Çocuğunuz nasıl büyüyor ? : Çocuğunuz bugünlerde yeni beceriler kazanıyor — güle güle diyerek el sallamaktan bardaktan su içmeye kadar. Ama büyüklerin masa düzeni ve adetleri üzerine hiçbir katılımları yok ve tabii ki bu çok normal . Daha onun için bu gibi düzen, adet konuları çok erken. Yemek yemek tecrübe edilerek öğrenilir, ve bu dönemde çocukların öğrenme süreçleri biraz dağınıktır. Kısacası bırakın kendi kendine kaşık kullanmaya çalışsın, bezelyeler yere düştüğünde, yumurta parçaları etrafta uçuştuğunda ne olur görsün.
Hayatınız nasıl değişiyor ? : Çocuğunuzun ne yiyeceği konusunu kendisine bırakırken, onu herhangi bir şey için durdurmanız da bu dönemde pek mümkün olmaz. Neden ? Bu yaşta sizin “hayır” dediğiniz hemen hemen herşey çocuğunuz için çok caziptir. O yüzden kendi rahatınız için evinizi mümkün olduğunca güvenlikli hale getirin, alçak dolapları kilitleyin, kırılacakları ortalıktan kaldırım, vs.
Ebeveynlere tavsiye : Bir “çocuk köşesi” yaratın ve sadece onun oyuncaklarını içine koyabileceğiniz bir dolap hazırlayın. Bu dolabın içini onun keşfetmekten keyif alacağı zararsız oyuncak, eşya, objelerle doldurun. Dönem dönem de doabın içindeki ıvır zıvırı tazeleyin. – buna bayılacaktır-
Fiziksel gelişim : Pratik yapmak mükemmelleştirir
Eğer çocuğunuz birkaç hafta, hatta aydır yürüyebiliyorsa, gün geçtikçe kendine güveni artmakta ve hareketlenmektedir. Onun nasıl hareketlerine hakim olmaya başladığını gözlemleyin veya düşmeden nasıl bir oyuncağını yerden alabildiğini izleyin. 14 aylık bebekler ayrıca nesneleri bir yerden başka bir konuma hareket ettirmeyi severler, evde sandalyeleri, kutuları, güçlerinin yettiği herşeyi itmekten asla yorulmazlar. Aslında çocuğunuz sürekli kendi fiziksel yeterliliklerini test etmektedir. Örneğin sürekli koltuk, sandalyeye, merdivene tırmanmaya çalışır. Onun bu heyecanını yakından gözleyin.
Çocuğunuz şu aşamada bir topu size yuvarlayabilecek koordinasyonu kurabilir veya siz ona yuvarladığınızda topu yakalayabilir. Topla beraber yere tam onun karşısına oturun, önünüzdeki en az beş dakika boyunca o bu oyunla meşgul olacaktır. Yuvarlamak ve yakalamak oldukça karmaşık yeteneklerdir, bu yüzden başlangıçta çocuğunuz koordinasyonu kuramazsa endişelenmeyin. Bu tip oyunlar içindeki insan ve obje faktörleri ile bebeğinizin fiziksel dünyayı keşfetme ihtiyacının birer parçasıdır.
Eğer çocuğunuz henüz yürümediyse meraklanmayın, zaman yakındır. Siz farkında olmadan bir bakacaksınız etrafta sizi takip etmeye başlamış. Unutmayın bebeklerin en erken 9 aylık, en geç 18 aylık yürümesi normaldir.
Neler yapabilirsiz ?
Eğer çocuğunuz artık rahatça yürüyebiliyorsa ve biryerlere tırmanmaya çalışıyorsa, ona keşfedebileceği bir “köprü” hazırlayın. Kenarları yuvarlanmış 10 cm genişliğinde, bir metre uzunluğunda bir tahta levha alın ve yere koyun. Çocuğunuzun elinden tutarak onu bu köprüden geçirmeye çalışın. Bir ayağını diğerinin önüne atabilmek çocuğunuzun yürürken dengesini sağlamada mükemmelleşmesini sağlayacaktır. Eğer tahtanın iki kenarına yastıklar koyarsanız düşmek bile eğlenceli hale gelecektir.
Hatta çocuğunuza düşmenin bile pratiğini yaptırabilirsiniz. Birden çok yastığı öbek haline getirin ve bebeğinizin onların üstünde zıplayıp düşmesini sağlayın. (Tabii ki oyunu ilk başta siz ona gösterin, eminiz bu oyuna bayılacak). Kendine güveni arttıkça yastıklar üstünde koşmaya ve kendini yastıkların üstüne atmaya başladığını göreceksiniz.
Eğer bu aşama için hiçbirşey yapamıyorsanız ve çocuğunuz fiziksel yetersizliğinden hayal kırıklığına uğramış görünüyorsa ona sabit itmeli bir oyuncak alın, mesela arkadaki sopasından tutarak itebileceği bir tren vagonu. Bunun dışında çocuğunuzun genel motor becerilerine arttırabilmek için yastıklar veya alçak kutular üstünde yuvarlanabileceği mekanizmalar yaratabilirsiniz.
Bütün bu aktiviteleri yaparken evinizdeki bütün güvenlik önlemlerini alın. Bütün güvenlik önlemlerini alıp almadığını test etmenini en iyi yolu bütün evinizi oda oda dizleriniz ve elleriniz üzerinde yani bir bebek boyutu ile gezmektir. Çok katlı bir evdeyseniz merdivenlere güvenlik kapıları koyun, kırılabilir eşyaları etraftan, masaların, sehpaların üstünden kaldırın, prizleri kapatın, masa köşelerine koruma koyun. Mutfak ve banyodan özellikle uzak tutun.
Diğer gelişmeler : Dokunma duyusunun, el ve parmak hareketlerinin hassaslaşması
Bu dönemdeki çocuklar dokunmaya bayılırlar. Hatta mümkün olduğunca çok şeye dokunmak ve hissetmek isterler; bir ağacın kabuğu, ev hayvanları, musluktan akan su … Eğer dokunmanın bu dönemdeki bebeğin en önemli öğrenme aracı olduğunu ve dokunarak değişik objeleri ezberleyebildiğini unutmazsanız, belki bu sizin 14 aylık bebeğiniz ne zaman bir şeye elini uzzatsa “dokunma” demenizi engeller.
Oyun 1 : Çocuğunuzun dokunma duyusunu kontrollü geliştirebilmenizin bir yolu birçok farklı obje çiftini bir bez torbaya koymaktır, mesela ucu açılmamış iki kalem, iki parça kumaş, iki deniz kabuğu, vs., çeşit ne kadar artarsa o kadar iyi. Bu çiftli objelerden birini torbaya koyun. Sonra çocuğunuzun karşısına oturun ve torba dışında kalan objeleri keşfetmesi için onu yönlendirin. Ardından torbanın içindeki objeleri almasını ve dışarıdaki eşi ile çiftleştirmesi sağlayın.
Oyun 2 : Kutuları, oyun sepetleri, içi dolu olan herşeyi boşaltmak halen en sevilen oyunlar arasındadır. Ama 14 aylık bir bebek artık daha ince hareketler yapmak peşindedir. Mesela o kendi ayakkabısını giymeye çalışır ama beceremez ve yardım talep eden jestlerde bulunur. Bunun yanızda objeleri istediği gibi manipule etmeyi de sever; oyun küplerini bir kutuya tıkıştırır, mandalları mandallıktan çeker.
Oyun 3 : Çocuğunuza el ve parmak hareketlerini çalıştırabilmesi için açılan, kapanan kapıcıklar, pencerecikleri olan pano yapın. Panoyu yaparken kullandığınız sürgüler, mandallar, kısacası marangozluk malzemeleri birbirinin aynı olmasın ve gerçek evinizdeki kapılarda kullanılanlara benzemesin. Çocuğunuz pano üzerindeki mekanizmalarla istediği gibi oynarken ana motor becerilerini mükemmelize eder.
Sosyal ve duygusal gelişim : Yanlız başına
14 aylık bebeğinizi parkda gözlemleyin, onlar genelde yanlız takılırlar. Sosyalleşmek henüz bebeğinizin çok da peşinde olduğu birşey değildir. Bu dönemde bebekler henüz başka bebeklerle parallellik göstermesi gereken oyunlara girmezler. Akranı ile yanyana oynasa bile birinin elindeki oyuncak çok çekici olmasıkça birbirleri ile fazla ilgilenmezler.
Bu durum sizin için biraz hayal kırıklığı yaratırken, aslında çok normal bir hareketttir. Bu dönemdeki bebekler akranlarını oyun arkadaşı, hatta insan olarak bile görmez. 14 aylık bebekler kendi dünyasının merkezinde olduğu için, o başka çocukları itilebileceğini, çekilebileceğini , onlara bir oyuncak gibi davranılabileceğini düşünür. Onun için tek önemli olan şey “onun ne istediğidir” , aynen onunla yaşıt diğerlerinin de düşündüğü gibi.
Neler yapabiliriz?
Eğer çocuğunuz diğer çocuklarla hatta kardeşi ile iletişime geçmiyorsa, bu onu bir oyun topluluğu, müzik sınıfı veya aktivite grubuna sokmak için en uygun zaman olabilir. Çocuğunuza farklı sosyal ortamları tanıtmak, onun daha rahat iletişime geçmesini ve okul öncesi dönemde sosyalleşmesini sağlayabilir.
Oyun bahçesine tekrar gidişinizde çocuğunuzun diğer çocuklarla iletişime geçebileceği yerleri arayın. Bu alanlarda oyuncaklar “herkese” aittir yani oynamak için sıra beklemek gerekir.
Evet, bu dönemde çocuklar oyuncaklar için çekişebilir, kim önce oyun parkında sallanacak diye kavga edebilir ama çok hızlı bir şekilde etrafta daha birçok eğlencenin olduğunu da farkederler. Veya, eğer sizin çocuğunuz yaşında bir çocuğu olan arkadaşınız varsa, ikisini birlikte boş bir banyo küveti içine sizlerin gözlemi eşliğinde koyabilirsiniz. Göreceksiniz çok kısa sürede gerçekten eğlenmeye başlayacaklar.
