26 Mayıs 2009 Salı

Çocuklara Tatilde Okumaları İçin Kitap Önerileri


Yaz tatiline yaklaştığımız şu günlerde çocuklarımıza tatilde okumaları için kitap seçimi yaparken nelere dikkat etmeli?

Uzmanların okumayı ve kitapları çocuklarına sevdirmek için verdiği ipuçlarının dikkate değer.

Teknoloji ile erken yaşta tanışan çocuklarımıza kitapları sevdirmek ve bunca bilgisayar oyunu , teknolojik alet arasında onun ilgisini çekebilecek bir kitabı seçmek çok da kolay değil. Bu yüzden, uzmanların; okumayı ve kitapları çocuklarına sevdirmek, kitap seçimi konusunda bilinçli davranmak isteyen anne-babalar için verdiği ipuçlarının dikkate değer... Özellikle de yaş gruplarına yönelik yapılan sınıflandırma yol gösterici olabilir. Çünkü seçilen her kitabın, çocuğun içinde bulunduğu yaş grubuna uygun içeriğe sahip olması ve onun dünyasına seslenmesi çok önemli...

Hangi yaşa, hangi kitap?
0-3 yaş:
Bu yaş grubundaki çocuklar dokunarak ve dinleyerek öğrenmeye çalışırlar. Konuşmayı öğrenmesine yardımcı olmak ve dil becerilerini geliştirmek için ona sık sık kitap okumalısınız. Bu yaş grubuna yönelik kitaplar:
• Tanıdık nesneleri içinde barındırmalı
• Parlak renkli olmalı
• Kısa, ama ahenkli cümlelerden oluşmalı
• Az kelimeli ve bu kelimelere ait resimleri olmalı
• Bol resimli olmalı
• Uzun süre elinde kalacağı için kaliteli malzemeden yapılmalı
• Ellerinin boyutuna uygun olmalı

3-5 yaş:
Bu yaş grubundaki çocukların algıları çok açıktır ve yaratıcılıkları da hızlı gelişir. Olayların nedenleri üzerine yoğunlaşırlar. Sorularına cevaplar bulabilecekleri, günlük hayatlarında karşılaştıkları sorunlarını komik bir dille anlatan (uyumak istemeyen çocuk, arkadaşı olmayan ayıcık vs. gibi ) kitapları tercih edebilirsiniz. 3-5 yaş grubu için uygun kitaplar:
• Masallar, bildik hikayeler içermeli
• Hayata dair, tanıdık durumlar anlatılmalı
• Nesneleri sınıflandırabilmeli
• İyi resmedilmeli
• Çocuğun hayal gücünü harekete geçirmeli
• Ayrıntılı resimleri olmalı

5-8 yaş:
Bu yaş grubu çocuk kendisini tanımaya; kendisinin, başka insanlardan farklı duygu ve düşünceleri olabileceğini anlamaya başlar. Bu yüzden de yeni şeyler denemeye açıktır. Onun için seçilecek kitaplar:
• Güçlü hikayeleri olmalı
• Karakterleri güçlü olmalı
• Sadece iyi- doğru değil, kötü-yanlış karakterleri de içermeli
• İçinde yabancı ve bilinmedik kelimeler olmamalı
• Gerçek hikayelerden alıntılar içermeli
• Yeni bilgiler öğretmeli
• Detaylı resimleri olmalı
• Okumayı yeni öğrenenler için uzun olmamalı ve küçük yazılarla yazılmamalı
• Çocuğun ilgi alanına giren konular içermeli

8-12 yaş:
Bu yaş grubu çocuğu kendi ilgi alanlarını kendisi belirleyebilir. Bu ilgi alanına yönelik her yeni bilgi ya da kahraman onu heyecanlandıracaktır. Heyecanlı, maceralı olaylar ilgisini fazlasıyla çeker. Dolayısıyla bu yaş grubuna giren çocuğunuz kitabını kendisi seçebileceği gibi, şayet siz onun için seçecekseniz bu kitap:
• Çocuğun karakter ve zevkine uygun olmalı
• Sadece mesaj kaygısı taşımamalı, çocuk beyin fırtınası yapabilmeli

