30 Mayıs 2012 Çarşamba

EMZİRİLEN BEBEĞİN DOYDUĞU NASIL ANLAŞILIR?

Bebek doyduğunda kendiliğinden meme başını serbest bırakır ve emmeyi durdurur. Doğal olarak beklenen budur. Bebek bu durumda büyük bir olasılıkla doymuştur. Ancak süt de bitmiş olabilir.Diğer memeyle devam etmek isteyebilir.Bazen de bebek, memede uykuya dalar ve meme ucunu serbest bırakır.
Bu nedenle emzirirken annenin bebeğini gözlemesi çok önemlidir.Anneyi, bebeğin davranışları ve tepkileri yönlendirmelidir.

Ancak bebek doğduğu halde, anneyle olan yakınlığını devam ettirmek için de emmeye devam etmek isteyebilir. Bebekler annelerini sadece süt  içmek için emmezler. Zaman zaman keyif almak içinde emerler.İşte bu durumda memeden alınması bebeği sinirlendirir.Annenin emzirmeyi sonlandırdığı sırada, bebeğin dikkatini çekecek bir şeyler yapması işe yarar.Örneğin, annenin bu sırada bebeğe şarkı söylemesi, onu güldürmeye çalışması bu gerginliği azaltabilir.

29 Mayıs 2012 Salı

BABANIN DOĞUM ÖNCESİ HAZIRLIKLARI

Öncelikle detaylı bir doğum planı çıkarın. Doğum esnasında ve sonrasındaki ilk günlerde sizin ve eşinizin ihtiyaç duyabileceği herşeyi listeleyin, gözönünde bulundurulması gereken tüm noktaları kağıda dökün; doğum başladığı andan itibaren sizin üzerinize düşen neler olacak, eşinizin başarılı ve sağlıklı bir doğum yapabilmesinde ne gibi katkınız olabilir, hastaneye giderken yanınıza almanız gerekenler nelerdir... Tüm bunları detaylı düşünüp planlarsanız büyük an geldiğinde duruma mümkün olduğunca hakim olur, yaşanabilecek paniği ve şaşkınlığı minimum seviyeye indirmiş olursunuz.
Peki büyük anın başladığını nasıl anlayabilirsiniz:
. Yavaş, düzenli kasılmalar sıklaşıp kuvvetlenir, doğum başlamışsa sancılar 5 dakikadan daha sık gelir, 1 dakikadan daha uzun sürer.
. "Nişan" denilen hafif kanlı sümüksü bir akıntı gelir; bu serviksteki bebeği koruyucu tıkacın atılmasından kaynaklanır.
. Su kesesi patlar
Eğer su gelmeye başladıysa bile hemen hastaneye gitmeniz gerekmeyebilir, doğum anına daha uzun bir zaman olabilir. Bu durumda yapmanız gereken en uygun şey hastanede ilgili birimle ya da doktorunuzla kontak kurup onun tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmenizdir.
Doğum öncesinde son kez gözden geçirmeniz gerekn hazırlıklarınızı bir kez daha hatırlatalım:
. Hastaneye ulaşımı mümkünse önceden birkaç kez deneyin; gidiş yolunu, gidiş süresini tam olarak öğrenmeniz faydalı olacaktır.
. Başka çocuklarınız varsa doğum esnasında ve belki sonrasındaki birkaç gün için onların bakımı ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapın.
. Size ulaşılabilecek telefonları eşinize ve doğum esnasında eşinizle birlikte olma ihtimali olan kişilere bildirin, cep telefonunuzu bu dönemde mümkün olduğunca açık tutmaya çalışın.
. Doğum öncesinde mümkün olduğunca dinlenmeye ve enerji toplamaya çalışın, doğumdan sonra oldukça yorulacaksınız!
. Hastaneye giderken mümkn olduğunca rahat, terletmeyecek giysiler giyin
. Hazırladığınız doğum çantasının içine anne, bebek ve kendiniz için gerekli olabilecek herşeyi dahil ettiğinizden bir kez daha emin olun:

Anne için:. İki gecelik -önden düğmeli
. Çorap
. Terlik
. Emzirmeye yardımcı sütyen
. Diş macunu ve fırçası,deodorant, şampuan, ve kendinizi iyi hissettirecek şeyler.
. Okuyacak magazin
. Bozuk para
. Dikkatinizi dağıtacak küçük oyuncaklar
. Yastık
Kendiniz için:. Saat
. Telefon defteri
. Bozuk para
. Fotoğraf makinesı veya video kamera

Bebek için:. En az üç bez
. Zıbın
. Başlık
. Battaniye
. Pijama
Not: arabanızda bebek koltuğu bulunmasında büyük fayda vardır
Eğer doğum esnasında da eşinizin yanında olmayı ve bebeğinizin dünyaya geliş anına tanıklık etmeyi planlıyorsanız :
. Doğum beklenenden daha zor ve acı verici geçebilir. Eşinizi sancı ve kasılmalar esnasında acı çekerken görebileceğiniz düşüncesine kendinizi alıştırın, bu paniğe kapılmanızı engelleyecektir. Doğumla ilgili kitaplar okumanız ve mümkünse eşinizle birlikte ağrı giderme yöntemlerini inceleyip öğrenmeniz faydalı olacaktır.
. Doğum esnasında bol miktarda kan görebileceğinizin bilincinde olun. Gerçek doğum kasetleri izlemek ya da doğum resimlerini incelemek sizi bu görüntülere alıştırabilir. Ancak yine de kan görmekten aşırı derecede etkileniyorsanız kendinizi bu konuda fazla zorlamamanızı tavsiye ederiz.
. Doğumlar çeşitlilik gösterebilir, kimi doğumlar normalden daha uzun sürer. Eğer eşinizin doğumu normalden uzun sürüyorsa kendinizi sürekli olarak yanında bulunmak için zorlamayın; arasıra doğumhane dışına çıkarak kendinizi rahatlatmanız ve dinlenmeniz sizin için iyi olabilir.
. Yeni doğan bebeğinizi ilk karşılayacak insanlardan biri de siz olacaksınız. Ancak unutmayınki yeni doğan bebekler ilk bakışta pek güzel ya da sağlıklı görünmeyebilirler. Temizlendikten, bakımı ve ilk kontrolleri yapıldıktan sonra bebeğiniz dünyanın en güzel bebeği olacaktır! Tüm yeni doğan bebekler bir dizi sağlık kontrolünden geçer. Bebeğinizin sağlığı ile ilgili gereksiz endişelere kapılmayın, bunlar olağan kontrollerdir.

25 Mayıs 2012 Cuma

DİKKAT BEBEK VAR FİLMİNE GİTMEK İSTEYEN PARMAK KALDIRSIN:))





Daha önceden Bebeğinizin İlk Yılında Sizi Neler Bekler? adlı kitabın yazarı Heidi Mulkoff  Prima'nın adına Türtkiye'e geldiğinde katıldığım lansmanında bu filmden bahsetmişti.. Merakla bekliyordum.
Geçenler de SMA lansmanın da ,bu filme sponsor olduklarından bahsettiler.
Ve benim takipçilerim için bilet hediye verdiler.
Eğer sizde bu filmi eşiniz veya yakın bir arkadaşınızla seyretmek isterseniz bu yazının altına yorum bırakmanız yeterli olacaktır. Yorum bırakan 4 çifte hediye olarak bilet vereceğim:)))

24 Mayıs 2012 Perşembe

Hamilelikteki Hareketler

Gebelikte egzersiz yapılmalı ama nasıl?







