BEBEĞİN AY AY ZİHİNSEL GELİŞİMİ
Zihinsel gelişim dış dünyayı anlamayı, tanımayı ve öğrenmeyi içeren tüm zihinsel evrelerdir. Bebekler yüksek öğrenme potansiyeliyle doğarlar, fakat yapabilme becerileri azdır. Doğdukları andan itibaren duyar, görür, hisseder ve öğrenirler.
Bebeğinizin zihinsel gelişimi genetik faktörlere bağlı olduğu kadar çevresel faktörlerden de etkilenir. Her çocuk birbirinden farklıdır ve farklı tavırlar, davranışlar, gelişimler gösterirler. Bebeğinizin sağlıklı olması için iyi bir bakıma, düzenli ve doğru beslenmeye ihtiyacı vardır.
1. AY: ANNE KOKUSU ZAMANI Yeni doğan bebek parlak ve hareket halindeki cisimleri fark eder. Ancak 25-30 cm mesafedeki nesneleri görebilir. Kucağınıza aldığınızda susar, kokunuzu tanır. Emzirdiğinizde rahatlar.
Bu dönemde emme, yakalama, arama gibi refleksleri vardır. Bakışınızı yakalayıp size bakabilir. Böyle anlarda onunla ilişki kurarak, başınızı sallayarak yanıt vermeye çalışmalısınız. Siyah beyaz renklerden oluşan nesneleri uzun süre izler, zıt renkler ilgisini çeker. Bebekler ilk ayda özellikle anne-babasının yüzünü incelemekten çok hoşlanırlar.
Size ihtiyacı olduğu anlarda ağlayarak yardım ister. Sakin olduğu kısa dönemler de olur, onunla şarkı mırıldanır gibi konuşun ve ninni söyleyin, evde gezinin. Dışarıdan gelen yüksek seslere kollarını ve bacakları hareket ettirerek tepki verebilir. Bebeğiniz sizin sesinizi ayırt edebilir. Sizi duyunca sakinleşir.
Bebeğiniz tat farklarını ayırt edebilir. Tatlı, ekşi, acı yada tuzluyu algılayabilir.
2. AY: SESLERE İLGİ ZAMANI
Bu ayda bebeğinizin duyuları birbirine uyumlu hale gelmeye başlar. Duyduğu seslere doğru bakar ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalışır.
Bu dönemde bebekler insan sesine bayılırlar. Konuşan ya da şarkı söyleyen insan sesini duyunca emmeyi bırakıp dinlemeyi tercih ederler. Mümkün olduğunca onunla konuşun. Sizinle iletişim kurabilmesi için bu etkileşimler çok önemlidir.
İkinci ayda bebeğinizin gelişimine yapacağınız en önemli katkı ona sevginizi göstermenizdir. Bebeğinizin normal gelişimi için sizin varlığınızı hissetmesi çok önemlidir. Fiziksel olarak sizi hissetmesini sağlayın. Günlük işlerinizi yaparken, onun zihinsel gelişimini geliştirmek için çeşitli yollarla, farklılıklar yaratabilirsiniz. Onu neyin ağlattığını, neyin mutlu ettiğini anlamaya çalışın.
Acıktığında ya da huzursuz olduğunda, ağlayarak haber verir. Rahat ve mutlu olduğunda hafif sesler çıkarır. Daha uzun süreler uyanık kalır. Etrafıyla ilgilenmeye, keşiflere başlar, her şeyi ağzına götürür.
Artık reflekslerini daha iyi kontrol edebilir. Ona bakabileceği bir şey verin. 180 derece açıda olan eşyaları izleyebilir. En çok yüzlere ve gözlere bakar. Bu nedenden dolayı annenin bebekle göz teması kurması sosyal gelişim açısından çok önemlidir.
3. AY: BAŞINI ÇEVİRME ZAMANI
Üçüncü ayda bebeğiniz ihtiyaçlarını belirgin şekilde göstermeye başlar. Gelen seslere doğru daha emin olarak döner ve hareket halindeki nesneleri takip edebilir. Yakınında konuşan kişiye doğru bakabilmek için başını çevirebilir.
Renkler arasındaki farkları algılamaya başlar. Renkler, görmeyi geliştiren en önemli unsurlardır. Ona parlak renkli oyuncaklar göstererek tepkilerine bakabilirsiniz. Artık nesnelerin sadece görüntüsü ile değil, dokusu ve tadı ile de ilgilenir. Değişik kumaş ve oyuncaklar gibi değişik dokuları tanımak hoşuna gider.
Bebeğiniz artık konuşma amaçlı sesler de çıkarmaya başlar. Beklenmeyen ve yüksek sesler duyduğunda rahatsız olur. Gözlerini kırpıştırıp, ağlar. Kendisiyle konuşulduğunda ya da mutlu olduğunda kendi kendine cıvıltılı sesler çıkarır. Yine ağlayarak rahatsızlığını ve sıkıntısını anlatır. Yaklaşan birinin sesini, ayak seslerini ya da su sesi gibi seslere heyecanlı, coşkulu sesli tepkiler verir. Annesi kendisine yaklaştığını anladığında, gülümser ve sesler çıkarır. Keyfi yerindeyse, ay sonunda aranızda 15-20 dakikalık bir “Ohh’lar ve ahh’lar” diyalogu geçebilir. Uyanıkken zamanının çoğunu ellerine ve ayaklarına bakarak, oynayarak geçirir. Bebeğinizi yıkarken ya da üstünü değiştirirken onunla konuşun ve vücudunu anlatın. Böylece ona sorulduğunda ayaklarını, burnunu ve kulaklarını gösterebilir.
Masallar ve ninniler çok hoşuna gider. Gülerek ve sesler çıkararak size tepki verebilir.
4. AY: GÜLÜCÜK VE ÇIĞLIK ZAMANI
Bebeğiniz artık bilinçlenmeye başlamıştır. Daha sistemli hareket eder. Gece uykuları artık daha uzundur. 11-12 saat uyur. Parmaklarını emerek, huysuzluk yaparak size uykusunun geldiğini gösterir. Uykusu geldiğinde, onu yatağına yatırırsanız daha kolay uykuya dalar. Size ve çevresine bakmak çok hoşuna gider. Yüzüne 15 cm uzaklıktaki nesneleri takip edebilir.
