30 Kasım 2012 Cuma
22 ARALIK 'DA “BEBEİMGELİYOR” ESRA ERTUĞRUL İLE EK GIDAYA GEÇERKEN BİLMEMİZ GEREKENLER
Hepimiz bebeklerimiz doğduğunda nasıl bebeğimi emzireceğim, sütüm yetiyor mu gibi kaygılar yaşadık. Zamanla herkes belli bir düzen oluşturdu.
Tam “oldu” derken bebeklerimizin artık ek gıdaya geçmesi gerekiyor. Bu dönem çoğu anne için yine bir kaygı, kafa karışıklığı demek. Eğer sizin de kafanız karışıyor, acaba nereden başlasam, doğru mu yapıyorum acaba gibi kaygılar taşıyorsanız bu eğitimim tam size göre.
Ek gıdaya geçerken ;
-Ek gıdalara neden başlanır?
-Ek gıdalara ne zaman başlanmalıdır?
-Anne sütü alan bebeğe 4. Aydan sonra ek gıda başlanmalı mı?
-Anne sütü alan bebek, 6-12 ayılık dönemde nasıl beslenmeli?
-Ek gıdalara başlayınca anne sütü azalırsa ne olacak?
-Ek gıdalara başlarken dikkat edilecek konular nelerdir?
-Bebek ek gıda istemezse ne yapılabilir?
-Pürtüklü gıda alırken bebek öğürürse ne yapılabilir?
-Acaba blender kullanmalı mıyım?
-Diş çıkarma döneminde ne yapmalı?
-Ek gıdalara başlandığında anne-bebek ilişkisi
-Bebek ne zaman kaşık kullanmaya başlanmalı?
-Devam sütleri, kaşık mamaları hakkında bilmeniz gerekenler
-Örnek tarifler konularını içermektedir.
Eğitimlerimize ister bebeğinizle ister tek başınıza katılabilirsiniz.
Eğitim yeri: Miniaktivite Anne Çocuk Atölyesi
www.miniaktivite.com
Eğitim tarihi: 22 Aralık Cumartesi saat 16:00
Eğitim ücreti: 60 TL+KDV
Seminere katılımcı sınırlıdır, rezervasyon için ertugrul.esra@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.
Ailenizle Birlikte Alışverişe Bekleriz
Her anne çocuğu için en iyisi olsun ister, onun için en iyisini düşünür. Çocuğunun mutlu ve sağlıklı olması için çabalayan anneler elbette alışverişte de en iyisini seçecektir. Tabii, babaları da unutmayalım...
Peki, ya anne-baba olmadan öncesi? Annelerin dilinden en iyi anlayan alışveriş kulübü unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!
Türkiye’de tüm anne, baba ve çocuklara özel hizmet veren alışveriş kulübü unnado.com; çocukların mutluluğunu en az anneleri kadar düşünüyor. Hep daha iyisi olsun diye, çocuklarınızın uykusundan sağlığına kadar tüm ihtiyaçlarını düşünen unnado.com’a Facebook’tan bağlanabilir, hızlı ve kolay bir şekilde üye olup gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Peki, ya anne-baba olmadan öncesi? Annelerin dilinden en iyi anlayan alışveriş kulübü unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!
Türkiye’de tüm anne, baba ve çocuklara özel hizmet veren alışveriş kulübü unnado.com; çocukların mutluluğunu en az anneleri kadar düşünüyor. Hep daha iyisi olsun diye, çocuklarınızın uykusundan sağlığına kadar tüm ihtiyaçlarını düşünen unnado.com’a Facebook’tan bağlanabilir, hızlı ve kolay bir şekilde üye olup gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
29 Kasım 2012 Perşembe
YENİ BİR ALIŞ-VERİŞ SİTESİ!
Yeni keşfettiğim, son zamanlarda alış-veriş yapmadan önce indirim kuponu var mı diye sürekli kontrol ettiğim bir siteden size bahsetmek istiyorum.İsmi indirimlr.com
Sizde internetten alı.-veriş yapmayı benim gibi seviyorsanız gerçekten çok güzel ve yararlı bir site.İçinde
bütün markaların yeni sezon ürünleri, koleksiyonları ve on-line alışveriş olanakları hakkında bilgi sahibi olabilir; en avantajlı alışveriş fırsatlarını ve kampanyalarını yakalayabilirsiniz. Bütün giyim, ayakkabı, aksesuar, moda, ev dekorasyonu, elektronik-eğlence, bilgisayar, ev-bahçe, spor ürünleri ve sağlık-güzellik markalarını bir arada bulabilir, dilediğiniz ürünü birçok on-line indirim kampanyası ile en ucuza satın alabilirsiniz.
Buradan fırsatlardan yararlandığınız gibi firmalaraın indirim kuponlarına da ulaşabiliyorsunuz. Hem bunları yaparken siteye üye olmanız gibi bir takım prosedürler de yok.
Ben en son Lidyana'dan birşeyler satın aldım. indirimlr.com dan aldığım kuponla http://www.indirimlr.com/indirim-kuponu/lidyana/ 25 TL indirim aldım.
Süper değil mi?
28 Kasım 2012 Çarşamba
SEVGİLİ THE FRESH MOM BLOĞUMUNUN ANNESİ EBRU'NUN ANKETİME VERDİĞİ CEVAPLAR:))
Freshmom
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
Rahat bir hamilelik gecirdim, diyebilirim.Duygusallik,aserme gibi tipik hamilelik durumlari yasamadim.Ben hep anneliğim doğumla cisimlendi diyorum.
Hamile kaldığımda 50 kiloydum.23,5 kilo aldım. Hamilelik sürecim dahil coçukluğumdan beri lakto ovo vejetaryen beslenmeme rağmen bu kiloyu nasil aldığım hala espri konusudur :) Doğumdan sonra da kilo vermek için özel bir çabam olmadi. Oglum 4 aylik oldugu zaman 55 kiloya kendiliginden dusmustum.Bunda anne sutu vermemin,vejetaryen beslenmemin ve genetik sans faktorlerinin toplu etkisi oldugunu dusunuyorum.
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Saskinlik,ne yapacagini bilmeme,icimi acitan bir sevgi en bariz duygulardi.
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
3 yasinda oglum
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
Buna direkt metamorfoz gecirdim diye cevap vermek istiyorum.Hizla cocukerkil bir aile olduk.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
Sabah uyanir uyanmaz kisisel temizlik sonrasi,o oyuncaklarina kosar ben de kahvaltiyi hazirlamaya baslarim.kahvaltidan sonra 2 saat kadar beraber oyun oynariz,kitap okuruz.Sonrasinda oglen okul icin hazirlanir ve okula gider.Ben o okuldayken gereken tum isleri bitirmeye gayret ederim.16.30 civari okuldan geldiginde yine kisisel temizlik,oyun,sohbet,aksam yemegi,banyo,sohbet ve uyku ile en gec 21 de sonlanir gunumuz.
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
Anne olmak icimdeki kosulsuz sevgiyi,sefkati,merhameti, gizli ogretmeni,enerjiyi ve herseyi birarada yapabilme gucunu tavan yaptirirken,yanina ilk kez gercek korkulari,endiseleri de katti.Anne olduktan sonra daha once endise ettigim,dert ettigim tum durumlar mevcut durum karsisinda saygi durusuna gecti.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
Kendimi korumaci bir anne olarak goruyorum.Cocugumu zaptirapt altina almiyorum elbette ama,guvenli ortam yaratip ozgurlugunu yasamasiicin tum duzenlemeleri ona hissettirmeden yapiyorum.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
Hayir devam etmedim.Geriye donup baktigimda pismanlik da duymuyorum.Ancak artik yavas yavas is dunyasina donmenin planlarini yapmaya da basladim :)
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
Evet
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
İhtiyaca yonelik,pratik ve islevsel olmasi,guvenli olmasi,sagliga zararli olma ihtimali bile bulunmamasi gibi ana kriterlere cok dikkat ediyorum.Tekstil urunu ise %100 pamuk olmasi tercihim.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
Beslenmesine cok ozen gosteriyorum.Bu konuda profesyonel destek aldim,aliyorum.Yasina gore ihtiyaci olan besin gruplarini gunluk almasini sagliyorum.
Simdi okula da gittigi icin daha da dikkat ediyorum.Oglen ve ikindi ogununde okulda yedigi veya yemedigi seylere gore aksam ogununu sekillendiriyorum.
Yeni tadlara,sunumlara alismasi icin disarda yemek yemek,alisveris ve yemek pisirme ayagina belli gorevlerle onu da katmak gibi seylere dikkat ediyorum.Okulun aylik yemek listesinden kopya cekerek,yemedigini ogrendigim tadlari farkli sunumlarla evde yaparak tattirmaya gayret ediyorum.
Saglik bakimindan ise,alerjik bir cocugum oldugu icin beslenme yani sira cevre kosullari olarak da dikkat etmemiz gereken seyler oluyor.Ayrica hasta olsun olmasin duzenli doktor ziyaretimiz oluyor.Bu sebeple oldugunu dusunuyorum ki, oglumda ilac,asi,igne doktor korkusu hic yok.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
İlk 6 ay sadece anne sutu olmak kaydiyla toplam 15 ay anne sutu aldi oglum.Ancak dogumdan itibaren sadece sagarak biberonla aldi bu sutu ki bu surec oldukca zorlu oldu benim icin. Tam tesekkullu sut uretim tesisi gibi calistim desem az :) 300 uzeri bir torbayi da tarih gectigi icin atmak zorunda kaldim,sonrasinda kendi istegimle doktorumuza danisarak yavas yavas kestim anne sutunu.
