22 Nisan 2011 Cuma

ALTUĞ VE CEREN...

Dün gece Neval ve iki kızı İrem ve Ceren bizdelerdi. Beraber yemek yedik, çocuklarda birbirleiylr oynadılar. Altuğ , bebekliğinden beri Ceren'i çok seviyor. Beraber çok eğleniyorlar.Dün gece de çocukalrın çok eğlendiği bir gece oldu:)))



21 Nisan 2011 Perşembe

"23 Nisan'da Bloglar Çocukların"

AŞAĞIDA BANA GELEN BİR EMAİLİ SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.. SİZDE BELKİ İLGİLENİR, BİR ÇOCUĞU MUTLU YAPABİLİRSİNİZ:)))



"23 Nisan'da Bloglar Çocukların" projesi; UNICEF ve TOHUM OTİZM sponsorluğunda, H&M, ROCHE ve TÜRK TELEKOM katkılarıyla bu yıl üçüncüsü düzenleniyor.


"23 Nisan'da Bloglar Çocukların" projesinde 23 Nisan'da blogunuzu bıraktığınız çocuk istediğini yazıyor veya isterse çizdiği bir resmi paylaşıyor. Eğer bunları yapamayacak kadar küçükse siz onun o gün için yaptıklarını sesli video kaydıyla blogunuzda paylaşıyorsunuz. 23nisanblog@gmail.com adresine e-posta atarak blogunuzu listemize ekletebilirsiniz.

Eğer etrafınızda blogunuzu verecek bir çocuk yoksa, UNICEF ve Tohum Otizm Vakfı bu projeye destek veriyor. İsterseniz birini tercih edebilir veya iki kurumdan da çalışmalar alabilirsiniz. Nasıl tercih ederseniz. Bu çalışmaları talepler doğrultusunda size iletiyoruz.

Blogunuzda UNICEF aracılığıyla çocukların çalışmalarına yer vermek için, 23nisanblog@gmail.com adresine UNICEF başlıklı e-posta göndererek blog adresinizi bize iletebilirsiniz.

H&M, 23 Nisan günü çocuklara devredilen her blog için, yardıma muhtaç çocuklara toplamda 1000 adet kıyafet bağışlıyor. Türk Telekom, bilgisayar ihtiyacı olan çeşitli okullara 10 adet bilgisayar bağışında bulunacak.

Sizi de aramızda görmekten memnun oluruz.

İlginize teşekkürler:)
 

19 Nisan 2011 Salı

EMZİREN ANNENİN BESLENMESİ...

Annenin hem yeteri kadar süt üretebilmesi hem de aldığı kiloları verebilmesi için beslenmesine özen göstermelidir. Doğumdan sonra her anne aldığı kiloları geri vermek için uğraşır. Bazense anneler kilo vermek için yeteri kadar beslenemez ve sütü azalır. Bazense sütü azalmasın diye bayanlar çok yemek yerler. Aslında bu iki durum da yanlıştır.

Düzenli ve dengeli beslenerek hem aldığınız kiloları geri verebilir hem de sütünüzü arttırabilirsiniz. Bebeğin tüm gereksinimleri anne sütünden karşılandığı için, annenin beslenmesi direk olarak bebeği etkilemektedir. Anne sütü bebeğin hem sağlıklı olması hem de kolay sindirebilmesi için ve enfeksiyonlara karşı koruması için mükemmel bir bileşimdir.
Doğumdan sonra kilo vermenin en iyi zamanı ilk aylar ve emzirme dönemidir. Sadece sağlıklı beslenerek kilolarınızdan kolaylıkla kurtulabilirsiniz. Emzirme döneminde metabolizma biraz daha hızlı çalışmaktadır. Yani özel bir diyet uygulamanıza gerek yoktur.