Gebelik, anne adayının vücudunda birçok değişikliği de beraberinde getiriyor.  Kas ve iskelet sisteminin bu değişikliklerden fazlasıyla etkilendiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, anne adaylarını gebelik döneminde yapacakları egzersizler konusunda uyarıyor.

Gebelik bir kadın için en büyük değişimlerin yaşandığı dönem.  Ruhsal olduğu kadar fiziksel değişimler de gebelik boyunca anne adayının yaşamını etkiliyor. Büyüyen ve gelişen bebekle beraber alınan kilolar, bel ve basen eklemlerinde gevşemeye, karın kaslarında yumuşamaya neden oluyor. Bu yumuşama ile birlikte büyüyen bebeğin basıncı, ağırlık merkezini öne doğru çekerek bel çukurunu artırıyor. Belin aşağıya doğru çekilmesi, duruşun bozulması, bel kıkırdaklarındaki yumuşama ve ayrılma gibi nedenler ağrıya zemin hazırlıyor.

Bel ağrısının pelvik ağrı ile anne adaylarının yüzde 70’inde görüldüğünü ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, gebelik boyunca karşılaşılan kas ve iskelet sistemi değişikliklerini şöyle anlatıyor:
“Gebelikte bacak krampları çok sık görülür. Yeterli miktarda sıvı alınmamasına bağlı olarak kas ve eklem ağrıları da ortaya çıkabilir. Kol ve bacaklarda sinir sıkışmaları, uyuşma, elin kas ve tendon yapışma yerlerinde zorlanmaya bağlı ağrılar birçok anne adayının ortak derdi. Nadir de olsa,  gebeliğin son aylarında kalça başı kemiğinde kemik erimesine de rastlanılabiliyor. Ayrıca kalça başı kemiğinde kanlanma eksikliğine bağlı yumuşama da ortaya çıkabiliyor.”


Egzersiz doğumu kolaylaştırıyor
Aerobik egzersizlerinin kan basıncını düşürdüğünü, dolaşımı düzenlediğini ve varis ile pıhtı oluşumunu önlediğini belirten Prof. Dr. Semih Akı, egzersizlerin bacak kramplarını ve bacak şişliklerini azalttığını, hatta kabızlığın bile önüne geçtiğini söylüyor. Prof. Dr. Semih Akı, aerobik egzersizlerin bir taraftan da anne adayının kendine olan güvenini artırdığını ve psikolojisini düzenleyerek doğumu kolaylaştırdığını ifade ediyor.
Tüm bunların yanında, gebelik sırasında yapılan spor aktivitelerinin mutlaka hekim kontrolü altında yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Semih Akı,  “Koşma yapılacaksa koşulan zemin ve hava sıcaklığı dikkate alınmalı. Bisiklete binilecekse, düşme riski açısından stabil bisikletler tercih edilmeli. Yüzme ve su içi egzersizlerinde ise suyun sıcaklığının 30-35 derece arasında olmasına dikkat edilmeli” diyor.
Prof. Dr. Semih Akı,  vajinal kanama, uzun süreli kas eklem ağrısı, nefes darlığı halsizlik, hızlı ya da düzensiz kalp hızı ve ritmi, yürüme güçlüğü, baş  ağrısı, göğüs ağrısı, kas güçsüzlüğü, erken doğum riski, çocuk hareketlerinde azalma söz konusu olduğunda ise egzersizi sonlandırmak gerektiğini vurguluyor.





Anadolu Sağlık Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, gebelikte hareket anlamında dikkat edilmesi gerenleri şöyle sıralıyor:
  • En uygun aerobik egzersizler, yüzme, yürüyüş, kondisyon bisikleti olarak sıralanabilir,
  • Otururken, yatarken dizler ve kalçalar aşırı bükük olmamalı,
  • İstirahat ederken ayaklar bir destekle kalça düzeyinden yüksek olmalı,
  • Öne eğilmemeli, çömelerek iş yapmalı, uzun süre aynı pozisyonda kalmamalı,
  • Gebeliğin özellikle son döneminde, kesinlikle sırtüstü yatılmamalı,
  • Belden ani hareketler ve dönüşler yapılmamalı,
  • İki bacak birden yukarı çekilerek kaldırılmamalı,
  • Sıçrama, atlama, yükseğe uzanma, ağır kaldırma yapılmamalı,
  • Verilen egzersizler, ilk 15 gün için her hareketi 2-3 defa ve 5-10 dakikalık süreyle, sonraları ise gün be gün artırarak günde 15-20 dakikaya kadar olmak üzere yapılmalı,
  • Fiziki bir sorun yoksa egzersizler 36. haftaya kadar devam ettirilmeli,
  • Herhangi bir ağrı oluştuğunda hemen egzersiz bırakılmalı.

BABA ADAYLARI DOĞUMA KENDİLERİNİ NASIL HAZIRLAMALI?

Doğumla ilgili hemen her erkeğin doğru ya da yanlış bir takım bilgileri bulunuyor.Ancak bu dönemde erkeklerin dikkat etmeleri gereken en önemli detay,eşlerinin kadın doğum uzmanlarıyla iletişim halinde olmaları.Akıllarına takılan her türlü soruyu mutlaka doktorlarıyla paylaşmaları gerekiyor.Ayrıca hamilelik dönemlerinde eşleriyle doktorları arasında iyi bir iletişim kurmasına katkıda bulunmak ve gerekli durumlarda hekim ile irtibata geçmek de baba adayının dikkat etmesi gerekenler arasında yer alıyor.

Erkeklerin kendini babalığa hazırlamasıyla, kadınların kendilerini anneliğe hazırlaması arasında büyük farklar bulunuyor.Babalıkta ne kadar güçlü bir duygu yaşanırsa yaşansın,sahiplenme iç gudusu annelik kadar yoğun olmuyor.Çünkü annelik bir iç güdüyken, babalık öğrenilen bir duygu.. Hatta daha çok  insanoğlunun formüle ettiği, biçimlendirdiği varsayımsal bir kavram. Anneler içgüdüsel olarak bu role zaten aşağı yukarı hazır oluyor.Tıpkı  bebeğin doğar doğmaz emme refleksi ile meme emmeye başlaması gibi.Oysa babalık için biraz zamana ihtiyaç var.Çoğu erkek babalık duygusunu bebeği 3-6 ay arasında olduğunda hissedebiliyor.Çünkü ondan önce bazı işleri görev olarak yapıyorlar. Ancak bebek babaya bakma, gülme gibi tepkiler verince , erkek biraz daha yoğun duygular yaşayabiliyor.Bu dönemden sonra da bebekle ilişkilerini kuvvetlendirmek adına birlikte çıkmak da erkeği babalığa hazırlamak için çok faydalı oluyor.

Aradığınız Emlak Hurriyetemlak.com'da!

