*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
Çok kolay bir hamilelik geçirdim diyebilirim. Yalnız hamileliğimin üçüncü ayında haşimato tiroidi olduğumu öğrendim ve bu beni biraz sarstı. Yanlış anlaşılmasın, hastalığın bir etkisi olmadı ama niye çıktı bu şimdi dedim ve ilaç kullanmaya başladığım için kendimi kötü hissettim. O gün bugündür de ilaç kullanıyorum. Hamile kaldığımda 52 kilo idim. Doğuma girerken 68 kg. Yani bayağı kilo almıştım. 16 kilo kadar. Doğum sonrası inanamayacaksınız ama 10 kilosu gitmişti. Kalan kilomu da zamanla verdim, spora çok daha sonra başladım.
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Hislerimi anlatabilecek kelime bulmak çok zor gerçekten ama içime bir umut doğdu kızımla. Onu büyütmek ve onunla bir yaşam bana umut verdi. Tabii benim çok da büyük bir doğum sonrası depresyon durumum oldu. Doğumdan sonra eve gelişimin üçüncü günü, doğumun beşinci gününden sonra tiroid hormonlarımın da az çalışmasıyla çok ağır bir travma yaşadım. Ama bu öyle ağlama krizleri filan değildi hani her kadının başına gelen. Dolayısıyla ilk kucağıma alışımda değil ama daha sonraki kucaklamalarda bazı sorunlar yaşadım. Neyse ki hepsi yaşandı ve bitti. Şimdi, kızım en iyi arkadaşım. Ama yeni anne olacaklara nacizane önerim, basit gibi görünen ağlama krizleri bir süre sonra geçmezse mutlaka bir uzmana danışsınlar. Ben gelir geçer diye çok oralı olmadım ve boşuna iyileşme üsrecini uzattım. Bu süre zarfında da başta kendime sonra da çevreme boşu boşuna eziyet etmişim şimdi anlıyorum.
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
Benimki bebek olmaktan çıktı artık. Sekiz yaşında kızım ve ilkokul üçüncü sınıfta.
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
Her hafta sonu geldiğinde acaba bugün ne yapsak diye uzun uzun düşünürdük. Sinema, yemek arkadaşlar üçgeninde dolanıp dururduk. Oysa şimdi gidişata göre, kızımızın o günkü durumuna göre ani gelişiyor programlarımız,
Sabahları yataktan kalkana kadar yuvarlanır dururduk, bir tembellik çökerdi üzerimize. Oysa şimdi ‘Anneee’ sesini duyunca dimdik fırlıyoruz, tembellik miskinlik hak getire,
Evimiz her zaman derli toplu, tertemizdi. Herşey yerli yerinde durur, sehpalarımızın üstü incik boncuklarla süslü olurdu. Şimdi salonun ortasında kocaman bir bisiklet, çizik dolu bir sehpa, camlarda aynalarda sürekli el izi dolu bir evde yaşıyoruz,
Kredi kartlarımızın ekstresinde pastadan en büyük pay, giyim, kozmetik, kişisel gelişim bölümüne düşerdi. Şimdi ise oyuncakçı ve çocuk mağazaları aldı bu dilimde yerini,
Anne ve babalarımızı yoğun iş temposundan sadece özel günlerde ya da biz davet ettiğimizde evimizde görürken şimdi neredeyse onları her gün görür olduk ve daha sıkı aile bağlarımız oluştu
Hafta sonu gittiğimiz yerler, sinema, teknoloji marketleri ya da giyim mağazaları olurken şimdi çocuk doğum günleri, çocuk tiyatroları ve oyun bahçeleri oldu,
Ve hayatın çocukla daha bir anlam kazandığını, gerçek aile olma yolunda çocuğun çok büyük bir parça olduğunu, hayatta ve sağlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu, gerçek ve karşılıksız sevginin ne olduğunu, o olmadan önce aslında hayatımızın ne kadar sessiz ve renksiz olduğunu görmemizi sağladı kızımız bize.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
