21 Kasım 2012 Çarşamba

SEVGİLİ CANLANDIRMA MERKEZİNE HOŞGELDİNİZ BLOĞUNUN SAHİBESİ CAN'IN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))


"CAN'landırma Merkezine Hoşgeldiniz...



*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
Sabah 7den akşam 7ye kadar evde olmadığım ve kahvaltımı - öğle yemeğimi işyerinde yemek zorunda kalan bir hamileydim. (32. haftaya kadar:)
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
büyük bir rahatlık, kısa süreli bir huzur ve sonra başlayan sorumluluğun tedirginliği. İstim üstünde olma durumu hala bitmiş  değil. yapısal olarak çok rahat bir insan olmadığım için olsa gerek:)
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
27 ayı doldurdu.
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
Yaşamım "yaşamımız" oldu. Her ay biraz daha büyüyüp bazı konularda kendi başına yeter olmasına rağmen değişen ihtiyaçları gözetmek, öngörmek, kendiniz için düşüneceğiniz zamanlardan alıyor. Bu basit bir matematik. tatil geldi, şöyle ayağımı uzatıp dergi bakayım diye aldığım dekorasyon dergisi hala paketinde ve bayramın üstünden 1 ay geçti neredeyse. Tasarımcı olarak sahip olduğum farklı sayılabilecek bir kaç konuda da okumak, kendini geliştirmek bir yana dursun, evde kızım uyanıkken doğru dürüst yemek yapmayı beceremiyorum. Bunlar memnuniyetsizlik şeklinde algılanmasın, işin doğalının bu olduğunu kabullendim, ve zamanlar farklılaşacağına (eski haline döneceğini demedim!) eminim ama şimdiki durumun özeti bu:)
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
Hafta sonlarından bahsedebilirim çünkü haftaiçi kuzum anneannesi ve dedesiyle kalıyor. Cumartesi sabahı uyandıktan sonra süt ve biraz kucak kucağa demlenme. Ben evi derleyip toplarken, onun yeni dağınıklıklar yaratmasını kahvaltı hazırlığı izliyor. Babası ve kızım yedikten sonra ben kahvaltıma geçiyorum, muhtemelen yarısından sonraki kısmı salonda odasında orda burada oynarken bitiriliyor:) Sonrasında hava güzelse "atta" aktivitesi düşünüp, eksiklikleri tamamlamak  üzere kafada bir rota planlayıp kuzumun da seveceği bir geziye dönüştürmek var. Öğle yemeği ya dışarıda ya da önceden hazırda varsa eve dönüşte evde yeniyor. Yemeğini yemişse yolda yorulup arabada uyuyan kızımın yatağına aktarılmasıyla öğle uykusu kısmına geçiliyor. Uyanınca oynanacaklar - sulu boya, hamur kitap gibi eğlencelikler düşünüyor anası bu sırada. Oyuncaklarla oynanırken babamız da bize katılıyor çoğu zaman. Boyama aktivilerinde birlikteyiz. akşam yemeği hazırlama aşamasında onun sevebileceği kendi yiyebileceği şeyleri düşünmeye ve yapmaya çalışırken babası ile oyun oynarlar, bazen peşimi bırakmaz ancak mercimeklerin farklı renklerini birbirine karıştırır, dolaplardan bişiler kapıp oyun kurar. Yemek bir ivmeyle başlayıp kısa sürede oturmaktan sıkılarak devam ettiği için önce Su'yun yemesi ve babasıyla kalkıp oyuna geçmesi daha sonra ben yerken beni masadan çekiştirmek şeklini alır. Kucağımda sütünü içip sızdıktan sonra yatağına konana kadar gecenin geri kalanı kızımla geçer. Sonrası malum evi çekip çevirme derdi. maksimum 1-2 saat dayanabiliyorum zaten. benim de pilim çok uzun ömürlü değil:)
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
Toleransım arttık hayata karşı ama günün yorgunluğuyla kızıma bazen patlayabiliyorum, bu çok üzücü. Her türlü anne çocuk ilişkisi yaşanan dizide üzücü durumlarda ağlar oldum - dizinin 2056'da geçip geçmemesi önemli değil:) Kesinlikle ço kdaha duyarlı ve duygusal oldum. Aklımın yarısı gitti, çok unutkan oldum, bu konuda çalışmam gerekli:)
