25 Haziran 2014 Çarşamba
28 Haziran da Aydın Üniversitesinde Bebek Akademisi Başlıyor!! İlk Ders; DOĞUM!!!!
Doğum şekli ne olursa olsun, her doğum bir mucizedir! Doğumu doğru öğrenip, korkulardan özgürleşerek, eşiniz ve bebeğinizle yapacağınız bu en özel yolculuğun neşesini hissedip, tadını çıkarmanız için size destek olacağız :)) Eğitim içeriği: Hamilelik döneminde egzersiz yapmanın yararları Bedeni ve zihni doğuma hazırlamak Doğumun aşamaları Doğum şekli ve doğum yeri hakkında karar verebilmek Hamilelik döneminde ve doğum esnasında yardımcı olabilecek pozisyonlar, nefes teknikleri, Kegel egzersizi, perine masajı Hamilelik süresince oluşan kaygıları azaltmak, doğum esnasında sancılar ile başa çıkabilmek için olumlama teknikleri Doğum planı oluşturmak Doğumla ilgili korkulardan kurtulmak Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı Hastane uygulamaları hakkında bilgilendirme Doğum hakkında tüm detaylar konuşulacaktır. Eğitim Tarihi: 28 Haziran cumartesi saat 15:00-18:00 olacaktır. Eğtim ücreti: 75 TL +KDV Eğitim yeri: Aydın Üniversitesi Beşitaş SEM Kayıt için; goksusalman@aydin.edu.tr
Çocuklara yemek yedirmenin 11 yolu
Herkesin sevdiği bir ana yemek hazırlayın: Çocuğunuzun hiç sevmediği alışılmamış yemekleri denemekten kaçının. Bazı çocuklar güveç gibi karışık yemekleri sevmezler. Bu tip yemekleri çocuğunuz biraz büyüdükten sonra mönünüze dahil edin.
İzin verin: Eğer çocuğunuz kırk yılda bir ana yemeği yemeyi reddettiyse, onu kırmayın. Ana yemek yerine geçecek başka birşey yemesine izin verin. Bu, kendi için hazırladığı kahvaltılık mısır gevreği yada basit bir sandviç olabilir. Asla çabuk hazırlanan yemeklerin aşçısı olmayın ve yemek zamanı için ekstra yiyecekler hazırlamayın. Çocuk, aile için hazırlanan yemekten yemeyi öğrenmeli.
Saygı gösterin: Eğer çocuğunuzun aşırı derecede sevmediği birkaç yiyecek varsa, ( özellikle midesini bulandıran ) bu yemeği aile yemeğinin bir parçası olarak hazırlayıp çocuğunuza servis etmeyin. Asla çocuğunuzu tüm yiyecekleri yemeye zorlamayın. Bu sadece güç mücadelesine, mide bulantısına ve hatta kusmaya neden olacaktır.
Meyve yemeye teşvik edin: Sebzelerin çiğnenmesi zordur ve bazılarının acı bir tadı vardır. Genellikle çocuklar ve hatta birçok yetişkin tarafından sevilmezler. Unutmayın ki sebzeler ve meyveler aynı esin grubundandır. Yenmesi hayati zorunluluk taşıyan hiçbir sebze yoktur. Bu nedenle sebze yememekte ısrarcı olanlara meyve yedirmeyi deneyin. Çünkü sizinde ısrarcı olmanız çocukların sebze yememeyi suçluluk duygusu olarak algılamasına neden olabilir.
Şikayetlere son verin: Önlerine konulan yemeği yemek istemediklerini söyleyebilirler ya da tabağın kenarında bırakabilirler. Bu durumda onlara kızmayın. Ancak şikayet etmenin kabul edilemez olduğunu açıkça belirtin.
