17 Şubat 2014 Pazartesi

19 ŞUBAT'TA LANSİNOH'UN SOSYAL MEDYA HESAPLARINDAYIM..


www.twitter.com/lansinohTR
www.facebook.com/lansinoh

19 Şubatta sorularınız bekliyorum:))

MEME UCU ÇATLAKLARI



Çatlaklardan meme dokusuna bakteri geçişi sonucu meme iltihapları ve apseleri ortaya çıkabilir. Meme başı çatlakları oluştuğunda anne çok fazla acı duyduğu için bebeğini emzirmekte zorluk çeker. Zaten bebeğin memeyi iyi tutamaması sonucu meme uçlarında önce hassasiyet zaman içerisinde de çatlaklar oluşmaya başlamıştır. Meme ucu çatlakları meme başının çevresinde, meme ucunda enine çizgi halinde ya da areolada oluşabilir. Etkin emzirmenin olmaması nedeni ile memellerde doluluk başlar, meme başındaki çatlaklardan meme dokusuna bakteri geçişi sonucu meme iltihapları ve apseleri ortaya çıkabilir. Bu durumda memelerin sağılarak tam olarak boşaltılması ve hava ile temas etmesi kısa sürede iyileşme sağlanmasında önemlidir.

Bebeğin memeden doğru emzirme yapması ile memeyi sadece günde iki kez kaynamış ılık su ile temizlemek ve en son gelen sütü meme ucu çevresinde bırakmak=kuru yara iyileştirme metodu veya tıbbi derecede saflaştılımış lanolin kullanımı = nemli yara iyileştirme metodu iyileşme için yararlıdır. Ancak çatlak ihmal edilmiş, yara olmaya yüz tutmuş ve annede mutsuz bir emzirme dönemi yaşanmış ise sağım yapılması , meme uçlarının dinlendirilerek kısa sürede iyileştirileceği bir program dahilinde sağım ve emzirmenin birlikte yapılacağı bir program anneye öğretilmelidir.

Meme Ucunun Tümünde Ağrı
Bebek anne memesini doğru şekilde kavramadan, sadece meme ucunu kaparak emmesi durumunda ağrılar ortaya çıkar.

Doğru emzirme için bebeğin meme ucu etrafındaki areola bölgesini tüm olarak ağzına alarak emmelidir. Bebek sadece uç emdiğinde "pozisyona bağlı ağrılı meme başı" diye tanımlanan durum ortaya çıkar. Meme başı çatlakları yoktur, meme başı derisi normal görünümdedir ama çok ağrı vardır. Bebek bu şekilde emmeye devam ederse yeterli süt çekmediği için süt miktarı azalır. Bebek sık sık ağlar ve emmek ister. Anne acı duyduğu için emzirmekten kaçınır. Bu durum bir kısır döngüye dönüşür.

Annenin doğru emzirme tekniğini öğrenmesi gereklidir.
Meme başını karbonatlı su ile silmek, sabunla yıkamak ağrının devamına neden olur.
Emzirmenin sonunda bebeğin memeyi bırakması beklenmeli, zorla çekilmemelidir. 

Bazı durumlarda, anne emzirme esnasında memeyi desteklemiyor veya annenin meme ucunda mantar enfeksiyonu oluşmuş olabilir. Genelde doğumun hemen ardından çok gözlenmesine karşın, emzirme sırasında, sonralarında ve emzirme aralarında meme uçlarında hissedilen yanma 2-3 günü aşar ise sağlık profesyoneli veya emzirme danışmanından yardım alınmalıdır. Meme uçlarında tıbbi derecede saflaştılımış lanolin kullanımının da saf lanolinin antienfalmatuar etki taşımasından dolayı ağrı kesmede etkili olduğuna dair çalışmalar vardır. Eğer annede parlak kırmızı veya pembe meme ucu derisi görülüp de bunun yanı sıra pul pul veya kaşıntılı deri, yanma hissi var ise mantar enfeksiyonundan şühhelenilmeli ve sağlık profesyoneline başvurulmalıdır.

Memede Şişme, Birikme
Memenin bir bölümünde yada başka bir deyişle süt kanallarının bir kısmında süt kalırsa buna süt stazı (süt birikmesi) denir. Genelde doğumun hemen arkasından, laktasyon döneminde gözlenir. Üretilen anne sütünün bebeğin tüketiminden daha fazla olduğu durumlarda ortaya (hiperlaktasyon) çıkar.

