28 Kasım 2012 Çarşamba

SEVGİLİ THE FRESH MOM BLOĞUMUNUN ANNESİ EBRU'NUN ANKETİME VERDİĞİ CEVAPLAR:))


Freshmom


*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
Rahat bir hamilelik gecirdim, diyebilirim.Duygusallik,aserme gibi tipik hamilelik durumlari yasamadim.Ben hep anneliğim doğumla cisimlendi diyorum.
Hamile kaldığımda 50 kiloydum.23,5 kilo aldım. Hamilelik sürecim dahil coçukluğumdan beri lakto ovo vejetaryen beslenmeme rağmen bu kiloyu nasil aldığım hala espri konusudur :) Doğumdan sonra da kilo vermek için özel bir çabam olmadi. Oglum 4 aylik oldugu zaman 55 kiloya kendiliginden dusmustum.Bunda anne sutu vermemin,vejetaryen beslenmemin ve genetik sans faktorlerinin toplu etkisi oldugunu dusunuyorum.

*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
 Saskinlik,ne yapacagini bilmeme,icimi acitan bir sevgi en bariz duygulardi.
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
 3 yasinda oglum
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
Buna direkt metamorfoz gecirdim diye cevap vermek istiyorum.Hizla cocukerkil bir aile olduk.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
 Sabah uyanir uyanmaz kisisel temizlik sonrasi,o oyuncaklarina kosar ben de kahvaltiyi hazirlamaya baslarim.kahvaltidan sonra 2 saat kadar beraber oyun oynariz,kitap okuruz.Sonrasinda oglen okul icin hazirlanir ve okula gider.Ben o okuldayken gereken tum isleri bitirmeye gayret ederim.16.30 civari okuldan geldiginde yine kisisel temizlik,oyun,sohbet,aksam yemegi,banyo,sohbet ve uyku ile en gec 21 de sonlanir gunumuz.
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
 Anne olmak icimdeki kosulsuz sevgiyi,sefkati,merhameti,gizli ogretmeni,enerjiyi ve herseyi birarada yapabilme gucunu tavan yaptirirken,yanina ilk kez gercek korkulari,endiseleri de katti.Anne olduktan sonra daha once endise ettigim,dert ettigim tum durumlar mevcut durum karsisinda saygi durusuna gecti.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
 Kendimi korumaci bir anne olarak goruyorum.Cocugumu zaptirapt altina almiyorum elbette ama,guvenli ortam yaratip ozgurlugunu yasamasiicin tum duzenlemeleri ona hissettirmeden yapiyorum.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
Hayir devam etmedim.Geriye donup baktigimda pismanlik da duymuyorum.Ancak artik yavas yavas is dunyasina donmenin planlarini yapmaya da basladim :)
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
 Evet
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
 İhtiyaca yonelik,pratik ve islevsel olmasi,guvenli olmasi,sagliga zararli olma ihtimali bile bulunmamasi gibi ana kriterlere cok dikkat ediyorum.Tekstil urunu ise %100 pamuk olmasi tercihim.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
 Beslenmesine cok ozen gosteriyorum.Bu konuda profesyonel destek aldim,aliyorum.Yasina gore ihtiyaci olan besin gruplarini gunluk almasini sagliyorum.

Simdi okula da gittigi icin daha da dikkat ediyorum.Oglen ve ikindi ogununde okulda yedigi veya yemedigi seylere gore aksam ogununu sekillendiriyorum.

Yeni tadlara,sunumlara alismasi icin disarda yemek yemek,alisveris ve yemek pisirme ayagina belli gorevlerle onu da katmak gibi seylere dikkat ediyorum.Okulun aylik yemek listesinden kopya cekerek,yemedigini ogrendigim tadlari farkli sunumlarla evde yaparak tattirmaya gayret ediyorum.

Saglik bakimindan ise,alerjik bir cocugum oldugu icin beslenme yani sira cevre kosullari olarak da dikkat etmemiz gereken seyler oluyor.Ayrica hasta olsun olmasin duzenli doktor ziyaretimiz oluyor.Bu sebeple oldugunu dusunuyorum ki, oglumda ilac,asi,igne doktor korkusu hic yok.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
İlk 6 ay sadece anne sutu olmak kaydiyla toplam 15 ay anne sutu aldi oglum.Ancak dogumdan itibaren sadece sagarak biberonla aldi bu sutu ki bu surec oldukca zorlu oldu benim icin. Tam tesekkullu sut uretim tesisi gibi calistim desem az :) 300 uzeri bir torbayi da tarih gectigi icin atmak zorunda kaldim,sonrasinda kendi istegimle doktorumuza danisarak yavas yavas kestim anne sutunu.

