4 Kasım 2012 Pazar

Kolikli Bebekler de neler yapılmalıdır?


Her beş bebekten biri akşamüstüne doğru başlayan ve gece yatma zamanına kadar süren ağlama krizlerine tutuluyor. Doğumdan iki ya da üç hafta sonra başlayan kolik bebeklerin ağlamasının üçüncü ayın sonunda tamamen ortadan kalkması beklenir. Bebeğinizin ağlamasını dikkate almakla birlikte, koliğin tedavisinin olmadığını da bilmelisiniz. Halk arasında gaz sancısına iyi geldiği düşünülerek bebeklere verilen bitki çayları ise, sadece anneyi psikolojik olarak rahatlatmakta, bilimsel bir temele dayanmamaktadır. Üstelik, anne sütü alacağı miktar yerine bebeklerin karınlarının boş yere doldurulması da hoş değildir. En iyisi mi sabırlı ve sakin bir tutum izleyin. Çünkü kolik ağlamaları sonucu kendinizi çileden çıkmış ve çaresiz hissedebilirsiniz.

Bebeğinizin sıkıntılarını anlatmasının en kolay yolu ağlamasıdır. Ağlamak yeni doğmuş bir bebeğin olgunlaşmamış fizyolojisinden kaynaklanır. Bütün bebekler ağlarlar, fakat herhangi bir sağlık sorunu olmayan bebekte her türlü kontrol edilemeyen ağrıya,“kolik” yani gaz sancısı denir. Kolik ağlaması diğer ağlamalardan farklıdır. Bebek sakinleştirilemeden saatlerce ağlayabilir, çok ender ağlama bir gün boyunca sürer.

Gaz sancısı olarak da adlandırılan “infantil kolik”, genellikle bebeler 3-4 haftalıkken başlar ve 4. aya kadar devam edebilir. Bu sorunun kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Fakat uygulanan bazı yöntemler yararlı olabilir. Kolik 3 ayın altındaki bebeklerin yüzde 10 ila 30’unda görülebilir. Genellikle kolik ağlaması her gün tekrarlar, bazen bir gece ara verdiği görülür.

Koliği olan bebekler günde ortalama 3 saatten fazla ağlarlar ve bu durum haftada en az 3 gün tekrar eder. Bu sorun aileleri fazlaca endişelendirebilir. Tedavi gerektiren herhangi bir sorun olmamasına rağmen, ebeveynler en çok bu nedenle doktora başvururlar.

KOLİK NASIL ANLAŞILIR?

Bütün bebekler zaman zaman ağlarlar, bu çok doğaldır. Fakat yine günde 2 saati geçen ağlamalarda doktorunuza danışmanızda fayda vardır.
Bebeğinizin ağlaması günde 2-3 saati geçiyorsa, 18.00-24.00 saatleri arasında akşamları daha da şiddetleniyorsa, huzursuzsa, sıkıntılı bir şekilde bacaklarını çekerek gaz çıkarıyorsa bu belirtiler koliğe işarettir.
Aşırı ağlamanın bebeğinize hiç bir zararı yoktur. İkinci aydan itibaren kolik ağlamaları azalmaya başlar. 3. - 4. aya geldiğinizde kaybolur. Ağlama nöbetlerini tamamen yok etmenin kesin bir yolu yoktur, ama bazı uygulamalarla süresi kısaltılabilir. Uzun vadede bu bebekler diğer bebeklere oranla daha duyarlı olabilirler.

KOLİĞİN NEDENLERİ

Sağlıklı olan her bebek doğumdan sonraki birkaç ayda farklı sebeplerden dolayı ağlayabilir. Koliğe neden olan sebepler tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğinizi rahatlatmanızın en iyi yolu onu kucağınıza alarak, hafif ve yumuşak hareketlerle karnını okşamanızdır. Bazen ılık bir banyo da ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Bebeğe uygulanan bakım yöntemleri koliğe neden olmaz. İçiniz rahat olsun, kendinizi suçlamayın. Bebeğinizin aşırı ağlamasının nedeni çok gazının ya da karın ağrısının olması değildir. Gazını çıkarmak için bebeğinizi hırpalamayın ve özel biberonlara da gerek yoktur. Ağladığı sırada karnının çok fazla sert olduğunu farkederseniz paniklemeyin. Bunun nedeni ağlarken karnını kasmasıdır. Kollarını ve bacaklarını da kendine çekerek kasabilir.