Şu an kızım okula gittiği için, sabah evden çıkıyor ve akşam dörde kadar yok. Ben danışmanlık yapıyorum eğitim ve insan kaynakları alanında. Kendi şirketim var ve eğer eğitimim varsa zaten ben de çok erken çıkıyorum. O gün eğitim ya da danışmanlığım yoksa, sabah blog yazımı yazmaya özen gösteriyorum. Şu ara bir kitabımız çıkmak üzere onunla ilgili çalışıyorum. Yani kızım gelene kadar işlerimi bitirmeye çalışıyorum. Kızım gelince onunla hergün yaptığımız akşam üstü çay simit keyfimiz var. Sonrasında o, ödevlerini yapıyor, takıldığı yerde ben yardımcı oluyorum. Ödevler bitince biraz oyun, sohbet, akşam yemeği ve yatma saati. Ama hafta sonu yoğun oluyoruz. Onun spor ve sanat aktiviteleri, arkadaşlarımızla toplanmalar, müze, sergi turları derken zaman geçiyor. Ama bizim nasıl vakit geçirdiğimizi merak edenlere kızımla hikayemiz şeklinde kaleme aldığım “Hayat Çocukla Güzel” adlı kitabımızı da önerebilirim.
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
Hayatın çocukla daha bir anlam kazandığını, gerçek aile olma yolunda çocuğun çok büyük bir parça olduğunu, hayatta ve sağlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu, gerçek ve karşılıksız sevginin ne olduğunu, o olmadan önce aslında hayatımızın ne kadar sessiz ve renksiz olduğunu görmemi sağladı kızım bana.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
Kesinlikle rahat bir anneyim. Hareketleri, seçimleri konusunda en azından şu an için rahatım ama sağlıkla ilgili konularda çok rahat sayılmam. En ufak bir şişliği bile araştırır, birkaç doktordan teyit alana kadar kurcalarım.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
Evet, işime devam ettim. Bir dönem çok seyahat ediyordum o zaman bayağı zorlandım. Şimdi eğitim olduğu zamanlarda zorlanıyorum çünkü haftada iki gün gelen yardımcımız var. Onun olmadığı günlerde eğitime gitmek ve aynı zamanda Duru’nun okula gitmesini sağlamak zor oluyor. Eşim bu konuda çok destek, üçümüz ve annem sayesinde çok sorun yaşamıyoruz aslında.
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
Etmez mi? Hele kızımın bebekliği ile ilgili bir konu olunca o günlere dönüyorum. Aslında her konuda yazmak beni mutlu ediyor. 7. Yılım bitiyor blogger olarak az sayılmaz d?eğil mi
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
Kızım biraz yavaş büyüyen bir çocuk. Kilo alması, boy uzaması hep çok ağır oluyor. Bu yüzden de evde herşey pişiyor ve onun beslenmesine odaklı bir yeme alışkanlığımız oluştu. Yemekleri evde ben pişiriyorum, tereyağ ve zeytinyağ dışında bir yağ kullanmıyorum. Ekmeğimi kendim yapıyorum. Mümkün olduğu kadar sebze, balık yemeğe çalışıyoruz.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
Bu soru benim için çok hassas çünkü ben sadece on gün kadar süt verebildim. Sütüm vardı ama dediğim gibi haşimatonun bana verdiği zararlar yüzünden (tamamen kişisel) sütü kesmek zorunda kaldım. Ama şunu da ekleyim, o zaman çok üzülmüş kendimi çok suçlamıştım fakat şu an görüyorum ki, anne sütü olmazsa olmaz değil. Tabii ki çok önemli, özellikle ilk altı ay ama sütü yoksa da annenin, hayatın sonu değil. Kızım mama ile büyüdü ve bağışıklık sistemi de çok güçlü, gayet de sağlıklı.
Adı-soyadınız, varsa bloğunuzun linkini ve e-mai adresinizi de eklerseniz çok memnun olurum.
Banu Özkan TOZLUYURT
banuduru@gmail.com
Sorularıma cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.