Thefreshmom.blogspot.com isimli bir blogum var ancak laptop um yaz basinda kendini imha ettiginden beri post giremedim.:) Yakin zamanda format degisikligi ile birikmis anilarla yeniden canlandirmayi planliyorum.
Sevgiler
Ebru
HAMİLELİK: MUTLUYUM VE KORKUYORUM
Hamileliğin birçok kadın için çok mutlu bir süreç olduğuna inanılır. Hatta bir zamanlar östrojen ve progesteron hormonlarının hamile kadınları olumsuz duygu halinden koruduğu düşünülürdü. Fakat son zamanlardaki araştırmalar bunun doğru olmadığını göstermiştir. Amerika’da yapılan araştırmalar, hamilelikte her 10 kadından birinin depresyon geçirdiğini tespit etmiştir.
Hamilelik, hem içinde umudu ve gelişimi içeren bir zaman dilimi hem de kadının kendini kırılgan hissedebildiği ve duygusal karmaşanın yaşandığı bir zaman dilimidir. Birçok kadın bu dönemde kontrol edemediği duygusal iniş-çıkışlar yaşayabilir.
Arka Plan
Elbette ki bebeğin oluştuğu şartlar hamilelik döneminin nasıl geçirileceğini etkiler. Her çift kendilerine ait sebeplerden bebek yapar: Çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için, bir başkasını (eşi, ilk çocuğu, anne-babayı) memnun etmek için, biyolojik saate meydan okumak için, evlilikteki doyumu arttırmak için…Tüm bu sebeplerin hamilelik, doğum ve anne-bebek ilişkisi üzerinde çok önemli etkileri vardır. Bu sebepler, çocuk sahibi olmak kavramına farklı noktalardan bakar ve farklı tanımlamalar yaparlar. Hamilelik sevgi dolu bir ilişkinin meyvesi olsa da, plansız / kötü zamanlamalı olsa da ya da pahalı ve yıpratıcı bir kısırlık tedavisinin sonucunda gelse de, süreçte yaşanan temel endişeler aynıdır: Nasıl olacak? Hamilelik nasıl olacak? Doğum nasıl olacak? Bebek nasıl olacak? Ben nasıl bir anne olacağım?
Bebeği beklerken aslında nasıl bir deneyimi bekliyor olduğunu bilmemek…Belirsizlik.
Yeni vücut, yeni kimlik
Hamileliğini öğrendiği ilk andan itibaren, anne özgürlüğünün bir kısmını kaybetmiş gibi hissedebilir: Ne yediğine, ne içtiğine, nasıl hareket ettiğine dikkat etmek zorundadır. Bu kısıtlamalarla birlikte bebeğin iyi olup olmadığı, sağlıklı doğup doğmayacağı, doğumun rahat olup olmayacağı, iyi anne olup olunmayacağı hakkında endişeler belirir. Aynı zamanda hamilelik nasıl geçerse geçsin yaşanacak bazı rahatsız edici durumlar olacaktır: Mide bulantıları, yorgunluk hisleri, aniden bastıran uyku, değişken ruh hali, tüm-güçlü hissederken aniden çok kırılgan, zayıf ve bağımlı hissetmek gibi.
Her trimester (3 aylık dönemler) kendine ait zorluklar getirir: İlk trimesterde anne hamileliği ve bebeği tam olarak hissedememenin sıkıntısını ve suçluluğunu yaşayabilir. Deneyimsiz bir hamile olduğu için ne yapması ne yapmaması gerektiğini ayırt edemeyebilir ve bu yüzden kendisine çok yoğun kısıtlamalar getirebilir. Düşüklerin çoğu ilk haftalarda gerçekleştiği için düşük yapma konusunda endişeler yaşayabilir, bu konu ile ilgili kabuslar görebilir. İkinci trimesterde çocuğun gelişimine bakan ikili ve üçlü tarama testleri anne için stres yaratabilir. Bu testlerde kuşkulu sonuçlar çıkarsa, daha ileri tetkikler yapılır ve bebeğin gelişimi hakkında kesin sonuçlara varılır. Eğer bir zeka geriliği saptanırsa, anne-baba hamileliği devam ettirip ettirmeme konusunda karar vermek zorunda kalırlar. Tüm bu süreç, bebeği kaybetme riskini içerdiğinden, çiftin psikolojik durumunu olumsuz etkiler.
3. trimester ise annenin bedeninin değiştiği ve doğumun yaklaştığı dönemdir. Anne, büyüyen karnı ve göğüsleri ile birlikte kendini “kadın”dan çok sadece “anne” olarak görmeye başlar. Daha önce cinsel obje olan göğüsler sütle dolarak anneliği, bebeği besleme misyonunu üstlenen objeler halini almıştır. Bu dönem kadının cinsel kimliğinde bir sarsıntıdır. Tamamen “anne” görünümünde olan bir kadının cinsel yaşamı sekteye uğrayabilir, kendini çekicilikten uzak algılayabilir. Cinsel ilişkinin doğumdan sonraki 6 haftadan önce normale dönmesi zordur. Annenin eski cinsel kimliğini hissetmesi ise aylar alabilir. Evlilik içindeki karı-koca rolleri, anne-baba rollerine dönüşür. Rollerin farklılaşması, evlilik için de bir geçiş dönemidir ve her çift için kolay olmayabilir.
Hamile kadının arkadaşlık ilişkilerinde de farklılık olabilir. Arkadaş çevresinde başka hamile / çocuk sahibi kadın yoksa, kendini dışlanmış hissedebilir; çocuklu arkadaşları ile eskisinden daha yakın bir ilişkiye girebilir ve çocuksuz arkadaşlarından uzakta kalabilir.
Hamile kadın kendi anne-babası ile de farklı bir ilişki boyutuna girer. Artık sadece onların çocuğu değildir; çocuk sahibi olmaya hazırlanan bir yetişkindir. Eğer hamile kadının annesi hayatta değilse, hamilelik, kaybedilmiş annenin normalden daha çok özleneceği bir dönem olabilir.
Kırılganlık
Hamilelik ile birlikte yaşam döngüsü çok daha farkına varılır ve sorgulanır. Doğum-yaşam-ölüm gibi kavramlar daha somut olarak fark edilir.
Hamile kadının kendi bebeklik dönemine ait terk edilme korkuları su üstüne çıkabilir ve kendini her zamankinden daha fazla korunmaya muhtaç ve zayıf hissedebilir.
Nasıl bir anne olacağı ile ilgili kaygıları yoğunlaşır. Her hamile kadın dünyadaki en iyi anne olmak ister. Hata yapmaktan çok korkar ve yoğun suçluluklar yaşayabilir.
Tüm bu sebeplerden hamilelik çok mutlu bir dönem olsa da, aynı zamanda korkutucudur da.
Hamilelikte stresi arttıran risk faktörleri şunlardır:
plansız hamilelikler; zamanlaması kötü olan hamilelikler (hamile kadın kariyerinin hassas bir noktasında olabilir)
kadının kendini anne olmak için çok yaşlı ya da çok genç hissettiği hamilelikler
evlilikte çok erken ya da çok geç gelen hamilelikler
tecavüz sonucu oluşan hamilelikler
etrafın baskısı sonucu oluşan, kadının anne olmaya hazır olmadığı hamilelikler
hamilelik sırasında ortaya çıkan sağlık problemleri
kısırlık tedavisi sonrası yaşanan hamilelikler (kayıp endişesi daha yüksek olabilir)
daha önce düşük, ölü doğum gibi deneyimler yaşanmış olan hamilelikler
negatif sosyo-ekonomik faktörler (işsizlik, evsizlik gibi)
duygusal destek yoksunluğu (özellikle aileden ve eşten)
daha önce depresyon ya da başka bir psikolojik rahatsızlık geçirmiş olmak
evlilikte anlaşmazlıkların olduğu hamilelikler
Hamilelikteki duygusal sorunlar süreci nasıl etkiler?
Yaşanan duygusal sorunlar depresyona yol açabilir ve depresif anne kendine özen göstermekte zorlanır. Düzenli yemek ve uyumak konularında sıkıntı çeker.
Depresyon alkol, sigara ve uyuşturucu madde kullanımını tetikleyebilir. Bu maddelerin hepsi bebeğin gelişimini ve annenin sağlığını olumsuz etkiler.
Ana rahmindeki bebek annenin sesini ve duygularını algılama kapasitesine sahiptir. Anne depresyonda ise bebeği ile duygusal bağı hissetmekte ve kurmakta zorlanır. Bu da doğumdan sonraki anne-bebek ilişkisini zedeleyebilir. Ayrıca bu bağın oluşmaması, annenin kendini yalnız ve izole hissetmesine sebep olur.
Hamilelikte yaşanan depresyon, doğum sonrası depresyon riskini yükseltir.
Hamileliği duygusal anlamda rahat geçirmek için neler yapabilirsiniz?
Hamilelikte zaman zaman yorgun ve endişeli hissetmek normaldir. Böyle zamanlarda etrafınızdan yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
Eşinizle açık iletişimde olun. Gerekirse bir aile/evlilik danışmanına başvurun.
Hamilelik dönemi hakkında bilgi sahibi olun.
Kendinizi arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden uzak tutmayın.
Uykunuza dikkat edin. Hamilelikte uyku düzeniniz bozulabilir. Uyumadan önce sizi rahatlatacak şeyler yapın.
Hayatınızda çok büyük değişiklikler yapmamaya çalışın. Bebek zaten başlı başına büyük bir değişimdir.
