21 Ekim 2013 Pazartesi
YENİ DOĞAN BEBEKTEKİ ALIŞILMADIK ANCAK NORMAL OLAN DURUMLAR:
Deri:Yeni doğanın derisini rengi pembe-kırmızıdır. Bu derinin inceliğinden kaynaklanmaktadır.
Renk değişimi: Bebeğin kan dolaşımı henüz çok düzenli olmadığından elleri ve ayakları mavi-mor görünebilir.
Noktalar(spot):Genellikle burun çevresinde görülen beyaz noktalar henüz tam olarak çalışmayan ter bezlerinden kaynaklanmaktadır. Bu birkaç hafta kalabilir. Yine yüzde kırmazı plakalar halinde olan döküntüye “toksik eritem” olarak adlandırılır ve tedavi gerekmeden kendiliğinden düzelir.
Mavi yamalar:Bunlar mongol lekeleri olarak ta bilinir ve deri altında mavi pigmenti n geçici birikiminden kaynaklanır.
Soyulma:İlk günlerde bebeğin derisi soyulabilir. Bu özellikle avuç içi ve ayaklarda görülür. Bu hafif nemlendiriciler ile çözümlenebilir.
Saç:Bebeklerin saç miktarı çok farklı olabilir. Ama genellikle doğum sırasındaki saçlar dökülür. Vücuttaki siyah tüyler ise zamanla dökülür.
Konak (saçlı derideki kepek benzeri birikim) :Bu da deri soyulmasının bir türüdür ve temizlikle bir ilgisi yoktur
BAŞ:Bebeğin başı doğum sırasındaki travmalara uygun olarak değişik bir şekilde görülebilir. Bu kafanın hasarlandığı anlamına gelmez
Bıngıldaklar:Bunlar henüz kafa kemiklerinin birleşmedigi yerlerdir. Bingildaklar saglam bir zar ile kaplidirlar ve normal temas ile hasar görmezler. Bazen nabiz atişi şeklinde bingildakta hareketlenme olabilir. Bu tamamen normal bir durumdur. Eğer bıngıldak içeri basık görünüyorsa bebeğin nispeten susuz kaldığının bir bulgusu olabilir. Eğer bıngıldak dışarı doğru çıkık ve bebek ağlamıyorsa, bu bir hastalık göstergesi olabilir ve doktora görünmek gereklidir.
GÖZLER Şaşılık:İlk günlerde olan şaşılık normaldir. Bebek gözlerini hareket ettirirler. Ak onları kontrol edinceye kadar gözleri kayabilir. Bu durum 6. Ayda düzelir. Ancak sabit bir şaşılık varsa doktora görünmek gereklidir.
KULAKLAR Akıntı: Kulak yolu kendi ürettiği balmumu benzeri bir salgıyla kendi kendini temizler. Ancak bu salgı ile iltihap akıntısının karıştırılmaması önemlidir.
Ağız:Bebeğin dili altındaki doku nedeniyle erişkinlere göre daha hareketsizdir. Bu dilin hareket etmediği kanaatini doğurabilir. Bu zamanla düzelir. Ve gerçekten bağlı dil olarak adlandırılan durum az görülen bir durumdur. İlk yaş günüde dil tamamen hareket etmelidir.
Üst dudaktaki kabarcıklar:Bunlar emme sonucunda oluşan kabarciklardir ve bebek emdigi sürece görülebilirler.
Beyaz dil:Yalnızca anne sütüyle beslenen bebeklerin dilinin beyaz olması normal bir durumdur.Sıvı dolu keseler:bunlar damakta görülebilen zararsız kistlerdir.
Memeler: Yeni doğan kız ve erkek bebeklerde memelerin şişkin olması hormonlara bağlı bir durumdur ve doğumdan 3-5 gün içinde belli olurlar. Bazen az miktarda süt benzeri salgı da gelebilir. Bunun kesinlikle sıkılmaması gereklidir.
KARIN Karın fıtığı: Göbek deliğine yakın ve bebek ağladığında belli olan bir şişkinlik normal değildir. Ancak bu durum yaygındır. Bunların az bir kısmında cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulur ve çoğu 1 yıl içinde kendiliğinden geçer.
Cinsel organlar:Erkek ve kız bebeklerin cinsel organları hormonlar etkisiyle büyük görünebilir. Cinsel organlarda kızarıklık, şekil değişiklikleri bulunabilir bunlar ilk muayene sırasında doktor tarafından kontrol edilecektir ancak bu sırada merak edilen her şey doktora sorulmalıdır.
İnmemiş testis: Erkek çocukların testisleri karın içinde gelişir ve torbaya doğum öncesinde inerler. Eğer ilk muayene sırasında doktor torba içinde testisleri hissetmezse bu her zaman inmemiş testis anlamına gelmez testisler hareketli-retraktil- de olabilirler. Eğer testis gerçekten inmemişse gerekli tıbbi müdahale zaman içinde yapılacaktır.Kapalı sünnet derisi-fimozis:Yeni doğanların sünnet derisi genellikle sıkıdır. Sünnet derisi geri çekilemez çünkü bu yaşta elastik değildir.
Katran renkli dışkı:Mekonyum: bu siyah-yeşil renkte yapişkan olan dişki bebegin ilk dişkisidir. Ilk gün bu dişkinin gelmemesi doktora söylenmelidir.
Dışkıda kan:Nadiren bebeğin dışkısında kan görülebilir. Bu doğum sırasında olan kanamanın yutulmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bezin doktora gösterilmesi gerekebilir.Kırmızı idrar:Çok erken gelen idrar kırmızı renkli ürat kristalleri içerebilir. Benzer şekilde bezin doktora gerekebilir.
Sık idrar: Bebeğiniz 24 saat içinde 30 kereye kadar idrar yapabilir. Anormal olan 4-6 saat boyunca idrarını yapmamasıdır.
Vajinal kanama:Kız bebeklerde çok az miktarda vajinal kanama görülebilir, bu annenin hormonlarından kaynaklanmaktadır.
Vajinal akıntı: Berrak veya beyaz renkli bir vajinal akıntı normaldir ve birkaç gün içinde kesilir.
Burun akıntısı: Az miktarda burun akıntısı normaldir ve bebeğin soğuk aldığı anlamına gelmez.
Gözyaşi:Bir çok bebek 4-6 haftalık oluncaya kadar gözyaşı dökmeden ağlarlar. Bu da normaldir.
Terleme:Bebeklerin ısıyı alıp kaybettikleri yerleri başlarıdır. Bazı bebeklerin boyunlarında da terleme olabilir.Kusma:beslendikten sonra bir miktar kusma normaldir.
Etiketler:
bıngıldak,
inmemeiş testis,
KONAK,
mekonyum,
MONGOL LEKESİ,
YENİDOĞAN
DOĞUM!!!!!
Doğum
Doğumun belirtileri
Doğumun yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır. Anne adayları eğer bu belirtileri yaşıyorsa doğum yaklaşıyor demektir.
Bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi nedeniyle rahim yüksekliği 2-3 cm azalır. Bu durum annenin daha rahat nefes alıp vermesine, mide ve bağırsak şikayetlerinin azalmasına neden olur.
Aşağı inen rahim, idrar torbasına baskı yaptığı için de anne daha sık idrara çıkar. Bu durum ilk defa hamile olanlarda doğumdan 1-2 hafta önce, sonraki hamileliklerde doğumdan yaklaşık bir gün önce görülür.
28. haftanın sonuna doğru rahmin doğuma hazırlık için yaptığı kasılmalar sıklaşır. Bu yalancı ağrılar genellikle doğumdan birkaç gün önce başlar, sıklık, şiddet ve süre olarak düzensizdir. Bel, kasık ve karında belirli bir noktada daha fazla hissedilebilecek bu ağrılar anne dolaştığında, dinlendiğinde ya da masajla geçebilir.
Bir diğer belirti doğumdan bir iki gün önce 1-2 kg. kilo kaybının olmasıdır. Bunun sebebi ise hormon düzeylerindeki değişiklikler nedeniyle vücuttan su atılması ve iştahın azalmasıdır.
Doğumun gerçekleşeceği gün vücutta depo edilen enerjinin bir kısmı açığa çıkar, vücut bu enerjiyi doğumda kullanmak üzere saklamıştır. Bu dönemde anne kendini çok iyi ve zinde hissedebilir.
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
Sancılar
Nişan gelmesi
Suyun gelmesi
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
SancılarGerçek doğum ağrıları düzenlidir, belli aralıklarla gelir ve en az 15-20 saniye sürer. Dinlenmekle ve pozisyon değiştirmekle ağrı geçmez. Masajın ve dolaşmanın da bir faydası olmaz. Bu ağrılar rahim ağzında yumuşama ve açılmaya neden olur. Sancılar başladığında düzenli gibiyse kaç dakikada bir geldiğine dikkat ederek doktora haber verilmelidir. Bu zamanda baba adayı, eşinin yanında ise saat tutarak sancıların ne kadarda bir geldiğini kontrol edebilir. Sancılar beş dakikada bire düşmemişse, en azından 45 saniye sürmüyorsa ve bu annenin ilk doğumu ise telaşlanarak hastaneye gitmeye gerek yoktur. İlk doğum yaklaşık 12-14 saat sürer ve bu sürenin çoğunu evde geçirmek anne adayı için daha rahat olabilir.
Ağrılar çok şiddetliyse, 40-60 saniye sürüyorsa ve beş dakikada bir ya da daha sık geliyorsa kasılmaların belli bir düzene girmesini beklemeye gerek olmayabilir. Çünkü bazı hamilelerde sancılar düzenli gelmeyebilir.
Ağrılar başladığında arada dinlenerek ağır ağır dolaşılabilir. Su gelmediyse ılık bir banyo alınabilir ve çok hafif bir şeyler bile yenilebilir.
Nişan gelmesi
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksiyonlardan korumak amacıyla sümüksü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle rahim ağzını tıkayan bu tıkaç düşer. Mukuslu, kanlı bir sıvının vajinadan geldiği görülür. Bu genellikle doğum sancılarından önce ya da doğumun ilk evresinde görülmekle beraber, doğumdan iki üç gün önce de görülebilir. Bu durumda düzenli ağrıların başlamasını ya da suyun gelmesini beklemek gerekebilir.
Suyun gelmesiBebeğin çevresindeki su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle birdenbire yırtılıp içerdeki suyun bir kısmı boşalabilir. Bebeğin başı doğum yoluna girmişse gelen su miktarı çok olmayabilir. Açık sarı renkli berrak bir sıvıdır. Su geldiğinde hemen doktora haber verilmeli ve sancılar başlamamış olsa bile anne hastaneye gitmelidir çünkü enfeksiyon kapabileceğinden bebeğin 24 saat içinde doğması gerekmektedir
Doğum Başladığı Zaman ...Herkesin doğumu kendine hastır çünkü hiç bir doğum diğerine benzemez. Birden fazla doğum yapan annelerin doğumları arasında dahi fark vardır. Onun için bu deneyim anneye özeldir. Doğumun başlamasıyla beraber yoğun bir yalnızlık duygusu yaşanabilir. Kişi sevdiklerinden uzaklaştığını, bu işi tek başına yapmak zorunda kaldığı için yalnız olduğunu düşünebilir. Anne adayı belki de çekilen tüm bu acılardan eşinin sorumlu olduğunu düşünüp ona kızabilir de. İşte o zaman, bu anı ne kadar çok beklediğini ve en kısa zamanda çocuğunu kucağına alacağını unutmamalıdır.
İlk Evre
Bu genellikle doğumun en uzun evresidir. Ağrıların başladığı andan doğumda bebeğin geçeceği yolun açılması için rahim ağzının tam olarak açılmasına (10cm.) kadar geçen süredir.
Giriş evresi :
Ağrılar başladıktan sonra rahim ağzı 3 cm. açılana kadar geçen süredir. Ağrılar düzensiz ve seyrek olabilir. Genellikle rahim ağzında saatte 1 cm. açılma olur. Doğumun başlangıç evresi birkaç saat ile birkaç gün arasında sürebilir. Anneler bu evreyi evde dinlenerek geçirebilir. Duş alabilir. Baba adayları, bu devrede eşinin en yakın yardımcısidır. Sancıların kaç dakikada bir geldiğini belirlemek için babalar saat tutabilir, eşine sarılıp yardımcı olabilir. Ona rahatlaması için masaj dahi yapabilir.
Daha sonraki evrede ise :Daha sonraki evrede ise ağrılar 3-4 dakika gibi bir sıklıkta gelmektedir ve düzenlidir. Doktor gerekli görürse ağrı ile baş edebilmek için anne adayına ağrı kesici ilaç ya da epidural anestezi uygulayabilir. Ağrı ile baş etmede nefes almanın çok etkili bir yöntem olduğu unutulmamalı.
Anne adayları bu evrede hastaneye gittiğinde üstünü değiştirdikten sonra hemşire anne adayına doğum belirtileriyle ilgili sorular soracak, tansiyonunu, ateşini ölçecek, nabzını sayacaktır. Bebeğin pozisyonunu öğrenmek için karından muayene ya da ultrason yapılabilir, bebeğin kalp sesleri izlenebilir. Doktor gerek görürse idrar ve kan tahlili yaptırabilir. Daha sonra doktor ya da ebe vajinal muayene ile rahim ağzının ne kadar açıldığına bakar. Bu muayene belli aralıklarla, genelde iki sancı arasında yapılacaktır.
İlk evrede ve daha sonrasında sancılar geldiğinde dikkat, soluk alıp verme üzerinde toplanmaya çalışılmalı ve dinlenebilmek için sancılar arasında gevşenmelidir. Bakışlar belli bir noktada yoğunlaştırılarak, istenilen bir şey düşünülebilir, şarkı söylenebilir, inlenebilir. Her ağrının anne adayını bebeğe daha da yaklaştırdığı unutulmamalıdır. Bu yüzden gelecek ağrıları değil yaşanılan ağrı düşünülmeli, o bitene kadar soluk alıp verilmeli ve diğer sancı gelene kadar dinlenilmelidir, hatta uyunabilir bile. Bu evrede sancının en fazla olduğu anda burundan nefes alıp ağızdan verilmelidir. Nefes alırken önce karın, sonra göğüs şişirilmelidir. Derin ve yavaş nefes alıp vermeye çalışılmalıdır. Ağrı geçtiğinde normal nefes almaya devam edilmelidir.
İkinci Evre
Bu devrede rahim ağzı tam olarak, 10 cm açılmıştır ve artık anne de bebeği dışarı iterek onun çıkmasına yardımcı olabilir. Ortalama 1-2 saat sürer. Bebek hazne içinde ilerlerken kuvvetli bir ıkınma hissi duyulacaktır. Acele etmeden doktorun en çok ıkınılmasını istediği anlarda ıkınmaya çalışılmalıdır. Doktor zamanın geldiğini ve ıkınılması gerektiğini söylerse derin bir nefesle ciğerlerin tamamına hava doldurulmalıdır. Nefesi tutarak ağız kapalı bir halde vücut öne doğru büzülmeli, baş ve omuzlar yataktan kaldırılıp çene göğüse dayanacak şekilde tüm güçle makata doğru ıkınılmalıdır. Ağrı devam ettiği sürece ıkınma sürdürülmeli, ağrı geçince ıkınmayı bırakıp gevşemeye çalışılmalıdır. Sancının durduğu anlarda dinlenilirse bir sonraki ıkınma için güç toplamış olunur. Doğum sırasında dışkılama ya da idrar yapma doğaldır, bu engellenmeye çalışılmamalıdır, bu utanılacak bir durum değildir
Doğum AnıArtık sonuna gelindi sayılabilecek bu aşamada bebeğin başı rahim ağzına iyice yaklaşarak pelvis tabanına dayanmıştır. Her sancı ve kasılma sayesinde bebek başı biraz daha ilerleyecektir. Bebeğin başı göründüğünde doktor anneden ıkınmamasını isteyebilir çünkü aniden çıkan baş doğum yolunda yırtıklara sebep olabilir.
Bebeğin başı çıkar çıkmaz doktor ya da ebe bebeğin ağzındaki salgıları steril bir gazlı bez ile siler. Bundan sonra ıkınmamak gerekir. Daha sonra doktor ya da ebe başı hafifçe aşağı çekerek omuzları da doğurtur ve hafifçe çekerek gövde ve bacakları da çıkarır. Bebek normalde bu dönemde solunum yapmaya başlar ve ağlayabilir. Nefes alıp bebeğin kalbi çalışınca göbek kordonuna ihtiyaç kalmamıştır. Kordon göbekten 10-15 cm. uzaklıktan bağlanır, 2 cm. aralıkla ikinci bir bağ konularak ikisinin arasından kesilir.
Anne doktordan bebeğini kucağına vermesini istemeli ve hemen bebeği emzirmeye başlamalıdır. Doğduğunda bebeğin vücudu yağlı bir madde ve kan ile kaplıdır. Bu nedenle bebeğin temizlenmesi ve muayene edilmesi için götürülebilir. Bebeğin rengi, solunumu, kalp atışları, hareketleri ve uyarılara karşı verdiği tepkiler değerlendirilecek, boyu, kilosu ve baş çevresi ölçülecektir.
Üçüncü Evre
Bebek dünyaya merhaba dedikten sonra rahim bir süre daha kasılmaya devam eder ve plasenta yerinden ayrılır. Hafif olarak yapılabilecek karın masajı da ayrılmaya yardımcı olabilir. Bu dönemde bebek emzirilmeye başlanırsa hem plasentanın atılması kolaylaşır hem de olabilecek emzirme sorunları en aza indirilmiş olur. Doğumdan sonra gerekiyorsa dikişler atılır ve temizlik yapılır. Anne artık nihayet dinlenebilir, eş ve sevdikleriyle bu mutluluğu paylaşabilir. Hemşireler bebeği odaya getirdiklerinde anne onu emzirmeyi deneyebilir. Bu ilk denemede hemşireler anneye yardımcı olacaklardır
EpizyotomiBazen bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve olabilecek yırtıkları önlemek için doktor vajinanın açıklığı ile anüs arasındaki deride bir kesi yapar. Vakum veya forseps kullanılan müdahaleli doğumlarda, bebeğin makattan geldiği veya doğumu yaptıran kişi yırtılmanın kaçınılmaz olduğuna karar verdiği durumlarda uygulanabilir. Deri bölgesi uyuşturulduktan sonra kesi yapılır, anne adayının kesinlikle canı acımaz. Doğumdan sonra uygun şekilde dikilir.
Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir.
İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir.
Ne yapmalı?Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir.
Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir.
Ne yapmalı ?Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir.
Ne yapmalı?Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz.
Ne yapmalı?Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir.
Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir.
Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir.
Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur.
Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir.
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır.
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.
BabalarDoğumun yaklaştığını ya da başladığını gösteren belirtilerle birlikte anne adayında bir enerji artışı olacaktır. Baba adayı eşinin bu enerjisini ev temizliği gibi şeylerle tüketmesini önlemeli, bu enerjisini doğuma saklamasını sağlayabilmelidir. Sancıları başladığında eşini sakinleştirmeli, saat tutarak sancıların kaç dakikada bir geldiğine bakmalıdır.
Birlikte nefes alma alıştırmaları yapabilir, eşinin beline masaj yapabilir.
Eşinin doğum yapmasını beklerken baba adayının da en az eşi kadar heyecanlı olacağı bilinmektedir. Eşine veya bebeğe bir zarar gelecek mi diye düşünüp korkabilir, hiçbir şey yapamadığı için çaresizlik yaşayabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için bir yakınıyla konuşabilir, onunla duygularını paylaşabilir. Yürümek de baba adayını rahatlatacaktır. Baba bebeği ilk kez gördüğünde cinsiyeti beklediğinden farklı olduğu ya da küçük ve çirkin göründüğü için hayal kırıklığı yaşıyor olabilir. Bebek beklentilerden farklıysa kendisine ve ona biraz zaman tanımalıdır. Bebek başka bebeklerle karşılaştırılmamalı ve olumsuz yorumlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Bu gibi yorumlarda özellikle anne kendisini suçlu hissedebilir ve suçluluk hissedebilir. Bu gibi olumsuz duygular sonucunda da annenin sütü kesilebilir. Anneyi suçlayıcı söz ve davranışlardan kaçınmak yerinde olacaktır.
ÖNEMLİ!Henüz ülkemizde pek yaygın olmamakla beraber baba adayları eşleriyle doğumhaneye girebilir ve bebeklerinin doğumuna tanık olabilir. Önceden doktorla konuşup doğuma girmek istediğini belirtebilir
Doğumun belirtileri
Doğumun yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır. Anne adayları eğer bu belirtileri yaşıyorsa doğum yaklaşıyor demektir.
Bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi nedeniyle rahim yüksekliği 2-3 cm azalır. Bu durum annenin daha rahat nefes alıp vermesine, mide ve bağırsak şikayetlerinin azalmasına neden olur.
Aşağı inen rahim, idrar torbasına baskı yaptığı için de anne daha sık idrara çıkar. Bu durum ilk defa hamile olanlarda doğumdan 1-2 hafta önce, sonraki hamileliklerde doğumdan yaklaşık bir gün önce görülür.
28. haftanın sonuna doğru rahmin doğuma hazırlık için yaptığı kasılmalar sıklaşır. Bu yalancı ağrılar genellikle doğumdan birkaç gün önce başlar, sıklık, şiddet ve süre olarak düzensizdir. Bel, kasık ve karında belirli bir noktada daha fazla hissedilebilecek bu ağrılar anne dolaştığında, dinlendiğinde ya da masajla geçebilir.
Bir diğer belirti doğumdan bir iki gün önce 1-2 kg. kilo kaybının olmasıdır. Bunun sebebi ise hormon düzeylerindeki değişiklikler nedeniyle vücuttan su atılması ve iştahın azalmasıdır.
