9 Şubat 2009 Pazartesi

GEBELİĞİN OLUŞUMU



Gebelik oluşumu Mucizenin başlangıcı
Kadın organizmasının ergenlik çağından itibaren her ay yeni bir gebeliğe hazırlandığını daha önce belirtmiştik. Adet döngüsünün ilk günü adet kanamasının başladığı gündür. Size ‘Son adet tarihiniz nedir?’ diye sorulduğunda her zaman son adet kanamasının ilk gününün kastedildiğinden emin olabilirsiniz. Bu döngü bir sonraki adet kanamasının ilk gününe dek sürer. Genel olarak 28 gün olarak kabul edilse de 21 ila 35 gün arası normal kabul edilir.
Bu süre içinde gebe kalınabilecek dönem aslında hiç te uzun değildir. Adet döngüsünün ilk bölümünde yumurtalıkta bir grup yumurta hücresi olgunlaşmaya başlar.Hipofiz bezinden salgılanan hormonlarla ( FSH ve LH) yumurtalık kökenli hormon ve diğer pek çok biokimyasal mekanizmanın içine girdiği bu süreçte folikül adı verilen ufak kesecikler içinde gelişen bu olayı gözle izlemek mümkün olmasa da folikülün büyümesi vajinal ultrasonografi ile izlenebilir.
28 günlük bir adet döngüsünde ortalama 14 günde folikül duvarı çatlar ve yumurta hücresi (oosit) serbest kalır. Yumurtlama (ovulasyon) olayı budur. Serbest kalan yumurta hücresi Fallop tüpünün uç kısmındaki parmaksı çıkıntılar tarafından yakalanır ve ‘ampulla’ adı verilen tübün kısmen geniş kısmına alınır.
Serbest kalan yumurta hücresinin ortalama ömrü 24 saat kadardır.Bu süre içinde döllenme gerçekleşmezse yumurta hücresi karın boşluğunda parçalanarak kaybolur. Bu konudaki yanlış inanış adet kanaması ile döllenmemiş yumurta hücresinin dışarı atıldığıdır.Adet kanaması yeni oluşan bir gebeliğin yerleşmesi için hazırlanan rahim iç zarının gebeliğin gerçekleşmemesinin ardından dökülmesidir .Oositle herhangi bir ilgisi yoktur.
Yumurta hücresinin tubaya geçmesinden sonra geride kalan folikülün yapısında önemli değişiklikler ortaya çıkar.Luteinizasyon adı verilen bu gelişmeyle içindeki yumurta hücresini kaybetmiş olan folikül 'corpus luteum' adı verilen yapıya dönüşür ve gebelik için hayati önem taşıyan progesteron hormonunu salgılamaya başlar.Progesteron etkisiyle rahim iç zarı embriyonun yerleşmesi için uygun hale gelir
Yumurta hücresinin ömrü kısa olmasına karşın bu dönemde gebe kalmayı kolaylaştırmak amacıyla genital sistemde belirgin değişiklikler oluşur.Öncelikle rahim ağzında bulunan mukus (sümüksü akıntı) belirgin şekilde farklılaşır. Mukusun daha akışkan ve berrak hal almasıyla spermlerin hareket etmesi ve rahim ağzını aşarak yumurta hücresinin bulunduğu bölgeye doğru seyahati kolaylaşır. Aynı zamanda hormonlardaki değişmeler (testosteron düzeyindeki artış) nedeniyle libido artar. Tüm bu değişiklikler gebeliğin olumasını kolaylaştırır.Genelde pek çok sperm hücresi yumurta hücresine ulaşsa da yalnızca tek bir tanesi ‘zona pellucida’ yı geçerek yumurta hücresine girebilir. Olaya döllenme (fekondasyon) adı verilir .Bu aşamadan sonra oluşan bir reaksiyonla diğer spermlerin yumurta hücresine girişi engellenir.
Fallop tüpünün ampulla kısmında gerçekleşen bu olaydan sonra yumurta hücresi artık ‘embriyo’ adını alır .Ampulla bölgesinde 48-72 saat kadar bekleyen embriyo bundan sonra ve tüp içinde rahime doğru yaklaşık
5 gün sürecek yolculuğuna başlar. Bu yolculuk sırasında embriyonun gelişimi de devam eder.
Bu yolculuk devam ederken rahim de embriyonun yerleşmesi için gerekli hazırlıklar yapılır.Endometrium corpus luteum tarafından salgılanan progesteron hormonunun etkisiyle kendisine yaklaşmakta olan embriyo için hazırlanır. Progesteron hormonu endometriumun 'sekresyon' evresine girmesini sağlar .Bu embriyonunrahime yerleşmesi ve gebeliğin devam ettirilebilmesi için gereklidir.Gebeliğin ilk 10 haftasında gerekli progesteron hormonu corpus luteum tarafından salgılanırken bu haftadan sonra plasenta gerekli progesteronu kendisi sentez eder