Yeni tatlar denemesini isteyin: Çoğu tatlar sonradan edinilmiştir. Çocuğunuz, sevmediği bir yiyeceği daha sonra severek yiyebilir. Yemek seçen bazı çocukların yeni tatlar denemesi için, başka insanların bu yemeği yediğini 10 kere görmeleri ve bu yiyeceği sevmeden önce de 10 kez bu yemeği tatmaları gerekebilir. Yeni yiyeceklere alışmanın normal sürecini hızlandırmaya çalışmayın. Bir çocuğu belli aralıklarla sevmediği yiyecekten bir parça yemeye zorlamak onu seveceği anlamına gelmez. Bunun yerine söz konusu olan yemeği denediklerini söylediklerinde onlara inanmanız daha iyi olur.
Tatlılar konusunda tartışmayın: Anlaşmazlık yaratan diğer bir konuda ” Tabağındakileri bitirmezsen tatlı yiyemezsn” kuralıdır. Doğru olan çocuğunuzun ne yediğine bakmadan ona tatlı vermenizdir. Ancak ana öğünde yeteri kadar yenilmediğinde de ikinci tatlıya izin vermeyebilirsiniz. Tatlı, sadece şeker ve benzerleri olarak anlaşılmamalıdır; meyve gibi besleyici besinleri de tatlı olarak çocuğunuza sunabilirsiniz.
Yemeğin süresini uzatmayın: Tüm aile yemeğini bitirip kalktıktan sonra çocuğunuzu yemeğini bitirmesi için zorla sofrada tutmayın. Yaptığınız onu zorlamak ve ikinizin de zamanını boşa harcamaktan başka birşey olmaz.
Yemek süresini eğlenceli hale getirin: Yemek zamanını önemli bir aile olayı haline getirin. Çocuğunuzu arkadaşça bir konuşmanın içine çekin. Onlara gününüzün nasıl geçtiğini anlatın ve kendi günlerinin nasıl geçtiğini sorun. Yemekle alakalı olmayan eğlenceli konulardan bahsedin. Yemek zamanını, eleştiri ya da kontrol mücadelesi yapılan bir zaman haline dönüştürmeyin.
Her zaman yemek konuşmayın: Çocuğunuzun yanında onun ne yiyip ne yemediği hakkında tartışmayın. Çocuğunuzun iştah derecesinin onun kalori ihtiyaçlarını karşılayacağına güvenin. Ayrıca sorun çıkarmadan yemeğini yediği için onu övmeyin. Çocuğunuz sizin yemek beklentilerini karşıladığı için ona rüşvet ya da ödül vermeyin. Çocuklar kendi iştahlarını tatmin etmelidir, ebeveynlerininkini değil. Ancak bazen tadını ya da yapısını sevmediği yeni bir yiyeceği denediği için çocuğunuzu övebilirsiniz.
Çocuğunuza günlük bir multivitamin vermeyi gözden geçirin: Çoğumuz için vitamin tabletleri almak muhtemelen gereksiz olsa da, bunlar normal miktarlarda alındıklarında zararlı değildir ve çocuğunuzun yeme alışkanlıkları hakkında rahatlamanızı sağlayabilirler.
Bebeğiniz katı besinleri istemiyorsa
Katı yiyeceklere başlandığında genellikle bebekler şu bilinen kuralı izler; şüphedeyse, yediklerini kusar. Katı yiyeceklere yeni başlayanlar doğal olarak yeni tadlara, niteliklere ve katı beslenmenin metoduna değişken bir tavır sergilerler. Bir hafta isterler, diğer bir hafta istemezler. Böyle bir durumda size aşağıdaki önerileri sunuyoruz:
Kaşık olarak parmak ucunuzu kullanın
Bebekler kaşığa nazaran parmakları daha hoş karşılarlar. Bir parça pirinci ya da muz püresini parmaklarınıza koyun ve bunu oradan emmesine izin verin. Bu şekilde rahat yemeyi öğrendikten sonra, bir miktar yiyeceği dilinin ucuna yerleştirin böylece zamanla dilinin ucundaki yiyeceği geriye doğru boğazına atarak yutmayı öğrenebilir. Bazen dilinin tam ortasına yiyeceği yerleştirmek bu prosedürü öğrenmesini teşvik etmeye yardımcı olur.