Diğer Gelişmeler : Öğrenmek için oynamak ve yabancı korkusu
Bu dönem çocuklar için oyun oynamak yolu ile öğrenmek diğer video, bilgisayar, televizyon veya herhangi başka bir elektronik araç ile öğrenmekten daha önemlidir. Oyunlar sayesinde çocuklar sekiller, renkler, bulunduklar alan, kardeşleri veya arkadaşları ile ilişkilerini öğrenirler. Yumuşak pofuduk oyuncakları ile interaktif yeteneklerini geliştirirler. Yeni kelimeler öğrenirler, hayal güçlerini çalıştırmayı ve henüz kelimelerle ifadelendiremedikleri duyguları ile yaşamayı öğrenirler. Korkuyu öğrenirler, örneğin yerden yukarı tırmandıkları bir durumda veya yukarıdan aşağı kayarlarsa heyecanlanmayı öğrenirler. Oyun oynamak çocukların işidir ve sizinki ne kadar çok oynarsa o kadar faydalıdır.
Hala yabancılardan korkuyor mu? Anne ve baba dışındaki insanlardan şüphe duymak bu dönem çocuklar için çok normaldir. Zaman içinde çocuğunuz bu korkulardan sıyrılacak ( yabancılar hakkında süpheci olmak aslında çok da kötü bir şey değildir ! ), bu aşamaya kadar işte size korku ile başrdrbilmek için birkaç ipucu;
• Eğer çocuğunuz “iyi niyetli” ve ona sarılıp, öpmek isteyen bir yabancıdan utanıyorsa, arkadaşınıza ilişkiyi kurma sürecini biraz yavaşlatırsa çocuğunuzu rahatlatabileceğini belirtebilrsiniz.
• Yabancıların bulunduğu ortamda sinirli ve rahatsız hisseden çocuğunuza sarılın, sizin rahatlığınız güvenli bir ortamda olduğnu bir süre sonra ona da hissettirecektir.
• Çocuğunuza değişik insanları farklı ortamlarda tanıtın. Sizin hayvanat bahçesinde, markette bir yabancı ile nasıl konuştuğunuzu görsün. Sizin yabancılar yanında rahat olduğunuzu görmesi onun korkularını yenmesine yardımcı olacaktır.
• Çocuğunuzu asla zorlamayın. Eğer aile büyüklerinizden birinden korktu ise çocuğunuzu söz konusu kişiye yaklaşması için sakın zorlamayın. Bir kişi ile ilişkiye girmesi için zorlamaktansa, onu rahatlatmaya çalışmanız çocuğunuz kendisini daha güvende hissedecektir. Ayrıca onun tehlikeli bir durumda kaldığında kendi içgüdülerine güvenmesini de öğrenmesine yardımcı olursunuz.
Konuşma ve anlama gelişimi : Tekrar ve tekrar söyleyin …
14 aylık olan bebekler söyleyebildiklerinden daha fazla kelimeyi anlayabilir. Onların söyleyebildiği kelimeler üç ile beş arasındadır; anne, baba, mama veya diğer basit kelimeler top, su, ama hergün de yeni kelimlerin anlamlarını öğrenir. Kelime dağarcığına yenilerini ekledikçe göreceksiniz ki bu yeni kelimeleri kullanmak için fırsat arar. Bir kere “top” diyebildikten sonra size gösterip tekrar tekrar söyleyebilmek için etrafta sürekli top arar, – kitaplarda, televizyonda-sokakta-
Neler yapabilirsiniz ?
Tekerlemeler, aptalca şarkılar, reklam müzikleri çocukların favorileridir. Eğer 14 aylık bebeğiniz birkaç kelime söyleyebiliyorsa, onu sizin ardınızdan “fış fış kayıkçı …” gibi basit şarkıları tekrarlaması için cesaretlendirdin. Şarkıdaki seslere aşinalığı arttıkça ilk defasında bir sesi, sonra bir kelimeyi, siz hiç farketmeden bir bakacaksınız sizinle şarkıyı bile söyleyebilecektir.
Eğer 14 aylık bebeğiniz henüz fazla kelime söyleyemiyorsa, ona dilin diğer iki kazanımı ile yardım edebilirsiniz. Çocuğunuzla konuşurken, ses tonunuzu, yüz ifadenizi, el jestlerinizi farklılaştırın, bunlar çocuğunuzun kelimenin anlamını kavramasında yardımcı olacaklardır. Onunla konuşurken göz temasında olunki sizi dinlemeyi öğrensin. Ve o konuşmaya çalışırken müdahale etmeyin, sabırla dinleyin ve gözlerinin içine bakın.
Diğer gelişmeler : Jestlerle iletişim kurmak, saklambaç eğlencesi
Artık çocuğunuz ihtiyaçlarını hareketleri ve birkaç kelime ile belirtebiliyor, ona iletişim kurmada kullanabileceği “araçlar” da gösterin. Size dışarı çıkmak istediğini göstermek için ceketini veya müzik dinlemek için size bir CD getirebilir. Çocuğunuz kendi istediğini anlatabilmek için çok uğraşır. Bu arada onun anlamını bilmediği birçok kelime söylediğini duyabilirsiniz. ( artık bu aşama küçük papağanınızın yanında kötü sözler söymemeniz gerektiğini farkedersiniz. )
Çocuğunuzun insanları, yerleri, olayları hatırma becerisi her geçen gün gelişiyor. Bu ay iki aşamalı isteklerinize bile karşılık verebilir, örneğin “odana git ve ayakkabılarını ( çorap, oyuncak) getir” .
Saklambaç halen en eğlenceli oyundur, özellikle arayan 14 aylık bebeğiniz ise. İşte size onun kahkahalara boğulmasını sağlayabilecek bir alternatif : Ona bir oyuncak gösterin ve sonra onu cebinize koyun ve ona oyuncağın nereye gittiğini sorun. Artık çocuğunuzda oyuncağın ortalıkta gözükmemesinin tümüyle yokolduğu anlamına gelmediğini farkedecek düşünce gücü var. Oyuncağı sakladığınız cebinize veya çantanıza ulaşabilmek için kıvranacak. Hatta küçük oyuncakları onun cebine saklayabilirsiniz. ve onu çıkarmaya çalışırken ne kadar eğlendiğini görebilirsiniz.
Kaynak : Babycenter.com
28 Mart 2011 Pazartesi
25 Mart 2011 Cuma
BEBEK MASAJI
Bebek masajı anne ve bebeğin birbirleri ile tanışıp ilişkiyi başlatma ve geliştirmesi için önemli bir role sahip. Dolayısı ile bebek masajını yalnız fiziksel yararları olan fiziksel bir terapi olarak düşünmemek gerekiyor. Masaj sırasında iletişimin 5 boyutu ile birlikte (görme dokunma koklama duyma ve tat alma) 6. boyut olarak hareketler de devreye giriyor. Bu sırada ten teması ile sağlanan sözsüz iletişim de ilişkinin niteliğinde büyük önem taşıyor.
Bebeğinizi Masaj Yaparak Rahatlatın
Annenin bebeği ile göz teması kurarak bebeğinin ayak parmaklarına dokunması; bunu yaparken yumuşak bir sesle ne yaptığını bebeğine anlatması vücudunun dokunduğu bölgelerin adı ile birlikte bebeğini rahatlatacak “gevşe” “rahatla” gibi sözler söylemesinin bebeği yalnız fiziksel olarak değil; ruhsal olarak da rahatlattığını söylüyor. Masaj sayesinde anne bebek arasındaki kurulan yakın ilişkinin yanı sıra bebek vücudunun bölümlerini önce ayrı ayrı farkeder sonra da vücüdunu bütün olarak gevşemiş bir şekilde algılar. İlk yapıldığında alışkın olmadığından bebek ağlayarak tepki gösterirse masajın bırakılması gerekir ....
Masaj boyunca bebeği hazırlamak için küçük bir ön hazırlık gerekir. Yeni doğmuş bebeklerde dikkat süresi yaklaşık olarak 15 dakika civarındır. Bu süreyi düşünerek her hareket bir ya da iki kere tekrarla yapılabilir ancak bebek masaja alıştıkça ve büyüdükçe bebeğinizin toleransına göre masaj süresini artırabilirsiniz. Masaj yaparken amacınızın bebeğinizle birlikte iletişim kurmak rahatlamak ve eğlenmek olduğunu daima hatırlayın. Bebeğiniz karnı doyduktan 1 saat sonra masaj için daha aktif ve dinamik olacaktır.
Masaj yaparken dikkat edilecek noktalar
Bebeğin cildini özellikle de bezli bölgeyi temizleyin. Bebek kendini savunmasız hissedebileceği için alt bezini hemen çıkartmayın. Bebeği soyduktan sonra çişini ya da kakasını yapma ihtimaline karşı altına bir bez yayın. Eğer bebek altını kirletirse alt temizliğini yaptıktan sonra masaja devam edin.
Bebek Masaj nasıl yapılır?
Yüz Masajı: Bebeğinizin yüzü meme emme diş çıkarma ağlama ve çevresinde durmadan büyüyen dünya ile karşı karşıya kalmaktan dolayı sürekli ve büyük bir stres altında kalır. Parmaklarınızı bebeğin alnının ortasına koyun ve şakaklara oradan da yanaklara doğru masaj yapın. Daha sonra başparmaklarınızla bebeğinizin göz kapaklarını şakaklara doğru hafifçe ovun. Yine başparmaklarınızla bebeğin burnunu yanaklara doğru hafifçe bastırarak ovun. Daha sonra çeneden kulak arkalarına doğru hafifçe masaj yapın.