ANNE KARNINDA BEBEĞİN GELİŞİMİ




4.- 5. Haftanın Sonunda
Henüz pirinç tanesinden de küçük bir embriyo (döllenmiş yumurta) halindedir.
Sonraki iki hafta içinde, ilerde beyin ve omuriliği oluşturacak nöral tüp, kalp, sindirim sistemi, göz, kulak, burun gibi duyu organları ve ilerde kol ve bacakların gelişeceği tomurcuklar oluşmaya başlar.
Kalbi atmaya başlamıştır.
8. Haftanın Sonunda
İnsan görünümüne benzemeye başlar.
Baştan kalçaya boyu 2.5 cm, ağırlığı 10 gr’dır.
Atan bir kalbi, parmak başlangıçları belli olan kol ve bacakları vardır.
Belli başlı bütün iç organlar gelişmiştir ama daha gelişmeleri devam edecektir.
Kemikte kıkırdak doku oluşmaya başlamıştır.
Anne adayı tarafından henüz hissedilmese bile artık iyice hareketlenmiştir.
12. Haftanın Sonunda
Artık 7.5 cm boyunda ve 15-18 gr ağırlığındadır
Bütün iç organları oluşmuş ve çalışmaktadır
Cinsiyet organları şekillenmiştir
Dolaşım ve boşaltım sistemi çalışmaya başlamış, karaciğer ise safra üretimine başlamıştır
Göz kapakları, kulak memesi, kolları, bacakları ve parmakları oluşmuştur

16. Haftanın Sonunda
Yaklaşık 15 cm boyunda.
Emme, yutma refleksleri gelişmiş.
Tüm vücudu ince kıllarla kaplanmış.
Bedeni başından daha hızlı büyüyor, el ve ayak parmakları ayırt edilebiliyor.
Üreme organları gelişmeye başlamış ancak cinsiyeti daha belli değil.
Bir insan görünümünde, kalbi bir yetişkinden iki misli daha hızla atıyor.
20. Haftanın Sonuna Doğru
20-25 cm civarında ve 300 gr.
Hissedilebilecek kadar kuvvetli hareketleri vardır.
Başında saçları çıkmaya, dişleri,kaş ve kirpikleri belirmeye başlamış.
İkinci Üç Aylık Dönemin Sonunda
30 cm boyunda ve 600/650 gr.
El ve ayak parmaklarının izleri görülebilir.
Cildi ince ve parlak.
Göz kapakları ayrılmaya ve gözler açılmaya başlamış.
Öksürüp, hıçkırabilir, baş parmağını emebilir.
Çok hareketli.
Bebek bir taraftan büyürken çevreden gelen uyarıları da artık algılayabilir ve tepki gösterebilir. Sesleri duyabilir, hatta bazı müzik türlerini tercih ettiğini hareketleriyle anne adayına belli edebilir. Kaşlarını çatabilir, dudaklarını büzebilir. Başparmağını bile emebilir.
28. Haftanın Sonunda
Yaklaşık olarak 35 cm boyunda ve 1000 gr ağırlığındadır.
Vücudunda yağ depolanmaya başlar, derisi yağlı bir madde ile kaplıdır.
Parmağını emebilir, hıçkırabilir, ağlayabilir, tatlı veya ekşiyi ayırt edebilir.
Ağrı, ışık ve ses gibi uyaranlara yanıt verebilir.
Beynindeki düşünme merkezi hızla gelişmektedir.
Plasentanın işlevi ve sıvının hacmi de azalmaya başlar.
Eğer bebek bu ayda doğarsa özel bakımla hayatta kalma şansı olabilir.
32. Haftanın Sonunda
Yaklaşık olarak 40 cm boyunda ve 1.750 gr ağırlığındadır.
Özellikle beyin olmak üzere büyüme çok hızlıdır ve bebek görüp duyabilir.
Organların çoğu iyi gelişmiştir ancak akciğerler hala tam olarak gelişmemiş olabilir.
Bu dönemde doğarsa bebeğin yaşama şansı çok yüksektir.
Hamileliğin 36. Haftasında
Boyu 45 cm, ağırlığı 2.750 gr’dır.
Ciğerleri tam olarak gelişmiştir.
Kafası çıkıma yerleşmiş olabilir.
Artık iyice büyüdüğü için daha az hareketlidir.
Ortalama bir bebek doğumda 50 cm ve 3,250 gr olacak