Bu dönemde bebeğinizin kişiliği belirgileşmeye başlar. Sizinle oyun oynamak çok hoşuna gider. Yeni sesler çıkarmaktan hoşlanır ve bazılarını taklit edebilir. Gülüşü daha belirgin hale gelir. Yüksek sesle güler. Karşısındakilere tepki verir. Neşeli çığlıklar atar, bazı sesleri taklit edebilir. Tanıdık yüzleri gördüğünde sesler çıkarır. Görüntü ile gerçek yüzü ayırt edebilir. Bu dönemde her türlü uyarıya açık olduğu için bulunduğu çevreyi zenginleştirip renklendirmeniz gerekir. Kendi kendine oynayabilir. Oyuncaklarla oynamak çok hoşuna gitse de her zaman aynı tepkileri verir.
5. AY: AĞZINA GÖTÜRME ZAMANI
Beşinci ayda bebeğiniz kendini keşfetmeye başlar. Herşeyi tanımak için ağzına götürür. Elleriyle oynar, parmaklarını inceler. Ayaklarını, parmaklarını ve cinsel organını tanımaya çalışır. Bu keşfi kendine dokunarak yapar. Cinsel organını keşfetmeye başladığında genelde anne babalar bu durumdan çok hoşnut olmaz. Engel olmaya çalışırlar. Fakat bu yanlış bir yaklaşımdır. Bebeğinizin kendisini tanımasına izin verin. Hatta ona yardımcı olun, organlarının isimlerini söyleyerek ona anlatın. Aranızdaki diyaloğu geliştirin.
Zaman ilerledikçe bebeğiniz daha bir sosyalleşmeye başlar ve eğlenceli zamanlar da bununla birlikte çoğalır. Bebeğiniz artık daha çok ses çıkarmaya, “Agular” yapmaya da başlar. Dilini çıkarır, tükürür. Artık daha çok hareketi taklit etmeye başlar. Daha belirgin şekilde sesli tepkiler verir.
6. AY: ÖĞRENME ZAMANI
Artık bebeğiniz duyularını koordine etmeye başlar. Duyduğu seslerin nereden geldiğine bakar, dokunduğu eşyayı uzun süre iyice inceler. Bu dönemde her bebek farklı farklı şeylere odaklanır. Bazıları emeklemeyi öğrenirken, bazıları da konuşmaya çabalar.
İlerleyen zamanlarda bebeğin odaklandığı şeyler sürekli değişir. Bebeğinizi başka bebeklerle kıyaslayarak “Benim bebeğim neden bunu yapmıyor” diyerek endişenmeyin. Sonuç olarak farklı zamanlarda da olsa bütün bebekler konuşmayı ve yürümeyi öğrenir. Bu süreçte bebeğiniz, etrafını inceleyerek öğrenmeye devam edecektir. Yine bu dönemde nesneleri birbirleriyle kıyaslayabilir, onlara uzun süreler bakarak inceler. Farklı ve yeni şeyler görmekten çok hoşlanır. Öğrenmek istediğini belli eder.
6. ayda bebekler ebeveynlerinin isimlerini öğrenmeye başlarlar. Sesli harflerin başına sessiz harfler ekleyerek hecelemeye başlar. Aynı heceyi arka arkaya tekrar edebilir. (de - de – de- ba - ba, ma - ma gibi) Bebeğinizin konuşmasını geliştirmek için yapacağınız en önemli şey onunla konuşmaktır. Bebeğinizle ne kadar çok iletişim kurarsanız, konuşmayı o kadar çabuk öğrenir. Söylediklerini anlamadığı düşüncesine kapılıp onun konuşmamazlık yapmayın. Onunla konuşurken göz kontağı kurmayı unutmayın. Konuşmanız sırasında zaman zaman size gülümsediğini ve sesler çıkararak cevap vermeye çalıştığını görebilirsiniz.
Bu dönemde bebeğinizin basit problemleri çözme, etrafı gözlemleme yeteneklerini ve hafızasını geliştirmeye başlar. Örneğin oyuncağını elinden aldığınızda uzanır ve almaya çalışır. Ona parlak ve canlı renklerde, sesli oyuncaklar vererek yardımcı olabilirsiniz.
7. AY: DETAYLARLA İLGİLENME ZAMANI
Bebeğiniz bu ayda daha da hızlı gelişmeye başlar. Özellikle dil becerisi önemli ilerleme kaydeder.
Yeni şeyler keşfetmek için hareket etmeye başlar. Oyuncaklarıyla daha az oynar. Konuşmaya çalışır, gülücükler yapar. Etrafında neler olduğunu merak eder. Sizden uzaklaşıp etrafı incelemek ister. Geri dönüp aynı yerde olup olmadığını kontrol eder. Bulunduğunuz ev geniş ise ona arada bir görünmeniz gerekir, çünkü sizi görmediği zamanlarda korkabilir. Yanında olduğunuzu ona hissettirin.
Bu dönemde, ilgisi başka şeylere yönelir ve dikkatini daha iyi toplamaya başlar, çevresindeki detaylarla ilgilenir. Bu yüzden ses çıkarmayı biraz azaltabilir. Bu sizi endişelendirmesin.
Artık mutluluğunu daha belirgin şekilde belli eder. Çığlıklar atabilir, daha belirgin gülücükler yapar. Duyduğu sesleri daha iyi taklit edebilir. Ne söylediğinizi daha iyi anlamaya başlar.
Bebeğiniz annesinin sadece kendisine ait olduğunu anlar. Annesi onun için hala dünyanın merkezidir. Artık sizi daha iyi tanımaya çalışır. Sizinle daha çok temas kurar (saçınızı yada üzerinizdeki kıyafeti ısırabilir). Bu dönemde size “Anne” demeye başlayabilir. Anne ya da baba denildiğinde sizin kastedildiğinizi anlar.
Görmediği bir oyuncağın aslında var olduğunu bilir. Duygularını daha iyi ifade edebilir. Örneğin; oynadığı bir oyuncağın üzerini örtseniz, açıp örtünün altına bakmaya çalışır ve buna kızabilir.
8. AY: KEŞİF ZAMANI
8. ay bebeğinizin yeni keşiflere başladığı zamandır. Gördüğü herşeye dokunmak ister ve bunun getireceği tehlikeli durumların farkında değildir. Bu dönemde daha da dikkatli olmanız gerekir.