Doğumun gerçekleşeceği gün vücutta depo edilen enerjinin bir kısmı açığa çıkar, vücut bu enerjiyi doğumda kullanmak üzere saklamıştır. Bu dönemde anne kendini çok iyi ve zinde hissedebilir.
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
Sancılar
Nişan gelmesi
Suyun gelmesi
Doğumun başladığı aşağıdaki üç belirtiyle anlaşılabilir;
SancılarGerçek doğum ağrıları düzenlidir, belli aralıklarla gelir ve en az 15-20 saniye sürer. Dinlenmekle ve pozisyon değiştirmekle ağrı geçmez. Masajın ve dolaşmanın da bir faydası olmaz. Bu ağrılar rahim ağzında yumuşama ve açılmaya neden olur. Sancılar başladığında düzenli gibiyse kaç dakikada bir geldiğine dikkat ederek doktora haber verilmelidir. Bu zamanda baba adayı, eşinin yanında ise saat tutarak sancıların ne kadarda bir geldiğini kontrol edebilir. Sancılar beş dakikada bire düşmemişse, en azından 45 saniye sürmüyorsa ve bu annenin ilk doğumu ise telaşlanarak hastaneye gitmeye gerek yoktur. İlk doğum yaklaşık 12-14 saat sürer ve bu sürenin çoğunu evde geçirmek anne adayı için daha rahat olabilir.
Ağrılar çok şiddetliyse, 40-60 saniye sürüyorsa ve beş dakikada bir ya da daha sık geliyorsa kasılmaların belli bir düzene girmesini beklemeye gerek olmayabilir. Çünkü bazı hamilelerde sancılar düzenli gelmeyebilir.
Ağrılar başladığında arada dinlenerek ağır ağır dolaşılabilir. Su gelmediyse ılık bir banyo alınabilir ve çok hafif bir şeyler bile yenilebilir.
Nişan gelmesi
Hamilelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksiyonlardan korumak amacıyla sümüksü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle rahim ağzını tıkayan bu tıkaç düşer. Mukuslu, kanlı bir sıvının vajinadan geldiği görülür. Bu genellikle doğum sancılarından önce ya da doğumun ilk evresinde görülmekle beraber, doğumdan iki üç gün önce de görülebilir. Bu durumda düzenli ağrıların başlamasını ya da suyun gelmesini beklemek gerekebilir.
Suyun gelmesiBebeğin çevresindeki su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle birdenbire yırtılıp içerdeki suyun bir kısmı boşalabilir. Bebeğin başı doğum yoluna girmişse gelen su miktarı çok olmayabilir. Açık sarı renkli berrak bir sıvıdır. Su geldiğinde hemen doktora haber verilmeli ve sancılar başlamamış olsa bile anne hastaneye gitmelidir çünkü enfeksiyon kapabileceğinden bebeğin 24 saat içinde doğması gerekmektedir
Doğum Başladığı Zaman ...Herkesin doğumu kendine hastır çünkü hiç bir doğum diğerine benzemez. Birden fazla doğum yapan annelerin doğumları arasında dahi fark vardır. Onun için bu deneyim anneye özeldir. Doğumun başlamasıyla beraber yoğun bir yalnızlık duygusu yaşanabilir. Kişi sevdiklerinden uzaklaştığını, bu işi tek başına yapmak zorunda kaldığı için yalnız olduğunu düşünebilir. Anne adayı belki de çekilen tüm bu acılardan eşinin sorumlu olduğunu düşünüp ona kızabilir de. İşte o zaman, bu anı ne kadar çok beklediğini ve en kısa zamanda çocuğunu kucağına alacağını unutmamalıdır.
İlk Evre
Bu genellikle doğumun en uzun evresidir. Ağrıların başladığı andan doğumda bebeğin geçeceği yolun açılması için rahim ağzının tam olarak açılmasına (10cm.) kadar geçen süredir.
Giriş evresi :
Ağrılar başladıktan sonra rahim ağzı 3 cm. açılana kadar geçen süredir. Ağrılar düzensiz ve seyrek olabilir. Genellikle rahim ağzında saatte 1 cm. açılma olur. Doğumun başlangıç evresi birkaç saat ile birkaç gün arasında sürebilir. Anneler bu evreyi evde dinlenerek geçirebilir. Duş alabilir. Baba adayları, bu devrede eşinin en yakın yardımcısidır. Sancıların kaç dakikada bir geldiğini belirlemek için babalar saat tutabilir, eşine sarılıp yardımcı olabilir. Ona rahatlaması için masaj dahi yapabilir.
Daha sonraki evrede ise :Daha sonraki evrede ise ağrılar 3-4 dakika gibi bir sıklıkta gelmektedir ve düzenlidir. Doktor gerekli görürse ağrı ile baş edebilmek için anne adayına ağrı kesici ilaç ya da epidural anestezi uygulayabilir. Ağrı ile baş etmede nefes almanın çok etkili bir yöntem olduğu unutulmamalı.
Anne adayları bu evrede hastaneye gittiğinde üstünü değiştirdikten sonra hemşire anne adayına doğum belirtileriyle ilgili sorular soracak, tansiyonunu, ateşini ölçecek, nabzını sayacaktır. Bebeğin pozisyonunu öğrenmek için karından muayene ya da ultrason yapılabilir, bebeğin kalp sesleri izlenebilir. Doktor gerek görürse idrar ve kan tahlili yaptırabilir. Daha sonra doktor ya da ebe vajinal muayene ile rahim ağzının ne kadar açıldığına bakar. Bu muayene belli aralıklarla, genelde iki sancı arasında yapılacaktır.
İlk evrede ve daha sonrasında sancılar geldiğinde dikkat, soluk alıp verme üzerinde toplanmaya çalışılmalı ve dinlenebilmek için sancılar arasında gevşenmelidir. Bakışlar belli bir noktada yoğunlaştırılarak, istenilen bir şey düşünülebilir, şarkı söylenebilir, inlenebilir. Her ağrının anne adayını bebeğe daha da yaklaştırdığı unutulmamalıdır. Bu yüzden gelecek ağrıları değil yaşanılan ağrı düşünülmeli, o bitene kadar soluk alıp verilmeli ve diğer sancı gelene kadar dinlenilmelidir, hatta uyunabilir bile. Bu evrede sancının en fazla olduğu anda burundan nefes alıp ağızdan verilmelidir. Nefes alırken önce karın, sonra göğüs şişirilmelidir. Derin ve yavaş nefes alıp vermeye çalışılmalıdır. Ağrı geçtiğinde normal nefes almaya devam edilmelidir.
İkinci Evre
Bu devrede rahim ağzı tam olarak, 10 cm açılmıştır ve artık anne de bebeği dışarı iterek onun çıkmasına yardımcı olabilir. Ortalama 1-2 saat sürer. Bebek hazne içinde ilerlerken kuvvetli bir ıkınma hissi duyulacaktır. Acele etmeden doktorun en çok ıkınılmasını istediği anlarda ıkınmaya çalışılmalıdır. Doktor zamanın geldiğini ve ıkınılması gerektiğini söylerse derin bir nefesle ciğerlerin tamamına hava doldurulmalıdır. Nefesi tutarak ağız kapalı bir halde vücut öne doğru büzülmeli, baş ve omuzlar yataktan kaldırılıp çene göğüse dayanacak şekilde tüm güçle makata doğru ıkınılmalıdır. Ağrı devam ettiği sürece ıkınma sürdürülmeli, ağrı geçince ıkınmayı bırakıp gevşemeye çalışılmalıdır. Sancının durduğu anlarda dinlenilirse bir sonraki ıkınma için güç toplamış olunur. Doğum sırasında dışkılama ya da idrar yapma doğaldır, bu engellenmeye çalışılmamalıdır, bu utanılacak bir durum değildir
Doğum AnıArtık sonuna gelindi sayılabilecek bu aşamada bebeğin başı rahim ağzına iyice yaklaşarak pelvis tabanına dayanmıştır. Her sancı ve kasılma sayesinde bebek başı biraz daha ilerleyecektir. Bebeğin başı göründüğünde doktor anneden ıkınmamasını isteyebilir çünkü aniden çıkan baş doğum yolunda yırtıklara sebep olabilir.
Bebeğin başı çıkar çıkmaz doktor ya da ebe bebeğin ağzındaki salgıları steril bir gazlı bez ile siler. Bundan sonra ıkınmamak gerekir. Daha sonra doktor ya da ebe başı hafifçe aşağı çekerek omuzları da doğurtur ve hafifçe çekerek gövde ve bacakları da çıkarır. Bebek normalde bu dönemde solunum yapmaya başlar ve ağlayabilir. Nefes alıp bebeğin kalbi çalışınca göbek kordonuna ihtiyaç kalmamıştır. Kordon göbekten 10-15 cm. uzaklıktan bağlanır, 2 cm. aralıkla ikinci bir bağ konularak ikisinin arasından kesilir.
Anne doktordan bebeğini kucağına vermesini istemeli ve hemen bebeği emzirmeye başlamalıdır. Doğduğunda bebeğin vücudu yağlı bir madde ve kan ile kaplıdır. Bu nedenle bebeğin temizlenmesi ve muayene edilmesi için götürülebilir. Bebeğin rengi, solunumu, kalp atışları, hareketleri ve uyarılara karşı verdiği tepkiler değerlendirilecek, boyu, kilosu ve baş çevresi ölçülecektir.
Üçüncü Evre
Bebek dünyaya merhaba dedikten sonra rahim bir süre daha kasılmaya devam eder ve plasenta yerinden ayrılır. Hafif olarak yapılabilecek karın masajı da ayrılmaya yardımcı olabilir. Bu dönemde bebek emzirilmeye başlanırsa hem plasentanın atılması kolaylaşır hem de olabilecek emzirme sorunları en aza indirilmiş olur. Doğumdan sonra gerekiyorsa dikişler atılır ve temizlik yapılır. Anne artık nihayet dinlenebilir, eş ve sevdikleriyle bu mutluluğu paylaşabilir. Hemşireler bebeği odaya getirdiklerinde anne onu emzirmeyi deneyebilir. Bu ilk denemede hemşireler anneye yardımcı olacaklardır
EpizyotomiBazen bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve olabilecek yırtıkları önlemek için doktor vajinanın açıklığı ile anüs arasındaki deride bir kesi yapar. Vakum veya forseps kullanılan müdahaleli doğumlarda, bebeğin makattan geldiği veya doğumu yaptıran kişi yırtılmanın kaçınılmaz olduğuna karar verdiği durumlarda uygulanabilir. Deri bölgesi uyuşturulduktan sonra kesi yapılır, anne adayının kesinlikle canı acımaz. Doğumdan sonra uygun şekilde dikilir.
Doğum Yaptıktan Sonra Neler Olacak?Doğumdan sonra annede bazı değişiklikler olacaktır ve doğum sonrası dönem her zaman rahat geçmeyebilir.
