Tuvalet Eğitimi
Tuvalet eğitimi, çocuğun sosyal gelişiminde önemli bir basamaktır. Her çocuğun tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır Bazıları 18-24 ay arası buna hazır olma belirtileri gösterirken, bazı çocukta ise 30 aya kadar beklemek gerekecektir.
Çocuğun Tuvalet Eğitimine Hazır Olduğunu Gösteren İpuçları: Çocuk, gündüzleri en az 2 saat kuru kalmaktadır.
Öğle uykularından kuru kalkmaktadır.
Barsak hareketleri belli zamanda gerçekleşmekte, önceden tahmin edilebilmektedir.
Tuvalet ihtiyacını çeşitli hareketlerle veya sözle ifade etmektedir.
Çocuk; basit talimatlara uymakta, banyoya gidebilmekte ve soyunabilmektedir.
Bezi kirlenince rahatsız olmaktadır.
Tuvaleti kullanmak istemektedir.
Bunun dışında , çocuğun eğitime duygusal olarak ta hazır olması gereklidir. Eğer direniyorsa, onu zorlamayın! Sadece biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. Zorlayıcı bir tuvalet eğitimi, çocuğun kendini kötü hissetmesine yol açar, kalıcı problemlere, kabızlığa yol açabilir.Ev taşıma, kardeş doğumu, ailede ölüm, ayrılık gibi stresli dönemler denemeye başlamak için uygun zamanlar değildir.
Nasıl Tuvalet Eğitimi Vereceğim? Hangi kelimeleri kullanacağınıza karar verin. Ailede kullanılan, çocuğun da söyleyebileceği basit kelimeler seçin. Çocukla ortak bir dilde konuşmanız önemlidir. Çocuğun hazır olduğunu farkedince, bir lazımlık alın (Ayakları yere değdiği için genellikle lazımlıkta daha rahat ederler ) Önce, lazımlığı oyun oynadığı odaya yerleştirin. Oyun oynarken, televizyon izlerken, üstüne oturmasına, lazımlığa alışmasına izin verin. Asla, çocuğu oturması için zorlamayın!
Tuvalet ihtiyacı olunca size söylemesi için cesaretlendirin. Tuvaletini yaptıktan sonra da haber verse, onu övün . Bir dahaki sefere, daha erken söylemesi için cesaretlendirin. Çocuk alışıp sevdikten sonra , lazımlığı banyoya yerleştirin ve denemelere başlayın. 1-2 saatte bir banyoya gidin. Sabah kalktığında, yemeklerden sonra ve tuvaleti geldiğine dair belirtileri farkettiğinizde, lazımlığa oturması için teşvik edin. Birkaç dakika beklemesini sağlayın, sonuç yoksa ısrar etmeyin.Bazı çocuklar başlangıçta, çişlerini lazımlığa yapar ancak kaka için bezlerini kullanmaya devam ederler.
Her başarıda onu övün, memnuniyetinizi bir gülücük veya sarılma bazen de küçük bir ödülle gösterin. Unutmayın, takdir edilen davranışlar yinelenir!Arada olabilecek kazaları hoş görün. Başarısızlıkta asla cezalandırmayın! Bu sadece, işi zorlaştırır ve çocuğu üzer. Belki, çocuğunuz henüz hazır değildir, biraz daha sabretmelisiniz.
Tuvalet Eğitimi Ne Kadar Sürer?
Her çocuk farklıdır. Genellikle, önce barsak kontrolü sağlanır. Çoğu çocuk, 3-4 yaş dolayında barsak kontrolü ve gündüz idrar kontrolünü başarır. Geceleri kuru kalmak içinse, bazen birkaç ay ve hatta yıla daha gerek duyabilir.Kızların çoğu ve erkeklerin ¾' ü 5 yaşında geceleri kuru kalabilmektedir. Ancak, yatak ıslatma çocukluk çağında sık rastlanan bir durumdur ve kontrol yaşı genetik etkenlerle belirlenir.Çocuğunuza kızmadan önce, annenize kaç yaşında kuru kalmayı başardığınızı sorun! Çocuğunuz, büyük tuvalete geçmek istediğinde size söyleyecektir. Klozet adaptörü ve klozete ulaşabilmesi için bir basamak veya tabure sağlayın.