Thefreshmom.blogspot.com isimli bir blogum var ancak laptop um yaz basinda kendini imha ettiginden beri post giremedim.:) Yakin zamanda format degisikligi ile birikmis anilarla yeniden canlandirmayi planliyorum. 

Sevgiler
Ebru

HAMİLELİK: MUTLUYUM VE KORKUYORUM





Hamileliğin birçok kadın için çok mutlu bir süreç olduğuna inanılır. Hatta bir zamanlar östrojen ve progesteron hormonlarının hamile kadınları olumsuz duygu halinden koruduğu düşünülürdü. Fakat son zamanlardaki araştırmalar bunun doğru olmadığını göstermiştir. Amerika’da yapılan araştırmalar, hamilelikte her 10 kadından birinin depresyon geçirdiğini tespit etmiştir.
Hamilelik, hem içinde umudu ve gelişimi içeren bir zaman dilimi hem de kadının kendini kırılgan hissedebildiği ve duygusal karmaşanın yaşandığı bir zaman dilimidir. Birçok kadın bu dönemde kontrol edemediği duygusal iniş-çıkışlar yaşayabilir.
Arka Plan

Elbette ki bebeğin oluştuğu şartlar hamilelik döneminin nasıl geçirileceğini etkiler. Her çift kendilerine ait sebeplerden bebek yapar: Çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için, bir başkasını (eşi, ilk çocuğu, anne-babayı) memnun etmek için, biyolojik saate meydan okumak için, evlilikteki doyumu arttırmak için…Tüm bu sebeplerin hamilelik, doğum ve anne-bebek ilişkisi üzerinde çok önemli etkileri vardır. Bu sebepler, çocuk sahibi olmak kavramına farklı noktalardan bakar ve farklı tanımlamalar yaparlar. Hamilelik sevgi dolu bir ilişkinin meyvesi olsa da, plansız / kötü zamanlamalı olsa da ya da pahalı ve yıpratıcı bir kısırlık tedavisinin sonucunda gelse de, süreçte yaşanan temel endişeler aynıdır: Nasıl olacak? Hamilelik nasıl olacak? Doğum nasıl olacak? Bebek nasıl olacak? Ben nasıl bir anne olacağım?

Bebeği beklerken aslında nasıl bir deneyimi bekliyor olduğunu bilmemek…Belirsizlik.

Yeni vücut, yeni kimlik

Hamileliğini öğrendiği ilk andan itibaren, anne özgürlüğünün bir kısmını kaybetmiş gibi hissedebilir: Ne yediğine, ne içtiğine, nasıl hareket ettiğine dikkat etmek zorundadır. Bu kısıtlamalarla birlikte bebeğin iyi olup olmadığı, sağlıklı doğup doğmayacağı, doğumun rahat olup olmayacağı, iyi anne olup olunmayacağı hakkında endişeler belirir. Aynı zamanda hamilelik nasıl geçerse geçsin yaşanacak bazı rahatsız edici durumlar olacaktır: Mide bulantıları, yorgunluk hisleri, aniden bastıran uyku, değişken ruh hali, tüm-güçlü hissederken aniden çok kırılgan, zayıf ve bağımlı hissetmek gibi.
Her trimester (3 aylık dönemler) kendine ait zorluklar getirir: İlk trimesterde anne hamileliği ve bebeği tam olarak hissedememenin sıkıntısını ve suçluluğunu yaşayabilir. Deneyimsiz bir hamile olduğu için ne yapması ne yapmaması gerektiğini ayırt edemeyebilir ve bu yüzden kendisine çok yoğun kısıtlamalar getirebilir. Düşüklerin çoğu ilk haftalarda gerçekleştiği için düşük yapma konusunda endişeler yaşayabilir, bu konu ile ilgili kabuslar görebilir. İkinci trimesterde çocuğun gelişimine bakan ikili ve üçlü tarama testleri anne için stres yaratabilir. Bu testlerde kuşkulu sonuçlar çıkarsa, daha ileri tetkikler yapılır ve bebeğin gelişimi hakkında kesin sonuçlara varılır. Eğer bir zeka geriliği saptanırsa, anne-baba hamileliği devam ettirip ettirmeme konusunda karar vermek zorunda kalırlar. Tüm bu süreç, bebeği kaybetme riskini içerdiğinden, çiftin psikolojik durumunu olumsuz etkiler.