Emlağa dair her şeyi tek çatı altında buluşturan www.hurriyetemlak.com, çok seçenekli güncel ve detaylı ilanlarıyla, gelişmiş arama özellikleri ve kullanıcı dostu tasarımıyla, sektöre dair güncel haberleri ve istatistiki bilgileriyle, tam anlamıyla emlak sektörünün nabzını tutuyor.

Satılık ve kiralık daireler, ofisler, iş yerleri ve tüm konut projelerini bulabileceğiniz www.hurriyetemlak.com, sunduğu çok sayıda seçenekle size aradığınız emlağı mutlaka bulma olanağı sağlıyor.

İlanlarda okul, hastane, restoran, alışveriş merkezi gibi çevre bilgilerine ulaşabiliyorsunuz. Video desteğiyle gayrimenkulü içindeymişcesine izleyebiliyorsunuz. Baktığınız evin ya da iş yerinin net konumunu harita üzerinde görebiliyorsunuz.

Bu kadar kolaylık ve çok seçenek varken www.hurriyetemlak.com’da, aradığınız emlağı ya da emlağınızın talibini bulmanız an meselesi!


Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Mayıs 2012 Salı

BOBATÜRKİYE KATKILARIYLA BEBEİMGELİYOR DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU



Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..

Ben Hamile Eğitmeni ESRA ERTUĞRUL merak ettiğiniz ve endişelendiğiniz konularda size yardım etmek, destek olmak istiyorum.
Bu kurs ile daha bilinçli ve keyifli bir hamilelik dönemi geçirmenizi sağlamak, rahat ve kolay bir doğum yapmanıza yardımcı olmak ve güvenli bir doğum sonrası dönemi yaşamınızı hedefliyorum.
Eğitimlerimiz interaktif şekilde yapılmaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda bir şey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.



Bebeimgeliyor doğum ve bebeğe hazırlık kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.

Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.

Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.;


Kursumuzun içeriği;

BEBEİMGELİYOR DOĞUM VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU

4 HAFTALIK PROGRAM


1.OTURUM:

Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,

Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,

Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri, ağrısız doğum,

Doğuma hazırlık

Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri, ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.

Doğum planımız nasıl olmalı?

Babanın doğum planı

Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,

Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı

Hamilelik psikolojisi / doğum korkusunu yenmek

RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ

2.OTURUM:

Emzirme ve anne sütü,

Yenidoğan bakımı;

-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-bebeğin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,

*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER

3.OTURUM:

Lohusalık bakımı,

Lohusalık Sendromu,

Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,

Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme

Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı

Doğum sonrası anne ve bebek

NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ

4. OTURUM:


Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler. Bu oturumumuza  psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.

Ders gün ve saatleri:

10 Haziran 2012 saat 11:00-13:00
17 Haziran 2012 saat 11:00-13:00
24 Haziran 2012 saat 11:00-13:00
4. oturumda bebekler doğduktan sonra Anne -bebek toplantısı şeklinde olacaktır.Zamanı katılımcılarla ortak karar verilecektir.

Kursumuzun ücreti: 500TL+KDV

Kursumuzun Yeri: Özgür cd. Paan Plaza k: 3 Kavacık/ Beykoz

Gelmek isterseniz iletişim bilgilerinizi içeren bir e-mail atmanız yeterli olacaktır.
E-mail adresim: ertugrul.esra@gmail.com

21 Mayıs 2012 Pazartesi

20 MAYIS BOBATÜRKİYE DESTEKLİ ANNE SÜTÜ VE EMZİRME EĞİTİMİNDEN GÖRÜNTÜLER






Dün yaptığımız Anne sütü ve Emzirme eğitimimiz çok güzel geçti. Anneler, anne adayları, bebişler, teyze ve babaların da katıldığı kalabalık bir eğitimdi.
Ben çok mutluydum seminerin sonunda.. Benim anlattıklarımın yanı sıra deneyimli annelerde eğitime katkıları , paylaştıkları deneyimleri muhteşemdi.

İkiz bebek bekleyen, prematüre bir bebeğin annesi,ilk kez anne olacak anne adayları ve  ikinci bebeğini bekleyen anneler ve bebekler eğitimimizdeydi. Çeşitliliğin fazla olması verilen bilgilerinde çeşitliliğini arttırdı. Güzel ve verimli bir eğitim geçirdik..

Baby wraplarıyla mutlu ve huzurlu oldukları için annelerimizde çok rahat katılımcı oldular..

Bu arada seminerimize numune ve broşür göndererek destek veren Milupa, Lansinoh ve johsons Baby 'e çok teşekkür ederimm..

BobaTürkiye, Alternatif anne, Anakılavuz ve Uykusuzanneler ekiplerine de destekleri için çok teşekkür ederim.
Her zaman ki BobaTürkiye'nin annesi Nihan'a katkılarından dolayı teşekkürler:)))

18 Mayıs 2012 Cuma

ALTUĞ 28 AYLIK OLDU:))

Sağ elini mi, yoksa sol elini mi kullanacağı artık belli olmaya başlamıştır. Günümüzde her 100 kişiden 10’unun sol elini kullandığı belirlenmiştir. Maalesef bazı yanlış yönlendirmelerle bir elin diğerinden üstün olduğu yönünde bazı inanışlar ve düşünceler var. Daha da vahimi ise bu düşüncelere uyarak, çocukların el tercihlerinin değiştirilmeye çalışılması. Çocuğunuzun kaşığı hangi eliyle tuttuğu, top atarken hangi elini kullandığı onun solak mı, yoksa sağlak(!) mı olacağının göstergesidir. Bu aşamada yapacağınız herhangi bir yönlendirme ileride çocuğunuzun psikolojik engellenme nedeniyle sorunlar yaşamasına yol açabilir. Sofra adabı öğreteceğim diyerek kaşığı hep sağına koymayın. Ortaya koyun, o istediği gibi alsın ve kullansın.

Altuğ şimdilik iki elini de kullansa, sanırım sağ elini kullanacak..Çok da önemli değil benim için. Hangi elini kullanırsa kullansın:))




  Çocuk Ne Yemeli ve İçmeli :