Şule YILMAZ

ZMEV Kemer Okulları Kütüphane Sorumlusu

25 Mayıs 2009 Pazartesi

ANNELİĞE HAZIRLIK HAMİLE KURSU




ANNELİK YOLUNDA DOĞUMA HAZIRLIK KURSU
07/06/2009 pazar günü 12:00-14:30 saatleri arasında Hamile hazırlık kursumuz yapılacaktır. Kursa katılamak isteyen anne adayları isterlerse eşleriyle birlikte katılabilirler. Kursumuz 3 oturumdan oluşacaktır.
Yerimiz:Yıldız posta cd. Emel apt. no:14/4 Gayrettepe ( Türk Telekomun sırasında) / İSTANBUL

ANNELİK YOLUNDA DOĞUMA HAZIRLIK KURSU İÇERİĞİ:

1.OTURUM:
Hamilelik Değişimleri
Hamilelik ve Beslenme
Hamilelikte nefes çalışmaları ve önemi (uygulamalı olarak anlatılacaktır.)
Hamilelikteki psikoloji
Doğum ve aşamaları
Doğum ve anestezi çeşitleri
Doğumda babanın rolü


2.OTURUM:

* Emzirme ve anne sütü,
* yenidoğan bakımı;
-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-babağin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ ,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER

3.OTURUM:
Lohusalık bakımı,
Lohusalık Sendromu,
Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,
Doğum sonrası beslenme
0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma
Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı
NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ

Ayrica dogumdan sonraki ilk 2 ay icerinde ortaklasa belirlenen bir tarihte anne ve bebekleri biraraya getirdigimiz bir oturumumuz oluyor. Burada dogumu ve dogum sonrasi deneyimleri paylasiyoruz ve anne-bebegin bu surecteki ihtiyaclarina yonelik bilgi paylasimi yapiyoruz.

NİNNA NANNA MARKA BEBEK ÖNLÜKLERİ



24 Mayıs 2009 Pazar

kuzeycooo

EMZİRİRKEN MASTİT OLMAYIN!!!!



Bebeğinizi emzirirken “Mastit” olmayın!

Mastit nedir?


Meme dokusunun ciltle birlikte oluşturduğu enfeksiyona mastit denir.


Mastitin görülme sıklığı nasıldır?


Meme apsesi en fazla 30 ile 50 yaş arasında çok sık görülüyor. Özellikle, meme enfeksiyonlarına süt veren veya süt vermeyi yeni kesmiş kadınlarda sık rastlanır. Bu enfeksiyonlara genellikle çatlak bir meme başından içeri sızan bakteriler neden olur. Meme hastaları içinde mastit şikayeti olanların oranı yüzde 2–5 arasındadır. Yani sık karşılaştığımız bir konudur. Mastit, genellikle hijyenle ilgili olduğundan sosyoekonomik düzey yükseldikçe görülme oranı azalır.


Mastitin risk faktörleri nelerdir?
Mastitin oluşmasında birtakım faktörler vardır. Bunlardan en önemlisi memenin içindeki süt kanallarındaki genişlemedir. Tıp dilinde “duktal ektazi” dediğimiz bu genişleme sonucu kanallar tıkanır ve stafilokok gibi mikroorganizmalarla enfekte olarak meme apsesi meydana gelir.
Araştırmalara göre bir diğer faktör sigaradır. Sigara içenlerde mastitin görülme oranının daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Bir başka neden ise hormonal değişikliklerdir. Östrojen, progesteron, prolaktin gibi hormonların azalıp çoğalması mastite eğilimi artırmaktadır.
Özellikle emziren kadınlarda ise meme çatlaklarının oluşmasıyla içeri sızan bakteriler mastite neden olur.
Ayrıca bazı vitaminlerin de mastit oluşumuna etkisi olabileceği saptanmıştır.


Neden oluşur?

Mastit apsenin yerleşimine göre iki şekilde meydana geliyor. Birincisi memenin başına yakın olan santral meme apsesidir, diğeri ise memenin dış kadranlarında oluşan periferal apsedir. Periferal olan apseler genellikle gebelikten sonra ortaya çıkar.


Belirtileri nelerdir?
Mastitin her enfeksiyon gibi evreleri vardır. Kızarıklıkla başlar. Ağrı, o bölgede ateş, bazen yumru da olabilir.


Tedavisi nasıldır?

