30 Temmuz 2009 Perşembe
Aptamil Sütlü Tahıl Karışımı
Sütlü Tahıl Karışımı
Aptamil Sütlü Tahıl Karışımı, bileşimindeki Immunofortis’li Aptamil sütü ile bebeğinizin bağışıklık sistemini destekleyen bir kaşık mamasıdır. Ek besin dönemindeki bebeğiniz için lezzetli ve besleyici bir öğündür. Her kasesi bebeğinizin ihtiyacı olan tüm besinleri içerir:
• IMMUNOFORTİS’li Aptamil Sütü
• Besleyici zengin tahıllar
• Vitamin ve mineraller
Sütlü Tahıl Karışımı’nın 250 gr'lık 1 ürün boyu bulunmaktadır.
Her Kasede Bağışıklığa Destek!
Aptamil Kaşık Mamaları bağışıklığı destekleyen IMMUNOFORTIS’li tek Kaşık Maması Serisidir.
IMMUNOFORTIS bağışıklık sistemini destekleyen patentli özel prebiyotik lif karışımıdır.
Aptamil Kaşık Mamaları'nın her kasesi ile bebeğinizin bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabilirsiniz.
Bizim Kuzeyciğin favorisidir. O kadar severek yiyiyor ki..
Ayrıca meyve pürelerini de bayılarak yiyiyyor. Bende Anneliğe Hazırlık Hamile Kursum da Ek gıdaya geçerken anne adaylarına bunlardan da bahsediyorum...
28 Temmuz 2009 Salı
DOĞUM KORKUSU
Doğum korkusu her gebenin hissettiği bir duygu olup doğum yaklaştıkça artar.onun için normal veya sezeryan doğum .... herikisiyle başetmenin yolu ; yaşanılacak olayı iyice bilmek ve ona hazırlanmaktır
Kadın, öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamamaktan korkuyor. Ayrıca yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalmaktan, bebeğin başına kötü bir şey gelmesinden, doktora ya da hastaneye ulaşamamaktan korkuyor. Ayrıca normal doğum olarak adlandırılan vajinal doğumun doğum sonrası cinsellikten zevk almayı olumsuz yönde etkilediği düşüncesi de endişeye yol açabiliyor.
Yalnız normal doğumdan değil bazen sezaryenle doğum yapmaktan da korkuyor kadınlar... Bu korkuları; anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamıyla başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde sıralayabiliriz. "Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?... Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!... Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!..." gibi düşünceleri olabiliyor kadının.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve hemşirelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmek sizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artıyor, bununla birlikte annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttırıyor. Ve ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz oluyor.
Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinmek olmalı. Onlara hamilelik süreci ve doğum hakkında bol bol okumalarını, kaygılarını ve korkularını ise doktorlanyla paylaşmalarını öneriyorum.
Doğum korkusuyla başedebilmek için;
* Sağlıklı bilgi edinin: Doktorunuzla mutlaka konuşun
* Fiziksel ve duygusal endişelerinizi ayırt etmelisiniz:
• Doğum sonrasında hayatınızı dusunmeye çalışın: Doğuma sizinle kim gelecek, evde size kim destek olacak bunları doğumdan önce mutlaka planlayın.
• Kendinize vakit ayırın:doğum öncesinde kendiniz rahatlatmak,stresini azaltmak için bir takım aktiviteler yapın.( rahatlama ve gevşeme egzersizleri buna bir örnek)
* Yardım almalisiniz:doğum korkusu günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlarsa ve bunlarla tek başınıza baş edemediğinizi hissederseniz profesyonel yardım alın.
Özetlemek gerekirse doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi kurslara katılarak çözmeye çabalaması, çabalar yetersiz kaldığında bireysel bir psikolojik destek alması olmalıdır. Doğuma eşin katılımı özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.
Ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktır.
Kadın, öncelikle doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamamaktan korkuyor. Ayrıca yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalmaktan, bebeğin başına kötü bir şey gelmesinden, doktora ya da hastaneye ulaşamamaktan korkuyor. Ayrıca normal doğum olarak adlandırılan vajinal doğumun doğum sonrası cinsellikten zevk almayı olumsuz yönde etkilediği düşüncesi de endişeye yol açabiliyor.
Yalnız normal doğumdan değil bazen sezaryenle doğum yapmaktan da korkuyor kadınlar... Bu korkuları; anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamıyla başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde sıralayabiliriz. "Ya bayılıp tekrar ayılamazsam?... Sonuçta bu bir ameliyat ve her ameliyatın riskleri vardır!... Kontrolü tamamen kaybedeceğim ve bebeğimi herkesten sonra ben göreceğim!..." gibi düşünceleri olabiliyor kadının.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve hemşirelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmek sizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artıyor, bununla birlikte annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttırıyor. Ve ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz oluyor.
Aslında insan bilmediği şeyden korkar. Bu nedenle korkuyla başa çıkmada ilk adım yeterli bilgi edinmek olmalı. Onlara hamilelik süreci ve doğum hakkında bol bol okumalarını, kaygılarını ve korkularını ise doktorlanyla paylaşmalarını öneriyorum.
Doğum korkusuyla başedebilmek için;
* Sağlıklı bilgi edinin: Doktorunuzla mutlaka konuşun
* Fiziksel ve duygusal endişelerinizi ayırt etmelisiniz:
• Doğum sonrasında hayatınızı dusunmeye çalışın: Doğuma sizinle kim gelecek, evde size kim destek olacak bunları doğumdan önce mutlaka planlayın.
• Kendinize vakit ayırın:doğum öncesinde kendiniz rahatlatmak,stresini azaltmak için bir takım aktiviteler yapın.( rahatlama ve gevşeme egzersizleri buna bir örnek)
* Yardım almalisiniz:doğum korkusu günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlarsa ve bunlarla tek başınıza baş edemediğinizi hissederseniz profesyonel yardım alın.
Özetlemek gerekirse doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi kurslara katılarak çözmeye çabalaması, çabalar yetersiz kaldığında bireysel bir psikolojik destek alması olmalıdır. Doğuma eşin katılımı özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.
Ne şekilde doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, aklınızda kalacak tek şey bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktır.
24 Temmuz 2009 Cuma
BABALARIN DOĞUM PLANI
Doğum sırasında beklenmedik şeyler olabilir, dolayısıyla herşeyi mümkün olduğunca planlarken bir yandan da esnek düşünmeniz önemlidir. En küçük ayrıntısına kadar herşeyi önceden ayarlayın ki, doğum sırasında olabilecek beklenmedik durumlarla ilgilenme fırsatınız olabilsin. Peki, nedir bu küçük ayrıntılar?
- Hastane kaydı
- Hastaneye giden yolların belirlenmesi ve yollardan birinin tıkalı olması durumunda kullanılabilecek alternatif yolların bulunması
- Hastane girişleri ve park yerlerinin öğrenilmesi
- Aranacak kişilerin telefon numaralarının bir kağıda yazılması. Telaş halinde kimleri arayacağınızı ve telefon numaralarını unutabilirsiniz.
- Cep telefonunuzun şarj aleti (ancak hastane içinde cep telefonunuzu kullanıp kullanamayacağınızı önceden öğrenin, büyük olasılıkla cep telefonunuzu kullanmanıza izin verilmeyecektir!)
- Annenin hastane çantası ve sizin hastanede ihtiyaç duyabileceğiniz eşyalar
- Bebek koltuğu arabada kullanıma hazır olmalı
- Doğum sırasında büyük çocuğunuz/çocuklarınıza ilgilenecek kişinin ayarlanması
22 Temmuz 2009 Çarşamba
Maxi-Cosi Mura - 3 tekerlekli Bebek Arabası
Özellikleri: - Rahat ve geniş oturma ünitesi ile bebeklikten 4 yaşına kadar kullanıma uygun, 3 tekerlekli ve çok konforlu bu bebek arabasının birbirinden şık 6 renk alternatifi bulunuyor.
- Kolayca yönü değişebilen ve ayarlanabilen oturma ünitesi 3 pozisyonda kullanılabilir; Oturma, dinlenme ve yatış pozisyonu...
- Oturma ünitesinin ön tarafında, çocuğunuz oturduğunda onu ergonomik olarak destekleyen T şekilli koruma barı mevcut.
- Birbiriyle tamamen uyumlu renklerde aksesuar serisi...
- 3’ü 1 arada seyahat sistemi oluşturmak üzere MaxiCosi CabrioFix ve MaxiCosi Mura Portbebe ile uyumludur.
Hitap Ettiği Yaş Aralığı: 0- 4 yaş
Taşıma Kapasitesi: 0- 20 kg
Ürün Açık Ölçüleri: en = 67cm x yükseklik= 100cm x derinlik= 116cm
Ürünün Kapalı Ölçüleri: en= 56cm x yükseklik= 81cm x derinlik= 40cm
Miktar/ ml/ Kg: 16.8 kg
Ürün Madde İçeriği: Şase Gümüş Rengi mat aliminyum, Kumaş Nano Teknolojisi ile 3M Scotchgard özelliği ile (Özel silikonlu, leke tutmaz, su geçirmez, hava alan kumaş bebeği yazın serin, kışın sıcak tutar) üretilmiştir.