 28 aylık çocuğun hayatında televizyonun yeri olabilir. Televizyon izleme zamanlarını düşük tutmaya gayret etsek de bu yaşlarda televizyon çocuğun beyin faaliyetlerini maalesef ele geçirmeye başlar. Markette yürürken kırmızı renkli bir içeceği ısrarla istediğini veya parlak mavi renkli cipsi istediğini görüyorsunuz değil mi? Oysa siz ona bunları hiç almamıştınız. Reklam dünyası ‘’çocuklara oynamayı’’ sever! Çocuğunuz, satın alma kararlarında etkindir ve ona karşı koymak ne de olsa güçtür diye düşünürler. Reklamcıları suçlamak doğru değil; bu da onların işi sonuçta. Sizin işinizse yararlıyla zararlıyı belirlemek ve çocuğunuzun sağlıklı gelişimine yardımcı olmak. Abur cuburdan mümkün olduğunca uzak durun ve ürün paketlerini okuyun! Renklendiricilerin, yabancı maddelerin olduğu içecek ve gıdalardan uzak durmalısınız. Kola, soda, enerji içeceği, cips ve kafeinli içecekler (kahve, çay, buzlu çay ve espresso!) minik bir insan için değildir. Bunları ya hiç kullanmayın ya da minimum da tutun. Belki %100 meyve suyunu tercih edebilirsiniz. Sebzeler de çok önemli tabiî ki; ama meyveleri onun için neşeli hale getirmek daha kolay olabilir. Meyve – sebze reyonunda gezinirken onun elmayı, armutu, muzu ve portakalı tanımasını sağlayın. Eminiz ki , rengarenk ortamda, güzelce dizilmiş kırmızı elmalar onun büyüleyecektir. Ona gösterin ve meyveler hakkında konuşun. Ne yazık ki bu sağlıklı gıdaların televizyon reklamcısı yok; ama siz bu sağlıklı gıdaların reklamcısı olabilirsiniz ! ‘’Neden’’ler : 28 aylık bebek, her şeyin nedenini sorarak sizi yorabilir. Sabırlı olmak gerekir. Peki ya siz bir kararınızı çocuğunuza söylerken nedenleri kendiliğinizden anlatıyor musunuz?’’Dışarı çıkmamız gerek’’, ’’Bu elmayı yeme’’ gibi sadece sonuç-emir içeren cümleler kullanmak pek çözüm olmayacaktır. ‘’Çünkü’’ sözcüğü bebeğiniz için en önemli kelimedir. Çünkü(!) nedenleri öğrenmek onun sebep sonuç ilişkisi kurabilmesi, okul çağlarında da her şeyin nedenini araması için önemlidir. ’’Dışarı çıkmamız gerek; çünkü babaanne çok güzel yemekler yapmış ve bizi bekliyor’’, ’’Bu elmayı yeme; çünkü yere düştü ve kirlendi’’ gibi cümleler çocuğunuzun zihnine daha çok hitap edecektir.

Altuğ Tv seyretmektense bilgisayar da Callio seyretmeyi seviyor. Evde tv hep açık olmasına rağmen hiç ilgilenmedi.. Ama reklamlar gerçekten etkili. Ben hep TV açıkken reklamlar başladığında kanal değiştirdik. Böyle olunca da henüz reklamlardan etkilenmedi.
Ama market alışverişi yaparken istediklerini kendi sepete koyarak alışveriş yapmayı çok seviyror:

Siz : Bazen ‘’yeter artık, çok yoruldum’’ diyebilirsiniz. Milyonlarca yıl ‘’çekirdek aile’’ yerine insanlar hep daha geniş ailelerde yaşadılar. Dolayısıyla çocuğa bakacak sizin dışınızdaki birey sayısı hiç de az değildi. Ama modern yaşam bizleri 100 m2’lik betonların içine sıkıştırdı. Sadece 3-4 kişiyle sürdürülen bir hayata. Bu kalıpları kırmayı ve öze dönmeyi denemek size iyi gelecektir. Çocuğunuzu birisine teslim ederek biraz hava alın.’’Nefes Alma Eylemi’’ yoga, pilates gibi sporlarda vücuda ‘’sakinleş’’sinyali verdiği için sıkça kullanılmaktadır. Siz de sıkılınca, güçlü bir nefes alıp verme tekniği kullanın. Hatta arkadaşlarınızla buluşun ve şöyle güzel bir kahve için. İçinde ‘’çocuk’’ konuları olmayan sohbetler etmeyi deneyin. Vizyona en son hangi filmin girdiğini biliyor musunuz? Elif Şafak’ın ya da Ayşe Kulin’in son kitabını okudunuz mu? Hayatı soyutlaştırmayın, onu yaşayın.
 Çocuk ve Dağınıklık :
 2 yaşını geçen bir bebekli ev dağınık olmaya biraz mahkumdur. Her şeyi yerli yerinde görmek istiyorum gibi düşünce kalıplarına sıkışmayın. Çocuğunuzun sürekli deneyler yapmak için laboratuara gitmesine gerek yok. Eviniz onun laboratuarıdır. Denedikçe yeni şeyler öğrenecek, hatta aynı deneyi defalarca tekrar edecektir.’’Oyuncak araba yerde çok iyi gidiyor, acaba televizyonun üzerinde de aynı hızda gider mi?’’ diye düşünmektedir. Tehlikeli olmadığı sürece onun deneylerini kısıtlamayın.

*****  Bazen bizlerde ebeveyn olarak hafta içi karınca, hafta sonu ağustos böceği olmak isteriz değil mi? Bu deyimi sevdik biz. Modern yaşam mükemmel anneler, babalar üretmeye çalışıyor. Ama biz bunun imkansız olacağını düşünüyoruz. Aşırı titizlenmek, çocuğun her şeyin en iyisini yapmasını beklemek, anne babanın en iyi olmasını istemek takıntılı olmaya kadar gidebiliyor. Takıntılı olmayın, ayrıca ağustos böceği de kötü bir canlı değildir!

17 Mayıs 2012 Perşembe

İlk Defa Bir Bebek Bezi Markası Deneyimli Annelere Seslendi!

Anneler tabii ki bebekleri için hep en iyisini ister. Söz konusu bebek bezi olunca da en fazla dikkat ettikleri nokta minik kuzucuklarını konforlu ve kuru tutacak bir bezdir. Yapılan araştırmalarda da sonuç değişmedi. Tüm bunları dikkate alan Canbebe, daha gelişmiş bir ürünü piyasaya sürdü, yeni Canbebe ComfortDry.

Senelerdir özellikle uygun fiyatlarıyla dikkat çeken Canbebe, ComfortDry’la da yine rakiplerinden daha hesaplı. Üstelik bu kez annelerin başka isteklerine de kulak veriyor. Bu konuda belirlediği hedef kitle ise deneyimli anneler...

Araştırmalarda Canbebe’yi özellikle deneyimli annelerin tercih ettiği sonucu çıktı. Bunun sebebi de annelerin deneyim kazandıkça aynı kalitedeki bir beze daha fazla para vermeyi gereksiz bulmaları. Bu yüzden yine hesaplı olmayı tercih eden Canbebe ayrıca ComfortDry’la emiciliğini artırarak bebeklerin pişik sorununu çözmeye odaklandı. Bebekleri daha rahat ettirmek için de topaklanmayı önleyen özel bir doku kullandı. Bu sayede bebekler eskisinden daha rahat ve daha mutlu. E tabi onları gülücükler saçarken gören anneleri de...

ComfortDry için seçilen slogan ise oldukça anlamlı: “Deneyimli Annelerin Akıllı Seçimi”

Bir bumads advertorial içeriğidir.

15 Mayıs 2012 Salı


10-16 Mayıs Engelliler haftası. Bu hafta nedeniyle Çamlıca E-bebek de çok güzel bir söyleşi düzenleniyor. Engellilerin yaşadıkları sorunlar, zorluklar.. Engelli annesi olmak..Gibi birçok konu konuşulacak.

Engelli cocuk yetiştiren pek çok konuda mücadele veren anneleri dinlemek ve desteklemek, bu konuda psikolog ve eğitimcilerin dinlemek için Çamlıca e-bebek de saat 14:00 de olalım..
Detaylar: 
Katılımcılar:
* Otizmli çocuğu için çabalarken çok sayıda engelli çocuğa umut olan Algı Özel Eğitim Merkezi‘nin kurucularından  
* Dağhan’ın annesi CNN Türk’ün sevilen yüzü Özge Uzun,
* E-bebek ailesinin annesi Hande Yuvakuran,
* Özel eğitim öğretmeni Aylin Atasagun.