Eğer çoğu zaman kaygılı, yorgun, korkulu veya depresif hissediyorsanız “normaldir, geçer” demeyin. Bu durumu doktorunuzla ve eşinizle mutlaka konuşun.
Bebeğe hazırlanmak belli bir iş yükü getirir. Bunu yaparken sizin sağlığınızın öncelikli geldiğini unutmayın. Her şeyi hazır etme ve yetiştirme telaşı içinde olmayın. Siz iyi olmadığınız sürece bebeğinizin de iyi olamayacağını hatırlayın. Rahatlamak, keyif sürmek için kendinize zamanlar tanıyın.
Her şeyi mükemmel yapmaya çalışmayın. Öncelikler belirleyin ve önceliği olmayan işlerin beklemesine izin verin. Böylece üzerinizde yarattığınız stres azalacaktır.
Hamilelik, hem içinde umudu ve gelişimi içeren bir zaman dilimi hem de kadının kendini kırılgan hissedebildiği ve duygusal karmaşanın yaşandığı bir zaman dilimidir. Birçok kadın bu dönemde kontrol edemediği duygusal iniş-çıkışlar yaşayabilir.
Arka Plan
Elbette ki bebeğin oluştuğu şartlar hamilelik döneminin nasıl geçirileceğini etkiler. Her çift kendilerine ait sebeplerden bebek yapar: Çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için, bir başkasını (eşi, ilk çocuğu, anne-babayı) memnun etmek için, biyolojik saate meydan okumak için, evlilikteki doyumu arttırmak için…Tüm bu sebeplerin hamilelik, doğum ve anne-bebek ilişkisi üzerinde çok önemli etkileri vardır. Bu sebepler, çocuk sahibi olmak kavramına farklı noktalardan bakar ve farklı tanımlamalar yaparlar. Hamilelik sevgi dolu bir ilişkinin meyvesi olsa da, plansız / kötü zamanlamalı olsa da ya da pahalı ve yıpratıcı bir kısırlık tedavisinin sonucunda gelse de, süreçte yaşanan temel endişeler aynıdır: Nasıl olacak? Hamilelik nasıl olacak? Doğum nasıl olacak? Bebek nasıl olacak? Ben nasıl bir anne olacağım?
Bebeği beklerken aslında nasıl bir deneyimi bekliyor olduğunu bilmemek…Belirsizlik.
Yeni vücut, yeni kimlik
Hamileliğini öğrendiği ilk andan itibaren, anne özgürlüğünün bir kısmını kaybetmiş gibi hissedebilir: Ne yediğine, ne içtiğine, nasıl hareket ettiğine dikkat etmek zorundadır. Bu kısıtlamalarla birlikte bebeğin iyi olup olmadığı, sağlıklı doğup doğmayacağı, doğumun rahat olup olmayacağı, iyi anne olup olunmayacağı hakkında endişeler belirir. Aynı zamanda hamilelik nasıl geçerse geçsin yaşanacak bazı rahatsız edici durumlar olacaktır: Mide bulantıları, yorgunluk hisleri, aniden bastıran uyku, değişken ruh hali, tüm-güçlü hissederken aniden çok kırılgan, zayıf ve bağımlı hissetmek gibi.
Her trimester (3 aylık dönemler) kendine ait zorluklar getirir: İlk trimesterde anne hamileliği ve bebeği tam olarak hissedememenin sıkıntısını ve suçluluğunu yaşayabilir. Deneyimsiz bir hamile olduğu için ne yapması ne yapmaması gerektiğini ayırt edemeyebilir ve bu yüzden kendisine çok yoğun kısıtlamalar getirebilir. Düşüklerin çoğu ilk haftalarda gerçekleştiği için düşük yapma konusunda endişeler yaşayabilir, bu konu ile ilgili kabuslar görebilir. İkinci trimesterde çocuğun gelişimine bakan ikili ve üçlü tarama testleri anne için stres yaratabilir. Bu testlerde kuşkulu sonuçlar çıkarsa, daha ileri tetkikler yapılır ve bebeğin gelişimi hakkında kesin sonuçlara varılır. Eğer bir zeka geriliği saptanırsa, anne-baba hamileliği devam ettirip ettirmeme konusunda karar vermek zorunda kalırlar. Tüm bu süreç, bebeği kaybetme riskini içerdiğinden, çiftin psikolojik durumunu olumsuz etkiler.
3. trimester ise annenin bedeninin değiştiği ve doğumun yaklaştığı dönemdir. Anne, büyüyen karnı ve göğüsleri ile birlikte kendini “kadın”dan çok sadece “anne” olarak görmeye başlar. Daha önce cinsel obje olan göğüsler sütle dolarak anneliği, bebeği besleme misyonunu üstlenen objeler halini almıştır. Bu dönem kadının cinsel kimliğinde bir sarsıntıdır. Tamamen “anne” görünümünde olan bir kadının cinsel yaşamı sekteye uğrayabilir, kendini çekicilikten uzak algılayabilir. Cinsel ilişkinin doğumdan sonraki 6 haftadan önce normale dönmesi zordur. Annenin eski cinsel kimliğini hissetmesi ise aylar alabilir. Evlilik içindeki karı-koca rolleri, anne-baba rollerine dönüşür. Rollerin farklılaşması, evlilik için de bir geçiş dönemidir ve her çift için kolay olmayabilir.
Hamile kadının arkadaşlık ilişkilerinde de farklılık olabilir. Arkadaş çevresinde başka hamile / çocuk sahibi kadın yoksa, kendini dışlanmış hissedebilir; çocuklu arkadaşları ile eskisinden daha yakın bir ilişkiye girebilir ve çocuksuz arkadaşlarından uzakta kalabilir.
Hamile kadın kendi anne-babası ile de farklı bir ilişki boyutuna girer. Artık sadece onların çocuğu değildir; çocuk sahibi olmaya hazırlanan bir yetişkindir. Eğer hamile kadının annesi hayatta değilse, hamilelik, kaybedilmiş annenin normalden daha çok özleneceği bir dönem olabilir.
Kırılganlık
Hamilelik ile birlikte yaşam döngüsü çok daha farkına varılır ve sorgulanır. Doğum-yaşam-ölüm gibi kavramlar daha somut olarak fark edilir.
Hamile kadının kendi bebeklik dönemine ait terk edilme korkuları su üstüne çıkabilir ve kendini her zamankinden daha fazla korunmaya muhtaç ve zayıf hissedebilir.
Nasıl bir anne olacağı ile ilgili kaygıları yoğunlaşır. Her hamile kadın dünyadaki en iyi anne olmak ister. Hata yapmaktan çok korkar ve yoğun suçluluklar yaşayabilir.
Tüm bu sebeplerden hamilelik çok mutlu bir dönem olsa da, aynı zamanda korkutucudur da.
Hamilelikte stresi arttıran risk faktörleri şunlardır:
plansız hamilelikler; zamanlaması kötü olan hamilelikler (hamile kadın kariyerinin hassas bir noktasında olabilir)
kadının kendini anne olmak için çok yaşlı ya da çok genç hissettiği hamilelikler
evlilikte çok erken ya da çok geç gelen hamilelikler
tecavüz sonucu oluşan hamilelikler
etrafın baskısı sonucu oluşan, kadının anne olmaya hazır olmadığı hamilelikler
hamilelik sırasında ortaya çıkan sağlık problemleri
kısırlık tedavisi sonrası yaşanan hamilelikler (kayıp endişesi daha yüksek olabilir)
daha önce düşük, ölü doğum gibi deneyimler yaşanmış olan hamilelikler
negatif sosyo-ekonomik faktörler (işsizlik, evsizlik gibi)
duygusal destek yoksunluğu (özellikle aileden ve eşten)
daha önce depresyon ya da başka bir psikolojik rahatsızlık geçirmiş olmak
evlilikte anlaşmazlıkların olduğu hamilelikler
Hamilelikteki duygusal sorunlar süreci nasıl etkiler?
Yaşanan duygusal sorunlar depresyona yol açabilir ve depresif anne kendine özen göstermekte zorlanır. Düzenli yemek ve uyumak konularında sıkıntı çeker.
Depresyon alkol, sigara ve uyuşturucu madde kullanımını tetikleyebilir. Bu maddelerin hepsi bebeğin gelişimini ve annenin sağlığını olumsuz etkiler.
Ana rahmindeki bebek annenin sesini ve duygularını algılama kapasitesine sahiptir. Anne depresyonda ise bebeği ile duygusal bağı hissetmekte ve kurmakta zorlanır. Bu da doğumdan sonraki anne-bebek ilişkisini zedeleyebilir. Ayrıca bu bağın oluşmaması, annenin kendini yalnız ve izole hissetmesine sebep olur.
Hamilelikte yaşanan depresyon, doğum sonrası depresyon riskini yükseltir.
Hamileliği duygusal anlamda rahat geçirmek için neler yapabilirsiniz?
Hamilelikte zaman zaman yorgun ve endişeli hissetmek normaldir. Böyle zamanlarda etrafınızdan yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
Eşinizle açık iletişimde olun. Gerekirse bir aile/evlilik danışmanına başvurun.
Hamilelik dönemi hakkında bilgi sahibi olun.
Kendinizi arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden uzak tutmayın.
Uykunuza dikkat edin. Hamilelikte uyku düzeniniz bozulabilir. Uyumadan önce sizi rahatlatacak şeyler yapın.
Hayatınızda çok büyük değişiklikler yapmamaya çalışın. Bebek zaten başlı başına büyük bir değişimdir.