3. trimester ise annenin bedeninin değiştiği ve doğumun yaklaştığı dönemdir. Anne, büyüyen karnı ve göğüsleri ile birlikte kendini “kadın”dan çok sadece “anne” olarak görmeye başlar. Daha önce cinsel obje olan göğüsler sütle dolarak anneliği, bebeği besleme misyonunu üstlenen objeler halini almıştır. Bu dönem kadının cinsel kimliğinde bir sarsıntıdır. Tamamen “anne” görünümünde olan bir kadının cinsel yaşamı sekteye uğrayabilir, kendini çekicilikten uzak algılayabilir. Cinsel ilişkinin doğumdan sonraki 6 haftadan önce normale dönmesi zordur. Annenin eski cinsel kimliğini hissetmesi ise aylar alabilir. Evlilik içindeki karı-koca rolleri, anne-baba rollerine dönüşür. Rollerin farklılaşması, evlilik için de bir geçiş dönemidir ve her çift için kolay olmayabilir.
Hamile kadının arkadaşlık ilişkilerinde de farklılık olabilir. Arkadaş çevresinde başka hamile / çocuk sahibi kadın yoksa, kendini dışlanmış hissedebilir; çocuklu arkadaşları ile eskisinden daha yakın bir ilişkiye girebilir ve çocuksuz arkadaşlarından uzakta kalabilir.

Hamile kadın kendi anne-babası ile de farklı bir ilişki boyutuna girer. Artık sadece onların çocuğu değildir; çocuk sahibi olmaya hazırlanan bir yetişkindir. Eğer hamile kadının annesi hayatta değilse, hamilelik, kaybedilmiş annenin normalden daha çok özleneceği bir dönem olabilir.

Kırılganlık 

Hamilelik ile birlikte yaşam döngüsü çok daha farkına varılır ve sorgulanır. Doğum-yaşam-ölüm gibi kavramlar daha somut olarak fark edilir.
Hamile kadının kendi bebeklik dönemine ait terk edilme korkuları su üstüne çıkabilir ve kendini her zamankinden daha fazla korunmaya muhtaç ve zayıf hissedebilir.
Nasıl bir anne olacağı ile ilgili kaygıları yoğunlaşır. Her hamile kadın dünyadaki en iyi anne olmak ister. Hata yapmaktan çok korkar ve yoğun suçluluklar yaşayabilir.
Tüm bu sebeplerden hamilelik çok mutlu bir dönem olsa da, aynı zamanda korkutucudur da.

Hamilelikte stresi arttıran risk faktörleri şunlardır:
plansız hamilelikler; zamanlaması kötü olan hamilelikler (hamile kadın kariyerinin hassas bir noktasında olabilir)
kadının kendini anne olmak için çok yaşlı ya da çok genç hissettiği hamilelikler
evlilikte çok erken ya da çok geç gelen hamilelikler
tecavüz sonucu oluşan hamilelikler
etrafın baskısı sonucu oluşan, kadının anne olmaya hazır olmadığı hamilelikler
hamilelik sırasında ortaya çıkan sağlık problemleri
kısırlık tedavisi sonrası yaşanan hamilelikler (kayıp endişesi daha yüksek olabilir)
daha önce düşük, ölü doğum gibi deneyimler yaşanmış olan hamilelikler
negatif sosyo-ekonomik faktörler (işsizlik, evsizlik gibi)
duygusal destek yoksunluğu (özellikle aileden ve eşten)
daha önce depresyon ya da başka bir psikolojik rahatsızlık geçirmiş olmak
evlilikte anlaşmazlıkların olduğu hamilelikler

Hamilelikteki duygusal sorunlar süreci nasıl etkiler?

Yaşanan duygusal sorunlar depresyona yol açabilir ve depresif anne kendine özen göstermekte zorlanır. Düzenli yemek ve uyumak konularında sıkıntı çeker.
Depresyon alkol, sigara ve uyuşturucu madde kullanımını tetikleyebilir. Bu maddelerin hepsi bebeğin gelişimini ve annenin sağlığını olumsuz etkiler.
Ana rahmindeki bebek annenin sesini ve duygularını algılama kapasitesine sahiptir. Anne depresyonda ise bebeği ile duygusal bağı hissetmekte ve kurmakta zorlanır. Bu da doğumdan sonraki anne-bebek ilişkisini zedeleyebilir. Ayrıca bu bağın oluşmaması, annenin kendini yalnız ve izole hissetmesine sebep olur.
Hamilelikte yaşanan depresyon, doğum sonrası depresyon riskini yükseltir.