Söyleşinin Detayları

Hande Yuvakuran: Moderatör
Parin Yakupyan: Otizmli bir çocuğun annesi olmak.
Özge Uzun: Dağhan’ı büyütürken…
Aylin Atasagun:Özel eğitimde aile rehberliginin önemi
Uzman Psikolog Yeşim Tuna: Engelli çocuğu büyütürken annelerin karşılaştığı sosyal ve psikolojik güçlükler. Stresle başa çıkabilme yolları
Soru-yanıtlar ve konukların paylaşımları
Tarih:16 Mayıs 2012 Çarsamba
Yer: E-bebek Çamlıca Seminer Salonu
Saat: 14:00-16:00

13 Mayıs 2012 Pazar

En Yaratıcı Anneler Günü Hediyesini mi Arıyorsunuz?

Anneler Günü’nün en yaratıcı hediyesini aramanıza artık gerek kalmadı. Vestel'in bu yılki Anneler Günü’ne özel tasarladığı Anne Bak N’aptım Facebook uygulamasıyla, annenizin sevinç gözyaşları garanti :)

Malum, sosyal medyanın popülerliği arttıkça, “kaç yaşında olursa olsun, yeter ki gözümün önünde olsun” diyen annelerimiz, Facebook’ta da “arkadaşımız” oldular. Bir hesap açar açmaz da genelde yaptıkları ilk iş, profil ya da kapak fotoğraflarına biricik evlatlarının resimlerini koymak oluyor.

İşte buradan yola çıkan Vestel, Facebook sayfasındaki Anne Bak N’aptım uygulaması ile kullanıcılara, Anneler Günü’nü Facebook’ta “anne stili” kutlama şansı veriyor.  Vestel'in bu uygulamasıyla, Anneler Günü kutlamanızı Facebook kapak resminize taşıyıp, annenize olan sevginizi dünyaya ilan edebiliyorsunuz. İsterseniz kendi annenizin fotoğrafını şablonlara yerleştirerek kendinize özel bir tasarımla, isterseniz de önceden hazırlanmış tasarımlardan birini kullanabiliyorsunuz.

Üstelik, annesi için tasarım yapanlar çok özel bir indirime de hak kazanıyor. Bu Anneler Günü’nde annesine en yaratıcı hediyeyi vermek isteyenler buraya:


http://gid.io/AnneBakNaptim

Bir bumads advertorial içeriğidir.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Doğum da Rahatlama Teknikleri


Nomal doğum sırasında rahatlatıcı teknikler kullanmak birçok açıdan faydalıdır.Doğum süresindeki ağrıyı azaltır, doğum
 süresini kısaltmakta yardımcı olabilir ve istenilmeyen sezaryen oranlarını düşürebilir. Bunun dışında anne için güzel bir 
doğum hikayesi bebeğine bağlanmayı kolaylaştırır ve bebek için güzel bir atmosferde hayata ilk adımını atmak demektir. Rahatlama psikolojik açıdan komplike bir durumdur ve bir düğmeye basmak gibi rahatlama tabiî ki mümkün değildir. Genel olarak doğum yapan kadınları rahatlatacak bir takım faktörler bilinir, ama unutulmamalıdır ki rahat olmak şahsi bir hisdir ve sizin kişiliğinzle ilgilidir. 






Bununla ilgili bir kaç ip ucu:

  • Doğru nefes alma ve ıkınma tekniğini öğreniniz .
  • Doğum yapıcağınız hastaneyi önceden ziyaret ediniz
  • Doğumu önceden aklınızdan hayal gibi geçirin. Bu esas doğum yaparken kolaylık sağlıyacaktır.
  • Doğum sancıların arasında ağrı hissetmeyeceğinizi düşünün.
  • Önceden yanızda hangi kişilerin ne zaman olucağını konuşun.
  • Ziyaretçiler için organizasyon yapın ('ben haber vermeden gelmeyin' gibi)
  • Rahat ediceğiniz kıyafet, müzik, film, koku vs hazırlayın.
  • İsterseniz bebeğinize giydireceğiniz bir kıyafet veya vericeğiniz bir oyuncak yanınıza alabilirsiniz. Bebeğinizi size hatırlatarak mutlu olmanızı sağlar.
  • Doğumun her safhasında isteklerinizi ve sorularınızı doktorunuz ile veya ebeniz ile paylaşın.
  • Doğumun öncesinde detaylı bir doğum planı hazırlayın. Bunu eşinizle beraber hazırlamkata fayda vardır.

DOĞUMUN BAŞLADIĞI NASIL ANLAŞILIR? VE NORMAL DOĞUM AŞAMALAR NELERDİR?



Doğum başladığı nasıl anlaşılır?
Doğumun başlamasını sağlayan faktörler henüz çok iyi bilinmemektir. Bebek tarafından üretilen SP-A isimli bir proteinin doğumun başlamasında rol oynadığıtartışılıyor.
Doğumun başladığının işaretleri:
  • Ağrı:  Düzenli aralıklar ile, istirahat ile geçmez ise, elle karın üzerinde hissedilir ise
  • Suyun gelmesi
  • Vaginal kanama
Normal doğum hangi safhalardan oluşur?
 
Vaginal doğum üç safhadan oluşur.
 
1.safha:
Doğumun en uzun süreli kımıdır (8-13 saat ilk doğumda, sonraki doğumlarda daha kısa)
Düzenli ağrıların başlangıcından rahim ağzının tam açılmasına kadar sürer.
Doğum ağrılarının süresi ve şiddeti doğumdan doğuma farklı olabilir. Genel olarak ağrılar ilk başta 30 dakikada 2-3 kez sonra 10 dakkika da 2-3 ağrı olur. Ağrının süresi 1 dakika kadardır. Suyun gelmesi (poşun açılması) ağrıları artırabilir. Rahim kontraksiyonu sırasında bebeğin başinin üzerindeki rahim duvarı yukarı doğru kasılır böylece rahimin alt kısmı gerilir ve rahim ağzı açılır. Rahim ağzının açılması kasılma dişinda birçok faktöre bağlıdır (hormonel vs) genel olarak anne rahat ise ve kendisini iyi hisseder ise daha rahat açılır. Bu safa doğumun pasif safhasıdır. Ağrı çekmek her ne kadar anne için zorluk taşısa da bu dönemi mümkün oldukça sakin geçirmek ve hem fiziksel hemde mental gücünü doğumun 2. safhası için saklamak önemlidir.

2. safha:
Süresi 30 dakkika ve 1 saat arasıdır
Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin doğumuna kadar olan kısım.
Bu safada ağrıların şiddeti ve sıklığı artar. Bebeğin başı annenin barsaklarına baskı yaptığı için annede ıkınma refleksi ortaya çıkar. Bu safhada anne olabildiğince kuvvetli ve uzun ıkınması doğumu çabuklaştırır. Derin nefes alıp tutarak kabız kalmış gibi ıkınılması esastır. Kesik ve tekniğine uygun olmayan ıkınma hem anneyi boşuna yorar hemde doğumu gecıktırır.
Bebeğin başı doğum kanalın da öne doğru bükülmüştür, başı doğduktan sonra arkaya doğru düzelir. Baş doğduktan sonra genelde ağrılar kısa bir ara verir sonra bebek 90 derece döner ve omuzlar oval çıkıştan doğar. Omuzlardan sonra bebeğin kalan vücudu doğar.
 