Temizlenme: Nemli bez ile silinebilir kumaş, elde 30 derecede yıkanabilir
Teknik Özellikleri: - Ayarlanabilir 5 nokta emniyet kemeri (omuz pedleri ile birlikte), emniyet kemer yüksekliği iki boyda ayarlanabilir,
- Arka tekerleklerde süspansiyon
- 360º dönebilen ön tekerlek tek bir düğme ile kilitlenebilir.
- Kolay sökülüp takılabilen tekerlekler( temizlemeye ve arabada taşımaya çok uygun)
- Tek buton ile her iki arka tekerleği kilitleme ve çözme özelliği
- Ayarlanabilir ayak desteği
- Oturma ünitesini kolay takıp çıkarabilmek için özel sistem
- İtme kolu yükseklik ayarı
21 Temmuz 2009 Salı
BEBEKLERDE İSHAL
İSHAL
Yaz aylarında sık karşılaşılan ishallere çeşitli mikroplar neden olmaktadır. Fazla meyve suyu içmek nedeniyle ve gıda alerjilerinde de ishal görülebilmektedir. 1 ya da 2 kez sulu dışkılama belki de çocuğun yediği değişik bir gıdadan kaynaklanabilmektedir. İçme suları ve gıdalarla alınan mikroplar; çocuklarda kusma, ishal ve dehidratasyona neden olmaktadır.
En çok E. Coli basilinin neden olduğu ishaller görülmektedir. Bunlara turist ishali de denmektedir. Bu tür ishaller, kanalizasyon sularının karıştığı, kirli suda yüzmek veya bu kirli suların bulaştığı gıdaların tüketilmesi sonucunda oluşmaktadır. Bu durum yeşil, sulu kabuklu dışkılamaya neden olmaktadır. Yeşil dışkılama, bağırsak pasajının hızlandığını ve orta derecede bir ishalin göstergesidir. İshalin şiddetini belirleyen en önemli gösterge dışkılama sıklığıdır.
İshalin en önemli komplikasyonu aşırı sıvı kaybına bağlı dehidratasyondur ki bulguları 8 saat boyunca gözyaşı olmaması ve idrar yapamama şeklinde gözlenebilmektedir. İshaller birkaç gün ya da bir hafta sürebilir. Esas tedavi, dehidratasyonu önlemek ve ishalle kaybedilen sıvıyı oral yoldan geri kazanmak olmalıdır. İshal tedavisinde evde diyet değişikliği yapmak en doğru yöntemdir. Çocuğun yaşına ve ishalin şiddetine göre diyet uygulanmalıdır.
2 yaşından küçük çocuklarda ve hafif derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?
Çocuğunuz biberon ile besleniyorsa; her biberon ile çocuğunuza ekstra 30-60 ml. su veriniz. Eğer bebeğiniz katı gıda ile besleniyorsa; çocuğunuza elma, muz püresi ve havuç püresi ile patates ve haşlanmış pirinç veriniz.
1 yaşından küçük bebeklerde orta derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?Bebeklere oral elektrolit solüsyonlarından ilk 24 saatte verilmelidir. Bu solüsyonlar, reçetesiz olarak eczaneden alınabilir. 6-24 saat sıvı veriminden sonra bebek acıkacaktır. 3 günden uzun süren ishallerde standart mama, soya formüllü mama ile değiştirmelidir. Normal bebek mamalarında laktoz (süt sekeri) bulunmaktadır, soya formüllü olan mamalarda ise laktoz yoktur. Beslenmeye 3 gün boyunca, soya formüllü mama ile ishal düzelene dek devam edilmelidir. Her biberona mama hazırlarken ekstra 30-60 ml. su konulmalıdır.
1-2 yaş arası çok sulu dışkı yapan çocuklarda, ne tür diyet değişikleri yapılmalıdır?
1. gün; sadece sıvı gıdalar, acıkılırsa tost tuzlu kraker, pirinç
2. gün; çorbalar, patates, havuç, elma, muz ve lif açısından zengin gıdalar
3. gün; yağsız et, haşlanmış makarna, haşlanmış yumurta, yoğurt
6. gün süt ürünleri dışındaki dışında normal beslenme
7. gün: süt ve süt ürünleri eklenebilir.
Anne sütü ile beslenen bebek ishallerinde ne yapılmalıdır?
Dışkının nasıl gözüktüğü (kan ve mukuslu olmadığı sürece) anne sütü ile beslenen bebeklerde önemli değildir. 2-3 aylık bebekler, her beslenme sonrası dışkı yapabilir. Annenin diyetindeki kahve, kola, bitkisel çaylar; bebeğin dışkısını etkileyebilmektedir. Hafif-orta derecedeki ishallerde, anne sütünü kesmeksizin emzirme aralarında ekstra su verilebilir. İshaller bulaşıcı olduğu için korunma çok önemlidir. Ellerin sık sık yıkanması en önemli konudur.
Çocuklar ne zaman doktora götürülmelidir?
• Çocuğunuz 8 saattir idrarını yapmıyorsa,
• Çocuğunuzun dışkısında kan varsa,
• Çocuğunuzda şiddetli karın ağrısı gözleniyorsa,
• 1 haftadan uzun süren ishallerde,
• Çocuğunuzun 72 saattir ateşi varsa,
• 48 saatlik diyete rağmen, çocuğunuzda düzelme yoksa
Uzun sure açıkta kalan gıdalar veya dondurma, mayonez gibi kolay bozulan gıdaların tüketilmesinden itibaren 6-24 saat içerisinde; kusma, karın ağrısı, kramplar gibi besin intoksikasyonu (zehirlenme) belirtileri gözlenmektedir. Kusma ve ishal vücudumuzun savunma mekanizmalarıdır. Bu tür durumlarda bu şikayetleri engelleyen ilaçlar kullanılmamalıdır. Çünkü gıda zehirlenmesine neden olan toksinler ve bakteriler vücuttan atılana dek kusma ve ishal devam etmektedir.
Yaz aylarında sık karşılaşılan ishallere çeşitli mikroplar neden olmaktadır. Fazla meyve suyu içmek nedeniyle ve gıda alerjilerinde de ishal görülebilmektedir. 1 ya da 2 kez sulu dışkılama belki de çocuğun yediği değişik bir gıdadan kaynaklanabilmektedir. İçme suları ve gıdalarla alınan mikroplar; çocuklarda kusma, ishal ve dehidratasyona neden olmaktadır.
En çok E. Coli basilinin neden olduğu ishaller görülmektedir. Bunlara turist ishali de denmektedir. Bu tür ishaller, kanalizasyon sularının karıştığı, kirli suda yüzmek veya bu kirli suların bulaştığı gıdaların tüketilmesi sonucunda oluşmaktadır. Bu durum yeşil, sulu kabuklu dışkılamaya neden olmaktadır. Yeşil dışkılama, bağırsak pasajının hızlandığını ve orta derecede bir ishalin göstergesidir. İshalin şiddetini belirleyen en önemli gösterge dışkılama sıklığıdır.
İshalin en önemli komplikasyonu aşırı sıvı kaybına bağlı dehidratasyondur ki bulguları 8 saat boyunca gözyaşı olmaması ve idrar yapamama şeklinde gözlenebilmektedir. İshaller birkaç gün ya da bir hafta sürebilir. Esas tedavi, dehidratasyonu önlemek ve ishalle kaybedilen sıvıyı oral yoldan geri kazanmak olmalıdır. İshal tedavisinde evde diyet değişikliği yapmak en doğru yöntemdir. Çocuğun yaşına ve ishalin şiddetine göre diyet uygulanmalıdır.
2 yaşından küçük çocuklarda ve hafif derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?
Çocuğunuz biberon ile besleniyorsa; her biberon ile çocuğunuza ekstra 30-60 ml. su veriniz. Eğer bebeğiniz katı gıda ile besleniyorsa; çocuğunuza elma, muz püresi ve havuç püresi ile patates ve haşlanmış pirinç veriniz.
1 yaşından küçük bebeklerde orta derecedeki ishallerde ne yapılmalıdır?Bebeklere oral elektrolit solüsyonlarından ilk 24 saatte verilmelidir. Bu solüsyonlar, reçetesiz olarak eczaneden alınabilir. 6-24 saat sıvı veriminden sonra bebek acıkacaktır. 3 günden uzun süren ishallerde standart mama, soya formüllü mama ile değiştirmelidir. Normal bebek mamalarında laktoz (süt sekeri) bulunmaktadır, soya formüllü olan mamalarda ise laktoz yoktur. Beslenmeye 3 gün boyunca, soya formüllü mama ile ishal düzelene dek devam edilmelidir. Her biberona mama hazırlarken ekstra 30-60 ml. su konulmalıdır.
1-2 yaş arası çok sulu dışkı yapan çocuklarda, ne tür diyet değişikleri yapılmalıdır?
1. gün; sadece sıvı gıdalar, acıkılırsa tost tuzlu kraker, pirinç
2. gün; çorbalar, patates, havuç, elma, muz ve lif açısından zengin gıdalar
3. gün; yağsız et, haşlanmış makarna, haşlanmış yumurta, yoğurt
6. gün süt ürünleri dışındaki dışında normal beslenme
7. gün: süt ve süt ürünleri eklenebilir.