8 Şubat 2009 Pazar

GEBELİKTEKİ TARAMA TESTLERİ

Gebelikte Yapılan Tarama Testleri
Gebelikte olası kromozom anormalliklerini taramak amacı ile yapılan testler iki grupta incelenebilir. Bunlardan ilki kesin tanıya olanak sağlayan Amniosentez (bebeği çevreleyen amniotik sıvıdan örnek alınması) ve yaşa bağımlı riskte değişme olup olmadığını gösteren Ultrason ve biyokimyasal testlerdir. Her kadının her yaşta kromozom anomalisi olan bebek doğruma riski vardır. Bu anomalilerin en sık görüleni Down sendromu (Mongolism) olup görülme sıklığı ilerleyen yaşla birlikte artış gösterir. Down sendromu, 21. kromozomun 2 değil de 3 tane (trizomi) olmasından kaynaklanan ve geri zekalılık ile beraber bazen de diğer vücut anormallikleri ile seyreden bir doğumsal hastalıktır. Down sendromlu bebek taşıma riski 35 yaşından itibaren önemli bir artış gösterir ve amniosentez riskinin (1/200) üzerine çıkar.
Down sendromlu bebek taşıyor olma riski 1/250' dir. Bu nedenledir ki bebeğini doğuracağı tarihte 35 yaşından gün almış anne adaylarında amniosentez önerilmektedir. İkiz gebeliği olan anne adaylarında ise Down sendromu riski iki bebek olmasından dolayı matematiksel olarak artmaktadır. İkiz gebeliklerde amniosentez yapılması gereken yaş 31 olarak kabul edilmektedir.
Son yıllarda tarama testlerinin hassasiyetinin artması ve özellikle 11-14. gebelik haftalarında ense cilt kalınlığı ve burun kemiği ölçümlerinin yaygınlaşması ile amniosentez yapılma zorunluluğu daha ileri yaşlara kaymış durumdadır. 11-14 hafta tarama testi ve üçlü tarama testi normal olup ultrasonunda Down sendromu ile ilişkilendirilecek herhangi bir belirteç olmayan kadınlarda risk çok azalmış olmakla birlikte sıfır değildir. Bu özelliklere sahip ve 35 yaşının üzerindeki kadınlarda amniosentez yapılmayabilir. Özellikle 38 yaşın altında bu uygulama giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak amniosentez yaptırmama kararı anne ve baba adayı tarafından verilemelidir. Mediko-legal (tıbbi-hukuki nedenlerden) olarak 35 yaşın üzerindeki kadınlarda amniosentez yaptırmama kararını hekimler üstlenmezler.
Birinci trimester tarama testi (ikili test veya 11-14 hafta testi):
Bu testin iki kısmı vardır. İlki ultrason ile bebeğin ense cildinin kalınlığının ve boyunun ölçülmesidir. Bu ölçümler vajinal veya karından ultrason ile yapılır. Ultrason ölçümleri sırasında bebeğin burun kemiğine de bakılır. Ölçümlerden 24 saat içinde kanda PAPP-A ve serbest beta-hCG bakılarak Down sendromu riski hesaplanır. Unutulmaması gereken, gebelikte yapılan Down sendromu tarama testlerinin kesin tanı koydurmaktan ziyade yaşa bağımlı riskin artıp artmadığını göstermeleridir. Yaşa bağımlı riskin artması ve amniosentez riskinin üzerine çıkması durumunda amniosentez önerilir.
İkinci trimester tarama testi (üçlü test veya 16-18 hafta testi):
Bu test kanda AFP, hCG, ve estriol ölçümleri ile risk hesaplanması için yapılmaktadır. AFP ayrıca nöral tüp defekti adı verilen omurganın tam kapanmama (spina bifida) durumlarını da tarar. Test öncesinde yapılan bir ultrasonografi ile bebeğin baş ölçümleri yapılarak gebelik yaşından emin olmak gerekir. Test riskinin yaşa bağımlı Down sendromu riskinin üzerine çıktığı durumlarda ve özellikle 1/250'yi geçtiği durumda amniosentez önerilir.

amniyosentez

Amniosentez:
Bebeği çevreleyen sıvının örneklenmesi işlemidir. 16-18 haftalar arasında yapılır. Erken amniosentez adı verilen ve gebeliğin 12-14. haftaları arasında yapılan işlem ise daha yüksek bebek kayıp oranları ile seyrettiği için pek tercih edilmemektedir. Amniosentez işlemi anestezi verilmeden yapılan oldukça basit bir işlemdir. Önce ultrason ile bebeğin ve plasentanın yeri belirlenir. Daha sonra ultrason gözlemi altında ince bir iğne ile bebek ve plasentadan uzak bir sıvı cebine girilerek yaklaşık 20 cc amnion sıvısı alınır. Plasentanın ön duvarda olduğu durumlarda plasentadan geçmek kaçınılmaz olabilir. Bunun bebek kaybını artırdığına dair herhangi bir kanıt yoktur. İğnenin geçtiği yerden gebelik kesesi içine bir miktar kanama olması normaldir. Bu kanama kendiliğinden durur. İşlem sonrasında hafif kramplar olabilir. Bunlar genellikle kısa sürelidir. Nadiren amnion sıvısı kaçağına bağlı hafif akıntı da olabilir. İşlem sonrasında 24 saat boyunca aktiviteden kaçınılmalıdır.
Amniosentez sıvısının genetik incelemesi:
Alınan sıvı genetik laboratuarına gönderilir. Genetik incelemenin iki kısmı vardır. İlk önce en sık görülen kromozom anomalilerini (21,18,13,X,Y) taramak amacı ile FISH testi yapılır. FISH testi %95 oranında güvenilir olup sonuçları 48-72 saat içinde çıkar. Tüm kromozom kuruluşunu gösteren karyotip tayini sonuçları ise 2-3 hafta içinde çıkar ve %100 güvenilirdir.
Amniosentez sonucu anormal ise ne yapılmalı? Sonuç kromozom anomalili bir bebeği gösteriyorsa genellikle düşük yoluna gidilir. Nadiren Down sendromlu bir bebeği taşımak ve doğurmak isteyen anne adayları da çıkmaktadır. Ancak genelde gebeliğin sonlandırılması istenmektedir.