Bacak Masajı: Bacak masajı kollara uygulanan masaja çok benzer. Bacağı her iki elinizle yukarı kaldırarak tutun ve ellerinizi birbirine ters yönlerde çevirerek bacağını ovun kalçadan bileğe doğru ellerinizin bu hareketini sürdürün. Aynı hareketi bilekten kalçaya doğru tekrarlayın. Kollara uyguladığınız burma yöntemini ellerinizi aşağı yukarı hareket ettirerek bebeğin bacağına da uygulayabilirsiniz. Başparmağınızla topuktan başlayarak parmaklara doğru ayak tabanını ve ayak parmaklarının her birini teker teker ovun.
Bebeğinizi Masaj Yaparak Rahatlatın
Annenin bebeği ile göz teması kurarak bebeğinin ayak parmaklarına dokunması; bunu yaparken yumuşak bir sesle ne yaptığını bebeğine anlatması vücudunun dokunduğu bölgelerin adı ile birlikte bebeğini rahatlatacak “gevşe” “rahatla” gibi sözler söylemesinin bebeği yalnız fiziksel olarak değil; ruhsal olarak da rahatlattığını söylüyor. Masaj sayesinde anne bebek arasındaki kurulan yakın ilişkinin yanı sıra bebek vücudunun bölümlerini önce ayrı ayrı farkeder sonra da vücüdunu bütün olarak gevşemiş bir şekilde algılar. İlk yapıldığında alışkın olmadığından bebek ağlayarak tepki gösterirse masajın bırakılması gerekir ....
Masaj boyunca bebeği hazırlamak için küçük bir ön hazırlık gerekir. Yeni doğmuş bebeklerde dikkat süresi yaklaşık olarak 15 dakika civarındır. Bu süreyi düşünerek her hareket bir ya da iki kere tekrarla yapılabilir ancak bebek masaja alıştıkça ve büyüdükçe bebeğinizin toleransına göre masaj süresini artırabilirsiniz. Masaj yaparken amacınızın bebeğinizle birlikte iletişim kurmak rahatlamak ve eğlenmek olduğunu daima hatırlayın. Bebeğiniz karnı doyduktan 1 saat sonra masaj için daha aktif ve dinamik olacaktır.
Masaj yaparken dikkat edilecek noktalar
15 dakika süreyle rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda olduğunuzdan emin olun. Rahat bir ortam yaratmak ve ikinizi de gevşetmek için hafif bir müzik çalın. Odanın ılık olmasına ve masaj süresince de böyle kalmasına özen gösterin. Bebeğinizi yatıracağınız yumuşak bir yüzey hazırlayın. Bebek masajını en güvenli yerde yapabilirsiniz. Masaj süresince gerekebileceğinden temiz bir alt bezi ve yumuşak bir havluyu masaj yaptığınız yerde hazır bulundurmalısınız. Yumuşak formüllü bir bebek yağı kullanılırsa masaj sırasında sürtünme nedeniyle bebeğin derisi zedelenmez. Herhangi bir lezyon oluşursa masaja ara verin. Bebeğinizin vücudunda ellerinizin rahat hareket etmesini sağlayacak miktarda bebe yağını ellerinize sürün. Masaja hafif dokunuşlarla başlayın kendinizi güvende hissettikçe ve bebeğiniz masaja alıştıkça uyguladığınız basıncı yavaşça artırın.
Bebeğiniz bazen yorgun olabilir ve her türlü dış uyarı ona fazla gelebilir. Bu durumda dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bırakın biraz dinlensin. Uyandıktan sonra masaj yapmayı tekrar deneyin. Bebeğinizin daha da rahatlamasını sağlamak için onun dikkatini bedeninin bir noktasına toplamasını sağlayın ve ona nasıl davranacağını öğretin. Örneğin bir kolunu tutun. Kolu hafifçe sallarken ona “rahatla” deyin ve gülümseyin. Bu bebeğin dikkatini kendi vücudu üzerinde yoğunlaştırmasını ve rahatlamasını sağlar. Bu ruh halindeyken de dokunuşlarınızdaki olumlu mesajları daha kolay anlar. Bebeğinize en iyi masajı o tamamen çıplakken yaparsınız özellikle banyo yaptırdıktan sonra…
Bebeğin cildini özellikle de bezli bölgeyi temizleyin. Bebek kendini savunmasız hissedebileceği için alt bezini hemen çıkartmayın. Bebeği soyduktan sonra çişini ya da kakasını yapma ihtimaline karşı altına bir bez yayın. Eğer bebek altını kirletirse alt temizliğini yaptıktan sonra masaja devam edin.
Bebek Masaj nasıl yapılır?
Kol Masajı: Bebeğinizin kolunu kaldırın omuzdan bileğe doğru önce bir elinizle sonra da ötekiyle sıvazlayarak masaj yapın. Bu yöntemin adı “Hint Masajı Tekniği”dir. Hint Tekniğini uyguladığınızda ovma işlemini bilekte bitirmeyip ellere kadar da uygulayabilirsiniz. Aynı hareketi bu kez de bilekten omuza doğru tekrarlayın. Ters yönde yapılan bu masaja da “İsveç Tekniği” denir. Bebekler el masajına bayılır. Bebeğin elini açın her parmağını sırayla ovun. Elinin üstünü ve avucunun içini parmaklara doğru aşağı yukarı ovun. Tüm bunları tamamladıktan sonra avuç içlerinizle kollarını yukarıdan aşağı doğru yuvarlayarak hafifçe ovuşturun. Son olarak bebeğinizin kolunu avuçlarınızın içine alarak içe doğru dairesel şekilde sıvazlayın.
Karın Masajı: Karın masajı aynı zamanda bebeğinizin sindirimine gaz çıkarmasına ve kabızlığın iyileşmesine de yardımcı olur. Kolik bebeklerde karın ağrısının giderilmesine yardımcı olabilir. Karın masajına “su çarkı” denilen eğlenceli bir teknikle başlayabilirsiniz. Ellerinizi kendinize doğru kum çeker gibi bebeğin karnından bacaklarına doğru hareket ettirin. Bebeğin bacaklarını havaya kaldırın dizlerden bükerek hafifçe karına doğru bastırın. Bu bebeğin karın kaslarının gevşemesini sağlayacaktır. Bebeğinizin bacaklarını bileklerinden kavrayarak sol elinizle tutun. Bir önceki hareketleri sadece sağ elinizi kullanarak yapın. Bu mideyi rahatlatacak ve masajın daha derinlere etkili olmasını sağlayacaktır. Karın masajını parmaklarınızın ucunu bebeğin göbeğinde soldan sağa doğru yürüterek tamamlayın. Bu hareket bebeğin gazının çıkartılmasına yardımcı olur.
Bacak Masajı: Bacak masajı kollara uygulanan masaja çok benzer. Bacağı her iki elinizle yukarı kaldırarak tutun ve ellerinizi birbirine ters yönlerde çevirerek bacağını ovun kalçadan bileğe doğru ellerinizin bu hareketini sürdürün. Aynı hareketi bilekten kalçaya doğru tekrarlayın. Kollara uyguladığınız burma yöntemini ellerinizi aşağı yukarı hareket ettirerek bebeğin bacağına da uygulayabilirsiniz. Başparmağınızla topuktan başlayarak parmaklara doğru ayak tabanını ve ayak parmaklarının her birini teker teker ovun.
Sırt Masajı: Birçok anne-baba bebek masajını bebeğin sırtını ovarak bitirmekten hoşlanır. Bebeği bir yastığın ya da battaniyenin üzerine yüzüstü yatırın. Bunu yaparken ellerinizin yağlı olduğunu ve bebeğinizin kayabileceğini unutmadan dikkatlice hareket edin. Ellerinizi bebeğin sırtında yanlamasına ileri geri hareket ettirerek masaja başlayın. Bunu yaparken ellerinizi yavaşça sırtta aşağı ve sonra yukarı doğru kaydırın. Her iki elinizi boyuna yakın bir şekilde sırtın ortasında tutun. Omurgaya dik açı oluşturacak şekilde ellerinizle sürtme hareketi yaparak boyundan kalçaya doğru hafif hafif kaydırarak tüm sırtını sıvazlayın. Daha sonra sırtında parmaklarınızın uçlarıyla küçük daireler çizin. Masajı tamamlamak için bebeğin sırtını boyundan aşağı doğru yavaşça okşayın. Böylece bebek o günkü masajın bittiğini anlayacaktır.
ADET OLAN ANNELER BEBEKLERİNE ANNE SÜTÜ VEREBİLİR Mİ?
Luteinize hormonu yumurtalıkları etkileyen, yumurtalıklarda bulunan foliküllerin büyümesini sağlayan bir hormondur. Yumurtanız çatlamadan hemen önec ve çatladığı zaman en yüksek seviyededir.
Prolaktin hormonu ise; gebelik ve özellikle emzirme döneminde salgısı artan ve süt yapımından sorumlu hormondur.
FSH hormonu yumurtalıkta folikül oluşumunu sağlar. Folikül çevresindeki hücrelerden öströjen salgılanır. Takiben LH salgılanır ve folikül çatlar, yumurtlama olur . Yumurtlamayı takiben overler progesteron hormonu salgılarlar. FSH, LH, E2 ve Progesteron yumurtlamada rol alan hormonlardır.
Prolaktin süt hormonu ise fazla salındığı durumlarda yumurtlamayı engeller.
Anneler bebeklere ek gıdalara başlayıp, bebeklerine verdikleri anne sütü miktarı değişmeye başaldıkça , annedeki prolaktin seviyesinde değişmeler olur. Buna bağlı yumurtlama üzerindeki baskı kalkmaya başlar ve anne adet olabilir.
Ama bu sütün tamamen kesilmesi, bebeği emzirememek demek değildir. Prolaktin kadınlarda hep var. Siz bebeğinizi emzirdikçe bu hormonun miktarı artar, oksitosinle beraber bebeğe anne sütü gelir.