Anne Sütü ve Bebek Gelişimi


Bebeğin gelişiminde ilk 6 ay sadece anne sütü yeterlidir. Anne sütü bebekleri ishal, üst solunum yolu hastalıkları, diyabet, alerji ve obezite den korur. Ayrıca anne ile bebek arasında özel bir bağ kurulmasına yardımcıdır. Annenin bebeğini anne sütü ile beslemesi yarınlar için sağlıklı bir gelecek hazırlamasını sağlar. Emziren bir kadın günde ortalama 700 ml süt üretir. Ancak bunu üretebilmesi için 600 kalorilik bir enerjiye ihtiyacı vardır. Enerjinin büyük bir kısmı annenin tükettiği besinlerden sağlanır. Emziklilikte süt salgılanması daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineral alınması anlamına gelir. Anne günde düzenli olarak yoğurt, süt, yumurta ve peynir yemelidir. Ayrıca alınan sıvı miktarı da önemli yer tutar. Süt miktarının azalmaması için sıvı miktarı arttırılmalıdır. Sıvı miktarını sadece su ile değil süt, ayran, hoşaf, limonata, şerbet, meyve suyu gibi içeceklerle de karşılayabilirsiniz. Ancak emziren annenin acı ve yağlı gıdaları fazla tüketmemesi gerekir. Çünkü bu besinler tüketildiğinde bebekte huzursuzluk ve nedensiz ağlamalar olabilir. Bu ağlama nöbetlerine kolik adı verilir. Anne protein ihtiyacını karşılamak için, kuru fasulye, nohut, mercimek, baklagiller ve sebzelerden tüketmelidir.

Anne Sütünün Artması İçin

Anne sütünün artması için en önemli besin süttür. Emziren anne yeterli ve dengeli beslenmek için günde 4 su bardağı süt içmelidir. Süt içmek istemeyen anneler ayran ya da yoğurt tüketebilirler. Emziren anneler doğumdan sonra kilo vermek için zayıflama diyeti yapmamalıdır. Çünkü annenin günlük alması gereken belirli bir kalori ihtiyacı vardır. Bununla beraber protein, mineral, vitamin, demir ve yağların da düzenli biçimde vücuda alınması gerekir. Bu yüzden diyet yapmak yerine sağlıklı beslenerek kilo vermelisiniz. Emziklilik döneminde çay tüketimi azaltılmalı bunun yerine taze sıkılmış meyve suları tercih edilmelidir. Aşırı tuz tüketimi yanlıştır. Tuz tüketimine de dikkat edilmelidir. Bununla beraber yüksek kalorili besinlerden kaçınılmalı, sebze ve meyve ağırlıklı beslenilmeye dikkat edilmelidir. Sigara ve alkol alınmamalıdır. Doktora danışılmadan ilaç kullanılmamalıdır.


Gebelikte aldığı kan hapları doğumdan sonra bir ay daha kullanılır. Eski ağırlığa hemen dönmek için acele edilmemelidir. annenin eski kilosuna kavuşması altı ay sürebilir. Anne şişmansa her ay iki kilogramlık bir ağırlık kaybı olabilir. Süt salgısı bundan etkilenmez. Ayda iki kilogramdan daha fazla zayıflama diyeti uygulanmamalıdır. Ancak unlu, yağlı besinlerden fazla yememeye dikkat edilmelidir.

18 Nisan 2011 Pazartesi

ANNELİK YOLUNDA DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU NEDEN GEREKLİ?

Doğum öncesi kurslar gerek anne gerekse baba açısında doğuma hazırlıkta büyük yarar sağlamaktadır. Anne psikolojik ve fiziksel olarak doğuma hazırlanırken baba da onun yanında olarak kendini bu serüvene hazırlar.
 Hamilelik dönemi bayanların fiziksel ve psikolojik değişimler yaşadıkları zor bir dönemdir. Anne adaylarının gerek kendisi ve gerekse bebekle ilgili kaygıları,doğum ve sonrasında yetersizlik korkusu bazen hamilelik döneminin endişe ve sıkıntılarla dolu geçmesine neden olmaktadır.
 Annelik Yolunda Doğuma Hazırlık Kursu’nun amacı,hamilelik süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda anne ve baba adaylarını bilinçlendirerek kaygılardan uzak mutlu bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum dönemi geçirmelerini sağlamaktır.