Anne sütü ile beslenen bebek ishallerinde ne yapılmalıdır?
Dışkının nasıl gözüktüğü (kan ve mukuslu olmadığı sürece) anne sütü ile beslenen bebeklerde önemli değildir. 2-3 aylık bebekler, her beslenme sonrası dışkı yapabilir. Annenin diyetindeki kahve, kola, bitkisel çaylar; bebeğin dışkısını etkileyebilmektedir. Hafif-orta derecedeki ishallerde, anne sütünü kesmeksizin emzirme aralarında ekstra su verilebilir. İshaller bulaşıcı olduğu için korunma çok önemlidir. Ellerin sık sık yıkanması en önemli konudur.
Çocuklar ne zaman doktora götürülmelidir?
• Çocuğunuz 8 saattir idrarını yapmıyorsa,
• Çocuğunuzun dışkısında kan varsa,
• Çocuğunuzda şiddetli karın ağrısı gözleniyorsa,
• 1 haftadan uzun süren ishallerde,
• Çocuğunuzun 72 saattir ateşi varsa,
• 48 saatlik diyete rağmen, çocuğunuzda düzelme yoksa
Uzun sure açıkta kalan gıdalar veya dondurma, mayonez gibi kolay bozulan gıdaların tüketilmesinden itibaren 6-24 saat içerisinde; kusma, karın ağrısı, kramplar gibi besin intoksikasyonu (zehirlenme) belirtileri gözlenmektedir. Kusma ve ishal vücudumuzun savunma mekanizmalarıdır. Bu tür durumlarda bu şikayetleri engelleyen ilaçlar kullanılmamalıdır. Çünkü gıda zehirlenmesine neden olan toksinler ve bakteriler vücuttan atılana dek kusma ve ishal devam etmektedir.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
Bebeğinizin ilk oyuncakları nasıl olmalı?
Bebeğin gelişimi; sevgi ve ilgiyle beslenirken oyuncaklar da bu sürece katılmalıdır.
İlk oyuncaklar neler olmalıdır?
Sallanan oyuncaklar:
İlk ay oyuncağının göz hizasında olması çok önemlidir. Sallanan renkli oyuncaklar seçebilirsiniz. Başlangıçta bebek bu oyuncağa bir süre ilgisiz kalsa da dış dünyaya uyum sağladıkça ilgisi artacaktır. Bu tip oyuncaklar bebeğin algısını güçlendirerek çevresini daha çok fark etmesine yardımcı olacaktır.
Sallanan oyuncak ve objeyi aralıklarla değiştirin. Bu değişimi fark edecektir.
Renkli oyuncaklar: Sallanan objelerin canlı renklerde seçilmesi önemlidir. Kırmızı, mavi, yeşil renklerde olabilir. Parlak renkli oyuncaklar da olabilir. Yatağan yakın çevresine de bu renkli oyuncakları yerleştirebilirsiniz. Diğer aylarda başını hareket ettirmeye başladıkça bu oyuncaklar da dikkatini çekmeye başlayacaktır.
Sesli oyuncaklar: Bebeğin çevresinin farkında olmasını sağlamak için oyuncaklar bebeğin duyularına hitap etmelidir. İşitme duyusunu güçlendirecek müzikli dönenceler ilk ayda çok yararlıdır. Bu oyuncak ; bebeğin farklı sesleri de fark etmesini sağlayacaktır. Bir müzik kutusu , cd çalar da işe yarayabilir. Özellikle de uykuya geçiş zamanlarında çalacağınız müzikler onu rahatlatarak daha sakin ve huzurlu bir şekilde uykuya dalmasını sağlayacaktır.
Anne / Baba da ilk ay oyuncaklarıdır. Dokunulmak bebeğin sevildiğini, değer verildiğini ona hissettirir. Güven duygusu kazandırır. Yüzünüz ve gülüşünüz onun için en eğlenceli oyuncaktır. Yüzünüzü ona yaklaştırın ve sesli bir şekilde gülümsemeye başlayın. Onu sevdiğinizi söyleyin. Şarkılar , ninniler söylediğinizde sizi dikkatlice dinlediğini ,her yaklaştığınızda heyecanlandığını fark edeceksiniz. Onunla ne kadar çok konuşursanız o kadar çok uyaran alır. Sizinle iletişimi artar ve annesi olduğunuzu daha çok fark eder.
Oyuncaklar ; bebeklik döneminde çok önemlidir. Bebeğin tüm duyuları için uyaran görevindedir. Dış dünyayı daha çok algılamasına, görsel ve işitsel dikkatinin artmasına olanak sağlar. Bebeğin diğer aylarda göstereceği gelişim aşamaları için bir temel oluşturulmasına yardımcı olur.
Çevresinin daha çok farkında olan bebek ; çevresi ile daha fazla iletişim kurar, güven duygusu gelişir ve mutlu bir çocuk olmanın temellerini atmış olur.
İlk oyuncaklar neler olmalıdır?
Sallanan oyuncaklar:
İlk ay oyuncağının göz hizasında olması çok önemlidir. Sallanan renkli oyuncaklar seçebilirsiniz. Başlangıçta bebek bu oyuncağa bir süre ilgisiz kalsa da dış dünyaya uyum sağladıkça ilgisi artacaktır. Bu tip oyuncaklar bebeğin algısını güçlendirerek çevresini daha çok fark etmesine yardımcı olacaktır.
Sallanan oyuncak ve objeyi aralıklarla değiştirin. Bu değişimi fark edecektir.
Renkli oyuncaklar: Sallanan objelerin canlı renklerde seçilmesi önemlidir. Kırmızı, mavi, yeşil renklerde olabilir. Parlak renkli oyuncaklar da olabilir. Yatağan yakın çevresine de bu renkli oyuncakları yerleştirebilirsiniz. Diğer aylarda başını hareket ettirmeye başladıkça bu oyuncaklar da dikkatini çekmeye başlayacaktır.
Sesli oyuncaklar: Bebeğin çevresinin farkında olmasını sağlamak için oyuncaklar bebeğin duyularına hitap etmelidir. İşitme duyusunu güçlendirecek müzikli dönenceler ilk ayda çok yararlıdır. Bu oyuncak ; bebeğin farklı sesleri de fark etmesini sağlayacaktır. Bir müzik kutusu , cd çalar da işe yarayabilir. Özellikle de uykuya geçiş zamanlarında çalacağınız müzikler onu rahatlatarak daha sakin ve huzurlu bir şekilde uykuya dalmasını sağlayacaktır.
Anne / Baba da ilk ay oyuncaklarıdır. Dokunulmak bebeğin sevildiğini, değer verildiğini ona hissettirir. Güven duygusu kazandırır. Yüzünüz ve gülüşünüz onun için en eğlenceli oyuncaktır. Yüzünüzü ona yaklaştırın ve sesli bir şekilde gülümsemeye başlayın. Onu sevdiğinizi söyleyin. Şarkılar , ninniler söylediğinizde sizi dikkatlice dinlediğini ,her yaklaştığınızda heyecanlandığını fark edeceksiniz. Onunla ne kadar çok konuşursanız o kadar çok uyaran alır. Sizinle iletişimi artar ve annesi olduğunuzu daha çok fark eder.
Oyuncaklar ; bebeklik döneminde çok önemlidir. Bebeğin tüm duyuları için uyaran görevindedir. Dış dünyayı daha çok algılamasına, görsel ve işitsel dikkatinin artmasına olanak sağlar. Bebeğin diğer aylarda göstereceği gelişim aşamaları için bir temel oluşturulmasına yardımcı olur.
Çevresinin daha çok farkında olan bebek ; çevresi ile daha fazla iletişim kurar, güven duygusu gelişir ve mutlu bir çocuk olmanın temellerini atmış olur.
14 Temmuz 2009 Salı
YAŞAMIN İLK İKİ YILINDA ÇOCUK SAĞLIĞI VE BAKIMI
13 Temmuz 2009 Pazartesi
Minik fertlerini Mustela ile güneşten koruyun
Bol güneşli yaz günleri geldi. Şimdi bebeklerimizi ve çocuklarımızı güneşten en doğru şekilde korunmanın yollarını arıyoruz. İşte size bir öneri; Mustela, bebeklerinizin ve çocuklarınızın hassas ciltlerini güneşten korumak için yenilikçi ve benzersiz ürünler geliştiriyor. %100 mineral ve organo-mineral filtreli olan Mustela Çocuklar için Ultra Yüksek Güneş Koruma Kremi SPF 50+ ve Mustela Bebekler için Çok Yüksek Güneş Koruma Kremi SPF 50 ile güneşin zararlı etkilerini bebeklerinizden ve çocuklarınızdan uzak tutun.
Cilt gelişimleri henüz tamamlanmamış olan bebeklerin ve güneşte fazla kalan çocukların cildi güneşten çok etkilenir. Ancak bebek ve çocukların ciltlerini yalnızca güneş yanıklarına karşı koruma yeterli değildir. Mustela güneş ürünleri hem cilt yüzeyinde hem de hücresel düzeyde olmak üzere iki seviyeli koruma sağlar. Cildin doğal savunma mekanizmasını destekler. İçerdikleri Çinko Tuzları, Aloe Vera ve E Vitamini ihtiva eden doğal bitkisel maddelerin benzersiz bileşimi sayesinde güneşe bağlı hasarları azaltır ve cildin doğal savunma sistemini güçlendirir.
