Kendi kendine yürümek istiyor,
Kendi kendine yemek yemek istiyor,
Herşeye hayır diyor,
Bizimle sık sık inatlaşıyor,
Ağlama ve öfke nöbetleri başladı,
Daha saldırgan davranıyor,
O uyumlu, sakin bebeğimizin yerinde şimdi inatlaşan, dediğim dedik, her söylediğinize karşı çıkan, adeta sabrınızın sınırlarını zorlayan bir çocuk var…
Aslında bu davranışlara sevinmek mi lazım yoksa üzülmek mi ? Biz olaya iyi tarafından bakalım ve mutlu olalım. Çünkü çocuğunuz artık büyüdü, çevreyi algılama kapasitesi arttı, zihinsel gelişimi hızla ilerliyor, çevreyi merak ediyor, araştırmak, keşfetmek istiyor, kendi seçimlerini yapmak, kararlarını vermek istiyor, kendini bir birey olarak kabul ettirmek istiyor. Literatürde “negativizm” , “erken ergenlik”, “terrible two” olarak da isimlendirilen ve 18. ay civarında başlayıp, 42-46. aya kadar devam eden, 2 yaş sendromu döneminde bebeğimiz “özerklik” dönemine giriyor. Bu dönem yaptıklarının etkisini test ettiği, sınırları zorladığı bir dönemidir.
Öncelikle bu dönemin tamamen normal ve her çocuğun geçirdiği gelişim dönemlerinden biri olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca bu dönemin kalıcı olup olmaması yine bizim elimizde. Peki bu dönemde çocuğumuza nasıl yaklaşmalıyız. İşte size birkaç öneri :
• Seçme Şansı Verin: Ona isteklerinizi direkt olarak söylerseniz muhtemelen hayır cevabıyla ve dirençle karşılaşacaksınız. Bunun yerine isteklerinizi ona alternatifli biçimde sunun, seçenekleri siz belirleyin ama seçim ona kalsın . Örneğin, “Boyama yapmak ister misin?” yerine , “kırmızıyla mı maviyle mi boyayalım ?” dediğinizde direnç riskinin daha düşük olduğunu göreceksiniz.
• Ona ait bir alan sunun: Evin diğer kısımlarında eşyaları kurcalamasına ve karıştırmasına izin vermiyorsunuz belki, bu onu daha da öfkeli bir hale getirecektir. Çocuğumuza “hayır” derken ona alternatifler de sunmalıyız, yoksa kendini ifade etme çabaları engellenen çocuk, kendini tamamen bir kıskacın içinde hissedecektir. Eğer imkanınız varsa dilediğince karıştırması, kurcalaması ve incelemesi için ona bir alan sunun, örneğin odasında bir köşe olabilir. Böylelikle “salondaki çekmeceleri karıştırmanı istemiyorum ama kendi odandaki çekmecelere bakabilirsin” diyerek ona bir alternatif sunmuş olabileceksiniz.
• Tutarlılık, tutarlılık, tutarlılık : “Çocuğuma hep yeşil ışık yaktım, büyüyüp de kırmızı ışıkla ilk karşılaştığında artık çok geçti!” (Dr. John Zanicchi)
İsteklerini ağlayarak elde etmesine izin vermeyin. En azından ağladığı sırada isteğini yerine getirmeyin, bunun için susmasını bekleyin ya da dikkatini başka bir yere yönlendirerek onu sakinleştirin. Ancak bunu tutarlı ve kararlı bir biçimde yapmanız çok önemli. Yani önce “hayır” deyip sonradan yine “evet”e dönüyorsanız bu durumda çocuğumuzun şiddetlenmiş olumsuz davranışını pekiştirmiş oluyorsunuz. Tutarlılık sadece sizinle sınırlı kalmamalı, aynı şekilde babası ve evdeki diğer kişiler de sizinle tutarlı şekilde davranmalı, yani sizin hayır dediğiniz bir şeye eğer babası ya da bir başkası (bakıcı, anneanne, babanne vs..) evet diyorsa bu durumda sıkıntı yaşamaya devam edersiniz.