 
3. safha:
Yaklaşık 10- 30 dakkika sürer
Plasentanın tamamen atılması ile biter.
Ağrıların kuvvetine göre 10-30 dakika süren bu safanın sonunda plasenta doğar. Plasentanın tümü çıktığı doktor tarafından kontrol edilir. Gerekir ise kalan parça çıkartılır.
 
Doğumdan sonra kordon kesilir ve bebeğinizi kucaklıyabilirsiniz!
 

DOĞUMDA KULLANACAĞIMIZ NEFES TEKNİKLERİ


Normal doğum esnasında "ıkınırken" güçlü bir nefese ve güçlü karın kaslarına ihtiyaç duyacaksınız. Kasılmalar esnasında bebeğinize maksimum oksijen gitmesi için yapmanız gerekenler ise şöyle:
Doğum eyleminde uygulayacağınız doğru nefes alma-verme tekniklerini gebelik döneminizde ne kadar sık uygularsanız bu teknikleri o kadar iyi öğrenirsiniz.


Doğum eylemi esnasında doğru nefes alıp verme iki açıdan önemlidir: Doğum eyleminde belli aralıklarla gelen uterus kasılmaları esnasında bebeğinize giden kan akımı nispi olarak azalır. Bu fizyolojik, yani normal bir durumdur. Siz bu esnada derin bir nefes aldığınızda kanınıza normal bir nefeste geçtiğinden daha fazla oksijen geçer ve bu ek oksijen kasılmalar esnasında bebeğinizin oksijensiz kalmasını önler.

Doğru nefes alıp vermenin diğer bir önemi de şudur:Kasılmalar esnasında duyacağınız muhtemel ağrı, zihinsel olarak daha çok doğru nefes alıp vermeye odaklanmış olmanız nedeniyle daha hafif olarak algılanacaktır.

ALIŞTIRMALAR:

1- Gevşeme: Yere yatın ve dizlerinizi bükün. Vücudunuzdaki bütün kasları bilinçli bir şekilde teker teker gevşetin. Bunun ne kadar zor olduğunu denedikçe göreceksiniz. Tüm kaslarınızı gevşettiğinizi düşündüğünüzde bile tekrar yaptığınız bir kontrolde bazı kaslarınızın halen kasılı olduğunu görebilirsiniz. Tümüyle gevşemiş olmaya özen gösterin.

2-Derin nefes alma-verme: Tümüyle gevşediğinizden eminseniz sanki 45-50 saniye süren bir kasılmanız varmış gibi hissetmeye çalışın. Burnunuzdan (eğer burun tıkanıklığınız varsa ağzınızdan) içinize mümkün olduğunca ve yavaş yavaş derin bir nefes çekin, bu nefesi yine yavaş yavaş ağzınızdan dışarı verin. Bu esnada bütün kaslarınızın gevşek olduğunu tekrar kontrol edin. Kafanızda canlandırdığınız kasılmalar devam ettikçe bu işleme devam edin.
Dikkat: Nefes alıp verme işlemini çok hızlı yaparsanız, kanınızdaki karbondioksit hızlı bir şekilde azalabilir, bu da geçici bilinç kaybına kadar gidebilen durumlara yol açabilir, bu nedenle derin nefes alma işlemini yavaş yavaş uygulayın. 45-50 saniye süren bir kasılmada 5-7 adet nefes alma-verme uygundur.

Karından nefes alma tekniği: Bu egzersiz karın kaslarınızın gevşemesine yardımcı olduğu gibi, kasılı kasların uterus üzerine gereksiz baskı yapmasını engeller.

Yere uzanın ve ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alarak karnınızın "şişmesini" sağlayın. İçinizden beşe kadar saydığınız sürede bu pozisyonu koruyun. Nefesi ağzınızdan verin ve bu işlemi 4-5 kez tekrarlayın.
  
DİĞER NEFES TEKNİKLERİ:

Tutulmuş nefes: Derin bir nefes alın ve sonuna geldiğinizde nefesinizi tutun, içinizden ona kadar sayın, sonra havayı ağızdan bırakın. Bu tutulmuş nefes doğum sırasında özellikle bebeğinizi dışarı iterken faydalı olacaktır.

Yüzeysel küçük nefes: Hafifçe ve çabucak, ses çıkarmadan nefes alıp verin. Yalnızca göğsünüzün üst kısmı kıpırdamalı, karın hemen hemen hareketsiz kalmalıdır. Bu nefes ritmik olmalı. Dolayısıyla nefes alma zamanının verme zamanına eşit olmasına dikkat edin. Bu nefesi ağzınızı açık veya kapalıyken yapabilirsiniz. Bu yüzeysel nefes rahim ağzının doğum için genişlemesini sağlayan güçlü kasılmalar geldiğinde işe yarayacaktır.
Büyük sık nefes: Bu kez nefes ritmi hızlanmalı, saniyede tam bir nefes alıp vermek gerek. Ağız yarı açık nefes alın, nefes verin. Bu nefes rahim ağzı genişlemesinin sonunda bebeği iterken ve bebek dışarı çıktıktan sonra kendinizi engellemeniz gerektiğinde çok işe yarayacaktır.

BİR DOĞUM PROVASI
Bu farklı nefeslere hakim olmayı öğrendikten sonra bir doğum provası yapabilirsiniz. Bebeği dışarı atma sırasında duracağınız pozisyona geçin, yani sırt yastıklarla kalkmış, bacaklar bükülü, uyluklar ayrılmış olarak uzanın. Bu pozisyonda kendinizi şu egzersize alıştırın: Önce bebeği dışarı itmeyi kolaylaştıran nefes tutmayı yapın, hemen ardından bebeği daha fazla itmeyi engelleyen sık sık yüzeysel küçük nefesleri yapın. Doğum sırasında önce bebeği itmek için kendinizi kastıktan sonra, birden çocuğun başı göründüğünde ebe artık “itmeyin itmeyin” diyecektir.

Tutulmuş nefesten hemen sık nefese geçmek kolay değildir. Bu yüzden çalışmak gerekir. Ancak bu nefes egzersizlerini yaparken arada normal solumanıza dönüp, kendinizi dinlendirmeyi unutmayın.

10 Mayıs 2012 Perşembe

DOĞAL DOĞUM

Günümüzde gebelik ve doğuma ilişkin temel yaklaşım, doğumun fizyolojik bir süreç olduğu ve çok az
düzeyde tıbbi girişim gerektirdiğidir. Gebelik ve doğum fizyolojik bir olaydır ve asla bir hastalık değildir. Sağlık personelleri, hamileleri ve eşlerini doğumlarında aktif rol alması için antenatal dönemden itibaren eğitimler ( BEBEİMGELİYOR DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU) sayesinde cesaretlendirmelidirler.