Periferal apse erken evrede yakalanmışsa ve altında sıvı toplanmadıysa antibiyotik tedavisiyle ve beraberinde memeye ılık pansumanla ortalama 2 haftada geçer. Apse olduğunda anneye antibiyotik verilecekse anneye ve bebeğe zararı olmayan antibiyotiklerin verilmesi gerekir. Çünkü antibiyotik süt aracılığıyla bebeğe zarar verebilir. Kişideki apsenin durumuna göre apseyi dışarı boşaltıp tedaviyi yapıyoruz.
Diğer tür olan santral meme apsesi mastitte ise tanı gibi tedavi de farklıdır. Apseyi boşaltmak, antibiyotik tedavisi yaptıktan sonra bir de araştırma yapmak gerekiyor. Çünkü bu tip mastit tekrar edebiliyor. Ultrason araştırması ile genişleyen kanal varsa o kanalı çıkartıp tekrarlamasını önlemek mümkün olabiliyor.

KAYNAK:www.bebek.com

21 Mayıs 2009 Perşembe

İKİZ BEBEKLERİN BAKIMI


Gebe kadın bir bebek düşüncesindeyken birden ikiz bebekleri olacağını öğrenince telaşlanması olağandır. Çünkü bir bebek için düşünülen planlar artık iki bebek için yapılmaya başlanmalıdır. Anne adaylarının bir kısmı doğacak olan bebeğin ihtiyaçlarını gidermek için gebeliğin son aylarını beklerken bazı annelerde gebe olduklarında öğrendikleri andan itibaren ihtiyaç listesini hazırlamaya başlarlar. İkiz bebek bekleyen annelerin olması gerekenden daha önce doğum yapmaları beklenir. Bu nedenle ikiz anneleri belirlenen doğum tarihinden daha önce bebeğin tüm ihtiyaçlarını giderecek durumda olmalıdırlar.

Bir bebeğin anneyi ne kadar yorabileceği bilinirken, iki bebek olduğunda neler yaşayacağınızı düşünerek kendinize bebekler dünyaya gelmeden bol bol vakit ayırın. İkizleri emzirmek oldukça güç olabilir. Sizin için iki yöntem önerilmektedir. İsterseniz bebeklerinizin ikisini aynı anda emzirebilir ya da birini emzirdikten sonra bir diğerine geçebilirsiniz. Bebeklerinizin ikisini de kucağınıza alın, bacakları dışa dönük gelecek şekilde kucağınıza yatırın. Daha sonra bir memenizi birine, diğer memenizi de ötekine verin. Bu şekilde emzirmeye başlayın. Bu işlemi yaparken sık sık bebekleri diğer memeyi emmesi için değiştirin. Bebekleri aynı anda emzirmeniz halinde zamandan da tasarruf edeceksinizdir. İkizleri aynı anda emzirmek size zor geliyorsa onları tek tek emzirmeyi deneyin.

Bazı annelerin sütleri az olduğundan bebeklere mama takviyesi yapabilirler. Bu şekilde bebeklerinizi biberonla emzirmeniz gerekecektir. İsterseniz biberonla gıda alımını da aynı anda yapabilirsiniz. Bebeklerinizin ikisini de düz bir zemine yatırın ve başlarının yüksekte olmasını sağlamak için başlarının altına bir yastık koyun. Daha sonra da biberonları ellerinize alın ve bir elinizle birini beslerken, diğer elinizle de diğer bebeğinizi besleyin. Bu işlemi de ayrı ayrı yapabilirsiniz. Bu şekilde bebeklerinizle tek tek daha iyi ilgilenmeniz de olasıdır.

İkiz bebekleri aynı anda banyo yaptırmak zor olabilir. Bebeklerinizi aynı anda banyo yaptırabilmeniz için sizin de katılımınız gereklidir. Küvetin içine girerek bebeklerinizi kucağınıza alın ve hep birlikte banyo yapmaya başlayın. Bu tarzda yapılan banyolar oldukça uzun sürebilir. Bu nedenle ikizlerinizi tek tek yıkamanız daha avantajlı olacaktır. Bir bebeğiniz uyurken diğerini yıkayabilir ve diğeri uyuduğunda da onu yıkayabilirsiniz. Bir kaç haftalık olan bir bebeği sık sık yıkamak zorunlu değildir, bu nedenle onları silebilirsinizde.

İkiz bebek anneleri oldukça fazla yorulurlar. Evde yalnız olmadığınız zamanlarda bebeklerle başkalarının ilgilenmesini sağlayın. Örneğin anneanne ya da babaanne evde bulunduğunda bebeklerle ilgilenmelerini sağlayın. Eşinizin evde olduğu zamanlarda yapmanız gereken her şeyin yarısını onun da yapmasını sağlayın. Bu arada eşinizin sürekli aynı bebekle ilgilenmesine izin vermeyin, bu şekilde diğer bebek eşinize uzak kalır ve sürekli sizi yanında isteyebilir.