İlk iki ile altı hafta süresince adet kanaması gibi, yoğun ve kırmızı renkli kanama olabilir.
Ne yapmalı?Hijyenik kadın bağı kullanılabilir, ancak bu bezlerin en fazla 6 saatte bir değiştirilmesi gerekmektedir. Bu kanamanın rengi pembeden kahverengiye dönüşerek birkaç hafta sonra beyaz bir akıntı halini alır. Kanama fazlalaşır, ateş çıkarsa ya da akıntı kötü kokuyorsa doktora danışılmalıdır. Emziren annelerde kanama daha kısasürebilir.
Tuvalet konusunda da sorun yaşanabilir. İlk günlerde idrara çıkarken zorlanılması normaldir ve kabızlık görülebilir.
Ne yapmalı ?Doğumdan sonra mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp yürümeye çalışmak bağırsak hareketlerini de hızlandıracaktır. Annenin bol su içip yediklerine de dikkat etmesi faydalı olacaktır. Annenin tuvaletini yaparken dikişlerinin açılma olasılığı düşüktür ancak hiçbir zaman tuvalette ıkınıp kendisini fazla zorlamamalıdır çünkü hemoroid oluşabilir.
Doğum sırasında doktor kesi yaptıysa dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Otururken ve yürürken kesi yerinde rahatsızlık hissedilebilir. Genellikle en geç bir hafta içinde dikişler kendiliğinden düşer ve kesi yeri iyileşir.
Ne yapmalı?Doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştıracak hareketleri yapmak ve dikiş alanına buz torbası koymak faydalı olabilir. Ayrıca bu bölge hep temiz ve kuru tutulmalı, temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve tuvalet kağıdı kullanılmalıdır. Doktor temizlik için bir solüsyon önerdiyse kullanılabilir. Dikişlerde kızarıklık, ağrı ve 38 C ve üzerinde ateş olursa doktorla görüşülmelidir.
Doğumdan sonra anne kendisini iyi hissettiği an banyo yapabilir. Banyonun ilk günler ayakta duş şeklinde yapılması önerilmektedir. Sezaryan ile doğum yapıldıysa dikişler alındıktan sonra ayakta duş alınabilir.
Uzun süren hamilelik döneminden sonra vücudun eski haline dönmesi altı aydan önce mümkün olmaz.
Ne yapmalı?Altıncı haftada doktor kontrolüne gitmek çok önemlidir çünkü bu haftadan itibaren vücut yavaş yavaş eski haline dönmeye başlamıştır, rahim gebelik öncesi büyüklüğüne döner. Doktor bu kontrolde vajinal muayene yapacak, dikişlerin durumuna bakarak rahimi muayene edecektir. Bu kontrole gidildiğinde doktora hangi doğum kontrol yönteminin seçileceği konusunda danışılabilir.
Adet görmeye başlamak ise bebeğin nasıl beslendiğine bağlıdır. Bebek emziriliyorsa adet meme verme sayısının iyice azalmasına dek gecikebilir. Bebeğe mama veriliyorsa 4-6 hafta arasında ilk adet görülebilir.
Doğumdan sonraki üç ay boyunca, bazen daha da uzun bir süre saçlar dökülür. Çünkü hamilelik boyunca hormonlar nedeniyle normalde dökülmesi gereken saçları dökülmemiştir. Bu yüzden şimdi anneye daha çok saçı dökülüyor gibi gelmesi normaldir.
Doğumdan sonra bebek emzirirken oruç tutmak sağlıklı değildir çünkü gün boyunca yeterli besin ve sıvıyı vücut alamamaktadır. Doğumdan sonra 1 ay kadar demir haplarına devam edilmelidir. Bu sayede gebelik süresince ve doğumda kan kaybedildiği için azalan demir depoları desteklenmiş olur.
Doğum sonrasında kanama bittikten sonra cinsel ilişki kurulabilir. Kanama varken ilişkiye girmek istenirse eş kondom kullanmalıdır. Haznede kuruluk hissedilirse nemlendirmek için gliserin kullanılabilir. Doğumdan sonra cinsel istekte artma ya da azalma olması normaldir. Hormonal dengenin değişmesi, yaşanılan ortamın değişmesi gibi nedenler bu artma ya da azalmadan sorumlu olabilirler. Önemli olan iki tarafın da birlikte karar vermesi, birbirine anlayış ve uyum göstermesidir. Tabii bu aşamada kadının isteyip istemediği ve durumunun nasıl olduğu en önemli konudur.
Belki de yukarıda belirtilen, annenin vücudundaki normale dönüş sürecinde yaşadıklarından daha önemlisi, annenin, bir başka deyişle “lohusa” nın kendini nasıl hissettiğidir.
Vücuttaki hormonal değişiklikler annenin ruh halini etkiler. Anne zaman zaman kendisini kötü hissedebilir, bir sebep yokken ağlayabilir, alıngan veya sinirli olabilir. Annenin çevresindekilerin hepsi bebeğe ilgi göstermektedir halbuki anneyi evde bekleyen bir çok yükümlülükler, belki başka çocuklar vardır. Hayat artık eskisinden çok farklı olacaktır. Anne kendisini şişman ve çirkin buluyor olabilir. Bütün bunlar sıkıntıyı arttırabilir. İşte burada babalar anneye destek vererek sıkıntılarını azaltabilir. Daha önce doğum yapmış arkadaşlarla da konuşulabilir. Bunlar çoğu yeni anne tarafından hissedilir ve normaldir. Hormonal değişikliklerin yol açtığı bu durumu değiştirmek elde değildir. Eğer bu sıkıntılar altı ay boyunca devam ediyorsa bir uzmana baş vurmak gerekebilir.
Anne ilk zamanlarda bebeği bir yabancı gibi görüp hayal ettiğinin bu olup olmadığı konusunda kendisini sorgulayabilir. Belki de onu yeteri kadar sevemediğini düşünüp suçluluk da duyabilir. Kendisine ve bebeğine birbirlerine alışmaları için zaman tanımaları gerekecektir.
Annenin bebeğin bakımıyla ilgili bilgileri arttıkça, onunla daha çok vakit geçirdikçe, onun ne istediğini daha iyi anlayabilir, tedirginlik azalır.
Bebekle geçirilen zamanın etkili olması için dinlenmiş olmak gerekir. İşte onun için o uyuduğu zamanlarda anne de onunla beraber uyuyarak ya da en azından dinlenerek güç toplayabilir. Ev işleri bir süre bekleyebilir. Ev işlerinde, diğer çocukların bakımında ve misafir geldiğinde babalardan veya ailedeki akrabalardan yardım istenebilir.
BabalarDoğumun yaklaştığını ya da başladığını gösteren belirtilerle birlikte anne adayında bir enerji artışı olacaktır. Baba adayı eşinin bu enerjisini ev temizliği gibi şeylerle tüketmesini önlemeli, bu enerjisini doğuma saklamasını sağlayabilmelidir. Sancıları başladığında eşini sakinleştirmeli, saat tutarak sancıların kaç dakikada bir geldiğine bakmalıdır.
Birlikte nefes alma alıştırmaları yapabilir, eşinin beline masaj yapabilir.
Eşinin doğum yapmasını beklerken baba adayının da en az eşi kadar heyecanlı olacağı bilinmektedir. Eşine veya bebeğe bir zarar gelecek mi diye düşünüp korkabilir, hiçbir şey yapamadığı için çaresizlik yaşayabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için bir yakınıyla konuşabilir, onunla duygularını paylaşabilir. Yürümek de baba adayını rahatlatacaktır. Baba bebeği ilk kez gördüğünde cinsiyeti beklediğinden farklı olduğu ya da küçük ve çirkin göründüğü için hayal kırıklığı yaşıyor olabilir. Bebek beklentilerden farklıysa kendisine ve ona biraz zaman tanımalıdır. Bebek başka bebeklerle karşılaştırılmamalı ve olumsuz yorumlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Bu gibi yorumlarda özellikle anne kendisini suçlu hissedebilir ve suçluluk hissedebilir. Bu gibi olumsuz duygular sonucunda da annenin sütü kesilebilir. Anneyi suçlayıcı söz ve davranışlardan kaçınmak yerinde olacaktır.
ÖNEMLİ!Henüz ülkemizde pek yaygın olmamakla beraber baba adayları eşleriyle doğumhaneye girebilir ve bebeklerinin doğumuna tanık olabilir. Önceden doktorla konuşup doğuma girmek istediğini belirtebilir
0-4 AY BEBEĞİN BESLENMESİ
Anne sütü mükemmel besin içeriği ile kolay hazmedilir, etkili bir biçimde kullanılır. Bebeğinizi hastalıklardan korur, mamalarla beslenmeden daha ucuza mal olur. Bunun ötesinde emzirmek suretiyle, anne bebek bağının kurulması kolaylaşır, yeni bir gebeliğin gecikmesi ve annenin sağlıklı kalması mümkün olur.
Doğumdan sonraki ilk 4 ayda yalnızca anne sütüyle beslenen bebekler ishal ve zatürre gibi bulaşıcı hastalıklara, alerjik rahatsızlıklara daha az yakalanırlar, daha sağlıklı büyürler. Bu nedenle;İlk 4 ay bebeğinizi tek başına anne sütüyle besleyiniz. Bu aylarda anne sütüyle birlikte verilen ek besinler bebeğin anne sütünden yeterince yararlanmasını engeller.
Bebeğinizin yalnızca anne sütüyle beslendiği bu dönemde, su kaybına yol açan hastalık halleri dışında ilave su gereksinimi yoktur! Eğer ishal gibi mutlaka su verilmesi gereken bir durum söz konusuysa kaynatılmış su veriniz.İlk günlerde gelen anne sütü çok besleyicidir. Bebeğinizi istedikçe ve sık sık emzirerek bu sütten yararlanmasını sağlayınız.
Anne sütünün artmasını sağlamak için sık emzirme birinci koşuldur. Bebeğinizin emmediği durumlarda, göğsünüzde süt birikimi söz konusu olduğunda pompalarla boşaltma işlemi yapabilirsiniz. Bu pompalar hemen her eczaneden kolaylıkla temin edilebilmektedir.Tüm annelerin sütü yararlıdır. Başlangıçta oldukça koyu olan sütünüz zamanla sulu bir hal alır; bu, anne sütünün genel özelliğidir ve tamamen doğal bir durumdur.
Benim sütüm bebeğime yaramıyor gibi sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü her annenin sütü kendi bebeği için özeldir.Bebeğiniz her beslenmeden sonra az miktarda kaka yapabilir, bu durum bazen yanlışlıkla ishal olarak değerlendirilir. Oysaki altın sarısı renkte, kötü kokmayan, sulu, günde 7 - 8 kereye kadar olabilen bu dışkı tamamen normaldir. Yine aynı özellikleri taşıyan ama 3 günde bir bol miktarda yapılan kaka da normal kabul edilir. Ancak dışkı çok sert ise nedeni araştırılmalıdır.