Doğum çok özel bir olgu olup anne ve baba adayları için, yaşamlarında ki en güzel deneyimlerden biridir. Ancak zaman zaman doğum anında yaşanan olumsuz deneyimler uzun yıllar anlatılan doğum hikâyeleri arasında yerini alabilmektedir. Bu tür deneyimlerin kadınlar arasında paylaşılarak yayılması, bir yandan da görsel medyada gösterilen ağrılı doğum sahneleri, kadınların olumsuz doğum imajı oluşturmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla doğumun ağrılı, kanlı korkutucu bir olay oluşuyla ilgili imaj; gebelik süresince kadınların vajinal doğumla ilgili bu korkutucu deneyimi kendilerinin de yaşayacağını düşündürmekte ve bu da onların tercihlerini sezaryen doğum üzerinde odaklandırmaktadır. 

Gebelik ve doğum fizyolojik bir olay olmakla birlikte kadın için büyük bir stres oluşturur. Anne adayı kendisi için bilinmeyen doğum olayının meydana geleceği anı korku ve heyecanla beklerken, annelik sevgisi yanında bir canlı dünyaya getirmenin gururunu da yaşar. Özellikle ilk gebeliğinde kadın, tanımlayamadığı birçok yeni duyguyu bir arada yaşarken doğum anında karşılaşabileceği olayları tahmin edememektedir. Sezaryenin mi yoksa normal doğumun mu daha iyi olacağına karar verememektedir. Doğum tercihi, kadına verilecek destek ve bilgilendirme sayesinde daha sağlıklı ve doğru olacaktır. Bu bilgilendirme ve desteği sağlamakta ebelere çok önemli roller düşmektedir. Bu rolün gereği olarak ebe, kadının karar sürecini etkileyebilecek faktörlerin sağlıklı bir şekilde değerlendirilerek gebelik boyunca doğum için hazırlanmasını sağlamalıdır. Bu amaç doğrultusunda;  doğuma hazırlık sınıfları son derece önemlidir. Ancak halen ülkemizde hazırlık sınıfları çok yaygın değildir. Özellikle kamuya ait sağlık kuruluşlarında bu konuda yeterince çaba gözlenmemektedir. 
  
WHO yayınladığı kanıta dayalı 6 uygulamanın doğumu yöneten sağlık profesyonelleri için kılavuz olması ile; sağlıklı anne ve bebek için mümkün olan en az girişim ile güvenli bir şekilde doğum eyleminin gerçekleşebileceğini ifade etmiştir. İfade edilen bu öneriler: 

1. Doğum kendi başlamalıdır.

2. Doğum boyunca hareket özgürlüğü olmalıdır.

3. Doğum boyunca gebeye duygusal ve fiziksel destek verilmelidir.

4. Gereksiz her türlü müdahaleden kaçınılmalıdır. 
  
5. Doğumda sırtüstü yerine diğer pozisyonlar desteklenmelidir. 


6. Doğum sonrası anne ve bebek bir arada kalmalıdır. 
  
NEDEN DOĞAL DOĞUM? 


Doğal doğum mümkün olduğu kadar müdahale edilmeden yapılan doğumlardır . Bu sayede aktive olan tüm doğal hormonlar, anne ve bebeğini doğuma en sağlıklı biçimde hazırlamaktadır. Doğal bir doğumda sağlık profesyonelleri izleyici olup, sağlık kontrollerini yapma dışında başka bir müdahalede bulunmamalıdır. Çünkü buna ihtiyaç yoktur.
Gebelik ve doğum eylemi bir hastalık değil, bedenin doğal, normal ve sağlıklı bir fonksiyonudur.Gereksiz yere yapılan her türlü müdahalenin doğumun işleyişi ve hormonların salınımı üzerine negatif etkileri vardır. Zaten doğal doğumu üstün kılan bu hormonların salgılanmasıdır. Bu hormonlar içinde en etkili olan iki hormon oksitosin ve endorfindir. Oksitosin uterustaki kasılma etkileri ile doğumun ilerlemesinden sorumlu hormondur. Bu hormon doğumda gittikçe artan oranlarda salgılanarak doğum anında ve doğum sonrasında en yüksek seviyelerini bulur. Yine doğumda etkili olan endorfin hormonu bedenin salgıladığı doğal bir ağrı kesicidir. Doğum yapan kadının kendini rahat hissedebilmesi için herşeyi yapar. Oksitosin seviyesi yükselip, kasılmalar sıklaştıkça, beden endorfin salgısını arttırarak cevap verir. Endorfinin bağımlılık yapıcı bir etkisi de vardır. Doğum anında anne ve bebeği oksitosin ve endorfin etkisindedir. Her bir kontraksiyon ağrısı travaydaki kadın için rehber olur. Artan şiddetteki kontraksiyonlara onun yanıt olarak seçtiği pozisyonlar ve aktiviteler bebeğin doğum kanalına inmesini doğum eylemi muhtemelen yavaşlar ve daha az etkili hale gelir. Doğum ilerledikçe ve ağrı arttıkça,endorfinler artan miktarlarda serbest bırakılır. Sonuç, tamamen doğal olarak acı algısında bir azalma olmasıdır. Yükselen endorfin düzeyi, aynı zamanda, düşüncenin mantıktan daha içgüdüsel alana kaymasına katkıda bulunur. Endorfinler gerçekte doğumda görevlerini yerine getirmesi için kadınlara yardım eden düş-gibi bir durum yaratır.

 Kadının içinde bulunduğu bu düşsel durum, dış çevreden daha önemli hale gelir. Kadınlar kendi içgüdüleri ile travayın ilerlemesi ve travay ağrısının artması gibi olaylara daha fazla odaklanarak, bu eylemi bilge bir şekilde sonlandırabilir. Kadın öncelikle sahip  olduğu içsel gücün etkisi ile birlikte sağlık çalışanları, eşi ve ailesinin desteği ile doğumdan korkmaz. Bu destekleyici takım, doğum tamamlanıncaya kadar yanındadır ve onu rahatlatır.Vaginal doğumu tercih eden kadın doğumunun hastanede, doğum merkezinde ya da evde oluşuna göre çeşitli yöntemler kullanabilir; örneğin bağımsız hareketler yapma, müzik dinleme, duş alma, banyo yapma, el ya da ayaklarına masaj yaptırma gibi teknikler bunlardan bazılarıdır. Kadın doğum ve travay gerçekleşirken ihtiyaç duyabileceği çevreyi kendisi düzenleyebilir. Bu düzenleme ile kadın kendi doğum eyleminin yönetiminde etkin rol almış olur. Doğum sırasında anne bebeğin doğum kanalında ilerleyişine cevap olarak; hareket eder, pozisyon değiştirir, nefesini tutar, bağırır. Bütün bunlarolurken, yani doğum gerçekleşirken hem doğum kanalı kasları ve perine hem de bebeği korunur. 
Adrenalin salgılanmasındaki yükseliş, annenin tetikte olmasını sağlar. Anne tümüyle bebeğine odaklanır ve onu kucağına almaya çabalar. Anne bebeğini kollarına aldığında, sahip olduğu bu mucize karşısında dalgın, heyecanlı, gururlu, huzurludur. Hiç kimse ona ne yapması gerektiğini söylemez. Çünkü kadın bebeğinin bakımıyla ilgili kitaplar okumuş ve doğuma hazırlık sınıflarında eğitim almıştır. Bilgi, özgüven, gevşeyebilme, nefes alma teknikleri, enerjisini koruyabilme sanatı ile gebe kadına doğum eylemi sırasında bilinçli ve aktif rol oynama şansı verilerek, kadının kendisini ekibin bir parçası gibi hissetmesinin sağlanması doğal doğumda önemlidir. Anne olmanın sadece zevkinin değil aynı zamanda bu olayda aktif rol oynamanın da başarı ve tatmininin yaşatılması; aynı duyguları eşinde paylaşması çağdaş yaşamın gerekliliklerinden birisi olarak görülmektedir .Amaç;gebelik ve doğuma ilişkin bilgi sağlanması, baş etme stratejilerinin öğretilmesi, çiftlerin olumlu doğum deneyimini yaşamalarının sağlanması ile korku ağrı ve gerginlik döngüsünün kırılmasıdır.Burada ebeler tarafından verilecek antenatal bakım ve doğuma hazırlık sınıfları(BEBEİMGELİYOR DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU ) son derece önem kazanmaktadır.
 Doğal doğumu deseklemek, modern tıbbı ret etmek ve karşısında olmak gibi düşünülmemelidir. Gebelik ve doğum fizyolojik bir olaydır ve hastalık değildir. Ancak her zaman fizyolojik olaylarınn patolojisi de söz konusu olabilir. Doğum eyleminde yapılacak müdahaleler gerçekten endikasyon olduğu zamanlarda yapılmalı ve medikal tedavi gereken koşullarda verilmelidir.