Memedeki şişkinlik en fazla 48 saat içinde azalıp kaybolmaz ise, emzirme danışmanı veya sağlık profesyonelinden yardım alınmalıdır. Aksi takdirde, boşaltılmayan sütler apse oluşumuna, derinleşerek de kanal tıkanıklığı ve meme iltihabına kadar uzanacaktır. Bebek memeye doğru yerleşir ve sık sık emzirilir ise şişme önlenecektir. Bebek memeyi iyi boşaltamıyor ise sağım yapılarak sişme engellenmeldir. Burada, emzirme ve sağım yardımcısı olarak, emzirme öncesinde memeye sıcak, emzirme sonrasın

Memede Kanal Tıkanıklığı

Zaman zaman sütün toplandığı kanallardan birinin veya bir kaçının tıkanması dolayısıyla memede süt birikmesi oluşabilir. Bu durumun nedenleri fazla süt üretimi olması, emzirmeye başlamanın gecikmesi, bebeğin memeye kötü yerleşmesi, sütün seyrek boşaltılması, emzirme süresinin kısa tutulması olabilir. Kanal tıkanıklığının oluşmaması için doğumdan hemen sonra emzirmeye başlanması gerekir. Bebeğin memeyi iyi kapması sağlanmalıdır. Emzirmeyi sınırlandırmadan bebek her istediğinde emzirme yapılmalıdır.

Meme İltihabı (Mastit)
Tıkalı süt kanalından bakteri girişi olursa meme dokusu enfekte olur. Enfekte olmuş anne memesinde:
Sert kabartılar oluşur.
Şiddetli ağrı oluşur.
Kızarık, kırmızı bölgeler oluşur.
Ateş başlar.
Hastalık hissi uyanır.

Mastitin Nedenleri:
Anne bebeğini yetersiz, seyrek ve kısa süreli emzirdiğinde süt akışı azalmıştır.
Herhangi bir çarpma yada vurma sonucu memelerde travma oluşmuştur.
Meme ucu çatlaklarından bakteri girmiştir.

Anne sütü, memenin bir bölümünde kalır ise, orada süt stazı (süt birikmesi) oluşur. Bu süt, boşaltılmaz ise, meme dokusunda iltihap oluşmasına neden olur. Bu, infektif olmayan mastittir. Açık bir bölge olan meme ucundan rahatlıkla içeri giren bir bakteri ile meme dokusu infekte olabilir ve infektif mastit oluşur.
Tedavinin temeli, süt akışının hızlandırılmasıdır. Sık emzirme, meme ucuna doğru yapılabilecek hafif bir masaj, ılık pansuman ve sağım ile meme iltihabı iyileştirilir. Sağlık profesyoneli veya emzirme danışmanının uygun gördüğü tıbbi derecede saflaştırılmış lanolin kullanımı = nemli yara iyileştirme uygulanabilir.

***Eğer sizin de emzirme ve meme ucu çatlağı, mastiti gibi sıkıntınız varsa 19 Şubat'da Lansinoh'un sosyal medya hesabında saat 15:00 sonrası canlı olarak sorularınızı hemen cevaplayacağım.
Beklerim:)
www.twitter.com/lansinohTR
www.fcebook.com/lansinoh

14 Şubat 2014 Cuma

KANSER BİR TOPLUMSAL SORUNDUR!


KAÇUV, 15 ŞUBAT DÜNYADA ve TÜRKİYE’DE ÇOCUK KANSERİ’NE DİKKAT ÇEKİYOR

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı olarak, dün yayınlamış olduğumuz sokak röportajlarından hazırladığımız videoya istinaden bazı sayısal verileri paylaşmak isteriz.

Kanser tedavisinde gelişmiş ülkelerde çocuk kanserlerinde sağkalım oranı yaklaşık% 80’leri bulur iken, düşük gelirli ülkelerde  %10 ve gelişmekte olan ülkelerde ise %50'sinden daha az çocuğu kurtarabilmenin mümkün oluyor.

2030’lu yıllarda her 250 kişiden birinin çocukluğunda kanser geçirmiş ve iyileşmiş olacağını veriler bize gösteriyor.

Türkiye’de yılda 3.000 çocuğa yani her 3 saatte, 1 çocuğa kanser teşhisi konuluyor, bu rakam nükslerle birlikte 5.000’e ulaşıyor. Ülkemizde ise kanser konusunda bilinç ve doktora ulaşım kolaylaştıkça tedavi başarısı da yıllar içinde yükselmektedir.

Türkiye ve dünyada çocukluk çağında görülen kanserlerin % 30’unu lösemiler oluşturur. Kanser sıklığında ülkemizde ikinci sırada lenf bezi kanserleri (Hodgkin ve Hodgkin-dışı lenfoma) yer almaktadır. Bunları sinir sistemi tümörleri, böbreküstü bezi tümörleri,  Böbrek tümörleri ve yumuşak doku ve bağ dokusu tümörleri izlemektedir.