Oksitosin ise prolaktin sayesinde üretilen sütü annenin süt kanalları yoluyla bebeğin emmesi akabinden salınımını sağlayan hormondur. Bu hormon özellikle annenin stres düzeyi ile alakalı olup, anne sütünü verdikçe salınana ve anneyi hem mutlu yapan hem de yorgunluğunu alan bir hormondur. Özellikle bebekler yenidoğduklarında olabildiğince emer ve buna bağlı olarak da anneler daha az uyurlar. Bu hormon sayesinde de kendilerini normalden daha az uyurlar ve daha az yorgun hissederler.
Anneler bebeklerini emzirdikleri dönemde adet olsalar bile sütlerinin gelmesi ile ilgili bir sorun olmaz. Sadece bebek daha büyük ve ek gıda aldığı için anne sütünün miktarında belki azalma olur. Sadece bazı bebekler anneler adet olduğunda ilk günlerde emmek istemeyebiliyor. Tadı değişebilyormuş??????????Bununla ilgili bir bilimsel çalışmaya ben rastlamadım.
23 Mart 2011 Çarşamba
BEBEĞİ YIKAMANIN PÜF NOKTALARI:
BEBEK YIKAMANIN PÜF NOKTALARI
1. Bebeklerimiz yıkarken; küvet, file veya havlu,sünger,tülbent veya küçük havlu,şampuan, bebe yağı, kurutmak için gerekli iki tane havlu .
Bebekler için seçilen bebek küvetlerinde birçok çeşit bulunmaktadır. 0-6 ay arasına daha küçük bir küvet secebiliriz. Küçük ve hafif olmasından dolayı kullanışlıdır.Plastik olmalarından dolayı da temizlenmesi kolay ve sert bir malzeme olduğundan hakim olmak kolaydır. Bebeğiniz 6 aydan sonra daha büyük bir kuvete geçebilirsiniz. Bazı küvetler bebeğin içine düşmemesi için bebeğin hatlarına göre yapılmıştır. Bazılarında ise destekler vardır. Basını destekleyen ya da şampuanı koyabileceğiniz bölümleri vardır. Sizde size en uygun olan bir küvet secebilirisiniz.
Bebeğinizi yıkarken sünger, küçük havlu veya tülbent ile bebeğinizi yıkayabilirisinzi.
3. Bebeklerimizi ilk 6 ay boyunca her gün ama yapamıyorsanız gün aşırı banyo yaptırmanız, 6 aydan sonra ise aile alışkanlıklarına bağlı olarak belli bir düzen oluşturarak yıkayabilirsinzi. Banyo için en uygun zaman beslenme öncesi veya beslenmeden 1 saat sonra olmalıdır. Besledikten hemen sonra yıkarsanız, mideleri çok hassas olduğu için kusabilirelr.
Gece beslenmesinden 1 saat önce bebeğimiz yıkayabilir, masajını yapıp, besledikten sonra da güzelce uykuya geçmesini sağlayabiliriz. Bu rutin bebeğin uykuya geçmesini ve rahat uyumasını da sağlayacaktır.
4. Bebeğin annesi tarafından yaptırılan banyonun anne ile bebek arasındaki sevgi bağlarını kuvvetlendirmesi açısından önemlidir.
Banyo yaparken bebeğiniz 12. ayını doldurduktan sonra oyunlar oynayabilirisiniz. Banyo kitapları ve oyuncaklarıyla banyoyu eğlenceye döndürebilirisiniz.
7. Banyodan sonra bebeğinize bebek yağı ile masaj yaparak hem bebeğinizingelişimine yardımcı olursunuz hem de bebeğinizle aranızdaki bağı kuvvetlendirin.Bebek yağını bebeğinizn boynundan itibaren sürmeye başlayın. Önce gövdesi, sonra kolları ve bacakalrına masaj yaparak sürün. El ve ayak parmaklarına da sürmeyi ihmal etmeyin. Bebek yağını bebeğinizn banyodan çıktıktan sonra vucudunun ıslaklığını kurutup, nemli iken bebek yağını sürerek masaj yaparsanız , nemlendirici daha hızlı bebeğinizin cildine nufus edecektir.Bebeğinize bebk yağı dışında bebekler için olan losyonları da kullanabilirisiniz. Fakat pudra kullanmanızı önermeiyoruz. Hem toz şeklinde olduğundan bebeğinizin aspire etmesinden dolayı hem de vücut kıvrımlarında topaklanma olacağından dolayı önerilmemektedir.
Bebeğinizi beslenmeden önce yıkarsanız, ardından da masaj yapıp, beslerseniz bebeğiniz daha rahat uykuya geçecektir. Bu uygulamayı günün hemen hemen aynı saatlerinde yapmanız, bebeğiniz için rutinler oluşturmanız bebeğinizin kendini güvende hissetmesine neden olaup, rahat olmasını , huzurlu olmasını sağlayacaktır.
1. Bebeklerimiz yıkarken; küvet, file veya havlu,sünger,tülbent veya küçük havlu,şampuan, bebe yağı, kurutmak için gerekli iki tane havlu .
Bebekler için seçilen bebek küvetlerinde birçok çeşit bulunmaktadır. 0-6 ay arasına daha küçük bir küvet secebiliriz. Küçük ve hafif olmasından dolayı kullanışlıdır.Plastik olmalarından dolayı da temizlenmesi kolay ve sert bir malzeme olduğundan hakim olmak kolaydır. Bebeğiniz 6 aydan sonra daha büyük bir kuvete geçebilirsiniz. Bazı küvetler bebeğin içine düşmemesi için bebeğin hatlarına göre yapılmıştır. Bazılarında ise destekler vardır. Basını destekleyen ya da şampuanı koyabileceğiniz bölümleri vardır. Sizde size en uygun olan bir küvet secebilirisiniz.
Bebeğiniz yıkarken kuvetlere uygun fileler var. Onlardan da kullanabileceğiniz gibi küvetinizin içine havlu da koyabilirsiniz. Ayrıca bebeğin içine yerleşebileceği aparatlarda mevcuttur.
Bebeğinizi yıkarken sünger, küçük havlu veya tülbent ile bebeğinizi yıkayabilirisinzi.
2. Bebekler için ilk günlerde illa ki de şampuan kullanmamıza gerek yoktur. Kullanmak istersek; bebekler için olan şampuanlardan kullanmalıyız. Bu şampuanların ph nötr olu, içinde sabun yoktur.. Deterjan etkili kıvamlaştırıcı olmamalıdır.Gözleri yakmaz. Yumuşak b,ir formül içeriri. Boya, parfüm ve katkı maddesi içermezler. O nedenle de çok köpürmez ve kokulu değillerdir. Bebeklerimizi cildi hassas olduğu için bu önemlidir. İlla ki anne ve bablar köpüren şampuan kullanmak isterlerse, köpük şeklinde şampuanlar da vardır.
3. Bebeklerimizi ilk 6 ay boyunca her gün ama yapamıyorsanız gün aşırı banyo yaptırmanız, 6 aydan sonra ise aile alışkanlıklarına bağlı olarak belli bir düzen oluşturarak yıkayabilirsinzi. Banyo için en uygun zaman beslenme öncesi veya beslenmeden 1 saat sonra olmalıdır. Besledikten hemen sonra yıkarsanız, mideleri çok hassas olduğu için kusabilirelr.
Gece beslenmesinden 1 saat önce bebeğimiz yıkayabilir, masajını yapıp, besledikten sonra da güzelce uykuya geçmesini sağlayabiliriz. Bu rutin bebeğin uykuya geçmesini ve rahat uyumasını da sağlayacaktır.
4. Bebeğin annesi tarafından yaptırılan banyonun anne ile bebek arasındaki sevgi bağlarını kuvvetlendirmesi açısından önemlidir.
Bebek küvetinizi ayakta veya yüksekte olmalıdır. Eğilip kalkmamalısınız.bebeği yıkadığınız suyun sıcaklığı 36,4-37 derece olmalıdır.suyun sıcaklığını termometre ile ölçebileceğiniz gibi, dirseğinizi suyun içine sokarak da sıcaklığına karar verebilirsiniz. Oda sıcaklığı ise22- 24 derece olmalıdır. Bebeklerin ciltlerindeki yağ oranı yetişkinlere göre daha az olduğu için çabuk üşüyebiliriler. Isı kaybı baş bölgesinde daha çabuk olduğu için bebeğimizin önce vücudunu yıkamak, en son başını yıkamakta fayda vardır. Sürenin 10 dk geçmemesine özen gösterilmelidir. Bebeğimizin ön kısmını yıkarken baş, omuz ve sırtını bir elimizle destekleyerek poposunu küvete oturtun. Sırtını yıkarken de çenesinin altından sıkmayacak şekilde parmaklarınızla kavrarken vucudunu aynı elinizin kol kısmıyla destekleyin ve yarı dik şekilde tutun. Başını yıkarken yüz üstü olmasına ve kulaklarına su kaçmamasına dikkat edin. Göbek kordonu düşene kadar bebeğinizi küvete yatırmadan,üzerine su dökerek yıkayın.
Banyo yaparken bebeğiniz 12. ayını doldurduktan sonra oyunlar oynayabilirisiniz. Banyo kitapları ve oyuncaklarıyla banyoyu eğlenceye döndürebilirisiniz.
5. Bebeğiniz yıkarken mutlaka önceden malzemelerinizi hazırlamalıyız. Bebeğimizi asla tek basına suyun içinde , yanında bırakmayınız. Su seviyesi 10 cm kadar olmalıdır. Fileler bebeğimizi yıkarken işimiz kolaylaştırsa da asla onun üstüne yatırıp, bebeğimizi tutmayı bırakmayınız. Bebeğimizi banyo yaptırırken yanımızda mutlaka bize yardımcı olan birine, babasına ihtiyac vardır. Birimiz tutarken, diğer kişi su dökebilir. Yerler ıslanıp da ayakların kayma ihtimali için , yıkayan kişiye yardımcı olan kişi yeri silebilir, yıkayan kişi terlik giyebilir..Özellikle bebebğimizin başını yıkarken, bebeğimizin yüz üstü olmasına dikkat etmeliyiz.Suyu yavaş yavaş dökmeli, ağzına ve kulağına su kaçmasını önlemeliyiz. Ağzından su yutarsa,bir şey olmaz. Genzine kaçarsa, dik tutmalıyız.
