nin Ağustos sayısında bulabilirsiniz.

Yeni Anne’nin Ağustos sayısında Ceyda Düvenci’nin yanı sıra turizm dünyasının tanınmış ismi Zuhal Pirinççioğlu ve ünlü blogger Devletşah Özcan ile röportaj da bulunuyor.

Derginin dosya konusu ise bebek alışverişi. Bebek alışverişi dosyası doğuma günler kala unutulan detaylar olduğunu düşünen anne adaylarına bir rehber oluyor.
Bebeklerde gaz sancısı ve sancıyı gidermek için yapılması gerekenler hakkında bilgi alabileceğiniz dergide çocukların sevdiği ancak alerjiyi tetikleyen yiyecekler de ele alınıyor.
Yeni Anne’de ebeveyn davranışlarının çocuk psikolojisine etkilerinden hamilelik döneminde vajinadaki değişime, ağız sağlığından kadınların erkeklerden beklentilerine, karikatür ve çocuk ilişkisinden hamilelikte görülen kaygılara kadar birçok konu bulunuyor.
Derginin yazarları Sibel Arna, Rüzgar’ıyla Sibel isimli köşesinde oğluyla maceralarını anlatıyor, Uzman Klinik Psikolog Fiona Faraci anne kız çatışmalarına değiniyor, güzellik danışmanı ve makyaj uzmanı Maggie Cappelletti de makyajın vazgeçilmezi ruju ele alıyor.
Yeni Anne dergisi ayrıca, moda, bakım, ev ürünleri ve dekorasyon sayfaları ile birbirinden değişik ürünleri okuyucularıyla buluşturuyor.
Üstelik, Ramazan Mutfağı eki, Yeni Anne’yle birlikte ücretsiz olarak dağıtılıyor.

YENİDOĞAN BANYOSU

Yenidoğan bebeklerin herhangi bir sağlık sorunu yoksa ve bulunduğu ortamın ısısı iyi düzenlenmişse, banyo yaptırılşmasında herhangi bir sakınca yoktur.Aşağıda sıralana banyo tekniği, bebeğin göbeği düşünceye kadar yani işk 1 hafta- 10 gün içinde uygulayacağınız tekniktir:

*Bebeğinizin göbeği düşene kadar ve sonra ki 2-3 gün bebeğinizi akan suyun altında yıkamanız önemlidir. Böylece su vücudundan akıp gideceği için, kirili su ile teması ve enfeksiyon riski önlenmiş olur.


*Hava şartaları ve evinizin sıcaklığı uygun ise bebeğinizi her gün banyo yaptırmanızı tavsiye ediyoruz.Çünkü banyo, bebeğinizin rahatlaması ve gelişimi, açısındam önemlidir.Ancak şartlar uygun değilse banyoyu gün aşırı ayptırmak da yeterli olur.

* Banyo yaptıracağınız ortamın ve kullanacağınız malzemelerin temiz ve yanlızca bebeğinize ait olmasına özen gösteriniz.

*Bebeğinizin banyosunu yaptıracapğınız ortamın ısısını 25-26 dereceye kadar yükseltebilirisiniz.Bnayo bittikten ve bebeğinizi giydirdikten sonra ortamın ısısnı normale düşürebi,lirsiniz.Ortamın ısısı 22-23 derece olması yeterlidir.

* Bebeğinizin banyosunu emzirmeden önce, karnı aç iken yaptırırnız.Karnı tok olması tutuş pozisyonuna bağlı olarak kusmaya neden olabilir.

* Banyo için genelde akşam saatlerini tercih ediniz. Böylece bebeğinizin geceyi daha sakin ve uyuıyarak geçirmesini sağlamanın yanı sıra sizde dinlenme fırsatı bulmuş olursunuz.


* Bebeğinizin banyo suyunun ısıs, vücut ısıs ile aynı yani 36,5-37 derece olmalıdır. Bebeklerin cildi çok ince ve hassas olduğu için, daha yüksek sıcaklıklar yanıklara sebeb olabilir.Bu nedenle suyun sıcaklığından emin olmak için su termometreniz kullanmanız daha güvenli olur. Termometreniz yok ise kolunuzun dirsek kısmıyla suyun sıcaklığını kontrol edebilirisiniz.

*Bebeğinizi sol elinizin üzerine yüzüstü pozisyonda yatırın. Baş parmağınıız sol koltuk altında , işaret parmağınız boynun hemen altında , omuzlarını destekleyecek şekilde,orta, yüzük ve küçük parmağınız ise sağ kolu kavrayacak şekilde koltuk altında olmalıdır( kayıp düşmesini önlemek). Bu pozisyonda özellikle başın aşağı doğru duruşu önemlidir. Böylece bebeğinizin başını yıkarken dökeceğiniz suyun kulaklarına, ağızına veya burnuna kaçması önlenmiş olur.

*Uygun pozisyon sağlandıktan sonra , seri ancak telaşsız hareketlerle bebeğinizin vücudunu ıslatın ve bebkler için uygun olan herhangi bir bebek şampuanı vücuduna az miktarda dökerek köpürtün, serbest olan elinizle sırtını, kollarını, bacaklarını ve ayaklarını, karnını, göğsünü, bebeğinizi kavradığınız elinizi çekmeden yavaşça ovarak yıkayın. sonra ensesinenden aşağıya bolca su dökerek cildini durulayın.Bu işlemi bir kez yapmanız yeterlidir. Şampuanı haftada 1-2 kez kullanmanızı tavsiye ederiz.

* Daha sonra başının tam üstünden su dökün ve başını şampuanlayarak köpürtün. Parmak uçlarınızla hafifçe ovarak yıkayın ve daha sonra yine başının tam üstünden bolca su dökerek iyice durulayın.