Hamileliği duygusal anlamda rahat geçirmek için neler yapabilirsiniz?

Hamilelikte zaman zaman yorgun ve endişeli hissetmek normaldir. Böyle zamanlarda etrafınızdan yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
Eşinizle açık iletişimde olun. Gerekirse bir aile/evlilik danışmanına başvurun.
Hamilelik dönemi hakkında bilgi sahibi olun.
Kendinizi arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden uzak tutmayın.
Uykunuza dikkat edin. Hamilelikte uyku düzeniniz bozulabilir. Uyumadan önce sizi rahatlatacak şeyler yapın.
Hayatınızda çok büyük değişiklikler yapmamaya çalışın. Bebek zaten başlı başına büyük bir değişimdir.
Eğer çoğu zaman kaygılı, yorgun, korkulu veya depresif hissediyorsanız “normaldir, geçer” demeyin. Bu durumu doktorunuzla ve eşinizle mutlaka konuşun.
Bebeğe hazırlanmak belli bir iş yükü getirir. Bunu yaparken sizin sağlığınızın öncelikli geldiğini unutmayın. Her şeyi hazır etme ve yetiştirme telaşı içinde olmayın. Siz iyi olmadığınız sürece bebeğinizin de iyi olamayacağını hatırlayın. Rahatlamak, keyif sürmek için kendinize zamanlar tanıyın.
Her şeyi mükemmel yapmaya çalışmayın. Öncelikler belirleyin ve önceliği olmayan işlerin beklemesine izin verin. Böylece üzerinizde yarattığınız stres azalacaktır.

SEVGİLİ O BİR ANNE BLOĞUNUN SAHİBESİ MÜGE'NİN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))



*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
-Hayallerimdeki gibi çok güzel bir hamilelik geçirdim. Sanıyorum çok beklediğim ve hazır hissettiğim için kendimi herşey çok yolunda gitti.  51 kilo başladığım hamilelik yolculuğu 72 kilo ile son buldu. 11 kilomu hastanede bıraktıktan sonra 8-10 ay gibi bir sürede eski kiloma kavuştum. Emzirmenin faydasını çok fazla gördüm diyebilirim.

*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
-İşte bu nasıl tarif edilir, bilemiyorum. 22 saatlik bir sancı sonrasında doğan bir yavru küçücük ve mosmordu… Şaşkınla onu inceliyordum… Güzel, harika, muhteşem kelimeler o kadar yetersiz ki… Ama tüm annelerin ne demek istediğimi anladıklarını biliyorum. Sanırım sadece anneler anlayabilirJ
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
24 aylik
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
-Çok değişti…Hem de çok…Kızımdan önce Nişantaşı’nda büyük bir ofisin içinde müthiş yoğun bir iş hayatı olan reklam yöneticisi iken kızımla birlikte tası tarağı toplayıp kendimizi taşraya attık. Şimdi biz her şeye sil baştan başlamışken kızımla doğa içinde yuvarlanıp büyüyoruz J
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
-Çok eğleniyoruz… Birlikte sabah giyinip ekmek almaya gidiyoruz fırına…Ardından kahvaltı…Yemek problem olduğu için en zor anlarımız başlıyor. Ardından evi öylece bırakıp şehir parkına gidiyoruz… 2 saate yakın geçen zamandan sonra bir kavga dövüş yemek olayı ardından 2-3 saatlik öğle uykumuz oluyor. O ara ne yaptım yaptım… L uyanınca evimizde oyunlar oynuyoruz, kitap okumayı seviyor ( okuyor gibi yapmayı aslında), yapbozlara merak saldık bu arada…kısaca sadece onunla vakit geçiyor babamız gelene kadar…
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
-Annelik beni ev kadını  yaptı J yemek pişirmek kızımla zevkli hale geldi… Birde anne olunca artık kendiniz 2. Planda kalıyor. Önce evlat sonra anne durumu oluştu. Ancak şimdilerde kreş dönemi başlayacağından yavaş yavaş kendime dönmeye başladım.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
-Korumacı!!! Hatta rahatsızlık boyutunda..sırf kendi kızımı değil gördüğüm her çocuğa karşı…Hatta anne karnındakilere bile J Bazen annelerine müdahale ettiğimde rahatsızlık verdiğimi düşünüyorum ama kendime engel olamıyorum