ÖNERİLER

- Ağladığı zaman kucağınıza alarak onu sakinleştirmeye çalışın. Kucağınızda gezdirin ya da yavaş yavaş sallayın. Yalnız olmadığını, yanında olduğunuzu ona hissettirin.Dr. Harvey Krap'ın bu konuyla ilgili önerileri de çok işe yarar.Buradan okuyabilirsiniz: http://blogcuanne.com/tag/harvey-karp/


- Sakin ve sessiz bir yerde emzirin. Yediklerinize dikkat etmeniz gerekir. Bir görüşe göre, yediğiniz besinler örneğin; inek sütü, baharatlı gıdalar vb. bebeğinizde gaz yapabilir.

- Eğer hazır mama kullanıyorsanız doktorunuza başvurarak daha az gaz yapan bir mamayı tercih edebilirsiniz.Her markanın gazlı bebeklere özel maması var, meraklanmayın!

- Emzirirken ya da biberon ile beslerken bebeğinizin hava yutmamasına özen gösterin. Örneğin; meme ucunu olabildiğince geniş olarak bebeğinizin ağzına verin. Biberon ile besleniyorsa biberonu yatay değil, dik olarak verin.


- Stresli ortamlarda yaşayan bebeklerin gaz problemini daha çok yaşadığına dair araştırmalar var. Bebeğiniz için mümkün olduğunca sakin ortamlar yaratın, stresten uzak durmaya çalışın. Fırsat buldukça dinlenmeye çalışın. Siz ne kadar rahat ve mutluysanız, bebeğiniz de öyle olur.

- Bebeğinizi uyku düzenine alıştırmaya çalışın. Örneğin; geceleri daha çok uyumasını sağlayın. Uykusu geldiğinde kendi kendine uyumasına imkan yaratın. Gündüzleri ise çok uzun süreler uyumasına izin vermeyin.

- Açlık nedeniyle ağlamasını azaltmak üzere bebeğinizi sık aralıklarla az az besleyin.

- Emzik vermeyi de deneyebilirsiniz.
- Altının temiz olmasına dikkat edin.


Bütün bunların dışında kolikle başa çıkamadığını düşünüyorsanız, doktorunuza danışarak ilaçla tedavi yöntemini tercih edebilirsiniz. Fakat bilmelisiniz ki, koliği kesen sihirli bir ilaç yok. Ve ilaçların da yan etkileri olabilir.

Bebeklerde gaz sancısının (koliğin) genellikle mide bağırsak problemlerinden kaynaklandığı düşünülse de, yapılan bazı araştırmalara göre çıkış noktası bebeğin anneyle kurduğu ilişkidir. Anne gergin olduğunda ve emzirme deneyimi keyifle yaşanmadığında; anne bebeğini tedirgin tutar ve bebek de bunu hisseder. Bir an önce karnını doyurup, memeden çekilmek ister. O yüzden hızlı hızlı emer ve dolayısıyla hava da yutar ve bu gaz olarak karşımıza çıkabilir. Burada olayı başlatan ilişkidir; bebeğin annenin kucağında tedirgin durması, keyif alarak, sindire sindire emmemesidir. Örneğin; İngiltere’de yapılan bir araştırmada 5 yıl boyunca anne babası olmayan çocuklar gözlenmiş ve bu çocuklarda kolik sorununa rastlanmamış. Yani, ilişki yoksa kolik da yok denilebilir. Sonuçta, emzirmeye-ilişkiye eşlik eden süreçlerin, davranışların üzerinde durulup, düşünülmesinde büyük yarar var.
Ama bu demek değil ki; her kolik bebeğin annesiyle olan ilişkisi kötü..