Bu dönemde bebeğinizin uyku düzeni değişiklikler gösterebilir. Gece yarısı ya da sabah çok erken bir saatte uyanabilir. Kendi kendine uyuyabilmesi biraz zaman alabilir. Sizden yardım istemek için yüksek sesle ağlayabilir. Bu gibi durumlarda onunla konuşun, ona ninniler söyleyin ve sakinleştirmeye çalışın. Fakat bunları yaparken unutmayın ki, yalnız uyumayı da öğrenmesi gerekiyor.
Bebeğiniz daha renkli, farklı büyüklükteki eşyaların olduğu yerleri daha çok sever. Çünkü dikkatini verebileceği, inceleyebileceği daha çok şey bulabilir. Özellikle mutfak, bebeklerin çok ilgisini çeker. Dolapları, çekmeceleri karıştırmak ister. Çok dikkatli davranmanız gerekir. Özellikle deterjanların bebeğinizin ulaşamayacağı yerlerde olmasına özen gösterin. Parlak renkteki ambalajları onlara çok çekici gelebilir. Tuttuğu herşeyi üç boyutlu olarak algılar. Etrafındaki herşeye daha çok dikkatini verebilir. İstediği herhangi birşey için size işaret edebilir.
Bebeğinizin dil becerisi konuşmaya başlamadan çok önce gelişmeye başlamıştır. Artık onunla daha çok sohbet edebilirsiniz. Konuştuklarınızı daha iyi anlar ve takip edebilir. Ona daha kolay anlayabileceği basit şeyler anlatın. Artık daha çok sesin taklidini yapabilir. Duyduğu bir çok sesi çıkarmaya çalışır
9. AY: HAREKETLENME ZAMANI
Bu ayda bebeğiniz daha çok hareketlenmeye başlar. Size küçük yaramazlıklar yapabilir. Artık bebeğinizin el becerisi artmıştır. Öğrendiklerini daha kolay uygulayabilir. Daha çabuk adapte olur. Büyük parçalı legoları birbirine takabilir, kapakları kapatabilir. Kitap sayfalaranı çevirerek bakabilir.
Bebeğiniz bu dönemde gerçekleri daha çok algılar. Siz onun yanında değilken bile evin içinde olduğunuzu bilir. Basit oyunlar oynamaya bayılır. Sakladığınız oyuncakları bulmaya bayılır. Aynı oyunu tekrar tekrar oynarsanız sıkılabilir. Daha önce oynadığınız bir oyunu tekrar oynadığınızda hatırlar. Aile fertlerinden başka insanlarla da iletişim kurmaya başlar. Çevresindekilerin ruh hallerini anlar ve buna göre davranabilir.
Bu dönemde bebeğiniz ona söylediklerinizi daha iyi anlar. Konuşmanızın tonlamasından ne anlatmak istediğinizi anlar. Onunla sık sık konuşun. Etrafınızdaki nesnelerin isimlerini ona söyleyin. Ona verdiğiniz basit komutları uygulayabilir.
Bu dönemdeki bir bebek hareket etmenin verdiği özgürlük duygusundan çok mutludur, fakat yine de anne ve babasının hep yanında olmasını ister. Anne ve babalarından ayrı kalan bebekler (çalışan anne-baba) onlar eve döndüğünde kendilerini güvende hissederler. Yine bu dönemde bağımsızlık hissi de ortaya çıkar. Bebeğiniz artık sizi emmek istemeyebilir, ama bu davranış muhtemelen değişir.
Daha da hareketlenen bebeğiniz artık kendisine deneme-yanılma yoluyla yeni oyunlar bulabilir. Düşen, hareket eden nesneleri takip edebilir. Hareketliliğin yanında merakı da iyice artar. Etrafını daha çok inceler. İsmini söylediğinizde size doğru bakar. Kelimeleri kullanamasa da sizi anlar. Size yanıt verebilir.
10. AY: BENİMLE OYNAR MISIN?
Artık bebeğiniz için çevresindeki dünya sadece oyundan ibarettir. Birçok kaynak, evde yeterince önlem alındığı taktirde, hiç endişelenmeden bebeğin çevresini tanımasına olanak vermenizi önerir. Fakat, anne ve babalar bunu hayata geçirmenin söylendiği kadar kolay olmadığını bilir. Eşyaları ortadan kaldırıp, kapıları kilitleyip, pencerelere demir, prizlere kapak taktırsanız da, sonuçta sizin de evde bazı ihtiyaçlarınız olacağı için, evi ancak bir noktaya kadar güvenli hale getirebilirsiniz. Bu yüzden de bebek evde bazı yerlere girme izni olmadığını bilmelidir. Sabırlı ve sakin olmak size zor görünse de, bebeğin kendi kendini kontrol etmesini öğrenmesinin başka yolu yoktur. Bebek için potansiyel tehlike olarak gözüken herhangi bir nesne veya durum çok sakin olarak değerlendirilmelidir. Bebeğinizin bazı durumların tartışılmayacağını öğrenmesi gerekmektedir. Onuncu ayda, bebeğinizin kendi kendine oturmak gibi bazı temel aşamaları becermiş olması gerekir; ancak unutmayın ki her 10 aylık bebeğin motor gelişimi farklı olur. Oturma ve buma bağlı olan her hareketi bebeğiniz artık çok rahat gerçekleştirebilmelidir. Dönebilir, eğilebilir, pozisyonunu değiştirebilir ve otururken karnının üzerine yatıp tekrar doğrulur. Eğer bebeğiniz gözüpek bir 10 aylıksa, 50 santimetre yükseklikteki yerlere tırmanmaya çalışacaktır. Örneğin; daha önce sizinle sallanan sandalyede oturmuşsa, şimdi bunu tek başına yapmak isteyecektir. Artık sandalyeden inmek istediğinde, sandalyenin yerden ne kadar uzak olduğunu kavrayabilir ve ilk önce kol ve bacaklarını kullanarak, yani kendini emniyet altına alarak inebilir. Hemen hemen tüm bebekler bu dönemde emekler, bazıları ise biraz destekle ayakta kendi başına durabilir. Bazıları mobilyaların etrafında dolaşır, çok azı birkaç adım atar, yine çok azı yürümeye başlar. Emekleme veya yürümeyi “zamanında” gerçekleştirmeyen bebeklerin anne-babaları, onların etrafa karşı meraksız olmalarından yakınır. Fakat, o sırada bebeğiniz, konuşma veya oyuncakları detaylı inceleme gibi bambaşka bir alanda kendini geliştiriyor olabilir.Dönüm noktaları:- Kendi kendine ayağa kalkabilir.- İki elinden birden tutarsanız, yürüyebilir. - Koltuğa çıkabilir, hatta inebilir. - Ayakta dururken, kendi kendine oturabilir.- Tek eli ile iki küçük nesneyi birden tutabilir. - Sallanarak ve mırıldanarak müziğe eşlik edebilir. - Topu size geri yuvarlayarak, top oynayabilir. - Bir fincandan kendi başına su içebilir.