6. Bebeğimizi yıkadıktan sonra kurularken 2 tane havlu bulundurun. İlk havlu ile bebeğin vucudunu kurularken ,bebeğinizi giydirinceye kadar ikinci havlu ile sarılı tutun. Çünkü vucudundaki suyu emen ıslak havlu bebeğinizin üşümesini ve hızla ısı kaybetmesine neden olur.Bebeğinizi kurulrken kol ve babaklarındaki boğumlarını , göbek deliği gibi vucudundaki tum kıvrımlarına dikkat etmek gerekir. O bölgeler nemli kalmamalıdır.
7. Banyodan sonra bebeğinize bebek yağı ile masaj yaparak hem bebeğinizingelişimine yardımcı olursunuz hem de bebeğinizle aranızdaki bağı kuvvetlendirin.Bebek yağını bebeğinizn boynundan itibaren sürmeye başlayın. Önce gövdesi, sonra kolları ve bacakalrına masaj yaparak sürün. El ve ayak parmaklarına da sürmeyi ihmal etmeyin. Bebek yağını bebeğinizn banyodan çıktıktan sonra vucudunun ıslaklığını kurutup, nemli iken bebek yağını sürerek masaj yaparsanız , nemlendirici daha hızlı bebeğinizin cildine nufus edecektir.Bebeğinize bebk yağı dışında bebekler için olan losyonları da kullanabilirisiniz. Fakat pudra kullanmanızı önermeiyoruz. Hem toz şeklinde olduğundan bebeğinizin aspire etmesinden dolayı hem de vücut kıvrımlarında topaklanma olacağından dolayı önerilmemektedir.
Bebeğinizi beslenmeden önce yıkarsanız, ardından da masaj yapıp, beslerseniz bebeğiniz daha rahat uykuya geçecektir. Bu uygulamayı günün hemen hemen aynı saatlerinde yapmanız, bebeğiniz için rutinler oluşturmanız bebeğinizin kendini güvende hissetmesine neden olaup, rahat olmasını , huzurlu olmasını sağlayacaktır.
18 Mart 2011 Cuma
Prima ve UNICEF’ten“1 Paket = Hayat Kurtaran 1 Aşı” Kampanyası için Anlamlı Sergi
40 ülkede 170 milyon anne ve bebeğin hayatını tehdit eden Anne ve Yenidoğan Tetanosu’nu ortadan kaldırmaya yardımcı olmak amacıyla, Prima ve UNICEF’in sürdürdüğü “1 Paket=Hayat Kurtaran 1 Aşı” Kampanyası, gelişmekte olan ülkelerdeki annelerin ve bebeklerinin hayatta kalmalarına destek oluyor. Türkiye’den 4.5 milyonun üzerinde Anne ve Yenidoğan Tetanosu aşı bağışı toplanması hedefleniyor.Kampanya kapsamında Güneydoğu Asya’nın en az gelişmiş ülkesi olan Doğu Timor’daki aşılama çalışmalarını ve adanın unutulmuş çocuklarını fotoğraflayan Bennu Gerede’nin “Prima ile Hayata 1 Şans Ver” Sergisi’nin tanıtımı gerçekleştirildi.
Dünya bebeklerinin sağlıklı ve mutlu gelişimini sağlamayı amaç edinen Prima ve UNICEF, tüm dünyada “1 Paket=Hayat Kurtaran 1 Aşı” kampanyası’nı birlikte yürütüyor. Prima, kampanya kapsamında her UNICEF logolu Prima paketi için bir kadının Anne ve Yenidoğan Tetanosu’ndan korunması için gerekli 1 aşı bedelini UNICEF’e bağışlıyor. Bugüne kadar Prima ve UNICEF bu kampanya ile 21 ülkede 100 milyon anne ve bebeğin Anne ve Yenidoğan Tetanosu’ndan korunmasına yardımcı oldu.
Türkiye’de tamamen önlenen hastalık gelişmekte olan 40 ülkede 170 milyon anne ve bebeğin hayatını tehdit ediyor. Anne ve Yenidoğan Tetanosu’nu ortadan kaldırmaya yardımcı olmayı hedefleyen “1 Paket=Hayat Kurtaran 1 Aşı” kampanyasıyla, Türkiye’den 4.5 milyonun üzerinde Anne ve Yenidoğan Tetanosu aşısı bedelinde bağış toplanması hedefleniyor.
Fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede de, Prima UNICEF işbirliğiyle hayata geçirilen "1 Paket = Hayat Kurtaran 1 Aşı" projesi kapsamında aşılamanın devam ettiği Güneydoğu Asya'nın en az gelişmiş ülkesi Doğu Timor'a ziyarette bulundu. Bennu Gerede, yürütülen aşılama çalışmalarının ve adanın unutulmuş çocuklarının çok zor şartlar altında, sanatçı olmanın verdiği hassasiyetle fotoğraflarını çekti. Tan Sağtürk, Berna Laçin ve Tülin Şahin de “Bir paket=Hayat Kurtaran Bir Aşı” sosyal sorumluluk kampanyasına destek vermek amacıyla proje tanıtım filmlerinde gönüllü olarak yer aldılar.
Sergi açılışından önce P&G Dış İlişkiler Direktörü Sn. Hayrünnisa Aligil, UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi Sn. Türkan Şoray ve sergi sahibi Bennu Gerede proje ile ilgili görüşlerini paylaştılar.
“1 Paket=Hayat Kurtaran 1 Aşı” kampanyası ve bu kapsamda gerçekleştirilen “Prima ile Hayata 1 Şans Ver” sergisi hakkında görüşlerini paylaşan P&G Türkiye Dış İlişkiler Direktörü Hayrünnisa Aligil; Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre Anne ve Yenidoğan Tetanosu her yıl 59.000 yenidoğanın ölümüne yol açıyor. Halen 40 ülkede 170 milyon anne ve bebek, ölümcül ancak kolayca önlenebilir bir hastalık olan Anne ve Yenidoğan Tetanosu (AYT)’na karşı koruma bekliyor. İşte bu kapsamda Prima UNICEF işbirliği ile çok önemli bir projeyi üstlendi. Türkiye’nin duyarlı anne ve babalarının desteği ile kampanya sonunda toplam 4.5 milyonun üzerinde Anne ve Yenidoğan Tetanosu aşısı bedelinde bağış yapmayı hedefliyoruz” dedi. Bugün bu anlamlı projenin bilgilerini paylaşmanın yanında Bennu Gerede’nin çektiği birbirinden özel fotoğrafları da görme şansı bulduk, kendisine gönülden verdiği destek için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Ayrıca kampanya tanıtımında gönüllü olarak yer alan UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi ve sanatçı Türkan Şoray, oyuncu Berna Laçin, bale sanatçısı ve koreograf Tan Sağtürk ve top model Tülin Şahin’e teşekkürlerimizi bir borç biliriz.” diye ekledi.
UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi olarak kampanyaya destek veren Türkan Şoray da “Bebekler bizim geleceğimiz. Bütün bebekler dünyanın her neresinde olursa olsun yaşama sağlıklı başlama hakkına sahip olmalıdır. Prima ve UNICEF’in beraber yürüttüğü bu kampanyanın bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ve “1 Paket = Hayat Kurtaran 1 Aşı” Kampanyası’nın gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm Prima ve UNICEF yetkililerine sonsuz teşekkürlerini sunduğunu” iletti.
Projeye destek veren diğer isimlerden Bennu Gerede sergi sahibi olarak; “1 Paket = Hayat Kurtaran 1 Aşı” kampanyası kapsamında Prima yetkilileri, bu çok özel sergi fikrini benimle paylaştılar. Bu sergi fikrindeki amaç; Doğu Timor’daki annelerin ve bebeklerinin durumunu yakından görmek ve aşılama çalışmalarını burada paylaşmaktı. Kampanyanın amacını duyduğum andan itibaren böylesine güzel bir sergi fikrinin de bir parçası olmak istedim. Sonuçta oradaki durumu tüm çıplaklığıyla yansıtan fotoğraflardan çektim. “Prima ile Hayata 1 Şans Ver” sergisi, kampanyanın ne kadar anlamlı bir göreve hizmet ettiğinin açık bir göstergesi.“ dedi.
P&G Dış İlişkiler Direktörü Hayrünnisa Aligil ayrıca tüm dünyada Prima UNICEF kampanyasına büyük destek veren Carrefour ile Türkiye’de de özel bir işbirliğine gidildiğini ifade etti. Aligil “Tüm dünyada şu ana kadar bağışlanan 100 milyon aşının yaklaşık 10 milyonunu Carrefour desteği ile topladık. Carrefour da tüm dünyada bu gibi sosyal sorumluluk projelerine ve sürdürülebilir programlara destek vermektedir. Global olarak yürüttüğümüz bu işbirliğini Türkiye’de de hayata geçirmekten çok mutluyuz.” dedi. CarrefourSA Kurumsal İlişkiler ve Hukuk Direktörü Merter Özay yaptığı açıklamada kampanya başlangıcından beri sadece CarrefourSA’lardaki Prima satışlarıyla toplamda 300.000’in üzerinde aşının UNICEF’e bağışlandığını ve CarrefourSA olarak bu değerli kampanyaya böyle bir katkı sağlamaktan çok memnun olduğunu belirtti.
16 Mart 2011 Çarşamba
ALTUĞ ARTIK 14 AYLIK.)))