Yardımcı Olacak İpuçları :
Tuvalete alışma ile ilgili kitaplar okuyun.
Lazımlıkta otururken, yanında olun, sohbet edin.
Anne, baba veya büyük kardeşlerin tuvaleti nasıl kullandıklarını göstermesi yararlı olur.
Kızlara, idrar yolu enfeksiyonlarından korumak için, temizliği önden arkaya yapması öğretilmelidir.
Her tuvalet sonrası elleri yıkaması öğretilmelidir.
DR.N.TOPRAKÇI SİTESİNDEN ALINTIDIR.
27 Mart 2009 Cuma
ANNE SÜTÜ VE BEBEK DOSTU HASTANE
Gebeliklerinden itibaren anne adaylarını anne sütü ve emzirme konusunda bilgilendiren, doğumdan sonra da ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenme ve altı aydan sonra ek gıdalar ile iki yaşına kadar emzirmeyi destekleyen ve özendiren hastaneler "Bebek Dostu Hastane" unvanını alıyor.
Anne sütü, ilk altı ay boyunca bebeğin bütün besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılayan ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı koruyabilen en iyi besin. Araştırmalar ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenen ve altı aydan sonra iki yaşına kadar ek gıdalar alan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin daha iyi olduğunu; yaşıtlarına göre daha az hastalandıklarını ortaya koyuyor. Aynı zamanda emzirme, bebeğin annesiyle sevgi bağı kurabilmesi için en iyi iletişim yolu olduğundan, anne sütü alan bebeklerin daha huzurlu olduğu ve ilerleyen yaşlarında da daha uyumlu oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Ancak ne yazık ki, günümüzde emzirmeye başlama oranı yüksek olmasına rağmen emzirmeye devam istenen düzeyde değil. Kadınların çalışma dünyasında daha fazla yer alması, hazır bebek mamalarına daha kolay erişiliyor olması, emzirme ile ilgili yaşanan problemler, sağlık personelinin anne sütü ve emzirmeye karşı tutumları gibi nedenler bu oranın düşmesinde rol almakta. Özellikle de sağlık personelinin, emzirmenin sürdürülmesi konusunda büyük sorumlulukları var.
Emzirmenin özendirilmesi amacıyla Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF harekete geçerek, anne sütünün korunması, desteklenmesi ve özendirilmesi için bir proje başlattı. "Başarılı Emzirmede 10 Adım" başlığı altında emzirmeyle ilgili temel stratejileri belirleyen ortak bir bildiri yayınladılar. Hemen ardından Anne Sütünün Teşviki Programı çerçevesinde, başarılı emzirmede on adımı uygulayan hastanelere verilmek üzere "Bebek Dostu Hastaneler" kavramı geliştirildi.
T.C Sağlık Bakanlığı da, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF ile eş zamanlı olarak, doğum hizmeti veren hastanelerde emzirmenin başarılı ve yerleşik bir uygulama haline gelmesini sağlamak amacıyla 1991 yılında “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler Programı” başlattı. 1991’den bu yana Türkiye çapında 425 hastane “Bebek Dostu Hastane” unvanını aldı.
"Bebek Dostu Hastane" kavramının temel amacının, annelerin, doğum öncesi dönemden hazırlanarak, doğumdan hemen sonra emzirmeye başlamalarını ve hastaneden taburcu olduktan sonra da sağlık personeli tarafından emzirmeyi sürdürmeleri konusunda desteklenmeSİDİR.