11. AY: KONUŞMAYA HAZIRLIK ZAMANI
Bu ayda bebeğiniz daha belirgin şekilde gelişmeler gösterir. Gelen kokuları ayırt edebilir. Yemek kokusu geldiğinde yemeğin hazırlanmakta olduğu anlar. Sabırsızlanır, fakat beklemeyi de öğrenmiştir artık.
Bazen söylediğiniz şeylere tepki vermeyebilir. Bu gibi durumlarda endişelenebilirsiniz ama aslında o başka birşeyle ilgileniyordur ve sizi duymamazlıktan gelebilir. Fakat işitmesi ile ilgili ciddi problemler yaşıyorsanız, doktorunuza başvurmanız gerekir.
Bu dönemde neslerin sembolü olan kelimeleri hatırlayabilir. Örneğin; yemek dediğinizde mutfağa doğru işaret edebilir. Birinci sene çok az bebek konuşmaya başlayabilir. Söyledikleri hala size anlaşılmaz gelebilir. Sanılanın aksine konuşma bebek için bir zeka göstergesi değildir. Konuşamasa da her bebek belli bir kelime hazinesine sahiptir, yaklaşık olarak 10 kadar nesnenin anlamını bilir. Ona talimat verdiğinizde yerine getirebilir. Burada yine yapmanız gereken, “lütfen ve teşekkür ederim” kelimelerini bebeğinizle olan diyaloglarınıza eklemek. Bunu yaptığınızda göreceksiniz ki, bebeğiniz konuşmaya başladığında bu kelimeleri kullanacak.
Bebeğinizle konuşurken bebek tarzında konuşmanız onun dil becerisinizi kötü yönde etkilemez. Atık bebeğiniz daha çok keşfe yönelik şeyler yapar. Oyuncaklarını ve çevresindekileri sınıflandırabilir. Etrafındaki nesneleri daha çok incelemeye başlar. Eşyalar arasındaki farkları anlamaya çalışır. Nesneleri daha iyi tanıyabilmesi için ona çeşitli kitaplardan resimler göstererek yardımcı olabilirsiniz. Tabii bunu yaparken de kelimeleri kullanışınıza ve telaffuzunuza çok dikkat edin.
12. AY: SOSYALLEŞME ZAMANI
Bebeğiniz artık sizi daha çok anlamaya başlamıştır. Ona söylediklerinizi daha kolay yapabilir. Talimatlarınızı yerine getirebilir. Artık yavaş yavaş kelimeleri söylemeye de başlar. 12 aylık olan bebeğiniz artık daha karmaşık oyunlar oynamak isteyebilir. Oyuncaklarıyla daha fazla oynamaya başlamıştır, en çok da oyuncak hayvanlardan hoşlanır bu dönemde. Örneğin; kitaplardaki hayvanları resimlerini göstererek ona öğretmeniz çok yararlı olacaktır.
Bu dönemde bebeğiniz ruh halini daha çok yansıtır. Bu tamamen sizin ruh halinizle de bağlantılıdır. Bir ayna gibidir. Siz mutlu olduğunuzda o da mutlu olur, üzüldüğünüzde ya da sinirlendiğinizde oda gerginleşir. Mümkün olduğu kadar onu sakin ve huzurlu tutmaya çalışın.
Minik bebeğiniz artık tepkilerini daha iyi gösterir, daha sosyaldir. Fakat oyunlar sırasında küçük tatsızlıklar olabilir. Bunları sakin ve soğukkanlılıkla karşılayarak tepkinizi göstermeniz gerekir. Sinirlendiğinde sakın ona vurarak eğitmeye çalışmayın. Çünkü ilerleyen zamanlarda bunun normal bir davranış olduğunu düşünür ve o da size karşı yapabilir. Tepkinizi daha çok ses tonunuzla belirtirmeniz gerekir. Çok sert bir karşılık verirseniz, ileride dikkat çekmek için tekrar bu tür davranışlar sergileyebilir. Bunu önlemek sizin elinizde....
2 Mart 2009 Pazartesi
MUTLU BEBEK
MUTLU BEBEK KİMDİR?
Meslek hayatı boyunca bebeklerin ve çocukların sağlığı yanında mutluluğu için de çalışan, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan ile “mutlu bebek” kavramını hakıında yapılan bir röportajdan alıntıdır.
Normal yolla doğurmak, anne sütüyle beslemek, ilgi, sevgi ve şefkatle dokunmak bir bebeğin mutluluğu için gerekli olan ön koşullar…Bir toplumun geleceği sağlıklı çocukların varlığı ile sağlanabilir. Bir bebeğin mutluluğu, anne daha çocuk doğurmaya karar verdiğinde etkilenmeye başlıyor. Annenin sağlığı, annenin çocukken beslenme şekli, spor yapma alışkanlığı, hamile kaldığı zaman bebeğine geçirebileceği özellikler, hepsi doğacak bebeği etkiliyor. Hamileliğin ilk 3 ayı çok önemli. Embriyonel dönem diyoruz; anne karnında bebeğin organları yapılanıyor. Bu dönemde annenin huzuru da çok önemli. Bebek daha anne karnındayken, annesinin mutluluğu, annesinin çevresel etkenlerden etkilenmesi, annesinin sevdiği yiyecekler ve bunların kokuları bebeği etkiliyor.Gelelim doğum sırasına, annenin bebeğine geleceği için vereceği ilk ödül, onu normal yolla doğurmasıdır. Bebek, normal yolla doğduğu zaman çok önemli pozitif etkiler alıyor; bağırsakta faydalı flora oluşuyor, bebeğin bağışıklık sisteminin daha iyi yapılanması söz konusu oluyor ve bebek özellikle de akciğerleri için çok önemli pozitif katkılar alıyor.