”Makarna tabakta çok hoş duruyor. Acaba yerde nasıl duracak? Bir deneyelim!’’ Size garip gelebilir ama bu tam da 14 aylık bebek aklından geçenlerdir. Çoğu zaman bir bebeğin böyle bir hareket yapmasını yaramazlık olarak algılarız. Hareketin hoş olmadığı ve özendirilmemesi gerektiği doğru; ancak bebeğin tek amacı deney yapmak. Konuya bu açıdan bakmak bazı şeyleri daha kabul edilebilir kılacaktır.
Fiziksel Gelişim :
14 aylık bebek bağımsızlıkla ve bağımlılık arasında gider gelir. Odada oturuyorken sizden hızlıca uzaklaşır, tam kapıya geldiğinde gözlerinizin içine bakar. O anda ”acaba gitmeli miyim, yoksa geri mi dönmeliyim ?”diye soruyordur kendi kendine. Yeni bir şeyler öğrenme güdüsü onu gitmeye zorlarken, sizden aldığı sıcaklık ona ”dön emri” vermektedir. Aslında bu ikilem bebek, çocuk olup hatta ergenliğe kadar devam edecek kendi içindeki bir iç savaşın işareti: Bağımsızlık. Bu yolculukta gözleriniz, hareketleriniz ve sözlerinizle ona destek olduğunuzu her zaman hissettirin.
Bebek ve Beslenme :
Bağımsızlığını isteyen bir çocuğa yemek yedirmek zor olacaktır. Aylarca oturmak ve dünyayı seyretmek zorunda kalan bebek artık her şeye ulaşmak ve kurcalamak ister. Çünkü, bir yerlerde oturup pasif kalmak onun için artık ”Çin işkencesi” olmaktadır. Bu nedenle bir yaşından sonra bebekleri masada tutmak gayet zor olabilmektedir. Konuya bu gerçekliği akılda tutarak yaklaşmak gerekir. Onu yemek masasında tutmak için aşırı ısrarcı olmayın. Bu yemek yemeyi bir ceza olarak algılamasını sağlayabilir. 14 aylık bir bebeğin açlıktan hayatını kaybetmesi de imkansızdır. O bazen çok, bazen az yiyerek kendince bir denge oluşturacaktır. Kendi porsiyonlarınızla onunkini karıştırmayın lütfen. ”Minik gurme” nin midesi halen çok küçük. Sağlıklı gıdalarla pişirilmiş yemekler yapmak, öğünlere yeni gıdaları eklemek ve bir sofra rutini oluşturmak sizin göreviniz. 3N,1 N kuralını hatırlayın. Ne zaman,nerede ve ne yenileceğine aileler karar verir. Ne kadar yenileceğine ise çocuk.
Korkular :
”Minik kalbiniz” büyüdükçe yeni korkular geliştirebilir. Hayatı keşfettikçe hayatın sadece güzelliklerle ve mutluluklarla dolu olmadığını öğrenecektir. Hayatta zorluklar, acılar ve korkular da var. Ve bebeğiniz artık bunlarla yüzleşiyor olacak. Gün içinde yaşadığı bir stres gece bir rüya veya kabus görmesine neden olabilir. Bu onu korkutup gece ağlamsını sağlayabilir.Yanında olduğunuzu, sorun olmadığını hem hareketlerinizle hem de sözlerinizle ifade etmelisiniz.
Bebek Konuşuyor :
14 aylık bebek ” yemek vakti geldi ”dediğinizde mutfağa koşuyorsa bu size hayal gibi gelmesin. Bebek artık daha karmaşık cümleleri de anlayacak kapasitededir. Artık komik şarkılar yerine onunla biraz daha anlamlı sohbetler yapabilirsiniz. Sizin söyleyeceklerinizi anlayabilir ama cevap vermesi, anlaması kadar kolay olmayacaktır. Ona yardımcı olun. ”Bu” diyorsa ‘’Evet Göktuğ anlıyorum su istiyorsun’’dediğinizde inanın ona 5 kelimeyle çok şey anlatmış olursunuz. Dikkat ettiniz mi ? bir tek kelimeye tonlama yaparak soru formatı da oluşturabiliyorlar. ”Bu” derken vurguyu sona yaptıkça kelime su ver anlamında bir soru cümlesi oluyor.
Yemek yerken deney yapmayı seven 14 aylık bebeğin bir dahaki sefere bezelyeleri ağzı yerine kafasından aşağı aktarması da olasıdır. Bu durum sizi çok güldürse de bunu bebeğinize hissettirmeyin. Çünkü yaptığı hareketin sizde mutluluk yarattığını algılarsa bunu çok uzun süre farklı yöntemlerle denemeye devam edecektir. Bu arada en iyisi yemek sandalyesinin altına bir bez veya gazete sermek..
Bilgi Hapı:
Bebeğinizin dişleri gelmeye devam ediyor olabilir. Bu onun damaklarında ağrı yapıyor olabilir. Onun eline biraz soğutulmuş bir muz,boydan kesilmiş salatalık veya havuç verin bakalım. Eline aldığı bu gıdaları ağzına attığında soğuk hissi onun damaklarına iyi gelecektir. Miniğin eline çok katı gıdalar verdiğinizde, boğulma tehlikesine karşı her zaman tetikte olmalısınız.
KAYNAK:BEBEKOLAY
Altuğ'a gelirsek; Yukarıdakileri okuyunca Bu ay en belirgin özelliği herşeye çok güğzel tepki veriyor. Konuşamasa da ne demek istediğini bize anlatıyor.
Bağımsız olmak , herhal de en çok istediği şey... Yürüyebiliyor,ama çok cesaretli değil. Henüz 5-6 adım tek başına yürüyor. Elinden tuttuğumuzda bırakın yürümeyi, koşuyor bile...
Yemeklerimiz artık belli bir düzene girdi. Eğer hasta ve ya diş çıkarma dönemi değilse, artık kusmaları yok... Pütürüklü de yiyor. Ama onu çok zorşlamıyorum. Eline birşey verdiğimizde kendi kendine güzelce yiyor. Açken pütürtüklü , yada blendırdan geçirilmiş farketmiyor. Ancak doymöuşsa o zaman kendini hiç zorlamak istemiyor.
Uykuları da düzenli... Sabah 06:30-07:00 de yarı uyanık oluypor. Sütünü içip, yaklaşık09:30 a kadar uyuyor. Sonra 10:00-10:30 civarı kahvaltı yapıyor. Kahvaltısını bazen meyveli bazen de yumurtalı yapıyor. Bazen 12 civarı küçük bir kestrime yapıyor. Saat 14:00-14:30 civarı öğle yemeğini yiyor. genel de bu öğünde yoğrut ile etli sebze çorbası ya da yemeği yiyor. Ardından oyun zamanı.. Saat 17:00-17:30 civarı 1 -1,5 saatlik bir uyku saati var. Sonra ben işten evev gelmiş oluyorum: 18:00-19:00 arası anne ile cilveleşme zamanı.. Babamız 19:00 da gelince tyarım saat onunla cilveleşip, akşam yemeği yiyoruz, hep beraber. Akşamüzeri uyuduğu için yaklaşık 23:30-24:00 arasında bizimle beraber uykuya geçiyor. sabah ka dar da deliksiz uyuyoruz.( aman nazar değmesin!!)
oyunlarımız; müzik ile dans etmeyi, el çaklatıp, kafasıyla ritm tutmayı çok seviyor. Telefonlarla oynamayı ama gerçek ve çalışan telefonla oynamayı çok seviyor.
Fiziksel Gelişim :
14 aylık bebek bağımsızlıkla ve bağımlılık arasında gider gelir. Odada oturuyorken sizden hızlıca uzaklaşır, tam kapıya geldiğinde gözlerinizin içine bakar. O anda ”acaba gitmeli miyim, yoksa geri mi dönmeliyim ?”diye soruyordur kendi kendine. Yeni bir şeyler öğrenme güdüsü onu gitmeye zorlarken, sizden aldığı sıcaklık ona ”dön emri” vermektedir. Aslında bu ikilem bebek, çocuk olup hatta ergenliğe kadar devam edecek kendi içindeki bir iç savaşın işareti: Bağımsızlık. Bu yolculukta gözleriniz, hareketleriniz ve sözlerinizle ona destek olduğunuzu her zaman hissettirin.
Bebek ve Beslenme :
Bağımsızlığını isteyen bir çocuğa yemek yedirmek zor olacaktır. Aylarca oturmak ve dünyayı seyretmek zorunda kalan bebek artık her şeye ulaşmak ve kurcalamak ister. Çünkü, bir yerlerde oturup pasif kalmak onun için artık ”Çin işkencesi” olmaktadır. Bu nedenle bir yaşından sonra bebekleri masada tutmak gayet zor olabilmektedir. Konuya bu gerçekliği akılda tutarak yaklaşmak gerekir. Onu yemek masasında tutmak için aşırı ısrarcı olmayın. Bu yemek yemeyi bir ceza olarak algılamasını sağlayabilir. 14 aylık bir bebeğin açlıktan hayatını kaybetmesi de imkansızdır. O bazen çok, bazen az yiyerek kendince bir denge oluşturacaktır. Kendi porsiyonlarınızla onunkini karıştırmayın lütfen. ”Minik gurme” nin midesi halen çok küçük. Sağlıklı gıdalarla pişirilmiş yemekler yapmak, öğünlere yeni gıdaları eklemek ve bir sofra rutini oluşturmak sizin göreviniz. 3N,1 N kuralını hatırlayın. Ne zaman,nerede ve ne yenileceğine aileler karar verir. Ne kadar yenileceğine ise çocuk.
Korkular :
”Minik kalbiniz” büyüdükçe yeni korkular geliştirebilir. Hayatı keşfettikçe hayatın sadece güzelliklerle ve mutluluklarla dolu olmadığını öğrenecektir. Hayatta zorluklar, acılar ve korkular da var. Ve bebeğiniz artık bunlarla yüzleşiyor olacak. Gün içinde yaşadığı bir stres gece bir rüya veya kabus görmesine neden olabilir. Bu onu korkutup gece ağlamsını sağlayabilir.Yanında olduğunuzu, sorun olmadığını hem hareketlerinizle hem de sözlerinizle ifade etmelisiniz.