* Bebğinizin cildi kuruysa son durula ma suyundan önce bir kabun içine göz kararınca beb yağını koyup sulandırarak tüm vücuduna dökün ve sadec su dökerek fazla yağı akıtın. bebe yağını haftada 1 kullanmanızı öneririz.

* Banyo bittikten sonra bebeğinizi öneceden ısıtılmış havlunun üzerine yan yatırarak havluya sarın.

*Öncelikle bebeğinizin başından başlayarak ( çünkü bebekler en çok başlarından ısı kaybederler), tüm vücudunu çok sert olmayan hareketlerle yukarıdan aşağıya doğru ve özellikle deri kıvrımlarının ve eklem yerlerinin nemli kalmamasını sağlayacak şekilde seri olarak kurulayın.

*Daha sonra bebeğinizi hava şartlarına ve evinizin ısısısna uygun olarak, çok kalın olamamak kaydıyla giydirin. Banyo sonrası başına yumuşak penye bir şapka takmanızda yarar olur.

* Göbek düştükten sonra 2-3 gün sonra ise bebeğinizi bir küvet içine ya da file üzerine yatırarak banyo yaptırabilirsiniz.

Gebeik Döneminde Beslenme

Gebelik öncesi normal ağırlıkta olan bir anne adayının gebelik süresince ayda ortalama 1 kg ağırlık kazanımı çok azdır, zamanla artış gösterir.Toplam 9-12 kg ağırlık kazanımı gereklidir. Anne adayının, normal enerji gereksinimine ek olarak ilk 3 ayda günde 150 kkalori , 4- 9 ay arası ise günde 300 kkalori daha alarak, normal vücut ağırlığına ayda 1-1,5 kg eklemesi önerilir. Gebelik başlangıcında normal ağırlığından şişman olan anne adayının fazla ağırlık kazanmasına gerek yokture.


Yemeklerde genellikle 3 öğün tüketilir.çGebeliğin ilk döneminde öğün sayısı arttırılarak öğün mikterı azaltılabilinir.

ÖNERİLER: ETLER, HAŞLAMA VEYA IZGARA OLARAK TÜKETİLMELİ, SÜT VE TÜREVLERİ YAĞSIZ, KAYMAKSIZ,DİTE OLARAK TERCİH EDİLMELİ, SEBZE VE MEYVELER EN DOĞAL ŞEKLİYLE TAZE OLMALI VE MEYVELER MÜMKÜNSE KABUKLU OLARAK TERCİH EDİLMELİDİR. KURUBAKLAGİL YEMEKLERİNİN TÜKETİMİ DE HAFTADA 2-3 DEFA TAVSİYE EDİLİR.

Tüp Bebek ve Akupunktur İnfertilite

Tüp Bebek ve Akupunktur İnfertilite, yani kısırlık sorunu olup tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olmak isteyen binlerce çift var. Kimileri tedavinin sonunda anne-baba olmanın tadına varabiliyor. Fakat kimileri de umudunu kaybediyor, harcadığı o kadar para ve verdiği onca emeğe rağmen tedaviden vazgeçiyor. Bundan dolayı bu tedavinin yanında yardımcı yöntemler ve tedaviler geliştirilmeye çalışılıyor. İşte bunlardan birtanesi de Akupunktur ve Nöral Tedavi.





Akupunktur ve Nöral tedavi ile anne-baba adaylarının stresi, kaygı ve korkuları azalıyor; embriyonun tutunması ve sağlıklı gelişimi destekleniyor. Bu da bebek sahibi olma şansını anlamlı ölçüde artırıyor. Hatta Almanya’da 160 hasta ile yapılan bir çalışmada embriyo transferi öncesi ve sonrasında uygulanan akupunktur tedavisinde gebelik oranı %42.5, akupunktur uygulanmayan grupta ise gebelik oranı %26.3 olarak bulunmuştur. Bunun gibi daha birçok araştırma sonucu var ve ayrıca Amerika ve İngiltere'nin önde gelen tüp bebek merkezlerinde infertil hastaların tedavi süreçleri boyunca ve embriyo transferi sırasında akupunktur tedavisi uygulanmaktadır.
 
İnfertilite Tedavisinde Akupunktur ve Nöral Tedavi


• Rahim kan akımını artırır, rahim içi dokusunu (endometriumu) iyileştirir.

• Üreme hormonlarını (GnRH, FSH, LH) düzenler, doğal yumurta gelişimini sağlar.• Yumurtalıkların (overlerin) dengeli uyarılmasıyla yumurta kalitesini artırır.

• Tedavi sürecinde stresi, kaygı ve endişeyi azaltır.

• Rahim kasılmalarını azaltarak embriyonun tutunmasını sağlar.

• Bağışıklık sistemini dengeleyerek düşük tehlikesini azaltır.

• Hormonal tedavinin yan etkilerini azaltır.
 
Bu tedavi;
 
Adet döneminin 3. gününden itibaren başlanılan ve embriyo transferi sonrasında da devam eden Akupunktur ve Nöral Tedavi uygulamaları, anne ve baba adaylarının stresini, kaygı ve korkularını azaltmakta beraber, embriyonun tutunmasına ve sağlıklı gelişimine destek olmaktadır.


1. seans: Siklusun 3. ve 7. günleri arasında,

2. seans: Yumurta toplama işlemi (OPU) sonrasında,

3. seans: Embriyo Transferi aşaması veya İmplantasyon sürecinde, (Transferden sonra 3. ve 5. günler arasında)

4. seans: Transferden sonra 5. ve 9. günler arasında uygulanır.
 
kaynak : Dr. Hasan Ali Nogay