hafta hafta hamilelik


Hamileliğinizi öğrendiğinizde yaklaşık olarak 4-5 haftalık olmak üzeredir. Adetimiz geçtiğinde biz bunu farkederiz. Bu zamana kadar anne adayında hiçbir değişiklik ,fiziksel ve ruhsal olarak, olmamıştır.Hemen bir kadın doğum doktoruna giderek hamileliğinizi tespit ettirin. 5. haftada erken gebelik belirtilerini hissedeceksiniz. nedir bunlar? memelerde dolgunluk ve hassasiyet,sürekli uyku hali ve halsizlik.uterusunuz büyüdüğü için mesane kapasiteniz azalacak. O nedenle sık tuvalete gitme ihtiyacınız olacaktır.Doktorunuz vajinal ultrasonla gebelik kesesini uterus içinde size gösterecektir.6.haftada hala fazla bir belirti yok diye endişelenebilirsiniz. Ama üzülmeyin içeride bir fabrika var ve hayal bile edemeeceğiniz kadar hızlı çalışıyor. Bu haftalarda çoğu kadında sabah mide bulantıları olabilir. Yemek kokularına tahammülünüz hiç olmayabilir.Eşinizin çok sevdiğiniz parfümü bile siz iğrenç gelebilir.Bunun sebebi gebelik hormonları beyininizde bulantı merkezşini uyarmasıdır. Sabah bulntınız varsa yataktan kalkmadan evvel kraker, kızarmış ekmek yiyebilirsiniz. Bu sizi rahatlatacaktır.

Gebeliğinizin 10. haftasında bebeğinizin organ gelişimi tamamlanmıştır.Gebeliğinizin geri kalanında organların olgunlaşması olacaktır.Bu dönemde anne adaylarında duygu dalgalanmaları olacaktır. Bu çok normal bir durumdur.Hem gelişen bebeğinizin hem de kendi dişleriniz şiçin yeterli flor aldığınızdan emin olunuz.


Gebeliğinizin 13.haftasında artık 1.trimester bittiği haftadır. Düşük ihtimali büyük ölçüde azalmıştır. Gebeliğinizin erken bulguları hemen hemen azalmıştır.BU DÖNEMDE FAZLA YORULMAMAK VE MÜMKÜN OLDUĞUNCA DİNLENMEK GEREKİR.RAHİM BÜYÜDÜKÇE GERİLİR VE ETRAFINI ÇEVRELEYEN VE KENDİSİNİ YERİNDE TUTAN ZARLARI DA GERER.Bu hafif kasık ağrısı şeklinde algılanailir.Round ligaman ağrısı olarak dlandırılan bu durum gelip geçicidir.Herşeyi etkileyen hormonlar cilttede değişikliklere neden olabilir.Özellikle yüz ve boyunda lekelenmeler olabilir.buna gebelik maskesi ya da chloas adı verilir. Bu geçicibir durumdur. Bu zaman içerisinde dışarıya özellikle de güneşin olduğu zamanlarda koruyucu içeren nemlendiriciler kullanılmalıdır.Artık karnınız büyümeye başlamıştır. Eski kıyafetleriniz dar geliyordur. Şimdi kendiniz için alıverişin zamanı.....


Gebeliğinizin en rahat zamanı olan ikinci trimestere girdiniz. Artık bebeğiniz tamamen insan görünümündedir. Ultrasonla bakıldığında size el salladığını göreceksiniz. Evet bebğiniz size el sallayacak. Gerçi bu tamamen bir refleks...Size ilk defa merhaba demesi hoş değilmi?Bebeğinizin artık herkesten farklı olan parmak izi var....Şu an kendisi 25 gram ve 10 santimetre .Bu arada artık dışarıdan bakıldığında sizin gebe olduğunuz belli....Pekçok kadında bulantı hissi ortadan kalktığı için daha enerjik hissedebilirler ...Gebeliğinizin bu döneminde ortadan kalkan cinsel dürtüleriniz eski haline gelir. Doktorunuz size özel bir şey demediyse gebelikte cinsellik yasak değil....




Gebeliğin 15.haftasında bebeğinizin saçı çıkıyor.İkinci önemli haberde bebeğinğiniz parmağını emmmeye başladı.16.haftada bebeğiniz hıçkırmaya başlıyor. Bu bebeğinizin solunumuna başladığının işaretidir. Ayrıca bebğiniz ışığa tepki verebilir. Bu hafta her açıdan önemlidir. Anne-babanın en çok merak ettiği bebeğinin cinsiyei bu hafta belli oluyor.Yine bu hafta down tarama testinin yapıldığı zamandır.Bu test için 16-20 en ideal haftadır. Tecrübeli anne adayları bebeğinin ilk hareketini de bu hafta hissedebilirler. Ama ilk gebelikse o zaman 20. haftaya civarında bunu hissedebilirler.18.hafta 36 yaşının üstündeki annelerde amniyosentezin yapıldığı zamandır.