 Annelik Yolunda Doğuma Hazırlık Kursu’nda hamilelik süresince dikkat edilmesi gereken hususlara, doğum sürecine,doğuma yardımcı olan nefes ve masaj tekniklerine,emzirme-anne sütü ve doğum sonrası anne-bebek sağlığına kadar bilinmesi gereken tüm konular, hamile eğitmeni Esra Ertuğrul ve klinik psikolog Gonca Şensözen tarafından anlatılacaktır.
Günümüzde, geleceğin anne babalarının çocuklarıyla ilişkilerine alışmasını ve yeni rollerini benimsemesini kolaylaştıracak ve destekleyecek doğum öncesi kurslarına talep artmaktadır. Bu tip kurslar talepleri karşılamak için içeriklerini zenginleştirerek “doğuma ve anne-baba olmaya hazırlanmak” konularında destek vermekteler. Annelik Yolunda Doğuma hazırlık kursunda anne adayları istediği takdirde programa eşleri ile katılabilirler.

Bu tip kurslara hamileliğinizin ikinci üç aylık dönemde başlayabilir. Bireysel veya grup çalışmasını tercih etmiş olabilirsiniz. Doğumun nerede olacağı veya kimin yaptıracağı da önemli değildir. Bu tip çalışmalarda önemli olan yaratılan güven atmosferidir. Baba adayı da bu çalışmalara dahil edilebilir. Özellikle nefes alma egzersizlerinde baba adayının desteğine gerek duyulmaktadır. Her bir ders önemlidir. Derslerde çeşitli konular tartışılır: Hamilelik, vücudunuz, nefes alma egzersizleri, farklı duruşlar, vs. Hamile eğitmenimiz ve psikoloğumuz orada bulunarak bebeğinizin günlük yaşamı ile ilgili soruları yanıtlar: Tuvalet ve beslenme vb.

Doğum sadece gebeliğin fizyolojik olarak bitmesi demek değildir. Kadının vücuduyla ve ruhuyla yaşadığı hayatındaki en önemli deneyimdir. Doğum sırasında bebeğine ve kendine yardımcı olacak becerileri öğrenmek, doğuma aktif bir şekilde katılabilmek; hem sağlıklı bir bebeğe sahip olmak, hem de iyi bir doğum deneyimi yaşamak, anne olmanın hazzını bir kat daha arttıracaktır.

13 Nisan 2011 Çarşamba

15 AYLIK BEBEK GELİŞİMİ

Çocuğunuz nasıl büyüyor? : Bebeğiniz bu günlerde hızlı büyüyor, yürüyor, birazcık konuşuyor, büyük bir ihtimalle de yemek yerden çatal ve kaşığını kullanabiliyor. Bedeninin bir bölgesini göstermek veya oyuncaklarını kamyona yüklemek sonra da çıkartmak gibi her türlü oyun ona etrafındaki dünyayı öğretir. Öğrendiği bir diğer şey ise kendisinin “birey” olduğu, sadece sizin bir uzantınız olmadığıdır. Çocuğunuzun “birey olma” kavramını öğrenip öğrenmediğini nasıl anlarsınız? Onu ayna karşısında izleyin. Eğer kendisi tanıyıp, karşısında duran “diğer” bebeğe dokunmaya,uzanmaya çalışmıyorsa kavramı öğrenmiştir.


