5 Ocak 2014 Pazar

BEBEĞİ ÖPTÜRMELİ Mİ?


Bir bebek 9 ay boyunca anne karnında tüm tehlikelerden korunarak büyür. Doğduktan sonra ise yepyeni bir dünyaya gözlerini açar. Onun en büyük koruyucusu ise kuşkusuz annesidir. Anneler bebeklerini öptüğü anda aralarında ömür boyu gelişmesi arzulanan bağlar oluşur. Ancak sadece anne değil eve gelen yabancılar da bebeği öpmek isterler. Tanımayan kişilerin bile bazen bebekleri öpmek istediklerini söyleyen Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman bu durumun özellikle enfeksiyonların arttığı kış mevsiminde daha da sakıncalı olduğuna vurgu yapıyor. Uzm. Dr Gülnihal Şarman öpmekle bebeklere verilecek zararları anlatıyor…

Ağız burun bölgesi virüs ve bakteriler için ilk vücuda giriş noktasıdır. Buradan alınan her türlü bakteri ve virüs öpülen bebeklere bulaşabilir. Ne yazık ki bebekler ise hastalanmaya çok hazırlar. Bağışıklık sistemleri ilk 2 sene çok saf durumdadır. Bu nedenle bebeklerin hastalanması ilkokul çocuklarına ve erişkinlere göre çok daha kolaydır ve hastalıklarının seyri de daha ağırdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında kesinlikle bebekleri öpmemek, hatta yanlarına yanaşmamak gerekiyor. Bağışıklık sisteminin bebeklikten ilkokul dönemine kadar uzun bir sürede olgunlaştığı düşünülürse bebekleri hasta etmemek için neden öpmeyeceğimizi anlarız.
Ciltleri de tahriş oluyor
Bebek cildi aynı zamanda çok ince ve hassastır. Bebekleri öperken sadece mikrop bulaştırmaktan değil dudağımızdaki rujlardaki kimyasalları onlara bulaştırmaktan da kaçınmalıyız. Babaları çok öpen bebeklerde görülen bir sorun da cilt tahrişidir. Sakalların zımpara gibi bebek cildine sürtülmesi bebeklerin yanak derisini kurutup kızarıklıklara neden olabilir. 
Tanımıyorsa dokunmaktan bile kaçınmalıyız
Bebekler bize son derece sevimli ve çekici gelseler de öpülmemeliler. Hele tanımadığımız, sokakta rastladığımız bebekleri değil öpmek dokunmaktan bile kaçınmalıyız. Onları bir birey olarak görmeye alışmalıyız. Nasıl tanımadığımız kişileri sarılıp öpmüyorsak bebeklere de öyle yaklaşmalıyız. Onların rızası olmadan yaklaşmamız, öpmemiz, koklamamız henüz duygularını ifade edemiyor oluşlarından yararlanmamız anlamına gelir. 


ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN AİLE PLATFORMU (ÜYÇAP)