Kolik bebeklerde anne - bebek teması çok önemli. bunun için de wraplar süper!! tavsiye ederim.. Bunun içinde  http://www.bobaturkiye.com/ bu siteyi öneririm. Ben de kullandım. gerçekten bebeğinizle bütünleşmek çok güzel..


White noise da çok işe yarıyor.http://arsiv.sabah.com.tr/cp/rop101-20070311-102.html buradan Buzuki orhan'ın neden bir cd hazırldığı ile hikayeyi de okuyabilirsiniz.



 Kolik bebekler genelde anne karnında kalmak isteyen bebekler . O nedenle annenin yakınlığına çok ihtiyaç duyuyorlar. Klasikleşmiş fakat günümüzde uzaklaşılmış olan kundaklama da işe yarıyor. Özellikle bebeğin uyutacağınız zaman kundaklarsanız, ellerini uykuda oynatırken kendini uyandırmaz, daha uzun ve huzurlu bir şekilde uyuyabiliir. Modern bir kundak için; http://www.bebekesya.com/level9_cms/index.php?mid=00080007&skategorie=26&srubrikid=215&sno=BE-304  buraya bakabilirsiniz.

Bir de ılık duş ardından elma yağı veya bebeğine banyo sonrası kullandığın bebe yağı ile yapacağınız masaj çok etkili olabillir. Bebeklere masaj yapmanın ne özel bir tekniği ne de belli bir sırası vardır; esas sorun bunu onların küçük bedenlerine uydurabilmektedir. Bebeğin vücudu çok küçük olduğundan, en çok sıvazlamaları kullanacaksınız.



Bebeğiniz için bir rahatlama ve rahatlatma tekniği olan masajın temeli, eller yardımıyla bebeğin tüm vücudunda yumuşak dokunuşlar yaratmaktır. Masaja, bebeğinizin başından başlayarak kollarına, karnına, kol ve bacaklarına uyguladığınız hafif dokunuşlarla başlayın. Kendinizi güvende hissettikçe ve bebeğiniz alıştıkça, uyguladığınız basıncı yavaşça arttırarak masaja devam ediniz.

Masaj sırasında üzerinde çalıştığınız bölge elleriniz için fazla küçükse, parmak uçlarınızla masaj yapın. Bebeğinizin hoşuna giden hareketleri hemen keşfedeceksiniz. Tüm hareketleriniz yavaş ve dengeli olsun; kendinizi zorlamayın, stres yapmayın, bırakın elleriniz sizi yönlendirsin.

Masaj yaparken yüz de dâhil olmak üzere tüm bölgelerde badem veya zeytinyağı gibi hafif bir bitkisel yağ kullanın. Bebekler için uygun olan bu yağları kolayca bulabilirsiniz. Bebek yağı mineral esaslı bir yağdır, deri tarafından kolayca emilmez.

Bu arada kolik bir bebeğe sahip çok zordur. O nedenle arada sizin de rahatlatılmasının da önemi var. Anneniz, kardeşiniz veya size yakın olan bir arkadaşınızdan arada mutlaka size destek olmasını rica edin. Eşiniz eve geldiğinde , dışarı bir markete bile gitseniz sizi rahatlatacaktır. Siz iyi olmalısınız ki bebişiniz de iyi olsun. Siz de ara ara nefes egzersizleri de yapabilirsiniz

Emzirmen Annenin Beslenmesi


Anne sütü bebek için uygun besindir. Sağlıklı bir anne günde ortalama 700-800ml süt salgılanması kadının normal gereksinilmesinden daha fazla enerji, protein, vitamin ve mineralleri almasını gerektirir. Emziren anne; ek olarak enerji ve besin öğelerini diyetle alamazsa kendi vücudundan harcar. Bunun sonucu kendi sağlığı bozulur ve yeterince süt veremez. Bu nedenle annenin, bebeğini emzirdiği dönemde kendi beslenmesine de dikkat etmesi gerekmektedir.

BESLENME ÖNERİLERİ:

Emziren annenin enerji, protein ve kalsiyumdan zengin beslenmesi gerekir. Ayrıca annenin su ihtiyacı artar. Çünkü emzirmek vücudun sıvı ihtiyacını arttırır. Anne günde en az 10 su bardağı sıvı almalıdır. Sıvı konusunda en iyi tercih de sudur.

Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

*Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir.

*Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur içeren yemekleri portakal, mandalina, domatesi maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitaminden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketebilirsiniz.

*D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emziren anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

*Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınamayan iyot, ancak iyotlu tuz kullanımıyla anne sütünden bebeğe geçer.

*Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjilerinin yanı sıra demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

*Bebeğinizi sezeryan ile doğurduysanız ilk birkaç gün anesteziye bağlı olarak gelişen gaz sorununu en aza indirebilmek için, gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durmakta fayda vardır. Bunlar karnabahar, lahana, kuru baklagiller, çiğ sebze, soğuk şekersiz süt ve yoğurt gibi.

Tüm emziren anneler 4-6 aylık emzirme döneminde gaz oluşumunu engellemek için özellikle yemek yeme yöntemlerine dikkat etmeli; yemeklerini yavaş yavaş yemeli ve iyi çiğnemelidir. Bebek ve annede gaz oluşumunu engellemek adına diyette kısıtlamaya gitmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

EMZİREN ANNENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR:

Meme başı çökmesi, çatlaması, ağrılı ve şiş göğüsler annenin süt vermesini güçleştirir ve sütün azalmasına yol açar. Bu nedenle; daha gebelik döneminde göğüsleri emzirmeye hazırlamak gerekir. Bu gibi durumlarda birtakım öneriler işinize yarayabilir:

1-Yaşamın ilk 4 -6 ayı bebeğin zihinsel ve bedensel açıdan sağlıklı olması için çok önemlidir. İlk 4-6 aylık dönemde anne sütü yeterli derecede D vitamini dışında bebeğe hiçbir şey verilmemelidir. Annenin huzurlu olması, dinlenmiş olması ve iyi beslenerek bebeğini emzirmesi sağlanmalıdır.

3-Sık sık isteyerek emzirme; meme bezlerini uyararak süt yapımını arttırır.

4-Emzirme döneminde kilo vermeye çalışılmamalı, başarılı emzirme ile 6 ayda normal kiloya inebilinir. İnilmezse; anne ilk 4-6 aylık periyotlardan sonra zayıflama diyeti uygulamalıdır.

5-Gebelik sırasında önerilerden daha fazla kilo alınmışsa her ay 2 kilo kaybetmek normaldir. Ayda 2 kilodan fazlası doğru olmayacaktır.

6-Emziren anne zayıflama diyeti yapmamalı; unlu, yağlı ve şekerli besinleri aşırı yememeye çözen göstermelidir.

7-Meme başınız çökük ise; gebeliğin 5. Ayından sonra belli aralıklarla elle masaj yapılmalı; doğumdan sonra sorun halen devam ediyorsa emzirmeden önce pompa ile hafifçe sağma işlemi, yapılıp, göğüs ucu çıkarılabilir. Ayrıca göğüs kalkanı da kullanıla bilinir.

8-Emziren anne, meme başında çatlak olmaması için her emzirmeden sonra meme ucuna bir, iki damla kendi sütünden sürmelidir.

9-Göğüs, iyi boşaltılmazsa memeler şişer, sertleşir ve deri kızarır. Bu durumda; bebeği daha sık emzirmek veya sütü sağmak gerekir.

10-Doğum sonrası ilk birkaç gün anne sütü yeterli gelmiyorsa, bebeğe hemen mama biberonu verilmemelidir.

EMZİREN ANNELER PRATİK ÖNERİLER:

*Anneler eski vücut ağırlıklarına dönmek için hemen acele etmemelidirler. Bu süre 6 ay ya da daha fazla sürebilir. Bebeklerini emziriyorlarsa eski formlarına daha kolay dönebilirler.

*Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alması gerekmektedir.

*Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar yenmemelidir.

*Kansızlığa neden olduğundan yemekle beraber çay içilmemelidir.

*Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları tercih edilmelidir.

*Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden biridir.

* Emzirme süresince bebeğin hep memede olması ve emerken uykuya dalması emzirmenin iyi gittiğinin bir işaretidir.