20. hafta.Tebrik ederiz siz gebeliğinizin artık yatrısı bitti....Bu hafta da bebeğin koku,tat,işitme ,görme ve dokunma duyuları iyice aktif olmaya başlar. fETUS SIK SIK GÖZ KIRPAR. kALP ATIMLARI HIZLANIR.Bebeğinizin hareketlerini rahatça hissedebilirsiniz,artık. Saatte en az 2 kere hareket etmelidir.Ancak bu sayı gerçekte çok fazladır. Fakat anne adyları güçlü olanları hissedebilir.21.haftada bebeğinizin kalbi,kanı çok daha etkili pompalamaya başlamıştır. Bu da sizin dolaşımınızdaki kan miktarını arttırmış olup, bu nedenle tüm gün ayakta olan gebelerde ayaklarda ve ayak bileklerinde akşama doğru ödem oluşur. Bu çok normal bir durum olup,gün içerisninde kendinizi dinlendirmeniz iyi olacaktır.Bu nedenle bu dönemde bol bol su içmek çk yararlı olacaktır.hafta da bir kere tansiyonunuzu ölçtürmekte fayda vardır.KARIN BOŞLUĞU İÇERİNDE BÜYÜYEN UTERUS DİĞER ORGANLARLA BERABER DİYAFRAGMANIZI DA SIKIŞTIRACAĞI İÇİN NEFES NEFESE KALMA SORUNU YAŞAYABİLİRSİNİZ.Bu hatadan sonra doktorunuz size demir başlayacaktır.22.haftada bebeğinizle konuşabilir.Ona müzik dinletebilirsiniz..Karnınızın büyümesine bağlı olarak bel kavisiniz de içeri doğru genişlediğinden vücudunuzun denge merkezi değişmiştir.Bünyeniz bu hıza uyumunda zorlanabilirsiniz. Bu nedenle evde tek başınayken duş almamalısınız.Denge sorunundan dolayı artık bu haftadan itibaren topuklu ayakkabılarınıza veda ediniz.Daha çok ortopedik ayakkabılar giyiniz.Bu haftalarda bacak kramplarınız olabilir. Bunedenle de kalsiyum ve magnezyum almanızı isteyebilir doktorunuz.Kramp girdiğinde eşinizden size masaj yapmasını isteyebilirisniz.Bu haftalarda en güzel şey de bebeğinizin hareketlerini eşinizin de hissedecek olmasıdır.Hatta bu hareketler dışarıdan bakıldığında da görülebilinir.bunun sebebi amniyon sıvısının fazla olması yani bebeğinizin hareket etmesi için bol bol yeri olduğudur. 24.haftada gebelik diyabetinin varlığını tespit etmel için 50 gram şeker yükleme testi yapılır. Sonucuna göre diyet verilir.25. haftada büyüyen rahimin bası yapması ve dolaşımınızın bozulması nedeniyle her yeriniz ağrıyabilir.Bu gibi durumlarda soğuk tatbik iyi gelebilir.Hala bebeğinize isim bulamadıysanız artık tam vakti....26. haftada birden bire karnınızda durup duruken karnınızda bir sertleşme hissedebilirsiniz.Bunlar normal olup Braxton-Hicks olarak adlandırılan kasılmalardır.ERKEN DOĞUMDA BU KASILMALAR SÜREKLİ VE BELİRGİN ARALIKLLARDADIR. Eşiniz,elinin ayasını uterusunuzun tam tepe noktasına yerleştirerek beklemeli.Bu haftada uterusun tepe noktası göbek deliğinin yklaşık 5 santimetre yukarıdsıdır.Eşiniz 20 dakika bu şekilde bekleyerek bu kasılmalrın varlığını ve sıklığını değerlendirebilir. Bu işlemi sizde yapabilirisniz fakat objektif olmaz.27.haftada bebeğiniz yaklaşık 25 santimetre ve 1000 gramdır. Bu dönemde sizin uyku prolbleminiz olabilir.Özellikle yattığınız zaman nefes darlığı problemi yaşayabilirsiniz.Daha rahat olabilmek için yastık sayısını arttırabilirsiniz.Bu haftalarda kan basıncınıza dikkat etmelisiniz. Bnun için her hafta bir kere düzenli tansiyonunuzu almalısınız.