Ülkemizde üstün yetenekli çocuk olmak şans mı, şanssızlık mı ve biz kimiz?
Biz üstün yetenekli çocuk annesi olan 2 anneyiz. Üstün yetenekli çocuk yetiştirmenin keyifli anlarının yanında hiç de azımsanmayacak zorluklarını yaşayan kişiler olarak diğer annelere yardım etmek, bilgi paylaşımında bulunmak, sorunlarımıza çözüm bulmak amacı ile bir aile platformu oluşturmaya karar verdik.Peki neden?
Nüfusumuzun % 2 si “üstün yetenekli “ kişilerden oluşuyor fakat buna karşı ülkemizde üstün yetenekli öğrencilerin eğitimine yönelik çok az şey yapılıyor.”Farklı” olan bu çocuklar doğru anlaşılmadığı ve doğru yönlendirilmediği takdirde çoğu zaman tembel, anormal,yaramaz ,dikkatsiz ve ya yeteneksiz damgası yiyerek eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalabiliyor. MEB yeni düzenlemeler ile üstün yetenekli çocuklara destek eğitimi yapacağını belirtse bile, destek eğitim odalarında ve okulların mevcut kadrolarında sıkıştırılmış eğitimler yeterli olmuyor. Buna ilave olarak da resmi kurumlardan gerekli desteği bulamayan veliler çoğu zaman başvurdukları özel kurumlardan da maddi ve manevi zarara uğrayabiliyorlar. Bunu bizzat deneyimlediğimiz gibi birçok velinin de aynı durumda olduğunu üzülerek görüyoruz. Bazı velilerin memnun kaldığı üstün yetenekli çocuklara hitaben yapılan atölye çalışmaları ise genellikle çocuklar için yeterli olmamaktadır. Üstün yetenekli çocuklar için gerekli olan müzik, sanat ve spor alanlarında ise eğitim yok denecek kadar azdır. Facebook grubumuzda üyelerimiz sık sık çocuklarının eğitimlerinde yaşadığı sıkıntıları paylaşmaktadır. Aşağıda bununla ilgili 2 örnek mevcuttur.
Bir grup üyemiz çocuğu ile ilgili şu durumu paylaşmıştır:
“Bizim için ödev tam bir kabus.Bu günümüzden örnek vereyim. Sabah elinde “100 adımda bilim” kitabıyla kahvaltıya oturdu. Kahvaltı sonrasında “zihni sinir projeler” kitabını büyük bir keyifle inceledi. Bir proje de kendisi çizdi. Basket kursuna gitti. Geldiğinde çok yorgun olduğunu ödev yapamayacağını söyledi, ancak bu esnada “icatlar” kitabını okudu. Elinde bir kağıt kalem fizik kimya birleşiminden iki proje daha çizdi. Ödevini hatırlattıkça başka başka kitaplar okudu. Sonrasında ikna oldu tek işlem yapmadan matematiği kafasında çözerek sonuçlarını yazdı. İşlem yap oğlum dediğimde tepki gösterdi. Okuldaki mutlu bir anınızı yazın ödevine yok yazdı. Enerji tasarrufuna ilgili ödeve kimyasal formüller kullanarak şekiller çizdi su olmazsa karbondioksit olur kuraklık olur anlamına gelen bir proje çizdi vb…En büyük problemimiz yazı yazmak .Okula düz yazı yazmayı bilerek gitti. El yazısına öğretmeni tarafından zorlandı, tepki gösterdi. Öğrendi ama yazı yazmayı bıraktı. Ödevleri gereksiz tekrarlar olarak görüyor ve sınıftada yazı yazmayı reddediyor. 10 kıta İstiklal Marşı ezberle ödevini çok sevdi ezbere biliyordum dedi. Tüm kıtaların anlamlarını araştırdı özenle, bir çıktı alıp çantasına yerleştirdi. Osmanlı devletini kimler yönetiyordu sorusuna padişah vezir ve sultanlar yanıtını verdi. Sultanlar kelimesini bir türlü kaldırtamadım, o zaman kadın ya da hatunlar diyebiliriz dedi. Bugün ödev okuması gereken “boz sıpa” kitabını okumayı red etti. Yatarken rahatsız oldu birlikte tiyatrolandırarak okuyalım dedi. Bütün kitabı bana okuttu. Ödevlerinin bitmesinin rahatlığı ile uyudu.”
Diğer bir grup üyemiz anaokulunda yaşadığı şu durumu paylaşmıştır:
“Oğlum 2 yaşında kendince resim yapmaya başladı. Ancak renkleri ögrenmek konusunda inatçıydı. Sürekli siyah boya kullaniyordu. Renkli yapmasını istedigimde kabul etmiyor bildigini okuyordu. 3,5 yasinda yuvaya gönderdim. 3 gun sonra eve geldiginde yuvaya gitmek istemediğini, yuvada kurallar olduğunu onun özgürlük istedigini söyledi. Ozellikle resimlerinde renk kullanmasi icin baskı yapıldığını fakat bunu istemediğini belirtti. Ben de öğretmenleriyle konuştum, oğlumun surekli siyah tercih ettigi icin (giysileri için de gecerliydi) depresif olmasindan endise ettiklerini soylediler. Ama hayir oğlum mutlu bir cocuktu. Ben renk konusunda israr edilmemesini istedim. Zor da olsa format dışı uygulamayi kabullendiler. Gerci farketmeyecekti, oğlum kararlari konusunda dirençlidir daima.  Sonuc olarak siyah boyayla yapilan ciziktirmeler yavas yavas muhtesem kara kalem tablolara dönüştü. Halen renk kullanma konusunda hevessiz olsa da özellikle Van Gogh tablolarini taklit etmekten keyif aliyor.”
Bu 2 örnekde de velilerimiz çocukları için uygun yolları kendileri bulmuşlardır. Bazı çocuklarımızın aileleri ise uygun yolları bulamamakta, sonuç olarak okulda uyumsuzluk yaşayan çocuğun  tasdiknamesi verilerek okuldan uzaklaştırılmaktadır. Ne kadar acıdır ki geleceğimiz için bu kadar önemli olan potansiyeller anlaşılamadıkları için harcanmaktadır. Aile ve çocuk hak ettiği eğitimi alamadığı gibi çoğu zaman okul idaresi tarafından kötü davranışa maruz kalmaktadır.
Hedefimiz