Eğer çoğu zaman kaygılı, yorgun, korkulu veya depresif hissediyorsanız “normaldir, geçer” demeyin. Bu durumu doktorunuzla ve eşinizle mutlaka konuşun.
Bebeğe hazırlanmak belli bir iş yükü getirir. Bunu yaparken sizin sağlığınızın öncelikli geldiğini unutmayın. Her şeyi hazır etme ve yetiştirme telaşı içinde olmayın. Siz iyi olmadığınız sürece bebeğinizin de iyi olamayacağını hatırlayın. Rahatlamak, keyif sürmek için kendinize zamanlar tanıyın.
Her şeyi mükemmel yapmaya çalışmayın. Öncelikler belirleyin ve önceliği olmayan işlerin beklemesine izin verin. Böylece üzerinizde yarattığınız stres azalacaktır.
SEVGİLİ O BİR ANNE BLOĞUNUN SAHİBESİ MÜGE'NİN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
-Hayallerimdeki gibi çok güzel bir hamilelik geçirdim. Sanıyorum çok beklediğim ve hazır hissettiğim için kendimi herşey çok yolunda gitti. 51 kilo başladığım hamilelik yolculuğu 72 kilo ile son buldu. 11 kilomu hastanede bıraktıktan sonra 8-10 ay gibi bir sürede eski kiloma kavuştum. Emzirmenin faydasını çok fazla gördüm diyebilirim.
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
-İşte bu nasıl tarif edilir, bilemiyorum. 22 saatlik bir sancı sonrasında doğan bir yavru küçücük ve mosmordu… Şaşkınla onu inceliyordum… Güzel, harika, muhteşem kelimeler o kadar yetersiz ki… Ama tüm annelerin ne demek istediğimi anladıklarını biliyorum. Sanırım sadece anneler anlayabilirJ
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
24 aylik
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
-Çok değişti…Hem de çok…Kızımdan önce Nişantaşı’nda büyük bir ofisin içinde müthiş yoğun bir iş hayatı olan reklam yöneticisi iken kızımla birlikte tası tarağı toplayıp kendimizi taşraya attık. Şimdi biz her şeye sil baştan başlamışken kızımla doğa içinde yuvarlanıp büyüyoruz J
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
-Çok eğleniyoruz… Birlikte sabah giyinip ekmek almaya gidiyoruz fırına…Ardından kahvaltı…Yemek problem olduğu için en zor anlarımız başlıyor. Ardından evi öylece bırakıp şehir parkına gidiyoruz… 2 saate yakın geçen zamandan sonra bir kavga dövüş yemek olayı ardından 2-3 saatlik öğle uykumuz oluyor. O ara ne yaptım yaptım… L uyanınca evimizde oyunlar oynuyoruz, kitap okumayı seviyor ( okuyor gibi yapmayı aslında), yapbozlara merak saldık bu arada…kısaca sadece onunla vakit geçiyor babamız gelene kadar…
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
-Annelik beni ev kadını yaptı J yemek pişirmek kızımla zevkli hale geldi… Birde anne olunca artık kendiniz 2. Planda kalıyor. Önce evlat sonra anne durumu oluştu. Ancak şimdilerde kreş dönemi başlayacağından yavaş yavaş kendime dönmeye başladım.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
-Korumacı!!! Hatta rahatsızlık boyutunda..sırf kendi kızımı değil gördüğüm her çocuğa karşı…Hatta anne karnındakilere bile J Bazen annelerine müdahale ettiğimde rahatsızlık verdiğimi düşünüyorum ama kendime engel olamıyorum
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
-Hayır. İznim bitince 2 hafta daha gittim ancak daha fazla devam ettiremedim. Şuan evde home-ofis işlerimle biraz oyalanıyorum. Ancak 2 sene tatil yeterli geldi şimdi tekrar iş zamanı J
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
-Hemde nasıl…
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Pamuklu olmasına; incik, boncuk, pul, sim olanları almamaya; cildine dokunacak kumaşları tercih etmemeye ve iç çamaşırlarını organik almaya çalışıyorum.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
-Kızımdan önce evde yemek olayımız çok nadirdi. Çünkü yemek yapmayı sevmediğim gibi bilmiyordum da. Ancak hamilelikle birlikte hem kendi beslenmeme, hem de kızım için dikkat etmeye başladım. İstanbul’dan çıkmamızın asıl sebebi de bu aslında. Daha doğal beslenme..
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
Evet, hala vermeye devam ediyorum.
Mugeninlistesi.blogspot.com – o bir anne
Sorularıma cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.
SEVGİLİ FULDE'NİN BEBEĞİ BLOĞUNUN SAHİBESİ FULDEN'İN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
The Skinny Mom
"a lifetime is not enough for this love"
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
-Epey rahat bir hamilelik geçirdim. Dağ tepe hoplayıp zıpladım, gezdim. 8,5 aylık hamileliğe dek çalıştım. En başta tek sıkıntım bulantıların şiddeti oldu ama sonradan geçti. Doktorum pek yasakçı biri değildi, onun tavsiyesiyle sadece tatlı, börek, çörek kategorisindeki şeylerden uzak durdum, toplamda 10 kilo aldım, doğumdan beri de tam 15 kilo verdim J
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
-Çok perişan hissettim. Sezaryen olduğum için biraz sıkıntılıydım, daha önce hiç ameliyat olmamıştım ve sezaryenden çıkana kadar da ameliyat olduğumun ciddiyetine varamamıştım. Ağrım çok fazlaydı. İlk kucağıma aldığımda çok korktum, bir iki saat sonra ise “nasıl bu kadar güzel olabilir” diye ağlamaya başladım. Çocuğu kucağa almayı mutluluk, aşk, meşk gibi standart duygularla ifade etmek çok anlamsız çünkü bambaşka bir olay. Sizden bir tane daha var artık ve bunu fark ettiğinizde sarsılıyorsunuz.
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
-10 aylık oldu.
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
-İlk birkaç ay herkesinki gibi benimki de bütünüyle kötü ya da iyi diyemeyeceğim şekilde değişti. Özellikle son 5 aydır, katı gıdalara başladığımızdan beri, mutfakta daha fazla zaman geçirmeye başladım. Mutfak ve yemek alışkanlıklarımız tümüyle değişti diyebilirim. Artık endüstriyel gıdadan elimizden geldiğince uzak duruyoruz ailece. Daha fazla çamaşır yıkanır oldu enteresan bir biçimde sürekli makine çalışıyor evde J Gene deterjanları falan hep bebek için üretilenlerden alıyoruz tabi.
Eşim de ben de minimalizmi severiz. Basit ve sade eşyalarımız vardır, salondaki sehpaların üzerinde ıncık cıncık eşyalar yoktur; ama şimdi hiçbir şey yok! Begül için her şey ortadan kaldırıldı, çünkü çok erken sayılacak bir zamanda emekledi ve ayaklandı, biz de bütün evi değiştirdik J Bunun dışında, eskiden eşimle çok fazla dışarı çıkardık, şimdi eşim çıkıyor ben oturuyorum, normalde hiçbir eş bunu kabullenmez sanırım, ben ise çok memnunum, arada “senin halı saha maçın falan yok mu ya?” diye sitem ettiğim bile oluyor. Enteresan bir biçimde, henüz eski aktif hayatımı özlemiyorum. Evde de dışarıda da Begül’le yeterince aktif sayılabilecek bir hayatım var.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
-Çalıştığım zamanlarda –ki haftanın en az 5 günü geceli gündüzlü çalışmam gerekiyor, Begül günün çoğunu adeta kendi başına geçiriyor. Kendi başına derken, ikimiz de salonda oluyoruz, o oyuncaklarıyla oynuyor, ben işimi yapıyorum. Çoğu zaman elinde bir meyve, sebze, ekmek vs oluyor mesela. Kendi başına çok güzel oynayan, kolay sıkılmayan bir çocuk şimdilik. (Ben de öyleymişim bebekken) Ben sadece uyutmak, yemek yedirmek, beraber oynamak, banyo yaptırmak gibi şeyler için diyalog kuruyorum onunla. Ama şöyle bir görüntü çizeyim, mesela yürümeye başladığından beri, ördek gibi peşimden geliyor, ben çamaşır asarken benimle duruyor, yemek yaparken mutfakta oynuyor, bir yandan onunla konuşuyorum hep. Ama eğer işim yoksa o gün, dışarı da çıkıyoruz, beraber bütün gün oynuyoruz da, bazen beraber bir şeyler izliyoruz, müzik çok fazla dinleriz, digiturk 434 no’lu kanal, yeni takıntımız. O kanal Relaxation kanalı ve bütün gün New Age tarzı, SPA müzikleri falan çalıyor. Eşlik eden görüntülerde de mütemadiyen mevsime uygun doğa görüntüleri var. Çok komik, Begül o durağan müzikle, o durağan doğa görüntülerini izlemeyi inanılmaz seviyor. Çoğu zaman o müzikleri dinlerken kucağımda uyuyor artık.
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
-Bence anne olunca kimse değişmez. Sadece yeni bir tarz edinir ya da yeni koşullara uyum sağlamak zorunda kalır, ama özünde herkes aynı kalır. Ben çok sert biriydim, şimdi kızıma örnek olmayım diye etrafa karşı daha yumuşak başlıyım. Hayatım tabii ki çok değişti, açık konuşmam gerekirse, artık çocuksuz arkadaşlarımla aynı kafada değilim. Maalesef bu böyle. İnsan ister istemez zaten başka anneleri arkadaş ediniyor, e bu da zorunlu, kaçınılmaz bir tarz değişikliği sayılır. “Anneni anlarsın” diye bir şey var ya, ben ona da inanmıyorum. Nesini anlayayım annemin? Herkes çocuğuna aynı koşullarda mı bakıyor? Çocuğunu iki bakıcıyla büyüten biriyle, yalnız başına büyüten, evinde oturarak büyütenle, dışarıda çalışarak büyüten; çocuğunu yanında çocuğunun babası varken büyütenle, babasız büyüten arasında öyle büyük farklar var ki. Ben annemi falan anlamadım, sadece çok merak ettim, annem de beni bu kadar çok mu sevdi? Bundan daha mı çok sevdi? Sütü kesildiğinde o ne hissetti mesela? Annelik empati kurulabilecek bir şey değil diyoruz, her yerde bas bas bağırıyoruz, aynen öyle. Ama bundan kasıt, çocuksuzlar anneleri anlamıyor, değil. Bir annenin bile bir diğeriyle empati kurması çok zor. İşte böyle garip garip şeyler düşünmeye başladım. Ama değişmek? Hayır değişmedim. Hayatta en büyük isteğimdi, kendimden bir tane daha yapmak, değişirsem biraz haksızlık olur J
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
-Şu anda rahatım, çünkü çocuğum bana bağımlı. Daha bebek. Ama ilerde, okul başladığında, servise binmesi, sokaklarda yürümesi, bir yaz kampına gitmesi gerektiğinde ne olur, işte onu bilemiyorum. Kalbim büsbütün bağımsızlık vermekten yana. İsterim ki, 13-14 yaşında, interrail’le falan yurtdışına yollayım onu. Muhtemelen aklımı kaçırırım ama olsun. O özgür hissetsin, ayakları yere bassın, kendi kararlarını verebilsin, kendi başına bir şeyler başarsın da, gerisi önemli değil.
Evet şu anda rahatım. Çocuğum yerlerde sürünüyor, yere düşen bir şey yıkanmadan ona geri veriliyor,üşütür diye deliler gibi giydirilmiyor, yere düştüğünde kimse gıkını bile çıkarmıyor ve o da düşüp kafasını güm diye yere vurduğunda asla ağlamıyor. En azından ağladığında mızmızlığından değil, gerçekten korktuğundan ya da canının yandığından emin oluyoruz. Yemek yemediğinde üzerine gitmiyorum, yediği kadar yemesine izin veriyorum. Üstü başı kirlenir diye dert etmiyorum, sofrada eliyle ayağıyla yiyor rahat rahat, biliyorum ki, rahatlık gelişimi ve dayanıklılığı getirir. Çünkü annem beni de kız kardeşimi de böyle yetiştirdi. Biz bunun faydasını çok gördük, bu anlamda kendisine minnettarım. J Ama bu rahatlık, bazılarında umursamazlık izlenimi yaratabilir, asla öyle değil. Emin olun, siz ne kadar aşırı tepkiden uzak olursanız, çocuğunuz da o kadar rahat olacaktır. Yoksa o düştüğünde ve kafasını vurduğunda, benim ondan daha çok canım yanıyor.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
-Biz eşimle, doğum sonrası hakkında en ufak fikre sahip olmadığımız için, çok fantastik bir hayal âleminde olduğumuzu, Begül 3 haftalıkken çalışmaya başladığımda anladık. Biz zannediyoruz ki, bebek işte, uyur, emer, sonra kaka yapar, değiştiririz, gene uyur, falan. Freelance çevirmenim ben, evimde tv kanallarına dizi, belgesel çeviren bir insanım, doğumdan 3 hafta sonra ilk aldığım işi güç bela teslim ettim, ikincisini ise geri gönderdim. Sonraki atılımım Begül 4 aylıkken oldu. O da fiyaskoyla sonuçlandı. Ama artık maddi anlamda çöküşlere gebe kaldığımızdan, Begül 8 aylık olduğunda ben çalışmaya başladım. Tam randımanlı çalışma hayatım ise bundan bir ay önce başladı, zaten 15 gün sonra Begül yürümeye başlayarak bize kozmik şakasını da yaptı J Çok zorlanıyorum, evet. Gerçekten çok zorlanıyorum, hatta çalışmak ve çocuk büyütmekle alakalı yazdığım blog yazımda da anlatmıştım ve birçok insanla bu şekilde dert paylaşmıştık; ama maalesef, kapitalist sistemde başka çare yok JÇalışmak zorundayım. Ama eğer koşullar el verseydi, hayatta da çalışmazdım, 24 saati kızıma ayırırdım seve seve.
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
-Blogumda her şeyi yazmak beni mutlu ediyor. Eskiden köpeklerim, kedilerim, tavşanlarım için blog yazıyordum, şimdi kızım için yazıyorum. Ayrıca sadece futbol yazdığım bir blogum da var, hayata dair her şeyden bahsettiğim bir başka blogum da var, kişisel günlüğümü tuttuğum sadece birkaç kişiye açık bir blogum daha var. Yazı yazmayı çok sevdiğim doğru, senelerdir yazıyorum ama şimdiye dek en sevdiğim blogum kesinlikle kızıma dair olanı oldu. İlerde kendisine okutmak gibi bir düşüncem yok, her an kapatabilirim de, seviyorum ama süper bağımlısı da değilim J
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
-Kendini kanıtlamış markalar olmasına dikkat ediyorum.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
-Yaklaşımım tamamen güdüsel benim. Bana mantıklı geleni yapmaya çalışıyorum. Yakın arkadaşlarıma danışıyorum. Şekeri meyve ve pekmez dışında çok uzun süreyle daha vermeyi düşünmüyorum mesela. Tuzdan da elden geldiğince uzak tutacağım. Unlu gıdalara bağımlı olmasın diye uğraşacağım. Fast Food ve paketlenmiş şeker çikolata tarzı yiyecekler konusunda son derece katıyım. Çok uzak tutmaya çalışacağım. Tereyağı ve zeytinyağı dışında yağ kullanmıyorum. Organik takıntım en baslarda çoktu, şimdilerde ise yok, zira son araştırmalar da organik tarımla sera tarımı arasında besleyicilik açısından fark göstermemiş. Belli bir düzen oturtamadık aslında, tamamen benim çalışıyor olmamdan kaynaklanıyor bu, yemek saatlerimiz, sabah uyanınca kahvaltı, öğlen uyanınca öğle yemeği, sonra bir ara öğün, akşam da akşam yemeği şeklinde, ama belli saatleri yok dediğim gibi.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
-10 aydır aralıksız emzirdim. 1,5 yaşına kadar da emzirmeyi düşünüyorum.
TEŞEKKÜR EDERİM:))
27 Kasım 2012 Salı
Doğum yöntemine nasıl karar vermeli?
Doğum zamanı yaklaştıkça, verilmesi gereken en önemli kararlardan biri de doğum için hangi tekniğin doğru olacağıdır. Bünyeniz kadar psikolojiinizi de yakından ilgilendiren bu konuyla ilgili doğum bilgileri edinmeli ve en doğru kararı verebilmek için iyi değerlendirmelisiniz. Genellikle 18 - 36 yaş aralığında olan ve ilk doğumunu yapacak annelerin normal doğum yapabilme ihtimali yüksektir. Ama daha genç ya da daha ileri yaşlarda olan anneler için bu seçenek risklidir.
İçinizdeki sesi dinlemenin yanı sıra doktorunuza da danışarak, en ideal doğum yöntemini belirlemelisiniz.
Normal doğum nedir, nasıldır?
• Gerekli şartlar yerine geldiğinde doğumun vajinal yolla ve normal koşullarda gerçekleşmesine denir.
• Zamanı geldiğinde gerçek doğum kasılmaları başlar. Önceleri seyrek olsalar da düzenli aralıklarla gelen ağrılar, giderek daha sık, daha uzun süreli ve daha şiddetli olmaya başlar.
• Belli bir standartı olmasa da, saatte bir gelen ve 15 - 20 saniye kadar süren düzenli ağrılar başladığında doktorunuzla temasa geçmeniz gerekir.
• Normal doğumlar kendiliğinden olabildiği gibi, vakum veya forseps gibi müdahaleler de gerektirebilir.
• Doğumun birinci evresinde, ağrıların başlamasından hemen sonra serviks açılır. Açılma uzunluğu 10 cm'e kadar çıkar.
• Doğumun ikinci evresinin başlaması için serviksin tam olarak açılması gerekir. Bebeğin dışarı çıkmasına kadar süren bu 2. evrede, şiddetli ve düzenli kasılmalarla itilen bebek, incelen serviksten kolaylıkla geçer ve vajinaya ulaşır.
• Doğumun üçüncü ve son evresi, bebeğin dışarı çıkmasıyla başlar ve plasentanın dışarı çıkmasıyla son bulur. Bebek tamamen dışarı alındığında, plasenta ile bağlantı sağlayan göbek kordonu kesilerek anneden ayrılır.
• Genel olarak doğum ortalama 14 - 15 saat sürer ama daha kısa sürmesi de mümkündür.
Suni Sancı Nedir ?
• Zamanı geldiğinde başlaması gereken sancılar her şeyin uygun olmasına rağmen başlamadığında ya da var olan kasılmaları desteklemek gerektiğinde kullanılır.
• Anneye serumla ‘oksitosin’ hormonu verilir. Bu hormon annede suni kasılmalar başlatır.
• Oksitosin, normal şartlarda beynin ‘hipofiz’ denilen bölgesinden salgılanır ve rahimde kasılmalar yaratmak dışında, sütün memeden dışarı atılmasını sağlar.
• Suni sancı ile oluşan kasılmalar, doğal kasılmalardan daha sık, daha düzenli ve daha şiddetli olur.
• Uygulanan bu tekniğe rağmen yine de doğum ilerlemezse sezaryene geçilir.
Epiyozlu doğum nedir, nasıldır?
• Normal doğum sırasında bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve doğumda oluşabilecek yırtıkları önlemek için çıkış bölgesinin kesilmesidir.
• Doğumda bölgeyi genişletmek için kesilir ve doğum sonrasında yeniden dikilir.
• Bu kesiğe epizyotomi denir ve bebeğin çok daha kolay çıkabilmesini sağlar.
• Gerekmediği sürece yapılmaz ama bölgenin anatomik yapısının bozulma riski varsa bölgeyi korumak amacıyla uygulanır.
• Operasyon sırasında lokal anestezi uygulandığı için ağrı duyulmaz.
Forsepsle veya vakumla doğum nedir, nasıldır?
• Bebeğin kulak çevresinden geçerek başını tamamen kavrayan, metal alete 'forseps' denir.
• Çan şeklindeki metal başlığı bebeğin başına yaslayarak, vakumla dışarı doğru çekilmesine ise vakumla doğum denir.
• Normal doğumların %10'unda doktorlar, doğuma yardımcı olması için forseps veya vakum kullanmayı tercih edebilir.
• Bebeğiniz sıkıntı belirtileri gösteriyorsa veya doğum kanalında sıkışırsa ya da siz yeterince hızlı itemiyorsanız, bu aletler bebeğinizin hayatını kurtarmaya yardımcı olur.
• Bu tür sıkıntılı durumlarda eğer sezaryen olmak istemiyorsanız, bu teknikler normal doğum yapabilmenizi sağlar.
• Genel olarak anne için vakum daha az travmatik olurken, bebek içinse forseps daha az risklidir.
• Bebek açısından kalıcı ve tehlikeli riskler taşımaması için, her iki yöntem de usulüne göre uygulanmalıdır.
Sezaryen nedir, nasıldır ?
• Sezaryen bir operasyon olduğu için, operasyona ilişkin genel riskleri de taşır. Bu yüzden prensip olarak ilk seçeneğin normal doğum olması gerekir.
• Bebeğin rahim içindeki durumu önemlidir. Anne veya bebeği tehdit eden ve beklenmeyen herhangi bir durumda sezaryen gerekli olabilir.
• Günümüzde çoğunlukla ilk doğumlarda ya da bebeğin baş bölgesinden gelmemesi gibi pozisyonlarda sezaryen tercih edilir.
• Tıbbi gereklilikler yüzünden, zorunlu olarak sezaryenin seçilmesi de söz konusu olabilir. Bu gereklilikler hamileliğin son dönemlerine doğru netleşir ve sezaryen planlı bir şekilde gerçekleştirilir.
• Seyrek olarak, normal doğum sırasında gelişebilecek acil durumlarda da sezaryene geçilebilir.
• Sezaryene başlamadan önce hazırlıklar konusunda anne bilgilendirilmelidir.
• Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra epidural anestezi ya da Spinal anestezi ile anne acıya karşı duyarsızlaştırılır ve karın bölgesinin alt kısmından yaklaşık 8 - 9 cm’lik, yatay bir kesi yapılır.
• Karın duvarı açılır ve kesik derinleştirilerek tüm karın katları açıldıktan sonra rahim duvarına gelinir.
• Ardından bebeği anne karnında besleyen ‘plasenta’ rahmin içinden çıkartılır ve bebek uygun şekilde kesikten dışarı alınır.
• Normal doğumda olduğu gibi sezaryende de göbek kordonu kesilir. Plasenta rahmin içinden alınır.
• Annenin karın içi temizlenir, kanayan yerler kontrol edilir, varsa müdahale edilir ve karın duvarı tekrar anatomisine uygun olarak dikilir.
• Son olarak cilde estetik dikiş yapılır. Ameliyat ortalama 30 - 35 dakika sürer. Ardından anne 10 - 15 dakikalık gözlemin ardından doğum servisine gönderilir.
Suda doğum nedir?
• Annenin 35 - 37 derecede sıcak suyla dolu bir havuzda gerçekleştiği alternatif bir doğum tekniğidir.
• Doğum sırasında sıcak suyun gevşetici etkisinden yararlanılır. Sıcak su, doğal sancılanma sürecinin başlamasına yardımcı olur ve anneye herhangi bir ilaç, ağrı kesici veya suni sancı verilmez.
• Su, vücudu rahatlatan endorfin hormonunun salgılanmasını kolaylaştırarak doğum gerilimini azaltır.
• Doğum başladıktan sonra bebeğin kalp atışları ve annenin tansiyon ölçümleri yapılır.
• Bebek, anne rahminde de suda olduğu için bir su ortamından başka bir su ortamına rahatlıkla geçer ve şoka uğramaz.
• Doğum gerçekleştikten sonra anne normal doğum masasına alınır ve kanama kontrolü yapılır.
• İlk kez doğum yapan annelere ve riskli gebelik grubundakilere önerilmez. Ayrıca HIV, hepatit ve aktif genital enfeksiyonu olan anneler, daha önce sezaryenle doğum yapan veya çok kilolu olan anneler, bebeğin ters gelmesi, çoğul gebelik, bebeğin 4 kilonun üstünde olması, erken doğum, annenin; astım, kalp, şeker veya yüksek tansiyon gibi hastalıklarının olması, su kesesinde sorun olması gibi durumlarda suda doğum yapılamaz.
İçinizdeki sesi dinlemenin yanı sıra doktorunuza da danışarak, en ideal doğum yöntemini belirlemelisiniz.
Normal doğum nedir, nasıldır?
• Gerekli şartlar yerine geldiğinde doğumun vajinal yolla ve normal koşullarda gerçekleşmesine denir.
• Belli bir standartı olmasa da, saatte bir gelen ve 15 - 20 saniye kadar süren düzenli ağrılar başladığında doktorunuzla temasa geçmeniz gerekir.
• Normal doğumlar kendiliğinden olabildiği gibi, vakum veya forseps gibi müdahaleler de gerektirebilir.
• Doğumun birinci evresinde, ağrıların başlamasından hemen sonra serviks açılır. Açılma uzunluğu 10 cm'e kadar çıkar.
• Doğumun ikinci evresinin başlaması için serviksin tam olarak açılması gerekir. Bebeğin dışarı çıkmasına kadar süren bu 2. evrede, şiddetli ve düzenli kasılmalarla itilen bebek, incelen serviksten kolaylıkla geçer ve vajinaya ulaşır.
• Doğumun üçüncü ve son evresi, bebeğin dışarı çıkmasıyla başlar ve plasentanın dışarı çıkmasıyla son bulur. Bebek tamamen dışarı alındığında, plasenta ile bağlantı sağlayan göbek kordonu kesilerek anneden ayrılır.
• Genel olarak doğum ortalama 14 - 15 saat sürer ama daha kısa sürmesi de mümkündür.
Suni Sancı Nedir ?
• Zamanı geldiğinde başlaması gereken sancılar her şeyin uygun olmasına rağmen başlamadığında ya da var olan kasılmaları desteklemek gerektiğinde kullanılır.
• Anneye serumla ‘oksitosin’ hormonu verilir. Bu hormon annede suni kasılmalar başlatır.
• Oksitosin, normal şartlarda beynin ‘hipofiz’ denilen bölgesinden salgılanır ve rahimde kasılmalar yaratmak dışında, sütün memeden dışarı atılmasını sağlar.
• Suni sancı ile oluşan kasılmalar, doğal kasılmalardan daha sık, daha düzenli ve daha şiddetli olur.
• Uygulanan bu tekniğe rağmen yine de doğum ilerlemezse sezaryene geçilir.
Epiyozlu doğum nedir, nasıldır?
• Normal doğum sırasında bebeğin doğumunu kolaylaştırmak ve doğumda oluşabilecek yırtıkları önlemek için çıkış bölgesinin kesilmesidir.
• Doğumda bölgeyi genişletmek için kesilir ve doğum sonrasında yeniden dikilir.
• Bu kesiğe epizyotomi denir ve bebeğin çok daha kolay çıkabilmesini sağlar.
• Gerekmediği sürece yapılmaz ama bölgenin anatomik yapısının bozulma riski varsa bölgeyi korumak amacıyla uygulanır.
• Operasyon sırasında lokal anestezi uygulandığı için ağrı duyulmaz.
Forsepsle veya vakumla doğum nedir, nasıldır?
• Bebeğin kulak çevresinden geçerek başını tamamen kavrayan, metal alete 'forseps' denir.
• Çan şeklindeki metal başlığı bebeğin başına yaslayarak, vakumla dışarı doğru çekilmesine ise vakumla doğum denir.
• Normal doğumların %10'unda doktorlar, doğuma yardımcı olması için forseps veya vakum kullanmayı tercih edebilir.
• Bebeğiniz sıkıntı belirtileri gösteriyorsa veya doğum kanalında sıkışırsa ya da siz yeterince hızlı itemiyorsanız, bu aletler bebeğinizin hayatını kurtarmaya yardımcı olur.
• Bu tür sıkıntılı durumlarda eğer sezaryen olmak istemiyorsanız, bu teknikler normal doğum yapabilmenizi sağlar.
• Genel olarak anne için vakum daha az travmatik olurken, bebek içinse forseps daha az risklidir.
• Bebek açısından kalıcı ve tehlikeli riskler taşımaması için, her iki yöntem de usulüne göre uygulanmalıdır.