Bebeklerin ve çocukların ciltlerinin güneş toleransı farklı olduğu için Mustela, ayrı ve özelleşmiş güneş ürünleri sunar. Kimyasal filtre içermeyen Mustela Güneş ürünleri %100 mineral ve organo-mineral filtre kullanılarak oluşturulan güçlü formülü sayesinde hem yüz hem de vücut için kullanılabilir. Suya ve terlemeye dayanıklı olduğu için uzun süreli koruma sağlar. Parfüm içermez.
Mustela, cilt gelişimlerini henüz tamamlamadıklarından bebekler için Çok Yüksek Güneş Koruma Kremi SPF 50'yi öneriyor. Çok Yüksek Güneş Koruma Kremi SPF 50, UVA ve UVB ışınlarına karşı etkili koruma sağlar. Aynı zamanda bebeğinizin cildini nemlendirir. Özel 75 ml'lik ambalajında olan Mustela Ultra Yüksek Güneş Koruma Kremi SPF 50+ ise güneşe doyamayan çocukların uzun süreli koruması için etkin ve güçlüdür.
BEBEĞİMİZLE TATİL
Doğru bir planlama ve programla, küçük dostunuzla da gayet keyifli bir tatil yapabilirsiniz. Yeter ki valizinizi gerekli eşyalarla doldurun, ihtiyaç listenizi doğru hazırlayın, ilaçlarını unutmayın ve uzun yolculuklarda ne yapmanız gerektiğini öğrenin...
YOLCULUK ÖNCESİ HAZIRLIK
Eğer bebeğiniz küçükse ve özellikle çok kusuyorsa; gittiğiniz yerde evde ihtiyacınız olan her şey gerekecek demektir. Mesela sıvı sabun, sıvı yüzey temizleyici, minik el havluları, belki bir lavabo fırçası… Bunları taşımak yerine küçük plastik şişeciklere koymak veya gittiğiniz yerde küçük boylarını alıp orada bırakmak yükünüzü hafifletecektir.
İHTİYAÇ LİSLESİ
Valizinize bebek bezi koysanız da bebeğin el çantasına 2-3 adet fazladan yedek bebek bezi ekleyin.
Bol ıslak mendil
Mama önlüğü,
Kâğıt havlu,
Alt değiştirme bezi,
Yeterli içecek sıvı,
Bebeğin yolda kendini güvende hissetmesi için alışkın olduğu bir oyuncak, bir de sıkılmasına karşı tedbir amaçlı yeni oyuncak,
Yedek çöp ve buzdolabı poşetleri,
Bebek için 1-2 takım yedek giysi
Sizin için bir bel çantası: Bebek eşyalarını taşıdığınız çanta içinde kendi eşyalarınız (cüzdan, sağlık sigorta kartları, cep telefonu, güneş gözlüğü ve biletler vs) kaybolacağı için…
Pişik kremi,
Tırnak makası, makas
İLAÇLARI UNUTMAYIN
Ateş düşürücü şurup veya fitiller: Fitiller sıcakta eriyeceği için otele varır varmaz buzdolabına koyun
İsilik için bebek yağı,
Kortizonlu, antibiyotikli ve antihistaminikli krem veya jeller,
Termometre
Taşıt tutması ve kusmalara karşı fitil veya damlalar
UÇAKLA SEYAHAT ÖNERİLERİ
Uçak bileti alma aşamasından uçağa yerleşene kadar; seyahat acentesi, valiz kabul yetkilisi vs. herkese bebeğiniz olduğunu hatırlatın.
Bagaj teslim işlerinde sıra beklememek için erken gidin (Ama çok erken giderseniz bu kez de bebekle havaalanında sıkıntıdan patlayabilirsiniz)
Check-in (bagaj teslim) sırasında; ön tarafı geniş ve ayak uzatılabilecek bir boşluğu bulunduğu için koridor başından koltuk seçmek seyahatinizin daha rahat geçmesini sağlayacaktır.
Uçak kalkarken veya inerken kabin basıncı değişiklikleri bebeğin kulağında ağrı yapabileceği için önlem alın: Yutkunma hareketi kulağı açacağı için bebeğe bu sırada biberon veya sulukla su içirmek veya emzirerek beslemek yararlı olur.
Uçaklarda biberon veya süt ısıtmak için mikrodalga fırınlar bulunur. Bundan yararlanabilirsiniz.
Hem bebeği hem de eşyaları toparlamak zor olacaktır. Uçaktan en son siz inin.
OTOMOBİL SEYAHATİNDE SIK SIK MOLA VERİN
Mutlaka herkes emniyet kemerlerini takmalı. Bebek uyurken rahat etmesi için taşıt koltuğunda başının altına şişme destekler koyabilirsiniz.
Sık molalar verin. Uzun yolculukta aynı yerde sürekli oturmak ve etrafla ilgilenememek bebeklerde ajitasyonlara neden olabilir.
Sık sık şoför de değiştirin. Bebekle ilgilenen kişinin değişmesi bebeği, arabayı kullananın değişmesi de şoförü dinlendirir.
ADAPTASYON SENDROMUNA DİKKAT
Her insanda alışık olduğu ortam dışında bir yerde yaşamaya başlamak ve uyumak belli bir gerginliğe neden olur. Buna GAS (Genel Adaptasyon Sendromu) denir!. Bu tabloda bebeklerde özellikle uyku sorunu ağır basar. Tuvaleti yadırgamadan dolayı dışkılama değişiklikleri (özellikle kabızlık) ve iştah azalması da görülebilir. Bu sıkıntıları azaltmak için önlem alabilirsiniz:
Varılan yerde bebek yatağı güvenli mi, sallanınca gıcırdıyor mu kontrol edin.
Balkon ve balkon kapıları vs güvenli mi?
Bebeğiniz çok hareketli ise kısıtlamayın. Yeni bir ortamda keşfetmek istediği her şeyi keşfetsin, tatmin olsun. Odada güvenliğini sağladıktan sonra ‘hayır’ ve ‘elleme’ sözcüklerini en sona saklayın. Daha sonra zaten oda dışında kaldığınız zamanlarda deli gibi koşturacak, havuza girecek, yorulacak ve odaya gelince de sızacaktır.
Odada bebeğinizin karnını doyururken ortalık batmasın diye önceden yanınızda getirdiğiniz muşamba türü koruyucuları kullanabilirsiniz.
GÜNEŞTEN BİLİNÇLİ YARARLANIN KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAYIN
Plajdan değil oyun saatinden korkun: Güneşin dik gelmeye başladığı saatler olan sabah 10.00 - 10.30’dan ikindi saat 16.00’ya kadar güneşten sakının. Yine de bu saatler arasında güneş altında kalacaksa; bahçede bile oynayacak olsa, güneş kremlerini sürün. Unutmayın, güneş yanıklarının çoğu plajda değil günlük oyunlar sırasında olmaktadır! Bulutlu ve sisli havalarda da güneş yanıkları olabilir. Bulutlar güneş ışınlarının zararlı ultraviyole dalgalarını süzmez. Ayrıca serin ve rüzgarlı havalarda ciltte hissedilen serinlik de, güneş yanığı oluştuğunun anlaşılamamasına neden olur.
En iyi korunma yolu örtünmek: Güneşten korunmanın en iyi yolu örtünmektir. Elinizi çocuğunuzun kıyafetinin altına soktuğunuzda elinizi görmemelisiniz. Çok sıcak değilse ve çocuğunuzu rahatsız etmeyecekse uzun kollu ve uzun paçalı giydirin ki güneş tenine doğrudan temas etmesin. Süt çocuklarının korumasında güneş şemsiyesi de kullanılmalıdır. Güneş koruyucu kremler ise 6 aylıktan küçük çocuklara sürülmemeli.
Güneş kremi kullanın: Güneş kreminde en önemli nokta, UV ışınlarından koruma derecesi. Kremlerin kutusunda yazılı olan SPF (sun protection factor) yani ‘güneş koruma faktörü’, 15 ve üzerinde olmalı. 6 ayın üzerindeki çocuklara en az 15 koruma faktörlü güneş kremi uygulanmalı. Hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan güneş kremleri kullanılmalı.
Yarım saat önce sürün: Yeterli koruma başlaması için dışarı çıkmadan en az 30 dakika önce güneş kremi sürülmelidir. Burun üstü, kulak kepçeleri, ense, omuz ve ayak sırtı gibi bölgeler unutulmamalıdır. 2 saatte 1 uygulama tekrarlanmalı.
Gözlerini koruyun: Uzun süre güneşte kalma durumunda kornea hasarı ortaya çıkabilir. Gözdeki hasar zamanla birikici olup katarakt ile sonuçlanabilir. Bunun için gözleri korumak gerekir. Renkli plastik camlı gözlükler sahte bir korunma hissi yaratır. Gerçek korunma için yüzde 100 UV koruma ibaresi olan UV filtreli gözlükler kullanılmalı.