Üstün yetenekli çocukların ailelerini bu konuda bilinçlendirmek.  Bu şekilde ailelerin eğitim süreçlerine daha etkin katılımını sağlamak, donanımlı , yetkin anne-babalar olabilmelerine imkan vermek  bununla birlikte verimli, sağlıklı, mutlu ve kendini gerçekleştirebilmiş çocuklar yetiştirmek.
Çocuğumuza zeka testi yaptırdık ve üstün yetenekli çıktı, şimdi ne olacak?
İşin bundan sonrası gerçekten zor, çünkü bu konuda velilerin kafası oldukça karışık. Biz de tam  bu alanda ailelere uzmanlarımızla ve deneyimlerimizle yardımcı olmak istiyoruz.
Neler yapacağız?
Şubat ayında ilk veli toplantımızı gerçekleştireceğiz. Uzman sunumunun ardından veli sıkıntıları, eğitim süreçlerinde yaşanan zorluklar vb. aklınıza gelebilecek her türlü konuda veli paylaşımları olacaktır. Velilerimizin sorduğu sorular uzman tarafından cevaplanacak ve deneyimler paylaşılacaktır. Toplantılarımız tüm anne-babalara açık ve ücretsiz olacak, isteyen herkes katılabilecektir. Çocuğuna test yaptırmış olan anne babaların yanında bu konuya ilgi duyan, çocuğuna test yaptırıp yaptırmamak konusunda kararsız olan veya sadece destek vermek isteyen diğer anne babaları da toplantımıza bekliyoruz.
Thomas JEFFERSON’un dediği gibi “en büyük eşitsizlik , eşit olmayanlara eşitmiş gibi davranmaktır”.
Üstün yetenekli çocukların topluma faydalı insanlar olabilmeleri için bilinçlenmiş ebeveynlere ve üstün yetenekli çocuklara uygulanan özel eğitime ihtiyaç vardır. Bu aynı zamanda anayasal bir haktır. Bu oluşumda bize destek olmak isteyenleri mutlaka facebook grubumuza üye olmaya davet ediyoruz.  Yaşamı farklılıkları ile kabul eden herkesin desteğini bekliyoruz, sevgilerimizle…

Twitter adresi   :ÜYÇ AİLE PLATFORMU    @UYCAP
E-mail   : flzgnsr@gmail.com
(eğitim yeri, saati daha sonra duyurulacaktır)