*Emzirme süresi her bebeğe göre değişebilir, doygunluğa ulaşması yani olgun sütü emmesi beklenmelidir.

EMZİREN ANNENİN GÜNLÜK BESLENME PROGRAMINA BİR ÖRNEK:

KAHVALTI:

1 Su bardağı süt (az şekerli, kalsiyuımdan zenginleştirilmiş)

1 yumurta veya 1 kibrit kutu kadar beyaz peynir,5-6 zeytin

1-2 ince dilim ekmek

1 yemek kaşığı kadar pekmez, bal veya reçel

1 adet meyve

ARA ÖĞÜN:

1 Porsiyon meyve

ÖĞLE:

60-90 gram etli yemöek ( bu 3 köfte şeklinde ve ya sebzeli olarak pişirilebilnir.)

Veya kurubaklagil yemeği

1 porsiyon pilav veya makarna

1 küçük kase yoğurt veya ayran

1 dilim ekmek

Mevsim salatası

ARA ÖĞÜN:

1 kibrit kutusu kadar peynir, 1 ince dilim ekmek

Domates, salatalık veya meyve

AKŞAM:

1 kase çorba

60-90 gr et veya sebze yemeği, 1 kase yoğurt veya sütlü tatlılar

Mevsim salata

1 dilim ekmek

1 porsiyon meyve

YATARKEN;

1 bardak süt veya 1 küçük kase yoğurt

NOT: Yemek aralarında ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çayları, az şekerli limonata ve komposto içilerek sıvı alımı arttırılabilir.

3 Kasım 2012 Cumartesi

IKEA oyuncakları çocukları okutacak

        




IKEA mağazalarındaki yumuşak oyuncaklar milyonlarca çocuğun eğitimine katkı sağlamak üzere sahiplerini bekliyor

