5 Ağustos 2010 Perşembe

HAMİLELİKTE YÜZME

Hamileyken yüzen kadınların dikkat etmesi gerekenler. Gebelik ve yüzme. Yüzmek isteyen gebe kadınların mutlaka dikkat etmesi gereken hususlar..

















Hamile kaldıktan sonra ilk defa yüzmeye girecek olanların çok daha fazla dikkatli olması gerekmektedir.
Öncelikli olarak yüzmeye girmeden önce bedeni ısıtmak, yavaş yüzmek ve yavaş yavaş tempoyu arttırmak gerekir. Üç aylık gebeler için 20 dakika yüzmek yeterli olmaktadır. Aynı dönemde sabahın erken saatlerinde yüzmek, gebelikle ilgili kusma ve bulantıları en aza indirgeyebilir ve günü tamamıyla çok daha rahat geçirmenize yardımcı olabilmektedir. Sonraki üç aylık dönemdeyse su, eklem ve bağları destekleyip bel ve sırt ağrılarında azalma sağlar. Aynı dönemde, daha önceki yüzme alışkanlıklarına aynı şekilde değiştirilmeden devam edilebilir. Sonraki dönemlerdeyse yüzmeyi sürdürmekte herhangi bir sakınca olmamaktadır. Fakat bedeni fazla sıkmayan, hamilelere yönelik tasarlanmış mayoların kullanılması tavsiye edilir.
Hamile kadınlarda çok sık kramp girenlerin yüzerken suyun boy hizasını aşmamasına dikkat edilmelidir. Herhangi bir kramp ihtimaline karşı yardım alabilmek için hamilenin suda tek başına olmamasına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Nefes tutarak çok uzun süreli dalışları hamilelerin yapmamaları gerekmektedir.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

6 aylık göz kontrolümüz

6 ayımız biiti, neredeyse 7. ayımız dolacak. Bu ay aşılarımızın yanı sıra 6 aylık rutin göz muayenemiz vardı. Çalıştığım hastanede çalışan çocuk göz doktorumuza muayene oldu, Altuğ. Allahtan hiçbir sorunumuz yok.18. aya kadar sorumuz yok..



30 Temmuz 2010 Cuma

Ek gıdalar başlandığında anne-bebek ilişkisi nasıl olmalıdır?

...Anneler, bebeklerin ek gıdalara karşı gösterdiği isteksizlik karşısında hemen, bebeğe alıştığı ve bu nedenle almakta zorluk çekmediği besini yani anne sütünü verirler. Bu uygulama sakıncalıdır.


Bebek, sevmediği veya alışamadığı yiyeceği reddettiğinde anne sütünün verildiğini öğrenirse, diğer ek gıdalara da tepki gösterir. Ek gıdalara geçiş gittikçe zorlaşır. Bebek ve anne arasında inatlaşmalar başlar ve bebek tepki olarak kaşığı itmeye, ağzına aldığı yiyeceği yutmadan bekletmeye başlar. Zorla yutturulacak olursa yine tepki olarak kusar.

Bütün bu gelişmeler anne ve bebek arasında beslenme sırasında mutlaka olması gereken huzur ve sevgi ilişkisini bozar. Bir süre sonra anne bebeğini besleyemez hale gelir. Bu nedenle sevgili anneler lütfen bebeklerinizle beslenme sırasında inatlaşmayınız. Kaybeden daima siz olursunuz. Sinirlenmeden kararlı davranın. Bebeğin dikkatini ve ilgisini başka yönlere çekerek, beslenmesini sürdürün.

Hiç bir bebek, ağzını açıp sizin onu beslemenizi beklemez. Bebek beslemek annelik sanatıdır, sevgi ve sabır ile sürdürülür...

EK GIDA MESELESİ...Bir dr. önerileri...