Plastik kaşık deneyin
Metal kaşıklar soğuk hissi verir ve bebeğinizin öğünlerinde başka bir şeyin dikkatini çekmesini istemiyorsanız bu soğuk metal kaşıkları kulanmayın.
Yemesi için zorlamayın
Bebeğinizi beslemenizdeki amaç, ona yeni tadlar, nitelikli gıdalar ve yeme metodlarını tanıtmaktır. Bu süreçte, bebeğiniz sık sık iki ileri bir geri şeklinde gelişme gösterecektir. Zaman zaman bebeğinizin katı yiyecekleri reddetmesi beklenen birşeydir. Bu olduğu zaman, bırakın ve başka bir gün deneyin. Bebeğiniz hazır olduğunda yiyecektir.
YOĞURT NEDEN SAĞLIKLI BİR BESİNDİR?
* İçerdiği canlı kültürler bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişiminde çok önemli rol oynar. Bağışıklık sistemini destekler.
* İçerdiği canlı kültürlerle laktoz entoleransı, kabızlık, ishalle seyreden hastalıklar, kalın bağırsak kanseri, H. pylori enfeksiyonu ve alerjik hastalıklara karşı önleyici ve tedavi edici özelliği vardır.
* Bağırsak hareketlerini arttırır.
* İshalin iyileşmesini hızlandırır. Araştırmalar ishalli hastalıklar seyrinde yoğurt yiyen çocuklarda ishalin daha kısa zamanda düzeldiğini göstermiştir. Benzer şekilde antibiyotik kullanılırken yoğurt yenilmesi, antibiyotiğin bağırsaklardaki dost bakterilerin en az zarar görmesini sağlar. Antibiyotiğe bağlı ishal gelişimini de engeller.
* Kalsiyumdan zengindir. İçerdiği canlı kültürler kalsiyum emilimini arttırdığı için aynı miktardaki süte oranla daha yararlıdır.
* Zengin bir protein kaynağıdır. Mayalanma süreci nedeniyle içerdiği proteinler bir miktar parçalanır ve daha kolay sindirilir.
* Hem proteinlerinin daha iyi sindirilebilmesi hem de mineral emiliminin daha fazla olması nedeniyle yoğurt büyüme çağındaki çocuklar için çok kıymetli bir besindir.
Bebeklere yoğurt
Türk mutfağının vazgeçilmez besinlerinden biridir yoğurt… Atasözlerimize, fıkralarımıza ve hatta türkü sözlerine bile girmiştir. Göle yoğurt çalar Nasreddin Hoca bir fıkrasında… “Ya tutarsa…” der. Bilirsiniz, “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.” Sık sık da “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” deriz.
Sağlıklı beslenme ve sağlıklı ürünler konularında bilgi ve bilinç düzeyi arttıkça batı toplumlarında da yoğurdun güncelleştiğini ve daha fazla tüketildiğini görüyoruz. Hatta içine probiyotik ve prebiyotik ilave ederek fonksiyonel besin olarak tüketiyorlar yoğurdu. Yoğurdun ilk defa nerede yapıldığına dair güvenilir kesin bilgi mevcut olmamakla birlikte elimizdeki kaynaklar da yoğurtun orta Asya Türkleri tarafından bulunduğunu gösteriyor. Hatta ünlü sözlüklerde yoğurt sözcüğünün ve yoğurdun Türk kökenli olduğu yazılıyor.
“Mayasız yoğurt çalınmaz …” demiş atalarımız… Evet, yoğurt yumuşak kıvamlı fermente bir süt ürünüdür ve süt mayalanırken birbirinin etkisini arttıran iki canlı kültür maya olarak kullanılır. Bu kültürlerin süt üzerindeki etkisiyle tipik yoğurt lezzeti ve kıvamı mümkün olur. Ayrıca, yoğurdun imal edildiği süte göre daha üstün, besleyici ve sağlıklı bir besin olması da bu kültürlerin etkisiyle gerçekleşir.