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
Korumacılık bir uçta rahatlık diğer uçtaysa ibrenin benim için tam ortada olmadığını itiraf edeyim. Korumacı kısma doğru hafif meğlederim. Bu da yönetici ve sorumlu karakter meselesi, ama nedense hep aklıma gelen de başıma geliyor... kendimi hastalık, beslenme, uyku konularında rahatlatmaya çalışıyorum.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
5,5 aylıkken işe dönmek zorunda kaldım hala da çalışıyorum. Çalışan anne olmak çok zor. Çorabınız kaçsa ancak haftasonu almaya gidebilirken artık haftasonu 2 kişilik ve öncelikli olarak çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılamak zorundasınız. En azından ben öyle hissediyorum. Ve haftaiçi ortaya çıkan ihtiyaçları kendim karşılayamamaktanileri gelen suçluluk - gecikmişlik -"yine yetişemedim" hissi hiç yakanızı bırakmıyor. Büyüdükçe ilgi alanları, ihtiyaçlarının yelpazesi genişledikçe sizin kafa daha da bulanıklaşıyor. Hangisine ne zaman odaklanacağımı unutuyorum. Zaten doğumla bir giden akıldan kalan yarı, iki kişiye yetemiyor çoğu zaman. kendiniz için unuttuklarınız koymuyor da akşam eve gelirken "aahh yarına şu lazımdı almam gerekliydi, çarşıdan geçsem iyiydi" düşüncesi ya da her uyandığımda bugün yapmam gereken bişeyler vardı ama hatırlayamadım" düşünceleriyle dolu olmak çok sinir bozucu.
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
Annelikle ilgili değil ama başımdan geçen, beni ruhen etkileyen herşeyi yazmayı severim. Başıma 9+27 ay evvel öyle bir şey geldi ki, onun etkisi herşeyden büyük.  Aile hayatımızın gelişimi ve değişiminin temeli bebeğimiz olduğuna göre ondan etkilenerek onu hakkında, yine yeniden bebekle ilgili konulardan yazmam çok beklenmedik gibi gelmiyor açıkçası. Zaten bloguma başlama nedenim de günlük tutmak ve paylaşmaktı. Şimdi de kızımın ileride görüp neler neler yapmışım diyeceği detayları içeren, okuyanlara da faydalı, keyif verici bir doku tutturmaya çalışıyorum.Gündüzleri çalıştığım için hobilerimden çok bahsedip, yaptıklarımı paylaşamıyorum. Onun da zamanı gelecek. Yaptığım gezileri ilerde aktarmak üzere dk dk seyahatname gibi kaydediyorum. Kızım büyüdükçe ve kendime döndükçe tabii ki konu çeşitliliği artıp odak noktası biraz değişecektir diye tahmin ediyorum.
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Yiyeceklerin katkı maddesiz, mümkünse ilaçsız olmasına dikkat ediyorum. Giysilerde (3 aylıktan  beri şiddetli atopik dermatit teşhisli olduğundan) sadece pamuklu olmasına dikat ediyorum. Evde alerjenlerden bağımsız yaşıyoruz zira eşim de ben de alerjik insanlarız. sadece 2 halımız var, onları da kızımın cildinden uzak tutmaya çabalıyorum.Açıkçası temizlik hastası değilim, olamam da:) geceleri 2,5 saat ayık durup kızımla ilgilenmeye çalışıyorum, o arada temizlik en son ilgi alanım:) Ama kullanılacaksa eğer kremler ve ıslak mendiller parabensiz olacak diye bir takıntı edindim.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
Yüksek oranda sebze meyve - az karbonhidrat ve minimum yağ dengesinde götürmeye çalışıyorum. Şekerle tanışması 1 yaşına denk gelir ve hala beyaz toz şeker kullanarak hiçbir tatlı yapmayız, sadece pekmez ya da kahverengi şeker kullanıyoruz. Çikolata yemişliği de bir elin parmağını geçmedi uzun sürede geçirmeye niyetli değilim.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
Bebeiğimi günde 3 öğün 18 ay işyerinde sağarak 24 ayı  biraz geçene kadar emzirdim.

Can Uçkan Yüksel 

http://cuckan.blogspot.com/


Sorularıma cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder