Her doğum için değişebilen bir sürenin sonunda kasılmalar düzenli ve güçlü hal alır.Genel olarak 30-40 dakikalık bir sürede beş dakika veya daha az aralarla düzenli kasılmalar hissediyorsanız hastaneye başvurma zamanı gelmiş demektir.Düzenli ağrıların başlamasıyla goğumun ‘aktif evre’ adını verdiğimiz bölümü başlamış demektir.bu dönemde rahimağzı açıklığı da genelde 3-4 cm.ye ulaşmış durumdadır. Aktif evrenin hastanede geçirilmesi anne ve bebek açısından daha güvenlidir.
Ağrıların başlamasıyla sümük gibi bir akıntının olması (“nişan”) adeta doğumun habercisidir.Nişan geldiğinde hemen hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir. Hazırlıkları gözden geçirmek için zamanınız vardır.
Bazen ise hiç doğum sancıları başlamadan amniyon suyu gelebilir. Suyun gelmesi hafif hafif ama sürekli şekilde olabileceği gibi birden bacakları ıslatır tarzda da olabilir. Bu durumda da acil olarak doktorunuzu arayınız.Doğumdan önce su keseleri yırtılan gebe kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde hisseder. Sularınız geldikten sonra anne ve bebğin enfeksiyon kapma ihtimalinden dolayı max. 24 saat içinde doğum gerçekleşecektir.
Kanama gebelik süresince riskli bir durumdur. Her türlü kanama dikkatlice değerlendirilmelidir. Az veya çok kanamanın olması doğumun habercisi olmakla beraber gebelikle ilgili bir problemi de ifade edebilir.
Bebeğin hareketlerinde azalma hissedilmesi durumunda da hastaneye başvurulmalıdır. Bu da bebeğin sıkıntıya girdiğinin işareti olabilir. Bu durumda genellikle NST çekilerek ve ultrason değerlendirmesi yapılarak karar verilir.
30 Haziran 2011 Perşembe
DOĞUM YÖNTEMLERİ
Günümüzde birçok doğum çeşidi sunuluyor; Planlı sezaryen, epidural anestezi ile doğum, suda doğum, doğal doğum, doğum başladıktan sonra sezaryen..
Normal doğum
Hamileliğin 40. haftasından sonra, doğumun genital kanaldan olacağı, müdahale gerektirmeyen, kendiliğinden başlayan ve belli bir sürede gerçekleşen doğumlardır. Bu doğumlarda baş gelişi olmalı, fazla kanama olmamalı ve sağlıklı bir bebek ve anne olmalıdır. Aynı gün ihtiyaçlarınız için ayağa kalkabilir ve normal yemek yiyebilirsiniz. Hatta 24 saat sonra herşey yolunda ise evinize de taburcu olabilirsiniz.
Bu şartların dışındaki durumlarda farklı doğum yöntemleri uygulanmalıdır.
Vakumla doğum
Normal doğumlarda bebeğin doğum kanalından geçerken ilerleyemediği, doğumu yaptıran kişinin doğumu hızlandırmak istediği veya annenin yeterince güçte bebeği itemediği durumlarda, rahim ağzı tam genişlemişken bebeğin başı üzerine vakum aletinin yerleştirilmesi ile bebeğin dışarı doğru çekilmesi işlemidir.
Forsepsle Doğum
Forseps bir yumuşak doku tutma aleti olup fetüs başının çevrilmesini sağlamak ve doğuma yardımcı olmak amacıyla kullanılır. Fakat günümüzde pek kullanılmamaktadır.
Epizyotomi Uygulanması
Epizyotomi bebeğin geçişine izin vermek amacıyla vulvar orifisin genişletilmesi için yapılan kesidir. Fetüsün yaptığı basıncın rahatlatılması, yırtılmaların önlenmesi, doğumun 2. evresinin kısaltılması amacıyla epizyotomi uygulanmaktadır.
Sezaryen
Yaşayabilecek hale gelmiş bir fetüsün karın ön duvarına yapılan kesilerle plasenta ile birlikte dışarıya çıkarılması amacıyla yapılan cerrahi işlemdir.
Sezaryen ya doğum belirtileri ile veya bebeğin olgun olduğu ortalama 38 hafta civarında planlı olarak yapılabilir. Eğer planlı sezaryen için hastaneye gelmişseniz aç karına gelmelisiniz ki tüm problemler en aza indirilsin. Gerekli hazırlıklar ve anestezi muayenesi sonucunda ameliyathaneye alındıktan sonra uyumadan evvel karnınınız özel bir solusyonla silinir ve steril örtüler örtülür. Daha sonra anestezi verilerek uyuma işlemi başlar ve hemen açılan karından 2-3 dakika içinde bebeğiniz çıkarılır ve göbeği bağlanarak kesilir. Daha sonra yapılan işlemler açılan rahmin ve karın katlarının dikilmesinden ibarettir.
Sezaryenden yaklaşık 6-8 saat sonra ayağa kalkar ve sulu gıdalardan başlamak üzere gaz çıkışı ve barsak hareketlerinin normale dönmesi süresince normal gıdalara geçilir ve 3 gün içinde taburcu olabilecek duruma gelirsiniz. Sonuçta yaranız iyileştiğinde ortalama 7-8 gün içinde rahatlıkla eski hayatınıza dönebilirsiniz.
Hangi yöntem, seçerseniz seçin, tek amaç vardır. O da öncelikle annenin sağlığına zarar vermeden sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelmesidir.
Normal doğum
Hamileliğin 40. haftasından sonra, doğumun genital kanaldan olacağı, müdahale gerektirmeyen, kendiliğinden başlayan ve belli bir sürede gerçekleşen doğumlardır. Bu doğumlarda baş gelişi olmalı, fazla kanama olmamalı ve sağlıklı bir bebek ve anne olmalıdır. Aynı gün ihtiyaçlarınız için ayağa kalkabilir ve normal yemek yiyebilirsiniz. Hatta 24 saat sonra herşey yolunda ise evinize de taburcu olabilirsiniz.
Bu şartların dışındaki durumlarda farklı doğum yöntemleri uygulanmalıdır.
Vakumla doğum
Normal doğumlarda bebeğin doğum kanalından geçerken ilerleyemediği, doğumu yaptıran kişinin doğumu hızlandırmak istediği veya annenin yeterince güçte bebeği itemediği durumlarda, rahim ağzı tam genişlemişken bebeğin başı üzerine vakum aletinin yerleştirilmesi ile bebeğin dışarı doğru çekilmesi işlemidir.
Forsepsle Doğum
Forseps bir yumuşak doku tutma aleti olup fetüs başının çevrilmesini sağlamak ve doğuma yardımcı olmak amacıyla kullanılır. Fakat günümüzde pek kullanılmamaktadır.
Epizyotomi Uygulanması
Epizyotomi bebeğin geçişine izin vermek amacıyla vulvar orifisin genişletilmesi için yapılan kesidir. Fetüsün yaptığı basıncın rahatlatılması, yırtılmaların önlenmesi, doğumun 2. evresinin kısaltılması amacıyla epizyotomi uygulanmaktadır.
Sezaryen
Yaşayabilecek hale gelmiş bir fetüsün karın ön duvarına yapılan kesilerle plasenta ile birlikte dışarıya çıkarılması amacıyla yapılan cerrahi işlemdir.
Sezaryen ya doğum belirtileri ile veya bebeğin olgun olduğu ortalama 38 hafta civarında planlı olarak yapılabilir. Eğer planlı sezaryen için hastaneye gelmişseniz aç karına gelmelisiniz ki tüm problemler en aza indirilsin. Gerekli hazırlıklar ve anestezi muayenesi sonucunda ameliyathaneye alındıktan sonra uyumadan evvel karnınınız özel bir solusyonla silinir ve steril örtüler örtülür. Daha sonra anestezi verilerek uyuma işlemi başlar ve hemen açılan karından 2-3 dakika içinde bebeğiniz çıkarılır ve göbeği bağlanarak kesilir. Daha sonra yapılan işlemler açılan rahmin ve karın katlarının dikilmesinden ibarettir.
Sezaryenden yaklaşık 6-8 saat sonra ayağa kalkar ve sulu gıdalardan başlamak üzere gaz çıkışı ve barsak hareketlerinin normale dönmesi süresince normal gıdalara geçilir ve 3 gün içinde taburcu olabilecek duruma gelirsiniz. Sonuçta yaranız iyileştiğinde ortalama 7-8 gün içinde rahatlıkla eski hayatınıza dönebilirsiniz.
Hangi yöntem, seçerseniz seçin, tek amaç vardır. O da öncelikle annenin sağlığına zarar vermeden sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelmesidir.
28 Haziran 2011 Salı
Doğum eyleminde uygulayacağınız doğru nefes alma-verme tekniklerini
Doğum eyleminde uygulayacağınız doğru nefes alma-verme tekniklerini gebelik döneminizde ne kadar sık uygularsanız bu teknikleri o kadar iyi öğrenirsiniz.
Doğum eylemi esnasında doğru nefes alıp verme iki açıdan önemlidir:
1. Doğum eyleminde belli aralıklarla gelen uterus kasılmaları esnasında bebeğinize giden kan akımı nispi olarak azalır. Bu fizyolojik, yani normal bir durumdur. Siz bu esnada derin bir nefes aldığınızda kanınıza normal bir nefeste geçtiğinden daha fazla oksijen geçer ve bu ek oksijen kasılmalar esnasında bebeğinizin oksijensiz kalmasını önler.
2. Kasılmalar esnasında duyacağınız muhtemel ağrı, zihinsel olarak daha çok doğru nefes alıp vermeye odaklanmış olmanız nedeniyle daha hafif olarak algılanacaktır.
Alıştırmalar:
Gevşeme: Yere yatın ve dizlerinizi bükün. Vücudunuzdaki bütün kasları bilinçli bir şekilde teker teker gevşetin. Bunun ne kadar zor olduğunu denedikçe göreceksiniz. Tüm kaslarınızı gevşettiğinizi düşündüğünüzde bile tekrar yaptığınız bir kontrolde bazı kaslarınızın halen kasılı olduğunu görebilirsiniz. Tümüyle gevşemiş olmaya özen gösterin.
Derin nefes alma-verme: Tümüyle gevşediğinizden eminseniz sanki 45-50 saniye süren bir kasılmanız varmış gibi hissetmeye çalışın. Burnunuzdan (eğer burun tıkanıklığınız varsa ağzınızdan) içinize mümkün olduğunca ve yavaş yavaş derin bir nefes çekin, bu nefesi yine yavaş yavaş ağzınızdan dışarı verin. Bu esnada bütün kaslarınızın gevşek olduğunu tekrar kontrol edin. Kafanızda canlandırdığınız kasılmalar devam ettikçe bu işleme devam edin.
Dikkat: Nefes alıp verme işlemini çok hızlı yaparsanız, kanınızdaki karbondioksit hızlı bir şekilde azalabilir, bu da geçici bilinç kaybına kadar gidebilen durumlara yol açabilir, bu nedenle derin nefes alma işlemini yavaş yavaş uygulayın. 45-50 saniye süren bir kasılmada 5-7 adet nefes alma-verme uygundur.
Karından nefes alma tekniği: Bu egzersiz karın kaslarınızın gevşemesine yardımcı olduğu gibi, kasılı kasların uterus üzerine gereksiz baskı yapmasını engeller:
Yere uzanın ve ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alarak karnınızın “şişmesini” sağlayın. İçinizden beşe kadar saydığınız sürede bu pozisyonu koruyun. Nefesi ağzınızdan verin ve bu işlemi 4-5 kez tekrarlayın.
Doğum eylemi esnasında doğru nefes alıp verme iki açıdan önemlidir:
1. Doğum eyleminde belli aralıklarla gelen uterus kasılmaları esnasında bebeğinize giden kan akımı nispi olarak azalır. Bu fizyolojik, yani normal bir durumdur. Siz bu esnada derin bir nefes aldığınızda kanınıza normal bir nefeste geçtiğinden daha fazla oksijen geçer ve bu ek oksijen kasılmalar esnasında bebeğinizin oksijensiz kalmasını önler.
2. Kasılmalar esnasında duyacağınız muhtemel ağrı, zihinsel olarak daha çok doğru nefes alıp vermeye odaklanmış olmanız nedeniyle daha hafif olarak algılanacaktır.
Alıştırmalar:
Gevşeme: Yere yatın ve dizlerinizi bükün. Vücudunuzdaki bütün kasları bilinçli bir şekilde teker teker gevşetin. Bunun ne kadar zor olduğunu denedikçe göreceksiniz. Tüm kaslarınızı gevşettiğinizi düşündüğünüzde bile tekrar yaptığınız bir kontrolde bazı kaslarınızın halen kasılı olduğunu görebilirsiniz. Tümüyle gevşemiş olmaya özen gösterin.
Derin nefes alma-verme: Tümüyle gevşediğinizden eminseniz sanki 45-50 saniye süren bir kasılmanız varmış gibi hissetmeye çalışın. Burnunuzdan (eğer burun tıkanıklığınız varsa ağzınızdan) içinize mümkün olduğunca ve yavaş yavaş derin bir nefes çekin, bu nefesi yine yavaş yavaş ağzınızdan dışarı verin. Bu esnada bütün kaslarınızın gevşek olduğunu tekrar kontrol edin. Kafanızda canlandırdığınız kasılmalar devam ettikçe bu işleme devam edin.
Dikkat: Nefes alıp verme işlemini çok hızlı yaparsanız, kanınızdaki karbondioksit hızlı bir şekilde azalabilir, bu da geçici bilinç kaybına kadar gidebilen durumlara yol açabilir, bu nedenle derin nefes alma işlemini yavaş yavaş uygulayın. 45-50 saniye süren bir kasılmada 5-7 adet nefes alma-verme uygundur.