Göğüs uçlarında meydana gelen çatlaklar genel kanının aksine, temizlikteki yetersizlikten değil, uygun emzirme pozisyonunun ve tekniğinin sağlanamamasından ileri gelir. Bebek, memenin sadece ucunu değil renkli kısmın önemli bir bölümünü bir ağız dolusu almalı, çene ucu meme cildine temas eder vaziyette ve alt dudak dışa kıvrılmış olmalıdır. Bu şekilde bebeğin yanaklarında oluk oluşur ve yutkunarak annesinin sütünü aldığı kolayca fark edilir. Eğer çatlak meydana gelmişse doğru pozisyonda ve uygun emzirme tekniğiyle sorun kısa sürede halledilir. Beslenme sonrası bir miktar anne sütünün çatlak bölgelere sürülerek kurutulmasının yararlı olduğu düşünülmektedir.Emziren anneler her zaman bol ve pamukludan yapılma sutyen giymelidirler.Anne sütünün yetmediği inancıyla doktora danışmadan yeni bir gıdaya başlanmamalıdır. Düzenli kilo alan, günde ortalama 6 kez beslenebilen, bezini günde 6 defa ıslatan bir bebek anne sütünü yeterince alıyor demektir. Kaka sayısı beslenmenin değerlendirilmesinde güvenilir bir işaret değildir.
Anne sütünün yeterliliği en iyi çocuğun gereken tartıyı almasıyla anlaşılır. Bu nedenle bebeğinizi düzenli aralıklarla sağlık kontrollerine getiriniz.Çalışan anneler sütlerini sağdıktan sonra, kaynatılarak steril edilmiş şişelerde oda sıcaklığında 8 saat, buzdolabında 24 saat ve buzlukta dondurarak 6 ay saklayabilirler. Bu amaçla saklanan anne sütü hiçbir zaman kaynatılmamalıdır.Bebeklere ilk yaşın sonuna kadar kaynatılmamış su verilmemesi tavsiye edilir.
Bebeklerini emziren annelerin iyi beslenmesi anne bebek sağlığı açısından çok önemlidir. Bu nedenle annelerin; günde 2 litre (10 su bardağı) kadar sulu gıdalar (su, süt, az şekerli limonata, komposto çorbalar, vb.) almaları önerilir.Günlük beslenmede en az 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 köfte kadar et ve bir adet yumurta, 3 ince dilim ekmek veya 3 porsiyon unlu yiyecek 2 adet meyve bulunmalıdır. Anne sütü verirken sigara içmemeli, çay ve kahve gibi besleyici değeri olmayan içecekleri tüketmemelidir.
Doğumdan sonraki ilk 4 ayda yalnızca anne sütüyle beslenen bebekler ishal ve zatürre gibi bulaşıcı hastalıklara, alerjik rahatsızlıklara daha az yakalanırlar, daha sağlıklı büyürler. Bu nedenle;İlk 4 ay bebeğinizi tek başına anne sütüyle besleyiniz. Bu aylarda anne sütüyle birlikte verilen ek besinler bebeğin anne sütünden yeterince yararlanmasını engeller.
Bebeğinizin yalnızca anne sütüyle beslendiği bu dönemde, su kaybına yol açan hastalık halleri dışında ilave su gereksinimi yoktur! Eğer ishal gibi mutlaka su verilmesi gereken bir durum söz konusuysa kaynatılmış su veriniz.İlk günlerde gelen anne sütü çok besleyicidir. Bebeğinizi istedikçe ve sık sık emzirerek bu sütten yararlanmasını sağlayınız.
Anne sütünün artmasını sağlamak için sık emzirme birinci koşuldur. Bebeğinizin emmediği durumlarda, göğsünüzde süt birikimi söz konusu olduğunda pompalarla boşaltma işlemi yapabilirsiniz. Bu pompalar hemen her eczaneden kolaylıkla temin edilebilmektedir.Tüm annelerin sütü yararlıdır. Başlangıçta oldukça koyu olan sütünüz zamanla sulu bir hal alır; bu, anne sütünün genel özelliğidir ve tamamen doğal bir durumdur.
Benim sütüm bebeğime yaramıyor gibi sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü her annenin sütü kendi bebeği için özeldir.Bebeğiniz her beslenmeden sonra az miktarda kaka yapabilir, bu durum bazen yanlışlıkla ishal olarak değerlendirilir. Oysaki altın sarısı renkte, kötü kokmayan, sulu, günde 7 - 8 kereye kadar olabilen bu dışkı tamamen normaldir. Yine aynı özellikleri taşıyan ama 3 günde bir bol miktarda yapılan kaka da normal kabul edilir. Ancak dışkı çok sert ise nedeni araştırılmalıdır.
Göğüs uçlarında meydana gelen çatlaklar genel kanının aksine, temizlikteki yetersizlikten değil, uygun emzirme pozisyonunun ve tekniğinin sağlanamamasından ileri gelir. Bebek, memenin sadece ucunu değil renkli kısmın önemli bir bölümünü bir ağız dolusu almalı, çene ucu meme cildine temas eder vaziyette ve alt dudak dışa kıvrılmış olmalıdır. Bu şekilde bebeğin yanaklarında oluk oluşur ve yutkunarak annesinin sütünü aldığı kolayca fark edilir. Eğer çatlak meydana gelmişse doğru pozisyonda ve uygun emzirme tekniğiyle sorun kısa sürede halledilir. Beslenme sonrası bir miktar anne sütünün çatlak bölgelere sürülerek kurutulmasının yararlı olduğu düşünülmektedir.Emziren anneler her zaman bol ve pamukludan yapılma sutyen giymelidirler.Anne sütünün yetmediği inancıyla doktora danışmadan yeni bir gıdaya başlanmamalıdır. Düzenli kilo alan, günde ortalama 6 kez beslenebilen, bezini günde 6 defa ıslatan bir bebek anne sütünü yeterince alıyor demektir. Kaka sayısı beslenmenin değerlendirilmesinde güvenilir bir işaret değildir.
Anne sütünün yeterliliği en iyi çocuğun gereken tartıyı almasıyla anlaşılır. Bu nedenle bebeğinizi düzenli aralıklarla sağlık kontrollerine getiriniz.Çalışan anneler sütlerini sağdıktan sonra, kaynatılarak steril edilmiş şişelerde oda sıcaklığında 8 saat, buzdolabında 24 saat ve buzlukta dondurarak 6 ay saklayabilirler. Bu amaçla saklanan anne sütü hiçbir zaman kaynatılmamalıdır.Bebeklere ilk yaşın sonuna kadar kaynatılmamış su verilmemesi tavsiye edilir.
Bebeklerini emziren annelerin iyi beslenmesi anne bebek sağlığı açısından çok önemlidir. Bu nedenle annelerin; günde 2 litre (10 su bardağı) kadar sulu gıdalar (su, süt, az şekerli limonata, komposto çorbalar, vb.) almaları önerilir.Günlük beslenmede en az 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1 köfte kadar et ve bir adet yumurta, 3 ince dilim ekmek veya 3 porsiyon unlu yiyecek 2 adet meyve bulunmalıdır. Anne sütü verirken sigara içmemeli, çay ve kahve gibi besleyici değeri olmayan içecekleri tüketmemelidir.
SEVGİLİ BABALAR:)
Baba adaylarının 9 ayıTebrikler, eşiniz hamile... Peki babalığa geçiş döneminde, erkek olarak sizi neler bekliyor? Eşinizin hamileliği boyunca ve lohusalık döneminde neler yapmalısınız? İşte erkeklerin yaşamlarındaki bu en önemli dönüm noktası hakkında ipuçları...
Birinci üç aylık önem
Eşinizin sağlığı hakkındaki korkularınız, mali durumunuz ve nasıl bir baba olacağınızla ilgili endişeleriniz ilk üç aylık devrede yaygın olarak görülebilir. İlk birkaç ayda eşinizde uykusuzluk, yorgunluk, bulantı, kusma ve yeme alışkanlıklarında değişmeler görülür. Bütün bu belirtiler normal olmasına rağmen eşinizi böyle rahatsız görmeye alışamayabilirsiniz. Ona nasıl yardım edebileceğinizi merak ediyor olmalısınız.
Baba adaylarının, ilk üç aylık devre boyunca ihtiyaç duyacakları birkaç öneri sunuyoruz:
Eşiniz için;Çocuk sahibi olmanın onda yarattığı korku ve endişeleri, çocuğunuzla ilgili umutlarını, hayallerini konuşun, paylaşın.
Birlikte düzenli zaman aralıklarıyla yürüyüşler yapın.Kendiniz için;
Hamile olmakla ilgili haberleri paylaşmak isteyeceğiniz arkadaşlar seçin. Kendinize babalıkla ilgili kitaplar alın. Baba olma duygusunu benimsemek için kendinize zaman tanıyın, hislerinizi doğru tartın.
İkinci üç aylık dönemİkinci üç aylık devrede ultrasonda bebeğinizi görmeniz mümkün ve kalp atışlarını duyma şansınız olacaktır. Bu tür deneyimler bebek sahibi olma fikrinin gözünüzdeki gerçekliğini artıracaktır. Hamileliğin bu döneminde destekleyici ve pozitif bir ilişki içinde olun ve eşinizle açık iletişim kurun.
Hamileliğin ikinci üç aylık devresinde baba adayları için öneriler de şunlar:
Eşiniz için;
Evinizdeki işlerin çoğunu üzerinize almaya başlayın.
Eşinize müthiş bir anne olacağını anlatın.
Onunla hamile olmanın pozitif ve negatif yönlerini konuşun.
Kendiniz için;
İki yeni babayla, baba olarak kendilerini nasıl hissettikleri hakkında görüşün.
Mümkünse; babanıza siz doğduğunuzda kendisini nasıl hissettiğini sorun.
Baba adayı olma hakkında anlatacaklarınızı dinleyecek bir arkadaşınızla yürüyüşe çıkın.
Üçüncü üç aylık dönemVe 6 ay geçti, hamileliğin son 3 ayına girdiniz.... 90 gün içinde siz ve eşiniz bebeğinize kavuşacaksınız. Bu son devre, doğuma yakın ya da doğumdan sonra yapmak istediğiniz ayarlamalar ve iş ilişkilerini yeniden gözden geçirmeniz için uygun bir zamandır. Planlarınızda kendinize esnek davranmanız gerektiğini hatırlayın. Hiç kimse bebekleri doğduğunda tam olarak ne olacağını bilemez. Ve en iyi yapılmış planlar bile sıkça bebeğin doğumundan önce dikkate alınmayan duygular ve şartlar sebebiyle yeni ayarlamalar gerektirir.