3 Temmuz 2009 Cuma
4-8 Ay Arası Beslenme ve Ek Gıdalara Geçiş
İlk 4-6 ay anne sütü ile beslenen bebeğe 4-6 aylarda ek gıda verilmeye başlanır. Bu Dünya Sağlık Örgütü dahil tüm beslenme otoritelerinin ortak görüşüdür. Çünkü bu dönemde bebeğe verilen anne sütü veya biberon maması tek başına yeterli olmaz. Bebeğinizin besin ihtiyaçları farklılaşır, daha koyu kıvamlı gıdalar ile beslenip daha uzun süre tok kalmaya ihtiyacı vardır. Bu dönemde bebek kaşıkla beslenmeye alıştırılmalı ve çiğneme ve yutma kabiliyetleri gelişmelidir.
Ek Besinlere geçerken nelere dikkat etmeliyiz?
• Bebeğinize ilk vereceğiniz gıdanın onun tarafından kabul edilmesini kolaylaştırmak istiyorsanız bu ilk adımı o açken atmalısınız. Vereceğiniz yiyeceği küçük bir çay kaşığına ya da parmağınızın ucuna yerleştirerek bebeğinizin dudaklarına değdirin. Bu yeni tattan hoşlanıp hoşlanmadığını kolayca anlayabilirsiniz. Eğer yiyeceği diliyle iter ve bu tavrını ikinci denemeden sonra halen devam ettirirse onu daha fazla zorlamamanızı ve bu yeni yiyeceği bir daha denemeden önce 3-4 gün beklemenizi tavsiye ederiz.
• Yutma işlevinin gelişmemiş olması kaşıkla beslenmeyi güçleştirir. Bazı bebekler bu geçişi kolay yapamazlar ve kaşıkla beslenmeyi redderler. Geçiş döneminde çok sabırlı olmak gereklidir.
• Yeni ve farklı gıdalara teker teker ve en az 3-5 gün ara ile başlanmalıdır. Yeni verilmeye başlanan gıdaların bebekte alerji ya da sindirim güçlüğü yaratmadığının anlaşılabilmesi için aynı anda birden fazla gıda başlanmamalıdır.
• Yeni besinler önce az miktarda verilmeli zamanla miktar bir öğün oluşturacak şekilde artırılmalıdır.
• Her yeni gıdada bebeğinizin kakasında bazı değişiklikler olabileceğini bilerek fazla telaşlanmamalısınız.
• 12. ay sonuna kadar bebek için hazırlanan gıdalara tuz ve şeker ilave edilmemelidir.
• Bebeğe verilecek bütün yiyecekler taze ve katkısız olmalıdır. Kimyasal koruyucu madde içeren konserve ve katkı maddeli hazır yiyecekleri bebeğinizin beslenmesinde kullanmamalısınız.
• Bebek için her öğün taze besin hazırlamalı ve bu besinleri oda sıcaklığında uzun süre bekletmemelisiniz.
• Diş çıkarma dönemi bebeğin iştahsız ve huzursuz olduğu zamanlardır. Bu dönemlerde bebek anne sütü veya biberon mamasını daha fazla almak isteyebilir. Kaşığı reddetme, bu dönemde karşılaşılabilen bir problemdir, ısrarcı olmamak gerekir. Doktorunuzla görüşerek bebeğinizin günlük besin ihtiyacını karşılayacak kadar beslenip beslenmediğini öğrenebilirsiniz.
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu http://www.webhatti.com/showthread.php?t=41698
Bebeğinizin İlk Gıdaları..
Bebeğinize ilk vereceğiniz ek gıda Pirinçli bir mama olmalıdır. Bu amaçla Milupa Sütlü Pirinçli Muhallebi Ek Besin kullanmaya başlayabilirsiniz. Milupa Sütlü Pirinçli, glutensiz yapısı, küçük mideler için kolay sindirilebilir özellikte olması ve içeriğindeki Milupa Aptamil sütü ilavesiyle bebeğiniz için katı gıdalara geçişte en uygun besinlerden biridir. Dilerseniz evde kendiniz kullandığınız devam maması ile pirinç unu muhallebisi yapabilirsiniz.
Pirinçli mamadan sonra bebeğe başlanacak ek besin sebze çorbası olmalıdır. Genellikle öğlen öğünlerinde tercih edebilirsiniz. Milupa Sütlü Karışık Sebzeli, Milupa Aptamil sütüyle bebeğinizin kalsiyum ihtiyacını karşılarken, içerdiği sebzelerle güçlü vitamin ve mineral desteği sağlar. Kendiniz de evde bebeğiniz için sebze çorbası yapabilirsiniz.
Meyve suyu ve meyve püresi de bu aylarda vermeye başlayabileceğimiz ek gıdalardandır. Meyve genelde ara öğünlerde tercih edilir ve ilk olarak elma, havuç suyu ile başlanır. Milupa Meyve İçerikli Kavanoz Mamaları veya Milupa Frutapura Meyve Püresi (Elma+Armut) de bu dönemde bebeğinizin ihtiyaçlarını en doğru şekilde karşılayacak ürünlerdir.
Bebeğiniz 6 ayına geldiğinde; ara öğün olarak yoğurt vermeye başlayabilirsiniz. Bu aylarda meyve olarak muz, portakal,kivi de başlanabilir. Milupa Frutapura Meyve Püresi 6. aydan itibaren kullanılmaya başlanabilen çeşitlerdir. Ayrıca bebeğinize daha zengin sebzelerle hazırlanmış sebze çorbası verebilirsiniz. Bu ayda havuç, patatesin yanı sıra kabak, bezelye, taze fasulye, enginar gibi sebzeleri kullanmaya devam edebilirsiniz. 6. aydan sonra bebeğinize kahvaltı vermeye başlayabilirsiniz. Haşlanmış yumurta sarısı,(12. aydan önce beyazı verilmez) beyaz peynir ve pekmez ile hazırlayacağınız kahvaltı bebeğinize sağlıklı bir kahvaltı öğünü olacaktır.
Ek Besinlere geçerken nelere dikkat etmeliyiz?
• Bebeğinize ilk vereceğiniz gıdanın onun tarafından kabul edilmesini kolaylaştırmak istiyorsanız bu ilk adımı o açken atmalısınız. Vereceğiniz yiyeceği küçük bir çay kaşığına ya da parmağınızın ucuna yerleştirerek bebeğinizin dudaklarına değdirin. Bu yeni tattan hoşlanıp hoşlanmadığını kolayca anlayabilirsiniz. Eğer yiyeceği diliyle iter ve bu tavrını ikinci denemeden sonra halen devam ettirirse onu daha fazla zorlamamanızı ve bu yeni yiyeceği bir daha denemeden önce 3-4 gün beklemenizi tavsiye ederiz.
• Yutma işlevinin gelişmemiş olması kaşıkla beslenmeyi güçleştirir. Bazı bebekler bu geçişi kolay yapamazlar ve kaşıkla beslenmeyi redderler. Geçiş döneminde çok sabırlı olmak gereklidir.
• Yeni ve farklı gıdalara teker teker ve en az 3-5 gün ara ile başlanmalıdır. Yeni verilmeye başlanan gıdaların bebekte alerji ya da sindirim güçlüğü yaratmadığının anlaşılabilmesi için aynı anda birden fazla gıda başlanmamalıdır.
• Yeni besinler önce az miktarda verilmeli zamanla miktar bir öğün oluşturacak şekilde artırılmalıdır.
• Her yeni gıdada bebeğinizin kakasında bazı değişiklikler olabileceğini bilerek fazla telaşlanmamalısınız.
• 12. ay sonuna kadar bebek için hazırlanan gıdalara tuz ve şeker ilave edilmemelidir.
• Bebeğe verilecek bütün yiyecekler taze ve katkısız olmalıdır. Kimyasal koruyucu madde içeren konserve ve katkı maddeli hazır yiyecekleri bebeğinizin beslenmesinde kullanmamalısınız.
• Bebek için her öğün taze besin hazırlamalı ve bu besinleri oda sıcaklığında uzun süre bekletmemelisiniz.
• Diş çıkarma dönemi bebeğin iştahsız ve huzursuz olduğu zamanlardır. Bu dönemlerde bebek anne sütü veya biberon mamasını daha fazla almak isteyebilir. Kaşığı reddetme, bu dönemde karşılaşılabilen bir problemdir, ısrarcı olmamak gerekir. Doktorunuzla görüşerek bebeğinizin günlük besin ihtiyacını karşılayacak kadar beslenip beslenmediğini öğrenebilirsiniz.
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu http://www.webhatti.com/showthread.php?t=41698
Bebeğinizin İlk Gıdaları..
Bebeğinize ilk vereceğiniz ek gıda Pirinçli bir mama olmalıdır. Bu amaçla Milupa Sütlü Pirinçli Muhallebi Ek Besin kullanmaya başlayabilirsiniz. Milupa Sütlü Pirinçli, glutensiz yapısı, küçük mideler için kolay sindirilebilir özellikte olması ve içeriğindeki Milupa Aptamil sütü ilavesiyle bebeğiniz için katı gıdalara geçişte en uygun besinlerden biridir. Dilerseniz evde kendiniz kullandığınız devam maması ile pirinç unu muhallebisi yapabilirsiniz.