*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
-Hayır. İznim bitince 2 hafta daha gittim ancak daha fazla devam ettiremedim. Şuan evde home-ofis işlerimle biraz oyalanıyorum. Ancak 2 sene tatil yeterli geldi şimdi tekrar iş zamanı J
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
-Hemde nasıl…
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Pamuklu olmasına; incik, boncuk, pul, sim olanları almamaya; cildine dokunacak kumaşları tercih etmemeye ve iç çamaşırlarını organik almaya çalışıyorum.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
-Kızımdan önce evde yemek olayımız çok nadirdi. Çünkü yemek yapmayı sevmediğim gibi bilmiyordum da. Ancak hamilelikle birlikte hem kendi beslenmeme, hem de kızım için dikkat etmeye başladım.  İstanbul’dan çıkmamızın asıl sebebi de bu aslında. Daha doğal beslenme..
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
Evet, hala vermeye devam ediyorum.


Müge Çalışkan
Sorularıma cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.

SEVGİLİ FULDE'NİN BEBEĞİ BLOĞUNUN SAHİBESİ FULDEN'İN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))


      The Skinny Mom
"a lifetime is not enough for this love"

*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
My Photo-Epey rahat bir hamilelik geçirdim. Dağ tepe hoplayıp zıpladım, gezdim. 8,5 aylık hamileliğe dek çalıştım. En başta tek sıkıntım bulantıların şiddeti oldu ama sonradan geçti. Doktorum pek yasakçı biri değildi, onun tavsiyesiyle sadece tatlı, börek, çörek kategorisindeki şeylerden uzak durdum,  toplamda 10 kilo aldım, doğumdan beri de tam 15 kilo verdim J


*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
-Çok perişan hissettim. Sezaryen olduğum için biraz sıkıntılıydım, daha önce hiç ameliyat olmamıştım ve sezaryenden çıkana kadar da ameliyat olduğumun ciddiyetine varamamıştım. Ağrım çok fazlaydı. İlk kucağıma aldığımda çok korktum, bir iki saat sonra ise “nasıl bu kadar güzel olabilir” diye ağlamaya başladım. Çocuğu kucağa almayı mutluluk, aşk, meşk gibi standart duygularla ifade etmek çok anlamsız çünkü bambaşka bir olay. Sizden bir tane daha var artık ve bunu fark ettiğinizde sarsılıyorsunuz.


*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
-10 aylık oldu.


*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
-İlk birkaç ay herkesinki gibi benimki de bütünüyle kötü  ya da iyi diyemeyeceğim şekilde değişti. Özellikle son 5 aydır, katı gıdalara başladığımızdan beri, mutfakta daha fazla zaman geçirmeye başladım.  Mutfak ve yemek alışkanlıklarımız tümüyle değişti diyebilirim. Artık endüstriyel gıdadan elimizden geldiğince uzak duruyoruz ailece. Daha fazla çamaşır yıkanır oldu enteresan bir biçimde sürekli makine çalışıyor evde J Gene deterjanları falan hep bebek için üretilenlerden alıyoruz tabi.
Eşim de ben de minimalizmi severiz. Basit ve sade eşyalarımız vardır, salondaki sehpaların üzerinde ıncık cıncık eşyalar yoktur; ama şimdi hiçbir şey yok! Begül için her şey ortadan kaldırıldı, çünkü çok erken sayılacak bir zamanda emekledi ve ayaklandı, biz de bütün evi değiştirdik J Bunun dışında, eskiden eşimle çok fazla dışarı çıkardık, şimdi eşim çıkıyor ben oturuyorum, normalde hiçbir eş bunu kabullenmez sanırım, ben ise çok memnunum, arada “senin halı saha maçın falan yok mu ya?” diye sitem ettiğim bile oluyor. Enteresan bir biçimde, henüz eski aktif hayatımı özlemiyorum. Evde de dışarıda da Begül’le yeterince aktif sayılabilecek bir hayatım var.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
-Çalıştığım zamanlarda –ki haftanın en az 5 günü geceli gündüzlü çalışmam gerekiyor,  Begül günün çoğunu adeta kendi başına geçiriyor. Kendi başına derken, ikimiz de salonda oluyoruz, o oyuncaklarıyla oynuyor, ben işimi yapıyorum. Çoğu zaman elinde bir meyve, sebze, ekmek vs oluyor mesela. Kendi başına çok güzel oynayan, kolay sıkılmayan bir çocuk şimdilik. (Ben de öyleymişim bebekken) Ben sadece uyutmak, yemek yedirmek, beraber oynamak, banyo yaptırmak gibi şeyler için diyalog kuruyorum onunla. Ama şöyle bir görüntü çizeyim, mesela yürümeye başladığından beri, ördek gibi peşimden geliyor, ben çamaşır asarken benimle duruyor, yemek yaparken mutfakta oynuyor, bir yandan onunla konuşuyorum hep. Ama eğer işim yoksa o gün, dışarı da çıkıyoruz, beraber bütün gün oynuyoruz da, bazen beraber bir şeyler izliyoruz, müzik çok fazla dinleriz, digiturk 434 no’lu kanal, yeni takıntımız. O kanal Relaxation kanalı ve bütün gün New Age tarzı, SPA müzikleri falan çalıyor. Eşlik eden görüntülerde de mütemadiyen mevsime uygun doğa görüntüleri var. Çok komik, Begül o durağan müzikle, o durağan doğa görüntülerini izlemeyi inanılmaz seviyor. Çoğu zaman o müzikleri dinlerken kucağımda uyuyor artık.