Son devrede eşinizin vücudundaki fiziksel değişmeler yoğunlaşacaktır. Aynı zamanda bu fiziksel değişmeler, onun psikolojik durumunu da etkileyecektir. Hamilelik boyunca onların hormonlarının çok farklı çalışacağını unutmayın... Hamileliğin son devresinde bazı anne adayları, vücutlarının kontrolünü kaybettiklerini düşünürler. Son ayı boyunca eşinizin sıkıntılarının arttığını ve daha çok yardıma ihtiyacı olduğunu hissedebilirsiniz. Birbirinize karşı sabırlı olun. Açık iletişimin gerekliliğini hep göz önünde bulundurun.
İşte son üç aylık devre için öneriler:
Eşiniz için;
Eğer mümkünse eşinizle birlikte bebeğinizin yatağını, mobilyalarını, giysilerini hazırlayın.
Doğum hakkında alacağınız en az iki filmi birlikte seyredin.
Ona doğumda yanında olacağınızı bilmesi gerektiğini söyleyin.
Doğumun yapılacağı yeri gezin.
Kendiniz için;Doğumu planlamaya başlayın. Doğum ve sonrası için çalışma saatlerinizi kontrol edin, uykusuz geçecek geceler için hazırlıklı olun.
İki yeni baba ile bebeklerinin doğumu ile ilgili tecrübeleri hakkında konuşun.Lohusalık dönemi
Doğumdan sonra bazı kadınlarda geçici bir depresyon yaşanıyor. Ancak bu durum sadece anneler için değil, babalar için de geçerli. Bebeğin dünyaya “merhaba” deyişiyle birlikte, erkek de bir çok problemle karşı karşıya kalıyor. Erkeğin cinsel açıdan eşinden uzaklaşması olarak nitelendirilebilecek bu durum kadınları endişelendiriyor.
Aslında bu durumun ortaya çıkmasında kadınların da önemli rolü var. Çünkü kadınlar anne kimliğine öyle sıkı sarılıyor ve çocuğun sorumluluğunu öyle fazla kendilerine mal ediyorlar ki, erkeği bu ikili dünyaya sokmuyorlar. İşte bu noktada baba kendisini gereksiz hissediyor ve bir savunma mekanizması geliştirerek kaçıyor.
Zaten evlilik denen kurum sayesinde erkekler kendilerini bambaşka bir statüde buluyorlar. Çocuk sahibi olarak da yepyeni bir rolü kabullenmek zorunda kalıyorlar. Anne çocuğu 9 ay karnında taşıdığı için bu ikinci statü değişimine daha kolay uyum sağlıyor. Baba ise dışarıdan izleyen olmaktan öteye gidemiyor. Bu nedenle babayı hamilelik döneminden itibaren mümkün olduğunca çok, işin içine sokmak gerekiyor. Ayrıca kadının kendisini sadece anne olarak görmemesi gerekiyor.
Birinci üç aylık önem
Eşinizin sağlığı hakkındaki korkularınız, mali durumunuz ve nasıl bir baba olacağınızla ilgili endişeleriniz ilk üç aylık devrede yaygın olarak görülebilir. İlk birkaç ayda eşinizde uykusuzluk, yorgunluk, bulantı, kusma ve yeme alışkanlıklarında değişmeler görülür. Bütün bu belirtiler normal olmasına rağmen eşinizi böyle rahatsız görmeye alışamayabilirsiniz. Ona nasıl yardım edebileceğinizi merak ediyor olmalısınız.
Baba adaylarının, ilk üç aylık devre boyunca ihtiyaç duyacakları birkaç öneri sunuyoruz:
Eşiniz için;Çocuk sahibi olmanın onda yarattığı korku ve endişeleri, çocuğunuzla ilgili umutlarını, hayallerini konuşun, paylaşın.
Birlikte düzenli zaman aralıklarıyla yürüyüşler yapın.Kendiniz için;
Hamile olmakla ilgili haberleri paylaşmak isteyeceğiniz arkadaşlar seçin. Kendinize babalıkla ilgili kitaplar alın. Baba olma duygusunu benimsemek için kendinize zaman tanıyın, hislerinizi doğru tartın.
İkinci üç aylık dönemİkinci üç aylık devrede ultrasonda bebeğinizi görmeniz mümkün ve kalp atışlarını duyma şansınız olacaktır. Bu tür deneyimler bebek sahibi olma fikrinin gözünüzdeki gerçekliğini artıracaktır. Hamileliğin bu döneminde destekleyici ve pozitif bir ilişki içinde olun ve eşinizle açık iletişim kurun.
Hamileliğin ikinci üç aylık devresinde baba adayları için öneriler de şunlar:
Eşiniz için;
Evinizdeki işlerin çoğunu üzerinize almaya başlayın.
Eşinize müthiş bir anne olacağını anlatın.
Onunla hamile olmanın pozitif ve negatif yönlerini konuşun.
Kendiniz için;
İki yeni babayla, baba olarak kendilerini nasıl hissettikleri hakkında görüşün.
Mümkünse; babanıza siz doğduğunuzda kendisini nasıl hissettiğini sorun.
Baba adayı olma hakkında anlatacaklarınızı dinleyecek bir arkadaşınızla yürüyüşe çıkın.
Üçüncü üç aylık dönemVe 6 ay geçti, hamileliğin son 3 ayına girdiniz.... 90 gün içinde siz ve eşiniz bebeğinize kavuşacaksınız. Bu son devre, doğuma yakın ya da doğumdan sonra yapmak istediğiniz ayarlamalar ve iş ilişkilerini yeniden gözden geçirmeniz için uygun bir zamandır. Planlarınızda kendinize esnek davranmanız gerektiğini hatırlayın. Hiç kimse bebekleri doğduğunda tam olarak ne olacağını bilemez. Ve en iyi yapılmış planlar bile sıkça bebeğin doğumundan önce dikkate alınmayan duygular ve şartlar sebebiyle yeni ayarlamalar gerektirir.
Son devrede eşinizin vücudundaki fiziksel değişmeler yoğunlaşacaktır. Aynı zamanda bu fiziksel değişmeler, onun psikolojik durumunu da etkileyecektir. Hamilelik boyunca onların hormonlarının çok farklı çalışacağını unutmayın... Hamileliğin son devresinde bazı anne adayları, vücutlarının kontrolünü kaybettiklerini düşünürler. Son ayı boyunca eşinizin sıkıntılarının arttığını ve daha çok yardıma ihtiyacı olduğunu hissedebilirsiniz. Birbirinize karşı sabırlı olun. Açık iletişimin gerekliliğini hep göz önünde bulundurun.
İşte son üç aylık devre için öneriler:
Eşiniz için;
Eğer mümkünse eşinizle birlikte bebeğinizin yatağını, mobilyalarını, giysilerini hazırlayın.
Doğum hakkında alacağınız en az iki filmi birlikte seyredin.
Ona doğumda yanında olacağınızı bilmesi gerektiğini söyleyin.
Doğumun yapılacağı yeri gezin.
Kendiniz için;Doğumu planlamaya başlayın. Doğum ve sonrası için çalışma saatlerinizi kontrol edin, uykusuz geçecek geceler için hazırlıklı olun.
İki yeni baba ile bebeklerinin doğumu ile ilgili tecrübeleri hakkında konuşun.Lohusalık dönemi
Doğumdan sonra bazı kadınlarda geçici bir depresyon yaşanıyor. Ancak bu durum sadece anneler için değil, babalar için de geçerli. Bebeğin dünyaya “merhaba” deyişiyle birlikte, erkek de bir çok problemle karşı karşıya kalıyor. Erkeğin cinsel açıdan eşinden uzaklaşması olarak nitelendirilebilecek bu durum kadınları endişelendiriyor.
Aslında bu durumun ortaya çıkmasında kadınların da önemli rolü var. Çünkü kadınlar anne kimliğine öyle sıkı sarılıyor ve çocuğun sorumluluğunu öyle fazla kendilerine mal ediyorlar ki, erkeği bu ikili dünyaya sokmuyorlar. İşte bu noktada baba kendisini gereksiz hissediyor ve bir savunma mekanizması geliştirerek kaçıyor.
Zaten evlilik denen kurum sayesinde erkekler kendilerini bambaşka bir statüde buluyorlar. Çocuk sahibi olarak da yepyeni bir rolü kabullenmek zorunda kalıyorlar. Anne çocuğu 9 ay karnında taşıdığı için bu ikinci statü değişimine daha kolay uyum sağlıyor. Baba ise dışarıdan izleyen olmaktan öteye gidemiyor. Bu nedenle babayı hamilelik döneminden itibaren mümkün olduğunca çok, işin içine sokmak gerekiyor. Ayrıca kadının kendisini sadece anne olarak görmemesi gerekiyor.
ANNE KARNINDA BEBEĞİN GELİŞİMİ
4.- 5. Haftanın Sonunda
Henüz pirinç tanesinden de küçük bir embriyo (döllenmiş yumurta) halindedir.
Sonraki iki hafta içinde, ilerde beyin ve omuriliği oluşturacak nöral tüp, kalp, sindirim sistemi, göz, kulak, burun gibi duyu organları ve ilerde kol ve bacakların gelişeceği tomurcuklar oluşmaya başlar.
Kalbi atmaya başlamıştır.
8. Haftanın Sonundaİnsan görünümüne benzemeye başlar.
Baştan kalçaya boyu 2.5 cm, ağırlığı 10 gr’dır.
Atan bir kalbi, parmak başlangıçları belli olan kol ve bacakları vardır.
Belli başlı bütün iç organlar gelişmiştir ama daha gelişmeleri devam edecektir.
Kemikte kıkırdak doku oluşmaya başlamıştır.
Anne adayı tarafından henüz hissedilmese bile artık iyice hareketlenmiştir.
12. Haftanın SonundaArtık 7.5 cm boyunda ve 15-18 gr ağırlığındadır
Bütün iç organları oluşmuş ve çalışmaktadır
Cinsiyet organları şekillenmiştir
Dolaşım ve boşaltım sistemi çalışmaya başlamış, karaciğer ise safra üretimine başlamıştır
Göz kapakları, kulak memesi, kolları, bacakları ve parmakları oluşmuştur
16. Haftanın Sonunda
Yaklaşık 15 cm boyunda.
Emme, yutma refleksleri gelişmiş.
Tüm vücudu ince kıllarla kaplanmış.
Bedeni başından daha hızlı büyüyor, el ve ayak parmakları ayırt edilebiliyor.
Üreme organları gelişmeye başlamış ancak cinsiyeti daha belli değil.
Bir insan görünümünde, kalbi bir yetişkinden iki misli daha hızla atıyor.
20. Haftanın Sonuna Doğru
20-25 cm civarında ve 300 gr.
Hissedilebilecek kadar kuvvetli hareketleri vardır.
Başında saçları çıkmaya, dişleri,kaş ve kirpikleri belirmeye başlamış.
İkinci Üç Aylık Dönemin Sonunda
30 cm boyunda ve 600/650 gr.
El ve ayak parmaklarının izleri görülebilir.
Cildi ince ve parlak.
Göz kapakları ayrılmaya ve gözler açılmaya başlamış.
Öksürüp, hıçkırabilir, baş parmağını emebilir.
Çok hareketli.