Sezaryen nedir, nasıldır ?
• Sezaryen bir operasyon olduğu için, operasyona ilişkin genel riskleri de taşır. Bu yüzden prensip olarak ilk seçeneğin normal doğum olması gerekir.
• Bebeğin rahim içindeki durumu önemlidir. Anne veya bebeği tehdit eden ve beklenmeyen herhangi bir durumda sezaryen gerekli olabilir.
• Günümüzde çoğunlukla ilk doğumlarda ya da bebeğin baş bölgesinden gelmemesi gibi pozisyonlarda sezaryen tercih edilir.
• Tıbbi gereklilikler yüzünden, zorunlu olarak sezaryenin seçilmesi de söz konusu olabilir. Bu gereklilikler hamileliğin son dönemlerine doğru netleşir ve sezaryen planlı bir şekilde gerçekleştirilir.
• Seyrek olarak, normal doğum sırasında gelişebilecek acil durumlarda da sezaryene geçilebilir.
• Sezaryene başlamadan önce hazırlıklar konusunda anne bilgilendirilmelidir.
• Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra epidural anestezi ya da Spinal anestezi ile anne acıya karşı duyarsızlaştırılır ve karın bölgesinin alt kısmından yaklaşık 8 - 9 cm’lik, yatay bir kesi yapılır.
• Karın duvarı açılır ve kesik derinleştirilerek tüm karın katları açıldıktan sonra rahim duvarına gelinir.
• Ardından bebeği anne karnında besleyen ‘plasenta’ rahmin içinden çıkartılır ve bebek uygun şekilde kesikten dışarı alınır.
• Normal doğumda olduğu gibi sezaryende de göbek kordonu kesilir. Plasenta rahmin içinden alınır.
• Annenin karın içi temizlenir, kanayan yerler kontrol edilir, varsa müdahale edilir ve karın duvarı tekrar anatomisine uygun olarak dikilir.
• Son olarak cilde estetik dikiş yapılır. Ameliyat ortalama 30 - 35 dakika sürer. Ardından anne 10 - 15 dakikalık gözlemin ardından doğum servisine gönderilir.
Suda doğum nedir?
• Annenin 35 - 37 derecede sıcak suyla dolu bir havuzda gerçekleştiği alternatif bir doğum tekniğidir.
• Doğum sırasında sıcak suyun gevşetici etkisinden yararlanılır. Sıcak su, doğal sancılanma sürecinin başlamasına yardımcı olur ve anneye herhangi bir ilaç, ağrı kesici veya suni sancı verilmez.
• Su, vücudu rahatlatan endorfin hormonunun salgılanmasını kolaylaştırarak doğum gerilimini azaltır.
• Doğum başladıktan sonra bebeğin kalp atışları ve annenin tansiyon ölçümleri yapılır.
• Bebek, anne rahminde de suda olduğu için bir su ortamından başka bir su ortamına rahatlıkla geçer ve şoka uğramaz.
• Doğum gerçekleştikten sonra anne normal doğum masasına alınır ve kanama kontrolü yapılır.
• İlk kez doğum yapan annelere ve riskli gebelik grubundakilere önerilmez. Ayrıca HIV, hepatit ve aktif genital enfeksiyonu olan anneler, daha önce sezaryenle doğum yapan veya çok kilolu olan anneler, bebeğin ters gelmesi, çoğul gebelik, bebeğin 4 kilonun üstünde olması, erken doğum, annenin; astım, kalp, şeker veya yüksek tansiyon gibi hastalıklarının olması, su kesesinde sorun olması gibi durumlarda suda doğum yapılamaz.
SEVGİLİ DORUK'UN ANNESİ ÖZLEM'İN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?İlk gördüğümde o kadar küçük ve bana ihtiyacı vardı ki... 8 aylık doğdu oğlum bu arada. Acıma, merhamet, sorumlulukla karışıkduygular. Sonrada hergün katlanarak büyüyen bir sevgi. İlk doğduğunda çok sevdiğinizi düşünüyorsunuz ama sonra zaman geçtikceaslında hergün daha fazla sevdiğinizi hissedip şaşırıyorsunuz resmen.
Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?İyi yönlerde de değişimler oldu, olumsuz yönlerde de... ne olursa olsun, hiçbir şey için değişmeyeceğiniz değişimler bunlar...
--
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?Kreşe gitmediği günler sabah kahvaltı, oyun, dışarı çıkıp park yada alışveriş, uyku, oyun, akşam yemeği, oyun ve yatma şeklinde. Oyunlar zaman zaman beraber zaman zaman onu yanlız bırakarak.*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?Her sorana söylediğim gibi; daha fazla empati yapan biri oldum. daha iyimser ve sakin. En önemlisi zamanı çok kıymetli biri oldum artık.*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?Tek biri diyemem. Bazen çok korumacı, bazen çok rahat bazen ikiside değil. Olaylara durumlara göre değişen bir anne tipiyim sanırım.*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?2 yaşına kadar devam ettim. Şu anda oğlumla birlikteyim hep ve bundan çok memnunum. Ama çalışırken de çalışmadan kaynaklanan zorlanmaların hiç olmadı açıkcası. Hem rahat bir işyerim olması, hem gündüzleri eşimin bakıyor olması beni hiç zorlamadı.*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?Annelik yazıları hiç yazmıyorum. Oğlumun hatırlamasını istediğim şeyleri yazıyorum. Annelik yazmayı da okumayı da sevmiyorum açıkcası.*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?Bebek ürünleri almıyorum ama kendimiz içinde oğlum içinde olsun ucuz olsun alayım dedigim birşey olmaz. Kaliteli bulduğum şeyleri almayı severim ve öyle mutlu olurum.*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl?Ben et yemiyorum. Ama evde et yemesi gereken küçük bir adam ve et obur bir adam var. Bence beslenme anneleri en çok zorlayan ve taviz verdikleri konu. Tabiki sağlıklı şeyler yemeye ve yedirmeye çalışıyoruz ama zaman zaman çok çaresiz ve seçeneksiz kaldığımız zamanlar olduğunda katı olamayabiliyorum.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?19,5 ay dolu dolu emzirebildim.
Özlem Zeynep Karasu -
TEŞEKKÜRLER:))
SEVGİLİ ELİF KALKAN'IN ANKET / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
Rahat bir süreçti, çalışıyordum ve 5 yaşında bir oğlum daha vardı ama koşturmayı sevdiğim için zorlanmadım Tek sorun 40 haftanın sonunu beklemek oldu Bebek çok sabırlı çıktı ben de çok şiştim. 18 kilo aldım. 8 ayda 16 kilo gitti sadece koşturma ve emzirme sayesinde..
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
Bebek sahibi olmanın ne harika bri şey olduğunu ve bebekleri ne kadar çok sevdiğimi…
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
8,5 aylık
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
İkinci çocuk hayata daha da bağlanmamı ve ilk oğluma karşı daha hassas olmamı sağladı. Evime, aileme daha çok düştüm.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
İşe başlamadan önce: sabah 6-7 kalkış, kahvaltı oyun, (müzik, dans kitap) uyku ve uyku sonrası yemekten sonra park saatimiz Sonra abimiz eve gelir oyunlara birlikte devam. Gün içinde bol bol emzirme… İşe başlamam ile bu rutin değişti tabi…
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
Daha yumuşak, merhametli, sakin ve sabırlı yaptı.
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
Ortaya karışık. Yerine ve duruma göre korumacı ama çocuklarıma özgürlük ve bağımsızlık vermekten hoşlanırım.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
Evet. Çok keyifle. İşe dönmek zor oldu. İlk çocuğumda çok rahat dönmüştüm. Ama ikinci bebekte daha fazla bağımlılık hissettim. Yaşın getirdiği bir şey olduğunu düşünüyorum. Bir de başka bebeğim olmayacağı için bu bebeği doyasıya yaşamak istiyorum dedim kendi kendime ama yine de çalışmadan duramadım.
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
Blogum yok.
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Kimyasal katkısı olmasın ya da çok az olsun. Güvenilir /bildiğim dah aönce kullandğım markaları tercih ediorum genellikle. Alerjen özelliği az olmalı.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
Yemek yemeye zorlamam ama ıvır zıvır alternatiflerini minimum sunarım. Eve ıvır zıvır almayız, dışarıda arada sırada kaçamaklarımz olur. Dışarıda yediğimiz bir dondurma hem bir motivasyon aracı hem de yeri geldi mi kutlama olabiliyor. Evde dengeli besleniyoruz.
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
İlk 6 ay sadece annesütü. 6. Aydan beri ek gıda + anne sütü.
Anne sütünün önemi ve değerine tüm kalbimle inanıyorum. Emzirmek hayatta yaşadığım en güzel deneyimlerden biri.
SEVGİLİ BAŞAK SEBAT'IN ANKET/ RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
İlk 3 ay mide bulantısı ile geçti ama ilaçla alarak yemek yiyebildim. Diğer aylar rahat bir hamilelik geçirdim. 16 kilo aldım hamileliğimde. Hala kilo veremedim sadece 6 kilo verdim.
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
40+2 de dogum yaptım. Normal dogum beklerken kontrol için gittiğim hastanede sezeryana alındım ve yaşadığım şoklardan dolayı bebeğimi kucagıma aldığımda pek bir şey anlamadım.Hatta anneme bir daha dogum yapmam dedim. Nezaman kızımla ilgilenmeye başladım 2.cocuga karar verdim.
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
2 aylık
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
Suan için pek bir şey anlamıyorum sadece uykusuzum. Ama anneme sunu söyledim seni daha iyi anladım.