Çocuk kanserleri genellikle hızlı çoğalan, büyüyen kanserlerdir. Birkaç hafta hatta günler içinde hızla büyüyüp belirgin hale gelirler. Hızlı büyüdükleri için de ilaç tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisine (radyoterapi) duyarlıdırlar. Çocuk kanserleri cerrahi, kemoterapi ve gereğinde radyoterapi ile tedavi edilir. Yurdumuzda halen çocuk kanserlerinin üçte ikisi tamamen şifa bulmaktadır. 

Kanser, sadece bu hastalıkla mücadele eden çocuk ve ailenin sorunu değil, bir toplum ve halk sağlığı sorunudur.

Vakfımızı kurarken kendimize ilke edindiğimiz “Nerede yaşam varsa, orada umut vardır” sözlerine inanıyoruz ve biliyoruz ki çocuklarımızın erken tanı ile doğru tedavi koşullarına sahip olabilmesi toplumsal duyarlılığı arttırmamız ile mümkün olacaktır.

Videoyu izlemek için: http://youtu.be/s_PdPL8J3BE


13 Şubat 2014 Perşembe

‘’Minik Kalplerin Sağlığı ve Mutlu Yarınları İçin Elele’’


Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği ‘’7-14 Şubat Dünya Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası’’ etkinlikleri kapsamında önemli bir toplantı düzenledi 
Doğuştan kalp hastalığına dikkat çekmek için geçen yıl  ülkemizde bir ilk olarak Ankara’da düzenlenen toplantının ikinci ayağı ‘’Minik Kalbim Hastalanmasın ’’ teması ile bu yıl İstanbul’da gerçekleşti 
Doğuştan kalp hastalığı ve sonuçları hakkında farkındalık yaratmak, toplumsal bilinci artırmak ve minik kalplerin sağlığına kavuşmasına destek olmak amacıyla ‘’7-14 Şubat Dünya Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası’’ kapsamında Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği liderliğinde ve global biyofarma şirketi AbbVie’nin katkılarıyla ‘Minik Kalbim Hastalanmasın’’ konulu önemli bir toplantı düzenlendi.
Kalbin yapısında doğuştan  var olan ve bir çeşit anormallik olarak nitelendirilen doğuştan kalp hastalıklarının bazıları gebelikte teşhis edilebilmektedir. Bunun yanısıra bu hastalıkların çoğunluğuna tanı, doğumda ya da doğumdan hemen sonra konulmaktadır. 1 Doğuştan kalp hastalıklarının daha az ciddi olanları  ise çocukluk yıllarında ya da yetişkinlikte bile teşhis edilebilmektedir.2.
Ülkemizde her yıl yaklaşık 12 bin bebek, ile dünyaya geliyor3
Doğuştan kalp hastalığı görülme sıklığının yaklaşık %1 olduğu ülkemizde bu hastalık ile dünyaya gelen bebekler enfeksiyon kapma ve kalp sorunu yaşama riskleri ile karşılaşabilmekte; 4 kalp sorunu yaşama riski nedeni ile bu bebeklerin birçoğunun ameliyat olması gerekebilmektedir5. Doğumsal kalp hastası olan bir bebeğin düzenli kontrole ve sonrasında koruyucu önlemlerin alınmasına yönelik desteğe ihtiyacı bulunmaktadır. Doğuştan kalp hastağına yönelik koruyucu önlemlerin alınmasında  hekimlere ve ailelere önemli sorumluluklar düşüyor.
Tüm bu gerçeklerden yola çıkan Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği, AbbVie Türkiye’nin katkılarıyla “7-14 Şubat Dünya Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası’nda’’ İstanbul Point Barbaros Otel’de bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya dernek temsilcilerinin yanı sıra deneyimlerini aktarmak üzere hastalar ve hasta yakınları da katıldı.   
Doğuştan kalp hastalığına dikkat çekmek, konu hakkında toplumsal bilinç düzeyini yükseltip farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen toplantıda Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof.Dr.Nazmi Narin doğuştan kalp hastalığı ve nedenleri, belirtileri, sonuçları ve erken teşhis için doğum öncesi ve sonrası kontroller ile genel pediatrik kardiyoloji konularında bilgiler aktardı.
Prof.Dr.Narin ‘En yaygın görülen doğumsal kalp hastalığı, kanın kalbin içinden geçişini etkileyen akış kusurlarıdır ve kalbin yapısında doğuştan var olan bir anormalliktir. Halk arasındaki yaygın adı ile kalpteki deliklerdir. Doğuştan kalp hastalığı olan bazı bebekler daha hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terlerler. Doktor muayenesi sırasında kalplerinde üfürüm denilen sesler duyulur. Bu bebeklerde beslenme sorunları olabilir ve kalp hastalığı olmayan bir bebek kadar hızlı kilo alamayabilirler. Doğuştan kalp hastalığının diğer sonuçlarını kalp yetmezliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve gelişme geriliği, enfeksiyonlar ile aile ve çocuklar üzerinde yaşam kalitesinde bozulması olarak sıralayabiliriz’ şeklinde konuştu. 
Toplantı, Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği üyelerinin hastalar ve hasta yakınları ile fotoğraf çektirmesi ardından son buldu.
Referanslar
1.      NHS factsheet on congenital heart disease. Available from: http://www.nhs.uk/conditions/ congenital-heart-disease/Pages/Introduction.aspx (Date accessed: 13 May 2013).
2.       Centers for Disease Control and Prevention (CDC) - Congenital heart defects factsheet. Available from: http://www.cdc.gov/features/heartdefects/ (Date accessed: 13 May 2013).
3.       Akif Ündar, ve ark. Türk Göğüs Kalp Damar 2012;20(2):181-185.
4.      The Children’s Heart Foundation.Fact Sheets. Available from:http//www.childrensheartfoundation.org/about-chf/factsheets (Data accessed 16 Dec 2013)
5.      Mayo Clinic. Congenital heart defects in children.http//wwwmayoclinic/health/congenital-heart-defects/DS01117/DSECTION=complications (Data accessed Nov 2013)
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Hakkında;
Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği 8 Aralık 1995 tarihinde Ankara’da kurulmuştur. Dernek, çocuk kalp hastalıklarının ve erişkin yaşa gelmiş doğumsal kalp hastalıklarının tanı ve tedavileri ile ilgili en doğru bilgileri ülke çapında yayıp hastaların çağdaş yöntemler ile tedavi edilmelerini sağlamak ve uygulanacak önleyici tedbirlerle toplumumuza sağlıklı bireyler kazandırmak amacıyla kurulmuştur. Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği’nin misyonu; çocuk kardiyolojisi alanında yapılan araştırma, çalışma ve gelişmeleri izlemek; ülkemizdeki bu konudaki araştırma ve çalışmaları teşvik etmek; çocuk ve gençlerde kalp ve damar hastalıklarına ilişkin mediko sosyal çalışmalarda bulunmak; tıp mensupları ve halk için eğitici toplantılar düzenlemek ve bu çalışmaları gerçekleştirecek müesseseler kurmaktır.