• Sabır, sabır, sabır : Bu dönemde göstereceğiniz sabır, uzun vadede sizin ve bebeğinizin hayatını kolaylaştıracak. Sabırsız davranıp ona her istediğini verirsek ileriki yaşlarında da bu durumu kullanabilecektir. Öte yandan sabırsız davranıp sözel ya da fiziksel şiddet göstermeniz durumunda çocuğunuz bunu model olarak alacak ve size karşı aynı şiddeti gösterecektir.
• Anneler kendilerini nasıl sakinleştirmeli : Gün boyu çocukla ilgilenen ve yaşam düzeni değişen annenin rahatlamak ve bu zorlu dönemi sabırla atlatabilmek için kendine vakit ayırabilmesi çok önemli. Sosyal hayatınızı bir şekilde tekrar canlandırmalısınız. Bu konuda akrabalardan ya da eşlerden yardım alınabilir. Anne ne kadar sağlıklı ve huzurlu olursa çocuğa vereceği tepkiler de o kadar sağlıklı olacaktır. Kendine vakit ayırmayı bencillik değil, aslında yine çocuğumuzun iyiliği adına yapılmış bir eylem olarak görebiliriz.
Bunun yanısıra çocuğumuz olumsuz davranışı gösterdiği sırada eğer gerekli sabrı gösterecek durumda değilsek onunla ilgilenme görevini devredebileceğimiz bir başkası varsa ortamı terkedebiliriz ancak birileri yoksa anne ve bebek başbaşa ise bu durumda bebeğin yalnız bırakılmasını kendi adıma ben tavsiye etmiyorum.
2 yaş sendromu döneminde nelerle karşılabileceğimiz, hangi tepkinin neden gösterildiği ve ne kadar süre devam edeceği ve bunların olası çözüm yolları hakkında bilgili olursak, kendimizi daha hazırlıklı, rahat, güvenli hissedecek ve çocuğumuza da bunu yansıtacağız. Bu anlamda bu dönemde bir uzmandan destek almak oldukça faydalı olacaktır.
Hangi Noktada Uzmana Danışmak Gerekir :
Aslında uzmana danışmak için çocuğun davranış problemlerinin şiddetlenmesini beklemeye gerek yok, çocuğu bu döneme giren anne-babanın ona nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda en az 1 seans davranış değiştirme eğitimi almalarını öneriyoruz. Çünkü uygulamaya dair bilmeleri gereken önemli detaylar var, sadece belli yerlerden okudukları yazılar yeterli olmayabilir, herhangi bir yerden okudukları yöntemin tek bir detayını bile eksik ya da yanlış uygularlarsa bu durumda uyguladıkları metod bir işe yaramayacağı gibi olumsuz davranışı daha da şiddetlendirebilir.
Psk. Ozlem TOKGOZ
http://www.zihinselgelisim.com/
http://www.bebekolay.com/
BU yazıyı Bebekolay adlı siteyi okurken gördüm. Altuğ da 18. ay itibaren 2 yaş sendorumunu yaşamaya başaldı. Evde küçük bir dev adam şeklnde dolaşıoyor. Bizim en çok yemek yememe işi zor durumda bırakıyor. Bazen de benim oğluma Hayır diyememe sanırım sorun olacak :((
Ben de bir uzmanla görüşmek ne iyi ne kötü yada hatalı yapıyorum ? bunları konuşmak istiyorum. Bazen çözümsüz kaldığım oluyor.
Yukarıdaki yazı da güzel çözüm yolları da var. Onların bir kısmını uyguluyor, bir kısmına da ı-uygulamıyorum. Ama oğluma Hayır demeyi öğrenmem ve herşeyi ağlayarak elde etmesmesini öğretmem çok önemli..
''Çocuğuma hep yeşil ışık yaktım, büyüyüp de kırmızı ışıkla ilk karşılaştığında artık çok geçti!”
Bu söz sanırım herşeyi özetliyor:))