“Zemheride yoğurt isteyen, cebinde inek taşır…” diye bir atasözümüz var. Bir gerçeğin ifadesini barındıyor içinde… Evet, her türlü süt yoğurt üretiminde kullanılabilirse de en sıklıkla inek sütünden imal edilir. Son zamanlarda keçi sütü, anne sütü ve hatta biberon mamaları da yoğurt üretmek için anneler tarafından kullanılmaya başlandı. Bunu niçin yaptığımız çok önemli… Amacımızı iyi belirlemek gerek… Bebekte inek sütü alerjisi varsa anne sütü kullanılabilir. Maya olarak kullandığımız yoğurdun inek sütü içerdiğini dikkate alarak bu uygulama yapılabilir. Yine bu amaçla keçi sütü kullanıyorsak, keçi sütüne karşı alerji gelişebileceği ihtimalini de unutmamalıyız. Biberon mamaları da inek sütü proteini içerdiği için alerjisi olan bebeklere yoğurt yapmak için dikkatli kullanılmalıdır.
Neden bazen yoğurt tutmaz? Evde ilk defa yoğurt yaparken genellikle maya olarak hazır yoğurt kullanılır. Elde edilen yoğurt daha sonra da maya olarak kullanılır. Ve bu uygulama sürdürüldükçe yoğurt her defasında daha sulu olur ve sonunda yoğurt tutmaz. Çünkü maya olarak kullandığımız yoğurdun içindeki canlı kültür sayısı gittikçe azalmıştır. Yoğurdun kalitesi de yararlı etkileri de azalır. Yoğurdun tutmasını da yararlı bir besin olmasını da sağlayan içindeki canlı kültürlerdir. Yoğurdun tazeliğini belirleyen de içindeki canlı kültür sayısı ile belirlenen mayanın kalitesidir.
Ek besinlere erken başlanmamasının nedenleri:
•Erken verilen ek besinlerin, bebeğin anne sütünden tam yararlanmamasına neden olması.
•Anne sütündeki koruyucu ve gerekli enzimlerin alınamaması.
•Büyüme açısından bir üstünlüğünün olmaması.
•İlk aylarda dilin dışarı itme refleksinin güçlü olması.
•Çiğneme becerisinin 4 aydan önce gelişmemiş olması.
•Böbrek fonksiyonlarının yeterince gelişmemesi.
•Sindirim sistemindeki gıdaları parçalayan enzimlerin yeterince salınmaması.
•Alerjik hastalıkların artmasına yol açması.
•Başta zatürre ve ishal olmak üzere hastalıkların artmasına yol açması.6. ayda artık bebeklerimizin anne sütü dışındaki gıdalarla tanıştırılmaları gerekir. Bu dönemde çocuklarda çok belirgin olarak yetişkin gıdalarına özenme, annenin babanın yediği gıdayı tatma arzusu vardır. Çoğu anne baba bunu “Yerken ağzıma bakıyor, dayanamayıp tattırıyoruz,” şeklinde ifade eder. Bebeğin bu aylarda gösterdiği tepki, merak ve her şeyi ağzına götürme isteği ile alakalıdır. Fakat bu tepki ağzına götürdüğü her şeyin yaşına uygun ve sindirebileceği gıda olduğu anlamına gelmez. Ek gıdalara başlanırken arada tattırma yerine düzenli öğün şeklinde başlanması uygundur. Bu şekilde düzenli bir beslenmede gıdalar saatinde ve yeterli miktarda tüketilir ve ileride oluşacak abur cubur yeme alışkanlığının önüne geçilmiş olur.Unutmayalım ki: çocuklar yeme alışkanlıkları dâhil her şeyi ebeveynleri ve onları yetiştiren diğer büyüklerinden öğrenirler. Çocuklardan istediğimiz sağlıklı beslenme alışkanlığını kendimiz benimseyip uygulamazsak çocuğumuzun eğitiminin yetersiz kalacağını bilmemiz gerekir.