17 ŞUBAT Anne Baba Okulu Etkinliği





Tarih: 17 Şubat 2014
Yer: Derviş Eroğlu Kültür Merkezi
Feriköy Mahallesi, Çobanoğlu Sokak No: 101 Feriköy / Şişli İstanbul
Program
10.30 – 10.40 Açılış konuşması – Monik İpekel / Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı
10.40 – 11.05 Tansu Oskay / Pedagog – Psikolojik Danışman Terapist
11.05 – 11.15 Soru – Cevap
11.15 – 11.50 Ayşe Öner / Doğum Koçu ve Hamilelik Eğitim Uzmanı
11.50 – 12.00 Soru – Cevap
12.00 – 12.20 Ara
12.20 – 12.40 Ebru Erberdi / Mutfak Planlama
12.40 – 12.50 Soru – Cevap
12.50 -13.10 Dr. Duygu Gür Ünal / Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
13.10 – 13.20 Soru – Cevap
13.20 – 13.40 Nükhet Bağışgil / Beslenme ve Diyet Uzmanı
                        Esra Ertuğrul / Hamile Eğitmeni & Emzirme Danışmanı
13.40 – 1350 Soru – Cevap
13.50 – 14.35 Nora Romi / Parents Genel Yayın Yönetmeni
                        Yeşim Çaylaklı / Uzman Gelişim Psikoloğu
                        Şebnem Seçkiner / Manyakanne.com
14.35 – 14.45 Soru – Cevap
14.45 – 15.15 Dilek Kırcaoğlu / Psikolojik Danışman
                        Sefer Kayaoğlu / Psikolojik Danışman
15.15 – 15.25 Soru – Cevap
15.25 – 15.50 Pınar Mermer / Klinik Psikolog
15.50 – 16.00 Soru – Cevap

Bebek emziren annelerin yapmaması gerekenler nelerdir?


Esra Ertuğrul ile Doğum Sonrası Bebek Bakımı (timelapse)