Peterson (1981) “Normal Doğum: Çocuk Doğumuna Kişisel Bir Yaklaşım” adlı kitabında, çoğu kadının nasıl yaşıyorsa öyle bir doğum süreci geçirdiğinin altını çizmektedir. Doğum çoğu kadın için kriz durumudur. Doğuma, herhangi bir krize yaklaştıkları gibi yaklaşırlar: bazıları güçsüz olduğuna inanırken, bazıları kontrolü ele almaya çalışır. Birçok kadın doğal bir doğum süreci geçirmek yerine, teknoloji ve acı-gideren anestezi kullanım süreciyle durumu “kontrol” etmeyi seçer. Bugün, pek çok kadın, doğuma (belirtsin ya da belirtmesin) “Lütfen şu rahatsızlığı halledin. Hiçbir şey hissetmek istemiyorum, Bittiğinde bana bebeği verin yeter” dileğiyle yaklaşmaktadır. Bu süreçte kadınların en çok ihtiyacı olan şey normal doğum yapabilmeleri için cesaretlendirme ve sevgi desteğidir. Kadınların doğum yapma güvenleri ve yetenekleri; bakım vericilerinin desteği, doğum hakkındaki bilgilendirilme düzeyleri ve doğumlarını yapılacakları yere bağlı olarak artar ya da azalır. Doğum yapan kadınlar bakımları hakkında kararlara müdahale edebilir. Ne yazık ki; kadınlar çoğu zaman ihtiyaçları olan teşviki alamaz çünkü birçok doktor, hemşire ve ebenin doğuma karşı tutumları, diğer herhangi bir tıbbi kriz veya rahatsızlığa karşı takındıkları tutumla aynıdır ve görevlerinde uzman olarak, en kısa sürede iyileştirmeleri gerektiğini hissederler. Bu yüzden, bugün çoğu kadın, epidural anestezi kullanmayı seçmektedir. Böyle yaparak da kendilerini muhtemelen manevi ve psikolojik olarak güçlendirecek bir deneyim yaşama fırsatından mahrum bırakırlar.
Doğuma yardımcı olan sağlık profesyonelleri, öncelikle de ebeler kadınların kendi vücutları ile ilgili ilgeliğine güvenip, kadının bunu fark etmesine yardımcı olacak ortamları hazırlamalı ve bu bilgelikle her doğumun kendine özgülüğü içinde değer görmesini sağlamalıdırlar.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

BEBEK NE SIKLIKLA EMZİRİLMELİDİR?



İlk aylarda ve özellikle de ilk günlerde bebeğin anne memesini sık sık emmesi, memenin süt üretimini olumlu yönde etkileyen en önemli başlıca uygulamadır.Bu nedenle özellikle ilk ay içinde bebek günde en az 8-12 defa olmak üzere , her istediğinde emzirilmelidir.
İlk haftalar da öğün araların emzirmenin başladığı andan itibaren 2-2,5 saat olacak şekilde belirlenmelidir.Daha sonraki aylarda ise 2,5-3 saaatte bir beslenmesi uygun olur. Geceleri öğün araları dört saatte kadar çıkabilir.
Emzirme sıklığını, annenin ürettiği sütün özellikleri ve miktarı belirler.Anne sütünün, bebeğin midesinden boşalması hızlıdır.Bu nedenle bebeğin emzirilmesi için hiçbir dönemde 4 saatten daha uzun süre beklememek gerekir.Bebeğin daha seyrek emzirilmesi hem bebekte hem de anne de olumsuzluklara neden olur. Bebek ihtiyacı kadar süt alamadığı için büyüyemez. Annede ise, seyrek emzirmeye bağlı olarak memede dolgunluk ve ağrı gelişir. Bu da meme de iltihap ( mastit) riskini arttırır..

8 Mayıs 2012 Salı

BOBATÜRKİYE DESTEĞİYLE DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU

Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..

Ben Hamile Eğitmeni ESRA ERTUĞRUL merak ettiğiniz ve endişelendiğiniz konularda size yardım etmek, destek olmak istiyorum.
Bu kurs ile daha bilinçli ve keyifli bir hamilelik dönemi geçirmenizi sağlamak, rahat ve kolay bir doğum yapmanıza yardımcı olmak ve güvenli bir doğum sonrası dönemi yaşamınızı hedefliyorum.
Eğitimlerimiz interaktif şekilde yapılmaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda bir şey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.



Bebeimgeliyor doğum ve bebeğe hazırlık kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.

Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.

Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.;


Kursumuzun içeriği;

BEBEİMGELİYOR DOĞUM VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU

4 HAFTALIK PROGRAM


1.OTURUM:

Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,

Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,

Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri, ağrısız doğum,

Doğuma hazırlık

Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri, ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.

Doğum planımız nasıl olmalı?

Babanın doğum planı

Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,

Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı

Hamilelik psikolojisi / doğum korkusunu yenmek

RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ

2.OTURUM:

Emzirme ve anne sütü,

Yenidoğan bakımı;

-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-bebeğin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,

*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER

3.OTURUM:

Lohusalık bakımı,

Lohusalık Sendromu,

Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,

Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme

Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı

Doğum sonrası anne ve bebek

NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ

4. OTURUM:


Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler. Bu oturumumuza  psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.



Ücreti: 500TL+KDV ( EŞ İLE BERABER)


Eğitim Tarihleri:


03 Haziran 2012 saat 11:00-13:00 
10 Haziran 2012 saat 11:00-13:00
17 Haziran 2012 saat11:00-13:00 
Dördüncü oturumun tarihi bebekler doğduktan sonra 2 ayını tamamladıktan sonra annelerle görüşüldükten sonra belirlenecektir.


Eğer bu kursumuza katılmak isterseniz 25 Mayıs 2012 tarihine kadar ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.