Bebek Konuşuyor :
14 aylık bebek ” yemek vakti geldi ”dediğinizde mutfağa koşuyorsa bu size hayal gibi gelmesin. Bebek artık daha karmaşık cümleleri de anlayacak kapasitededir. Artık komik şarkılar yerine onunla biraz daha anlamlı sohbetler yapabilirsiniz. Sizin söyleyeceklerinizi anlayabilir ama cevap vermesi, anlaması kadar kolay olmayacaktır. Ona yardımcı olun. ”Bu” diyorsa ‘’Evet Göktuğ anlıyorum su istiyorsun’’dediğinizde inanın ona 5 kelimeyle çok şey anlatmış olursunuz. Dikkat ettiniz mi ? bir tek kelimeye tonlama yaparak soru formatı da oluşturabiliyorlar. ”Bu” derken vurguyu sona yaptıkça kelime su ver anlamında bir soru cümlesi oluyor.
Yemek yerken deney yapmayı seven 14 aylık bebeğin bir dahaki sefere bezelyeleri ağzı yerine kafasından aşağı aktarması da olasıdır. Bu durum sizi çok güldürse de bunu bebeğinize hissettirmeyin. Çünkü yaptığı hareketin sizde mutluluk yarattığını algılarsa bunu çok uzun süre farklı yöntemlerle denemeye devam edecektir. Bu arada en iyisi yemek sandalyesinin altına bir bez veya gazete sermek..
Bilgi Hapı:
Bebeğinizin dişleri gelmeye devam ediyor olabilir. Bu onun damaklarında ağrı yapıyor olabilir. Onun eline biraz soğutulmuş bir muz,boydan kesilmiş salatalık veya havuç verin bakalım. Eline aldığı bu gıdaları ağzına attığında soğuk hissi onun damaklarına iyi gelecektir. Miniğin eline çok katı gıdalar verdiğinizde, boğulma tehlikesine karşı her zaman tetikte olmalısınız.
KAYNAK:BEBEKOLAY
Altuğ'a gelirsek; Yukarıdakileri okuyunca Bu ay en belirgin özelliği herşeye çok güğzel tepki veriyor. Konuşamasa da ne demek istediğini bize anlatıyor.
Bağımsız olmak , herhal de en çok istediği şey... Yürüyebiliyor,ama çok cesaretli değil. Henüz 5-6 adım tek başına yürüyor. Elinden tuttuğumuzda bırakın yürümeyi, koşuyor bile...
Yemeklerimiz artık belli bir düzene girdi. Eğer hasta ve ya diş çıkarma dönemi değilse, artık kusmaları yok... Pütürüklü de yiyor. Ama onu çok zorşlamıyorum. Eline birşey verdiğimizde kendi kendine güzelce yiyor. Açken pütürtüklü , yada blendırdan geçirilmiş farketmiyor. Ancak doymöuşsa o zaman kendini hiç zorlamak istemiyor.
Uykuları da düzenli... Sabah 06:30-07:00 de yarı uyanık oluypor. Sütünü içip, yaklaşık09:30 a kadar uyuyor. Sonra 10:00-10:30 civarı kahvaltı yapıyor. Kahvaltısını bazen meyveli bazen de yumurtalı yapıyor. Bazen 12 civarı küçük bir kestrime yapıyor. Saat 14:00-14:30 civarı öğle yemeğini yiyor. genel de bu öğünde yoğrut ile etli sebze çorbası ya da yemeği yiyor. Ardından oyun zamanı.. Saat 17:00-17:30 civarı 1 -1,5 saatlik bir uyku saati var. Sonra ben işten evev gelmiş oluyorum: 18:00-19:00 arası anne ile cilveleşme zamanı.. Babamız 19:00 da gelince tyarım saat onunla cilveleşip, akşam yemeği yiyoruz, hep beraber. Akşamüzeri uyuduğu için yaklaşık 23:30-24:00 arasında bizimle beraber uykuya geçiyor. sabah ka dar da deliksiz uyuyoruz.( aman nazar değmesin!!)
oyunlarımız; müzik ile dans etmeyi, el çaklatıp, kafasıyla ritm tutmayı çok seviyor. Telefonlarla oynamayı ama gerçek ve çalışan telefonla oynamayı çok seviyor.
11 Mart 2011 Cuma
TRTR OKUL TV ANNE -ÇOCUK PROGRAMINDAYDIM!!!
http://www.youtube.com/watch?v=vy1fDNRnDyo
Dün 14:50 de yayınlanan Anne -çocuk programında ben de vardır. Bir önceki gece heyacanla nasıl olacak diye beri bekliyordum.Tv kanalına gittiğimde çalışan arkadaşlar bana çok güzel davrandılar. Çok ilgililer.Ne yapacaktım.. merakla bekliyordum.
Neyse ki program başladı ve ortalama 20 dk sonra bana söz verdiler. Bebeklerin çamaşırlarını nasıl yıkarız?
Onların destekleriyle güzel bir program oluverdi…
Ama insanın kendsini ekranda seyretmesi çok enteresan.Tv insanı şişman gösteriyor diyorlardı. EVET!!!!
Ben kiloluyum ama ekran sanki daha da şişko göstermiş:((
Neyse bir daha ki çekimlere diyorum!!
Dün 14:50 de yayınlanan Anne -çocuk programında ben de vardır. Bir önceki gece heyacanla nasıl olacak diye beri bekliyordum.Tv kanalına gittiğimde çalışan arkadaşlar bana çok güzel davrandılar. Çok ilgililer.Ne yapacaktım.. merakla bekliyordum.
Neyse ki program başladı ve ortalama 20 dk sonra bana söz verdiler. Bebeklerin çamaşırlarını nasıl yıkarız?
Onların destekleriyle güzel bir program oluverdi…
Ama insanın kendsini ekranda seyretmesi çok enteresan.Tv insanı şişman gösteriyor diyorlardı. EVET!!!!
Ben kiloluyum ama ekran sanki daha da şişko göstermiş:((
Neyse bir daha ki çekimlere diyorum!!
7 Mart 2011 Pazartesi
3.SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI GÜNLERİ
9 Mart'ta başlayacak olan 3. Sivil Toplum Kuruluşları günleri etkinliğine Emzirme Reformu da katılıyor.
Yaklaşık 1 yıl önce bloglarda başlayan hareketimiz blogcuanne Elif'in liderliğinde büyük bir hızla ilerlemekte. Gerçekten arkadaşlarımız büyük bir özveri ile bu hareketimiz desteklemekte ve bu konuda çalışmaktaklar. Bne de elimden geldiği kadar onları desteklemekteyim. Sizlerde uygunsanız buraya sizleri de bekleriz.
Yaklaşık 1 yıl önce bloglarda başlayan hareketimiz blogcuanne Elif'in liderliğinde büyük bir hızla ilerlemekte. Gerçekten arkadaşlarımız büyük bir özveri ile bu hareketimiz desteklemekte ve bu konuda çalışmaktaklar. Bne de elimden geldiği kadar onları desteklemekteyim. Sizlerde uygunsanız buraya sizleri de bekleriz.
Buradan detayları öğrenebilirsiniz:
merhabalar,
Merhabalar,
Hergün ilk yaptığım bloğuma girebiliyor muyum diye bakmak oluyor. Çok sinir bozucu. Hergün günümü şenlendiren bloglara malesef giremiyorum. Bunun sebebi de saçma sapan insanların yaptıkları saçmalıktan dolayı hepimiz ceza almış olmamız.Facebookta, twitter da sayfalar açıldı. Protesto için ben de oralara sürekli mesajlar bırakıyorum. Böyle olmamalı.. Ceza suçlulara verilmeli, bana değil..
ben de bloğumun kopyalamasını yaptım.. Burada tüm yazılarımı topladım. Ama doğrusu bu olmamalı.En kısa sürede herşey eski düzenine döneceğini umarak, diğre sitemi düzenlemedim bile.
Yetkililer, lütfen bizi duyun ve bloglarımıza ulaşmamıza izin verin!!!!
Hergün ilk yaptığım bloğuma girebiliyor muyum diye bakmak oluyor. Çok sinir bozucu. Hergün günümü şenlendiren bloglara malesef giremiyorum. Bunun sebebi de saçma sapan insanların yaptıkları saçmalıktan dolayı hepimiz ceza almış olmamız.Facebookta, twitter da sayfalar açıldı. Protesto için ben de oralara sürekli mesajlar bırakıyorum. Böyle olmamalı.. Ceza suçlulara verilmeli, bana değil..
ben de bloğumun kopyalamasını yaptım.. Burada tüm yazılarımı topladım. Ama doğrusu bu olmamalı.En kısa sürede herşey eski düzenine döneceğini umarak, diğre sitemi düzenlemedim bile.
Yetkililer, lütfen bizi duyun ve bloglarımıza ulaşmamıza izin verin!!!!
2 Mart 2011 Çarşamba
İKİNCİ ÇOCUK İÇİN İDEAL ZAMAN NE OLMALI?
İlk çocuğu büyüttükten sonra mı ikinci çocuğu düşünmeli? yoksa birinci çocuğun hem paylaşmayı hem de arkadaşlığı öğrenerek büyümesi için çok da ara vermeden ikinci çocuğu mu dünyaya getirmeli?
İlk çocuğu zahmetli büyüyen anneler, aynı şeyleri tekrar yaşamamak ya da geciktirmek isterler. Çünkü isteklerini ifade edebilen, tuvaletini yapan, söz dinleyen bir çocuk büyütmenin keyfini sürmek varken yeniden bebek ağlaması, uykusuz geceler gözlerini korkutabilir. Tabi herşeyden önce ikinci çocuğun sorumluluğu ve ona gelecek hazırlama kaygısını da unutmayalım.