Karından nefes alma tekniği: Bu egzersiz karın kaslarınızın gevşemesine yardımcı olduğu gibi, kasılı kasların uterus üzerine gereksiz baskı yapmasını engeller:
Yere uzanın ve ellerinizi karnınızın üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alarak karnınızın “şişmesini” sağlayın. İçinizden beşe kadar saydığınız sürede bu pozisyonu koruyun. Nefesi ağzınızdan verin ve bu işlemi 4-5 kez tekrarlayın.
Miniklerle sorunsuz bir tatilin püf noktasını keşfedin
Türkiye’nin ilk ve tek kullan-at mayo bebek bezi Huggies Little Swimmers mutlu bir tatil için anne-babaların en büyük yardımcısı olmaya devam ediyor.
Dünyanın ilk mayo bebek bezi olan HUGGIES Little Swimmers içindeki özel emici tanecikler ve suyu geçirmeyen dış yüzeyi sayesinde suya girildiğinde normal bebek bezleri gibi şişmez. Koruyucu bariyerleri ve özel emici iç yüzeyi sayesinde havuzda veya denizde meydana gelebilecek ufak kazaları önler. Özel tasarımlı 3 farklı boyu ile bebeklerin vücutlarına tam uyumlu Little Swimmers suyun içinde de maksimum rahatlık sağlar.
Biz de geçen hafta sonu Altuğ ile havuza gittik. Oğluşım çok eğlendi. kendileri suyu çok seven bir çocuk olarak, havuz onun için mükemmel eğlenme alanı oldu. Geçen sende tatile giderken kullandığımız HuggiesLittle Swimmers 'dan da çok memnun oldfuğumuz için bu senede kullandık. hatta aldığımız Huggies little Swimmers yanında huggies bezde hediyeydi. Onu da kullandık. her ikisinden de çok memenun kaldık. Tüm anne ve babala ada tavsiye ediyorum..
24 Haziran 2011 Cuma
e-bebk de ikinci el Şenliği
E-bebek sitesinde dolaşırken, ikinci el şenliğinden haberdar oldum. gerçekten çok yararlı olabileceğini düşünüyorum.. Aşağıda detayları görebilirisiniz:
1-Kimler ebebeğe satılması için ikinci el ürünlerini bırakabilir?
•Ürünü nereden almış olursanız olun ikinci el bölümümüzde satışa sunabilirsiniz.
•Tek koşul ürünlerin Çamlıca ebebeğe teslim edilmesidir
2- İkinci el hangi ürünlerinizi satabilirsiniz?
•Bebek arabası,oto koltuğu,mama sandalyesi,0-4 yaş arası bisiklet,park yataklar,yürüteç,hamak ve beşikler,bahçe oyuncakları ve akülü arabalar
•Teknik aksamında problem olmayan ve kullanılabilir, temiz ve hijyen sıkıntısı olmayan ürünlerinizin satışını yapabilirsiniz
3 - İkinci el ürünlerin alış ve satış noktası neresidir?
•Ürünlerinizi sadece çamlıca ebebekte satışa sunabilirsiniz
4 - Komisyon miktarı ve şartları nedir?
•Satışı yapılan ürünlerinizin satış tutarının % 10'u kadar komisyon bedeli vardır
5 - Satışı yapılan ürünün ödeme şekli nasıldır?
•Satılan ürünün % 10 komisyon bedeli düşülerek belirteceğiniz banka hesabına gönderilir
•Havale süresi,ürünün satış yapıldığı tarihten itibaren 1 haftadır.
•Eğer ürün tutarını ebebekten hediye çeki olarak almayı talep ederseniz komisyon kesintisi yapılmaz
6 - Ürünün ikinci el satış fiyatı nasıl belirleniyor?
•Ürünün satış fiyatını siz belirliyorsunuz,
•Biz ürünün kullanım süresi,modeli ve markasına göre eksperlerimiz tarafından tavsiye edilen fiyatı size belirtiyoruz
•Hızlı satış için ürünün sıfır değerinin maksimum % 60 değeri altında fiyat belirlemenizi öneriyoruz
7 - İkinci el ürünlerin satışta kalacağı süre kaç gündür?
•Ürünlerin satışı için teslim edildiği tarihten itibaren 2+2 hafta satışta kalabilir.
•İlk 2 hafta sürede satışı gerçekleşmeyen ürünün fiyatı revize edilerek 2 hafta daha satışta kalabilir
8 - Satılmayan ürünler ne olacak?
•Ürünün iadesini talep edebilir ya da çocuk esirgeme kurumuna bağış yapabilirsiniz
•İadesi alınacak ürünün Çamlıca ebebeğe gelinerek teslim alınması gerekir.
9 - Satmak istediğim ürünün faturası gerekli midir?
•Satışı yapılmak istenen ürünün faturası olmak zorunda değildir
10 - Satılan ürünlerin iade koşulları?
•2.el satışı yapılan ürünlerin alıcı tarafından iadesi ve değişikliği talep edilemez.
11 - Satmak istediğim ürünün teslimatını nasıl yapabilirim?
•Çamlıca ebebeğimize getirilen ürünün teslim kaydı yapılarak teslimatını yapabilirsiniz.
12 - İstanbul dışında ikamet eden bir bebeveyn 2.el ürün satışı yapabilir mi?
•2.el ürün alış ve satışı sadece Çamlıca ebebekte geçerlidir.
•Göndermek istediğiniz ürünün resmini ileterek teyit almak koşulu ile kargo ile gönderim yapabilirsiniz
20 Haziran 2011 Pazartesi
ALTUĞ ARTIK 17 AYLIK:))
Fiziksel Gelişim:
Bu dönemde çocuğunuzun fiziksel yeteneklerini ve kapasitesini zorlamaya çalıştığını farkedersiniz. Örneğin yürümeye başladıysa bununla yetinmeyecek, yürürken ağır birşeyler taşımaya ya da yüksek biryerlere tırmanmaya çalışacaktır. Bunlarda başarılı olamayınca hayalkırıklığı yaşaması ve ağlaması normaldir. 17 aylık çocukların %90’ından fazlası yürümenin yanısıra, yerdeki bir nesneye uzanmak için durup eğilme ya da birkaç dakika yere eğilip o nesneyle oynadıktan sonra kalkıp yoluna devam etme gibi hareketler yapabilirler.
Tırmanmak bu dönemde çocuklara son derece heyecan verici bir macera olarak görünür. 17 aylık çocuğunuz sizinle birlikte merdiven çıkarken muhtemelen kucağınızda olmak yerine elinizi tutarak merdivenleri kendi başına çıkmak isteyecektir. Ayrıca evdeki sandalye ve koltuklara tırmanma denemeleri yapacaktır. Evinizde bebeğinizin güvenliği için gerekli önlemleri aldığınız ve onu dikkatle gözetim altında tuttuğunuz müddetçe bu tür tırmanma denemelerini engellemeyin, bunlar bebeğiniz için iyi birer egzersiz olabilir.
Altuğ'unun da bu aralar çok sevdiği şeyler , tırmanmak ve merdiven çıkmak. Elimden tutarak merdivenleri öyle güzel çıkıyor ki...Parka gittiğimizde de kayakların merdivenine çıkıp, babasının yardımıyla kaymayı çok seviyor. Serbest bıraksak, kendi kendine tırmanacak.. bazen ikişer ikişer merdivenleri tırmanıyor:))))
Çocuğunuz 17 aylıkken hala yürümüyorsa doktorunuza danışmakta fayda vardır. Bazı bebekler o kadar iyi emekler ki, ayağa kalkıp yürümek için ihtiyaç ya da istek duymayabilirler; kimi bebekler ise düşmekten korktuğu ya da kendine yeterince güvenemediği için yürüme denemelerine karşı isteksiz olabilirler. Daha ciddi bir gelişim problemi de sözkonusu olabilir, bu sebeple size en doğru çözüm yolunu doktorunuz gösterecektir.
Bu dönemde çocuğunuz etrafındaki yeni objelere büyük bir keşfetme merakı içinde yaklaşır. Etrafında bulduğu eşyalara dokunur, onları kavrayıp yakından inceler, ağzına götürüp tadına bakmaya çalışır ya da yere fırlatıp tekrar eline alır. El ve parmaklarını kullanmada gittikçe beceri kazandığını farkedersiniz. Ona kitap okuduğunuzda sizinle birlikte sayfaları çevirmeye başlayacaktır. Eline bir boya kalemi verdiğinizde bununla boyama yapacağının bilincinde olabilir ancak eline geçirdiği herşeyi ya da heryeri boyamaya çalışacağından dikkatli olmanızda fayda vardır.
Çoğu uzman 18. ayın tuvalet eğitimine başlamak için erken bir zaman olduğunu belirtmektedir; ancak kimi görüşler de bu eğitim için uygun zamanın geldiği doğrultusundadır. Tabii ki kendisi için en uygun zamanı belirleyecek olan çocuğunuzdur, bu sebeple çocuğunuzda tuvalet eğitimine başlayabileceğinizi gösteren sinyalleri takip edin.
Eğer çocuğunuzun eğitime hazır olduğunu düşünüyorsanız, uygulayacağınız bazı yöntemlerle bu eğitimi kolaylaştırabilirsiniz. Bu dönemde çocuklar taklit yoluyla öğrenirler, bu yüzden çocuğunuzun sizin banyoda nasıl davrandığınızı izleyerek taklit etmeye çalışması muhtemeldir. Bu, ona tuvalet eğitimi vermek için iyi bir fırsat olabilir. Ona, tuvalete ya da lazımlığa nasıl oturması gerektiğini gösterebilirsiniz. Eğitim sırasında sevdiği oyuncak hayvanlarını kullanmak da faydalı olabilir. Ancak acele etmenize gerek olmadığını unutmayın; çocuğunuzun tuvalet alışkanlığını kazanması için bir yıl daha geçmesi gerekebilir.
Algısal ve Sosyal Gelişim:
Bu dönemde çocuğunuz etrafında gördüğü insanlara el sallar, gülümser, çeşitli interaktif oyunlar oynamayı sever ve basit emir cümlelerini anlayıp uygulayabilir. Bu üç aylık dönemin sonlarına doğru konuşması, mimikleri ve iletişim kurmaya yönelik çeşitli hareketleri daha anlaşılır hale gelir. Hayvan seslerini de taklit edebilir. “Hayır” kelimesini bu dönemde çocuğunuzdan sıklıkla duyacaksınız. Bu dönemin sonlarında 6-10 kelime kadar söyleyebilir, bazen iki kelimelik cümleler kurabilir.
Altuğ, artık bebk değil, çocuk olduğunu bize belli ediyor. Çok güzel tepkileri var. Konuşma konusunda biraz gerideyiz, sanırım. Çünkü anne, su yerine bii, baba dan başka bir kelime söylemiyor. Ben ve bbabsı onunla bol bol konuşuyoruz. Oyunlar oynamaya , kitap okumaya çalışıyoruz. Ama evde ona bakan teyzesi çok sessiz .. Her halde o da Altuğ'unun konuşmasını etkiliyor. Ama istediği herşeyi anlatabiliyor. İstediğini bizim elimizden tutup oraya getiriyor, sonra da parmağıyla gösteriyor. O kadar tatlı ki:)))
İstemediği bir şey olunda önce kafayı sallıyor, baktı olmuyor, kendini yere atabiliyor. O nedenle olabildiğince onunla inatlaşmamaya çalışıyoruz. Dikkatini başka yere çevirmeye çalışarak, o ortamadan uzaklaştırıyoruz..
Bu yaştaki çocuklar için çeşitli denemelerinde başarı kazanmak çok önemlidir.
Altuğ özellikle babasının ayakkabılarını ayayğına takıp, yürümeyi o kadar çok seviyor ki:))
Kişilik Farkları:
1. “Kolay” çocuklar olarak tabir edilen ilk grup uyumlu; yemek ve uyku düzenleri açısından problemsiz; etraflarındaki yenİ insanlar ve durumlara kolay adapte olabilen çocuklardır. Sanırım Altuğ bu grupta. Genel de sakin ve hareketli . Bebekliğinden beri yeme ve uyku da rutinleri var. Eğer ağlıyorsa, ortada gerçekten bir sorun vardır. Sadece çok hareketli..
2. İkinci gruptaki çocukların yeni durumlara ve insanlara uyum sağlamaları biraz zaman alabilmekte; yemek ve uyku düzenlerinde bazen sorunlar görülmekte; bu çocuklar kimi zaman etraflarına karşı olumsuz davranışlar sergileyebilmektedir.
3. Uzmanlar, “Zor” çocuklar olarak nitelenen üçüncü gruba her 10 bebekten 1’inin dahil olduğunu belitrmektedir. Bu çocukların yemek ve uyku alışkanlıkları oldukça problemli ve düzensizdir; sık ve yüksek sesle ağlarlar ve etraflarındaki yenilik ve değişimleri kolay kabullenemezler.
Çocuğunuzu büyütürken bu tarz kişilik farklılıklarının olabileceğini gözönünde bulundurun ve çocuğunuzu, yaşıtlarıyla kıyaslayıp gereksiz endişelere kapılmayın. Çocuğunuzun kişilk özelliklerini iyice anlamanız, onu yetiştirirken sizin için faydalı olacaktır.
Huysuzluk Nöbetleri:
Bu dönemlerde çocuğunuz, istediği birşeyi yapmadığınızda ya da istemediği birşeyi yapmak zorunda kalınca, kimi zaman ise ortada görünür hiçbir sebep yokken huysuzluk ve ağlama nöbetlerine tutulabilir. Bu nöbetler özellikle diğer insanlarla birarada bulunduğunuz mekanlarda sizin için zor ve yıpratıcı olabilir. Örneğin kalabalık bir markette, kasada ödeme için kuyruk beklerken çocuğunuz aniden bir ağlama krizine tutulabilir, kucağınızda hiddetle tepinmeye başlar. Sebep beklemekten sıkılması ya da elindeki kurabiyenin tadnı beğenmemesi olabilir. Bu nöbetlerin oluşma sebepleri tam olarak açıklanamamakla birlikte, kimilerine göre bu bebeklikle çocukluk arasında yaşanması olağan bir geçiş dönemi, kimilerine göre ise küçük çocuklar için çözemedikleri ya da anlayamadıkları durumlar karşısında bir rahatlama, stresi dışa vurma yöntemidir. Bu nöbetlerin çocuk açken, yorgunken ya da aşırı uyarılmış durumdayken daha sık meydana geldiği belirlenmiştir. Ancak sebep her ne olursa olsun, çocuğunuzu büyütürken bu tip huysuzluk nöbetleriyle karşılaşmanız kaçınılmazdır. Bu nöbetlerle daha kolay başa çıkabilmeniz için aşağıdaki yöntemler faydalı olabilir;
• Çocuğunuzun huysuzluk nöbetlerini inceleyip analiz etmeye çalışın. Hangi durumlarda daha sık bu nöbetleri yaşıyor belirleyip onu bu durumlardan uzak tutmaya çalışabilirsiniz.
• Çocuğunuzla ortaklaşa yaptığınız bir aktiviteyi sonlandırırken bunu aniden değil, alıştıra alıştıra yapın. Çocuklar genellikle ani değişikliklerden hoşlanmaz ve bunlara karşı olumsuz tepkiler verirler.
• Eğer çocuğunuzun bir ağlama nöbetine kapılmasıyla sonlanacak bir aktivite ya da oyun içinde olduğunu hissederseniz, bunu bir an önce sonlandırıp çocuğunuzun dikkatini başka bir yöne kaydırın.
• Huysuzluk nöbetleri kalabalık içindeyken daha kötü bir hal alır. Bu sebeple çocuğunuzun huysuzlaşmaya başladığını hissettiğinizde onu sakin ve kalabalıktan uzak bir mekana getirip, rahatlaması ve sakinleşmesi için ona zaman tanıyın.
• Bu nöbetler esnasında soğukkanlı ve sabırlı olun. Sizin de sinirlenip bağırmanız sadece durumu daha da kötüleştirecektir.
Altuğ sadece istemeden birşey yaptırıldığında ya da alışveriş yaparken o istemeden oradan çıkarsak, kıyamet kopabiliyor.. O dönemde bazen sakin olabilmeyi beceremezsem de , bu konuya dikkat etmeye çalışıyorum..Şimdilik çok büyük sıkıntımız yok..
Aşılar:
18. ayda bebeğinizin 5li karma aşısının (Difteri, Tetanoz, Boğmaca, Çocuk felci ve Menenjit aşısı) tekrar dozunun ve Hepatit A aşısının 2. dozunun uygulanması gerekmektedir.
Bebeğinizin gecikmiş aşıları varsa hala tamamlayabilirsiniz.
Anneye Not:
Bu aylarda kendinize zaman ayırmayı da ihmal etmeyin. Stresten uzaklaşmak ve rahatlamak için düzenli olarak hoşlandığınız aktivitelerde bulunun. Doktorunuzla görüşüp kendinize uygun bir egzersiz programı oluşturabilir; hergün 1-2 saatinizi müzik eşliğinde egzersiz yapmaya ayırabilirsiniz. Ayrıca bu dönemde bebeğiniz sizi taklit etme konusunda oldukça hevesli olacağından, kendinize çok eğlenceli bir egzersiz partneri bulmuş olursunuz!
Yukarıdaki tavsiye çok güzel. Ben B-Fit!'e kayıt oldum. Hoş şu aralar iş yoğunluğundan tam gidemesem de , spor yapmak insanı gerçekten çok rahatlatıyor..Ben ne kadar rahat ve huzurlu olursam, Altuğ ile daha güzel bir vakit geçiriyorum. Çünkü Oğluşum çok tatlı...
Bu dönemde çocuğunuzun fiziksel yeteneklerini ve kapasitesini zorlamaya çalıştığını farkedersiniz. Örneğin yürümeye başladıysa bununla yetinmeyecek, yürürken ağır birşeyler taşımaya ya da yüksek biryerlere tırmanmaya çalışacaktır. Bunlarda başarılı olamayınca hayalkırıklığı yaşaması ve ağlaması normaldir. 17 aylık çocukların %90’ından fazlası yürümenin yanısıra, yerdeki bir nesneye uzanmak için durup eğilme ya da birkaç dakika yere eğilip o nesneyle oynadıktan sonra kalkıp yoluna devam etme gibi hareketler yapabilirler.
Tırmanmak bu dönemde çocuklara son derece heyecan verici bir macera olarak görünür. 17 aylık çocuğunuz sizinle birlikte merdiven çıkarken muhtemelen kucağınızda olmak yerine elinizi tutarak merdivenleri kendi başına çıkmak isteyecektir. Ayrıca evdeki sandalye ve koltuklara tırmanma denemeleri yapacaktır. Evinizde bebeğinizin güvenliği için gerekli önlemleri aldığınız ve onu dikkatle gözetim altında tuttuğunuz müddetçe bu tür tırmanma denemelerini engellemeyin, bunlar bebeğiniz için iyi birer egzersiz olabilir.
Altuğ'unun da bu aralar çok sevdiği şeyler , tırmanmak ve merdiven çıkmak. Elimden tutarak merdivenleri öyle güzel çıkıyor ki...Parka gittiğimizde de kayakların merdivenine çıkıp, babasının yardımıyla kaymayı çok seviyor. Serbest bıraksak, kendi kendine tırmanacak.. bazen ikişer ikişer merdivenleri tırmanıyor:))))
Çocuğunuz 17 aylıkken hala yürümüyorsa doktorunuza danışmakta fayda vardır. Bazı bebekler o kadar iyi emekler ki, ayağa kalkıp yürümek için ihtiyaç ya da istek duymayabilirler; kimi bebekler ise düşmekten korktuğu ya da kendine yeterince güvenemediği için yürüme denemelerine karşı isteksiz olabilirler. Daha ciddi bir gelişim problemi de sözkonusu olabilir, bu sebeple size en doğru çözüm yolunu doktorunuz gösterecektir.
Bu dönemde çocuğunuz etrafındaki yeni objelere büyük bir keşfetme merakı içinde yaklaşır. Etrafında bulduğu eşyalara dokunur, onları kavrayıp yakından inceler, ağzına götürüp tadına bakmaya çalışır ya da yere fırlatıp tekrar eline alır. El ve parmaklarını kullanmada gittikçe beceri kazandığını farkedersiniz. Ona kitap okuduğunuzda sizinle birlikte sayfaları çevirmeye başlayacaktır. Eline bir boya kalemi verdiğinizde bununla boyama yapacağının bilincinde olabilir ancak eline geçirdiği herşeyi ya da heryeri boyamaya çalışacağından dikkatli olmanızda fayda vardır.
Çocuğunuz artık sizi ve etrafında sürekli gördüğü diğer yetişkinleri taklit etmeye çalışacak ve tekbaşına ya da yardım almadan yapamayacağı şeyleri yapmak isteyecektir. Böyle durumlarda (tabi güvenli olduğu sürece) ona denemesi için fırsat verin, ancak heran için yakınında yardımına hazır olmayı da ihmal etmeyin. Onun bu hevesini, ona çeşitli işler yaptırarak destekleyebilirsiniz. Örneğin ondan oyuncaklarını oyuncak kutusuna doldurmasını ya da kitapları raflara yerleştirirken size yardımcı olmasını isteyin.
Tuvalet Eğitimi için Uygun Zaman Geldi mi?Çoğu uzman 18. ayın tuvalet eğitimine başlamak için erken bir zaman olduğunu belirtmektedir; ancak kimi görüşler de bu eğitim için uygun zamanın geldiği doğrultusundadır. Tabii ki kendisi için en uygun zamanı belirleyecek olan çocuğunuzdur, bu sebeple çocuğunuzda tuvalet eğitimine başlayabileceğinizi gösteren sinyalleri takip edin.
Eğer çocuğunuzun eğitime hazır olduğunu düşünüyorsanız, uygulayacağınız bazı yöntemlerle bu eğitimi kolaylaştırabilirsiniz. Bu dönemde çocuklar taklit yoluyla öğrenirler, bu yüzden çocuğunuzun sizin banyoda nasıl davrandığınızı izleyerek taklit etmeye çalışması muhtemeldir. Bu, ona tuvalet eğitimi vermek için iyi bir fırsat olabilir. Ona, tuvalete ya da lazımlığa nasıl oturması gerektiğini gösterebilirsiniz. Eğitim sırasında sevdiği oyuncak hayvanlarını kullanmak da faydalı olabilir. Ancak acele etmenize gerek olmadığını unutmayın; çocuğunuzun tuvalet alışkanlığını kazanması için bir yıl daha geçmesi gerekebilir.
Altuğ için ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Tuvalet eğitimi için yavaş yavaş araştırmalar yapmaya ve kitaplar okumaya başladım. Önümüzdeki ay kontrolunda Dr. Zermine Hanımın fikrini soracağım. Ona göre ne yapacağıma karar vereceğim.. Bakalım ne kadar zorlanacağız?
Algısal ve Sosyal Gelişim:
Bu dönemde çocuğunuz etrafında gördüğü insanlara el sallar, gülümser, çeşitli interaktif oyunlar oynamayı sever ve basit emir cümlelerini anlayıp uygulayabilir. Bu üç aylık dönemin sonlarına doğru konuşması, mimikleri ve iletişim kurmaya yönelik çeşitli hareketleri daha anlaşılır hale gelir. Hayvan seslerini de taklit edebilir. “Hayır” kelimesini bu dönemde çocuğunuzdan sıklıkla duyacaksınız. Bu dönemin sonlarında 6-10 kelime kadar söyleyebilir, bazen iki kelimelik cümleler kurabilir.
Altuğ, artık bebk değil, çocuk olduğunu bize belli ediyor. Çok güzel tepkileri var. Konuşma konusunda biraz gerideyiz, sanırım. Çünkü anne, su yerine bii, baba dan başka bir kelime söylemiyor. Ben ve bbabsı onunla bol bol konuşuyoruz. Oyunlar oynamaya , kitap okumaya çalışıyoruz. Ama evde ona bakan teyzesi çok sessiz .. Her halde o da Altuğ'unun konuşmasını etkiliyor. Ama istediği herşeyi anlatabiliyor. İstediğini bizim elimizden tutup oraya getiriyor, sonra da parmağıyla gösteriyor. O kadar tatlı ki:)))
İstemediği bir şey olunda önce kafayı sallıyor, baktı olmuyor, kendini yere atabiliyor. O nedenle olabildiğince onunla inatlaşmamaya çalışıyoruz. Dikkatini başka yere çevirmeye çalışarak, o ortamadan uzaklaştırıyoruz..
Bu aylarda çocuğunuz çeşitli durumlara karşı olumsuz tepkiler geliştirebilir. Örneğin kızdığında ya da hayalkırıklığına uğradığında size veya yakından tanıdığı birisine vurarak tepkisini gösterir. Direktiflerinize bilinçli bir şekilde uymama eğilimi de gösterebilir. Örneğin dokunmamasını belirttiğiniz bir eşya ya da objeye sizin gözlerinizin içine bakarak özellikle dokunur. Onun söylediğiniz şeyi anladığı ve mesajı aldığından emin olduğunuz sürece, bu tip küçük inatlaşmalarına sert karşılıklar vermeyin; konuyu büyütmek yerine bir süre için görmezden gelin. Çocuğunuz bu yaşta bile doğru davranışlarının etrafındaki yetişkinlerce pozitif tavırlarla (kucaklama, öpme, gülümseme gibi) ödüllendirildiğini, yanlış davranışlarının ise olumsuz karşılandığını ya da görmezden gelindiğini farketmeye başlayacaktır.
Biz Altuğ güzel bir harekette bulunduğunda alkış yaparak onu gururlandırıyoruz.O zaman çok hoşuna gidiyor. Böylece yaptığının iyi bir şey olduğunu ve başardığını hissediyor..
Çocuğunuz için günlük hayat içinde alıştığı bazı rutinler bu dönemlerde çok önemlidir. Örneğin ona her gece uyumadan önce kitap okuyorsanız ve bir geceliğine bunu yapmayı unutursanız, size bunu önemle hatırlatması sizi şaşırtmasın! Çocuklar bu yaşta hayatlarını önceden tahmin edilebilir hale getiren bu rutinleri sever, böylelikle kendilerini güvende hissederler.
Biz bu aralar uykuya giderken, ben kucağıma alıyorum,babasına iyi geceler diyoruz ve el sallıyoruz. Şimdi uykusu her geldiğinde kucağıma gelip, bebye el sallıyor. Böylelikle ben uykusu geldiğini anlıyorum..Uykuya dalarken de müzik dinliyoruyz. Çok gergin olduğunda , özellikle arabada uykuya dalamadığı dönemde müzik dinlemek Altuğ'u çok rahatlatıyor. Bebekliğinden beri ya ben şarkı söylüyordum ya da müzik dinletiyordum. Bu bizde huy oldu, artık..
Gerçekten rutinleri çok önemli.. Banyo da yaptıklarımız, giyinirken ve uyurken yaptıklarımız biz unutsak da bize hatırlatıyor, küçük adam:))
Artık yürüyüp konuşabildiği için çocuğunuz, etrafındaki insanlarla özellikle de kendi yaşıtlarıyla daha yakından ilgilenmeye ve iletişim kurmaya başlayabilir. Ancak hala yaşıtlarına birlikte oynanabilecek bir oyun arkadaşından çok, keşfedilecek yeni bir oyuncak gözüyle bakmaları normaldir.
Eğer çocuğunuz diğer çocuklara karşı zarar verici ve sert davranışlarda bulunuyorsa endişelenmeyin ve uygun bir dille ona bu yaptığının yanlış olduğunu anlatın. Onu yaşıtlarıyla birlikte olabileceği ortamlara daha sık götürün; örneğin sizin çocuklarınızla yaşıt çocukları olan annelerle kontak kurup düzenli olarak biraraya gelebilir, çocuklarınızın da birbirlerini oyun arkadaşı olarak kabul edip sosyalleşmelerine katkıda bulunmuş olursunuz.
Bu yaştaki çocuklar için çeşitli denemelerinde başarı kazanmak çok önemlidir.
Altuğ kendi yaşıtlarıyla, ya da çocuklarla yan yana geldiğinde çok amam çok mutlu oluyor. O nedenle her boş vaktimizde parklaradayız. Kendi yaşıtlarıyla yan yana geldiğinde ne güzel sarılıyor.. O kadar komik ki.. Bazen karşısındaki çocuk bu tepkiden çok şeşırsa da , ikisi de mutlu oluyor.
Sürekli yeni birtakım aktiviteler konusunda kendilerini test eder, kapasitelerini zorlarlar. Örneğin ayakkabılarını kendileri giymeye, yüksek koltuklara ya da sandalyelere tırmanmaya, merdivenleri kendi başlarına çıkmaya çalışırlar. Bunları başaramadıklarında ya da sizin tarafınızdan engellendiklerinde ise oldukça öfkeleneceklerdir. Güvenliğini tehdit edecek bir durum sözkonusu olmadığı ve gözetiminiz altında olduğu sürece onun bu yeni denemelerini engellemeyin.
Altuğ özellikle babasının ayakkabılarını ayayğına takıp, yürümeyi o kadar çok seviyor ki:))
Kişilik Farkları:
Çocuklar doğdukları andan itibaren kişilik özellikleriyle birbirlerinden ayrılırlar. ABD New York Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada uzmanlar çocukları doğumlarından itibaren mizaçları bakımından 3 gruba ayırmıştır:
1. “Kolay” çocuklar olarak tabir edilen ilk grup uyumlu; yemek ve uyku düzenleri açısından problemsiz; etraflarındaki yenİ insanlar ve durumlara kolay adapte olabilen çocuklardır. Sanırım Altuğ bu grupta. Genel de sakin ve hareketli . Bebekliğinden beri yeme ve uyku da rutinleri var. Eğer ağlıyorsa, ortada gerçekten bir sorun vardır. Sadece çok hareketli..
2. İkinci gruptaki çocukların yeni durumlara ve insanlara uyum sağlamaları biraz zaman alabilmekte; yemek ve uyku düzenlerinde bazen sorunlar görülmekte; bu çocuklar kimi zaman etraflarına karşı olumsuz davranışlar sergileyebilmektedir.
3. Uzmanlar, “Zor” çocuklar olarak nitelenen üçüncü gruba her 10 bebekten 1’inin dahil olduğunu belitrmektedir. Bu çocukların yemek ve uyku alışkanlıkları oldukça problemli ve düzensizdir; sık ve yüksek sesle ağlarlar ve etraflarındaki yenilik ve değişimleri kolay kabullenemezler.
Çocuğunuzu büyütürken bu tarz kişilik farklılıklarının olabileceğini gözönünde bulundurun ve çocuğunuzu, yaşıtlarıyla kıyaslayıp gereksiz endişelere kapılmayın. Çocuğunuzun kişilk özelliklerini iyice anlamanız, onu yetiştirirken sizin için faydalı olacaktır.
Huysuzluk Nöbetleri:
Bu dönemlerde çocuğunuz, istediği birşeyi yapmadığınızda ya da istemediği birşeyi yapmak zorunda kalınca, kimi zaman ise ortada görünür hiçbir sebep yokken huysuzluk ve ağlama nöbetlerine tutulabilir. Bu nöbetler özellikle diğer insanlarla birarada bulunduğunuz mekanlarda sizin için zor ve yıpratıcı olabilir. Örneğin kalabalık bir markette, kasada ödeme için kuyruk beklerken çocuğunuz aniden bir ağlama krizine tutulabilir, kucağınızda hiddetle tepinmeye başlar. Sebep beklemekten sıkılması ya da elindeki kurabiyenin tadnı beğenmemesi olabilir. Bu nöbetlerin oluşma sebepleri tam olarak açıklanamamakla birlikte, kimilerine göre bu bebeklikle çocukluk arasında yaşanması olağan bir geçiş dönemi, kimilerine göre ise küçük çocuklar için çözemedikleri ya da anlayamadıkları durumlar karşısında bir rahatlama, stresi dışa vurma yöntemidir. Bu nöbetlerin çocuk açken, yorgunken ya da aşırı uyarılmış durumdayken daha sık meydana geldiği belirlenmiştir. Ancak sebep her ne olursa olsun, çocuğunuzu büyütürken bu tip huysuzluk nöbetleriyle karşılaşmanız kaçınılmazdır. Bu nöbetlerle daha kolay başa çıkabilmeniz için aşağıdaki yöntemler faydalı olabilir;
• Çocuğunuzun huysuzluk nöbetlerini inceleyip analiz etmeye çalışın. Hangi durumlarda daha sık bu nöbetleri yaşıyor belirleyip onu bu durumlardan uzak tutmaya çalışabilirsiniz.
• Çocuğunuzla ortaklaşa yaptığınız bir aktiviteyi sonlandırırken bunu aniden değil, alıştıra alıştıra yapın. Çocuklar genellikle ani değişikliklerden hoşlanmaz ve bunlara karşı olumsuz tepkiler verirler.
• Eğer çocuğunuzun bir ağlama nöbetine kapılmasıyla sonlanacak bir aktivite ya da oyun içinde olduğunu hissederseniz, bunu bir an önce sonlandırıp çocuğunuzun dikkatini başka bir yöne kaydırın.
• Huysuzluk nöbetleri kalabalık içindeyken daha kötü bir hal alır. Bu sebeple çocuğunuzun huysuzlaşmaya başladığını hissettiğinizde onu sakin ve kalabalıktan uzak bir mekana getirip, rahatlaması ve sakinleşmesi için ona zaman tanıyın.
• Bu nöbetler esnasında soğukkanlı ve sabırlı olun. Sizin de sinirlenip bağırmanız sadece durumu daha da kötüleştirecektir.
Altuğ sadece istemeden birşey yaptırıldığında ya da alışveriş yaparken o istemeden oradan çıkarsak, kıyamet kopabiliyor.. O dönemde bazen sakin olabilmeyi beceremezsem de , bu konuya dikkat etmeye çalışıyorum..Şimdilik çok büyük sıkıntımız yok..
Aşılar:
18. ayda bebeğinizin 5li karma aşısının (Difteri, Tetanoz, Boğmaca, Çocuk felci ve Menenjit aşısı) tekrar dozunun ve Hepatit A aşısının 2. dozunun uygulanması gerekmektedir.
Bebeğinizin gecikmiş aşıları varsa hala tamamlayabilirsiniz.
Anneye Not:
Bu aylarda kendinize zaman ayırmayı da ihmal etmeyin. Stresten uzaklaşmak ve rahatlamak için düzenli olarak hoşlandığınız aktivitelerde bulunun. Doktorunuzla görüşüp kendinize uygun bir egzersiz programı oluşturabilir; hergün 1-2 saatinizi müzik eşliğinde egzersiz yapmaya ayırabilirsiniz. Ayrıca bu dönemde bebeğiniz sizi taklit etme konusunda oldukça hevesli olacağından, kendinize çok eğlenceli bir egzersiz partneri bulmuş olursunuz!
Yukarıdaki tavsiye çok güzel. Ben B-Fit!'e kayıt oldum. Hoş şu aralar iş yoğunluğundan tam gidemesem de , spor yapmak insanı gerçekten çok rahatlatıyor..Ben ne kadar rahat ve huzurlu olursam, Altuğ ile daha güzel bir vakit geçiriyorum. Çünkü Oğluşum çok tatlı...
NUMİL FİRMASININ HEDİYESİ
NUMİL firması yetkililerine ,Dr. Yalım Üner ve Gamze Emre'e çok teeşkkur ederiz. Çok şık bir paket işe gelen kargoya çok sevindik. İçinde bulunan devam sütleri ve kaşık mamaları Altuğ'unun kullandıklarındandı..
Severek kullanıyoruz..
Hepsine sevgiler
13 Haziran 2011 Pazartesi
Annelik 24 Saat...Katılın Kazanın...
Annelik 24 Saat...Katılın Kazanın...
BEBEĞİNİZİN BİR YILLIK JOHNSON’S BABY ÜRÜNLERİ HEDİYE!
Johnson's baby çok güzel bir yarışma başlatmış. Biz de bu yarışmaya katılcağız. Sizde katılmak isterseniz; www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye tıklanız yeterli.. Bol şanslar:)))
Johnson’s baby’nin www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye sayfasına bebekleri ile geçirdikleri 24 saat içindeki 1 anın fotografını paylaşan anneler, 1 Haziran – 13 Temmuz arası devam edecek olan yarışamanın sonunda bebekleriyle beraber anne bebek dergilerinde yıldız olma ve 1 senelik Johnson’s baby ürünlerinden oluşan hediye paketi kazanma şansı yakalıyor.
Facebook “Annelik 24 Saat” Projesinde Oy Veren Annelere de Sürpriz Hediyeler...
Altı hafta sürecek Johnson’s baby “Annelik 24 Saat” projesini ziyaret edip, oylayan anneler arasından her hafta çekiliş ile belirlenen 3 anne ise Johnson’s baby sürpriz hediye paketleri kazanıyor.
100 yılı aşkın süredir bebek bakım sektörünün önde gelen markası olan Johnson’s baby, bebek ve yetişkinlerin ciltelerine uygun yüksek kalite ürünler geliştirerek, tüm dünyada annelerin güvenle kullandığı ve çocuk doktorlarının önerdiği bebek bakım markasıdır.
Daha fazla bilgi için: http://www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye
BEBEĞİNİZİN BİR YILLIK JOHNSON’S BABY ÜRÜNLERİ HEDİYE!
Johnson's baby çok güzel bir yarışma başlatmış. Biz de bu yarışmaya katılcağız. Sizde katılmak isterseniz; www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye tıklanız yeterli.. Bol şanslar:)))
Johnson’s baby’nin www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye sayfasına bebekleri ile geçirdikleri 24 saat içindeki 1 anın fotografını paylaşan anneler, 1 Haziran – 13 Temmuz arası devam edecek olan yarışamanın sonunda bebekleriyle beraber anne bebek dergilerinde yıldız olma ve 1 senelik Johnson’s baby ürünlerinden oluşan hediye paketi kazanma şansı yakalıyor.
Facebook “Annelik 24 Saat” Projesinde Oy Veren Annelere de Sürpriz Hediyeler...
Altı hafta sürecek Johnson’s baby “Annelik 24 Saat” projesini ziyaret edip, oylayan anneler arasından her hafta çekiliş ile belirlenen 3 anne ise Johnson’s baby sürpriz hediye paketleri kazanıyor.
100 yılı aşkın süredir bebek bakım sektörünün önde gelen markası olan Johnson’s baby, bebek ve yetişkinlerin ciltelerine uygun yüksek kalite ürünler geliştirerek, tüm dünyada annelerin güvenle kullandığı ve çocuk doktorlarının önerdiği bebek bakım markasıdır.
Daha fazla bilgi için: http://www.facebook.com/johnsonsbabyturkiye
YENİ BİR SİTE:)))
Bu yazımda sizlere benim de yeni öğrendiğim bir siteden bahsetmek istiyorum.
http://www.oyuncakariyorum.com/
Geçen hafta katıldığım Anne-bebek festivalinde bu sitenin sahibi Esra Hanımla tanıştım. Sonrasında da sitelerini inceledim.
Gerçekten çok yararlı bir site. Oyuncaklar özenle seçilmiş, uzmanları var. İstediğinizi sorabiliyorsunuz. Bu konuda uzmanlaşmışlar. Ben ve eşim oğlumuz Altuğ'a oyuncak alacağımız zaman çok düşünüyoruz. Bir yandan oyun oynarken, bir yandan da onu geliştirsin istiyoruz. Her yaş dönemine uıygun oyuncaklar var. Oyuncak aldığınız yerlerde size destek olmaya çalışan satıcılar olsa da hiç biri bu konuda eğitimli değiller. Bu sitenin böyle bir yararı var. Bu site de her oyuncak yok.Sadece çocuklarımızın gelişimine katkısı olan oyuncaklar var. Bu da tabii ki çok önemli..
Ben bir erkek çocuk annesi olarak bu siteden çok yararlanacağımı düşünerek, sizlerde tavsiye ediyorum...
http://www.oyuncakariyorum.com/
Geçen hafta katıldığım Anne-bebek festivalinde bu sitenin sahibi Esra Hanımla tanıştım. Sonrasında da sitelerini inceledim.
Gerçekten çok yararlı bir site. Oyuncaklar özenle seçilmiş, uzmanları var. İstediğinizi sorabiliyorsunuz. Bu konuda uzmanlaşmışlar. Ben ve eşim oğlumuz Altuğ'a oyuncak alacağımız zaman çok düşünüyoruz. Bir yandan oyun oynarken, bir yandan da onu geliştirsin istiyoruz. Her yaş dönemine uıygun oyuncaklar var. Oyuncak aldığınız yerlerde size destek olmaya çalışan satıcılar olsa da hiç biri bu konuda eğitimli değiller. Bu sitenin böyle bir yararı var. Bu site de her oyuncak yok.Sadece çocuklarımızın gelişimine katkısı olan oyuncaklar var. Bu da tabii ki çok önemli..
Ben bir erkek çocuk annesi olarak bu siteden çok yararlanacağımı düşünerek, sizlerde tavsiye ediyorum...
10 Haziran 2011 Cuma
ANNE- BEBEK FESTİVALİNDEN...
Geçen hafta sonu pazar günü Meydan AVM de yapılan Anne-bebek festivalinde blogger anneler olarak konuşmacıydık. Çok güzel geçti. Bloglarını okuduğum , fakat tanışamadığım blogcu annelerle tanıştım. Yeşim Mutlu'nun kızı Maya 'nın resimlerinden oluşan sergisini gezdik. Resimler çok güzeldi. Yeşim ne güzel akıl etmiş, kızı maya'nın hergün fotoğrafını çekmiş. Ben de Altuğ'unun resmini çekmiştim. fakat hergün değil.. Tabii ki fotoğraf sanatçısı olamk başka birşey...
Bizlerin hatta oğluşum Altuğ'unun çok güzel fotoğraflarını çekmişti. Şimdi ben de buradan Yeşim'in facebookda paylaştı..
Daha fazla fotoğraf için: http://www.facebook.com/home.php#!/media/set/?set=a.10150201758343732.316332.727293731
Festivale daveti ve Fotoğraflar için Yeşim'e çok teşekkürler:::)))
Bizlerin hatta oğluşum Altuğ'unun çok güzel fotoğraflarını çekmişti. Şimdi ben de buradan Yeşim'in facebookda paylaştı..
Daha fazla fotoğraf için: http://www.facebook.com/home.php#!/media/set/?set=a.10150201758343732.316332.727293731
Festivale daveti ve Fotoğraflar için Yeşim'e çok teşekkürler:::)))
9 Haziran 2011 Perşembe
EPİDURAL ANALJEZİ İLE DOĞUMDA NELER YAŞAYACAĞIM ?
Hamile kaldınız, doğum yapacaksınız; “Nasıl doğurmalıyım, sezaryen mi, normal doğum mu yapayım ?” derken epidural analjezi diye bir yöntem olduğunu duydunuz. Bu şekilde ağrılarınızı hissetmeden hem normal hem de sağlıklı bir şekilde bebeğinize kavuşabileceğinizi öğrendiniz. Ama yine de merak ediyorsunuz: neler yaşayacağım, neler hissedeceğim, veya bana neler yapılacak?
İsterseniz gelin adım adım bir normal ağrısız ( epidural ) doğumu izleyelim:
Hamileliğinizin son haftalarında yalancı doğum sancılarınız olabilir.Bu sancılar yoğunlaşınca kadın-doğum uzmanınızı arayıp sancılarınızın sıklığını ve şiddetini tarif edersiniz. “Gel bir göreyim” veya “ hastaneye git, bir muayene etsinler” diyecektir.Hastaneye vardığınızda doktorunuz sizi muayene edecek ve tuşe sonucunu doğum kanalı açıklığı ve efasman da denilen collum silinmesi yüzdesini ölçecek. Kanal açılığı 4 cm ulaşınca anestezi doktorunuz gelip ,epidural anesteziyi verebilmek içingerekli olan kateter takılacak.
İşlemden sonraki 10-15 dakika içinde her gelen ağrı bir öncekinden daha hafif olacaktır. Daha sonra da sancınızın ağrısını duymayacak, sadece karnınızda kasılma hissedeceksiniz.
Uygulamadan sonra doktorunuz doğum kanalı açıklığınızı tekrar ölçmek isteyebilir. Sonra yürüyerek odanıza döner, tam açıklığa kadar geçen zamanı odanızda dolaşarak geçirebilirsiniz. Bu arada ihtiyaç olursa epidural kateterden ek doz yapılabilir.
Doğum zamanı gelip, çıkım aşaması için sizi doğumhaneye aldıklarında karnınızdaki basıncı biraz daha sık ve kuvvetli hissedersiniz. Doğum pozisyonu verildikten sonra genellikle her 1-2 dakikada bir sancınızı, kasılma ve baskı olarak karnınızda ve kasıklarınızda hissedince sizin de eş zamanlı olarak ıkınmanız ve bebeğinizi dışarı doğru itmeniz istenecek. Baskı geçince derin ama yavaş nefesler alacak bir sonraki kasılma için kuvvet toplayacaksınız. Her kasılma ve eşzamanlı ıkınmanız sizi bebeğinize bir adım daha yaklaştıracak ve yavrunuz doğum kanalından aşağıya kayıp en sonunda kuvvetli bir ıkınma ile dünyaya gözlerini açacak. Size de o güzelliği kucağınıza alıp tüm çektiklerinizi unutmak kalacak !
Doğumdan sonra sırtınızdaki epidural kateter, canınız hiç yanmadan çekilip çıkarılacak. Ve siz, hiç ağrı sancı çekmeden normal hayatınıza dönecek, anneliğe alışacaksınız.
İsterseniz gelin adım adım bir normal ağrısız ( epidural ) doğumu izleyelim:
Hamileliğinizin son haftalarında yalancı doğum sancılarınız olabilir.Bu sancılar yoğunlaşınca kadın-doğum uzmanınızı arayıp sancılarınızın sıklığını ve şiddetini tarif edersiniz. “Gel bir göreyim” veya “ hastaneye git, bir muayene etsinler” diyecektir.Hastaneye vardığınızda doktorunuz sizi muayene edecek ve tuşe sonucunu doğum kanalı açıklığı ve efasman da denilen collum silinmesi yüzdesini ölçecek. Kanal açılığı 4 cm ulaşınca anestezi doktorunuz gelip ,epidural anesteziyi verebilmek içingerekli olan kateter takılacak.
İşlemden sonraki 10-15 dakika içinde her gelen ağrı bir öncekinden daha hafif olacaktır. Daha sonra da sancınızın ağrısını duymayacak, sadece karnınızda kasılma hissedeceksiniz.
Uygulamadan sonra doktorunuz doğum kanalı açıklığınızı tekrar ölçmek isteyebilir. Sonra yürüyerek odanıza döner, tam açıklığa kadar geçen zamanı odanızda dolaşarak geçirebilirsiniz. Bu arada ihtiyaç olursa epidural kateterden ek doz yapılabilir.
Doğum zamanı gelip, çıkım aşaması için sizi doğumhaneye aldıklarında karnınızdaki basıncı biraz daha sık ve kuvvetli hissedersiniz. Doğum pozisyonu verildikten sonra genellikle her 1-2 dakikada bir sancınızı, kasılma ve baskı olarak karnınızda ve kasıklarınızda hissedince sizin de eş zamanlı olarak ıkınmanız ve bebeğinizi dışarı doğru itmeniz istenecek. Baskı geçince derin ama yavaş nefesler alacak bir sonraki kasılma için kuvvet toplayacaksınız. Her kasılma ve eşzamanlı ıkınmanız sizi bebeğinize bir adım daha yaklaştıracak ve yavrunuz doğum kanalından aşağıya kayıp en sonunda kuvvetli bir ıkınma ile dünyaya gözlerini açacak. Size de o güzelliği kucağınıza alıp tüm çektiklerinizi unutmak kalacak !
Doğumdan sonra sırtınızdaki epidural kateter, canınız hiç yanmadan çekilip çıkarılacak. Ve siz, hiç ağrı sancı çekmeden normal hayatınıza dönecek, anneliğe alışacaksınız.
8 Haziran 2011 Çarşamba
DEDEKTİF ANNELER
Türkiye'nin ilk ve tek anne - bebek ürünleri değerlendirme sitesi açıldı.. Duydunuz mu?
Gerçekten çok yararlı olacağına inandığım bir girişim olmuş bu site. Kurucuları 5 girirşimci anne.. Onları ben bloglarından ve emzirenannegoogle grubundan tanıyorum..Girişimlerine bayıldım.
Gerçekten anne olma yoluna adım atar atmaz ne alacağım, bu doğru ürün mü diye hep düşündüm durdum. Sağlıkçı olmam bazı konularda bana yardımcı olsa da, hiç bir zaman o ürünü kullanmış olan bir annenin deneyimi gibi olamıyor. O nedenle bu site anne adayları içinde anneler- babalar için de çok faydalı olacağına inanıyorum.
Sizler ürünler hakkında yorumları okuyabileceğiniz gibi, fikirlerinizi de paylaşabileceğiniz bir platform.İçinde tavsiyeler, indirimlerin nerede olduğu gibi gerçekten çok yararlı bilgiler var. Hem de bu bilgiler firmaların tanıtımı değil, o ürünü bizzat kullanmış olan annelerin verdiği bilgiler.
http://dedektifanne.com/ Yaratıcısı olan anneler Perihan Gürer, Sena Baran, Nihan Kayalıoğlu, Nihan Uğun ve Ceylan Yorulmazlar'ı tebrik ediyorum.. Bundan sonra oğlum için bir şey almadan önce mutlaka bu site bakacağım.. Sizlere de bu siteyei kesinlikle öneriyorum:))))
Gerçekten anne olma yoluna adım atar atmaz ne alacağım, bu doğru ürün mü diye hep düşündüm durdum. Sağlıkçı olmam bazı konularda bana yardımcı olsa da, hiç bir zaman o ürünü kullanmış olan bir annenin deneyimi gibi olamıyor. O nedenle bu site anne adayları içinde anneler- babalar için de çok faydalı olacağına inanıyorum.
Sizler ürünler hakkında yorumları okuyabileceğiniz gibi, fikirlerinizi de paylaşabileceğiniz bir platform.İçinde tavsiyeler, indirimlerin nerede olduğu gibi gerçekten çok yararlı bilgiler var. Hem de bu bilgiler firmaların tanıtımı değil, o ürünü bizzat kullanmış olan annelerin verdiği bilgiler.
http://dedektifanne.com/ Yaratıcısı olan anneler Perihan Gürer, Sena Baran, Nihan Kayalıoğlu, Nihan Uğun ve Ceylan Yorulmazlar'ı tebrik ediyorum.. Bundan sonra oğlum için bir şey almadan önce mutlaka bu site bakacağım.. Sizlere de bu siteyei kesinlikle öneriyorum:))))
Lia Emzirme / Lohusa Geceliği
Sevgili arkadaşım Gönüllü Emzirme Rehberi de olan arkadaşım Zeynep'in sahip olduğu LeiLeo markası yeni bir Emzirme Geceliği çıkardı. Gerçekten çok kullanışlı ve sade bir model. Özellikle kumaşının organik, özel bambu kumaşından yapılmış olması çok önemli. Biliyoruz ki lohusalık döneminde ve özellikle de emzirme döneminde anneler çok terliyor. Bu döneme çok uygun bir ürün. O nedenle sizlerde emziren birer anneyseniz, bu ürün kaçmaz!!
Eğer satın almak isterseniz TIK yapamnız yeterli....
Şimdi de Emzirme Geceliğiyle ilgili kısa bir bilgi...
Sağlıklı bambu kumaşından üretilen emzirme geceliği antibakteriyel ve antialerjik özelliğe sahiptir ve dokusu yumuşacıktır. Doğumdan hemen sonra hastanede sağlıkla kullanabilirsiniz.
Tasarımı çok pratiktir, rahat rahat emzirmeniz için iki göğüs üzerinde gizli bölmelere (23 cm genişliğinde) sahiptir.
Kumaşı bebeğinizi kucağınıza aldığınız ilk dakikalarda onun hassas tenine hiç zarar vermeyecek kadar sağlıklıdır. Ayrıca üzerinde bebeğinizi rahatsız edebilecek hiçbir aksesuar bulunmamaktadır.
Göğüs bölümlerindeki açıklıklar 23cm genişliğinde olup, bebeğinizi ister göğsünüzü tamamen çıkartarak ister bir kısmını çıkartarak rahatça emzirmeniz için idealdir.
Ölçüler
S/M beden
Göğüs: 49cm
Bel: 48cm
Omuzdan boy: 97cm
L/XL
Göğüs: 54cm
Bel: 53cm
Omuzdan boy: 97cm
Bu ürün dışında hamileyken, doğum sonrasında , emzirirken ve bebekleriniz çok güzel ürünler var.. LeiLeo sitesine bir göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim..
Eğer satın almak isterseniz TIK yapamnız yeterli....
Şimdi de Emzirme Geceliğiyle ilgili kısa bir bilgi...
Sağlıklı bambu kumaşından üretilen emzirme geceliği antibakteriyel ve antialerjik özelliğe sahiptir ve dokusu yumuşacıktır. Doğumdan hemen sonra hastanede sağlıkla kullanabilirsiniz.
Tasarımı çok pratiktir, rahat rahat emzirmeniz için iki göğüs üzerinde gizli bölmelere (23 cm genişliğinde) sahiptir.
Kumaşı bebeğinizi kucağınıza aldığınız ilk dakikalarda onun hassas tenine hiç zarar vermeyecek kadar sağlıklıdır. Ayrıca üzerinde bebeğinizi rahatsız edebilecek hiçbir aksesuar bulunmamaktadır.
Göğüs bölümlerindeki açıklıklar 23cm genişliğinde olup, bebeğinizi ister göğsünüzü tamamen çıkartarak ister bir kısmını çıkartarak rahatça emzirmeniz için idealdir.
Ölçüler
S/M beden
Göğüs: 49cm
Bel: 48cm
Omuzdan boy: 97cm
L/XL
Göğüs: 54cm
Bel: 53cm
Omuzdan boy: 97cm
Bu ürün dışında hamileyken, doğum sonrasında , emzirirken ve bebekleriniz çok güzel ürünler var.. LeiLeo sitesine bir göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim..
7 Haziran 2011 Salı
Dünyaca ünlü çocuk doktoru Milan Üniversitesi Yenidoğan Bölümü profesörlerinden Dr. Guido Moro, 0-3 yaş arasındaki bebeklere uygulanacak ´en sağlıklı beslenme modeli´ ile ilgili soruları yanıtladı:
* Mamayla beslenen bebek ile anne sütüyle beslenen bebek arasındaki fark nedir?
Ana değişiklik bağırsaklarda olur. Dışkılama sayı ve sıklığında da farklılık olabilir. Anne sütü alan bebek günde 7-8 kez dışkılarken, mamayla beslenen bebeklerde dışkılama günde 2-3 kez gerçekleşir. En önemli fark da dışkının sertliğindedir. Anne sütü alanlarda dışkı çok daha yumuşak ve suludur, bu da normaldir. Ancak mama verilen bebeklerinki daha katıdır ve bu bazen kabızlığa neden olur. Bunu anne-babalar kolaylıkla görebilir. Önemli bir fark da enfeksiyondadır. Herkesçe kabul edilmektedir ki; anne sütü bebeği enfeksiyonlardan korur. Genellikle üst solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonları, anne sütü alanlarda daha az görülür. Anne sütü alan bebekler daha az hastalanır. Anne sütü sadece bir gıda değildir. Bebek, emzirme sırasında bile psikolojik gelişim şansına sahip olur.
* Sütüm gelmiyorsa, bebeğimi nasıl beslemeliyim?
Anne sütüne eş değer üretilen bebek mamaları verilmelidir. Bebeğe 6-12 ay arasında inek sütü vermemek gerekiyor. Bu hem İtalya´da hem de gördüğüm kadarıyla Türkiye´de önemli bir problem ve tehlikeli bir durumdur. Yaşamın ilk yılı tamamlanmadan önce inek sütü verilen bebeklerde, demir eksikliği görülmesi çok yaygındır. Zekâ geriliği ve psikolojik gelişim eksikliği de sık gözlenir. Bir yaşından önce inek sütüyle tanışan çocuklarda, 3 yaşına doğru zekâ düşmesi olur.
* Acaba şişman çocuk, sağlıklı çocuk mu?
Avrupa ülkelerinde bile; ´normal ağırlığından fazla olan bebeklerin sağlıklı kabul edilme hatası´ sıklıkla yapılıyor. Dünya Sağlık Örgütü, annelere ilk altı ay sadece anne sütünü öneriyordu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda, dünyanın 6 değişik bölgesi için başka bir beslenme planı açıklaması bekleniyor. Şu andaki beslenme planları, hem anne sütü hem de mama alan bebeklere yönelik. Oysa sadece anne sütü alan bebekler, ilk ayın sonunda büyüme grafiğinde normalin altında kalıyor. Mama ile beslenenler ise aynı grafiğin yukarısına çıkıyor.
* Ek besinlere ne zaman başlamalı? En uygun dönem 6´ncı aydan sonrasıdır.
* Süt geldikçe bebeği emzirmeye devam mı etmeliyim ya da bir yaşında sütten kesmeli miyim?
Süt mevcutsa, anne bebeğe süt vermeye devam edebilir. Ancak birinci yıldan sonra sütün besin değerinden çok, bebeğin ruhsal gelişimine katkısı vardır. Gıda değeri ise zayıflamış olur. Bebeğin memeyle teması da ruhsal gelişimini destekler.
* Bebeğimi üç yaşına kadar biberonla besleyebilir miyim?
18 aya kadar bebek biberonla beslenebilir. Daha sonrasında suluk tarzı aletlerle verilmesi daha sağlıklıdır. Bebeklerin ağızlarında çok uzun süre biberon tutması da, ruhsal gelişiminde bir sorun olduğunu işaret eder. ´Bebek annesinden veya başka birinden ekstra bir şeyler bekliyor´ anlamına gelir ki, bu da doğru bir yaklaşım değildir.
* Yaşıtlarına göre boyunun iki kat daha uzun olması tehlikeli midir?
Bu normal bir durumdur. Toplumda sağlanan gelişmeyle ilgilidir. Çocuğun sağlıklı beslendiğinin ifadesidir. Bu nedenle yeni jenerasyonlar, her zaman daha uzun olur.
* Mama seçerken sizce nelere dikkat etmeliyim?
Anne-babalar mama seçerken kompozisyonuna değil etkisine dikkat etmelidir. Ancak bu anne-babalar tarafından değil; bir çocuk uzmanının yönlendirmesiyle daha sağlıklı olarak gerçekleştirilebilir. Bazı ülkelerde mamalar rafta açık olarak dururken, aileler bunları fiyatlarına göre seçer. Ancak bu seçim doğru değildir. Bebek için en doğru mama tercihini çocuk uzmanları yapacağından, onların önerilerine göre hareket etmeleri daha sağlıklı olacaktır.
* Ek vitaminlerini tablet şeklinde mi vermeliyim yoksa doğal gıdalardan mı desteklemeliyim? Başlangıç mamaları, bebeğin besinsel bütün ihtiyaçlarını karşılamanın dışında bağışıklık sistemine de katkıda bulunan ana maddeleri içermelidir. Eğer mama gereğinden fazla protein içerirse, bu bebeğin ilerleyen yaşlarında tansiyon ya da börek yetmezliği gibi sorunlar yaşamasına neden olur. Fazla protein, bebeğin böbreğine yük olur. İtalya´da bebeklerin aldığı protein miktarıyla ilgili olarak yapılan bir araştırmada; ilk yıl içinde almaları gerekenin 3 katı daha fazla protein aldıkları tespit edildi. Anne sütü ve mama alanlarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Eğer İtalya´da bebek yaz aylarında doğarsa, genelde ek vitamin verilmiyor; doğal yollardan D vitamini alması tavsiye ediliyor. Ancak kışın doğan bebekler ile Uzakdoğu ülkelerinde; özellikle de kundaklama geleneği olan toplumlarda doğmuş bebeklere D vitaminini vermek gereklidir. Eğer bebek anne sütü ile birlikte mama alıyorsa, vitamin takviyesinde bulunulmasına gerek yoktur.
Pastörize süt anne sütünün yerini alamaz .
İnek sütü (pastörize); demir ve C vitamini açısından yetersizdir, bağırsaklarda gözle görülmeyen gizli kanamalara ve demir eksikliği anemisine neden olur.
İlk bir yıl inek sütü ile beslenen bebeklerde, alerjik hastalıklara yakalanma çok yüksektir.
İnek sütü ile beslenen bebekler, daha mineral, özellikle sodyum, potasyum klor alır. Bu da bebeğin henüz tam gelişmemiş böbrek fonksiyonlarını ve su elektrolit dengesini olumsuz etkiler. Bebek kaybına daha yatkın olur.
İnek sütü, anne sütünde ve bazı mamalarda bulunan ve hayati öneme sahip olan bebeğin retina tabakası, beyin hücreleri ve doku hormonlarının gelişiminde rol oynayan Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri gibi maddeleri içermez.
İnek sütünün içerdiği yağ nedeniyle hazmı oldukça güçtür. Düşük D vitamini içeriği nedeniyle; kemik ve iskelet gelişimini de sağlayamaz.
* Püre vermekten ne zaman vazgeçmeliyim?
Bebeğin süt ihtiyacı hiçbir zaman ilk yıldaki kadar önemli değildir. Bebeğin yine de günde 400-500 mililitre süt almasını tavsiye ediyoruz. Bu süt, inek sütü olabileceği gibi vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş olması da iyi olacaktır. Yağ ve karbonhidrat içeriklerine de ayrıca dikkat edilmelidir. Bunlar beyin ve göz gelişimi açısından son derece önemlidir. Ayrıca prebiyotik lif içermesi de daha faydalı olacaktır.
* Çocuk ne zaman kendi kendine yemeğe başlar?
Bu süreç bebekten bebeğe değişiklik gösterir. Bazı aileler, bebeklerinin eline bir parça ekmek vererek onu çiğnemeye alıştırmaya çalışıyor. Eğer bebek eline verilen ekmeği yutabiliyorsa, bu bebeğe daha katı gıdalar verilebilir. Ayrıca bebeği kaşığa zorlamamak çok önemlidir. Eliyle yemesine izin vermek gerekir. Bebeğin hayatının ilk yıllarında gelişimine, dokunma duyusuyla başladığı unutulmamalıdır.
Ana değişiklik bağırsaklarda olur. Dışkılama sayı ve sıklığında da farklılık olabilir. Anne sütü alan bebek günde 7-8 kez dışkılarken, mamayla beslenen bebeklerde dışkılama günde 2-3 kez gerçekleşir. En önemli fark da dışkının sertliğindedir. Anne sütü alanlarda dışkı çok daha yumuşak ve suludur, bu da normaldir. Ancak mama verilen bebeklerinki daha katıdır ve bu bazen kabızlığa neden olur. Bunu anne-babalar kolaylıkla görebilir. Önemli bir fark da enfeksiyondadır. Herkesçe kabul edilmektedir ki; anne sütü bebeği enfeksiyonlardan korur. Genellikle üst solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonları, anne sütü alanlarda daha az görülür. Anne sütü alan bebekler daha az hastalanır. Anne sütü sadece bir gıda değildir. Bebek, emzirme sırasında bile psikolojik gelişim şansına sahip olur.
* Sütüm gelmiyorsa, bebeğimi nasıl beslemeliyim?
Anne sütüne eş değer üretilen bebek mamaları verilmelidir. Bebeğe 6-12 ay arasında inek sütü vermemek gerekiyor. Bu hem İtalya´da hem de gördüğüm kadarıyla Türkiye´de önemli bir problem ve tehlikeli bir durumdur. Yaşamın ilk yılı tamamlanmadan önce inek sütü verilen bebeklerde, demir eksikliği görülmesi çok yaygındır. Zekâ geriliği ve psikolojik gelişim eksikliği de sık gözlenir. Bir yaşından önce inek sütüyle tanışan çocuklarda, 3 yaşına doğru zekâ düşmesi olur.
* Acaba şişman çocuk, sağlıklı çocuk mu?
Avrupa ülkelerinde bile; ´normal ağırlığından fazla olan bebeklerin sağlıklı kabul edilme hatası´ sıklıkla yapılıyor. Dünya Sağlık Örgütü, annelere ilk altı ay sadece anne sütünü öneriyordu. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda, dünyanın 6 değişik bölgesi için başka bir beslenme planı açıklaması bekleniyor. Şu andaki beslenme planları, hem anne sütü hem de mama alan bebeklere yönelik. Oysa sadece anne sütü alan bebekler, ilk ayın sonunda büyüme grafiğinde normalin altında kalıyor. Mama ile beslenenler ise aynı grafiğin yukarısına çıkıyor.
* Ek besinlere ne zaman başlamalı? En uygun dönem 6´ncı aydan sonrasıdır.
* Süt geldikçe bebeği emzirmeye devam mı etmeliyim ya da bir yaşında sütten kesmeli miyim?
Süt mevcutsa, anne bebeğe süt vermeye devam edebilir. Ancak birinci yıldan sonra sütün besin değerinden çok, bebeğin ruhsal gelişimine katkısı vardır. Gıda değeri ise zayıflamış olur. Bebeğin memeyle teması da ruhsal gelişimini destekler.
* Bebeğimi üç yaşına kadar biberonla besleyebilir miyim?
18 aya kadar bebek biberonla beslenebilir. Daha sonrasında suluk tarzı aletlerle verilmesi daha sağlıklıdır. Bebeklerin ağızlarında çok uzun süre biberon tutması da, ruhsal gelişiminde bir sorun olduğunu işaret eder. ´Bebek annesinden veya başka birinden ekstra bir şeyler bekliyor´ anlamına gelir ki, bu da doğru bir yaklaşım değildir.
* Yaşıtlarına göre boyunun iki kat daha uzun olması tehlikeli midir?
Bu normal bir durumdur. Toplumda sağlanan gelişmeyle ilgilidir. Çocuğun sağlıklı beslendiğinin ifadesidir. Bu nedenle yeni jenerasyonlar, her zaman daha uzun olur.
* Mama seçerken sizce nelere dikkat etmeliyim?
Anne-babalar mama seçerken kompozisyonuna değil etkisine dikkat etmelidir. Ancak bu anne-babalar tarafından değil; bir çocuk uzmanının yönlendirmesiyle daha sağlıklı olarak gerçekleştirilebilir. Bazı ülkelerde mamalar rafta açık olarak dururken, aileler bunları fiyatlarına göre seçer. Ancak bu seçim doğru değildir. Bebek için en doğru mama tercihini çocuk uzmanları yapacağından, onların önerilerine göre hareket etmeleri daha sağlıklı olacaktır.
* Ek vitaminlerini tablet şeklinde mi vermeliyim yoksa doğal gıdalardan mı desteklemeliyim? Başlangıç mamaları, bebeğin besinsel bütün ihtiyaçlarını karşılamanın dışında bağışıklık sistemine de katkıda bulunan ana maddeleri içermelidir. Eğer mama gereğinden fazla protein içerirse, bu bebeğin ilerleyen yaşlarında tansiyon ya da börek yetmezliği gibi sorunlar yaşamasına neden olur. Fazla protein, bebeğin böbreğine yük olur. İtalya´da bebeklerin aldığı protein miktarıyla ilgili olarak yapılan bir araştırmada; ilk yıl içinde almaları gerekenin 3 katı daha fazla protein aldıkları tespit edildi. Anne sütü ve mama alanlarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Eğer İtalya´da bebek yaz aylarında doğarsa, genelde ek vitamin verilmiyor; doğal yollardan D vitamini alması tavsiye ediliyor. Ancak kışın doğan bebekler ile Uzakdoğu ülkelerinde; özellikle de kundaklama geleneği olan toplumlarda doğmuş bebeklere D vitaminini vermek gereklidir. Eğer bebek anne sütü ile birlikte mama alıyorsa, vitamin takviyesinde bulunulmasına gerek yoktur.
Pastörize süt anne sütünün yerini alamaz .
İnek sütü (pastörize); demir ve C vitamini açısından yetersizdir, bağırsaklarda gözle görülmeyen gizli kanamalara ve demir eksikliği anemisine neden olur.
İlk bir yıl inek sütü ile beslenen bebeklerde, alerjik hastalıklara yakalanma çok yüksektir.
İnek sütü ile beslenen bebekler, daha mineral, özellikle sodyum, potasyum klor alır. Bu da bebeğin henüz tam gelişmemiş böbrek fonksiyonlarını ve su elektrolit dengesini olumsuz etkiler. Bebek kaybına daha yatkın olur.
İnek sütü, anne sütünde ve bazı mamalarda bulunan ve hayati öneme sahip olan bebeğin retina tabakası, beyin hücreleri ve doku hormonlarının gelişiminde rol oynayan Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri gibi maddeleri içermez.
İnek sütünün içerdiği yağ nedeniyle hazmı oldukça güçtür. Düşük D vitamini içeriği nedeniyle; kemik ve iskelet gelişimini de sağlayamaz.
* Püre vermekten ne zaman vazgeçmeliyim?
Bebeğin süt ihtiyacı hiçbir zaman ilk yıldaki kadar önemli değildir. Bebeğin yine de günde 400-500 mililitre süt almasını tavsiye ediyoruz. Bu süt, inek sütü olabileceği gibi vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş olması da iyi olacaktır. Yağ ve karbonhidrat içeriklerine de ayrıca dikkat edilmelidir. Bunlar beyin ve göz gelişimi açısından son derece önemlidir. Ayrıca prebiyotik lif içermesi de daha faydalı olacaktır.
* Çocuk ne zaman kendi kendine yemeğe başlar?
Bu süreç bebekten bebeğe değişiklik gösterir. Bazı aileler, bebeklerinin eline bir parça ekmek vererek onu çiğnemeye alıştırmaya çalışıyor. Eğer bebek eline verilen ekmeği yutabiliyorsa, bu bebeğe daha katı gıdalar verilebilir. Ayrıca bebeği kaşığa zorlamamak çok önemlidir. Eliyle yemesine izin vermek gerekir. Bebeğin hayatının ilk yıllarında gelişimine, dokunma duyusuyla başladığı unutulmamalıdır.
DEVAM SÜTÜ MÜ İNEK SÜTÜ MÜ??
Geçenlerde bloggerlarla bir toplantı yapmak istediklerini belirten bir email aldım. Özellikle anne-bebek ile ilgili olan blog gerlarla..
Ben de işimi ayarlamış, toplantı için davet edilen yere gelebileceğimi söylemiştim. Toplantıyı Numil Firması yapacaktı. Bne de gerçekten orada olmak çok istemiştim. Çünkü oğlum doğduğundan beri anne sütünün yanı sıra mamalarla da desteklendi. Fakat oğlumun dişinden dolayı ateşlenmesi toplantı yerine eve gitmeme neden oldu.
Çok merak ettiğim toplantı güzel geçtiğini ve neler konuşulduğunu blogcuanne ve slingomom bloglarından okudum.
Ben de bu konu hakkında yazmak istedim.
Bebelac ve Milupa'nın ( kavanoz maması) sütlaçını ,gece tahıllısınıv ve bisküvili olan kaşık mamasını sadece yiyor.
O nedenle Numil firmasına çok teşekkür ederim. Oğlum olmadan önce çok daha tepkili olduğum bu firmanın ürünleri oğlumun büyümesinde ki katkısı yatsınamaz.
Benim bir anne olarak diğer anneler tavsiyem; İlk 6 ay sadece anne sütü. Eğer sizinde benim gibi anne sütüyle sorunu yaşıyorsanız devam sütlerini bebeklerinize verebilirsiniz. İnek sütü verecekseniz de mutlaka sulandırarak vermelisiniz...
İsterseniz Milupa'nın internet sayfasını inceleyebilirsiniz..
Ben de işimi ayarlamış, toplantı için davet edilen yere gelebileceğimi söylemiştim. Toplantıyı Numil Firması yapacaktı. Bne de gerçekten orada olmak çok istemiştim. Çünkü oğlum doğduğundan beri anne sütünün yanı sıra mamalarla da desteklendi. Fakat oğlumun dişinden dolayı ateşlenmesi toplantı yerine eve gitmeme neden oldu.
Çok merak ettiğim toplantı güzel geçtiğini ve neler konuşulduğunu blogcuanne ve slingomom bloglarından okudum.
Ben de bu konu hakkında yazmak istedim.
Anne sütünün yararı hakkında konuşmaya artık gerek yok diye düşünüyorum. Çünkü dünya da henüz bu kalitede ve besleyicilik de olan bir gıda yok. Herkes bu konuda mütabık...
Sorun devam sütü mü inek sütü mü???
Ben oğluma devam sütü veriyorum.İnek sütü , vermek istemedim.Devam sütlerine, inek sütünde olmayan ama anne sütünde olan birçok elementin eklendiğini,ve yine inek sütünde olup da ağır gelebilen elementlerin çıkarıldığını, ayrıca inek sütünün demir eksikliğine neden olduğunu düşündüğüm için devam sütü veriyorum, oğluşuma.
Eskiden bizler inek sütleriyle büyümüşüz. Doğru!! Fakat benim bir zamanlar çalıştığım sağlam çocuk kliniğinde bebeklere yapılan tam kan sayımınmda hep sorun vardı. öyle ki normal çıktığında tekrar bakıyorduk. Bu konuda yaptığımız bir çalışma yok , ama yine de buı bilgi hep kafamın bir köşesinde vardı.O nedenle de inek sütüne hep uzaktım..
Biz İlk doğduğunda Milupa'nın Prematür bebekleri için olan mamasını , daha sonra Laktoz intoleransı nedeniyle Bebelac AC Almiron kulandık.Çok da memnun kaldık. Gaz sıkıntımız olmadı, kilo alımı da iyiydi.
Gönül isterdi ki sadec 6 ay anne sütü alabilsin.Emzirme danışmanı olan ben , malesef lohusalık döneminde yaşadığım sıkıntılar nedeniyle stres düzeyim çok yüksekti. O nedenle de anne sütü salınımım da sıkıntı oldu. İlk 6 ay az mama , çok anne sütü, 6 aydan sonra 9. aya kadar anne sütü varken , 9. aydan itibaren sadece devam sütü ve ek gıda olarak beslenmemizi devam ettiriyoruz.
Gönül isterdi ki sadec 6 ay anne sütü alabilsin.Emzirme danışmanı olan ben , malesef lohusalık döneminde yaşadığım sıkıntılar nedeniyle stres düzeyim çok yüksekti. O nedenle de anne sütü salınımım da sıkıntı oldu. İlk 6 ay az mama , çok anne sütü, 6 aydan sonra 9. aya kadar anne sütü varken , 9. aydan itibaren sadece devam sütü ve ek gıda olarak beslenmemizi devam ettiriyoruz.
Devam sütleri kimyasal olması beni çok düşündürdü. Fakat okulda da öğrendiğim ve daha sonra yaptığım araştırmalar sonucunda inek sütü bebeklerin sindirim sistemi için ağır gelmesi, mide de daha fazla kalması ve bebeğin daha uzun araklıklarla beslenmesine neden olması dolayısıyla alacağı kiloyu etkileyeceğini düşünerek devam sütlerini verme kararı aldım. Şu an oğlum 16,5 aylık. Biz Bebelac 'ın ve Milupa 'nın devam sütlerini kullanıyoruz. Bunların yanı sıra kaşık mamalarıyla da destekliyoruz. Oğlum özellikle diş çıkarma ve hastalandığı dönemlerde
Bebelac ve Milupa'nın ( kavanoz maması) sütlaçını ,gece tahıllısınıv ve bisküvili olan kaşık mamasını sadece yiyor.
O nedenle Numil firmasına çok teşekkür ederim. Oğlum olmadan önce çok daha tepkili olduğum bu firmanın ürünleri oğlumun büyümesinde ki katkısı yatsınamaz.
Benim bir anne olarak diğer anneler tavsiyem; İlk 6 ay sadece anne sütü. Eğer sizinde benim gibi anne sütüyle sorunu yaşıyorsanız devam sütlerini bebeklerinize verebilirsiniz. İnek sütü verecekseniz de mutlaka sulandırarak vermelisiniz...
İsterseniz Milupa'nın internet sayfasını inceleyebilirsiniz..
1 Haziran 2011 Çarşamba
SİZ BEYNİNİZİN HANGİ TARAFINI KULLANIYORSUNUZ?
http://pembecandaner.com/linkler/linkler.htm burada bir test vardı? Buna belki test denmez ama...Bir kadın resim nasıl görüyoruz? saat yönünde mi yoksa saatin ters yönünde mi dönüyor? diye soruluyor..
Ben resme baktığımda kadının saatin ters yönünde yani sol tarafa doğru dödüğünü gördüm..Bu durum beynimin sol tarafının çalıştığını gösteriyormuş...
Bunun üstüne beynimin sol tarafını kullanmak ne demek diye araştırdığımda da :
Beynimizin sağ ve sol tarafı bilgiyi farklı şekilde işler. Genelde her birey beyninin bir tarafını ağırlıklı olarak kullanır fakat düşünme ve öğrenme işlemleri her iki tarafta dengeli olarak kullanıldığında gerçek verimine ulaşır. Bunun anlamı daha az kullanılan tarafın güçlendirilmesi gerektiğidir. Aşağıdaki listede sağ veya sol beyin ile yapılan işlemler gösterilmiştir. Bu bilgilere bakarak beyninizin hangi tarafını ağırlıklı olarak kullandığınızı ve daha az kullandığınız tarafı nasıl güçlendirebileceğinizi bulabilirsiniz.
Doğrusal – Bütünsel İşlem
Beynin sol tarafı genelde bilgileri doğrusal bir yapı içinde, parçadan bütüne giderek işleme koyar. Parçaları alır, sıraya koyar ve mantığa uygun olarak düzenler ve sonra bir sonuca varır. Buna karşılık sağ beyin bütünden parçaya doğru ilerler yani bütünseldir, detaylardan önce bütün resmi görür. Sağ beynini ağırlıklı olarak kullanan kişiler, önceden genel bir özet verilmez ise ders takip etmekte zorlanabilirler. İşte bu nedenle sağ beyni ağırlıklı olan kişilerin bir seminere yada derse katılmadan önce işlenecek konu ile ilgili hazırlık yapmaları ve ilgili kaynaklara göz gezdirmeleri oldukça önemlidir. Ayrıca bu kişiler önceden taslak hazırlamakta zorlanırlar. Bu gruptaki kişiler bir işi yapmadan önce neden yapması gerektiğini bilmeye ihtiyaç duyan kişilerdir.
Düzenli – Rastgele İşlem
Doğrusal bir yapı içinde çalışmaya ek olarak beynin sol tarafı bilgileri düzenli bir şekilde işleme koyar. Bu kişiler genelde liste yapıcılardır. Eger beyninizin sol tarafını ağırlıklı olarak kullanıyorsanız sizde günlük plan yada program yapmak yada envanter çıkarmak gibi çalışmalardan zevk alıyorsunuz demektir. İşlerinizi sıra ile bitirmeye ve her biten işi listenizde işaretlemeye özen gösteriyorsunuz. Aynı şekilde yeni bilgileri sıra ile öğrenmek sizin için daha kolaydır. Örneğin: Matematik. Buna karşıt olarak sağ beyin bilgileri rastgele işleme koyar. Eğer siz bu gruba giriyorsanız muhtemelen bir konudan bir konuya atlıyorsunuz demektir. Önceliklerinizi ortaya koymadanda en az beyninin sol tarafını kullanan birisi kadar iş yapabilirsiniz. Projeleriniz yarım kalabilir yada bitirmekte gecikebilirsiniz. Fakat bunun nedeni çalışmadığınız yada tembel olduğunuz için değil muhtemelen başka bir iş üzerinde daha çalıştığınız içindir. Sizden günlük, haftalık yada yıllık program yapmanız istendiğinde isyan etmeye hazırsınızdır. Fakat gerçekte rastgele düşünce yapınız nedeni ile program yapmanız gerçekten gerekir. Bu sizin başarılı olmanız için yapmanız gereken en önemli işlerden biri sayılabilir.
Soyut – Somut İşlem
Beynin sol tarafı soyut konularda hiç bir zorluk çekmez. Örneğin harfler, kelimeler yada matematiksel işlemler sayılabilir. Bu gruptaki kişiler kolaylıkla kelimeleri yada matematik formüllerini ezberleyebilir. Beynin sağ tarafı ise her şeyin somut olmasını ister. Bu kişiler gerçek objeleri görmek, hissetmek, onlara dokunmak isterler. Sol beyine karşıt olarak sağ beyin kelimeleri cümle içinde görmek, formüllerin nasıl çalıştığını anlamak isterler.
Mantıksal – İçgüdüsel İşlem
Sol beyin bilgileri doğrusal olarak, düzenli bir biçimde ve mantıklı bir şekilde işler. Beyninizin sol tarafını kullandığınız zaman bilgileri parça parça ele alırsınız. Birisini dinlerken detayları dinlersiniz böylece mantıklı bir sonuca varabilirsiniz. Buna karşılık eğer beyninizin sağ tarafını kullanıyorsanız iç güdülerinizi kullanıyorsunuz demektir. Bir matematik probleminin cevabını biliyor ama bu sonuca nasıl ulaştığınızı bilmiyor olma ihtimaliniz çok yüksektir. Test yaparken doğru cevapları iç güdüleriniz ile bulursunuz ve çoğunlukla bu tahminleriniz doğru çıkar. Sonuç olarak bir işin doğru olduğu hissini veren sağ beyindir.Özetlemek gerekirse yazı yazarken beyninizin sol tarafı gramere dikkat ederken, sağ taraf ise yazının anlamına bakar.