Artık gebeliğinizin 3.trimesterine giriyorsunuz. Rahiminizin büyüklüğü neredeyse kaburgalarınıza kadar gelecek.Buhaftalarda bacaklarınızdaki varisler artacak ve şişmeler olacaktır.Yine hemoroid probleminiz varsa o artacaktır.Kan uyuşmazlığı varsa bu doktorunuza mutlaka bildirilmelidir.Bu haftada bebeğinizle rahatça konuşabilirsiniz, o artık sizin sesinizi tanıyor....31.haftada bebeğiniz hızla büyümeye devam ediyor.Özellikle de kemikleri. O nedenle bu haftalarda herzamankinden çok kalsiyuma ihtiyacınız olacaktır.. Bu nedenle süt ve ürünlerini oldukça çok tüketmelisiniz.Bebeğiniz iyica büyüdüğü için alan artık daralmıştır. o nedenle bebğinizin tüm hareketlerini hissedecksiniz.32. haftadan sonra doktorunuz sizi atık 2 haftada bir görmek isteyecektir.Bu artık doğumun yaklaştığını gösterir. Erken doğumla ilgili belirtileri mulaka öğrenmelisiniz.Sindirm sistemiyele ilgili sorunlarınız iyice artar. Bunun için lifli yiyecekleri sık sık ve azar azar yemelisiniz. Sıvı alımını arttırmalısınız.


Gebeliğinizin 35.haftasında halsizlik ve yorgunluk hissi pek çok hamile kadının şikayetidir. Uyuma güçlüğü, kilo artışı ve buna bağlı olarak hareket yeteneğinde azalma sorun yaşama nıza neden olacaktır. Bu dönemde cinsel isteksizlikte yaşayabilirsiniz. Eşinizin sizi daha anşayışla karşılaması gerekmektedir. Ayrıca bu dönemde doğum ve ona ait korkulardır. Eşinizin ve doktorunuzun yaklaşımı son derece önemlidir.Dünyada binlerce kadın doğum yaptığını ve bunların sadece az bir kısmında sorun yaşadığını aklınızdan çıkarmayın.


Gebelğinizin 37.haftası, mutlu sona sadece4 hafta kaldı(eğer sezeyan ile doğaracaksanız 2 hafta)Bbebk ise hemen hemen hazır. Doğum kanalına girmesi an meselesi.Hamilelğinizn başında gördüğünüz o ufacık canlı artık tam anlamıyla yakalşık 2750 gram ağırlığında bir insan yavrusu.Bu haftalarda kilo alışınız şçok hızlı olabilir. Doktorunuz vajinadan kültür alıp grup B Strepkok enfeksiyonu taşıyıp taşımadığınıza bakabilir.Bu haftalarda karnınızın üst kısmında bir boşluk rahatlama hissedebiklirsiniz.Bu bebeğin doğum kanalına girdiğini belirtir veangajman olarak adlandırılır. MİDENİZ RAHATLAR,İŞTAHINIZ AÇILABİLİR. BENZER ŞEKİLDE AKCİĞERLERİNİZDE BASKI OLMADIĞINDAN SOLUK ALIP VERMENİZ KOLAYALŞIR.iDRARA ÇIKMANIZ ANGAJMANDAN SONRA DAHA DA SIKLAŞIR, AYNI HAMİLELİĞİNİZİN BAŞINDAKİ GİBİ.


Hamileliğinizin 38. haftasında artık gebeliğinizin ve bebğinizin miadını doldurmuş olarak kabul edeilir.Bu haftaya kadar rahim ağzınız ve onun rahim içine bğlayan kanal sümüksü bir tıkaçla doldurulmaktaydı.Bu mukus tıkacın amacı rahminizin ve bebeğinizi vajinadan gelecek mikrop ve enfeksiyonlara karşı korumaktır.Bu mukusun vajinadan gelmesidoğumun belirtilerinden biridir. ve haşk arasında '' nişan gelmesi'' olarak adlandırılır. Nişan doğumdan birkaç hafta önnce gelebileceği gibi b irkaç saat öncede gelebilir.


Gebeliğinizin 39. haftası:Eğer planlı sezeryan olacaksanız bu hafta güvenli bir şekilde doğumunuzu yapabilirsiniz.Bazı durumlarda normal doğum planlanan gebelerde doktorunuz suni sancı vererek doğumunuzu gerçekleştirebili. bu haftada bacaklarınıza elektrik çarpıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bunun nedeni bebğiniz hareket ederken ve pelvis içinde yerleşirken rahimin etrafındaki sinirlere dokunmasıdır.Eşiniz sizinle doğuma girmeyecekse onu ikne etmeye çalışın. 40.haftada bebğinize oksijen taşıyan ve besin maddesi taşıyan göbek kordonunun uzunluğu yaklaşık 50 kalınlığı ise 1,3 santmetredir. Bebeğiniz 3000 gramın üzerindedir ve rahimin büyük bir kısmını dolduru.Son haftada amniyon zarı her an açılabilir ve sularınız gelebilir. Bazen bardaktan boşalırcasına bazen de çok yavaşolabilir. MİKTARI NE OLURSA OLSUN MUTLAKA DOKTORUNUZU ARAMALI VE HASTANEYE GİTMELİSİNİZ.


41.HAFTADA HALEN DOĞUM YAPMADIYSANIZ artık iyice sıkılmaya ve sabırsızlanmaya başalmışsınızdır.Siz herhangi bir ağrı hissetmesenizde rahim ağzındaki açıklık ve incelme artmaya başlar.Açıklık 10 santimetre olduğunda doğumun ilk evresi başlamıştır.Daha sonra ikinci evre başalr ve bebeğiniz dünyaya ve size merhaba der. Vajinal doğumda kafa doğduktan hemen sonra doktorunuz bebğinizin ağzını siler ve ilk ağlaması odada yankılanmaya başlya.Bu aşamada daha göbek kordonu kesilmeden bebeğinizin kucağına verilmesi ilk temasın daha sıcak yaşanmasını sağlar.