 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında, IKEA Türkiye mağazalarından satın alınan her yumuşak oyuncak, UNICEF ve Save The Children’ın dünya çapında oluşturduğu eğitim kampanyasına 2 Türk Lirası olarak yansıyacak.
Çoğunluk için daha iyi günlük yaşam vizyonuyla, güzel tasarımlı, kullanışlı ve kaliteli binlerce çeşit mobilya ve ev aksesuarını düşük fiyatlarla tüketicilerle buluşturan IKEA Türkiye, bu sene de UNICEF ile Save The Children’ın tüm dünyada yürüttüğü eğitim kampanyasına destek veriyor.
1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında IKEA mağazalarından satın alınan her yumuşak oyuncak için, UNICEF ve Save The Children’ın dünya çapında gerçekleştirdiği eğitim kampanyasına 2 Türk Lirası aktarılacak.
IKEA Türkiye, bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek UNICEF kampanyası çerçevesinde son iki yılda yaklaşık 200.000 adet oyuncak ve 30.000 adet çoçuk menüsü satışı gerçekleştirerek toplamda 500.000 TL’ye yakın UNICEF’e bağışta bulunmuştur.
2013’ü karşılarken çocuklarınız için alacağınız IKEA’nın yumuşak oyuncakları, dünyada ihtiyaç sahibi binlerce çocuğa da hediye olacak. 
IKEA Türkiye ve UNICEF Türkiye’den ikinci kampanya
IKEA Türkiye, Türkiye UNICEF ile bu dönem içerisinde ayrı bir işbirliğine gidiyor. 1 Kasım-31 Aralık tarihleri arasında, Türkiye’deki  5  IKEA mağazasında kurulan UNICEF stantlarında IKEA’nın ürün gamı dışındaki UNICEF ürünlerinin satışı gerçekleştirecek. Bu satışlardan elde edilen gelir de Türkiye’deki çocukların anaokulu eğitimine bağışlanacak.
Siz de IKEA’ya uğrayın, çocuklarımızın eğitimine siz de destek olun.
KUTU 1
Save the Children hakkında...
Daha iyi eğitim, sağlık ve ekonomik koşulların yanı sıra doğal afetler, savaş ve diğer çatışmalarda yardıma muhtaç çocukların yaşamlarını iyileştirmek amacıyla 1919 yılında, İngiltere’de kurulan Save The Children uluslararası aktif bir sivil toplum örgütüdür. Dünyada 120’den fazla yerel ortağı bulunan örgüt, Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Bildirgesi’ne uygun olarak çocukların daha geniş haklara sahip olmasını hedefleyen politikaları destekler; ırk, dil, din ayrımı yapmaksızın, yoksulluk, açlık, cehalet ve hastalık yüzünden yardım bekleyen milyonlarca çocuğu hükümetler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla ortak olarak koruma ve kurtarmayı amaçlar.
Save The Children ve UNICEF’in eğitim kampanyasının başladığı 2003 yılından bu yana dünyada yaklaşık 35,2 milyon Euro, beş ayrı eğitim programına aktarıldı. Eğitimden yoksun kalmış 8 milyon çocuğa da okuma imkânı sağlandı.
KUTU 2
UNICEF Türkiye hakkında...
Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, çocuk haklarını desteklemek ve bireylerden ve özel sektörden fon toplamak için bir UNICEF Milli Komitesi’nin yanında bir de çocuk refahıyla ilgili kilit alanlarda işbirliği program uygulayan bir Ülke Ofisi’nin bir arada bulunduğu tek ülkedir. UNICEF Türkiye aralarında Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün de bulunduğu çok sayıda bakanlık ve devlet kurumu ile birlikte oluşturduğu beş yıllık ülke programları çerçevesinde çalışır.
UNICEF Ülke Ofisi 2011-2015 programının vurgusu; çocuk yoksulluğu, okul öncesi eğitim ve 14-18 yaş grubundaki çocukların (ortaöğretime devam edenler ve etmeyenler) ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik kitlesel projeler oluşturmaktır. Çalışmalar “Farklılıkların Azaltılması, Sosyal İçerme ve Koruma” ile “Gençlerin Güçlendirilmesi ve Koruma” ana başlıklarında toplanmaktadır.
UNICEF Türkiye Milli Komitesi'nin amacı, Türk ve dünya çocuklarının ihtiyaçları ile ilgili kamuoyu bilinci oluşturmak ve devlet kuruluşları, sivil toplum örgütleri, özel sektör, meslek örgütleri, gönüllü kişi ve gruplarla işbirliği yaparak UNICEF'in çocukların sağlığı, eğitimi, korunması ve çocuk hakları konularında yaptığı çalışmalara yardım etmektir.

Tefal ve UNICEF Türkiye’den Çocukları Gülümseten İşbirliği

      



Yaşamı kolaylaştıran yeniliklerin öncüsü Tefal, çocuklar için değer
yaratan çalışmalar yürüten UNICEF Türkiye ile çok anlamlı bir projeyi hayata
geçiriyor. Çocukların daha iyi beslenmelerini amaçlayan “Çocuklar Gülümsesin”
isimli proje kapsamında Tefal’in müşterilerine sunduğu tavaların satışından
elde edilen gelirin bir bölümü UNICEF Türkiye’nin yürüttüğü çalışmalara
aktarılacak. “Çocuklar Gülümsesin” kampanyası için ilk adımı UNICEF Türkiye
İyiniyet Elçileri Türkan Şoray ve Müjdat Gezen attı.



Küçük ev aletleri pazarının lider ve öncü markası Tefal, UNICEF Türkiye ile yürüttüğü işbirliğine, çok önemli bir
sosyal sorumluluk projesini daha ekledi. Tefal işbirliği kapsamında son olarak
Ankara Şereflikoçhisar Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’na, modern bir yemekhane
ve çok amaçlı salonun da bulunduğu bir hizmet binası armağan etmişti.