Pirinçli mamadan sonra bebeğe başlanacak ek besin sebze çorbası olmalıdır. Genellikle öğlen öğünlerinde tercih edebilirsiniz. Milupa Sütlü Karışık Sebzeli, Milupa Aptamil sütüyle bebeğinizin kalsiyum ihtiyacını karşılarken, içerdiği sebzelerle güçlü vitamin ve mineral desteği sağlar. Kendiniz de evde bebeğiniz için sebze çorbası yapabilirsiniz.
Meyve suyu ve meyve püresi de bu aylarda vermeye başlayabileceğimiz ek gıdalardandır. Meyve genelde ara öğünlerde tercih edilir ve ilk olarak elma, havuç suyu ile başlanır. Milupa Meyve İçerikli Kavanoz Mamaları veya Milupa Frutapura Meyve Püresi (Elma+Armut) de bu dönemde bebeğinizin ihtiyaçlarını en doğru şekilde karşılayacak ürünlerdir.
Bebeğiniz 6 ayına geldiğinde; ara öğün olarak yoğurt vermeye başlayabilirsiniz. Bu aylarda meyve olarak muz, portakal,kivi de başlanabilir. Milupa Frutapura Meyve Püresi 6. aydan itibaren kullanılmaya başlanabilen çeşitlerdir. Ayrıca bebeğinize daha zengin sebzelerle hazırlanmış sebze çorbası verebilirsiniz. Bu ayda havuç, patatesin yanı sıra kabak, bezelye, taze fasulye, enginar gibi sebzeleri kullanmaya devam edebilirsiniz. 6. aydan sonra bebeğinize kahvaltı vermeye başlayabilirsiniz. Haşlanmış yumurta sarısı,(12. aydan önce beyazı verilmez) beyaz peynir ve pekmez ile hazırlayacağınız kahvaltı bebeğinize sağlıklı bir kahvaltı öğünü olacaktır.
2 Temmuz 2009 Perşembe
SEDA BENİ MİMLEMİŞ...GERÇEKTEN ÇOK SEVİNDİM..
Seda (http://sedademirelgenc.blogspot.com) beni mimlemiş..Gerçekten memnun oldum..
Kullandığım parfüm;calviv kl. Escape
Yüz için nemlendirici;dermologica
el nemlendiricisi;nivea soft
En son okuduğum kiap;Elif Şafak'ın Aşk adlı kitabı
Son aldığım üç ürün; eşime ouiksilver'dan iki adet mayo, kendime zara'dan terlik ve zeki trikodan mayo aldım.
En son seyrettiğim 3 dizi; Mentalist, Harper's island ve True Blood adlı dizileri izledim..
Ben de prettycool (http://tatliserin.blogspot.com/) mimledim....
Kullandığım parfüm;calviv kl. Escape
Yüz için nemlendirici;dermologica
el nemlendiricisi;nivea soft
En son okuduğum kiap;Elif Şafak'ın Aşk adlı kitabı
Son aldığım üç ürün; eşime ouiksilver'dan iki adet mayo, kendime zara'dan terlik ve zeki trikodan mayo aldım.
En son seyrettiğim 3 dizi; Mentalist, Harper's island ve True Blood adlı dizileri izledim..
Ben de prettycool (http://tatliserin.blogspot.com/) mimledim....
LOHUSALIK
Doğumdan sonraki 6 hafta lohusalık olarak adlandırılır. Bu dönemde gebeliğin kadında yarattığı fizyolojik ve psikolojik değişimler gebelik önceki haline döner. Her organ ve sistemin gebelik öncesi haline dönmesi farklı zamanlar alır. Bu nedenle halk arasında "lohusanın mezarı 40 gün açık kalır" sözü yaygın olarak kullanılır. Bu söz gerçekleri yansıtmaktadır. Çünkü doğum ve lohusalık döneminde ortaya çıkan hastalıklar hayatı tehdit eder boyutta olabilir.
Lohusalık dönemi çok erken, erken ve geç lohusalık olarak 3 döneme ayrılır.
*Çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati,
*Erken lohusalık ilk 1 haftayı,
*Geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder.
Üreme orgaları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar.
Doğum sonrası beligin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahim boyutlarında olur. Bu küçülmeye involüsyon adı verilir.
Uterin involüsyon
Gebelik süresince rahim yaklaşık 11 kat büyür, ancak doğumdan sonra süratle küçülmeye başlar. Bebek doğdukan hemen sonra yaklaşık 20. gebelik haftasında olduğu boyuta iner. Bu evrede ağırlığı yaklaşık 1 kg kadardır. Birinci haftanın sonunda 12. gebelik haftasındaki büyüklüğüne dönen uterus, 6 hafta sonunda gebelik öncesi boyutuna iner.
Doğumdan hemen sonra rahim kasılmalarının gücü doğum sırasındaki güçlerden çok daha fazladır. Bunlara takip eden ağrılar (afterpains) adı verilir. Bu ağrılar 2-3 gün kadar devam edebilir. Daha önce doğum yapmışlarda daha fazla hissedilir. İlk 12 saatte sıklıkları daha fazladır, bu saatten sonra gerek sıklığı gerekse şiddeti giderek azalır.
Doğumda plasentanın ayrılmasından hemen sonra, plasentanın uterusa yapıştığı alan yarı yarıya küçülür. Bu küçülme sayesinde açıkda olan damar uçlrı kapanır ve kanama azalır.Rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen zar tabakasının normale dönmesi 3 hafta alırken plasentanın yerleştiği aşan 6 haftada iyileşir. İyileşmenin tam olamadığı durumlarda şiddetli kanamalar görülebilir.
Doğumdan sonra rahim içinden gelen sıvıya LÖŞİ (lochia) adı verilir.İlk gelen taze kırmızı kan löşi rubra olarak adlandırılır.Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur.Birkaç gün içinde miktarı azalır ve rengi açılır. Artık bu sıvı löşi seroza olarak isimlendirilir. 2. haftadan sonra daha koyu kıvamlı ve açık renkli löşi alba gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu akıntılar kesilir.
Löşi içeriği açısından enfeksiyona çok müsait bir ortamdır.Bu nedenle hijyene çok dikkat edilmelidir.
Doğum esnasında 10 cm açılan ve tamamen incelip kağıt gibi olan serviks (rahim ağzı) açıklığı 1 hafta sonunda yaklaşık 1 santimetreye iner. Rahim ağzı normal doğum yapmışlarda artık yuvarlak değil yassı bir görünüm alır. Rahim ağzının görünümü kişinin doğum yapıp yapmadığını belli eder. Serviksin tamamen iyileşmesi yine 6 hafta kadar bir zaman alır.
Doğum sırasında çok fazla zorlanan ve esneyen vajinna dokusu yavaş yavaş iyileşmeye başlar ve 3 hafta sonunda nihai halini alır ancak asla doğum yapmadan önceki gerginliğine gelemez.
Gebelik boyunca genişleyen ve esneyen karın kasları ve pelvik kaslar 6 hafta sonra toparlanır ve bu dönemden sonra egzersiz önerilir. Dolaşım, boşaltım, endokrin gibi diğer sistemlerde olan değişiklikler de 6 hafta sonunda normal haline döner.
Lohusalığın komplikasyonları
Doğumdan hemen sonra ciddi ve ani komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle lohusa en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır. Sık aralıklarla tansiyon ölçümleri yapılmalı, kanama kontrol edilmelidir.
Doğum esnasında verilen ve sancıları destekleyen ilaçlar tansiyonda ani artışlara neden olabilir.Bu dönemde bulantı ve kusmalar görülebilir. Kusulan materyalin solunum yollarına kaçması zaatürreden ani ölüme kadar pekçok soruna yol açabilir.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumda plasentanın çıkmasından hemen sonra annede titreme nöbeti görülür. Bu ciddi bir durum değildir ve bir süre sonra kendiliğinden geçer.
Kanama
Erken lohusalığın en önemli komplikasyonu kanamadır. Normal doğumdan sonra 500 mililitreden fazla kanama olması anormal olarak kabul edilir. En önemli ve ciddi nedeni atonidir. Atoni doğumdan sonra rahmin kasılmaması ve dolayısı ile açıkta olan damarların kapanamamasıdır.Son derece acil ve hayatı tehdit eden bir durumdur. Çok kısa zamanda çok fazla miktarda kanama olur. Uygun ortamlarda yapılmayan doğumlarda acil ameliyat şartları yok ise anne kaybedilebilir. Bu nedenle evde yapılan doğumlar son derece risklidir.
Tedavide önce elle rahim masajı yapılır ve damar yolu ile rahim kasılmasını sağlayan ilaçlar verilir. Eğer tedavi sonuç vermez ise acil bir operasyon ile rahmin alınması dahi gerekebilir. Bu ameliyat atonide hayat kurtarıcıdır.