Hayatınız nasıl değişiyor ? : Çocuğunuzun etrafındaki dünya ile olan kesişmeleri onun huyları hakkında size çok şeyler anlatabilir, farklı durumlar, insanlar, yerler karşısında neler yapıyor ? Örneğin bazı çocuklar değişikliklere karşı esnektir, çabuk adapte olabilir, ama bazıları için ayrı bir süreç söz konusu olabilir. Çocuğunuzun çevresel koşullarını adaptasyonda başarılı olabilmesi için şekillendirebilirsiniz. Onu rahatlatabilmeniz için çocuğunuz size güvenir. Onun ihtiyaçlarına saygı duyup destek vererek çocuğunuzdan maksimum potensiyelini alabilirsiniz.

Ebeveynlerden yolculuğu kolaylaştıracak ipuçları : 15 aylık bir bebek için araba yolculuğu sıkıcı olabilir. Bu durumla mücade için yanınıza atıştırmalıklar ve özel oyuncaklar almayı unutmayın.

Konuşma ve anlama gelişimi : Konuşma düzeyleri 15. ay itibariyle %75 oranındaki çocuklar “anne”, “baba”, “mama” gibi kelimeler dışında en ez üç tane “top”, “su” gibi isimler öğrenir. Tipik bir 15 aylık bebek “bana ayakkabılarını getir”, “kitabı yere koy” gibi basit komutları takip edebilir. Bunun dışında “hayır”, “buraya gel”, “göster”, “bak” şeklindeki ifadeleri de anlar.

Neler Yapabilirsiniz ?

Çocuğunuzun daha fazla konuşmasını sağlamanın bir yolu o birşeyler söylemeye çalışırken onu dinlemektir. Her ne kadar çocuğunuzun sorduğu veya söylemek istediği şeyi anlamasanız da, sizinle iletişim kurmaya çalışırken onunla göz teması içinde olun, mümkün olduğunca onun sorularına veya anlatımlarına cevap verin, bu tutumunuz bebeğinizi konuşmak yönünde cesaretlendirecektir.

Eğer çocuğunuz konuşmak konusunda biraz bekliyorsa birlikte ona bol bol kitap okuyun. Bir kitabın resimlerine bakmak, tanıdığı objeleri işaret etmek onun bu bilgileri ileride kullanmasını sağlayacaktır. Bebekçe konuşmalardan uzak durun, bu çocuğunuzun aklını karıştırır. Eğer bebeğiniz “anne” yerine “anniii” diyorsa onun söyleyiş şeklini tekrar etmektense basitçe “anne” deyin.

Uyuma vakitleri dışında çocuğunuz oturarak kitaplara bakmakta zorluk çekiyor olabilir. Ancak 15. aydan itibaren çocuklar kitaplarla daha ilgili hale gelirler, ister ebeveynleri ile birlikte, ister yanlız. Çocuğunuzun kitaplardaki resimlere hafifçe vurduğunu, kitaplardaki farklı içeriklerle ilgilendiğini görürsünüz. Eğer halen çocuğunuz oturup kitaplara bakmıyorsa, o oyun oynarken siz de yanında sesli kitap okuyabilirsiniz.

Diğer Gelişmeler : Araçları kullanmak ve hayali oyunlar

12 – 13 aylık bebekler kaşıklara önce parmakları ile kavramaya çalışıp, sonra kaşığı yemeğe uğraşırlar veya kaşığı tabğa hızlı hızlı vururlar. Ama 15 aylık bir bebek artık kaşığın birşeyleri karıştırmak, yemek için olduğunu anlar ve onu doğru amaç için kullanmaya çalışır. Kaşık içindeki yoğurdu alıp yere fırlatmakla kalmayıp eğer serbest halde ise bir de gider yerdeki yoğurdu eli ile boca eder. Eğer 15 aylık bebeğinize bir saç fırçası verirseniz o aynen sizin gibi kendisinin veya oyuncağının saçlarını taramaya çalışır. Araçların nasıl çalıştığını anlamak bebeklerde kelime öğrenmek ve kendini ifade etmek beceri ile paralel yürür. Artık çocuğunuz araçların nasıl çalıştığı ve yapacağı hareketler ile ne sonuçlar alacağını üzerine düşünebilmektedir.