Tefal, UNICEF ile birlikte 2010’dan bu yana “Çocuklar Gülümsesin” adıyla uluslararası ölçekte çok başarılı
bir çalışmayı yürütüyor. Çocukların daha iyi beslenmelerini amaçlayan bu proje
kapsamında bugüne kadar dünyada toplam 950 bin euro toplandı ve binlerce
çocuğun sağlıklı beslenmesine yardımcı olarak “yeniden gülümsemeleri” sağlandı.
Groupe SEB Türkiye, bu projeyi UNICEF Türkiye ile birlikte hayata geçirecek. Sürdürülebilirlik
ilkeleri ve sosyal sorumluluk anlayışı doğrultusunda UNICEF Türkiye ile uzun
vadeli işbirliği yürüten Tefal, en yeni projesi olan “Çocuklar Gülümsesin” ile
yine çok önemli bir toplumsal değer yaratacak. Çocukların daha iyi
beslenmelerini amaçlayan kampanya kapsamında “Çocuklar Gülümsesin” logosu
bulunan Tefal tavaların satışından elde edilen gelirin bir bölümü UNICEF
Türkiye’nin çalışmalarında kullanılacak. Her tava satışından 2 TL, çocuklar
için gerçekleştirilen projelere aktarılacak. Böylece Tefal müşterileri de, yaratılan toplumsal değerin bir parçası
olacak.

Şoray ve Gezen’den Tefal’e teşekkür
Projenin ilk adımını atmak ve kamuoyuna duyurmak için Ritz Carlton Hotel’de düzenlenen toplantıya UNICEF
Türkiye İyi niyet Elçileri Türkan Şoray ve Müjdat Gezen’in yanı sıra UNICEF
Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü Alanor Olalı, Groupe SEB Türkiye Genel
Müdürü Cüneyt Yağcı ve GroupSEB Türkiye Pazarlama Direktörü Zümrüt Tamer katıldı. Türkan Şoray ve Müjdat
Gezen, UNICEF’e sağlanan güçlü katkıların çocuklar ve gelecek adına umut
verdiğini belirterek, Tefal’e teşekkür ettiler.


“Amacımız tüm çocuklara fırsat eşitliği sağlamak”
Groupe SEB Türkiye Genel Müdürü Cüneyt Yağcı, Tefal’in günlük yaşamı kolaylaştıran teknolojiler sunmanın yanı
sıra toplumsal değer yaratmayı da her zaman öncelik olarak gördüğünü belirterek
şunları söyledi:


“Tefal olarak bizim işimiz ‘beslenme’ ve çocuklar söz konusu olduğunda işimiz, önceliğimiz oluyor. Çünkü çocukların beslenmesini çok önemsiyoruz. Özellikle UNICEF’in çocuk beslenmesini
desteklemesi için de dünyanın farklı bölgelerinde işbirlikleri yapıyoruz. UNICEF
Türkiye’nin çocuklara fayda sağlama konusunda çok güçlü bir deneyimi var. UNICEF Türkiye ile birlikte işbirliği yaparak, önemli toplumsal ihtiyaçlara çözüm oluşturacak en doğru ve en etkili projeyi hayata geçiriyoruz. Ankara Şereflikoçhisar Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’na modern bir yemekhane ve çok amaçlı salon
kazandıran hizmet binasını kısa bir süre önce öğrencilere armağan ettik. ‘Çocuklar Gülümsesin’ projesi ise çocuklarımıza yeni fırsatlar ve umut sağlayacak. Tüm
çocuklar fırsat eşitliğini hak ediyor. Projemizin bu hedefe önemli bir katkı sağlayacağına
inanıyorum. ‘Çocuklar Gülümsesin’ projesine Tefal kullanıcılarıyla birlikte can
vereceğiz, bu mutluluk ve gururu birlikte paylaşacağız.”


1 Kasım 2012 Perşembe

ANNELİĞİN ÖTESİNDE ÇEKİLİŞ SONUCU:))



Merhabalar,

Benim çok rahat okuduğum , bazı şeyleri hatırladığım ve çoğu fikre katıldığım Sevgili Gülüş'cüğümün kitabı ''Anneliğin Ötesinde'' çekilişinin sonucu belli oldu.

Bu kitap çekilişi için yorum bırakan herkese çok teşekkür ederim...

Altuğ 'unun çektiği kura sonucunda Sevgili Oya Anneliğin Ötesinde'i kazandı. Sevgili Oya'cım bana ertugrul.esra@gmail.com adresime adres bilgilerini yazarsan sana kitabı kargo ile göndereyim..

Sevgiler