*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
-Bence anne olunca kimse değişmez. Sadece yeni bir tarz edinir ya da yeni koşullara uyum sağlamak zorunda kalır, ama özünde herkes aynı kalır. Ben çok sert biriydim, şimdi kızıma örnek olmayım diye etrafa karşı daha yumuşak başlıyım. Hayatım tabii ki çok değişti, açık konuşmam gerekirse, artık çocuksuz arkadaşlarımla aynı kafada değilim. Maalesef bu böyle. İnsan ister istemez zaten başka anneleri arkadaş ediniyor, e bu da zorunlu, kaçınılmaz bir tarz değişikliği sayılır. “Anneni anlarsın” diye bir şey var ya, ben ona da inanmıyorum. Nesini anlayayım annemin? Herkes çocuğuna aynı koşullarda mı bakıyor? Çocuğunu iki bakıcıyla büyüten biriyle, yalnız başına büyüten, evinde oturarak büyütenle, dışarıda çalışarak büyüten; çocuğunu yanında çocuğunun babası varken büyütenle, babasız büyüten arasında öyle büyük farklar var ki. Ben annemi falan anlamadım, sadece çok merak ettim, annem de beni bu kadar çok mu sevdi? Bundan daha mı çok sevdi? Sütü kesildiğinde o ne hissetti mesela? Annelik empati kurulabilecek bir şey değil diyoruz, her yerde bas bas bağırıyoruz, aynen öyle. Ama bundan kasıt, çocuksuzlar anneleri anlamıyor, değil. Bir annenin bile bir diğeriyle empati kurması çok zor. İşte böyle garip garip şeyler düşünmeye başladım. Ama değişmek? Hayır değişmedim. Hayatta en büyük isteğimdi, kendimden bir tane daha yapmak, değişirsem biraz haksızlık olur J


*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
-Şu anda rahatım, çünkü çocuğum bana bağımlı. Daha bebek. Ama ilerde, okul başladığında, servise binmesi, sokaklarda yürümesi, bir yaz kampına gitmesi gerektiğinde ne olur, işte onu bilemiyorum. Kalbim büsbütün bağımsızlık vermekten yana. İsterim ki, 13-14 yaşında, interrail’le falan yurtdışına yollayım onu. Muhtemelen aklımı kaçırırım ama olsun. O özgür hissetsin, ayakları yere bassın, kendi kararlarını verebilsin, kendi başına bir şeyler başarsın da, gerisi önemli değil.
Evet şu anda rahatım. Çocuğum yerlerde sürünüyor, yere düşen bir şey yıkanmadan ona geri veriliyor,üşütür diye deliler gibi giydirilmiyor, yere düştüğünde kimse gıkını bile çıkarmıyor ve o da düşüp kafasını güm diye yere vurduğunda asla ağlamıyor. En azından ağladığında mızmızlığından değil, gerçekten korktuğundan ya da canının yandığından emin oluyoruz. Yemek yemediğinde üzerine gitmiyorum, yediği kadar yemesine izin veriyorum. Üstü başı kirlenir diye dert etmiyorum, sofrada eliyle ayağıyla yiyor rahat rahat, biliyorum ki, rahatlık gelişimi ve dayanıklılığı getirir. Çünkü annem beni de kız kardeşimi de böyle yetiştirdi. Biz bunun faydasını çok gördük, bu anlamda kendisine minnettarım. J Ama bu rahatlık, bazılarında umursamazlık izlenimi yaratabilir, asla öyle değil. Emin olun, siz ne kadar aşırı tepkiden uzak olursanız, çocuğunuz da o kadar rahat olacaktır. Yoksa o düştüğünde ve kafasını vurduğunda, benim ondan daha çok canım yanıyor.