Bebek bir taraftan büyürken çevreden gelen uyarıları da artık algılayabilir ve tepki gösterebilir. Sesleri duyabilir, hatta bazı müzik türlerini tercih ettiğini hareketleriyle anne adayına belli edebilir. Kaşlarını çatabilir, dudaklarını büzebilir. Başparmağını bile emebilir.
28. Haftanın Sonunda
Yaklaşık olarak 35 cm boyunda ve 1000 gr ağırlığındadır.
Vücudunda yağ depolanmaya başlar, derisi yağlı bir madde ile kaplıdır.
Parmağını emebilir, hıçkırabilir, ağlayabilir, tatlı veya ekşiyi ayırt edebilir.
Ağrı, ışık ve ses gibi uyaranlara yanıt verebilir.
Beynindeki düşünme merkezi hızla gelişmektedir.
Plasentanın işlevi ve sıvının hacmi de azalmaya başlar.
Eğer bebek bu ayda doğarsa özel bakımla hayatta kalma şansı olabilir.
32. Haftanın SonundaYaklaşık olarak 40 cm boyunda ve 1.750 gr ağırlığındadır.
Özellikle beyin olmak üzere büyüme çok hızlıdır ve bebek görüp duyabilir.
Organların çoğu iyi gelişmiştir ancak akciğerler hala tam olarak gelişmemiş olabilir.
Bu dönemde doğarsa bebeğin yaşama şansı çok yüksektir.
Hamileliğin 36. Haftasında
Boyu 45 cm, ağırlığı 2.750 gr’dır.
Ciğerleri tam olarak gelişmiştir.
Kafası çıkıma yerleşmiş olabilir.
Artık iyice büyüdüğü için daha az hareketlidir.
Ortalama bir bebek doğumda 50 cm ve 3,250 gr olacak
Henüz pirinç tanesinden de küçük bir embriyo (döllenmiş yumurta) halindedir.
Sonraki iki hafta içinde, ilerde beyin ve omuriliği oluşturacak nöral tüp, kalp, sindirim sistemi, göz, kulak, burun gibi duyu organları ve ilerde kol ve bacakların gelişeceği tomurcuklar oluşmaya başlar.
Kalbi atmaya başlamıştır.
8. Haftanın Sonundaİnsan görünümüne benzemeye başlar.
Baştan kalçaya boyu 2.5 cm, ağırlığı 10 gr’dır.
Atan bir kalbi, parmak başlangıçları belli olan kol ve bacakları vardır.
Belli başlı bütün iç organlar gelişmiştir ama daha gelişmeleri devam edecektir.
Kemikte kıkırdak doku oluşmaya başlamıştır.
Anne adayı tarafından henüz hissedilmese bile artık iyice hareketlenmiştir.
12. Haftanın SonundaArtık 7.5 cm boyunda ve 15-18 gr ağırlığındadır
Bütün iç organları oluşmuş ve çalışmaktadır
Cinsiyet organları şekillenmiştir
Dolaşım ve boşaltım sistemi çalışmaya başlamış, karaciğer ise safra üretimine başlamıştır
Göz kapakları, kulak memesi, kolları, bacakları ve parmakları oluşmuştur
16. Haftanın Sonunda
Yaklaşık 15 cm boyunda.
Emme, yutma refleksleri gelişmiş.
Tüm vücudu ince kıllarla kaplanmış.
Bedeni başından daha hızlı büyüyor, el ve ayak parmakları ayırt edilebiliyor.
Üreme organları gelişmeye başlamış ancak cinsiyeti daha belli değil.
Bir insan görünümünde, kalbi bir yetişkinden iki misli daha hızla atıyor.
20. Haftanın Sonuna Doğru
20-25 cm civarında ve 300 gr.
Hissedilebilecek kadar kuvvetli hareketleri vardır.
Başında saçları çıkmaya, dişleri,kaş ve kirpikleri belirmeye başlamış.
İkinci Üç Aylık Dönemin Sonunda
30 cm boyunda ve 600/650 gr.
El ve ayak parmaklarının izleri görülebilir.
Cildi ince ve parlak.
Göz kapakları ayrılmaya ve gözler açılmaya başlamış.
Öksürüp, hıçkırabilir, baş parmağını emebilir.
Çok hareketli.
Bebek bir taraftan büyürken çevreden gelen uyarıları da artık algılayabilir ve tepki gösterebilir. Sesleri duyabilir, hatta bazı müzik türlerini tercih ettiğini hareketleriyle anne adayına belli edebilir. Kaşlarını çatabilir, dudaklarını büzebilir. Başparmağını bile emebilir.
28. Haftanın Sonunda
Yaklaşık olarak 35 cm boyunda ve 1000 gr ağırlığındadır.
Vücudunda yağ depolanmaya başlar, derisi yağlı bir madde ile kaplıdır.
Parmağını emebilir, hıçkırabilir, ağlayabilir, tatlı veya ekşiyi ayırt edebilir.
Ağrı, ışık ve ses gibi uyaranlara yanıt verebilir.
Beynindeki düşünme merkezi hızla gelişmektedir.
Plasentanın işlevi ve sıvının hacmi de azalmaya başlar.
Eğer bebek bu ayda doğarsa özel bakımla hayatta kalma şansı olabilir.
32. Haftanın SonundaYaklaşık olarak 40 cm boyunda ve 1.750 gr ağırlığındadır.
Özellikle beyin olmak üzere büyüme çok hızlıdır ve bebek görüp duyabilir.
Organların çoğu iyi gelişmiştir ancak akciğerler hala tam olarak gelişmemiş olabilir.
Bu dönemde doğarsa bebeğin yaşama şansı çok yüksektir.
Hamileliğin 36. Haftasında
Boyu 45 cm, ağırlığı 2.750 gr’dır.
Ciğerleri tam olarak gelişmiştir.
Kafası çıkıma yerleşmiş olabilir.
Artık iyice büyüdüğü için daha az hareketlidir.
Ortalama bir bebek doğumda 50 cm ve 3,250 gr olacak
HAFTA HAFTA HAMİLELİK
Hamileliğinizi öğrendiğinizde yaklaşık olarak 4-5 haftalık olmak üzeredir. Adetimiz geçtiğinde biz bunu farkederiz. Bu zamana kadar anne adayında hiçbir değişiklik ,fiziksel ve ruhsal olarak, olmamıştır.Hemen bir kadın doğum doktoruna giderek hamileliğinizi tespit ettirin. 5. haftada erken gebelik belirtilerini hissedeceksiniz. nedir bunlar? memelerde dolgunluk ve hassasiyet,sürekli uyku hali ve halsizlik.Uterusunuz büyüdüğü için mesane kapasiteniz azalacak. O nedenle sık tuvalete gitme ihtiyacınız olacaktır.Doktorunuz vajinal ultrasonla gebelik kesesini uterus içinde size gösterecektir.6.haftada hala fazla bir belirti yok diye endişelenebilirsiniz. Ama üzülmeyin içeride bir fabrika var ve hayal bile edemeeceğiniz kadar hızlı çalışıyor. Bu haftalarda çoğu kadında sabah mide bulantıları olabilir. Yemek kokularına tahammülünüz hiç olmayabilir.Eşinizin çok sevdiğiniz parfümü bile siz iğrenç gelebilir.Bunun sebebi gebelik hormonları beyininizde bulantı merkezini uyarmasıdır. Sabah bulantınız varsa yataktan kalkmadan evvel kraker, kızarmış ekmek yiyebilirsiniz. Bu sizi rahatlatacaktır.
Gebeliğinizin 10. haftasında bebeğinizin organ gelişimi tamamlanmıştır.Gebeliğinizin geri kalanında organların olgunlaşması olacaktır.Bu dönemde anne adaylarında duygu dalgalanmaları olacaktır. Bu çok normal bir durumdur.Hem gelişen bebeğinizin hem de kendi dişleriniz şiçin yeterli flor aldığınızdan emin olunuz.
Gebeliğinizin 13.haftasında artık 1.trimester bittiği haftadır. Düşük ihtimali büyük ölçüde azalmıştır. Gebeliğinizin erken bulguları hemen hemen azalmıştır.BU DÖNEMDE FAZLA YORULMAMAK VE MÜMKÜN OLDUĞUNCA DİNLENMEK GEREKİR.RAHİM BÜYÜDÜKÇE GERİLİR VE ETRAFINI ÇEVRELEYEN VE KENDİSİNİ YERİNDE TUTAN ZARLARI DA GERER.Bu hafif kasık ağrısı şeklinde algılanailir.Round ligaman ağrısı olarak dlandırılan bu durum gelip geçicidir.Herşeyi etkileyen hormonlar cilttede değişikliklere neden olabilir.Özellikle yüz ve boyunda lekelenmeler olabilir.buna gebelik maskesi ya da chloas adı verilir. Bu geçicibir durumdur. Bu zaman içerisinde dışarıya özellikle de güneşin olduğu zamanlarda koruyucu içeren nemlendiriciler kullanılmalıdır.Artık karnınız büyümeye başlamıştır. Eski kıyafetleriniz dar geliyordur. Şimdi kendiniz için alıverişin zamanı.....
Gebeliğinizin en rahat zamanı olan ikinci trimestere girdiniz. Artık bebeğiniz tamamen insan görünümündedir. Ultrasonla bakıldığında size el salladığını göreceksiniz. Evet bebğiniz size el sallayacak. Gerçi bu tamamen bir refleks...Size ilk defa merhaba demesi hoş değilmi?Bebeğinizin artık herkesten farklı olan parmak izi var....Şu an kendisi 25 gram ve 10 santimetre .Bu arada artık dışarıdan bakıldığında sizin gebe olduğunuz belli....Pekçok kadında bulantı hissi ortadan kalktığı için daha enerjik hissedebilirler ...Gebeliğinizin bu döneminde ortadan kalkan cinsel dürtüleriniz eski haline gelir. Doktorunuz size özel bir şey demediyse gebelikte cinsellik yasak değil....
Gebeliğin 15.haftasında bebeğinizin saçı çıkıyor.İkinci önemli haberde bebeğinğiniz parmağını emmmeye başladı.16.haftada bebeğiniz hıçkırmaya başlıyor. Bu bebeğinizin solunumuna başladığının işaretidir. Ayrıca bebğiniz ışığa tepki verebilir. Bu hafta her açıdan önemlidir. Anne-babanın en çok merak ettiği bebeğinin cinsiyei bu hafta belli oluyor.Yine bu hafta down tarama testinin yapıldığı zamandır.Bu test için 16-20 en ideal haftadır. Tecrübeli anne adayları bebeğinin ilk hareketini de bu hafta hissedebilirler. Ama ilk gebelikse o zaman 20. haftaya civarında bunu hissedebilirler.18.hafta 36 yaşının üstündeki annelerde amniyosentezin yapıldığı zamandır.