Ancak, ilk çocuk büyüdükçe ve ikinci çocukla yaş farkı arttıkça uyum problemi ve kıskançlık da beraberinde gelebilir. Çocukların ortak oyun oynayamaması da hâkeza. Çevreden "Çocukların arasını çok açma, rahata alışırsan ikinciyi büyütmen zor olur. İkicisi de doğsun, ikisi bir arada büyüsün." nasihatları da eklenir. En ideal zaman nedir? Uzmanların bu konuya bakışları şöyle:
Daha büyük olan çocuk için mükemmel zaman diye bir şey yoktur, bu nedenle seçiminizi kendi koşullarınıza uyacak şekilde yapın. İki ve beş yaşları arasında büyük çocuğun bir kardeşe en az sıkıntı ile adapte olması sağlanabilir. Yerlerinin değişmesini sevmezler fakat siz daha büyük olan çocuğunuza çok değerli bir şey öğretiyor olacaksınız - nasıl paylaşmayı öğreneceğini.
Bir çok doktor çocuklara kardeşleri olacağını söylemeden önce birinci üç aylık dönemin geçmesini ve hamileliğin kesinleşmesinin beklenmesini tavsiye ederler. Çocuklar inanılmaz derecede annelerinin duygularına karşı hassastırlar, ve ikinci üç aylık dönemde hamilelikten haberdar edilmezler ve açıklayamadıkları değişikliklerin farkına varırlarsa çok üzülebilirler. Ayrıca erken bir şekilde haber vermek onun yerinden edilme duygusunu azaltacaktır çünkü önünüzdeki altı ay sizin bölünmemiş ilginiz tamamen onun üzerinde olacaktır. çocuğunuzu aileye yeni katılacak bu ferde hazırlamanın en iyi yolu kısa ve basit bir açıklama yapmaktır. Mesela diyebilirsiniz ki: "Bir erkek kardeşin (veya kız kardeşin) olacak şu anda annenin içinde büyüyor gelecek yaz bir zaman dışarı çıkacak". Onun kafasını bir sürü gerçek ile karıştırmayın. Bu şekilde ona bu şaşırtıcı açıklamayı kendi hızında özümsemesi için yer bırakmış oluyorsunuz, daha fazlasını duymak istediği zaman sorular soracaktır. Yeni bebeğinizin cinsiyetini öğrenmeyi seçerseniz, kızınıza onun cinsiyetini söylemenin bir zararı yoktur. Hatta, bu bilgi, yaklaşmakta olan doğumu onun için daha gerçek hale getirebilir
İlk çocuğu zahmetli büyüyen anneler, aynı şeyleri tekrar yaşamamak ya da geciktirmek isterler. Çünkü isteklerini ifade edebilen, tuvaletini yapan, söz dinleyen bir çocuk büyütmenin keyfini sürmek varken yeniden bebek ağlaması, uykusuz geceler gözlerini korkutabilir. Tabi herşeyden önce ikinci çocuğun sorumluluğu ve ona gelecek hazırlama kaygısını da unutmayalım.
Ancak, ilk çocuk büyüdükçe ve ikinci çocukla yaş farkı arttıkça uyum problemi ve kıskançlık da beraberinde gelebilir. Çocukların ortak oyun oynayamaması da hâkeza. Çevreden "Çocukların arasını çok açma, rahata alışırsan ikinciyi büyütmen zor olur. İkicisi de doğsun, ikisi bir arada büyüsün." nasihatları da eklenir. En ideal zaman nedir? Uzmanların bu konuya bakışları şöyle:
Daha büyük olan çocuk için mükemmel zaman diye bir şey yoktur, bu nedenle seçiminizi kendi koşullarınıza uyacak şekilde yapın. İki ve beş yaşları arasında büyük çocuğun bir kardeşe en az sıkıntı ile adapte olması sağlanabilir. Yerlerinin değişmesini sevmezler fakat siz daha büyük olan çocuğunuza çok değerli bir şey öğretiyor olacaksınız - nasıl paylaşmayı öğreneceğini.
Bir çok doktor çocuklara kardeşleri olacağını söylemeden önce birinci üç aylık dönemin geçmesini ve hamileliğin kesinleşmesinin beklenmesini tavsiye ederler. Çocuklar inanılmaz derecede annelerinin duygularına karşı hassastırlar, ve ikinci üç aylık dönemde hamilelikten haberdar edilmezler ve açıklayamadıkları değişikliklerin farkına varırlarsa çok üzülebilirler. Ayrıca erken bir şekilde haber vermek onun yerinden edilme duygusunu azaltacaktır çünkü önünüzdeki altı ay sizin bölünmemiş ilginiz tamamen onun üzerinde olacaktır. çocuğunuzu aileye yeni katılacak bu ferde hazırlamanın en iyi yolu kısa ve basit bir açıklama yapmaktır. Mesela diyebilirsiniz ki: "Bir erkek kardeşin (veya kız kardeşin) olacak şu anda annenin içinde büyüyor gelecek yaz bir zaman dışarı çıkacak". Onun kafasını bir sürü gerçek ile karıştırmayın. Bu şekilde ona bu şaşırtıcı açıklamayı kendi hızında özümsemesi için yer bırakmış oluyorsunuz, daha fazlasını duymak istediği zaman sorular soracaktır. Yeni bebeğinizin cinsiyetini öğrenmeyi seçerseniz, kızınıza onun cinsiyetini söylemenin bir zararı yoktur. Hatta, bu bilgi, yaklaşmakta olan doğumu onun için daha gerçek hale getirebilir
1 Mart 2011 Salı
Prima'nın UNICEF ile ortak olarak gerçekleştirdiği 1=1 kampanyası
Merhabalar,
Geçenler de gelen bir email üzerine Primanın bana gönderdiği paket hakkında sizleri de bilgilendirmek istedim. Prima UNICEF'ın desteklediği bir sosyal sorumluluk projesine destek veriyor. Benim de bloğumdan onlara destek vermemi rica ettiler. Bunun üzerine bana bugün minik bir paket geldi.
Bu paket gerçekten çok özenilerek hazırlanmış. İçerisinde bir plastik bileklik ve küçük bir not vardı.
Prima'nın UNICEF ile ortak olarak gerçekleştirdiği 1=1 kampanyası
Bu kampanyaya katkıda bulunmak isteyenler , Facebook'taki Prima Dünyası'nı beğeniyor ve tek tıkla, Türkiye de önlenmiş olmasına rağmen dünya da yüzbinlerce bebeğin hayatını tehdit eden Yenidoğan tetanosunun önlenmesi için Prima'nın UNICEF2e bir aşı bedeli bağışlamasını sağlayabiliyor. Yani 1 beğeni=hayat kurtaran 1 aşı....
www.facebook.com/Primadunyasi
Haydi arkadaşlar, küçük tıkla tetanos aşısı olmayan bebeklere yardımcı olalım...
Sevgiler
Geçenler de gelen bir email üzerine Primanın bana gönderdiği paket hakkında sizleri de bilgilendirmek istedim. Prima UNICEF'ın desteklediği bir sosyal sorumluluk projesine destek veriyor. Benim de bloğumdan onlara destek vermemi rica ettiler. Bunun üzerine bana bugün minik bir paket geldi.
Bu paket gerçekten çok özenilerek hazırlanmış. İçerisinde bir plastik bileklik ve küçük bir not vardı.
Prima'nın UNICEF ile ortak olarak gerçekleştirdiği 1=1 kampanyası
Bu kampanyaya katkıda bulunmak isteyenler , Facebook'taki Prima Dünyası'nı beğeniyor ve tek tıkla, Türkiye de önlenmiş olmasına rağmen dünya da yüzbinlerce bebeğin hayatını tehdit eden Yenidoğan tetanosunun önlenmesi için Prima'nın UNICEF2e bir aşı bedeli bağışlamasını sağlayabiliyor. Yani 1 beğeni=hayat kurtaran 1 aşı....
www.facebook.com/Primadunyasi
Haydi arkadaşlar, küçük tıkla tetanos aşısı olmayan bebeklere yardımcı olalım...
Sevgiler
BLOGTLAR YASAKLANMASIN!!!
Dün bloglar arasında dolaşırken stildirektörünün bloğunda ve başka birçok blogda digitürk'ün açtığı dava üzerine blogların kapanöması sözkonusu olduğu yazıyordu. Gerçekten çok üzüldüm, bu duıruma. Kaç senedir tüm emeklerim boşa gidecek. Gitmemeli!! Birileri bir hata yaptıysa, bunun cezasını hepimiz çekmemeli...Onun için sizde ricam aşağıdaki linklerden destek vermeniZ!!!
BLOGLAR KAPATILMASIN!!!!
Bloguma dokunma Facebook grubu
http://www.facebook.com/home.php?sk=group_170426343004822
katılımlarınızı bekleriz hatta duvarlarınızda yayarsanız süper olur!
Fan sayfası
http://www.facebook.com/blogumadokunma
Bu arada bloğumu nasıl yedeklemeliyim, wordpresse mi taşımalıyım? Bunların cevabını bugün araştırmalıyım. Bileniniz varsa bana mesaj atarsa çok sevinirim..
Teşekkürler Açalya..Satyende ben de sonunda ben de wordpresse taşındım..
http://bebeimgeliyor.wordpress.com/
Sevgiler
BLOGLAR KAPATILMASIN!!!!
Bloguma dokunma Facebook grubu
http://www.facebook.com/home.php?sk=group_170426343004822
katılımlarınızı bekleriz hatta duvarlarınızda yayarsanız süper olur!
Fan sayfası
http://www.facebook.com/blogumadokunma
Bu arada bloğumu nasıl yedeklemeliyim, wordpresse mi taşımalıyım? Bunların cevabını bugün araştırmalıyım. Bileniniz varsa bana mesaj atarsa çok sevinirim..
Teşekkürler Açalya..Satyende ben de sonunda ben de wordpresse taşındım..
http://bebeimgeliyor.wordpress.com/
Sevgiler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)