ANNE SÜTÜ MUCİZESİ
Doğduktan sonra anne sütüyle beslenmeye başlanması bebeğe verilebilecek en güzel hediye. Her zaman steril, kolay, hazır, içinde bağışıklık maddeleri bol olarak bulunan, inanılmaz büyüme faktörleri bulunan bir besin anne sütü… Ayrıca, anne sütünün bebeği gelecekte obeziteden, diabetten, çölyak hastalığından, alerjilerden koruyan özelliği var. Anne sütü bebeği ayrıca, koroner kalp hastalıklarına yatkınlıktan ve hiper tansiyona karşı da koruyor. Bununla da kalmıyor, anne sütü bebeği orta kulak iltihabından, solunum yolu enfeksiyonlarından ve ishalden de koruyor. Ayrıca, anne sütü alan bebeklerin IQ skorları daha yüksek oluyor, yani anne sütü bebeklerin daha akıllı ve sağlıklı olmasını sağlıyor. . Bir bebeğe verilecek en önemli ödül normal yolla doğum ve anne sütü vermektir… Anne sütü mucizevi bir gıdadır. Ülkemizde elde edilen verilerde yüzde 9 bebek sadece anne sütü almakta, yüzde 8’i hiç anne sütü almamakta, yüzde 83 bebek de anne sütüyle birlikte başka gıdalarla beslenmektedir. Oysa, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmeyi öneriyoruz. Çok değerli bir besin olan anne sütü verilmediğinde biberonla beslenmede büyük bir artış olmakta, bebeklerin yüzde 20’si, içinde yaşamsal besin değeri olmayan nişastalı mamalarla beslenmektedir. Bu durumda çocuk kilo almasına rağmen sağlıksızdır.Bugün ülkemizde yüzde 50 çocukta demir eksikliği anemisi görülmektedir. Demir eksikliği nedenleri olarak, demirli gıdaların yeterli tüketilmemesi ve vücut tarafından iyi kulllanılmaması gösterilebilir. Ek besin olarak 6. ve 7. aylarda sebze çorbaları içinde ete, ezilerek başlanmalıdır. Kırmızı et, tavuk, balık, hindi, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, pekmez ve kuru baklagilller demir eksikliğini önleyici besinlerdir. Çinkonun da büyüme ve gelişmede önemli bir yeri vardır. Büyüme ve gelişme, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, tat duygusu, iştahsızlığın engellenmesinde etkilidir. Çinko; kırmızı et, kuru baklagilller, yağlı tohumlar ve tam tahıl ürünlerinde bulunur. Bebeklerde şeker ve şeker katılmış besin tüketimine dikkat edilmeli ve 1 yaşına kadar rafine şeker ve tuz katılmış besinler kullanılmamalıdır. Ülkemizde yaklaşık yüzde 11 oranında bebeklerde malnütüsyon (zayıf çocuk) görülmektedir. Bir diğer tehlike de şişmanlığın yaygınlaşmasıdır. Dünyada 5 yaş altında yaklaşık 20 milyon çocuk fazla kilolu ve obezdir ve bu çocukları gelecekte sağlık sorunları beklemektedir. Sağlıklı beslenme temelleri erken yaşlarda aile tarafından atılır. Anne sütü dışında aşırı karbonhidratlı ve nişastalı gıdalarla beslenen bebeklerde, yağ hücreleri sayı ve volüm olarak artar ve bunlar gelecekteki obezitenin temelini teşkil eder.
SEVGİYLE DOKUNMA
Bir bebeğin mutluluğu için, bebeğe dokunmak çok önemlidir. Örneğin; eskiden giydirilen bebek eldivenleri artık çıkarılmış durumda… Biz diyoruz ki, bebek doğduktan sonra ilk yarım saat içinde anne göğsüne konulmalı, annesine dokunmalı, temas etmeli… Bu durum annede süt sekresyonunu da arttıran ve başlangıcı sağlayan en önemli faktördür. Bebeği çıplak olarak anne ve baba göğsüne koymak, bebeği daha mutlu kılıyor, anneyi ve babayı bebekle iletişim bakımından daha iyi yapılandırıyor. Her çeşit dokunma çok önemli. Çünkü inanılmaz bir güven duygusu oluşturuyor; yeterince dokunulmayan, sevgisiz çocuk iyi büyüyemiyor. Bu arada bebeğin giydiği kıyafetler ve kullandığı bezlerin de vücuda dokunması önemli. Dokunmadan dokunmaya fark var ve en güzelini hakkeden de çocuklar. Bu bakımdan her çeşit pozitif etkileşimin, her çeşit pozitif dokunmanın bebeğin vücut ve ruh sağlığında, çok önemli yeri var. Bağışıklık sistemini, dokunarak, bebekle iletişim kurarak sağlayabilirsiniz. Sevgisiz çocuk iyi büyüyemez. Aslında bu sadece bebekler için değil, yetişkinler için de önemli. Şimdi dünyada çok yaygın olan bir yaklaşım var: Sevgiyle dokunmak, bağışıklık sistemini güçlendirir, çünkü mutluluk hormonunun salgılanmasını pozitif olarak etkiler.
BEBEĞİN POPOSU…
Bebek hastanede doğuyor, ilk eğitimler burada veriliyor. Bebek, anne memesine adapte olmaya çalışıyor. Sonra, evine gidiyor. Bir bebeğin doğduktan sonra ilk kontrolü 7 ila 10. gün arasındadır. Ve bebek kontrole geldiğinde bebeğe yazılan reçetede iki ürün yer alır. Bunlardan birisi anne sütüyle beslenen bir bebek için, fizyolojik dozda gerekli olan D vitamini, ikincisi pişik kremi… Yani bebeğin mutluluğu, onun vücudunu sağlıklı kılabilmek için anne sütü artı D vitamini, artı pişik kremi şeklinde gelişiyor. Geçmişte pişik kremini çok yoğun şekilde öneriyorduk, şimdi koruyucu kremler de var. Yani bebeğin poposu, mutluluğu için önemli ve korunması lazım. Geleneksel olarak da ne deriz; bir bebek karnı toksa, altı temizse, gazı çıkmışsa, o zaman mutlu bir bebektir. Eskiden şartlanma metoduyla bebekleri çişe kakaya alıştırma gibi bir yöntem vardı. Şimdi, çocuk hazır olduğu zaman kendisini belli eder, diyoruz. Bebek 7 ila 9.aya geldiği zaman, özellikle büyük ebeveynler, bebeği çişe tutardı ve bebek şartlanarak öğrenirdi. Bu uygulamayı günümüzde önermiyoruz. Daha özgür, daha güvenli ve bilinçli bebeğin genel olarak 1,5 -2 yaşında çiş ve kaka kontrolünü şartlanmasalar da sağladıklarını görüyoruz. Bu nörolojik sistemin gelişmesiyle ilgili.
ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
Babalar önce anneyi mutlu etsin, sonra bebeği...Kuşkusuz, bir bebeğin, bir çocuğun mutluluğu için hem annesinin hem de babasının ilgi ve sevgisine ihtiyacı var. Fakat, bebeğin önce anneyi aynaladığı da bir gerçek… O yüzden de anne mutluysa, bebek de mutludur, anne mutsuzsa bebek de mutsuzdur ya zaten… Anneler, "Bu bebeğin bugün nesi var, nasıl da huysuz, huzursuz" dedikleri günlerde, dönüp de bir kendilerine baksalar cevabı kolaylıkla bulabilirler. Annenin en ufak bir sıkıntısı, huzursuzluğu bebeğine yansır… O nedenle ben diyorum ki, babalar önce anneyi mutlu etmeyi iş edinin, sonra da çocuklarınızı… Ve bu alışkanlık sadece bebeklik zamanlarında değil, bir ömür boyu böyle devam etsin. Çünkü, ilerleyen yılllarda da çocuklar anne ve babanın birbiriyle ilişkisinin nasıl olduğundan, hem o anki hem de gelecekteki mutlulukları adına fazlasıyla nasipleniyorlar.
Meslek hayatı boyunca bebeklerin ve çocukların sağlığı yanında mutluluğu için de çalışan, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan ile “mutlu bebek” kavramını hakıında yapılan bir röportajdan alıntıdır.
Normal yolla doğurmak, anne sütüyle beslemek, ilgi, sevgi ve şefkatle dokunmak bir bebeğin mutluluğu için gerekli olan ön koşullar…Bir toplumun geleceği sağlıklı çocukların varlığı ile sağlanabilir. Bir bebeğin mutluluğu, anne daha çocuk doğurmaya karar verdiğinde etkilenmeye başlıyor. Annenin sağlığı, annenin çocukken beslenme şekli, spor yapma alışkanlığı, hamile kaldığı zaman bebeğine geçirebileceği özellikler, hepsi doğacak bebeği etkiliyor. Hamileliğin ilk 3 ayı çok önemli. Embriyonel dönem diyoruz; anne karnında bebeğin organları yapılanıyor. Bu dönemde annenin huzuru da çok önemli. Bebek daha anne karnındayken, annesinin mutluluğu, annesinin çevresel etkenlerden etkilenmesi, annesinin sevdiği yiyecekler ve bunların kokuları bebeği etkiliyor.Gelelim doğum sırasına, annenin bebeğine geleceği için vereceği ilk ödül, onu normal yolla doğurmasıdır. Bebek, normal yolla doğduğu zaman çok önemli pozitif etkiler alıyor; bağırsakta faydalı flora oluşuyor, bebeğin bağışıklık sisteminin daha iyi yapılanması söz konusu oluyor ve bebek özellikle de akciğerleri için çok önemli pozitif katkılar alıyor.
ANNE SÜTÜ MUCİZESİ
Doğduktan sonra anne sütüyle beslenmeye başlanması bebeğe verilebilecek en güzel hediye. Her zaman steril, kolay, hazır, içinde bağışıklık maddeleri bol olarak bulunan, inanılmaz büyüme faktörleri bulunan bir besin anne sütü… Ayrıca, anne sütünün bebeği gelecekte obeziteden, diabetten, çölyak hastalığından, alerjilerden koruyan özelliği var. Anne sütü bebeği ayrıca, koroner kalp hastalıklarına yatkınlıktan ve hiper tansiyona karşı da koruyor. Bununla da kalmıyor, anne sütü bebeği orta kulak iltihabından, solunum yolu enfeksiyonlarından ve ishalden de koruyor. Ayrıca, anne sütü alan bebeklerin IQ skorları daha yüksek oluyor, yani anne sütü bebeklerin daha akıllı ve sağlıklı olmasını sağlıyor. . Bir bebeğe verilecek en önemli ödül normal yolla doğum ve anne sütü vermektir… Anne sütü mucizevi bir gıdadır. Ülkemizde elde edilen verilerde yüzde 9 bebek sadece anne sütü almakta, yüzde 8’i hiç anne sütü almamakta, yüzde 83 bebek de anne sütüyle birlikte başka gıdalarla beslenmektedir. Oysa, ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmeyi öneriyoruz. Çok değerli bir besin olan anne sütü verilmediğinde biberonla beslenmede büyük bir artış olmakta, bebeklerin yüzde 20’si, içinde yaşamsal besin değeri olmayan nişastalı mamalarla beslenmektedir. Bu durumda çocuk kilo almasına rağmen sağlıksızdır.Bugün ülkemizde yüzde 50 çocukta demir eksikliği anemisi görülmektedir. Demir eksikliği nedenleri olarak, demirli gıdaların yeterli tüketilmemesi ve vücut tarafından iyi kulllanılmaması gösterilebilir. Ek besin olarak 6. ve 7. aylarda sebze çorbaları içinde ete, ezilerek başlanmalıdır. Kırmızı et, tavuk, balık, hindi, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, pekmez ve kuru baklagilller demir eksikliğini önleyici besinlerdir. Çinkonun da büyüme ve gelişmede önemli bir yeri vardır. Büyüme ve gelişme, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, tat duygusu, iştahsızlığın engellenmesinde etkilidir. Çinko; kırmızı et, kuru baklagilller, yağlı tohumlar ve tam tahıl ürünlerinde bulunur. Bebeklerde şeker ve şeker katılmış besin tüketimine dikkat edilmeli ve 1 yaşına kadar rafine şeker ve tuz katılmış besinler kullanılmamalıdır. Ülkemizde yaklaşık yüzde 11 oranında bebeklerde malnütüsyon (zayıf çocuk) görülmektedir. Bir diğer tehlike de şişmanlığın yaygınlaşmasıdır. Dünyada 5 yaş altında yaklaşık 20 milyon çocuk fazla kilolu ve obezdir ve bu çocukları gelecekte sağlık sorunları beklemektedir. Sağlıklı beslenme temelleri erken yaşlarda aile tarafından atılır. Anne sütü dışında aşırı karbonhidratlı ve nişastalı gıdalarla beslenen bebeklerde, yağ hücreleri sayı ve volüm olarak artar ve bunlar gelecekteki obezitenin temelini teşkil eder.