Benzer bir senaryoyla yemek vaktinde çocuğunuzun hayal gücünü canlandırabilirsiniz. Onu aşçı yapın ve önüne plastik bir karıştırma kapı, bir çırpıcı veya kaşık koyun. Bırakın o size bir yemek yapsın ve sonrasında karşılıklı hayali yemeğinizi yiyin.
Çocuğunuz konuşmaya başlayınca bu onun hem kelimeleri anladığını , hem kullandığını, hem de taklit yapabileceğini gösterir. 15 aylık bir bebeğin hayal gücü kendi davranışları etrafında gelişir. Bir kaşık aldığında sanki yemek yiyormuş gibi yapar veya kafasını sizin dizinize koyup uyuyormuş havasına bürünür. Düşüncelerini sembolize eder ama bu devrede taklit etmenin en bariz göstergesi ayna karşısındaki davranışlarıdır. Gelecek aylarda ve yıllarda çocuğunuz gerçeklik dışı düşünmek yetisini daha çok dışa vuracaktır. Eline bir sopa alıp onu size sallayacak ve onun bulutlar üstünde uçan bir uçak olduğunu veya aslında kendisinin bir itfahiye olduğunu söyleyecektir.

Çocuklar iki yaşına kadar olmadıkları biriymiş gibi davranmazlar ama siz yine de buna ait bir rol çalışması yapabilirsiniz. Mesela siz bir köpek olup, çocuğunuza da bir kedi olmasını söyleyebilirsiniz. Siz havlarsınız ,o miyavlar ve sonra beraberce bol bol gülersiniz. Veya tam tersi o büyük köpek, siz küçük kedi olursunuz : Böyle tersi bir rolde daha fazla eğlenirsiniz çünkü çocukların büyük insanlardan daha güçlü olduğunu hissettiği bu tip kısa sürelerde kendilerine güveni artar, memnun olurlar.

Sosyal ve duygusal gelişim : Artan hırçınlık
İlk kötü haber : Artık çocuğunuz çok daha çabuk hırçınlaşıyor, sinirleniyor. Ve şimdi iyi haber : Bu tip kızgınlık ve hayal kırıklığı kısa sürelidir. Tabii ki bu tip kızgınlıklar hep en olmadık yerlerde yaşanır , mesela bir markette veya kalabalık bir yemekte. Böyle zamanlarda durumu nasıl ele alacağınızın yolunu siz geliştireceksiniz. Çocukların duyuları bilmedikleri yerlerde, kalabalık, fazla gürültülü ortamlarda çok fazla uyarıldığı için genelde böyle hırçınlaşırlar. Bütün bu yoğunluk ile başa çıkamazlar. Üstelik bu gibi ortamlarda sizin bütün dikkatinizi üstünde toplayamadığı için de sinirlenebilir çünkü bu dönem çocuklar bütün ilginin kendilerinin üstünde olmasını isterler.

Neler yapabilirsiniz ?

Çocuğunuzun hırçınlık anlarında sadece duygusal olarak onunla beraber olun ve eğlenceli durumlar yaratmaya çalışın. Örneğin “ooooo etrafta çok nefis çikolatalar görüyorum, bir de seniiiii …” gibi oyunlar yaratarak ve onu alışveriş arabasının içine oturtarak dikkatinizin hep merkezinde olduğunu ona gösterebilirsiniz. Ama maalesef hırçınlıklar kaçınılmazdır ve her çocuğun ara sıra patlamaları olur. Unutmayın hem fiziksel , hem de duygusal olarak gelişen çocuklar içlerindeki bu dalgalanmaları hergün bir şekilde dışa vururlar.