20. hafta.Tebrik ederiz siz gebeliğinizin artık yatrısı bitti....Bu hafta da bebeğin koku,tat,işitme ,görme ve dokunma duyuları iyice aktif olmaya başlar. fETUS SIK SIK GÖZ KIRPAR. kALP ATIMLARI HIZLANIR.Bebeğinizin hareketlerini rahatça hissedebilirsiniz,artık. Saatte en az 2 kere hareket etmelidir.Ancak bu sayı gerçekte çok fazladır. Fakat anne adyları güçlü olanları hissedebilir.21.haftada bebeğinizin kalbi,kanı çok daha etkili pompalamaya başlamıştır. Bu da sizin dolaşımınızdaki kan miktarını arttırmış olup, bu nedenle tüm gün ayakta olan gebelerde ayaklarda ve ayak bileklerinde akşama doğru ödem oluşur. Bu çok normal bir durum olup,gün içerisninde kendinizi dinlendirmeniz iyi olacaktır.Bu nedenle bu dönemde bol bol su içmek çk yararlı olacaktır.hafta da bir kere tansiyonunuzu ölçtürmekte fayda vardır.KARIN BOŞLUĞU İÇERİNDE BÜYÜYEN UTERUS DİĞER ORGANLARLA BERABER DİYAFRAGMANIZI DA SIKIŞTIRACAĞI İÇİN NEFES NEFESE KALMA SORUNU YAŞAYABİLİRSİNİZ.Bu hatadan sonra doktorunuz size demir başlayacaktır.22.haftada bebeğinizle konuşabilir.Ona müzik dinletebilirsiniz..Karnınızın büyümesine bağlı olarak bel kavisiniz de içeri doğru genişlediğinden vücudunuzun denge merkezi değişmiştir.Bünyeniz bu hıza uyumunda zorlanabilirsiniz. Bu nedenle evde tek başınayken duş almamalısınız.Denge sorunundan dolayı artık bu haftadan itibaren topuklu ayakkabılarınıza veda ediniz.Daha çok ortopedik ayakkabılar giyiniz.Bu haftalarda bacak kramplarınız olabilir. Bunedenle de kalsiyum ve magnezyum almanızı isteyebilir doktorunuz.Kramp girdiğinde eşinizden size masaj yapmasını isteyebilirisniz.Bu haftalarda en güzel şey de bebeğinizin hareketlerini eşinizin de hissedecek olmasıdır.Hatta bu hareketler dışarıdan bakıldığında da görülebilinir.bunun sebebi amniyon sıvısının fazla olması yani bebeğinizin hareket etmesi için bol bol yeri olduğudur. 24.haftada gebelik diyabetinin varlığını tespit etmel için 50 gram şeker yükleme testi yapılır. Sonucuna göre diyet verilir.25. haftada büyüyen rahimin bası yapması ve dolaşımınızın bozulması nedeniyle her yeriniz ağrıyabilir.Bu gibi durumlarda soğuk tatbik iyi gelebilir.Hala bebeğinize isim bulamadıysanız artık tam vakti....26. haftada birden bire karnınızda durup duruken karnınızda bir sertleşme hissedebilirsiniz.Bunlar normal olup Braxton-Hicks olarak adlandırılan kasılmalardır.ERKEN DOĞUMDA BU KASILMALAR SÜREKLİ VE BELİRGİN ARALIKLLARDADIR. Eşiniz,elinin ayasını uterusunuzun tam tepe noktasına yerleştirerek beklemeli.Bu haftada uterusun tepe noktası göbek deliğinin yklaşık 5 santimetre yukarıdsıdır.Eşiniz 20 dakika bu şekilde bekleyerek bu kasılmalrın varlığını ve sıklığını değerlendirebilir. Bu işlemi sizde yapabilirisniz fakat objektif olmaz.27.haftada bebeğiniz yaklaşık 25 santimetre ve 1000 gramdır. Bu dönemde sizin uyku prolbleminiz olabilir.Özellikle yattığınız zaman nefes darlığı problemi yaşayabilirsiniz.Daha rahat olabilmek için yastık sayısını arttırabilirsiniz.Bu haftalarda kan basıncınıza dikkat etmelisiniz. Bnun için her hafta bir kere düzenli tansiyonunuzu almalısınız.
Artık gebeliğinizin 3.trimesterine giriyorsunuz. Rahiminizin büyüklüğü neredeyse kaburgalarınıza kadar gelecek.Buhaftalarda bacaklarınızdaki varisler artacak ve şişmeler olacaktır.Yine hemoroid probleminiz varsa o artacaktır.Kan uyuşmazlığı varsa bu doktorunuza mutlaka bildirilmelidir.Bu haftada bebeğinizle rahatça konuşabilirsiniz, o artık sizin sesinizi tanıyor....31.haftada bebeğiniz hızla büyümeye devam ediyor.Özellikle de kemikleri. O nedenle bu haftalarda herzamankinden çok kalsiyuma ihtiyacınız olacaktır.. Bu nedenle süt ve ürünlerini oldukça çok tüketmelisiniz.Bebeğiniz iyica büyüdüğü için alan artık daralmıştır. o nedenle bebğinizin tüm hareketlerini hissedecksiniz.32. haftadan sonra doktorunuz sizi atık 2 haftada bir görmek isteyecektir.Bu artık doğumun yaklaştığını gösterir. Erken doğumla ilgili belirtileri mulaka öğrenmelisiniz.Sindirm sistemiyele ilgili sorunlarınız iyice artar. Bunun için lifli yiyecekleri sık sık ve azar azar yemelisiniz. Sıvı alımını arttırmalısınız.
Gebeliğinizin 35.haftasında halsizlik ve yorgunluk hissi pek çok hamile kadının şikayetidir. Uyuma güçlüğü, kilo artışı ve buna bağlı olarak hareket yeteneğinde azalma sorun yaşama nıza neden olacaktır. Bu dönemde cinsel isteksizlikte yaşayabilirsiniz. Eşinizin sizi daha anşayışla karşılaması gerekmektedir. Ayrıca bu dönemde doğum ve ona ait korkulardır. Eşinizin ve doktorunuzun yaklaşımı son derece önemlidir.Dünyada binlerce kadın doğum yaptığını ve bunların sadece az bir kısmında sorun yaşadığını aklınızdan çıkarmayın.
Gebelğinizin 37.haftası, mutlu sona sadece4 hafta kaldı(eğer sezeyan ile doğaracaksanız 2 hafta)Bbebk ise hemen hemen hazır. Doğum kanalına girmesi an meselesi.Hamilelğinizn başında gördüğünüz o ufacık canlı artık tam anlamıyla yakalşık 2750 gram ağırlığında bir insan yavrusu.Bu haftalarda kilo alışınız şçok hızlı olabilir. Doktorunuz vajinadan kültür alıp grup B Strepkok enfeksiyonu taşıyıp taşımadığınıza bakabilir.Bu haftalarda karnınızın üst kısmında bir boşluk rahatlama hissedebiklirsiniz.Bu bebeğin doğum kanalına girdiğini belirtir veangajman olarak adlandırılır. MİDENİZ RAHATLAR,İŞTAHINIZ AÇILABİLİR. BENZER ŞEKİLDE AKCİĞERLERİNİZDE BASKI OLMADIĞINDAN SOLUK ALIP VERMENİZ KOLAYALŞIR.iDRARA ÇIKMANIZ ANGAJMANDAN SONRA DAHA DA SIKLAŞIR, AYNI HAMİLELİĞİNİZİN BAŞINDAKİ GİBİ.
Hamileliğinizin 38. haftasında artık gebeliğinizin ve bebğinizin miadını doldurmuş olarak kabul edeilir.Bu haftaya kadar rahim ağzınız ve onun rahim içine bğlayan kanal sümüksü bir tıkaçla doldurulmaktaydı.Bu mukus tıkacın amacı rahminizin ve bebeğinizi vajinadan gelecek mikrop ve enfeksiyonlara karşı korumaktır.Bu mukusun vajinadan gelmesidoğumun belirtilerinden biridir. ve haşk arasında '' nişan gelmesi'' olarak adlandırılır. Nişan doğumdan birkaç hafta önnce gelebileceği gibi b irkaç saat öncede gelebilir.
Gebeliğinizin 39. haftası:Eğer planlı sezeryan olacaksanız bu hafta güvenli bir şekilde doğumunuzu yapabilirsiniz.Bazı durumlarda normal doğum planlanan gebelerde doktorunuz suni sancı vererek doğumunuzu gerçekleştirebili. bu haftada bacaklarınıza elektrik çarpıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bunun nedeni bebğiniz hareket ederken ve pelvis içinde yerleşirken rahimin etrafındaki sinirlere dokunmasıdır.Eşiniz sizinle doğuma girmeyecekse onu ikne etmeye çalışın. 40.haftada bebğinize oksijen taşıyan ve besin maddesi taşıyan göbek kordonunun uzunluğu yaklaşık 50 kalınlığı ise 1,3 santmetredir. Bebeğiniz 3000 gramın üzerindedir ve rahimin büyük bir kısmını dolduru.Son haftada amniyon zarı her an açılabilir ve sularınız gelebilir. Bazen bardaktan boşalırcasına bazen de çok yavaşolabilir. MİKTARI NE OLURSA OLSUN MUTLAKA DOKTORUNUZU ARAMALI VE HASTANEYE GİTMELİSİNİZ.
41.HAFTADA HALEN DOĞUM YAPMADIYSANIZ artık iyice sıkılmaya ve sabırsızlanmaya başalmışsınızdır.Siz herhangi bir ağrı hissetmesenizde rahim ağzındaki açıklık ve incelme artmaya başlar.Açıklık 10 santimetre olduğunda doğumun ilk evresi başlamıştır.Daha sonra ikinci evre başalr ve bebeğiniz dünyaya ve size merhaba der. Vajinal doğumda kafa doğduktan hemen sonra doktorunuz bebğinizin ağzını siler ve ilk ağlaması odada yankılanmaya başlya.Bu aşamada daha göbek kordonu kesilmeden bebeğinizin kucağına verilmesi ilk temasın daha sıcak yaşanmasını sağlar.
Duyuyorsunuz... Peki dinliyor musunuz?
İletişimin en önemli unsurlarından biri 'dinlemek'.
Peki siz karşınızdakini gerçekten dinliyor musunuz?
Anlamak için mi dinliyorsunuz, yoksa bir cevap vermek için mi dinliyorsunuz?
Dinlerken karşınızdakinin söylediklerini hangi filtrelerden geçiriyorsunuz?
Hamilelik dönemi ve ardından ailenize yeni bir üyenin katılması ile aile içi iletişim daha da önem kazanıyor.
Benim de doğuma ve bebeğe hazırlık eğitimlerimi verdiğim Bostancı Marga Yaşam Atölyesi'ndeki bu tek günlük eğlenceli çalışma ile dinleme farkındalığınızı arttırabilir, aileniz ile aranızdaki iletişimi kuvvetlendirebilirsiniz.
Tarih: 3 Kasım Pazar 11:00-16:00
Katılım bedeli: 50 TL
Detaylar ve kayıt için 0216 380 57 51 yada info@marga.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)