Bebeklere verilen kemik suyuna çorba yararlı mı?
Bilinenin aksine bebeklere 6. aydan sonra ek gıda olarak verilen kemik suyu besin değeri yüksek olan bir gıda değildir. Yemeklerimize çorbalarımıza verdiği lezzet yönü daha belirleyicidir. Kemikleri kaynatırken sirke koyarsak bir miktar kalsiyum almış oluruz.
Bebeğin veya çocuğun günlük yeterli vitamin ve mineral dengesini sağlayabilmesi için mutlaka sebze ve meyve tüketmesi gerekmektedir. Dolayısı ile çocuklarımızı ilk 6 ay anne sütü ile besledikten sonra ek besinlere yoğurt, meyve suları ile başlamalı. Yavaş yavaş çorbalara, sebze yemeklerine geçmeliyiz.7.aydan sonra çorbaların içine az miktarda kıyma ufalanarak eklenebilir. Çocuğunuz çorba tüketmeye başladıktan sonra kemik suyuna çorba verebilirsiniz. Unutmayın ki kemik suyunu çocuğunuza vererek sadece kalsiyum takviyesi yapmış olursunuz.
Bebeklerde Ek Besinlere Geçmede İzlenecek Özellikler…
İlk 4-6′ay boyunca tek başına bebeğe yeterli olan anne sütü bu aylardan sonra bebeğin beslenme ihtiyaçlarının tümünü karşılamaz. O nedenle de ek besinlerle desteklenmesi gerekir. Anne sütü ile beslenme de devam ettirilmelidir. Emzirmenin devamının sağlanması için ek besinler kaşık ile verilmeli biberon kullanılmamalıdır.
Ek besinlere geçişde şu noktalara, dikkat etmek gerekir:
1-Başlangıçta bebeğin az miktarlarda besine ihtiyacı vardır.
2-Miktar giderek ve yavaş yavaş arttırılmalıdır.
3- Bebeğin çiğneme ve sindirim yeteneğine bağlı olarak sık sık beslenmesi gereklidir.
4- Kaliteli besinler kullanılarak çeşitli besin karışımları kullanılmalı, bu karışımlar tek bir besin öğesini değil tüm gerekli öğeleri içermelidir, Böylece bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi sağlanır ve besin öğesi eksiklikleri ortaya çıkmaz.
5- Besin öğelerinden zengin ye enerjileri yüksek besin maddeleri kullanılmalıdır.
6-Bu besinlerin hazırlanma işlemleri hijyenik koşullarda gerçekleşmeli, eller ve kaplar aracılığı ile besin maddelerinin kontamine olması önlenmelidir. Vektörlere karşı besin maddeleri ile bunları hazırlama sırasında kullanılan araç gereç korunulmuş olmalıdır.
7-Mümkün olduğunca uzun süre anne sütü vermeye devam edilmelidir
8-Bebeğin fiziksel gelişmesinin ötesinde mental gelişmesi de izlenmelidir.
9-Hastalıklar sırasında ve nekahat dönemlerinde daha fazla beslenmelidir. Özellikle ishalli hastalıklarda sıvı verilmesi arttırılmalıdır.
10-Bebeğe ek besin olarak verilen maddeler ailenin ekonomik giicü ve beslenme alışkanlıklarına uygun olmalıdır. Sindirimi kolay, az posa bırakan, püre kıvamında, kolay hazırlanabilen ve baharatsız yiyecekler olmalıdır.
11-Allerjenik özellikleri en az olan besinler ilk olarak tercih edilmeli ve her seferinde yeni tek bir besin denenmelidir.
12-Taze sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra verilmeli, pişirilenler ise günlük olarak tüketilmelidir.
13-Bir yaşına doğru çocuk artık aile sofrasına oturup, ailenin tükettiği besinleri yiyebilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)