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
Kızım ufak oldugu için emzirme alt değiştirme ve uyutma ile geçiyor. Tabi uyutabilirsem uyuyor,uyumazsa konusarak oyun oynayarak vakit geçiriyoruz.
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
Korumacı,detaycı,takıntılı
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı, rahat mı?
Bazen rahat bazen takıntılı neden niçin ama bazen de rahat davranıyorum. Ruh halime göre değişiyor.
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
Yurtdısında yasadıgım için çalısmıyorum ama Türkiye’de olsaydım kesinlikle calısırdım.
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
Kaliteli ürünler olması,kullanışlı olması, sağlık acısından iyi olması.
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
Ben kendimde saglıklı bir şekilde beslendiğim için kızım da aynı şekilde beslenmesi önemli
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
Suan 2 aylık verebiliyorum hedefim 1 yaşına kadar vermek.
Adı-soyadınız, varsa bloğunuzun linkini ve e-mai adresinizi de eklerseniz çok memnun olurum.
Basak Sebat
26 Kasım 2012 Pazartesi
DOĞUMA VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU
Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..
Ben Hamile Eğitmeni ESRA ERTUĞRUL merak ettiğiniz ve endişelendiğiniz konularda size yardım etmek, destek olmak istiyorum.
Bu kurs ile daha bilinçli ve keyifli bir hamilelik dönemi geçirmenizi sağlamak, rahat ve kolay bir doğum yapmanıza yardımcı olmak ve güvenli bir doğum sonrası dönemi yaşamınızı hedefliyorum.
Eğitimlerimiz interaktif şekilde yapılmaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda bir şey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.
Bebeimgeliyor doğum ve bebeğe hazırlık kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.
Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.
Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.;
Kursumuzun içeriği;
BEBEİMGELİYOR DOĞUM VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU
4 HAFTALIK PROGRAM
1.OTURUM:
Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,
Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,
Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri, ağrısız doğum,
Doğuma hazırlık
Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri, ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.
Doğum planımız nasıl olmalı?
Babanın doğum planı
Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,
Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı
Hamilelik psikolojisi / doğum korkusunu yenmek
RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ
2.OTURUM:
Emzirme ve anne sütü,
Yenidoğan bakımı;
-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-bebeğin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER
3.OTURUM:
Lohusalık bakımı,
Lohusalık Sendromu,
Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,
Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme
Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı
Doğum sonrası anne ve bebek
NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ
4. OTURUM:
Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler. Bu oturumumuza psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.
Katılmak veya detaylı bilgi almak isterseniz;
ertugrul.esra@gmail.com
email atabilrisniz...
Bu program Ocak ayında başlayacak ve max. 4 çiftten oluştuğu için öncesinde mutlaka kayıt yaptırmamız gerekmektedir.
Ücreti: 500 TL+KDV
Ben Hamile Eğitmeni ESRA ERTUĞRUL merak ettiğiniz ve endişelendiğiniz konularda size yardım etmek, destek olmak istiyorum.
Bu kurs ile daha bilinçli ve keyifli bir hamilelik dönemi geçirmenizi sağlamak, rahat ve kolay bir doğum yapmanıza yardımcı olmak ve güvenli bir doğum sonrası dönemi yaşamınızı hedefliyorum.
Eğitimlerimiz interaktif şekilde yapılmaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda bir şey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.
Bebeimgeliyor doğum ve bebeğe hazırlık kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.
Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.
Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.;
Kursumuzun içeriği;
BEBEİMGELİYOR DOĞUM VE BEBEĞE HAZIRLIK KURSU
4 HAFTALIK PROGRAM
1.OTURUM:
Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,
Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,
Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri, ağrısız doğum,
Doğuma hazırlık
Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri, ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.
Doğum planımız nasıl olmalı?
Babanın doğum planı
Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,
Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı
Hamilelik psikolojisi / doğum korkusunu yenmek
RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ
2.OTURUM:
Emzirme ve anne sütü,
Yenidoğan bakımı;
-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-bebeğin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER
3.OTURUM:
Lohusalık bakımı,
Lohusalık Sendromu,
Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,
Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme
Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı
Doğum sonrası anne ve bebek
NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ
4. OTURUM:
Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler. Bu oturumumuza psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.
Katılmak veya detaylı bilgi almak isterseniz;
ertugrul.esra@gmail.com
email atabilrisniz...
Bu program Ocak ayında başlayacak ve max. 4 çiftten oluştuğu için öncesinde mutlaka kayıt yaptırmamız gerekmektedir.
Ücreti: 500 TL+KDV
SEVGİLİ KIZ-ANNESİ BLOĞUNUN SAHİBESİ DİLEK HANIMIN ANKETY / RÖPORTAJIMA VERDİĞİ CEVAPLAR:))
*Nasıl bir hamilelik geçirdiniz? Hamile iken kaç kilo aldınız, kilolarınızı nasıl verdiniz?
zor bir hamilelik geçirdim, bulantı kusma çok fenaydı.9 ay boyunca kustum doğum için yattığımda da kusuyordum hala :( toplamda 12 kilo aldım emzirerek 7 sini verdim ama 5i hala benimle :)
*Bebeğinizi ilk kucağınıza aldığınızda neler hissettiniz?
tarifi mümkün değil ki ağlamaya başladım ve kokusunu doldurdum ciğerlerime...
*Bebeğiniz şimdi kaç yaşında?
2.5 aylık
*Yaşamınız çocuğunuzdan sonra nasıl değişti?
kendimi dünyanın en hızlı en güçlü en mutlu ve tabiki en yorgun insanı olarak görüyorum...
*Çocuğunuzla ile 1 gününüz nasıl geçiyor?
yoğun :) evin işleri büyük kızımla ilgilenmek bebeğimi emzirmek temizlemek gazını almak veee tabiki uyutmak :) bir bakıyorum akşam olmuş ve bir köşede sızıp kalıyorum...
*Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?
ilk kızımda anne olmayı pek anlamamışım bu bebeğimde anne oldum ve hayatıma yeni boyut eklendi... daha güçlüyüm bunu hissediyorum en çok... ve daha pimpirikli evhamlı bir kadın oldum :) ama çok yorgunum ve tabiki yuvarlak bir vücudum var :)
*Kendiniz nasıl bir anne olarak görüyorsunuz? Korumacı mı,rahat mı?
korumacııııııııııııı :D
*Anne olduktan sonra işinize devam ettiniz mi? Devam ettiyseniz zor oldu mu sizin için?
herşeyi bıraktım ben...
*Bloğunuzda annelik yazıları yazmak mı sizi mutlu ediyor?
yeni başladım bu işe ama yazabilmek mutlu ediyor
*Bebek ürünleri satın alırken ne gibi noktalara dikkat ediyorsunuz?
zararlı pigmentler içerip içermemesine bakmaya çalışıyorum ve tabiki bir beden büyük alıyorum bazısını :)
*Evde beslenme ve sağlık konularındaki tutumunuz nasıl? Özellikle çocuğunuzu beslenmesiyle ilgili konularda özel bir yaklaşımınız var mı?
çocuklarımın beslenmesi evdeki en büyük önceliğim.. doğal ve kendi yapımım şeyleri tüketmesini tercih ediyorum. meyve suyundan yiyeceklere kadar...
*Bebeğinize anne sütü verebildiniz mi? Ne kadar süre verdiniz?
büyük kızım 3 ay alabildi ancak.. küçük bebeğim 3 aydır alıyor inşalah daha da almaya devam edecek...
Dilek BULGUROĞLU
Sorularıma cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.
01 ARALIK CUMARTESİ GÜNÜ RENKLİ ADA''DA BEBEİMGELİYOR DOĞUMA HAZIRLIK PROGRAM
Keyifli ve heyecanlı bir dönemin başındayken merak ettiğiniz ve belki biraz endişelendiğiniz şeyler olabilir. Gebelik, doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..
Ben Hamile Eğitmeni ve Emzirme Danışmanı ESRA ERTUĞRUL merak ettiğiniz ve endişelendiğiniz konularda size yardım etmek, destek olmak istiyorum.
Bu program ile rahat ve kolay bir doğum yapmanıza yardımcı olmayı hedefliyorum.
‘’Nasıl bir doğum yapmak istiyorsunuz?
Doktorumu ve hastanemi nasıl seçmeliyim?
Doğum tercihleri nelerdir?
Doğumdan korkuyorum. Ne yapmalıyım?
Doğuma nasıl hazırlanabilirim?
Doğumda hangi nefes tekniklerini, masajları kullanıyorum?
Gibi soruların cevaplarını beraber verip bir doğum planı oluşturacağız.
Programın içeriği:
Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,
Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,
Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri, ağrısız doğum,
Doğuma hazırlık
Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri, ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.
Doğum planımız nasıl olmalı?
Babanın doğum planı
Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,
Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı
Hamilelik psikolojisi / doğum korkusunu yenmek
01 Aralık cumartesi günü saat 14:00-16:00 arasında Renkli Ada'da eğitimimiz olacaktır.
Renkli Ada Hakkında bilgi için; www.renkliada.combakabilirsiniz.
Adres: Feridiye Caddesi No:137 Beyoğlu. Tel: 0212 235 68 60
Ücreti: 60 TL
İsterseniz ertugrul.esra@gmail.com e-mail atabilirsiniz.
Eğer hamileliğinizin 13-14. haftası tamamladıysanız sizleri aramızda görmekten memnuniyet duyarız.
Katılım sayısı sınırlı olduğu için 29 Kasıma kadar e-mail atarak kayıt yaptırabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)