Kelime – Davranış İşlemi
Beyninin sol tarafını kullanan kişiler kendilerini kelimeler ile ifade etmekte pek zorlanmazlar. Buna karşılık beyninin sağ tarafını kullanan kişiler ne demek istediklerini çok iyi bilmelerine rağmen doğru kelimeleri bulmakta zorlanırlar. Buna en güzel örnek birisinin yol tarifi vermesini dinlemektir. Sol beynini kullanan birisi muhtemelen "Burdan itibaren üç bina sonra sağa dönün, bahçe sokağına döneceksiniz. İki kilometre gittikten sonra çiçek sokağına doğru sola dönün…" şeklinde bir tarif verecektir. Buna karşılık beyninin sağ tarafını kullanan bir kişi "Oradaki evden (evi göstererek) sağa dön (sağı göstererek). Sonra mavi boyalı binayı geç ve ikinci ışıklara varana kadar git. Işıklara gelince benzin istasyonun yanından sola dön…" şeklinde görsel bir tarif verecektir. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi sağ beyin her şeyi görsel olarak algılar. Eğer bir yere not almazlarsa muhtemelen bilgileri unuturlar. Genelde şemalar, resimler yada grafik görüntüler daha iyi hatırlamalarını sağlar. Okurken yada dinlerken bilgileri görsel imgeler olarak beyinlerine aktarırlar.
Gerçeklere dayalı – Hayallere dayalı İşlem
Beynin sol tarafı olayları gerçek hali ile olduğu gibi ele alır. Bu grupta bir kişi yeni bir ortama girdiği zaman kolaylıkla uyum sağlayabilir. Fakat sağ beynini kullanan birisi için durum farklıdır. Onlar içinde bulundukları ortamı değiştirmeye çalışırlar. Sol beyin kuralları bilmek ve ona göre davranmak ister. Eğer kural yok ise muhtemelen kendileri kural koyup uygulamaya başlarlar. Kurallara uymayan sağ beyin aynı zamanda daha yaratıcı ve duygusaldır. Duygular sağ tarafta işleme konulduğu için bu kişiler duygusal olarak yaşadıkları olayları hatırlamakta daha başarılıdırlar.
Bu test ve yazı benim ilgimi çektiği için burada paylaşmak istedim.. Bakalım sizin beyninizin hangi tarafı daha çok çalışıyor???
Ben resme baktığımda kadının saatin ters yönünde yani sol tarafa doğru dödüğünü gördüm..Bu durum beynimin sol tarafının çalıştığını gösteriyormuş...
Bunun üstüne beynimin sol tarafını kullanmak ne demek diye araştırdığımda da :
Beynimizin sağ ve sol tarafı bilgiyi farklı şekilde işler. Genelde her birey beyninin bir tarafını ağırlıklı olarak kullanır fakat düşünme ve öğrenme işlemleri her iki tarafta dengeli olarak kullanıldığında gerçek verimine ulaşır. Bunun anlamı daha az kullanılan tarafın güçlendirilmesi gerektiğidir. Aşağıdaki listede sağ veya sol beyin ile yapılan işlemler gösterilmiştir. Bu bilgilere bakarak beyninizin hangi tarafını ağırlıklı olarak kullandığınızı ve daha az kullandığınız tarafı nasıl güçlendirebileceğinizi bulabilirsiniz.
Doğrusal – Bütünsel İşlem
Beynin sol tarafı genelde bilgileri doğrusal bir yapı içinde, parçadan bütüne giderek işleme koyar. Parçaları alır, sıraya koyar ve mantığa uygun olarak düzenler ve sonra bir sonuca varır. Buna karşılık sağ beyin bütünden parçaya doğru ilerler yani bütünseldir, detaylardan önce bütün resmi görür. Sağ beynini ağırlıklı olarak kullanan kişiler, önceden genel bir özet verilmez ise ders takip etmekte zorlanabilirler. İşte bu nedenle sağ beyni ağırlıklı olan kişilerin bir seminere yada derse katılmadan önce işlenecek konu ile ilgili hazırlık yapmaları ve ilgili kaynaklara göz gezdirmeleri oldukça önemlidir. Ayrıca bu kişiler önceden taslak hazırlamakta zorlanırlar. Bu gruptaki kişiler bir işi yapmadan önce neden yapması gerektiğini bilmeye ihtiyaç duyan kişilerdir.
Düzenli – Rastgele İşlem
Doğrusal bir yapı içinde çalışmaya ek olarak beynin sol tarafı bilgileri düzenli bir şekilde işleme koyar. Bu kişiler genelde liste yapıcılardır. Eger beyninizin sol tarafını ağırlıklı olarak kullanıyorsanız sizde günlük plan yada program yapmak yada envanter çıkarmak gibi çalışmalardan zevk alıyorsunuz demektir. İşlerinizi sıra ile bitirmeye ve her biten işi listenizde işaretlemeye özen gösteriyorsunuz. Aynı şekilde yeni bilgileri sıra ile öğrenmek sizin için daha kolaydır. Örneğin: Matematik. Buna karşıt olarak sağ beyin bilgileri rastgele işleme koyar. Eğer siz bu gruba giriyorsanız muhtemelen bir konudan bir konuya atlıyorsunuz demektir. Önceliklerinizi ortaya koymadanda en az beyninin sol tarafını kullanan birisi kadar iş yapabilirsiniz. Projeleriniz yarım kalabilir yada bitirmekte gecikebilirsiniz. Fakat bunun nedeni çalışmadığınız yada tembel olduğunuz için değil muhtemelen başka bir iş üzerinde daha çalıştığınız içindir. Sizden günlük, haftalık yada yıllık program yapmanız istendiğinde isyan etmeye hazırsınızdır. Fakat gerçekte rastgele düşünce yapınız nedeni ile program yapmanız gerçekten gerekir. Bu sizin başarılı olmanız için yapmanız gereken en önemli işlerden biri sayılabilir.
Soyut – Somut İşlem
Beynin sol tarafı soyut konularda hiç bir zorluk çekmez. Örneğin harfler, kelimeler yada matematiksel işlemler sayılabilir. Bu gruptaki kişiler kolaylıkla kelimeleri yada matematik formüllerini ezberleyebilir. Beynin sağ tarafı ise her şeyin somut olmasını ister. Bu kişiler gerçek objeleri görmek, hissetmek, onlara dokunmak isterler. Sol beyine karşıt olarak sağ beyin kelimeleri cümle içinde görmek, formüllerin nasıl çalıştığını anlamak isterler.
Mantıksal – İçgüdüsel İşlem
Sol beyin bilgileri doğrusal olarak, düzenli bir biçimde ve mantıklı bir şekilde işler. Beyninizin sol tarafını kullandığınız zaman bilgileri parça parça ele alırsınız. Birisini dinlerken detayları dinlersiniz böylece mantıklı bir sonuca varabilirsiniz. Buna karşılık eğer beyninizin sağ tarafını kullanıyorsanız iç güdülerinizi kullanıyorsunuz demektir. Bir matematik probleminin cevabını biliyor ama bu sonuca nasıl ulaştığınızı bilmiyor olma ihtimaliniz çok yüksektir. Test yaparken doğru cevapları iç güdüleriniz ile bulursunuz ve çoğunlukla bu tahminleriniz doğru çıkar. Sonuç olarak bir işin doğru olduğu hissini veren sağ beyindir.Özetlemek gerekirse yazı yazarken beyninizin sol tarafı gramere dikkat ederken, sağ taraf ise yazının anlamına bakar.
Kelime – Davranış İşlemi
Beyninin sol tarafını kullanan kişiler kendilerini kelimeler ile ifade etmekte pek zorlanmazlar. Buna karşılık beyninin sağ tarafını kullanan kişiler ne demek istediklerini çok iyi bilmelerine rağmen doğru kelimeleri bulmakta zorlanırlar. Buna en güzel örnek birisinin yol tarifi vermesini dinlemektir. Sol beynini kullanan birisi muhtemelen "Burdan itibaren üç bina sonra sağa dönün, bahçe sokağına döneceksiniz. İki kilometre gittikten sonra çiçek sokağına doğru sola dönün…" şeklinde bir tarif verecektir. Buna karşılık beyninin sağ tarafını kullanan bir kişi "Oradaki evden (evi göstererek) sağa dön (sağı göstererek). Sonra mavi boyalı binayı geç ve ikinci ışıklara varana kadar git. Işıklara gelince benzin istasyonun yanından sola dön…" şeklinde görsel bir tarif verecektir. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi sağ beyin her şeyi görsel olarak algılar. Eğer bir yere not almazlarsa muhtemelen bilgileri unuturlar. Genelde şemalar, resimler yada grafik görüntüler daha iyi hatırlamalarını sağlar. Okurken yada dinlerken bilgileri görsel imgeler olarak beyinlerine aktarırlar.
Gerçeklere dayalı – Hayallere dayalı İşlem
Beynin sol tarafı olayları gerçek hali ile olduğu gibi ele alır. Bu grupta bir kişi yeni bir ortama girdiği zaman kolaylıkla uyum sağlayabilir. Fakat sağ beynini kullanan birisi için durum farklıdır. Onlar içinde bulundukları ortamı değiştirmeye çalışırlar. Sol beyin kuralları bilmek ve ona göre davranmak ister. Eğer kural yok ise muhtemelen kendileri kural koyup uygulamaya başlarlar. Kurallara uymayan sağ beyin aynı zamanda daha yaratıcı ve duygusaldır. Duygular sağ tarafta işleme konulduğu için bu kişiler duygusal olarak yaşadıkları olayları hatırlamakta daha başarılıdırlar.
Bu test ve yazı benim ilgimi çektiği için burada paylaşmak istedim.. Bakalım sizin beyninizin hangi tarafı daha çok çalışıyor???
Tırtıl Kids Kitabevi'nden anneysen.com annelerine tüm Türkiye için geçerli özel fırsat!
Altuğ'nun uzun zamandır kitaplara olan ilgisini, arttırmak için çeşitli kitaplar alıyor ve çeşitli kitapevlerinin sitelerini dolaşıyordum. anneysen.com da bloğu da olan Tırtıl Kids Kitabevi de benim çok yararlandığım bir kitabevi.. Önerileri, yapılan aktiviteleri çok güzel:))))
Kampanya bitiş tarihi ise 31 Haziran 2011.
Tırtıl Kids, yabancı dillerde sadece çocuk kitabı satan bir kitabevi.Biri İngiliz biri Türk olan iki yatırımcı ve kitap sektöründe 16 yıllık tecrübeye sahip uzman ve ekibi ile Tırtıl Kids Kitabevi 17 Ocak 2009’da kapılarını açmış.Tırtıl Kids Kitabevi, kitap okuma alışkanlığının etkili bir biçimde kazanılmasında önemli bir rolü üstleniyor.
Kitabevi ziyaret etme alışkanlıklarının pekişmesi için periyodik İngilizce ve Türkçe okuma saatleri düzenliyor, art&craft çalışmaları yaptırıyorlar. Yazarlar ile bir araya getirip, zaman zaman yaşlarına uygun workshop’lar ile onları yazmaya da teşvik ediyorlar.
Ben de bunu anneysen.com 'un bloglarını okurken keşfettim. Gerçekten böyle bir etkinliğin var olduğunu bilmek çok hoşuma gitti. Hatta oğlum biraz büyüdüğünde , bizi de orada hayal ettim.. ne güzel olur, değil mi???
Altuğ'unun şu aralar favorisi de İstinye Park'taki Tırtıl Kids Kitapevinden aldığımız: Neşeli Saklambaç : Harrr ! Harrr !
Benim anne ve hamile eğitmeni olarak içinde bulunduğum anneysen.com ile Tırtıl Kids Kitabevi çok güzel bir amaç için biraraya gelmişler.anneysen.com üyesi anneler Tırtıl Kids Kitabevi sanal mağazasından yapacakları tüm alışverişlerde % 10 anında indirim hakkı kazanıyor.Aynı zamanda yapacağımız alışverişle çocuğunuz için sürpriz hediyeler de kitaplarınız ile birlikte evinize gelecek!
Bunun için http://www.anneysen.com/ 'a üye olmanız ve su adresten Tırtıl Kids sanal mağazasına ulaşmanız yeterli: http://www.anneysen.com/Tirtil-Kids-Kitapevi.aspx
Kampanya bitiş tarihi ise 31 Haziran 2011.
Tırtıl Kids, yabancı dillerde sadece çocuk kitabı satan bir kitabevi.Biri İngiliz biri Türk olan iki yatırımcı ve kitap sektöründe 16 yıllık tecrübeye sahip uzman ve ekibi ile Tırtıl Kids Kitabevi 17 Ocak 2009’da kapılarını açmış.Tırtıl Kids Kitabevi, kitap okuma alışkanlığının etkili bir biçimde kazanılmasında önemli bir rolü üstleniyor.
Kitabevi ziyaret etme alışkanlıklarının pekişmesi için periyodik İngilizce ve Türkçe okuma saatleri düzenliyor, art&craft çalışmaları yaptırıyorlar. Yazarlar ile bir araya getirip, zaman zaman yaşlarına uygun workshop’lar ile onları yazmaya da teşvik ediyorlar.
Ben de bunu anneysen.com 'un bloglarını okurken keşfettim. Gerçekten böyle bir etkinliğin var olduğunu bilmek çok hoşuma gitti. Hatta oğlum biraz büyüdüğünde , bizi de orada hayal ettim.. ne güzel olur, değil mi???
anneysen.com ile Tırtıl Kids ile yolları yaklaşık bir sene önce kesişmiş.. Bloglar bölümümüzde açılan Tırtıl Kids Bloğu çocuk ve kitap konulu her türlü ihtiyaca, sorulara karşılık veriyor. Ben de Tırtıl Kitapevini-+- bu şekilde keşfettim.Siteleri de çok güzel ve yararlı:))))
Altuğ'unun şu aralar favorisi de İstinye Park'taki Tırtıl Kids Kitapevinden aldığımız: Neşeli Saklambaç : Harrr ! Harrr !
Biz de bu kampanyadan yararlanmak istiyoruz. Hatta listemizi yaptık, Altuğ'unun babasıyla. Tırtıl kitapevinin sanal mağazasından siparişlerimizi vereceğiz...Hem %10 indirimden yararlanacağız, hem de süprizlerden ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)