3 Şubat 2009 Salı

DOĞUMDAN SONRA İLİŞKİNİZİ YOLUNA SOKMAK

Doğumdan Sonra İlişkinizi Yoluna Sokmak
Bebeğinizin doğumu ailenin en büyük mutluluğudur. Ancak doğum sonrasında, çiftlerin hayatı da bir anda değişir, bu da ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Ailede yeni bir varlığa alışma sürecinde ilişkinin olumsuz etkilenmemesi için dikkat edilmesi gerkenleri merak ediyormusunuz ? Öleyse üşenmeyin, yazının devamını okuyun.
Doğum Sonrasında Kadındaki Değişimler
Hamilelik ie birlikte kadının fiziksel görünümü değişir. Birçok kadın doğumdan hemen sonra eski formuna kavuşamadığı için dış görünüşü ile bir güven kaybı yaşar.
İlk aylarda kadın evde, erkek iştedir. Bu durum geleneksel kadın-erkek rollerini ve iş bölümünü ortaya çıkarabilir. Eğer kadın aktif bir iş yaşamına alışkınsa bu tip bir rolde zorlanabilir ve kendi ile ilgili tanımlamalarda kafa karışıklığı yaşayabilir. Eğer bu dönem, annenin beklediğinden uzun sürerse anne, ve annelik kimlğine hapsolmuş hissedebilir ve bu durumdan sıkıntı duymaya başlar.
Bebeğin yoğun ihtiyaçlarından dolayı kadın, kendi kimliğini sadece annelik ile özdeşleştirme ve buna indirgeme yanılgısını yaşayabilir. Bu sebeple kendi kadınlık ihtiyaçlarını göz ardı edebilir.
Bebek ile birlikte akrabalık ilişkileri daha sıklaşır. Evin içine dışarıdan müdaheleler artabilir. Doğum öncesi eşlerin ailesi ile yaşanan sıkıntılar, bu dönemde artabilir.
Doğum Sonrası Erkekteki Değişimler
KAdında yaşanan tüm değişimlerin erkek üzeinde direkt etkisi vardır. Erkekler de eşleriyle birlikte :
Uykusuzluk ve yordunluk yaşar,
Günlük sorumlulukları erter,
Yaşama ait öncelikleri yeniden şekillenir,
Ebeveyn kimliği öne çıkar,
Müdaheleci kayınvalide ya da diğer akrabalara maruz kalır,
Kendine daha az özen gösteren ve daha kaygılı bir eşle karşı karşıya kalabilir (Eşinin, annenin annelik deneyimini nasıl anladığına göre değişir)
Eşinin cinsel ilgisinin azalması ile birlikte cinsel yaşamı daha az aktif hale gelir,
Çocuğun gelişinin pozitif karşılandığı durumlarda, eşle ilişki daha fazla derinleşir, köklenir; gelecek planları daha çok netleşir; birliktelik hissi perçimlenir. Hem baba hem anne kendi ebeveynleri ile ilişkilerini tekrar ele alır.
Bizim Önerimiz: “Babanın, kendisini sizden soyutlamasına izin vermeyin”
Eğer anne mükemmeliyetçi ve yoğun kaygıları olan biriyse, eşi bebekle ilgilenirken onu eleştirilere maruz bırakabilir. Bu da babanın bebeğe bakma becerisinde, kendini yetersiz hissetmesine neden olur. Bu durumda baba kendini anne-bebek ilişkisinin dışında tutar ve soyutlar. Baba, bunu yaptıkça anne, babanın ilgisizliğinden yakınır ve bu durum eşler arasındaki ilişkinin yıpranmasına kadar gidebilir. Bu yüzden annelere tavsiyemiz, eşinizin baba olduklarını hissetmelerine fırsat verin.

normal mi sezeryan doğum mu?