“BEBEK DOSTU HASTANEYİ TERCİH EDİN”
Hastanelerin yenidoğan servisinde çalışan bütün sağlık personeli annelere ‘anne sütünün önemi’, ‘doğru emzirme tekniği nasıldır?’, ‘anne sütünün devamlılığı nasıl sağlanır?’, ‘anne sütünün sağılması, saklanması nasıl yapılmalıdır?’ gibi konular hakkında bilgi verilir. Ayrıca bu problemlerle başa çıkma yöntemleri, anne ile iletişim kurma teknikleri de öğretilir . Bunun yanısıra bebek dosyu hastanelerde doğan bebekler doğar doğmaz annelerinin yanına verilerek, emmenin doğumdan itibaren ilk yarım saat içinde gerçekleşmesi için anne destekleniyor. Böylece anne ve bebek arasında ilk ten teması ile süt salınımının hemen başlaması sağlanıyor. Bebekler annelerinin yanında tutularak, sürekli anne-bebek ilişkisi ile süt salınımının hızlanması ve sürekliliği sağlanıyor.Özellikle “ağız sütü” adı verilen ve doğumdan hemen sonra bir süre gelen “kolostrum” yüksek protein değeri, yağda eriyebilen vitaminleri ve enfeksiyonu önleyen özellikleriyle, bebeğin beslenmesi ve sağlığı açısından çok önemlidir. Ağız sütü, bebeğin ilk aşısıdır. Bunun mutlaka bebeğe verilmesi gereklidir”.
Doğumdan sonra emzirmenin desteklenmesi nedeniyle, anne adaylarının doğum yapacakları hastaneyi seçerken “bebek dostu hastane” unvanını aramaları gerekir. .
Emzirmenin anne ve bebek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini şöyle sıralanabilir: “Anne sütüyle beslenen bebeklerin zeka düzeylerinin mamayla *beslenenlere göre daha yüksek olduğu,
*daha az enfeksiyon hastalığına yakalandığı
*ve kronik hastalıklardan korunduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Emzirme, annelerde yumurtalık ve meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Emzirme ile anne vücudundan oksitosin isimli hormon salgılanır. Bu hormon anne sütünün artmasında, doğum sonrası anne rahminin eski şekline dönmesinde ve doğumdan sonra oluşacak kanamanın azalmasında rol oynar.”
Başarılı emzirmede 10 adım
1-Yazılı bir emzirme politikası belirlemek.
2-Bu politikayı yürütmek için eğitim programı hazırlamak.
3-Hamile kadınları emzirmenin yararları ve uygulaması hakkında bilgilendirmek.
4-Annelere doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için yardım etmek.
5-Annelere nasıl emzireceklerini, bebeklerinden ayrı kalsalar da emzirmeyi nasıl sürdüreceklerini öğretmek.
6-Tıbbi bir gereksinme olmadıkça yenidoğana anne sütü dışında herhangi bir yiyecek ya da içecek vermemek.
7-Anne- bebeğin 24 saat aynı odada kalmasını sağlamak.
8-Bebeğin isteğine bağlı emzirmeyi özendirmek.
9-Anne sütü ile beslenen bebeklere biberon ya da emzik vermemek.
10-Anneleri, taburcu olduktan sonra da emzirmeyi sürdürebilmeleri, karşılaşabilecekleri sorunları çözebilmeleri için başvurabilecekleri sağlık kuruluşları hakkında bilgilendirmek.
Anne sütü, ilk altı ay boyunca bebeğin bütün besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak karşılayan ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı koruyabilen en iyi besin. Araştırmalar ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenen ve altı aydan sonra iki yaşına kadar ek gıdalar alan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin daha iyi olduğunu; yaşıtlarına göre daha az hastalandıklarını ortaya koyuyor. Aynı zamanda emzirme, bebeğin annesiyle sevgi bağı kurabilmesi için en iyi iletişim yolu olduğundan, anne sütü alan bebeklerin daha huzurlu olduğu ve ilerleyen yaşlarında da daha uyumlu oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.
Ancak ne yazık ki, günümüzde emzirmeye başlama oranı yüksek olmasına rağmen emzirmeye devam istenen düzeyde değil. Kadınların çalışma dünyasında daha fazla yer alması, hazır bebek mamalarına daha kolay erişiliyor olması, emzirme ile ilgili yaşanan problemler, sağlık personelinin anne sütü ve emzirmeye karşı tutumları gibi nedenler bu oranın düşmesinde rol almakta. Özellikle de sağlık personelinin, emzirmenin sürdürülmesi konusunda büyük sorumlulukları var.