Çocuğunuzun hırçınlık nöbetleri ile mücadele edebilene kadar birkaç taktik denemek durumunda kalabilirsiniz. Örneğin çocuğunuzu kucağınıza alın ve sakinleşene kadar ona sarılın. Ona bağırmayın, veya koluna çimdik atmayın, bunlar onun hayal kırıklığını daha fazla arttırır. Onu kucağınıza alın ve bir noktaya kadar taşıyın, mesela arabanın içine kadar. Bu arada hep onun yanında olmanız ve onu sediğinizi göstermeniz onu sakinleştirecektir. Eğer evde iseniz, onun sürekli ağlamalarını dinlemeniz çok zordur, sadece onun bulunduğu odayı terkedin.

Eğer çocuğunuz uygunsuz bir yerde, başkalarının yanında hırçınlığı ile sizi utandırmış ise bunu farkeder ve hırçınlık düzeyini arttırması büyük olasılıktır. Bu gibi durumlarda tek yapacağınız şey yüzünüze bir gülümseme yerleştirerek çocuğunuzu o ortamdan derhal uzaklaştırmaktır.

Diğer Gelişmeler : Sizi test ederek sınırları aramak

Ebeveynler olarak çocuğunuza yönelik en büyük işiniz ona çeşitli sınırlar getirmektir. Bazen kendinizi takılmış plak gibi hissedersiniz, ama sizin sınır koymaya çalıştığınız her ne ise onu bir daha yaparken bu sefer çocuğunuzu izleyin. Örneğin sizin defalarca “hayır” dediğiniz bir koltuğun üstüne tekrar tırmanıyor, bırakın tırmansın ama sakın ondan gözünüzü ayırmayın. Siz, onun size meydan okuduğunu düşünürken, o aslında sizi test etmekte ve sizin ona “yeter, sana kaç defa söyledim” demenizi beklemektedir.

15 aylık bir çocuğun bütün meydan okumaları ve aykırılıkları aslında onun gelişimiyle ilgili olduğunu lütfen unutmamaya çalışın. O masanın üstünü kaşıkla çizerken mobilyayı mahvettiğinin farkında değildir, o sadece ana motor becerilerinin keyfini sürüyordur. Ve eğer yatağa gitmeyi reddederse, bilin ki o sizinle birlikte olmayı heyecanlı bulduğu ve sizden ayrıldığında birşeyleri kaçırmayı istemediğinden uyumayı istemez.Banyo sonrası kitap okumak, renkli kalemlerle birşeyler çizmek gibi çeşitli rutinler geliştirirseniz, bu dönemi daha az “hayal kırıklıkları” ile atlatabilirsiniz.