SEVGİYLE DOKUNMA
Bir bebeğin mutluluğu için, bebeğe dokunmak çok önemlidir. Örneğin; eskiden giydirilen bebek eldivenleri artık çıkarılmış durumda… Biz diyoruz ki, bebek doğduktan sonra ilk yarım saat içinde anne göğsüne konulmalı, annesine dokunmalı, temas etmeli… Bu durum annede süt sekresyonunu da arttıran ve başlangıcı sağlayan en önemli faktördür. Bebeği çıplak olarak anne ve baba göğsüne koymak, bebeği daha mutlu kılıyor, anneyi ve babayı bebekle iletişim bakımından daha iyi yapılandırıyor. Her çeşit dokunma çok önemli. Çünkü inanılmaz bir güven duygusu oluşturuyor; yeterince dokunulmayan, sevgisiz çocuk iyi büyüyemiyor. Bu arada bebeğin giydiği kıyafetler ve kullandığı bezlerin de vücuda dokunması önemli. Dokunmadan dokunmaya fark var ve en güzelini hakkeden de çocuklar. Bu bakımdan her çeşit pozitif etkileşimin, her çeşit pozitif dokunmanın bebeğin vücut ve ruh sağlığında, çok önemli yeri var. Bağışıklık sistemini, dokunarak, bebekle iletişim kurarak sağlayabilirsiniz. Sevgisiz çocuk iyi büyüyemez. Aslında bu sadece bebekler için değil, yetişkinler için de önemli. Şimdi dünyada çok yaygın olan bir yaklaşım var: Sevgiyle dokunmak, bağışıklık sistemini güçlendirir, çünkü mutluluk hormonunun salgılanmasını pozitif olarak etkiler.
BEBEĞİN POPOSU…
Bebek hastanede doğuyor, ilk eğitimler burada veriliyor. Bebek, anne memesine adapte olmaya çalışıyor. Sonra, evine gidiyor. Bir bebeğin doğduktan sonra ilk kontrolü 7 ila 10. gün arasındadır. Ve bebek kontrole geldiğinde bebeğe yazılan reçetede iki ürün yer alır. Bunlardan birisi anne sütüyle beslenen bir bebek için, fizyolojik dozda gerekli olan D vitamini, ikincisi pişik kremi… Yani bebeğin mutluluğu, onun vücudunu sağlıklı kılabilmek için anne sütü artı D vitamini, artı pişik kremi şeklinde gelişiyor. Geçmişte pişik kremini çok yoğun şekilde öneriyorduk, şimdi koruyucu kremler de var. Yani bebeğin poposu, mutluluğu için önemli ve korunması lazım. Geleneksel olarak da ne deriz; bir bebek karnı toksa, altı temizse, gazı çıkmışsa, o zaman mutlu bir bebektir. Eskiden şartlanma metoduyla bebekleri çişe kakaya alıştırma gibi bir yöntem vardı. Şimdi, çocuk hazır olduğu zaman kendisini belli eder, diyoruz. Bebek 7 ila 9.aya geldiği zaman, özellikle büyük ebeveynler, bebeği çişe tutardı ve bebek şartlanarak öğrenirdi. Bu uygulamayı günümüzde önermiyoruz. Daha özgür, daha güvenli ve bilinçli bebeğin genel olarak 1,5 -2 yaşında çiş ve kaka kontrolünü şartlanmasalar da sağladıklarını görüyoruz. Bu nörolojik sistemin gelişmesiyle ilgili.
ANNEYİ KAYIRAN KÖŞE
Babalar önce anneyi mutlu etsin, sonra bebeği...Kuşkusuz, bir bebeğin, bir çocuğun mutluluğu için hem annesinin hem de babasının ilgi ve sevgisine ihtiyacı var. Fakat, bebeğin önce anneyi aynaladığı da bir gerçek… O yüzden de anne mutluysa, bebek de mutludur, anne mutsuzsa bebek de mutsuzdur ya zaten… Anneler, "Bu bebeğin bugün nesi var, nasıl da huysuz, huzursuz" dedikleri günlerde, dönüp de bir kendilerine baksalar cevabı kolaylıkla bulabilirler. Annenin en ufak bir sıkıntısı, huzursuzluğu bebeğine yansır… O nedenle ben diyorum ki, babalar önce anneyi mutlu etmeyi iş edinin, sonra da çocuklarınızı… Ve bu alışkanlık sadece bebeklik zamanlarında değil, bir ömür boyu böyle devam etsin. Çünkü, ilerleyen yılllarda da çocuklar anne ve babanın birbiriyle ilişkisinin nasıl olduğundan, hem o anki hem de gelecekteki mutlulukları adına fazlasıyla nasipleniyorlar.
ANNE SÜTÜ
MUCİZENİN ADI: ANNE SÜTÜ
Doğum yapan annelerin, en büyük endişesi bebeklerini emzirip emziremeyecekleridir. Öyle ya, bugüne kadar, “Bebek emmek istemedi”, “Sütüm yetmedi” gibi bir sürü söz ortalıkta dolaşıp durmuştur. Malum, büyükler de sağolsun, bu konuda yangına körükle gitmekte çoğu zaman bir mahsur görmezler. Sonuçta, annenin tecrübesizliği; “Acaba emzirmeyi becerebilir miyim?, “Sütüm bebeğimi doyurmaya yeter mi?”, “Göğüslerim çok acır mı?” gibi endişelerle birleşince el kadar bebeğin (gerçekte anne ve bebek sağlığı açısından ortada hiçbir sorun yokken) mamaya mahkum olması an meselesidir. Oysa, anne sütü bir mucizedir ve annesini emmek her bebeğin en doğal hakkıdır. Özellikle ilk 6 ay anne sütü bebeğin tek ve en önemli besin kaynağıdır. Çünkü bebeğin sağlıklı gelişimi için ihtiyaç duyduğu maddelerin tümüne sahiptir.