1. Bu aylarda, bebeğin artan demir ihtiyacını karşılamak amacıyla sebze çorbaları başlanmalıdır. Çorbanın içine her öğün için bir çorba kaşığı yağsız dana kıyması da ilave edilebilir. Bu durumda hazırlanan çorba demirden zenginleştirilmiş olur. Ayrıca çorbaya her öğün için bir çorba kaşığı bitkisel sıvı yağ ilavesi de gereklidir.


Sebzeler ve kıyma birlikte haşlandıktan sonra önce tel süzgeçten geçirilerek, daha sonra da çatalla ezilerek bebeğe verilmelidir. “Blender” veya “mutfak robotu”nun kullanılması kesinlikle doğru değildir. Seçilebilecek sebzeler arasında havuç, kabak, patates, domates, ıspanak öncelikle sayılabilir.

2. 7 - 8 aylık dönemde bebeğin diyetine ilave edilmesi gereken diğer bir gıda da yumurta sarısıdır. Yumurta katı pişmiş olmalıdır. Bu şekilde daha az allerji yapma özelliliğine sahiptir. Yumurta sarısı da diğer ek gıdalarda olduğu gibi önce az miktarda başlanıp, daha sonra arttırılır. Genellikle sekizde bir ile başlanır. Her gün arttırılarak bir hafta içinde tam yumurta sarısına ulaşılır. Kolesterol ve protein içeriği zengin bir besin olan yumurta, bebeğin diyetinde haftada 2-3 yumurta sarısından fazla olmamalıdır.

3. Bu aylarda bebeğin diyetine ilave edilecek bir diğer besin de beyaz peynirdir. Peynirin daima kaynatılmış sütten yapılmış olmasına mutlaka dikkat edilmelidir. İçerdiği tuz miktarı çok fazla olduğu için, tuzunun alınmış olması çok önemlidir. Bir kibrit kutusu kadar peynir parçası, suyun içinde ıslatılır ve su akşamdan sabaha kadar iki üç defa değiştirilirse istenilen özellikte tuzsuz peynir elde edilmiş olur. Bebek için bir kibrit kutusu büyüklüğünde peynir yeterlidir. Ama bebek peynire alıştırılırken, bu miktarın dörtte biri ile başlanır. Her gün ya da gün aşırı miktar arttırılarak, bir hafta içinde bir kibrit kutusu büyüklüğüne ulaşılır.

Bebeğin peyniri ve yumurta sarısını kabul etmesini kolaylaştırmak amacıyla, sabah öğününde bu besinler; bebek bisküvisi (2-3 adet), süt ( 1 çay veya su bardağı) ve reçel/bal (1 çay kaşığı) ile karıştırılarak da verilebilir. Karışım, bir gün peynir bir diğer gün yumurta sarısı içermelidir. Her ikisinin birden aynı öğünde kullanılması ile protein yoğunluğu çok fazla olan bir karışım elde edilir. Bu nedenle tercih edilmez. En geç, dokuzuncu aydan sonra ise, bu karışımın içindeki besin maddeleri artık bebeğe, ayrı ayrı verilmeli; kendilerine özgü lezzetlerine bebek alıştırılmalıdır.

Bebeklerin diyetinde balın varlığı zaman zaman hekimler arasında tartışma konusu olmuştur. Ancak tercih edilen bir yaşından sonra verilmesidir.

4. 7 ve 8. aylarda, dana eti köfte olarak verilirken, balık ve tavuk/hindi eti de başlayabilirsiniz.

Sebze çorbalarının da yağsız dana kıyması veya tavuk/hindi etiyle yapılması mümkündür. Bebek çiğnemeyi öğrendikten sonra etler iyice haşlanarak küçük parçalar halinde tek başına da verilebilir.