Emboli
Anne hayatını tehdit eden başka bir durumda amniyon mayii embolisidir. Burada bebeğin amniyon sıvısı annenin kan dolaşımına geçer ve akciğerler, beyin vb. gibi organlara giden damarlarda tıkanıklığa yol açar. Anne çok kısa bir sürede hayatını yitirir. Tedavisi ne yazik ki çok güçtür ve yüz güldürücü değildir. Modern obstetrideki en önemli anne ölüm nedeni amniyon mayii embolisidir.
Enfeksiyon
Lohusalık humması olarak adlandırılan durum doğumdan sonraki ilk 24 saatten sonra ortaya çıkan ve aynı gün içinde olmamak kaydı ile 2 ya da daha fazla sefer ateşin 38 oC ya da daha fazla olması durumudur. En sık nedeni üreme, boşaltım ve memelerin enfeksiyonudur. Doğum eyleminin uzaması, zarların erken açılması gibi durumlar enfeksiyon riskini arttırır. En sık görülen enfeksiyon rahim içinin iltihaplanmasıdır. Buna endometrit adı verilir. Genelde 3. gün ortaya çıkar ve ateş 40 dereceye kadar yükselebilir. Löşi oldukça kötü kokuludur. Olay karın boşluğuna kadar yayılabilir.
Muayenede rahim oldukça hassas ve ağrılıdır. Enfeksiyonun kan yolu ile yayılması meydana gelir ise hayatı tehdit eder.
Tedavide yatak istirahati, sıvı desteği ve uygun antibiyotik kullanımı önerilir %5 vakada ise idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıkar. Genelde 2. veya 3. günde belirti verir.
Vajinada olan yaralanmalar İYE riskini arttırır. Tedavide uygun antibiyotikler önerilir.
Gebelik öncesi var olan her türlü sistemik hastalık lohusalık döneminden olumsuz yönde etkilenebilir. Bu nedenle lohusalıkda son derece dikkatli olunmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken noktalar
Gebelikte olduğu gibi lohusalıkda da bazı konulara dikkat edilmelidir. Günümüzde normal doğumdan sonra 1 gün sezaryenden sonra ise 2 gün hastanede kalmak yeterlidir. Doğum sonrası eve giden anne doğum şekli ne olursa olsun mümkün olduğunca dinlenmelidir. Ancak bu dinlenme yatak istirahati şeklinde olmamalıdır. Sürekli yatmak yarardan çok zarar getirir.
Ev içerisinde dolaşmak, basit ev işleri yapmak hem kişinin kendine olan güvenini arttırır hem de kan dolaşımını destekler.
Doğum sonrası eve çıkan anne dilediği ve kendisine dokunmadığını bildiği herşeyi yiyip içebilir.Protein içerikli gıdalar ile taze meyve ve sebzeler özellikle önerilir. Süt veren annelerin günde 2600-2800 kalori almaları önerilir.
Bebek dünyaya geldikten sonra barsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık olabilir. Bu nedenle dışkıyı yumuşatan lifli gıdalar ve bol sıvı alınması kabızlığı önlemek açısından yararlıdır.
Normal doğumdan sonra hemen sezaryen sonrası ise 2. günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Banyo esnasında zorlanmadıkça vajinaya su kaçmaz. Vajinanın yıkanması ise sakıncalıdır.
Normal doğum sırasında açılıp dikilen epizyotomi genelde doktor solak olmadığı sürece sağ tarafta olur.Otururken ve yatarken sağ tarafa ağırlık vermemek gereklidir. Epizyo ağrısını gidermek için ılık oturma banyoları önerilebilir. Tuvaletten sonra da epizyo bölgesi ılık temiz su ile tercihan içine antiseptik katılmış bir su ile yıkanmalıdır. D
oğum sonrası karın kaslarını güçlendirmek için egzersiz önerilirancak egzersizlere 6 hafta sonra başlanmalı ve kasları çok zorlayan egzersizlerden kaçınılmalıdır.
Doğum sonrası cinsel arzularda bir süre azalma olur. Genelde istek 12. haftadan sonra eski haline döner. Doğumdan sonraki 3. haftadan itibaren cinsel ilişkiye izin verilir.
Doktor anneyi doğumdan 6 hafta sonra kontrole çağracaktır.Bu kontrolde yukarıda anlatılan değişikliklerin gerçekleşip gerşekleşmediği incelenir. Hiçbir yakınmanız olmasa bile bu kontrolü ihmal etmeyiniz.
Lohusalık dönemi çok erken, erken ve geç lohusalık olarak 3 döneme ayrılır.
*Çok erken lohusalık doğumdan sonraki ilk 24 saati,
*Erken lohusalık ilk 1 haftayı,
*Geç lohusalık da geri kalan süreyi temsil eder.
Üreme orgaları 6 haftada normal haline döner ve emzirmeyen annelerin büyük bir kısmı bu dönem sonunda adet görmeye başlar.
Doğum sonrası beligin olarak fark edilebilen ilk değişiklik rahim boyutlarında olur. Bu küçülmeye involüsyon adı verilir.
Uterin involüsyon
Gebelik süresince rahim yaklaşık 11 kat büyür, ancak doğumdan sonra süratle küçülmeye başlar. Bebek doğdukan hemen sonra yaklaşık 20. gebelik haftasında olduğu boyuta iner. Bu evrede ağırlığı yaklaşık 1 kg kadardır. Birinci haftanın sonunda 12. gebelik haftasındaki büyüklüğüne dönen uterus, 6 hafta sonunda gebelik öncesi boyutuna iner.
Doğumdan hemen sonra rahim kasılmalarının gücü doğum sırasındaki güçlerden çok daha fazladır. Bunlara takip eden ağrılar (afterpains) adı verilir. Bu ağrılar 2-3 gün kadar devam edebilir. Daha önce doğum yapmışlarda daha fazla hissedilir. İlk 12 saatte sıklıkları daha fazladır, bu saatten sonra gerek sıklığı gerekse şiddeti giderek azalır.
Doğumda plasentanın ayrılmasından hemen sonra, plasentanın uterusa yapıştığı alan yarı yarıya küçülür. Bu küçülme sayesinde açıkda olan damar uçlrı kapanır ve kanama azalır.Rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen zar tabakasının normale dönmesi 3 hafta alırken plasentanın yerleştiği aşan 6 haftada iyileşir. İyileşmenin tam olamadığı durumlarda şiddetli kanamalar görülebilir.
Doğumdan sonra rahim içinden gelen sıvıya LÖŞİ (lochia) adı verilir.İlk gelen taze kırmızı kan löşi rubra olarak adlandırılır.Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur.Birkaç gün içinde miktarı azalır ve rengi açılır. Artık bu sıvı löşi seroza olarak isimlendirilir. 2. haftadan sonra daha koyu kıvamlı ve açık renkli löşi alba gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu akıntılar kesilir.
Löşi içeriği açısından enfeksiyona çok müsait bir ortamdır.Bu nedenle hijyene çok dikkat edilmelidir.
Doğum esnasında 10 cm açılan ve tamamen incelip kağıt gibi olan serviks (rahim ağzı) açıklığı 1 hafta sonunda yaklaşık 1 santimetreye iner. Rahim ağzı normal doğum yapmışlarda artık yuvarlak değil yassı bir görünüm alır. Rahim ağzının görünümü kişinin doğum yapıp yapmadığını belli eder. Serviksin tamamen iyileşmesi yine 6 hafta kadar bir zaman alır.
Doğum sırasında çok fazla zorlanan ve esneyen vajinna dokusu yavaş yavaş iyileşmeye başlar ve 3 hafta sonunda nihai halini alır ancak asla doğum yapmadan önceki gerginliğine gelemez.
Gebelik boyunca genişleyen ve esneyen karın kasları ve pelvik kaslar 6 hafta sonra toparlanır ve bu dönemden sonra egzersiz önerilir. Dolaşım, boşaltım, endokrin gibi diğer sistemlerde olan değişiklikler de 6 hafta sonunda normal haline döner.
Lohusalığın komplikasyonları
Doğumdan hemen sonra ciddi ve ani komplikasyonlar görülebilir. Bu nedenle lohusa en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır. Sık aralıklarla tansiyon ölçümleri yapılmalı, kanama kontrol edilmelidir.
Doğum esnasında verilen ve sancıları destekleyen ilaçlar tansiyonda ani artışlara neden olabilir.Bu dönemde bulantı ve kusmalar görülebilir. Kusulan materyalin solunum yollarına kaçması zaatürreden ani ölüme kadar pekçok soruna yol açabilir.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumda plasentanın çıkmasından hemen sonra annede titreme nöbeti görülür. Bu ciddi bir durum değildir ve bir süre sonra kendiliğinden geçer.
Kanama
Erken lohusalığın en önemli komplikasyonu kanamadır. Normal doğumdan sonra 500 mililitreden fazla kanama olması anormal olarak kabul edilir. En önemli ve ciddi nedeni atonidir. Atoni doğumdan sonra rahmin kasılmaması ve dolayısı ile açıkta olan damarların kapanamamasıdır.Son derece acil ve hayatı tehdit eden bir durumdur. Çok kısa zamanda çok fazla miktarda kanama olur. Uygun ortamlarda yapılmayan doğumlarda acil ameliyat şartları yok ise anne kaybedilebilir. Bu nedenle evde yapılan doğumlar son derece risklidir.