Yeni doğanlar geceleri sık sık uyanabilirler. Bu nedenle özellikle ikiz anneleri bir çok geceyi uykusuz geçirir. Geceleri bebeklerinizin birinin ihtiyaçlarını karşılarken uygulamaların aynısını diğerine de tekrarlayın. Bu şekilde gece boyunca sık sık uyandırılmak zorunda kalmazsınız.
İkiz bebek sahibi olmanızdan dolayı evinizin doğum yapmadan önceki düzende olmasını beklemeyin. Bu nedenle yemeklerinizi hazır olanlardan seçin, evinizin bakımında size yardımcı olması için bir yardımcı edinin. Böylece bebeklerinizle ve kendinizle ilgilenmek için daha çok zamanınız olacaktır. Özel işlerinizi bebekleriniz uyurken yapın ya da onlar uyurken sizde dinlenin.

Aynı anda çılgınlar gibi bağıran iki bebekle birden ilgilenmek olanaksız gibidir. Bu nedenle sizin bir kişi olduğunuzu ve bu yüzden aynı anda iki bebekle birden ilgilenemeyeceğinizi bebeklerinizin anlamasını sağlayın.

İkizler bebeklik dönemlerinde oldukça yaramaz ve birbirleriyle hiç anlaşamayacakmış gibi görünse de ilerleyen günlerde oldukça iki iyi dost olurlar. Bu nedenle yaşadığınız bu zor durumların bir gün biteceğini unutmayın.

İkizlerin bir kısmı birbirlerine oldukça benzerken bir kısmı da çok az benzeyebilir. Birbirlerinin aynısı olan bebeklerin bakımı daha zordur. Biraz önce hangisini yedirdiğinizi anlamanız zor olabilir. Bu nedenle bebekleri ayırabilmek için onların üzerinde bir işaret olmasını sağlayın ya da farklı giydirin.

Bebeklerinizin ikisi de birer melek olmayacaktır, mutlaka içlerinden biri yaramaz olur. Bu nedenle her türlü oluşuma hazır bulunmalısınız. İkiz bebek sahibi olan diğer ailelerle ilişkiler kurun ve onlardan tavsiyeler isteyin. Bu şekilde yapılan yardımlaşmalar size olumlu faydalar sağlayabilir.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

BEBEĞİMİZİN HAREKETLERİ


Hamileliğin belki de en zevkli kısmı karnınızdaki bebeğin hareket etttiğini hissetmek ve onun canlı bir varlık olarak gelişimini sürdürdüğünü bu sayede bilmektir. Bebeğin ilk hareketlerini hissetmek tüm anneleri heyecanlandıran keyifli bir olaydır. Karnınızdaki bebek hamileliğin 7-8. haftaları gibi çok erken bir dönemde hareket etmeye başlamasına ve anne adayı olarak bunu ultrasonda görebilmenize rağmen onun hareketlerini genelde 16-22. haftalar civarında bir dönemde hissetmeye başlarsınız.