5. Yedinci aydan sonra bebekler artık pilav-makarna, ekmek de yiyebilirler. Sindirim sistemleri bu besin maddelerini sindirebilecek kapasiteye sahiptir. Çiğnemeyi de öğrenen bebek tarafından kolayca tüketilebilirler...
kaynak:http://www.istahsizcocuk.com/buyume_dosyalar/Page11504.htm

21 Temmuz 2010 Çarşamba

EMZİREN ANNELER GRUBU

Çok kısa birsüre önce Blogcuannenin öncülüğünde kurulan Emziren Anneler grubu, gerçekten çok yararlı bir grup. Üye olan herkesin dertleri, sevinçleri, kaygıları aynı. Sanal ortamda böyle payalşımların olması hem benim hem de benim gibi yeni anne olan ve anne olmak isteyenler için çok yararlı..
Bugün Acıbadem hastanesinde olan bir konferansa Emziren anneler grubu olarak katıldılar. Malesef , ben oğluşumun biraz rahatsız olmasıı nedeniyle katılamadım.Bu konferans annelere ve anne olmak isteyen kişilere için çok yararlıymış. Bu konferans için ünlü Dr. Harvey Krap katıldı. Bebekler ve çocuklar için çok yarralı bilgiler vermiş. Katılanlardan Ayça bloğunda bu konferanstan bahsetmiş. Merak edenler Ayça'nın üstüne bir tıkla ulaşabilirler...
Anneler ve anne olmak isteyen herkesi bu gruba davet ediyoruz. Gerçekten çok yararlı bilgiler edinebilirsiniz. Ben sağlıkçı olsam da bana çok faydalı oldu...Sağol, Blogcuanne...

Tüp Bebekte Tek Embryo Transferi

Mart 2010 tarihinden beri uygulamaya giren tüp bebek yönetmeliğine göre 35 yaş altında ilk ve ikinci denemesini yaptığımız hastalarımıza tek embryo transferi yapmaktayız.

Acaba bu uygulama gebelik oranlarını düşürecek mi? Klinisyenlerin aklına ilk bu soru geldi. Otomatik olarak bir düşüş yaşanır ve daha fazla uygulama yapmak zorunda kalan hastaya tedavi maliyetleri de artar diye düşünüldü. Avrupa özellikle kuzey Avrupa da yıllardır bu yöntem uygulanıyor ve daha az ilaç kullanarak ve embryonun blastosist evresine kadar laboratuarda tutulan embryo transferi ile daha yüksek implantasyon ve daha yüksek gebelik oranlarına çıkılabiliyor. Bütün bunlar iyi prognozlu dediğimiz genç ve şansı yüksek hastalarda can sıkıcı problemlere sebep olan çoğul gebelikten kurtulmak için iyi bir yöntem ve başarı şansı yüksek.

Ama kötü prognozlu dediğimiz olgularda embryo kalitesi az ve ancak iki veya üç embryo oluşmuş ise bunlarda embryolog ve klinisyenin kararı ile birden fazla embryo transfer etme inisiyatifini merkezler kullanabilmeli idi. Düşük şanslı olgularda ancak iki veya üç embryo transfer ederek yeterli gebelik şansına ulaşmak mümkün olabilmektedir. Bu tür olgularda lazerle hatching (yuvalama) bazı uygun olgularda uyguladığımız bir yöntemdir.

Az yumurta elde edilen olgularda mikroenjeksiyon tercih edilen dölleme yöntemidir. Laboratuarda deneyimli embryolog tarafından yumurtaya doğru girişim yapılması durumunda yüksek döllenme oranlarına ulaşmayı sağlayan bir tekniktir. Tedaviye hastanın hazırlanması hiçbir farklılık arzetmez aynen klasik tüpbebek uygulaması yapılacak olguda olduğu gibi hazırlık yapılır.

Yumurtalıkların uyarılmasında son yıllarda GnRH antagonistleri daha yaygın kullanılmaya başlanmıştır. Daha az enjeksiyon ile aynı gebelik oranları elde edilebildiği için daha önceki yıllarda tek yöntem olarak uyguladığımız GnRH agonistlerinden daha fazla kullanılmaya başlanmıştır.

kaynak:tupbebekgebelikdogum.blogspot.com