Normal Doğum-Sezeryan

**Normal doğum mu sezaryen mi?
İki yöntemin de birbirlerine üstünlükleri var. Sezeryan modern obstetrikte çok önemli, anne ve bebek için emniyetli bir yol. Obstetrik gereklilik olduğunda bu tartışılmaz. Ama normal doğumun sağlıklı şekilde yapılabileceği durumlarda vaginal doğum yapılmalı anne keyfi bir batın operasyonu geçirmemelidir.
** Kadınlar normal doğumu mu yoksa sezaryeni mi tercih etmeli?
İki yöntem arasında ne gibi artılar ve eksiler var bunu öğrenen kadın bir yönteme karar verebilir. Hayır sen mutlaka normal vaginal doğum yapmalısın gibi bir dayatma da çok hoş değil. Pelvis taban kasları dediğimiz vagina çevresindeki kasların normal doğumda esnemesi gözle görülmeyen yırtıklar oluşması daha sonraki cinsel yaşam ve idrar torbasının doğal pozisyonunda olumsuzluklara yol açabilir. Buna karşın doğum esnasında bebeğin annenide çabası ile dünyaya gelmesi anneya büyük bir mutluluk yaşatabilir.
** Normal doğum, sezaryene göre daha mı iyi?
Normal doğum veya sezeryan sonrası anne vücudundaki gelişmeler arasında fark yok. Sezeryanda batın operasyonu ve anestezi var buna bağlı olası komplikasyonlar çok düşük oranda olsalarda oluşabilir. Normal doğum sonrası da farklı komplikasyon oranları var.
Çocuk için ise sezeryan sonrası geçici solunum sıkıntısı sendromları vaginal doğuma göre biraz daha fazla. Bu oranlarda çok küçük oranlar.
** Türkiye'de sezaryen oranlarının pek çok batı ülkesine göre yüksek olduğu belirtiliyor.Türkiye'de doktorlar (veya hastaneler) normal doğum yaptırmak istemiyor mu?
Avrupa da örneğin Avusturya da bazı üniversite ve özel hastanelerde bizdekine yakın sezeryan oranları var. Bazı ülkelerde ise sezeryan ile doğumların isteğe bağlı olarak yapılması sağlık sigortaları tarafından ödenmiyor dolayısı ile böyle bir yaptırımda ortaya çıkmış oluyor.
Türkiye de gereksiz sezeryan yapılmasını üniversitelerde özellikle azaltmaya çalışıyoruz ama gebeyi ve bebeği riske edecek en küçük bir normal dışı durumda modern obstetriğin gerektirdiği girişimlerden biri olan sezeryanı yapmaktan çekinmiyoruz.
** Normal doğumun avantajları - dezavantajları neler?
Normal doğumda batınla ilgili girişim yok
Anestezi yok.
Kadın daha kısa sürede evine gidiyor.
Dezavantaj olarak sayılabilecekler ise kadının doğum anında hekim ile uyumlu olamadığı durumlarda sorunlar yaşanabilir. Çocuğun doğumu gecikebilir ve bebeğin oksijenlenmesinde sıkıntı olabilir.
Vagina çevresindeki kasların doğum öncesine göre anotomik değişikliğe uğraması idrar torbası ile üretra dediğimiz idrarın çıktığı kanalın arasındaki açının bozulmasına ve idrar kaçırmalarına sebep olabilir.
** Sezaryenin avantajları - dezavantajları neler?
Sezeryanın avantajı , bebek çok kısa sürede oksijensiz kalmadan dışarı çıkabiliyor. Anne uzun doğum eyleminin yarattığı yorgunluk, ağrı gibi olumsuzlukları hiç yaşamıyor.
Dezavantaj ise batına yönelik bir operasyon, nadir de olsa barsak ve idrar torbası yaralanmaları olabilir. Çok nadirde olsa anestezi komplikasyonu ile hasta yaşamını tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir.
** Doktorlar neden çoğunlukla sezaryeni tercih eder? Neden?
Bunda biraz hasta isteği de etken. Bir de doğumu programlayabilmenin getirdiği avantajlar olsa gerek diye düşünüyorum.
** Normal doğum ve sezaryeni süre olarak karşılaştırabilir misiniz?
Tam doğum anını ve sonra yapılan kesini onarımını düşünürsek normal doğum ile sezeryan arasında pek fark yok.
Ama doğum başladıktan sonra gebenin izlem için hastanede geçirdiği süre ağrılı dönemin süresi normal doğumda daha fazla.
** Sezaryenle doğurmanın bebeğe yansıması nasıl olur?
Sezaryen sonrası bebeklerde geçici olarak hızlı solunum gibi özel bir durum daha fazla olabiliyor. Ama uzun sürede leğen kemiği kanalı gibi dar bir yoldan geçmemiş oluyor. Dolayısı ile bebek son anda veya bazen doğum eylemi süresince oksijensiz kalma gibi bir sıkıntıya maruz kalmıyor.
** Bir kadının normal doğum yapmasını engelleyen faktörler nelerdir?
Kadının leğen kemiğindeki doğumal veya sonradan olmuş deformiteler, ileri derecede kalp hastalıkları, doğum masasında pozisyon almasını engelleyecek fiziksel kısıtlamalar ile, bebeğin çok iri olması , ileri derecede gelişme geriliği olması ve doğumların %96 sında olduğu gibi baş gelişi ile değil, yan, makat veya ayakları ile doğum kanalına girdiği durumlar sezaryen gerektiren bebeğe ait durumların başında gelir.
** Normal doğumda acıyı azaltmaya yönelik kullanılan teknikler nelerdir?
Modern anestezi ve Analjezi çok gelişmiş durumda. Epidural analjezi ile doğuma hazırlık ağrılarının duyulması engellenebiliyor.
Anestezide oluşabilecek komplikasyonlarda ilaçlar ve tekniklerdeki gelişmeler nedeni ile sağlıklı insanlarda 10.000 de birlere inmiş durumda.
http://www.tupbebekgebelik.com/normaldogum.html siteden alıntıdır.