Emzirmenin özendirilmesi amacıyla Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF harekete geçerek, anne sütünün korunması, desteklenmesi ve özendirilmesi için bir proje başlattı. "Başarılı Emzirmede 10 Adım" başlığı altında emzirmeyle ilgili temel stratejileri belirleyen ortak bir bildiri yayınladılar. Hemen ardından Anne Sütünün Teşviki Programı çerçevesinde, başarılı emzirmede on adımı uygulayan hastanelere verilmek üzere "Bebek Dostu Hastaneler" kavramı geliştirildi.
T.C Sağlık Bakanlığı da, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF ile eş zamanlı olarak, doğum hizmeti veren hastanelerde emzirmenin başarılı ve yerleşik bir uygulama haline gelmesini sağlamak amacıyla 1991 yılında “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler Programı” başlattı. 1991’den bu yana Türkiye çapında 425 hastane “Bebek Dostu Hastane” unvanını aldı.
"Bebek Dostu Hastane" kavramının temel amacının, annelerin, doğum öncesi dönemden hazırlanarak, doğumdan hemen sonra emzirmeye başlamalarını ve hastaneden taburcu olduktan sonra da sağlık personeli tarafından emzirmeyi sürdürmeleri konusunda desteklenmeSİDİR.
“BEBEK DOSTU HASTANEYİ TERCİH EDİN”
Hastanelerin yenidoğan servisinde çalışan bütün sağlık personeli annelere ‘anne sütünün önemi’, ‘doğru emzirme tekniği nasıldır?’, ‘anne sütünün devamlılığı nasıl sağlanır?’, ‘anne sütünün sağılması, saklanması nasıl yapılmalıdır?’ gibi konular hakkında bilgi verilir. Ayrıca bu problemlerle başa çıkma yöntemleri, anne ile iletişim kurma teknikleri de öğretilir . Bunun yanısıra bebek dosyu hastanelerde doğan bebekler doğar doğmaz annelerinin yanına verilerek, emmenin doğumdan itibaren ilk yarım saat içinde gerçekleşmesi için anne destekleniyor. Böylece anne ve bebek arasında ilk ten teması ile süt salınımının hemen başlaması sağlanıyor. Bebekler annelerinin yanında tutularak, sürekli anne-bebek ilişkisi ile süt salınımının hızlanması ve sürekliliği sağlanıyor.Özellikle “ağız sütü” adı verilen ve doğumdan hemen sonra bir süre gelen “kolostrum” yüksek protein değeri, yağda eriyebilen vitaminleri ve enfeksiyonu önleyen özellikleriyle, bebeğin beslenmesi ve sağlığı açısından çok önemlidir. Ağız sütü, bebeğin ilk aşısıdır. Bunun mutlaka bebeğe verilmesi gereklidir”.
Doğumdan sonra emzirmenin desteklenmesi nedeniyle, anne adaylarının doğum yapacakları hastaneyi seçerken “bebek dostu hastane” unvanını aramaları gerekir. .
Emzirmenin anne ve bebek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini şöyle sıralanabilir: “Anne sütüyle beslenen bebeklerin zeka düzeylerinin mamayla *beslenenlere göre daha yüksek olduğu,
*daha az enfeksiyon hastalığına yakalandığı
*ve kronik hastalıklardan korunduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Emzirme, annelerde yumurtalık ve meme kanseri riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Emzirme ile anne vücudundan oksitosin isimli hormon salgılanır. Bu hormon anne sütünün artmasında, doğum sonrası anne rahminin eski şekline dönmesinde ve doğumdan sonra oluşacak kanamanın azalmasında rol oynar.”
Başarılı emzirmede 10 adım
1-Yazılı bir emzirme politikası belirlemek.
2-Bu politikayı yürütmek için eğitim programı hazırlamak.
3-Hamile kadınları emzirmenin yararları ve uygulaması hakkında bilgilendirmek.
4-Annelere doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için yardım etmek.
5-Annelere nasıl emzireceklerini, bebeklerinden ayrı kalsalar da emzirmeyi nasıl sürdüreceklerini öğretmek.
6-Tıbbi bir gereksinme olmadıkça yenidoğana anne sütü dışında herhangi bir yiyecek ya da içecek vermemek.
7-Anne- bebeğin 24 saat aynı odada kalmasını sağlamak.
8-Bebeğin isteğine bağlı emzirmeyi özendirmek.
9-Anne sütü ile beslenen bebeklere biberon ya da emzik vermemek.