*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
-Biz eşimle, doğum sonrası hakkında en ufak fikre sahip olmadığımız için, çok fantastik bir hayal âleminde olduğumuzu, Begül 3 haftalıkken çalışmaya başladığımda anladık. Biz zannediyoruz ki, bebek işte, uyur, emer, sonra kaka yapar, değiştiririz, gene uyur, falan. Freelance çevirmenim ben, evimde tv kanallarına dizi, belgesel çeviren bir insanım, doğumdan 3 hafta sonra ilk aldığım işi güç bela teslim ettim, ikincisini ise geri gönderdim. Sonraki atılımım Begül 4 aylıkken oldu. O da fiyaskoyla sonuçlandı. Ama artık maddi anlamda çöküşlere gebe kaldığımızdan, Begül 8 aylık olduğunda ben çalışmaya başladım. Tam randımanlı çalışma hayatım ise bundan bir ay önce başladı, zaten 15 gün sonra Begül yürümeye başlayarak bize kozmik şakasını da yaptı J Çok zorlanıyorum, evet. Gerçekten çok zorlanıyorum, hatta çalışmak ve çocuk büyütmekle alakalı yazdığım blog yazımda da anlatmıştım ve birçok insanla bu şekilde dert paylaşmıştık; ama maalesef, kapitalist sistemde başka çare yok JÇalışmak zorundayım. Ama eğer koşullar el verseydi, hayatta da çalışmazdım, 24 saati kızıma ayırırdım seve seve.


*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
-Blogumda her şeyi yazmak beni mutlu ediyor. Eskiden köpeklerim, kedilerim, tavşanlarım için blog yazıyordum, şimdi kızım için yazıyorum. Ayrıca sadece futbol yazdığım bir blogum da var, hayata dair her şeyden bahsettiğim bir başka blogum da var, kişisel günlüğümü tuttuğum sadece birkaç kişiye açık bir blogum daha var. Yazı yazmayı çok sevdiğim doğru,  senelerdir yazıyorum ama şimdiye dek en sevdiğim blogum kesinlikle kızıma dair olanı oldu. İlerde kendisine okutmak gibi bir düşüncem yok, her an kapatabilirim de, seviyorum ama süper bağımlısı da değilim J


*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
-Kendini kanıtlamış markalar olmasına dikkat ediyorum.


*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
-Yaklaşımım tamamen güdüsel benim. Bana mantıklı geleni yapmaya çalışıyorum. Yakın arkadaşlarıma danışıyorum. Şekeri meyve ve pekmez dışında çok uzun süreyle daha vermeyi düşünmüyorum mesela. Tuzdan da elden geldiğince uzak tutacağım. Unlu gıdalara bağımlı olmasın diye uğraşacağım. Fast Food ve paketlenmiş şeker çikolata tarzı yiyecekler konusunda son derece katıyım. Çok uzak tutmaya çalışacağım. Tereyağı ve zeytinyağı dışında yağ kullanmıyorum. Organik takıntım en baslarda çoktu, şimdilerde ise yok, zira son araştırmalar da organik tarımla sera tarımı arasında besleyicilik açısından fark göstermemiş. Belli bir düzen oturtamadık aslında, tamamen benim çalışıyor olmamdan kaynaklanıyor bu, yemek saatlerimiz, sabah uyanınca kahvaltı, öğlen uyanınca öğle yemeği, sonra bir ara öğün, akşam da akşam yemeği şeklinde, ama belli saatleri yok dediğim gibi.


*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
-10 aydır aralıksız emzirdim. 1,5 yaşına kadar da emzirmeyi düşünüyorum.



Fulden Ayhan

TEŞEKKÜR EDERİM:))