Kaynak : Babycenter.com

Altuğ 2 gün sonra 15 aylık olacak. Yukarıda yazdıklarımızın hepsini yaşıyoruz. Bu aralar en sevdiğği şey, kaşık,çatal kullanmak. Bardağı zaten bebekliğinden beri kullanıyordu. Neclea Teyzesi küçüklüğünden beri çay bardağından su içirdiği için bu konuda sorun yaşamadık. Çok güzel kaşık kullanıyor. Sürahiden bardağa su boşaltmak da bu aralar favorisi..
Söylediklerimizi çok güzel anlıyor. Ayrıca istedikleri ve istemedikleri konusunda kararlı.. Hırçınlık bu ay bizde de başladı. İstediğinin olmasını istiyor. Olmazsa o zaman biraz sorun çıkarıyor. Dikkatini başka yöne çekiyoruz. Altuğ'u kucağıma alıp, o ortamdan uzaklaşarak oğlumu rahatlatmaya çalışıyorum.
Anne, baba, dede söylüyor. Bazen bu diyerek, su istediğini ifade ediyor. Ama her zaman bu kelimeleri kullanmıyor.
Yürüme işi ise elimizi tutarrak koşuyor bile.Kendi kendine kısa mesafelerde yürüyor. Sanırım bu konu üzerinde çalışmamız gerekir: Birazcık onu yüreklendirmek lazım. Çok temkinli,yiz. o da onu yavaşlatıyor ,sanırım. Dün burada 15 aylık bir çocuk gördüm. Kendi kendine yürüdüğü gibi, koşuyor. Sanki Altuğ'dan daha büyük gibi geldi, bana .Bİraz da moralim bozuldu. Fakat prematüre olmasından gelen şeyler bu. Bazı şeylerde biraz daha geriyiz sanırım..Ama bu da o kadar kafaya takılacak bir durum da değil..
Kitaplarla çok ilgili değil. Yeni birkaç kitap aldım, Altuğ'a ..Bunlar bol resimli, esasında daha büyük çocuklar iççin olanlarından.. Epeyce onlarla vakit geçiriyor. Kendi kendsine sayfalarını çeviriyor. Kendince yorumlar yapıyor. Eğitici kartları da var. Onları kutudan çıkarıp, içine yerleştiriyor.Üzerindeki reszsimlerde farklı dokular var. Özelikle de onlara dokunmayı seviyor.
Odasını montessoriye göre değiştirmek iççn araştırmalar yaptım. Hatta İkeaya gidip, Altuğ'unun üstüne oturabileceği sandalye ve masalara baktık. Hiç ilgilenmedi. Hatta üstüne oturmak bile istemedi. Oyun çadırı vardı. onunla çok ilgilendiğinden dolayı bizde çadırı aldık. Evde en çok salon oturduğumuz için salonda ona uygun yerleştirdik. İçine kitaplarını, sevdiği oyuncaklarını koyduk. Orada oynamaktan çok hoşalnıyor. Gun içinde içine girip-çıkmaktan çok zevk alıyor. Bunların dışında açma-kapama, kutuları birbirinin içine yerleştirme , legoları çok seviyor. En çok sevdiği ve en çok vakit geçirdiği oyuncaklar.
Müzik dinlemek ve dans etmek yine çok sevdiği şeylerden. Ayaklarıyla , elleriyle tempo tutmaya çalışıyor. Çok tatalı oluyor o zaman...

12 Nisan 2011 Salı

ALTUĞ DOLMALARI MINCIKLARKEN...






Dün hazır aldığım zeytinyağlı dolmalarımı Altuğ bir güzel mıncıkladı.. O kadar tatlı ki... Tabii ki bu arada koltuk ve üstü battı.. Ama hasta oğluşum bu işten çok keyif aldı...

ALTUĞ NEZLE OLDU:((

Altuğ pazar akşamı yedikelri birazıcık fazla gelince kustu. Sonra da küçük adamın burnucuğu akmaya başladı.. Çok fena oldu, birden.. Sabahı zor ettim, hemencik Dr. Zermine Hanımı aradım. Sağolsun hızır gibi yetişiyor bize. Henmen ilaçlarını yazdırıd. Bugün birazcık daha iyi.. Sümükleri sanki daha azalmış. Yorgun gibi hafiften. Bu arada bir de azı dişlerini çıkarmaya da çalışıyor.İnşallah kilo vermez..Çünkü iki gündür çok iştehsız. Çok zor yemek yediryoruz. Yaramazlık adına hızı hiç kesilmedi.. Aynen devam ediyor.
Dr. Zermine Hanımın verdiği reçete de Ventolin ile hava avermemiz gerekiyor. Öksürüğe dönmesin diye.. bebkken bir kere kullanmıştık. Fakat Altuğ şimdi çok hareketli.Ne yapacağım diye düşündüm. Eve  ginice makineyi hazırladım. Motor kısmının üstüne örtü örttüm ki korkmasın diye.. Ucundaki maskeyi de çıkardım.







Ve Altuğ'a hava vermeye başladım. Çok ilgisini çekti. İlkten bir irkildi, sonra o kadar çok sevdi ki oyun oynuyoruz sandı. Tüm geceelinden düşürmedi...
Bunu böyle atlattık..İnsallah hastalığı ilerlemeden oğluşum iyileşir...