EMMEK ONUN EN DOĞAL HAKKI!
Normal şartlarda her anne bebeğini emzirerek doyurabilir ve her bebek annesini emmeyi kısa sürede öğrenebilir. Yeter ki, siz bebeğinizi emzirmeyi gerçekten isteyin ve kendinize güvenin!.. Eğer bebek, memeyi ağzıyla iyi bir şekilde kavrayabiliyorsa ve gece-gündüz istediği sıklıkla emebiliyorsa bütün annelerden yeterli süt gelir. Çünkü emzirme, arz-talep sistemine göre çalışır.Bebeğiniz düzenli kilo alıyorsa (ayda 600 gram), kakası yumuşak ve altın sarısı renkte ise, altını günde 6 ve daha fazla sayıda ıslatıyorsa ve şekersiz su teklif ettiğinizde almıyorsa sütünüz yetiyor demektir. Emzirme işleminin düzene girmesi haftalar alabilir; süt verimindeki dalgalanmalar (azalma-çoğalma) geçicidir. Hiçbir zaman, süt depolayacağım diye bebeğin öğününü kesmeyin, göğüsler emildikçe daha fazla süt verecektir. Ayrıca, usulüne uygun emzirdiğinizde, emzirmek kesinlikle ağrılı bir süreç değildir. İlk günler biraz memeleriniz acısa da, kısa bir süre sonra buradaki deri hassasiyeti azalacak ve emzirirken ağrı olmayacaktır. Başlangıçta emme süreleri kısa tutulmalıdır (5’er -10’ar dakika), aksi taktirde göğüs uçlarında çatlaklar oluşur ve sütünüz geldiğinde emziremezsiniz. Gögüs ucu çatlaklarının oluşmasının en önemli nedeni bebeğin memede fazla tutulması ve emzirme sırasında yanlış pozisyonda bulunmanızdır. Bir de, bebek memeyi emerken onu memeden almaya çalışmayın. Küçük parmağınızı ağzının kenarına koyarak dikkatini dağıtmaya çalışın. Emmeyi bırakmıyorsa, parmağınızı ağzının içine doğru itin ve dili ile vakum yapmasını engelleyin, emmeyi bırakacaktır. Bundan sonra, gazını çıkarın ve diğer göğüse geçin. Emzirme işlemi, günde ekstra 500 kaloriye ihtiyaç gösterir, iki kişilik yemek yemeniz gerekmez! Günde 3 litre kadar sıvı almanız çok önemlidir.
Doğum yapan annelerin, en büyük endişesi bebeklerini emzirip emziremeyecekleridir. Öyle ya, bugüne kadar, “Bebek emmek istemedi”, “Sütüm yetmedi” gibi bir sürü söz ortalıkta dolaşıp durmuştur. Malum, büyükler de sağolsun, bu konuda yangına körükle gitmekte çoğu zaman bir mahsur görmezler. Sonuçta, annenin tecrübesizliği; “Acaba emzirmeyi becerebilir miyim?, “Sütüm bebeğimi doyurmaya yeter mi?”, “Göğüslerim çok acır mı?” gibi endişelerle birleşince el kadar bebeğin (gerçekte anne ve bebek sağlığı açısından ortada hiçbir sorun yokken) mamaya mahkum olması an meselesidir. Oysa, anne sütü bir mucizedir ve annesini emmek her bebeğin en doğal hakkıdır. Özellikle ilk 6 ay anne sütü bebeğin tek ve en önemli besin kaynağıdır. Çünkü bebeğin sağlıklı gelişimi için ihtiyaç duyduğu maddelerin tümüne sahiptir.
EMMEK ONUN EN DOĞAL HAKKI!
Normal şartlarda her anne bebeğini emzirerek doyurabilir ve her bebek annesini emmeyi kısa sürede öğrenebilir. Yeter ki, siz bebeğinizi emzirmeyi gerçekten isteyin ve kendinize güvenin!.. Eğer bebek, memeyi ağzıyla iyi bir şekilde kavrayabiliyorsa ve gece-gündüz istediği sıklıkla emebiliyorsa bütün annelerden yeterli süt gelir. Çünkü emzirme, arz-talep sistemine göre çalışır.Bebeğiniz düzenli kilo alıyorsa (ayda 600 gram), kakası yumuşak ve altın sarısı renkte ise, altını günde 6 ve daha fazla sayıda ıslatıyorsa ve şekersiz su teklif ettiğinizde almıyorsa sütünüz yetiyor demektir. Emzirme işleminin düzene girmesi haftalar alabilir; süt verimindeki dalgalanmalar (azalma-çoğalma) geçicidir. Hiçbir zaman, süt depolayacağım diye bebeğin öğününü kesmeyin, göğüsler emildikçe daha fazla süt verecektir. Ayrıca, usulüne uygun emzirdiğinizde, emzirmek kesinlikle ağrılı bir süreç değildir. İlk günler biraz memeleriniz acısa da, kısa bir süre sonra buradaki deri hassasiyeti azalacak ve emzirirken ağrı olmayacaktır. Başlangıçta emme süreleri kısa tutulmalıdır (5’er -10’ar dakika), aksi taktirde göğüs uçlarında çatlaklar oluşur ve sütünüz geldiğinde emziremezsiniz. Gögüs ucu çatlaklarının oluşmasının en önemli nedeni bebeğin memede fazla tutulması ve emzirme sırasında yanlış pozisyonda bulunmanızdır. Bir de, bebek memeyi emerken onu memeden almaya çalışmayın. Küçük parmağınızı ağzının kenarına koyarak dikkatini dağıtmaya çalışın. Emmeyi bırakmıyorsa, parmağınızı ağzının içine doğru itin ve dili ile vakum yapmasını engelleyin, emmeyi bırakacaktır. Bundan sonra, gazını çıkarın ve diğer göğüse geçin. Emzirme işlemi, günde ekstra 500 kaloriye ihtiyaç gösterir, iki kişilik yemek yemeniz gerekmez! Günde 3 litre kadar sıvı almanız çok önemlidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)