Deneyimli anneler hızlanma, canlanma, diriltmek gibi anlamlara gelen ve ingilizcede "quickening" olarak tanımlanan ilk hareketi ilk kez bebek bekleyen anne adaylarına göre genelde daha erken hissederler. Bunun nedeni deneyimli anelerin bebek hareketlerini barsak hareketi gibi diğer karın içi hareketlerden ayırt edebilmeleridir.
Anne adayının vücut yapısı da bebek hareketlerinin hissedilmesindeki farkta rol oynar. Zayıf anne adayları kilolulara göre bebeklerinin oynadığını daha erken dönemde fark ederler. Benzer şekilde birden fazla sayıda bebeğe hamile olan anne adayları da bebek hareketlerini bir süre daha önce hissedebilirler.
Kadınlar bebeklerinin ilk hareketlerini hissetmeye başladıklarında bunu değişik şekillerde tarif ederler. Karnın içinde mısır patlıyormuş, küçük bir balık yüzüyormuş ya da kelebek kanat çırpıyormuş şeklindeki tarifler en sık kullanılan benzetmelerdir. İlk başlangıçta gaz ya da barsak hareketi ile karıştırılan bu ilk hareketler daha düzenli şekilde fark edilmeye başlandıktan sonra kolayca diğer hareketlerden ayırt edilebilir. Bu erken hareketler ayaktayken değil daha ziyade otururken ya da yatarken fark edilebilir.
İlk başlangıçta bebeğin hareketlerinin sayısı az ve araları açıktır. Bir gün birkaç hareket hissederken ertesi gün hiç hareket hissetmeyebilirsiniz. Bu endişe edilecek bir durum değildir. Bebeğiniz sürekli ve düzenli bir şekilde hareket etmesine karşın bu hareketlerin çok büyük bir kısmı sizin hissedebileceğiniz kadar güçlü değildir. Ancak ikinci üçayın sonlarına doğru hareketler daha düzenli ve güçlü hale gelir ve sizin hissettiğiniz hareket sayısı da artar.
Diğer hamile kadınlar ile kıyasladığızda ya da değişik kaynaklardan edindiğiniz bilgiler ile karşılaştırdığınızda sizin bebeğinizin hareketlerinin farklı olduğunu görürseniz yine endişelenmenizi gerektirecek bir durum yoktur. Çünkü her bebeğin kendine özgü bir hareket düzeni ve şekli vardır. Benzer şekilde ikiz ya da üçüz gebeliklerde de her bebeğin hareket düzeni farklıdır. Plasentanın ön tarafta yerleştiği durumlarda da hareketler daha az hissedilebilir. Yine her anne adayının vücut yapısı farklı olduğundan başka anne adayları ile kıyaslama yapmak çoğu zaman doğru bir yaklaşım değildir. Her bebeğin hareketi farklı olduğu için aynı anne adayının iki gebeliğindeki bebek hareketleri de farklı olacaktır.

Bebek hareketi sayma
Anne adaylarını en fazla endişelendiren konu doğal olarak bebeklerinin iyi ve sağlıklı olup olmadığıdır. Karın duvarında rahimin içini gösteren bir pencere olabilseydi bu endişelerin çoğu yersiz olurdu ancak ne yazık ki böyle bir olanak yok. Ancak bebeğin içeride keyfinin yerinde olup olmadığı konusunda fikir verebilecek son derece basit bir yöntem var. O'nun hareketlerini takip etmek ve saymak. Bu yöntem hem çok kolay, hem herkes tarafından her yerde yapılabilir hem de bedavadır.
Gerçekten de gebeliğin son 3 aylık döneminde girdiğinizde gün içinde bebeğinizin hareketlerini takip etmek ve saymak onun karnınızda iyi olduğunu göstermesi açısından önemli ipucu verebilir. Bunun için ideal olan genelde en çok aktif olduğunu bildiğiniz günün hemen hemen aynı saatlerinde sayma işlemini yapmaktır. Bu işlemi yemek sonrasında yapmak daha avantajlıdır. 28-30. haftadan önce bebek hareketlerini saymaya çalışmanın pek bir anlamı yoktur.
Bebek hareketi saymada değişik yöntemler vardır. En sık kullanılan yöntem oturur ya da sol yana yatmış pozisyonda iken hareketleri saymaktır. Vücut hareketi, seyirme tekme gibi tüm hissedilebilen hareketler geçerlidir. Eğer bebeğiniz bu şekilde saatte 4-5 hareket yapıyorsa ya da 2 saat içinde fark edebildiğiniz hareket sayısı 10 civarındaysa sorun yoktur. Eğer bebeğinizin hareketleri azalmış gibi görünüyorsa kalkıp 5-10 dakika yürüyün, meyve suyu, tatlı, çikolata gibi birşeyler atıştırın, 2-3 bardak su için ve yeniden deneyin. Eğer hareketler hala düzelmemiş ise doktorunza bilgi verin.
Özellikle gebeliğin son dönemlerinde hareket sayılarında belirgin bir azalma fark ederseniz ve 2 saat içinde hissettiğiniz hareket sayısı 10'dan az ise doktorunuza bilgi vermeniz ve gerekirse bebeğin kalp atışlarının NST adı verilen yöntem ile monitörize edilmesi gerekebilir.
Eğer bebeğinizin öğrendiğiniz ve alışkın olduğunuz hareket düzeninde belirgin bir değişim yoksa çok büyük bir olasılıkla bebeğinizin keyfi yerindedir.
KAYNAK:www.molfix.com.tr