10-Anneleri, taburcu olduktan sonra da emzirmeyi sürdürebilmeleri, karşılaşabilecekleri sorunları çözebilmeleri için başvurabilecekleri sağlık kuruluşları hakkında bilgilendirmek.
BEBEK MÜZİKLERİ
BEBEK MÜZİĞİNİN FAYDALARI
1- Zihinsel gelişime etkisi; Yapılan araştırmalar, çocuk beyninin gelişiminde özellikle ilk yıllar, müziğin çok önemli bir etken olduğunu ortaya koymuştur.
2- Duygusal gelişime etkisi; Anne karnından itibaren müzik dinleyen bebekler hırçın hareketler yerine daha uyumlu davranış sergilerler. Huzurlu büyüyen bebek için bu ilerleyen yıllarda büyük bir avantajdır.
3- Fiziksel gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler bazı şarkılarda hareketlenirler. Büyüdükçe bu hareketlilik el çırpmaya, oynamaya, dans etmeye dönüşür. Dolayısıyla bu hareketlilik bebeğin küçük kas, büyük kas gelişimini sağlar.
4- Sosyal gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler, melodi, armoni, ritim gibi müziğin en önemli unsurlarını öğrenirler. Bu da ilerleyen yaşlarda onlara mükemmel bir avantaj sağlar.
5- Müziğin matematik zekası gelişimine etkisi vardır.
6- Müziğin kulak ve dil gelişimine etkisi vardır.
7- Zihinsel gelişimin % 85’ i 8 yaşına kadar, Beyin gelişiminin % 80’ i 3 yaşına kadar tamamlanır. Zeka gelişimini ve beyin gelişimini ilk aylar beslenmeden sonra olumlu etkileyen ilk faktör müziktir.
8- ABD’ li Bilim Adamları, prematüre doğan bebekler üzerinde inceleme yaparak Klasik Müziğin iştahı açtığı belirlediler. Amerikalı Doktorlar, Klasik Müzik dinleyen bebeklerin daha çabuk büyüdüğünü ve yaşamlarının ilk stresten daha hızlı arındığını kaydettiler. Klasik Müzik çalındığında bebeklerin kalp atışları düzene girerken, nefes alıp vermeleri kolaylaşır.
1- Zihinsel gelişime etkisi; Yapılan araştırmalar, çocuk beyninin gelişiminde özellikle ilk yıllar, müziğin çok önemli bir etken olduğunu ortaya koymuştur.
2- Duygusal gelişime etkisi; Anne karnından itibaren müzik dinleyen bebekler hırçın hareketler yerine daha uyumlu davranış sergilerler. Huzurlu büyüyen bebek için bu ilerleyen yıllarda büyük bir avantajdır.
3- Fiziksel gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler bazı şarkılarda hareketlenirler. Büyüdükçe bu hareketlilik el çırpmaya, oynamaya, dans etmeye dönüşür. Dolayısıyla bu hareketlilik bebeğin küçük kas, büyük kas gelişimini sağlar.
4- Sosyal gelişime etkisi; Müzik dinleyen bebekler, melodi, armoni, ritim gibi müziğin en önemli unsurlarını öğrenirler. Bu da ilerleyen yaşlarda onlara mükemmel bir avantaj sağlar.
5- Müziğin matematik zekası gelişimine etkisi vardır.
6- Müziğin kulak ve dil gelişimine etkisi vardır.
7- Zihinsel gelişimin % 85’ i 8 yaşına kadar, Beyin gelişiminin % 80’ i 3 yaşına kadar tamamlanır. Zeka gelişimini ve beyin gelişimini ilk aylar beslenmeden sonra olumlu etkileyen ilk faktör müziktir.
8- ABD’ li Bilim Adamları, prematüre doğan bebekler üzerinde inceleme yaparak Klasik Müziğin iştahı açtığı belirlediler. Amerikalı Doktorlar, Klasik Müzik dinleyen bebeklerin daha çabuk büyüdüğünü ve yaşamlarının ilk stresten daha hızlı arındığını kaydettiler. Klasik Müzik çalındığında bebeklerin kalp atışları düzene girerken, nefes alıp vermeleri kolaylaşır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)