Tedavide önce elle rahim masajı yapılır ve damar yolu ile rahim kasılmasını sağlayan ilaçlar verilir. Eğer tedavi sonuç vermez ise acil bir operasyon ile rahmin alınması dahi gerekebilir. Bu ameliyat atonide hayat kurtarıcıdır.
Emboli
Anne hayatını tehdit eden başka bir durumda amniyon mayii embolisidir. Burada bebeğin amniyon sıvısı annenin kan dolaşımına geçer ve akciğerler, beyin vb. gibi organlara giden damarlarda tıkanıklığa yol açar. Anne çok kısa bir sürede hayatını yitirir. Tedavisi ne yazik ki çok güçtür ve yüz güldürücü değildir. Modern obstetrideki en önemli anne ölüm nedeni amniyon mayii embolisidir.
Enfeksiyon
Lohusalık humması olarak adlandırılan durum doğumdan sonraki ilk 24 saatten sonra ortaya çıkan ve aynı gün içinde olmamak kaydı ile 2 ya da daha fazla sefer ateşin 38 oC ya da daha fazla olması durumudur. En sık nedeni üreme, boşaltım ve memelerin enfeksiyonudur. Doğum eyleminin uzaması, zarların erken açılması gibi durumlar enfeksiyon riskini arttırır. En sık görülen enfeksiyon rahim içinin iltihaplanmasıdır. Buna endometrit adı verilir. Genelde 3. gün ortaya çıkar ve ateş 40 dereceye kadar yükselebilir. Löşi oldukça kötü kokuludur. Olay karın boşluğuna kadar yayılabilir.
Muayenede rahim oldukça hassas ve ağrılıdır. Enfeksiyonun kan yolu ile yayılması meydana gelir ise hayatı tehdit eder.
Tedavide yatak istirahati, sıvı desteği ve uygun antibiyotik kullanımı önerilir %5 vakada ise idrar yolu enfeksiyonu ortaya çıkar. Genelde 2. veya 3. günde belirti verir.
Vajinada olan yaralanmalar İYE riskini arttırır. Tedavide uygun antibiyotikler önerilir.
Gebelik öncesi var olan her türlü sistemik hastalık lohusalık döneminden olumsuz yönde etkilenebilir. Bu nedenle lohusalıkda son derece dikkatli olunmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken noktalar
Gebelikte olduğu gibi lohusalıkda da bazı konulara dikkat edilmelidir. Günümüzde normal doğumdan sonra 1 gün sezaryenden sonra ise 2 gün hastanede kalmak yeterlidir. Doğum sonrası eve giden anne doğum şekli ne olursa olsun mümkün olduğunca dinlenmelidir. Ancak bu dinlenme yatak istirahati şeklinde olmamalıdır. Sürekli yatmak yarardan çok zarar getirir.
Ev içerisinde dolaşmak, basit ev işleri yapmak hem kişinin kendine olan güvenini arttırır hem de kan dolaşımını destekler.
Doğum sonrası eve çıkan anne dilediği ve kendisine dokunmadığını bildiği herşeyi yiyip içebilir.Protein içerikli gıdalar ile taze meyve ve sebzeler özellikle önerilir. Süt veren annelerin günde 2600-2800 kalori almaları önerilir.
Bebek dünyaya geldikten sonra barsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık olabilir. Bu nedenle dışkıyı yumuşatan lifli gıdalar ve bol sıvı alınması kabızlığı önlemek açısından yararlıdır.
Normal doğumdan sonra hemen sezaryen sonrası ise 2. günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Banyo esnasında zorlanmadıkça vajinaya su kaçmaz. Vajinanın yıkanması ise sakıncalıdır.
Normal doğum sırasında açılıp dikilen epizyotomi genelde doktor solak olmadığı sürece sağ tarafta olur.Otururken ve yatarken sağ tarafa ağırlık vermemek gereklidir. Epizyo ağrısını gidermek için ılık oturma banyoları önerilebilir. Tuvaletten sonra da epizyo bölgesi ılık temiz su ile tercihan içine antiseptik katılmış bir su ile yıkanmalıdır. D
oğum sonrası karın kaslarını güçlendirmek için egzersiz önerilirancak egzersizlere 6 hafta sonra başlanmalı ve kasları çok zorlayan egzersizlerden kaçınılmalıdır.
Doğum sonrası cinsel arzularda bir süre azalma olur. Genelde istek 12. haftadan sonra eski haline döner. Doğumdan sonraki 3. haftadan itibaren cinsel ilişkiye izin verilir.
Doktor anneyi doğumdan 6 hafta sonra kontrole çağracaktır.Bu kontrolde yukarıda anlatılan değişikliklerin gerçekleşip gerşekleşmediği incelenir. Hiçbir yakınmanız olmasa bile bu kontrolü ihmal etmeyiniz.
ANNELİK YOLUNDA DOĞUMA HAZIRLIK KURSUNUN İÇERİĞİ:
1.OTURUM:
Hamilelikte beslenme ve gündelik yaşam,
Babaların doğum planı,
Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,
Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri,ağrısız doğum,
Doğuma hazırlık
Hamilelikte cinsel yaşam
Hamilelikteki psikoloji
( Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için dersin sonunda ek
ders yapılarak, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri
anlatılacaktır.)
RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ
2.OTURUM:
* Emzirme ve anne sütü,
* yenidoğan bakımı;
-göbek bakımı,
-yeni doğan sarılığı,
-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)
-bebeği tutuma ve taşıma,
-bebeği giydirme,
-yenidoğan refleksleri,
-bebeğin yıkanması,
-bebeğin gazının çıkarılması,
-bebek için rahatlatma masajı,
-babağin aşıları,
-bebeğin uyku düzeni,
-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,
-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,
*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve bağlanma,
BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER
3.OTURUM:
Lohusalık bakımı,
Lohusalık Sendromu,
Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,
Doğum sonrası beslenme
Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı
NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ
Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde dileğen anneler bebekleri ile
birlikte anne -bebek grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konuılarda
danışmanlık hizmeti alabilirler.
Kursa katılamak isterseniz eşinizle birlikte katılabilirsiniz.
Kursumuz 3 oturumdan oluşacaktır.Yerimiz:Gayrettepe Yıldız posta cd. Emel apt. no:14/4 Gayrettepe ( Türk Telekomun sırasında) / İSTANBUL . Katılmak isterseniz 10/07/2009 tarihine kadar bize e-mail yoluyla veya 05554053703 numaralı
telefondan (bana) başvurabilirsiniz.
SEVGİLER...
1 Temmuz 2009 Çarşamba
Bıldırcın yumurtasının yararları
Tavuk yumurtasına nazaran 5 kat daha fazla fosfor, 8 kat demir, 9 kat protein içeren bıldırcın yumurtasının süt ve balla karıştırıldığında astım, öksürük ve alerjiye çok iyi geldiği bildirildi.
Anadolu Üniversitesi Sağlık Kulubü'nün internet sitesinde yer alan makalade, öksürük rahatsızlığı yaşayan bir doktor başından geçen ilginç olayları anlattı. Operatör Doktor Aytekin Ertuğrul, 6 ay boyunca yaşadığı öksürük rahatsızlığı için uzmanlara gittiğini, ilaç kullandığını ve iyileşemediğini anlattı. Bir arkadaşının tavsiyesi ile bıldırcın yumurtasını sütle birlikte kullanarak içtiğini anlatan Ertuğrul, bunun çok faydasını gördüğünü söyledi.
Doktor Aytekin Ertuğrul, Avrupa'da astım, öksürük ve alerji gibi rahatsızlıkların bıldırcın yumurtası yardımı ile tedavi edildiğini öne sürerek, "Gramajca 5 bıldırcın yumurtası, bir tavuk yumurtasına tekabül etmektedir. Bıldırcın yumurtası 5 kat fazla fosfor, 8 kat fazla demir, 6 kat fazla B1, 15 kat fazla B2 vitamini, 9 kat fazla protein ihtiva ediyor. Güç ve zindelik vermesi, solunum, alerjik astım sorunları için tabii bir antibiyotik olması, lezzeti, salataların, mezelerin süsü, çocuklar için eğlenceli bir vitamin hapı olması ürünün en bilinen özellikleridir. Tavuk yumurtası ile yapılan her şey ve pişirme biçimi bıldırcın yumurtası ile aynen yapılabilir" dedi.
Aytekin Ertuğrul, bıldırcın yumurtasının nasıl kullanılacağını da şöyle anlattı:
"Bir adet bıldırcın yumurtasını bir bardağın içine kırıyorsunuz. Bir kaşık balla karıştırıyorsunuz. Çalkalıyorsunuz. Bir bardak süte tamamlıyorsunuz. Süt oda sıcaklığında veya buzdolabından çıkarıldıktan 10 dakika sonra içilecek. 15 gün süreyle sabahları aç karnına bu kürü yapıyorsunuz. Öksürük kalmıyor, alerjik şikayet kalmıyor. Siz de iyileşme sevincini yaşıyorsunuz. İdame dozu (tedavisi) olarak ayda 5-10 adet yumurta içmeye devam. En az 3 ay."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)